Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET SOCAK1993CUMA
14 HABERLER
Sibirya'daki dünyanın en büyük tath su gölünü nükleeratıklaryok etmek üzere
Rusya'nınçöp tenekesiBaykal Gölü
Haber Merkezi - Sibirya'nın
ıncısı olan Baykal Gölü,
Rusya'nın amansız kirlilik polı-
likasının kurbanı olma yolun-
da. Sibirya dağlannın arasında
mavi bir iç deniz gibi uzanan
dünyanın en büyük tatlısu gölü
Baykal Gölü, Rusya'nın çevre-
ye hiç önem vermeyen poütika-
sı ncdeniylc yıllardır çöp tcne-
kcsi olarak kullanılıyor. Bugün,
bilim adamlan göle son darbeyi
indireoek bir yok olma zinciri-
nin harcketc geçmcsinden endi-
şe ediyorlar.
Rusya'nın Amcrika Birlcşik
Devlcllcri'ylc girdıği soğuk sa-
vaş, komünist yönelicilerin on
yıllar boyunca sağlığı ve güven-
liği göz ardı ctmelcrine yol açtı.
Bilim adamlan susturuldu.
yapiıklan araştırmalar hasır al-
iı edikii ya da venlerle oynandı.
Rusya'da, sanayii ve nükleer
kirlcnmeye Yüzyılın Cinayeti,
Kuzeyin AIDS'i, Halka Karşı
Savaş vb. adlar veriliyor. Jki-üç
Rus kcnti dünyanın en fazla
kirlilik ürelen fabrikalanna sa-
hip olma alanında ön sırada yer
alıyor. Alom aüklannın gö-
müldüğü birçok yer, dünyanın
en tehlikeli bölgeleri.
Emekli bir jeomorfolog olan
Valenlina Galkina. otuz yıl ön-
ce gölün çevrcşinde fabrikalar
kurulurken yöneücileri uyar-
dıklannı belirliyor. Ama, yönc-
üciier olup biteni kamuoyuna
açıklamalanna izin vermemiş.
Bürokraüar gelip görüşlcrini
kağıda dökmelerini islcmiş.
Galkina, "Ben her şcyi yazdım.
Ama gelenler bilim adamı de-
ğildi. Temiz hava ve su olma-
dan yaşamanın mümkün olma-
dığını anlayamıyorlardı" diyor.
Baykal Gölü başlıca dön
kaynakian kirleniyor. Gölün
güneyındeki dev bir kâğıl fabri-
kası göle zehirli aük boşalüyor
ve serbest bıraküğı duman at-
mosferi kirletiyor. Bilim adam-
lan, fabrikanın mobilya ya da
mcşrubal üretirrü ıçın dönüşlü-
rülmesini ve çevreye zarann en
aza indirilmcsini öneriyor. An-
cak Moskova'daki yöneticiler
hiçbir karar almıyor. Rusya'da
kâğıt sıkınlısı ciddi boyullarda
ve fabrikada 15 bin işçi çalışı-
yor.
Doğudaki fabrikalar ve ku-
zeyde tanm için peslisit kulla-
nılması gölün öteki kirlilik
kaynakian. Aynca, kuzeyde
kömürle çalışan bir termik
santral bulunuyor.
25 milyon yaşındaki dünya-
nın en eski gölü olan Baykal,
dünyadaki taüısu kaynaklan-
nın hemen hemen bcştc birini
içeriyor. Belçika büyüklüğünde
olan Baykal Gölü, hava kirlili-
ğinden, zaman zaman yağan
asil yağmurlanndan clkileni-
yor, ancak suyun kalitesi yine
de çok iyi ve şişeienerek satılı-
yor. Suyun hala lcmiz kalması-
nın nedeni, göldeki planktonla-
nn (hücresel organızmalar)
kirli unsurlan yok elmcsi. Kısa
sürcde önlemler alınmazsa
Baykal Gölü Rusya'nın kirlilik
üretiminın son kurbanı olacak.
ShetlandÂdalançevre felaketiyle karşı karşıyaBaftarafi !. Sayfada
atlatıliTuştı. Sadece 300 ton ham
petrolle yörede karaya oturan
'Esso-Bernicia' adlı tanker, 4 bin
kuşunkatili olmuştu. 'Braer'
tankeri ise 85 bin ton ham pet-
rol taşıyor. Tanker, azgın deniz
koşullannda ikiye' bölunüp tUm
petrolü detıize karıştığı takdir-
de çevre felaketi büyük boyut-
lara ulaşacak. Ham petrolün sı-
vüaştınlması amacıyla ku1laru-
lacak deterjanın da denizin di-
bie çökeceği ve oradaki doğal
yaşamı da öldüreceği bildirili-
yor. Altı uçakla başlatılan 'de-
terjan sıkma' operasyonu, kasır-
ga şiddetinde esen rüzgar nede-
niyle etkili olamıyor.
'Braer'den denize karışan
ham petrol, 1989'da Alaska'da
karaya oturan 'Exxon-
valdez'den dökülenden iki kat
fazla. Ulaştırm Bakanuğı uz-
manlan, tankerin bütün petro-
lü denize döküldüğü takdirde
bunun yüzde 40'ının buharlaşa-
cağını, yüzde 20-30'unun deniz-
de eriyeceğini, geri kalan yüzde
30'unun temizlenmek zorunda
kalacağını hesaplıyorlar. Bu da
25 bin ton tutuyor.
Tankerin, Norveç'ten Kana-
da'ya giderken neden Shetland
Adalan ile tngiltere arasındaki
22 deniz millik boğazdan geçti-
ği henüz anlaşılamadı. Issız bir
boğaz olduğu için buradan ge-
çen gemiler radarla izlenmiyor,
yanlanna kılavuz da verilmiyor.
Kasırga şiddetindeki rüzgann
kabarttığt denizde, 1975 yapımı
tankerin yakıtına suyun nasıl
olup da kanştığı da henüz açık-
lanamadı.
PETROL, TEHDİT EDİYOR
Binlercekuşölecek
Braerfn kaza yapfeğı Shedand Adalan'nda birçok kuş türfi yaşıyor. Quendate Körfezfnde de
mzden kurtanlan petroie buiaşmış bir kuş. KurUnian kaşlar,tedaviırierkezierine aktanlarak
iyikşririlecek.
• Dış Haberler Servisi- Shetland Adalan'nda
birçok kuş türü yaşıyor. Adalar, kuşlar için en
önemli yaşam alanı ve sayılan ghlikçe azalan
kuzey dalgıç kuşlannın kışın göç ellıklcri bölge.
Aynca adalarda 700 kadar susamuru yaşıyor.
Petrol kirlıliği yayılırsa, bu su samuru
kolonisinin dc varlığı tehdiı altına girecek.
Tüylerine petrol bulaşan kuşlar ya soğuktan
ya da tüylennı gagalanyla temizlerken
zehirlenerek öleoekler. Kuşlar tamamen petroie
bulanırlarsa, hareket edemeyecekler ve
yakalanıp kurtanlma şanslan olacak. Ancak
petroie bulanmalanna karşın hareket
edebilirlerse, çevreciler larafından
yakalanrnalan zor olacak.
Denizden çıkanlan kuşlann Shelland
Adalan 'na götürûlerek tedavi edilmelen
planlanıyor. Ancak çok fazla petrol denize
dökülürse, kurtarma çalışmalan fazla bir sonuç
vermeyeoek. Bununla birlikie, dar bir bölgeye
çok fazla petrol dökülmesinin canlılar üzerinde
çok olumsuzetkileri olacak. Bölgede kuşlann
normal yaşamlanna dönmeleri beş on yıl
arasında zaman alacak.
Denizde petrolü temızlemek için kimyasal
cözücüler kullanıhrsa balıklarzehırlenecek'.
Shetland Adalan'nın petrolden sonra en büyük
ıkınci gclir kaynağı alabalık çiftlikleri. Adalarda
35 milyon sterlin (450 milyar lıra) değerindeki
alabahk üretimi, bütün İngıltere'deyapılan
üreümin dörtte birini oluşturuyor.
Bilim adamlan, en fazla tehlike altında
bulunan kuş kolonisinin, kaza yerinden beş
kilometre uzaktaki Virkic Dalyanı'nda yaşayan
deniz ördeklen olduğunu belirtiyor. Yılın bu
dönemınde, burada binin üzerinde deniz ördegı
bulunuyor. İngiltere'deki deniz ördeklerinin
yüzde 10'unu oluşluran 7bin 500 kuş adalarda
yaşıyor.
Plütonyumlu gemiyerıuıonyumıu gemıye a\i •• • •
Japonlardanproted-o t J h i m geilllSlHaber Merkezi- Japonya'da
plütonyum yüklü gemiyi pro-
testo gösterileri sürüyor.
Tokyo'nun ana caddelerinde ve
meydanlannda sürekli gösten
yapan çevreci Jappnlar, plüton-
yumla çalışacak nükleer santral
istemediklenni vurguluyorlar.
Fransa'nın Cherbourg Lı-
mam'ndan iki ay önce plüton-
Mevduat faizi
• Baftarafi I. Sayfada yüzde
85'e kadar ürmandığı 1988
Ekim ayından bu yana en yük-
sek resmi faizi oluşturuyor.
Yüzde 85'lik faiz oranı aynı za-
manda Cumhuriyet tarihininde
brüt en yüksek oranlı faizi.
Bazı bankalar, büyük hacım-
li mevduata pazarlık üsülü yüz-
de 90'lara kadar çıkan bir faiz
gcliri sağlayabiliyorlardı.
İç borçlanma seneüerinde kı-
sa vadelilerin kaldınlacağına
ilişkin çalışmalann yapılması
yantnda, kısa vadeyeyüksek fa-
iz venlmesı süreklilik kazanma-
sı bir yıllık faiz oranmın arünl-
masında en büyük etken sayılı-
yor. Bankalar geçen yıl ağırİıklı
olarak üç aylık mevduata bile-
şık hesapla yüzde 80.4 faiz uy-
guladılar. Buna karşılık bir yıl-
lık mevduata yaunm yapanlar
ise yüzde 64.95 faiz geliri sağla-
mışlar ve cnflasyona karşı yc-
nik düşmüşlcrdı.
Kısa vadeye yüksek faiz ve-
rilmesinin bir türlü önleneme-
mesi ve bunun bankaJar için
hem faiz yükü ve hem de likidi-
te yönünden avantajlı olmama-
sı, üç aylığa varilen yüksek fai-
zin bir yıllığa verilmesine yol
açıyor.
Bir yıllık 50 milyon Hranın
üstündeki mevduat faizini yüz-
de 85'e yükselten Pamukbank
vadesiz mevduata yüzde 5, bir
ay vadeli mevduata yüzde 60,
üç aylık mevduata yüzde 72, al-
tı aylık mevduta yüzde 73, 50
milyon liraya kadar 1 yıllık
mevduata da yüzde 78 faiz uy-
guluyor.
yum yüküyle yola çıkan Japon
gemisi Akalsuki Maru,üç gün
önce Tokyo'nun 125 kilometre
kuzeyindeki Tokai Limanı'na
geldi. Gemideki plütonyum iki
gün içinde boşaluldı. Gemınin
geldiği gün lıman çevresinde
gösteri yapan çevreciler eylcm-
lerini Tokyo'ya taşıdılar. Baş-
kentin en işlek caddelerini
zaman zaman kuşatan çevreci-
ler hoparlörlerle yayın yaparak
nükleer santrallann getireceği
tehlikelere dikkai çcktıler. Gös-
lericilerin, "Plütonyuma Ha-
yır"," Yeni Hiroşımalar islemi-
yoruz", "Dünya anayı sevclim"
yazılı pankantlar taşıdılar ve
sloganlar atülar.
Plütonyum olayı son günlcr-
de Japon basınının da işiediği
başlıca konulardan biri haline
gcldi.
Japon hükûmetinin nükleer
programında plütonyum kul-
lanması ve geminin yolculuğu
sırasında izleyeceği roıayı gızJi
lulması ülkc içinde ve dûnva
çapında protestolara yolaçmış-
tı.
• Baftarafi I. Sayfada
Pendik Çevre Gö-
nüliüleri, "Çepeçevre" gazetesi
çevresinde örgütlenen çevreciler
Ue çeşitli çevreci gruplar, asbest
gemisini protesto amacıyla dün
Tuzla tçmeler tren istasyonunda
bir araya geldiler. Istasyon çev-
resinde LIMTER-lş Sendikası^
nın, "Asbest yasaklansın" afiş-
leri dikkat çekti. Istasyonda as-
best gemisinin ABD'ye geri gön-
derilmesi için imza kampanyası
baslauldı.
Çevreciler daha sonra toplu-
ca tersanelere doğru yola çıktı-
lar. Pankartlar ve maskelerle
gercekleştirilen yaklaşık 1.5 ki-
lometrelik yurUyüşun ardından,
deniz kıyısında basın toplantısı
gerçekleştirildi.
Toplantıda konuşan
LlMTER-lş Sendikası Genel
Başkanı Emir Babakuş, kamu-
oyunda "ytizen tabut" olarak
adlandırüan United States gemi-
sinin aylardır Tuzla açıklarında
demirlediğini ve bu bölgede do-
ğayı ve insan sağlığını tehdit et-
tiğini söyledi.
Yülarca ABD'de bekletüen ve
asbest sökümü gerçekleştirile-
meyen geminin Türkiye'ye geti-
rilmesini eleştiren Babakuş,
"Amerika'daki işçilerin yaşamı
ne kadar dejjerliyse Türkiye'de-
ki işçilerin de yaşamı o ölçüde
değerlidir. Kimsenin göz göre
göre ölüme gönderilmesine izin
vermeyeceğiz" dedi.
Yetkililerin bu soruna karşı
suskun kalraasının "utanç
verici" olduğunu vurgulayan
Babakuş şunlan söyledi:
"Asbest, bulaştığı her canlıyı
sinsice yok ediyor. Bu madde in-
san ve çevre saglığı açısından
tam bir ölüm tuzağıdır. Bu yüz-
den kullanunına çok sıkı önlem-
ler getirilmiş, hatta birçok ülke-
de yasaklanmıştır. United States
adlı geminin yapımında çalışan
işçilerin hemen hepsi asbestten
kaynaklanan kanser nedeniyle
öldü. Bu ölüm tehlikesi bugün
Tuzla'daki tersane isçilerini teh-
dit ediyor. 100 kadar tersane iş-
çisi hiçbir önlern alınmaksızın
gece gündüz bu ölüm gemisin-
de asbest sökümünde çabştmh-
yor. Çoğu genç ve karşı karşıya
olduğu tehlikeden habersiz olan
bu işçilerin çakşunlması kamu-
oyundan gizli yapılıyor. Gemi-
de bugüne kadar sağlıklı bir de-
netim yapılaraadi. Yetkilikri gö-
reve çağinyoruz."
Toplantıda, "Türkiye ve dttn-
ya kamuoyuna" baslığıyla dağı-
tılan bildiride ise Çevre Bakam
Doğancan Akyurek sert bir dil-
le eleştirildi.
Tersaneden balıkcı tekneleri
Ue denize açılan ve 'ölüm gemi-
si'ne doğru yola koyulan eylem-
ciler, denizde "Go home",
"ölüm gemisi, evine dön" pan-
kartlannı açtılar ve teknelerle
United States gemisini kuşattı-
lar. Ancak gemiye çıkmadüar.
Gemi çevresinde balıkçı tekne-
leriyle tur atan ve "ölüm gemi-
sini istemiyoruz" sloganım atan
çevrecilere gemiden hiçbir tepki
gelmedi. United States terk edil-
miş bir gemi görüntüsündeydi.
Çevre Bakam Doğancan Ak-
yürek, Ulaştırma ve Maliye ba-
kanlıklan ile Istanbul Liman
Başkanhğı'na bir yazı göndere-
rek geminin gözaltında tutulma-
sını istedi.
Valiligin karan
öte yandan lstanbul Haber
Servisinüzin haberine göre ls-
tanbul Valiliği, asbestli United
States Gemisi'nin kent sınırları
içinde sökümüne izin verilme-
mesini kararlastırdı. Hudut ve
SahiUer Sağlık Genel Müdürlü-
ğü ile Çevre Müdürlüğü'nün de
gemideki son durumu inceleye-
cekleri bildirildi.
Çevre Koruma Vakfı, dün Va-
li Hayri Kozakçıoğlu'nun baş-
kanhğında toplandı. Toplantıda
kentin hava ve gürültü kirliliği
ile United States gemisinni du-
rumu ele ahndı.
Vali Hayri Kozakcıoğlu, Uni-
ted States gemisiyle ilgili geliş-
melerin de valilik tarafından iz-
lendiğini, gemide çalışan ve ça-
lışacak olan kişilere zararh hale
gelmesinin engelleneceğini
açıkladı.
DenıireFden Çiller'e ret
NURSUNEREL
ANKARA -Devlet Bakam
Tansu Çiller'le bürokrallan
arasındaki çckişme giderek ar-
tıyor. Son olarak Çiller'in altın
borsası kurulması konusunda
çalışmayı Demırel'c sunarkcn
Mcrkcz Bankası Başkanı Rüş-
dü Saracoğlu'nun cngelemesiy-
lc karşılaşü. Demirel, Sara-
coğlu'nun olumsuz dcğerien-
dirmesinı dikkatc alarak Çil-
ler'in altın borsası kurulması
önerisini "askıya aldı."
Dcvlct Bakam Tansu Çiller
larafından hazırlanan ve Ba-
kanlar Kurulu'nda "imza aşa-
ması"na geldiği bıldinlcn ka-
rarname, işlenmiş altının şu
anda Merkez Bankası tekelinde
bulunan ithalaünı serbest bı-
rakmayı öngörüyordu. Merkez
MEKTUPLARLA KOY ENSTİTÜSU
YILLARI
İ.Hakkı Toaguç
20.000 lira (KDV içinde)
Çagdaş Yaymlan Turkocağı Cad 39-41 Cağaloğluhtanbu!
Ödemeli gönderilmcz.
Kalaba Lisesi'nden aldığım
diplomamı yitirdim.
Gecersizdir.
ÖZGÜL ÖZKAN
H.Ü. öğrenci belgemi
kaybettim. Hükümsüzdür.
EBRU ATICI
Bankası Başkanı Saracoğlu'-
nun, bu düzenlemeye "Türkiye
kara parayı aklama merkezi
olur" diye karşı çıktığı öğrcnil-
di.
Cumhuriyel'in Başbakanlık
çcvrclerinden aldığı bilgiyc gö-
re, Çiller-Saracoğlu gerginlipn-
dc, 'bardağı taşıran damla' diye
nitclcndirilcn gelişmeler şöyle
yaşandı:
Devlet Bakam Tansu Çiller,
I yıldır sürdürdüğü altın borsa-
sının kurulması na ilişkin çalış-
malan, geçtiğimiz günlerde son
aşamasına getirdi ve Türk pa-
rasının kıymelini koruma mev-
zuatı (32 sayılı karar) çerçeve-
sinde yapılması gereken değj-
Şİklikleri, bir kararname laslağı
ile Bakanlar Kurulu'na sundu.
Konunun Bakanlar Kurulu'-
nda görüşülmesı arasında Baş-
bakan Dcrnircl, Devlet Bakam
Çiller'e, uygulama üzerinde
Merkez Bankası'nın görüşü-
nün alınıp, alınmadığını sordu.
Çiller, bu sonıyu 'Merkez Ban-
kası'nın görüşünü aldık' diye
yanıtladı. Bunun üzerine Baş-
bakan, 'Çalışmalar hızlandml-
sın' talimatını verdi.
Aynı günlerde, bu gelişmeyi
haber alan Merkez Bankası
Başkanı Rüşdü Saracoğlu, De-
mirel'in ekonomi başmûşavin
Emre Gönensav'ı aravarak. uv-
gulama üzerindeki sakıncalan
dile getirdi ve bütün bu sakın-
calara rağmen Merkez Ban-
kası'nın yeni uygulama üzerin-
de bilgılendirilmedığini anlatü.
Emrc Gönensay, bunun üze-
nne, Başbakan Demirel'e ko-
nuyu aktardı ve Saracoğlu'nun
dinlcnmesinı sağladı. Gönen-
say 'ın da hazır bulunduğu gö-
rüşmede, Rüşdü Saracoğlu;
altın ithalaünın serbest bırakıl-
masından doğacak sakıncalan,
Demirel'e anlaıtı.
Bu anlatım sırasında, Demirel,
Saracoğlu'na "Bana, sizin gö-
rüşünüzün alındığı söylenmiş-
ü" diycrek, uygulamayı askıya
alacağtnı bildirdi.
Merkez Bankası'nın, şu anda
kendi lckclinde bulunan "işlen-
mcmiş altın ithalatı"nın serbest
bırakılmasına karşı çıkma ne-
denleri şu noktalarda toplanı-
yor:
I - Merkez Bankası, şu anda
işlenmemiş altın ithalalını. çok
güvenlı ve piyasa fiyallanna
çok hassas biçimde gerçekleşti-
riyor. Acaba, ıthalatı serbest
bırakıhrsa, altın, daha ucuz fi-
yatla gelebilir mi?
2- Altının dünya piyasa fiyat-
lanndan diişük fiyala satın alı-
nabilmesi, ancak özel koşullar-
da mümkün olabilir. Dünya
fiyallannın gerisinde saüş yap-
maya haar kişilcr olması halın-
dc.
3- Peki, bu kışiler ellerindeki
altını nedcn ucuza salacaklar?
Bu sorunun yanılı çok önemli.
Dünyada bu işc hazır pck çok
insan var, ama bunlar, kara pa-
ra sahıplcn. Ellerindeki 100 do-
larlık alünı 70 dolara satmaya,
30 dolarlık komisyon ödemeye
haarlar. Tabii, bu alışveriş bir
kağıda yansıyacak, böylclikkr
söz konusu kişilerin parası ak-
lanabilecek. Oysa, Türkiye bu
konuda bir uluslararası kon-
vansiyona imza atarak, bu gibi
kanunsuz işlerden uzak duraca-
ğını taahhüt etmişti. Eğcr bu^
nun aksine davranışlara gırer-
sek, başta ABD olmak üzere
lüm dünyayı karşımıza alınz.
4-Bu işten kazanamız da sa-
nıldığı gibi fazla olmaz. İstik-
rarlı bir kıymet olan dövizimiz
gider. Bunun yerine, daha istik-
rarsız bir kıymet olan altın gel-
miş olur.
Çiller larafından hazırlanan
kararname taslagında, şu gc-
rekçelere veriliyor
"Hükümet programı çerçe-
vesınde, hükümetimızin uygu-
lamakta olduğu lıberalizasyon
poüükası doğrullusunda, kam-
biyo mevzuaümıan daha libc-
ral hale geürilmesi, piyasa
ekonomisine etkinlık kazandı-
nlması, uluslararası piyasalarla
cntegrasyonun sağlanması ve
OECD, GATT ve ATnin eko-
nomık ve mali poliükalan ile
daha uyumlu hale gelinmcsi ba-
kımından önem arzetmektedir.
Bu çerçevede, Türkiye'de bir al-
ün borsası oluşturulmasına da
imkan sağlamak üzere Türk
parasının kıymetini koruma
hakkında 32 sayılı karann kısıt-
layıcı hükümlcrinin daha ser-
best hale getırılmcsi öngörül-
mekledir."
Çiller'in basın bürosundan
dün yapılan açıklamada gaze-
temizde dün yeralan ve Çiller'in
Hazine Müsteşan Tevfik Alü-
nok ile Merkez Başkası Başka-
nı Rüşdü Saracoğlu konusunda
sıkıntılı olduğu yolundaki ha-
berimıze değinilerek şöyle de-
nildi:
"Haberde öne sürülen unsur-
lann birçoğu yakışürma olarak
başka gazetelerde de zaman za-
man yayınlanmışür. Prof. Çil-
ler, birlikte çalıştığı kimselerle
ilgili kişisel görüşlcrini basına
yanatmaz, sözkonusu bürok-.
ratlan ima ederek 'calışamaz
haldeyim' sözlerini hiçbir yerde
kullanmamıştır."
OKULLARDA DAĞITILM1ŞT1
Bedava fındığa
radyasyon testiANKARA (Cumhuriyet Bi-
rosu) — Milli Eğitim Bakanh-
ğı, Çernobil faciasından sonra-
ki yülarda okullarda bedava da-
ğıtılan fındıklan incelemeye al-
dı. Bakanhk, Özellikle 1989-90
yıllannda okullarda dağıtılan
fmdığuı 1986 urunü olup olma-
dığı ve radyasyon taşıyıp taşı-
madığını öğrenmek amacıyla
bu fındık numunelerinde rad-
yasyon ölçümtt yaptınyor.
Okullarda dağıtılan fındık-
lardan yalruzca Kocaeli ve Zon-
guldak'ta örnekler bulunabildi-
ği için bakanlık bu iki ilden ge-
tirttiği örnekler üzerinde ince-
leme yapünyor.
Milli Eğitim Bakam Köksal
Toptan, 1989-9O"da okullarda
dağıtılan fındıklardan, yalnız-
ca Zonguldak ve Kocaeli'nde-
ki depolarda bulabildiklerini
belirterek bu illerden ahnan ör-
neklerin incelenmek üzere An-
kara'ya getirildiğini bildirdi.
Cumhuriyet'in konuyla ilgili
sorularıru yamtlayan Toptan,
fındıkların radyasyonlu olur
olmadıgının hafta sonuna dt.
ğin belli olacağını belirtti. Top-
tan, "Eğer rad>r
asyon yoksa, bir
kere aileler rahatlayacak. Ama
radyasyon varsa, bu konuda ne
yapılması gerekiyorsa yapıhr.
Gerçi bu sağlıkçılann işi ama
bizi de yapmamız gereken bir-
şeyler olacaktır. Şimdilik sonu-
cu bekleyeceğiz. Ne yapacağı-
mıza daha sonra karar
vereceğiz" diye konuştu.
Aktıuıa: Löseıııili
sayısuıda artış var
GÜNDÜZ tMŞİR
Sağlık Bakam Yıldınm Aktu-
na, Trabzon ve Rize*de yapüğı
incelemelerde son iki yıl içinde
lösemıli hasta sayısında dikkat
çekici bir artış saptandığını sö-
ledi. Doğu Karadeniz halkım
dönemin iktidarına karşı son
derece öfkeli gördüğünü belir-
ten Aktuna, "TBMM'nin, ko-
nuyla ilgili tahkikat komisyo-
nunun kurulması için gerekli iz-
ni verecegine inanıyonım" dedi.
Aktuna, Sağlık Bakanlığı'na
son günler içinde Çernobil fa-
ciasının yaşandığı dönemle ilgili
çok sayıda ihbar geldiğini, so-
rumlu iktidann radyasyonun
etkileriyle ilgili verileri yurttaş-
lara gerçekçi bir şekilde ulaştır-
madığı düşüncesini taşıdığım
vurguladı. Doğu Karadeniz ge-
zisinde de kendisini bu düşün-
ceye iten gerçekleri bizzat yöre
halkının ağzından dinledigine
dikkati çeken Aktuna şunlan
söyledi: "O dönemde iktidar
olaya doğal bir afetmişçesine
yaklaşmalıydı. Sonuçta Çerno-
bil de halk sağlığını yakından
ilgilendiren 'teknolojik bir fela-
ket'. Ama dönemde yapılanlar
incelendiğinde doğal afetler
karşısmda hükümetlerin üstlen-
mesi gereken sorumluluğun ye-
rine getirilmediği görulüyor.
Facianın yaşandığı dönemde
sorumluluk sahibi 'tek adam'
olmamalıydı. Bakanlar Kuru-
lu'nu oluşturan bütün hükümet •
üyelen de kendilerine duşen so-,
rumluluklar^ yerine getirmeliy-'
di. Sağlık Bakam, "Lösemili
hasta sayısında artış var mı?
bunlan radyasyonun etkilerine
bağlayabilir miyiz" şeklindeki
bir sonıyu ise şöyle yarutlad-
"tncelemelerimizde başta üı
versite yetkibleri olmak üzere
yurttaşlarla da detayh bir şekil-
de görüştük. 1990'h yıllara ka-
dar lösemi bölgede tanınan bir;
hastahk değil. Son iki yıl için-
de lösemili hasta sayısında
önemli artışlar olduğu görüldü.
Yammızdaki bilim adamlan lö-
semili hasta sayısındaki artışı
radyasyona bağlamamak ge-
rektiğini, başka bir nedeni ola-
bileceği yönünde görüş belirt-
tiler. Ama bana göre bir bölge-
de lösemi denilen bir .ıastalık
adını sıkça dyurmaya ba^lımış-
sa burada durup duşünnek la-
zım."
Evren: Olayın
muhatabı değilim• Baştarafi /. Sayfada
rüşlerinı
açüflarken "Bu olayın muha-
tabı ben değilim" dedi.
Marmaris'teki konutunda
AA muabırinin konuyla ilgili
sorulannı yamtlayan 7. Cum-
hurbaşkanı Kenan Evren, bu
konuda hemen herkesin ko-
nuştuğunu belirterek. şunlan
söyledi:
"Bilen bilmeyen, uzman
olan olmayan herkes bir fikir
ortaya atıyor. Bu, doğru değil.
Uzmanlar, bu konuda bilimsel
araştırmalar yapıyor. Bu araş-
ünmalann sonucu alınmadan
konuşmanın yersiz olacağı ka-
naatini taşıyorum."
Olay kendisine iletildiğinde,
elinde çay bardağı bulunduğu-
nu söyleyen Evren, bunun üze-
rine Cumhurbaşkanlığı perso-
nelince kullanılan çaylann
tümünü tetkike gönderdiğini
anlatarak şunian kaydetti:
"Yapılan tetkiklerde rad-
yasyona rasllanmadı. Ben,
olayın Türkiye genelini düşü-
nerek sevinç duydum. O za-
manlar Trakya'da ette ve sütte
yapılan radyasyon araşürma-
lannda yüksek oranda radyas-
yona rastlanmamıştı.
Ancak 'radyasyon madem
ki Sovyet Rusya'dan geldi, biz
de onlara radyasyonlu fındık
ve cay satalım" zihruyetine ya-
zıklar olsun."
Evren, dönemin Sanayi ve
Tîcaret Bakam Cahit Ararm,
"Türk ulusundan özür diliyo-
nım" şeklindeki sözlerinin de
yanhş anlaşıldığmı vurgulayr
rak şöyle konuştu:
"Sayın Aral, esasında bazı
kesirnlerce bilinen bu olayın
vahim bir olay olmadığıru an-
latmak için böyle bir açtklama
yapmak ihtiyaanı duymuştur.
Bu olay o zaman yelkililerce
halka acıklansaydı panik olur
muydu, olmaz mıydı bilmiyo-
rum. Ama ben paniğe rağmen
açıklanması taraftanydım.
Hala bu kanaati taşıyorum."
"Radyasyon sorumlusu
ortaya çıkanlsın
9
• Baftarafi 1. Sayfada
Eski Trakya
Universitesi Rektörü Prof. Dr.
Ahmet Karadeniz, Edirne'de
1986'da yüksek radyasyon bu-
lunduğunu valiliğe ilettiklerini,
ancak konunun kamuoyundan
saklandığıru söyledi.
Adana'da Tabip, Dişhekimle-
ri, Eczaa, Mimarlar Odalan ile
Jeoloji, Jeofizik, Maden, lnşa-
at, Elektrik, Kimya ve Orman
Mühendisleri odalan 1986'daki
ANAP hükümetini gerçekleri
halktan gizlemekle suçladılar.
Balıkesir Baro Başkanı ön-
der Kırh, baro olarak dönemin
Başbakanı Tbrgut özal, Aral ve
özemre hakkuıda suç duyuru-
sunda bulunmayı kararlaştır-
dıklannı söyledi. İHD Balıke-
sir Şubesi'nin 300 üyesi TBMM
Başkanı Cindoruk'a telgraf çe-
kerek Çeraobil soruşturması
baslatmasım istediler.
lstanbul SHP ll Başkanı
Yüksel Çengel, Müracaat Sav-
cısı Atilla Alıcı'ya yaptığı suç
duyurosunda Özal, Aral, Doğ-
ramacı, özemre ile ilkokullara
fındık dağıttığı için dönemin
Milli Eğitim Bakam'nın anaya-
saya aykın hareket ettiğini
kaydetti.
SHP lstanbul Gençlik Ko-
misyonu Başkanı Hüseyin Ba-
ki, TBMM Başkanlığı'na veril-
mek uzere halka açık imza ka-
mpanyası başlatacaklannı bil-
dirdL Kampanya bugün Taksim
Meydam'nda acılacak.
Izmir'de kurulu Savaş Karşıt-
lan Derneği yöneticileri "Rus-
sel Mahkemesi" tipi uluslarara-
sı sivil bir mahkeme kurulma-
sını ve sonımlulann burada
yargılanmasuıı istediler. SOS
Akdeniz grubu üyeleri 1200 im-
zalı bir dilekçeyle sonımlulann
yargılanması için TBMM Baş-
kanlığı'na başvurdular.
Ankara Universitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesi öğrenci Der-
neği, Cumhuriyet Başsavcılığı-
na bir dilekçe vererek 1986 yı-
lmdaki yöneticilerin "kamu
sağlığını tehhkeye soktuklan"
gerekçesiyle yargılanmalann)
istedi.
SHP, DYP ve CHP'nin Çer-
nobil'Je ilgili Meclis araştırma-
sı istemesinin ardından dün J
'
DYP, SHP ve HEP'li miUet
kilkri Aral hakkmda Meclis so-
ruşturması açüması isteminde
bulundular. Daha önce verilen
meclis araştınna önergesi 19
ocakta görüşülecek. Dün veri-
len soruşturma önergesinde 4
partiden 45 milletvekilinin im-
zası yer aldı.
Eski Trakya Universitesi
Rektörü Prof. Dr. Ahmet Ka-
radeniz, Çernobil olayından
sonra bölgede yapükaln ölçüm-
leri Edirne Valiliği'ne bidirdik-
lerini, ancak valiligin bu ölçüm-
leri kamuoyuna açıklamadığı-
nı söyledi.