27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 OC AK1993 CU MARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Onlar unutulmadı • CAJJFORNIA (LBA>- Bir dönemın efsane oyunculannın öldükten sonra da hayranlannm "gönlünden sihnmedıği" ve her yıl milyonlarca hayran tarafından ziyaret edildiği belirlendi. Efsane oyunculardan Eroll Flynn, Humprey Bogart, Buster Keaton ve James Harlov'un anıt mezarlannı, her yıl milyonlarca kişı ziyaret ederken, James Dean'in "aliforniya'dakı mezarhğına yılda 400 bın ziyaretçi geliyor. Duo Saxopiano, Tüpkiye'de • Kültür Servisi-Duo Saxopıano ıkılısi, ilk kez Türkiye'de. 1984'denberi Avrupa ve Amerika'da konserter veren ve büyük beğenı toplayan Peter Dominik piyano) ve Hannes Kawiza'dan (saksafon), oluşan ikili konserlerinde, Mozart. Chopın gibi ünlü bestealerin yanısıra Haçaturyan ve Uray gıbi çağdaş bestecüere yer yerecek. DuoSaxopiano ikilısı,bugunsaat 18 30da tstanbul Avusturya Kültür Ofisi'nde, 11 ocak saat 20.00'de Hacettepe Üniversitesi'nde, 13 ocak saat 20.00'de Anadolu Üniversitesi'nde ve 14 ocakta Bursa'da konser verecek. Türkler Sharon Stone'u sevmedi • BRÜKSEL(AA>- Amerikalı film y.ldıa Sharon one'un oynadığı "Temel Içgüdü" adlı fılmın Ankara'da gösterimının yasaklanması, Belçıka basımna da yansıdı. Bır Flaman gazctesındc yayımlanan haberde "Türk politıkacılar Sharon Stone'u sevmiyorlar " dendı. Gazete ahlak kurallanna aykın olduğu gerekçesıyle, "Meclıstekidincı parlamenterlerin şikayeü üzenne" söz konusu filmin gösterimine son verildiğiru yazdı. Ücretsiz tiyatro •ANTALYA-Antalya Belediyesi. çocuklara tiyatıwyuWvdirmek amacıyla, özellıkle tiyatroya gitme olanağı bulamayan çpcuklar için, "Palyaço" adlı oyunu ücretsiz izleme olanağı sağlıyor. tstanbul Birlik Tiyatrosu oyunu, Belediye Kültür Salonu'nda, günde 4 kez olmak üzere, iki hafta süreyle sahneleyecek. Ya vuz Asena'nın yönettiği "Palyaço"yu gecekondu bölgelerindeki ve yeüştırme yurtlanndakı öğrencıler ücretsiz izleyebüecek. OBKT'ninocak turnesi •ORDU(AA)-Ordu Belediyesi Karadeniz lyatrosu, bu ay iki oyunla lurneyeçıkacak. OBKT Sanat Yönetmenı Uğur Gürsoy yaptığı açıklamada, Anadolu'da tiyatroyu yaşatmaya çalışuklannı behrtti. OBKT ocak ayında, Turgut Özakman'ın " Ah şu Gençler" adh oyunu ve Turgut Yıldız'ın "Palyaço Prens" adh yapıtını bugün Korgan'da. 21 ocaktada Kumru'da sahneleyecek. Oyunlar, 22 ocakta Sınop'un Ayancık, 23 ocakta Gerze ilçelerindeA şubat ayı içinde de Fatsa, Unye, Samsun, Merzifon, Çorum ve Amasya'da sunulacak. Bandırma'da etkinlikler • Kültür Senisi - Bandırma Beledıyesi'nce düzenlenen kültürel etkinlikler kapsamında, 18-30 ocak arasında açılacak karma sergi izlenebilir, Sabri Tezcan resim sergısi de 1 -13 şubat arasında açılacak. Sergilerin ağırlıkh olduğu etkmlik prgramına göre, 15-27 şubat arasında Bedn Erdem'in. 1-13 mart arasında da Ali Candaş'ın resım sergisi izlenebilecek 15mart3nisan tarihleri arasında karma fotoğraf sergisi, 5-21 nısan tarihlen arasında da bir başka resim sergisi yer cak. 'Bir Şetınaz Oyun' • KAYSERİ(AA)-Devlet Tiyatrosu Oyunculan. "Bir Şehnaz Oyun" adlı oyunu, bugün ve yann Kayseri Büyükşehir Belediyesi Tiyatro Salonu'nda sahneleyecek. Turgut Özakman'ın yazdığı oyun, Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinı konu ahyor. Oyunun yönetmenhğini Ergün Uçucu yapıyor. Müzığıru Cem tdiz'in hazırladığı oyunun dekorlan Suar Seylan'a ait. Son çalışmalannı Arkeon Sanat Galerisi'nde sergileyen Ömer Uluç, resimlerinde birey olarak kendisini sorguluyor Telıclitleıieher yerdenkuşatdmışinsan GÜNER YÜREKLtK Şu günlerde İstanbul'daAr- keon Galerisi'nde resimleri ser- gilenen Ömer Uluç'la bir süre önce Berlin'de beraberdik. Ber- lin'e ilk kez ayak basan sa- natçımız, bölünmüşlüğün di- kişleriru tutturmaya çahşan ta- lıhsiz bır kentin bilmecesıni çöz- me uğraşısı içındeydı. Bır doğu- ya bir batıya geçiyor, iki ayn dünyanın gızemıni yakalamaya çalışıyordu. Berlin'de ilk kez bır sergisi açılmıştı. Tuvallenn dışına taşan objeleri, yeni bır tehdidin haberasi gıbi, biz Ber- linlilere bir başka duvann sin- yalıni veriyordu sanki. Bir güz öğleden sonrası şu meşhur Saviny meydanında buluşuyoruz. Bir 'kneipe'nın dışandaki maşalanndan birine oturuyoruz. Ömer Uluç'la ilk konuşmamız. Ama çok samımi ve içten. Sık sık aklına birden gelivermiş gjbı. kahkahalannı patlatarak önce Berlin izlenim- İerini anlatıyor. Tabii duvan... "Bız"diyor, "Berlin Duvan'- nı çok önemli bır heykel olarak görüyorduk. 20. yüzyılın en önemli heykellerinden biri dıye düşunmüştüm ben Berlin Du- van'nı. Yani heykel niteliği olan ganp bır yapıt olarak gö- rüyordum ben bunu. Şimdi bu duvar kalkmış ve iki Almanya birleşiyor. Ama bu birleşme or- ganık bır şekle dönüşmemış. Yeraltında bir şeyler hazırlanı- yor, bir sessızlik var diyorlar. Fakat benim gördüğüm, birleş- meyle ilgili bir şey yok gibi orta- da. Berlin acayip bir şehır. Dünyanın en acayip şehirlerin- den bir tanesi. Çünku yansı çok süper modem. bugün ve gele- cekle ilgili her şey var burada. Bütün objeler parlak ve en son modern mühendıslik örneklen buluyoruz kenün baü yakası- ömer Uluç, resimlerinde' birey olarak" kcndini yaşadığını belirtiyor. Sanatçının sergisi 28 ocak tarihine dek göriüebilir. • Son resimlerini ilk kez Berlin'de sergileyen Ömer Uluç, 'değişen bir ressam' olduğunu vurguluyor. • Yeni anlayışla gerçekleştirdiği re- simlerinin 'bir problemi' var ve Uluç her seferinde yeni bir şeyler çöz- meyeçalışıyor. • Bugün değişik ve karmaşık bir tehdit sistemiyle sanlmış durumda olan insan olgusu resimlerinin kay- nağı. nda. Doğuda ise başlı başına bir tarih yatıyor. Doğu Berlin ıle Baü Berlin çok ayn dünya- lan semboUze ediyor. Bın tarihi ve dramatik bir dünyayı, diğeri ıse Almanya'nın gelecegini, gü- cünü temsil ediyor. Bunlarböv- le karşı karşıyalar Her an kapı- şmaya ve kavuşmaya hazır bır vaziyette bekb>orlar." Dışandan gelen birinın 20-30 yıldır ıçınde yaşadığunız bir kentı böyle algılaması ne kadar ılgınç. "Son resimlerimi ilk kez Ber- lin'de sergiledım. Gelecek yıl Paris'te göstereceğim. Bu son resimlenm bendekı yeni bır an- layıştır." "Ben değişen bir ressamım" diyerek yeni anlayışı şpyle a- çıİclıyor. "Her iki resmimın bır problemi var. Her resim bir problem getiriyor ve ben her se- ferinde yeni bir şeyler çözmeye çalışıyorum. Yeni resimlenmde objeîenn tu\aüerin dışına taş- tıklannı görüyorsunuz. Bunlar bır tür çevresel objeler olmuş- lardı. Neden 0 Benim ıçın res- mtn anlatılabilırlıği de önem kazanmaya başladı. Ben bu son resımlerimde insanın etrafmda bır tehdit olduğunu da göster- meye çalışıyorum. Bu tehditler neler? Bunu isimkndirmek çok güç. Ama bütün bu medyayı, toplumsal baskılan, biyolojik tehditleri örnek olarak göstere- biliriz. Yani msan bugün çok daha değişik ve karmaşık bır tehdit sistemiyle sanlmış durumda. Şimdi ınsanlar birey haklan ıçin savaşıyorlar ve büyük bır bireysellik içine ıtilmiş vazı\et- teler. Eskiden ideolojik karşıtlı- klarda saflann bır tara- fındaydın ya da seyirciydin. Şimdi ise bu karşıüıklar çok be- lırsız. Dolayısıyla tehdit eden hemen her yerde ve her durum- da mevcut. Benim resimlerim de bu olgudan kaynaklanıyor. 'Kişiler ve kişi olmayanlar' adını veriyorum son resimleri- me." Belb ki. ömer Uluç son resimlerinde değişen dünyanın etkisinde kalrruş. 'Roman bitti", 'Sanat yok artık' düşünceleri ömer Uluç'u da etkilemış ola- bilir mi acaba? "Hayır böyle bir düşünceye ben tam anlamıyla yanaşmak istemıyorum" dıyor sanatçı ve bunu şöyle kanıtlamaya çalışı- yor: "Ben programb bır ressam değilim. Aktüalıte ıle o denlı ıç ice olan, tarihsel gelışmelerde taraf tutan binsı değilim. Do- layısıyla ben bu yeni tarihsel dönüşümden dolayı resım yapum demıyorum." Omer Uluç böyle diyor, ama onun resimlerinde sürekü bir devinim var. Yani ömer Uluç'- un resmi. resmini yaparken or- taya çıkıyor. Acaba son iki-üç yıl ıçerisindeki gelişmeler devi- nim ıçındekı resmini de etkile- medi mi? Sanatçılar her ne ka- dar güncel olanı istemeseler de çağımızın şaşırtıa gelişmelerin- den etkisız kalabılırler mi? Ömer Uluç bu soruya doğru- dan yanıt vermek istemiyor ve 'olabilir' diyor, biraz dûşün- dükten sonra şunlan söylüyor "Söylediğin gibi benim resmim- de bir devinim var. Bir hareket devam ederken, o hareket için- de birtakun bıçımler var. Hatta bir biçim yapılırken o hareket yüzünden başka bır biçime bile yapıldığı anda dönüşebiliyor. O nedenle benim resmimi takip etmek de neredeyse olanaksız. Çünkü o hız olmadan o formu bulamazsınız. Bu mekanik bir olay, çünkü bir bıreyin tek başı- na kalması, demokratik hak- lanıı savunulması, özelliğinin sıkışması, baskı aluna girmesi gıbı toplumsal olaylann benim ıçin ne dercce etkisi var bile- miyorum." Ömer Uluç ile biraz da eskiyi konuşuyoruz. O eski idealler, ıyi ruyeüer, inançlar ve et ile ke- miğjn, ruhunu bilgisayara tes- lım etmediği dönemlerden söz ediyoruz.: "Evet, bugün sanatçı büyük bır gergmlik içinde. Duyguİan- m açıklamakta güçlük cekiyor. Ben daha önce geleneklerin zenginliğinden çok işaretler al- mış birisıyim. Böyle bir dönem geçirdim. Büyük renk parlak- lıkîan, coşkunluklan, akıalık vardı resimlerimde. Daha son- ra yaptığım geziler sonucu bu geleneklenn aşılması gereklıli- ğıne ınandım. Bugün ise tüm bu programlardan kendimi uzak- İaşmış hıssedıyorum. Şu anda bi- rey olarak kendimi yaşıyorum re- simlenmde Birey olarak ben ne- yım, neredeyım, ne yapıyorum ve nasıl bır tehdit altındayım, nasıl bir çözüm yolu bulacağım, bun- lar ılgilendiriyor beni. Türkiye'nin ilk modern dans topluluğu Türkuaz, yaşam savaşı veriyor Sadece aşk mı dansın günahı? ,ANILAL .,.- y "Bızim en büyük dert ve de- zavantajımız, ilİc modern dans topluluğu olmamız" dıyor 1989;<|a kurulan, 1990'da ilk temsilini veren. Türkiye'nin ilk modern dans topluluğu Tür- kuaz'ın genel koordinatörü İz- zet Öz. Kurulduğu ilk yıl Polonya Sopot Festivali'ne davet edilen ve büyük ilgj gören, 1991'de İs- tanbul Festivali'ne katıhp ülke- mizı "modern dans"ta başany- la temsil eden, çalışmalan yurtdışındakı birçok ünlü dans- çı ve koreograf tarafından des- teklenen ve beğeni toplayan Türkuaz'm bu yıl belki de son yılıolacak. Üç yılhk geleneğe ve sahne- deki oturmuş, ileri artistik çizgı- lerine karşın; zaman, mekan ve ekonomik sorunlannın çözüm- lenmesinde hıçbir ılerleme kay- dedemeyen topluluğun genel sanat yönetmeni ve aynı za- manda başkoreografı Aysun Arslan, "Hepimizin kafasında, özellıkle benim kafamda, 'bu iş bir yere gıtmıyor, bitirehm artık' gibi bir düşûnce var. Çünkü işin icinden çıkamı- yoruz" diyor. 1 Topluluğu oluşturan dansçı- lann çoğu Istanbul Devlet Ope- ra Balesi'nden gelme. Bu yıl AKM'de. Devlet Balesi'nden arta kalan zamanlarda sabah- tan akşama dek prova yaptı- klannı anlatan Aysun Arslan zamansızlık, mekansızlık ve pa- rasızlıktan yakınarak "Yani işin arka tarafı en ufak bir iler- leme göstermediği için bizi bi- razcık afakanlar basmaya baş- ladı" diyor. Sorunlannın çözülmesi için Tûrkuaz'ın gelecekle ilgili planları, sorunlann çözümlenmesine bağlı. 5. repertuvannı lamamla- yan topluluk. Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda temsillerini sürdüriiyor. kesinlikle parasal desteğe ge- reksinimleri olduğunu söyleyen Arslan, tek tek kişilerden ve şir- ketlerden gelen desteğin katkı derecesinde kaldığını. hala sponsorship'e ulaşamadıklan- nı belirtıvor "Sanat, özellikle bizim yaptığımız dans sanatı, lüks bir sanattır. tüm sanat dal- lanndan daha da fazla maddi- yata dayanır" dıyor Arslan. Başkoreograf Aysun Arslan, yan şaka, yan ciddı bir soru yö- neliyor: "Biz vitrinimize (afış, broşür) çok önem venyoruz. Elımizde olmayan ufaak meb- lağın yansmdan fazlasını bu vitrine ayırdık şimdiye kadar. Acaba vitrinımiz çok güzel ve şık olduğu için mı hiçbir so- runumuz yok sandılar?" Bunca soruna karşın Türku- az hala nasıl ayakta kalıyor? Aysun Arslan hem yanıtlıyor hem soruyor:"Aşk, aşk var çünkü, biz sadece aşkla götürü- yoruz ışi. Ama aşk daha kaç sene sürebilir ki? 3-5 sene sürer, ama 10 sene süremez". Topluluk, 92 Haziranında Kültür Bakanlığı'na, "Biz bu yaptığımız ışı sürdürebilmek için özelleşmek istıyoruz. özel- leşmek için de sızın desteğinize ıhtıyacımız var" biçiminde bir tekhf götürmüş. Yanıt, "özel olmadığınız için size destek ve- remeyiz" olmuş. Bu yanıtla Tûrkuaz'ın açmazı daha da be- lirgınleşiyor. Dışanda modern dans toplu- luklannınfinanslannınasıl sağ- iadıklannı soruyoruz. 'Eğer bır topluluk kendıni kanıtlamışsa yundışında, devletten yüzde 60'a varan bir destek alıyor. Gerisi çok uzun listelerden olu- şan sponsorlar tarafından sağ- lanıyor Biz hiçbir zaman dev- letten yüzde 100 destek bekle- miyoruz. Bu zaten yanhş bir şey. Doğru olsaydı örneklen olurdu. Aynca işadamlannuzu) da birazak daha dünyalı olup. sanata yatınm yapmalan gere- kiyor". Devletin sinemaya ve özel tiyatrolara büyük destek- ler sağladığını, dışandan gelen ünlü sanatçılara büyük paralar harcandığını söyleyen İzzet Öz "Dansın günahı ne?" diye soru- yor ve devam ediyor: "Dansın günahı diye bir şey yok zaten. Dansın bence çok desteklenme- si gerekli. Çünkü dans, evrensel bir olay." Aysun Arslan,"Hadi pa- ramız oldu, salonu tuttuk. Za- manı nasıl satın aJacağız? Özel- leşuğimizde kendi salonumuz, kendı teknik personelimız vç re- pertuanmız olacak. Artık ku- rumlaşmanın zamanı "görü- şünü dile getirdiğınde, İzzet öz de buna katılıyor: "Bu ekip yalnızca modern dansla ilgilen- se başan grafıği çok daha yuk- selecektir." Türkuazlılar modern dansa gönül verrnişler ve destek veril- dıği takdirde yurtdvşında Tür- kıye'ye bakış acısını değiştirebi- lecek bır imaj yaratmaya aday- lar. Beden kalitesi açıstndan iyi olduklannı ve ileri bir artistik çizgiye sahip olduklannı özel- likle vurgulayan Aysun Arslan, Tûrkuaz'ın devamının, onlar- dan sonra gelecek topluluklar için de hem moral hem cesaret açısından çok önemli olduğunu söylüyor. Tûrkuaz'ın Türkiye ıçın bir vitrin olarak da kullaru- labileceğini vurgulayan Aysun Arslan, "Dans evrensel bır olay, çünkü danan dili yok, dansın dih beden. Devlet bizi is- terse her yerde, her şekilde kullanabılir. Çünkü bizim dil borunumuz yok" diyor. 4. Zonguldak Fotoğraf Günleri'nde bir saydam gösterisi sunan Isa Çelik: Totoğrafiçinfotoğraf obnaz• Fotoğraf sanatçısı İsa Çelik, 4. Zonguldak Fotoğraf Günleri etkinlikleri çerçevesinde bugün bir saydam gös- terisi sunacak. Çelik, fotoğrafta insan öğesini 'tamam- layıcı' olarak değil, temel bir öğe olarak görüyor. BtROLÜZMEZ ZONGULDAK- Fotoğraf sanatçısı İsa Çelik, 4 Zonguldak Fotoğraf Gün- len etkinlikleri kapsamında bugün saat 14.00'te Auturk Kültür Merkezi Kon- ferans Salonu'nda bir saydam gösterisi gerçekleştırecek İsa Çelik, gösterisinin ardından fotoğraf dostlanyla söyleşe- cek. İsa Çelik kendısiyle yapılan bir söyle- şıde, "Benim bıldiğım insan türku söy- ler, şiir okur, sever, sevılir. Kuşlan da sever, ağaçlan da çiçekleri de Bir insanı duygulandıran, tutkulandı- ran etinden, kemiğınden ayn düşüne- meyiz. İnsan yaşammda bütün bunlann önemli bır yeri olduğu kuşkusuz. Hiç kımse bunun tersini savunamaz. Ancak ülkemizin genel durumu düşünül- düğünde, gülden ve bülbülden daha fazla ve asıl anlatılması gereken şeyin in- san olduğuna inanınm. Böyle bir toplum yapısı içındeki sa- natçınm da doğal olarak özüne güveni- lır bir kişı olması gerekir" tümceleriyle tanımbyor fotoğrafa bakışını Ve yineli- yor: "Ashnda sanatçı istese de istemese de toplum içindeki toplumsal, sınıfsal kavganın mutlaka bır tarafında yer alır. Sanatı, 'sanat için sanat'. 'resım ıçın re- sim', 'fotoğraf için fotoğraf gıbı ıçı boş. bel kemığı, eti, canı, yaşarlığı olmayan kavramlar haline sokamayız. Çünkü bir yandan ezen. ezme olanaklan olan, bir yandan ezilen varken, bir sanatçının kalİcıp. yansız olduğunu söylemesi ash- nda onun egemen yani tuttuğunu söyle- mesidir." Fotoğraftainsanöğesininçok önemli olduğunu vurgulayan Çelik, şöyle diyon "Kuşkusuz sağlam bir teori olmadan pratiğın olmayacağı, pratiksiz salt teon- nin de de bir işe yaramayacağı açıkür. Bu nedenle hem insanı hem de insan ya- şamını doğrudan ilgılendiren genel top- lumsal konularda ve hem de fotoğrafın kendı özel konulannda teorik ve pratık bilgilerimizi mümkün olduğu kadar ge- liştirmek zorundayız. Bir fotoğrafçının genel konulara önem vermesi gerektiğine inanıyorum. İnsan. kompozisyonun tamarnlayıcı, doldurucu bır öğea değil, temd öğesı olmalıdır." tsa Çelik Beton'un sergisi İzmir Vakko'da Saydardan tuvallere „• Paris Üniversitesi İktisat Bölümü'nde öğretim görevlisiyken işini bırakıp tüm zamanını resme adayan Ayşegül Beton'un 'Karatahtalar' dizisin-, de yer alan resimleri 23 ocak tarihine dek Vakko • İzmir Sanat Galerisi'nde görülebilir. Kültür Senisi -Sanat çalışmalannı Paris'te sürdüren Ayşe- gül Beton. "Karatahtalar" dizısinde yer alan resimlerini 23 ocak tarihine dek Vakko İzmır Sanat Galerisi'nde sergiliyor. İktisat lisans üstü öğrenımı ıçin gittıği Fransa'da 1975 yılın- dan bu yana yaşayan sanatçı. 1976-1989 yıllan arasında Paris Ünıversitesi iktisat Bölümü'nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1982-1989 yıllannda Paris Şehri Atölyeleri, Remy Arotı Atölyesı'nde desen, gravür ve resim dersleri alan Beton. 1989'- dan bu yana tüm zamanını resım çalışmalanna verebilmek amaayla Paris Ümversitesı'ndeki görevinden aynldı. Beton'un bugüne dek yaptığı calışmalar üç grupta toplaruyor: Sanat tarihinden alınti- lar. bireyler ve kara- tahtalar. Sanat tarihin- de fıgür resmınin usta- lan olarak bilinen Ma- tisse, Picasso gıbi ken- dinden önceki sanatçı- lann resimlerini incele- diğı çalışmalannda Be- ton, onlann resımlerin- den yola çıkarak kendi resımsel değerlerini ve atmosferini yaratmaya çahşıyor. Sanat ve düşün dünyasınm önde gelen isımlennin yer aldığı ve bu kişilcrin temsil ettikleri düşün ve sanat akımlannı çağnşünnak amaa taşıyan "Bireyler" dizisi, Beton'un yeni dı- şavurumcu izler taşıyan kendine özgü fıgür anlayışmı ve sa- natın, estetik ve düşüncenin bileşkesi olduğu görüşünü yansıtı- yor. İki boyutlu nesnelerin iki boyutlu tuvaller üzennde görün- tülenmesinden oluşan "Karatahtalar" dızisı ise enflasyon, iş- sizlik ve mali krizler gibi toplumsal sorunlara ılişkin günümüz- de geçerli olan ekonomık kuramlan gösteriyor. Bill Wyman topluluktan aynldı RoUing Stoııes şimdi bir eksik • 1%3 yılmdan beri Rolling Stones topluluğu- nun bas gitaristliğini yapan Bill Wyman, mesleği- ni solo çahşmalanyla sürdürebilmek için toplu- luktan aynldığını açıkladı. \ LONDRA(AA)- Bas gita- rist Bill Wyman, dünyaca ünlü rock topluluğu Rolling Sto- nes'dan aynldı. Wyman, solo müzik çalı- şmalan ve sahip olduğu lo- kantayı işletmek gibi müzik dışı işleri üzerine yoğunlaşa- bilmek için, 1963 yılındakı kuruluşundan bu yana dahil olduğu topluluktan aynlmayı kararlaştırdığını açıkladı. 55 yaşındakı bas gitarist, bu gece İconuk olarak kaüldığı bır televizyon programında. Rol- ling Stones içinde müzik yap- manın harika bir şey olduğu- nu ve çok özel arular bıraktığını söyledi VVyman, "Onceleri şansımız yaver gıderse, bırkaç yıl bu işı sürdürebılır ve birkaç kuruş kazanınz sanıyorduk, aradan 30 yıl geçti ve benim için önemli olan diğer şeylere yete- rince zaman ayıramadım" dedi. RoUing Stones'un diğer üyeieri olan vokalist Mick Jagger, gitarist Keith Ric- hards ve davulcu Charlie Wattsville'in, yeni bir bas gita- risti topluluğa kahcı olarak al- maktan çok, çeşitli bas gitarcı- lar ile çaîışmayı tercih edebile- cekleri beÛrtiliyor. 1965 yıhnda "Satisfaction" adlı parçayla adlannı duyuran Rolling Stones, ahlak kural- lanna. geleneksel değerlere aykın sözler içeren şarkılan ve yaşam tarzlanyla, Rock'm "Kötü Çocuklan" olarak ün kazanmışlardı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle