15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14TEMMUZ1992SAU CUMHURYET SAYFA DIŞ HABERLER ABD,uranyum üretimini yasakladı • KENNEBLNKPORT (Reuter)-ABD Başkanı - George Bush, ülkesinde. nükleersilah yapımında kullanılanplutonyum \e zenginleştirilmiş uranyum üretiminı yasakladığını açıkladı. Bush. nükleer silah üretimı için kullanılan en temel malzeme olan plulonyumve uranyum ürctiminın yasaklanmasının. ülkcsinin silahsızlanma politikasırun devamı olduğunu söyledi. Beyaz Saray'dan vapılan açıklamada da Bush'un karannın. Ortadoğu gıbi gerilimin yüksek olduğu bölgelerde nükleer silah üretiminın durdurulmasını desteklemek amacı> la alındığı belirtildi. G.Afrikaf da çatişma: 9 ölü • JOHANNESBL RG (AA) - Johannesburg'da siyahlann yaşadığı bir semtte, vûcutlan parçalanmış iki polis cescdinin bulunduğu bildirildi. Polis yetkilileri, Johannesburg'un güneyinde siyah görevlilerce bulunan bu iki polis cesedinden sonra hafta sonunda ölenlerin sayısının dokuza ulaştığını bildirdiler. Güney Afrika'da son altı ayda 44 polisin öldürûldüğü bildiriliyor. Papa hastanede • ROMA(AA)-PapaII. Jean Paul, midesindeki bir rahatsızlıktan dolayi hastanede tedavi altına alındı. Papa'nın yaünldığı Roma Gernelli Kliniği'nden yapılan açıklamaya göre mide ve bağırsaklann ultrasonla incelenmesinin ardından Papa'ya gerekirse ametiyat yapılacak. Alman Dışişleri Bakanı Kinkel ile yapılan görüşmelerde AT-Türkiye ilişkileri ön plana çıktı Boımclan tam üyeliğe destek• Ankara'yı ziyaret eden Alman Dışişleri Ba- kanı Kinkel, Türkiye'- nin AT'ye tam üyeliğine destek sözü verdi. An- cak, ilişkilerin geliştiril- mesi gerektiğini belirtti. HALLKGERAV ANKARA - Uzunca bir su- redır Türkiye'nin Avrupa Topluluğu"na "tam üyeliğTni dile getirmeyen Bonn. Alman- \a Dışişlen Bakanı Klaus Kinkel'in Ankara ziyareti sı- rasında "tam üyeliğe destek" sözu verdı. Kinkel. tam üyeli- ğın zamanı konusunda konuş- maktan kaçınarak tam üyelik- tcn öncc ÂT-Türkiye işbirliği- nın geliştirilmesi ıçin çalışa- caklannı söyledi. Çelin, görüşmelerin çok başanlı ve yapıcı geçtığıni bildirdi. Almanya ile Türkiye arasın- dakı resmi görüşmeler dün yapıldı. Görüşmelerde, Tür- kiye-AT ilişkileri ön plana çık- tı. Dışişleri çevreleri. Çetın'in. Türkıvenin AT'ye tam üyeliğı konusunda Bonn'dan destek ıstediğinı. Kınkel'in de destek vermeyi'kabul ettiğini belirti- yorlar. Çetin. Kınkel'den. Almanya'nın bu konudaki tu- tumunu düzenlenecek ortak bas>ın toplantısında açıklama- sını istedi. Kinkel. görüşmelerden son- ra Hılton Otelinde yapılan ortak basm toplantısında. Türkiye'nin ATye tam üye olabilmesi için ekonomik açı- dan bazı aşamalardan geçme- si gerektiğini söyleyerek "Tür- kıve'nin tam üyeliği konusun- da destek vereceğiz" dedi. Türkiye'nin Batı Avrupa Bir- liğı'nc (BAB) tam üyelığınin gercekleşmesine, AT'ye tam uvc olmadığı için imkan bu- lunmadığıru belırten Kinkel, ortak üyelik statüsünü ise he- men görüşmeye başlamak ıs- tediklerinı kaydetti. Başbakan Demirel, Almanya Dışişleri Bakanı Kinkel'i kabul etti. Bır Alman gazetecinin, Bonn hükümetinin Türk işçi- lerin serbest dolaşımı konu- sunda endişeli olduğunu be- lirtmesi üzenne. Çetin. "Biz sorunlanmızı ATye devret- mek istemiyoruz. Biz, sorun- lanmızı çözerek, AT'nin eşit, onurlu bir üyesi olmak istiyo- ruz" dedi. Kinkel de Al- manya'daki Türk vatandaşla- nna belli amaçlarla AT içinde serbest dolaşım hakkının ta- nınması için çalışacaklannı söyledi. Geçtiğinıiz aylarda Alman- ya tarafından uygulanan as- kerı malzeme sevkıyatının kaldınlmış olmasına karşın. malzeme akışının başlamamış olmasmın da görüşmelerde ele alındığı bildırilivor. Dışişleri çevrelen. Türkıye'ye silah sev- kı>atının başlamaması duru- munda, Atmanya'ya sipariş cdilen "Track 2" programına dahil iki firkateynin alınma- yabıleceğini, aynca sonuçlan- ması beklenen helikopter iha- lcsinde de Alman firmasının yanşüğının "hatırlatıldığını" bildiriyorlar. Kinkel. basın toplantısında. Almanya'nın göndereceğı as- keri malzemeleri Türkiye'nin "kendi ıç sorunlannda" kul- lanmaması gerektiğini tekrar- layarak, Türk hükümetinin de bu konuda söz vermış olduğu- nu söyledi Kinkel. daha önce gazetecılere yaptığı açıklama- da, Türkıve'dekı Alman silah- larının, anlaşmalara uygun olarak kullanılıp kullanılma- dığını "yakından izledikleri- nı" söylemişti. Kinkel. Türkiye'nin PKK gibi terörist örgütlere karşı mücadele etmesinin anlaşılır bir durum olduğunu belırte- rek, bu mücadelenın hukuk devleti ılkelen içinde olması gerektiğini bildirdi. Kinkel, Insan Haklan Derneği Genel Başkanı Nevzat Helvacı ile önemli bir görüşme yaptığını söyleyerek. insan haklan ko- nusunda yeni ıktidara gelen Demirel hükümetinin çeşitlı adımlar attığını ve atacağını öğrendiğinı kaydetti. Kinkel. "Meslektaşım Çetin'in bu ko- nuda anlattıklanndan tatmın oldum" dedi. Almanya'da faaliyet gösteren PKK'yı va- saklamak ıstediklerinı söyle- yen Kinkel, bu konuda "ge- rckli kanıtlara" sahip olunca, PKK'nın Alman mahkemele- rı karşısına çıkartılacağını söyledi. Çetin de yaptığı açık- lamada. iki ülkenin, terorizm- le mücadele ile etnik köken konusunun kanştınlmaması konusunda göriiş birliğine vardıklannı söyledi. Kinkel, Çeıin'i Bonn'a davet etti. Kinkel. dün Cumhurbaşka- nı Turgut Özal \e Başbakan Süleyman Demirel tarafından da kabul edildı. Cumhurbaş- kanı Özal. Almanya Cumhur- başkanı Weizsacker'i Tür- kıye'ye davet etti. Konuk bakan. bu daveti memnuni- vcıle cumhurbaşkanına ilete- ceğıni söyledi. Kinkel, dün akşam Türkiye'den aynldı. 19 TEMMUZ 1992 1 kişiye milyajr kişiye railyoıf otomobil Toplam mılyar MILE.I PiyAMGO POLITIKADA S0RU1NLAR ERGUN BALCI Demokrasinin Smrlan... Doğu Avrupa'da komünist rejiralerin yıkılıp soğuk sava- şın sona ermesinin ardından demokrasi sözcüğü, her kili- di açan tlsımlı anahtar niteliğine büründü. Bir zamanlar tüm kilitleri açan tılsımlı anahtar sosya- lizmdi. Tarih sosyalizmden yana idi. Komünizmin yıkılma- sından sonra ise demokrasi her derde deva ilaç olarak görülmeye başlandı. Yoksulluk, anarşi, geri kalmışlık gibi sorunları demokrasi çözümleyecekti. Sorunlar çözümlenmek bir yana daha da karmaşık hale gelince özellikle Doğu Avrupa ve eski Sovyetler Birliği cumhuriyetlerinde düş kırıklığı gözlenmeye başlandı. Do- ğu Avrupa'da Neo Nazizm, ırkçılık, Rusya'da faşist eğilim- ler güçlendi. Demokrasi, VVİnston Churchill'in söylediği gibi insanog- lunun bulduğu sistemler arasında kuşkusuz "en az kötü olanı". Ama başarabileceklerinin sınırı var. Çok fazla şeyi çok kısa sürede bekler, kolay genellemelere kapılırsantz, düş kırıklığına uğramak kaçınılmaz olur. Özellikle Doğu Avrupa ülkelerinde demokrasi konusun- da en yaygın genelleme demokrasinin ekonomik kalkın- mayı, zenginliği getireceği idi. Batı'da piyasa ve demokra- si birlikte geltşmiş, refah devletleri kurulmuştu. Sosyalizm ise ekonomik açıdan başanlı olamamış, bolluk ve zengin- lik getirememişti. öyleyse izlenecek yol açıkti. Demokrasi, piyasa ve kapitalizmi, kapitalizm de refahı ve bolluğu geti- recekti. Ancak acı gerçek şu ki demokrasi, kısa vadede kapitalizme geçmek için gerekli piyasa reformlarının uy- gulanmasını kolaylastırmak bir yana zorlaştınr. Çünkü bu reformlar, kitlelere acı ilaç içirmeyi gerektirip sosyal hu- zursuzluğu, tepkiyi arttırır. Toplumsal yapılarm altüst oldu- ğu dönemlerde en iyi niyetli yönetimler bile demokrasiyi kısıtlamak, daha otoriter yola yönelmek zorunda kalmış- lardır. Güney Kore, Tayvan, Hong Kong ve Singapur, de- mokratik olmayan yönetimler altında piyasa ekonomisin- de büyük ilerleme kaydetmişlerdir. Çin ise Komünist Parti- si'nin denetimi altında piyasa ekonomisine geçmektedir. Meksika'da Devlet Başkanı Carlos Salinas de Gortari'nin otoriter yönetiminin uyguladığı piyasa reformları, muhale- feti şaşırtan biçimde başanlı sonuçlar vermiştir. Kitlelerin demokrasiden ikinci büyük beklentileri, de- mokrasi ile istikrarın geleceği, sorunların diyalog ve hos- görü ile çözümleneceğidir. Oysa demokrasi geleneği ve birikimi olmayan ülkelerde demokrasi yine kısa vadede huzursuziuğun, istikra/sızlığın büsbütün artmasına yol açabilir. Demokrasi, diktatörlükleri yıkmakla gelmez. Da- yanacağı sağlam kurumlar, beslenip gücünü alacağı ta- rihsel birikim olmazsa, Bağımsız DevletlerTopluluğu'nda ve kimi Doğu Avrupa ülkelerinde olduğu gibi yozlaşıp anarşiye dönüşme eğilimine girer. Demokrasinin dayanıp gücünü aldığı serbest basın, bağımsız yargı erki, ordunun sivil otoritenin denetiminde olması gibi kurumlar ise an- cak zaman içinde gelişip gürbüzleşebilir. Toplumlartarihsel gelişmeleri, sosyo-ekonomik özellik- leri doğrultusunda belirli demokrasi düzeyine ulaşırlar. Çin, günümüzdeki yaşlı yöneticiler yerlerini genç kuşağa terk ettiklerinde herhalde demokrasiye geçecektir. Ama bu Amerikan ya da Ingiliz demokrasisi olmayacaktır. Çün- kü Çin toplumunun özellikleri ve tarihsel gelişimi ile Bata toplumlarının özellikleri ve tarihsel gelişimleri çok farklı- dır. Demokrasi, soğuk savaş döneminde Batı tarafından bayrak, bir tür propaganda aracı olarak kullanıldı. Batı'da demokrasi vardı, Doğu'da ise yoktu. Demokrasi sihirli bir sözcük, her kilidi açan tılsımlı anahtardı. Doğu bir kez de- mokrasiye geçsin tüm sorunlar çözülecekti. Bu ortamda demokrasinin erdemleri yüceltilirken, sınırları, hassas yanları üzerinde durulmadı. Günümüzde Doğu Avrupa, Balkanlar ve BDT'de gözle- nen büyük kargaşa demokrasinin sınırlannı da ortaya çı- karmıştır. Dünyamız yeni ülkelerin sahneye çıktığı, eskilerin ise yeniden yapılanmak zorunda olduğu bir dönemden geçi- yor. Bu tarihsel aşamada demokrasinin yerleşmesini, gürbüzleşmesini sağlayabilmek için ona gerçekçi yakla- şımda bulunup, akılcı biçimde uygulamakzorunludur. BOSNA-HERSEK Saı-aybosna'ıuıı gözüyaşT HAKKIERDEM SARAYBOSNA - Bosna- Hersek sokaklannda top ve silah seslen; gece gündüz, bit- meyen bır senfoni gibi. " Bos- na Zambaklan" ağlıyor. Çocuklar, annelerinin ninni- leri yerine, silah sesleri ile bü- yüyor. Savaş içindeki yaşam- da. çocuklann oyunlan da savaş üzerine oluyor. Eli silah tutan ve de silah bulabilen Müslüman Boşnaklar Sırp saldınlanna karşı koymaya çalışırken, çocuklar ellerinde- ki sopalan silah gibi tutarak, "degav- degav" yapıyor. "Avrupa'nın Beyrut'u gö- rünümü veren Bosna- Her- sek'in başkenti Saraybosna'- da yaşananlar, BM kontro- lündeki havaalanına iner ınmez göze çarpıyor. Hergün, birçok uçağın yardım malze- mesi taşıdığı havaalanında, öbek-öbek ve boy-boy boş mermi kovanlan duruyor. Kı- sa bir süre öncesine kadar Sırplann elinde olan havaala- nının terminal binası harap. BM Banş Gücü askerleri, biı yandan gelen yardım malze- melerini indiriyor, bir yandan uçaksavarlar için siper kaa- yor. Ortalıkta çok sayıda kari- yer ve panzer dolaşıyor. Kent- ten gelen silah sesleri. kulağı tırmalıyor. Havalanından kente gjde- bilmek. önemli bır sorun. Hem araç yok, hem alandan kente uzanan bölge ,Sırplann kontrolü altında. Gazeteci da- yanışmasının önemi. bu nok- tada ortaya çıkıyor. Başka ülkelerden gelen TV ekipleri, kente ulaşmak için yardıma yetışıyor. Günlerdir Saray- bosna'da ateş altında görev >apan gazetecilerin. yola çı- kar çıkmaz ılk uyanlan "ya- tın" oluyor. Ardından açıkla- ma gcliyor; "her ycrde snipers var." "SnıpcıV. ellerindeki uzun menzilli ve genellikle dürbünlü tüfeklerle attığını vuran keskin nişancılar. Sa- raybosna'da kalındığı süre içinde, bu sözcük, sıkça duyu- luyor. Sniperlar, Saraybosna- hlar'ın korkulu rüyası. Kent- te, yüksek binalann tepelerine yerleşmiş 600-800 dolaymda snipers olduğu söyleniyor. Müslüman Boşnaklar, yo- ğun olarak Saraybosna'nın " Eski Şehir" denilen bölgesin- de yaşıyor. Osmanlı dönemin- den kalma Eski Çarşı ve bazı camiler de bu bölgede. "Şela- münaleyküm" dediğınude, sıcak bir şekilde karşılığını ve- ren Boşnaklar hemen yanını- za sokulup anlatmaya başlı- yor. Tek tük Türkçe biJenlere de rastlamyor. Bunlardan biri de, Türkiye'de futbol oyna- yan Hosiç, Seydiç, Çelebiç gibi futbolculann meneceri Zaim Pacaris. "Yiyecek bir- şey yok. Kafir Sırplar, bizi kı- nyor." diye konuşuyor. Birçok dükkanın "nane", "elma" gibi Türk isimleri taşı- dığı Eski Şehir sokaklannda ayakta kalabilmiş bazı kafe ve barlar açık. Silahlannı yanla- nndan ayırmayan Boşnak milisler, buralarda elde kalan birkaç lokma yiyeceği atışü- nrken, içkilerini yudumluyor. Müslüman Boşnaklar, ca- mileri önemli ölçüde hasar görmesine karşın ibadetlerini sürdürüyorlar. Ancak, mûez- zin, kurşun tehlikesi nedeniy- le, minareye çıkmak yerine bir taşın üzerine çıkarak ezan okuyor. İyi Türkçe bilen 37 yaşındaki Boşnak milis Raşit Mumunoviç ile cami avlusun- da konuşuyoruz. Elinden makinalı tüfeğini bırakmayan Mumunoviç, "Askerimiz var, ama silahımız yetersiz. Sırp- lar'da tank, top, uçak hepsi var. Türkiye bize silah versin, Sırplan kısa sürede susturu- ruz." diyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle