Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
f 2TEMMUZ1992 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Cevdet
Mudret'in
cenaze töreni
•Kültiir Senisi-Cuma günü
yiırdiğımız \azar,
şar, edebıyat
anştırmacısı veeleşiırmen
Cevdet Kudret'ın cenazesı.
y a i n Teş\ikıveCamiı'ndekı
öğe namazından sonra
Aşyan'datoprağa \enlecek
CRR Konser
Salonu için imza
kampanyası
• Cemal Re^ıt Rev Konser
Sabnu'nu, Beledıye
Racyo Telev ızy on
stüdyolannaçevırmek
amıcıyla başlatıJan
çalışmalarla. Genel Sanat
Yönetmenı Prof.Dr.Fılız
Ali'nin göre\dcn dlınmasına
tepLılersürü>or. Alınan
biigyegöre. aralannda
birçok birçok unlü sanatçı vc
profesörün bulunduğu
yakiaşık 5OOkjşi. salondaki
çalışmalann durdurulması ve
Filiz Ali'nın tekrargörevıne
dönmcsı ıçın ımza
kampanyasi başlattılar.
"İstanbul'da
toplu ulaşım
• İSTANBUL(ANKA)-İs -
tanbul dergısınırı ıkincı sayısı
yayımlandı. Temmuz ayı
başında yayımlanan dergının
ikinci sayısmda ağırhklı
olarak "istanbul'da toplu
ulaşım"konusu inceleniyor.
Prof.Dr. llhan Tekelfnin
"istanbul'da toplu ulaşımın
tanhçesı" üzenne yaptığı
çalışmasına geniş yer verilen
dergjde, aynca bu konuya
ilişkjn Murat Belge, knz
Nesin ve Yalçın Pekşen'in de
yaa ve yorumlan bulunuyor.
Derginin yeni sayısında
işlenen diğer konular
arasında ise " Fantastık şehır
İstanbul", "Tanpınar'dan
Pamuk'a edebiyatta İstanbul
imgeleri", "Yıldınm Beyaat
kuşatması altındaki
Konstantınopolıs'te
gündelik yaşam" yer alıyor.
ilt20.ULUSLARARASI İSTANBUL FESTÎVALİ
AIDS'le savaşta David Byrne
• Talking Heads efsanesinin
yaratıcısı David Byrne, ünlü
grubundan yoksun olarak
istanbul'da. Byrne'ün isteği
üzerine, konser sırasında izleyi-
cileri AIDS konusunda bilgi-
lendirecek etkinlikler yapılacak.
Kültür Servisı - Rock dünyasında Tal-
king Heads efsanesinin yaratıası David
Byrne bu akşam Açıkhava Tiyatrosu'n-
da. İstanbul Devlet Balesi sanatçılann-
Jan oluşan Türkuaz Modern Dans
Topluluğu' nun gösterisı Atatürk Kül-
tür Merkezı'nde. Trompetçı Bernard
Soustrot ve orgcu François-Henri Hou-
bart'm konsen ise St. Antuan Kılısesf n
de..
Ünlü rock şarkıcısı David Byrne bu-
gün Açıkha\a'da \ereceği konser sırasın-
da 'AIDS Daıuşma Masası' kurul-
masını istedı. Afrika ntmlerinden New
Orleans cenaze müziklenne, mınimalist
müzikten funk rock'a kadar uzanan ge-
niş bır yelpazede beste yapan ve şarkj
sö'yleyen Byrne. dünya çapında AIDS'e
karşı yürütülen savaşımı desteklediğini
açıkladı. Milyonlarca hayranı bulunan
Tallang Heads'in (Konuşan KafaJar)
beyni sayılan David Byrne'ün isteği üze-
rine, Türkiye AIDS'le Savaşım Derne-
ği'yle ilişkiye geçen İstanbul Festivali
yöneücileri, konser izleyicilerini AIDS
konusunda bılgilendırmeye yönetik bir
dizi etkinlik tasarladılar.
Entelektüel rock dınleyicisinin göz-
desi David Byrne, birçok pop şarJasının
sözlerinin aptalca olduğu kanısında.
Pop ve rock dünyasının en nitelikli şarkı
sözü yazarlanndan sayılan Byrne, in-
sanlann gündelik hayatta birbirlerine
söyledikleri türden cümleleri kullanarak
dogal ve evrensel olana ulaşmayT amaçlı-
yor.
Byrne ne yaak ki Istanbul FestivaF-
ne Talkıne Heads topluluğuyla katı-
lamıvor Ö/eUıkk 80'lenn ikıncı yansın-
da Talking Heads'in müziğine şaşırtıcı
yenilikler getiren Byrne, Talking He-
ads'in de ilk büyük başansı kabul edilen
Road To Nowhere' de (Çıkmaz Sokak)
yaşama bakışını da dile getirmışti. Son
solo albumu L'h-Oh'ta ise Tann'yla he-
David Byrne, 1980lerin başlannda Talking Heads gmbunun müziğine şaşırrjcı
yenflikJer getirmişti.Ama son albümü 'Ub-Oh'u tek başına çıkardı.
saplaşıyor: 'ln aşağı bakalım seni ihti-
yar/Görelim bakalım yüreğin var mı."
Sanat yönetmenbğını Aysun Aslan'
ın, genel yönetmenliğini Izzet öz' ün
üstlendıği Turkuaz Modern Dans Top-
luluğu. gecen yıldan sonra bu yıl ikinci
kez İstanbul Festivali'nde. Kurulduğu
1989 yılından bu yana sahneledığı yapıt-
lann tümü Türk koreograflarca ger-
çekleştıren Turkuaz, dansta Doğu ve
Batı öğelerini birleştirmeye yöneliyor.
Turkuaz, bugünkü gösterisinde Mut-
lu Yuvalar (Koregrafi: Dilek Evgin,
Müzik: Perihan önder), Deja Vu (Kore-
ografi: Aysun Aslan, Müzik: John
McLaughlin), İnsancık (Koreografi:
Duygu Aykal, Müak: VV. A. Mozart)
ve Metod Jmge (Koreografi: Selçuk Bo-
rak, Müzık: B. Courtney. J. Surman,
Payne ve Rogers) adlı yapıtlan sunacak.
Turkuaz yöneticileri, bu yeni reper-
luarda yer alan ıkı yapıtın kendılen
için büyük önem taşıdığını belirtiyorlar.
Genç yaşta yitirdiğımiz Duygu Aykal1
ın
İnsancık adlı yapıtının bir bölümünü
Turkuaz yeniden sahneye koyuyor.
Böylece, Aykal'ın bu yapıtı İstanbul'da
ılk kez sergilenmiş olacak. Koregrafi-
sini Aysun Aslan'ın yaptığı Deja Vu adlı
yapıtta kullanılan müzik ise İstanbul
Festivali'ne bu yıl da katilan ünlü gitarcı
John McLaughlin'ın. McLaughlin.
yapıtını Turkuaz'a hiçbir telif hakkı al-
maksızın armağan etti.
İstanbul Festivali'nin bu yıl St. An-
tuan Kilisesi'ndeki tek konserini bugün
16.00'da iki Fransız müzisyen, trompet-
çi Bernard Soustrot ile orgcu François-
Henri Houbart venyorlar. Houbart'ın
bir bestesinin yer aldığı konserde Vival-
dı. J. S. Bach, 18. yüzyıl Fransız bestecı-
si Boismortier, Torelli ve Haendel'ın
yapıtlan da seslendırilecek.
1974'te Prag Yanşması'nda, 1975'te
Cenevre Yanşması'n da, 1976'da Paris'-
te düzenlenen Maurice Andre Ya-
nşması'nda altın madalya alan trom-
petçi Bernard Soustrot, 1988'de de
Fransız Altın Plak Akademisi'nın bü-
yük ödülüne değer görüldü.
Genç Fransız orgculan arasında
saygın biryeri olan François-Henri Ho-
ubart ise aynı zamanda besteci ve klav-
senci. KJasik trompetin büyük ustası
Maurice Andre've de eşlık eden Hou,
bart, Saint-Saens ve Faure gibı müzikçi-
lerin geleneğini sürdürüyor.
FESTİVALDE BUGÜN
• Turkuaz Modern DansTopluluğu /
Atatürk Kültür Merkezi, Büyük Salonu,
18.30
• David Byrne / Açıkhava Tiyatrosu,
21.30
• Bernard Soustrot ve François-Henri
Houbart / St. Antuan Kılisesi, 16.00
FESTİVALDE YARIN
• Leyla Gencer'in bugün Aya İrini'de
vermesı gereken şan resitali iptaledildi.
• Mikbai) Baryshnikov ve White Oak
Dance Project 'in bugünkü gösterisi ise 23
temmuza ertelendi.
Jean-Pierre Rampal, Aya İrini'deydi
1945'ten bu yana
flutunu ufluyor
EVTN İLYASOĞLU
Jean-Pierre Rampal, onca yılın usta flütçüsü. Nice ödül ka-
zanmış, nice oda müziği grubu kurmuş. Üç yüzden fazla plağa
imzasını atmış. 1945'ten bu yana dünyarun her yanında flütünü
üflemiş. Değişik çalgıîarla da paylaşmış flütünü. örneğin klav-
sen, piyanç, keman, arp ıle.
Bu kez İstanbul Festivali'nde Rampal'in flütüyle bir başka
mitolojik çalgının ustasını, arpçı Marielle Nordmann' 1 bırarada
dinledik. Nordmann, gerek zarafeu, gerek çalgısındaki ustalığı
ile Rampal'in yer yer yıllarla yıpranmış soluğuna güçlü bir katkı
sağladı. Hatta resitalin başlangıanda Telemann' So)o Flüt İçin
Fantezıler'ını dınlerken. şaır Edip Canse\er'ın dızelerinı anım-
sadık. 'Ve flütünü yalniz/Kendinden uzaklarda çalan' diye bı-
ten ölü Noktası'
nı.
Ama yine de
yıllann deneyimı
ve arp-flüt birhk-
teliğinin güzel
tınısı dınleyicilere
keyifli bir ortam
sundu. Özellıkle
Ravi Shankar' ın
Jean-Pierre Ram-
pal için besteledi-
ği Raga Todi adlı
yapıtı sürükleyici
ve alımlıydı.
Flüt-arp birlik-
lann sınırlı olması yüzünden, gitar-flüt (Shankar), keman-flüt
(Saint-Saens ve Dvorak). flüt-klavsen (Bach) gibi çalgılardan
uyarlamalarla bu edebıvatı zengınleştırmış sanatçılar. Rampal,
'Hiçbir biçimde transkripsiyon yapmıyoruz. Yapıtı hiçbir değişik-
tiğe uğratmtyoruz. Flüt kemanuı notaîarını oku>or. Gerektiğinde
arp klavsenin notaîarını çalıyor. Ama olduğu gibi. Buıdar birbirie-
rinin tınısına uyan çalgılar" dıyor.
Rampal aynı zamanda Pans Konservatuvan'nda yıllardır profe-
sorlük dc yapıyor. Flüt ıçın yazılmış en eskı yapıtlan incelıyor Bu
konuda 1958"de bır de kıtap yayımlamış. Bugün bir Fransız flut
okulundan söz edılıp edilemeveceğıni soruyoruz 'Eskiden bel-
ki' diye yanıthyor Rampal. 'Ama artık giderek berkes birbirin-
den etkikniyor. Ulusal ekoiler yerine kişisel üsluplar gelişti...'
Rampal'in Altın Flütü 1958 yılından bu yana sanatçının so-
luğu olmuş. 'Belki' diyor Rampal, 'birçok flütçti bir tanesinde
karar kılmcaya kadar cok flüt degişfirir. Ama ben uzun ydlardır
bu çalgıyla özdeşleştim artık.' Ama flütünün bugünkü değerinı
açıklamaya yanaşmıyor.
İstanbul Festivali izleyicilerinın, Türklerin, çok zamandır
yakından tanıdıgı bir müzisyen Rampal. Uzun yıllardan bu ya-
na Türk dinleyıcisinde bir değişikiik gözlemlemiş mi? 'Dinleyici
dünyarun her yerinde değişim geciriyor' diyor 'Yalnızca Tür-
kiye'de değil. Âma bence Tiirklerin yapısı her zaman candan...'
20.
ULUS
İ S T
F E S
LARARASI
A N B U L
T î V A L İ
'Mavi Sürgün'de Halikarnas Balıkçısı'nı oynayan Can Togay:
Balıkçı
9
yı babamdan öğrendim
AYAERINI
Büyük Salon
TlTUaJAZ
MODERN DANS
TOPLl.XUĞU
(18 30)
AÇIKHAVA
TİYATROSU
SEN ANTUAN
KİLİSESİ
BERNARD
SOUSTROD, trompet
FRANÇOIS
HENR1 BOUBART, org
KATIA
&
MARİELLE
LABEQUE
Pı\ano Rcsıt.ılı
(İK30)
KATIA & MARBELLE
LABEQUE Ue
JOHN MCLAUGHUN
ÜÇLÜSÜ
(21 30)
JOHN MCLAUGHLİN
ÜÇLÜSÜ
(21.30)
CHRIS
DE BURGH
(21 30)
ALMAN
ODA FLARMONİ
ORKESTRASI
Heınrıeh Schiff
(18 30)
CHRIS
DE BURGH
(21.30)
CUMHURBAŞKANIGAZİ M.KEMAL
PAŞA1SIN SONBAHAR GEZİLERİ
Nuri Onat
(yayına hazırlayan)
10.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Turkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-lstanbul
Ödemeli gdnderilmez.
ATATÜRK'ÜN YAZDIĞI
YURTE4ŞLIK BİLGİLERİ
Yayına hazırlayan
Nuran Tezcan
10.000 Ura (KDV içinde)
Çağdaş Yaymlan Turkocağı Cad. 39-41 Cağatoğlu-tstanbul
Ödemeli gönderilmez.
• 1950'lerin başlannda
Macaristan'a yerleşen
Necip Togay'ın oğlu
Can Togay şimdi Btıda-
peşte'de yönetmenlik ve
oyunculuk yapıyor. Da-
ha önce Werner Schroe-
ter'in 'Malina' adlı fıl-
minde başrolleri Isabelle
Huppert ile paylaşan
Togay'ın yönettiği Ta-
tilci' bu yıl Cannes'da
gösterildi.
ATtLLÂ DORSAY
Can Togay'la ilk kez perdede
karşılaştım. Yani o perdede idi,
ben salonda. 1991 Cannes Şen-
liği'ydi. Ünlü Alman yönetmen
Werncr Schroeter'in Ingebor
Bachmann'ın romanından yola
çıkarak çektiği "Malina" filmi
Cannes'da çok farklı tepkilerle
karşılanmış, "olay-fılm"lerden
biri olmuştu. Başroldeki erkek
oyuncunun bir Türk olduğu bı-
liniyordu; ama Macaristan'da
doğup büyümüş bir Türk. To-
gay'ın fîlmdekı çok rahat ve ki-
şılıklı ovunu. filmin baş kozlann-
dan biriydi. Başta biz Türkler,
onu Cannes'da bekleyenler
çoktu. Ancak Can Togay gö-
zükmedi.
Bu yıl Cannes'da Togay'la
ilişkili bir başka sürpriz bızı
bekliyordu: Onun ilk yönet-
menlik denemesi olan "Tatilci"
adlı fılm, "Belirli Bir Bakış"
adlı "resmi" bölümde karşımı-
za geldi. Belirli bir sinema duy-
gusu ve gerçeküstücü öğelerle
donatılmış, biraz özentili, ama
ilginç ve kişisel bir film vardı
karşunjzda. Biz de hemen yö-
netmenini yakalayarak bir İco-
nuşma yaptık. Cannes'm o şen-
likJj ve heyecanh havası içinde
bu konuşmayı yaparken, To-
gay'ın çok yakında Türkiye'ye
gelip "Mavi Sürgün" adlı film-
de başrol oynayacağın] da bili-
yorduk.
Şu günlerde çekimi süren bu
önemü filmin baş oyuncusu
Can Togay, Cannes'da bize
şunlansöyledi:
-Can Togay, nasıl oldu da
kendinizi Macar vatandaşı ola-
rak buldunuz? Anneniz babanız
Türkoysa?
- Annem babam 1950'lerin
başında Türkiye'den aynlıp Pa-
ris'e geldiler. İkisi de genç öğ-
rencilerdi. Babamm adı Necip
Togay'dı. önce Paris'te yaşadı-
lar, sonra Macaristan'a gelip
yerleştiler. Ben orada doğdum
ve doğallıkla Macar vatandaşı
oldum.
- Araıe babamzm aynbnası si-
yasal nedenlerie mi oldu?
- Tam olarak değil. Siyasi
mülteci değildiler. Ama o za-
manlar Türkıye'de esen hava-
dan da pek mutlu olmadıklannı
biliyorum.
Birkaç "sanat-deney
çerçevesinde oyna-
Can Togay, şu sıralar Erden Kıral'ın yönettiği 'Mavi Sürgün'de
Halikarnas Balıkçısı'nı canlandmyor.
- Peki Türkiye'ye hiç gebne-
dinizmi?
- Hayır. Ama annem babam
bana o kadar çok anlattılar ki...
- Ne eğitimi gördünüz?
- 1973'te üniversiteye başla-
dım. Dil bölümünde Almanca
ve Ingilizce öğrendim. Sonra
1980'de sinema okuluna gir-
dim. Ve buradan da 1985 yı-
bnda mezun oldum. Burada
Zoltan Fabri, Pal Gabor. Pal
Sandor gibı Macar sinemasırun
büyük ustalanndan ders aldım.
Sonra tiyatro yaptım. Budapeş-
te'den başlayıp Amenka'ya dek
uzanan tiyatro çalışmalanm
oldu. New York'ta sahneye
çıktım. Bu arada sinemadan da
öneriler geldi. Çeşitli Macar
filmlerinde, birkaç da uluslara-
rası yapımda rol aldım.
- VVerner Schroeter'in "Ma-
lina"sında başrolü almanız nasıl
oldu?
- Werner, Budapeşte'ye geldi.
Filmi için oyuncu anyordu.
Bırkaç oyuncu ızledi, benı seçti.
- Onunia ve Isabeüe Huppert-
le çahşmak nasıl bir deneyimdi?
- İkisıyle de dost olduk. İsa-
belk Huppert'e büyük hay-
ranlığım vardı. Bu büyük bir
dostluğa dönüştü.
- Geçen yıl Cannes ŞenliğTnde
basın toplantısuıa beİdedik sizi.
Hatta masada isminiz bile vardı.
- Evet. bilivorum. AncsV n «1-
rada ilk filmimi yönetiyordum.
Bu yıl Cannes'da gördüğünüz
"Tatilci"yi. O yüzden geleme-
dim.
- Aktör olarak tam ün yap-
maya başladığınız sırada niçin
bir film yönetmeyi seçtiniz? Bu
bep istediğmiz bir şey miydi?
- Evet, kuşkusuz. Asıl ama-
am hep buydu. Aktörlüğüm,
yönetmenlik çalışmalanmı cid-
di biçimde geciktirdi. Ama
artık daha çok gecikmek ıste-
miyordum.
- Niçin "Tatilci"de kendiniz
de oynamadımz?
- Kendımi tümüyle filme
konsantre etmek istiyordum.
Onun için.
- Füminiz Macaristan'da gös-
terildi mi?
- Evet, ama ancak çok sınırlı
biçimde.
sinemasf
üldı.
- Niçin ilk filminizi kitlelere
ulaşması zor, karamsar *e soyut
bir film olarak düşündünz?
- Ben sinema sevgısıni o
küçük salonlarda gösterilen ve
"zor" denen filmlerden aldım.
İlk fılmimde bu tür sinemaya
bir "hommage" yapmak ıste-
dim. İlende yapacağım filmler-
de kitleyi daha çok göz önüne
alabilirim.
- Sinemada ustalarınız kim-
ler?
- En çok etkilendiğım 3 yö-
netmen var: Bunuel.. Orson
VVelles ve Tarkovski. Özellikle
bu sinemacılann filmlerinde
başvurdukJan gerçeküstücü
öğeler, sahıp olduklan anlatım
özgürlüğü, b'zım gibı Doğu ul-
kelerinde çeşitli kısıtlamalar,
denetim zorluklan alünda film
\apmaya çalışan genç sine-
maalar için çok önemliydi.
- Önemli bir Türk filminde
başrol oynuyorsunuz. Türk ede-
biyatını izlemiş, ömeğin Hali-
karnas Balıkçısı'nı okumuş
muydunuz?
- Türk kültürü ile çok çelişkili
ilişkılerim var Bir kez Türkçeyi
oldukça kötü konuşuyorum.
Uzun yıllar boyunca kendime
bir kimük oluşturmaya
çabşum. Bu bir Türk kimliği
değildı. Bir Macar kimliği de
değildı. Belki uluslararası bır
sanatçı kimliği denebilır. ama
ondan da emin değilim. Kuşku-
suz ki bir kımlik sorunum var.
Halikarnas Bahkçısı'na ge-
lince, onu şimdilerde okuyup
anlamaya çahşıyorum. Ancak
onu çok önceden de tanıyor-
dum. Çünkü babam onun bü-
yük bir hayraruydı. Çocukken
bana hep İcorsan öyküleri an-
latır, bu arada Balıkçı'nın deniz
üzenne yapıtlanndan söz eder-
dı Turgut Reıs'ı. Barbaros"u
hep Balıkçı ile birlikte dinleyip
öğrendim.
- Bu çok renkli ve aynksı ki-
şâliğj perdede nasıl canlandıra-
caksunz?
- Bu çok zor bir soru. Kuş-
kusuz ki kolay olmayacak.
Ama elimden geleni yapacağı-
ma ve Erden Kıral'ın da deste-
ğıyle tüm veteneğimi bu ış için
kullanacağıma emın olabiÛr-
siniz.
ÖVGÜ (YALIN) YÜKSEL
ile
ASIM YÜKSEL
evlendiler
Lefkoşa, 4 Temmuz 1992
İSKENDERUN, 7 Temmuz 1992