23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
J3J Cumhurjyetl Sahibi: Currthuriyet Matbaacılik ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına Beri» N»di İstanbul Haberleri: Şenaj Kalkan, Dış Haberler: Ergua B»la, Iş-Ekonomi: Şükru Ketenci, Yurt Basan ve Yayon: Cumhuriyet Malbaaalık ve Cazeteciiik T.A.Ş. Türkocağı Cad. • Genel Yaym Yönetmeni: Özgea Acar • Genel Yayın KoordinatörO. Hikmel Çetinkava Haberleri: Menmet Saraç, Kultur: Celal Üsler, Makaleler: Sami Karaörea, Spor: Abdulkadir 39/41 Cağaloğlu 34334 lst. PK: 246 İstanbul. Tel: 512 05 05 (20 hat), Telex: Yazı lşleri Mudurleri: Füsun Ozbilgen (Sorumlu), Celal Başlangıç (Haber) • Oorsel Yucelman, Duzeltme- Abdullata Yazıcı • Muessese Mudur V.: Erol Erkul • Koordinalör: 22246, Fax: (1) 526 60 72 • Burolar: Ankara: Z. Gökalp Blv. tnkılap S. No:ı Yönetmen: Ali Ac»r • Duzenleme: Mustafa Saglamer • Ankara Temsılcısi: Cıineyt Ahmel Konılsan • Muhasebe- Bulenl Yeocr • Idare: Hüsevin Gurer • Işletme: Önder Çelik • 19/4, Tel: 433 11 41-47, Telex: 42344, Fax: (4) 433 05 65 • tzmin H. Ziya Blv. Arcayürek, Haber Müdürleri: MusUfa Balba>, Işık Kansu, fzmir Temsilci V.: Scrdar Kıak, Bıigı-lşlem. Nail inal Bılgısayar Sistem: Müriivel Çiler • Personel: Sevgi Boslancıoglu 1352 S. 2/3, Tel: 83 12 30, Telex: 52359, Fax: (51) 89 53 60 • Adana: Inönü Adana TemsUcisi: Çttiu Yitenofclu • Reklanr Reha Işılman Cd. 119 S. No: 1 Kal 1, Tel: 19 37 52 (4 hat), Telex: 62155, Fax: (71) 19 25 78 TAKVİM:I8EYLÜLI992 Imsak 5.13 Güneş' 6.40 Öğle: 13.03 Jkindi-16 32 Akşanr 19.16 Yatsı: 20.37 Brezilya'da geçen ay düzenlenen iletişim kongresinde kültürel bağımlılık ve uluslararası tekellerin suçlanması olgusu tartışıldı Brezilya clizileri çocuk sayısını azalttı Benetton'un 'cansız manken' çılgınlığı • İstanbul Haber Servisi - Defıleler tanhe mı kanşıyor? İtalyan moda rüzgânnın ülkcmizdeki temsılcısi Benetton: sorduğu bu soruya yine kendisi karşılık veriyor! Gözahcı renklerden yarattığı giysıleriyle özellikle gençliğin favorisiolan012 Benetton'un 1992-93 sonbahar-kış koleksiyonlan, dün Swissotel"in balo saJonunda gercekleştirilen ilginç veçılgın bir sergileme yöntemi ile basına tanıtıldı. "Benetton'un renkleri ve Sısley'ın hayal dünyası" temalı moda gösterisınde koleksiyonlar. 75 cansız manken ile özel dekorlar içinde sergilendı. Günboyu süren tanıtım sergısi kapsamında aynca, koregrafısinı Bılgc Tuğsuz'un üstlendiği tek sahnelik mini ekspozisyonlar da 14 canlı manken tarafından sunuldu. Türkiye'de, türünde ilk kez gerçekleştırilen moda gösterisindeO12 United Colors of Benetton ile Sisley'in 1992-93 sonbahar-kış koleksiyonlannı oluşturan kadın. erkek ve çocuk gjysilen tanıtıldı (Fotoğraf:MUHARREM AYDIN) 4. Töp Bebek Merkezi •ANKARA (AA)- Türkiye'nin "4. Tüp Bebek Merkezi" kasım ayında Ankara Hastanesi'nde hizmete gırecek. Ankara Hastanesi Kadın Doğum KJiniği Şef Muavini Yöneticisi Dr. İsmet İnan, laboratuvar için gerekli olan aletlerin büyük çoğunluğunu tamamladıklannı belirtti. Aspirin kansızlık yapıyor • MÜNİH(ANKA)- Dünyada en çok tüketilen ağn kesici aspirinin kan kaybına yol açtığı bildirildi. özellikle romatizmal hastalıklann tedavisinde sıkça kullanılan ve kalp hastalıklan için de önerilen, en küçük başağnsında çare olarak başvurduğumuz asprinin çok kullanılmasm halinde kansızlığa neden olduğu açıklandı. Münih - Üniversitesi öğretim üyelerindenfizikseltıp ve romatoloji uzmaru Prof.Dr. Kay Brune tarafından yapılan araşurmada, 1 gram aspirinin hastada 2 miligram kan kaybına neden olduğu belirtildi. PisaKulesi'nin SNM1 • Dış Haberler Servisi (tÜHA)-Heryılikisantim eğilen Rsa Kuİesi'nin eğilmesine, altından geçen tarihi bir kanalın neden olduğu ortayaçıktı. Yaklaşık bir yıldır tamirde olan ve eğilmemesi için önlemler alınan kulenin temeünde 6. yy'dankalmabirsu kanalının bulunduğu saptandı. Çikolatanın zararları • ANKARA <AA)- Çocuklar kadar büyüklerin de yemekten bıkmadığı çikolatanın yaranndan çok zaran olduğu belirlendi. Hacettepe üniversitesi Sağlık Teknolojısi Yüksekokulu Beslenme Diyeteük Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Perihan Arslan, AA muhabirinin sorulannı yanıtlarken çikolatanın fazia fiziksel hareket yapan sporculara önerilmesine rağmen çocuklar için bazı zararlan bulunduğunu hatırlatü. • Konferansta iletişimcilerin vardıklan ortak karu: 'Günümüz kapitalist dünyasında artık hükümetler eskisi gibi sosyal ve kültürel araştırmalara destek vermiyor, para ayırmıyorlar ancak teknik konular- daki araştırmalar daha çok destek buluyor.' lamalan yanında, insanlannın refah düzeyi arasındaki uçuru- mun yarattığı iletişimsizliğin en tipik örneği Brezilya, geçen ay International Association For MEHMET SARAÇ Günümüzde gelişmiş iletişim teknolojilerinin bugünkü uygu- Communication Research (IAMCR) iletişim kongresine evsahipliği yaptı. IAMCR 18. Genel Kurul toplantısı 16-21 ağustos tarihleri arasında Sao Paulo tatil köyü Guaruja'da yapıldı. Kongrede son 10 yılda dünyada meydana gelen büyük değişimler, küreselleşme ile dünya gücü ve merkez sınır mo- deli modasının geçtiği savunul- du. 1957 yılında kurulan ve bu- gün 2500 üyesi bulunan IAMCR. Birleşmiş Milletler'in çeşitli organlan tarafından bir danışma kurumu olarak da kullanılıyor. Amaa ise iletişim alanında araştırma ilgisini can- landırmak, yapılan araştırma- lan yaymak. gazeteci ve diğer kitle iletişim çalışanlanna eği- tim olanaklan sağlamaya katkıda bulunmak. "Yeni Bir Dünya İçin İleti- şim" konulu toplantıya 46 ülkeden 400'ün üzerinde ileti- şimci katılarak yaklaşık 200 bil- diri sundular. Türkiye'den ise Sosyal Bilimler Enstitüsü Av- nıpa Topluluğu Bölümü'nden Doç. Dr. Şermin Tekinalp katıldı. Tekinalp konferansta Türkiye'de ve dünyadaki yeni iletişim düzeni ve değişen parti imajıyla ilgili birçahşma sundu. Aynca Tekinalp, Siyasal İleti- şim Araşürma Bölümü Başkan Yardımcıhğı'na seçildi. Tekinalp'in aktardığı bilgile- re göre toplantıda özellikle ABD ve Kuzey Avrupa ülkeleri iletişim araştırmalan konusun- da önderliklerini korurken eski kuramlara yeni bakış açılan ge- tirilmiş. Gerçi IAMCR Genel Başkanı J.C. Hamelink'in be- lirttiği gibi henüz iletişim araş- tıımalannda ve kurumlardakı İSTATİSTİK-KADIN Evlenen sayısmda düşüş • DİE'nin araştırmasına göre kadın nüfusun yüzde 51.2'si kırsal kesimde yaşarken, yüz- de 27.2'si okııma bilmiyor. ANKARA (AA) - 1990 yılı nüfus sayımına göre 56 milyon 473 bin kişi olarak hesaplanan ve bugünlerde 60 milyona kadar yaklaşan Türkiye nü- fusunun yüzde 49.8'ini bayanlann oluşturduğu belirlendi. Buna göre 1990 yılında kadın nüfu- su 28 milyon 136 bin kişiyi aşarken, bir önceki sayıma göre kadın nüfusunun toplam nüfus içindeki payı 0.9 puan arttı. 1985 sayımında toplam nüfus 50 milyon 664, kadın nüfus ise 24 milyon 814 bin kişi olarak hesaplanmıştı. DİE tarafından hazırlanan "1927- 1990 istatistiklerle kadın" çalışmasının sonuçlan açıklandı. Söz konusu araştırmaya göre kadın nüfusunun yüzde 51.2'si kırsal kesim- de yaşarken, yüzde 27.2'si okuma-yaz- ma biimiyor. Kadın nüfusun yaş gruplanna göre dağılımına bakıldığında ise yüzde 35. 45'ini 0.14 yaş, yüzde 61.26'sını 15-64 yaş, yüzde 4.29'luk kısmını ise 65 yu- kan yaştakiler oluşturuyor. Okuyanlann büyük bölümü Bu arada, öğrenim durumuna göre kadın nüfusu irdelendiğinde, okuma yazma bilen kadınlann büyük çoğun- luğunun ilkokul mezunu olduğu orta- ya çıktı. Bayanlann okuryazarlığı en yük- sek olduğu yaş grubu ise 11 -14 yaş ola- rak belirlendi. Okuma yazması olan bayanlann önemli bir bölümü herhangi bir öğre- nim kurumundan mezun olmazken üniversite mezunu bayanlann sayısı 1985 yıh itibanyla 240 bin 292 olarak hesaplandı. Medeni dunım öte yandan 1989 yılı Türkiye nüfus araştırması sonuçlanna göre evlenme çağındaki bekar bayan sayısı 6 milyo- nu aşarken, evli olanlar 12.2 milyon kişi, eşi ölenler 1 milyon 617 bin, bo- şananlar ise 159 bin 273 kişiolarak be- lirlendi. Evli kadmlar çocuk sayılanna göre incelendiğinde ise sırasıyla iki, üç ve dört çocuklu aileler ilk sıralan paylaşı- rken 1 milyon 244 bin 901 kadın 7 ve daha çok sayıda çocuk sahibi olarak dikkati çekiyor. 1990'da evlenenler-boşananlar DİE verilerine göre,.199O yılında ev- lenenlerin sayısında bir önceki yıla göre düşüş olurken boşanan bayan sayısında küçük caph artış oldu. Buna göre, 1990 yıhnda 459 bin 907 bayan evlenirken 25 bin 712 bayan bo- şandı. Söz konusu yılda evlenen bayan- lann çoğunluğunu 20-24 yaş grubun- dakiler, boşananlan ise 25-29 yaştaki- ler oluşturdu. Izmir Arkeolo^ Müzesi Kütüphanesi'nde 1700-1800'lü yülarda basdmıs kitaplar önemli bir kültür mirası oluşturuyorlar.Ancak bugiine dek hiç onanm yapılmadığından kitap kurtlarınca yok ediliyor.(Fotoğraf:SEVGİ BAŞOĞLU) Kitapkurtlarımüzeyiyokediyor ASUMAN ABAOOĞLU İZMlR - İzmir Arkeoloji Müzesı'nin mütevazı görünüşlü kütüphanesi, yaklaşık 300 yıl önce basılmış ve artık "eski eser" niteliğj kazanmış kitaplara ev sahipliği yapıyor. Kütüphanenin 25 yıllık memuru Ahmet Gümüş, kitaplan kendi çocuğuymuş gibi seviyor. Ama kitaplann kitap kurtlan tarafından delik deşik edilmesi karşısında elinden bir şey gelmiyor. Ahmet Gümüş'ün, "Okuyan eden yok, burada süs gibi duruyorlar" dediğı kitaplar arasında 1700 ve 1800'lü yıllarda basılmış seyahatnameler, sözlükler, ansiklopediler, tarih kitaplan 6ulunuyor. Dünyaca ünlü ansiklopedi Britannica'nın9. baskısı 31 cilt olarak raflarda sıralanmış. Yine Victor Hugo'nun Sefıller'i 10 cilt olarak kitap kurtlannın hizmetinesunulmuş. Basım tarihi 1862. Öte yandan Türkiye'de yalnızca 3-4 tane olduğu belirtilen Charles Texier'nin Küçük Asya kitabı, ilk üç sayfası kayıp olduğu için basım tarihi belli değil. Ancak yine kütüphanede Ali Suat tarafından yapılan Arapça çevirisinin 186O'lı yıllarda basıldığı göz önüne almırsa, Texier"nin bu kitabının basım tarihi tahmin edilebilir. Ahmet Gümüş, en çok aranan Texier'nin Küçük Asya adlı bu kitabının Arapça çevirisinin de bu kütüphanede oldugunu pek kimsenin bilmedığini söylüyor. Ünlü Alman yazar Friedrich Schiller'in toplam 36cıltlik 1835 yılı Viyana basımı tanh kitabının ise yalnızca 2 cildi kütüphanede bulunuyor. Gerisine ne olduğu bilinmiyor, envanterdefterinde bu konudadabilgiyok. Kütüphane memuru Ahmet Gümüş, kütüphanede 4 değişik yazann Küçük Asya üzerine yazdığı kitabın bulunduğunu söylüyor. Bir tanesi de Arundell'in Asia Minor kitabı. 1834 yılında Londra'da basılmış. Gümüş, "Bu Arundell, papazmış. Aynı zamanda da kaçakçıymış" diyor. Sonra içenden bir kitap getiriyor, dokunmaya korkuyorsunuz. dökülüverecek diye. "İşte kütüphanenin en eski kitabı" diyor; "Türkiye'ye matbaanın gırmesinden önce basılmış, 1715 yılında Nürnberg'de. Fransızca-AImanca bir sözlük. Bu kitabı dolapta saklıyorum." Birbaşka ! 700'lü yıllardan kalma kitap: Historie Naturelle (Doğa Tarihi) kitabı. 1782'de Paris'de basılmış. Charles Barthlemy'nin 1856 yılı Paris basımı Türkiye Tarihi adlı kitabın üzerindeelyazısıyla "Snyrne, 1861"yazısıokunuyor. Yine 1800 yılı basımı 1550 sayfalık bir sözlük. Charles Bonnet'nin j 760 yılı basımı "Ruhun Kabiliyeti Üzerine Analitik Deneme" kitabı. Antik Filozoflar kitabı, üzerinde fıyatı 40 Pıatres, yani 40 kuruş. Platon'un Diyaloglar'ı 3 cilt 1885 yılı basımı, yazan Caroli Friedrici Hermanni. 13ciklik 1787 yılı basımı Antik Çağ Tarihi. Ahmet Gümüş, kitaplann. kendisi geldiğinde de burada oldugunu söylüyor. Biraz Almanca, biraz Yunanca, biraz Arapça ve Boşnak olduğu için de biraz Sırpça biliyor. Kitaplann nereden ve kım tarafından bu kütüphaneye getirildiği konusunda kimsenin bilgisi yok. Ahmet Gümüş, kitaplann bir bölümünün 1927 yılında Arkeoloji Müzesi'ne dönüştürülen, 1886 yılında inşa edilmiş Ayavutla Kilisesi'nin kendi kütüphanesine ait olduğuna inanıyor. Zaman zaman birkaç kişinin arayıp sorduğu yaklaşık 300 yıllık bu kitaplar için bugüne kadar hiçbir onanm yapılmamış. Arkeologlar, İzmir'de kitaplann onanmı konusunda calışma yapan hiçbir bilimsel kuruluşun olmadığını söylüyorlar. 500. Yıl Vakff nın düzenlediği toplantıda konuşan Fransa CRIF Başkanı Kahn: Etııik kavsalamı nedeni cliııİstanbul Haber Senisi- Osmanlı İmparatorluğu'nun Yahudiler başta olmak üzere farklı din ve kültürlere gösterdiği hoşgörü, Avrupa Konse- yi'nin, Yugoslavya'daki etnik çaüş- malann ele abnacağj toplantısında, dünya banşı için örnek gösterilecek. Toplantıda, etnik çatışmalan önle- mek amaayla bütün tek tannlı dinle- rin temsilcilerinin katılacağı bir baş- ka toplanünın gercekleştirilmesi için öneride bulunulacak. Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi Mimari ve Sanatsal Miras Alt Komisyonu'nun düzenlediği se- miner kapsamında 500. Yıl Vakfı da "Kişilik, Hoşgörü ve Dayanışma Konulanna Bir Bakış" konulu bir toplantı düzenledi. Hilton Oteli'nde- ki toplantıda bir konuşma yapan 500.Yı] Vakfı Başkanı Jak Kamhi, 1492 yıbnda dinlerini değiştinne ya da sürgüne gitme seceneğiyle karşı karşıya kalan Sefarad Yahudilerine Osmanlı Sultanı'nın ülkesinin kapı- lannı açtığını belirterek, "Bu bazı çevrelerin yok saymayı deneyebile- cekleri tarihsel bir gerçektir"dedi... Fransa CRIF (Fransa Musevi Ör- gütleri Birliği) Başkanı Jean Kahn da konuşmasında, bütün etnik kav- galann nedenınin din oldugunu vur- gulayarak Yugoslavya'da dini bir toplantı düzenlenmesinin çaüşma- lan önlemedc etkili olacağını savun- du. Şiıııcli sonbahar, grîp aşısınıntam zamanı GÜNDÜZ tMŞİR Aksayan ve gerçekleşmeyen iş bağlantılan, verim düşüklü- ğü, işe devamsızlık ve işgücü kaybının yanı sıra milyonlarla ifade edilen ölümler... Basit bir enfeksiyon gibi görülen grip hastaUğı işte yukanda sayılan ve fark edilmeyen kayıplann en büyük nedenlerinden biri ola- rak karşımıza çıkıyor. Tıptaki adı "İnfluenza " olan girip hastalığı, insandan insana ve özellikle kapalı ortamlarda, damlacık enfeksiyonu şeklinde aksırma, hapşırma, öksürme gibi yollarla bulaşan bir solu- num hastalığı olarA ad- landınbyor. ABD gibi sağlık düzeyi gelişmiş bir ülkede tüm ölümlerin yüzde 5-6'sı grip ve akciğer iltihabından kaynak- lanıyor. Bu ülkede her yıl sade- ce grip nedeniyle çoğunluğunu yaşlılann oluşturduğu 10-20 • Grip aşısı sadece yumurta alerjisi bulunanlara uygulanmıyor.Kanser tedavisi görenler ve hamile kadınlarda aşılama büyük avantajlar sağlı- yor. Aşılama yapıldıktan sonra etkisi 10-15 gün içinde görülüyor. bin kişi hayatını kaybediyor. Marmara Üniversitesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim görevlisi Osman Hayran, has- talığa yol açan virüslerin üç tip oldugunu ve A, B ve C tipi ola- rak adlandınldığını belirterek şunlan söylüyor: "Hastalığın başlıca belirtilen ateş, halsizlik, üşüme-ütreme, başağnsı, adale ağnlan ve kuru öksürük. Bu yakınmalar ortalama 3 gün sürmekle birlikte kuru öksürük günlerce devam edebıhyor. Hastalann yüzde l'inde zatür- ree gelişebiliyor ve 60 yaşın üze- rindeki hastalarda ise ölümlere neden olabiliyor. Salgına neden olan virüsler genellikle salgınm ilk görüldüğü coğrafı bölgeye göre kodlandığında, "Asya gri- bi", "Rus gribi", "Çin gribi" gi- bi isimler veriliyor." Dünya sağlığmı bunca tehli- keli boyutlarda tehdit eden grip hastahğının kontrolü açısmdan en etkili yöntem ise günümûzde aşılama olarak gösteriliyor. Hayran, özellikle hastalık açısından yüksek risk altındaki kişilerin aşılanması ile ölüm oranlannda yüzde 60-80'lere varan düşüşlerin oldugunu be- lirtiyor. Risk gruplan: Hayran, aşıla- ma için öncelik taşıyan risk gruplannı ise şöyle özetliyor: "Kronik bir hastalığı olan İcişi- ler, huzur ve bakım evlerinde yaşayanlar, 65 yaş üzerindeki kişiler, bağışıklama sisteminde yetmezlik sonınu olanlar. sağlık personeli ile bu risk gru- bundaki kişilerle aynı mekanı paylaşan diğer insanlar. Aynca kalp, böbrek ya da solunum ye- tersizliği olan hastalar ise griple karşılaşma sonucu oluşacak ciddi hastalıklar nedeniyle yük- sek risk altında kabul ediliyor- lar." Söz konusu aşılar ülkemizde de son yıllarda sıkça kullanılı- yor. Aşılar her yıl Dünya Sağlık Örgütü tarafından üçlü kom- pozisyonlar halinde açıklanıp. ilaç şirketlerine üretim için bil- diriliyor. Gribe aktif bağışıklık sağla- mak için amacıyla kullanılan aşılar, aşılamayı takip eden ilk 10-15 günlük süre içinde etki- sini gösteriyor ve yıl boyunca bağışıklık sürüyor. Grip aşısı sadece yumurta alerjisi bulu- nanlara uygulanmıyor. Yapı- lan klinik araştırmalar. bu yıl satışa sunulan grip aşılanndan Vaxıgrip 'in yüzde 92 'lik bir et- kinlik ile kış aylan boyunca grip salgınlanna karşı aktif bir silah oldugunu ortaya koyu- yor. Sonbahann başında har- hangi bir grip salgını riskinden önce yapılan grip aşısının etkili olacağına dikkati çeken uz- manlar, aşının kullanım özel- liklerini ise şöyle sırahyorlar: •Grip aşısı diğer aşılarla bir- likte rahatlıkla kullanılabiiiyor. • Kanser tedavisi görenler ve hamile kadınlarda aşılama bü- yük avantajlar sağlıyor. Örne- ğin gribe yakalan hamile kadın- larda bazen düşük olabileceği dikkate alınırsa. aşının büyük yaran olduğu belirtiliyor. •Aşılama yapıldıktan sonra etkisi 10-15 gün içinde görülü- yor. durağanlık aşılmanuş ama ku- nımlar zorlanıyor. Konferans- ta iletişimciler ortak bir kanıya varmışlar: "Günümüz kapitalist dünya- sında artık hükümetler eskisi gibi sosyal ve kültürel araş- ürmalara destek vermiyorlar, para ayırmıyorlar. Buna karşın teknik'konulardaki araştırma- lar daha çok destek buluyor." Tekinalp, "Amerikalı bir ko- nuşmacı hemen hemen bütün dünya televizyonlannda gös- terilen Latin Amerika (Brezil- ya) dizi ve dramalannın izleyici davranışlan üzerindeki uzun dönem etkilerinin, ihmal edil- miş bir araşürma konusu oldu- gunu, oysa bu etkinin yeni in- san davranışlan üzerinde çok önemli sonuçlan olabileceğini vurguladı" diyerek ilginç bir gözlemini aktanyor. Bu gözle- mi Brezilya'da son 20 yıldır nü~ fustaki "dramatik" düşüşün televizyon ile ilgisi doğruluyor. Kültürel bağımlılık Konferansın en ilginç tartış- malanndan birini "bağımlılık" üzerinde ortaya atılan tez ve kuramlann gözden gecirilmesi oluşturmuş. "Bağımlıük ku- ramı" diyor Doç. Dr. Şermin Tekinalp, "gelişmesini tamam- lamamış bir ülkenin gelişmiş bir ülkeye veya ülkelere ekonomik, siyasi. kültürel bağımlıhğı de- mek. İletişim açısından bağımlılık ise uluslararası dev kitle iletişim tekellerinin geliş- mekte olan hatta endüstrileş- nıiş Batı ülkelerinde bir Ameri- kan kültür emperyalizmi oluşturulması, ulusal İcültürü yok etmeleri yani dünyayı Amerikahlaştınnalan vs. An- cak bugün bu kuruma yenilik- ler getirildi." Doç. Dr. Tekinalp sözlerini şöy,le sürdürüyor: 'Önlem abnmadı' "Devletler yöneten olarak kültürel bağımlıbğı ortadan kaldırabilecek önlemleri al- madılar, tampon ve süzgeç gö- revi yapamadılar. Sonra serbest ticaretin çekicibği işin içine gi- rince devletler uluslararası çıkar tekellerine teslim oldular. Ulusal iletişim politikalan ulus- lararası çıkar tekelleriyle çatı- şınca hem içeriden hem de dı- şandan devletçibğe getirilen eleştiriler hükümetleri kamusal kuruluşlan bile satmaya yö- neltti." Eleştirilerin odak noktasının uluslararası tekellerden tek tek devletlere kaydığını belirten Te- kinalp şunlan söylüyor: "Uluslararası medya pazar- layıcılannın bir savunması da tek bir ulusal kültür tekeli kav- ramının demokrasiye ters bir kavram olduğu. Demokrasi tartışmalan ve serbest ticaretin çekiciligı uluslararası kapitaliz- min ülkeye girmesini sorun olmaktançıkardı. Ülkenin eko- nomik güçsüzlüğü özelleştir- meyi hızlandırdı ve bu durum ekonomik büyümenin koşulu olarak göriürneye başlandı." Kültür emperyalizmi ve ba- ğımlılık kuramına son olarak yeni bir boyut daha kazandınl- mış: "Artık pasif bağımbbk red- dedibyor. Medya mesajlann- dan çıkanlan anlamlann ulusal kültürle birbirine örüldüğü ve yeniden biçimlendirme, kültü- rel reddetme üzerinde kuramlar üretiliyor. Yani Baü değer yar- gılannı insan bir sünger gibi emmiyor, aksine kendi kültürü bir süzgeç görevi görüyor. Kül- türel bağımlılık ve uluslararası tekellerin suçlanması bir oyun. Seçkin politik gruplarca yerli küitürün Batı kültürü karşısı- nda başansızbğı medya politi- kalaruıın başansızbğına maze- ret olarak kullanılıyor." Ç O K 5 E S L I D E M O K R A S İ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle