28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10EKİM1993PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER Sıvas'taşeriataçığaçıkh• 37 aydının yakılarak öldürülmesinden sanık 124 kişinin asliye ceza mahkemesin.de yargılanmasına karşı çıkan Ankara cumhuriyet savcılanndan Kadri Tekin, Mehmet Özden ve Sedat Sayın'm hazırladığı mütalaada "Olay anayasaJ, laik vedemokratik düzeni yıkıp yerine şeriata dayalı bir düzen kurmaya yönelik planlı başkaldın niteliğindedir" denildi. ANKARA (ANKA) - 37 aydının yaşa- Sıvas katliamı sanıklannın anayasal mını yitirdiği Sıvas katliamıyla ilgili da- düzeni zorla değiştirmeye kalkışma su- valarda savcılık ve mahkeme şeriatı teş- çunu düzenleyen ve idam cezası öngören hisettı. . TCKnın I46,l maddesı uyannca yargı- Haklannda29ll sayılı yasaya göre izin- lanmalan gerektiği yolunda Ankara siz gösteri yapmak suçundan dava açılan DGM Başsavcıbğı'nın görûşü Ankara 124 sanığın Asliye Ceza Mahkeraesi'nde Başsavcılığı ve Asliye Ceza Mahkemesi yargılanmasına karşı çıkan Ankara tarafından da desteklendi. DGM Baş- - - — - • savcısı Demiral'ın mütalaasında yer ver- diği gibi izinsiz gösteri suçlamasıyla 124 sanık hakkında 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davanın DGM'de görül- mesi kararlaştmldı. 124 sanık hakkında açılan davayla il- gili ilk inceleme tamamlandı. Ankara Ondokuzuncu Asliye Ceza Mahkemesi cumhuriyet savalanndan Kadri Tekin, Mehmet özten ve Sedat Saym tarafın- dan haarlanan mütalaada "Olay anaya- sal, laik ve demokratik düzeni yıkıp yeri- ne şeriata dayalı bir düzen kurmaya yöne- lik planlı başkaldın niteliğindedir" denil- di. Davayı görevsızJik karanyla Ankara DGM'ye gönderen Ankara Ondoku- zuncu Asliye Ceza Yargıcı Mehmet Ko- cak ise "Sıvas eylemleri laiklik ilkesiyle Atatürk nüUiyetçüiğini ortadan kaldınp, şeriatçı ve mukaddesatçı bir düzen kurma amacına yöoeliktir" dedi. Başsavcılık, mütalaasında gûvenlik güçlerine ağır it- hamlarda bulunuldu. Hakimi Mehmet Koçak, Ankara cum- huriyet savcılannın hazırladığı mütalaa- ya uygun olarak dosyada görevsizlik ka- ran verdi. Mütalaada ve görevsizlik ka- rannda Sıvas olaylannın planlı yapıldıâ ve anayasal düzeni değıştirip şeriat düze- ni kurma amacıyla çıkankiığı kesin bir dille ifadeedikli. Kayseri DGM ve Sıvas BaşsavcılığYnın suç tayinini yerinde bul- mayan Ankara savcilan Mehmet özten, Sedat Sayın ve Kadri Tekin'ın mütalaası- nda şöyle denildi: "... Aynı gün cuma namazından sonra Paşa ve Meydan camilerinden çıkan sa- nıklarla saptanamayan sanıklann. yöne- timin ve gûvenlik güçlerinin son derece aymaz. adeta davetkar ve ödün verici davranışından yararlanarak yedi buçuk saat boyunca vilayet önü, Istasyon Cad- desi. Kültür Sarayı ve Madımak Oteli arasında "Yaşastn Hizbullah, Zafer ts- lanTın-Şeytan vafi tstifa-Şerefsiz vaJi- Mûslüman Türkiye Cumhuriyeti, laik dü- zen yıkılacak" gıbi sloganlar söyleyerek izinsiz toplantı ve gösteri yürüyüşü yap- tıklan, Ozanlar Anıtı'yla Atatürk Anıtı'- nı parçaladıklan. Madımak Oteli içinde bulunan Aziz Nesin'i ve diğer sanatçı- bilim adamlannı öldürmek için yangın çıkanp 37sanatçıyı yakarak öldürdükle- • Davayı görevsizlik karan vererek Ankara DGM'ye gönderen Ankara Ondokuzuncu Asliye Ceza Mahkemesi Hakimi Mehmet Koçak da, Ankara cumhuriyet savcılannın hazırladığı mütalaayı uygun gördü. Mütalaada ve görevsizlik karannda Sıvas olaylannın planlı yapıldığı ve anayasal düzeni değiştirip şeriat düzeni kurma amacıyla çıkanldığı ifade edildi. ri. birçoğunu da yaraladıklan anlaşıl- Öte yandan yine Sıvas katliamıyia ilgili maktadır. olarak 37 kişiyi öldürmek ve 45 kişiyi öl- Olay anayasal laik, demokratik düze- dürmeye tam teşebbûs, yangın çıkarma, ni yıkıp yerine şeriata dayalı bir düzen kurmaya yönelik planlı başkaldın niteli- ğindedir." Şeriatçı-mukaddesatçı düzen 214 sanıklı davada görevsizlik karan vererek dosyayı DGM'ye gönderen yar- gıan karannda dile getirdiği görüşleri de özetle şöyle: "Olayın örgüfJü, organize bir şekiMe başlay ıp, gelişip ve sonuçlandığından şüp- he edilmeyeceği gibi. önceden hazırianan biidiriler ve 6-7 saat boyunca atdan slo- ganlar, sanıklann şiddetie varan hareket- leri göz önüne alındığında eylemlerinin cumhuriy erin temel ilkelerinden olan laik- lik ilkesi ve Atatürk milliyetçiliğini orta- dan kaldınp şeriatçı ve mukaddesatçı bir düzen kurmai oMuğu ortadadır." görevülere tehdit suçlanndan ağır ceza- da açılan davanın incelenmesi sürüyor. Ankara Cumhuriyet Başsavası Nazmi Sarvan, ağır ceza mahkemesinin de gö- revsizlik karan vererek dosyayı DGM'- ye gönderebileceğini bildirdi. Bu durum- da Sıvas'la ilgili üç dava da Ankara DGM'de birleştirilmiş olacak. Başsavcı Sarvan. DGM Başsavcılığı'- nın mütalaasına rağmen mahkemenin görevsizlikle gönderilen dosyalan kabul etmeyip yargılamayı yürütmeyebileceği- ne dikkat çekti. Sarvan, DGM'nin de görevsizlik vermesi halinde görev uyuş- mazlığının Yargıtay'da giderileceğini söyledi. Ankara Cumhuriyet Başsavası Naz- mi Sarvan, bir soru üzerine Asliye Ceza Mahkemesi'nin ara karannda tahliye is- temlerinin reddedildiğini açıkladı Denizciler özelleştirıııeye karşıdireniyor • Jürkiye Denizciler Sendikası, İstanbul'dan başlattığı "özelleştirmeye hayır" kampanyasını önümüzdeki günlerde Çanakkale, lzrair, Marmaris, Kuşadası ve Mersin illerine yayılarak sûrdürecek. Sendika kampanyada özellikle Deniz Nakliyaü kendilerinin yönetmediğini ancak faturanın işçilere çıkarılmak istendığini vurguluyor. tstanbnl Haber Servisi- Tür- sürdürdükleri kampanyalanyla kiye Denizciler Sendikası baş- özelleştirmeye karsı genel bir ka- latüğı, "özelleştirmeye hayır" muoyu yaratmayı hedefledıklen- Parik- ni belirtti. Çalışanlar tarafından dağıülan broşürde işçiler, kampanyasıyla uyanyor: hn, çocuk bahçelerini, orman- knmızı, kıyüanmızı, gemflerûni- n, denizlerimizi özeUeştirdikten 9onra sıra güneşe gelebilir." Denizciler Sendikası Genel Başkaru Turan Uzun, "Deniz Nakhyat TAŞ iilke ekooomisine kambnr olmamtş. özellikle eko- •omiye yarar sağlamış ve sosyal dengeain oluşmasınt) bJzmet et- miştir. Son iki yıkhr kötii yönetim •edeniyle zarar ediyor. Bu durum- daki bir işletınenin özeUestirilmesi İçin hiçbir neden yoktur" dedi. Turan Uzun broşürler dağıta- rak pankartlar ve afışler asarak Sümerbank toptan saülıyor ANKARA (ANKA) - Mev- duat ve kredıyle ilgili tüm yü- kümlülük ve riskleri Halk Bankası'na devredilen Sü- merbank blok olarak özelleş- tirilmek üzere satışa çıkanli- yor. Kamu Ortaklığı Idaresi'- nin Sümerbank'ın satışına ilişkin olarak yaptığı duyu- ruda. Sümerbank'ın bu sa- tışla tümünün özel sektöre devredileceği bildirijdi. 150 milyar üra sermayeli ve 800 milyar liralık özvarhga sahip bulunan Sümerbank'ın özeî- leştirilmesi için açılan ihaleye son teklif verme süresi ise 1 Kasım 1993 olarak belirlen- di.. özelleştirme işlemi teklif alınarak görüşmeler yapıla- rak ve pazarlık usulüyle yapı- lacak. KOİ gerek görürse pa- zarlık görüşmelerinin her- hangi bir aşamasında açık arttırma yöntemine de gide- bilecek. 800 milyar lira özvarlığa sahip olan Sümerbank'ın ha- len hiçbir kredi riski ve borç yükümlülüğü bulunmuyor. Sümerbank'ın Türkiye ge- nelinde elektronik altyapısı hanr, on-line sistemine bağb 49şubesi bulunuyor. Sümerbank, özelleştirilen ilk kamu bankası unvanını alacak Biz çalışanlar olarak bu işyerinin yö- netimiode, denetiminde var nuyız?", "Bu işyerierinin üretim ve yatmm planlamasmı, safılan mal ve hizmetlerin fiyarJannın belir- lenmesin ve ihaksiıu ve bu işyerie- rinin istihdam politikalannı biz mi beüruyoruz", "Yanl«ş poÜtikalar ve kötü klarecüikle bu güzeBm miDet mallan dvan edilip satı- Imak tsteniyor. Biz buna hayır di- yoruz" diye sesleniyor. Broşürde özelleştirraenin, sendikasızlaştı- rma, işsizlik ve aynı zamanda ya- banalaştırma olduğu belirtilir- ken "Özeüeştirme rüzgan sosyal devletin nezle ouna sebebidir" ifa- delerine yer venliyor. Genel Başkan Turan Uzun, Türk-lş çaası altmda ilk kez ger- çekleştirilen ve fstanbufdan baş- latılan ^zeUeştirmeye hayır" kampanyasının önümüzdeki günlerde Çanakkale. Izmir. Mar- maris, Kuşadası ve Mersin illeri- ne yayılarak sürdürüleceğini be- lirtti. Turan Uzun, Denizcilik Ban- kası Deniz Naküyat Şirketi'nin verdiği hizmetlerin Türkiye için stratejık bir önem taşıdığını ve özelleştirmeye gıdıimesı halinde ciddi sorunlarla karşılaşılabilece- ğini belirtti. Uzun, Deniz Naküyat TAŞ'- nin son iki yılda zarar etmesinin nedenlerini ise "Kötü yönetim, s- yasi müdahaleler, siyasi iktidarla- nn isdbdam politikalanyla ûst yö- netimin işletineyi arpalık olarak kuUanmalan" diye sıraladı. Tu- ran Uzun, söz konusu baskılar- dan kurtulan ve özelleşünne yeri- ne özerkleştirilen şirketin zarar etmesi için hiçbir neden bulun- madığını kaydetti. Denizciler Bankası, Deniz Nakliyat TAŞ'nin gelir, gider ve kar tablosu ise şöyle: 1988- Gelir: 184 mih/ar 369 milyon lira. Gider: 139 milyar 424 milyon lira. 1989- Gelir: 334 milyar 788 milyon lira. Gider: 247 milyar 134 milyon lira. 1990- Gelir: 425 milyar 857 milyon lira. Gider 396 milyar 163 milyon lira. 1991- Gelin 686 milyar 294 milyon lira. Gider 707 milyar 622 milyon lira. 1992- Gelir: 1 trilyon 233 mil- yar 526 milyon lira. Gider 1 tril- yon 233 milyar 343 milyon lira. Modacı Tcherina'nın Nişantaşı Art Galkry'de gerçekkştirdiği 'Tragedy a' adlı defiksi, antik çağdaki bağbozumu ayinlerini andıran bir dekor havasındaydı. Anadohı'nungeçnrişinedoğru İBRAHtMGÜNEL "Titanca olana doğru yükselen insan. Tanrüara varma, onlara bağlanma uğruna kendi kültürüyle savaşır." Tcherinanın 'Tragedya' adını verdiği 93-94 Sonbahar-Kjş Koleksiyonu'nu sergilediği defıle, F.Nietzsche'nin bu sözleriyle başladı. Ni- şantaşı'ndaki YPM Art Galery de öncekı gün gerçekleşen defılede modacı Tcherina. yeni ko- leksiyonunu şöyle ifade ediyor: "ApoUoca bir ölçü güdüsüyle koruduğum Anadolu'dan kavnak- lanan özümüzü, Dionysosça bir çoşkunlukla gele- cekten taşıdığını umut ışıklarıy la birieştirerek bu- güne yansıtma çabası olduğu gibi: duyarsızlığa, Batı özentkiliğine \e gerek din gerekse moder- nizm kılıfları altında gerçekleştirilen tüm yoz dü- şünce ve eylemlere bir göndermedir..." Tragedyanın kaynağının Anadolu olduğunu belirten sanatçı. "Eski Anadolu tannsı Dionysos, insanı aştrı çoşkunluğa, taşkınlığa. kendini aşma- ya ulaşhran yaratıcı içgüdunün kaynağıdır" di- yor. Bir de düzen, ölçü, biçim güzelliği olduğunu \urgulayan modacı. "Yine bir Anadolu tannsı olan Apollo da denge, ölçü ve biçim güzefliğuıin kaynağıdır. Dionysos taşkınlığa kapıldıkça, ken- dinden geçtikçe, çoştukça Apollo durgunlaşır; öl- çüyii, düzeni bicime day anan güzelliği eiden bırak- maz" diyor. Bu ıçgüdünün insanı taşkınlıktan, aşınlığa düşmekten, boşluğa yuvarlanmaktan koruduğunu belirten modacı. "Dionysos'un ya- ratıcı taşkınlığı Apolkı'un elinde biçinilenir, insa- na derin bir çoşkunluk veren dengeye varır. Tra- gedy a, insandaki bu iki karşıt içgüdunün birleşme- sinden; çoşkunlukla ölçünün, taşkınlıkla dengenin birleşmesiDden doğdu" diye ekliyor. Tchenna'nm 'Tragedya' adh defilesi, antik çağ- daki bağbozumu ayinlerini andıran bir dekor içe- risinde gerçekleşti. Toplam 29 adet giysi. Dion- ysos ayinlerini çağnştıran coşkulu bir içgüdü ve danslabirlikte. Zeynep Erkök, Beril önder. Pet- ra, Güner Özkul. Begüm Özbek, Süreyya Işüay, Sibel Tan. Aylin Arasıl, Ebru Ürün adlı manken- ler tarafından sunuldu. 111 SÜRYANÎNİN UMLTSLZ BEKLE\İŞİ -Yunanistan'a geçmek için Çanakkale'nin Ayvacık ilçesne getirikn 111 Iraklı Sün ani soruşturmanın tanıamlanması için gûnJerini beledi- yenin nikah salonu ile sağlık merkezj bahcesinde geçiri\orlar. İstanbul'da bir şebeke tarafndan yiırtdtşına kaçmlmak üzere A\>acık üçesine getiriten kaçak Irakiı kadm, çocuk ve erkeklerin yiyecek ihtiyaçlan belediye ve ka\7nakamlık tarafından karşılanıyor. (Fotoğraf: AA) Eczacıbası yann toprağa verîlîyor Ekonomi Servisi-A BD'de te- davi görmekte olduğu hastane- de yaşama gözlerini yuman Ec- zaabaşı Topluluğu'nun ku- rucusu ve Onur Başkaru Dr. Nejat F. Eczacıbaşı'nın cenaze- si. yann İstanbul'da yapılacak törenle kaldınlacak. Cenaze tö- reni sabah saat 09.30da Eczacı- başi'run Levent'teki tesislerinde başlayacak. Törende Koç konuşacak Dr Nejat F. Eczacıbaşı'nın, "Dtşişieri Bakanlığı Üstün Hiz- met Odülü" sahibi olması nede- niyle Türk bayrağna sanlacak naaşı, saat 09.30'da Eczaabaşı İlaç Kuruluşu'nun bahcesinde hazırianan katafalka konula- rak sajgı durvşjjnda bulıaiufe- cak. ,Daha «ojıra törend& SIK- sıyla Eczaabaşı Topluluğu çalı- şanlan adına Eczaabaşı Toplu- luğu İlaç Kuruluşu Başkan Yardımcısı Ayfaan Suskun. ku- ruculan arasında yer aldığı, 1971-92 yıllan arasında yöne- tim kurulu başkanlıgını yürüt- tüğü ve onur başkaru olduğu İlaç Endüsthsi İşverenler Sendi- kası ve ilaç sanayicileri alanın- da çalışanlar adına Yönetim Kurulu Başkaru Kaya Turgut, İstanbul Kûltür ve Sanat Vakfı İstanbul Festivab Başkan Yar- dıması Onat Kutlar ile isimlen birlikte anılan birinci kuşak sa- nayicileri ve işadamlan adına Vehbi Koç birer konuşma yapa- caklar. Dr. Nejat F. Eczaabaşı'nın naaşı saat 10.30'da Teşvikiye Camisi'ne götûrûlerek kılına- cak öğle namazından sonra Zincirlikuyu Mezarbğı'ndaki aile kabristanında toprağa veri- lecek. 'Yazılanıııa sağlık nedeni ile ara verdim 9 İstanbul Haber Servisi- Ay- dınlık gazetesi başyazan Aziz Nesin, günlük yazılanna ara vermesinin sağlık sorunlann- dan kaynaklandığını bildirdi. Aziz Nesin yaptığı açıklama- da, Aydınlık gazetesindeki gün- lük yazılanna ara vermesinin Doğu Perincek'in günlük yaa- lar yazmasıyla ilgısi olmadığıru kaydetti. Nesin, açıklamasında "Gazetede yazı yazamamamm Perinçek'le bir iüşkisi yoktur. Yazdanma sağlık sonınlanm- dan dounayı ara verdim'" dedi. ÖĞRETMENDEN MAAŞ PROTESTOSU Karayalcın, kadınörgütleriyletoplantı yaptı Çiller'eucukırümış kalem Laiklik konusunda uyaniTstanbul Haber Servisi - Eği- tim-tş Sendikası üyesi bir grup öğretmen, maaşlanna yapılan yüzde 12'lik zammı protesto et- mek amacıyla Başbakan Tansu ÇîDer'e ucu kınk kalemler gön- derdiler. Eğitim-lş istanbul Şube Baş- kanı Mehmet Çimen, dün Sirkecı Büyük Postane önünde toplanan öğretmenlere yaptığı konuşma- da. yüzde 12 oranındaki zamla üçüncü derecedeki bir öğretme- nin maaşında 500 bin liralık artış olduğunu söyledi. Çimen, "So- kaktaki insandan politikacılara kadar herkes eğitim çalışanlannın durumunun düzeltilmesinin gere- gfaıden söz ediyor. Ama her ne hik- metse durumumuzu kimse düzelte- •iyor" dedi. Daha sonra öğretmenler yüzde 12'lik zammı protesto eden slo- ganlann da yer aldığı mektup- lannı postaladılar. 'Ögretmen öldürûlmesiıı' Egit-Sen ve Eğitim-îş genel merkezlerinden yapılan açıkla- mada. Doğu ve Güneydoğu'da savunmasız insanlann, özellikle de öğretmenlerin öldürülmesi protesto edildi. Eğitim-Sen Genel Merkez Yönetim Kurulu'nun yaptığı açıklamada şöyle denildi: "Yaratdan kaos ortamında, TunceU'de son iki günde 6 öğret- menin öMüriibnesine ve Fğit-Sen hîzelkişiliği Ue üyeterine yönelik saMmlara, kimden gelirse gefein şiddetie karşı çıkıyoruz. Silahsız ve savunmasız insanlann, özellikle de öğretmenlerin öldürûlmesinin karşısında olacağız. Kürt sorunu- na banş içinde demokratik ptat- formlarda özgürce tartışüarak çö- züm bulunmalıdır. Bu düşünceler- le kamuovunu duyarlı olmaya çağınyoruz." Eğitim-İş Sendikası Genel Başkanı Dr. Niyari Altunya da son bir yılda Güneydoğu'da si- lahlı saldırganlarca vurulan öğ- retmen sayısının 60 olduğunu, bunlann yansının öldüğünü. ya- nsının da sakat kaldıeını belirtti. Eğıt-Der Genel Başkanı ve SHP Parti Meclisi üyesi Musta- fa Gazalcı. PK Knın öğretmen- lere yönelik suldmlannın öğret- menler arasında büyük tepki yarattığını belirterek yetkilile- rin önlcm almasını istedi. İstanbul Haber Servisi - Kadm örgütlerinin tem- sılcilen, SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardım- cısı Murat Karayalcın'ı laiklik konusunda uyardı. Karayalçın da partılı olsun olmasın bütün kadınla- n laiklik. kadın sorunlan ve insan haklan konula- rında SHP'yle koordineli çalışmaya çağırdı. SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın. The Marmara Oteli'nde yapı- lan veyaklaşık 75 kadının katıldığı toplanlının açı- lışında Cumhunyet'ın temcl hak ve kavramlannın tartışıldığını anımsatarak. bu tartışmanın sosyal demokrat hareketin de geçmiş \ıllara oranla daha zayıf olduğu döneme denk düştüğüne dikkat çekti Kadın örgütlerivle ortak duyarlıklar taşınan konu- larda işbirliği yapma isteğinı dile getiren Karayal- çın. bu konulann başında laiklik. kadın sorunlan ve insan haklannı gösterdi. İl örgütleriyle ilişki ha- linde sö/ü edilen konularda masalar oluşturulma- sını, gcncl merkezde de aynı konularda oluşturula- cak masiüarla koordineli çalışmavı öncren Kara- yalçın, hıı öncrisini tartışınaya açtı. Tartışmada. görüşlerını laiklik konusu üzerinde yoğunlaştıran kadınlar ise hem devlet mekanizma- lannın işleyişini hem de SHP'yi eleştirdi Karayal- çın. bu eleştirilere, "Mevcut işleyişin yeterK obnadı- ğuıı biliyorum. Sessiz kalmayalım, başka mekaniz- maları işleteüm Lstiyorum" yanıtını verdi. Snas olaylannda SHP'nin tutumunun da dile getinldiği toplantıda, bir şeriat devletine doğru gi- dildiği, Içişleri başta olmak üzere pek çok bakan- lıkta dinci kadrolann kilit noktalara yerieştiği vurgulandı. Gazeteci Güiay Göktürk, mevcut hak- lann kullanılması konusunda çaba harcanmasını istcrkcn. "Sıvas olaylannda ateist olmanın da bir hak olduğu savuntıimalıydı ama yapılmadı. Biz diya- net işieri başkanhğının kaldınbnası için uğraşmalı- yız"diyc konuştu. Laiklığin Türkiye için var olmak-olmamak so- runu olduğunu belirten Karayalçın, "Türkiye laik bir ülkc olarak kabnazsa ulusal biriiğini de konıya- maz, parçalanır" dcdı. CUMHURIYETTEN OKURLARA ÖZGEN ACAB İstanbul'da Bir 6 Ekim Gecesi... İstanbul, sonbahar gecelerini dolu dolu yaşıyor. Ter- letmeyen, üşütmeyen bir havada, İstanbul'da çeşitli ulu- sal ve uluslararası olaylara tanık oluyoruz. Her gece, birden fazla ve altında 'cocktaii', 'reception' ya da 'kok- teylprolonge' gibi notlar butunan süslü-püslü davetiye- ler alıyoruz. Bu davetiyeleri biriktirip bir koleksiyon yapmak ne güzel olurdu kimbilir? Herhalde yine de geç kalmış sayılmayız. Bu davetiyelerin en yaltnında, Ingiltere Galler Prensi Charles beni de Boğaz'da Çırağan açıklannda demirle- miş Kraliyet yatı Britanniada 6 ekim gecesi vereceği 'reception-resmi kabul e çağırıyordu. Konuklarla birlikte Dolmabahçe'den kalkan bir motor- la yata giderken anılarım beni 1971 ekimine götürdü. ••• Ingiltere Kraliçesi Elisabeth resmi bir ziyaret için An- kara'ya gelmişti. 'Cumhuriyet', Kraliçe'yi adım adım iz- lemek için benimle birlikte Ümit Gürtuna'yı görevlen- dirmişti. Kraltçe 'Cumhuriyet Bayramı törenine katıl- dıktan sonra Izmir'e uçmuş. Efes'i gezerken Aşkevi'nin önünde fotoğrannın çekilmesine izin verılmemişti. Bu yatla Çanakkaleye giden Kraliçe, Türk ve Ingiliz asker- lerinin kabirlerinde saygı durusunda bulunduktan sonra İstanbul a geçmişti. Kraliçe Ankara'ya geldiği gün yazdığım haberden şu cümle 'Cumftur/yerinbaşlığınaçıkmıştı: Kraliçe, savaş esirinin ayağına geliyor.' O tarihte Cumhurbaşkanı Cev- detSunay'dı ve 1. DünyaSavaşısonundalngilizlereesir düşmüştü. Haber 'nereden nereye'yi anlatıyordu. ••• Kraliçe'nin ziyaretine eşi Phillp'ten başka kızı Anne de katılıyordu. O zaman 33 yaşında genç bir gazeteci olarak Gregory Peck ve Audrey Hepburn'ün ünlü 'Ro- ma Tatili' filmınin etkisi altındaydım. Prenses Anne de 21'inde falan olmalıydı. Meslektaşlarımız arasında An- ne ile ilgili söyleşilerimizin odak noktasını 'Roma Tatili' vedüşlerimizi de gazeteci veprenses öyküsü oluşturu- yordu. İstanbul'da ilk gece Kraliçe onuruna resmi bir yemek verilmişti. Programda yapılan ani bir değişiklikle Pren- ses Anne'in, Istanbul'daki Türk ve Ingiliz gençleriyle tanışması için konsolosluk binasında bir 'disko gecesi' düzenlenmişti. Kraliçe'ye verilen yemeğeçağrılmadığı- mız ve bu son dakika değişikliğinden rtaberimiz olmadı- ğı için biz gazeteciler soluğu hep birlikte yakındaki 'Çi- çek Pasajı nda almıştık. Ertesi sabah Ingiliz Basın Ataşesi John Hyde'ın asık suratı ve şu sorusuyla karşılaştım: 'Dün gece neredey- din?' Söyledim. 'İstanbul tatilini kaçırdın'dedikten sonra anlattı. O gece diskoda prensesin ilk dansı bir Türk gen- ciyle yapması kararlaştırılmış. John Hyde ve zamanın Basın Yayın Genel Müdürü Altemur Kılıç beni önermiş- ler. öneri benimsendiği için fellik fellik beni aramışlar, amabulamamışlardı. Böyleceogece 'Roma Tatili'li.'mi- nin İstanbul kopyasında oynama fırsatını kaçırmıştım. ••• 0 zaman içine giremediğim Kraliyet yaunda, bu^& I Prens Charles ile tanıştırıldık. . •-, j Yatın tören bandosu güvertede bir gösferi yaptı. Ban- < do, sonunda 'Tanrı Kraliçeyi Korusun'u ve ardından da Türk Istiklal Marşını çaldı. Boğaz'da oturanlar, 6 ekim gecesi yattan gelen güzel bir müzik sesinin sonunda duydukları Istiklal Marşı'nın önemini acaba anlayabildi- ler mi? Garip bir rastlantı aynı gece, bir başka resmi davette, başta Ingilizler olmak üzere Istanbul'undüşmanişgalin- den kurtuluşu kutlanıyo'du. Nereden nereye gelinmişti. ••• 1 Temmuz 1969'da Galler Prensi olarak taç giyme tö- reni için Ingiltere'ye gittiğimi söyleyince Prens Charles, elini alnına vurdu "Vaav, gelecek yıl çeyrek yüzyıl ola- cak... Günler ne çabuk geçiyor? O zaman sen genç bir gazeteci, ben de genç birprenstim" diye hayıflandı. Arkasından "Cumhuriyet kar ediyor mu" diye sordu ve ekledi "Dünyada genelde basında kar oranı düşü- yor." Türkiye'de TV ve basın arasındaki çatışmayı duymuş olmalıydı. Ben Türkiye'de televizyon ve gazetelerin be- lirii birkaç holdingde toplanmakta olduğunu ve tröstleş- tiğini kısaca aktardım. "Bizim de Murdoch'umuz var" dedi ve ardından şöyle konuştu: "Ingiltere'de de bir yığın özel TV kanalı türedi. Oysa tüm televizyonların sağlayacakları gelir sabit. Kanallar çoğalınca, tröstlesme başlayınca yayın kalitesi düşüyor. Kalite düşünce. doğru habercilik ortadan kalkıyor. TV- de kalitenin düşmesi ise kuşkusuz demokrasiyi zedeli- yor. Bereket bizim BBC'miz var..." ••• O gece katıldığım ikinci davet, Milliyetgazetesinin ye- ni binasının açılışı ile ilgiliydi. Çok görkemli bu davette İstanbul ve Ankara buluştu demlebilir. Gecenin konusu, Interstar ve Hürriyet çatışmasmın, halkta yarattığı basına ve televizyona yönelik güvensiz- likti. İki banka ya da iki holding yöneticisinin çıkarları ara- sındaki savaşta TV ve gazete, tank-top gibi kullanılmış ve mermiler insanlann özel yaşantılannı iğrenç bir bi- çimde sergilemek için ateşlenmişti. Ardından olay öteki yayın organlarına da sıçramıştı. Interstar'ın Hürriyet aleyhinde Milliyet'e verdiğj bir rek- lam, ortalığı karıştırdı. Hürriyet, mahkemeden Milliyet'i toplattırma karan aldı. Bundan sonra Interstar, Hürri- yet'i toplattırmaya gitti. Iktidarların gazete toplatmasına ateş püsküren basın, mahkeme karan ile de olsa gazete toplattırıyordu. Işin içinde kişisel çıkarlar olunca basın, basın özgürlüğünü rafa kaldırabiliyordu. Bu gelişmeleri mesleğimiz adına yüzümüz kızararak izlerken aklımıza şu sora takıldı: "Peki, hir gazete mah- keme karan ile toplattırılabiliyor, ama bir TV ıstasyonu, yayına girdikten sonra uzayda kaybolmakta olan ses ve görüntüleri mahkeme karan ile nasıl toplattırabilirsiniz? Bunun yaratacağı zarar nasıl önlenebilir?" Buna benzer bir olay başımdan geçmişti. TRT'nin ya- zılarımdan izinsiz derlenen bir belgeseli yayımlamak üzere olduğunu saptayınca, avukatım Özcan Atalay mahkemeye başvurup, 'ihtiyatitedbir'karan almak iste- mişti. Mahkeme, istediğim karan alacaktı, ama benden bu konuda yaklaşık yarım milyar liralık güvence yatır- mamı istiyordu. Bu güvenceyi yatıramadığım için prog- ram yayımlanmış, haklarım zarar görmüştü. Açtığım davayı 4 yıl sonra kazanmıştım, ama iş işten geçmişti. Durum böyle olunca. bir holdingin denetimi altındaki bir özel televizyon Türkiye'de her kişiye saldırabilir ve bunu durdurmanın yolu, ancak astronomik güvence ya- tırmakla mümkün olabilirdi. Bu, hak arayacak dar gelirli- lere adalet yolunun kapanması anlamına gelmiyor muydu? Yoksa Türkiye'de hak aramanın yolu sadece holdinglere mi açık tutuluyordu? Nitekim, Hürriyet, Interstar'ın kendi hakkında yayın yapamayacağma ilişkin bir mahkeme kararını bir çırpı- daçıkarttı • Arkası 15. sayfada
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle