Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3TEMMUZ1992CUMA
12 DIZIYAZI
Güvensizlik, korku, insanı bir yaşam boyu etkisi altına alıyor
0, artıkyenilmişve yaralıbiri
•Tutukluluk ve işkence yaşantısı sonrasında ortaya çıkan ruh sağlığı
sorunlan -çoğu kez- uzun yıllar sürmekte*, ve görebıldiğimiz kadanyla, -gene
çoğu kez-, kronikleşme eğilımi göstermektedir.
Tutuklanan, işkence gören insanın, soy ve özgeçmişi, yaşamöyküsü,
çocukluğunun eyrimi, birincil ve ikincil toplumsallaşma dönemleri,
ana-baba ilişkileri; eğitim, kültür, meslek, ekonomik, toplumsal
konum;tamamıyla alt üst olmaktadır.
İşkence yaşanunı tanımış bır insanın
tutukluluk konumunun sona ermesı,
böylesı bır bırey-ınsan ıçın -artık- "öz-
gurlüğe" kavuşmak olarak değıl, gun-
luk yaşamın ıçıne "fırlatılıp aülmış"
(Heıdegger, Hoefer) olarak (da) de-
ğerlendınlmektedır çoğu kez
Bu konumdakı ınsanlann kendılen-
nı sıradan gunluk yaşamın ıçınde (bıle)
çaresız, kararsız, korunmasız ve güç-
süz duyumsamalan surmektedır
Bu durumdakı bıreyın, toplumdan,
ınsanlar arası ılışkılerden sureklı ola-
rak gen-çekılmesıne karşın, duyumsa-
dıjp guvensızlıkler, korkular, kuşkular
azalmamakta, tersıne artmakladır
Bu koşullarda, "dışanda olmak",
"özgûr olmak", işkence gormüş insanı
mutlu etmek yenne, yakından tanıdığı
"olağanüstu yaşantı", devlet terörü
karşısındakı güçsüzlüğünü pekışür-
mekte ve 'kuzulann sessızlığıyle" bu
durumu onaybyor gıbı görunen dığer
ınsanlara karşı olan güvensızbğını,
korkulannı ve kuşkulanru arttırmak-
tadır Tutuklanmış, işkence gormuş
ınsanlann, özgurluklenne kavuştuk-
tan sonra da kendılennı ruhsal ve top-
lumsal bır gergınhk alanının etkısınde
duyumsadıklan, yakın ve uzak çevre-
sıyle, toplumla, aralannda her gun bı-
raz daha dennleşen, büyüyen bır yank
oluştuğu söylenmektedır Böylesı ko-
numdakı ınsanlar, kendılennı artık
"yenilmiş", "yaralı" konumda değer-
ledırmekte, yaygın korkulann, buna-
bmlann, kuşkulann yaşamlanrun tum
alanlanna yayıldığını duyumsamakta-
dır
Sonuç
İŞKENCE SONRASI
RUHSAL SORUNLAR
ıSEROLTEBER
özet bır toparlama yapmaya çahşır-
sak
- Tutukluluk ve işkence yaşantısı
sonrasında ortaya çıkan ruh sağûğı so-
runlan -çoğu kez- uzun yıllar sürmek-
te ve grebüdığınuz kadaroyla -gene ço-
ğu kez- kronıkleşme eğüımı göster-
mektedir
- Burada, gerek ruhsal sağhk sorun-
lannın ortaya çıkmasmda ve gerekse
de ortaya çıkan ruhsal bebrülennın
özellıklennı belırlemede çeşıth etkenle-
nn -kımı kez belırleyıcı- rollennın bu-
lunduğu saptanabıhr
Bunlan kısaca şoyle anımsatmak
mumkun olabıhr
a) Tutuklanan, işkence gören insa-
nın, soy ve özgeçmişi, yaşamöyküsü,
çocukluğunun evnmı, bınncıl ve ıkın-
cıl toplumsallaşma dönemlen, ana-
baba ıbşkılen, eğıtım, kültur, meslek,
ekonomik, toplumsal konum, böylesı
bır olağanustü yaşanüya -hıç olmazsa
düşünsel duzeyde- onceden haarlıklı
olma ya da olmama durumu, kışılığuı
ıçe ya da dışa dönuk olma özellıklen,
vb
b) Aynca. yaşanan olağanustü ko-
şullann özellıklen, gozaltı, tutukluluk
dönemlen, uygulanan işkence yon-
temlennın özellıklen, kalınan hapıs-
hane koşullan, dışanda bırakılan ya-
kınlann durumlan, vb
c) Kendı toplumundan aynlmak zo-
runluluğunu duytnuş polıtık göçmen-
lerde, aynca, göç edılen toplumun
ozelhklen, yabancı dıl bılme durumu,
karşılaşılan çalışma ve toplumsal ko-
şullar, kurulabılen ınsanlararası ılışkı-
ler, ekonomik durum, gende kalan
yabnlann durumu vb gıbıetkenler
- İşkence gormüş ınsanlarda ortaya
çıkan sağhk sorunlan, çoğu kez, hem
bedensel ve hem de ruhsal şıkâyetler,
behrtıler bıçımınde surmektedır
Gorulen ruhsal şıkâvetler genelbkle,
yaygın korkular, uykusuzluk, korkulu
düşler, yorgunluk, unutkanhk, kon-
santrasyon bozukluklan, reaktıf dep-
resvon. kusku. dızanlenmesı zor heye-
can knzlen, ınsanlar arası ılışkı bozuk-
luklan. gen çekılmeler (regresyon),
ızolasyon, vb bıçımınde ortaya çıka-
bılmektedır Ve zaman ıçınde, kronik-
leşme durumunda böylesı bır ruhsal
yapırun koşulladığı, korkulu, depresıf,
pasıf, ofkelı, saldırgan, kuşkulu bır kı-
şılık değışıklığının ortaya çıkabıleceğı-
nı gozlemek mümkun olabılmektedır
- Eskı tutuklulann, işkence gormüş
ınsanlann, aıle üyelenyle, arkadaşçev-
relenyle ve dığer ınsanlarla olan ılışkı-
lennın önemlı olçulerde bozulabıldığı
gözlenmektedır
- Eskı tutuklulann, işkence gormüş
ınsanlann yetışkın çocuklannda kımı
zaman, ana-baba ıle "bırhkte yaşama-
ya zorunlu otmak" (Margaret Maler)
gereğınden ve her bır şeye karşın, ana-
babadan aynlmak, kendı kımlığını
bulmak ıstemınden kaynaklanması
olası bır "sınır kışdığı" (Borderleın Kı-
şılığı) ve psıko-patolojısı soz konusu
olabılmektedır
- Tutuklanmış, işkence görmuş ın-
sanlann gosterdıklen ruh sağhgı so-
nınlan, belkı bugün bıle klasık ruhbı-
Um kıtaplanndakı venlere, nomekla-
turada belırlenen tanılara uygun
duşmeyebılır Ancak, bunlann klasık
kuramlara uygun düşmemesı, "ger-
çeklen varolmaktan ahkoyamamak-
tadır' (Chorcot, aktaran Freud )
anlamakta ve anlatmakta kımı onemlı
zorluklar getırebıUr Burada, olaya
daha çok, bıyolojık ve noro-fizyolojık
kökenü organık bır vurguyu getıren
(Nıederland), "örselenme Sonrası
Stres Hastalıklan" (Post traumaüc
stress dısorders) tanımlamalannın ye-
tersız olduğunu duşunuyorum Bunun
yenne, olağanüstu vaşantılann ınsan-
lann ruhsal yapılan üzenne olan kalıa
nıtehklennı anlamaya çok daha fazla
yardım edebılen, işkence sonrası kışı-
hk değışıklığı yaklaşımlannın böylesı
olgulann temebndekı dınamığı çok
daha anlaşıbr kılabılecegı kanısmı
pa>laşıyorum
- Tutukluluk ve işkence sonrası or-
taya çıkan ruh sağlığı sorunlannın te-
davılenmn ne denb zor olduğu hep
bıbnmektedır Ancak, tum zorluklan-
na karşın, bu ınsanlara, toplumsal bır
sahıp çıkmanın. onlara, toplum vıcda-
nında kendılen ıçın guvenceb yerler
bulunduğunu gostermeye çalışmanın,
bu konunun uzun erımlı, fakat en sağ-
lam tedavı yöntemı olabıleceğını sanı-
yorum
- Tutuklu kabnış, işkence görmuş
ınsanlann, yaşamlannın sonrakı do-
nemlennde, özelbkle entelektuel yete-
neklennı kullanmakta cıddı zorluklar
çektıklen, ve bu nedenle de uygun ko-
şullarda ve kendılenrun de çok ısteme-
lenne karşın, duzenlı bır çalışma yaşa-
mı kuramadıklan gorülmektedır Bu
son kerte onemh durum goz onüne ab-
nıp bu ınsanlann erken emekbhk gıbı
kımı toplumsal haklanyla ılgib ışlem-
lenn ıvedıbkle sonuçlandınlmasının
ruhsal tedavılen kolaylaştıncı bır et-
ken olacağını duşunuyorum
- Pobtık göçmen olarak yabancı ul-
kelerde yaşayan eskı tutuklulann, iş-
kence görmuş ınsanlann ıçınde bulun-
duklan konumlanrun zaman ıçınde,
ustüne ustluk fazladan kımı olumsuz-
luklar taşıdığı gözlenmektedır Bu
nedenle de pobük goçmenlenn yurtla-
nna gen donüşlennde onlara ozel bır
sevgı gostenlmesının ve kendılenne
koşulsuz sahıp çıkıldığının guvencesı-
nın venlmesmın kaçınıbnaz gerekbbğı
olduğu kanısındayım
Burada, baştan ben ozetlemeye ça-
bştıklanmızı bıraz daha dennlemesıne
ve kapsamb olarak kavrayabılmek
ıçın böylesı olağanustü yaşanülann en
üç ekstrem örneklennı gösteren, Nazı
Almanyas dönemının genış tutukla-
malannın sonuçlannı ve arta kalanla-
nn ruhsal durumlanru sergüeyen,
"Toplama Kampı Sendromu"nu ye-
nıden ve yenıden tartışmanın kaçınıl-
mazhğmı duşunuyorum
- İşkence yaşantısını sıradan bır
"stres" olayı olarak goımek, konuvu ^
YOK'te skandal sonıştıırınası YOK
TÜRKİYE'DE ÜNİVERSİTE VE
YÜKSEKÖĞRETİM 1870-1991
ITUNCER GÜVENÇ
• YÖK yönetımı, ıdari denetimi çok zorda kalmadıkça işletmez Üniversıtede skandal,
YÖK sıstemını sarsaçağı ıçın bır YÖK dekanının dedığı gıbı "Kol kırılsa da yen ıçınde
kalır" yeter kı kol YÖK yonetımmın olmasın. İdan soruşturma bır decezaı soruşturma
gerektınyorsa ve ustehk konu olan kışıler YÖK sıstemının yonetıcılen ıse ıdan soruşturma
bıle açılmayabılır ve 1913 tanhlı Enver Paşa'nın devletmemurlarının mahkeme
edılmemelen ıçın çıkarttığı geçıcı yasaya dayanılır
- 7 -
Eğitim kalitesini yûksdtmek: Eğıtım
kalıtesının yukselülmesı, herkesın bıl-
dığı onemlı bazı hususlann sağlanma-
sına bağlıdır Bunlardan bın, ortaöğ-
retımde oğrencılenn yüksekoğreümı
ızleyebılecek duzeyde yetışmış olarak
gelmesıdır Bu, konumuz dışmdadır
ve ne yazık kı yuksekoğretım yetkıble-
nnce ele alınmamaktadır Gerçek şu-
dur kı genelde oğrencılenn sevıyelen
yeversızdır Bunun dışında
• Eğıtım olanaklannın sağlanması,
var olanlann bakımı, onanmı ve yenı
olanaklann sağlanması (dersbkler. la-
boratuvarlar araç ve gereçler, uygula-
ma olanaklan vd), özelbkle bu ola-
naklann yeterlı bır duzeye getınlme-
sınden sonra, artan oğrencı ve öğretım
uye ve elemanlan \le orantıb olarak
arttınlması,
• Nıtebklı oğretım uye ve elemanlan-
nm sayısının artünlması ve her öğre-
tım uye ve yardımcısına duşen oğrencı
savısmın azbğının sağlanması,
• Ders kıtaplannın hazırlanmasının,
basım'nın ozendınbnesı, yabancı dılde
yazılmış olan temel bıbmsel kıtaplann
çevınlennın yapılması ve basılmasının
sağlanması
• Kıtapbklann zengınleştınbnesı,
•Yerb ve yabancı bıhmsel dergılenn
ızlenebılmesı ıçm duzenlı şekılde kı-
tapbklar sağlanması
Eğıtım olanaklannın sağlanması so-
runu her şeyden once bır yatınm ve
butçe sorunudur YÖK. oncesı duru-
ma yapılan eleştınlerden bın de buy-
du Acaba YOK suresınce unıversıte-
lere yapılan yaünmlar, 1981'de var
olan durumun duzelubnesı ıçın yapı-
lan >atınmlar ve aynca yenı kurulan
veya adlandınlan unıversıtelenn yenı
kurumlannın yatınmlan nedır9
Bunun ıçın devlet butçesındekı
MEB butçesının ve bunda YOK but-
çeMnın oranlannı gorelım Bu oranlar
1981 -1990 arasında M EB ıçın yuzde 8,
4-11, 5 arasında değışmış, YOK ıçın
aynı surede bu oranlar yuzde 2, 7-3,9
arasında değışmıştır Fakat 1979 yıhn-
dakı vuzde 4 32 sayısına enşememış-
tır Bu da YOK suresınce unıversıtele-
nn >atınmlannın on bır yü boyunca
1979 yılı oranına enşemedığı, dığer bır
deyışle 1980'den 1990 yıbna kadar
unıversıtelenn kapasıte artUrma çaba-
lannın yaünmlarda arttırma yapılma-
dan gerçekleştınldıgını, yanı nıtehkten
odun venlerek kapasıte artunldığıru
gostenr Kapasıte arttınmı 25-30 kışı-
lık olanağı olan dersbklere \e labora-
tuvarlara 50-60 oğrencı alarak gerçek-
leştınlmışür Dolayısıyla 1980-1990
yıllan açıkça unıversıtelerde nıtehk-
ten odun verme yıllan eğıtım ve araş-
tırmada sevtye duşme yıllan olarak
kavıpyıllardır
Nıtebklı öğretım uyesı sorunu da
doçentbk ve profesorluğe getınlen ko-
laylıklarla bır tarafa bırakılmıştır
Hızlı ve kolay sayısal aruşlar voluna
gıdılerek nıtebkten vazgeçme benım-
senmıştır Nıtelık aranmadan eğıtım
kalıtesı ıçın oğretım uyelenne duşen
oğrencı sayılan da şoyledır
Bır profesore duşen oğrena 1981'de
103 7 ıken 1986'da 186 7 ve 1987 de
187 2 ve 1988 profesorluk aşamasında
getınlen kolavlıklarla artan profesoı
sayısııle I989'da95 3'eduşmuştur Bu
oran 1991 ıçın 95 l'dır Nıtelık aran
madan sayısal artış sağlanarak elde
edılmıştır
Bır doçente duşen oğrena savısı ıse
1981'de 99 3 ıken 1986'da 120 olmuş
ve 1989'da 168,gıttıkçeartarak 1991 -
de 174 7 olmuştur ve bu sayı 1981 sayı-
sının ıkı katına ulaşrruştır
Öğreüm uyesıne (profesor ve do-
çent) duşen oğrena sayısı ıse 1981'de
50 7 ıken 1986'da 73 4 olmuş ve 1991'-
de 62 olmuştur ve on yıl sonra 1981
sayısının oldukça uzenndedır
Bir öğretim yardımcısına (geçıcı sta-
tudekı yardımcı doçent, araştırma gö-
revlısı vd) düşen öğrenci sayısı îbe
1981'de 14 5, 1986'da 22 3 ve 1991'de
ıse 16'dır Açıkoğretım de dıkkate
alındığında duşen sayı 25'tır Yıne bu
da eğıtım kabtesının duşmesını göste-
nr
Kısaca oğretım üyesı ve>a yardımcı-
sına duşen oğrencı sayısı on yıllık
YOK vonetımı sonunda sayılara ve
oğretım uyebğınde nıtebğe venlen
ödünlere rağmen YOK oncesı sa>ıla-
nna enşememışur
Ders kitaptan konusunda sozu tu-
muyle bır YOK raporuna bırakalım
Unıversıtelenn basımev len ders kıtabı
basma amacıyla kullanılmakladır
Tahsıs edılen ka> naklar > ılda bır kıtabın
basımım bıle finanse edeme\ecek duzev-
de kalmaktadır Buna yalnızca ekleye-
ceğımız husus bırderskıtabınıbasılacak
hale geürebılmek ıçın bır daktılo ve tek
n\k ressam bulmak ıçın YÖK vonetım
kademesınde olmak gereklıhğıdır Ya
bancı dılde yazılmış ders kıtaplannın
çe\ınsı ıse ongorulmemıştır
Kıtapbklann zengınleştınlmesınde
soylenecek bır şey yoktur Unıversıtele-
nn bu konudakı odeneklen kesılmış ve
YÖK'te bır dokümantas\on merkezı
kurularak butun yavınlar burada top-
lanmıştır Ankara ıçınde unıversıteler
ıçın bıle büyük olçude kullanım zoriuğu
olan bu merkezın taşradakı unıversıteler
ıçın kullanımı ıse olanaksız gıbıdır Mer
kez yalnızca 198^ sonrası vayınlan top-
lamakta ve lum unıversıtelerde, bu tek
merkezın de bır gün Bılkent Unıversı-
tesı ne devredılecegı soylentısı ve korku-
su yaşanmaktadır Yayınlan vemını ıçın
YÖK 1980'den sonra unıversıte ku-
tuphanelenne gelen yayın (yerb ve ya
bancı) sa>ısında artış olmadığı gıbı
onemlı azalışlar olmuştur Merkezın
Turkıve duzeyındekı ıhtı>açlan karşıla-
maktan uzak olduğunu gostermektedır'
demektedır Buna eklenecek bır şe\ N ok
tur
Kısaca nıtelığın anması da kapasıte
artmas>ı da her şeyden once bır vatınm
sorunudur ve bu sorun YÖK suresınce
duzelmedığı gıbı çok vahım bır duruma
duşmüştur
Ünıversite Sayısını Arttırmak ve Yurt
Düzeyine \ayma: YOK oncesınde 19
unıversıte ve bunldra bağlı çeşıtb ıl ve ıl-
çelerde fakülte enstıtu ve vüksekokul ıle
Mılb Eğıtım Bakanlığı na bağlı yukse-
kokullar tam olarak 62 ıl ve 9 ılçede
(1981 vonetım duzenıne göre) bulun-
maktaydı 2S47 sayılı \ OK Yasası (6
11 1981)ıle41savıhKHK(20 7 1982)ıle
MEBvel750sayıh yasa suresınce kurul-
muş bazen kendı adlanvla ve bazen de
venı adlar venlerek çoğu bolunerek 27
unıversıte olarak duzenlenmışür
Bugun Ortadoğu Teknık Unıversı-
tesı nın Gazıantep bınmlennden oluştu
rulan Gazıantep Unıversıtesı ıle YOK
suresınce kurulan ıkı vakıf unıversıtesı
olan Bılkent ve Bezm-ı Âlem unıversıte-
len ıle (her ıkısının kuruluşu da 9 4 1991
"?708 s>) tam 30 unıversıte vardır Bun
lardan28tanesıMEBve 1750 sayılı yasa
suresınce kurulmuş olan unıversıtelenn
YOK çe venıden vapılandınlmalan ıle
ve ıkı vakıf unıversıtesı ıle Hacettepe
Vakfı (Bılkent) ve Bezm-ı Âlem Valıde
Sulıan Mazbut Vakfı (Bezm ı Âlem) ta
rafından kurulmuştur
Kısaca YOK suresınce sadece ıkı unı-
versıte o da vakıf unıversıtesı olarak
kurulmuştur Dığerlen YOK oncesv ku-
rumlann adlandınlmalanndan oluş-
mustur
YOK oncesı unıversıtelerde bıbmsel
ve ıdan yonetım pek çok kere haklı ola
rak eleştınlmıştır Acaba YOK duzenı-
nın gettrdıgı denetım daha mı ıyıdır ve
nasıl ışlemektedır0
Bılımsel denetım her yıl anket şeklın-
dc doldurulan taalıyet raporlanyla sınır
bdır Bu raporlar da ıstatıstıklere yara
makta ve bır denetım oluijturnıamakta
dır Burada ne kadar vavın vaptınız
hangı bıldınkrı bundunuzveva hangıju
nlerde gorev aldınız gıbı sorular vcr al
maktadır Bunlar da YOK c gondcnl
mektedır ^ OK orneğın on bcj >ıl hıı.
yayın yapmamış ve kıtap yazmamış bır
doçente ne gıbı bılımsel denetım uvgu-
lar9
Sadece onu protesorluğe (kolav pro-
fesorluğe) başvurdugunda verlı bır
dergıve ıkı makale ver de ^enı profesor
yapalım der ve >apar Aslında akade-
mık kurullarda (>ıldd ıkı defa toplanma
sı ongorulmuş danışma organı) v apılrna-
sı gereken bılımsel etkenbklenn denetimi
bu kurullarda da yapılmaz Kurullar
toplanmasa ne olur1
Toplanmavan aka
demık kurullann u>elen dekan veva rek
tör vd olsa ne olur' Hıçbır şev Sadece
ders vcrmekle >etınen profesorlere ıkı
makale yaz da dıve de olmaz Doçent
ıse başvurusundan sonra hazırladıgı ıkı
makale de basılmadan profesor olur
YOK duzenındc bılımsel denetım bu-
dur
Idan denetım ıse daha da v urekler acı
sıdır Yasal olarak yapılması ongorulen
toplantılar yapılmazsa ne olur' Hıçbır
^ev
YOK vonetımı ıdan denetımı çok
zorda kalmadıkça işletmez Unıversıte
de skandal "V OK MStemını sarsacagı ıçın
bır YOK dekanının dedıgı gıbı Kol kı
nlsa da ven ıçınde kalır yeter kı kol
YOK yonetımının olmasın
Idan soruşturma bır de cezaı soruştur-
ma gerektınyorsa ve ustehk konu olan
kışıler YOK sıstemının vönetıcılen ıse
ıdan soruşturma bıle açılmavabılır ve
1913 tanhlı Enver Paşa nın devlet me-
murlannın mahkeme edılmemelen ıçın
çıkartügı geçıcı vasa>a dayanılır Ornc-
ğın ünıv ersıte vonetıalen bır kışıv ı koru
mak vc bır dığennı engellemek ıçın unı-
versııecvrakında tahnfat yapsd (orneğın
(8-9 tane) ve bu tahnfat Turkıve Cuîn
hunvetı mahkemelennce atanan bılırkı-
şıce tespıt edılıp adalet dosvalanna gır;>c
ve unıversııe bu bılırkışı rajx>runa ıtıra7
da ctmese vt durum VOKe ılctılır^c
YOK nc yapar9
Bu soruya kım cevap
verebıbr'
ANKARA...AJNKA...
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Körfezin Mavisi
Havran a doğru kalbım çarpıyor Sağ yanımda dağlar,
ida'nin eteklen Sarıkız ın saçlarını tutargıbıyım Zeytınle-
rın mavı yeşılınde ılerlıyorum Bıraz bıraz daha derken
denıze varacağız Ege nınmavılığıne Yıllardıryaparımbu
yolculuğu kımı zaman Istanbul dan, kımı zaman Ankara'-
dan Bu anın çarpıntısı hıç dınmez
1
Belkı de ozlemın doruk
anı bu' Tomurcuğun çıçege donuşmesını yaşar gıbı bır
olay Karadan denıze ulaşmanın sevıncı Denıze ulaşmak
guzel olay gerçekten Kıreç çağı vızgelıyor bırden Ozle-
mımız sevgımız kalbımız belleğımız kıreçlenmeden ya-
şamanın sevıncıyle dırılıyor ınsan
Balkonda guneşle randevum var Çok gorkemlı karşılı-
yor benı Yenı renkler seyredıyorum denızde Bır ımbat
sonu şarkısı soyluyor dalgalar Yanda buyuk dostum ida
Arkeolog arkadaşlarımla kulağını çok çınlattık son gunler-
de Kıyıdan kahkahalar Adrymıtton Çocuklar< Bır solukta
ben de daldım denıze kulağımda doktorun uyarıları bır
kulaç bır kulaç daha, ışte ören deyım
1
Ören de olmak bır dınlence koşesınde olmaktan ote bır
şey elbet Ören dost trafığının de yoğunlaştığı bır koşe be-
nımıçın Herhaldan her kuşaktan dostlarım var bu kıyılar-
da Eskı başkentlıler 27 Mayısçılar CHP lıler, TlP'lıler,
bılımadamları sanatçılar Telefonçalıyor merhabadıyor-
lar durmadan merhaba Korfez Ana merhaba Adrymıtton
Cocukları nın teyzesı merhaba merhaba Denızden çı-
karken çocuktardan bın seslendı teyze oradan gelme
yosun var Çok hoşlandım bu seslenışten once yosunlar-
dan sozettık denıze ılk kez gırıyor ayağına dolaşan otlar-
dan korkuyor Korkusunu yendım bıraz Gulerek uzaklaşn,
arkadaşlarına katıldı Balya'dan gelen bır oğrencı grubu
bızım koyda tatıl yapıyor bu yaz iskelenın yanındakı ortao-
kulda kalıyorlar Ûtekı koylarda kıyılarda da başka kamp-
lar var belkı Yıllarca once rahmetlı Abdullah Başturk ıle
bırkonuşmamızı anımsıyorum Genel-lştesıslerındedogu
ıllerınden gelen temızlık ışçılerını anlattı bana Ûnce de-
nızden korkuyortar sonraçoksevıyor aynlmak ıstemıyor-
lar Dınlerken gozlerım yaşardı Anadolu kocaman bır
yarımada ama denızden guneşten kaç kışı yararlanıyor
hâlâ>
Derken torunlar dolanıyor eteğıme ilhamı Soysal'ın ve
Bahrı Savcı nın torunları kuçuk Keremier Uçuncu kuşak
boy verıyor şımdt' Sonraonlarıncocukları Durmadan yenı
kuşaklar Hepsı bu denızde yuzecek kumda guneşlene-
cek, bır kuşağın uç-beş kuşağın tekelınde değıl bu guzel-
lıkler öyle sananlara anlatmak, çarpık polıtıkalann acı
faturalarını yuzlerıne vurmak gerekır Sevındırıcı bır olay,
ulkemızde bır çevre bılıncı oluşuyor artık Toplumda bellı
bır duyarhk var doğamızı ve kultur varlıklarımızı korumak
yolunda gırışımler atılımlar gıderek yoğunlaşıyor Işte
Gokova Alıağa Pamukkale Işte "Pamukkale beyazlığını
koruyacak dıyen Başbakan Demırel Yardımcısı Erdal
inonu
1
Denızden çıkarken bır delıkanlı sordu oncekı gun
- Korfez de mavı kalacak mı sonuna kadar''
Başta delıkanlı hepımız yanıtlayacağız bu soruyu Kor-
fezın mavı kalması bıze bağlı Mavıyı soldurmak, denızı
kırletmek ıstemıyorsak kanıtlamamız gerekır Kışıler ku-
rumlar kuruluşlar partıler, hukumetler olarak Çevre kır-
lenmesıne karşı duyarlı olmak kırleten davranışlara, polı-
tıkalara tepkı gostermek, uyarmak gerekır Bu duyariılığı
yeterı kadar gosteremedık şımdıye kadari Gelırken ofke
ve uzuntuyle seyrettım yeşıl Bursa soluk tozlu dumanlı
bırkentşımdı Şettalıbahçelerındebacalartutuyor Nılufer
Çayı ndaatıksular Uludağ'ındasoluğutukenıyor'Bursah
okurum pıyango bıletçısı Adem Gerçek'ın kulakları çınladı
mı bılmem Onu çok andım Bursa yi geçerken
Pekı izmıt Koıiezı nasıl kırlendı Bogaz ın mavı suları
nasıl karardı ve guzel izmır neden pıs kokulu bır lıman ol-
du? Adrymıtton Cocukları na buyuk gorev duşuyor sozun
kısası Korfez o zaman mavı kalacak sonuna kadar
Öğretmen dostum özguçlu uğradı bıraz once Çoktan
emeklı ama oğretmenlığını koruyor Her zamankı gıbı
umutla lyımserselamladıbenı DİSK ten, Başturk ten Ke-
mal Nebıoğlu'ndan eskı TlP'lılerden koy enstıtulerınden
soz ettı bır solukta Sonra gundemde yer alan bır tasarı-
dan Korfezde bır kıyıda çevre tısesı kurma gırışımlerı var
SHP lı yerel yonetıcıler de ıçten desteklıyor tasarıyı Kuş-
kusuz desteklemelerı gerekır Yerel yonetıcıler çevreye
ozen gösteren çabalarıyla onurlanır ancak özguçlu yu
umutla dınledım ben de Tasarı ne zaman gerçekleşır bıl-
mem ama Adrymıtton Cocukları kolları sıvamış bulunu-
yor
1
Kolay gelsın eylemlerı kutlu ve mutlu olsun
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ B'ı radyo ya da
telcvızyon reklamı
•çm bestelenmış ya
da uyarlanmış, ko-
layca akılda kalabı-
lecek kısa muzık
Kuzu sesı 2/ Şarkı,
turku Başkalanrun
sırtından geçınen
kımse. 3/ Guney Af-
rıka Cumhurıyetı-
nın para bırımı .
Alınrruş bır şeyı gerı
verme 4/ Nışanlı,
sözlu 5/ Sağır ve
dılsız Bır bağlac.
6/ Renklı cam parçalarıyla yapılan
pencere suslemesı ya da resım Bır
renk 7/ Kâfi gelmeyen İlaç. Dın-
gıl 8/ Soz, lakırdı Avrupa Toplu
luğu'nun ortak para bırımı 9/ Gu
ve onleyıcı olarak kullanılan antısep-
tık madde.
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Ucu
demırlı ve uzun cırıt değneğı 2/ Ka-
rakter Bıtlıs'm bır üçesı 3/ Çerkez-
lerın ulusal destanı Bır nota 4/
Ağır ve her ıkı tarafı keskın kıbc. 5/ Sahıp Buyukluk, ululuk
6/ Dın ışlerını devlet ışlenne kanştırmayan Kalsıyumun sım-
gesı 7/ Çocuğun eğıtım ve oğretımıvle ılgılı erkek bakıcı Sarp
bolgede kurulmuş Kafkas dağ köylerıne venlen ad 8/ Ufak ye-
şıl yaprakları yenılen bır kır bıtkısı 9/ Kurnaz, açıkgöz Sınır
hucresının govde kısmından çıkan tek uzantı
İLAN
FATSA ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No 1991/324
Davacı Sevınç Altuntaş vekılı Av Abdullah Çam tarafından davalı
Fatsa ılçesı Kösebucağı köyü nufusuna kayıtlı ve halen Fatsa Sakar
ya Mahallesı'nde oturduğu, oradan da Fransa'ya turıst olarak gıden
SeUm oğlu Emıne'den olrna 21 9 1953 doğumlu 1SMAİL HAKK1 YAL-
MAN ale>hme vasıyeun tenfıa davası nedenıyle, açılan davanın ya
pılan yargılaması sırasında, davalı İsmaıl Hakkı YaJman göstenlen ad
reslerde bulunamadığından, adresı de tespıt edılemedığınden ılanen
tebhgat yapılmasına karaı venldığmden davalı 1SMAİL HAKKI YAL-
MAN'ın 10 9 1992 günu saat 09 OO'da yukarıda numarası yazılı vası
yetın tenfızı davasının Fatsa Aslıye Hukuk Mahkemesı'ndekı duruş
masında hazır bulunması veya kendısını bır avukatla temsıl etttrme
sı, gelmedığı takdırde HUMK'nın 213, i"1
! maddelerı uyarınca yargı
lama>a yokluğunda devam edıleceğı ve huku-n verıleceğı davetıye ve
dava dılekçesı leblığıne kaım olmak uzere ılanen duyuıulur 18 6 1992