Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12OCAK1993SAU
DIZIYAZI
Kim korkar
radyasyondan
ŞÜKRAN KETENCİ
-3-
Konuşandeğilsusan Türkiye
Gerektiği zamanlarda sesini hiç çıkaramamış olan bilim
bugün nasıl ortaya çıkıp da çok fazla söz söyleyebilecek!
Yurt dışına ıhraç edilen fındıkta
radyasyon çıkıp da ıhracat durdurul-
duğunda Türkıye'de radyasyon kir-
lenmesıne ilişkin hiçbir bilgiye sahip
değildik. Fındık üreücisi ve ihracatçı-
sı kaygılı gelişmeleri bekliyordu. Fın-
dıktaki radyasyon kirlenmesi olayı
ûzerine Türkiye'den hiçbir resmi açı-
klama yapılmıyordu. Ancak yörede
görüştüğümüz büyûk üretici ve ihra-
catçı fırmalar, gayn resmi olarak elle-
rindeki fındığın radyasyon miktar-
lannı biliyorlardı. Kılolarla ve her
gûn fındık yenmiyeceğİne göre, çok
da kaygılanacak bir durum yoktu.
Hele de yurt dışındakı kullanımı
ağırhklı çikolata sanayii ve kunıtul-
muş çerez yenmeye yönelik olduğuna
göre, ambargonun biraz da ticari ve
ürünü ucuza kapatma hesaplanna
dayandığı imajıru venyordu. Bu ölçü-
ler içinde geçtiğimiz haftalarda döne-
min bakaru Cahit Aral ile Rus Elçisi
Albert Çemişer arasında geçen tartı-
şma, çok fazla bilim dışı, gerçek dışı
bir polemik olarak kalıyor. Ne bizim
kilosunda 1500 bekerele kadar kirlen-
miş fındığı onlara ihraç ederek, Çer-
nobil'den uğradığımız zarann acısını
çtkarmamız söz konusu, ne alanlann
kandınlması.
Fındıkta radyasyon çıkması ile asıl
taruşüması gereken konu Türkiye'-
deki kirlenme olmalıydı. Kabuklu
fındıkta 1500 bekerele kadar radyas-
yon birikimi yapan olay ne idi? Devlet
sustu, bilim sustu. Özel, gayn resmi
bügilendirmelerden mayısta, fındığın
çiçek açma mevaminde bulutla gelen
38 ıııilyoıı kilo çayaneoldu?Türkiye Atom Enerjisi Kurumu es-
ki başkanı Ahmet Yüksel Özemre
kendi emn ile kırk küsur depda emni-
yet altına alınan, 12 bın 500 bekerel
ûstünde radyasyon yûklü 58.078 ton
çayın, 30 aralık 1986 tanhi ile yok
edılmcsini istediklerini açıkhyor.
Radyasyon Sağlığı Bilimi'nin ahlaki
ilkesi olan "ALARA Prensibi"uya-
nnca. halka ıçirilmeyecck çaylann
ımha karan, insan sağlığını hiçbir bi-
çimde tehlikeye sokmayacak koşul-
larda ortadan kaldırma anlamına ge-
liyor. özemre kurallara uygun tek
"imha" yönteminin de ancak gömme
olacağı konusunda da görüş birüğine
vardıklannı vurguluyor. Sonra ne
oluyor?
•Yine Özemre'nin yazıh açılamasın-
dan izlemeye dcvam ediyoruz...
Bir yıl gecikmeii
özemre'nin 30 aralık tarihi ile dö-
uc!T"r\ sorumlu bakanı Cahit Aral'a
ulaşürdığı yazı, yüksek radyasyonlu
çaylann imhası, biryıh aşan birgecik-
me ile, ancak 19.1.1988 tarihli Resmi
ıGazete'de yayınlanarak karara dö-
nûşüyor. 30 Aralık 1986 tarihi ile kul-
lanılmamak üzere depolara alınmış
58 bın ton çaya aradan geçen yıl için-
de birşeyler olmuş olacak ki, Resmi
Gazetenin radyasyonlu çaylann yok
edilmesı karannda 44.773 tondan söz
ediliyor. İşin içinde bir terslik olmab
•ki, bu kez 141 gün arayla, 8.6.1988 ta-
rihli Resmi Gazete'de yayınlanan bir
karar daha çıkıyor. Hükümetin ikinci
karannda "...TAEK'ce kullanımına
,izın verilmeyen 1986 ürünü 13.297
ton çayın imha edilmcsine..." denili-
yor.
Bflmecenin bugûnû
Depolara 58.078 ton olarak alınan
yûksek radyasyonlu çaya ne oldu?
•önce 44.773 ton, sonra 13.297 ton
tolarak iki ayn imha karan neden çık-
ü? İmha karannın neden önce bir yıl,
sonra 141 gün bekletıldıkten sonra iki
<kez ahnıp, yürürlüğe sokulmasına ge-
rek duyuldu? Bu karmaşık bilmece-
nin bir de bugünü var: Şimdilerde
•toprak altına hala gömülü sayılamı-
yacak, depolanmış çaylann 22 bin
ton olduğu söyleniyor. Hangisi doğ-
Tru? Biz yaruünı bilmiyoruz. Ancak bi-
Tilerinin hesap vennesi gerektiğini de
düşünüyoruz. Ne dersiniz? Radyas-
yonhı çaylann bugünlerde söylenen
rakam doğruysa yansından fazlası,
buhar olup uçtu mu? Yoksa bulaşan
radyasyonun özelliğini alıp görün-
mez, bilinmez olup birilerine mi
kanştı?Hiç merak etmeyin, ne oldu-
ğunun açıklanması anlamında gö-
rünmez, bilinmez. ancak gittıği yer
çok iyi biliniyor. Neresi mi? Bizim mi-
demiz tabii ki? Elbette yok olan kuru
çaylan yemedik. Çaydanlığımıza ko-
yup, bir güzel demJeyip. afiyetle içtik.
Buradyasyonluçay vurgunundan, en
çok gecekondu özel çay işletmelerinın
zengin okJuklan söylentileri yörede
çok yaygın. Anlaşılan radyasyonlu
çayı içmek saklamaktan kolay olu-
yor.
Yurtdışında
İ n g i l i z c e
nasıl öğrenilir?
FİGENATALAY
HÜRRİYETUYMAZ
-10-
British Couneil
denetimli okullar
Language Studies Intemational Ltd
13 Ventnor Villas, Hove,
EastSussexBN33DD
Tel: 9.9.44 273 72 20 60
faks: 9.9.44273 746341
Başvuru: Mr Fionnbarr Kelly
Haftahk kurs ücreti: 135-325 pound
The Lewis School of English
31 Palmerston Road,
Southampton SO1 İLL
Tel: 9.9.44 703 22 82 03
faks: 9.9.44 703 23 13 95
Başvuru: K..M. Levvis
Haftalık kurs ücreti. 63.66-90 pound
Linguarama 1 Elm Court, Arden Street,
Stratford-Upon-Avon
Warwickshire CV37 6PA
Tel: 9.9.44 789 29 65 35
faks: 9.9.44 789 26 64 62
Başvuru: GeofTMonaghan
Haftahk kurs ücreti: 200-400 pound
Living Language Centre
Highcüfie House^Clifton Gardens,
Folkestone, Kent CT202EF
Tel: 9.9.44 303 25 85 36
Jaks: 9.9.44 303 8514 55
Başvuru: Mr Ewen Mackenzie
Haftalık kurs ücreti: 163 pound
Radyasyonlu çayıiçirmesi
kolay, yok etmesizorolduBaşta Aziz Nesin olmak
üzere, mizah yazarlanmız,
çızerlerimız, tiyatroculan-
mız, ûlkemizin bu anlamda
çok zengin olduğunu vurgu-
layıp dururlar. Konu ve kay-
nak bulmakta hiç güçlük
çekmediklerini aniatırken ne
demek isterler acaba?
Şimdi size "130 bin ton
radyasyon]u çayı 1.5-2 yılda
kolayca içtik, ancak kalan
22 bin tonu 5 yıldır yok et-
menin bir yolunu bulup. be-
cereraiyoruz" desem alay mı
etmiş, yoksa bir olguyu mu
sadece saptamış olurum?
Ciddi ciddi olanlan anlata-
bilmek için yine dönemin
Türkiye Atom Enerjisi Ku-
rumu Başkanı Prof. Ahmed
Yüksel Özemre'nin, gectiği-
miz haftalarda yaptıjı; aalı
açıklamayı kaynak obrak
değeriendirelim...
Sayın Özemre'nin açıkla-
masından, cayla ilgili önlem-
lerin. ölçümlü harmanlama
yapılarak çayda radyasyon
sınırlamasına gjdilnîesinin.
ancak ekim ayından sonra
gündeme geldiği ortaya çıkı-
yor. Mayıs- ekim arasındaki
çay üretiminde, söylenmi-
yenden ortaya çıkan. rad-
yasyon üzerinde durulmadı-
ğı oluyor. Türk piyasasın-
dan, 60 bin-80 bin bekerelli
çaylan içmernemizi, bize as-
La en kaliteli sürgün olan
mayıs sürgününden, kanştı-
nlmadan çay verilmemesine
borçluyuz. iyi ki Çay-Kur
yıllardır, Türk halkına eskı
kalitesiz çayla yeniyi har-
manbyarak paketleme yapı-
yormuş.
özemre TAEK'nin uz-
manlannın denetiminde ya-
pılan harmanlama işlemleri
ile ılk ay piyasaya 12.500 be-
kerel düzeyinde. ikinci ay 8
bin bekerel ve üçüncü aydan
iübaren de 3000 bekerel rad-
yasyon içeren çay sürüldü-
ğünü açıkbyor.(Ekim-
kasım- aralık) Açıklamasına
çayın fevkalade düşük bir
radyasyon icermesi beklen-
dığinden bu 58.078 ton ça-
yın radyasyon Sağlığı Bi-
limi'nin ahlaki prensibi olan
ALARA Prensibi uyannca
halka intikal ettirilmeyip im-
ha ediünesine, 2)ÇayIann en
uygun imha işleminin ise
TAEK tarafından vaz edil-
miş olan4 kritere uyan yega-
ne imha şekli olan gömül-
mek suretiyle imha olduğun-
da ittifak hasıl oldu. Durum
• Olanlan ciddi ciddi
anlatabiimek jçin, gelin
dönemin Türkiye Atom
Enerjisi Kurumu Başkanı
Prof. Ahmed Yüksel
özemre'nin, geçtiğimiz
haftalarda yaptığı yazıh
açıklamayı kaynak olarak
değeriendirelim...
aynen şu cümlelerk devam
ediyor:
"Bütün bu işiemlerden
sonra Çay-Kur'un depola-
nnda 12.500 bekerekkn da-
ha yüksek bir radyasyon dü-
zeyine sahip 58.078 ton çay
kalnuş olduğu tespit edildi.
Bu çaylar benim emrimle
kırk kusur depoda emniyet
altına ahndı. Benim riyase-
timde TAEK Radyasyon
Sağlığı ve Güvenliği Dairesi
bu ça>lann akıbeti bakkı-
nda bir ay incelemeler yapu.
Sonunda: 1)1987 ürünü
TAEK Başkanı olarak be-
nim gizli bir yanmla 30 ara-
lık 1986'da sayın Cahit
Aral'a takdim edildi.
Türkiye 1986'da Avrupa'-
ya 60 bin ton çay ihraç ede-
bilecek düzeye gelmişti.
Ama Avrupa çay piyasası-
nın %80'den fazlası bir AT
ülkesınin elinde idi. Ve bu
ülke gayet tabii Türkiye'nin
kendi pazanndan bir pay
kapmasını asla istemiyordu.
Çemobil kazasından sonra
Türkiye'de bir bardak çayda
kopartılan fırtnada bu ülke-
nin dahli var mıdır, yok mu-
dur doğrusu iyi bir inceleme
konusu olurdu. Ama sami-
mi kanaaum odur ki Çemo-
bil kazasından sonra Türk
çayı bililtizam rezil ettirii-
mek istenmiştir. Çünkü
Türk çayı Avrupa'da Hind
çayına rakib olabilecek dü-
zeye yaklaşıyordu."
Herşey çok açık değil mi?
Mayıstan- ekime, kendi akı-
şı içinde önlemsız üretim.
Ekimden sonra haklılığı ve
ınsanımız açısından sağlıklı-
lığı çok tarüşma götürür ta-
van radyasyonu ölçülü bir
üretim. Ve ancak aralık ayı
sonunda insan sağlığı göze-
tildiği için değil, ihracat ya-
pılamadığı, nasüsa üretim
fazlası ortaya cıktığı için, hiç
değilse en radyasyonlulannı
imha etmeye yönebk bir ka-
rar. Tabii piyasadan ürün
toplatmadan. yeni üretime
yönelik bir karar en az bir yıl
daha piyasada radyasyonlu
çay satılması anlamını taşı-
yor. Bu arada radyasyonlu
çayın içilmesine karşı çık-
mak, Türk çayını sabote et-
mek, başka ülkelerin çıkar-
lanna hizmet etmek ile eş an-
lamlı oluyor. Radyasyonlu
çaylann tümünün halka ıci-
rilememesinden adeta ha-
yıflanüıyor. Kara mizah ör-
neği gelişmeler burada bit-
miyor elbet. 58.078 ton
12.500 bekerel üzerinde kirli
çaytn imha karan ile birlikte
ikinci bir fasıl başlıyor.
Ingiltere
9
deki au pair acenteleri
Uzmanlar, gençleri "Araya
acenteleri koymadan da kendi
olanaklanyla yurtdışına çıkabile-
cekleri" konusunda uyanyor.
British Council'ın sözkonusu
bstesindeki acenteler, au pair
adayından değil, ıngiliz aileler-
den ücret alıyor.
Fullbright lstanbul Müdürü
Sûreyya Ersoy ise, acentelerin
sağladığı olanaklan gençlerin
kendi imkanlanyla da elde edebi-
leceklerini düşünüyor. Gençlerin
yabancı dillerini geliştirmeleri ve
farkh bir külturü tanımalan açı-
sından au pairlik olayına olumlu
bakan Ersoy,"Son yıllarda özel-
likle tstanbul'da birçok fırma ve
acente bu konuda çahşmaya baş-
ladı. Bunlar aynı zamanda ABD
ve lngiltere'deki okullann temsil-
ciliğini yapıyorlar. Aslında, bir
ücret mukabilinde öğrencinin
kendisinin de yapabileceği bır
hizmettir bu. Öğrencinin böyle
bir hizrnete ihtiyacı yok" diyor.
Ingiliz Turizm Dairesi tarafın-
dan hazırlanarak British Couneil
aracılığıyla dilcyenlere verilen ln-
giltere'deki au pair acenteleri nin
ad ve adresleri:
At Your Service
67a Brent Street
London NW4 2EA
Tel: 9.9.44.81.203 68 85
Faks: 9.9.44.81.203 40 04
Başvuru: Sandra veya Helen
Au Pair Company
33 The Comyns
Bushey Heath
HertfordshireWD21HN
Tel: 9.9.44.81.950 04 33 veya
3125
Au Pairs of Surrey, Engiand
Buddenbrook
15 Stewards Green Road
Epping
EssexCM16 7BX
Tel: Epping 9.9.44.378.56 01
80
Başvuru:Christine Martin
Avalon Agency
2nd Floor
30 Queens Road
• British Council'ın, aşağıda
tamamıru verdiğimiz bstesin-
deki acenteler, ücreti au pair
adaymdan değil, Ingiliz aile-
lerden alıyor.
Brighton
EastSussexBN13XA
Tel: Brighton 9.9.44.273.26 866
Başvuru:Sheena Tucker
Bees Knees Agency
296 Sandycombe Road
Kew Gardens
Richrnond
Surrey TW9 3NG
Tel:9.9.44.81. 876 70 39 veya
948 5134
Başvunı:Simone Crane
Euro-Pair Agency
28 Denvent Avenue
Pinner
Middksex HA5 4QJ
Tel:9.9.44.8l.4212100
Faks:9.9.44.81.428 6416
Başvuru:Christiane Burt
Euroyouth
301 Westborough Road
Westcüff
Southend-on-Sea
EssexSSO9PT
Tel: 9.9.44.702.34 14 34
Telex:9.9.44. 99450 CHA-
COMG(EUROYİçin)
Başvuru: Bayan R. Hancock
Fiola Agency
Mayfıeld Drive
Pinner
Middlesex HA5 5QT
Tel:9.9.44.81.86645 05
Başvuru:Bayan H.Budd
Ianda Au Pair Agency
501aWalmarHouse
296 Regent Street
London VV1R5HB
Tel:9.9.44.71.580 1949
Faks:9.9.44.71.323 93 36
Başvuru: S.Aarons
Jacksons Au Pair Agency
Eden Lodge
Tilford
Farnham
Surrey GU102EB
Tel:Frensham 9.9.44.25125.
2163
Başvuru:Zan Ward
Jill A Holüday Au Pairs
15 Boxgrove Avenue
Guildford
Surrey GU1 1XG
Tel.Guildford 9.9.44.483.63
447
Başvuru: Jill A Holüday
SÜRECEK
kirlenmenin buna yol açtığını ancak
öğrenebildik. Fındık çiçeğindeki kir-
lenme böyle bir sonuç yarattıysa, dö-
nemin bütün bitki örtüsü ne ölçüde
kirlendi? Bugünkü bilgilerimizle dü-
şünebildiğimiz. zamanında Trakya'-
da insanlann açık havada dolaşma-
malan, hayvanlannı otlatmamalan
yolundaki uyanlann, çok daha ciddi-
si ile Karadeniz yöresinde yapıhnış ol-
ması gerektiği ve yapılmadığı gerçîeği.
Fındığı bahar çiçeğinden 1500 beke-
rel, çayı işlenmiş haliyle 80 bin beke-
rele kadar kirieten birradyasyongeü-
şınde, alınmamış çok fazla ciddi ön-
lemler var.
Düşünün ki fındık çiçeği, çayla bir-
likte kirlenen çimlerde hayvanlar ot-
ladı ve radyasyon hemen süte gecti.
Diyelim ki şimdi iddia edildiğı gibi ge-
len bulutlannradyasyonyükü hafıfti,
havadan tehlikeli bir kirlenme gelme-
dı. Ancak burada teknik bilgilerle ka-
fanızı fazlaca kanştırmadan, Cer-
nobil'den gelen radyoaktif maddeler
içinde, parçalanaraİc kendini yok et-
me ömrü kısa olan türlerin önemli ol-
duğunu söylemek zorundayız. Ve
bunlar o tarihlerde zararlı etkilerini
yapıp yok oldular. Biz fındıkta, çayda
ömrü uzun olanlan, kalanlan sapta-
dık. Kirlenme ne kadar hafıf olursa
olsun, önlem alnmaması nedeni ile
dönemindeki zararlanrun çok yönlü
ve fazla olması bilimsel bir gerçek. O
dönemde yöre insanının uyanhnama-
sı büyük bir sorumsuzluk.
Radyasyonla yaşandı
Radyasyon yeniden gündeme
kasım ortalannda Almanya'ya ihraç
edilen çaylanmızda 60 bin bekerele
kadar varan kirlenmenin çıkması ile
geldi. Akıl almaz bir biçimde yine sus-
ma, yine yalanlama yolu seçıldi. Biz
hala Türkiye'nin radyasyon kirien-
mesi hakkında hiçbir ciddi bilgjye sa-
hip değildik. Fındıkla birlikte radyas-
yon olayına bulaşmış olarak herşeyi
izlediğimizden, ancak yine özel bilgi-
ler çerçevesinde başka kirlenmeleri
saptadık. Fındıktan ders alan özellik-
le Ege ürünü bitkilerinin ihracatcılan,
kendileri özel ölçümler yapünp, ta-
van sının aşan ürünlerini ihraç etme-
me yolunu secmişlerdi. Oralara kadar
uzanan kirlenmeyi, Almanya'da 60
bin bekerelle ölçülen çay skandah-
ndan sonra saklamak olabilir miydi?
İşte bu nedenle Doç. Semiha
Arayıcı'nın çaylarda 45 bin bekerele
kadar yüksek radyasyon bulduklan
telefon uyananın ardından. aşındır-
dığımız bütün kapılar daha da sert bir
biçimde kaparuyordu. Çaylan araş-
tırdıklannı bildiğimiz birkaç merkez
sadece en fazla iki kelimelik açıkla-
malarda bulundular."Radyasyon
var, çok yüksek" dediler. Ancak ken-
dilerine sonnamış kabul etmemizı is-
tediler.
Konuşan Türkiye değil, susan Tür-
kiye tablosu, radyasyonlu çay olayını
yurt dışında belgelememiz, yayın
kampanyamızdan sonra da değişme-
di. Bu kez de Evren, özal, Aral ve
Özemre'den başlayan Devlette so-
rumlu kişilerin kesin karşı tavn ve
çayın içilebilir olduğu savlan, bilimi
susturmuştu.
Bugünkü tartışmalarda tablo çok
mu değişik? Elbette siyasi iktidann
değışmış olmasının, aradan çok uzun
bir zaman diliminin geçmiş olmasının
önemli bir etkisi var. Ancak bu kez de
tartışmalar çok yüzeysel, çok sansas-
yonel ve bilim dışı boyutlarda. Bilim
çünkü hala susuyor. Bu kez belki kor-
kudan, baskıdan değil. Söyleyecek
sözü olmamasından. Zamanında se-
sini çıkaramamış, bilimsel çalışmasını
yapamamış bilim, bugün ortaya çıkıp
nasıl çok fazla söz söyleyebilir ki! Su-
san Türkiye'den konuşan Türkiye'ye
geçmek öyle sanıldığı kadar kolay bir
iş değil...
SÜRECEK
Au pair'lik kolay değil
Yurtdışında au airlik yaparak yabancı dilini geliştirmek iste-
yenlerin işi zor. Çünkü. bu konuda acente ve au pairler, bir-
biriyle tamamen çelişen görüşler ileri sürerek, danışanı tam
bir şaşkınlığa düşürebiliyor. Yurtdışına au pair olarak gidip
gelrniş kişilerin büyük bir bölümü, gidecek olanlara "Sakın
ha" derken, bazılan da ısrarla "tavsiye ediyorum" diyor.
Türkiye'de pek çok genç yabana dilini geliştirmek için au
pair olmaktan başka bir seçenek bulamıyor. Ancak, au
pairlerin bugüne kadar kötü olaylarla karşılaşmış olmalan,
pek çok gencin bu konuya güvensiz ve kuşkuyla bakmasına
yol acıyor. Deneyimli au pairlerin bu konudaki görüşleri ise
birbirini tutmuyor.
Bundan 4 yıl önce Ingiltere'ye au pair olarak giden Ayla
Cebe, "Gençlerin Ingiltere'ye au pairolarak gitmelerini
önerir misiniz" sorumuza,"Asla" yanıünı veriyor. Halkla
ilişkiler uzmanı Mine Dağlı ise, au pairlik yaparak ingilizce
öğrenilemeyecegini savunuyor ve "Dil öğrenmek
isüyorsanız, cebiruze 50-60 milyonu koyun ve bir dil okuluna
gicün" diyor.
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇt
İşte, Cumhuriyet Okuru!
Bir okur mektubu kimileyin, öyle yüreklendiriyor ki sı-
kıntılanmı unutuyorum. 7 ocak günlü "Ankara Nottarı"-
nda, Roma imparatorlarından Caligula'nm konsütlüğe
atadığı atının adını kimsenin bulamadığını yazmıştım.
Bu konularda çok titiz olan Şiar Yalçın, emekli elçi Sacit
Somel, ansiklopedileri karıştırdılar, onlar da bulamadt-
lar. Cumhuriyet okuru Osman FuatÖzkılıç'tan, hemen o
gün yazdığı mektubu aldım. Şoyle diyordu özkılıç:
"Sayın Mustafa Ekmekçi,
Cumhuriyet'in bugünkü sayısında çıkan değerli yazn
nızda, sözü edilen Caligula'nm atının adı "Incitatus"
imiş. Bu, Caligula dan sonra Roma tahtına geçen Clau-
dius'un anılarmda belirtilmiş bulunuyor. (Bendeki At-
manca çevirinin 162. sayfası)
(Aynı eserin 277. sayfasında da Incitatus'un eşinin
adının "Penelope" olduğu kaydedilir ve Claudius bu so-
nuncusundan "iyi, yaşlı atım" diye söz eder.)
Bilvesile selam ve saygılar sunarım."
Içimden, "İşte bir Cumhuriyet okuru daha" dedim.
Gazetesiyle, yazarıyia bütünleşmiş okur budur. Edindiği
bilgi dağarcığıyla, onu tamamlar. Böyfece yalnız gaze-
teyle değil, okurlar arasında da bir iletişim kurulmuş
olur. Osman Fuat Özkılıç, bunu yazmadan rahat ede-
mezdi. Böyle okurlar çok, ben onlarla kıvanç duyuyo-
rum. Fransa'dan yazan Dr. Servet Yurdatapan da böyle
okurlardan biri: Üşenmemiş, şunları yazmış:
''Saygıdeğer Ekmekçi,
Uzur süredir size yazmak istemiştim. Ancak yazma-
ma sorumsuzluğum biraz da kişisel yaşamımdan kay-
naklanıyor; henüz Fransa'da yeniyim. Fransızcam,
muayyen seviyeye geldi. Buraya geldiğimde kullandı-
ğım kötü aksanlı Ingilizcemi de çoktan unutmaya başla-
dım. Umut ediyorum, size bundan sonra çok yazacağım.
Sayın Ekmekçi, çocukluğumdan beri yazılarınızı hep
okurum. Sizle birlikte, her sabah yeni şeyler düşünme-
nin mutluluğu bir başka şey. Şu domuz olgusu! Ilk kez,
siz konuştunuz Türkiye'de! Mesleğim ve meslektaşla-
rım için söylemeliyim, siz bizi utandırdınız. Fransa'dan
size yardımcı olacağına inanarak meslektaşlanm adına
iki kitap gönderiyorum. Fransızca olan kitaplardan birin-
cisi (Le Porc), daha çok domuz anatomisi ve patolojisi
ile yetiştirilciliği ile ilgili. Ikincisi (Le Livre De Cochon):
Domuz etinin Türk mutfağında nasıl kullanılabileceğine
yardımcı olacak. 65 çeşityemek tanımını içeriyor. Ozel-
likle size, 125. sayfadaki "£inli domuz kulakları- oreilles
a la Chinoise"ı salık vefıyorum. 18. sayfada da ilginç
şeyler yazıh.
Sayın Ekmekçi, bilimsel olarak yenilmeyen et yoktur.
Bilimsel açıdan bazı etler yenmez diyenler varsa, bun-
lar yalan söylüyorlardır. Türkiye'de tüm sorumlu ve bilir
kişiler, basmda ve TRT'de domuz etinin niçin yenileme-
yeceğini ya da yenileceğini 21. yy eşiğinde tartışmak
zorundadırlar. Domuzlu bir dünyada, domuzsuz yaşa-
namaz herhalde. Insanlığın ve teknolojinin gelişim sü-
reci içerisinde, insanlar her zaman yeniprotein kaynak-
ları aramaya zorunlu olmuşlardır. "Gizli açlığın" semp-
tomlarını (belirtilerini) taşıyan insanlarımızın yaşadığı
ülkede, domuz etinin yenilmemesi ya da domuzun üre-
tilmemesi, kuşkusuz Türkiye'nin gelişmişlik oranıyla il-
gilidir. Türkiye'de 12 Eylülle birlikte, Türk veteriner he-
kimlehnin, Türk halkı için üretim yetenekleri dejenere
ettirildi; Türk halkı için koruyucu hekimlik sorumlulukları
öteki demokratik kurum ve kuruluşlarda olduğu gibi bu-
dandı. TOKB'de teknik ağırlığı olan insanlann yerine ti-
cari ağırlığı olan insanlar söz sahibi oldular. Sonuçta,
Türk halkı, insan sağlığına zararlı olan maddeleri kolay-
ca tüketiyor, öyle değil mi? Eğer ''Hayır'' diyenler varsa,
Türkiye de kaç tane insan Kistehydatik'ten (Echinoco-
cus) hasta olmuştur? TOKB, Türkiye'deoperasyonyapı-
labilen hastanelerden, çeşitli nedenlerle ameliyat olan
insanlann yüzde kaçının bu kisti taşıdığını araştırmasını
tavsiye ederim. Çıkan sonucu AT duymasın, aksi halde
adama gülerler. Avrupa ülkelehnde bu hastalığın bir in-
sanda çıkması, gazetelere manşet haberdir.
Sayın Ekmekçi, domuz diğer evcil hayvanlara göre
üremesi ve üretilmesi daha kolay ve daha ucuz. Domu-
zu dış ülkelere satıp döviz kazanabiliriz. Özellikle Türk
sucuğu, salam ve sosisi için domuz eti, diğer evcil hay-
vanlann etine göre daha uygundur. Bunlarm ihracıyla
birlikte, Türk mutfağı dışarıda daha iyi tanıtılacaktır.
Sayın Ekmekçi, size birazcık da başka konutarı yaz-
mak istiyorum; yurtdışında kaldığım sürece Avrupa ül-
kelerinin büyük bölümünü gördüm. Anlıyorum ki Tür-
kiye'nin dışarıda saygınlığının arttığını söylemek bir
aldatmacadır. Kişilerin saygınlığı ile Türk halkının ve
Türkiye'nin saygınlığını karıştırmamak gerekir. Tür-
kiye'nin 9 yıl içerisinde AT'ye gireceğini söylemek ya-
lancılıktır. Bunu, "AT'ye gireriz" diyenler de çok iyi bil'h
yorlar, ama Türkiye'de bilmezlikten geliyorlar.
Sayın Ekmekçi, biz nereye gidiyoruz? Bizi, gittiğimiz
yere kimler götürüyor? Nasrettin Hoca bugün dirilseydi,
şöyle Türkiye'ye bir bakar, kavuğunu başından çıkarıp
içine eder, sonra da birilerinin kafasına geçirirdi. Güldü-,
ren Hoca, bu sefer ağlayarak yeniden ölürdü..."
BULMACA
1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA:
1/ Talip Apaydın'ın. 1992
Orhan Kemal Ödülü'nü
kazanan. romanı. 2/ De-
re, çay... İyilik. 3/ Askın-
tı, başbelası... Bir nota. 4/
Avustralya'da yaşayan
bir cins devekuşu... Arap
abecesinde yatık olarak
yazılan bir yaa türü. 5/
iki kaş arası... Bir işi yeri-
ne getirme. 6/ Reçine...
"Sırat kıldan incedir, kı-
lıçtan keskincedir/Vanp
anın üstüne —"ler yapa-
sım gelir" (Yunus Emre). 7/ Mak-
bul bir sıcak ülke mevyesi. 8/ Şözü
boş yere uzatma... Halk müziğine
özgü telli bir çalgı. 9/ Geçinmek
için gerekli olan şeylerin tümü.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Ahmet Kutsi Tecer'in bir tiyatro
yapıü. 2/ Yoğurt, pekmez gibi ko-
yu şeyleri suyla inceltmek... Bir
cetvel türü. 3/ Bilyeli yatak. 4/ Ta-
kımlar grubu, küme... "— ki De-
güstasyon'a gelmez/ Balıkpazan-
na hiç gelmez" (Orhan Veli). 5/ Birim... Konya ilinde bir baraj.
6/ Çocuğun eğitim ve öğretimiyle ilgili erkek bakıa... Hayvan-
lara vurulan damga. 7/ Bir seslenme ünlemi... Erkeklar arasın-
daki cinsel ilişki. 8/ Şürde uyaklardan sonra yinelenen aynı
anlamdaki sözcük ya da eklere verilen ad... Uyanık, gözü açık.
9/ Hayvan ağılı... Radyumun simgesi.
SEVtŞMENtN GÜDÜKLÜĞÜ
VE YÜCELtĞl
Melih Cevdet Anday
2. bası 20.000 liıa (KDV içinde)
Çağdof Yaymlan Türkocağı Cad 39-41 Cağaioğlu-lstanbul
ödeadi gönderibncz.