Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EYLÜL1992PAZARTESİ • * * • CUMHURİYET SAYFA
HABERLEREV DEVAMI 15
UĞUR MUMCU
• Baştarafı 1. Sayfada
ilk turda 241 delege oy kullanmış, sonra da bu delege-
lerin büyük çoğunluğu "nasıl olsa tek aday var. Turk de
saltçoğunlukla seçilir"diye son iki tura kattlmadan kent-
lerine dönmüşler.
Türk 'ün yorumu bu.
"Katılımın bu kadar düşük olmasından siyasal sonuç
çıkarmayın" diyor.
KimbuAhmetTürk?
Mardin Milletvekilı Ahmet Türk, TBMM'ye ilk kez 1973
seçimleriyle Demokratik Parti listesinden girdi.
Türk, DP milletvekıli olarak TBMM'ye girdikten sonra
CHP'ye geçti. 1977 seçimlerine de TBMM'ye CHP millet-
vekili olarak seçildi.
1942 yılında Mardin'de doğan Ahmet Türk, Ankara Ikti-
sadi ve Ticari llimler Yüksek Okulu öğrencisiyken Anka-
ra "Devrimci Doğu Kültur Ocaklan"na üye oldu
. Siyasal yasamına "Devrimci Doğu Kültur Ocakları"-
nda başlayan Türk, Mardin'in toprak ağalarından "Sino
Ağa"n\n oğludur.
"Türk ailesi 'bölgede öteden beri CHP'li olaraktanınır.
Ahmet Türk'e , CHP'li aileden çtkan ağabeyi Abdurra-
him Türk'ün nasıl olup da AP'ye girdiğini soruyorum.
Ahmet Türk'ün ağabeyi Abdürrahim Türk, 1989 seçim-
lerinden önce Derik CHP llçe Başkanı.
CHP ilçe başkanı neden AP'Iİ olur?
Ahmet Türk'ün anlatımlanna göre ağabeyi Abdürra-
him Türk, o tarihteki Mardin II Başkanı Dr. Vahap Dizda-
roğlu ile anlaşamamış, seçimlere bu yüzden bağımsız
olarak katılmış
Peki sonra?
Sonra AP'ye girmiş!...
Mardin'de yerel koşullar böyle, siyaset de böyle yapılı-
yor.
27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra Kurucu Meclis üyeliği-
ne seçilen Dr. Vahap Dizdaroğlu'nu 1987 genel seçimle-
rinde ANAP milletvekıli olarak görüyoruz.
Şerefettin Elçi, önce AP, sonra CHP millletvekilidir.
Nurettin Yılmaz, CHP milletvekilidir, Barış Derneği sa-
nığıdır ve sonra da ANAP milletvekilidir.
TBMM'ye DP milletvekili olarak giren Ahmet Türk, son-
ra CHP'li, SHP'li ve daha sonra da HEP'lidir.
Devam edelim:
Abdürrahim Türk, 1973 yılında öldürüldükten sonra
"Türk ailesi" Abdürrahim Türk yerine kardeşi Ahmet
Türk'ün adaylığını koymasını kararlaştırmış, Ahmet
Türk'ün milletvekilliği de böyle başlamıştı.
Ahmet Türk, CHPÎl Başkanı Dr. Dizdaroğlu ileanlasa-
mayınca DP'den adaylığını koyduğunu, sonra da CHP'ye
geçtiğini anlatıyor.
Güneydoğu'da siyaset, aşiretlerle ve ağalarla yapılır.
Mardin'de "Dekşori'7'Habesbeni ","Dumuli", "Göci-
kan", "Sorkan","Daşiyan", "Temikan","ömergan",
"Mahallemi", "Kikan'V'Ma hallemi'."Hüverki" bilinen
aşiretlerdendir.
Türk ailesi bu aşiretlerden değil.
Bölgede "Sino" olarak tanınan Baba Hacı Sinan Türk,
bölgede hatırı sayılır bir ağa.
Soyadı Yasası çıkınca aile "7ür/c"soyadını alıyor!
Mardin'in Derik ilçesindeki mezradaki ünlü "Kasr-ı
Kanco'da yaşayan "Türk ailesi" ile "Necimoğullan"
arasında yıllarca süren kan davalan birkaç yıl önce bu iki
ailenin barışmaları ile sona ermişti.
"Kasr-ı Kanco" Ahmet Türk'ün annesi Medine'nin ilk
eşi Kanco'nun adını taşıyor.
Türk ailesinin bölgede 60 bin dönüm arazisi olduğu ile-
ri sürülüyor. Bu arazi, aile arasında toprak bölüşümü
yapılarak paylaşıldığından Ahmet Türk, bölgedeki zen-
ginter arasında sayılmıyor.
Ahmet Türk'ün liderliğindeki HEP, PKK ile özdeşleşe-
cekmi?
HEP kurultayı, bu yönde işareöer taşıyor.
Kurultayda ortaya atılan sloganları tek başına ölçü ola-
maz. Partinin geleceği bundan sonra izlenecek siyasete
bağlıdır.
Umarız HEP, Ahmet Türk ile birlikte PKK'dan ayrı ve
bağımsız birçizgi izler...
Azeri ordusundaki Türk General
OLAYLARIN Ikili ve Gece Oğretimi,
• Baştarafı 1. Sayfada
bunun için çalışıyoruz."
Azerilerin tanımıyla "harbi
işler üzerine devlet müşaviri"
olan Yaşar Demırbulak, Azer-
baycan Devlet Başkanı Ebul-
feyz Elçibeyin 7 danışmanın-
dan biri. Demirbulak'ın bu
göreve getirilişi bir anlamda
raslantılann sonucu. Demir-
bulak, Elçibey ile taruşmasını
ve göreve atanışını şöyle anla-
üyor
"Elçibey, K.EI (Karadeniz
Ekonomiİc İşbirliğı) toplantısı
sırasında beni şahsen tanıma-
masına rağmen, Azerbaycan
Kültür Derneği vasıtası ile İs-
tanbul'dan aradı. Bana 'Senin-
le görüşmek istiyor, eğer kabul
edersen seninle beraber Azer-
baycan'a gjtmek istiyor' dedi-
ler. Bu ola> perşembe günüy-
dü. Cumartesi sabah, Hilton'-
da görüştük ve öğleden sonra
da Azerbaycan'a gittim. Hep-
si, o kadar."
Azerbaycan'daki görevinin
Türkiye ile ve Türk hükümeti
ile hiçbirilgisi olmadığını belir-
ten Demirbulak, 1993 yılında
Kars'ta doğdu. 1955 yılında
Hava Harp Okulu'nu bitiren
Demirbulak, daha sonra pilo-
taj eğitimini Kanada'da yaptı.
1957'de Türkiye'ye dönen De-
mirbulak, daha sonra Hava
Kuvvetleri Komutanlığı bün-
yesindeki çeşitli birliklere pilot
olarak görev yaptı. 1967 yılın-
da Hava Harp Akademisi'-
nden mezun olan Demirbulak,
1 yıl süreyle İngiltere'de İngiliz
Kraliyet Akademisi'nde eğitim
gördü. Demirbulak, Washing-
ton'da askeri ataşclik de yaptı,
1979'da general oldu, 1988 yı-
lında ise kadrosuzluk nedeniy-
le emekliye sevk edildi.
Emekli hava tümgeneral
Yaşar Demirbulak'la Azer-
bavcan miîli ordusunun kuru-
luşuna ılışkın yaptığımız söyle-
şi şöyle:
- Azerbaycan'da işleviniz ne-
dir?
DEMİRBULAK- Ana
fonksiyonum Azerbaycan mil-
li ordusunun kuruluşu. Kara-
bağ ile direkt bir ılişkim yok.
Azerbaycan milli ordusunun
kuruluşu uzun bir işlem. Teşki-
lat organizasyonunu hazırla-
dık. Zaten kendılerinde bazı
temeller vardı. Karabağ olay-
lan başlayınca iyi kötü bir or-
ganizasyon yapmışlar. Bizim
yaptığımız bu organizasyonu
biraz daha modern ve Batılı
anlamda bir ordu kurulmasına
çalışmak. Ama bu en az 5-6 se-
ne sürecek bir süreç.
- Bugüne kadar milli ordu-
nun kuruluşu için neler yapıl-
dı?
DEMİRBULAK- Bir kere
rütbe işarelerinı değiştirdik. bi-
zim rütbelere benzettik, yıldız-
lar yaptık. Ancak yıldızlar,
bayraklannda olduğu gibi se-
kiz köşeli. Tabur. alay isimleri-
ni getirdik. Şimdi rütbe isimle-
rinı değiştiriyoruz. Yani milli
ordu aşama aşama kurulacak.
-Aşamalar nasıl olacak?
DEMİRBULAK- İlk aşa-
mada. çekirdek personelle bir
ordu kurulacak. Önce kendisi-
ne eğitimci yetiştirmesi lazım.
Yani kendi personelini, silahlı
kuvvetlerini idame ettirecek
eğitimci personel yetiştirmek.
Bu arada Türkıye'dekı askeri
okullara öğrenci gönderiliyor.
Hem içerde hem dışarda bu
eğitimci personeli yetiştirmek-
le Azerbaycan milli ordusunun
nüvesi atılmış oluyor. Diğer ta-
raftan acil olarak Karabağ için
bir kuvvet yaratmak gereki-
yor. Onun için de muhtelif yol-
lar deneniyor. kendi içlennde
eğitim birlikleri organize edili-
yor.
FORFICS I.ASGİMIF CFSTRF.
Öğrencilerinden 5 kişiyi
kurs ve yol paralarım karsüayarak
1
'İNGİL TERE' 'ye gönderiyor.
Güz Dönemi kayıtlan sürüyor.
Tel: 253 00 03 - 511 48 83 - 571 27 83 - 345 18 %
ARDENDAKI
GERÇEK
• Baştarafı 1. Sayfada
kahvesine kadar butün yurttaş-
ları düşündürüyor. Köşedeki
bakkal, sokağın başmdaki ma-
nav, bir adım ötedeki komşu,
ya da çocuklanmızla birlikteya-
şadığımi7 pvimize uzanan tehdi-
de karşı ne yapılabilir? Toplu-
mun bir bölük üyesi çıldırmış-
sa ya da canavarlaşmışsa, nasıl
önlemler alınmalıdır? tnsan ha-
yatını bu kadar hiçe sayan, bu
kadar acımasız yaratıklar, nere-
de yetiştiler? Hangi koşullarda
vicdanlarını yitirdiler?
Bir zabıta olayımn karşısında
olmadığımm yavaş yavaş anlı-
yoruz. Polisya da güvenlik güç-
leri, saldırıları, tehditleri, saat-
li bombaları, eli silahlı terörist-
leri bir ölçüde göğüsleyebilir;
ama toplumun bütünüyle sağlı-
ğını tehdit eden salgınlara karşı
nasıl önlemler alınması gereki-
yorsa, artık bu soruna da Oyle
bakmak zorundayız.
Bu yalnız bir hükümet işi de-
ğildir; ortak ve bir arada yaşa-
mayı benimseyen insanların,
toplumsal değeryargılannın bü-
tünleşmesiyle oluşacak bir or-
tam gereklidir. öyle bir ortam
ki terörist orada soluk alama-
sın, bannamasın.
Türkiye, adım adım bu nok-
taya doğru yürüyor. Teröre tes-
lim olacak bir toplum değiliz.
Türkiye Cumhuriyeti, 1911'den
1922'ye kadar 11 yıl savaşla ve
iç isyanları bastırarak kuruldu.
Tarihsel bilincimiz, bu acıların
üstünde yükseliyor; bir arada,
barış içinde, kardeşçe yaşama-
nın yollarını, elbette elbirliğiy-
le arayıp bulmak zorundayız.
Deterjan kutusunun içinesa-
atli bomba yerleştirip kalabahk
bir mağazaya koyarak, masum
insanlan gözünü kırpmadan öl-
dürmek isteyen ruh bozukluğu,
kesinlikle tedavi edilmelidir. Bu
tedavinin bilinen bütün yb'ntem-
lerinin, demokratik devlet düze-
ninde kullanılabilmesi için top-
lumsal bir seferberliğe gereksi-
nım var.
• • •
BEN
ÂMİJRKÇÜ
DEĞİLtM
Nadir Nadi
11. bası 10.000 lira (KDV
içinde)
Çağdaş Yayınları Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-htanbul
ÖdemeU gÖDderiimez.
• Baştarafı 2. Sayfada
çekleştirilmesi mümkündür. Ülkemizde yanyıl-
da yapılan normal öğretım, gelişmiş ülkelerde,
Gündüz, KJŞ, Bahar ve Yaz yanydlan olarak 4
yanyılda (quarter sistemi) yapılmaktadır. Ülke-
mizde de benzer uygulama ile, özellikle temel
derslerin her sömestri açılması sağjanarak, eğiti-
min temposu hızlandınlmahdır. Öyle ki, üştün
performans gösteren öğrencıler, 4 yülık öğretim
programını 3.5 hatta 3 yılda tamamlayabilmeli-
dirler. Eğitim temposunun artması durumunda
üniversiteye öğrenci seçme ve yerleştirme sınav-
lannın sayısının artünlması da zorunlu olacak-
tır.
Paralı öğretimde yönetmelik
Yasa taslağına göre paralı oiacak öğretimin.
eğitim öğretimle ilgjli konular açısından, nor-
mal örgün eğitimden hiçbir farkhlık gösterme-
mesi gerekir. Nitekim, bu durum taslakta belir-
tilmiştir. Ancak paralı öğretim yönetmeliği,
"öğretim süresi" açısından normal eğitimle aynı
tutulmaması gerekir. Parah öğretimde öğrenci,
tam-gün programa yazıldığı gibi, yan-zamanb
hatta, sadece bir-iki derse yazdma olanağına sa-
hip olmabdır. Paralı öğretim, sadece zengin aile
çocuklannın devam edeceği bir eğitim programı
olarak algılanmamalıdır. Bu öğretime, çoğun-
lukla orta-direk ailelerine mensup gençîer ilgi
gösterecektir ki; bunlann bir bölümü, yanm-
gün bir işte çalışarak eğitimini daha uzun bir sü-
rede tamamlama durumunda kalabileceklerdir.
Paralı öğretimde, öğretim süresi sınırlı olmayıp
öğrencinin üniversiteden aülması da söz konusu
olmamahdır. Yükseköğretim kurumlanndan
atılma, bugün normal öğretimin de başını ağn-
tan bir konudur. Her yıl çıkanlan af yasalan ile
zaten uygulamada önemi de kalmamıştır. Paralı
öğretimde, normal uygulamada önemi de kal-
mamıştır. Paralı öğretimde, normal öğretimde
alması gereken kredi sayısını, başanh bir not or-
talaması ile tamamlayan öğrencinin mezun ola-
bilmesi esas alınarak, eğitim düzeyinin düşmesi
kesinlikle önknmelidir. Öğrenci ile öğretim üye-
sini karşı karşıya getiren ve öğrenim düzeyinin
önemli ölçüde düşmesine neden olan normal ör-
gün öğretimdeki ders geçmeye dayalı mevcut
uygulama da bu vesile ile değiştırilmelidir.
Ekdersficreti
Yasa taslağında, paralı öğretimde görev ala-
cak öğretim üyelerine, örgün öğretimde zorunlu
ders yükü olan 10 saati aşmalan halinde ek ders
ücretinin ödeneceği belirtilerek ödenecek mikta-
nn bugünkü ek ders ücretinin en fazla üç katı
kadar olabileceği kaydedilmektedir. Oysa, ikili
öğretimde ortaya çıkan yük, sadece ders saati
ile sınırlı değildir. Ek ders ücreti ile ilgili hüküm,
herhalde yasanın Milli Eğitim Bakanlığı tarafın-
dan hazırlanması nedeniyle olsa gerek, öğretim
üyelerinin, dershane ya da kurs öğretmeni gibi
düşünülerek saat ücreti baanda ödeme yapıl-
ması esas ahnmışür. Ne var ki; yapılacak öde-
menın dershane ya da özel ders veren hocalann
aldığı saat ücretinin çok altındadır. Öğretim
üyelerinin paralı öğretimde öğrencilere vereceği
danışmanlık hizmeti ve ayıracağı zaman yasa
taslağında gözden kaçmışür. Ders veren öğre-
tim üyeleri, zamanlannın önemli bir bölumünü,
derslerinde başansız olan öğrencilere, bir kısmı-
nı da derslerinde üstün başan gösteren öğrenci-
lere ayırmak zorundadır.
Üniversiteler bilindiği üzere, sadece birer mes-
lek okulu olmayıp çeşitli boyutlardaki sorunla-
nn çözüldüğü, araştırma ve geliştirrnenin yapıl-
dığı birer büim yuvalandır. Üniversiteye devam
eden öğrencilerin bir kısmı ilerde araşüncı bir
kısmı da bilim adamı olacaktır. Gelişmiş üniver-
sitelerde, görevinin bilincinde olan bir üniversite
öğretim üyesi, dershane ve kurs öğretmeninden
farklı olarak; öğrencilerin ödevlerini, laboratu-
var raporlannı, proje, grup \e staj çalışmalannı
değerlendirecek, özel seminerleri ve teknik gezi-
leri organize edecek, gerekirse telafı laboratu-
var, uygulama ve sınav yapacak, disiplin soruş-
turmalannı yürütecek ve karara bâğlayacak.
yurtiçi ve yuıtdışı referans mektuplannı yazacak,
yeteneklerini saptayarak yönlendirecek, öğre-
timle ilgili ve kişisel sorunlanna çözüm araya-
cak,jüri üyeliği yapacak, öğrencilerle ilgili çeşitli
etkinlik ve komisyonlarda görev alacakür. Tüm
bu emekler nasıl değerlendirilecektir?
Kontenjanlar ve öğretim ücreti
Çağımızda teknoloji ve uluslararası ilişkilerin
gelişmesi sonucu dünya küçülmüştür. Bu neden-
le, ülke gereksinimlerine göre adam yetiştirme
görüşü günümüzde demode olarak kişilerin ev-
rensel boyutta yetişmesi zorunlu bir hale gelmiş-
tir. Dolayısıyİa, kontenjanlann saptanmasın-
da, ülkemiz gereksinmelerinin yani sıra dünya
gereksinimlerini de göz önüne alma zorunlulu-
ğu ortaya çıkmıştır. Bugün dünyadaki bilim ve
teknolojiyi yakalayabilmek, uluslararası presti-
jimizi yükseltebilmek için uluslararası ölçütler-
de öğretim yapmak zorundayız. Bu nedenle ek
kontenjanlann tespitinde üniversitelerimizde
çağımızın bir bilim çağı olduğunu akıldan çı-
karmadan, evrensel ölçütleri göz önüne alarak,
eğitim kahtesinin düşmemesine ve araşürmala-
nn aksamamasına özen gösterilmelidir.
"Paralı öğretim"e ahnacak öğrenci sayısı yasa
taslağında yükseköğretim kurumlanna bırakıl-
mıştır. Ancak kontenjanlann saptanmasında
fiziksel olanaklann yani sıra istem (talep)
profılinin de bilinmesi gerekmektedir. Parab ya-
pılacak bu öğretimde gençler daha ziyade bazı
mühendislik dallannı tercih ederek, üp ve işlet-
me gibi konularda eğitimlerini sürdürmeyi arzu
edeceklerdir. Oysa, ıkili öğretimin ancak yükse-
kokullar, fen-edebiyat ve sosyal bilimler fakül-
telerinde yapılabileoeği görüşü ağır basmakta-
dır.
öğretim için gerekü kaynak ve parah öğretim-
den kimlerin yararlanması gerektiği gibi konu-
lann üstünde aynca durmak gerek.
Sonuç ve öneriler
- Ülkemizde üniversiteleşme oranı, hızlı ola-
rak artünlmalıdır. Bunun için kısa vadeli çözüm
olarak, yanyıl sayısı arttınlmalıdır.
- Çıkanlması düşünülen yasanın adı "Paralı
"öğretim Yasası" olmalıdır. Öğreüm prog-
ramlan ve yönetmelikler bu yasa vesilesiyle
yeniden gözden geçirilmelidir.
- Öğretim kurumlan, ek kontenjanlan tesbit
ederken evrensel ölçütler göz önüne alınarak,
eğitim niteliğinin düşmemesine ve araştırmala-
nn aksamamasına özen göstermelidir.
- Paralı öğretim için tüm kişi ve kuruluşlar se-
ferber edilerek yeterli parasal kaynak sağlanma-
lı, yeni birekonomik model geliştirilerek, fiziksel
olanaklar süratle geliştirilmelidir.
- Eğitim temposunda arüş sağlandığında. öğ-
renci seçme ve yerleştirme sınavı yılda en az iki
kez yapılmalıdır.
GUNCEL
CÜNEYT ARCAYÜREK
Çankaya'daki Konuştukça
• Baştarafı 1. Sayfada
"PKK'yı yasallaştırm, silahları bırakıp siyasi mücadele
yapalım!"
Okluk Koyu'ndaki Çankayalı; işin içinden çıkabilirseçık-
sın! Her girişimini, söylediği her sözü neredeyse ılahi bir
ses gibi kabul edip eleştiri oklarını hiçbir kez TÖ'ye yönelt-
meyenüstatveustayazarlarımız, makulbulduğuvesesini
çıkarmadığı ateşkesin sürgiti olan karşı öneriye şimdi ne
diyecekler, görelim bakalım?
Köşk'ten bilgi edinen Ertuğrul özkök'ün geçende yazdı-
ğına göre TÖ, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Güreş'le
17 eylül sabahı, "kritikbirgörüşme"yapıyor. Bu görüşme-
de, askerlerin HEP'e sıcak bakmadığını birinci ağızdan bir
kere daha işıtiyor. Ancak Özal, şu görüşünde ısrar ediyor:
"Yine de diyalog bunlarla (HEP'lilerle) kurulabilir."
Tö'nün askerlerin de uymasını istediği ve aradığı diya-
log, HEP kongresinde bakın nasıl değerlendiriliyor:
istiklal Marşı yerine Kürdistan Ulusal Marşı okunuyor.
"PKK vuruyor, TC kaçıyor" haykırışları arasında, terörist
yerine "Vurgerilla vur, Kürdistan'ıkur" sloganları atılıyor.
"PKK'dan ölenler" için saygı duruşu yapılıyor. Kürt-
Türk ayırımı olmayacağından dem vuran sloganı asıl ni-
yetlerinde örtü gibi kullanan HEP milletvekillerinden ses
çıkmıyor.
TÖ ise yazılanlardan çıkan anlama göre Orgeneral Gü-
reş'ten HEP'e daha yumuşak bakmasını istiyor.
Çankaya koşutunda benzeri istek kongrede Mahmut Alı-
nak'tan duyuluyor: "Türk anaları çocuklarmı Güneydoğu'-
ya askere yollamasınlar."
lyi mi?
Biri gider-öteki gelir
TÖ, HEP milletvekillerine söylüyor, tabii HEP kanalıyla
Apo'ya mesaj gönderiyor. "Silahların bir muddet susması
lazım. Silahlar sussun, bakalım görelim ne olacak?.. Du-
rursa belki bazı adımlar atılabilir" diyor.
Peki ama Çankayalı kimin adına ve kime dayanarak
HEP'e böylesine güvenceler veriyor? Hükümete mi?.. De-
mirel ile Inönü'nün, hatta ana muhalefet partisi adına
Mesut Yılmaz'ın Güneydoğu sorununu TÖ gibi görmediği,
TÖ benzeri çözümler gözetmediğı ötedenberi biliniyor.
PKK ile silahlı mücadeleyi yapanlann başında gelen
Genelkurmay'ın soruna TÖ gibi bakmadığı Orgeneral Gu-
reş'in demeçleriyle ortada. öyleyse'' TÖ'nün sorumsuz ve
sonuç alacak hiçbir bağlant.ya dayanmayan sozleri ortalı-
ğı karıştırmaya yarıyor ve de başarıyor...
Kongreyi izleyen kimi gazetecıler -örneğin Hürriyet'ten
Koray Düzgören- "HEP kapatılırsa yerine kurulacak her-
hangi bir parti "den söz ediyor. Delegelerin içlerine sindi-
remedikleri Ahmet Türk'ün genel başkanlığının uzun
süremeyeceğine "inandıklarını"yazıyor
Anlaşılan HEP kulislerinde de "yeni herhangi birparti"-
nin ilk hazırlıkları yapılıyor Ahmet Türk "geçicı" kabui
ediliyor. Daha sonraki parti aşamasında Mahmut Alınak'ın
genel başkanlığına kesin gözle bakılıyor.
PKK örgütüyle "organik bağları" bulunmadığını, ancak
PKK ile "akraba" olduklarını saklamayan HEP ve "olayı"
yeni gelişmelere gebe görünüyor.
SARIYER ASLİYE 2. HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
Sayı: 992/406
Mahkememızde verılen 8.9.1992 gun, 992/406 esas, 992/375 sayılı
karar ile davacının Seferoğlu olan soyadının Özgur Hüseyinoğluola-
rak tashihine karar verildiği hususu ilan olunur. Basın- 10550
37 ekran
Telefunken
350.000
lira taksitle...
Ayda sadece 350.000 lira
verip, televizyon alıyorsunuz.
1 peşın, 12 ay vadeyle.
Toplam kaç liraya gelıyor,
bıliyor musunuz? 4.550 000
liraya. Bu devirde, bu fiyata
Telefunken1
Alın, çalışma odasına koyun... mutfağa koyun... yatak odasına...
çocukların odasına... Herkes dilediği programı seyretsin. Maçtı,
filmdi kavgası çıkmadan.
Gıdın, araştırın. İsterseniz kıyaslayın. Yok... bu taksitin, bu toplam
fiyatın eşı, benzeri yok! Eee? Hâlâ ne duruyorsunuz
9
AEG
TELEFUNKEN
Daıışma Merkezi
Daha fazla bılgı almak ıçın AEG-TELEFUNKEN Danışma
Merkezi nı arayabılırsınız Turkıye nın her yerınden ücretsiz
goruşulebılen teletonlanmız (Ek numara çevırmemze gerek yoktur )
980 014 024 ve 980 014 025
Dığer telefonlanmız (1)274 65 90/91