27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 OCAK1993 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI 17 Şiddeti • Baftarafı 1. Sayfada bir forum düzenledi. öğrenciler yaptıkları konuşmalarda, 20 aralıkta yine aynı yerde yaptık- ları bir toplantı sırasmda "sivil fasistler"in devrimcilere demir ve baltalarla saldırdıklannı, bu- nun hesabının er gec sorulaca- fını belirttiler. "Okuldaki dev- rimcilere dısardan geten sivil fa- şistlerin saldırdığmı" ileri süren öğrenciler, "Kahrolsun faşizm", "Devrimcilere uzanan eller kırılacak" diye slogan attılar. Fonımun bitiminde göstericüer, faşist olduğunu iddia ettikleri bir kisiye demir sopalaria saknr- dı. Sakhnya uğrayan kişinin ka- fasım çeşitli yerlerinden yarala- yan gösteridler, kısa bir süre sonra slogan atarak dağıldı. Da- taa sonra olay yerine gelen po- lislerin 7 kişiyi gözaltına aldığı ö&renildi. Bu arada polisin ola- yı izleyen özgür Gündem gaze- tesi muhabiri Mustafa Çetinka- ya'yı da gözaJtına aldığı, filmte- rine el koyduktan sonra Çetin- kaya'yı serbest bıraktıgı öj- renildi. GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK UBaftarmfil.SmyfaJa Ne var kı ıçınden çıkamadığı, dogru dürüst bir yasa hazıriayamadığı ya da üniversHetere hazırlatamadığı bir konu. Kısacası, yeni ünıversiteler yasasında durum, Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan'ın ryiniyetiı çabalarına kar- şın tam anlamıyla curcuna! Bakan Toptan, 1992de uygulamaya açtığı paralı tkili eğitim, açık üniversite, lise hazırtık sınrflan, ilkoğretjm yönetmeliği gibi konulann her birinin başlı başına önemli girişımler olduğunu söylüyor. Bakanlığın gerçekleştiremediklerine gefince; tam bir açık yürekliltkle "Üniversite reförmu" dedikten sonra yüreğindeki üzüntü sesine vuruyor, "Üniversite refor- munu herkes ayrı biçimde anlryor. Bunun içinden nasıl çıkacağımızı bilemiyorum" diye bir ek yapıyor. Oysa, hükümet geçen yıl başaramadı, üniversrte ya- sasını bu yıl Meclrsten geçirmek istiyor. Daha tasan yok ortada. Bir komtsyon kurulmuş, toplanamıyor. örneğin YÖK, "yasa bana karşı, komisyona üye vermem, çalış- malara kahlmam' diyor. _ Milli Eğitim Bakanı Toptan, durumu özetfrvor "Profesörler, rektörtükler, hatta ünıversitefor ıçinoeki gruplar. Herkes kendine göre bir taslak hazırlıyor, bir gö- rûş bildirtyor. Benım elimde yüz veya yiıze yakın taslak varsa, bir o kadar da görüş var. Herkes başka havada, her- kesin reform anlayışı ayrı olunca ortaya tam karmaşa çtkh yor. Biz dedık kı üniversite kendi yasasım kendi yapsm. ama oimuyor Bazıları reformanlayışında Atatürk'ûn 1933teçı- kartbğı yasaya gtdeiim, reform odur' diyor. Adı güzel de ne çare dünya değismiş. ÜrmersHe anlayışı değişmis. Ingtttere artık klasik üniversite anlayıstnı bırakh yor. Daha çok kıtle eğıümine yoneiik bir aniayts getiriyor üniversiteler. Bir kısım arkadas ise ünrversitenin sadece evrensef küf- tür vermesinı istiyor. Oysa, yok dünyada artık böyfe bir üni- versite, kalmadı." Olay bu aşamaya geUnce, hükümetin koilan »ıvaytp ha- zırtayacağı tasanyı bir an önce Meclis'e gondermesi ge- rekmiyor mu? "Bir taatağm var" diyof Bakan Toptan. Yakın gürrterde Bakanlar Kurulu'na görîderecekmiş. Önce bir iki görüşme yapacak. "Erdal Bey. Bende bazı görüşler var' dedi. Altı aydtr bk araya getemedik. Yafvnda görüseceğiz. Ankara, Istanbui ve (zmir'deki üniversite üyeteri demekieriyle konusacağiz. Ondan sonra... Herkes yapmadı, etmedi diye beni suçht- yor. Tastağı Bakanlar Kurulu'na sevk edeceğim." Ç&resiz kalmış bakan. Yüzterce taslak ya da görös ara- smda yasanın "asgari müstereğini bulmakta gûçtük çekti- 0tfw"söytüyor. Terör ve aoarşiyi önleyeceklerini vaat ederok 12Eytüt'de iktkJara getenler, nasıl ki siyasal yasamı altak bultak eden düzenlemeler yaptı lar. Ikinci marifetieri üniversitelerde yaşandı. Onlvofsrteleri içinden çıkılmaz hale getırditer. Birbinyle bağdaşmayan yüzterce taslak ve gorûsO elbat te ıçermeyecek hûkümet tasansı. önûmûzdeki gûnterde Medıs'e gıtmesıne gtder. Ama, bu koşullarda 1993'tedoyurucu Mryasanmçıkması kuskulu, çok kuskukı. Bosna'ya • Bmştmnfı 1. Sayfada Bakanhfı'na itctüğmi kaydetli. Çetin, locavûzc uğrayan Müs- hjman Bofnak k^ınlann Tür- kiyc'yc gciiribncsı konusunun, henüz görüşmc afamaanda ol- duğunu ifade etti. Saghk Bakam Yüdınm Aktu- na da, Cumhuriyet'in konuya itişkm sonılmnnı şöyk yanıtladı: - Bosaa-Hersek'teki Sırp sal- duılan strasmda tecavtze uğra- yan kadınlar için TOrkiye "kttrtaj" uzmant bir doktor fOnderecek mi? AKTUNA — Evet Bir kadın doğunı ttzmanı. Tercihan kadın olan birisini göndereceğiz herhakte. -Tek uzman yeterti otacak nu? AKTUNA - Yeta, 1 tane is- temifler. Onlarda da var herhakk. - Bu konu Bakanlar Kunı- lu'nda görfifflMfl mü? AKTUNA- Hayır. Bana Dı- ftkriBakanı De Orhan KUerd- ogıu sOjrledı. İşte Performans Budur! Kuruluş Yıldönümünde Halkımıza Son Bir Yılın Raporudur. Bu tabtogururumuzu özetkyen rakamkm vermektedk Tüm hcdkımızla bu smncipayUmmz. / Mevduat / Plasmanlar (Toplam) / Bireysel Krediler / Yuva Kredisi 15.5 Trilyon TL lZlTrifyonTL 653 Milyar TL 705 Milyar TL 3U Trilyon TL 21.5 Trifyon TL 1.2 Trifyon TL 2.6 Trifyon TL % 101 % 78 % 84 % 269 EMLAK BANKASIM EZ>^haı Uygar Bir Yaşam Için" CÖZT.FJVf UĞURMUMCU mBaftanfil.Sayfiuh Devietter hukukunda "ultimatom", bir devlenn bir başka devtete, isteklerinin yerine getinlmemesi halınde zorkulla- nacağını bikJıren bir diplomatık yoldur. "Ultimatom" u izleyen adım silahlı müdahaledir. Silahlı müdahale de savaş demektır Ultimatom, devleber hukukunda "koşullu bir savaş ilanı" anlamına geiir. Dört devlet Irak'a ultimatom verıp, isteklerinin 48 saat içinde yerine getirilmesini istiyor. Irak da bu süreyi bekle- meden, tsteKleri yerine getiremeyeceğini bildirryor Verılen süre de bugün doluyor. Böylece koşullar tamamlanıyor. Savaş, arbk kımse için surpriz sayılmamalıdır Körfez Savaşı'ndan sonra çatışma olasılığı çok açık bi- çımde belirdı Körfez Savaşı, Saddam'ı deviremedi. Bu açıdan Körfez Savaşı, "yanm kalan bir harekât" gibiydi. ABO, ne yapıp yapacak, bu "harekâtı"tamamlayacaktır. "Ultimatom", bu yokja atılmış bir adım gibi geliyor. ABD'nin "Yeni Dünya Düzeni" Ortadoğu'da silah yoluyla kuruluyor. Bir yanda Bosna-Hersek dramı, öte yanda Irak'a karşı yeni savaş hazırlıklan!.. Avrupa'nın orta yerinde bir insanlık dramı yaşanıyor. On binlerce ınsan "Sırp vahşeti" aJtnda eziliyor On bınlerce insan; kadın, çocuk, yaşlı ve genç denmeden aamasızca boğazlanıyor. Birleşmiş Milletler bu insanlık suçuna karşı seyirci kalt- yor Konu, Ortadoğu petrolleri olunca savaş üzerine savaş açılıyor. • • • Kürt milliyetçilerinin yayın organı "Özgür Gündem" ga- zetesinde bana ve llhan Setçuk'a karşı saldınlar sürüyor. Gazetenin imtiyaz sahibi fşadamı Yaşar Kaya, Küröer ve Kürt ayaklanmalan konusundaki araştrmalanmıza ve ya- yımladığımız belgelere çok kızıyor. "Kürtçü" sözcüğüne de pek öfkeleniyor. Araştrmadan, incelemeden ve aydınlanmadan korkma- mak gerekir. Ben kendi hesabıma Kürt milliyetçilerinin bütün yayınla- nnı okuyor ve bunlardan yararlanıyorum Yakında yayım- lanacak bir yayınımda, Kürt millıyebpileri ile istihbarat ajan- ları arasındaki ilişkilere ışık tutacak ilginç belgeler açıkla- yacağım . Umarım, Kürt milliyeiçtsi ve isadamı Kaya da bu yayın- lardan yararlanır.. Türkiye'de Kurt halkını Türk halkına, Türk halkını da Kürt halkına duşman edtcı bir kanlı tuzak kuruluyor. Birtakım in- sanlar da bu kanlı tuzağa -bilerek ya da bilmeyerek - alet oluyorlar. İsadamı Kaya, "Kt/rf miH'r/etçisi" olmaktan neden gocu- nuyor? Kaya'ya, bir mahkeme karanndan bir parça okuyalım: -Zamanın sabık başbakanına Diyarbakır fahri hemşerili- ğinin verılmesi uzerine mezkûr ışlemın, bu zatın Amerika '- ya ziyaretı arıfesı ve esnasında Turkiye'deki Kürtçuluk ve Kürt mılliyetçiliğı cereyanı uzerınde menfi bir tesır yapaca- ğı kanaatı ile Diyarbakır Betediye Baskanına bu hissiyatını belirten mektup yazdığını.. Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nin 24 Eylül 1965 gün ve 1965/125 sayılı gerekçeli hükmünün 99. sayfasında yer alan bu paragraf isadamı Yaşar Kaya ile ilgilidir. Yaşa Kaya, Adnan Menderes'e fahri hemşerilik verilme- sine hangi milliyetçilik adına karşı çıkıyordu? Herhalde Türk mılliyetçiliğı adına değil! Kararda, Kaya'nın, Yasın Gultaş adlı bir MtT görevlisine nasıf "alet" oMuğu da yazılıyor Bunlar eğitici ve ögretici olaylardır. Bu gibi siyasal akımlan yönetmeye kalkanlann ajanlara karşı dikkatli olmalan birinci koşuldur. Ikinci koşul da, adla- n uyuşturucu madde kaçakçılığına kanşahlardan uzak durmaktır Kaya'nın çevresinde böyleleri varsa "haya" ve "haya- sızlığı" buralarda aramaltdır. isadamı Kaya, 'Şark istiklaj Mahkemesi' ile 'İzmir Su- ikastı Oavası'na bakan ve 'Üç Aliler Divanı' olarak ad- landırılan mahkemeyi de birbirine kanştırıyor. Şeyh Saıt Ayaklanması davasına bakan 'Şark istik- lal Mahkemesi' Başkanı Mazhar Müfıt Bey, asker de- ğil, valiydi. Üyeler, Ali Saip ve Müfit beyier asker kökenliydiler. Savcı Süreyya Bey, hukukçu. Avni Do- ğan da kaymakamdı. Bunlar, daha öne Cumhuriyet'te yayımlandı. Bu mah- kemelerin 'mahkeme' sayılmayacakları da yazıldı- çizildi. Kaya, daha bu konulan bile bilmiyor. Bilmediği, oku- madıgı, incelemediği konularda şoven milliyetçi dürtü- leri ile sovgü dolusu yazılar yazmayı da aklınca hüner sayıyor. İsadamı Kaya'nın ahlak dünyasındaki 'haya' da bu... Japon prens hericesi şaşırttı • Baftarafi 1. Sayfada (Ekonomik Kalkınma ve lsbirliği örgütü) ile ilişkilerin- derı sorumlu görevlilerinden biri olarak çalıştı. Daha sonra, Ku- zey Amerika bolümune transfer oJdu. Masako, geleceğin ABD buyflkelcisi olarak görûlüyordu. 1986 yılında veliahtla bir da- vette karşılaştığından bu yana Japon basını, Masako'nun sara- ya gelin gidebileceğini yazıyor- du. Masako ise her zaman bu söylentileri reddetti ve işinde ba- şanlı olmayı hedefledigıni söy- leyerek "lşimi seviyorum. 30 ya- şına geldigimde evlilik hakkın- da dttjünmeye başlayabiürim" dedi. Japon basını, veliahtın Masa- krfyu seçrnesine olumlu bakıyor ve çiftin Japonya'nın uluskuara- sı iliskilerinin gelişmesinde ya- rarlı olacagıru umuyor. Nihon Keizai gazetesi, Japonya'nın uluslararası iliskilerinin çok önem kazandığı bir dönemde çiftin Japonya'nın yeni yüzû ol- masını diledi. Mainichi gazete- si ise, kraliyet ailesinin uluslar- arası ilişkilerde bilgisini arttır- ması gereken bir dönemde veli- ahtın seçiminin doğru olduğunu vurguladı. Japon basını, veliahtın bir ge- lin aradığını biliyor, ancak Ga- reteciler Derneği ve kraliyet ai- lesi arasındaki anlasma gereğin- ce bu konuda haber yazmıyor- du. Şubat ayında başlayan ara- ACLAMAKVE GÜLMEK İlhan Selçuk 9 bası 20.000 lıra (KDV ıçmde) Çeğdaş Yaytnları Turkocağı Cad 39-41 Cağaioğlu hlarıbul Ödcacli (oadcriİMcz. ma, 31 ocakta gelin adayının adının açıklanmasıyla bulacak- tı. Ancak Washington Post'un haberi vermesinin ardından çar- samba günü Japon basını am- bargoyu kendi kendine kaldırdi. Japon basını, düğünun mayıs ya da haziran ayında yapılaca- ğını yazıyor. OLAYLARIN ARDENPAKI GERÇEK mBaştarafil. Sayfada yönetiminde uygulamalann ka- rartartm "siyasal irade" verir; bürokratlar bu kararı uygula- mak zorundadıriar, karann so- rumlutuğuna katılmak isteme- yen yüksek görevliye de istifa yolu açıktır. Devlet mekanizmalan böyle çalifir. Çiller Ğmeğinde önemli olan, siyasal iradenin yalnız ekonomi- den sorumlu devlet bakanının görüşleriyle belirlenememesidir. Hükümeti bağlayıcı kararlann bir kez de başbakanm sûzgecin- den geçirUdiği anlaşılıyor. Daha başka deyisle belki de bürokratlarla bakan arasında anlasmazltk ya da görüş aynlı- ğı olsa bile hükümette adı geçen bürokratlar arasında bir anlaş- mazlık görülemiyor. Yaşanan olgu, ekonomi dün- yasında konuşulmaktadır. Ei- bette sonuçta bakan ile bürok- rat arasındaki uyumun sağlan- ması ya da uyumsuzluğun gide- rilmesi zorunludur. Sayın Çil- ler'in sorunun özune bu açıdan eğilmesi, her bakımdan yararlı olacaknr. •*••*•
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle