23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahıbı Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecılık Turk Anonim Şırkeü adına Berin N*di Istanbul Haberleri. Şemjr Kalkan, Dış Haberier: Ergan B»kı, tş-Ekonoraı: Şaknn Keteaci, Yurt Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik TA.Ş. TOrkocagı Cad. • Genel Yayın Yönetraenı: Öıgtn Acu • Genel Yayıp Koordmatörü: Hikraet Çetinkaya Haberleri. MekmH Su»c, Kültür: Cetal Üster, Makaleler: Suni Kanönn, Spor. AbdolkMÜr 39/41 Cağalojlu 34334 tst._PK: 246 tstanbul. Tel: 512 05 05 (20 hal), THo: • Yazı Işleri Müdürlerr Fosun Özbilgeo (Sorumlu), Cdal Başlangıç (Haber) • Görsel YnttimM, Düzeltme. AbdulUh Mtaa • Müessese Müdür V Erol Erkııt # Koordınatör- Yönetnıen: AK Sat • Düıenleme: Mosutm S»fel«m«r • Ankara Temsilcısı: Cn»ert Ahmel Konhan • Muhasebe- Buk.t tt«er • Idare: Huscyin Gnrer • lşletme Öader Çettk • Arctyarek, Habeı Müdurlerı Mustafa Balbay, Işık Kansu, Izmır Temsücı V. Scrdar Kmk, Bügı-tşlenr .Nail ln«l Bıigısayar Sıstem. Munıvet ÇUtr • Persoael: Se*^ Bostucıoghı Adana Tonsıkısı: Çttta Yigtnoglıı • Reklam: Reh« Işıtmu • Dış llışkıler: HUya Akyol ^ ^ ^ 22246, Fax: (1) 526 60 72 • Burolar Ankara: Z. Gökalp Blv Inkılap S. No: 19/4, Td: 433 tl 41-47, Tetat: 42344, Fax: (4) 433 05 65 • Izmin H. Zıya Blv. 1352 S. 2/3, 1W: 83 12 Î0, Telot 52359, Fax: (51) 89 53 60 • AdUK İnönO Cd. 119 S. No: 1 Kat 1, Tkl: 19 3? 52 (4 taat), Tetex: 62155, Fax: (71) 19 25 78- tAKVtM 22TEMMUZ 1992 Imsak 3 52 Guneş 5 43 Öğle 13 15 Ikındı 17 12 Akşanv 20.37 Yatsı.22 19 BRTtest nına • İSTANBUL (AA) - tstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan Belediye Radyo Televizyonu'nun (BRT), bu ayın sonunda test yayınlanna başlayacağı bildirildi. BRT Genel Müdürü Yumaz Dagdeviren, yaptığı acıklamada, BKTnin yerel bir kanal olarak Türkiye'de ilk uygulama oldugunu belirtcrek "BRT, Istanbul halkına, tstanbul'la ilgili bilgiler, haberler aktaracak. tstanbul'da yaşamanın bedeli nedir onu anlatacak. Kentli olma bilincini aşılamaya çalışacak ve 'Benim bir kanalım var' dcdirtecek bir yayın türü olacak. Onlann sesi olacak" dedi. Başkan Atığ anne oldu • ISTANBUL (AA> - Çatalca'nın DYP'li Belediye Başkanı Gülay Atığ'ın dün sabah bir kız çocuğu dünyaya gcldi. Sabah 06.00 sıralannda Yeşilköy'deki International Hospital Hastanesi'ne kaldırılan Gülay Atığ, aile doktoru Jinekolog Dr. Teksen Çamlıbel tarafından ameliyata alınarak sezaryenle doğum yaptı. İlk doğumunun da sezaryenle olduğu belirtilen Atığ, 08.45'te küçük kıa Sibel'i dünyaya getirdi. Eşi Sadrettin Atığ'ın annesinin isminin verildiği küçük Sibel Ue anne Gülay Atığ'ın sağlık durumlannın iyi olduğu bildirildi. Hastanede kızlannın yanından aynlmayan baba Uyas üe anne Naciye Çokay, Sibel'in üçüncü torunlan olduğunu belirterek, bundan büyük mutluluk duyduklannı söylediler. Liselilerin başansı • NANTES (AA) - Fransa'daki Saint-Sebastian Sur Loire Teknik Lisesi öğrencileri, bir litre süper benzinle 2.690.29 km gidebilen otomobil imal ederek dünya rekoru kırdılar. Ingiltere'deki Silverstone'da yapılan rekor dencmesinde, aynı okuldaki bir başka grubun yaptığı otomobil de 2.602.04 km giderek ikinci oldu. Daha önceki rekor, 1988'de bir litre benzinle 2.270 km gitmeyi başaran Japon Honda şirketinin imal ettiği bir otomobile aitti. Silverstone'da Shell şirketinin düzenlediği rekor maratonuna 73 araç katıldı. Sözeırtten yeni bir hizmet • İSTANBUL (ANKA) - tstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen, Istanbul'un içmesuyu, ulaşım, yeşil alan gibi sorunlannın uyguladıklan yöntemlerle çözülmesine yaklaşüdığını ifade ederek "Artık tünelin ucu görünmüştür" dedi. Nurettin Sözen, Ahırkapı'dan Yeşüköy'e kadar uzanan sahil şeridinde Bakırköy- Zeytinburnu sahil rekreasyon alarunın hizmete açılması nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada, çalışmalar sonunda 1.5 milyon metrekare yeşil alamn Istanbulluların hizmetine sunulmuş olacağını büdirdi. Sözen, sahillerin yeşil kuşakla çevrileceğini, Istanbullulara sadece yeşil alan değil ulaşım, içme suyu gibi hizmetler de verildiğini belirtti. Iskenderiye'den Dimyat'a gezi izlenimleri: Dimyat'ta pirinç bulgurdan ucuz Su ve veşîl birbirini izleyen iki sev; Dimyat'ta pirinç,yanm MsırLirası,yani bizim paramızla bin üra dvannda. Dimyat, Mısır'ın toptancı hali gibi. Böyksi bir dehada neler yetişmez ki. Nfl kıyısmdaki geoş kordooun arka sokaklan mobflya atötyeferiyte dok. • 'Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan ol- mak.' Öyşa Dimyat'ta her şey var, pirinç yok. Ata- sözündeki pirinç deryası Dimyatbaşka Dimyat mı? Değil. Pirinç, üretimde sekızinci-onuncu sırada. MUSTAFA BALBAY DtMYAT-Nil'i belkı 20 kez geçtik Dimyat yolunda. Yedi bın kilometrelık yolculuğunun sonunda Akdeniz'e onlarca kolla dökülen Nil, yer yer Amazonlar'ı andınyor. Iskenderiye'den Dimyat'a dek, su ileyeşülik koşaradım birbirini izleyen sevgdiler gibi... tskenderiye'deki birbirine düşman uygarlıklann yarattığı zenginiıkJeri görmenin, yaşamanın verdiğj tath sarhoşluktan sonra Dimyat yolunu tutmamın tek nedeni malum atasözüidi. Dimyat'tapirinççokmudur, fıyaü ne kadardır, nerede yetişir, bu Dimyat neresidir ? Kente yaklaşükça heyecanım azaldı. Böyle bir dehada ne yetişmez kidiyorinsan. Bıtmek tükenmek bilmeyen yeşilliklerin arasında Dimyat'a tnrden geldik. Otobüsûmüz Arapça ve Latin harfleriyle yazıU "Demiatta" tabelasının önünde durdu. Benimle bırbkte bırkaç yolcu daha indi. Otosübün son durağı Port Said 'di. İlk ışım kent tabelasının karşısındakı kahvede, çevreyi izleyerek keyifle çay içmek oldu. Çay su bardağında geunldi. Yanında da bir kase şeker. Insanlar telaşla bir yerden bir yere koşturuyor. Küçûk otomobıllerin kasasında muzdan marula, babktan mobüyaya kadar akla gelebılecek pekçokşey taşınıyor. Bütün kent bir pazar yeri gibi sanki. Yerler çamur ama aldıran yok. tnsanlar çamur deryaanda değil de kaymak gibi asfalta yürüyormuş gibi rahat. Giysileri esİci göninüyor. Böylesıne bereketli bir yörenin insanlan nasıl bu kadar fakir görünebilir... Kent turuna başlarken, su birikinülennden, balçıktan ayakkabımı korumak için sek sek oynar gjbi yürûdüm. Ama olacak • Dimyat, bir pazar yeriniandınyor. Mısır'ın top- tancı hali gibi. Böyle bir deltada neler yetişmez ki diyor insan. Oysa insanlar yoksul ve çamur derya- sında asfaltta yürüyormuşçasma rahatlar. gibi değil, ben de çevreye ayak uydurdum. Gözüm pirinç dûkkanlan, pirinç yüklü kamyonlar anyor. Ama boşuna. Her şey var pirinç yok. Bir an düşündüm acaba bizim atasözündeki pinrtç deryası Dimyat başka Dimyat mı, dıye. Ama değil. O Dimyat. bu Dimyat. Dükkanlarçoğunlukla birkaç tıp ûrünün bolçeşıdıni satıyor. Her dükkan aynı zamanda toptancı gibi çalışıyor. Onüne kamyoneti çeken, dükkanın yansını boşaltıp gidiyor. Tüm kent pazar yeri gibi. Birkaç denemeden sonra tngilizce bilen bir Dımyathyı bulup kent üzerine konuştuk. Meğerse bizim pirinç burada en çok üretilen tanm ürûnleri sıralamasında sekizinci, onuncu sırada gehyormuş. "Dimyat'a pınnce giderken evdeki bulgurdan olmak" atasözünü anlatmakla biraz güçlük çektim ama anlayıncada bastı kahkahayı. Sonra pirinç manüğıyla yeni • Kent aslında mobilyalan ve tath su balıklanyla ünlü. Mısır'da Dimyat deyince akla önce mobilya geliyor, sonra balık. Kaplıcalar ve plajlar da Dim- yat'ı iç turizmin merkezi yapmış. atasözleri ûretmeye başladık: -Dimyat'a mobılyaya giderken evdeki sandalyeden olmak. -Dimyat'a ördeğe giderken evdeki tavuktan olmak... ömer'in anlatüğına göre, Mısır içinde Dimyatdeyince ilk akla mobilya geUrmış. Bende, Iskenderiye'de konuğu olduğum bir doktorun evinde görkemli mobilyalan görünce, "tthal mi" diye sormuş, "Hayır, Dimyat'tan getirttim" karşılığ^nı alınca şaşırmıştım. Mobilyadan sonra en çok balığı ile ünlüymüş Dimyat. Tatlı su bahklanrun tek tek adlannı saydı ömer. Ardından, "tadma bakalım" deyip bir seyyar lokantaya gittik. Görünüşü tavuk budunu andıran, parça parça balıklar, ağzımda pamuk şekeri gibi dağılıp gitti. Sonra, ömer'e göre, "IMmyat'ın ünlüleri" sıralamasında pirincin önünde olan bir tatlı yedik. Adı "möşembik". Bizdeki burmayı andınyor. İç içe geçmiş halkalar şeklinde satılıyor. Ben ille de pirinç diye tutturunca, dozunu kaçırdığımız tatlıyı da hazmetmek için tekrar dükkanlann bulunduğucaddeleredaldık. Tahıl ürünlerinin satıldıgı sokakta Dimyat pirinciyle tanışük. Arpa, buğday mercimek arasında... Fiyaünı sordum Yanm Mısır" Lırası. Yani bizim pararruzla bın üra civannda. Bizim atasözû bir kez iflasetti. Burada pirinç Türkiye'deki bulgurdan kat kat ucuz. Mobflyaiara sansör Nil kıyısındaki gerüş kordonun arka sokaklan mobilya atölyelenyle dolu. Ana caddelerde ise, bu atölyelerde üreülen mobilya mağazalan var. Vitnnleri tablo gibi. Oturma,seyret. Özellikle üçlü koltuklann ahşap bölümleri, mıKm milim oyulmuşdesenlerle süslü. Mağaza sahipleri resimçelulmesine izin vermiyorlar. Nedeni ıse motiflerin, modellenn taklit edilmesinı önlemek. Kaphcalan ve Akdeniz tayısındaki plajlan da Dimyat'ı iç turizmin merkezlerinden biri haline getirmiş. Nıldeltasının lOkılometreicındekı Dımyat'ın nüfusu yaklaşık 200 bin. Haçh seferlen sırasında sık sık saldınya uğrayan kent üçyüz yılı aşkın sûreyle Osmanlılann olmuş. Dimyat bugün Mısır'ın toptancı hali gibi. Nil kıyısındaki binalann çoğu tanm ürünü pazarlayan firmalann temsilaliklerince kiralanmış. Kentyabancı turiste de yabana. Buraya dışandan tacirter dışında fazla gelen olmuyormuş. Buna Dimyat'tan ayrüırken otobûste de tanık olduk. Yolculann çoğu, Kahireli küçük tüccardı. Şoför koltuğuna oturan dilencinin okuduğu Kuran'ı dinledikten sonra Dimyat'a veda ettik. Pamukkale'de develer, travertenler kadar ilgi çekici Develer turizmin hizmetiııdeÖMER YURTSEVEN PAMUKKALE - Mary, July ve Hel- ga turistleri kısa bir gezinüye çıkanyor. Gezi sonunda sahibine S mark kazan- dınyor. Christina ise henüz küçük. Tu- ristler onunla sadece hatıra fotoğrafı çektiriyor... Bu yabana isimler şaşırtmasın. Mary, July ve Helga Pamukkale'de tu- rizm hizmetindeki develerin adı. Gelin- lik kız gibi süslenen, gün boyu turist gez- diren develer yabancılar için belki en az travertenler kadar ilgi çekici. Bu yüzden küçük çapta da olsa iyi bir döviz kay- nağı. öğrenimini Acıköğretim Fakülte- si'nde sürdüren develerin sahibi Mu- hammet Akça, yabancılann hayvanlara olan aşuı düşkünlüğünün kendisini böyle bir iş yaprnaya yönelttiğjni söylü- yor. Yabancı isunler konusunda ise "özellikle Mary, July ve Helga adlannı koydum. Çünkü yabancılann beslediğj hayvanlann hepsırun de bir adı var. Ya- bano ısimlcnn daha ılgı çekici oldu- ğunu düşündüm" diyor. "Belirli bir ta- rife var mı?" diye soruyoruz Akça'ya. Yanıtı, "Turistler gönlünden ne kopar- sa veriyor. Ancak bu, 20-25 bin liradan aşağı olmuyor. Yani 5 mark kadar". Bu kez başka bir soru yöneltiyoruz: - Niçin başka bir hayvan değil de deve? - Sevrmli. Bir de yüksek oluşu nede- niyle üzerinde taşıdıgı insana heyecan veriyor. Bunlar turiste cazip geliyor. - Develeri birisi abnak istese satar mısın? - Keşinlikle yanaşmam. Çünkü onlar benim içm çok değerlı. Üsteük bu işi se- viyorum. Araba ile takas etmek isteseler bile değişmem. Önceden örenyerinde de deve ile turist gezdirilebiliyordu. Ama şimdi yasaklandı. Turistler bu yüzden deveye binmek için Karahayıt bölgesme gelmeye başladı. Sadece biz kazanrruyo- Doktorlardan büyük itiraf: AJDS'lihasta tedavi etmekistemiyoruz Mary, July, Helga ve küçük CristinaJ'amukkale'de tunstkre heyecanlı dakikalar yaşabyorlar. ruz, devlete de kazandınyonız. Çünkü kazandığımızm vergjsiru ödüyoruz. Biz, genç yaşta develer üe turizmcib'ğe soyunan Akça üe söyleşırken, termal su- yun Pamukkale'de beyazlaştırdığı, Ka- rahayıt'ta ise kırmızılaştırdığı traverteni görmek için üç otobüs dolusu turist gel- di. Kısa bir süre kırmızı suyun kay- nadığı yerle ılgilenen tunstlerin dikkati hemen develerin üzenne çevrildi. Bu sı- rada deve sahibi Muhammet Akça ile yanındakiler hemen harekete geçti. Ve tunstleri kucakladıklan gibi, yere çök- müş haldeki develerin üzerine oturttu- lar. Mary, July ve Helga'dan önce yavaş yavaş doğrulmaya başlayınca sırtındaki Belinda Troche'nın yüzünde heyecanla kanşık bir korku ıfadesi belırdi. July'nin üzerindeki Aleksandra Aysaf ile Helga'- run üzerindeki Cathenna Bell ise rahat görünüyorlardı. Yaklaşık 2 dakika ka- dar süren tur süresince arkadaşlan bol bol fotoğraf çekip video kaydı yaptı. Daha sonra diğer turistler sıraya girdı. Bu arada baalan, henüz potuk (yavru) olan Christina ile ügileniyordu. Ama onunla sadece boynuna sanlarak fatoğ- raf çektirebiliyorlardı. Turdan ilk deveye binme ceşaretini gösteren Belinda'ya, gezisı bitüklen sonra bir çevirmen araahğıyla neler his- setüğini sorduk. "Once çekindim. Kalbım hızla çarp- maya başladı. Ama hareket edince ra- haüadım. İnsan devenin sutındadeğişik bir heyecan yaşıyor. O kadar değişik bir duygu ki anlatamam. Doğrusu Türki- ye'de deve göreceğimi bile sanmıyor- dum." WASHINGTON-AMS- TERDAM (AA) - ABD'de genç doktorlar arasında yapı- lan bir anket, dört doktordan birinin, 'eünde olsa' AIDSTi hasta tedavi etmeyeceğini gös- terdi. "Hiçbir ayınm gözetmeden hasta tedavi etmek" üzere he- kimliğin babası , Hipokrat'ın ye- minini eden dok- torlann bu 'iti- rafı' büyük yankı yarattı. Amsterdam'- da başlayan 8. Dünya AIDS Konferansı dolayısıyla Ame- rikan Tıp Birli- ği'nrn düzenkdi- ği bir brifingde açıklanan bir an- kette, "Tercih hakkıruz olsa, ' AIDSTi bir hasta tedavi eder misiniz" sorusuna Amerikalı genç doktorlann yüzde 23'ü 'hayır' dedi. Aynı soruya Ka- nada'daki genç doktorlann yüzde 14'ü, Fransa'da ise yabuzca yüzde 4'ü 'hayır' karşıbğını verdi. Anket, tıp fakültesıni bitirip 'Intern'lük sürecini tamamla- yan, iç hastabklan ya da halk sağbgı dalında ihtisas yapan doktorlarla arasında gerçekleş- tirildi. Sonuçlar, Amerika'daki AIDS uzmarüanru sarsarken üp fakültelerinin soruna eğil- mesi istendi. Ankette yer alan, "AIDSTi hasta eşcinselse ve tercih şana- nız olsa, bu kişiyi tedavi eder mismiz" sorusuna ABD'de yi- — , ne aynı oranla (yüzde 23), Ka- nada'da yüzde 16 ve Fransa'd^- ıse bır puan ar-;. tışla yüzde 5'bk* kesim 'hayır' dedi. ,*l "Hasta, d£i mardan uyuş-t turucu kullanaa' biriâ ise" verilen. olumsuzyanıtlaf« daha da kuvveUJ lenerek doktor-» lann 'tedavi et-'« ' meme orant** ABD'de yüzde 42, Kanada'd^İ yüzde 26, Fransa'da ise yuzdc. 7'ye çıkü. Ş AIDS'e en çok eşcinseller vg? damardan uyuşturucu kuüs^ nanlann yakalandığı biliniyor'^ Bu arada, Kanadalı dokto^ lann yüzde 87'si, 'Tedavijj| reddetmenin ahlak dışı olduğu* nu" kabul ederken Fransa'da oran yüzde 64'e, ABD'de is(j yüzde 52'ye düştü. f • 'AIDS'li hasta tedavi etmek ister misiniz' sonısuna Amerikah genç doktorlann yüzde 23'ü hayır dedi. Bu oran Kanada'da yüzde 14, Fransa'- da ise yüzde 4. So- nuçlar Amerika'- daki AIDS uzman- larını sarstı. Yeni koruma yasa taslağı tartışılıyor Kültürmirasına "eiîiiı kıııııaııdtv ziııciri OKTAY EKtNCİ Kültür Bakanbğı Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Genel Müdürlüğü'nce hazırla- nan yeni Koruma Yasası öneri- si, bölge kurullan başkanlan ve bazı bakanhk temsilcilerinin kaühmıyla yapılan İznik ve Kuşadası toplantılannm ardın- dan son şeklini alarak tartışıl- maya başlandı. "2863 Sayıb Kültürve Tabiat Varbklannı Koruma Kanunu'- nun Bazı Maddelennın Değişti- rilmesı ve Bu Kanuna Bazı Maddelerin Eklenmesı" başb- ğını taşıyan kanun taslağı, do- ğal ve kültürel çevrenin korun- masında bürokratiann yetkile- rini arttıran "merkeziyetçi" bır yapılanma öngörüyor. Koruma Yüksek Kurulu ve bölge kurullan için yeni düzen- • Kültür Bakanlığı'nca haarlanan yasa taslağı doğal ve kültürel mirasın korunmasında 'bilimsel' katılımı ve 'sivil duyarlıhğı' devre dışı bırakıyor. lemelerin yanısıra "koruma il kurullan"nın da kurulması ön- görülen taslakta "bilimsel özerkbk" kaldınbyor ve akade- mik kaübm en aza indiriliyor. Yerel yönetimlerin yetkileri kısıtlanırken, çevreye duyarb hükümet dışı "sivil" kuruluş- lann korumaya yönelik potan- siyeileri ise değerlendinlmiyor. Koruma Yasası'run değışü- nbnesi, koalısyon protokolün- de de yer alan, hükümetin "kü- resel pobtıkalara bağhbğı" ilke- sınin önemlı bır aşaması. Hü- kümet Programfnda bununla ilgili olarak "Eskı Eserleri ve Tabiat Varlıklannı Koruma Yasası, bu tnirasa sahip çıka- cak ve onu yaşama geçırecek biçimde yeniden düzenlenecek- tir" deniyor. Yasaya kazandın- lacak "yeni yaklaşım" konu- sunda ise şu demokraük ilke vurgularuyor. "Üniversitelerin ve demokratık kitle örgütleri- nin konuya ilişkin girişimleri ile yerel yönetimlerin etkinliklen desteklenecektir." Tartışılan yasa taslağı, Hükümet Prog- ramı'nda sözü edilen yaklaşımı gözardı ettiği gibi, Türkiye'nın imzası olan sözkşmelerdeki ko- ruma ilkelerine de ters. Taslağın, özelbkle, bilimsel kaülım yerine "bürokrasi ege- menliğini" yeğlemesi, yani sıra yerel ve demokraük inisiyatifle- re kuşkuyla yaklaşıp "sivil du- yarbğı" devre dışı bırakması, doğal ve tarihsel çevre değerle- rinin yazgısını dogrudan "hü- kümet poliükalanna" bağla- yan geleneksel resmi anlayışı daha da tehlikeli boyutlara ür- mandınyor. Bu konudaki ev- rensel sözleşmeler, koruma ko- nusunda hükümet dışı oluşum- lann ve "bilimsel özerkliğe" da- yab kurumlaşmanın güçlendi- nlmesini ıstiyorlar. Teklife göre ülkedeki koru- ma uygulamalanrun temel ilke- lenru bebrleyen Koruma Yük- sek Kurulu, 11 üyesi üst düze> bakanhk bürokratlanndan •aunan" 20 kışıden oluşu- yor. Böylesi bir kuıuıun, hükü- metlerin olası yanhş koruma politikalanna karşı, doğrulan savunabilecek bib'msel veu 'özerk" bir yapısı bulunmuyor. ÇAPKINLIK HERKESİN HARCI MI?.. Peki siz ne kadar çapkınsınız?.. "Kocam İş Gezisinde" adlı eğlenceli oyuna katılın... Karısı ratile, kocası iş gezisine çıkrnış iki sevgiliye yardım edin, oğrenin. Nasıl mı?.. Önce 900 900'ü, sonra 969'u çevirin ! 5833 ""ı c f BİLG
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle