09 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12OCAK1993SAU DIZIYAZI Kim korkar radyasyondan ŞÜKRAN KETENCİ -3- Konuşandeğilsusan Türkiye Gerektiği zamanlarda sesini hiç çıkaramamış olan bilim bugün nasıl ortaya çıkıp da çok fazla söz söyleyebilecek! Yurt dışına ıhraç edilen fındıkta radyasyon çıkıp da ıhracat durdurul- duğunda Türkıye'de radyasyon kir- lenmesıne ilişkin hiçbir bilgiye sahip değildik. Fındık üreücisi ve ihracatçı- sı kaygılı gelişmeleri bekliyordu. Fın- dıktaki radyasyon kirlenmesi olayı ûzerine Türkiye'den hiçbir resmi açı- klama yapılmıyordu. Ancak yörede görüştüğümüz büyûk üretici ve ihra- catçı fırmalar, gayn resmi olarak elle- rindeki fındığın radyasyon miktar- lannı biliyorlardı. Kılolarla ve her gûn fındık yenmiyeceğİne göre, çok da kaygılanacak bir durum yoktu. Hele de yurt dışındakı kullanımı ağırhklı çikolata sanayii ve kunıtul- muş çerez yenmeye yönelik olduğuna göre, ambargonun biraz da ticari ve ürünü ucuza kapatma hesaplanna dayandığı imajıru venyordu. Bu ölçü- ler içinde geçtiğimiz haftalarda döne- min bakaru Cahit Aral ile Rus Elçisi Albert Çemişer arasında geçen tartı- şma, çok fazla bilim dışı, gerçek dışı bir polemik olarak kalıyor. Ne bizim kilosunda 1500 bekerele kadar kirlen- miş fındığı onlara ihraç ederek, Çer- nobil'den uğradığımız zarann acısını çtkarmamız söz konusu, ne alanlann kandınlması. Fındıkta radyasyon çıkması ile asıl taruşüması gereken konu Türkiye'- deki kirlenme olmalıydı. Kabuklu fındıkta 1500 bekerele kadar radyas- yon birikimi yapan olay ne idi? Devlet sustu, bilim sustu. Özel, gayn resmi bügilendirmelerden mayısta, fındığın çiçek açma mevaminde bulutla gelen 38 ıııilyoıı kilo çayaneoldu?Türkiye Atom Enerjisi Kurumu es- ki başkanı Ahmet Yüksel Özemre kendi emn ile kırk küsur depda emni- yet altına alınan, 12 bın 500 bekerel ûstünde radyasyon yûklü 58.078 ton çayın, 30 aralık 1986 tanhi ile yok edılmcsini istediklerini açıkhyor. Radyasyon Sağlığı Bilimi'nin ahlaki ilkesi olan "ALARA Prensibi"uya- nnca. halka ıçirilmeyecck çaylann ımha karan, insan sağlığını hiçbir bi- çimde tehlikeye sokmayacak koşul- larda ortadan kaldırma anlamına ge- liyor. özemre kurallara uygun tek "imha" yönteminin de ancak gömme olacağı konusunda da görüş birüğine vardıklannı vurguluyor. Sonra ne oluyor? •Yine Özemre'nin yazıh açılamasın- dan izlemeye dcvam ediyoruz... Bir yıl gecikmeii özemre'nin 30 aralık tarihi ile dö- uc!T"r\ sorumlu bakanı Cahit Aral'a ulaşürdığı yazı, yüksek radyasyonlu çaylann imhası, biryıh aşan birgecik- me ile, ancak 19.1.1988 tarihli Resmi ıGazete'de yayınlanarak karara dö- nûşüyor. 30 Aralık 1986 tarihi ile kul- lanılmamak üzere depolara alınmış 58 bın ton çaya aradan geçen yıl için- de birşeyler olmuş olacak ki, Resmi Gazetenin radyasyonlu çaylann yok edilmesı karannda 44.773 tondan söz ediliyor. İşin içinde bir terslik olmab •ki, bu kez 141 gün arayla, 8.6.1988 ta- rihli Resmi Gazete'de yayınlanan bir karar daha çıkıyor. Hükümetin ikinci karannda "...TAEK'ce kullanımına ,izın verilmeyen 1986 ürünü 13.297 ton çayın imha edilmcsine..." denili- yor. Bflmecenin bugûnû Depolara 58.078 ton olarak alınan yûksek radyasyonlu çaya ne oldu? •önce 44.773 ton, sonra 13.297 ton tolarak iki ayn imha karan neden çık- ü? İmha karannın neden önce bir yıl, sonra 141 gün bekletıldıkten sonra iki <kez ahnıp, yürürlüğe sokulmasına ge- rek duyuldu? Bu karmaşık bilmece- nin bir de bugünü var: Şimdilerde •toprak altına hala gömülü sayılamı- yacak, depolanmış çaylann 22 bin ton olduğu söyleniyor. Hangisi doğ- Tru? Biz yaruünı bilmiyoruz. Ancak bi- Tilerinin hesap vennesi gerektiğini de düşünüyoruz. Ne dersiniz? Radyas- yonhı çaylann bugünlerde söylenen rakam doğruysa yansından fazlası, buhar olup uçtu mu? Yoksa bulaşan radyasyonun özelliğini alıp görün- mez, bilinmez olup birilerine mi kanştı?Hiç merak etmeyin, ne oldu- ğunun açıklanması anlamında gö- rünmez, bilinmez. ancak gittıği yer çok iyi biliniyor. Neresi mi? Bizim mi- demiz tabii ki? Elbette yok olan kuru çaylan yemedik. Çaydanlığımıza ko- yup, bir güzel demJeyip. afiyetle içtik. Buradyasyonluçay vurgunundan, en çok gecekondu özel çay işletmelerinın zengin okJuklan söylentileri yörede çok yaygın. Anlaşılan radyasyonlu çayı içmek saklamaktan kolay olu- yor. Yurtdışında İ n g i l i z c e nasıl öğrenilir? FİGENATALAY HÜRRİYETUYMAZ -10- British Couneil denetimli okullar Language Studies Intemational Ltd 13 Ventnor Villas, Hove, EastSussexBN33DD Tel: 9.9.44 273 72 20 60 faks: 9.9.44273 746341 Başvuru: Mr Fionnbarr Kelly Haftahk kurs ücreti: 135-325 pound The Lewis School of English 31 Palmerston Road, Southampton SO1 İLL Tel: 9.9.44 703 22 82 03 faks: 9.9.44 703 23 13 95 Başvuru: K..M. Levvis Haftalık kurs ücreti. 63.66-90 pound Linguarama 1 Elm Court, Arden Street, Stratford-Upon-Avon Warwickshire CV37 6PA Tel: 9.9.44 789 29 65 35 faks: 9.9.44 789 26 64 62 Başvuru: GeofTMonaghan Haftahk kurs ücreti: 200-400 pound Living Language Centre Highcüfie House^Clifton Gardens, Folkestone, Kent CT202EF Tel: 9.9.44 303 25 85 36 Jaks: 9.9.44 303 8514 55 Başvuru: Mr Ewen Mackenzie Haftalık kurs ücreti: 163 pound Radyasyonlu çayıiçirmesi kolay, yok etmesizorolduBaşta Aziz Nesin olmak üzere, mizah yazarlanmız, çızerlerimız, tiyatroculan- mız, ûlkemizin bu anlamda çok zengin olduğunu vurgu- layıp dururlar. Konu ve kay- nak bulmakta hiç güçlük çekmediklerini aniatırken ne demek isterler acaba? Şimdi size "130 bin ton radyasyon]u çayı 1.5-2 yılda kolayca içtik, ancak kalan 22 bin tonu 5 yıldır yok et- menin bir yolunu bulup. be- cereraiyoruz" desem alay mı etmiş, yoksa bir olguyu mu sadece saptamış olurum? Ciddi ciddi olanlan anlata- bilmek için yine dönemin Türkiye Atom Enerjisi Ku- rumu Başkanı Prof. Ahmed Yüksel Özemre'nin, gectiği- miz haftalarda yaptıjı; aalı açıklamayı kaynak obrak değeriendirelim... Sayın Özemre'nin açıkla- masından, cayla ilgili önlem- lerin. ölçümlü harmanlama yapılarak çayda radyasyon sınırlamasına gjdilnîesinin. ancak ekim ayından sonra gündeme geldiği ortaya çıkı- yor. Mayıs- ekim arasındaki çay üretiminde, söylenmi- yenden ortaya çıkan. rad- yasyon üzerinde durulmadı- ğı oluyor. Türk piyasasın- dan, 60 bin-80 bin bekerelli çaylan içmernemizi, bize as- La en kaliteli sürgün olan mayıs sürgününden, kanştı- nlmadan çay verilmemesine borçluyuz. iyi ki Çay-Kur yıllardır, Türk halkına eskı kalitesiz çayla yeniyi har- manbyarak paketleme yapı- yormuş. özemre TAEK'nin uz- manlannın denetiminde ya- pılan harmanlama işlemleri ile ılk ay piyasaya 12.500 be- kerel düzeyinde. ikinci ay 8 bin bekerel ve üçüncü aydan iübaren de 3000 bekerel rad- yasyon içeren çay sürüldü- ğünü açıkbyor.(Ekim- kasım- aralık) Açıklamasına çayın fevkalade düşük bir radyasyon icermesi beklen- dığinden bu 58.078 ton ça- yın radyasyon Sağlığı Bi- limi'nin ahlaki prensibi olan ALARA Prensibi uyannca halka intikal ettirilmeyip im- ha ediünesine, 2)ÇayIann en uygun imha işleminin ise TAEK tarafından vaz edil- miş olan4 kritere uyan yega- ne imha şekli olan gömül- mek suretiyle imha olduğun- da ittifak hasıl oldu. Durum • Olanlan ciddi ciddi anlatabiimek jçin, gelin dönemin Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Prof. Ahmed Yüksel özemre'nin, geçtiğimiz haftalarda yaptığı yazıh açıklamayı kaynak olarak değeriendirelim... aynen şu cümlelerk devam ediyor: "Bütün bu işiemlerden sonra Çay-Kur'un depola- nnda 12.500 bekerekkn da- ha yüksek bir radyasyon dü- zeyine sahip 58.078 ton çay kalnuş olduğu tespit edildi. Bu çaylar benim emrimle kırk kusur depoda emniyet altına ahndı. Benim riyase- timde TAEK Radyasyon Sağlığı ve Güvenliği Dairesi bu ça>lann akıbeti bakkı- nda bir ay incelemeler yapu. Sonunda: 1)1987 ürünü TAEK Başkanı olarak be- nim gizli bir yanmla 30 ara- lık 1986'da sayın Cahit Aral'a takdim edildi. Türkiye 1986'da Avrupa'- ya 60 bin ton çay ihraç ede- bilecek düzeye gelmişti. Ama Avrupa çay piyasası- nın %80'den fazlası bir AT ülkesınin elinde idi. Ve bu ülke gayet tabii Türkiye'nin kendi pazanndan bir pay kapmasını asla istemiyordu. Çemobil kazasından sonra Türkiye'de bir bardak çayda kopartılan fırtnada bu ülke- nin dahli var mıdır, yok mu- dur doğrusu iyi bir inceleme konusu olurdu. Ama sami- mi kanaaum odur ki Çemo- bil kazasından sonra Türk çayı bililtizam rezil ettirii- mek istenmiştir. Çünkü Türk çayı Avrupa'da Hind çayına rakib olabilecek dü- zeye yaklaşıyordu." Herşey çok açık değil mi? Mayıstan- ekime, kendi akı- şı içinde önlemsız üretim. Ekimden sonra haklılığı ve ınsanımız açısından sağlıklı- lığı çok tarüşma götürür ta- van radyasyonu ölçülü bir üretim. Ve ancak aralık ayı sonunda insan sağlığı göze- tildiği için değil, ihracat ya- pılamadığı, nasüsa üretim fazlası ortaya cıktığı için, hiç değilse en radyasyonlulannı imha etmeye yönebk bir ka- rar. Tabii piyasadan ürün toplatmadan. yeni üretime yönelik bir karar en az bir yıl daha piyasada radyasyonlu çay satılması anlamını taşı- yor. Bu arada radyasyonlu çayın içilmesine karşı çık- mak, Türk çayını sabote et- mek, başka ülkelerin çıkar- lanna hizmet etmek ile eş an- lamlı oluyor. Radyasyonlu çaylann tümünün halka ıci- rilememesinden adeta ha- yıflanüıyor. Kara mizah ör- neği gelişmeler burada bit- miyor elbet. 58.078 ton 12.500 bekerel üzerinde kirli çaytn imha karan ile birlikte ikinci bir fasıl başlıyor. Ingiltere 9 deki au pair acenteleri Uzmanlar, gençleri "Araya acenteleri koymadan da kendi olanaklanyla yurtdışına çıkabile- cekleri" konusunda uyanyor. British Council'ın sözkonusu bstesindeki acenteler, au pair adayından değil, ıngiliz aileler- den ücret alıyor. Fullbright lstanbul Müdürü Sûreyya Ersoy ise, acentelerin sağladığı olanaklan gençlerin kendi imkanlanyla da elde edebi- leceklerini düşünüyor. Gençlerin yabancı dillerini geliştirmeleri ve farkh bir külturü tanımalan açı- sından au pairlik olayına olumlu bakan Ersoy,"Son yıllarda özel- likle tstanbul'da birçok fırma ve acente bu konuda çahşmaya baş- ladı. Bunlar aynı zamanda ABD ve lngiltere'deki okullann temsil- ciliğini yapıyorlar. Aslında, bir ücret mukabilinde öğrencinin kendisinin de yapabileceği bır hizmettir bu. Öğrencinin böyle bir hizrnete ihtiyacı yok" diyor. Ingiliz Turizm Dairesi tarafın- dan hazırlanarak British Couneil aracılığıyla dilcyenlere verilen ln- giltere'deki au pair acenteleri nin ad ve adresleri: At Your Service 67a Brent Street London NW4 2EA Tel: 9.9.44.81.203 68 85 Faks: 9.9.44.81.203 40 04 Başvuru: Sandra veya Helen Au Pair Company 33 The Comyns Bushey Heath HertfordshireWD21HN Tel: 9.9.44.81.950 04 33 veya 3125 Au Pairs of Surrey, Engiand Buddenbrook 15 Stewards Green Road Epping EssexCM16 7BX Tel: Epping 9.9.44.378.56 01 80 Başvuru:Christine Martin Avalon Agency 2nd Floor 30 Queens Road • British Council'ın, aşağıda tamamıru verdiğimiz bstesin- deki acenteler, ücreti au pair adaymdan değil, Ingiliz aile- lerden alıyor. Brighton EastSussexBN13XA Tel: Brighton 9.9.44.273.26 866 Başvuru:Sheena Tucker Bees Knees Agency 296 Sandycombe Road Kew Gardens Richrnond Surrey TW9 3NG Tel:9.9.44.81. 876 70 39 veya 948 5134 Başvunı:Simone Crane Euro-Pair Agency 28 Denvent Avenue Pinner Middksex HA5 4QJ Tel:9.9.44.8l.4212100 Faks:9.9.44.81.428 6416 Başvuru:Christiane Burt Euroyouth 301 Westborough Road Westcüff Southend-on-Sea EssexSSO9PT Tel: 9.9.44.702.34 14 34 Telex:9.9.44. 99450 CHA- COMG(EUROYİçin) Başvuru: Bayan R. Hancock Fiola Agency Mayfıeld Drive Pinner Middlesex HA5 5QT Tel:9.9.44.81.86645 05 Başvuru:Bayan H.Budd Ianda Au Pair Agency 501aWalmarHouse 296 Regent Street London VV1R5HB Tel:9.9.44.71.580 1949 Faks:9.9.44.71.323 93 36 Başvuru: S.Aarons Jacksons Au Pair Agency Eden Lodge Tilford Farnham Surrey GU102EB Tel:Frensham 9.9.44.25125. 2163 Başvuru:Zan Ward Jill A Holüday Au Pairs 15 Boxgrove Avenue Guildford Surrey GU1 1XG Tel.Guildford 9.9.44.483.63 447 Başvuru: Jill A Holüday SÜRECEK kirlenmenin buna yol açtığını ancak öğrenebildik. Fındık çiçeğindeki kir- lenme böyle bir sonuç yarattıysa, dö- nemin bütün bitki örtüsü ne ölçüde kirlendi? Bugünkü bilgilerimizle dü- şünebildiğimiz. zamanında Trakya'- da insanlann açık havada dolaşma- malan, hayvanlannı otlatmamalan yolundaki uyanlann, çok daha ciddi- si ile Karadeniz yöresinde yapıhnış ol- ması gerektiği ve yapılmadığı gerçîeği. Fındığı bahar çiçeğinden 1500 beke- rel, çayı işlenmiş haliyle 80 bin beke- rele kadar kirieten birradyasyongeü- şınde, alınmamış çok fazla ciddi ön- lemler var. Düşünün ki fındık çiçeği, çayla bir- likte kirlenen çimlerde hayvanlar ot- ladı ve radyasyon hemen süte gecti. Diyelim ki şimdi iddia edildiğı gibi ge- len bulutlannradyasyonyükü hafıfti, havadan tehlikeli bir kirlenme gelme- dı. Ancak burada teknik bilgilerle ka- fanızı fazlaca kanştırmadan, Cer- nobil'den gelen radyoaktif maddeler içinde, parçalanaraİc kendini yok et- me ömrü kısa olan türlerin önemli ol- duğunu söylemek zorundayız. Ve bunlar o tarihlerde zararlı etkilerini yapıp yok oldular. Biz fındıkta, çayda ömrü uzun olanlan, kalanlan sapta- dık. Kirlenme ne kadar hafıf olursa olsun, önlem alnmaması nedeni ile dönemindeki zararlanrun çok yönlü ve fazla olması bilimsel bir gerçek. O dönemde yöre insanının uyanhnama- sı büyük bir sorumsuzluk. Radyasyonla yaşandı Radyasyon yeniden gündeme kasım ortalannda Almanya'ya ihraç edilen çaylanmızda 60 bin bekerele kadar varan kirlenmenin çıkması ile geldi. Akıl almaz bir biçimde yine sus- ma, yine yalanlama yolu seçıldi. Biz hala Türkiye'nin radyasyon kirien- mesi hakkında hiçbir ciddi bilgjye sa- hip değildik. Fındıkla birlikte radyas- yon olayına bulaşmış olarak herşeyi izlediğimizden, ancak yine özel bilgi- ler çerçevesinde başka kirlenmeleri saptadık. Fındıktan ders alan özellik- le Ege ürünü bitkilerinin ihracatcılan, kendileri özel ölçümler yapünp, ta- van sının aşan ürünlerini ihraç etme- me yolunu secmişlerdi. Oralara kadar uzanan kirlenmeyi, Almanya'da 60 bin bekerelle ölçülen çay skandah- ndan sonra saklamak olabilir miydi? İşte bu nedenle Doç. Semiha Arayıcı'nın çaylarda 45 bin bekerele kadar yüksek radyasyon bulduklan telefon uyananın ardından. aşındır- dığımız bütün kapılar daha da sert bir biçimde kaparuyordu. Çaylan araş- tırdıklannı bildiğimiz birkaç merkez sadece en fazla iki kelimelik açıkla- malarda bulundular."Radyasyon var, çok yüksek" dediler. Ancak ken- dilerine sonnamış kabul etmemizı is- tediler. Konuşan Türkiye değil, susan Tür- kiye tablosu, radyasyonlu çay olayını yurt dışında belgelememiz, yayın kampanyamızdan sonra da değişme- di. Bu kez de Evren, özal, Aral ve Özemre'den başlayan Devlette so- rumlu kişilerin kesin karşı tavn ve çayın içilebilir olduğu savlan, bilimi susturmuştu. Bugünkü tartışmalarda tablo çok mu değişik? Elbette siyasi iktidann değışmış olmasının, aradan çok uzun bir zaman diliminin geçmiş olmasının önemli bir etkisi var. Ancak bu kez de tartışmalar çok yüzeysel, çok sansas- yonel ve bilim dışı boyutlarda. Bilim çünkü hala susuyor. Bu kez belki kor- kudan, baskıdan değil. Söyleyecek sözü olmamasından. Zamanında se- sini çıkaramamış, bilimsel çalışmasını yapamamış bilim, bugün ortaya çıkıp nasıl çok fazla söz söyleyebilir ki! Su- san Türkiye'den konuşan Türkiye'ye geçmek öyle sanıldığı kadar kolay bir iş değil... SÜRECEK Au pair'lik kolay değil Yurtdışında au airlik yaparak yabancı dilini geliştirmek iste- yenlerin işi zor. Çünkü. bu konuda acente ve au pairler, bir- biriyle tamamen çelişen görüşler ileri sürerek, danışanı tam bir şaşkınlığa düşürebiliyor. Yurtdışına au pair olarak gidip gelrniş kişilerin büyük bir bölümü, gidecek olanlara "Sakın ha" derken, bazılan da ısrarla "tavsiye ediyorum" diyor. Türkiye'de pek çok genç yabana dilini geliştirmek için au pair olmaktan başka bir seçenek bulamıyor. Ancak, au pairlerin bugüne kadar kötü olaylarla karşılaşmış olmalan, pek çok gencin bu konuya güvensiz ve kuşkuyla bakmasına yol acıyor. Deneyimli au pairlerin bu konudaki görüşleri ise birbirini tutmuyor. Bundan 4 yıl önce Ingiltere'ye au pair olarak giden Ayla Cebe, "Gençlerin Ingiltere'ye au pairolarak gitmelerini önerir misiniz" sorumuza,"Asla" yanıünı veriyor. Halkla ilişkiler uzmanı Mine Dağlı ise, au pairlik yaparak ingilizce öğrenilemeyecegini savunuyor ve "Dil öğrenmek isüyorsanız, cebiruze 50-60 milyonu koyun ve bir dil okuluna gicün" diyor. ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇt İşte, Cumhuriyet Okuru! Bir okur mektubu kimileyin, öyle yüreklendiriyor ki sı- kıntılanmı unutuyorum. 7 ocak günlü "Ankara Nottarı"- nda, Roma imparatorlarından Caligula'nm konsütlüğe atadığı atının adını kimsenin bulamadığını yazmıştım. Bu konularda çok titiz olan Şiar Yalçın, emekli elçi Sacit Somel, ansiklopedileri karıştırdılar, onlar da bulamadt- lar. Cumhuriyet okuru Osman FuatÖzkılıç'tan, hemen o gün yazdığı mektubu aldım. Şoyle diyordu özkılıç: "Sayın Mustafa Ekmekçi, Cumhuriyet'in bugünkü sayısında çıkan değerli yazn nızda, sözü edilen Caligula'nm atının adı "Incitatus" imiş. Bu, Caligula dan sonra Roma tahtına geçen Clau- dius'un anılarmda belirtilmiş bulunuyor. (Bendeki At- manca çevirinin 162. sayfası) (Aynı eserin 277. sayfasında da Incitatus'un eşinin adının "Penelope" olduğu kaydedilir ve Claudius bu so- nuncusundan "iyi, yaşlı atım" diye söz eder.) Bilvesile selam ve saygılar sunarım." Içimden, "İşte bir Cumhuriyet okuru daha" dedim. Gazetesiyle, yazarıyia bütünleşmiş okur budur. Edindiği bilgi dağarcığıyla, onu tamamlar. Böyfece yalnız gaze- teyle değil, okurlar arasında da bir iletişim kurulmuş olur. Osman Fuat Özkılıç, bunu yazmadan rahat ede- mezdi. Böyle okurlar çok, ben onlarla kıvanç duyuyo- rum. Fransa'dan yazan Dr. Servet Yurdatapan da böyle okurlardan biri: Üşenmemiş, şunları yazmış: ''Saygıdeğer Ekmekçi, Uzur süredir size yazmak istemiştim. Ancak yazma- ma sorumsuzluğum biraz da kişisel yaşamımdan kay- naklanıyor; henüz Fransa'da yeniyim. Fransızcam, muayyen seviyeye geldi. Buraya geldiğimde kullandı- ğım kötü aksanlı Ingilizcemi de çoktan unutmaya başla- dım. Umut ediyorum, size bundan sonra çok yazacağım. Sayın Ekmekçi, çocukluğumdan beri yazılarınızı hep okurum. Sizle birlikte, her sabah yeni şeyler düşünme- nin mutluluğu bir başka şey. Şu domuz olgusu! Ilk kez, siz konuştunuz Türkiye'de! Mesleğim ve meslektaşla- rım için söylemeliyim, siz bizi utandırdınız. Fransa'dan size yardımcı olacağına inanarak meslektaşlanm adına iki kitap gönderiyorum. Fransızca olan kitaplardan birin- cisi (Le Porc), daha çok domuz anatomisi ve patolojisi ile yetiştirilciliği ile ilgili. Ikincisi (Le Livre De Cochon): Domuz etinin Türk mutfağında nasıl kullanılabileceğine yardımcı olacak. 65 çeşityemek tanımını içeriyor. Ozel- likle size, 125. sayfadaki "£inli domuz kulakları- oreilles a la Chinoise"ı salık vefıyorum. 18. sayfada da ilginç şeyler yazıh. Sayın Ekmekçi, bilimsel olarak yenilmeyen et yoktur. Bilimsel açıdan bazı etler yenmez diyenler varsa, bun- lar yalan söylüyorlardır. Türkiye'de tüm sorumlu ve bilir kişiler, basmda ve TRT'de domuz etinin niçin yenileme- yeceğini ya da yenileceğini 21. yy eşiğinde tartışmak zorundadırlar. Domuzlu bir dünyada, domuzsuz yaşa- namaz herhalde. Insanlığın ve teknolojinin gelişim sü- reci içerisinde, insanlar her zaman yeniprotein kaynak- ları aramaya zorunlu olmuşlardır. "Gizli açlığın" semp- tomlarını (belirtilerini) taşıyan insanlarımızın yaşadığı ülkede, domuz etinin yenilmemesi ya da domuzun üre- tilmemesi, kuşkusuz Türkiye'nin gelişmişlik oranıyla il- gilidir. Türkiye'de 12 Eylülle birlikte, Türk veteriner he- kimlehnin, Türk halkı için üretim yetenekleri dejenere ettirildi; Türk halkı için koruyucu hekimlik sorumlulukları öteki demokratik kurum ve kuruluşlarda olduğu gibi bu- dandı. TOKB'de teknik ağırlığı olan insanlann yerine ti- cari ağırlığı olan insanlar söz sahibi oldular. Sonuçta, Türk halkı, insan sağlığına zararlı olan maddeleri kolay- ca tüketiyor, öyle değil mi? Eğer ''Hayır'' diyenler varsa, Türkiye de kaç tane insan Kistehydatik'ten (Echinoco- cus) hasta olmuştur? TOKB, Türkiye'deoperasyonyapı- labilen hastanelerden, çeşitli nedenlerle ameliyat olan insanlann yüzde kaçının bu kisti taşıdığını araştırmasını tavsiye ederim. Çıkan sonucu AT duymasın, aksi halde adama gülerler. Avrupa ülkelehnde bu hastalığın bir in- sanda çıkması, gazetelere manşet haberdir. Sayın Ekmekçi, domuz diğer evcil hayvanlara göre üremesi ve üretilmesi daha kolay ve daha ucuz. Domu- zu dış ülkelere satıp döviz kazanabiliriz. Özellikle Türk sucuğu, salam ve sosisi için domuz eti, diğer evcil hay- vanlann etine göre daha uygundur. Bunlarm ihracıyla birlikte, Türk mutfağı dışarıda daha iyi tanıtılacaktır. Sayın Ekmekçi, size birazcık da başka konutarı yaz- mak istiyorum; yurtdışında kaldığım sürece Avrupa ül- kelerinin büyük bölümünü gördüm. Anlıyorum ki Tür- kiye'nin dışarıda saygınlığının arttığını söylemek bir aldatmacadır. Kişilerin saygınlığı ile Türk halkının ve Türkiye'nin saygınlığını karıştırmamak gerekir. Tür- kiye'nin 9 yıl içerisinde AT'ye gireceğini söylemek ya- lancılıktır. Bunu, "AT'ye gireriz" diyenler de çok iyi bil'h yorlar, ama Türkiye'de bilmezlikten geliyorlar. Sayın Ekmekçi, biz nereye gidiyoruz? Bizi, gittiğimiz yere kimler götürüyor? Nasrettin Hoca bugün dirilseydi, şöyle Türkiye'ye bir bakar, kavuğunu başından çıkarıp içine eder, sonra da birilerinin kafasına geçirirdi. Güldü-, ren Hoca, bu sefer ağlayarak yeniden ölürdü..." BULMACA 1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA: 1/ Talip Apaydın'ın. 1992 Orhan Kemal Ödülü'nü kazanan. romanı. 2/ De- re, çay... İyilik. 3/ Askın- tı, başbelası... Bir nota. 4/ Avustralya'da yaşayan bir cins devekuşu... Arap abecesinde yatık olarak yazılan bir yaa türü. 5/ iki kaş arası... Bir işi yeri- ne getirme. 6/ Reçine... "Sırat kıldan incedir, kı- lıçtan keskincedir/Vanp anın üstüne —"ler yapa- sım gelir" (Yunus Emre). 7/ Mak- bul bir sıcak ülke mevyesi. 8/ Şözü boş yere uzatma... Halk müziğine özgü telli bir çalgı. 9/ Geçinmek için gerekli olan şeylerin tümü. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ahmet Kutsi Tecer'in bir tiyatro yapıü. 2/ Yoğurt, pekmez gibi ko- yu şeyleri suyla inceltmek... Bir cetvel türü. 3/ Bilyeli yatak. 4/ Ta- kımlar grubu, küme... "— ki De- güstasyon'a gelmez/ Balıkpazan- na hiç gelmez" (Orhan Veli). 5/ Birim... Konya ilinde bir baraj. 6/ Çocuğun eğitim ve öğretimiyle ilgili erkek bakıa... Hayvan- lara vurulan damga. 7/ Bir seslenme ünlemi... Erkeklar arasın- daki cinsel ilişki. 8/ Şürde uyaklardan sonra yinelenen aynı anlamdaki sözcük ya da eklere verilen ad... Uyanık, gözü açık. 9/ Hayvan ağılı... Radyumun simgesi. SEVtŞMENtN GÜDÜKLÜĞÜ VE YÜCELtĞl Melih Cevdet Anday 2. bası 20.000 liıa (KDV içinde) Çağdof Yaymlan Türkocağı Cad 39-41 Cağaioğlu-lstanbul ödeadi gönderibncz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle