Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14E>LÜL1992PAZARTESİ * ¥ * ¥ CUMHURİYET SAYFA
HABERLEREV DEVAMI 15
GUNCEL
CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafi ]. Sayfada
de bütünleşmeyi, birleşmeyi umut ettirecek tek sözcük
yok.
Evet, solda bir bütünleşme, bir araya gelme olayı belki
yarın öbürgün başlayabilir; ama bu girişimler anladığımız
anlamda, beklentilere yanıt verecek biçimlerde olmaya-
cak galiba.
Soldaki bütünleşme SHP'den ya da DSP'den belediye
başkanı, il yönetim kurulu üyeleri ya da sade vatandaşla-
rın bir bölümünün CHP'ye geçmesiyle gerçekleşecek.
Kısacası; CHP şu ya da bu ad altında "eritme politikası"
izleyecek. Kimi birleşme girişimleri sonuç vermeyeceği
biline biline, kamuoyuna bir gerekçe bulmak amacıylaya-
pılacak!
CHP yöneticileri bugün hiçbir çevreyi, özellikle öteki
"kardes" sol partilerle sağdakileri de ürkütmek istemiyor.
Hakları da var.
Çünkü zamana gereksiniyorlar. Alelacele harekete gec-
meyi yeğlemiyorlar. Örgüt kuracaklar, grup kuracaklar.
Kolay görünen, zor işler. Oysa sağlıklı yollardan geçerek
amaca varmak için "temkinli hareket" etmek zorundalar.
örneğin Deniz Baykal, " ülkeyi istikrarsızlığa sürükle-
meden" sorunların üstesinden gelmeyi, henüz kimselere
açmadığı ana amaçlara varmayı planlıyor. Başbakan bir
yere varabilmek için, " deniz tutmasıyla karşı karşıya kal-
mamaktan "sözaçmış. Baykal aynı gün yamtlıyor, "Deniz
tutmayacaktır" diyor.
Erken seçim tezgâhı
Bu güvenceler her açıdan zamana gereksinen CHP için el-
bette elzem ve geçerlı. Ama bir ikı ay sonra... CHP'deki ışler,
yönetıcılerın dıledığı gibı şöyle kıvama girdikten sonra... Bir
acaba sorusu kafalarda kıvrılıyor.
Başbakan Demirel ıse son günlerde şu ya da bu gerekçey-
le erken seçime değinıyor. Kimi koşulların " istikrarsızlık" adı
altında oluşmasını önplana alıyor. Sonuçta erken seçımın ka-
çınılmazlığını, erken seçim olasilığmı gözardı edemiyor.
Nedir istikrarsızlık? Beklenenlerin gerçekleşmesi. Baykal1
-
ın kuracağı gruba SHP'den varsayılandan fazla milletvekili-
nin katılmasıyla hükümeti destekleyen Meclıs'teki sayının
gereğinden aşağılara düşmesi. Bu, bırınci aşama. ikinci aşa-
ma yedi parçaya bölünmüş Meclıs'ten güvence veren bir
hükümetin çıkamaması, kurulamaması.
Başbakanın '7sMrars/zW("diyetanımladığıortam ışteböy-
lesine bir ortam. Daha şimdiden yenı hükümet modellerı çizi-
liyor. Belli başlısı DYP-ANAP hükümeti. Ya da MÇP'yi ve
RP'yi de bünyesine alan bir model; " milliyetçi cephe."
ANAP Genel Başkanı Yılmaz, erken seçimın kaçınılmaz ol-
duğunu söylemeye başladı bile. "Vadesıni kestiremıyor"-
muş, ancak "Türkiye'nin istikrarlı bir hükümete ihtiyacı var"-
mış.
Mesut Yılmaz yenı hükümet modelleri üzerinde fazla ko-
nuşmuyor ama, bir altındaki yetkililer, örneğin Pakdemırli,
milli bir koalisyon oluşturacak hükümete katılabileceklerıni
öne sürüyor. Uiak bir koşulla. Erken seçim!
Hükümet programının ilk ve önemli kuralı erken seçim ola-
cakmış, tam bir güvenceye bağlanacakmış. O zaman hükü-
mete girerlermiş.
Bu ve benzeri ırdelemeler, kimi akıllara aynt koşullarla he-
men bir DYP-ANAP koalisyonu getiriyor. Erken seçimın tarıhi
saptanırsa Mesut Yılmaz ve arkadaşlarının DYP-ANAP hükü-
metine evetdiyebileceğı sanısı kimi çevrelerde güçleniyor.
Senaryolar mı, modeller mi ? Birini bırak, ötekini al.
Sütunlarda bir iki gün kullan, sonra bir kenara at!
OLAYLARBV 30PKK'iıöidürüidü
ARDHNDAKI Şemdinli ve
GERÇEK D.Beyazıt'ta
15 şehit
Rotamız Ankara deseydiniz ya!
SfNANGÖKÇEN
SLAT KOZLUKLL
GUDAl/TA - Karşımızda-
kinin, gözü kara bir savaşçı,
neredeyse efsane haline gelen
bir komutan olduğuna ınan-
mak zor. Gözleri yumuşak
bakı>or. ellerini utangaç
utangaç oynatıyor. Sakin,
ama hafif kaygılı bir sesi var.
Şamil Basayev. geçen. yılın
kasım ayında Çeçen-İnguş
Cumhuriyeti'nin başkenti
Grozni den kalkan bir yolcu
uçağmı Ankara'ya kaçıran ki-
şi. Şimdi Abhazya'da Garga
cephesinin komutanı. Emri
altında 2 bine yakın milis ol-
duğu söyleniyor. Şamil Basa-
yev, "Nerede doğdun?" soru-
sunu, "Çeçenya'nm dağlann-
da" diye yamtlıyor. Daha
önce Karabağ'da Azerilerin
safında savaşmış. Şimdi Ab-
hazya'da savaşıyor, sonrasını
bilmiyor.
Maceracı olmadığını özel-
likle vurguluyor. Temel inancı
İslam. Halklann kardeşliğine
inanıyor. Ama ezene karsı,
ezilenin yanında savaşmak-
tan kaçmayacağını söyîüyor.
Şamil Basayev'le,Gudauta'da
konuştuk:
- Abhazya'ya gönüllü ola-
rak gelip, Gürcülere karşı sa-
vaşan Çeçenkrin çok iyi sa-
vaşçılar olduklan söyleniyor.
BASAYEV - Abhaziar bi-
zim kardeşimizdir. Onlann
özgürlük mücadelesine destek
olmak bizim görevimizdir.
Çeçenlerin iyi. savaşçı olması-
na gelince: Ülkemizdeki ya-
şam koşullan çok çetindir. Bu
nedenle bütün Çeçenler asker
olarak doğarlar. Tarihimize
bakarsanız heç savaşlarla do-
lu olduğunu görürsünüz.
- Abhazya ilk savaşmız mı?
BASAYEV - îlk olarak Ka-
rabağ'da Azerilerin yanında
savaştım. Abhazya benim
ikinci savaşım.
- Bir komutan olarak sava-
şın geleceğini nasıl değerlendi-
nyorsunuz?
BASAYEV - Gürcü asker-
leri asker değil eski suçlular-
dır. Çoğu morfınmandır. Bir
• Baştarafı 1. Sayfada
dar sezgiye sahiptir. Almanya'-
da Türk işçisine saldıran Daz-
laklarm niçin canavarlaştıkları,
bütün yurtta tartışılan bir konu-
dur. Çünkü her yöreden Al-
manya'ya gidenlerin yaşamlan
tehlikededir. Yine her yöreden
Güneydoğu 'ya askeryollanıyor.
Televizyon ekranı, köy ya da
kent kahvesindedir. Haber
programı izleniyor, konusulu-
yor, tartısüıyor. Toplumda ha-
yat memat sorunundan daha
önemli konu ne olabilir!...
Türkiye'yi dünden bugüne
değiştiren bir dönüşüm içinde-
yiz; yöneticilehmiz, iktidanyla,
muhalefetiyle halkta süregelen
yeni duygu oluşumuna kısa sü-
rede bir yanıt bulmak zorunda-
dtrlar.
İçin için, damla damla, adım
adım birikim yoğunlaşıyor.
Şimdilik korkulacak bir dü-
zeyde olmasa da yakın geleceğin
neler getireceği belli değil.
• • •
CHP'nin
• Baştarafi 1. Sayfada
dımcılanyla aynı statüde yer
almalıdır.
-Genel başkan yardımcılıkla-
n partideki tüm işlerin lokomo-
tif görevini yürütmelidir. Genel
başkan yardımcılan. poliuka
üretme, örgütlenme, basın ve
diğer işleri görev bölümü yapa-
rak götürür.
Bu öneriler doğrultusunda
tüzüğün 30 ve 32. maddeleri de-
ğiştirildi. Değişiklikte genel
başkana, genel başkan yardım-
cılanndan biri vekâlet edecek.
Tüzüğe eklenen bir diğer geçici
maddeyle de milletvekillerinin
tümünün GYK.'nın doğal üyesi
olması kararlaştınldı.
Bu değişikliklere, GYK üyesi
Hayri Oner"in karşı çıktığı öğ-
renildi. Öner'in, "CHP gibi
köklü bir partinin tüzüğû alela-
cele değiştirilmemelidır. Altı
aylık geçici bir dönemde bu ya-
pılmamalıdır. Millenekilleri-
nin doğrudan GYK üyesi ol-
ması da yasaya uygun değildir"
dedi.
CHP'de "ikinci adam" gele-
neğinin Raldınlması, "Birincı
genel başkan yardımcısını" ön
plana çıkaracak. Kulislerde, bu
genel başkan yardımcısının İs-
mal Cem olduğu belirtiliyor.
Cen'in. halen GYK. üyesi ol-
madığı ve SHP'den istifa etme-
diğ için genel başkan yardımcı-
lıgma seçilmediği ifade edili>or.
CHP >önetımınde tartışılan
bir diğer konu da milletvekille-
ririn partiye katılımı için "hülle
pMrtisi" nin oluşturulması.
Aıayasanın 84. maddesine gö-
re bir partiden diğer partiye
g<iş ölmuyor.
Haber Merkezi - Şemdinli ve
Doğubeyazıt'ta bir üsteğmen.
bir astsuba>. 11 er ve 2 geçici
kö\ korucusu şehiı oldu.
Hakkâri'nin Şemdinli ilçesi-
ne bağlı Aktülün Jandarma
Sınır Karakolu'na baskın dü-
zenleyen PKK'lı teröristler, bir
astsubay. 8 er ve erbaşla 2 geçici
kö> korucusunu şehit etti. Ka-
rakol baskınından sonra çıkan
çatışmada 30 PKK'lı öldürül-
dü. 12 saat süren çatışmadan
sonra kaçan teröristlerin >aka-
lanması için Cobra helikopter-
lerinin de katıldığı büyük bir
operasyon yapıldığı bildirildi.
Ağn'nın Doğubeyant ilçesinde
de görevden dönerken PKK te-
röristleri tarafından pusuva
düşürülen bir üsteğmenle üç er
şehit oldu. Saldında üç er de y a-
ralandı.
Diyarbakır büromuzun ha-
berine göre, Şemdinli'ye bağh
Aktütün Sınır Jandarma Kara-
kolu, dün saat 05.00 sıralannda
PKK militanlannın saldınsına
uğradı. Karakolu kuşatarak
roket, havan ve uzun namlulu
silahlarla ateş eden PKK'lı gru-
buna güvenlik güçlerinin karşı-
lık verdiği çatışma dün saat
16.00'ya kadar sürdü. Çatışma-
da jandarma erleri Metin Yiği-
talp, Recep Tentif, Orhan Bal-
cı. Zülfü Çelik. Metin Koçak.
Mehmet Ozdil, Gönül Küçük.
Mustafa Karakaş ve Recep Er-
geç şehit oldu.
Olağanüstü- Hal Bölge Vali-
liği'nden yapılan açıklamaya
göre teröristlerle güvenlik kuv-
vetleri arasında çıkan çatışma-
da 30 PKK'h ölü olarak silahla-
n ve techizatlanyla birlikte ele
geçirildi. Teröristlerin açtığı ilk
ateş sırasında bir astsubay. 8 er
ve erbaşla 2 geçici köy korucu-
su şehit oldu. Bölgede güvenlik
kuvvetlerinin arazi arama çalış-
malannın devam ettiği bildiril-
di.
AğrıMa 4 asker şehit
Ağn'nın Doğube>azıt ılçesi
Ağn Dağı etekterinde önceki gün
saat 20.00 sıralannda Güngören
köyü yakınlanndaki operasyon-
dan dönen güvenlik güçlerine
pusu kuruldu. Ağn Valisi İsmet
Meun'in AA'ya verdiği bilgiye
göre. teröristlerin açtığı ateş so-
nucu üsteğmen Doğan Gökbu-
lut. piyade çavuş Metin Akalın,
piyade er H. Hüseyin Ctemirel ile
pı>ade er Engin Horoz şehit ol-
du.
Adana'nın Kazım Başer Ma-
hallesi'nde bildiri dağıtan bir
grup. güvenlik kuvetlerine ateş
açtı. Çıkan çatışmada 2 polis
memuru yaralandı. Bildiri da-
ğıtanlardan bir kişı de öldü.
ordu değil karşımızdaki. Suç-
lulardan oluşan kışilerle sava-
şıyoruz.
Bu savaşın geleceği dünya-
nın burada olup biteni anla-
masına bağlıdır. Gürcüler,
sadece Abhaz ordusunu yok
etraek istemiyorlar, bütün
Abhaz halkını yok etmek isti-
yorlar. Türkiye'de yaşayan
Abhazlara büyük görev düşü-
yor. Onlar. burada olanlan
bütün dünyaya duyurmalıdır.
- Silah ve asker gücünüz
hakkında bilgi verebılir misi-
niz?
BASAYEV - Asker sayımı-
zı söyleyemem. Bu bir askeri
sırdır. Ancak elimizde hiç ağır
silah olmadığını söyleyebıli-
rim. Sadece Kalaşnikoflarla
savaşıyoruz, ama bunun sayı-
sını da söyleyemem.
- Gürcistan'ın eski yönetici-
sa başımızın üstünde yeri var-
dır.
- Geçen yıl Türkiye'ye bir
uçak kaçırmıştınız. bunun öy-
küsünü anlatabilir misiniz?
BASAYEV - Bu uçağı iki ar-
kadaşımla birlikte kaçırdım.
Şunu hemen söylemek istiyo-
rum: Biz terörist değiliz. Bu
uçağı dünyanın ülkemizde olup
bitenleri anlaması için kaçırdık.
Olayın tarihi 9 Kasım 1991'dir.
O tarihte Çeçenya'nm başkenti
Grozni'de bulunuyorduk. Gür-
cülerin şu anda Abhazya'ya
yaptığı gibi, Ruslar da Çe-
çenya'ya girmişlerdi. Rus bir-
liklerinin bir kısmı havaalanına
yerleşmiş. bir kısmı da içişleri
bakanhğını işgal etmişti.
Bunu duyar duymaz, bir şey-
ler yapmaya karar verdık. İki
arkadaşımla birlikte havaalanı-
na gittik. Arkadaşlanmın isim-
• Emrinde 2 bine yakın miiis olduğu söylenen w
tnil Basayev geçen yü Grozni'den kalkan bir yoîcu
uçağım Ankara'ya kaçıran kişi. O günü şöyle anla-
tıyor: "Ankara'ya inene kadar yolculara bir şey
söyiemedik. Nereye gitüğimizi bilmiyorlardı. Di|-
rırmu anlatınca bize çok kızdılar." *"~~
si Gamsahurdia, ûlkenızde
siyası mültecı olarak yaşıyor.
Gamsahurdia'nm da Abhaz
halluna düşman olduğu bili-
niyor. Abhaz halkının bu düş-
manına, ülkeniz yöneticilen-
nin kucak açmasını nasıl
deâerlendiriyorsunuz?
BASAYEV - Çeçen halkı-
nın en büyük özelliği konuk-
severliğidir. Bir kimse kapmı-
zı çaldığında en kanlı düşma-
nınız bıle olsa, ona her türlü
yardımı yapmak zorundası-
nızdır. Gamsahurdia*nın du-
rumu budur. Düşmarumız
bik olsa bizden yardım istedi-
ği için onu geri çeviremeyiz.
- Gürcistan'daki siya&i du-
rum değişir ve Şevardnadze
de Çeçenya'ya sığınmak ister-
se ona da kucak acacak mısı-
nız?
BASAYEV - Eğer Şevard-
nadze'nin Çeçenya'nm kapı-
sır.ı çalıp "Ben geldim, yardım
edin" dıyebilecek dostlan var-
leri Lom-Ali Çaçayev ve Said
Ali Satuyru'dur. Yanımızda
patlayralar ve silahlar vardı.
Uçağa bindik. Tabii ki bu silah-
lan uçağa nasıl soktuğumuzu
anlatmayacağım. Uçak
Grozni'den Sverdlovski'ye gi-
decekti. Biz pilota Ankara'ya
gitmesini söyledik. Ankara'ya
inene kadar yolculara bir şey
söyiemedik. Nereye gittiğimizi
bilmiyorlardı. Uçak Ankara'ya
inince durumu anlatük. Bize
çok kızdılar. "Ankara'ya gide-
ceğimizi söyleseydiniz yanımıza
para alırdık, alışveriş yapar-
dık" diye bize çıkışular.
Ben Ankara'da hiçbir yetki-
liyte görüşmedim. Bizim adımı-
za başkalan göriiştü. Uçak,
Ankara havaalanında 6 saat
kaldıktan sonra Türk yetkilile-
rinin izin vermesi üzerine tekrar
Grozni'ye döndük.
- Uçağı neden Türkiye'ye ka-
çırdımz?
BASAYEV - Türkiye,
Grogni'ye uzak değil. Yakıt ik-
mali yapmadan Ankara'ya ine-
bilirdik.
- Ankara'da beklerken ilginç
şeyier oldu mu?
BASAYEV - Evet. örneğin
yolculardan biri hastalanmıştı.
Bir Türk doktor uçağa gelerek
onu muayene etti ve bazı ilaçlar
verdi. Bunun üzerine bütün
>olcular "Ben de hastayım, ba-
na da ilaç ver' demeye başladı-
lar.
- Grozni'yedönünce ne oldu?
BASAYEV - Uçaktaki tüm
yolculara teşekkür borçluyum.
Bize terörist demediler. Ne yap-
mak istediğimizi anladılar. Ay-
nca bize teşekkür de ettiler;
Ankara'yı görmelerine neden
olduğumuz için. Hatta yaşlıca
bir kadın yolcu Ankara'da kal-
mak bile istedi.
Uçak Grozni'ye geri geldi-
ğinde yolcular Rus yetkilileri-
nin bizi tutuklamalanndan,
hatta öldürmelerinden kork-
tuklannı sövlediler. Bunun üze-
rine yolcular uçağın önünde
gösleri yaparak bizi Ruslara
vermemek için direndiler. Aynı
şekilde Grozni'de de halk bizim
lehimize gösterilerde bulundu.
Ruslar da herhalde gerginliği
daha fazla tırmandırmak iste-
medikleri için bizi serbest bırak-
nlar.
- Kalaşnikofunuzu 24 saat
boyunca yanınızdan ayırmı-
yorsunuz. Silahınız sizin için ne
anlam taşıyor?
BASAYEV -Kalaşnikof be-
nim en yakın dostumdur.
Onunla uyunım, onunla yatıp
kalkanm. Bir yıldır yanımdan
hiç aynlmadı. Çeçenler için üç
kutsal şey vardır: Silah, at ve
kadın. Ama ben kadını saymı-
yorum. Çünkü kadın değişken-
dir, ben güvenemem.
- Abhazya'dan sonra sırada
neresi var?
BASAYEV - Herhalde
Bosna-Hersek. Aslında nisan
ayında Bosna'ya gjtmek iste-
dim, ama başaramadım.
- Bir dahaki sefere Hawaii'ye
bir uçak kaçıracak olursanız.
bize de haber verir misiniz?
BASAYEV - Ben de oralan
görmek isterim, ancak önce bu-
ralan kurtaralım.
_ _ • ^ ^ militanlarmın geçen cuma gecesi, TPAO ile Mobil
CCIltlZCSl şjrketine ait Batman'daki Shell-Mo petrol sahasına
yaptığı saldırıda kurşuna dizdiği üç mühendisten ikisi, dün İstanbul'da toprağa \erildi. İTİ Petrol
Mühendisliği son sınıf öğrencisi olarak staj yapan Hakan Baylan'ın Fikirtepe Bayraklı Camii'ndeki
cenaze namazında, anne Saliha Baılan oğlunun tabutuna sarılarak gözyaşları döktü. "Kahrolsun
PKK", "Hakan'lar öbnez, bizler Hakan'ız". "Kana kan, intikam" sloganları ve tekbir ile Eğitim
Mahallesi'ndeki evinin önüne getiriltn cenaze, İstiktal Marşı okunduktan sonra karacaahmet Mezar-
lığı'na götürülerek toprağa terildi. Baylan'ın İTL Petrol Mühendisliği son sınıf öğrencisi olduğu ve
staj süresi dolduğu halde dönmediği ka>dedildi. Diğer mühendis Mustafa \ elkenci için de Fatih Ca-
mü'nde kılınan cenaze namazında oğlunun tabutuna sarılan anne Süreyya Yelkenci, "EUeriniz kırılsın.
Buna son \ersinler, yakmasınlar artık annelerin yüreklerini" diyerek ağladı. Yelkenci'nin cenazesi
Kozlu Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Venedik'in
mBaşturaftl. Sayfada E n n i o
Morricone ve Ingiliz Film Ens-
titüsü'nden Sheila Whitaker'ın
da bulunduğu seçici jçurul, En
İyi Erkek Oyuncu Ödülü'nü.
James Foley'in 'Glengarry
Glen Ross' adlı fılmindeki ba-
şanh yorumu dolayısıyla 67
yaşındaki Amerikah oyuncu
Jack Lemmon'a verdi.
Bu yılın Gümüş Aslan'ı ise
Fransız yönetmen Claude Sau-
tet'nin 'Kışı Yaşayan Yürek'.
İspanyol yönetmen Bigas
Luna'nın 'Jamon Jamon' ve
Romanyalı yönetmen Oan
Pita'nın 'Lüks Otel' adlı yapıt-
lan arasmda paylaşünldı.
Öte yandan, bu yılın Seçici
Kurul Özel Ödülü, 'Napolili
Matematikçinin Ölümü' adb
fılmiyle İtalyan yönetmen Ma-
rio Martone'ye giderken, İtalya
Senatosu'nun ödülü olan altm
madalya da 'Guelvvaar' adlı fıl-
miyle Senegalli yönetmen Os-
man Semben'in oldu. Seçici
kurul üyeleri, Semben'in •
vvaar' adlı yapıünın 'insan iler-
lemesi ve dayanışması' temala-
nnı çok başanb bir biçimde
yansıttığını belirttiler.
Iran, PKK'nın terör örgütü olduğunu kabul etti
• Baştarafi 1. Sayfada
nın. "PKK'nın vasadışı bir le-
rör örgütü" ilan edilmesi iste-
mini kabul edebileceğini bildir-
dı. Ancak İran. buna karşılık.
Türkiye'de bulunan rejim aleyh-
tan Halkm Mücahitleri Örgütü
ile Şah >anlılannın da aynı
şekilde "\asadışı" ilan edilmesi-
ni istedi. Türkiye ile İran. dün-
\anın en önemli uyuşturucu
rotalanndan olan "Altın Hilal"
yolunun kesilmesi konusunda
da görüş birlığine vardılar.
Türkive ile İran içişleri ba-
kanlannın başkanlığındakı he-
yetler arasındaki resmi görüş-
me|enn ikinci gününde, Türki-
ye İran'a, PKK'nın topraklan-
nı kullandığı savını kabul
ettirdi. Ancak İran. PKK'ya
kendilerinin herhangi bir des-
tek vermediğini, PKK militan-
lannın. Türk sınınndaki kara-
kollann çok aralıklı oluşundan
kaynaklanan güvenlik boşlu-
ğundan yararlandıklannı sa-
yundu. İran, PKK'nın, Türk-
İran-Irak sınınnda faaliyet gös-
teren ve kendilerince yasadışı
ilan edilen İran Kürdistan De-
mokrat Partisi'nden destek
gördüklerini de Türkiye'ye ilet-
u.
Zorlu pazarlık bugün
İran'a. PKKnın kendi top-
raklannı kullanarakeylem yap-
maya başladığı savını kabul
ettıren Tüıkı>c. bir îlen adım
olarak, İran'dan, PKK'nın
"yasadışı bir lerör örgütü" ol-
duğunu kabul ederek bunu ilan
etmesini istedi. İran, Türkiye'-
nin bu önerisine sıcak bakarak
bunu kabul edebileceğini ifade
etü. Ancak İran, buna karşıbk.
Türkiye'deki rejim alevhtan
Halkın Mücahitleri Örgütü ile
Şah yanhlannın da aynı şekilde
"\asadışı" ilan edihnesini ve
tüm faaliyetlerinin yasaklan-
ması önerisinı görüşme masası-
nagetirdi.
Türkiye. İran'ın bu karşı
önerisi üzerine, bu örgütlerin.
Türk topraklannda. İran'a kar-
şı herhangi bir biçimde silahlı
eylem ya da silahlı eylem hazır-
lığında bile bulunamayacakla-
n. buna kesinlikle izin verilme-
yeceği garantisini verdi. Türki-
ye. bunun dışında, demokratik
yollardan muhalefet hareketi-
nji sürdürülmesine izin veril-
memesinin ise mümkün olama-
yacağjnı. çünkü bunun, Tür-
kiye'deki demokratik rejimin
tümüyle özüne aykın olacağını
İran tarafına bildirdi.
İran. görüşmelerin ilk gü-
nünde, Türkiye'nin verdiği bu
garantiyi yeterli görmedi ve
tüm faaliyetlerin yasaklanması-
na ilişkin ilk önerisinde ısrar et-
ti.
Ortaya çıkan bu görüş aynlı-
ğı. iki ülke heyetlerinin bugün
yeniden bir araya gelecekleri
görüşmelerde aşılmaya çalışıla-
cak. Türkiye'nin, görüşünde
ısrar edeceği belirtilirken. iran'-
ın da tutumunu yumuşatma-
ması halinde görüşmelerden
beklenen sonucun cıkmasının
zora girebileceği savunuldu.
Bugün bana, yarın sana
Türkiye. görüşme masasın-
da, bölge ülkelerinin tümünün
belli ölçüde Kürt kökenli insan-
lan banndırdığıru anımsatarak,
bir ülkede ortaya çıkıp, eyleme
dönüşen "Kürt milîiyetçiliği"-
nin, kaçınılmaz olarak diğer
ülkeleri de etkileyeceğini dile
getirdi. Bunun, "İran Kürdista-
nı" olarak adlandmlan ve yak-
laşık 5 milyon Kürdün yaşadığı
belirtilen bölge nedeniyle îran'ı
da yakından ilgilendiren bir so-
run olduğunu da vurguladı.
Görüşmelere katılan bir yetkili,
"Terörün yalnız bulunduğu ül-
keye değil, diğer ülkelere de
yayılıp sirayet edeceğini. görüş-
melerde İran'a çok açık bir bi-
çimde ifade etti. Bunun kaçınıl-
maz olacağını, çünkü İran'ın da
Türkiye gibi aynı etnik yapıya
sahip olduğunu vurguladık.
Masada söylenen, şimdi bizde
olan, yann bir başka ülkede or-
taya çıkabilir, yani bugün bize,
yann size diye ifade edilebilir"
dedi.
Sezgin'in açıklaması
İranh mesleklaşı Abdullah
Nouri ile önceki gün 3.5 saat
süreyle bir araya gelen Sezgin
de görüşmede "asgari müşte-
reklerde birleşildiğini" belirte-
rek şöyle dedi:
"Terorizmin bölgemizin, yö-
netimlerimizin, demokrasilerin
en büyük düşmanı olduğunda
ittifak ettik. PKK'nın bir terör
örgütü olduğunda ittifak ettik.
Terörle mücadelenin görevi-
miz, sorumluluğumuz olduğu-
nu vurguladık. Bölgerün istik-
ran ve banşı ıçın bölgenın ıkı
büyük ülkesi olan Türkiye ve
İran'a büyük görev ve sorumlu-
luklar düştüğünü ifade ettik.
Sadece güvenlik ve işbirliği da-
hnda değil, ticari, ekonomik,
sanayi, kültürel, sanat ve diğer
konularda işbirliği yapmarun
gerekliliği üzerinde ve bunun
ülkelerimizin ve bölgemizin ya-
ranna olduğunda ittifak ettik.
İran ve Türkiye dostluğunun
önemi üzerinde durduk. Bölge-
ye, bölge banşına ve dünya ba-
nşına getireceği etkiyi anlatük.
Türkiye'nin, Irak'ın bütünlü-
ğünün bozulmamasına ilişkin
görüşlerimizde birleştik. Karşı-
lıklı sayga, işbirliği ve iç işlerine
kanşmadan, bir dostluğun pe-
kişürilmesine bu seyahatimizin
önayak olacağını, büyük etken
olacağını ifade ettik."
Türkiye ile İran, dünyanın en
önemli uyuşturucu rotalann-
dan biri olan "Altın Hilal"in
önünün kesilmesi için de görüş
birliğine vardılar. Sezgin tara-
fından, "iki ülkenin, uyuşturu-
cu kaçakçılığı konusunda ortak
mücadele edilmesinde görüş
birliğine vardıklan" şeklinde
açıklanan bu mücadelenin, Al-
ün Hilal'in rotasının kesilmesi-
ni amaçladığı belirtildi.
Öte yandan Halkın Mücahit-
leri Örgütü'nün Paris'ten bildi-
rildiğine göre örgütün lideri
Mesud Recavi, Başbakan Sü-
leyman Demirere gönderdiği
telgrafta, İçişleri Bakanı Sez-
gin'in Tahran'da, "Türkiye'de
Iran muhalefetinin faaliyetleri-
ne izin verilmeyecek" şeklinde
açıklama yapmasını kınadı.
GÖZLEM
UĞUR MUMCU
• Baştarafi 1. Sayfada
Siyasal katılma; partiler, sendikalar, dernekler gibi ör-
gütler eliyle sağlanır. Türkiye'de anayasal düzen, parti-
lerir», işçi sendikaları ile ilişki kurmalarını ve derneklerin
de siyasal partilere destek olmalarını yasaklıyor.
Bu "mevzuat" karşısında emekçi sınıf ve tabakaların
siyasete katılmaları nastl sağlanacaktır?
Işçilerin ve kamu çalışanlarının tek tek siyasetle ilgi-
lenmeleri, siyasal katılmayı sağlayacak etkileri yarat-
maz ve kurumsal yapılan da oluşturmaz.
Bu etkinliğin yaratılması ve bu kurumların oluşması
için siyasal katılım yolunun egemen sınıflara olduğu ka-
dar emekçi sınıflara da açılması gerekir.
Türkiye'de "emekpiyasası" binbir türlü yasakla kuşa-
tılmıştır. Grev yasaklan, toplu pazarlık sisteminin etkinli-
ğini azaltmaktadır. Kamu çalışanları, devletin aylıklı
köleleri gibidir. Avrupa ülkelerinde bu yüzyılın başında
kabul edilen "iş güvencesi" Türkiye'de iş ve sermaye
çevrelerince bu yüzyılın sonunda bile tepkiyle karşılan-
maktadır.
Toplumun egemen kesimini oluşturan iş ve sermaye
çevreleri, siyaseti etkileme ve yönlendirme olanağına
sahipler.
Kurulu düzen, bu egemenlikle ayakta duruyor.
Bu koşullarda Baykal'ın 1970 yılında yayımladığı ince-
lemesinde sözünü ettiği "siyasal katılmanın devrimci ni-
teliği" nasıl ortaya çıkacaktır?
Emekçi sınıf ve tabakaların partiler ve sendikalar ara-
cılığı ile siyasete ve yönetime katılmaları ile.
Yurttaşların, üyesi olduklan partiler aracılığı ile siyase-
te katılmaları, hemen hemen her partide rastlanan "parti
oligarşileri" nedeniyle gerçekleşmiyor.
Milletvekili aday saptamasında bile parti il ve ilçe ör-
gütlerinin görüşleri alınmıyor ve adaylar, parti genel
merkezlerince belirleniyor.
Böylece, parti genel merkezlerinin "atama işlemleri"
parti örgütleri ve seçmenler eliyle onanıyor.
Parti örgütleri birer "piyon" ve seçmenler de bu atama
işlemlerini onaylayan "figüranlar" olarak kullanılıyor.
ön seçim yapan partiler ise 1980 öncesi CHP'de ya-
şandığı gibi "naylon delegeler" ile göstermelik ve düz-
mece seçimlerle aday beiirliyorlar.
Bu durumda da hem partilıler ve hem halk, siyasal ka-
tılmanın dışında tutuluyor ve açıkça aldatı(ıyor.
Doçent Dr. Baykal bugün Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran
ve devrim yapan CHP'nin Genel Başkam'dır. CHP Genel
Başkanı olarak "siyasal katılma"y\ nasıl sağlayacaktır?
Kitabındatanımım yaptığı "bağdaştırmacı"bir yaklaşım-
la mı? Yoksa geleneksel dengeyi sarsan "devrimci" bir
görüşle mi?
Bu, biryolayrımıdır.
CHP, ya TÜSİAD gibi işveren kuruluşlarının etkisine
kapılarak sosyal demokrat görünümlü düzen partisi ola-
cak, ya da DİSK gibi işçi sendikaları konfederasyonları
ile birlikte "gelenekselsiyasetisarsarak siyasalkatılımın
devrimci niteliğini" ortaya çıkartacaktır.
Türkiye'de son yıllarda "resmi ideoloji" haline gelen
ekonomik liberalizm ve ekonomik liberalizmin bir ideolo-
jik fetişi haline soKulan "serbestpiyasa ekonomisi" kav-
ramı, geleneksel siyasete dönüşerek sosyal demokrat
kesimi de etkisi altına alıyor.
• CHP, kendisi dışındaki iki sosyal demokrat partiyi de
çatısı altında toplamak için ne yapacak?.. Nasıl bir siya-
set izleyecek?.. Bu sistemde siyasal katılmayı nasıl sağ-
layacak?
CHP, toplumsal dengeyi, serbest piyasa güçleri doğ-
rultusunda ayakta tutmayı mı, yoksa işçi kuruluşları ile
birlikte toplumsal dengeyi sarsarak, düzeni emekçi sınıf-
lar yararına değiştirmeyi mi savunacak?
Akademik düzeydeki "siyasal katılım teorisi", güncel
siyaset pratiğinde Baykal ve kadrosu tarafından nasıl uy-
gulanacak?
SAPIK'TAKİ ROLÜYLE ÜNLENMİŞTİ
Anthony Perkins
AIDS'e yenüdiKültür Servisi - Alfred Hitch-
cock'un korku klasiği 'Sapık'-
taki (Psycho) başanlı yorumuy-
la uluslararası üne erişen
Amerikah sinema oyuncusu
Anthony Perkins önceki gün
öldü. AFP ve Reuter'in haber-
lerine göre AIDS'ten ölen Per-
kins 60 yaşındaydı.
Los Ângeles'taki evinde 'hu-
zur içinde' ölen Perkins'in ba-
şucunda kansı ve iki oğlu bulu-
nuyordu.
Sanatçının basın sözcüsü
Leslee Dart, Perkins'in kamuo-
yuna son olarak şu açıklamayı
yaptığını bildirdi:
"AIDS'e yakalanmamla ilgili
haberlerin kamuoyunda fazla
büyütülmesini istemedim. Ama
bunun nedeni, soylu davran-
mam değil. Bence. yaşlı bir
oyuncunun sorunlan, şu çılgın
dünyada incir çekirdeğini dol-
duracak kadar yer tutmaz.
AIDS hastahğmın Tann'nın in-
tikamı olduğuna inanan birçok
insan var. Oysa bence bu hasta-
hk insanlara birbirlerini sevme-
yi, anlamayı, birbirlerine tut-
kuyla bağlanmayı öğrenmeleri
içingönderildi..."
4 Nisan 1932'de New York'-
ta dünyaya gelen ve beyazper-
deye ilk adımını Jean Sim-
mons'la oynadığı 'Aktris'le
atan Anthony Perkins, 1958'de
'Karaağaçlar Altında Arzu' fıl-
minde Sophia Loren'le oyna-
dıktan sonra, Hitchcock'un
'Sapık' fılminde ruh hastası
Norman Bates'i canlandırarak
büyük ün kazanmıştı.
'Sapık'ın sonradan çevrilen
üç devam fılminde de oynayan
Perkins, 1983'te kendisiyle ya-
pılan bir söyleşide, 'Sapık'ı çe-
virdikten sonra on yıl Norman
Bates hayaumdan çıkmadı' de-
mişti. 'Aslında Norman'ı her
zaman sevdim. Ama yıllarca
benimle tanışan herkes bana
Sapık'ı sordu. Sonunda ondan
nefret ettim, gerçekten nefret
ettim."
Alfred Hitchcock'un 1960'ta
çevirdiği "Sapık'ta. Anthony
Perkins ıssız bir motelın sahibi
ruh hastası Norman Bates'i oy-.
namış. Bates'in fılmin kadın
oyuncusu Janet Leigh'yi ban-
yoda defalarca bıçaklayarak
öldürdüğü sahne sinema tarihi-
nin en ilginç sahneleri arasına
girmişti.
Amerikan sinemasmda tedir-
gin, sinirli tipleri başanyla can-
landıran Anthony Perkins,
1956'da 'Kan Dökmeyecek-
sin'deki yorumuyla En İyi Yar-
dıma Erkek Oyuncu Oscan'na
aday gösterilmişti. 1959'da
'Kumsalda' adh savaş karşıtı
fılmde Fred Astaire ve Gregory
Peck'le oynayan Perkins, Ing-
rid Bergman'la başrollerinj
paylaştıgı 'Brahms'ı Sever misi-
niz?' adlı fılmde de unutulmaz
tiplerinden birini yaratmıştı.
Keodisini 60 yaşmda toprağa götüren çağm vebasına sanatçının
bakışı farklıydı: 'AIDS hastalığının Tann'nın inrikamı olduşuna
inanan birçok insan var. Oysa bence bu hastalık insanlara bır-
birterini sevıne.vi. anlamayı, birbirlerine tutkuyla bağlanmayı
öğrenmeleri için gönderildi...'