Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 EYLÜL1992 PAZARTESI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMÎ
Çiftçinin geliri
azaldı
• ERZLRUM(AA)-
Türkiye Ziraat Odalan
Birliği'(TZOB) Başkanı Erol
Baraz, Türk çiftçisinin milli
gelirden aldığı payın lOpuan
düştüğünü belirterek
çiftçinin çağın gerisine
itildiğini söyledi. Baraz,
4çifıçinin l980"dcnönce milli
gelirden aldığı payın yüzde
27dolayında olduğunu,
günümüzde ısc bu rakamın
yüzde I7'leredüştiiğünü
söyledi.
Kamuda öncelik
Ege'nin
• ANKARA (ANK A) - Özel
sektörgibi kamu kesimi de
yatınm harcamalannda
önceliği Ege'ye veriyor. Yılın
ilk yansında en fazla
harcama bu böleedeki
yatınmlara yapıîdı. Ege
Bölgesi. kamu yatınmlanna
yapılan harcamanın
öngörülen toplam ödeneğe
oranında da ilk sırada yer
aldı. Ocak-haziran
döneminde Ege
'Bölgesi'ndeki kamu
yatınmlanna bir trilyon
755.2 milyar liraharcandı.
Yılın tümü için öngörülen 4
trilyon 889.2 milyar liralık
revize ödenek tutanna göre
yüzde 35.9 oranında bir
nakdi gerçekleşme sağlandı.
Bunun bölgelere göre en
yüksek nakdi gerçekleşme
oranı olduğu belirlendi.
Enerji tasarrufu
• ANKARA (AA)-Artan
ihtiyaç ve maliyetler
karşısında. enerjinin
tasarruflu kullanılması
konusuönplanaçıkarken
ekonomik kalkınma ve
sosyal refahı engellemeden.
lüketilen enerji miktannın en
aza indirilmesi yoluyla
yapılabilecek tasarrufun
tutan "trilyonlarla"
hesaplanıyor. Bu kapsamda.
Türkiye'de sanayi kesiminde
hiç yatınmsız ya da az bir
/atmmla yüzde 20 oranında
enciita^ ,TI. pctansiv
bulunuvor.
Baraka bankalar
tehlikede
• ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu)-Erzincan"da deprem
sonrası barakalarda
, faaliyetlerini sürdüren
, bankalann durumu
tehlikede. Erzincan Valisi
Recep Yazıcıoğlu. hizmet
binalannı onannayan ya da
yapmayan bankalann
barakalarda çahşmasını
yasaklayacak. Valinin.
baraka bankalan yasaklama
gerekçesi, "güvensizlik".
Konfeksiyoncular AT ile kasımda masaya oturacak
Kotada hunut'görüşmesi
ESİN SUNGUR
Türkiye AT ile yapacağı kota
görüşmelerinde "göle maya ça-
lacak." Tekstil \e konfeksi>on
ticaretinin serbest bırakılmasını
öngören GATT Uruguay Ro-
undu goruşmelerinin hâlâ biiı-
rilememesi ve geeici bir süre için
uzatılan Çok Elyaflılar Anlaş-
ması'nın süresinin bitmesi Tür-
kiye"nin AT ile yapacağı görüş-
melerde baz alacağı bütün ku-
rallan kaldırdı. Bu kuralsızhk
Türkiye kotalannın ya çok
yüksek ya da çok düşük kalma-
sına neden olabilir.
1986 yıhnda başlayan GATT
Uruguay Round'u görüşmele-
rinin 1990 yıhnda bitirilmesi ta-
sarlanmıştı. Tanm. fıkri mül-
kiyet. uluslararası yabancı yatı-
nmlar ve tekstil ticareti konula-
nnı kapsayan görüşmelerde
tanma sağlanan devlet desteği
ülkeler arasında anlaşmazlık
yaratü. Tanm konusunda anla-
şamayan ülkeler, tekstil ve kon-
feksiyon ticaretinin serbest bı-
rakılmasını öngören Dunkell
Raporu'nu ise onayladılar. An-
cak bu rapor Round görüşme-
lerinin tamamlanması halinde
uygulamaya girecek. Rapor ge-
NE NEDİR / URUGUA Y RA UNDU
8 dünya turu
GATT (Tarifeler ve Ticaret Genel Anlaşması). 1948 yıhnda
yaşama geçti. Dünya ticaretini serbestleştirmeyi amaçlayan
bu anlaşma kapsamında şimdiye kadar 8 dünya turu (Round)
düzenlendi. 1986yıhnda başlayan Uruguay Round 15ayn
konunun çözümlenmesini amaçlıyor. Bukonulararasında
tanm ve hizmetler sektörlerindeki ticaretin serbestleştirilmesi.
fıkri mülkiyet, uluslararası yabancı yatınmlar, tekstil ve
konfcksiyon ticaretinin serbest bırakılması bulunuyor. 1990
yıhnda Brüksel'de bitmesi tasarlanan Uruguay Roundu,
tanm sektörüne sağlanan devlet desteği konusunda ülkelerin
anla^amaması nedeniyle hâlâ tamamlanamadı. 1992 yılıntn
tamamı ABD ile AT arasında tanma sağlanan desteğin
boyutuna ilişkin lartışmalarla geçti. ABD, AT'nin tanm
desteklerini azaltarak, pazannı dış ürünlereaçmasını isterken
AT bu isteği geri çeviriyor.
çerlilik kazanana kadar tekstil
ticaretinin boşlukta kalmama-
sını düşünen ülkeler, 1974 ta-
rihli Çok Elyaflılar Anlaşmasf-
nın süresini 1993 yılbaşına ka-
dar uzatülar. Uruguay Round"-
unun yılbaşına kadar tamam-
lanmaması halinde Çok El-
yaflılar Anlaşması da yürürlük-
ten kalküğı için 1993'te tekstil
ve konfeksiyon ticaretine ilişkin
düzenleme bulunmayacak.
AT ile kasım ayında masaya
oturacak olan Türkiye. bu boş-
luk ortamında kotalann ticaret
tamamen serbestmiş gibi çok
yüksek miktarlarda belirlenme-
sini isteyecek. Uzmanlar Tür-
kiye'nin bu talebinin kabul edil-
me şansı olabileceğini belirte-
rek, "Ancak aksine bir gelişme
de olabilir. AT. kotalann aynen
veya çok az bir artışla devamı-
na da karar verebilir" dediler.
Birçok tekstil üreticisi ülke ile
birlikte Türkiye'nin de umudu-
nu bağladığı Dunkell Raporu,
dünya tekstil ve konfeksiyon ti-
caretinin. 10 yıllık bir geçiş dö-
neminde tamamen serbestleş-
mesini öngörüyor. •"Ürün" ve
"Kotalar" için iki ayn bütün-
leştirilme.yaklaşımını kapsayan
geçiş döneminin ürün büıünleş-
tirilme_ine ilişkin kurallan :
- Yapılan bütün düzenleme-
lerde ülkelerin 1990 yılındaki
tekstil ve konfeksiyon dışahmı
esas alınacak.
-Geçiş döneminin başladığı 1
Ocak 1993 tarihindc ülkeler
1990 yılındaki dışahmlannın
yüzde 12"sini GATT kurallan
içinealarak serbestleştirecekler.
-1 Ocak 1996'da, 1990 dışalı-
mının yüzde 17'si serbestleştiri-
lecek.
-1 Ocak 2000'de, 1990 dışah-
mının yüzde 18'i serbestleştiri-
lecek.
- I Ocak 2OO3'te tekstil ve
konfeksiyon ticareti tamamen
serbest bırakılacak.
Kota bütünleştirilmesi yak-
laşımı ise Çok Elyaflılar Anlaş-
ması'nda yüzde 6 olan yıllık
kota artış oranının aşama aşa-
ma yükseltilmesini öngörüyor.
Buna göre genel kota artış
oranlan 1993-1995 yıllan ara-
sında yüzde 6.69.1996-1999 yıl-
lan arası yüzde 8.7 ve 2000-
2002 yıllan arasında yüzde
ll.05olacak.
Turizm Bakanlığı ve sektör temsilcileri Turizm Bankası için el ele
Tiırbank yeniden kurulacak
• Turizm sektöründeki yatınm, işletme ve pazar-
lama faaliyetlerinin fınansmanını sağlamak ama-
cıyla, Turizm Bakanlığı ile sektör temsilcilerinin or-
tak olduğu Turizm Bankasf nın yeniden kurulması
konusunda prensip karan alındı.
GÜNEŞ GÜRSON
ANKARA - Turizm Ban-
kasf nm yeniden kurulması
lündeme geldi. Turizm sektö-
! uiideki fınansman yapısını ku-
rumsallaştırmak amacıyia Tu-
rizm Bakanlığı ile sektör temsil-
cilerinin ortak olduğu Turizm
Bankası'nın (Turbank) yeniden
kurulması kararlaştınldı. Ban-
kanın. sigorta şirketi veriskser-
mayesi şirketini de içeren bir fı-
nans yapısına göre örgütlenme-
si planlanıyor.
Turizm yatınmlanna yapıla-
cak teşviklerin kullarulmasına
aracıhk etmek ve yönlendirmek
üzere gündeme gelen Turbank,
125 milyar lira sermaye ile ku-
rulacak. Turbank kurulunca ilk
aşamada, Turizm Bankası'nın
1989 yıh sonunda kapatılarak
Kalkınma Bankasf nadevredil-
mesi nedeniyle yanm kalan 120
bin yatak kapasiteli yatınmlar
tamamlanacak. Turbank'ta
Türkiye Seyahat Acentalan
Birliği. Türkiye Otelciler Birli-
ği, Turizm Yatınmcılan Der-
neği. Rehberler Derneği, Ya-
tınm ve Marina Işletmecileri
Derneği. Yurtdışındaki Tur
Operatörleri ve OLEYİS. yüz-
de 90. Turizm Bakanlığı da
yüzde 10 oranında sermayede
pay sahibi olacak.
Kalkınma ve yatınm bankası
olarak yapılanması öngörülen
Turbank'ın kurulmasıyla "Tu-
rizm gelirlerinin sektör içinde
değerlendirilmesi ve önümüz-
deki dönemde vapıla^ak >atı-
rımların finansmanınm banka
tarafından yönlendirilmesi" he-
deflenivor. Türkive'de lurizm
sektöründeki hızlı büyümenin
yarattığı bir gereksinime para-
lel olarak kurulması gündeme
gelen Turbank'ın, sektörün dış
talep gelirleri ile yatınm ve işlet-
me gelirlerinin birlikte düşünül-
düğü bir finans yapısına sahip
olması düşünülüyor. Turizm
Bakanlığı. bankanın kurulma
gerekçesini ve yapılanmasını
içeren bir tasanyı, geçen hafta
sektör temsildlerine iletti ve on-
lann da görüşlerini a!dı. 16 ev-
lülde bakanhk ve sektör temsil-
cilerinin yaptığı toplantıda.
bankanın kurulmasına ilişkin
prensıp kararlan alındı. Ban-
kanın kurulmasına ilişkin yasal
süreçleri işletmek üzere. ba-
kanhkta bir çalışma grubu
oluşturuldu. Buna göre önü-
müzdeki yıl faaliyete geçmesi
planlanan Turbank'ın kuruluş
şeması ve örgütlenmesi şöyle
olacak:
BANKA: Sektör temsilcileri-
nin sermaye ağırhğını olmuş-
turması hedefleniyor. Banka-
nın yatınm. işletmede ihtisas-
laşmış ve aynı zamanda sektö-
rün dış talebine bağlı olarak
mevduat toplayan bir yapıda
örgüılenmesi düşünülüyor.
SİGORTA ŞİRKETİ: Sek-
törde vatırım-işletme faaliyet-
lerinin sigortalanmasına. turist
başına asgari sigorta işlemleri-
nin yapılmasına yönelik olarak
düşünülen sigorta şirketi. ban-
ka ortaklığında sektör temsilci-
lerinin katılımı ile gerçekleştiri-
lecek. Sigorta şirketinin sağla-
yacağı prim gelirlerinin. sektör
içinde değerlendirilmesi hedef-
leniyor.
RİSK SERMAYKSİ ŞİRKF
Tt: Sektorde, serbest giri^
çıkışlann teşvik edilmesi. özgün
projelerin değerlendirilmesi.
ekonomik dalgalanmalara bağ-
lı olarak darboğaza giren sek-
tör işletmelerine uygun rehabi-
lkasyon* imkanı yarattlması,
risk sermayesi şirketi ile hedef-
lenmektedir. Sektör için ortaya
konan yapısıyla, ilk kez faaliye-
te geçecek olan şirket. özgün
projelerin değerlendirilmesinin
yanı sıra yeni yatınm alanlannı
ve projeleri ortaya çıkartacak.
Kültür • Sanat 232 64 26 • 230 21 87
Heyecan,
nuıceıa,
tutku
mücadele.
ISIL O2CENTURK GIZEMU 9IR DUNYİNIN KAPIKRINI AFMUVOR
YON: RON H0WARD FAR AND AWAY
UZAK UFUKLAR
2 ekim'de sinemalarda.
JASONPATRIC JENNIFERJASONLEIGH
\fl\ I I I I I I M 7 . \ M ( k t Rll ( I V1»TO\ un nın/ıjnl.-
UYGUNSUZ
YOLLARIhanetle sadakaun jrasıiKkı bır\frleroV potıs uMuktdnnı unuiıuJar
P 2 EKIMDE SİNEMALARDA. r
REKLAM FhMİ DAĞITIMİNDA
249 50 33
i Sinema
| Tiyatro
| Gösteri
İ 232 64 26
230 21 «7
i STANBUL B!
İ J Ş E H İ R T İ Y A T R O L A R I
EKİM AYINDAN BAŞLAYARAK
Kadıkoy Haldun Taner ^ H Uskudar Musahipzade Celal
Sohnesi (347 14 60) • Sohnesi (333-03 97)
Jean Noe) FENVVICK „ Şeflk 0NAT #
ÖDÜLLER KİMİN ? HUZUNLU BİR
K0MEDİ
Yöneten: Başar SABUNCU
(2-3-4 Ekim)
Tûrkçesı.EsınTaluÇELtKKAN
Yöneten.Hakan ALTINER
(1-2-3-4 Ekim)
Gaziosmanposo Sahnesı (578 60 67)
Gülsün SİREN
AİLE ŞEREFİ
YönetenEngin GÜRMEN (2-3-4Ekim)
BİI.ET SAT1ŞURI28 EYLÛL PAZARTESİ SÛNÜ BAŞLAY ACAKTIR.
GİŞELER.TİYATFO SİŞELERİNİN DIŞINDA VAKKORAMA TAKSİM (MERKEZ) VE
KADIKOY HALDUN TANER (MERKEZ) GİŞEURİNDE DE BİLET SAT1LUAKTA0IR
ON OOUUU BİR TUAK HMNSIZ «t YUNAN ORTAK YAPIMI
Rosa.. (> btr kadın.l Aşkı. dnseUiği ıv şe/kalı
yaşamak isliyıtr Butun kadmlar gibı
Senarıst veY5netmen:IHtnBnİMRosa faan TAnNKUK
Roman Swü MTUI. Yapım UTAFtUİ
« B . ; , «S»
Bakı •:•, M«m
;-.ı-j mrunı
1243 "5 76' •2ÜO--l'5l6 3O-U45-2Mr
ı3389C7Bı 1130-14 15-16 30-1900 2' 30
ı S ü i l ^ ı -2 00-14 15.16 30-1845-J'Ot
ı « 7 4 78ı <215-«3fri645-U0O-2!15
IFA SUNAR
YILIN KOMEDİSİ
TAMP0P0
Yemek, Eroözm, Guldürû ve
Sinema MerakJıları İçin.
BEYOĞLUBEYOĞLU(2S13Z4O)
12.15-14 30-16 45-19.00-21.15
258 69 87
ORTAKÖY KÜLTÜR MERKEZİ
Yunan hakınn yaşadıÇı iraıedi ve
engellenemeyen bir sevdann öykusû
TAŞ YILLAR
Yön PANTALIS VOULGABIS
THEMİS BAZAKA
VENEOİK-En lyi Kaduı Oyuncu
Jüri Özel Ödûlü
SELANİK-En lyi Film, En lyi
Yönetmen, En lyi Kadın Oyuncu
13.00-15.30-18.00-20.30
DEVLET
^ . » ^ TİYATROSU
AKMBUVUK SALON
2515600/254
Cmt: 2).30, Pazor 14 00,19.00
Aziz Nesin
YAŞAR NE
YAŞAR
NE YAŞAMAZ
Yöneten: Kenan Işık
Müzik: Tjmur Selçuk
3,4,10,11 Ekim
AKMKONSERSALONU
25156 00/254
Crn1:l9 30,Pozorl6.00
Patrick Süskind
KONTRABAS
Türkçesi: Hale Kuntay
Yöneten: Metin Belgin
3,4 Ekim
•
.. .. Ira Levin „
OLUM TUZAGI
Türkçesi: Hole Kuntay
Yöneten: Kartal Tibet
10,11 Ekim
TAKSİM SAHNESI
249 69 44
Sal, Çor, Per. Cum: 20 30
Cml: 15.00,20 30, Pazar 15.00
Barbara Schottenfeld
YEDİ KADIN
(Müzilcal Komedi)
Türkçesi: Sevgi Sanlı
Yöneten: Engin Cezzar
6,7,8,9,10,11 Ekim
VILDIZ SARAYl TtYATCtOSU
24969 44-258 30 80
Car, Per, (om: 19.00
Haldun Taner
SERSEM
KOCANIN
KURNAZ KARISI
Yöneten: Semih Sergen
' 1,2 Ekim
•
Aishylos.
ORESTEIA
Türkçesi: Ebru Sonuç
Yön: Mustafa Avkıran
7,8,9 Ekim
AYRia BİLET SATIŞ:
ValıkofoTO Toloim 251 1571
VokkoromaS»adiye:3(0NW
DANNYBLOVER
Kalplerin ahşı
dışarıdan duyuluyor...
Dizlerçözülüyor...
Soluklar tıkanıyor...
Ve sonra çığ gibi
bir kahkaha patlaması!
HüMf
CEİBNNEM SkAHI
-UDUL MICAPON r
30- :4 00-16.30-19 OtW X
W 5
M 00-1130-16 00-1830-21 X
Vucudun % 90'ını oluşturan SU... Ve her an patJamaya hazır.
PIERCE BROSNAN Yön:CHRISTIAN DUCUAY
Q 4 7 H V ) ll.0O-118D-lS.0O-l/-0O-l9.0e-21JU
ıiMun) ıiju-ıuo-MJo-19.00-71.45
151* Htt)
Romanlan iU ünki, ajklan il« bir efvano idi
KlAUSMAHAIIIİANOMJEK-MAThUAMAr
r (33791 » I I2J»M.1S-IUO-HJ»-2IJO
IM>r<«S (247UISI lUO-llD.ltOHlOO-21.45
2. HAFTA
YÖNETMEN DAVID FINCHER
-l (5UXU) 1İJ»-]3JO-1H»11»21JIO
052 0142) 110H4.lS-lt3OIH5-u.15
(S7ÎM39) 1IJN-13J^14.I»Iİ30-21.IS
1347 U1SI 11OO-14JM7 0O.H.1S-21.45
(33600501 I1J3O-IJJO-14.0O-1UH1.15
<
ANAHTAR
Ç.I^ŞAfU-4 (5UHU) II.0H3JO-I6.0O1UO-21.0O
GITARU BLOK FLUT TRIOSU
DünyoSwen«ıfwıy«i-nBikıııüıikdinletisi BwCunwSoQl:18.00'de
Sinema • Tiyatro
Gösteri
DÜNYA EKONOMÎSINE BAKIŞ
ERGtN YILDIZOĞLU
Krtzin Etkileri Yayılmaya Devam Ediyor
Dünya para piyasalarında
yaşanan kriz Avrupa Birliği-
nin tem.3İ taşlarından bıri
olan ortak para birimine ulaş-
mayı belirsiz bir tarihe ertele-
di. Avrupa Para Birliği'nın ge-
leceği, Danimarka'nın Ma-
astricht'i reddetmesinden ve
ingiltere'nin kendinı uzak-
laştırmasından sonra Alman-
ya-Fransa ittifakının gelece-
ğine bağlı bir hale geldi. Ne
var ki bu ittitakın temelleri-
ninTransa'da ne kadar zayıf
olduğu referandum sırasında
belli oldu. Almanya'da ise he-
nüz belli değil. Ama Alman-
lar'ın yüzde 80'inin referan-
dum istemesı bir şeye işaret
ediyor. Avrupa Birliği'nın
hızla tehlikeye girmesi ile sa-
nayileşmiş ülkeler arasında
bugüne kadar kontrol altında
tutulabilen bir seri gerginlik,
beklentilerın de değişmesine
paralel olarak şıddetlenmeye
başladı.
ERM politik olarak sıkı
kontrol altında tutulan bir
para sistemi idi ve is-
tikrarı için bu kontrolün
devam etmesi gereki-
yordu. Danimarka'nın
Maastricht'i reddetme-
sinden sonra ve Fran-
sa'da hayır kampan-
yasının güçlenmeye
başlaması ile bu politik
desteğe güven azaldı.
Bu durumda şu hayati
sorun gündeme geldi.
"Yaşanmakta olan
ekonomik durgunluk ortamın-
da hangi ülkeler paralarının
değerini sabit tutmak için ge-
rekli yüksek faiz politikasına
daha ne kadar dayanabilir-
ler?" Bu soruya ne yazık ki
Almanya'dan başka kesin bir
cevap vermek mümkün de-
ğildi.
Bunun üzerine para piya-
saları zayıf er.onomılerin
eninde sonunda ya faiz had-
lerini düşüreceklenni ya da
devalüasyona gideceklerinı
düşünerek bu ülkelerin para-
larından kaçıp ABD Doları-
na. Japon Yenı ne ve marka
doğru yöneldiler. İlk etkile-
nen italyan Lireti oldu. isviçre
Kronu ve sterlın, derken
ispanya Pesetası ve Portekiz
Eskudosu aynı akıbete uğ-
radı. Bundan sonrasını önce-
kı hafta ve geçen hafta hep
birlikte yakından i7İpHıi<
Serbest para piyasalarının
ERM'yi ve onun arkasında
yatan politik varsayımları
dağıtmaya başlaması ile bir-
likte dünya ticaretinin de ge-
leceği tehlike altına gırmeye
başladı. Bundan sonra ul-
keler arası çelışkıler derin-
leştikçe korumacılık artacak
ve bu belki de bloklaşmaya
ve dünya tıcaretınde bir da-
ralmaya yol açabılecek. Ser-
best piyasanın kontrolsüz
ışlemesi serbest ticareti tehli-
keye düşürmüştü.
ingiltere, Avrupa para kri-
zinin patlak vermesine kadar
ekonomik ve politik olarak is-
tikrarlı bir sekilde ABD'den
uzaklaşıp Avrupaya yaklaşı-
yordu. Bunun ilk işaretlerini
İngiltere nin dış ticaretinde
Avrupa'nın payının 1970-1991
arasında yüzde 31 'den yüzde
54e çıkmasında ve aynı dö-
nemde ABD'nin payının yüz-
de 13e düşmesinde görebili-
riz. 1984-1990 arasında Ingil-
tere'dekı yabancı sermaye
stoku içinde ABD'nın payı dü-
şerken Avrupanın payının
artması da benzer bir ge-
lişmeye işaret ediyordu.
Bu ekonomik yakınlaşrna
John Major başbakan olunca
politik bir yakınlaşmaya dö-
nüşmeye başladı. John Ma-
jor, Margaret Thatcher'ın
ABD ile kurmuş olduğu "özel
ılişkı "ye benzer bir ilişkiyi Al-
manya ile geliştirme çabası-
nagirdi Ama bu para krizınin
açıkça ortaya koyduğu gibı
bir başarısızlıkla sonuçlandı.
Almanya'nın "özel ilişkisi"
Fransa ile idi. 22 eylülde kri-
zin en şıddetlı anında Alman-
ya ve Fransa bir zirve top-
lantısı yaptıklarında ingilte-
re'yi buna davet etmediler...
Bu eğilım bu hafta sonunda
lyıce güçlendi. Hafta boyunca
Fransız Frangı'nın ERM için-
de kalması için Bundesbank
butun gucu ile trangı destek-
lerken. hafta sonunda Kohl iki
konuda ingiltere'ye dirsek
çıktı. Almanya, ingılterede
yapılması planlanan Avrupa
savaş uçağı projesinden çı-
kacağını ve önümüzdeki ay
yapılacak olan Avrupa zir-
vesinde, ingiltere'nin Maast-
richt'i gözden geçirme önerı-
sini desteklemeyeceğinı belli
ettı. Şimdi İngiltere hızla tek-
rar Avrupa'dan u^aklaşmaya
başlıyor.
Bunun hem Avrupa-Japon-
ya ılışkilerıne hem de ABD-
Avrupa ilişkilerine etkisi ola-
cak. Japonya, Avrupa Pa-
?arı'na girmek için uzun za-
mandır İngiltere'yi bir üst ola-
rak kullanıyordu. Japonya,
İngiltere'nin topluluk ülkelerı
ile ortak ticaret serbestisi
haklarından, Ingiltere'deki
üretım bırimlerı aracılığı ile
faydalanıyordu. Şımdi ingiliz
Poundu devalüe edilince,
İngılterede üretılen Japon
malları, örneğin Japon ara-
baları bu devalüasyon oranı
kadar ucuzlayarak Avrupa'-
dakı rekabet güçlerini yük-
selttıler.
Fransız ve Alman otomotiv
şırketlerının bunu sessizce
kabullenmesi beklenmemeli.
Bu ise yenı hoşnutsuzluk-
ların, İngiltere ve Japonya ile
Avrupa ülkelerı arasında
yeni anlaşmazlıkların ve sür-
tüşmelerin bir kaynağını
oluşturacak.
Krize kadar ABD güçlü bir
Avrupa Birliği'nın kurulma-
sından yana idi. Bunun belli-
başlı iki sebebi vardı. Birinci-
si. burası ABD'nin, özellikle
ingiltere'nin de etkisi ile ko-
layca ulaşabileceği büyük ve
ıstıkrarlı bir pazar olacaktı.
İkincisi ABD, kendi askeri gü-
cünün yanı sıra uluslararası
sorumluluklarını paylaşacak
güçlü bir politik ittifakın
varlığından destek alacağını
düşünüyordu. Bu düşünce
ise ancak ingiltere'nin bu itti-
fakın içinde yer alması halin-
de gerçekçi bir beklentiye
denk düşüyor. Varşova
Paktı'nın çökmesinden sonra
NATO işlevsiz hale gelince
Fransa ile Almanya arasında
askeri yakınlaşma öne çıktı
ve Fransız-Alman ortak or-
dusu doğmaya başladı. Bu-
nun yanı sıra ABD'nin askeri
varlığının Avrupa'dan
çıkması için baskılar art-
maya başladı. ingiltere'-
nin Avrupa Birliği'nden
gıderek uzaklaşması ha-
linde ABD'nin Avrupa'da
kalmasını isteyen kimse
kalmayacak. Bu ise Al-
manya-Fransa ekseninin
ekonomik olarak güçlen-
mesinin yanı sıra poiitik
ve askeri olarak da güç-
lenmesinin önünü aça-
cak.
Bugüne kadar ABD'nin dik-
kati esas olarak Japonya
üzerinde yoğunlaşmıştı. Av-
rupa Birliği'nin tehlikeye gir-
mesine paralel olarak ABD'-
de de Japonya'yı baş düş-
man ilan etmiş çevrelerin
yanı sıra dikkatlerin Avrupa
ve özellikle Almanya'ya doğ-
ru çevrılmesini isteyen bir
çevre gelişiyor. Bu çevre Al-
manya'nın hızla bir süper
güç olmaya başladığını ve
Avrupa Birliği'nin dağılması
halinde onu kimsenin durdu-
ramayacağını savunuyor. Bu
çelişkinin ilk işaretlerini
ABD'nin Almanya üzerinde
faiz hadlerini düşürmesi ve
Avrupa'da durgunluğun aşıl-
masında lokomotif olmasını
istemesini de göre bilirız.
Benzer bir baskıyı, Japonya'-
ya uygulayan AB0,5eçen;ay-
larda Japonya da öirseri ge-
nışlemeci politikanın hayata
geçırılmesini sağlamıştı. Al-
manya, Japonya'nın aksine,
ABD pazarından ziyade Av-
rupa Pazarı'na yönelik oldu-
ğu ıçın ABD'nın isteklerine
kulak asmadı. Bu da Alman-
ya ekonomisinin uluslararası
gücünün de bir diğer ışareti
oldu.
Görüldüğü gibi para pi-
yasalarında başlayan bir
krız, politika alanmda, hızla
dallanıp budaklanıyor. "Yeni
dünya düzeni" birçok açıdan
20'nci yüzyılın ilk on yılındaki
kaosa benzer görüntüler ser-
giliyor.
Bundesbank'ın Onlenemez Yükselisi
Avrupa para krizi bir kere daha Avrupa'nın
nasıl çoktan berı bir Alman Markı bölgesi halı-
ne gelmış olduğunu da gösterdi. Artık bir
Avrupa ülkesinin parasının ERM içinde kalıp
kalamayacağı, bu paraya ilişkin faiz hadleri-
nin ne olacağı ve paranın devalue edilip edil-
meyeceğı gibı konularda. bu paranın hüküm-
ran hükümetının temınatı yetmıyor. Avrupa
ülkelerının dövizlerınin gelecekteki kurlar
hakk-ında guven verıp vermemelerınin en
onemlı koşulu Bundesbank'ın bu konudakı
tutumu olmaya başladı.
Avrupa paralarının kaderlerinın büyük ölçu-
de Bundesbank tarafından belırlenmeye baş-
laması Bundesbank'ın benzer bir etkinliğe
ulasmaya başladığını gösteriyor.
Bu durum Avrupa para krizi sırasında Bun-
desbank'ın Fransız Frangı. sterlın. lıret, peseta
ve eskudos gibı paralara gösterdiği tavırda
açıkça belli oldu.
Bundesbank, bu dövizlerın ERM içindeki ku-
runu koruyabilmek ıçın 60 milyar Alman Markı
harcadı. Ama Bundesbank ın bu müdahalesi
piyasalardaki DM mıktarını da hızla arttırdı. Bu
ise Bundesbank'ın antı enflasyonıst polıtıka-
larıyla çelışıyordu Bundesbank bir noktadan
sonra bazı paralardan desteğinı çektı. Bu
desteğin çekilmesıne bağlı olarak bu paralar
hızla değer kaybetmeye başladılar ve sonun-
da devalüe edilmekten kurtulamadılar. Bun-
desbank sadece Fransa' nın durumundasonu-
na kadar direneceğini gösterdi. Bu hafta
Fransız Frangını korumak için Bundesbank
20 milyar Alman Markı harcadı ve başarılı da
oldu.
Ne var ki Bundesbank her parayı sonuna
kadar destekleyememektedir. Öyleyse bun-
dan sonra çok daha dikkatli olacak ve zayıf
dövizleri korumadan önce bunların değerleri-
nin ERM içinde belirlenmesinde daha ince
eleyip sık dokuyacaktır. Bu yine Bundesbank'-
ın bu ülkelerin para ve maliye politikaları üze-
rinde söz sahibi olmaya başladığı anlamına
gelmektedir. Bundesbank, Avrupa'nın mark
bölgesi olmasına paralel olarak, bir Avrupa
Merkez Bankası gibi davranmaya başlamıştır.
Bundesbank'ın bu şekilde güçlenmesi Al-
manya nın politik gücünün de hızla artması
demektır.
Gerçekten de son bir haftada Almanya'nın
Avrupa ve dünya pazarının geleceğine ilişkin
konularda, eskisinden farklı olarak çok daha
atak bir tavır ıçirıe girdiğinin kesin işaretleri
vardır. Almanya. ABD, UK gibi ülkelerle dip-
lomatık ve ekonomik sürtüşmelerden kaçın-
nak bir yana bunların üstüne gıtmeye ve
uluslararası düzeyde kendi yerini sağlamlaş-
tırmak yolunda iddialı adımlar atmaya başla-
mıştır.