Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
31 AĞUSTOS 1992PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
13
KIŞLALFININ KONUGU TEOMAN KOPRl Ll LER
Tek lider ve tek liste
Son Ecevit hükümetinin Ticaret Bakanı Teoman Köprülüler, CHP'ye yaklaşık 40 yıl
önce, SBF öğrencisi iken, okul şrkadaşı Altan öymen'in teşviki ile üye olmuştu. Devlet
bürokrasisinde müsteşarhğa kadar yükseldikten sonra, yeniden CHP'ye döndü. 1975
yılında Ankara il başkanlığı yaptı. On seçimlerde liste başı olarak, 1977 seçimlerinde
parlamentoya girdi. CHP'nin 9 Eylül'de güçlü bir biçimde yeniden doğuşuna katkı
yapmaya çalışanlar arasında yeralan Köprülüler, CHP ile ilgili sorunlan ve özellikle de
"nasıl bir program" konusunu, kendisi ile aynı hükümette yer alan, yazanmız Ahmet
Taner Kışlalı ile tartıştı.
Kurultayımıza tek lider ve tek liste ama her kesimi
kapsayan, geniş bir ittifaka dayalı bir uzlaşma ile
gidemezsek, iş gene Ahmet'i alkışlayan ile Mehmet'i
alkışlayanların yarattığı kavgacı kurultay
görüniimünden kurtulamıvacaktır. Hepimiz bir lider ve
bir liste için el ele vermeliyiz.
KIŞLALI: Bugümi anlamak ve geleceği sağlıklı kurabilmek için,
geçmişi iyi değerlendinnek gerektiğine kuşku yok. 12 Eylül 1980
tarihindeki ÇHP, sizce aasJİ bir birikimi vansıtıyordu?
KÖPRÜLÜLER: Atatjrk'ten sonra, parti toplumdaki konu-
munu yilirdi. Durgunluğun, tutuculuğun ve baskıalığın simge-
si haüne geldi. Türk halkının CHP'deki bu sapmaya verdıği
tepki ise. 1950 yılında onu ıktidardan indirmek oldu. 34 yıllık
durguniuk döneminin smgesi olan Ismet İnöniTnün genel baş-
kanîıktan aynlması ve "L^emokratik Sol" bir yörür.geye otur-
ması, CHP'ye yeniden ıım ut olma ve iktidara ulaşma şansı ya-
rattı. 1973-80 döneminde iki kez küçük ortaklarla iktidara ge-
lan CHP. kendisine karçı k urulan iç ve dış cephelere karşın. dı-
şarda haşhaş, Kıbns ve silah ambargosu gibi konularda onurlu.
kişilikJi, sa>gın bir poüuka izledi. İçerdeise, demokratikleşme.
dışsatım patlaması veekonomik açılım. sosyal adaleı yolunda,
kültürde birçok reformlar gerçekleştirdi. Ancak CHP, Ecevit
önderliğınde tutum olarak kendini yenılemesine karşın. örgüt
yapısını değştiremedi. jlctidara geldiğinde de, en az parti >apısı
İcadar yenilenmeye muhtaç olan devlet yapısının kau direncini
yenemedi.
KIŞLALI: Son CHP
hükümennde, siz de
ekonomik konularda
sorumluluk taşıyanlar
arasında>dınız. Ko-
şullar zordu, ama
daha başarılı oluna-
maz mıvdı?
KÖPRÎJLÜLER:
Siz de hükümetin
içindeydiniz. İçte ve
dışta ekonomik ko-
şullann ne kadar zor
olduğunu biliyorsu-
nuz. Üsteük terörün
nrmanmaya baş-
ladığı bir dönemdi ve
hükümet Mecliste
küçük bir çoğunluğa
dayanıyordu. Ama
en önemlisi. biz hü-
kümet olduk, top-
lumsal iktidar ola-
madık. Ticaret ve
sanayi odalanndan
tanm birliklerine,
mühendis odalanna,
şoförler cemiyetine
kadar birçok kuruluş
karşımızdaydı. îhra-
cat başta birçok konuda özel kesimle işbirliği yaptığmuz, özel
sektöre karşı birdavranış içinde olmadığımız halde, TÜSİAD
bizi yıkmak için gazetelere sayfa sayfa ılanlar verdi. Bize karşı
büyük birmuhalefet cephesi kurdular.
KIŞLALI: CHP'nin boşiuğunu doldurmak için kurulan iki parti
de niçin başansız oldu?
KÖPRÜLÜLER: Bazılan durguniuk döneminin simgelerine
sığındılar. Kuramsal, örgütsel ve siyasal düzeydeki üretimsiz-
lik, giderek kımliksizleşme yarattı. Bunun kaçınılmaz sonucu
olarak, özellikle SHP'de kısır ve yapa> çekişmeler ve içeriksizlik
müzmin bir hal aldı. CHP'de yanm kalmış yenilenme sürecinin
önderliğini yapmış olan Sayın Ecevit'in, her türlü örgütsel bağ-
lantıdan kopmuş platonik yalnızlık tutkusu ise. CHP tabanının
şiddetle gereksinim duyduğu canlanma ve toparlanmaya engel
oldu.
KIŞLALI: CHP'nin yeniden sivaset sahnesine çıkışı ile birlikte
"2. Cumhuriyet" tartışmaları gündeme getirildi. "AJtı Ok"u çöp
sepetine atma önerilerinin zamanlaması sizce bir rastlantı mı?
KÖPRÜLÜLER: "2. Cumhun>et", Atatürk'ün cumhuriyetci-
lik anlayışına karşı öziemlerin, saltanat özJemlerinin sıgjnağı
oluyor. Lozan"a karşı Sevr, üniter devlete karşı federasyon.
laikliğe karşı şeriat tartışmaları hep bu kılıfa sokuluyor. Sayın
Muammer Erten'in ifadesi ile, "dış ve iç şer güçler" CHP'yi
kendileri için tehlike gördüklerinden, 2. Cumhuriyet tartı-
şmalannı aynı anda başlattılar.
AlŞLALI: Sizce Kemaiist cumhuriyetçilik ilkesi, bugün de
geçerliğini koruvor mu?
KÖPRÜLÜLER: Kemaiist cumhuriyetçilik ilkesi, tüm yurttaş-
lan her türlü toplum-
sal baskı ve engelden
kurtarmayı ve do-
layısıyla da çağdaş
bir demokrasiyi he-
deflediği için. günü-
müz koşullannda da
gerekli ve geçerlidir.
Cumhuriyetin özgür-
lükçü. çoğulcu ve
katılımcı bir demok-
rasi olarak pekişmesi, bu cumhuriyetçilik anlayışının anayönü-
dür. CHP cumhuriyetçiliği, feodal, bürokratik ve sermayeci
baa güçlere karşı savaşımını sürdürmek durumundadır.
KIŞLALI: Altı Ok'un tartısdan ilkderinden birisi de ulusçuluk.
KÖPRÜLÜLER: Eğer bugün, ülkenin batısından doğuşuna
giden öğretmenler, sağlıkçılar, mühendisler bile can güvenüği
içinde çalışamıyor ve yaşayamıyorsa; ülkenin doğusundan
hatısına göç eden insanlannuza, geldikleri yöreden veetnik kö-
kenlerinden ötürü kuşkuyla bakılıyorsa; ulusal birliğimiz. ört-
bas edilemiyecek kadar tehdit altındadır demektir. Böyie bir
ortamda, hiçbir ırk, din, dil, bölge ve sınıfaynmcıuğı yapmadan
bütün halkımızı kucaklayan Atatürk ulusçuluğu ve bu uJusçu-
luk ilkesi doğrultusunda insanlan kendi kökenlerini yadsıma-
dan kaynaştıran bir ulusal birlik anlayışı, bugün en az ekmek
kadar, hava kadar, su kadar temel ve vazgeçilmez bir gereksin-
medir.
KIŞLALI: Gecikmiş, ilkel, vahşi ulusçu akımları bir yana bırakı-
yorum. Ama yirminci yüzyılın sonu jaklaşırken, ulusculuğun
çağdaş bazı boyutlar kazandığından söz edilemez mi?
KOPRÜLÜLER: Çağdaş dünyada ulusçuluk. yeni içeıikler,
öncelikler ve hedefler ediniyor. Uluslararası ekonomik vanş.
Bilimsel Teknolojik Devrim ile yeni bir boyut kazandı. Ülus-
lann başansı ve konumu. bu alandaki etkinliklerine bağlı hale
geldi. Tekno-ulusçuluk, CHP'nin ulusçuluk anlayışı içinde yeri-
niaçık oiarak almalıdır. Bu, ülkemizi tekno-sömürge olmaktan
1
.urtarabilecek, çağdaş uygarlık düzeyini yakalamamız: sağ-
lâyabilecek bir yaklaşım olacaktır. Ulusculuğun bir başka çağ-
daş boyutu da, ekoloji yani çevrecilik ile ilgüidir. Crelişmiş üJke-
ler, kendi çevre standartlannı korumayı ve iyileştirmeyi hedef
alırken, ekolojik açıdan geri sanayilerini. hatta tehlikeli atı-
klannı gelişmemiş ülkelere kaydınyorlar. CHP eko-ulusçuluk
anlayışını da geliştirmeli, ulusal doğa ve çevre koşullannı koru-
yup iyileştirmeyi hedeflemelidir.
KIŞLALI: Laikliğe tümden karşı olanları hesaba katmıyonun.
Ama laikliğin kendisine değil. uygulaıuna biçünine yapdan c-leşti-
riler de giderek artıyor.
KÖPRÜLÜLER: Devletin, Diyanet İşleri teşkilatı aracılığıyla.
toplumu, çoğunluk inancına uygun biçimde denetlemesı ve
yönlendirmesi laikliğe aykındır. Dinsel azınlıklann da. kendi
cemaat temsilcileri tarafından bu örgütte temsil edilmeleri gere-
kir. İnanç topluluklan, sivil toplum anlayışı içinde, özerk vede-
mokratik biçimde örgütlenebilmelidirler. Diyanet İşleri Baş-
kanlığı, sadece dinsel yaşamla ilgili genel düzenlemeler yap-
makla yetinmelidir.
KIŞLALI: Kemalizmin halkçılık ilkesine karşı olanlara SHP
içinde bile rastianıyor. Ne dersiniz?
CHP olarak geçmişte başardığımız devrimlerden kıvanç
duyuyoruz. Bugün de, çağdaş uygarlık düzeyini belirleyen
biÜmsel teknolojik devrime, ekonomik, toplumsal ve
kültürel yaşamda ayak uydurabilmek, devrimci
atılımlarla olanaklıdır.
KÖPRÜLÜLER:Atatürkçü halkçılık, "emekerbabfkavramı-
na dayanır. CHP'nin toplumsal adalet anlayışını vurgular. Top-
lumda çalışanlnn üstün tutulmasını, emeğin en yüce değer ola-
rak saygı görmesini, değişik halk kesimleri arasında dayanışma
ortamının güçlendirilmesini amaçlar. CHP'nin halkçılık an-
layışı, toplumsal sınıflar gerçeğini yadsımaz. Ama toplumun
"mazlum" ve "mağdur" kesimlerini öncelikle gözetir. Buna
karşılık, toplumsal sınıflardan birinin diğerleri üzerinde ege-
menlik kurmasına, yani keskin sınıf çauşmalanna karşıdır.
CHP halkçıhğı, toplumsal banş ve uzlaşmanın ilkesel zemini-
dir. Ve elbette ki. çağdaştır.
KIŞLALI: CHP ideolojisinin en tartışılan ilkesi herhalde "devlet-
çilik". Ne dersiniz, altı oku beşe mi indirmeli?
KÖPRÜLÜLER: Devletçilik ilkemizin saptınlması, yozlaşün-
lması,'Atatürk'ün ölümünden sonra başladı. Yalnız ekono-
mide değil, sivaset ve kültürde de, her türlü özgür girişimi boğan
devletperest uygulamalar oldu. Partimizin durgunluk döne-
minde bu yanlış yorumlamalar devam etti. 1970'lerdeki yeni-
lenme döneminde ise. aşılamadı sadece yadsınmaya çalışıldı.
Devletçilik ilkemizin özünden dolayı kimseden özür dilemek ve
günah çıkarmak zo-
runda değiliz. Sadece
durgunluk dönemi-
nin sapma ve yozlaş-
malanndan anndı-
rmak ve günümüzün
gereksinmelerine
göre doğru tanımla-
mak gerekir.
KIŞLALI: Devletçi-
liğin günümü/deki
doğru tanınıı, doğru
yorumu ne gibi öğeler
içermeli?
KÖPRÜLÜLER:
21. yüzyılda devletçi-
lik, özgür girişimcili-
ğin ve yanşmaalığın
karşıü değil, alt-
yapısı olarak görül-
melidir. Girişimciüği
engellememenin de
ötesinde, girişimci-
likte yeni tasanmlan
ve yaklaşımlan olan
insanlara fırsat eşitli-
ği sağlamalıdır. Eko-
nomide tekel kur-
mak için değil, her
türlü tekelleşmeyi
kırmak ve serbest yanşmacıJığın zeminını sağlamakla görevlen-
dirilmelidir. Stratejik planlama yoluyla, geleceğin teknolojile-
rine dayalı yeni sektörleri etkin bir teşvik sistemi ile destekleme-
lidir. Vergiiendirme ve diğer caydına araçlarla, gerileyen ve-
rimsiz sektörlere kaynak israfı caydınlmalıdır. Gereksiz ve han-
tal KİT'ler, etkin ve akılcı bir devletçiliğin koşulu değil. ayak
bağıdır. Bunlardan işlevini tamamlayanlar özelİeştirilmeli, çalı-
şanlanna açılmalı veya özelleştirilmelidir. Başanlı bir devletçi-
lik, büyüyen değil k üçülen, ama daha etkin ve işlevsel bir devlet
sektörüyle uygulanabilir.
KIŞLALI: Planlamanın modasının gecmediği, bazı ülkeierde
önemli ekonomik atüunlara olanak hazırladığı bir gerçek.
Planlamanın, sııurlı kaynakların akılcı kuUanmu oiduğu
umıtuluyor.
KÖPRÜLÜLER: "Japon mucizesi"nin arkasında, bizdeki gibi
5 yıllık da değil. 10 yıllık, 15-20 yıllık stratejik ulusal devlet
yönlendirmesi vardır. Son 15-20 yılda sağladıklan teknolojik
devrimle Avrupa ülkelerini geçen ve "Asya Kaplanlan" diye
anılan üJkelerde, stratejik planlama ve etkili devlet
yönlendirmesi son derece belirgindir. Tayvan modelini, plan ve
de\letçilikten söz edilince tüyleri diken diken oîanlann iyi
incelemesi gerekir.
KIŞLALI: CHP içindeki 1970'lerin yeniteşme hareketi, hedef
olarak "sanayi toplıımu"nu gösteriyordu. Bu nedef konınmah
mı?
KÖPRÜLÜLER: Artık sanayileşme ve sanayi toplumu, çağ-
daş uygarlık düzeyini temsil etmiyor. Artık çağdaş uygarlık dü-
zeyini, "sanayi ötesi toplum" temsil ediyor. "Bilimsel teknolo-
jik devrim"i başara-
rak sanayi ötesi top-
lum olabilen uluslar,
yeni dünya düzenin-
de üste çıkıyorlar.
Klasik sanayi toplu-
mu aşamasına takı-
lanlar ise altta kaldı-
lar. SSCB'nin ve di-
ğer Doğu Avrupa ül-
kelerinin başına ge-
lenlerbudur. 1970'lerdebaşlayıp 1980'lerdegelişmişülkelerisa-
ran yeni bir köktenci dönüşüm de, gelişen çevre bilindnin ya-
rattığı "yeniden kazanım devrimi" ile ilgili. K.ullanılmış ürünle-
rin ve atıklann yeniden değerlendirilmesi giderek daha çok
önem kazanıyor. Japonya. Almanya ve ABD'nin gelişmiş eya-
letlerinde şimdiden yüzde 40-50 orarunda başanlan "yeniden
kazanım" oranı 10-15 yıl içinde yüzde 8O-9O"lara doğru tırma-
nacaktır.
KIŞLALI: Bana göre; Kemaiist devrim, Atatürk'ün sağlığmda
yapnklannın toplamı ofanadığı gibi, Kemaiist devrimcilik anlayışı
da, o yapılanların bekçiliğini değil, sürekli devrimciliği gerektirir.
Yani değişen koşuüara köklü çozümier.. Katılıyor musunuz?
KÖPRL'LÜLER: CHP olarak geçmişte başardığımız devrim-
lerden kıvanç duyuyoruz. Bugün de, çağdaş uygarlık düzeyini
belirleyen bilimsel teknolojik devrime, ekonomik, toplumsal ve
kültürel yaşamda ayak uydurabilmek, devrimci atılımlarla ola-
naklıdır.
KIŞLALI: Yeniden doğarken, CHP'nin programı elbette ki
önemli. Ama sokaktaki insan açısından lider de çok önemli. Bu
sorun nasıl aşılacak?
KÖPRÜLÜLER: Liderlik sorunu, CHP'nin son döneminde
de, SHP'de de, yapay bir düzeye çekildi. Programa dayanma-
yan bir liderliğin uzun süreli olacağına inanmıyorum. Bugün
ABD'de. gerek Cumhuriyetçi Parti'de, gerekse Demokrat Par-
ti'de, lider adaylan iki gün üç gün program üzerinde konuşu-
yorlar. tartışıyorlar. Önce ekonomide, dış politikada neleryapı-
lacağı tartışılıyor. Bizde ise. Ahmet mi Mehmet mi tartışmasına
girilmesi bir zafiyettir. Bu kurultayımıza tek lider ve tek liste
ama her kesimi kapsayan, geniş bir ittifaka dayalı bir uzlaşma
ile gidemezsek, ış gene Ahmet'i alkışlayan ile Mehmet'i alkışla-
yanlann yarattığı kavgacı kurultay görünümünden kurtulama-
yacaktır. Hepimiz bir lider ve bir liste için el ele vermeliyiz. Li-
derlik yanşı ve parti içi yönetim ve hizmet yanşı. 9 eylülden son-
ra. "yeni program" platformunda yapılsm.
KIŞLALI: Ben, parti içi uzlaşmanın sağlanması ve bütün biri-
kimlerden yararlanılabilmesi için, 1974'teki tüzûk çalışmala-
nndan beri "orantılı temsil" sistemini savunuyorum. Siz bu konu-
da ne düsünüvorsunuz?
KÖPRÜLÜLER: Bu konuda Fransa'daki solcu partilerin çok
geniş bir deneyimleri var. Geniş katılımlı kurultaylarda, her
grup kendi fikrini açıklıkla tartışmak olanağı buluyor. Görüşle-
rin ortaya konmasından sonra yapıian seçimlerde de, her görü-
şün oy oranına göre temsili sağlanıyor. Bizde ise, SHP'nin son
kurultayında 30 oy daha fazla alanlar, öbür tarafı tamamen sil-
mişlerdir. CHP yeniden kurulurken, hizipleri dışlama değil, bü-
tünleştirme modeli benimsenmelidir.
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK
ÇİZGİLİK KÂMİL MASARAC1
AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR KEMAL GÖKHAN GÜRSES
onM-'deli//eımfı-
neüK olmayan cevap{a%
HARBİ SEMtH POROY
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 31 Ağustos
MAIHAR OSAMN
13S1'OE 8UGÜM, ÜNLÜ SıUt* V£ AKIL UAS73İ-
UKLAgl UEKİMİ MAZUAg OSMAN USMAH,
67YAŞ/NOA İSTANgUL'DA ÖLOÛ-
AKIL VE S/M'/f UASrALIKLAGINA ÖTEOEN
BERİ UYGUIANAN £SX/Mtf MeTODlARl
D££ifr/fiMEY£ ÇAUÇMlÇTt. BU İÇ İÇİN
TÜPAGACrNDA KURULMU$ 8ULUNAN
HASTANEYİ, ÇAĞPAÇ GEREKSİUİMLERE
Y4U(T \&flE8lLECEK SlR KURULUÇ
MEYCMNA SBTİRBREK OKAYA TAŞITIYOIZ-
DU.BAKMKDYAKIL VE SİNİH HASTAİ./KIA-
v Rl HASTANBSİ'NE.. BUNLARJM YANİ SIBA,
\^MAZHAROSMAN,KIZtL4Y'lN VE ALICOL-
\ LÜ /ÇKİL£f?L£ MÜCADBLE DERNEĞİ-
^ 1 A/W DE KUftUCU ÜYELEfiİNOENPİ:
ROA/M TAHT/NûA B/R O£UL
MİLATTAN SONRA 12'DE BU&UN, ROMA İMPARA-
TORLARINPAN CALİ&ULA, İTALYA'NIN ANTİUM
(ŞİMPİKİ AHZİO) KENT/NDE D06DU. BA&ASI
GERMANİCUS, İMPARATÖR TJ8EGİUS'UN ÜVCY
OĞLUYDU. İMPARATDRUN UİÇ VARIS 80ZAK-
MADAN ÖLMESl ÛZERlNE, 21 YAŞtNDA ROMA
TAHriAiA OTURACA*: OLAN CAÜGULA, O ANOAN
SONRA AKIL OEN6EŞI BOZUK s/Ri &ei DAVRA.
NACAHTI. ZEVK İÇİH YAPACAĞ( teOTİILÛKLER,
BİR BEYGıRİ KONSÜUÜĞE ATAMAK
GlBl SAÇMALIKLAR VE BİTMEYEA/
PARA £AVUXSANLlĞ/YLA ROA4A
TKtTTININ £N GARlP KrÇİLERİNDEAI
BİRl OLACAKTI. ÇILGlMLIKlAia,29 YA-k
ff/NOA ÖLDÛRÛLENEO£K SügfCEkTf
60 YIL ÖNCE Cumhuriyet 30 YIL ONCE Cumhuriyet
ReisicumhurHz.
31 AĞUSTOS 1932
PRIMUS
El ü* kei fo<V CP
YANGr\ SÖND RUE
MAKIVESI
IS metro) -k btr muhıtr
Indsr fet'n vırdtr. Bl
lurd«n VCT» 1 ınnçten
vtkptre mı«' cdıto fpr
Ayıku ve ellert scrbesf
Milli Türk Talebe Birliği Gazd
Hazretlerine bir telgraf çekerek
Türk Dili Cemiyeti teşkili suretile
lisanımızda yapılmaya başlayan
inkılap dolayısile tazim ve
şükranlar bulunmuşlardır.
Büyük Gazi gençlere şu cevabı
vermişlerdir: Milli Türk Talebe
Birliği Birleşürme Heyetine:
Dilimiz çok zengindir, güzeldir.
hi&rdir Utmall favet
koUy ır Ktt'nvfn pts-
i»ntBM2 Uzun mt}<tier
dtvanrr Bo mtkmc ılc
bmlercc vıncm jondu-
rtitn frur Kn ,n reıe-
nnflsn %vdır
Hrr vnd* MhJır
Bunu ortaya çıkaracaklarsizin
gibi duygusu derin yorulmaz
Türk gençleridir. Türkçemizi
günün en ileri bilgi dili yapmak
değerli araşürmanızdan beklenir.
Sizlere uğurlar dilerim. Gazi
Hazretlerinin telgraflannda
şayanı dikkat olan nokta bu
teşekkülü "Birleştirme Heyeti* tarzında tavsif buyurmuşlar,
gençlerde bu güzel kelimeyi kullanmaya karar vermişlerdir.
Yeni lokomotifler
Devlet Demiryollan hesabına mübaya edilmiş oJan
lokomotiflerden bir kısmı daha Sirkeci'ye getirilerek oradan
Haydarpaşa'ya naklonulmuştur. Yeni lokomotifler dört dingilli
olup 450 ton cer kuvvetine maliktirler. Geürilen yeni
lokomotifler en kısa zamanda ihtiyaç olan hatlara sevkedilerek
çalışmaya başlayacaklardar.
Koçero yine kaçtı
31 AĞUSTOS 1962
Şaki Koçero bu sabah 500jandarmanın teşkil ettiği kordonu
yararak genekaçmaya muvafiak olmuş ve müsademe sırasında
birjandarma çavuşu ölmüş, birjardarma yüzbaşısı ile
Koçero'nun adamlanndan birisi yaralanmıştır. Siirt Valisi Sefa
Poyraz'ın idaresindeki 200jandarmalık birmüfreze Koçero'yu
takip ederek bu sabah 7.30'da Tatvan'a üç kilometre mesafede
sarmıştır. Bu sırada Tatvan'daki seyyar birlikten de 300
jandarma takviye gelmiştir. Koçero üç adarru ile birlikte 500
jandarmaya karşı müsademeye girmiş ve iki saat sonraü
albukayı yararak kaçmaya muvaffak olmuştur. Müsademe
sırasında şakilerin attığı kurşunlarla karrundan ağır surette
yaralanan Jandarma çavuşu Veli Erol ameliyat edildiği Bitlis
Devlet Hastanesindeölmüştür. Jandarma Yüzbaşısı Hasan
Onay ise kolundan yaralandığından tedavi altına ahnmıştır.
Elinden yaralanan Koçero'nun en yakın adamlanndan Ahmet
Başaran yakalanarak Tatvan hastanesine yatınlmıştır. öğleden
sonra Savcılık Başaran'ın ifadesini almaya başlamıştır. Bitlis,
Van ve Muş Valileri ile Yedinci Kolordu Kumandanı Tatvan'a
gelmişlerdir. 500jandarma, halen Tatvan, Reşadiye, Kotol
bölgesini kontrol altına almış olup, kordon gittikçe
sıklaştınlmaktadır. Tatvan hastanesine getirilen Koçero'nun
adamlanndan Ahmet Başaran bilahere sıkı muhafaza alünda
adliyeye sevkedoilmiş ve sorgusunu müteakip tevkif edilmışür.
Sorgusu sırasında Ahmet Başaran, Koçeno'nun elindeki silahın
dürbünlü olduğunu ve yanında ancak 45 mermi kaldığını
söylemiştir. Ahmet'in kendi silahı ise Kınkkale tipi bir
mavzerdir ve 75 mermisi bulunmaktadır. Ahmet'in üzerinden
170 lira para çıkmıştır. Koçero'nun takibine devam
edilmektedir. İş için Bitlis ve Tatvan'a gelmiş olanlar
müsademeyi duyduklanndan yerlerine gidememekte ve Bitlis'te
beklemektedirler.