20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhurıyeı Matbaacılık ve Gazetecılık Turk Anonım Şırketı adına Berin Nadı 9 Genel Yavın Yoneımenr Ozgen Var # Genel Ya>ın Koordınaıoru Hikmel Çelinka>a t Yazı Işlerı Mudurlerı Fu&un Ozbılgen (Sorumlu), Olal Ba^langıç (Haber) # Yazı lşlerı Mudur Yardımcısı. Salim Alpaslan 9 Gorsel Yoneımen Mi Acar % Duzenleme MusUfa Sağlamer 0 Ankara Temsılcısı. Cüne>l Arcourek. Haber Mudurlerı Mustafa Balba>. Işık Kansu. Izmır Temsıkı V. Serdsr Kızık. Adana Temsılcısı Çeıio Yigenoğlu Isıanbul Haberleri: Şc-ns) Kalkan. Dış Haberler. Ergun Balcı, lş-Ekonomı. Şukran kelenci, Yurt Basan \e Yavan Cumhurıyet Maıbaacılık ve Gazeıecılık T.A Ş. Turkocağı Cad. Haberlerı Mehmel Sanıç. Kultuı Celal Usler. Makaleler: Sami Karaoren. Spot Abduikadir 39 41 Cağaloğlu Î43J4 Isı PK: 246 tsıanbul. Tel: 512 05 05 (20 tıat), Telex: Vucelman. Duzelıme Abdullah Vazıcı 9 Muessese Mudur V. Erol Erkuı 9 Koordınaıor Ahmel Korulsan 9 Muhavebe Bulenl Ytntt 9 Butçe-Planlama. Sevgi O*manbeşeoglu 9 Idare Hus*>in Curer 9 Ijlcımc Önder Çelik 9 Bılgı-lşlem: Nail tnıl Bılgısayar Sistem. Muriıvel Çıler 9 Personel Se>gi Bostancıoglu 9 RekJam. Rcha lşıiman 9 D15 Ilişkıler: Hul« Akvol 222*6, Fa.x: (1) 526 60 72 9 Burolar: Ankara: Z. Gokalp Blv. lnkılap S. No: 19/4, Tel. 433 11 41-47, Telex: 42344, Fax: (4) 433 05 65 9 tzmir. H Zıya Blv. 1352 S 2-3. Tel: 83 12 30, Telex: 52359, Fax (51) 89 53 60 9 Adana: lnönü Cd 119 S No 1 Kal 1, Tel: 19 37 52 (4 haı), Telex: 62155, Fax: (71) 19 25 78 TAKVtM- 5TEMMUZ1992 tmsak.3.32 Güneş:5.31 öğle: 13.13 Ikindı: 17 13 Akşam: 20.46 Yatsr 22.35 Tarihi köşk yandı • İSTANBUL (AA) — Üsküdar Altunzade'de, 100 yılbk geçmişi bulunan tarihi bir köşkte, yapılan restorasyon çalışmaları sırasında, çıkan yangın yüzünden binanm büyük bir kısmı yandı. GümUşyolu Caddesi Kuşbakışı Sokaktaki Yakup Kazdal'a ait 56 numaralı tarihi köşkte, dün saat 10.00'da meydana gelen yangının, eski yağlı boyalann duvardan ısıltılarak sökülmeye çalışıidığı sırada oluştuğu bildirildi. Devrek Festivali • DEVREK (AA)- Geleneksel 9. Devrek Baston ve K.ültür Festivali başladı. Festivalin ilk gününde, törenlerden sonra sergüer açıldı, imza günü dûzenlendi. Eİevrek Beledıye Başkanı ve Festival Komitesi Başkanı Nadir Saraç, festivalin açılış konuşmasında, Devrek kültürünü bastonla birhkte yaşatmayı amaçladıklanru söyledi. Saraç, önümûzdeki yülarda festivale uluslararası nitelik kazandıracaklannı bildirdı. Kaplanları kedi sandı... • BÜKREŞ(AA)- Hayvanat bahçesinde, kaplanlann kafesineeüni sokan Romanyalı, kolundan oldu. 27 yaşındaki ihtiyatsz Vasile Bratu, ailesiyle bilikte ' hayvanat bahçesini gezerken elini kaplan kafesine sokup içerdeki yavru kaplanı okşamaİc isteyince, kolunu kurtaramadı. Yırtıa hayvanlar, Bratu'nun kolunu omzuna dek kopanp birkaçdakika ıçinde "yediler". Derhal hastaneye kaldınlan tedbırsiz Rumenin yaşamının tehlikede olmadığı doktorlar tarafından açıklandı. Kuş katili ağaçlar IAUCKLAND (AA) - Yeni Zelanda'da yeüşen ve böcekler ile İcuşlan "öldüren" bir ağaç türü, kediler için birer tuzak oluşturuyor. "Pisonia Bnınoniana", "Parapara" ya da "Kuş yakalayan" olarak bilinen ağaan, bir salkım halinde tohum çanaklan kış aylannda kabn ve yapışkan bir salgı salgıhyor. Ağaca yaklaşan kuşlar ve böcekler bu salgıyla kaplanıyor ve ağaca yapışıp kahyor. Bazı kuşlar ve böcekler ölene kadar ağacın üzerinde çırpınıyorlar. Alü metre uzunluğa ulaşan ağaan yaklaşık dört buçuk santimetre büyûklüğünde yapraklan bulunuyor. KKTC'yekonut fonu yok • ANKARA (AA) - Kuzey Kıbns Türk Cumhuriyeti'ne gjdecek olan Türk vatandaşlanndan Konut Fonu alınmayacak. Yurt dışmaçıkışlarda uygulanacak esaslar hakkındakı kararda değişiklik yapan Bakanlar Kurulu karan, Resmi Gazete'de yayırnlanarak yürürlüğe girdi, Daha önce diğer ülkelere olduğu gibi KKTC'ye yapılan çıkışlardan da lOOdolar Konut Fonu ahnıyordu. Doğa uzmanı yok •ANKARA (AA) - Kültür veTabiatVarbklannı " Koruma Yüksek Kurulu ve koruma kurullannda, tabiat varhklanyla ilgili konularda hangi bilim dah uzmanlanna aruşıldığı ya da bu alanda nasıl karar alındığı bilinmiyor. Heyecan etek boyunda aranıyor, ya kısa ya uzun, ötekiler hapı yutacak Modacılar ikili oynuyorrLvet, uzun mu kısa mı?.. Moda dünyasında 92-93 kışında en önemli sorun bu. Aslında kaç mevsimdir hafıften sürüyor. Uzun etek üçer beşer koleksiyonlan süsledi. Ama kimse çıkıp da "Ben etekleri tümden uzattım" demek yürekliliğini gösteremedi. Müşteri kısmı günümüzde başına buyruk. Sokaklara söz geçirmek kolay değil. NECLÂ SEYHUN Ben, modacı yüreklerinin bu ara üç buçuk atmadığına inanamam. Kimi kısa tuttu eteklerin boyunu, kimi uzun. Ama kısa tulanda da aynı korku, uzun tutanda da:" Ya tutmazsa?.." Elbette bir taraf ağır basacak. Ya kısa, ya uzun. Her iki halde de ötekiler hapı yutacak. Oldum bittim önerrüiydi etek boyu modada. Ama şu aralardaki durum dahada başka. Moda değişiklik anyor, moda heyecan, sansasyon anyor. Yoksa kaç yıl var ki uzunlu kısalı gidiyoryazlar kışlar. Isteyen, istediği boyu giyiyor. Ama giderek bıkkınlık verdi bu "tekdüze" çeşitliliİc. Modanın kurallan kapılan zorluyor. Mode heyecan anyor. Dünyayı peşinden sürükleyecek lokomotif bir moda yaraülamadığı için de modacılar bu ara heyecanı etek boylannda anyorlar. Anahatlarda yürekli, değişik çıkışlar yok. Nerde bir "New Look", nerde bir "Trapez", nerde bir " Uzay modası?".. Evet, uzun mu, kısa mı?.. Moda dünyasında 92-93 kışında en önemli sorun bu. Aslında kaç mevsimdir hafıften sürüyor. Uzun etek üçer-beşer koleksiyonlan süsledi. Ama kimse çıkıp da "Ben etekleri tümden uzatüm!.." demek yürekliliğini gösteremedi. Müşteri kısmı günümüzde başına buyruk. Sokaklara söz geçirmek kolay değil. Bu nedenle modacılar ikili oynamayı yeğledi son yıllarda, son mevsimlerde. Ama bıçak kemiğe geldi dayandı eninde sonunda. Bu kışın başmda seçmeden kaçmanın olanağı yok. Ya kısa seçüecek ya da uzun. Bazı modacılar gene alabildigine korkak.. Hem uzunu, hem kısayı kattüar koleksiyonlanna. Kaçak savaşanlar bunlar. Ama koleksiyonlann bir kişiliği, bir ağırlığı olmuyor bu durumlarda. Çare kısayı ya da uzunu seçmek, yüreklilik. Araya birazpantolon katılabilircankurtaran olarak, ama herkes, her yerde pantolon giyemez ki... ûönüp dolaşıp ya kısayı seçecek ya da uzunu. Kimi modacının etekleri upuzun 92-93 kışında. Ayak bileklerinde. Kimi daha "tutucu" davranıyor, kısada direniyor. Kısa ile tutuculuk kavramı birbirine ne kadar zıt görünse de böyle bu... Alışılagelmiş, rahat, genç bir stili korkusuzca ve risîcsiz sürdürebilmek... Ama öyle mi bu?.. Risksizvekorkusuzmu?.. Hiçdedeğil. Modacılar ciddi bir yol aynmında bu kışın başmda. Ya kısa ya uzun!.. Ben modacı yüreklerinin bu ara üç buçuk atmadığına inanamam. Yüreği üç buçuk atanlardan biri de moda dünyasının ünlü ismi Givenchy. O, kısayı seçti bu yanşta... Kaç yıldır sürdürdüğü yolundan sapmıyor. Tüm kıyafetleri kısa. En sporundan en fantezisine kadar. Bakalım, kısa etek yüzünü ak mı çıkaracak, kara mı?... Yüregi üç boçuk aUnlardan biri de moda dünyasının ünlü ismi Givenchy. O kısayı seçti bu yanşta. Tüm kıyafetleri kısa. En sporundan, en fantezisine kadar. Alo 021 mi? Anyorum açımyorsımuz TA\TUN GÖNÜLLÜ Bir ışiniz yoksa, PTTnin 021 anza kayıt servisinde çalışmak ister misinız? Sakın hemen ""evet" demeyin. Eğer ısrarlıy- sanız. bol küfürlü mesaı saatleri sızı bekhyor demekür. Sonra, çabşma saatleriniz içınde hep tek tip üç soruyu sormaya hazır mısınız? "Telefon size mi ait?", "•Şikâyetiniz nedir?" ve "Ge- rektiğınde sizı bulabileceğimiz bir telefon numaranız var mı?" Hâlâ mı ısrarlısınız? O zaman bu serviste çalışan 78 bayanın tekdüze çalışma yaşamlanna bir göz atalım. Geniş, ferah bir salon. Yer- ler, gök mavisi marley. Duvar- lar, hazan yaprağı renginde. Salonun bir cephesi. güneş ışı- nını kıran renkli cam. Camlann hemen altında. genış salonda pek dikkati çekmeyen irili ufak- lı çıçekler. Her masanın üzenn- de bir bilgısayar. Bayanlann gözleri ekranda, kulaklan tele- fondaki abonede. Sakız çiğne- mek, sigara ıçmek yok. Panto- lon da yok. Ama rengarenk tişörtler, gömlekler, etekler var. Burada erkeklenn pek işi yok. Ama işi olmasını isteyenler var- dır! Fakat zor, çünkü '"kadınla- nn kurtanlmış bölgesi" denebi- lir buraya. 021. İstanbul yakasındaki 1 mılyon 200 bin telefon abonesi- nın anza kayıtlannı ahyor. Ba- yan, önce anzalı telefonun numarasını ahyor. Şikâyeü kaydediyor. Bir de anzayı bildi- ren abonenin ismi ile ilişki ku- rulabilecek tejefon kaydını yapıyor. Amk bayan devreden araalığıyla kontrollerden geçi- riliyor. Eğer anza dışardaysa. ekip çıkartılıyor. İçerdeyse ba- kımı yapılıyor. Bu arada sant- ral,_bilgisayara anzarun nedeni- ni kaydediyor. Bu servis sadece aracı. Aynı salonun bir bölü- münde ise 15-20 bayan, bıtevıye anza kaydı veren aboneleri ara- makla meşgul. Örneğin "ekip yaklaşık 50 bayan dıyebiliriz. Bu servise örneğin bu ayın 24'- ünde tam 12bın 521 anza kaydı bildirilmiş. Yani o gün bir ba- yan yaklaşık 200 kişinin derdirıi dinlemiş. "Ben de dinleyebilirim" dedi- ğiıuzı duydum. Peki, size düşen bu 200 kişinin nasıl insanlar ol- duğunu hiç düşündünüz mü? ! •021, İstanbul yakası- ! ndaki 1 milyon 200 bin ! telefon abonesinin anza kayıtlannı abyor.Gün- de ortalama 11 bin kişi bu servisi anyor. Sinirle- nen abone karşısına çıkan bayan memureyi azarhyor. Erkek abone- ler daha saldırgan, an- cak serviste abone her zaman hakhdır yak- laşımı geçerli. çıkıyor.021 servısıvle İstanbul'- daki telefon santrallan arasın- da bir bilgısayar ağı bulunuyor. Anza kaydı, hangi santrala ait- se, oradaki memur, bu numara- yı hemen kaydına geçirmek zorunda. Anzalı numara bu santralda yine bilgisayarlar geldi sizı evınızde bulamadı. veya "anzanızın nedeni kablo- lardan kaynaklanıyor" diye. "Eee ... bütün bunlar gayet iyi. Zorluk neresindeymiş? Biz de çalışmak isteriz" diye düşü- nüyorsunuz. Bekleyin! Gündüz çalışanlann sayısı " Yooo.." O zaman anlatalım: Bu. 1 milyon 200 bin abone- nin içinde her türlü meslekten. her türlü karakterden insanlar \ ar. Ve günde ortalama 11 bin kişi anyor. Hele telefon kapa- ma döneminde, yani her ayın 9'u ile 15'i arasında bu sayı. or- talama 18 binden aşağı düşmü- yor. İlk çevirmelerde servisin numarası meşgul düşüyor. Si- nirlenen abone, karşısına çıkan ilk memura şikâyeüni bildirme- den "Kardeşim kaç saattircevi- riyorum açmıyorsunuz" diye sert bir dille çıkışıyor. Veya bir başkası espri yapuğını sanarak "örgünün neresindesin" diye soruyor. Tabii bayanlar, genel- likle bu tür çıkışlara yanıt vere- miyorlar. Çok sıkışırlarsa şef veya amirlerini çağınyorlar. Abone kabalığa devam ediyor- sa ağarun payı veriliyor. Nasıl mı? Biraz önce "örgünün nere- sindesin" diye soran aboneye, "sol kolu bitirdım, sağ kola geç- tim" yanıtı, karşı tarafı birkaç dakikalığına şok ediyor. Hâlâ 2 milyon ücrete bu ka- dar dert dınlemek istiyor musu- nuz? İsuyorsanız, servisin genç amiri Nezaket Hanım'a kulak verelim. "Abone her zaman haklıdır." Çoğu evlı ve çoluk çocuk sa- hibi bu bayanlar için küfür "na- zar boncuğudur". Oysa sabah- lan bir "günaydın", akşamları bir "iyi akşamlar" demek. çok mu zor? Ve hâlâ burada çalış- mak istiyorsanız, size kolay gel- sin! NASREDDİN HOCA SENÜKLERİ BASLAD1 •1 Kuzguncuklıılar çevreleriııe sahip çıktı • Türkiye Organ Nakli ve Yaruk Tedavi Vakfı, Kuzguncuk bos- tanına 50 yatakh bir özel hastane kurmaya kararlı görünüyor. KuzguncukJular semtlerinde atığı bol olacak bir hastane istemiyor. İstanbul Haber Servisi - Türkiye Organ Naklı ve Yanık Tedavi Vakfı'nın, " Tanm Arazisi'" olarak kiraladığı yeşil alana, daha sonra şantiye konteynınn; yerleştirmek üzere döktürdüğü betonu Kuzguncuklu- lar, dün kırdırdılar. Betonun kırdınlması- na son derece öfkelenen vakıf yetkilileri, muhabinmia sözkonusu alandan dışan çıkmaya zorlayarak. "Hafta sonu olduğu için yetkilileri bulamadık. Buraya ne olur- sa olsun hastaneyi yapacağız" dedıler. Kuzguncuk'tan sahile doğru inerken, yemyeşil bahçelerin içindeki evlere bakıp, îstanbul'un birçok semtinin neden bu ka- dar yeşil olmadığmı düşünüyor insan. Yemyeşil bahçelerin içindeki konutlann sakinliğınden gözlerini alamıyor. Bu sakin- lik ve huzur daha ne kadar o sokaklarda sürer bilinmiyor, çünkü Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı, denize bir- kaç yüz metre mesafedeki Kuzguncuk bos- tanına 50 yataklı bir özel hastane kurmaya kararlı görünüyor. Kuzguncuklular'ın böyle bir hastaneyi kesinlikîe istemedikle- rini belirtmeleri ve gösteriler düzenlemele- nne rağmen. Yaşadıgı ortama bu denli sahip çıkan ve olası çevre sorunlanna daha şimdiden uya- nık olan Kuzguncuklulann semtlerinde atığı bol olacak bir hastane ıstemediklerini belirten dilekçeler ise hâlâ yanıtlanmayı bekliyor. Yöre sakinleri, bostanda bir has- tane yapılacağını öğrenir öğrenmez başta îstanbul Valıliğı. Büyükşehir belediyesi ol- mak üzere Boğaziçi Imar Müdürlüğü, Üsküdar Belediyesi ve Büyükşehir Beledi- yesi Çevre Koruma Dairesi'ne başvurduk- lannı. ancak bugüne kadar bir yanıt ala- madıklannı anlaüyoTİar. Kuzguncuklu Akın Nalça, daha 15- 20 gün önce Vakfın Genel Müdürü, aynı zamanda DYP Rize milletvekili adayı olan Prof.Dr. Mehmet Haberal'ın, Kuzguncuk'a gelerek, sözkc" nusu 6.5 dönümlük alanın tanm arazisi olacağına ilişkin söz verdiğini söylüyor. 35 yıldır Kuzguncuk'ta yaşayan Enver Hoyur da, Vakıflar İdaresi'nden Kuzguncuklula- ra bırakılan bostan alanını, tanm arazisi olarak kiralayan, ancak yöre sakinlerinin tüm itirazlanna karşın 50 yataklı özel bir hastane kurmaya çalışan vakıf yetkililen- nin, gerekirse yasalarda değişiklikler yapıl- rnasını sağlayacaklannı defalarca kendile- rine söylemiş olduklannı anlatıyor. Salih Koçan ise, Park Otel deneyimini hatırlata- rak, "Bunlar burada fıili iskân meydana getirerek. dava ile bu işi uzatmaya çalışı- yorlar. Binayı yapmaya başladıklan tak- tirde, yıkılmasının çok zor olduğunu bil- dikleri için buraya beton döktüler. Sabah prefabrik bir konut getirdiler" diyor. Boğaziçi İmar Müdürlüğü ise. sözkonu- su bostan alanına yapı ızninin verilmediğj- ni belirterek, "Betonu kırdırdık. Yasal olsaydı zabıta görevlilerimiz betonu kır- mazdı" dedilcr. ABD başkanlan nasıl yaşadılar?WASHINGTON (AA) - Beyaz Saray'da görev yapmış olan hizmetçüer ve bahçıvan- lar, ABD başkanlannın özel yaşamlan ile ilgili aynnülan açıkladılar. Teodor Roosevelt'in sa- bahlan bıldıran yediğini, Dwight D. Eisenhover'ın eşirun yatak odasında her zaman gül bulunmasını istediğjni, Jimmy Carter ve eşinin dekorasyon konusunda oldukça cimri davrandıklan- nı ve Lyndon Johnson'm öf- hyonnuş. Alonzo Fields ve Beyaz Sa- ray'ın diğer eski çalışanlan, beraberce uzıın yıllar boyun- ca dinlediklerini ve gördükle- rini, her yıl düzenlenen Smith- sonian Amenkan Folk Ya- şamı Festivali'nde anlatülar. Başkanlar değişirken, Be- yaz Saray'da göreyi sürdüren çalışanlar, kendilerince en çok ve en az sevdikleri başkanlan da isimlendirdiler. Fields, "Hoover'lar çok ku- ralaydılar. Bize her zaman • Beyaz Saray görevlileri başkanlann özel yaşamlannı anlattüar. Jimmy Carter ve eşinin dekorasyon konusunda oldukça cimri dav- randığı ortaya çıktı. Johnson'ın öfkesini de artık herkes biliyor. Eisenhover'ın eşinin ya- tak odasmda her zaman gül bulunması isteği- ni tüm Amerika öğrendi. Jacqueline Kennedy • ise gelir gelmez Beyaz Saray'ın yerleşik âdetle- rini çekuımeden değiştirmiş. kesinin herkesi tir tir titretti- ğıni artık bütün Amerika bi- liyor. Hoover döneminden Ei- senhover'a dek Beyaz Saray'- da 21 yıl görev yapmış Alon- zo Fields, "GeneUikle first lady veya başkanın bir kapı ötesinde çalışıyorsun" diye- rek, böyle bir ortamda çalış- mak için belli bir kişilik de- ğiştirmek gerektiğini söylü- yor. "Ciddi olmak zorundasın. Yüksek sesle konuşamazsın. Yüksek sesle gülemezsin" diye konuşan Fields, bir Be- yaz Saray görevlisinin her za- man 'dinlediğini' anlatıyor. Fields da bunu yapıyor- muş. Bakan Truman, kabine üyeleriyle toplantıdayken kahve servisi yapan ya da her akşam Başkan'ın ailesine ye- mek servisi yapan Fields din- uşak olduğumuzu hissettire- cek bir biçimde davranırlardı. Birçok kişi Bayan Hoover'ı snob bulurdu" diyor. Truman'lann çok farklı ol- duğunu anlatan Fields, görev- den aynldıktan sonra bile Truman'larla ilişkilerinin de- vam ettığıni kaydediyor. Eski Beyaz Saray görevlile- ri, Jacqueline Kennedy'nin gelir gelmez Beyaz Saray'ın yerleşik adetlerini sorgulama- ya başladığını ve bircoğunu çekinmeden değışurdıgini ifa- de ettiler. Bunlardan Henry Haller, "Beyaz Saray'a gelenlerden hiçbirisi hayatlannda daha önce böyle bir hizmet görme- mişlerdi. Bu yüzden de, sonunda kimse aynlmak istemiyor. Hep bir dört yıl daha kalrnak isterler" diye konuştu. Çeşme Festivalî'nde protokol skandalı • Protokol yerine InterSTAR yöneticilerinin oturmasına sinirlenen Çeşme Kaymakamı Şar- man "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olma- saydı yayını kesecektim" dedi. ÇEŞME (AA) — Uluslarara- sı Çeşme Festivali'nin ak- şam yapılan Çeşme Müzik Ya- nşması'nda protokol skandalı yaşandı. Protokol yerine In- terSTAR yöneticilerinin otur- ması Çeşme Kaymakamı Salih Şarman ve Çeşme Belediye Başkanı Faik Tütüncüoğlu'nu sinirlendirdi. InterSTAR yöneticileriyle tartışan Çeşme Kaymakamı Sa- lih Şarman, protokol sıralama- sında hiçbir gücün Türkiye Cumhuriyeti'nin önüne geçe- meyeceğini söyledi. Şarman, A.A. muhabîrine, "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ersin Faralyalı yanşmaya gelmesey- di yayını kesecektim. Hiçbir güç protokol sıralamasında devlet görevlilerinin ve halk ta- rafından seçilmiş temsilcilerin önüne geçemez. Hele hele özel TV şirketi yöneticileri hiç geçe- mez" şeklinde konuştu. Olay, şöyle gelişti: Protokolde ön sıralann In- terSTAR sahibi ve yöneticüeri- ne aynldığını, kaymakam, be- lediye başkanı ve davetli ilçe belediye başkanlannın arka sı- ralarda yer aynldığım gören Çeşme Kaymakamı Salih Şar- man ve Çeşme Belediye Başka- nı Faik Tütüncüoğlu, organi- zasyon komitesi görevlileriyle tartışmaya başladı. Tartışma büyüyünce Çeşme Kaymakamı Salih Şarman, yayını keseceği- ni söyledi. Bu sırada, Şarman ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Ersin Faralyalı arasın- da kısa bir diyalog gecti. Faral- yalı, kaymakama "olsun" ma- nasında kafasını sallayınca olay o an için yatıştı ve yayının ke- silmesi önlendi. Bu arada, Faik Tütüncüoğ- lu organizatör Ahmet San'ın yardımalanna "Bunun hesabı- nı soracağım" dediği duyuldu. Sarkı Yarısması Yine Polonya kazandı ÇEŞME (Cumhuriyet) -Bu yıl 7.'si yapılan Çeşme Uluslararası Müzik Festi- vali Şarkı Yanşması'nda birincüiği Polonyalı sanatçı Rizisant Rayskovski ka- zandı. Yanşmada ikinciliği Portekiz adına yanşan genç sanatçı Anabella, "Brot- her" adb parçayla elde etti. Büyük bir ilgiyle izlenen fes- tivalin üçüncüsü de Füılan- diyalı sanatçı oldu. Yanşmada birinciye 5 bin dolar, ikinciye 3 bin, üçüncüye de bin dolar ödül verildi. Çeşme özel ödülünü ise Litvanya adına yanşan Ovidius Vişniyaskas aldı. Çeşme Uluslararası Müzik Festivali'nin birincilik ödü- lünü geçen yıl da Polonyah bir sanatçı kazanmıştı. ALO DOKTORÇÖZÖMELİNİZİN ALTINDA. ARAYIN, AYDINLANIN, MUTLULUĞU YAKALAYIN... KUŞKULARINIZ DAĞILSIN! 900 900 501 Cinsel yolla bula«an hastalıklar 900 900 502 Adet iancılan 900 9O0 503 Gebelikten lcorunma 9OO9OO5O4 Gebelikte cinsol ili$ki 9OO9OO5O5 Kısırlık 900 900 506 Ağız dij »ağlığı 900 900 5O7 Sağlıklı cinsel yasam 9OO9OO5O8 Adet kanaması ve düzensizlikler 9OO9OO5O9 Vajinal akınhlar 9OO9OO544 AAasturbasyon hef >efınder> sefViSİerım4Zin 1 doltikoaı 5833 Tl dır Ortotamo s»vts suresı 3/4 dobkodıt PK \ öTorobyo/lsi
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle