25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Sal Cumhuriyet™ Sahibı Cumhuriyet Matbaacıl.k ve Gazetecilik Turk Anonim Şirketı adına Bcrm N«di İstanbu! Haberleri: Şen.v Kalkan, Dış Haberler: Ergun B»lcı. Iş-Ekonomı: Şukran Kelenci, Basım ve Yayınv Cumhuriyet Matbaacıhk ve Gazetecilik T.A.Ş. Türkocagı Cad.- • Genel Yayın Yönetmenı. Özgen Acar • Genel Yaym Koonlinatöru: Hikmrt Çrlinluya Yurt Habfrlerı: Mebmrl Saraç, Kulıür Celal l'sier. Makaleler. S»mi Karaoren, Spor: AMulkadir 39/41 Cağaloğlu 34334 Ist. PK: 246 Isıanbul. Tel: 512 05 05 (20 hat), Teleu Yazı İşleri Mudurlerr Fusun Özbilgen (Sorumlu), Cdal BaştaagK (Haber) • Görsel Yucelman, Duzelıme: Abdullah Y»zıcı • Muessese Mudur V.: Erol Erkuı • Koordınator: 22246, Fax: (1) 526 60 72 • Bümlar Anksrm: Z. Gökalp Blv. İnkılap S. No: Yönetmerr AU Ac«r • Duzenleme MusUf» Sagfauner • Ankara Temsılcisı: CMW>I Ahmel Korulsan • Muhasebe: Bultnl Yener • Idare: HBS«>İB Gorer • Işleıme: Onder 19/4, Tel: 433 II 41-47, Telex: 42344, Fax: (4) 433 05 65 • Iznin H. Ziya Blv. Arcavurek Haber Müdurleri- Muslaf» Balbty. Işık Kansu, tzmir Temsilci V: Serdar Çdik • Bılgı-lşlem: NaU lnal, Bilgisayar Sısıem: Mnnıvrt Çiler • Personel: Se*gi Bostancıoglu 1352 S. 2/3 Tel: 83 12 30, Telex: 52359, Fax: (51) 89 53 60 • AdaoK lnönü Kmk, Adâna Temsilcisi: Ç.Ü. Vigenotlu • Reklam: Reha Iş.tm.n Cd. 119 S. No: 1 Kat: 1. Tel: 59 37 52 (4 hat), Teta: 62155, Fa* (71) Ş9 25 78, TAKVİM:28EYLÜLI992 tmsak:4.24 Güneş:6.49 Öğle: 12.00 Ikındı: 15.21 Akşanr 18.01 Yatsr 20.21 Evlilik çagpıştınyop • ANKARA (AA)-Evlilik hakkında birçok eleştiri yapılmasma rağrnen gençlerimizin evliliği. ulaşılacak normal bir sonuç olarak gördüğü belirlendi. Ankara'da beş üniversitede yapıian araşürmada, gençlerin çoğunluğunun nikâhsız birlikte yaşamaya karşı olduğu saptandı. Prof. Dr. I. Ethem Derman. Uluslararası 7. Psikikoloji Kongresi'nde > aptığı konuşmada. Ankara'da beş üniversitenin öğrencileri arasında yapıian araştırma ile ilgili bilgi verdi. Prof. Dr. Derman. araştırmada. gençlerin. evlilik konusunda her ne kadar bağımsız karar verdiklerinı düşünseler de sosyal sınıf, siatü, eğitim gibi toplumsal knterlerin etkisindeeşseçimi yaptıklannın ortaya çıktığını söyledi. Veranmikrobıı direniyor • ADANA(AA)- Türkiye'de, "\eremle savaş'ta önemli gelişmclerclde edilmesıne karşın hastalığın kökünün tamamen kazınamamasının. bugüne kadar yanlış ve yetersiz mücadele yöntemlcri kullanılmasından kaynaWandığı bildirildı. AA muhabinnın sorulannı yanıtlayan Adana Verem Savaş Derneğı Başkanı Dr. Feyyaz Ekız. Sağlık Bakanlığı verilerine göre etkin mücadele> le 1976 yılında binde 1 "e kadar düşürülen veremli hasta sayısında, 19801ı yıllarda bınde 2.5'e ulaşan bir artış görülmeMnın değişik nedenleri olduğunu söyledi. Dr. Ekiz. veremle mücadelenin sadcce bir haftaylasınırlı tutulmasının, hastalıklasavaşızaafa uğratan en önemli neden olduğunu \urguladı. Stalin'in kız KRHADış Haberler Servisi) - Eskı Sovyet diktatörü Josef Stalin'in 66 yaşındaki kız kardeşi Swetlana Stalin'in çok zor durumda bulunduğu bildirildi. Siiddeutsche Zeitunggazetesindeycralan bir habere göre Svvetlana, artık kimsesizleryurdunda yaşayacak. Londra'da bulunan kimsesizler yurdunun > etkilileri. Swetlana;nın buraya alınması içın tüm şartlara uygun olduğunu belırterek bakıma muhtaç olduğunu açıkladılar Bıcaksız ameliyat • ANKARA (ANKA) - Tıp alanında sürdürülen yoğun çalışmalar sonucunda. kann açılmadan, bıçaksız tedavi yöntemiy le kadın hastalıklan tedavi edilmeye başlandı. .Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıklan Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Sevim Dinçer. "laparoskopik cerrahi" adı verilen. kadın hastalıklannın tedavisinde kullanılmav a başlanan bu yöntemin, yumurtalık kıstleri, dış gebelik. iyi huylu ur. rahim alınması gibı vakalarda u\ gulandığını büdirdi. Pcof. Dr. Dinçer. "Laparoskopik cerrahide göbek altından ve iki yerden 6-8 mm çapında açılan deliklerden özel aletlerlegiriyoruz. Bu yöntemde ışık kaynağı ve video kamera yardımıyla doktor ne v aptığını. hasta da ne olduğunu görebiliyor" dedi. Solaklar kısa ömürfü • ERZIRLM(AA)-Solak kişilerin ömürlerinın solak olmayanlara göre daha kısa olduğu bildirildı. Atatürk Ünhersitesı Fızyoloji Anabilim palı Başkanı Prof. Dr. Üner Tan, yaptıklan bir araştırmaya göre solaklânn ömrünûn. solak olmayanlara göre 10-yıl daha kısa olduğunu. bunun da solaklânn bağışıklık sistemlennin zayıf oluşundan kaynaklandığını belirtti. Prof. Tan. yurtdışında yapıian bazı araştırmalarda da benzer sonuçlann alındığını ifadeederek şunlan sö> ledi: "Testesteron hormonu, solaklânn sol yanm küresıni baskı altına alarakgelişimlerin! yavaşlatmaktadır. Bu nedenle solaklar, çeşitli hastalıklara ve alerjik vakalaradaha kolay yakalanıyorlar." Kadınlar cinselliğifilmlerdenöğreniyor• Marmara Üniversitesi Halk Sağlığı Bilim Dalfn- ca gerçekleştirilen araştırmada kadmlann ilk cin- sel bilgilerini öncelikle arkadaşlanndan, filmlerden ve gazetelerden edindikleri ortaya çıktı. liyor. Evli kadınlar arasında yapıian bir araştırma, kadınla- nn yeterli ve sağlıklı bir cinsel eğitim almadıklannı ortaya çı- GÜNDÜZ İMŞİR Kadınlar cinsel yaşamlann- da eşleri tarafından yönlendiri- kardı. Cinsel yaşamlan sosyo kültürel koşullanmalar nede- niyle daha çok eşleri tarafından yönlendirilen kadınlar, ilk cin- sel bilgilerini öncelikle arkadaş- lanndan, film ve gazetelerden ediniyorlar. Okul ve sağlık per- soneUnden bilgi alanlar ise yok denecek kadar az. Marmara- Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabi- lim Dah'nca Doç. Dr. Osman Hayran başkanlığında yapıian "Evli kadınlann cinsel yaşam özellikleri ve tutumlan" konulu araştırma, Kocaeli'nin Gebze ilçesinde 15-49 yaş grubundaki 299 evli kadınla yapıldı. Bayan araştırmacılar tarafın- dan uygun bir ortam sağlana- rak her bir kadınla teke tek yapıian söyleşide elde edilen an- ket sonuçlanna göre, kadm- lann çoçukluk ve genç kızlık dönemlerinde aile içinde (yüzde 69) cinselliği hiç konuşmadık- lan görüldü. Araştırmaya katılan kadın- lann yüzde 27'si gerektiği za- man konuşulduğunu belirtir- ken, ancak yüzde 6'sının konu- yu rahatlıkla konuşabildikleri ortaya çıktı. Kadınlar ilk cinsel bilgjlerin kaynağı olarak arkadaşlannı, film ve gazeteleri gösterdiler. Hava kiPliliği Polislerin sinir sistemi bozuluyor NECATİ AYGIN İZMİR - Egzoz kirliliği en çok trafik polislerini etkihyor. Kentlerin yoğun. kırlilığınde egzoz gazlannı soluyan trafik polislerinin 12 saat olumsuz çevre koşullannı yaşadık- lannı öne süren trafik müdürlüğü yetkilileri, hava kirliliginin polislerin "'sinir sistemini" olumsuz yönde et- kilediğıni belirtiyorlar. Bilim adam- lan da yakıt buharlannın ve karbon monoksitin sağlık açısından büyük risk taşıyan maddeler olduğunu söy- lediler. Egzoz gazlannın akcığer ve üst so- lunum yollan hastalıklanna neden olduğu gibi çevre kirliliğınde önemli rol oynadığını söyleyen bilim adam- lan kış aylannda hava kirliliginin daha da artaaağına dikkat çekerek yetkililerden zaman geçirilmeden önlem almalannı istediler. Egzoz gazlanndan en çok trafik polislerinin etkilendiğini söyleyen trafikten sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı Erol Kaynak, "'Kent içinde olduğu gibi çevre karayolla- nnda görev yapan memurlanmız 12 saat çalışıyorlar. Yani çalışma süreci içinde egzoz gazlanru soluyorlar. Rahatsızlanıp doktora çıkan me- murlanrruzın yapıian muayeneleri sonucu çoğunun sinir sisteminde bo- zukluk olduğunu içeren bulgular çıkıyor. Doktora çıkmak isteyen arkadaşlanmız en çok baş ağnsm- dan şikayet ediyorlar" dedi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıklan Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ülkü Bayındır, "Tra- fığin yoğun olduğu ve hava sirkülas- yonunun az olduğu kavşaklarda özellikle kış aylannda yoğun egzoz gaa vardır. Burada görev yapan ki- şiler için ortam zararlıdır. Özellikle 'egzoz gazlan arasındaki karbon monoksit, baş ağnsı, baş dönmesi ve bellek bozukluğu yapabilir. Bu ne- denle hava kirliliğinin yoğun olduğu kış aylannda etrafı yüksek binalarla çevrili olup rüzgarlann yetersiz ol- duğu kavşaklarda trafik polislerinin uzun süreli görevlendirilmeleri doğ- na değildir" dedi. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıklan Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İstemi Nalbantgilde egzoz gazlannın erken damar sertliği ve tansiyon yüksekliği yönünden insan sağlığını etkılediğıni söyledi. Dokuz Eylül Üniversitesi Mühen- dislik Mimarlık Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü'nden Prof. Dr. Ayşen Müezzinoğlu görüşlerini şöyle dile getirdi: "Benzinli veya içten yanmalı mo- torlarda, kullanılan benzinlerde kurşun bileşikleri var. Kurşun bile- şiklerinin zehirli olması, doğada bir dolanıma girmesi ve bu dolanım so- nucunda başka birtakım girdilerde insanı ve doğayı etkilemesi riski bu- lunduğu için. kurşunlu benzin bir- çok ülkede yasak. Oysa biz hala kur- şunlu benzin kullanmaktayız." Safranbolulu, olumsuz gelişmeleri durdurabilmek için 'Başka Safranbolu yok' diyor Geçnuşigelecekte deyaşayacak nu? • Safranbolu'daki AnadoluveTürk mimarisini yaşatmak ülkemizinve dünyanın gündemine girdi. UNESCO aracılığıylatüm dünyada kamuoyu oluşturuldu. Çeşitli etkinlikler sonucu, onanm çalışmalan sürdürüldü. BtROL ÜZMEZ Yüzlerce yıllık birikimin te- pelere ve vadilere serpildiği bir yerleşim Safranbolu. Safran- bolu'da tarih, her yerde özel bir zevkin biçimlendirdiği uyum ile karşımıza çıkıyor. Osmanlı döneminden günü- müze uzanan ve çoğu ünlü, tarihi kişilere ait olan yapı zin- ciri içinde yer alan Safranbolu- lu Cinci Hoca'nın yaptırdığı Cinci Haru ve hamamı, Sadra- zam Köprülü Mehmet Paşa'- nın yaptırdığı Köprülü Camıi ile barok stilde inşa edilen İzzet Mehmet Paşa Camii, sosyal ve kültürel yapılaşmalann yanı sıra bu yapılann arası ve çevre- si bir üretim, ticaret dokusu da oluşturmuş. Köylerden göç Ülkemizde 50'li yıUardan sonra başlayan hızlı ve sağ- lıksız kentJeşme olgusu Safran- bolu'yu da olumsuz etkilemiş. Karabük'te kurulan Demir Çelik Endüstrisi el sanatlanna dayalı üretimi geriletmiş. Ar- dından göç ve değişim başla- mış. Çarşıda evler satılmış, ya bağlara ya da Istanbul'a göçül- müş. Safranbolu'nun çarşı es- nafı Karabük'te dükkan açmış geçimi için. Bir başka göç de Safranbolu'ya doğru olmuş. Köylerden göçenler Safranbo- lu kültürünün gözdeleri çarşı evlerini satm alarak yerleşmiş- ler. Bu hareket evler üzerinde yeni değişimleri de beraberinde getirmiş. Yapılar özgünlükle- rinden ve özelliklerinden farklılaşmış, bozulmuş. Safranbolu için Safranbolu- lular böylesi olumsuz bir geliş- meyi durdurabilmek, daha fazla gecikmeksizin bir şeyler yapabilmek amacı ile "Başka Safranbolu yok" diyerek bir araya gelmişler. 1975 yılında düzenlenen "Safranbolu Mi- raari Değerleri ve Folkloru Haftası" halkta, kendi kül- türiinü koruma bilinci yaratı- lmasına ilk adım olmuş. İstan- bul Teknik Üniversitesi -Mi- marlık Fakültesi ve Safranbo- lu Belediyesi ile mahalli vakıf ve demeklerin öncülüğünde Safranbolu "geçmişi gelecekte Safranbolu evleri ince bir ze> kin ve bir yaşama biçiminin üriinü. E\ ler ilginç sokak perspektifleri oluşturuyor. Safranbolu'da demirci, bakırcı ve semerciler lonca astemiyle üretimlerini sürdürmüşler. yaşatma. çağdaş uygarlığa katma" sorunu olarak ülke- mizin ve dünyanın gündemine girmiş. Bu amaca ulaşmak için sadece ülke içinde değil. UNESCO gibi kuruluşlar araalığıyla tüm dünya ülkele- rinde kamuoyu oluşturulmuş. Koruma ve değerlendirme çahşmalan ile çeşitli etkinlik- ler sonucu; Kaymakamlar Evi, Asmazlar Konağı, Cinci Hamamı ve Arasta'nın resto- rasyonu tamamlanmış. Özel sektörce de aslına sadık kala- rak modern bir konaklama te- sisi hizmete sokulmuş. 1991 yılında başlatılan "Safran- bolu'yu Sağlıklaştırma ve Gü- zelleştinne" projesi kapsamın- da Küitür Bakanlığı'nın Aras- ta arkası sokağının restoras- yon calışması başlatılmış ve şimdiye kadar beş ev onanlmış. Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce de Cinci Hanı ve iki caminin restorasyonu başlaülmış. Eski hastane onanlarak Sağlık Meslek Li- sesi'ne dönüştürülmüş. Eski hükümet konağının kültür merkezine dönüşmesi Kaz- dağı meydanının çevre düzen- lemesi için çalışmalar sürdürü- lüyor. Safranbolu örneği ülkemiz- de ilk kez yaşanan bir olay. Anadolu Türk kültürünün öz- günlüğünün yoğunlaştığı mi- mari ve kent dokusunun ko- runması için bilinçlenmiş halkın oluşturduğu bir örnek. Böylesi bir bilinçle birleşen or- tak çaba, Safranbolu'da Ana- dolu Türk mimarisinin en gü- zel örneklerinin en sağlıklı şe- kilde korunmasını sağlıyor. "İçerisinde yaşanmayan yer, hiçbir şekilde korunmaz" ilkesinin en iyi uygulandığı yörelerden biri olan Safranbo- lu'yu bu yaklaşım ile koru- mak, mimari değerlere de- vamlılık sağlamak gerekiyor. Bu amaçla yapıian restoras- yon ve iyileştirme işlemleriyle süslenen Safranbolu gün be gün güzelleşiyor. Vadi ve tepeler üzerine öz- gün biçimde yerieşmiş olan Safranbolu'da yerleşim kışlık ve yazlık olarak tanımlanan yörelere serpilmiş ve gelişmiş. Vadi yamaçlanna birbirinin görünümünü kapamayacak biçimde yerleştirilmiş Safranbolu evleri, düzgün sağlam yapılan. iç düzenlemelerindeki zenginlik. havuzlan. bahçeleri ve dış çevreyle uyumlu halleriyle dö- neminin yaşama ve üretim biçimini, kültürünü, üstün yapı tekniğini ve mimarisini gösteren ince bir zevkin, bir yaşama biçiminin üriinü. Ardı ardına sıralanan Safranbolu evleri ilginç sokâk perspektif- leri oluşturuyor. Yöneticilerin bilgisayarla geçen ilk 6 yıllık dönemleri yoğun stres altında Bilgisayar gergiııliği artbrıyor GÜNEŞGÜRSON ANKARA- İş yaşamının vaz- geçilmez parçalanndan biri olan bilgisayar, gerginliğe yol açıyor. Özel sektörde çalışan yöneticilerin, hızla değişen bil- gisayar teknolojisine uyum sağ- lamada zorlandıklan. bunun da gerginlik yarattığı belirlendi. Bilgisayar uygulamalan ile yaşanan değişimin yöneticilerin stres düzeyleri üzerindeki etki- lerini ölçmek amacıyla. özel sa- nayi işletmelerinde çalışan ve bilgisayar kullanan yöneticiler konusunda bir araştırma yapıl- dı. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İŞİetme Bölümü öğretim üyele- rinden Yasemin Arbak. Örnür Timuranday Özmen. Alev Er- genç Katrinli tarafından yapı- ian ve Ulusal Psikoloji Kong- resi'nde sunulan araştırmada; yöneticilerin bilgisayar tekno- lojisiyle. "fazla bilgi ve tecrübe sahibi olmadan" tanışmak zo- runda kaldıklan kaydedilerek, vöneticilerin yüzde 61'inin has- talığa yol açacak düzeyde ger- ginlik yaşadığı belirlendi. Araş- tırmaya göre. bilgi işlem tekno- • Dokuz Eylül Üni- versitesi'nce yapıian bir araştırmada yöne- ticilerin fazla bilgi ve deneyim sahibi olma- dan bilgisayarla tanış- malan hastalığa yol açacak düzeyde ger- ginlik yaşamalanna neden oluyor. lojileri alanında yaşanan deği- şimler, yöneticiler tarafından "hızlı ve hazırlıksız" olarak alı- nıyor. Bu da, işletmelerde bir- çok faaliyetin yeniden düzen- lenmesi, yeni görev pozisyonlar ve birimlerinin açılması, bir kıs- mının da ortadan kalkmasına yol açıyor. Çalışanlann bu de- ğişime uyum saglayamaması sonucu, davraruşsal sorunlar ortaya çıkıyor. özel sektördeki ilk 500 sana- yi işletmesinde çalışan 257 yö- neticiyi kapsayan araştırmada, bilgisayar kuÜanmak zorunda olan yöneticilerin ilk 6 yıllık kullanım döneminde yoğun bir stres altında olduklan belirlen- di. Araştırma örnekleminde yer alan yöneticilerin stres düzeyle- ri incelendiğinde. yüzde 10'unun sağlığı tehdit etmeyecek, yüzde 61'inin hastalık gelişme olası- lığının bulunduğu düzeyde ger- ginlik yaşadıklan ortaya çıktı. Daha çok 36-45 yaş arasında, erkek ve müdür düzeyindeki yöneticiler gerginlik altında ka- lıyor. Araştırmanın bulgulan- na göre, 1 -3 yıl ve 4-6 yıldır bil- gisayar kullanan yöneticiler, 7 yıldır bilgisayar kullanan yöne- ticilere oranla daha yüksek ger- ginlik altında bulunuyor. Re- kabetçi, yapılması gereken işin baskısını üzerinde hisseden. sü- reklı mücadele içinde olan ve is- tedikleri şeyi elde eden yönetici tipinde, gerginlik düzeyi yüksek olarak gözlenirken, orta düzey yöneticilerin bilgisayar kullan- maya başladıklan ilk 6 yıldan sçnra, gerginlik düzeylerinde bic düşme oluyor. 26-45 yaş arasında olan ve •bilgisayar eğitimi almış olan genç kuşak yöneticiler. bılgisa- yara karşı daha az yabancılık çekiyor. Yöneticilerin. meslekleri ge- reği bu değişimle tek aşamada karşı karşıya kalmalan. stres düzeylerinin artmasının etken- leri arasında yer alıyor. Araştır- mada, "kıt olan kaynaklan bir araya getirerek, örgütün amacı- na ulaşmasını sağlayan kişi" olarak tanımlanan yönetici, et- kin değişim stratejileri oluştur- mak, değişime olan tepkileri azaltmak ve meydana gelen gerginliği kontrol altında tuta- bilmek gibi görevler de üstleni- yor. n \ =_} ĞÜVENÎSAĞIAM ' I SİVASfiC BİR YONU 7V HUZUR SİYASÎ BİR YONU S l V A S A L i S T I K'R A R ! Annelerine başvuranlann oranı ise yüzde 19.7. Doç. Dr. Osman Hayran'ın bu konudaki açıkla- ması şöyle: "Cinselliğin aile içinde konu- şulma durumu ve ilk cinsel bilgi kaynaklan ile ilgili benzer bul- gular diğer araşürmalarda da saptanmıştır. Oysa çocuğun doğal gelişım süreci içinde aile- de cinsellikle ilgili sorulannın yanıtlanması, konunun örtbas edilmemesi sağlıklı bir cinsel yaşama hazırlamada ön koşul- dur. % Toplumsal baskı Kadınlann cinsel konulara bakış açılan çeşitli toplumsal değer yargılanyla baskılandı- ğından, cinselliği olması gerek- tiği gibi sağlıklı ve doğal bir şe- kilde yaşayamamaktadır. O halde öncelikle cinselliğin sağ- lıklı biçimde konuşulan, tartışı- lan bir konu durumuna getiril- mesi, bunun için de konu ile il- gili eğitim ve danışmanlık hiz- metlerinin düzenlenmesi önem kazanmaktadır. Bu hizmetler sağlık sektörü ile birlikte eği- tim, haberleşme gibi diğer sek* törlerin de işbirliği yolu ile veril- melidir. Ancak, tüm bunlann ön koşulu eğitim ve danışman- lık hizmetlerini verecek kurum ve kişilerin kendilerinin konu- nun önemini kavrayıp, olumlu tutum geliştirmelerinde yat- maktadır." Ruhsal-bedensel doyum Araştırmada, kadınlann yüz- de 56.2'si cinsel ilişkide amaan ruhsal ve bedensel doyum sağ- lamak olduğunu belirtirken, ilk cinsel bilgilerini annelerinden ve bayan aile bireylerinden ve diğer kaynaklardan alanlann ise cinsel ilişkiyi evlilik gereği ve çoçuk sahibi olma amaçlı ola- rak gördüklerini vurguladılar. Evlilik öncesi kız ve erkek arka- daşlığı ve cinsel deneyim konu- sunda görüşler incelendiğinde kadınlann çoğunluğunun (yüz- de 80) arkadaşlığı onayladığı, ancak gene büyük çoğunluğu- nun (yüzde 79) kadının evlilik öncesi cinsel deneyimin olma- ması gerektiğini savunduklan belirlendi. Erkek için evlilik öncesi cin- sel deneyimin gerekliliği, ankete katılan kadınlann yüzde 72.9'- unca benimseniyor. Mastürbasyon Araştırmada, mastürbasyo- nun sakınca ya da yaranna iliş- kin fıkri olmadığını belirtenler ise yüzde 78 oranıyla hayli önemli bir yer tutuyor. Mastürbasyon konusunda çıkan şonuç ve nedenleri konu- sunda Hayran şunlan söylüyor: "Yüzde 13'ü mastürbasyonun ayıp, günah olduğunu ve has- talık yapüğmı ileri sürüyor. An- kete katılan kadınlann ancak yüzde 8.7'si ise mastürbasyon yaptığını belirtiyor. Araştırma kapsamındaki kadınlann. yüz- de 95'i mastürbasyon sırasında cinsel ilişkinin olmaması gerek- tiğini vurguladı. Bir diğer araştırma da erkeklerde benzer bir tutum olduğunu ortaya koymuştur. Oysa mastürbas- yon sırasında cinsel ilişki kısıt- lamasını gerektiren fizyolojik bir rfedenin varlığından söz edilmemiştir. Bu konudaki karşı çıkmalann daha çok kül- türel tabu, ön yargı ya da kişisel hoşnutsuzluk ve kadının aşağıiık duygusundan kaynak- landığı görülmektedir." ilginç sonuçlar Ankette ortaya çıkan öteki il- ginç sonuçlar şöyle sıralanıyon • Gebelik sırasında cinseliliş- ki olmaması gerektiğim düşü- nenler yüzde 67 orarunda. • Kadınlann yansı eşleriyle haftada 2 kez ilişkide bulun- duklannı belirtiyor. • Kadmlann yüzde 7.7si her zaman, yüzde 51.2'si ise zaman zaman ilişki için eşleri tarafın- dan cinsel ilişkiye zorlandıklan- nı ifade ediyor. • Kadınlann yansma yakın kısmı (yüzde 41.5) cinsel ibşkiyi her zaman eşinin başlattığını, ancak yüzde 2.7 'si kendisinin başlattığıru belirtiyor. • Kadmlann yalnızca yüzde 20.7"si her zaman doyuma ulaşıyor. Yüzde 23.7'si ise hiç bir ilişkide doyuma ulaşma- dıklannı ifade ediyor. • Kadınlann yüzde 60.9'ü zaman zaman da olsa cinsel iliş- kide ağn duyduklannı vurgu- larken, hiç bir zaman ağn duy- mayanlar yüzde 39 oranını oluşturuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle