Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 OCAK1993 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Dünyaekonomisindeki geüşmeler
Reagan-Bush-Thatcher, bu üçlünün iktidarlan döneminde kapitalizm titreyerek
kendinedönüyor, uygulamaya konan ultra liberalizmle 'eşitsiz büyüme'nin yeni
örnekleri sergilenmeye başlıyordu. Devletin oyun dışı bırakılmasıyla sahneye konulan
rekabete dayalı ultra liberal politikalar işsizliği düşürecek yerde arttınyordu.
Prof. Dr. ERDOĞAN SORAL
K
apitalist sıstemin teme-
Hnde 'eşitsiz büyüme*
vardır. Eşitsiz büyûme,
sistemin uygulamadaki
yüzüne yansımakta ve
kapitalizm, döncmsel
bunalımlardan geçmektedir.
Birind Dünya Savaşı'ndan sonra
dünya ekonomisinde kısa süreli bir
gelişmeyi, ekonomi tarihine dramatik
sonuçlanyla geçen 1929 bunalımı izle-
miştir 1929 deflasyonunda ortaya cı-
kan büyük işsizlik daJgası dünya eko-
nomısini felce uğratmıştır. Bu büyük
bunalımdau çıkışı İngüız iktisatçısı J.
M.Keynes'in ekonomik yaklaşımında
bulan kapitalist ülkeler. Ikinci Dünya
Savaşı sürerken savaş sonrası ıçin z o
runlu önlemleri almak üzere 1944 yı-
hnda ABD'nin New-Hampshire eya-
letinin Bretıon-Woods kasabasında
bir araya gelmişlerrfir. Toplanüya ka-
ülan 44 ülkenin (*) temsilcileri arasın-
da Lord J.M. Keynes dc yer ahyordu.
Keynes, toplantıya bir pJanla gelmişti.
ABD'yi bir başka planla işadamı ikti-
satçı VVhite temsil ediyordu. Bretton-
Woods'ta kapitalizmin bıcağın sırtın-
dan döndüğü 1929 bunalımı tarüşıl-
mıyordu. KapıLalizm bu dönemeci
birikim-bölüşüm dengesizbğini orta-
dan kaldırmaya yönelık sosyal devlet
olgusuyla 1930'larda dönmüş, zaman-
aşımına uğramış ultra liberahst söy-
lem bir yana bırakılmışor.
Devletin piyasa ekonomisine
yönlendirici elini uzatması 193O1ann
Avrupası'nda ekonominin duran
çarklanru yeniden döndürmeye
yetmiştir. Ekonomik alanda başanb
olan Keynesçı yaklaşım, siyasada
beklenmeyen getişmdere neden
oiabiliyor, dûnyada faşizm rüzgârian
esiyordu. Bu rüzgârlann arkasında
'eşitsiz büyûme' olgusu yaüyordu.
Dünya ekonomisinin aşılamayan
darboğazı uluslararası işbirliğinin tüm
çabalara karşın gerçekleştınlmemiş
ohnasıydı. Bunun nedeni, uluslararası
birliktelik konusunda yapılan her
anlaşmanın özünde uluslararası
topluluğun çıkarlannın değil, ülke çı-
karlannın sakb olmasıydı. Keynes
bunu biliyordu. Dünya ekonomisinde
bütünJeşmenin (entegrasyonun) ulus-
lararası örgütlenmeye gitmeden sağla-
namayacağına inanıyordu. Keynes,
dünya mal ve hizmet üretiminin ulus-
larüstü yetki ve sorumluluklarla dona-
ülmış uluslararası bir kuruluş tarafın-
dan yönlendirilmesini ve denetlenme-
sini istiyordu. Bu görev dünya ölceğin-
de bir merkez bankası tarafmdan
gerçekleşürilebilirdi. Söz konusu ban-
ka gûnümüzde uluslararası para fonu
diye anılan IMF olabilirdi. Keynes
planında açıkça belirtilrnemekle bera-
ber IMF'ye çok önemli bir işlev veril-
mek isteniyordu. Bu işlev dünya ser-
maye birikımini ulusal çıkarlann öte-
sine taşıyan yeni bir yapılanmayı
öngörüyordu. Plana göre 'Dûnya
Merkez Bankası' dünya ücaretinde
tüm ülkeler tarafından kabul gören bir
dünya parasına sahıp olmalıydı. Bu
paranın adı 'Bancor' olabilirdi. Ban-
cor, gücünü alündan değil, bıriiğe ka-
ülacak ülkelerin ekonomik gücünden
alacaktı. Bancor aracıbğı ile IMF,
dünyadaki mal ve sermaye dolaşımını
uluslararası dengesizlikleri aşacak bi-
çimde yönlendirebilirdi. Keynes planı-
nın yerini ABD patentli White planı
ahnasaydı, gûnümüzde dünya ekono-
misi gündeminde tartışılan küreselleş-
meye dönük bir yapının temellen
büyük olasılıkla bundan kırk dört yıl
önce Breton-Woods'ta atılmış olacak-
tı. Toplantıda Keynes planı gözardı
edıldi Amerikan planı onaylandı. Bu
planla dünya yeni biruluslararası para
sistemine 'altın döviz' sistemine geçi-
yordu.
Bu sistemk ABD dünya devleti;
ABD Dolan dünya parası oluyordu.
ABD dünya düzeyinde ilk raundu
kazanmıştı.
Bir sistemin öyküsö
Sistemin dayandığj kuramsal
maddelere göre (•*):
* Anlaşrnayı imzalayan ülkelerin
merkez bankalan ellerindeki altın
rezervlerini banker ülkeye (ABD)
önceden belirienmiş bir fiyatla teslim
edecekler.
. • Banker ülke teslim aldığı alünlann
karşıbğında söz konusu üikelere anah-
tar para ($) ya da bu para üzerine ya-
zılmış alacak senetleri, devlet tahvilleri
gibi değerli kâğıtlar verecektir. Banker
ülke elindeki altınlan rezerv olarak tu-
lacak, bunlann tıcaretini yapmaya-
caktır. Anahtar para altına dönüştü-
rûlebilir bir paradır.
* ABD Merkez Bankası sistemı
diğer ülkelerin para otoriteleri tara-
fından kendisine getirilen her dolar
karşıbğında 14 ayar 0.889 gr. aJünı
vermeyi laahhüt ediyordu. Bu kapı
ABD vatandaşlanna kapahydı.
* ABD dünya pıyasasına arz
edeceği anahtar paranın (S) %25'i
kadar altını rezerv olarak tutacaktı.
Bu durumda ABD'nin dünya
piyasalanna daha fazla anahtar para
arz etmesi, ancak iki şekikle olabilirdi:
1. Dünyadaki altın üretiminin
artması, 2. Dolar/altın oranırun
düşürülmesi.
Görûldüğû gibi sistemin işlevkrini
yerine getirebilmesi ABD DolarTna
olan güvenin sürmesiyle olanaklıydı.
ABD ekonomisinin enflasyonist baskı
altına girmemesiyle olanakbydı. Bu-
nun için ABD bir yandan dünya tica-
retindeki gelişmelere koşut olarak ye-
terb miktarlarda anahtar parayı dûn-
ya piyasalanna sürecek, öte yandan iç
ekonomik dengeierini konryacaktı.
Savaş yangmmdan çıkrruş Avrupa
ekonomilerinin işler dunıma gelip
dünya ekonomisi hızb bir gelişme sü-
recine girince, dünya ticaret hacmı
genişlemiş, ABD bu gelişmenin gerekiı
kıldığı miktarda dolan dünya piyasa-
lanna sunmak zorunda kalmışür. Av-
rupa'da gözlenen dolar şişkinb'ği
Avmpa'da, bir dolar piyasaarun doğ-
masına neden olmuştur. Dolasımda
miktan artan dolar giderek deger yiti-
riyordu. Bunun olumsuz sonuçlan
Amenkan ekonomisine yansıyordu.
ABD ödemeler bilançosu büyük acık-
lar vermeye başlıyordu. Dolar deger
yitirdikçe altın-dolar spekülasyonu
başını alıp gidiyordu. Uluslararası bir-
hkteliğin yerini yine ulusal çıkarlar
abnıştı. Kapitalizm, kendısiyle savaşı-
yordu. Dolann devalüe edilmesi altın
döviz sisteminin çöküşünün ilanı de-
mektı. ABD durumu kurtarmak için
Avrupa'nın bazı güçlü paralanrun re-
valüe (***) edilmesinı istiyordu. Buna
söz konusu ülkelerin çıkarlan ervenni-
yordu: 1970lere gelindiğinde XX.
yüzyılın en pariak gelişme dönemini
(1950-1970) yaşayan Avnıpa kapita-
lizmine ABD "alın atınızı, verin tıma-
nmı" diyor ve parasıru iki kez devalüe
ederek altın döviz sisteminin sonunu
ilan ediyordu. Ikinci raund Avrupaü-
lanndı.
Kramer Kramere karşı
ABD bununla da yetinmeyecek,
dünya ticaretini alt üst eden bir ey-
lemin başlaulmasına en azından göz
yumacaktır. Bu eytem, petrol üreten
ülkelerin ham peırol fiyatlannı arttır-
rnalanvla patlak veren dünya petrol
khzidir. Petrolsüz Avmpa'da ekono-
mik dengeler tekrar bozulacak ve Av-
nıpa ortaya çıkan maliyet enflas-
yonunu zaman içinde düşünneye çah-
şacakür. Altın döviz sısleminın çökü-
şünden sonra ortada para sistemi diye
bir şey kaimamıştır. Birçok ülke, pa-
rasının degerini dalgalanmaya
btrakmıştır. Dalgalanan yalnız kurİar
degıl, dünya ekonomisinin kendisidir.
19701i yıüarda enflasyonla işsizliğin
bir arada yasandığı değişık türdeki bu-
nalım (stagflasyon), ortalama birim
maliyet fiyaüanndaki arüşlann fiyat
sistemine yansıması ve üretimin daral-
ması biçimınde yorumlanmışür. Orta-
lama birim mabyetlen düşürmek için
ekonomiler arasındaki teknolojik ve
böigesel ikilemin ortadan kaldınlması
üzerinde durulmuştur. Bunun için
devletin ekonomiden dışlanıp ultra li-
beral politikalara dönûlmesine karar
verilmiştir. Dünya ekonomısi 19801i
yıllann eşiğjndedir.
Reagan-Bush-Thatcher; bu ûçrü-
nün iktidarlan döneminde kapitalizm
titreyerek kendine dönüyor, uygu-
lamaya konan ultra bberalizmle 'eşit-
siz büyüme'nin yeni örnekleri sergi-
lenmeye bashyordu. Devletin oyun
dışı bırakılmasıyla sahneye konulan
rekabete dayah ultra b'beral pob'ükalar
işsizliği düşürecek yerde arttınyordu.
Çünkü çagın kapitabzmine rekabet p»-
yasalan değil tekel ve tekelci rekabet
piyasalan egemendi. Öykünün bun-
dan sonrası "ABD ekonomısi, bugün
yaşanan noktaya on yıldır uygulanan
ekonomi polıükasıyla getirilmiştir"
diye eleştinlerde buJunan Bill Chn-
ton'ıo. başkanbğa seçümesini sağ-
lamıştır. ABD'nin orta direği sayılan
geniş halk kitleleri, işsizliğin, gıderek
yoksullaşmanın ezüdiği içinde gıtmis-
lerdir sandığa.
ARADA BİR
BEHZAT AY
Çağdaş Bilincin tşığına
Doğny...
Mustafa Kemaf Atatürk'ün yaptığı devrimler zincirinin
bütün halkaları, halkımızı çağdaş bilincin tşığına kavuş-
turma amacı güder... Kendisi de amacını şöyle dile geti-
riyordu: "Yapbğımız ve yapmakta olduğumuz devrimle-
rin amacı, Türkiye Cumhuriyeti halkını bütünüyie çağ-
daşlaşmış ve bütün anlam ve biçimiyte uygar birtoplum
durumuna eriştirmektir."
Mustafa Kemal, çağdaş bilincin ışığını yakalamak için
önce kendisini çok tyi yetiştirmiştir. Gençliğinden beri,
hem de en çetin koşullarda iyi okumuş, düşünce çevreni
genişlemiştir. Oğrenciliği sıralannda bile arkadaşlarına
anlatbkları, gelecek tasanmları ilginçtir. Öngörüleri şa-
şırtıcı derecede doğru çıkmıştır. Dönemine göre oku-
dukları çok önemlidir! Havran Çölü'nde sürgün yüzbaşı
iken, 1916 yılında Bitiis'te tuğgeneralken çeşrtti kitaplan
okuduğunu notlarından öğreniyoruz.
Bitiis'te okuduğu kitapiar arasında Alphonse Daudet-
ninyapıtındantutundaNamıkKemarin'Makâlât-ıSiyasi-
ye ve Edebiye"si de bulunmaktadır. Ruşen Eşref
Unaydın, "Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal'le
Mülakat" adındaki büyük ve ünlü röportajını hazırlamak
için Mustafa Kemal'in Akaretler'deki evine gidince
(1918), çalışma odasında Balzac'tn, Maupassant'ın
yapıtiannı görür. Ve çoğumuzu şaşırtan, ölüm kalım sa-
vaşı demek olan Kurtuluş Savaşı nın en çetin günlerin-
de Resat Nuri'nin "Çalıkuşo"nu okumaya başlayıp Baş-
komutanlık Savaşı'ndan dört gön önce bitirmesi.
Bu örnekleri vermemin nedeni, O'nun iyi bir okuyucu
olmasıdır. Elbet, okuduktan yalnız roman türünden de-
ğildir. Bilimsel, tarihsel kitaplan da çok okumuştur.
Trablus Savaşı sırasında Salih Bozok'a yazdığı mektup-
ta, "Endülüs Tarihi'nin son bölümünü arkadaşlanyla
birlikte okumasmı ister.
Mustafa Kemal, okuyarak, düşünerek edindiği bilgi ve
birikimler sonunda, yapacaklarını evrelere ayırmış, tek
tek yapmış, basarmış gerçekçi bir önderdir.
Cahit Külebi'nin, "Bu ne inançtr ki Gazi Paşa -Atnın
teri kurumadan- Sürüp gittin yeni yeni savaşların peşi-
ne!" dizelerinde betimlediği gibi, Kurtuluş Savaşı nın bi-
timiyle birlikte yeni yeni savaşımlara, çabalara, devrim-
lere girişmiştir. önce Saltanat'ı katdırmıştır (1 Kasım
1922). Sonra Cumhuriyeti kurmuştur (29 Ekim 1923). Da-
ha sonra Halifeliği kaldırmıştır (3 Mart 1924). Ve böylece
yapacağı öbür devrimlerin önündeki büyük engelleri
kaldırmıştır.
Bundan sonra çağdaş bilincin ışığına halkını kavus-
turmak için ne yapmışbr? 3 Mart 1924'te medreseler ka-
patılınca yazı ve dil devrimleri için engel kaldırılmış olu-
yordu. Çalışmalara koyuldu. önce, 3 Şubat 1928 günü
Istanbul'da Türkçe hutbe okutarak, ulusal dile önem ver-
diğini gösterdi. 24 Mayts 1928de uluslararası sayılan
kabul ettirerek Batı'ya yöoelrnenin ilk adımını atü. 9
Ağustos 1928'de ünlü Saraybumu konuşmasıyla yeni
Türk ABC'sinin ateşini yakar. Aynı yılın 1 Kasımında ye-
ni Türk ABC'si Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul
edilir.
Bundan sonra da birer yıl arayla yaptıkları: 1929da
Arapça, Farsça derslerini kaldırtn. 1930da, dile ulusal
kimliğinin kazandırılması gerektiğini, üzerine basa basa
belirtti. Sadri Maksudi Arsal'm "Dil İçin" adlı kitabına bu
konuda önsöz yazdı. 15 Nisan 1931'de Türk Tarih Ku-
rumu'nu kurdu.
12 Temmuz 1932'de Türk Dil Kurumu'nu kurdu ve 26
Eylül 1932'de ilk Türk Dil Kurultayı'nı topladı.
Gazi Kemal Atatürk'ün, çağdaş bilincin ışığını halkına
göstermek için gerekli gördüğü yazı, dil tarih, kültür dev-
rimleri başlatılmış oluyordu. Kendisi de gecesini gündü-
zönü vererek bu konularda çalışıyordu. Yeni terimlerle
Geometri kitab), Yurttaşlık kitabı yazıyor, arkadaşlanna,
yakınlarına Türkçe soyadı veriyordu ve 18 Temmuz 1932
günü, Diyanet İşleri Başkanı'mn bir genelgesiyle bütün
yurtta ezan Türkçe okunmaya başlar. Amaç, öz dilimizle
anlaşarak konuşmak, anlayarak okumak, anlayarak din-
lemek, öz benliğimize kavuşmak... Kısacası çağdaş bi-
lincin ışığına kavuşmak...
TARTTŞMA
Kubilay'la ilgili bir eleştiri...
Arabkl992
gûnlü
gazetemiz
Cumhuri-
yet'i
aldığımda
-birbaska ilgi
ve beklentiyle- tüm sa^falannı,
köşelerini gözden gecırdim.
Yıüardan Bu yana kimi belgesel
yazılarla. yorumlarla saygıyla
anılan deynm şehidi öğretmen
Kubilay için 62. yıldönümünde
hiçbir fotoğraf ve anı yazısı
göremedim. "Nicin"ini,
"neden"inieJbet bilemiyoruz.
Belki bir unutkanlık, belki de
bir önemseme eksiklıği.
Oysa yıldönürnü olsun
olmasın, laiklik ya da inanç
sömürüsü (ve kimi politik
şevrelere yaranma hesabı)
elerde
-daha da öte-tersdüşen
vaalann yayımlandığuıı
biliyor, ofcuyoruz. Bu tür
yayınlarda Menemen Olayı ve
Şehit Kubilay gerçeklerden
saptınlmaktadjr. Bö_\leolduğu
içındir ki olaya ihşkin
"doğru"lar. yıldönümlerinde
okun bebrtilmeli ve Kubilayia
Menemenli iki bekçi
anıbnabdır divoruz.
Menemen'deki anma
törenlerinde, TRTnm
yıldönümü yayınlannda bu
görev yerine geürilmektedir.
Kubilay Anıtı'nın
yapümasında ve
yıldönümlerinde, vayınlanyla
anılmasında büyük payı oian
Cumhuriyet gazetesınin, 62.
yıbndaki suskunluğunu
kavramakta gûçlük çekivoruz.
Hiç değilse, baş sayfada rar
köşeye anıtın ya da Kubilay'ın
bir fotoğrafıyfa kısa bir altyaa
konulmalıydı diye
düşünüvoruz. Bu kadan bile
Atatürkçüler ıçin bir ışık ve
sevinç anlamı taşıyacaktı...
Şehitİeri saygıyia anıyoruz.
KEMAL ÜSTÜN
Kubilay'ın arkadaşı
Emekli Eğitimd
YOL KESEN IRMAK
Hıfn V. VeiMedeoğhı
4. bau 20.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayndan TUrkocagı Cad 39-41 Cagatoğtu-lstanbul
öfcndi gösderflmcz.
Aile boyu şıklık
Sıcacık kazaklar
İşlemeli örtüler
Dekoratifgiiller
Yılbaşı hindisi
Bebeğinizi doğmadan tanıyin
\\\W)
FOBİLERİ YENMEI
m ıvıısııyı/?
PENCERE
hKJirtnı ile
Harika bir ülkede yaşıyoruz.
Cumhurbaşkanı nerede oturuyor? Çankayada değil
mi?.. Ne var ki Özal, Cumhurbaşkanlığı Köşkü"nü, yeni
kuracağı siyasal partinin merkezine dönüştürdû...
Pervasız...
Vurdumduymaz...
Fütursuz...
Gelsin Keçeciler, Cumhurbaşkam'yla birlikte parti-
zanlık, hizipçilik, kulisçilik için kafa kafaya vererek politi-
kanın tirfillerinden yeni bir siyaset dokumaya çalışsın.
Gelsin Menderes, Cumhurbaşkam'yla yeni kurulacak
parti için halvet olsun. ANAP'ın milletvekilleri, önde ge-
lenleri, il başkanları kuyrukta bekliyorlar; yeni kurulacak
siyasal parti için Özal'la görüşmekte yanş ediyorlar; ga-
zetelerde her gün bu konuya ilişkin yeni bir haber çıkı-
yor.
"özal, parti kuracak!.."
Doğru mu?
Kuracak mı?
Cumhurbaşkanlığı Köşkü, yeni bir siyasal parti kur-
mak için kullanılır mı?
•
Kimse aldırmıyor, umursamıyor...
Harika bir ülkede yaşıyoruz; özal, Çankaya'yi yeni
parti kurmak için babasının malı gibi kullanıyor; hiç kim-
se Cumhurbaşkanf nı eleştirip uyarmryor:
- Parti kuracaksan, önce cumhurbaşkanlığından çekil,
sonra çalışmaya başla!..
•
Çankaya, artık "Cumhurbaşkanlığı Köşkü"değil, yeni
kurulacak siyasi partinin merkezi...
Yeter mi?
Yetmez...
Cumhurbaşkanlığı Köşkü "nde başka işler de yapdı-
yor. Devletin temelini, biçimini, yönetim düzenini değiş-
tirmek »çin çalışmalar gün geçtikce hızlanıyor. özal,
Çankaya ya topladığı danışman kılığındaki politikacılar-
la ve elinin altında bulundurduğu adamlanyla birlikte
"2'nci Cumhuriyet'm esaslannı "bilgisayara yükleye-
rek" Türkiye'nin geleceğini "dizayn" ediyor; herkesin
bildiği şeyler bunlar:
Eyaletlere -ya da federe devietlere- bölünmüş bir ül-
keye dönüşeceğiz...
Valiler, seçilecek...
ABD'deki gibi olacak...
Tam başkanlık sistemi...
Başkan kim olacak?
özal söylemiyor, başkan seçimle gelecek, ama gönlü-
müzde yatan aslanı herkes biliyor.
Çankayada harıl harıl "2'nciCumhuriyeVm tasarımı
yapılıyor; başkanlık sisteminin propagandası tezgâhla-
nıyor.
•
"Çankaya Cumhurbaşkanlığı Köşkü"nün bundan
böyle iki işlevi söz konusudur:
Bir: Çankaya yeni kurulacak siyasi partinin hazırlık
merkezi. İki: Çankaya yeni kurulacak 2'nci Cumhuriyet'-
in hazırlık merkezi. Her ikisi de apaçık yürütülüyor.
Harika bir ülkede yaşıyoruz...
Cumhurbaşkanı fütursuz...
Yasalara aldırmıyor...
Vurdumduymaz...
Birisi çıkıp dese ki:
- Sayın özal, eğer cumhuriyet devletinin yönetim biçi-
mini değiştirmek istiyorsan, Önce cumhurbaşkanltğın-
dan çekil, sonra her istediğini yapmakta özgürsün.
•
Indirim ile kaldırım iki Türkçe sözcük...
Bir ara özal'ı Çankaya'dan indirmekten söz açanlar
vardı; ama artık Çankaya, bu cumhurbaşkanını kaldırmı-
yor.
NAZUCANÖZKAN
Hoşgeldin dünycomza
Amebabana "GözKulak"
Biberonıma "sahip"ol.
NAZUCANGÖKSU
(Hâlâ2.5yaş)
(...nasdsa büyürüz bizde...)
ÇEKTI
BAYİLERDE
Botan'da toprak
işgalleri!
Ufusai mücadelenin değiştirmediği bin yıllık sistem...
Kimse ağalar gidecek demryor... "PKK niçın ağalara
karışmıyor?"... "Ağanın gideceği zaman belki galir,
ama yerine başkası gelirse?*... Ağalarm siyasi otori-
tesiyıkıldı... PKK'nıntavrı belli değil... Parttye şikayet-
te bulunan ağalar... HEP'lıler işgale karşıçıkıyor...
Sol, Bosna-Hersek'i görmûyor mu?
Eski Yugoslavya'da yaşanan vahşet, Türkiya'ds sağ-
cı ve gerici kesimi ayağa kaldırırken, &oWa neredey-
seyaprak kımıldamıyor.
- Yeraltı maden işçileri eyleme geçti.
26 bin maden işçisi tüm işyerterirtde iş bırakarak, 10
yerleşim markezinde yürüyüş ve miting yaptı.
• Renizi Basalafc'ın işkencede öldûr0lnwsin« trafik
polisi kılıfı • 93 satış sozleşmelefi ile başladı
• Sezgin'in mumu yatsıya kadar • RPli belediysiar
işciyi sokağa attı • Kentte farklılıklara y*r yok
• Erkeğe doğum tzni • Gece ûniver^tasi mi, parslı
eğitim mi? • Elsarvador'da belirsiz gelecek • Retsam
İsmail Yıldınmia »öyleşi • Faşist yangırtda Erdal Eren
türküsü • Can Yûcei • Ahmet Kahraman
PEN YAZARLAR DERNEĞI'NDEN
Cağaloğlu Kardeşler Işhanı 3. kattaki çalışma yerimiz-
den, Tünel, General Yazgan Sokak, Mehti Bey Apt 10/
10'a taşındık. Üyelerimize duyururuz.
PEN YAZARLAR DERNEĞI
DAKTİLO EDİLİR
Yayınevlerinin, yazarlann, öğrencilerin, kurum ve
kuruluşlannyaalan temizvesöratli birşekildedaktilo
edilir.
Tel:5374424(Orhan)