Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 TEMMUZ1992 PAZAR
OLAYLAR VE GORUŞLER
AlmanyaİlişkileriRayııta
Otururken. •.
Belirli politikacılarda zaman zaman görülen dış olaylara karşı günübirlik
tepkiler yerine bu son olayda sözü diplomasimizin geleneklerine bırakmanın
yaran görülmüş ve sonuçta ambargo da gelişiyle yanşan bir hızla
kaldırümıştır.
Prof. Dr. ALİ SAİT YÜKSEL
Tarihsel gelişim ve yakın geçmişte yaşanan
göçler, Tûrkiye'nin baa Batı ülkeleriyle iliş-
kilerini Katoük evliliğine dönüştürmûştûr.
öyle her istenildiğinde kopanlması kolay ol-
mayan, birine en anlamsız görünen tepkilerde
bile kendisini ötekinin yerine koyma özverisi-
ne hazır olmaya zorlayan bir ilişkiye! Onun
jçin de -geçenlerde Çırağan Sarayı Oteli'ndeki
konuşmasında Mercedes Benz'in yönetim ku-
rulu başkanı (vaktiyle Hitler zulmünden Tür-
kiye'ye sığınarak savaş ertesinde Berlin bele-
diye başkanı olarak Federal Almanya'nın ku-
ruluşuna seçkin hizmetier yapmış Ernst Reu-
ter'in oğlu) Reuter'in de dolayb biçimde be-
lirttiği gibi- yabancı düşmanlığından seçim-
lerde prim sağlayan küçük partilere karşı bir
iç kamuoyu manevrasının iyi dozlandınla-
mayışından doğan Almanya'nın ambargo
karannın Dışişleri tarafından olabildiğince
soğukkanhhkla karşılanması isabetli ohnuş-
tıu". Osmanlı tarihi ûzerine yazılan birçok ya-
bana eserde Türklerin övülen özellikleri
arasmda diplomasileri de sayılır. Belirli politi-
kacılarda zaman zaman görülen dış olaylara
karşı günübirlik tepkiler yerine bu son olayda
sözü diplomasimizin geleneklerine bırak-
manın yaran görülmüş ve sonuçta ambargo
da gelişiyle yanşan bir hızla kaldınlmıştır.
özellikle Almanya ilişkisi açısından önemli
bir faktörün gözden hiç uzak tutulmaması
gerekir. Bugün 1.5 milyonu aşkm duyarh,
para kazanışı da sanıldığı kadar kolay olma-
yan bir dizi özveriyle aslanın ağzından ekmek
koparmasını öğrenmiş insanımız, Almanya'-
da yaşamaktadır. Sonra da her türlü endazeyi
şaşırmış bir Alman tepkisini, zamanla rayına
oturtmayı becerecek soğukkanh, etkili çevre-
lerin Almanya'da da eksik olmadığı biliniyor-
du. Bir Alman yorumcunun da (Lerch) belirt-
tiği gibi Türkiye ilişkilerine ciddi hiçbir hayır
soluğu dokunmamış olan, giden Alman Dı-
şişleri Bakanı'nın Türkiye'deki izlenimi hiçbir
zaman iyi olmamışü. Tam tersine sözgelimi
12 Eylül askeri hükümeti dış ilişkileri güçlen-
dirme gereksinimi ile buram buram yanarken
o, günübirliğine Ankara'ya gelmiş, NATO
komutanının Ege sorununda Yunanistan le-
hine bir çırpıda ödün koparabilişi örneği ihti-
lal hükümetinden, AT ilişkilerinde el emeği-
nin serbestligi ilkesinden vazgeçildiği doğ-
rultusunda bir sonuca erme çabalanna giriş-
mişti.
Ambargo karanndan sonra da Alman ka-
muoyunun sağduyulu kesiminin sesi eksik ol-
mamışür. Bir Alman yazar başmakalesinde
(Faz. 15.5.92) şunlan yazdı: "..Bonn'un diplo-
matik çıkışı, daha akıllıca ve etkili olabilirdi.
îki ülke arasındaki yoğun politik ve insani iliş-
kilerdeki (bir milyondan fazla Türk aramızda
yaşıyor) iç içelik, politik ilişkilerde normalleş-
meyi gerekli kıhyor. Yeni Dışişleri Bakanı
Kinkel'in Türkiye'yi gecikmeden ziyaret et-
mesi isabetlidir. Bonn'la Ankara, işbirliği
içinde olmak durumundadırlar. Eski Sovyet-
ler Birliği'ndeki masallara özgü değişiklikler-
den beri sadece Almanya'nın değil, tersine bü-
tün Batı dünyasının Türkiye ile ilişkileri her
zamankinden daha çok önem kazanmıştır."
Ve bir dostça itiraf: "Osmanlı'yı batıran bi-
ziz."
Alman kamuoyundaki hızlı değişime etkili
olanlann sesinin örneğini yansıtan ilgi çekici
bir okuyucu mektubu -bir başka gün- sayfa
başına (Faz. 13.4.92; Paul Elchlepp) yerleşti-
rilmişti: "Almuth Baron'un makalesi, Alman-
ya ve Türkiye arasındaki bütün bir yüzyılı
kaplamış politik ve halka mal olmuş dostluğu
gözden kaçırmış. Bugünün hemen bütün par-
tilerindeki politikacılanmız, Tûrkiye'nin ya
daOsmanh Imparatorluğu'nun 1914öncesin-
de dörtlü ittifakın en sadık müttefiki olduğu-
nu unutmuş görünüyorlar. İttifaka böylesine
bağlılığın, Osmanlı İmparatorluğu'nu çökün-
tüye sürüklediğini de bilenlerdenim...Koca
Akdeniz Bölgesi'nde Türkiye, geleneksel
dostluk duygulanyla uygulamada bize karşı
asla savaş eylemlerine girişmemiş tek devlet-
tir. Ikinci Dünya Savaşı sırasında da burada
politik sisteme katlanamayan dostlanm, An-
kara'nın yardımlannı görmüş ve geçimlerini
oradan sağlamışlardı.' (Sözgelimi Ankara
Üniversitesi'nde doçent olarak Dr. Fritz Bre-
usch ve ötekiler). Bugün bizde hâlâ saygı telkin
etmiş sayısız yabanalar arasında saf Türkler
vardır. Tabii Kürt Türkleri ile birlikte... Türk
gruplannın aralanndaki anlaşmazlıklan top-
rakîanmıza taşımamalannı bekleme
hakkımız doğaldır. Sonra da eski geleneksel
müttefıkimiz ve sayısız ticaret ve benzeri olu-
şum alanlanndaki partnerimizin iç işlerine
kanşmak, bizim sorunumuz olmamak gere-
kir. Az ya da çok kullamlmış, nice yüzlercesi
daha önce sevk edilmişken bugün hemen her
yerde ikinci elden öldüm pahasına rahatça
toplanabilecek iki düzinelik tank eskisi için
anlamsız bir gevezeliğe girişmek neredeyse ço-
cuksu bir davranış gibi geliyor bana..."
Bazı benzerükler
Gücüne güvenenin gereğinde dünyayı
umursamaması bir zamanlann modasıymış.
Bugünün dünya kamuoyunu artık hiçbir ülke
ve ulus umursamazhk edemez. Almanlar da
ashnda -tarihle bağlantılı önyargılar sonucu-
özellikle Avrupa'da seyenleri az bir toplum-
dur. Daha geçenlerde Ingiliz bulvar gazetesi
(The Sunday Times, 10.5.92) "Hitler'in en
önemli savaş hedefleri adım adım gerçekleşi-
yor" ya da "..Elli yıldan bu yana ilk kez bütün
Avrupa korkuyla bir Alman şansölyesinin
kararlanna bakar durumdadır" türünden bu-
günün gerçeklerini yansıtmayan ve fakat tiraj
arttınm araa ettiği satırlara yer veriyordu.
AT ilişkilerine yeni kıvılam: Tûrkiye'nin
AT ilişkilerinin gelişimi -Yunanistan vetosu
zaman zaman bahane edilse de- gerçekte Al-
manya'nın elindedir. Bugün Türkıye'yi ziya-
ret edecek olan yeni Dışişleri Bakanı Sayın
Kinkel, bu doğrultuda somut adımlann işare-
tini verebilirse ilişkilerdeki asıl pürüz nedeni-
nin ortadan kaldınlışına dönük, iki yanın çı-
karlannı ve duyarlılıklannı gözeten bir çözü-
mün kapısı açılmış olur.
Belirtilmelidir ki: Türkiye'deki istihdamın
bugünkü ve yakın geleceİcteki yapısıyla Al-
manya'dan AT ilişkilerinde el emeği serbest
dolaşım ilkesinin kabulünü beklemek ne ger-
çekçi olur ne de uluslararası insaf ölçülerine
sığar, hukuken savunulabilir olsa bile! El eme-
ği serbest dolaşımı askıya alınmış tam üyeli-
ğin. yeni bir formül içinde Almanya tarafın-
dan desteklenmesi sağlanmalıdır. Askıya alın-
ma ödününe karşıhk AT'den -Asya'dakı
Türk kökenli cumhuriyetlerle ileriki ekono-
mik ilişkiler bakımından gereksinim duyula-
cak- belirli oranlarda AT Ortak Gümrük Ta-
rifesi'nden sapma hakkı elde edilebilir.
El emeği serbest dolaşımdan anndınlmış da
olsa tam üyelik dışındaki hiçbir formül -adına
ister 'takviyeli' işbirliği, ister (suspayı türü
'sesikes' kafıyesiyle çağnşımlı) 'matutes' pa-
keti densin- Tûrkiye'nin sorununa çözüm
oluşturamaz.
Karadeniz İşbirliği ne olacak? Karadeniz
ülkeleriyle işbirliğini -Asya Tûrk cumhuriyet-
lerini de kapsayan- yoğun bir ekonomik birli-
ğe dönüştürmek, Türkiye'de pek çok gönlün
özlemidir. Ne var ki gelişmişlik düzeyi birbiri-
ni tamamlayıcı niteük taşımayan ekonomik
işbirliklerini bir sınırdan öte derinleştirmeye,
ekonomi kuramı geçit vermemektedir. Özel-
likle politik acıdan çok yararlı olan bu işbirli-
ğıne kuşkusuz Islam Kalkınma Örgütü ya da
eskiden RCD diye nitelendirilen işbirliklerin-
deki gibi -ya da dahâ derin- belirli ekonomik
içerikler kazandınlabilir: Ortak kalkınma
bankalan kurulabilir. Belirli politik konular-
da benzer sesler verebilen politik yeni bir
baskı grubu oluşturulabilir. Fakat bu çerçeve-
de eksiksiz bir gümrük birliğine ulaşmak, eko-
nomik engellere takılır.
Türkiye başanrsa uzak vadede -politik
AGİK işbirliğinde yapabildiği ve son olarak
Avrupa Konseyi'nde de denediği gibi- üyelik
ya da 'assasiasyon' ilişkileri çerçevesinde Asya
Türk cumhuriyetlerinin de AT ve Avrupa ile
bağlantılanna öncûlük edebilir.
AT bağına yeni Sizyon'
Başkanlığm İngiltere'ye geçeceği önümüz-
deki AT Komisyon Başkanlığı döneminde,
yeni bir vizyon verilerek -içeriğine Almanya
onayı olmadan el emeği serbest dolaşım unsu-
ru konulamayacak- bir özel tam üyelik statü-
sünün geliştirilmesine Almanya'nın onay ve
katkısı sağlanmalıdır.
Sayın Bakan Kinkel, bu yeni vizyonu be-
nimser ve Tûrkiye'nin bu temel sorununun
hükümetine iletilmesine aracılık ederse ziya-
ret Türkiye ilişkilerinde gerçek bir dönüm
noktası ve Orta Asya cumhuriyetleriyle işbir-
liğinde yeni temel yönelmelerin başlangıa ola-
bilir.
ARADABER
ÖğpetimÜyelepi
NeYapmalı?
Prof. Dr. EREN OMAY
Bireyler gibi, kurumlann da kişitikleri vardır. Görevini iyi
yapan, toplumun sorunlarını çözen, zaman içinde başarılı
sınavlar veren kurumlar takdir toplar, saygın kişiliğe sahip
olurlar.
Saygın bir kişiliğe sahip olmak, özellikle, üniversiteleg
için önemlidir. Kişiliği olmayan üniversitelere kimse saygı
duyfnaz. Dogru dediklerine kimse inanmaz. Kişiliksiz üni-
versite bilim üretemez.
12 Eylül 1980 darbesi, Türk üniversifelerinin kişiliğine
saldırdı. Üniversitelerimizin kişiliğinde ağır yaralar açtı,
kişiliğini parçaladı.Bu işlemi bilindiği gibi YÛK eliyle yaptı.
Kişiliğine yapılan bu saldırı üniversiteler için önemli bir
sınavdı.Üniversitelerimiz bu sınavda başarılı olamadılar.
Saldırı karşısında sindiler, sadece sızlandılar.
Son yıllarda, üniversitelerimiz kıpırdanmaya başladı.
Kişiliğini kazanmaya çalışıyor. Bu doğrultuda üniversite-
ler adımlar atmaya başladılar. Örneğin, öğretim üyeleri
kendiliklerinden rektör adayları seçtiler. Fakat üniversite-
lerimiz kişiliğini bulmaya çalışırken, bir darbe yedi. Rektör
tayininde, üniversitelerimizin üstüne bir karabasan gibi
çökmüş YÖK'ü devreden çıkaran ve üniversitelerimize
rektör tayininde rol veren hükümetin o yasa taslağı redde-
dildi.
Bu yasa taslağının reddi, üniversitelerimiz için yararlı
oldu. Çünkü, ülkemiz için gerekli olan özerk üniversite
mücadelesinin dostu, düşmanı ortaya çıktı. ûzerk üniver-
sitenin Türkiye için önemini takdir edemeyenlerin çoğun-
lukta olduğu anlaşıldı.
Yasanın reddi, üniversite için de bir sınav olacak. Eğer
üniversitelerimiz bu sınavı başarı ile geçerse. başka bir
deyişle üniversitelerimiz doğru ve ülke yararına bir tutum
takınırlarsa ünirversitemizin kişiliği parlayacaktır.
Üniversitelerimizin tutumu nasıl olmalıdır?
Üniversitelerimiz rektör tayininde YÖK'ün rol almasmın
zararlarını anlatmalıdır. Stzlanmamalı, sesini yükseltmeli-
dir. Fakat, üniversitenin bunu yapması çok -"^'jr. Çünkü,
Cumhuriyet dışında tüm basın ve yayın organıa?ı üniversi-
te sorununa duyarsızdır. Hükümet, üniversiteyi oyalamak-
tadır.
Bu koşullarda.yapılacak tek şey rektör adaylarının seçi-
mine tepki göstermektir. Bunun da tek bir yolu vardır:
Seçimlere katılmamak!
öğretim üyeleri seçime katılmamakla üniversitelerimi-
zin yanlışlar karşısında tepkisiz kalmayacağını kamuoyu-
na duyuracaklardır. Üniversitenin önemli bir işlevi olan
yanlışı eleştirmenin bir örneğini vereceklerdir. özellikle
üniversitenin bir kişiliği olduğunu dosta düşmana duyura-
caklardır.
Üniversitelerimiz hasta ve yorgundur. Fakat rektör tayi-
ninde uğradığı haksızlığa karşı çıkacak cesareti vardır ve
bu cesaretini gösterecektir.
Birikim 38/39
^ "Terörizm" ve şiddet dosyası
; AKIN ATAUZ / 1992nin ilk 150 günü bir cehennem + TABLO:
: '92nin 150 günü • ÖMER LAÇİNER / Ekonomi ile şiddet ilişkisi •
• AHMET İNSEL / Bilinçli şiddetin meşruiyeti • MICHEL W1EVIOCHA
: / Şiddet konusunda bazı yaklaşımlar • ÜMİT KIVANÇ / isyan hakkı
j • TANER AKÇAM / Niye birbirimizi boğazlamıyoruz? / Şiddet-
: medeniyet ilişkisi üzerine çeşitlemeler • TABLO: 20. YOzytlda şiddet
] • NORBERT ELIAS / Şiddet ve medeniyet • KÜRŞAT BUMİN /
; Şjddete karşı politikaya övgü • FERHAT KENTEL / Şiddet oyununun
: dışında aktör olmak • VVOLFGANG STERNSTE1N / Devrimci bir ilke
• olarak şiddetten annmışlık • UMBERTO ECO / Devleti kalbinden
; vurmak • RAF (Kıal Ordu Fraksiyonu) / Bu sadece bir başlangıç...
; + TANIL BORA / Ekolojik sorun ve bunalım idaresi'nin son haddi • ÖMER LAÇİNER
; / Los Angeles ayaldanmasi • ALİ BULAÇ / Medine Vesjkası hakkında genel bilgiler
; • A.YAŞAR SARIBAY / Yeni sembol "sivil toplum" • ŞÜKRÜ ARGIN / Postmodem
'•> yaşantı(lar), medya ve bc(ler)... • W. FRİTZ HAUG / Sol entelektüelin diyalektiği
TARTIŞMA
Vivaldi, Brahms ve Evitai
Say.n Dorsay keşke yazısının sonuna bir anket kuponu ekleseydi.
Acaba Vivaldi dinlemek isteyenlerin sayısı kaçı bulurdu?
ayın Atilla Dorsay'ın 8 Temmuz
1992 Çarşamba günü •'Metropol"
başlığı ile yayımlanan ve Sayın Hilmi
Yavuz'u önemli bir konuda uyaran
yazısını kıvançla okudum. Görüşlerini be-
rumsediğimı belirtmek ve kendisini kutla-
mak istiyorum. Sayılan on üçe ulaşan beş
yıldızlı otelleri ile gitükçe yozlaşan İstan-
bul'u ve en sonunda Osmanlı'nın Balyan-
zade Çırağan Sarayı'nı Türkiye ile Fas
arasında bir ayınm yapmasını becereme-
yen şaşkın iç-mimarlara boyaup, kenti ki-
şilikten uzak ve en aası, "tümüyle ara-
besk" hale sokmaya çalışan bir zihniyete
karşı gelinmesinin zamanı geldi sanırım.
Üstelik,buyozlaştırmaaklımınbırtür"po-
lülist" ya da "çoğulcu" havaya bürünüp
sanki demokrasiye hizmet pelerini altında
savunmaya kalkanlara gereken dersin ve-
rilmesi de zorunlu.
Sayın Prof. Filiz Ali'yi, topluluklarda se-
lamlaşmak ve çoğunlukla, sürdürdüğü
parlak görevden dolayı kutlamak şeklinde
tanınm. Müzikolog olduğunu ve herhalde
YÖK. yüzünden profesörlüğe atandığını
sanınm. Karumca, kendisinin bu tür ün-
vanlara hiç gereksinimi yok. Son 3 ya da 4
yıldır îstanbul müzikseverlerine vermiş ol-
duğu üst düzey sanat hizmeti, onu hepimiz
için bir yıldız yapmış olması gerekirdi.
Yaşım gereği geçmişi anımsamadan ede-
miyorum. Eski Filarmoni Derneği'nin ku-
ruculan bugün sağ olsalardı. herhalde
Sayın Filiz Ali'nin en ateşli savunuculan
arasında yer alırlardı.
Aynca, Cemal Reşit Rey Salonu'nda Vi-
valdi ya da Brahms yerine "Evita" konul-
masına ne buyrulur? "Evita" Amerika'nın
en ticari tiyatrolannın üzerinde bulundu-
ğu, New York'un Broadvvay caddesinde
büyük sükse yapmış bir müzikli oyundu.
Eskiden bu tür gösterilere operet denirdi.
Öncelikle bu tür oyunlar para kazanmak
amaa ile düzenlenir. "Evita" da beş on dile
çevrilmiş ve belki yirmi ülkede oynanmış.
Sayın Dorsay keşke yazısının sonuna bır
anket kuponu ekleseydi. Acaba Vivaldi
dinlemek isteyenlerin sayısı kaçı bulurdu?
Sayın Nurettin Sözen de seçimle işbaşına
geldiğine göre belki sayılarla kendisini ikna
etmek mümkün olur -heyhat- iş sayıya dö-
külürse, Evita ve genelinde köşe dönmeye
ahştınlmış toplumumuz bizim gibileri siler
süpürür değil mi?
ALİ H. NEYZİ
1992 ÖYS TÖPkçe Sorulam ile İlgili Birkaç Söz
Bu yılki Türkçe sorulanndaki -özellikle anlatım bozukluğu
sorulannda- birkaç olumsuzluğa değinmeyi bir görev sayıyorum.
/VSYM, bugüne kadar yaptıgısınavlarda
v-'gösterdiği başanyla kendini kanıtlamış
bir kuruluştur. Öncelikle bu hakkı teslim
etmek gerekir. Eğitim sistemimizin en sağ-
lıklı çalışan bu örgütü, böylesine zor bir işi
gereğiyle yaptığı için kutlanmalıdır.
Türkçe sorulannın özellıklen açısından
da ÖSYM'nin doğru bir bakış açısını sür-
dürmekte olduğunu görmekteyiz. Bu yılki
sorularda da bu eğilimin sürmekte olduğu-
nu söyleyebiliriz. (Edebiyat bilgisi gerekti-
ren birkaç sor aynntı sayılabilecek
bilgilere dayandınlmış olmasını saymaz-
sak.)
Bu yılki Türkçe sorulanndaki -özellikle
anlatım bozukluğu sorulannda- birkaç
olumsuzluğa değinmeyi bir görev sayıyo-
rum.
B kitapçığı esas alındığında:
1) 24. sorunun B seçeneği: "Sorulanna
cevap vermekte güçlük çekiyorum" biçi-
mindedir. Bu seçenekte anlam bulanıkhğı
vardır. "Senin sorulanna" mı. "onun soru-
lanna" mi belli değildir.
2) 24. soru E seçeneği: "Toplantıya katıl-
mak ve düşüncelerimi açıklamak istiyo-
rum" biçimindedir. Bu soru anlaüm bo-
zukluğu ile ilgili olduğuna göre -e'li dolaylı
tümleç -de'li dolaylı tümleç yerine de kulla-
nılmamalı ve "... orada düşüncelerimi açık-
lamak istiyorum" biçiminde olmalıydı.
3) 27. sçru A seçeneği: "Başkalannın so-
runlanna önem verir, onlara çözümler bul-
maya çalışır" biçimindedir. Bu cümlede de
"Onlara" sözcüğü gereksizdir. Eğer söyle-
yiş bakımından kullanılması laamdır de-
' nirse, o zaman da" onlara' sözcüğü değil de
'bunlara' sözcüğü tercih edilmeliydi.
4) 62. soru: "Divan edebiyatındaki 'ga-
zel'in konu bakımından benzeri aşağıdaki-
lerden hangisidir?" sorusunun yanıtı 'koş-
ma' olarak verilmişür.
Bu soru tartışılır bir bilgiye dayandınl-
mıştır. Çünkü:
a) Koşma hem tür hem biçim adı, gazel
ıse daha çok biçim adıdır.
b) Koşmalar konulanna göre tür adı abr-
lar: Güzelleme, koçaklama, taşlama...
Gazeli konu bakımından ayırmak olası de-
ğildir. (Lise 1. Sınıf Edebiyat)
c) Soru Emin Özdemir'in "Örnekli Açık-
lamalı Edebiyat Bilgileri Sözlüğü" adlı ki-
tabındaki şu cümleye dayandınlmıştır:
"Halk Edebiyaü'nda koşma nasıl bir yer
tutarsa Divan Edebiyatı'nda da gazel öyle-
sine bir yer tutar." Oysa görüleceği gibi bu
cümle konu ile ilgili değildir.
d) Cevdet Kudret'in Türk ve Batı Edebi-
yatı Lise 1 kitabında 'türkü' ile ilgili değer-
lendirmesi şöyledir: "Türküler aşk, özlem,
ölüm, yiğitlik gibi çeşitli konularda söyle-
nir. Bu cümlede "türkü' yerine 'koşma'
dense yanlış olmazdı. O nedenle konu ba-
kımından 'gazel'in 'türkü' ile benzerliğini
kurmak yanlış olamaz.
e) Soru şöyle olmabydı: "Gazel, Divan
Edebiyatı'nın en yaygın kullanılan nazım
biçimidir. Bu bakımdan 'gazel'in Halk
Edebiyatı'ndaki benzeri hangisidir?"
İBRAHİM ÖZTOPRAK
Edebiyat Öğretmeni
1ŞTE FARKLI ve ÇOK HESAPLI
BİR TATİL ALTERNATİFİ
PAZARTESI-PAZARTESI
Tatil Yapın
I Ulaşım Dahil Ucuz Fiyartardon Yararlanın.
Hi> HAFTA PAZAM AJtjAMI 21 .—'4* HAUKIT
İFİYATUUtlMIZA DİKKAT
- X - ° #
DİLERSE^IİZ \
3 TAKSITUJ
İKIMIR
1 FAVORİAOUA flesort
I CLUB SALİMA
IFA TEKİROVA Beach
| PHASEUS PRINCESS 2340.000
2.600X0
SİM / MAMAVAAT MABMÂÜS
3.600.000 TURTEL SIOE T.KÖyü 2300000 Ü Ö ^ M U N A
2.725.000 TURTEL SORGUN TK. ±800.000 ALTWVMJS
2.600.000 ÇLUBALİBEY ?£££2 "
ASTERIA HOTEL
| Birikim Yayınlan
• DostlukjTirdu Sok. Hacıbey Apl. Kaı 3 D. 6
J 34400 Cagaloglu tslanbul • Tel. 516 22 07 B
IREmTUR
"Talîl Sanair
• MERKEZ:
Inonu Cad. 44 Taksım-lst.
251 73 35(5hat)
243 09 93 - 243 09 95
• NİSANTASI
Vahkonagı Caddesi 28 1
232 54 00(3 hal)
• FENERYOLU
Bagdat Caddesi 147 7
348 73 47 (2 hat»-348 98 82
• KAOIKÖY
Bahariye Caddesi 54 1
349 58 46 (2 hal)
T GALLERIA
559 01 29 - 559 78 71
T ETİLER
265 84 05 - 265 84 07
3.075.000 SHERATON
. 3.075.000 FALEZ HOTEL
(TP)4.090,000 TALYAOTEÜ
2900.000 HOTEL DEDEUAN İ37S00O
'(TP)
HOTEL TORBABUK
2 SS0.000 CLUB UED KEMER 4-^-OOOHO^T^ANTASIA
CLUB UED PALMİYE 4 444 000 SUNSET VIEW
<iJ]&%™W RESORT
4.585.000
KİMEROS T.KÖYÜ
SİMENA T.KÖYÜ
RAMADA HOTEL
MARCO POLO
HOLIDAYCLUB
HUK
HOTEL SİRENE
CLUB UEGA SARAY
ADORA RESORT
ADORA RESORTttmtl 2.200.000
ALANYA Ç/DF PAUF\l YA
CLUBALANTUR 2.150.000 MBAOIM HOTR»
CLUBINCEKUM 1.400.000 KEMER BİLKENT 2.200.000
HOTEL BOTANİK 1.850.000 SİDE UIRAMARE 2 090 000
SAPHİR HOTEL 1.550.000 SİOE APART HOTEL 2.200.000
• Fiyatlonmız; yanm pansiyon üzerinden olup, otobüsle gidi$/dönü$
ulajım bizjrvetienmız ücrete dahildir. • Dönü; otobüslerimiz Şalı sabah
saat Oö.oo'da Istanbul'a varır • ÇOCUKLARA SUPER INDİRIM /..
• Kendi arocı ile gidenlere ula?ım hızmetlen hariç olan Cumortesı den
Cumarttesi'ye hafMık konaklama ücrelieri aynen uygukınır.
• ÖDf MEURİNİZOE KIIIDİ KJUCTI KABUL EDİÜR.
• CUMARTESİ'dmi / CUMARTÎSİ'y. HAFTAUK TATİL
FİYATLARIMIZI BÜROLARIMIZDAN ÖĞRENEBİLİRSİNİ2.
1J£?SZ M ^ " " LA PERLA
2795.000 TURBANT.KÖYÜ
-, « ^ n~, ELOORADOR TMT
? t S ™ CLUB ORA T.KÖYÜ
2725.000
2.900.000
2.375.000
2 270.000
1.975.000
1.600000
1.725.000
1 485.000
1.425.000
2.150.000
2.050.000
1.450.000
1.725.000
YARGITAY 15.
Ht«UK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI'NDAN
Dosya No: 1992/3331
Davacı Ahmet özkan ta-
rafından davahlar 1) Naim
Yüklen, 2) ömer Turhan Ka-
rabey, 3) Deniz Mirel Aker
aleyhine açılan davada dai-
remizde 10.11.1992 tarihinde
yapılacak duruşma için da-
'valılardan Deniz Mirel
Aker'in adresi tespit edileme-
diğinden ilanen tebligat ya-
pılmasına karar verilmiştir.
Davalı Deniz Mirel Aker-
in duruşma gOnü olan
10.11.1992 tarihinde saat
10'da dairemizde hazır bu-
lunması veya kendisini vekil-
le temsil ettirmesi, aksi hal-
de yokluğunda duruşmaya
devam olunacağı hususu ila-
nen tebliğ olunur.
Basın: 31952
Nüfus cüzdanımj ve ehliyetimi
kaybettim, hükümsüzdür.
ERKtN KORA Y
PENCERE
Memur Kimlik
Değiştiriyor...
Küçük memur, dünyanın her yöresinde azımsanırdı. Batı
edebiyatı küçük memurun küçük dünyasını yansıtan yergi-
lerte dolup taşar; alınteri felsefesinde işçi yüceftilir; küçük me-
mura kuşkuyla bakılır; 'bevaz yakalılar1
ne devrimde, ne de
demokraside yeterince önemsenir.
Niçin?
Sosyalizmin ağababası, geleceği, emekçinin iktidannda
görüyor ve duyuruyordu.
—Bütün dünya işçileri birieşiniz!.. Zincirierinizden başka kay-
bedeceğiniz bir şey yoktur...
•
Memur, 'üsfüne dönük yüzünde karga, ^sfına baktığı za-
man şahin!.. Hem ezilir, hem ezer. Yukarıya karşı el pençe
divan, boynu eğik, beli bükük:
—Evet efendim, sepet efendim!..
Aşağıya karşı:
—Can;na okurum senin!..
Halka dönük yüzünde:
—Bugün git, yann gel!..
Yaşamıp keskin makası, memurun kişiliğini ikiye mi biç-
miş? Memur, işçi gibi fabrikada, makinenin başında, tezgâ-
hın önünde değil ki!.. Masa başında, 'ûsf ile isf arasında
çalışıyor; halkla karşı karşıya geliyor. Nedir toplumsal duru-
mu?
Küçük burjuva değil mi?
Sosyalizmin raconunda küçük burjuvaya güvenilmez; ama,
çağ değiştikçe küçük memurla İşçi arasında yakınlaşma ger-
çekleşti; aralanndaki aynmın devrim sürecindeki niteliği bi-
tinmekle birlikte, demokrasi savaşımındaki önemi azaldı. İn-
san hakları ve temel özgürlükler toplumca benimsendiği za-
man, memur yalnız devlet görevlisi sayılmıyor; sendikal gü-
vencelere bağlanmış emekçi kimliğini de kazanıyor.
21'inci yüzyıla 8 kala, uygar dünyada, memurun kimliği de-
ğişmiş, benliğini bulmuş... Grevli, toplusözleşmeli sendikal
haklarına sahip küçük memur, demokratik toplumda çalış-
ma yaşamının güvencelerine bağlandığından kişiliğini de ko-
ruyabiliyor.
Memur sözcüğü Osmanlıcadır...
'Emirle hısım akrabadır...
'Amir1
olmazsa, 'memur' da olmaz; eytişimin gereği, biri-
nin varlığı, ötekinin varhğının gerekçesidir; ama, bu anlam-
da memur artık geçmişte kalıyor; 'beyaz yakalılahn demok-
rasi dünyasındaki yeri saydamlaşıyor.
•
Gazetelerde günlerden beri memur eylemleri baş köşele-
ri tutuyor. Memurlar, yemek boykotu yapıyorlar, ellerinde dö-
vizlerle sokaklarda yürüyorlar:
'Sadaka değil, toplusözleşme isteriz!..'
'Devlet dediler, hakkımızı yediler.'
'Memur artık kapıkulu değildir..'
Eylemler, memura hükümetin yaptığı yıllık zammı yetersiz
bulanlarca hayata geçiriliyor; ama, 'grevli, toplu- sözleşmeli,
sendikal haklar'ın yörüngesine oturuyor; memur, işçiye tanı-
nan haklara kavuşmak istiyor.
Haksız mı?
12 Eylül faşizminin devleti, yurttaşlardan kopmuş, tam bir
sermaye sınıfı devletine dönüşmüştü. Askeri yönetim, elinin
altındaki bürokrasiyi kullanarak halkı ezdi; şimdi bürokrasi-
nin içinden geliyor demokratik istemler...
•
Sanayileşme devrimini gerçekleştiremeyen Türkiye'de, en
çok üç milyon işçi var.
Yetmez..
Sosyal demokrasiyi kurabilmek için, işçi gücüne bir bu-
çuk milyon memurun ağırlığını eklemek, toplumsal örgütlen-
meyi yayıp derinleştirmek gerekiyor. Ülkenin okumuş yazmış
kesimi sayılan memurların örgütlenmesi, çağımızın gereği-
dir. • r. • . r •<•
Memur kimlik değiştirme yolunda...
'Üsfüne 'evef efendimcilik', 'asfına tepeden inmedliK hal-
kına 'boşvermişlikie koşullanan memur kimliği, artık geride
kalıyor
VACANCY
AMERICANCONSULATEGENERALhasavacancyfora
REFERENCE L1BRAR1AN who will iunder the general super-
vision of the Library Director serve as reference librarian and as
subject specialist on economics. business and commerce, and sci-
encc and society. University degree preferably in librar^' science;
related work experience; fluent English; a good general knowled-
ge of economics, business and commerce: knovvledge of major
reference tools and services, and computer operations required.
ApplicatioD forms are available at the gate of the Consulate in
Tepebaşı. DEADLINE for applications: July 24.1992;
Tel: 2513602
JVtÇP/DE
OPERASYONUEski MHP'li: "ABD, MÇP'yi ancakTürkeş eliyle konh-ol ede-
bilir"... Türkeş, "MfT'çidir" dediklerini parti yönetimine q«-
tiriyor... Türkej'e yardım eden Demirel... Trilyonlar, "MHP
hesabı"nı bozdu... Yazıcıoğlu ekibi provokasyona geldi.
n
YÜZSÜZLERn
İ AÇIKUAMAYA
BAŞLIYORUZ. SÜMER ORAL'A SEÇİM
JİHİRİNİ VIREN ŞİRKET
ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANI ÖZDEN:
"EVREN'E MİNNET VE ŞÜKRANIAR"
ÇEKİÇ GÜÇ'Ü UZATMANIN BEDELİt
KUZEY IRAK'TA ORTAK OPERASYON
TEOMAN KOMAN, 2000'E C^DĞRU'YA CEVAP VERDİ
• 60 il, 350 ilçe ve belde örgütüyle İşçi Portiji, emekçilen örgüriü
mücadeleve çagınyor • Anayasa Mahkemesi'nin SP'yi kapatma
davası: 4 günluk kann oğnsı • RAf-Kızıl Ordu Fraksiyonu'nun
açıklamau: "Artık bireyseJ lerör yok" • Doâulu erler için birliklere
gilli emir • Filiz Ali, Şule Perinçek'in sorulannı cevapladı • Can
Yüc«l'den partilere bakış • Enis Batur'a göre $ehiHer ve ygşama
kültürü • Selim Uslu ve cumhurbaşkanı adayı Yekta Güngor Ozden
0 Belçika'da zorunlu askerlik kalkıyor ""
Nüfus hüviyet cüzdanımı
kaybettim, hükümsüzdür.
TUNA ERDEM