Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 AĞUSTOS1992 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Sağlar sansüre
savaşaçtı
ANKARA (UBA)- Kültür
Bakanı Fikri Sağlar,
bakanhğının TRT
Denetleme Kunılu'ndaki
temsilcisini "sansüre
keşinlikle ımza atma"
talimatıyla uyardığını
belirterek,"Yorgun
Savaşçı'nın denetime
takılacağını sanmıyorum"
•dedi. Bakan Fikri Sağlar
conuyla ilgili açıklamasında.
her türlü sansüre karşı
olduğunu belirterek şunlan
söyledi: "Denetleme
KUrulu'ndaki temsilcimize
kesin taliraat verdim.
Sansüre her türlü muhalefet
şerhini koyacak. O
bakımdan Yorgun
Savaşçı'nın denetime
takılmasının söz konusu
olacağmı sanmıyorum.
Çünkügörev başındaki
hükümet,
demokratıkleşmeyi
sağlamaya çalışan, ciddi
biçimde bunu düşünen bir
hükümettir".
Sadettin Kaynak
gecesi
Kültür Servisi- 2O.yüzyılın en
üretken bestecisi olarak ün
yapan Sadettin Kaynak,
yann vecumartesi günü
PembeSığınak'ta
düzenlenecek bir gecede
aıulacak. Bugün
bestelerinden 700 kadan
bilinen ve 85 de fılm
rnüaği yapan Kaynak için
gerçekleştırilecek gecede,
sanatçının yapıtlan
seslendirilecek. Yapıtlar, saat
21.00'de başlayacak gecede
izleyiciler tarafindan solo ve
koro olarak okunacak.
Lincoln'un
elyazması satılık
NEW YORK (RELTER)-
Amerika'nın iç savaş dönemi
başkanı Abraham
Lincoln'un 1857yıhnda
yazdığı bir yazısı satılacak.
Sotheby's tarafından
yapılacak açıkarttırrna için
belgeye 350 milyon lira îûc
değer biçildi. Tek sayfalık
yaada ünlü, "Yansı özgür
yansı köle olan bir ülkenin
hükümeti varhğını
sürdüremez...' sözleri de
bulunuyor. Bu sözlerinden
ötürü Demokrat rakipleri
başkanı devrimcilikle
suçlamışlardı.
Jackson'a Orff
yasakMÜNtH (AFP)- Münih
mahkemesi, dünya turnesi
konserlerinde Carl OrfTun
Carmina Buranası'ndan bir
parçayı izinsiz kullandığı için
Michael Jackson'ı suçlu
buldu. Jackson, bundan
sonra Carmina
Burana'dan,"O Fortuna"
bölümü eşliğınde gösterilen,
Alman bestecınin hayaüyla
ilgili kısa fılm parçasını
kullanamayacak. 1982'de
ölen OrfTun eserlerinin
hakkına sahip şirket
Jackson'u, "O Fortuna"
bölümü ve bestecinin
görüntülerinin yer aldığı kısa
fılmi izinsiz kullandıgı
gerekçesiyle mahkemeye
vermişti.
Altın Portakal
yapılacak
ANTALYA (AA>- Altın
Portakal Film Festivali
Yürütme Kurulu Başkan
Vekili Hüseyin Şanlı, "Türk
sinemasındaki kriz nedeniyle
fılm sayısının azaldığı, bu
nedenle festivalin tehlikeye
girdiği" şeklindekj endişelere
katılmadığını söyledi.
Şanh,"Türk sinemasındaki
krizin sebebi biz değiliz, bir
fılm bile gelse festivali
yapanz" dedi. Hüseyin Şanlı,
Altın Portakal geleneğini her
şeye karşın sürdüreceklerini
belirterek, "Bu yıl bir fılm
gelir, seneye 20 film gelir, bu
bizim dışımızda bir şey. Hiç
fılm gelmese bile, Altın
Portakal ödülü almışeski
fılmlerin toplu gösterisini
yapanz. Ancak ben yine de
yetersiz fılm olacağına
inanmıyonım, şimdiden 7
fdmin yetişmesi kesinleşti. Bu
sayının 10'unüzerine
çıkmasını bekliyoruz" dedi.
Devlet
Tiyatroları'nın
yeni sezonu
ANKARA (ANKA> Devlet
Tiyatrolan ekim ayında
başlayacak olan yeni tiyatro
sezonunda köylerde de oyun
sergilemeyi amaçlıyor. Yeni
sezonda 29'u yerli, 27'si
yabana olmak üzere 56 yeni
oyun sahneleyecek olan
Devlet Tiyatrolan, geçen
sezondan 30 oyunu da
seTgılemeye devam edecek.
1992-93 tiyatro sezonunda
8'inci tiyatro merkezi olarak
Antalya Devlet
Tîyatrosu'nun da
çalışmalanna başlayacağı
bildırilirken, KKTC Devlet
Tiyatrosu'na da 4 sanatçı ve
1 rejısör gönderileceği
bildırildi.
Teknolojinin kullanımının piyasaya yönelik olduğunu söyleyen genç müzisyenler:
ıııizplastikyeıııektakınıı
• İleri teknolojinin bes-
te, düzenleme, yorum ve
kayıt aşamalannda kul-
lanılması Türk pop mü-
ziğinde hem nitelik hem
de nicelik açısından bir
canlanma getirdi. Genç-
müzisyenler teknolojinin
kullanımmda asıl faktö-
rün zihniyet ve eğitim ol-
duğunu vurguluyorlar.
Kültür Servisi-Son yıllarda
Türk pop müziğinde hem nice-
lik hem de nitelik açısından bir
canlanma söz konusu. Yeni
isimler, yükselen satışlar bunun
başlıca göstergesi. Teknik acı-
dan kasetler daha kaliteli üreti-
liyor. En önemli nedeni, ileri
teknolojinin beste, düzenleme.
yorum ve kayıt aşamalannda
geniş çapta kullanılması.
Müziğin mutfağındaki genç
müzisyenlerle teknolojinin kul-
lanımı ve etkileri üzerine görüş-
tük ve pop müziğimizin bugü-
nüne ve yannına nasıl baktı-
klannı sorduk.
Batı"da son 5-6 yıldır gelişen
ileri teknoloji, ülkemizde de
yaygınlaşarak aradaki kalite
farkını büyük ölçüde ortadan
kaldırdı. Bu teknoloji kısaca ses
üreten ve kaydeden aletlerden
oluşuyor. En yaygın kullanılan
Yamaha ve Roland klavyeler,
geniş ses kaynaklanna (sound
modül) sahipler. Böyle bir alet
seti bütün enstrüman sesterini
ve efektleri çıkarabiliyor. Fiyat-
lan ise 100 milyon civannda.
En önemli alet, dünya stan-
dardı olan MİDİ olmaksızın
hiçbir şey yapılamıyor, kayıt
aletleri ise sequencer ve bilgisa-
yar. Profesyonel stüdyo kayı-
tlannda kullanılan 'masa'lar ise
5 milyar gibi büyük yatınmlar
gerektirdiğinden çok az sayıda
mevcut.
Müzisyenlerin hemen hepsi-
nin evlerinde beste yapabilme-
lerini sağlayan bu aletler için
Genç müzisyenler pop müziğimizin izlediği yoldan memnun değil.
tüm müzisyenlerin ortak görü-
şü: Para ve zamandan tasar-
ruf... Cıngıl ve pop bestecisi.
aranjör Fahir Atakoğlu 85'ler-
de pek bilinmeyen teknolojinin
bugün yaygın olsa bile kimse
tarafından tam hakkıyla kul-
lanılmadığını belirtiyor. Çok
geniş kapasitelere sahip olan
aletlenn bılinçsizce ve çok kısıtlı
olarak kullanılmalan yüzün-
den hep aynı ses veritmleridin-
lemek zorunda kaldığımıza de-
ğiniyor.
Teknolojinin verimi
Atakoğlu. örnek olarak
Garo Mafyan'ın aynı nefesli
akorunu üç tür müzikte de ay-
nen kullandığını. her kasette
aynı sesin duyulduğunu söyle-
yerek, yüzlerce sesi araşurmak
gerektiğini ve bunun çok za-
man ve emek isteyen bir iş ol-
duğunu vurguluyor.
Sertab ve Sezen Aksu'un
klavyecışi ve beste düzenleme-
lerini yapan Uzay Hepan ise
"Anında dinleme. düzeltme ola-
nağı olduğundan daha sağhklı
ve verimli çalışabilıyoruz. Alet-
lere yapılan yatınm ise iyi bir
prodüksiyonla çıkartılıyor' di-
yor. Koca bir orkestranın göre-
vini bir tek klavyenin üstlendiğı
düşünülürse bu aletlerin gerçek
bir nimet olduğu kesin.
Bas gitarist Levent Yüksel de
böylece deneme-yanılma yön-
teminden kurtulduklannı, te-
miz ve doğru seslere anında ula-
şabildıklerini söylüyor.
Film ve reklam müziği beste-
cisi Nezih Ünen, piyasadaki
tüm müziklerin artık bu sente-
tik seslerle üretildiğini, akustik
müzik yapılmadıgını, sonuçta
insan faktörünün azalmasıyla
tek başına dans etmeye benzet-
tiği çalışma ortamının, giderek
tekdüze sesler, duygusuzluk
gibi önemli eksikleri de getirdi-
ğini belirtiyor. Yüksel saksafo-
nu örnek veriyor:
'Detaylar ve duygular duda-
ğın ucundadır, müzisyen her
üfleyişte ayn bir ses çıkartır.
oysa bu aletlerden hep aynı
ruhsuz ses çıkıyor.'
Asıl faktör eğitim
Bu açıdan bakıldığında Fa-
hır Atakoğlu, synti-nefeslilerin
yetersiz kaldığını ama yayh ve
vurmalı çalgılarda çok başanlı
sesler üretildiğini söylüyor ama
'Herkes davul yazar ama da-
vulcu gibi çalamaz" diye ekli-
yor. Uzay Hepan ise kafasında-
ki ses ve duygulari tam olarak
yansıttıklan için aletlerinden
çok memnun. Ortak görüş. işin
alette değil onu kullananda ol-
duğu. Atakoğlu'nun dediği gibi
'bu aletleri kullanırsak daha iyi
müzik yapanz diyemeyız çünkü
asıl faktör zihniyet ve eğitim.'
Piyasadaki canülığın fazla
abartılmaması gerektiğinde
hepsi hemfikir çünkü piyasada-
ki kasetlerin hepsi birkaç ana
temanın taklidınden ibaret.
Yıllar önce yapılmış ve ilgi gör-
müş bir düşünce, hemen yüzler-
ce kötü kopya ile sonuna kadar
tüketiliyor. Rap, Vitamin, Se-
zen Aksu ve en son moda vuru-
cu, acaip slogan sözler buna
başlıca örnekler. Bunun nedeni
de Unkapanı piyasası (İMÇ).
yani müziğe bir meta olarak
para yatıranlann en kısa ve en
ucuz bir biçimde para kazanma
istekleri. Kimse yeni bir fıkir
üretmek veriskegirmek istemi-
yor. Ne çok satıyorsa herkes
onun peşinden gidiyor. Bu
olumsuz manzara karşısında
genç ve idealist müzisyenlerin
yapabileceği pek bir şey yok
çünkü"parayı veren düdüğü-
çalıyor."
Keşfedilmeyen
müzisyenler
Uzay Hepan piyasanın aç-
mazını şöyle açıklıyon
"Çağdaş ve rock türü kaset-
ler ortalama 300 bin satabilir-
ken, piyasanın abştığı türler 2
milyon satıyorsa, siz kimi taklit
edersiniz? Zaten bugün yapılan
tarz müzik tükenmek üzere,
son demlerini yaşıyor. Yeni bir
şeylerin çıkması şart."
Atakoğlu da genç müzisyen-
lerin güzel şeyler ürettiğini ama
onlan keşfetmesı gereken Un-
kapanı'nın (ÎMÇ) "uyuduğu-
nu" söylüyor.
Bir kasetin üretimi ve kar
marjı ortalama olarak şu oran-
larda gerçekleşiyor: Bir par-
çanın mabyeti 10 milyon. Bir
kasetin prodüksüyonu 500 mil-
yon, bunun 100 milyon kadan
stüdyo masrafı. Beste ve söz
toptan satış fıatının yüzde 8'ini,
yorumcu ise yüzde 10'unu alı-
yor. Net kann en az yüzde 6O'ı
ise plakçıya gidiyor. Oysa bu
oranlar batıda çok farklı uygu-
lanıyor. Bu demektır kı, bızdeki
durum müziği asıl üretenin
aleyhinde._
Nezih Ünen ise mjiziğimm
porselen yerine plastik yemek
takımına benzetiyor: "Ucuz,
pratik, kalitesiz ve sağlıksız..."
Çaylı dans partilerinde Edith Piaf nostaljisi
Parisgençliği 'musette'e dönüşyapıyor
Kültür Servisi- Bu yaz Edith
Piaf 'ın taklıtleri Paris sokak-
lanna 1940'lann havasmı tek-
rar getirdi; topuklu ayakkabı-
lar, özenle yapılmış bukleli saç-
lar Piaf nostaljisi yaşattı.
Artık Paris gençliği 'funk'ı.
'rap'i, 'house'u terkederek, ge-
leneksel bir müzik türü olan-
'musette'e dönüş ytpıyor. Cu-
martesi gecesi diskotekleri, yer-
lerini pazar öğleden sonralan
emeklilerin gittikleri çayb dans
partilerine bıraktı. Bu moda
Paris çevresinde de gıderek
yaygınlaşıyor.
Paris'in en eski 'Bal Musette'i
(müzet dans salonu) valslerin
ve fokstrotlann Mekke'si sayı-
lan La Java ad!ı klüp. Yalnızca
burada tam gün canb orkestra
var. Çin mahallesinın yer aldığı
Bellevılle semtine girerken, bir
sürii ıvır-zıvır satan dükkan-
lann arasına sıkışmış La Java'yı
gözden kaçırmak çok kolay.
Fakat ünlü çarşı Galerie Lafa-
yette'in cam-çelik kubbeli An
Deco stili çatısına benzer ginşe
gelindiğinde 1940'lardan bır
peri masalı başlayıveriyor.
Talaş tozu atılmış dans pis-
tindekilerin yüzlerine vuran dö-
ner spot ışıklan. yüksek arkalı.
kırmızı kadife oturma yerleriyle
La Java, sizi yanm yüzyıl geriye
götürmeyi başanyor. 1920'lerin
orjinal dekorasyonunu aynen
koruyan klüpte tıpkı Edith Piaf
ve Maurice Chevalier zamanı-
nda olduğu gibi gökyüzü mavi-
si duvarlarda gümüş yıldızlar
Edith Piaf 1948'de New York'ta: Parisliler onun çağını yakalamaya çalışıyor.
hep pınl pınl.
Sekiz kişilik orkestranın şefli-
ğini, müzetin temel sesini oluş-
turan akordeon yapıyor. Bu ge-
leneksel orkestranın en favori
parçalan hâlâ 'Müzet Kraliçesi'
ve 'Küçük Beyaz Şarap' ıle
Edith Piaf ve Jacques
şarkılan.
19. yüzyılda Fransa'nın kır-
Brel restoranlarda dans eşliğinde ça-
lınmaya başlandı. Paris'teki
İtalyanlar bu yerel müziğe
sal Auvergne bölgesinden Pa- akordiyonu da soktular ama
ris'e büyük bir göç yaşanmıştı. müzet giderek geriledi ve yerinı
Yörenin üflemeîi çalgısı müzet Edith
göçmenler tarafından kafe ve bıraktı.
Piafın şarkjîanna
Java ismi 'herşey yolunda'
anlamına gelen 'sa va' deyimj-
nin Auvergne aksanıyla söylen-
mesinden geliyor. Giriş fıatı 60
bin lira olan Java'nın 1982'den
beri pek çok taklidi olmasına
rağmen müşterileri çok sadık.
Bu tip çayb danslar açık havada
da sık sık düzenleniyor. Saat
14.30'dan 19.00 'a kadar Java'-
nın pisti 60 yaş kuşağı Fransı-
zlar ve turistlerle dolup taşıyor.
Haftada bir yapılan bu danslar,
çoğu emekliye bir kutu ilaçtan
daha iyi geliyor. Sosyal sağbk
sigortası ilaçlar gibi dans pa-
rasını da ödesin diye düşünüyor
kimileri.
Pistte gruplaşmalar başbyor,
herkes çarüston, ça ça ça, tango
ve pasadobl yapabibnek için eş
seçiyor. Genç barmen kızın ar-
kadaşlan taze portakal sulannı
içerken hayranlıkla pisti seyre-
diyorlar. Bu gençler 70'lerin ge-
risinde kalan bütün müzik ve
danslar için 'Retro' terimini
kullanıyorlar. İçlerinden biri
modern diskotekleri sıkıa bul-
duğunu çünkü herkesin tek ba-
şına dans ettiğini, oysa burada
eşlerin yakın temasta olduğunu
söylüyor.
Savaştan bu yana sürekli ge-
len müşterileri olan klüpten bi-
rinin, hoş bir gözlemi ise bu in-
sanlann yaşlandıkça daha çok
flört eder olduğu...Gençler de
yaşlı dans partnerlerinden 'O
Sole Mio' nun inceliklerini öğ-
renmekten çok mutlu görünü-
yorlar.
Seçici kurul 14eylüldetoplanacak
10. Uluslararası Simavi
Karikatüryanşması
Kültür Servisi-lO.Sımavı
Karikatür Yanşmasfnın bü-
yük seçialer kurulu 14 eylülde
Ankara Devlet Resim ve Hey-
kel Müzesi'nde toplanacak
Hürriyet Vakfı'nın düzenledi-
ği, 1982 yılından bu yana
aralıksız olarak sürdüriilen
Uluslararası Simavi Karikatür
Yanşması'na bu yıl 59 ülkeden
765 sanatçı, 2702 eser ile
katıldı.
Ali Ulvi Ersoy, Turhan Sel-
çuk ve Semih Balcıoğlu'ndan
oluşan önseçiciler kurulu, 436
sanatçının 642 eserini sergilen-
meye değer buldu. lO.yıl nede-
niyle bir "dünya jürisi"olma
niteliğini taşıyan büyük seçici-
ler kurulu, Sergio Aragones-
(Meksika), Semih Balcıoğlu-
(Türkiye), Adolf Born(Çekos-
lovakya), Alı Ulvı Ersoy(Tür-
kiye), Horst Haitzinger(Al-
manya), Bas Mitropoulos(Yu-
nanıstan), Jean PlantufFran-
sa), T'jrhan Şelçuk(Türkıye)
ve Jurg Spahrfİsviçre)'dcn olu-
şuyor. Kurul, yanşma bırincı-
si, ikincisi ve üçüncüsü i!e
mansiyon alacaklan belirleye-
cek. Yanşma birincisine 5 bın
ABD dolan, ikincisine 3 bin
ABD dolan, üçüncüsüne 2 bın
ABD dolan para ödülü ile sı-
rasıyla altın, gümüş ve bronz
plaketler verilecek. Kurul,
aynca onbeş sanatçıyı da man-
siyon ile ödüllendirecek.
Dünyajürisi ile dokuz yıl ya-
nşma birinalği kazanmış sa-
natcılar onuruna 17 eylül günü
Çırağan sarayında bir resepsi-
yon verilecek. Bu sanatçılann
gözü ile karikatürle Türkıye
sergisi açılacak. 25 Eylül- 14
Ekim arasında Cağaloğlu'nda-
ki Basın Müzesi'nde açılacak
"Dünya Karikatür Sergjsi"-
nde, bu yapıtlann yanısıra, do-
kuz yıldan seçılmış karikatür-
ler de sergilenecek.
Onuncu Simavi Uluslararası
Karikatür Yanşması'nın ödül
töreni, 21 Eylül 1992 pazartesi
günü Ankara Resim ve Heykel
Müzesi'nde yapılacak Yan-
şmaya katılan karikatürler, 4
ekim akşamına kadar aynı mü-
zedekı Sedat simavi ve Fahir
Korutürk galerilerinde sergile-
necek.
Ünlü yönetmen Robert Zemeckis'in son fılmi:
Kadına dönüşen ölüııı
Kültür Servisi- Faust'un Mephisto'yla pa-
zarbğı, bu kez Hollywood'da, kadınlann genç
kalma savaşlanna koriu oldu
Ünlü yönetmen Robert Zemeckis'in son fil-
mi" Death Becomes Her" (Kadına dönüşen
ölüm)konusunu Hollywood'un genç kalma ol-
gusundan alan bir kara komedi. Filmin başrol
oyunculan ise Merly Streep,
Goldie Hawn, Bruce Willis.
Isabella Rossehni ve ünlü yö-
netmen Sydney Pollack.
Senaryosunu Martin Dono-
van ve David Koeppin yazdığı
fılmde, etkileyici kadronun
yanısıra Zemeckis'in "Geleceğe
Dönüş", "Roger Rabbit" gibi
süper yapımlanndakine benzer
özel efektler de var. Örneğin,
Streep kafası ters çevrilmiş ola-
rak görülüyor ve Hawn'un gö-
beğinde debk açılıyor. Her za-
manki gibi Zemeckis, bu teknik
gösterileri kaliteli bir düzey tutturuyor. Filmin
yansında karakterler tekniğin gerisine düşüyor.
Ve gerçek, tuzaklara dönüşerek, gübnece dozu
azalıyor. Dünyanın hiç bir yerinde o yaşın üstü-
ne çıkmış insanlar kariyerlerini koruyabilmek
için yaşlannı saklamaya gerek duymazlar.
Hollyvvood'un en büyük korkulanndan biri
şüphesiz ki "yaşlanmak"tır. Bu nedenle en ga-
rantili ve karlı işlerin başında plastik cerrahbk
• Robert Zemeckis'in
son fîlminde
MerlyStreep, Goldie
Hawn, Isabella
Rosselini, Bruce
Willis ve Sydney
Pollack'tan oluşan
zengin bir kadro
yer alıyor.
gelir. Filmde Merly Streep bir aktristi ve Goldie
Hawn onun kocasını elinden alan çocukluk ar-
kadaşını canlandınyor. Kocasını (Bruce Wilb's)
başka bir kadına kapüran Streep çökerek, hızla
kilo abp bunabma giriyor. 7 yıl sonra, 50 yaşı-
nda ünlü bir güzelbk rehberi yazan olarak inti-
kam ateşiyle geri döner. Onu depresyondan
"kanlı bir intikam"arzusu kur-
tanr. Artık bir alkolik olan ko-
casından öcünü almaya ha-
zırdır. Fibnin konusu buraya
kadar Zemeckis'in 1989 yılında
çektiği komediyi, başrolünü
yine Merly Streep' in oynadığı
"She Devü'ı anımsatıyor.
Film gelişerek bir cinayete
sahne olur. Streep, gizemli bir
kadıran(Isabella Rosseb'ni) ona
getirdiği iksirle öldükten sonra
bile canb ve güzel görünümlü
kabnayı başanr.
Bu gotik yapıyla fantastik bir
fılme dönüşen "Death Becomes Her"de komedi
dozu giderek azalıyor. Amerikan yaşamına iliş-
kin yansıtabileceği kültürel mesajlarda fazla de-
rine inmeden kaybolup gidiyor. Yine de oyun-
culann performansı görülmeye değer. Özellikle
Sydney Pollack'ın aslında ölü olduğunu bildiği,
genç ve güzel hastası (Streep) ile başetmeye çalı-
şan doktor kompozisyonu çok başanlı olarak
yorumlanıyor.
13-17 ekimde Cemal Reşit Rey'de
2.Uluslararası
Caz FestivaliKültür Servisi - Akbank 2.
Uluslararası Caz Festivali
13-17 ekim tarihleri arasında
Cemal Reşit Rey Konser Sa-
lonu'nda yapılacak. Pozitifin
düzenlediği festivale, Cecil
Taylor, Don Cherry ve Nat
Adderly gibi caz tarihine isim-
lerini yazmış müzisyenlerin
yanı sıra David Murray, Butch
Morris ve Cassandra Wilson
gıbı 80'li yıllarda caz müziğı-
nin ufuklannı genişletmiş isim-
ler renk katacaklar.
Okay Temiz ise Don Cherry
ve İsveçli müzisyenlerden olu-
şan "Rene Rama" adındaki
topluluğuyla 70'U yıllara uza-
nan beraberlığini, birlikte
verecekleri iki konserle kutla-
yacak.
Festivalin bir başka sürprizi
de neyzen Süleyman Ergüner"-
in ud, kanun ve kemençeden
oluşan topluluğunun, Butch
Morris Ensemble ile birlikte
vereceğı konserler olacak.
Yurtdışında da ses getirmeyı
amaçlayan festivali, Downbe-
at Dergisi'nin caz yazan Ho-
vvard Mandel de izleyecek.
Butch Morris
Festival bıletlen 26 eylül
tarihinde satışa çıkanlacak.
Akkart ve J-kart sahipleri bi-
letlerini Akbank şubelerinden
yüzde 50 indirimli alabilecek-
ler. Bu karta sahip olmayanlar
herhangı bir Akbank şubesine
şimdiden başvuru yaptıklan
takdirde, indirimb bilet hakkı-
na sahip olacaklar.
MelisSökmen,AşkuıNur Yengi ve Ercüment Vural.
29. Sopot Müzik Festivali'ne
Sökmenve Vural
üdlisikaulacakKültür Servisi - Bu yıl Po-
lonya'da 27-31 ağustos tarih-
lerinde 29'uncusu yapılacak
Sopot Müzik Festivab ve
Uluslararası Müzik Yanş-
ması'nda Türkiye'yi Melis
Sökmen ve Ercüment Vural
ikilisi temsil edecek. Sopot
Festival Komitesi tarafından,
pazartesi akşamı Sepetçiler
Kasn'nda düzenlenen toplan-
tıyla basına tanıtılan ikib, ya-
nşma şarkılan olan, bestesi
Tolga Gürdil, düzenlemesi
Garo Mafyan ve söz yazarbğı
Figen Çakmak'a ait "VVithout
You" ve "The Call of the De-
serts"ı seslendirdiler.
Sopot'a 22 ülkeden yaklaşık
50'ye yakın sanatçı katılıyor.
11 televizyon kanab, 24 saat
yayın yapacak. Aşkın Nur
Yengi de megastarlar arasında
davet edildi.
Mebs Sökmen 1964 Ankara
doğumlu. Lise yıllannı Al-
manya ve Türkiye'de tamam-
ladıktan sonra Istanbul Üni-
versitesi Alman Filolojisi'nden
mezun olmuş. Klasik gitarla
başladığı müzik hayatına
1981'de dansla devam etmiş.
1986'da profesyonel olarak
şarkı söylemeye başlamış. O
yıl Grup Lokomotifle Âltm
Güvercin Yanşması'nda 2. ol-
muş. 1987'te aynı gnıpla
yanşmış ve aynı sene Akdeniz
Akdeniz'de 1991 ve 1992 Eu-
rovision fınallerinde yanşmı-
şlar. Melis Sökmen 'in eylül
ayında ilk kaseti piyasaya çı-
kacak.
1960 Samsun doğumlu Er-
cüment Vural, piyano eğiti-
miyle başladığı çalışmalanna
Viyana'da devam etmiş.
1984-87 yıllannda caz piyanis-
ti olarak çabşan Ercüment Vu-
ral bestecı, aranjör ve söz ya-
zan.
1989 yüında kardeş festival
ilan edilen Çeşme festivaline
davet edilen Polonyalı sanatçı-
lar da son üç yıldır birincibk
ödülü aldılar.
Yonca Evcimik'in'Aboneleri'
Kültür Servisi-Türk Pop Müziğı'nin yeni fırtınası Yonca
Evcimik . önceki gece Rumebhisan'nda verdiği konserde
yüzlerce genç hayranını çoşturdu. Başta çocuklar ve gençler
olmak üzere her yaştan insanın dılinden düşürmediği "hit'-
parçası Abone' yi kısa sürede üne kavuşturan sanatçı, pro-
fesyonel bir dansçı olmasınm kendisine kazandırdığı avan-
tajı da çok iyi kullanarak. hareketli bir şov-konser gerçekleş-
tirdi. Kendine özgü dans fıgürleriyle süslediği konserinde
Evcimik'e parçalannda eşlik eden hayranlan da böylelikle
sanatçıya 'abone'olduklannı kanıtladılar.
(Fotoğraf: SUAT KOZLUKLU)