Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURÎYET 1 TEMHUZ1992 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Danimaırka.Halkoyl
Bugün on iki Avrupa ülkesi 'ortak siyaseti' zorlamalar yolu ile sağlamak
çabasında görünüyorlar.
HÂMİT BATU Emekli Büyükelçi
Dış siyaset konulannj izJeyen kişilerin ak-
lında, uluslararası kurumlarla ve örgütlerle ilgili
olarak şöyle sorular beliraıiyor mu? Bugün 52
üyeh bir 'kulüp' haline gelen AGÎK ancak ülke-
lerin oybirliğiyle karar alabildiğınden, önemli
sorunlan çözümlemede ne kadar etkili olur? Av-
rupa Topluluğu da tüm üyelerinin nzası olma-
dan tek bir ileri adım atamıyor. Jşte Maastricht
Anlaşması konusunda Danimarka halkoyla-
ması! 1999 yılında para birliğini, ortak dış siya-
seti öngören bu anlaşmaya Danimarka halkı
Tıayır' dedi. Gerçi küçücuk bir çoğunlukla; On
ikiler halkının tümünün içinde 'mikroskobik'
kalan bir oy farkı ile... Ama ne var ki Danimar-
ka'nın onayı alınmazsa anlaşma gecerlilifpni yi-
tirir, çûnkü yûrürlüğe konması her on iki üyenin
onayına bağlı. Bu güçlüğû yenmek için dolam-
baçh formülleT aranıyor. Ama AT statülerinin
açıküğı karşısında, bunlar ne derece inandıncı
oîur!
Bu kurumlar ve örgûtler temellerinin, gerçek-
çi tutumlar içinde sağlam zenıine dayandı-
nlmadıgı anlaşıhyor.
Danimarka referandumunun yaratüğı tek so-
run bu 'hukuksal gûçlük' değil. Karumızca Ma-
astricht Anlaşması'nın Danimarka'da yapılan
oylamaya bu biçimde takılmasının daha önemli
bir sonucu; bazı düşüncelerin, ATnin tuttuğu
yol ile ilgili kuşkulann ve cekingelerin, çok daha
serbestce açıklanmasına vesile ve olanak verme-
si olmuştur. Gercekten son yıllarda ilginç bir
olaya taruk oluyorduk. 'On ikiler', daha doğru-
su bu örgütü kendi görüşleri doğrultusunda yö-
neten poliükacılar ve bürokratlar, birleşme ha-
reketiyle ilgili yapılanma projelerini, çok ısrarlı
biçimde kabul ettirmek yolunu seçmişlerdi.
Daha esnek bir Avrupa modelini önermek iste-
yenler 'oyunbozanlıkla' suçlanıyorlar; hatta Av-
rupa idealine ihanetle bile damgalaruyorlardı.
Şimdi birçok yorumcu, "'Avrupa'nın gerçekleri-
ne yeni bir gözle bakarak daha pragmatik bir yol
aramak gerektiğinden" söz edebiüyorlar. "Brük-
sel bürokrasisi, uluslann kabul edeceğinden çok
ileri bir birleşme modelini yapay olarak uygula-
maya çalışmıyor mu" sorusu da sorulabilir. San-
ki Danimarka oylamasmdaki 10-15000 oy pu-
sulası, bazı ideolojik tabulann kalkması sonucu-
nu yaratü.
Daha düne kadar ayakta kalan Sovyet siste-
mi, Şoyyet ideolojisi, zorla kabul ettirilmek is-
tendiği için şiddetli tepkiler uyandıran bir dünya
görûşü idi. Glasnost rüzgârlan kaü bir öğretiye
(doktrine) dayanan bu düşünce sistemini
dağıttı. Hatinmıza geliyor: Uzun soğuk savaş
döneminde acaba Batı Avrupa da mı, o dogma-
tik düşünce yöntemlerinin etkisine kapıldı ve
kendi işlerinde bunlardan esinleniyor? Batı uy-
garbğı, beğendiğimiz, model almaya çabşüğımız
pragmatik, açık düşünce yeteneğini bir tür bu-
İaşma sonucunda, öğretisel (doktriner) tutumla-
ra, 'taassup'a mı kaptırdı?
tdeolojik dedik, taassup diyoruz. Önceki dö-
nemin çok değişik koşullannda biçimlendirilen
ve Avrupa'nın Batı bölümünde tam bir ekono-
mik ve siyasal bütünleşmeyi (entegrasyonu) he-
defleyen 'Avrupa ideolojisi', günümüzün gerek-
sinmelerini karşıhyor mu, buna bakalım.
121erin tutumu ve gerçekler
ATyi Maastrich'e sürükleyen yöneticiler is-
terler İci On ikiler içinde bütünleşme hızla yü-
rütülsün. On ikiler topluluğu içinde Kuzey ve
Güney ülkeleri arasındaki büyük düzey farkh-
hklarının giderilmesi için örneğin Yunanistan gi-
bi savruk bir ülkeye milyonlarca dolar akıtılma-
ya devam olunacak. Danimarkalılar, Porte-
kizliler, İngilizler ve Yımanlılar artık kısa süre
içinde kendilerini aynı ulusun insanlan görecek-
ler ve kabul edecekler. Ama uzun yıllar Çekoslo-
vakya, Macaristan gibi ülkeler Avrupa'run
dışında kalacaklar. EFTA'nın çok gelişmiş üi-
keleri de uzunca bir uyum sürecinden gecirile-
cekler...
Günümüzün koşullannda. bu Avrupa görüşü
hangi mantığa dayanıyor? Soğuk savaş döne-
minde oluşturulan Avrupa ideoiojisinin çeşitli
maksatlannı ve öğelerini gözden geçirelim: Sov-
yetler Birliği'ni dengeleyen bir siyasal güç yarat-
mak. Kıtanın bu bölgesinde tarihi husumetleri
ortadan kaldırmak, yakınlaşmayı ve dayanışma
duygulannı güçlendirmek. Çok eski kökleri
olan Avrupa uygarlığının farklıbğınm, özellikle-
rinin kaybolmasını önlemek. Bu uygarbğın, Hı-
ristiyanbktan aldığı değerleri korumak. Birleş-
me yolu ile Batı Avrupa'yı, dünyarruzın büyük
bir ekonomik ve siyasal gücü habne getirmek...
Korkanm bugünkü koşullarda birleşme
mantığının yöneldiği hedeflerden ancak sonun-
cusu geçerliliğini koruyor. Hatta çok geçerlidir
ve öncelik ve ivedilik taşıdığı da söylenebibr.
Ama bu önemb hedefın gerçekleşmesi, bölün-
müşlüğünden kurtulan Avrupa'nın, belirli ölçü-
de ekonomik entegrasyonu hızla kıtanın doğal
sınırlanna götürebilmesine bağlı değil mi?
Tabü bu kısa yazıda konuyu çok basitleşti-
rerek ortaya koyduk. Belirli bir noktaya varan
On ikiler bütünleşmesinin olumlu yanlannı
yadsımak mümkün değil. ATnin yarattığı kar-
maşık -ve çok kanşık- ilişkiler sisterninin şimdi
değişik bir göriiş acısından ve değişik gayelerle
düzeltilmesinin ne kadar güç olacağını anbyoruz
tabü. Ama ATnin, görüşlerini ve yapılanma gi-
rişimlerini, artık başka bir ortamın gereksinme-
lerine uydurmak durumunda bulunduğunu da
görmek gerekiyor.
Şimdi ilgiyle izlediğirniz olay, On ikiler içinde
Kuzeylilerin; İngjbzlerin tabü, ama Abnanlann
da Danimarkalılann ve ATye aday EFTA ül-
kelerinin, mizaçlanna uymayan 'tek Avrupa
ulusu' ideolojisi yerine, bir an önce kıta sınırlan-
na kadar büyüyen ve daha çok bir ortak pazar
niteliğini taşıyan bir birleşme seçeneğine eğiümb'
olduklannı gızlememeleridir.
Şunu da bebrtmeden geçmeyelim: Bugün
Fransız hükümeti ve Avrupa Komisyonu Baş-
kanı Delors bir yandan, Abnan Şansölye Kohl
öbür yandan, Avrupa ideolojisine içtenlikle
inandıîdan için mi ATyi siyasal bütünleşmeye
ve federabzme götürmek istiyorlar. Fransa, fe-
deral bir Avrupa içinde fazla büyüyen Alman-
ya'yı 'ehlileştirmek' düşüncesinden hareket edi-
yor; yani ulusal çıkarlannın bunu gerektirdiği ya
da öyle sandığı için. Şansölye Kohl ise Fransız-
ların bu tutumuna uymakla Alman kudretin-
den korkan Avrupablann kaygulannı hafîflet-
meye çabşıyor. Ama şansölye biliyor ki gercek-
leşirse federal bir Avrupa içinde de Mrs. Thatc-
her'm deyişiyle, yine de "Maastricht Avrupası'-
nın başkenti Berlin olacak." Alman halkı ise ço-
ğunlukla Avrupa içinde erimeye hazır görünmü-
yor.
Sonuç
Çok güçlü ekonomik bir bloku oluşturan,
ama esnek yapıb ve içeride ülkelerin egemenbk-
leriyle dengelenen bir Avrupa'nın dışanya dö-
nük ortak bir siyaseti olur mu? Bugün on iki Av-
rupa ülkesi 'ortak siyaseti' zorlamalar yolu ile
sağlamak çabasında görünüyorlar. Ama belki
sorun ters tarafından tutuluyor. Avrupa büyük
bir ekonomik alan, gercek bir ortak pazar şekli-
ni alırsa, kıtanın ortak çıkarlan daha açık görü-
lecek; ortak siyaset belkı daha kolay saptanacak
ve uygulanacak.
Ülkemiz eski Avrupa felsefesine bağlanmıştı;
politik açıdan -tam üyeüği umut ettiği için- Oni-
kiler Avnıpası'nın destekleyicisi idi. Geleceğin
Avrupası hakkında Türkiye'nin alacağı tutum,
tabü gelişmeleri etkilemez. Ama zihnen, içinde
daha kolayca yerimizi alacağımız esnek yapıb
büyük Avrupa'nın ufuklanna yönelmemiz; bu
yöndeki gelişmeleri dikkatle ve ilgiyle izlememiz
gerekb görülmez mi? Biz ülkemiz için önemli ol-
duğunu düşünerek son yıllarda, Cumhuriyet'in
ARADABIR
Prof. Dr. METE TAPAN
Korumacılık' ve
Çırağan Sarayı
Korumacılık bir uzmanlık sorunu olduğu kadar,
toplumsal bir sorumluluğun da en somut aracıdır. ister
kentsel SİT düzeyinde olsun, isterse tekil bir yapı
düzeyinde olsun, bu düşünce korumacılıkla ilgili yöntem
ve uygulamalarda vazgeçilmez bir gerçektir. Korumacılığı
tiyatro dekoru üretme olgusundan kurtaracak olan, işte bu
yaklaşımm tüm korumacılıkla ilgili kuruluş ve kişilerce
benimsenmesidir.
Niçin ve kimin için korumacılığın gerekçesi henüz yete-
rince açtklığa kavuşmamış ülkemizde bu düşünce daha
da önem kazanmaktadır. Aydınlarımız tarafından dahi ço-
ğu kez kentsel bir süsleme ya da özlemsel bir olgu olarak
değerlendirilen bugünkü korumacılık, yazık ki kentsel de-
Öerlerimizi yok etmenin bir aracı olmuştur. Birçok sivil
mimari yapıtlarımız korumacılık kisvesi altında yok edil-
miş, onların yerinı gelecek kuşakları yanıltıcı, ikinci ya da
üçüncü grup eski eser uygulamaları almıştır. Osmanlı mi-
marisinin en güzel örnekleri yerle bir edilerek, restoras-
yon diye adlandırılan bilim dışı ve korumacılıkla en ufak
ilgisi olmayan uygulamalarla çevremiz biçimlendirilmiş-
tir. Toplumumuz bu çarpık ve sahte korumacılığın zararla-
nnı her gün daha büyük bir yozlaşma süreci içinde yaşa-
maktadır.
Boğaziçi, Adalar işte bu çarpıklığın, bifincsizliğin en so-
mut örneklerini barındıran yörelerimizdir.
Bu sivil mimari kıyımına geçenlerde işlev kazanan Çıra-
ğan Sarayı restorasyonu da katıldı. ilk kez bir binayı gezer-
ken bu kadar bunaldığımı, sıkıldığımı, midemin döndüğü-
nü gördüm. Binanın dışındakî titiz davranış, orijinale
yaklaşma çabası, binanın içerisine yazık ki yansımamış.
Seçilen renkler, dekorasyonun sakilliği ürpertici boyut-
lara erişmiş. Sonradan görme zengin evlerine taş çatlatır-
casına bir yaklaşımla 19. yüzyılın bir sarayı yok edilmiş
Boğaziçi'nde. Hem de büyük paralarla gerçekleşmiş bu
yok edilme eylemi...
Turizmciliğin bizim gibi ülkelerde korumacılığı nasıl kö-
tû etkilediği bir kez daha görülüyor. Oysa, tüm gelişmiş
ülkelerde turizmle kültür el ele, kültür değerlerine yeni
ekonomik değerler katmışlardır. Bizde ise bu olgu neden-
se ters orantılı olarak kendisini gösteriyor.
Tüm korumacılıkla ilgililere ve çevreyi yaşayan halkımı-
za seslenmeyi bir borç biliyorum:
-Yeni Çırağan saraylara, Park otellere izin vermeyelim.
-İkinci grup uygulamaları bırakalım.
-Boğaziçi'ndeki yanlış rekonstrüksiyonlara izin ver-
meyelim.
-Bugün eski yalılar yerine rekonstrüksiyonla uygulanan
'Dağ yalılarına' durdiyelim.
-Korumacılığı ülkemizde bilimsel yöntemlerie ve çağ-
daş toplumlara yakışır bir davranışla gerçekleştirelim.
Gelecek kuşakları yanıltmaya, eski eserlerimizi 'sahte
korumacılıkla katletmeye hakkımızın olmadığını bir kez
daha vurgularken bugün kültür hayatımıza büyük bir soluk
veren Kültür Bakanlığı'ndan da korumacılık alanında doğ-
ru yaklaşımlar getirmesini dilerim.
Tam pansiyon + yol +
tekne + kaptanınız
MAVİ YOLCULUK
Denizden Likya, evinizden alıp evinize
bırakıyoruz. Tekne ile sireceğiniz koyları
siz belirliyorsunuz. Tekne çıkışı Fethiye.
"PARANIZ PAMUKBANK'TAN, TATİLİNİZ
BAYBASOSTAN" KAMPANYAMIZ SÜRÜYOR
BAYBASOS TURIZMİSTANBUL ANKARA
338 86 61 - 338 16 51 425 90 82 - 417 54 67
Seyahat Acentası lşletme Belge no. 2149
ANKARA'dakı KONYA'lılar
4 temmuz, cumartesi, saat: 20.00'de
OTEL İÇKALE'de buluşuyor.
Bekliyoruz.
TARTIŞMA
Enflasyon ve Vergi OlgusuT Tİkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde
»-^birçok sorunîarla karşı karşıya kabndı-
ğj bilinmektedir. Bu sorunlardan biri enf-
lasyon, diğeri de adil ve kabcı bir vergi sis-
temidir.
Yıllarca bu iki sorunun toplumda ne
denb büyük etkiler yarattığını yaşantınuz
içinde görmemek olası değil.
On yıb aşkın süreden beri, uygulanan
yanlış ekonomik politikalar sonucu ikiz
kardeş haline geldiğimiz ve birbkte yaşa-
maya zorlandığımız enflasyon, kimilerine
göre toplumun tüm hücrelerine yayılan bir
virüs, kimilerine göre yedi başlı bir ejderha,
kimilerine göre de toplumsal bir hastabk
olarak tanımlanır. Çare ise bilinen klasik
bir dizi önlemler.
İktidara gelen hükümetlerce, yeni bir di-
zi ekonomik paketler haarlanarak toplu-
ma sunulmakta, toplumun tüm kesimleri
umutla beklemede; ne yazık ki günler, ay-
lar, yıllar geçer ve gelinen noktada, umut-
lar yerini umutsuzluk türkülerine bırakır.
Yıllardır bu kısır döngü böyle devam eder
durur. Ta ki yeni bir seçime kadar.
Enflasyonla mücadelenin en etkin yolla-
nndan birisi de adil bir vergi sisteminin
yerleşmesidir. Ne yazık ki ülkemizde temel
eksikliklerden biri de vergj kültürünün
oluştunümamasıdır. Türkiye'de büyük
oranda vergi kaçağı olduğu; çeşitb istatis-
tik veriler sonucu vergi kaçağının % 50
oranında olduğu yetkililerce acıklanmak-
tadır. Ancak köklü önlemler yerine geçici
birtakım önlemler almaya gidildiğı için so-
runa çözüm, yerini çözümsüzlüklere bırak-
maktadır.
Enflasyonla mücadele, yüksek faiz-
emisyon poliükalanndan çok; adil ve kahcı
bir vergj sisteminin oluşturubnası ve toplu-
mun tüm bireylerinin eğitilmesi sonucu
daha kısa sürede olumlu etkflerini göstere-
cektir. Ülkemizde vergi kültürünün oluştu-
rubnası ihtiyaç olmuştur. Vergi kültürü
oluştuğu zaman gerçek anlamda adil vergi
toplanacak ve insanlanmız, güvenibr ve
umutlu bir ülkede yaşamanın sevincini ya-
şayacaklardır.
Vergi ilkokullarda ders olarak okutul-
mab, çağdaş deviet anlayışının temelinde
adil bir vergi sisteminin yattığı küçük yaş-
larda öğretilmeb'dir.
Çünkü enflasyon toplumda sosyal den-
geleri bozuyor, gebr dağıbmını bozuyor,
ücretleri düşürüyor, esnafın raflannı boşal-
tıyor ve böylece toplumsal banşı bozuyor.
Bu ülkede birbkte ve banş içinde yaşayaca-
ğımıza göre gelecek kuşaklara borçsuz bir
ülke bırakmak istiyorsak; sorunlara birlik-
te çözüm arayalım ve kendimize görev bile-
bm.
HASAN TAPAN
S.M. Mali Müşavir
ARTIK YAŞAMINIZDA KIM AR
KADINLARA REÇETE (erkeklerden)
Tatiı belamız erkekler bir kadında ne arar,
ne ister, ne beklerler?
TARIK TARCAN
"ERKEK, UZVUNU HER ZAMAN
KALDIRMAK ZORUNDADIR".
DUYOU ASENA
ÖLÜMDCN
DONOŞ0N0 ANLATIYOR
"...60-70 kilometre hızla giden bir
akıntının içindeyiz. Yoldaki oto-
mobillerden daha hızlı akıyoruz.
Kendimi nehrin dibinde buluyo-
rum. Bir kayanın içinde ya da al-
tındayım. Şimdi ne olacak, ne
yapmalıyım? Oysa yapabilecek
hiçbir şey yok". Ve Duygu Asena
kurtuluyor. Hem de kendi çaba-
sıyla, tek başına...
duygu asena ve ekibi
TURİZM BAKANI
A B D O L K A D İ R ATEŞ'İN
HAYAT1NDA
ÖNEMLİ BİRİ YOK!
PHINYLITHYLAMINI
BİTİNCI Af K DA BİTİYOR
GENÇLİKTE IN OUT
MEMELERİN EN
BÜYÜK DÜŞMANI
YER ÇEKİMİ
Yer çekimi düşman,
sütyen dost.
BİR MAZOŞİST
ERKEKLE
KONUŞTUK
MÜJDE AR ANNESİNİN
FİLMİNİ YAPMAK
İSTİYOR
B u yıl herşey moda • Misyoner mü-
zik grubu • Bir evtiliğin öyküsü"rumuz:
vatandaştı" • Dekorasyonda eskinin
gizemi, yeninin pınltıst • Bir pipinin ev-
rakı metrukesi • Annelerimiz, biz, kız-
lanmız • Aşk erkeklere ne öğretti?
Erkekler aşktan en çok "temkin'i
ögrendiler • Yemeğe çıkınca paranın
yansını ödeyin • Misyoner müzik gru-
bu, uyuşturucu müptelalannı tedavi
ediyor • Ve...Erdal Atabek,
Yankı Yazgan, Özden Ögrük...
PENCERE
Kemalizmin Felsefesi...
Bernard Lewis'i Türkiye'de tanımayan aydın var mı?
Profesör "Modern Türkiye'nin Doğuşu" adlı kitabıyla
ünlendi. Prof. Feroz Ahmad da yakın tarihimizle ilgile-
nen çevrelerin anmadan geçemeyecekleri bir bilim
adamıdır. Ittihat ve Terakki üzerine çalışmalarıyla ilgi
çekmiştir. Ikisi de Amerikan üniversitelerinde dersler
veriyorlar, etkinliklerini sürdürüyorlar.
Arkadaşımız Leyla Tavşanoğlu, iki bilim adamıyla
da konuştu. Yapılan söyleşi, Cumhuriyet'te yayımlan-
dı; Tavşanoğlu profesörlere şu soruyu yöneltti:
"- Kemalizm bugün Türkiye için geçerli mi?"
Bilim adamlarının yanıtlarını okurken altını çizdiğim
satırları aktarıyorum.
Prof. Levvis diyor ki:
"- Demokratik, Batı yanlısı, laik bir Türkiye... Bunlar
bugün için de geçerli. Türkiye laiklikte çok ileri gitmiş
bir ülke. Bir ülkenin laik olup olmadığını ölçmenin
çeşitli yolları var. Ama en önemlilerinden biri de o
ülkedeki kadınlann konumu. Kadınlann konumu, kök-
tendincilerin üstünde durduklan ana noktalardan biri-
dir. Kadınlann özgürlüklerini kazanmalan, köktendin-
cilerin gözünde Islami aile yapısının yozlaşması
anlamına geliyor. Türkiye'de kadınlann durumu mü-
kemmel değil, ama ne ABD'de ne de ingiltere'de bu
mükemmeliyet var. Türk kadınının durumu, bildiğim
bütün Islam ülkeleri kadınlarından fersah fersah iyi.
(...) Atatürk yapılması gerekeni yaptı."
Prof. Feroz Ahmad diyor ki:
"- Kemalizmin geçerti olduğuna kuşku yok. Kema-
lizm, bütün ideolojiler gibi dinamiktir. Kemalizmin altı
ilkesini ele alalım. örneğin devletçilik. Bunun karakte-
ri değişmiş olabilir, ama sosyal refah sağlama amacı
değişmemiştir. Bugün piyasa ekonomisi geçerli de
olsa hâlâ deviet müdahalesine gereksiniminiz vardır.
Tabii cumhuriyetçilik yerleşmiştir, milliyetçilik yerleş-
miştir. Devletçilik, laiklik ve inkılapçılık noktalannda
ise bazı açmazlar bulunmaktadır. Bütün bunlar hâlâ
geçerlidir. Çünkü toplumun ideolojiye gereksinimi
vardır. Kemalizm terk edilirse bunun yerine ne konula-
caktır? Kemalizm bazı açılardan esnektir. Bütün so-
run, bunların nasıl uygulanacağıdır. Türkiye'de aydın-
ların karşı karşıya bulunduğu açmaz da buradadır.
Bunlar Kemalizmi eleştiriyorlar. Kemalizmi durağan
görüyorlar, bunu 1930'larda uygulandığı biçimiyle
değerlendiriyorlar. Türkiye değişti. Ideoloji de bu de-
ğişikliklerle birlikte değişir. Işin sım,- bunun nasıl
yapılacağıdır. Eskiden olduğu gibi mil'ıtanca laik ola-
mazsınız. Ama bugün laik kalıp islamiyeti de toplum-
sal bir olay kabul edebilirsiniz. Bütün bu açılardan
Kemalizmin büyük önem taşımaya devam ettiğini söy-
leyebilirim." (Cumhuriyet, 21 Haziran 1992)
•
Benimseyen ya da karşı çıkan olabilir: Yakın tarihi-
miz ve toplumsal gerçeklerimizle yakından ilgili iki bi-
lim adamının söyledikleri ilginç!
1923 Devrimi, bugünkü Türkiye'nin yaşamını belirle-
meyi sürdürüyor; karşıdevrim ideolojisiyle, demokra-
tik dengelerde uzlaşmaya yöneliyor.
Ancak her iki profesörün söylediklerini de aşan bir
felsefi dayanağı ve mayası var Kemalizmin; içeriğini
özündeki evrensel değeriyle de tartmak gerekir.
,Batı'da uygarlık, "uyanış, reform" ve "Aydınlanma"
evrelerini yüzyıllar boyu yaşadı. Bu süreçler, birbirine
eklemlenmiş bir omurgayı oluşturur. Bu omurganın
bağlandığı kafada, insan düşüncesinin ya da felsefe-
nin serüvenini de izliyoruz. Felsefe, yaşamdan kopuk
soyut bir düşünce yumağı değildir; felsefedeki aşama-
lar politikaya da yansımış, toplum düzenlerini ve halk-
ların dünya görüşlerini belirlemede etkili olmuştur.
1789 Devrimi'nin arkasında yüzyıllar boyu süren bir
fikir etkinliği bulunmaktadır.
Kemalizmin soyağacını da Batı'da yaşamış bu evre-
lerle birlikte bir bütünlük içinde düşünmekte yarar var.
Eski Yunan düşüncesi, Islam bilgelerı aracılığıyla na-
sıl Rönesans'a yansımışsa Batı'da yaşanan Aydınlan-
ma da Anadolu'da 1923 Devrimi'yle gerçekleşme
olanaklarını buldu.
Kemalizmi, dar politika acısından ya da salt ideoloji
çerçevesinde değerlendirmek eksiklik sayılmalıdır.
Şeriatçıların Kemalizmle karşıtlıkları doğaldır, tarih-
sel ve felsefi bir kökene dayanıyor.
Günümüzün modası diye Atatürk'e saldıranların işi
daha zor. Bir çorba tabağı derinliğindeki tartışmalarla
'Anadolu Aydınlanması'nı karalamaya çabalamak, ba-
şarı sağlayabilir mi?
ENGLISH CENTRE
* Tamamı Ingıiız ve Profesyonel
Oğretmenlerfe
ENGLISH CENTRE
• Boğançı - Marmara - ODTU • BILKENT
Hacettepe Unıversıtelen Hazırhk
Muafıyet Sınav< Kurslan
ENGLISH CENTRE
• Yazın Yoğun ne Çok Yoğun
Genel Ingılızce Kurslan
ENGLISH CENTRE
• Kamu Personelı Dıl Sınavı
Haztrltk Kurslan
• MEB-OSYM Lısan Sınavı
Hazırhk Kurslan
TC M E B OZEL EMSA DIL EClTrM MERKEZİ KURSÜ
İSTANBUL: Runvl Cad N.< f2 4 5 f Zrk, B*\ A|1 (l^ırjnK^.
TEL (1)247 09 83-211 20 » • 252 82 71-72
ANK.AKA: iüı-k CJO N,- « K.ı- i Kı.-.i >.
TEL (Jl 4 15 23 97 4J5 M 94 415 25 lU
ÖZLEM TİCARET
Bütün trafık işlemleri, yeni kayıt, devir ve sigorta işlemleri
itina iie yapılır.
Adres: Millet Cd. İnan İşhanı No: 5 K. 3/309 Yusufpa-
şa/Aksaray
Tel: SX« 89 M - S29 43 45