Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 TEMMUZ1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
tzlanda TV ekîbi
Trabzon'da
•TRABZON (AA> tzlanda
TV ekibi, Karadeniz
Bölgesi'nin tarihi, turistik,
kültürel ve sosyal yönünü
içeren birprogram
haarhyor. Trabzon'agelen
İzlandaTV'siKanaI-1
yapımcılanndan oluşan dört
kişilik ekip, burada çekimlere
başladı. Program
çekimlerine Samsun'dan
başladıklannı belirten
yapıma Thorste Insson'dan
alınan bilgiye göre, "Sarp
sırur kapısinın açılması ve
Karadeniz'in hergeçen gün
sosyo-ekonomik öneminin
artması bu progranu
yapmalannda etkili oldu.
Çekimleri Trabzon'dan
sonra Rize, Artvın ve Sarp
sınır kapısında
sürdüreoekler."
İFSAK fotograf
seminerleri
• Kültür Servisi- İFSAK
(İstanbul Fotograf ve
Sinema Amatörleri Derneği)
62. Dönem Temel Fotograf
Seminerleri 5 ağustosta
başlıyor. Fotoğrafın teorik
vepratik uygulamalarla
öğretildiği 6 haftalık
seminerler süresince, hafta
sonu çekim gezileri, karanlık
oda çalışmalan, fotograf
değerlendirme toplantılan
yapılıyor. Mehmet Bayhan,
Sabit Kalfagıl. Cem Çetin,
Cengiz Korlıova. tzzet
Keribar. MetinerGören,
Mesut Güvenli, Barbaros
Amtmdiş, Aramis Kalay,
Aclan Uraz, Hakan
Kızılcıkoğlu, Hüseyin Vanş,
Erhan Saraloğlu ve İbrahim
Akyürek tarafından verilen
derslerde, fotoğraf tarihi,
fotograf makinesi. ışık
bügisi, yardımcı araçlar,
kompozisyon, flaş filtre
kullanımı ve karanlık oda
işlenecek. (Bilgi için I4.00'ten
sonra İFSAK. 2524461.
2431401)
Şairden bağış
• Kültür Servisi- Şaır Fıkrct
Gorken. 4 Tcmmuz 1992
tarihinde Varyos
Yayınlan'ndan çıkan
'Scvdan Kınalı Kurşun'adlı
şiir kitabının gclirini 4
Haziran 1992 tarihi ilıbanyla
TRT'denatılan700işçı
adına açılan 'yardımlaşma
kampanyasına' bagışladığmı
açjkladı. Kitabın satışından
eide edilecek gelir açılacak
olan mahkeme vc mağdur
durumda bırakılan
TRT'cilerin sosyal
masraflannda kullanılmak
üzcrcharcanacak.
Gnassounou The
Marmara'da
• KültürServisi- Togolu
ressam-mimar Sitou
A.Gnassounou'nun eserleri
20 ağustosa kadar The
MarmaraOpera
Koridoru'nda sergilenecek.
1957doğumlu ressam, ilk ve
orta öğrenimini Togo'da
tamamladıktan sonra yüksek
öğrenimini Paris Sorbonne
Üniversitesi Plastik Sanatlar
Fakültesi'ndeyapü. 1983
yılında Nancy şehrinde
yüksek mimar unvanı da
alan Sitou evlenerek
Türkiye'ye yerleşti.
Marmara Uni. Iç Mimarlık,
İTÜŞehirrilikveYıldız
Üniversitesi Mimarbk
bölümlerinde "Togo evleri"
hakkında antropoloji ve
mimarlık ilişkileri
konulannda konferanslar
veren sanatcı Togo
Cumhuriyeti İstanbul Fahri
Konsolos'u. The
Marmara'daki sergisinde
"hassasiyet" teması
işlenecek.
Millî Saraylar
Bülteni
• Kültür Servisi-Milli
Saraylar Bülteni'nin 53'üncü
sayısı yayımlandı. Aylık
olarak yayımlanan bültenin
bu sayısında ağırlığı
Dolmabahçe Sarayı
oluşturuyor. Atatürk'ün
yatağmı örten bayrağın
TBMM Başkanı Cindoruk
tarafından değiştinlmesi,
Cumhurbaşkanı Özal'ın
Fransa Cumhurbaşkanı
Mitterrand onuruna verdiği
akşam yemeği, Cindoruk'un
Türkmenistan Meclis
Başkanı ile görüşmesi ve 18
ülkenin parlamento başkanı
ile yaptığı toplantı, aynca
Bosna-Hersek'e yardımı
hedefleyen Gazeteciler
Cemiyeti Başkanı
Tanyolaç ve Bosna-Hersek
Başbakan Yardımcısı Cengiç
görüşmesi haberleri
Dolmabahçe Sarayı'ndan
yansıtılıyor.
ÇAĞENITAMĞI
ÜÇYAZAB
Hikmet Çetinkaya
2. bası 10.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınları Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-tstanbut
Ödemeli gonderilmez.
Dilimizde bir kördövüşüdür gidiyor, Türkçe açıkça yok ediliyor
'Sıcak bakıyoruz', 'panik yapıyorıız'FÜSUNAKATLI
İfade-i meramda ciddi güçlükler çeken ki-
şılerin çoğunluğunu oluşturduğu bir top-
lumda yaşıyoruz. Bunu açıkça kabullen-
mekten ve dıle getirmekten çekinmemek ge-
rek. Günlük gazeteleri okumak, özeliyle.
resmisiyle televizyon kanallanndaki haber-
leri, "talk show" denen söyleşi program-
lannı, sunuculan, ekran konuklanru izle-
mek yeter. Türkçenin dillerde gittikçe yo-
ğunlaştığına, kimi zaman açıkça katledildi-
ğine taruk olmak için.
Bir çeşit resmiyet taşıyan afiş, duyunı ben-
zeri yazılı belgelerden tutun; gazetelere, der-
gilere ve yine ekranda yansıyan kimi yazılara
vanncaya kadar pek çok yerde, yaam yanlı-
şlannın adeta meşruiyet kazandığı izlenimi-
ni haklı çıkaracak örneklerle her an karşı-
laşırsınız.
INiçin genciyle yaşhsıyla herkes
'şok oluyor', 'panik yapıyor' toplu-
mumuzda sık sık? Peki, bir konuya
'sıcak bakmak' neyin çevirisi ola?
Resmi ağızlardan yazüı ve sözlü
basına, entelektüel tartışmalardan
yan politik söyleşilere kadar her
yerde moda olan bu 'sıcak bak-
mak' nereden çıktı?
Ayn yazılması gereken "da"lar, "ki'ier ve
soru ekleri birilerini çok sinirlendiriyor ol-
mab ki etkili bir sabotajın en yaygın kurban-
lan onlar. "Yalnız" sözcüğünün "yanJız",
"yanlış"ın "yalnış" diye yaalması da o ka-
dar yaygın ki neden tesadüfen olsun doğnısu
değil de ille yanhşı seçiliyor diye düşünüyor
insan. Acaba yanlışın manyetik bir cazibesi
mi var?
Bugûn, işportaya kadar düşen yaygın
yanlışlan. örneğin "eşofman" yerine "eşort-
man", "tişört" yerine "tişort", "şofben" ye-
rine "şohben"leri bir yana bırakıp "ûst dü-
zey"de kullanılan, entelektüel jargonunda
yer alan. sanat-bilim konulanna da uzanan
kimi yaygın yanlışlan örneklemek istiyo-
rum. Hani şu yıllann aşinası "mali portre"
cinsinden olanlan!
Türkçe ile bir yabancı dilin "alaşımı" söz
konusu olduğunda öğeleri ayırmak güçleşi-
yor mudur nedır? Niçın genciyle. yaşhsıyla
herkes "şok oluyor", "panik yapıyor" top-
lumumuzda sık sık? Peki; bir konuya "sıcak
bakmak" neyin çevirisi ola? Türkçe ol-
madığı muhakkak da! Resmi ağızlardan,
yazılı ve sözlü basına, entelektüel tartış-
malardan yan politik söyleşilere kadar her
yerde moda olan bu "sıcak bakmak" nere-
den çıktı?
BaJe, hala pek haşır neşır olunan bir dalı
değil sanatm. Ama kimi terimleri yanlış oîa-
rak yerleşip baleden çok benimsenmiş du-
rumda. "K.oreografi" yerine "kareografi"
denmesı ve öyle yazılması bunlardan biriyse,
daha yaygm olarak yanlış bilinen bir baş-
kası: "Balet." Erkek dansçıya balet diyen bir
dil var mı diye epeyi araştırdım. Bulamadım.
"Balerin"in yanına tek sözcüklük bir part-
ner aranmasını anlıyorum, ama "balet"in
nereden çıkanldığını yine de anlayamıyo-
rum. Ne İngilizler "balet" diyorlar erkek
dansçıya, ne Fransızlar, ne Ruslar. Bu,
Tûrkçenin bir yakıştırması ise neye dayanı-
larak yapılmış bir yakışürma. belfi değil.
Anlaşılan, "erif'i - "dişil"i olan dillerden
yana bir derdinıiz var bizim. Sık raslladığım
bir başka vahim yanlış da: "Aktrist." Bu,
kadın oyuncu demek olan, yani "aktör"ün
dişili olan "actrice" ile sanatçı demek olan
"artist"in kanşünlmasıyla elde edilen ne
idüğü belirli bir cehalet örneği. Ama hiç de
cahil olmayanlann kaleminde, dilinde gezi-
yor. Tıpkı, sondaki (s)nin nereden gelip ora-
ya düştüğunü hiç düşünmeden "kartoteks"i
kullanan okumuş yazmışlann durumunda
olduğu gıbi.
Bu arada yepyeni bir meslekten henüz ha-
beriniz olmadıysa duyurmak isterim! Tele-
vizyon programlannın sonunda, çorbada
tuzu bulunanlann adlannı sıralayan bir je-
nerik yayımlanır ya; onlan dikkatle izleyin.
Binnde değilse öbüründe, muüaka 'karak-
ter jeneratörü"ne rastlayacaksınız. Kim ûre-
tiyor bu karakterleri canım? Teknoloji,
elektrikler kesilince karakterler de kesilmesin
diye yeni bir aygıt mı geliştirdi yoksa? Hayır.
Herhalde yazılar için harf üplerini secen
veyabiçimlendirenbirilerinedeniyor "karak-
ter jeneratörü." Ne afıli bir titr ama!
Yabancı dillerle çarpık "ünsiyef'ten do-
ğan bu garabetlerin bir başka çeşidine de ha-
fis muhlis Türkçe tamlama ve kahp ifadeler-
de rastlıyoruz. Radyo ve televizyon haberle-
rine kulak verin: "Fransa este büyük elçisi",
"adalet eski bakanı" gibi kullanışlara mutla-
ka rastlayacaksınız. Türkcede sıfatın, isim
tamlamasının içinde böyle bir yeri yoktur ve
olmamışür elbet. Ama haber bültenlerini ü-
tız bir dil mantığıyla kaleme alma çabası,
göz yaşarücıdır.
"Eskı Fransa büyükelçisi" derlerse, "eski
Fransa" diye bir yer varrnış, oranın da bir
büyükelçisi varmış diye düşünmemizden çe-
kiniyorlar! Ya da "eski adalet bakanı" gibi
bir duyuşta, bir okuyuşta doğru anlaşılabile-
cek bir ifade yerine, "adalet eski bakanı" çet-
refd ifadesi kullanıbrsa; "adalet"in yeni, "ba-
kan"ın eski olduğu daha iyi vurgularur diye
düşünüyorlar. Bunun gibi "emekli coğrafya
öğretmeni" yerine, "coğrafya emekli öğret-
meni" demelisiniz ki coğrafyayı emekliye
ayırmış olmayın! "Yoğurtlu pathcan kızart-
ması" yerine de "paüıcan yoğurtlu kızart-
ması" demek gerekir! Yoksa, neme lazım,
patlıcanlar önce yoğurda bulanıp sonra kı-
zartıhyor sanan çıkabilir.
Bunlara benzer örnekler düşünerek kendi
J j u arada, yepyeni bir meslekten
haberiniz olmadıysa duyurmak is-
terim! TV programlannın sonun-
daki jeneriklerin birinde değilse
öbüründe mutlaka 'karakter jene-
ratörü'ne rastlayacaksınız. Tekno-
loji, elektrikler kesilince karakter-
ler de kesilmesin diye yeni bir aygıt
mı geliştirdi yoksa?
kendime eğlenirken aklıma, her duyuşta ku-
lağrmı ürmalayan "sözde Ermeni soykınmı"
kalıbı takılıverdi. Bu kalıbı her yerde, harfi-
ne dokunmadan kullanılma zorunluluğu
var herhalde. Ama insan düşünüyor da...
acaba, aslında Ermeni olmayıp sözde Erme-
ni olanJar mı soykınmına uğratılmışlar?
Yoksa özbeöz Ermeni olanlar için bir "söz-
de soykınm" mı söz konusu? Yani, gereği
gibi uygulanamamış, üstünkörü bir
soykınm mı kastediliyor? Biliyoruz ki ne biri
kastedilmekte, ne öbürü.
"Bir Ermeni soykınmından söz ediliyor;
bunun aslı yoktur" demek istiyorlar. Peki,
niçin "Ermeni soykınmı iddiası" demiyor-
lar? Ya da her türîü kuşkuyu silmek istiyor-
larsa, "asılsız Ermeni soykınmı iddiası" di-
yebiürler, değil mi? Ama o zaman hemen,
sıfatı nereye koyacaklan telaşına kapılacak-
lardır: Asılsız Ermeni mi asılsız soykınmı mı
asılsız iddia mı?! Vah Tûrkçenin haline.
Söz diziminde cümle öğelenrun hangi sı-
rayla yer alacağı elbet önemlidir ama; Türk-
çenin de her dil gibi bu sıranın kurallannı
belirleyen bir yapısı vardır. Anlam nüans-
lannı verebilmek için söz diziminde yapıla-
cak düzenlemeleri, anadilinin sentaksı ile se-
mantiği arasında ilişkileri paranoid bir bi-
çımde yorumlayan "ağızlar" yüzlerine göz-
lerine bulaştırmakta, Türkçeyi çetrefılleştir-
dikçe çetrefilleştirmektedirler.
20. ULUSLARARASI İSTANBUL FESTİVALİ
Susanna Mildonian, elektro-arp ile çalmaya karşı çıkıyor
Elektrosu• Dünyanın önde gelen arp'-
çılanndan Susanna Mildo-
nian'ın resitali bugün 18.30'da
Cemal Reşit Rey Konser Salo-
nu'nda. Bugüne kadar dünya-
daki bütün önemli arp yarışma-
lannda birincilik ödülüne değer
görülen Mildonian'm tek şika-
yeti, çalgısını taşımada kar-
şılaştığı zorluklar.
EVfcV İLYASOĞLU
Bugün Cemal Reşit Rey Konser Sa-
lonu'nda dinieyeceğimiz Susanna Mil-
donian dünyada var olan tüm arp yan-
şmalannının birincisi. 1959'da, Israil'-
de, 1964'teCenevre'de, 1971'deParis'te
Marcel Tournier Yanşması'nda birinci-
likler elde etmiş. Aynca plaklan da çe-
şitli ödüllere değer bulunmuş.
tstanbul doğumlu bir annenin kızı
olan Susanna. Venedik'te kalabalık bir
aile çevreşinde doğmuş. Altı kardeşin-
den her biri bir şey çalıyormuş, ona arp
çalmak düşmüş. On dört yaşında sah-
neye çıktığı ilk günden beri durup din-
lenmeden dünyanın dört bir yanında
çalmakta.
Kore'den Kanada'ya, Japonya'dan
Rusya'ya, durmadan turne yapmak çok
renkli bir yaşantı. Oysa Susanna'nın bir
büyük sorunu var: Çalgısını, kendi
çalgısını taşıma derdi. "Bir daha dünya-
ya gelsem belki de keman, flüt gibi ko-
layca taşınır bir çalgıyı secerdim" der-
ken her gittiği yerde kendi arpının özel-
liklerini taşıyan bir arp bulamayacağı
için araba ile ulaşabileceği kentlere taşı-
mak üzere bir karavan edinmiş. Eşiyle
birükte arabalannın arkasına takıyor,
arpı da içine yerleştiriyor ve otel odası
yerine karavanın içinde çalışarak, kara-
vanı sahneye bitiştirip kendi çalgısıyla
duyuruyor müziğini. Ancak uçakla gi-
dilen yerlerde yine aynı sorun..
Mildonian, arp için yazılmış ya da
, mertlik bozuldu
Susanna Mildonian, Romantik ve İzJenimci dönemin arp için yazılmış yapıtlan-
na hayran. istanbul doğumlu bir annenin kızı olan Mildonian, zamanının bir bö-
lümünü de öğretim üyeüğine ayuıyor.
çertosu'nun; Venedikli Barok besteci
Pescetti'nin tuşlu çalgılar için do minör
sonatının; Bartok"un piyano için
yazdığı Rumen Halk Danslan'run (ken-
disi tarafından) arp için uyarlamalannı
seslendirecek. Aynı program içinde öz-
gün olarak arp için yazılmış yapıtlar,
Marcel Tournier'nin "Sabaha". "Haça-
turyan'ın "Doğu Danslan". Faure'nin
"Impromptu" ve Carlos Salzedo'nun "-
Çeşitlemeler" adlı yapıtlan. Mozaik
gibi birmüzik işlemesi sunacak Susanna
Mildonian. Sanatçı günümüzde besteci
ve yorumcunun işbirhği yapmasından
yana değil. "Yenilikçi besteciler nota
yazmayıp grafikler çiziyorlar. Benim
icrada göstereceğim ustalığı, araya-
cağım renkleri bir yana bırakıp onlann
boşluğunu tamamlamamı, çaidığım
süre içinde yenilikler getirmemi bekb-
yorlar. Ben yorumcuyum ve bestecinin
yazdığını yorumlamakla, çalgımda o
notalara hayat vermekle yükümlüyüm.
Bestecinin görevini üstlenmem söz ko-
nusu olamaz."
Susanna Mildonian turneleri, plak
çalışmalan yani sıra zamanının önemb
bir kısmını öğretim üyeb'ği ile geçiriyor.
Halen Belçika Krallık Konservatuan ve
Siena'daki Chigiana Üniversitesi'nde
profesör. Arp, masal dünyasımn, mito-
lojik çağlann duvar frekslerinin çalgısı.
Bir avcının yayından oluşmuş denir ilk
arp. Bir gövdede iki telden yola çıkmış.
Sonra her çağ kendine göre arpın
tınısıda bir şeyler geliştirmiş. Yirminci
Yüzyıl'da ise herşeyde olduğu gibi arpın
mekanizmasına bir amplifıkatör
takılmış. Mildonian yinecalgmın özgün
tınısında bir şeyler geliştirmiş. Yirminci
ro-arp çıktı ortaya. Bence çalgmın ken-
dine özgû rengi değil bu" diyor.
Susanma Mildonian'a göre arp için
yazılmış en güzel yapıtlar romantik ve
izlenimci dönemden kalma.
FESTİVALDE BUGÜN
• Susanna Mildonian arp resitali, Cemal
Reşit Rey Konser Salonu, 18.30
FESTİVALDE YARIN
• Bilkent L'luslararası Gençlik Senfoni
Orkestrası Atatürk Kültür Merkezi Bü-
yük Salonu, 18.30
• Mikhail Baryshnikov-White Oak
Dance Project/'Açıkhava Tiyatrosu. 21.30
"Mississippi Masala" Hintü ydnetmen Mira Nair'in u-kcüığa
karşı traji-komik bir aşk öyküsü.
'Mississippi Masala' üç sinemada
Irkçıhküzeriııe
düşünmeyeçağn
• 1991 yılında Venedik Film Festivali'ne de katı-
lan film, Mira Nair'in 1988'de Cannes'a da katılan
'Selam Bombay'dan sonra yönettiği ikinci filmi.
ülkeden besteci var programlannda:
Paganini'den Villa Lobos'a, Glinka'-
dan Posse'ye, Albeniz'den Bach'a,
Liszt'ten Faure'ye zengin bir derleme
yapmış plaklannda Mildonian "Ne
yank ki Beethoven veya Brahms gibi
besteciler arp için hiçbir şey yazmamı-
şlar. Özgün arp yapıtlan genellikle ken-
di de arp çalmış bestecilenn üriinü Da-
ğarcığımı zenginleştirmek için piyano
ya da klavsen için yazılmış bestelerden
uyarlamalar yapmaktayım. Notada bir
değişiklik yapmadan. arp teknığine uv-
gun hale getinp çalıyorum" diyor
İstanbul Festivali'nin yirminci >ılı
programında Mildonian. İ S. Bach'ın
tuşlu çalgılar için yazdığı İtaKan Kon-
Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Aygören Dirim:
Bakanlıklarkitap basıııaktaıı \azgeçsiıı
ANK ARA (AA) - Türkiye Yayıncılar
Birliği Başkanı Aygören Dirim, Kültür
ve Milli Eğitim Bakanlıklannın kıtap
basmaktan vazgeçmesini istedi. Dirim.
Türkiye'de uzun yıllar serbest piyasa
ekonomisi uygulanmasına ve özellcş-
tirme politikalanna karşın, kitap
basımmda devlet egemenliğinın sürme-
sınden \akındı.
Kültür Bakanlığı ve Mılli Eğitim Ba-
kanlığının çok sasıda kitap basması
yüzünden vayıncılık scktöriinde dev-
İetçiliğin ->ürdüğünü hclırtcn Dinm.
devletin yayıncıhk sektöründen çekile-
rek bu işi. özel sektöre bırakması gerek-
tiğini söyledi.
Kültür Bakanlığı'nın bu yıl kitap
basımı için 30 milyarlira ayırdığını vur-
gulayan Yaymalar Birliği Başkanı Di-
rim, şöyle dedi:
"Kültür Bakanlığı'nın mevcut yayın
pıyasasını teşvik edecek yerde. dcvlei
bütçesinden sübvanse ederek ve haksı/
rckabet yaratarak yayımladığı kıtapla-
ra haaanan milyarlarca lira çok dahj
vcrimli. çok daha a/ k.^" 'i- -' •• ;
lerek kullanılabilirdi."
Aygören Dirim. Milli Eğitim Ba-
kanlığı'nca bastınlan klasiklenn. 50 yıl
önceki haliyle ve çevirmenlerc telıf
ödenmeksizin yapılan yayınlannın <!.:
durdurulmasını istedi
Dirim. bu tür kitaplann >a\ınınııı
özcl yayıne\ lerine ihale edilmcM. yazar-
lara araşlırma bursu vcnlmcsı. cc\ı:
menlerc proıc bazında vardım vapıl-
ması. yurldı^ındakı çevinncıı \aAirlarj
ılestek sağlanm.ısı eıbi öncrılerdc getıi
Kültür Servisi- Hintli yönet-
men Mira Nair'in filmi "Mis-
sissippi Masala' Şişli Kent, Be-
yoğlu Fitaş, Kadıköy Kadıköy
sinemalannda gösterime girdi.
Film 19701er Ugandası'nda
başlar. Hintliler. Idi Amin'in
emriyle ülkeyi terk etmeye zor-
lanırlar.
Mahkemelerde zencileri sa-
vunan liberal avukat Jo> (Ros-
han Seth). eşi Kinnue (Sharmi-
la Tagora) ve küçük kızlan
Mina (Sarita Choudhury) ile
birlikte baskılara daha fazla
karşı koyamayınca 1972'de
ABD'nin güneyindekı Missis-
sippi e>aletine yerleşir. Naır.
ö\kü\ü 19901ar Mississippi-
si'ne geçırcrck sınırlan içinde
birden fazla ırk banndırması-
na rağmen bir ikı önemsiz tra-
lik ka/UN. di'jinda önemli ba';-
ka bir ola>a tanık olmanıış ka-
iabu\ı gcıinvı^r gıvlenmızin
onüııc Â'iK) violıkap.h [X*met-
Joy'un kızı Mina'nın (Sarita
Choudhury) karşılaştıklan
anda başlayan etkileşimleriyle
gelişen aşklan bu dönemde
yeni problemler y aratır.
Mina, ailesinin anlayışla
karşılamayacağını düşünerek
Demetrius ile yatakta yakala-
nana kadar ilişkilerini gizler.
Olayın ortaya çıkması yeni
ırkçıhk tehlikelerini de yaratır.
1991 yılında Venedik Film
Festivali'ne de katılan film.
Mira Nair'in 1988'de Can-
nes'a da katılan 'Selam Bom-
bay'dan sonra yönettiği ikinci
filmi "Mississippi Masala">ı
aynt konuyu ele alan diğer
'kanlf Amerikan fılmlerinden
avıran özellik. seyirciyi ırkçıhk
üzerinde düşünüp uzlaşmava
davet ederken. güldürüyor da.
Büyük bir bölümü Güne>
Anıenka'da çekılen film. Na
ır'ııı şıddeti aza ındırgeyerck
anlatma\a çalıştığı ıraıi-komik
V l i h