07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
31 AĞUSTOS 1992PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 KIŞLALFININ KONUGU TEOMAN KOPRl Ll LER Tek lider ve tek liste Son Ecevit hükümetinin Ticaret Bakanı Teoman Köprülüler, CHP'ye yaklaşık 40 yıl önce, SBF öğrencisi iken, okul şrkadaşı Altan öymen'in teşviki ile üye olmuştu. Devlet bürokrasisinde müsteşarhğa kadar yükseldikten sonra, yeniden CHP'ye döndü. 1975 yılında Ankara il başkanlığı yaptı. On seçimlerde liste başı olarak, 1977 seçimlerinde parlamentoya girdi. CHP'nin 9 Eylül'de güçlü bir biçimde yeniden doğuşuna katkı yapmaya çalışanlar arasında yeralan Köprülüler, CHP ile ilgili sorunlan ve özellikle de "nasıl bir program" konusunu, kendisi ile aynı hükümette yer alan, yazanmız Ahmet Taner Kışlalı ile tartıştı. Kurultayımıza tek lider ve tek liste ama her kesimi kapsayan, geniş bir ittifaka dayalı bir uzlaşma ile gidemezsek, iş gene Ahmet'i alkışlayan ile Mehmet'i alkışlayanların yarattığı kavgacı kurultay görüniimünden kurtulamıvacaktır. Hepimiz bir lider ve bir liste için el ele vermeliyiz. KIŞLALI: Bugümi anlamak ve geleceği sağlıklı kurabilmek için, geçmişi iyi değerlendinnek gerektiğine kuşku yok. 12 Eylül 1980 tarihindeki ÇHP, sizce aasJİ bir birikimi vansıtıyordu? KÖPRÜLÜLER: Atatjrk'ten sonra, parti toplumdaki konu- munu yilirdi. Durgunluğun, tutuculuğun ve baskıalığın simge- si haüne geldi. Türk halkının CHP'deki bu sapmaya verdıği tepki ise. 1950 yılında onu ıktidardan indirmek oldu. 34 yıllık durguniuk döneminin smgesi olan Ismet İnöniTnün genel baş- kanîıktan aynlması ve "L^emokratik Sol" bir yörür.geye otur- ması, CHP'ye yeniden ıım ut olma ve iktidara ulaşma şansı ya- rattı. 1973-80 döneminde iki kez küçük ortaklarla iktidara ge- lan CHP. kendisine karçı k urulan iç ve dış cephelere karşın. dı- şarda haşhaş, Kıbns ve silah ambargosu gibi konularda onurlu. kişilikJi, sa>gın bir poüuka izledi. İçerdeise, demokratikleşme. dışsatım patlaması veekonomik açılım. sosyal adaleı yolunda, kültürde birçok reformlar gerçekleştirdi. Ancak CHP, Ecevit önderliğınde tutum olarak kendini yenılemesine karşın. örgüt yapısını değştiremedi. jlctidara geldiğinde de, en az parti >apısı İcadar yenilenmeye muhtaç olan devlet yapısının kau direncini yenemedi. KIŞLALI: Son CHP hükümennde, siz de ekonomik konularda sorumluluk taşıyanlar arasında>dınız. Ko- şullar zordu, ama daha başarılı oluna- maz mıvdı? KÖPRÎJLÜLER: Siz de hükümetin içindeydiniz. İçte ve dışta ekonomik ko- şullann ne kadar zor olduğunu biliyorsu- nuz. Üsteük terörün nrmanmaya baş- ladığı bir dönemdi ve hükümet Mecliste küçük bir çoğunluğa dayanıyordu. Ama en önemlisi. biz hü- kümet olduk, top- lumsal iktidar ola- madık. Ticaret ve sanayi odalanndan tanm birliklerine, mühendis odalanna, şoförler cemiyetine kadar birçok kuruluş karşımızdaydı. îhra- cat başta birçok konuda özel kesimle işbirliği yaptığmuz, özel sektöre karşı birdavranış içinde olmadığımız halde, TÜSİAD bizi yıkmak için gazetelere sayfa sayfa ılanlar verdi. Bize karşı büyük birmuhalefet cephesi kurdular. KIŞLALI: CHP'nin boşiuğunu doldurmak için kurulan iki parti de niçin başansız oldu? KÖPRÜLÜLER: Bazılan durguniuk döneminin simgelerine sığındılar. Kuramsal, örgütsel ve siyasal düzeydeki üretimsiz- lik, giderek kımliksizleşme yarattı. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak, özellikle SHP'de kısır ve yapa> çekişmeler ve içeriksizlik müzmin bir hal aldı. CHP'de yanm kalmış yenilenme sürecinin önderliğini yapmış olan Sayın Ecevit'in, her türlü örgütsel bağ- lantıdan kopmuş platonik yalnızlık tutkusu ise. CHP tabanının şiddetle gereksinim duyduğu canlanma ve toparlanmaya engel oldu. KIŞLALI: CHP'nin yeniden sivaset sahnesine çıkışı ile birlikte "2. Cumhuriyet" tartışmaları gündeme getirildi. "AJtı Ok"u çöp sepetine atma önerilerinin zamanlaması sizce bir rastlantı mı? KÖPRÜLÜLER: "2. Cumhun>et", Atatürk'ün cumhuriyetci- lik anlayışına karşı öziemlerin, saltanat özJemlerinin sıgjnağı oluyor. Lozan"a karşı Sevr, üniter devlete karşı federasyon. laikliğe karşı şeriat tartışmaları hep bu kılıfa sokuluyor. Sayın Muammer Erten'in ifadesi ile, "dış ve iç şer güçler" CHP'yi kendileri için tehlike gördüklerinden, 2. Cumhuriyet tartı- şmalannı aynı anda başlattılar. AlŞLALI: Sizce Kemaiist cumhuriyetçilik ilkesi, bugün de geçerliğini koruvor mu? KÖPRÜLÜLER: Kemaiist cumhuriyetçilik ilkesi, tüm yurttaş- lan her türlü toplum- sal baskı ve engelden kurtarmayı ve do- layısıyla da çağdaş bir demokrasiyi he- deflediği için. günü- müz koşullannda da gerekli ve geçerlidir. Cumhuriyetin özgür- lükçü. çoğulcu ve katılımcı bir demok- rasi olarak pekişmesi, bu cumhuriyetçilik anlayışının anayönü- dür. CHP cumhuriyetçiliği, feodal, bürokratik ve sermayeci baa güçlere karşı savaşımını sürdürmek durumundadır. KIŞLALI: Altı Ok'un tartısdan ilkderinden birisi de ulusçuluk. KÖPRÜLÜLER: Eğer bugün, ülkenin batısından doğuşuna giden öğretmenler, sağlıkçılar, mühendisler bile can güvenüği içinde çalışamıyor ve yaşayamıyorsa; ülkenin doğusundan hatısına göç eden insanlannuza, geldikleri yöreden veetnik kö- kenlerinden ötürü kuşkuyla bakılıyorsa; ulusal birliğimiz. ört- bas edilemiyecek kadar tehdit altındadır demektir. Böyie bir ortamda, hiçbir ırk, din, dil, bölge ve sınıfaynmcıuğı yapmadan bütün halkımızı kucaklayan Atatürk ulusçuluğu ve bu uJusçu- luk ilkesi doğrultusunda insanlan kendi kökenlerini yadsıma- dan kaynaştıran bir ulusal birlik anlayışı, bugün en az ekmek kadar, hava kadar, su kadar temel ve vazgeçilmez bir gereksin- medir. KIŞLALI: Gecikmiş, ilkel, vahşi ulusçu akımları bir yana bırakı- yorum. Ama yirminci yüzyılın sonu jaklaşırken, ulusculuğun çağdaş bazı boyutlar kazandığından söz edilemez mi? KOPRÜLÜLER: Çağdaş dünyada ulusçuluk. yeni içeıikler, öncelikler ve hedefler ediniyor. Uluslararası ekonomik vanş. Bilimsel Teknolojik Devrim ile yeni bir boyut kazandı. Ülus- lann başansı ve konumu. bu alandaki etkinliklerine bağlı hale geldi. Tekno-ulusçuluk, CHP'nin ulusçuluk anlayışı içinde yeri- niaçık oiarak almalıdır. Bu, ülkemizi tekno-sömürge olmaktan 1 .urtarabilecek, çağdaş uygarlık düzeyini yakalamamız: sağ- lâyabilecek bir yaklaşım olacaktır. Ulusculuğun bir başka çağ- daş boyutu da, ekoloji yani çevrecilik ile ilgüidir. Crelişmiş üJke- ler, kendi çevre standartlannı korumayı ve iyileştirmeyi hedef alırken, ekolojik açıdan geri sanayilerini. hatta tehlikeli atı- klannı gelişmemiş ülkelere kaydınyorlar. CHP eko-ulusçuluk anlayışını da geliştirmeli, ulusal doğa ve çevre koşullannı koru- yup iyileştirmeyi hedeflemelidir. KIŞLALI: Laikliğe tümden karşı olanları hesaba katmıyonun. Ama laikliğin kendisine değil. uygulaıuna biçünine yapdan c-leşti- riler de giderek artıyor. KÖPRÜLÜLER: Devletin, Diyanet İşleri teşkilatı aracılığıyla. toplumu, çoğunluk inancına uygun biçimde denetlemesı ve yönlendirmesi laikliğe aykındır. Dinsel azınlıklann da. kendi cemaat temsilcileri tarafından bu örgütte temsil edilmeleri gere- kir. İnanç topluluklan, sivil toplum anlayışı içinde, özerk vede- mokratik biçimde örgütlenebilmelidirler. Diyanet İşleri Baş- kanlığı, sadece dinsel yaşamla ilgili genel düzenlemeler yap- makla yetinmelidir. KIŞLALI: Kemalizmin halkçılık ilkesine karşı olanlara SHP içinde bile rastianıyor. Ne dersiniz? CHP olarak geçmişte başardığımız devrimlerden kıvanç duyuyoruz. Bugün de, çağdaş uygarlık düzeyini belirleyen biÜmsel teknolojik devrime, ekonomik, toplumsal ve kültürel yaşamda ayak uydurabilmek, devrimci atılımlarla olanaklıdır. KÖPRÜLÜLER:Atatürkçü halkçılık, "emekerbabfkavramı- na dayanır. CHP'nin toplumsal adalet anlayışını vurgular. Top- lumda çalışanlnn üstün tutulmasını, emeğin en yüce değer ola- rak saygı görmesini, değişik halk kesimleri arasında dayanışma ortamının güçlendirilmesini amaçlar. CHP'nin halkçılık an- layışı, toplumsal sınıflar gerçeğini yadsımaz. Ama toplumun "mazlum" ve "mağdur" kesimlerini öncelikle gözetir. Buna karşılık, toplumsal sınıflardan birinin diğerleri üzerinde ege- menlik kurmasına, yani keskin sınıf çauşmalanna karşıdır. CHP halkçıhğı, toplumsal banş ve uzlaşmanın ilkesel zemini- dir. Ve elbette ki. çağdaştır. KIŞLALI: CHP ideolojisinin en tartışılan ilkesi herhalde "devlet- çilik". Ne dersiniz, altı oku beşe mi indirmeli? KÖPRÜLÜLER: Devletçilik ilkemizin saptınlması, yozlaşün- lması,'Atatürk'ün ölümünden sonra başladı. Yalnız ekono- mide değil, sivaset ve kültürde de, her türlü özgür girişimi boğan devletperest uygulamalar oldu. Partimizin durgunluk döne- minde bu yanlış yorumlamalar devam etti. 1970'lerdeki yeni- lenme döneminde ise. aşılamadı sadece yadsınmaya çalışıldı. Devletçilik ilkemizin özünden dolayı kimseden özür dilemek ve günah çıkarmak zo- runda değiliz. Sadece durgunluk dönemi- nin sapma ve yozlaş- malanndan anndı- rmak ve günümüzün gereksinmelerine göre doğru tanımla- mak gerekir. KIŞLALI: Devletçi- liğin günümü/deki doğru tanınıı, doğru yorumu ne gibi öğeler içermeli? KÖPRÜLÜLER: 21. yüzyılda devletçi- lik, özgür girişimcili- ğin ve yanşmaalığın karşıü değil, alt- yapısı olarak görül- melidir. Girişimciüği engellememenin de ötesinde, girişimci- likte yeni tasanmlan ve yaklaşımlan olan insanlara fırsat eşitli- ği sağlamalıdır. Eko- nomide tekel kur- mak için değil, her türlü tekelleşmeyi kırmak ve serbest yanşmacıJığın zeminını sağlamakla görevlen- dirilmelidir. Stratejik planlama yoluyla, geleceğin teknolojile- rine dayalı yeni sektörleri etkin bir teşvik sistemi ile destekleme- lidir. Vergiiendirme ve diğer caydına araçlarla, gerileyen ve- rimsiz sektörlere kaynak israfı caydınlmalıdır. Gereksiz ve han- tal KİT'ler, etkin ve akılcı bir devletçiliğin koşulu değil. ayak bağıdır. Bunlardan işlevini tamamlayanlar özelİeştirilmeli, çalı- şanlanna açılmalı veya özelleştirilmelidir. Başanlı bir devletçi- lik, büyüyen değil k üçülen, ama daha etkin ve işlevsel bir devlet sektörüyle uygulanabilir. KIŞLALI: Planlamanın modasının gecmediği, bazı ülkeierde önemli ekonomik atüunlara olanak hazırladığı bir gerçek. Planlamanın, sııurlı kaynakların akılcı kuUanmu oiduğu umıtuluyor. KÖPRÜLÜLER: "Japon mucizesi"nin arkasında, bizdeki gibi 5 yıllık da değil. 10 yıllık, 15-20 yıllık stratejik ulusal devlet yönlendirmesi vardır. Son 15-20 yılda sağladıklan teknolojik devrimle Avrupa ülkelerini geçen ve "Asya Kaplanlan" diye anılan üJkelerde, stratejik planlama ve etkili devlet yönlendirmesi son derece belirgindir. Tayvan modelini, plan ve de\letçilikten söz edilince tüyleri diken diken oîanlann iyi incelemesi gerekir. KIŞLALI: CHP içindeki 1970'lerin yeniteşme hareketi, hedef olarak "sanayi toplıımu"nu gösteriyordu. Bu nedef konınmah mı? KÖPRÜLÜLER: Artık sanayileşme ve sanayi toplumu, çağ- daş uygarlık düzeyini temsil etmiyor. Artık çağdaş uygarlık dü- zeyini, "sanayi ötesi toplum" temsil ediyor. "Bilimsel teknolo- jik devrim"i başara- rak sanayi ötesi top- lum olabilen uluslar, yeni dünya düzenin- de üste çıkıyorlar. Klasik sanayi toplu- mu aşamasına takı- lanlar ise altta kaldı- lar. SSCB'nin ve di- ğer Doğu Avrupa ül- kelerinin başına ge- lenlerbudur. 1970'lerdebaşlayıp 1980'lerdegelişmişülkelerisa- ran yeni bir köktenci dönüşüm de, gelişen çevre bilindnin ya- rattığı "yeniden kazanım devrimi" ile ilgili. K.ullanılmış ürünle- rin ve atıklann yeniden değerlendirilmesi giderek daha çok önem kazanıyor. Japonya. Almanya ve ABD'nin gelişmiş eya- letlerinde şimdiden yüzde 40-50 orarunda başanlan "yeniden kazanım" oranı 10-15 yıl içinde yüzde 8O-9O"lara doğru tırma- nacaktır. KIŞLALI: Bana göre; Kemaiist devrim, Atatürk'ün sağlığmda yapnklannın toplamı ofanadığı gibi, Kemaiist devrimcilik anlayışı da, o yapılanların bekçiliğini değil, sürekli devrimciliği gerektirir. Yani değişen koşuüara köklü çozümier.. Katılıyor musunuz? KÖPRL'LÜLER: CHP olarak geçmişte başardığımız devrim- lerden kıvanç duyuyoruz. Bugün de, çağdaş uygarlık düzeyini belirleyen bilimsel teknolojik devrime, ekonomik, toplumsal ve kültürel yaşamda ayak uydurabilmek, devrimci atılımlarla ola- naklıdır. KIŞLALI: Yeniden doğarken, CHP'nin programı elbette ki önemli. Ama sokaktaki insan açısından lider de çok önemli. Bu sorun nasıl aşılacak? KÖPRÜLÜLER: Liderlik sorunu, CHP'nin son döneminde de, SHP'de de, yapay bir düzeye çekildi. Programa dayanma- yan bir liderliğin uzun süreli olacağına inanmıyorum. Bugün ABD'de. gerek Cumhuriyetçi Parti'de, gerekse Demokrat Par- ti'de, lider adaylan iki gün üç gün program üzerinde konuşu- yorlar. tartışıyorlar. Önce ekonomide, dış politikada neleryapı- lacağı tartışılıyor. Bizde ise. Ahmet mi Mehmet mi tartışmasına girilmesi bir zafiyettir. Bu kurultayımıza tek lider ve tek liste ama her kesimi kapsayan, geniş bir ittifaka dayalı bir uzlaşma ile gidemezsek, ış gene Ahmet'i alkışlayan ile Mehmet'i alkışla- yanlann yarattığı kavgacı kurultay görünümünden kurtulama- yacaktır. Hepimiz bir lider ve bir liste için el ele vermeliyiz. Li- derlik yanşı ve parti içi yönetim ve hizmet yanşı. 9 eylülden son- ra. "yeni program" platformunda yapılsm. KIŞLALI: Ben, parti içi uzlaşmanın sağlanması ve bütün biri- kimlerden yararlanılabilmesi için, 1974'teki tüzûk çalışmala- nndan beri "orantılı temsil" sistemini savunuyorum. Siz bu konu- da ne düsünüvorsunuz? KÖPRÜLÜLER: Bu konuda Fransa'daki solcu partilerin çok geniş bir deneyimleri var. Geniş katılımlı kurultaylarda, her grup kendi fikrini açıklıkla tartışmak olanağı buluyor. Görüşle- rin ortaya konmasından sonra yapıian seçimlerde de, her görü- şün oy oranına göre temsili sağlanıyor. Bizde ise, SHP'nin son kurultayında 30 oy daha fazla alanlar, öbür tarafı tamamen sil- mişlerdir. CHP yeniden kurulurken, hizipleri dışlama değil, bü- tünleştirme modeli benimsenmelidir. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KÂMİL MASARAC1 AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES onM-'deli//eımfı- neüK olmayan cevap{a% HARBİ SEMtH POROY TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 31 Ağustos MAIHAR OSAMN 13S1'OE 8UGÜM, ÜNLÜ SıUt* V£ AKIL UAS73İ- UKLAgl UEKİMİ MAZUAg OSMAN USMAH, 67YAŞ/NOA İSTANgUL'DA ÖLOÛ- AKIL VE S/M'/f UASrALIKLAGINA ÖTEOEN BERİ UYGUIANAN £SX/Mtf MeTODlARl D££ifr/fiMEY£ ÇAUÇMlÇTt. BU İÇ İÇİN TÜPAGACrNDA KURULMU$ 8ULUNAN HASTANEYİ, ÇAĞPAÇ GEREKSİUİMLERE Y4U(T \&flE8lLECEK SlR KURULUÇ MEYCMNA SBTİRBREK OKAYA TAŞITIYOIZ- DU.BAKMKDYAKIL VE SİNİH HASTAİ./KIA- v Rl HASTANBSİ'NE.. BUNLARJM YANİ SIBA, \^MAZHAROSMAN,KIZtL4Y'lN VE ALICOL- \ LÜ /ÇKİL£f?L£ MÜCADBLE DERNEĞİ- ^ 1 A/W DE KUftUCU ÜYELEfiİNOENPİ: ROA/M TAHT/NûA B/R O£UL MİLATTAN SONRA 12'DE BU&UN, ROMA İMPARA- TORLARINPAN CALİ&ULA, İTALYA'NIN ANTİUM (ŞİMPİKİ AHZİO) KENT/NDE D06DU. BA&ASI GERMANİCUS, İMPARATÖR TJ8EGİUS'UN ÜVCY OĞLUYDU. İMPARATDRUN UİÇ VARIS 80ZAK- MADAN ÖLMESl ÛZERlNE, 21 YAŞtNDA ROMA TAHriAiA OTURACA*: OLAN CAÜGULA, O ANOAN SONRA AKIL OEN6EŞI BOZUK s/Ri &ei DAVRA. NACAHTI. ZEVK İÇİH YAPACAĞ( teOTİILÛKLER, BİR BEYGıRİ KONSÜUÜĞE ATAMAK GlBl SAÇMALIKLAR VE BİTMEYEA/ PARA £AVUXSANLlĞ/YLA ROA4A TKtTTININ £N GARlP KrÇİLERİNDEAI BİRl OLACAKTI. ÇILGlMLIKlAia,29 YA-k ff/NOA ÖLDÛRÛLENEO£K SügfCEkTf 60 YIL ÖNCE Cumhuriyet 30 YIL ONCE Cumhuriyet ReisicumhurHz. 31 AĞUSTOS 1932 PRIMUS El ü* kei fo<V CP YANGr\ SÖND RUE MAKIVESI IS metro) -k btr muhıtr Indsr fet'n vırdtr. Bl lurd«n VCT» 1 ınnçten vtkptre mı«' cdıto fpr Ayıku ve ellert scrbesf Milli Türk Talebe Birliği Gazd Hazretlerine bir telgraf çekerek Türk Dili Cemiyeti teşkili suretile lisanımızda yapılmaya başlayan inkılap dolayısile tazim ve şükranlar bulunmuşlardır. Büyük Gazi gençlere şu cevabı vermişlerdir: Milli Türk Talebe Birliği Birleşürme Heyetine: Dilimiz çok zengindir, güzeldir. hi&rdir Utmall favet koUy ır Ktt'nvfn pts- i»ntBM2 Uzun mt}<tier dtvanrr Bo mtkmc ılc bmlercc vıncm jondu- rtitn frur Kn ,n reıe- nnflsn %vdır Hrr vnd* MhJır Bunu ortaya çıkaracaklarsizin gibi duygusu derin yorulmaz Türk gençleridir. Türkçemizi günün en ileri bilgi dili yapmak değerli araşürmanızdan beklenir. Sizlere uğurlar dilerim. Gazi Hazretlerinin telgraflannda şayanı dikkat olan nokta bu teşekkülü "Birleştirme Heyeti* tarzında tavsif buyurmuşlar, gençlerde bu güzel kelimeyi kullanmaya karar vermişlerdir. Yeni lokomotifler Devlet Demiryollan hesabına mübaya edilmiş oJan lokomotiflerden bir kısmı daha Sirkeci'ye getirilerek oradan Haydarpaşa'ya naklonulmuştur. Yeni lokomotifler dört dingilli olup 450 ton cer kuvvetine maliktirler. Geürilen yeni lokomotifler en kısa zamanda ihtiyaç olan hatlara sevkedilerek çalışmaya başlayacaklardar. Koçero yine kaçtı 31 AĞUSTOS 1962 Şaki Koçero bu sabah 500jandarmanın teşkil ettiği kordonu yararak genekaçmaya muvafiak olmuş ve müsademe sırasında birjandarma çavuşu ölmüş, birjardarma yüzbaşısı ile Koçero'nun adamlanndan birisi yaralanmıştır. Siirt Valisi Sefa Poyraz'ın idaresindeki 200jandarmalık birmüfreze Koçero'yu takip ederek bu sabah 7.30'da Tatvan'a üç kilometre mesafede sarmıştır. Bu sırada Tatvan'daki seyyar birlikten de 300 jandarma takviye gelmiştir. Koçero üç adarru ile birlikte 500 jandarmaya karşı müsademeye girmiş ve iki saat sonraü albukayı yararak kaçmaya muvaffak olmuştur. Müsademe sırasında şakilerin attığı kurşunlarla karrundan ağır surette yaralanan Jandarma çavuşu Veli Erol ameliyat edildiği Bitlis Devlet Hastanesindeölmüştür. Jandarma Yüzbaşısı Hasan Onay ise kolundan yaralandığından tedavi altına ahnmıştır. Elinden yaralanan Koçero'nun en yakın adamlanndan Ahmet Başaran yakalanarak Tatvan hastanesine yatınlmıştır. öğleden sonra Savcılık Başaran'ın ifadesini almaya başlamıştır. Bitlis, Van ve Muş Valileri ile Yedinci Kolordu Kumandanı Tatvan'a gelmişlerdir. 500jandarma, halen Tatvan, Reşadiye, Kotol bölgesini kontrol altına almış olup, kordon gittikçe sıklaştınlmaktadır. Tatvan hastanesine getirilen Koçero'nun adamlanndan Ahmet Başaran bilahere sıkı muhafaza alünda adliyeye sevkedoilmiş ve sorgusunu müteakip tevkif edilmışür. Sorgusu sırasında Ahmet Başaran, Koçeno'nun elindeki silahın dürbünlü olduğunu ve yanında ancak 45 mermi kaldığını söylemiştir. Ahmet'in kendi silahı ise Kınkkale tipi bir mavzerdir ve 75 mermisi bulunmaktadır. Ahmet'in üzerinden 170 lira para çıkmıştır. Koçero'nun takibine devam edilmektedir. İş için Bitlis ve Tatvan'a gelmiş olanlar müsademeyi duyduklanndan yerlerine gidememekte ve Bitlis'te beklemektedirler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle