Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
9 OC AK1993 CU MARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Onlar
unutulmadı
• CAJJFORNIA (LBA>-
Bir dönemın efsane
oyunculannın öldükten
sonra da hayranlannm
"gönlünden sihnmedıği" ve
her yıl milyonlarca hayran
tarafından ziyaret edildiği
belirlendi. Efsane
oyunculardan Eroll Flynn,
Humprey Bogart, Buster
Keaton ve James Harlov'un
anıt mezarlannı, her yıl
milyonlarca kişı ziyaret
ederken, James Dean'in
"aliforniya'dakı mezarhğına
yılda 400 bın ziyaretçi
geliyor.
Duo Saxopiano,
Tüpkiye'de
• Kültür Servisi-Duo
Saxopıano ıkılısi, ilk kez
Türkiye'de. 1984'denberi
Avrupa ve Amerika'da
konserter veren ve büyük
beğenı toplayan Peter
Dominik piyano) ve Hannes
Kawiza'dan (saksafon),
oluşan ikili konserlerinde,
Mozart. Chopın gibi ünlü
bestealerin yanısıra
Haçaturyan ve Uray gıbi
çağdaş bestecüere yer
yerecek. DuoSaxopiano
ikilısı,bugunsaat 18 30da
tstanbul Avusturya Kültür
Ofisi'nde, 11 ocak saat
20.00'de Hacettepe
Üniversitesi'nde, 13 ocak
saat 20.00'de Anadolu
Üniversitesi'nde ve 14 ocakta
Bursa'da konser verecek.
Türkler Sharon
Stone'u sevmedi
• BRÜKSEL(AA>-
Amerikalı film y.ldıa Sharon
one'un oynadığı "Temel
Içgüdü" adlı fılmın
Ankara'da gösterimının
yasaklanması, Belçıka
basımna da yansıdı. Bır
Flaman gazctesındc
yayımlanan haberde "Türk
politıkacılar Sharon Stone'u
sevmiyorlar " dendı. Gazete
ahlak kurallanna aykın
olduğu gerekçesıyle,
"Meclıstekidincı
parlamenterlerin şikayeü
üzenne" söz konusu filmin
gösterimine son verildiğiru
yazdı.
Ücretsiz tiyatro
•ANTALYA-Antalya
Belediyesi. çocuklara
tiyatıwyuWvdirmek
amacıyla, özellıkle tiyatroya
gitme olanağı bulamayan
çpcuklar için, "Palyaço" adlı
oyunu ücretsiz izleme
olanağı sağlıyor. tstanbul
Birlik Tiyatrosu oyunu,
Belediye Kültür Salonu'nda,
günde 4 kez olmak üzere, iki
hafta süreyle sahneleyecek.
Ya vuz Asena'nın yönettiği
"Palyaço"yu gecekondu
bölgelerindeki ve yeüştırme
yurtlanndakı öğrencıler
ücretsiz izleyebüecek.
OBKT'ninocak
turnesi
•ORDU(AA)-Ordu
Belediyesi Karadeniz
lyatrosu, bu ay iki oyunla
lurneyeçıkacak. OBKT
Sanat Yönetmenı Uğur
Gürsoy yaptığı açıklamada,
Anadolu'da tiyatroyu
yaşatmaya çalışuklannı
behrtti. OBKT ocak ayında,
Turgut Özakman'ın " Ah şu
Gençler" adh oyunu ve
Turgut Yıldız'ın "Palyaço
Prens" adh yapıtını bugün
Korgan'da. 21 ocaktada
Kumru'da sahneleyecek.
Oyunlar, 22 ocakta Sınop'un
Ayancık, 23 ocakta Gerze
ilçelerindeA şubat ayı içinde
de Fatsa, Unye, Samsun,
Merzifon, Çorum ve
Amasya'da sunulacak.
Bandırma'da
etkinlikler
• Kültür Senisi - Bandırma
Beledıyesi'nce düzenlenen
kültürel etkinlikler
kapsamında, 18-30 ocak
arasında açılacak karma
sergi izlenebilir, Sabri Tezcan
resim sergısi de 1 -13 şubat
arasında açılacak. Sergilerin
ağırlıkh olduğu etkmlik
prgramına göre, 15-27 şubat
arasında Bedn Erdem'in.
1-13 mart arasında da Ali
Candaş'ın resım sergisi
izlenebilecek 15mart3nisan
tarihleri arasında karma
fotoğraf sergisi, 5-21 nısan
tarihlen arasında da bir
başka resim sergisi yer
cak.
'Bir Şetınaz Oyun'
• KAYSERİ(AA)-Devlet
Tiyatrosu Oyunculan. "Bir
Şehnaz Oyun" adlı oyunu,
bugün ve yann Kayseri
Büyükşehir Belediyesi Tiyatro
Salonu'nda sahneleyecek.
Turgut Özakman'ın yazdığı
oyun, Osmanlı
İmparatorluğu'nun son
dönemlerinı konu ahyor.
Oyunun yönetmenhğini
Ergün Uçucu yapıyor.
Müzığıru Cem tdiz'in
hazırladığı oyunun dekorlan
Suar Seylan'a ait.
Son çalışmalannı Arkeon Sanat Galerisi'nde sergileyen Ömer Uluç, resimlerinde birey olarak kendisini sorguluyor
Telıclitleıieher yerdenkuşatdmışinsan
GÜNER YÜREKLtK
Şu günlerde İstanbul'daAr-
keon Galerisi'nde resimleri ser-
gilenen Ömer Uluç'la bir süre
önce Berlin'de beraberdik. Ber-
lin'e ilk kez ayak basan sa-
natçımız, bölünmüşlüğün di-
kişleriru tutturmaya çahşan ta-
lıhsiz bır kentin bilmecesıni çöz-
me uğraşısı içındeydı. Bır doğu-
ya bir batıya geçiyor, iki ayn
dünyanın gızemıni yakalamaya
çalışıyordu. Berlin'de ilk kez bır
sergisi açılmıştı. Tuvallenn
dışına taşan objeleri, yeni bır
tehdidin haberasi gıbi, biz Ber-
linlilere bir başka duvann sin-
yalıni veriyordu sanki.
Bir güz öğleden sonrası şu
meşhur Saviny meydanında
buluşuyoruz. Bir 'kneipe'nın
dışandaki maşalanndan birine
oturuyoruz. Ömer Uluç'la ilk
konuşmamız. Ama çok samımi
ve içten. Sık sık aklına birden
gelivermiş gjbı. kahkahalannı
patlatarak önce Berlin izlenim-
İerini anlatıyor. Tabii duvan...
"Bız"diyor, "Berlin Duvan'-
nı çok önemli bır heykel olarak
görüyorduk. 20. yüzyılın en
önemli heykellerinden biri dıye
düşunmüştüm ben Berlin Du-
van'nı. Yani heykel niteliği
olan ganp bır yapıt olarak gö-
rüyordum ben bunu. Şimdi bu
duvar kalkmış ve iki Almanya
birleşiyor. Ama bu birleşme or-
ganık bır şekle dönüşmemış.
Yeraltında bir şeyler hazırlanı-
yor, bir sessızlik var diyorlar.
Fakat benim gördüğüm, birleş-
meyle ilgili bir şey yok gibi orta-
da. Berlin acayip bir şehır.
Dünyanın en acayip şehirlerin-
den bir tanesi. Çünku yansı çok
süper modem. bugün ve gele-
cekle ilgili her şey var burada.
Bütün objeler parlak ve en son
modern mühendıslik örneklen
buluyoruz kenün baü yakası-
ömer Uluç, resimlerinde' birey olarak" kcndini yaşadığını belirtiyor. Sanatçının sergisi 28 ocak tarihine dek göriüebilir.
• Son resimlerini
ilk kez Berlin'de
sergileyen Ömer
Uluç, 'değişen bir
ressam' olduğunu
vurguluyor.
• Yeni anlayışla
gerçekleştirdiği re-
simlerinin 'bir
problemi' var ve
Uluç her seferinde
yeni bir şeyler çöz-
meyeçalışıyor.
• Bugün değişik
ve karmaşık bir
tehdit sistemiyle
sanlmış durumda
olan insan olgusu
resimlerinin kay-
nağı.
nda. Doğuda ise başlı başına
bir tarih yatıyor. Doğu Berlin
ıle Baü Berlin çok ayn dünya-
lan semboUze ediyor. Bın tarihi
ve dramatik bir dünyayı, diğeri
ıse Almanya'nın gelecegini, gü-
cünü temsil ediyor. Bunlarböv-
le karşı karşıyalar Her an kapı-
şmaya ve kavuşmaya hazır bır
vaziyette bekb>orlar."
Dışandan gelen birinın 20-30
yıldır ıçınde yaşadığunız bir
kentı böyle algılaması ne kadar
ılgınç.
"Son resimlerimi ilk kez Ber-
lin'de sergiledım. Gelecek yıl
Paris'te göstereceğim. Bu son
resimlenm bendekı yeni bır an-
layıştır."
"Ben değişen bir ressamım"
diyerek yeni anlayışı şpyle a-
çıİclıyor. "Her iki resmimın bır
problemi var. Her resim bir
problem getiriyor ve ben her se-
ferinde yeni bir şeyler çözmeye
çalışıyorum. Yeni resimlenmde
objeîenn tu\aüerin dışına taş-
tıklannı görüyorsunuz. Bunlar
bır tür çevresel objeler olmuş-
lardı. Neden
0
Benim ıçın res-
mtn anlatılabilırlıği de önem
kazanmaya başladı. Ben bu son
resımlerimde insanın etrafmda
bır tehdit olduğunu da göster-
meye çalışıyorum. Bu tehditler
neler? Bunu isimkndirmek çok
güç. Ama bütün bu medyayı,
toplumsal baskılan, biyolojik
tehditleri örnek olarak göstere-
biliriz.
Yani msan bugün çok daha
değişik ve karmaşık bır tehdit
sistemiyle sanlmış durumda.
Şimdi ınsanlar birey haklan
ıçin savaşıyorlar ve büyük bır
bireysellik içine ıtilmiş vazı\et-
teler. Eskiden ideolojik karşıtlı-
klarda saflann bır tara-
fındaydın ya da seyirciydin.
Şimdi ise bu karşıüıklar çok be-
lırsız. Dolayısıyla tehdit eden
hemen her yerde ve her durum-
da mevcut. Benim resimlerim
de bu olgudan kaynaklanıyor.
'Kişiler ve kişi olmayanlar'
adını veriyorum son resimleri-
me." Belb ki. ömer Uluç son
resimlerinde değişen dünyanın
etkisinde kalrruş. 'Roman bitti",
'Sanat yok artık' düşünceleri
ömer Uluç'u da etkilemış ola-
bilir mi acaba?
"Hayır böyle bir düşünceye
ben tam anlamıyla yanaşmak
istemıyorum" dıyor sanatçı ve
bunu şöyle kanıtlamaya çalışı-
yor: "Ben programb bır ressam
değilim. Aktüalıte ıle o denlı ıç
ice olan, tarihsel gelışmelerde
taraf tutan binsı değilim. Do-
layısıyla ben bu yeni tarihsel
dönüşümden dolayı resım
yapum demıyorum."
Omer Uluç böyle diyor, ama
onun resimlerinde sürekü bir
devinim var. Yani ömer Uluç'-
un resmi. resmini yaparken or-
taya çıkıyor. Acaba son iki-üç
yıl ıçerisindeki gelişmeler devi-
nim ıçındekı resmini de etkile-
medi mi? Sanatçılar her ne ka-
dar güncel olanı istemeseler de
çağımızın şaşırtıa gelişmelerin-
den etkisız kalabılırler mi?
Ömer Uluç bu soruya doğru-
dan yanıt vermek istemiyor ve
'olabilir' diyor, biraz dûşün-
dükten sonra şunlan söylüyor
"Söylediğin gibi benim resmim-
de bir devinim var. Bir hareket
devam ederken, o hareket için-
de birtakun bıçımler var. Hatta
bir biçim yapılırken o hareket
yüzünden başka bır biçime bile
yapıldığı anda dönüşebiliyor. O
nedenle benim resmimi takip
etmek de neredeyse olanaksız.
Çünkü o hız olmadan o formu
bulamazsınız. Bu mekanik bir
olay, çünkü bir bıreyin tek başı-
na kalması, demokratik hak-
lanıı savunulması, özelliğinin
sıkışması, baskı aluna girmesi
gıbı toplumsal olaylann benim
ıçin ne dercce etkisi var bile-
miyorum."
Ömer Uluç ile biraz da eskiyi
konuşuyoruz. O eski idealler,
ıyi ruyeüer, inançlar ve et ile ke-
miğjn, ruhunu bilgisayara tes-
lım etmediği dönemlerden söz
ediyoruz.:
"Evet, bugün sanatçı büyük
bır gergmlik içinde. Duyguİan-
m açıklamakta güçlük cekiyor.
Ben daha önce geleneklerin
zenginliğinden çok işaretler al-
mış birisıyim. Böyle bir dönem
geçirdim. Büyük renk parlak-
lıkîan, coşkunluklan, akıalık
vardı resimlerimde. Daha son-
ra yaptığım geziler sonucu bu
geleneklenn aşılması gereklıli-
ğıne ınandım. Bugün ise tüm bu
programlardan kendimi uzak-
İaşmış hıssedıyorum. Şu anda bi-
rey olarak kendimi yaşıyorum re-
simlenmde Birey olarak ben ne-
yım, neredeyım, ne yapıyorum ve
nasıl bır tehdit altındayım, nasıl
bir çözüm yolu bulacağım, bun-
lar ılgilendiriyor beni.
Türkiye'nin ilk modern dans topluluğu Türkuaz, yaşam savaşı veriyor
Sadece aşk mı dansın günahı?
,ANILAL .,.- y
"Bızim en büyük dert ve de-
zavantajımız, ilİc modern dans
topluluğu olmamız" dıyor
1989;<|a kurulan, 1990'da ilk
temsilini veren. Türkiye'nin ilk
modern dans topluluğu Tür-
kuaz'ın genel koordinatörü İz-
zet Öz.
Kurulduğu ilk yıl Polonya
Sopot Festivali'ne davet edilen
ve büyük ilgj gören, 1991'de İs-
tanbul Festivali'ne katıhp ülke-
mizı "modern dans"ta başany-
la temsil eden, çalışmalan
yurtdışındakı birçok ünlü dans-
çı ve koreograf tarafından des-
teklenen ve beğeni toplayan
Türkuaz'm bu yıl belki de son
yılıolacak.
Üç yılhk geleneğe ve sahne-
deki oturmuş, ileri artistik çizgı-
lerine karşın; zaman, mekan ve
ekonomik sorunlannın çözüm-
lenmesinde hıçbir ılerleme kay-
dedemeyen topluluğun genel
sanat yönetmeni ve aynı za-
manda başkoreografı Aysun
Arslan, "Hepimizin kafasında,
özellıkle benim kafamda, 'bu iş
bir yere gıtmıyor, bitirehm
artık' gibi bir düşûnce var.
Çünkü işin icinden çıkamı-
yoruz" diyor.
1
Topluluğu oluşturan dansçı-
lann çoğu Istanbul Devlet Ope-
ra Balesi'nden gelme. Bu yıl
AKM'de. Devlet Balesi'nden
arta kalan zamanlarda sabah-
tan akşama dek prova yaptı-
klannı anlatan Aysun Arslan
zamansızlık, mekansızlık ve pa-
rasızlıktan yakınarak "Yani
işin arka tarafı en ufak bir iler-
leme göstermediği için bizi bi-
razcık afakanlar basmaya baş-
ladı" diyor.
Sorunlannın çözülmesi için
Tûrkuaz'ın gelecekle ilgili planları, sorunlann çözümlenmesine bağlı. 5. repertuvannı lamamla-
yan topluluk. Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda temsillerini sürdüriiyor.
kesinlikle parasal desteğe ge-
reksinimleri olduğunu söyleyen
Arslan, tek tek kişilerden ve şir-
ketlerden gelen desteğin katkı
derecesinde kaldığını. hala
sponsorship'e ulaşamadıklan-
nı belirtıvor "Sanat, özellikle
bizim yaptığımız dans sanatı,
lüks bir sanattır. tüm sanat dal-
lanndan daha da fazla maddi-
yata dayanır" dıyor Arslan.
Başkoreograf Aysun Arslan,
yan şaka, yan ciddı bir soru yö-
neliyor: "Biz vitrinimize (afış,
broşür) çok önem venyoruz.
Elımizde olmayan ufaak meb-
lağın yansmdan fazlasını bu
vitrine ayırdık şimdiye kadar.
Acaba vitrinımiz çok güzel ve
şık olduğu için mı hiçbir so-
runumuz yok sandılar?"
Bunca soruna karşın Türku-
az hala nasıl ayakta kalıyor?
Aysun Arslan hem yanıtlıyor
hem soruyor:"Aşk, aşk var
çünkü, biz sadece aşkla götürü-
yoruz ışi. Ama aşk daha kaç
sene sürebilir ki? 3-5 sene sürer,
ama 10 sene süremez".
Topluluk, 92 Haziranında
Kültür Bakanlığı'na, "Biz bu
yaptığımız ışı sürdürebilmek
için özelleşmek istıyoruz. özel-
leşmek için de sızın desteğinize
ıhtıyacımız var" biçiminde bir
tekhf götürmüş. Yanıt, "özel
olmadığınız için size destek ve-
remeyiz" olmuş. Bu yanıtla
Tûrkuaz'ın açmazı daha da be-
lirgınleşiyor.
Dışanda modern dans toplu-
luklannınfinanslannınasıl sağ-
iadıklannı soruyoruz. 'Eğer bır
topluluk kendıni kanıtlamışsa
yundışında, devletten yüzde
60'a varan bir destek alıyor.
Gerisi çok uzun listelerden olu-
şan sponsorlar tarafından sağ-
lanıyor Biz hiçbir zaman dev-
letten yüzde 100 destek bekle-
miyoruz. Bu zaten yanhş bir
şey. Doğru olsaydı örneklen
olurdu. Aynca işadamlannuzu)
da birazak daha dünyalı olup.
sanata yatınm yapmalan gere-
kiyor". Devletin sinemaya ve
özel tiyatrolara büyük destek-
ler sağladığını, dışandan gelen
ünlü sanatçılara büyük paralar
harcandığını söyleyen İzzet Öz
"Dansın günahı ne?" diye soru-
yor ve devam ediyor: "Dansın
günahı diye bir şey yok zaten.
Dansın bence çok desteklenme-
si gerekli. Çünkü dans, evrensel
bir olay."
Aysun Arslan,"Hadi pa-
ramız oldu, salonu tuttuk. Za-
manı nasıl satın aJacağız? Özel-
leşuğimizde kendi salonumuz,
kendı teknik personelimız vç re-
pertuanmız olacak. Artık ku-
rumlaşmanın zamanı "görü-
şünü dile getirdiğınde, İzzet öz
de buna katılıyor: "Bu ekip
yalnızca modern dansla ilgilen-
se başan grafıği çok daha yuk-
selecektir."
Türkuazlılar modern dansa
gönül verrnişler ve destek veril-
dıği takdirde yurtdvşında Tür-
kıye'ye bakış acısını değiştirebi-
lecek bır imaj yaratmaya aday-
lar.
Beden kalitesi açıstndan iyi
olduklannı ve ileri bir artistik
çizgiye sahip olduklannı özel-
likle vurgulayan Aysun Arslan,
Tûrkuaz'ın devamının, onlar-
dan sonra gelecek topluluklar
için de hem moral hem cesaret
açısından çok önemli olduğunu
söylüyor. Tûrkuaz'ın Türkiye
ıçın bir vitrin olarak da kullaru-
labileceğini vurgulayan Aysun
Arslan, "Dans evrensel bır
olay, çünkü danan dili yok,
dansın dih beden. Devlet bizi is-
terse her yerde, her şekilde
kullanabılir. Çünkü bizim dil
borunumuz yok" diyor.
4. Zonguldak Fotoğraf Günleri'nde bir saydam gösterisi sunan Isa Çelik:
Totoğrafiçinfotoğraf obnaz• Fotoğraf sanatçısı İsa Çelik, 4. Zonguldak Fotoğraf
Günleri etkinlikleri çerçevesinde bugün bir saydam gös-
terisi sunacak. Çelik, fotoğrafta insan öğesini 'tamam-
layıcı' olarak değil, temel bir öğe olarak görüyor.
BtROLÜZMEZ
ZONGULDAK- Fotoğraf sanatçısı
İsa Çelik, 4 Zonguldak Fotoğraf Gün-
len etkinlikleri kapsamında bugün saat
14.00'te Auturk Kültür Merkezi Kon-
ferans Salonu'nda bir saydam gösterisi
gerçekleştırecek İsa Çelik, gösterisinin
ardından fotoğraf dostlanyla söyleşe-
cek.
İsa Çelik kendısiyle yapılan bir söyle-
şıde, "Benim bıldiğım insan türku söy-
ler, şiir okur, sever, sevılir. Kuşlan da
sever, ağaçlan da çiçekleri de
Bir insanı duygulandıran, tutkulandı-
ran etinden, kemiğınden ayn düşüne-
meyiz. İnsan yaşammda bütün bunlann
önemli bır yeri olduğu kuşkusuz. Hiç
kımse bunun tersini savunamaz. Ancak
ülkemizin genel durumu düşünül-
düğünde, gülden ve bülbülden daha
fazla ve asıl anlatılması gereken şeyin in-
san olduğuna inanınm.
Böyle bir toplum yapısı içındeki sa-
natçınm da doğal olarak özüne güveni-
lır bir kişı olması gerekir" tümceleriyle
tanımbyor fotoğrafa bakışını Ve yineli-
yor: "Ashnda sanatçı istese de istemese
de toplum içindeki toplumsal, sınıfsal
kavganın mutlaka bır tarafında yer alır.
Sanatı, 'sanat için sanat'. 'resım ıçın re-
sim', 'fotoğraf için fotoğraf gıbı ıçı boş.
bel kemığı, eti, canı, yaşarlığı olmayan
kavramlar haline sokamayız. Çünkü
bir yandan ezen. ezme olanaklan olan,
bir yandan ezilen varken, bir sanatçının
kalİcıp. yansız olduğunu söylemesi ash-
nda onun egemen yani tuttuğunu söyle-
mesidir."
Fotoğraftainsanöğesininçok önemli
olduğunu vurgulayan Çelik, şöyle diyon
"Kuşkusuz sağlam bir teori olmadan
pratiğın olmayacağı, pratiksiz salt teon-
nin de de bir işe yaramayacağı açıkür.
Bu nedenle hem insanı hem de insan ya-
şamını doğrudan ilgılendiren genel top-
lumsal konularda ve hem de fotoğrafın
kendı özel konulannda teorik ve pratık
bilgilerimizi mümkün olduğu kadar ge-
liştirmek zorundayız.
Bir fotoğrafçının genel konulara
önem vermesi gerektiğine inanıyorum.
İnsan. kompozisyonun tamarnlayıcı,
doldurucu bır öğea değil, temd öğesı
olmalıdır." tsa Çelik
Beton'un sergisi İzmir Vakko'da
Saydardan
tuvallere „• Paris Üniversitesi İktisat Bölümü'nde öğretim
görevlisiyken işini bırakıp tüm zamanını resme
adayan Ayşegül Beton'un 'Karatahtalar' dizisin-,
de yer alan resimleri 23 ocak tarihine dek Vakko •
İzmir Sanat Galerisi'nde görülebilir.
Kültür Senisi -Sanat çalışmalannı Paris'te sürdüren Ayşe-
gül Beton. "Karatahtalar" dizısinde yer alan resimlerini 23
ocak tarihine dek Vakko İzmır Sanat Galerisi'nde sergiliyor.
İktisat lisans üstü öğrenımı ıçin gittıği Fransa'da 1975 yılın-
dan bu yana yaşayan sanatçı. 1976-1989 yıllan arasında Paris
Ünıversitesi iktisat Bölümü'nde öğretim görevlisi olarak
çalıştı. 1982-1989 yıllannda Paris Şehri Atölyeleri, Remy Arotı
Atölyesı'nde desen, gravür ve resim dersleri alan Beton. 1989'-
dan bu yana tüm zamanını resım çalışmalanna verebilmek
amaayla Paris Ümversitesı'ndeki görevinden aynldı.
Beton'un bugüne
dek yaptığı calışmalar
üç grupta toplaruyor:
Sanat tarihinden alınti-
lar. bireyler ve kara-
tahtalar. Sanat tarihin-
de fıgür resmınin usta-
lan olarak bilinen Ma-
tisse, Picasso gıbi ken-
dinden önceki sanatçı-
lann resimlerini incele-
diğı çalışmalannda Be-
ton, onlann resımlerin-
den yola çıkarak kendi
resımsel değerlerini ve atmosferini yaratmaya çahşıyor.
Sanat ve düşün dünyasınm önde gelen isımlennin yer aldığı
ve bu kişilcrin temsil ettikleri düşün ve sanat akımlannı
çağnşünnak amaa taşıyan "Bireyler" dizisi, Beton'un yeni dı-
şavurumcu izler taşıyan kendine özgü fıgür anlayışmı ve sa-
natın, estetik ve düşüncenin bileşkesi olduğu görüşünü yansıtı-
yor. İki boyutlu nesnelerin iki boyutlu tuvaller üzennde görün-
tülenmesinden oluşan "Karatahtalar" dızisı ise enflasyon, iş-
sizlik ve mali krizler gibi toplumsal sorunlara ılişkin günümüz-
de geçerli olan ekonomık kuramlan gösteriyor.
Bill Wyman topluluktan aynldı
RoUing Stoııes
şimdi bir eksik
• 1%3 yılmdan beri Rolling Stones topluluğu-
nun bas gitaristliğini yapan Bill Wyman, mesleği-
ni solo çahşmalanyla sürdürebilmek için toplu-
luktan aynldığını açıkladı.
\
LONDRA(AA)- Bas gita-
rist Bill Wyman, dünyaca ünlü
rock topluluğu Rolling Sto-
nes'dan aynldı.
Wyman, solo müzik çalı-
şmalan ve sahip olduğu lo-
kantayı işletmek gibi müzik
dışı işleri üzerine yoğunlaşa-
bilmek için, 1963 yılındakı
kuruluşundan bu yana dahil
olduğu topluluktan aynlmayı
kararlaştırdığını açıkladı.
55 yaşındakı bas gitarist, bu
gece İconuk olarak kaüldığı bır
televizyon programında. Rol-
ling Stones içinde müzik yap-
manın harika bir şey olduğu-
nu ve çok özel arular
bıraktığını söyledi
VVyman, "Onceleri şansımız
yaver gıderse, bırkaç yıl bu işı
sürdürebılır ve birkaç kuruş
kazanınz sanıyorduk, aradan
30 yıl geçti ve benim için
önemli olan diğer şeylere yete-
rince zaman ayıramadım"
dedi.
RoUing Stones'un diğer
üyeieri olan vokalist Mick
Jagger, gitarist Keith Ric-
hards ve davulcu Charlie
Wattsville'in, yeni bir bas gita-
risti topluluğa kahcı olarak al-
maktan çok, çeşitli bas gitarcı-
lar ile çaîışmayı tercih edebile-
cekleri beÛrtiliyor.
1965 yıhnda "Satisfaction"
adlı parçayla adlannı duyuran
Rolling Stones, ahlak kural-
lanna. geleneksel değerlere
aykın sözler içeren şarkılan ve
yaşam tarzlanyla, Rock'm
"Kötü Çocuklan" olarak ün
kazanmışlardı.