Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14TEMMUZ1992SALI CUMHURİYET SAYFA
17
Zehirlenen
çocuklar iyi
İstanbul Haber Servisi -Ba-
kırköy'dekı Çocuk Esirgeme
Kurumu'nda, önceki sabah ye-
dikleri bozuk mamadan zehir-
lenen ve çeşitli hastanelere kal-
dınlan çocuklann durumlan-
nın iyi olduğu belirtildi.
Siyavuşpaşa'daki yurtta ka-
lan çocuklar. önceki sabah kus-
maya başlamalan ve ishal
olmalan üzerine hastabakıcılar
tarafından çeşitli hastanelere
kaldınlmıştı. Çapa Tıp Fakül-
tesi, Cerrahpaşa ve Şişli Etfal
hastanelerine kaldınlan 32 ço-
cuğun sağlık durumlannın iyi
olduğunu beürten hastane yet-
kilileri, çocuklann bugün ta-
burcu edilebileceklerini söyledi-
ler.
Ruhsatsız yıkımda kaza: 1 ölü İ S ^
btnası çöktü. Betediyeden ydum ruhsatı alınmayan çalışma sırasında, Haznedar Merkez Camisi'-
nin ek binasnı yıkmak için kaynak işçis Ender Ceylan Ue arkadaşlan Mustafa Çağlar ve Yıimaz
Ergun, binanm kok» demirierim ke9erierken ek bina ankfen büyük bir güriiltü Oe çöktü. Kazada
Ender Ceylan yaşamını yitinü, iki arkadaşı da yaralaodL (Fotoğraf: ESAT PALA)
Türkilerle
ışbırligı
ANKARA (AA) - Orta As-
ya Türk cumhuriyetleri ve
Azerbaycan sağlık bakanlan
yann Türkiye'ye geliyor.
Özbekistan, Tacikistan,
Türkrnenistan, Kazakistan,
Kırgızistan ve Azerbaycan
sağlık bakanlan, 19 Ekim
1992 tarihinde yapjlacak 1.
Sağlık Kongresi'nin ön çalış-
malanyla ilgili olarak yann
Türkiye'ye gelecekler. Bu
amaçla 15 Temmuz 1992 çar-
şamba günü Sağlık Bakanı
Yıldınm Aktuna ile de görü-
şecek olan bakanlar, daha
sonra ortak basın toplanüsı
düzenleyecekler ve kongre ile
ilgili işbirliğine yönelik görüş
alışverişinde bulunacaklar.
A n k a r a a s f a l t l
üzerinde kurulu
ŞÇ y b u ] u n a n T a r ı S
j n
Ersoy'a ait Me-
ta Elektronik Endüstri Fabrikası'nda çalışan Otomobil-İş
Sendikası'na üye 400 işçi fabrikaya ait olan ve bankalarca
hacizli olan makinelereel koyarak hacizedilmesini engelle-
di. İşverenin bankalardan aldığı kredi borcunu ödeyeme-
mesi üzerine haciz edilen makineleri, güvenlik kuvvetleri ile
gelen banka yöneticileri ve haciz memurlanna teslim etme-
yen işçiler, fabrikada düzenli nöbet tutmaya başladılar.
Turizm
atağı
GAZİANTEP (AA) - Gazi-
antep Valisi Recep Birsin
Özen, Türk mimarisinde ayn
bir yeri ve önemi olan 'Ante-
pevleri'nin, pansiyon olarak
düzenlenip turizme açılacağı-
nı söyledi.
özen aynca, Adıyaman-
Nemrut'a geçiş merkezi ko-
numunda olan Gaziantep'in,
Islahiye ilçesindeki dünyanın
bilinen ilk ve tek açıkhava
heykel atölyesi olan Yesemek
ve mayınh alanda bulunan
antik Kargamış kentinin rna-
yınlardan teniizlenerek turiz-
me açılmasıyla Türkiye'nin
önemli turistik merkezlerin-
den birisi olacağınj vurgula-
dı.
HABERLEREV DEVAMI
GUNCEL
• Baştarafi 1. Sayfada
Bizim gazeteci arkadaşlar da ömür insanlar. Son za-
manlarda Tö'nün etliye sütlüye karışmadığından söze gi-
riyorlar. Bir masumiyet tablosu, bir köşeye atılmış insan
manzaraları çizerek bir iki gün sonra Okluk koyuna, kısa-
cası "maviyalnızhğa"döneceğinden dem vuruyorlar.
Anlatımlara bakarak insanın "vah zavallı vah" diyesi
geliyor. Oysa, TÖ eline geçen her fırsatta ortalığı karıştın-
yor.
Gerçekler ortaya çıkınca, TÖ'den gelen suçlamaların
değersizliği bir kez daha ortaya çıkıyor.
Dün sabah Dışişleri Bakanı HikmetÇetin'le, TÖ'nün "ya-
rattığı son olayı"konuşuyorduk. Şöyle dedi:
"Bir defa, mektup bir dışişleri bakanından bir dışişleri
bakanına gelmiş. Alelacele koylara gö'ndermek neden?
Ikinci nokta, Denktaş'a mektubu benim verdiğimi söylü-
yor, oysa Başbakan 'dan aldı.'' •
Bakan Çetin'in mektubu ne saklamışlığı ne de TÖ'den
Kaçırmışlıgı var. Zaten gizlemeye de gerek kalmıyor. Şu
olasılık akla geliyor. Adından şu ya da bu nedenle söz edi-
lince, deneyimli insanlar o mektubu, o bilgiyi, o belgeyi
büyük gazeteye nasıl ve hangi kanaldan sızdıracağını el-
bette biliyor.
Dün bir manşette, TÖ'den HikmetÇetin'e "suçlama"yer
alıyordu. Dün öğleden sonra Çankaya'da Alman Dışişleri
Bakanı'ndan önce Tö'yle Hikmet Çetin arasında yarım sa-
atlik bir görüşme yapıldı.
Herhalde Çetin, doğruyu eğriyi öğrenmeden TÖ'nün
manşetlere yansıttığı alınganlıkları yanıtladı. Ola ki dün
son düzeltmeleri yapıfan Baker'a yanıtın ana unsurlarını
da söyledi.
TÖ, iki günlüğüne geldi, en azından iki sorun çıkarmayı
basardı.
Elbette işine gelen haberleri yalanlamayı aklının ucun-
dan bile geçirmiyor. Örneğin, Aydın Menderes'in "aracı-
/ar"aracılığıyla TÖ ile ilişki kurduğunu irdeleyen haberle-
ri... Böylelerini üstünkörü dokundurmalarla geçiştiriyor.
Geride -ileride işine yarayacak- kuşkular uyandıran kimi
birikimler bırakıyor.
Son söylentiye göre birader Yusuf Bozkurt Özal'la sabık
bakanlardan Ahmet Karaevli, TÖ ile Menderes arasında
"köprü"olmuşlar... TÖ'den Menderes'e, Menderes'ten de
Tö'ye laf alıp laf götürüyorlarmış.
Menderes dün sabah hayretler içindeydi:
"Çankaya ile ne öyle ne böyle hiçbir temasım yok" di-
yordu. İyi ama senaryo hazırlamış. Kongre toplanacak,
Mesut Yıimaz alaşağı edilecek ve yerine Menderes otura-
cak.
Tepkisini belli etmemeye çaba göstererek "Her kesim-
den daha önceden tanıdığım, konuştuğum insanlar var.
, DYP'den, hatta SHP'den de. ANAP'lılarla özel bir mesaj
getirme götürme anlamında bir trafik yok" dedi.
ANAP'a genel başkanlık, heleYılmaz'ı "tasfiye senaryo-
su" ile? Menderes'e göre "O formülle ilgisi olamaz". Za-
ten ANAP'la ilgilenmiyor.
Yeni bir parti? Menderes, "Bugün böyle bir çalışmamız
yok" diyor.
"Siyasetdışındayızdedikse"diye ekliyor, "Neticeitiba-
rıyla rahip hayatı yaşamıyoruz ya."
Anayasa gereği siyaseten rahip hayatı yaşamaları ge-
rekenler doğrudan siyasete soyunduklarına göre...
Siyasetten -şimdilik- uzak. Menderes, her partiden eşiy-
le dostuyla niçin görüşmesin?
Memur yann iş bırakaeak
• Baştarafi 1. Sayfada
yeceğinı bildiren memur sendi-
kalan yöneticileri. TBMM'nin
ağustos başında olağanüstü
loplanarak 87 ve 151 sayılı İLO
sözleşmelennı onaylamasmı is-
tediler.
İstanbul'da dün akşan 18.
30"da Sultanahmet Parkı'nda
toplanan iki bine yakın memur
"Meclis tatilde. memur sokak-
ta". "Yüzde 30 zamma yüzde
30 iş". "• Meclis toplansın 87 ve
151 onaylansın'" yazılı pankart-
lar taşıdılar. Aksaray'a doğru
yürüyüş yapmak isteyen me-
murlar, çevik kuvvet tarafın-
dan önlerine barikat kurulması
üzerine, oturarak bir süre alkış-
lı protestoda bulundular ve
bordrolannı yaktılar. Burada,
Kamu Çalışanlan Platformu
adına yapılan açıklamada da
memurlann grevli toplusözleş-
meli sendika haklannı alıncaya
kadar eylemlerini sürdürecekle-
ri belirtilerek şöyle denildi:
"TBMM ağustos başında ola-
ğanüstü toplanarak. ILO söz-
leşmelerini onaylamalıdır. An-
tidemokratik Jçişleri Bakanlığı
genelgesi, hemen kaldınlmalı-
dır. Grevli, toplusözleşmeli sen-
dika yasası bizim de görüşümüz
alınarak, zaman geçirilmeden
çıkanlmahdır. Toplusözleşme
masasına oturulmalıdır".
DYP - SHP koalisyon hükü-
metinin demokratikleşme söz-
lerinin vaatten öteye gitmedigi
savunulan açıklamada "Benim
memurum, benim emeklim di-
yenler verdikleri sadaka zam-
larla memurunu, emeküsını ne
kadar düşündüklerini ortaya
koymuşlardır. Lüks lojmanlar-
da oturan, kendilenne tatil kö-
yü tahsis ettiren ve net 26 mıl-
yon lira maaş alan parlamen-
terler, ev kiralannm 1 mil>on
lira olduğu bir dönemde 1 mıl-
yon 500 bin lira maaş alan
memurun ıçınde bulunduğu
durumu hiç akıllanna geurme-
mişlerdir" denildi. Memurlar
daha sonra çevik kuvvet kordo-
nunda Çemberlitaş'a kadar
yürüyerek dağıldılar.
İzmir'de de bın dolayında
memur dün ışçıkışında Basma-
ne Gan önünde toplanarak.
Cumhuriyet Meydanı'na yürü-
düler. Memurlar burada >apı-
lan basın açıklamasından sonra
dağıldılar. İzmir Defterdarhğı'-
nda çalısan memurlar da dün
öğlen yemeği bo\koiu >aparak
defterdarlık önünde temmuz
ayı bordrolannı >akülar. Yüz-
de 29.8 olarak açıklanan tem-
muz zammının gerçekte yüzde
26 olduğunu savunan memur-
lar, zammın daha ellerine geç-
meden, akaryakıt, ekmek ve
ulaşıma yapılan zamlarla geri
alındığını söylediler.
İskenderun"da dün akşam
17.00'den itibaren fskenderun
Belediyesı önünde toplanan
yaklaşık 500 memur, postaneye
yürüyerek, buradan Maliye Ba-
kanlığı'na havale çıkararak
temmuz zammını protesto etti-
ler.
Ankara Kamu Çalışanlan
Platformu yöneticileri dün dü-
zenledikleri basın toplantısın-
da, belediye memurlannın. ya-
nn Türkiye genelinde hüküme-
te uyan anlamında "bir günlük
hak direnişi" yaparak iş bıraka-
caklannı belirtiler. İş bırakma
eyleminin Dcmırcl'ın ""Bordro
yakmakla bir yere vanlmaz"
sözü üzerine gerçekleştirileceği-
ni söyleven Tüm Bel-Sen Genel
Merkez Yürütme Kurulu üyesi
Mehmet Ali Görür "Meşru ze-
mınden çıkmayacağız. İş bırak-
ma bir haktır. 15 temmuz günü,
daktilolar, bılgisayarlar çalış-
mayacak. telefonlar duracak.
Çalışanlar clini üretım araçla-
nndan çekıncc. hıçbır işin yapıl-
madığını anlayacaklar" diye
konuştu.
Bütçesi budanan Orman Bakanı çaresiz kaldı
Bakanlık da vergi öcleıııiyor
DOĞANAKIN
•Orman Bakanı Vefa Tanır. diğer bakanlıklann
bütçelerinde kesintiye gidilirken, kendi bütçelerinin
de "budandığını", bu yılı borçsuz kapatmalannın
olanaksız olduğunu belirterek, "Bu aya kadar nor-
mal vergilerimizi ödüyorduk, bu ay kestim. 'Ma-
liye'ye yatırmayın' dedim arkadaşlanma. Vergiyi
yatırmayacağız eylüle kadar" dedi.
yatırmayacağız" dedi.
TBMM'dekı bütçe görüşme-
leri sırasında. Orman Bakanlığı
bütçesinin. önerilenin çok altın-
da belirlenmesi, Vefa Tanır'ı
sıkıntıya soktu. "Ortadaki büt-
çe. resmen açığı ılan edilmiş bir
bütçedir, gizlemedik ki biz.
Ama yıl, harcanmış bir yıldır.
Ke§ke başan versin Allah bize.
ilan ettiğimiz açıkta kalalım. 2
avlık maaşını veremediğım yer-
ler var" diyen Tanır, devraldık-
lan 645 milyar liralık borcun
da. sorunda önemli bir payı ol-
ANKARA - Orman Bakanlı-
ğı, Maliye ve Gümrük Bakan-
lığı'na vergi ödemeyi kesti.
Orman Bakanı Vefa Tanır. büt-
çelerinin. TBMM'de diğer ba-
kanlıklarda olduğu gibi "bu-
dandığını", bu yılı borçsuz
kapatmalanna olanak bulun-
madığını belirterek, "Bu aya
kadar normal vergilerimizi
ödüyorduk, bu ay kesü'm. "Ma-
liye'ye yatırmayın' dedim arka-
daşlanma. Eylüle kadar vergiyi
duğunu vurguladı.
Tanır, Cumhuriyet'in sorula-
nnı yaıutiarken. "Bu şartlar al-
tında. daha geniş bir bütçeyi biz
de teklif ettik. Ama, her bakan-
lığın bütçesi budanırken, bizim
ki de budanmış. Ama şu anda
ağaç saüşlanmız fena değildir"
dedi. Bütçeler belirlenirken, her
bakanlığın bir önceki yıla ait
harcamalannın dikkate alındı-
ğını, kendi arkalannda, bakan-
lık değil bir genel müdürlük
bulunduğunu anımsatan Tanır,
bütçe darlığı nedeniyle bazı ya-
tınmlan tamamlayamadıklan-
nı belirterek, şunlan söyledi:
"Vaktiyle Orman Bakanlığı
zenginmiş. Şimdi de. bence
Türkiye'nin en zengin bakanlı-
ğıdır. Çünkü tekelmişsiniz, fi-
yatları siz ayarlıyorsunuz ve
Türkiye'nin yakacak ihtiyacını
siz venyorsunuz. Türkiye'de sa-
Cevdet Kudret sanatçı dosrları tarafından son yolculuğa uğurlandı
Cevdet Kudret toprağa verildi
Kültür Servisi- Yazar, şair,
edebıyat araştırmacısı ve eleş-
tırmen Cevdet Kudret. dün
Teşvikiye .Camii'nde kıhnan
öğle namazından sonra Aşi-
yan'da toprağa verildi. 10 tem-
muz cuma günü yitirdiğimız
Cevdet Kudret'in cenaze töre-
nıne ailesi, yakınlan, İstanbul
Belediye Başkanı Prof.Dr.
Nurettin Sözen, İstanbul İl
Kültür Müdürii Rahmi Çu-
bukçu ve sanat ve edebiyat
dünyamızın önde gelen adlan
katıldı.
86 yaşında ölen, edebiyatı-
mızda Yedi Meşale şiir hareke-
tinin son temsilcisi olan Cevdet
Kudret'in Teşvikiye Camii'n-
deki cenaze töreninde, Meh-
met Ali Aybar, Yaşar Kemal,
Vedat Günyol, Vural Vahit Su-
içmez, Konur Ertop, Demirtaş
Ceyhun, Demir Özlü. Hilmi
Yavuz. Ergun Göknel, Pana-
yot Abacı. Prof.Aydın Aybay,
Adalet Ağaoğlu, Adnan Cem-
gil, Cevat Çapan, Şükran Kur-
dakul, Prof.Bedia Akarsu. Ta-
nk Dursun K., Melih Aşık,
Selim Turan, Ferruh Doğan.
Atilla Dorsay, Prof.Aysel Ekşi,
Sami Karaören, Nursel Duru-
el, Sait Maden, Pınar Kür, Atil-
la Özkınmlı. Atilla Birkiye,
Enver Ercan, Ali Uğur. Filiz
Ali, Can Yücel, Güngör Dil-
men, Ferit Edgü. İsa Çelik,
Mengü Ertel, Ali Naili Kubalı
ve Güllü Aybar bulunuyordu.
Teşvikiye Camii'nde kılınan
öğle namazının ardından Cev-
det Kudret'in sardunyalarla
kaplı tabutu, omuzlar üzennde
cenaze araana taşındı. Daha
sonra cenazesi . birçok ünlü
edebiyatçının mezannm bulun-
duğu Aşiyan MezarlığVnda
toprağa verildi.
Cevdet Kudret için ne dedi-
ler?
• MELİH CEVDET ANDAY:
Cevdet Kudret'in ölümü,
yalnızca edebiyatımız için değil.
insan hazinemiz bakımından
da büyük bir kayıptır. Erdemi.
yaşam anlayışı, halisüği, çalış-
ma disiplini. ölçülülüğü, verim-
liliği ile örnek bir insandı. Ya-
pıtlan kültür yaşamımızı sürek-
li besleyecek. Onun değeri
her gün daha iyi anlaşılacaktır.
Edebıyatımızda tartışma götür-
mez biryeri vardır Cevdet Kud-
ret'in. Bunca değerli yapıtı.
böylesine tıtizce hazırlanmış in-
celemeleri ortaya koyması hatta
şaşırtıcıdır. divebilirim. Ovüne-
ceğiz. Cevdet kudret. bütün bu
büyük başarıların sahibi ol-
ması >anında benim çok eski ve
bulunmaz birdostumdur; varlı-
ğı desteğimdı. Onun ölümüyle
sanki bir dönem kapandı be-
nim ıçm
• ADALET AĞAOĞLU:
Cevdet Kudret bey, yazırun.
anlatının her türünde ürün ver-
mıştir. Edebiyatımızın sorunla-
nna. dilimiz üstüne kafa yor-
muş. çabşmalar yapmış. örnek-
ler, kanıtlar sunmuştur. Onun
Türk Edebi>atf nda Hikaye ve
Roman (üç cilt). Karagöz (üç
cilt) gibi inceleme kıiaplan başlı
başına birer özen. sabır işi çalış-
malardır. Yazanmız birçok
konudaki düşüncelerini. karşı
durmalannı Dıllen Var Bizim
Dile Benzemez, Kalemin Ucu
Cömert geldi, cömeıt gîtti
• Baştarafi 1. Sayfada
kis.ıydı. Bundan da yakındığını
hiç duymadım, okumadım.
Romanlannı, o güzelim Türk-
çesiyle, kendi kendine, alçakgö-
nüllü ördü. Onun romanlannı
edebiyatımızın usta işi yapıtlan
arasma, ikirciksiz, koyabiliriz.
Bunu zaman gösterecek. Za-
man en büyük yargılayıcıdır.
Eleştirmendi, edebıyat tarih-
çisiydi... Edebiyatın herdahnda
da emeği vardı.
Ömrü boyunca. son soluğu-
na kadar bir kannca gibi çalıştı.
birdevyapıt toplamı bıraktı.
Hep halktan, güzellikten, ıyi-
likten, dostluktan yana oldu.
Bunun için de başı belalardan
belalara girdi.
İnsanın böylesıne cömert.
böylesine a>dınlık. sonuna dek
umut dolu >aşaması bir mutlu-
luktur.
Onun kışiliğini. ömrü boyun-
ca dilinden düşürmedtği Yu-
nus'un şu dizeleri ne güzel anla-
tıyor: "Biz dünyadan gıder
olduk , Kalanlara selam ol-
sun."
Böylesine dünva. böylesine
insan sevgisi...
Bu dünyaya böylesine cö^
mert gelip. böylesine cömert
gitmek. İşte bu da böylesi kişi-
lıklere, Cevdet Kudretlere has-
tır.
Böylesine dost. böylesine cö-
mert, böylesine sevgi dolu gi-
denlere de selam olsun.
gibi deneme kitaplannda topla-
mıştır, çok daha uzak geçmişin-
de üç ciltbk romanı, hikâyeleri,
şıırlen durmaktadır. Cevdet
Kudret'in çalışmalanndan çok
yararlandım. Ama daha da faz-
lasını onun ha>atından. hayat-
ta duruşundan öğrendim.
Cevdet Kudret, sahici birhoca-
dır. (Dı) demeve. çalışmalanyla
her zaman relîberlik edeceğine
duyduğum güven engel. Kale-
min Ucu. s. 224te : " Konumuz
Cevdet Kudref'-lerin üçüncü
vazısı: Yaş Yetmiş Beş , dıyor.
İlk satın: "Affedersiniz, yaşıyo-
rum " diyor. Ne incelik. Sürdü-
rüyor: "Arkanızdan ağıt yak-
mak ısteyenlerin kalemleri elle-
rinde kalmış. bekleşiyorlardır:
Be birader. gideceksen gıt de,
yazımızı yazalım." İncelik. iro-
ni, üzünç. Bu satırlarda onu
belirleyen her şey var. Kalem el-
de. ölümü yazmayı beklemek.
Sussam ivı olacak...
• ŞÜKRAN KURDAKUL:
Şairliği ve romancılığııun ya-
nı sıra edebiyat tarihimize bü-
vük katkılanyla çağdaş edebi-
yatımızın yoraçıcılanndandır.
Özellikle araştırmacı yönün-
den. gelecek kuşaklâr büyük
ölçüde yararlanacaklardır
• KONUR ERTOP:
Cevdet Bey. yaratıcı olarak
verdiği yapıtlarda olsun. araş-
tırmacı olarak ortaya koyduğu
ürünlerie olsun. hep şu ana
noktalara bağlı kalmışur: Akıi-
cıhk. laiklik. halkçılık. Bu ilke-
lerşazar-araştırmacı olarak da.
v urttaş olarak da bağlı kalma-
mız gereken temeldir. Cevdet
Bey'in uğraştığı alanlardan biri,
geleneksel sahne sanatlanmız-
dı. Bu alanda verli. geleneksel
olanla Batı tekniğini. bilimini
birleştirme yolunu öneriyordu.
Bu sentez de onun bıze göster-
dıği hedeflerden biridır.
• ATtLLA ÖZKOUMLI:
Türk edebiyatı çok değerli
bir emekçisini yitırdi. Cevdet
Kudret. cumhuriyet yıllannda
yenilikçı bir şair ve romancı
olarak belirmişti. Sonradan
Türk edebiyatının tarihi vönle-
riyle doyurucu ve titiz çalışma-
lar üretti. Onu yitirmiş olmak
yalnız bir edebiyatçı değil, dü-
şünce adamını da yitirmek an-
lamına geliyor.
• VEDAT GÜNYOL:
Benim için örnek bir adam.
alçakgönüllü, son derece çalış-
kan. insan değeri bilen büyük
bir dosttu. Çok büyük bir ka-
yıp...
yısız piknik yerieri vardır. Aşa-
ğı yukarı her yerde bölge mü-
dürlüklerimiz. misafırhaneleri-
miz, tatıl yerierimiz fevkalade
güzeldir. Diğer bakanlıklarla
y^nşır derecede güzeldir. O za-
man elimize çok para geçiyor-
muş. bunlan yapmışız.
Kültür ve Orman gibi. özel-
likle yeni kurulan bakanlıklann
bütçesinin sınırlı olduğunu vur-
gulavan Tanır. "Devlet. hükü-
met bir bütündür. Siz fazla al-
saydınız. başkası az alacaktı.
Bugün Türkiye'de, sağlıkla eği-
tim, son yıllarda bütçelerden
para alamamış ve ezılmiş git-
miştir. Buseneonlarbirazkur-
tardılar. İnşallah yeni seneye
biz de kurtannz. Başbakan ko-
ruyacağını söyledi. ama biz pa-
ralanmızı bitırmedik daha. Bı-
tirdiğimiz zaman kapısını çala-
caeız" diye konuştu.
Kıyılara
solıık
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Kıyı Yasası'nda yapılan
değişiklıkle sahil şeridi derinligi
en az 100 metre olacak. Yasaya
göre sahıl şeridinin deniz yö-
nünden ilk 50 metrelik kısmına
yeni bına yapılamayacak. Bu
bölümün yaya yolu. gezinti,
dinlenme, seyir gibi amaçlarla
kullanılabilmesini öngören ya-
sa; sahil şeridinin ikinci 50 met-
relik bölümünde, konaklama-
ya yönelik olmayan, günübırlik
turizm tesislerinin yapımına
olanak tanıyor. Yasa, 100 met-
relik sahil şeridi içinde kalan ve
daha önce yapımı bitmiş bina-
lara ilişkin kazanılmış haklan
koruyor.
Bayındırlık ve İskân Bakanı
Onur Kumbaraabaşı'nın. yak-
laşık 2 yıl önce, SHP Grup Baş-
kanvekili sıfatıyla Anayasa
Mahkemesi'ne başvurarak ip-
tal ettirdiği Kıyı Yasasf nın bazı
bölümlerine ilişkin yeni düzen-
leme, geçen hafta sonu Cum-
hurbaşkanı Özal tarafından
onaylandı. Kumbaraabaşı'nın.
iptal başvurusu gerekçelerine
ve Anayasa Mahkemesi karan-
na uygun olarak hazırlattığı
yeni yasaya göre sahil şeridi de-
rinüği 100 metre olarak belir-
lendi. Deniz. doğal ve yapay
göller ile akarsu kenarlanndan
karaya doğru uzanan 100 met-
relik mesafenin ilk 50 metrelik
kısmının, kıyı alanlannın deva-
mı niteliğinde olduğunu belir-
ten Bayındırlık ve İskân Ba-
kanlığı yetkilileri; yasanın, bu
alanı yaya yolu, gezinti, dinlen-
me, seyir ve rekreaktif amaçla
kullanılabilmesini öngördüğü-
nü kaydettiler. Yetkililer, deniz
yönünden ikinci 50 metrelik
bölümde, konaklamaya yöne-
lik olmayan. günübirlik turizm
tesislerinin yapılabileceğini, ta-
şıt yollannın da bu bölümdcn
geçirilebileceğini bildirdiler.
Yasanın, sahil şeritlerinin lo-
kanta, gazino, çayhane gibi te-
sislerle dolmasını engellemek
amacıyla cıkanldığını belirte-
rek söz konusu bölgelerdeki
mülk sahibi yurttaşlann mağ-
dur olmayacağını söyleyen yet-
kiler şöyle konuştular:
"Bu düzenleme ile ilk 50 met-
relik alanda umumi hizmet
alanlannın kamulaştınlması
yoluyla mülk sahibi vatandaş-
lann mağduriyetı önlenebilece-
ği gibi. belediye veya valilikler-
ce İmar Kanunu'nun 18.
maddesi uygulanabilecektir.
Böylece. bu alanlardaki rr.ülki-
yetlerin yapılaşmaya müsait
alanlara kaydınlması da sağla-
nabilecektir.
Marmara Üniversitesi
Atatürk Eğt. Fak. Beden
Eğt. ve Spor Böl. Okul
kimliği ve lETT pasomu
kaybettün. Hükümsüzdür.
MEHMET MUSTAFA
YORULMAZER
Marmara Üniversitesi
Atatürk Eğt. Fak. Beden
Eğt. ve Spor Böl. Okul
kimliği ve İETT pasomu
kaybettim. Hükümsüzdür.
SELÇUK AKSU
GOZLEM
UGÜRMUMCU
• Baştarafi 1. Sayfada
Böyle bir sav, ne gibi somut kanıtlara ve olgulara daya-
nıyor?
Gazetecinin ilk soracağı soru bu olmalıdır.
Bu soru sorulmadan, konu hiç araştırılıp sorgulanma-
dan, eline kalemi alan başlıyor yorumal
Dachau' kampında gaz odalarında can veren Musevi-
lerın adları yazılıyor. Berlin'de gidin Fatih Camisi'ne,
cami avlusunda Hitler ordularında savaşırken ölen Türk-
lerin mezarları da var.
Bu mezar taşlarına bakıp, genel ve soyut yorumlar da
yapabilırisiniz. Atış serbest!
Gazetecilik, araştırma, inceleme ve sorgulama mesle-
ğidir. Bu konudaki savları incelemek için yazılı belgeler
nedir, önce bunlara bakmak gerekir.
Bu konuda akla hemen iki kitap geliyor.
Onur Yayınevi tarafından yayımlanan Johann Glas-
neck'in 'Türkiye'de Faşist Alman Propagandası' başlıklı
kitabıdır. İkinci kitap da Havass Yayınları tarafından çıka-
rılan Alman Dışişleri Bakanlığı Dairesi-Türkiye'de Al-
man Politikası (1941-43) adlı krtaptır. Her iki kttap da 1977
yılında yayımlanmıştır.
Bu konudaki belgelere dayalı bir başka yayın 1990 yılı
şubatayında gazetemizde yayımlanan '40'lann Cadı Ka-
zanı'adlı biryazı dizisidir.
Bir başka önemli kaynak, gazeteci Altan Öymen'in
1970 yılında Akşam gazetesinde okuduğumuz ve 1990 yı-
lında Öymen'in TRT 1 televizyon kanalında hazırlayıp
sunduğu soluk kesin bir serüven filmi gibi izlediğimiz 2.
Dünya Savaşı ile ilgili belgesel yaymlarıdır.
Bunlardan başka İkinci Dünya Savaşı ile ilgili sayısız
yayınlar bulunmaktadır.
Türk hükümetinin Nazilerle işbirliği yaptığı yolunda bir
sav yayımlanınca bu kaynaklara bakmak, bu kaynaklar-
da söz konusu savlara açıklık getiren bir ıpucu bulun-
mazsa, o zaman da olayın yaşayan tanıklarını konuştur-
mak gerekir.
O günlerin Marsilya Başkonsolosu emekli Büyükelçi
Sayın Necdet Kent, 1. Dünya Savaşı günlerinde Fransa-
ya sığınan Musevilerin Fransa'yı işgal eden Nazılertara
1
''
fından kamplara götürülmek üzere trenlere bindirilip
götürülmek istendiğini, kendisinin de aynı trene binerek
bg katliama engel olduğunu geçen pazartesi günü Cum-
huriyet'te yayımlanan söyleşisinde anlatmıştı.
İstanbul'dan Henry Houses adlı bir yurttaşımız Sayın
Kent ile yaptığımız söyleşi üzerine gönderdiği mektupta
şunları yazıyor:
"1930'lu yıllarda yakın akrabam T.C pasaportlu Bec-
kerman ailesi Dolly ve Maurice adlı çocukları ile Paris'e
göç etmişlerdi. Fransa da iki çocukları olmuştu. Işgalde
Almanlar, Fransız sayılan iki çocuğu kampa göndermek
üzere aldıklarında Maurice, çocukları yalnız -kalmasın-
lar diyerek onlarla temerküz kampına gitti. Annelerinin
müracaatları üzerine Türkiye'nin Paris BüyükelçHiği
Maurice ve iki küçük kardeşini temerküz kampından kur-
tardı. Küçük kardeşlerin kurtulmaları için elçilik, şüphe-
siz, bazı yeni evrak tanzim etmiştir.
Mektubu yazmayı vazife bildim. Saygılarla.
Bu konuda, hem Crfşışleri Bakanlığı'nın hem de oiaya
ilişkin bilgi, belge ve anı sahibi Musevilerin açıklama
yapmaları gerekiyor.
Hiçbir araştırma yapmadan, bırtekkitabın kapağını aç-
madan, bir belgeyi bileokumadan, olayın yaşayan tanık-
larını bulmadan, üç beş tümcenin belini bükerek, kuşkulu
varsayımları kanıtlı gerçekler gibi kabul edip bu karma-
şık olayı yorumlamaya kalkışmak 'bilgi sahibi olmadan
fikir sahibi olmak
3
hastalığın basın yoluyla yayılan tehli-
keli belirtileridir.
Adana
9
da tarihi
eser operasyonu
ADANA (Cumhuriyet Giiney
İlleri Bürosu)- Satılmak ama-
cıv la Adana'ya getirildiğj anla-
şılan Roma, Abbasi. Osmanlı,
Yunan, Hitit. Urartu ve Kom-
manage dönemlenne ait paha
bıçilemeyen 152 parça tarihi
eserelegeçırildi.
Adana Emniyet Müdürlüğü,
11 Temmuz 1992 Cumartesi gü-
nü aldığı bir duyum üzerine
aynı gün bir operasyon düzen-
ledi. Mali Şube görevlileri, İnö-
nü Caddesi'nde durdurduklan
46 DH 399 plakalı bir otomo-
bılde arama yaptılar. Arama
sonunda 2863 sayılı Müzeler
Yasası'na aykın olarak 49 par-
ça tarihi eser bulundu. Araçtaki
şahıslar Osman Çetin Aktepe
ile Osman Topal, olayla ilgili
görülerek sorguya alındılar.
Abbasi. Yunan ve Osmanlı
dönemine ait 119 adet gümüş
ve bronz sikke ile Roma döne-
minden kalma yılan başlı 2
bronz bilezik, birbirine yapışık,
kulak yerieri delikli, boyunlan-
na tel bağlanmış iki başlı boğa
figürü, çok sitilli bronz Hitit fi-
gürü, 1 toprak kandil, 2 bronz
kandil, pişmiş topraktan hay-
van başı, I çan ve çıngırak haç,
halhal çubuklanndan oluşan
toplam 26 tarihi eser de Adana
Bölge Müzesi'ne teslim edildi.
Kaçakçılık yaptığı savlanan iki
sanık. sorgulannın ardından
adliyeye sevk edildiler.
VEFAT
Emekli öğretmen
NURİ BÜYÜKBEKTAŞ'ı
13 Temmuz 1992 günü yitirdik. Cenazesi
bugün Fikirtepe Onikiler Camii'nde öğle
namazından sonra kaldırılarak
Karacaahmet Mezarhğı'nda toprağa
verilecek.
AİLESİ