07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31 AĞUSTOS1992 PAZARTESt s DUNYADA GECEN HAFTA Irkçıterör demokrasiyî yaraladıDtLEK ZAPTÇIOĞLU BERLtN - Almanva'da yaz scağı artık son demlerindeyken pzeteler de 'sıcak' haberlerle (Oİuydugeçen hafta. Bütün h*fta boyunca neonazilerin Rostock şehrinde estırdiği terör havası gündemde birinci srasını korudu. Aşın sağ yayın organlan dışında. siyasi \dpazenin herkanadından gızeteler olaylan ağızbirliğiyle mahkum etti \ e köşe vazılannda "Aşın sağ terörün demokrasiye darbe vurduğu" kaydedildı. Haftalık lıberal "Dıe Zeit". 'Cumhuriyete Suikast' başlığıyla yayımladığı yorumda konuyucanalıcı noktasından yakalamıştı: "" Burada söz konusu olan yabancılann veya mültecilerin durumu değil sağdan gelen terördür. Hukuk devleti şiddeti önleyemezse, terörü estirenler yeni bahaneler bulmaya devam edecektir. Bugün siyasi mültecilere saldınrlar, yann başkalanna." Gözü dönmüş yüzlerce neonazinın öldürmek çabasıyla savunmasız insanlara saldmsı ve saldınnın polis larafından günlerce ALMANYA önlenemeyişi, burada yaşayan vatandaşlanmızı da haliyle korkutuyor. "İyi ki Almanya'da siyasi ilticacılar var, yoksa neonaziler onlar yerine doğrudan bize saldınrdı" di>enlerçoğunlukta. Gençler ise polise güvenlerini iyice kaybettikleri için ceplerinde silahlarla dolaşıyor. Dış görüniişünden 'yabancı' olduğu anlaşılan insanlann artık Almanya'da, belli semtlerde belli bir saatten sonra yalnız başına dolaşması tehlikeli. Kısaca Helsinki Watch olarak adlandınlan Uluslararası İnsan HakJan Gözetleme Komitesi'nin hafta sonunda Alman hükümetine yolladığı uyan mektubu yabancılann yüreğine su serpti. Helsinki Watch, Alman hükümetinden 'güvenlik kuvvetleriyle ülkedeki yabancılan daha iyi korumasıru" istedi ve Almanya'nın uluslararası insan haklan anlaşmalanna attığı imzayı da hatırlatma gereği duydu. Olaylar artık bir insan haklan sorunu haline geldığı için bu uyan çok yerindeydi. Bonn'a böyle bir hatırlatmayı buradaki vatandaşlar Ankara"dan çok beklemişlerdi. Basını meşgul cdenkonulardan biri de Irak'a olası bir askeri müdahale. Körfez krizindeki genel onaylayıa tutun.a karşın Alman kamuoyu ABD'nin son önlemlerine soğuk bakıyor. 'Şiiler, Başkan Bush'un yeni mi hatınna geldi" diye soran "Frankfurter Rundschau" gazetesi, 32. paralelin güneyinde başlatılan "Southern Watch" adlı operasyonu Başkan Bush'un seçim kaprisi olarak değerlendirdi. Gazete, 'Yeni Dünya Düzeni" laflannın safsatadan 'baret olduğunu ve hareketin "Pa\ Americana' damgası taşıdığını vurguladı. Saddam'a karşı önlemlerin Birleşmiş Milletler tarafından değil, doğrudan Beyaz Saray'dan açıklanması da bunun en i> i kanıtı sayıldı. Kamuoyunun ortak kanısına göre Irak'taki son operasyon, 4 k,asımdaki Amerikan başkanlık seçiminin bir kampanyasından ibaret. Ve Bush seçimi kaybettiği takdirde kendiliğinden sona erecek. Refah toplıununu yıkma operasyonu FERRUH YILMAZ KOPENHAG- Danimarka'da iktidardaki 10. >ıhnı doldurmak üzere olan sağ kanat. sosyal demokratlann 1960 ve 70'lerde yaratmış olduklan refah toplumunu yıkım operasyonuna devam ediyor. Hükümetin önümüzdeki yıl ıçınde hazırladığj mali bütçc tasansıyla sıkılacak olanlar >ine en çok işsizler vedüşük gelirliler. Yüksekgelirlilerin ödedikleri vergilerin ise düşürülmesi öngörülüyor. Kamu kesimi yine tasarrufa gidecek. MuhafazakarParti lideri Poul Schluter'in sürekli başbakanlığında son lOyıldır Danimarka'yı yöneten değişik kombinasyonlu sağ koalisyon hükümctlerinin en önemli iki hedefı, kamu sektörünü küçültmck ve ücret farklannı artırmak. Danımarka azınlık hükümetlerinealışık. Son 10 yılda kurulan sağ koalisyon hükümetlerinin hepsi azınlık hükümeti oldu. Sağ partiler iktidara gelmeden önceki son sosyal demokrat hükümetde azınlık hükümetiydi. Azınlık hükümetleri. parlamentodakı diğerpartilerin oylanyla ayakta durduklanndan, programlannı oluştururkenaynen koalisyon hükümetlerinde olduğu gjbi desteğini sağladığı partilerle uzun görüşmelerden sonra belli könularda anlaşmaya varmak zorunda kalıyorlar. Bunun dışında azınlık hükümetlen bütçe tasansı, vergi rcformu. işsizlik sisteminde reform gibi önemli könularda diğer DANİMARKA partilerle anlaşmak zorunda. Bu durum, sağ azınbk hükümetlerinin refah toplumunu ortadan kaldırma planlannı yavaşlatıyor. Hükümet, bütçe ve diğer könularda sosyal dcmokratlann da onayını alabilmek için programında bir sürü taviz vermek zorunda kalıyor. Bu nedenle Schluter hükümetleri kamu sektöründe küçültme operasyonlannda yeterince başan sağlayamadılar. Buna karşılık sağ koalisyon hükümetleri, ücret farkının artınlması konusunda oldukça başanlı sayılır. Jlk sağ koalisyon hükümeünin iktidara geldiği yıllarda normal ücretin yüzde 90'ına ulaşar. işsizlik parası. son 10 yılın uzun bir döneminde dondurularak ortalama ücretlerin yansına kadar düşürüldü. İşsizlik parası alma süresi kısaltıldı. işsizlik parası almak zorlaştınldı. Aynca çalışanlar arasındakı ücret farklan da giderek arttı. Hükümet bu alandaki ideolojik hedefıne varmak için bu yılki bütçe tasansında da yine sosyal demokratlann tepkisini çekecek önerilerlegeliyor. Bu yılki öneride de yine işsizlik parası alabilmek için yerine getirilmesi gereken şartlann ajprlaştınlması öngörülüyor. Öneriye göre örneğin işsizlik sıgortası aidallan. en düşük ücretli için de şirket genel müdürü için de aynı olacak. Rostockta ırkçılığı protesto etmek amacıyla düzenlenen yürihüşte göstericilerle polis arasında çatışma çıktı.(REliTER) YAPIKREDIBANKASI ÇALIŞANLARISESLENİYOR • Insanlar yıllarca verimli çalıştırıldıktan son- • Bir yıl önce 370, şimdi de 500 Yapı Kredi Bankası çalı- %f ra, "Artık işe yaramazsın/' diyerek sokağa şanı bankacılık gibi zor ve yorucu bırakılmaya devam mı edilecek?.. bir meslekte emek verdiği, göznuru döktüğü, hayatlarının en güzel ve en verimli yıllarını adadığı Yapı Kredi Bankası'ndan koparıldı. XArtık Yapı Kredililer olarak bu gidişe dur denilmesini istiyoruz. • İş Kanunu'nun 13. maddesine dayanılarak, gerekçe bile gösterilmeden yalnızlığa, çaresizli- ğe, işsizliğe terkedildi. • Eşleri, çocukları, kaderleriyle başbaşa bırakıldı, aile ya- şamları alt üst oldu. • Yarınımızdan emin, huzurlu, güvenli, mutlu çalışma ortamı istiyoruz. • Halkımızın, müşterilerimizin, firmaların, bizlerden gereken ilgiyi, güleryüzü görebil- meleri ve iyi hizmeti alabilmeleri için, Yapı Kredi- liler'e yardımcı ve destek olmalarını bekliyoruz. • Sorunların çalışma barışı içerisinde, insan- cıl koşullar dikkate alınarak, emeğe ve in- • Onlar da işgüvencesinin olmadığı, sosyal s a n a v e r i l e n d e 9 e r doğrultusunda çözümlenme- 1 güvencenin sağlanamadığı ülkemizde, iş- ten çıkarılan milyonlarca insanın arasına katıldı. Yaşanan bu trajediyi, bu toplumsal felaketi kim önleyecek? • Çözüm için ilgili yetkililer ve sorumlular ne zaman biraraya gelecek, gerekli yasal ve sosyal düzenlemeleri kim yapacak?.. sini istiyoruz. / Mutlu, huzurlu, güvenli bir ortamda çalış- mak bizim de hakkımız... Yapı Kredi Bankası Üyeleri Adına BASİSEN SENDİKASI Diana'ya kim, ne demiş? EDİPEMİLÖYMEN İNGİLTERE LONDRA - - Ne Bosna, ne Somali, magazin basınının umurunda mı dünya? Evet, sadece seks dedikodulan umurunda. Geçen hafta da Bosna ile oturup kalkan Londra'da, magazin basını bambaşka havalardaydı. Türlc basınının inatla "Lady Diana" demekte ısrarettiği Prenses Diana'nm. eskiden beri yakın olduğu bir erkek arkadaşı ile bir telefon konuşmasının metnini yayınladı bu gazeteler. Telefon konuşmalannı "dinlemek" yasak olduğu halde basın aldırmadı buna. Kırk yılda bir bulunacak bir konuyduçünkü. Bosna ve Somali'den "sıkılan kitleler" için ideal konulardı. Müslümanlara neolursa olsundu. Uzak birdiyarda, ne istedikleri anlaşılamayan, isimleri "viç"le biten bir sürü adam. Somali desen, Afrika zaten öteden beri aç değil mi? Yardım yap, boşa gitsin. Magazin basınının böyle könularda ilgilenecekvakti yok. Önemli olan, Prenses'e kim, ne dedi, neden dedi? Prensesin meçhul aşığı, birara kendisine "squidgy" demiş. İngiliz dilinde bu, "sannıp sarmalanacak ve insana güvenli çocukluk günlerini hatırlatacak türden tüylü ve yumuşak bir şey" anlamına. Genellikle, "çocukluk dönemi oyuncakayısı". Busözcük, basında tartışıldı. Ne demekü bu? Daha çok, erkek yatılı okullannda kullanılan lürden özel bir sözcük müydü yoksa? Meçhul aşığın kimliğıni araşunp bulma çabasmdaki ' magazin basını dedeküf gibi çalışıyordu. Akıllanna bir şey daha geldi: Acaba bu konuşma, başka ülkelerde geçseydi, oradaki sevgililer, birbirlerine ne derlerdi? Bunu, 500 bin tirajh bulvar gazetesi "Today" sordu. Geçen hafta yabancı basın mensuplan Bosna konusunu izlemeye çalışırken, "Today" muhabiri, Yabancı Basın Derneği'nde canı burnunda, aç ve susuz basın mensuplanndan "sihirli aşk sözcükleri" öğrenmeye çalışıyormuş. Bu araşürmanın sonucu, Cumartesi günkü Today'de açıklandı. Fransızlar, "Benim küçük tavşanım" dermiş. İspanyollar, "Benim küçük şekerlemem" dermiş. Almanlar, "Benim kücük sevgili meleğim", Romenler, "Benim küçük güvercinim" dermişler. İzlandalılarise, "Biz öyle şeyler demeyiz" diyerek kestirip atmışlar. Ya Türkler? Today gazetesi, "Istanbul'da Türk aşıklar, birbirlerine 'şekerim' ve 'gülüm' diyecekler seyyar telefonlannda" diye yazdı. Today muhabirine bu bilgıyi kimin verdiği belli değil. Belki de Türkiye'ye gittiğinde Bodrum'da öğrenmiştir? Değişen Türk kültüriinde artık kimin kalkıpda "mehparem" (Ay parçam), "Nur-i aynım" (Ayyüzlüm),yada "Dilefruzum" (Gönül yakanım) diyecek hali var? Tanrı Japonlardan razıolsıuı MİŞEL PERLMAN PARİS - Japonlar.olmasa ne olacak şu dünyamızın hali? Müstehzi ve abartılı bir soru değil bu. Orada olup bitenlere *bakmak yeterli. Fransa'nın ilk kadın başbakanı Edith Cresson'un, çok çalıştıklan gerekçesiyle birkaç ay önce, henüz görevde iken "kannca"lara benzettiği bu Japonlar, yannın yanş atlan arasında belki de en iyileri olarak yer alacak safkan taylardan (yearling) bir bölümünü gık demeden satın alıverdi Fransa'dan. Manş kıyılanndaki ünlü sosyetik sayfıye yeri, Deauville kentindeki geleneksel açıkaruırmalarda gerçekleşti söz konususatışlar. Ama oldukça buruk bir ortam içinde. Ancak şunu derhal vurgulamak gerekir ki, yine de, bir yerde. Hızır gjbi yetişti Deauville müzayedelerine Japon müşteriler! Fransız safkan yanş atı yetiştiriciliğinin son 7 yıl içinde yediği darbe küçümsenecek gibi değil. Rakamlar kendiliklerinden konuşuyor zaten. Deauville acıkarttırmalannda, 1985'deki satışlar yaklaşık 63 milyon frankı bulurken, bu yılkiler 32 milyon frank (yaklaşık 95 milyarTL) dolaylannda kaldı. Geçen 23 ağustostan başlayarak yaklaşık bir hafta süren bu yılki satışlar 199 l'e FRANSA kıyasla yüzde 12.7'lik birdüşüş kaydetti. Japon girişimleri olmasaydı, Allah bilir daha ne kadar inerdi fıyatlar... Toplam 609 tayın saüşa cıkanldığj Deauville müzayedelerinde ortalama fıyatlar yaklaşık 500 bin frank (yaklaşık 450 milyon TL) dolaylannda iken, Japonun biri de tam 2 milyon 800 bin frankı (yaklaşık 1 milyar200 milyon TL) gözden çıkardı. Bu arada. saüşlann üçte birininde Japon müşterilere doğru yöneldiği görüldü. İlgili Fransız kuruluşlan nankördeğil... Sadık Japon müşterilerinin onuruna bir "Japon Günü' düzenliyor bir süredir Deauville'de. Bu şenlik çerçevesinde de. kendi ülkelerinde büyük şöhret konumunda olduklan belirtilen, en iyi Japon jokeyleriyle Fransız t meslektaşlan yanşıyor. Anlayacağınız, gururu da okşanmış oluyor sadık müşterilerin. Ancak bütün bunlar bir yana, Fransız at yanşlan çevreleri gerçek bir karamsarlık içinde. Çünkü tüm ekonomik zorluklara, müşterek bahsi şimdilerde ikinci plana iten, talih oyunlannın gördüğü rağbet, rekabet koşullan içinde eklenince, akan sular durur elbette! Ekoııomi için acil reçete aranıyor GÜRHAN UÇKAN İSVEC STOCKHOLM-Maliye Bakanhğı'nın faiz oranlannı yüzde 4 oranında arttırması üzerine Merkez Bankası'nın diskontoyu yüzde 3 gibi rekor bir oranda yükseltmesi sonucu borsadaki uç günlük panik, kesildi. Aynı zamanda Başbakan Carl Bildt ve top ateşindeki Maliye Bakanı Anne VVibble'nin, sosyal de- mokratlann "görevi devral- ma" önerisini öneme almaya- rak yeni bir reçete aramaya başlamalan, geçen haftanın en kayda değer gelişmesi oldu. Basına sızan bilgilere göre akaryakıttan ve tütünden kesilen verginin yükseltilmesi, şu anda hükümetin üzerinde durduğu ilk konu. Bunu, gelecek yıl için söz verilen katma değer vergisi oranını düşürmekten cayılmasının izleyeceği sanılıyor. Aynı şekilde, çocuğunu yuvaya göndermeyerek evde bakmayı yeğleyecek anne-babalara bağlanması düşünülen maaşın da hiç dcgüse şimdilik erteleneceği basına ulaşan tahminler arasında. Bu son gelişme, aynca koalisyonu oluşturan partiler arasında bir süredir tartışılan maaş miktannın ne olacağı konusunu da gündemden çı- karacak. Öte yandan sigortalı ücretlilerin hastahk halinde ilk iki günkü ücetlerinden yüzde lOOkesinti yapılması tasansı- na tepkiler sürüyor. Hükümetingelecek yıl başlatmayı düşündüğü uygulama konusunda sendikalar ve çeşitli kuruluşlar yasal haklan olan görüş belirtme hakkını kullanıyor. Bugün geçerlilikte olan yüzde 25'ük kesinti uygulamasının yeterli olduğunun, ülkede bir haftayı geçmeyen kısa süreli hastahk vakalanrun yüzde 20 azalış göstermiş olmasıyla kanıtlandığını belirten sendi- kalar ve çeşitli kruluşlar, yeni uygulamaya hayır diyorlar. Geçen hafta dikkati çeken bir başka konu da İsveç'in Petrograd başkonsolosluğu- nun dinlenmesinin açığa çıkmasından sonra Rusya'ya verdiği resmi notaya yanıt verilmemesiydi. Ruslann sessizliği, dışişlerine bağh çevrelerde ilginç bulundu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle