Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
-f 9 HAZJRAN1992 CUMA CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
YuptiçiKapgo'da
direniş bitti
• ADANA (Cumhuriyet
B-iirostı) - Yurtıçi Kargo
i^çileri, umudunu yitirdi.
L/lke genelinde 800 kadar
işçinın. sendikahlaşma
istemiyle başlattığı direniş,
I 66. gününde "işverenin
zaferiyle" noktalandı.
Sözleşme ve grev hakkı için
yola çıkan işçilenn direnişi,
ocak 1992'dedavulzurnayla
başladı. 300 kadar kadın işçi,
ilk grev halayını burada
çekti. Hak, "işyerinden
aynlmamakla", "inatla",
"eylem"le abnacaktı...
İsLanbul'daki direniş rüzgân,
kısa sürede Dıyarbakır,
Adana, Batman, Gaaantep,
Ankara. fzmir ve Hatay'daki
şubelereyayıldı. İşi
durduranlar başta 8O-9O'ı
aşmazken, bir anda sayılan
8OO'ü bufdu.
Eczacıbaşı'ndan
konterans
• ANKARA (UBA)-
Patronlar kulübü olarak
adlandınlan Türk
Sanayıcılen ve İşadamlan
Derneği (TÜSİAD) Başkanı
Bülent Eczaabaşı, "Genç
demokrasimiz ve bir sivil
toplum aktörû" konulu
konferans verecek. Türk
Demokrasi Vakfı'nca
dûzenlenen Çankaya
toplanülannın 16'ncısında
Ankara'daki davetülere
görüşlerini açıklayacak olan
Eczacıbaşı, sorulan da
. yanıtlayacak. Çankaya
toplanülannın 16'nçıs
Büyük Ankara Oteli'nde 25
haziran günü gerçekleştirilecek
Avrupa'ya
aracatazahyop
• ANKARA (ANKA)-
Türkiye'nin ihracatının çok
büyük bir bölümünü
gerçekleştirdiği Avrupa
Topluluğu ülkelerine olan
• ihracat bu yıl azalmaya
başladı. Yugoslavya'da
yaşanan iç savaşın önemb
ölçüde etken olduğu
bildirilen azalma, AT ülkeleri
için yüzde 7, EFTA ülkeleri
içinse yüzde 10 olarak
hesaplandı. Hükümet,
ihracattaki tıkanıkhğı
aşabilmek için yeni destekler
öngörüyor.
TKhte
sözteşmeye
dojjnı
• ANKARA (AA)-Türkiye
Maden İşçileri Sendikası,
Türkiye Kömür İşletmeleri
Kurumu'nda (TKİ) çahşan
29 bin üyesi adına toplu iş
sözleşmesi görüşmelerine
önümüzdeki günlerde
başlayacak. Sendika Genel
Başkanı Hüseyin Kayabaşı,
bugün yaptığı yazılı
açıklamada. kamu işveren
sendikalanndan Kamu-Sen
ile yapacaklan göriişme
öncesinde temel ilkeleri
belirlediklerini bildirdi.
Kayabaşı, toplu iş
sözleşmesinin süresini
Türk-İş Kamu
Koordinasyon Kurulu'nun
karan doğrultusunda bir yıl
olarak tespit ettiklerini,
işçilenn enflasyon nedeniyle
geçmişte oluşan kayıplann
karşılanması ve sözleşmenin
yürürlük süresi içinde
ücretlerin enflasyona karşı
korunmasını istediklenni
kaydetti.
BeşyıttzJıotele
ı(AA)-Turizm
Bakanı Abdülkadir Ateş,
"Beş yıldızlı oteller ve tatil
köylerinde, Türk yemeklerini
çok iyi yapan kadrolu aşçılar
bulundurma zorunluluğu
getireceğiz" dedi. Turizm
Bakanhğı'run teşkilat ve
görevleri hakkında yasa
tasansı, TBMM Plan ve
Bütçe Komisyonu'nda
görüşüldü. Tasannın
görüşülmesi sırasında
getirilen eleştirileri
yanıtlayan Ateş, beş yıldızh
otellerde, yabana üîkelerin
yemeklerini çok iyi yapan
aşçılar bulunduğunu ifade
etti. Abdülkadir Ateş, bu
otellerle birlikte taü'l
köylerinde de Türk
mutfağının tadını turistlere
sunacak kadrolu aşçı
bulundurma zorunluluğu
getireceklerini bildirdi.
Ekmek zammı
tarüşntası
• ANKARA (UBA)-
Buğday taban fıyatının
açıklanmasından sonra
gündeme gelen ekmek
zammı, fınncılann dilinden
düşmüyor. tzmir'de ekmek
fıyatlannınl5001ira
olmasından sonra Ankaralı
fınnalar da ekmek zammını
konuşmaya başladılar.
FAGLE
RENT A CAR
Depozitosuz kiralık otolar
346 89 85
Ankara, İstanbul, Izmir, Adana belediyelerinde grev günü henüz belli değil
Büyük kentlerde anlaşma uıııudıı
HÜSEYİN ERCİYAS
İZMİR - Dört büyük kent
belediyelerinde grev karan ah-
nırken greve gjdilmeden olum-
lu sonuç alınması umudu koru-
nuyor. Prosedürün yüriitüldü-
ğünü belirten Belediye-Iş
Sendikası yetküileri, işverenle-
Belediye-İş Sendikası'nın İs-
tanbul, Ankara, İzmir ve
Adana'daki belediyelerle bağlı
işletmelerinde çahşan işçiler
adına yürüttüğü toplu iş sözleş-
mesi görüşmeleri 17 şubatta
başladı. Görüşmeler uzlaşmaz-
hkla sonuçlandı ve sözleşmeler
resmi arabulucuya kaldı. Ta-
rin olumlu yaklaştmıyla soru- rafsızarabuluculartaraflarara-
nun kısa sürede çözülebileceği- s ı n
da anlaşma sağlayamayınca
ni söylüyor. Yasal süre içinde
anlaşma sağlanamaması duru-
grev karan alınma aşamasına
gelındi.
Belediye-İş Sendikası Genel
mayan işçilenn greve çıkışının Araşürma ve Planlama Sekre-
kaçınılmaz olduğu bildiriliyor. teri Kasım Yorulmazbaş, pro-
munda yasak kapsamında ol-
sedür gereğı grev karan alındı-
ğını anımsatarak işverenlerin
olumlu yaklaşımıyla sorunun
kısa sürede çözülmesini um-
duklannı söyledi. Toplu iş söz-
leşmesi görüşmelerinin ücretler
konusunda kılitlendiğini anım-
satan Yorulmazbaş, istemlerini
şöyle dile getirdi:
"Biz 4 kişilik bir aile için ya-
yımladığımız 4 milyon 139 bin
liralık geçim endeksini sözleş-
melerde yakalayalım diyoruz.
ye gelmesini ıstiyoruz. Ücret
taleplerimiz belediye başkanla-
nnın açıkladığı gibi değil. Net
rakamlan ele alırsak, İstanbul,
Ankara ve Adana'da bizim tek-
lifimizle işvereninki arasında
çok az fark var. İzmir'de işvere-
nin ciddi bir teklifi yok."
İzmir Anakent ve ilçe beledi-
yeleriyle İZSU ve ESHOT ge-
nel müdürlüklennde çahşan 12
bin dolayında işçi için işveren-
ler, altışar aylık dihmler halinde
Kamudaki diğer sözleşmelerde ücret artışlannı öngören bir yıl-
ücretler 3.5-4.5 milyon liraciva- hk sözleşme önerdi. İlk altı ay-
nnda. Bizde ücretlerin oseviye- hk ücretler için önce yüzde 30,
Ankara yürüyüşünün ikinci gününde İzmit'te tnola veren memuıiara diğer sendiklardan destek yağıyor.
Memur yürüyüşüne destek
DENtZTOPALOGLU
ŞAHİN
• 52 memur sendikası yöneticisi, Ankara yürü-
yüşlerinin 3. gününde İzmit'e vardı. Sendika
yöneticileri, İzmit'te işçi ve memur sendikalan
tarafından karşılandı.
- piknik yaptıktan sonra şehir
merkezinde Eğit-Sen Şubesi'-
ne kadar topluca yürüdüler.
İZMİT- Elli iki memur sen- Grevli-toplusözleşmeli sendi-
dikası yöneticisi, Ankara ka hakkı ve hükümeti toplu-
yürüyüşlerinin üçüncü gü- sözleşme görüşmelerine
nünde izmit'te işçi ve memur çağırmak amaayla 16 hazi-
sendikalan tarafından coş- randa Ankara yürüyüşüne
kuyla karşılandı. İzmit'te başlayan 52 memur sendikası
Kocaeli Sendikalar Platformu yöneticisi, 80 kilometreyi geri-
ile memur sendikalan şubeleri de bıraktı. önceki gece Gebze
ve çok sayıda işçi, yürüyüşçü girişinde çok sayıda memur
memurlan İzmit girişinde kar- tarafından karşılanan sendi-
şılayarak kumanyalar dağıtu- kaalar, gece de evlerde konuk
lar. İşçi ve memurlar hep edildi. Memurlar, yine çok sa-
birlikte Çenesuyu mevkiinde vıda memur tarafından Gebzc
Öğretmenevi önünden Gebze
çıluşına kadar topluca yürü-
yerek yolcu edildi.
Memur sendikaalan E-5
karayolu çıkışından Körfez il-
cesi girişine kadar yollanna
otobüslerle devam ettiler.
Körfez Belediyesi önünde oto-
büslerden inen memurlan,
Körfez Belediyesi memurlan
çiçeklerle karşıladılar. Karşı-
tama törenine katılan Körfez
Belediye Başkanı Hüseyin
Avni Şirin, memurlann, yürü-
yüş sonunda işçiler gibi hakla-
nnı elde edeceklerini belirte-
rek, "Belediyemizde çahşan
memurlann sıkıntılannın da
bu yürüyüşle en iyi şekilde çö-
züleceğine inanıyorum" diye
konuştu.
Memur sendikacılanna bu-
rada belediye folklor ekibince
folklor gösterisi düzenlendi;
memurlar daha sonra tzmit'e
kadar 18 kilometre yürüdüler.
İzmit girişinde Kocaeli Sendi-
kalar Platformu ile memur
sendikalan yöneticileri tara-
fından coşkuyla karşılanan
memurlara, vardiya dışı işçiler
de fabrikalan önünde topla-
narak destek verdiler. İzmit'te
işçi ve memur sendikalan ta-
rafından oluşturulan yürüyüş
için destek komitesi tarafın-
dan 30 milyar üra yardun
toplandı. Tüm Haberleş-
me ve İletişim Çahşanlan Sen-
dikası(Tüm-Haber-Sen) üyele-
ri, memurlann Ankara'ya
yürüyüşüne destek amacıyla,
Istanbul'da vizite eylemi başlat-
tı.
ardından yüzde 50 artış öneril-
di. 3 milyon 315 bin lıra ile 4
milyon 131 bin lira arasında ay-
hk brüt ücret öngören işveren
önerisi sendika tarafından ka-
bul edilmedi.
Ankara'da Anakent ve Ma-
mak, Alündağ, Çankaya, Ke-
çiören, Yenimahalle ilçe beledi-
yeleriyle ASKİ Genel Müdür-
lüğü'nde çahşan 18 bin 600
dolayında işçinin toplu iş söz-
leşmesi görüşmelerinde de an-
laşma olmadı. İşverenin üç
grupta 2 milyon 29 bin ile 2 mil-
yon 492 bin lira arasında deği-
şen net ücret önerisi sendika
tarafından kabul görmedi. Di-
ğer işyerleri için grev karan alı-
nırken yasak kapsamındaki
ASKİ işçilerinin sözleşmeleri
Yüksek Hakem Kurulu'na kal-
dı.
İstanbul'da anakent ve 19 il-
çe belediyesiyle belediyeye bağh
kuruluşlarda çahşan 32 bin,
Adana anakent ve Seyhan,
Ceyhan, Yüreğir ve Osmaniye
belediyeleriyle bağh birimlerin-
de çahşan 3 bin 250 dolayında
işçinin toplu iş sözleşmesi gö-
rüşmeleri de çıkmazda kaldı.
İstanbul Anakent Belediyesi ile
bağh işyerlerinde çahşan işçiler
için işverenin 3 milyon 508 bin
lira ile 3 milyon 808 bin lira ara-
sında değişen ücret önerisi sen-
dikaca kabul edilmedi.
Ankara belediyeleri
Anakent belediyeleri, 12 Ey-
lül'den sonra erozyona uğra-
yan işçi ücretlerini 1990 yıhnda
bağıtlanan sözleşmelerle iyi bir
düzeye getirdiklerini behrterek
daha fazla ücret artışı vereme-
yeceklerini kaydediyor. Sendi-
kanın talepleri doğrultusunda
bir işçinin ayhk mahyetinin 11
milyon lira ile 17 m«Jyon lira
arasında değiştiğini öne süren
belediye işverenleri, bunun büt-
çelere getireceği yükün kaldın-
lamayacağı görüşünü savunu-
yor.
Belediye-İş Sendikası yetkili-
leriyse, belediye başkanlannın
işçilenn 10-12 milyon lira ücret
istedikleri imajı verdiğini kay-
dederek bu yoldaki acıklamala-
nna karşı çıkıyor.
Enerji Bakanı Faralyalı, Gökova Santrali'nde son karan Bakanlar Kurulu'nun vereceğini söyledi:
Gökova, Yeniköy Santrah'nanakledilebilir
TUNCAYÖZKAN
ANKARA - Enerji Bakanı Er-
sin Faralyalı, Gökova Termik
Santralı'nın, Yeniköy Termik
Santrah'na nakledilebileceğini
söyledi. Aliağa Termik Santralı
için "O iş bitti, yeni yer için Ja-
ponlarla görüşüyoruz" diyen
Bakan Faralyalı, "Türkiye kö-
müre dayalı santrallardan vaz-
geçemez" dedi. Nükleer enerji-
nin de Türkiye'nin gündeminde
olduğunu söyleyen bakan, önü-
müzdeki hafta Kanadalılarla
nükleer santral konusunun gö-
rüşüleceğini açıkladı.
Türkiye, 1996 yıhnda ortaya
çıkacak elektrik enerjisindeki
açığını yeni yaünmlarla gider-
mek zorunda olduğunu, bunun
için projelendirilen yatınmlann
bir an önce gerçekleştirilmesine
çalışıldığını anlatan Faralyalı,
"Türkiye, kömüre dayah ter-
mik santrallardan vazgeçemez.
Çünkü 100-150 yılhk bir potan-
siyelimiz var. Bunu değerlen-
dirmek durumundayız. Ancak,
bunu yaparken çevreye en az
zaran verecek sistemleri ve yer-
leri seçeceğiz" diye konuştu.
Gökova Termik Santralı'nın
değerlendirilmesi konusunda
Çevre Bakanlığı'nın da çahş-
malar yapügını anlatan Enerji
Bakanı, bu konuda Cumhuri-
yet muhabirinin sorusuna şu
yanıtı verdi:
"Gökova Santrah'na bugüne
kadar yapılan yatınmın nasıl
değerlendirileceğı ve buraya
harcanan paralann nasıl geri
döneceği konusunda çahşmalar
yapılıyor. Bu konu Bakanlar
Kurulu'nda ele ahnacak. An-
cak, bu santrahn yakındaki
Yeniköy Santrhh'na nakledil-
mesi olabilir. Bunun ne kadara
olacağı, nasıl nakledileceği ko-
nusu tamamen teknik bir konu.
Bu konuda çalışmalanmız de-
vam ediyor, Yeniköy Termik
Santralı'nın iki ünitesi devam
ediyor. Buraya nakil olabilir
ancak, bunlann hepsine daha
sonra karar vereceğiz.
Aliağa konusu ise bitmiştir.
Bu konuda Japonlarla göriiş-
memiz devam etmektedir. Ja-
pon fırrnanın burası olmazsa
olmaz gibi bir tavn söz konusu
değildir. Uygun bir yer konu-
sunda görüşmeler devam ede-
cek. Ancak bütün bu konularla
ilgili olarak son karar Bakanlar
Kurulu'na aittir."
Türkiye'nin gündeminde
nükleer enerji konusunun
öncmli bir gündem maddesi
olarak durduğunu anlatan
Enerji Bakanı Faralyalı, şunlan
dile getirdi:
"Dünyada bir sistem var,
odundan kömüre, kömürden
doğalgaza, doğalgazdan nükle-
er enerjiye ve hidrojen enerjisi-
ne doğru. Biz kömürdeyiz
bundan sonra nükleer enerjiye
kapılanmızı kapatamayız.
Dünya da bunu yaygın olarak
kullanıyor. Çernobil'den sonra
biraz durdu bu, ama gelişiyor.
Şimdi biz TEK bünyesindeki
Nükleer Enerji Dairesi'ni ve
burada yapılan çalışmalan can-
landıracağız. Santrallarda bi-
zim için en önemli kıstaslardan
birisi de doğaya en ez zarar ve-
recek uygun yerleri seçmek ola-
cak. Daha önceki çahşmalarda
Sinop ve Silifke, nükleer enerji
santrallan için uygun bulun-
muş. Ancak, biz bunlan yeni-
den değerlendireceğiz. Buralara
bir kısım harcamalar da yapıl-
mış, ama yeniden ele alacağız."
Türkiye'de nükleer enerji
santralı yapmak için Arjantin'-
ın ginşımleri olduğunu ancak,
bunun yeterli bulunmadığıru
anlatan Faralyah, önümüzdeki
hafta içinde Kanadah yetkili-
lcrle nükleer santral yapımı
konusunda görüşmeler yapıla-
cağını bildirdi. Faralyalı, Ka-
nadah heyetin önümüzdeki
hafta içinde Ankara'ya gelece-
ğini ve bakanhk yetkilileriyle
görüşeceklerini söyledi.
Otoıııotivde yabancı senııayeııiıı adı var
Ekonomi Servisi - Dünyanın
ünlü otomotiv markalan, Tür-
kiye pazannda Türk sermayesi-
ni kullanarak mücadele veri-
yor. Otomotiv sektöründe
üretim yapan 16 ana fırmanın
sermayelerinin toplamı 1 tril-
yon 543 milyar liraya ulaşırken
yabana lisansörlerin payı 402.1
milyar hra ile yüzde 28'lerde ka-
hyor.
Türkiye'de sadece General
Motors Izmir Torbah'da Opel
otomobil üreten şirketinin 18
milyar lirahk sermayesini tü-
müyle karşılarken İstanbul'da
otobüş üreten 64 milyar hra ser-
mayeh Mercedes Benz, yüzde
62.24'le çoğunluk hisseye sahip
ikinci yabana fırma oldu. Bu
yıl Japon Toyota ve Mitsui'nin
ortaklığı ile kurulan ve 2 yıl
sonra üretime geçecek olan To-
yotasa da dahil diğer 15 fırma-
nın tümünde yerli sermaye his-
selerin yandan fazlasını elde
tutuyor.
Otomotiv sektöründeki 2 bü-
yük yerli fırma, üretimdeki di-
ğer 14 fırmanın toplamına ya-
kın sermaye, üretim kapasitesi
ve ciroya sahip bulunuyor. İtal-
yan Fiat lisansıyla otomobil
üretmesine karşın hsansör şir-
ketinkı yerine yerli isim kulla-
nan tek kuruluş durumundaki
Tofaş, 400 milyar liraya ulaşan
sermayesi ile ilk sırada yer alı-
yor. Otomotiv Sanayii Çalışma
Grubu'nun raporuna göre
Fransız Renault'nun lisansını
kullanan Oyak Renault 305
milyarhk sermaye ile onu izh-
yor. Bu yıl 16 ana üretici fırma
toplam 445 bin 600 araçlık ka-
pasiteye ulaşırken 260 bin adet-
lık üretim nacrv'y's otomobil
ilk sırada yer aldı. Traktör 66
oroMonv
ı m uraoıAOS
BMC
Chrysler
General Motors
Karsan
Mercedes Benz
MAN
Otokar
Otosan
Otoyol
Oyak Renaııft
TOE
Tofaş
Türk Traktör
Uzel
Ugt Tabloda üretjmini
SEKTÖRÜNDE
ı tanH
1966
1966
1964
1990
1966
1968
1967
1963
1959
1967
1971
1955
19.*1
1954
1962
TjlUUt* İMUİf
Skoda-lsuzu
Leyland-Volvo
Chrysler Int.
GM Opel
Peugeot
Mercedes Benz
MAN
Magirus Deutz
Ford
Iveco-Fiat
Renault
Int.Harvester
Fiat
Fiat
Massey Ferguson
ŞtRKETLERİN BİLANCOSü
(•RprTl) «•"
7
48.8
27
18
15
64
288.5
20
65.5
42
305
78
400
90
40
sûrdûren ana şırketlere yer verilmıştir
Bı
tma ka
uy* (%) Qk
20
7.83
0
100
0
62.24
0.4
0
30
27
44
0.103
41.5
8.33
0
7.5
20
9
10
7
7.2
8
3.8
64.4
10.2
100
16
120
22.5
25
(•••H> İ N
363.3
1.274.5
428.8
338.4
320.5
856.1
201
307.9
986.4
398.7
2.742.4
17.7
3.276.2
523.8
389.2
bin 500, kamyon da 50 bin
adetlik kapasite ile onun ardın-
dan sıralandı. 120 bin kapasitcli
Tofaş ile 100 bin kapasiteli
Oyak Renault, pastadan yanya
yakın pay alıyor. Otomotiv sek-
törünün son 5 yılda 10 katına
çıkan yılhk cirosunun yansını
da otomobil ü;.ten bu iki bü-
yük fırma elde ediyor. Geçen yıl
16 fırmanın cirolan toplamı 12
trilyon 425 milyar liraya ulaşır-
ken bundan Tofaş 3 trilyon 276
milyar, Renault da 2 tnlyon 742
milyar lira pay aldı. Bu iki fır-
mayı geçen yıl büyük bir rek-
lam kampanyası ile hamle
yapan otobüs, kamyon, çekici.
kamvonet. mınibüs ve midibüs
üreucisi BMC 1 trilyon 274mil-
yar liralık ciro ile izledı.
Otomotiv Sanayicileri Der-
neği (OSD) Genel Sekreteri
Ercan Tezel, otomotivde dün-
yanın önde gelen üreticilerinın
sermaye katıhmı için büyük
üretim kapasıtesıne sahip tesis-
leri tercih ettiklerini söyledi ve
"Geçmişte Türk otomotiv sek-
töründe yabana lisansörlerin
sermaye payı daha düşüktü.
Sektörde otomotiv sektörünün
pavı son yıllarda artmaya baş-
ladı" dedi. Yabancı firmalann
İspanya örneğinde olduğu gibi
yılda 100 bin-300 bin gibi bü-
yük kapasitelere sahip yatınm-
lara öncelik verdiklerini ve
bunlardan daha yüksek pay al-
dıklannı anlatan Ercan Tezel.
"Pazar ve buna bağh üretim ka-
pasiteleri yükseldikçe yerü fir-
malann sermaye gücü bunu
karşılayamamaya başlar. Bu
durumda hsansör fırmanın ser-
maye desteği artar" dedi. Tezei,
ithal otomobilierde ikinci el pi-
yasanın oluşmaması, bu neden-
lc talcbin düşmesi karşısında da
yabancı markalann o ülkede
üretim yoluna gittiklerini sö?le-
rincekledı.
IŞ DUNYASENDAN
Dr. ALİNAİL KUBAU
"Yeni Laissez Faipe'caik
ve Türkiye
Chicago Üniversitesi'nde, duayenliğini Profesör Milton
Friedman'ın yaptığı, bir grup iktisatçının ortaya attığı "libe-
ral" bir düşünce sistemi 80'li yıllarda hemen tüm dünya
ülkelerinde ekonomi yönetimine hâkim olmuştu. Bu dü-
şünce sistemi devletin mali politikalartnın konjonktür dal-
galanmalarını hafifletecek yerde şiddetlendireceğini
savunmakta idi. Bunun doğal sonucu ise devletin ekono-
miye müdahalesinin durdurulması, ekonominin piyasa
kurallarına terk edilmesi idi. Gerçekten de sanayileşmiş
ülkelerde 70'li yıllarda iktidarı ellerinde tutan politikactlar
peş peşe gelen petrol şoklarının yarattığı maliyet enflas-
yonları karşısında hangi ekonomikpolitikalannı uygulaya-
caklarını kararlaştıramaz iken hiçbir politika uygulama-
mayı öneren Chicago nun "laissez faire "ci yaklaşımına
bir can simidi gibi sarılmışlardı.
80li yıllarda dünyayı etkisine alan bu düşünce modeli
bütün dünyaya özelleştirme ve serbestleştirme (deregula-
tion) uygulamaları ile dalga dalga yayıldı. O yıllarda Türki-
ye de bu gelişmeden büyük oranda etkileniyor ve ekono-
misini köklü bir yeniden yapılanmaya tabi tutuyordu. 80'li
yıllarda uygulanan ekonomik modelın en koyu eleştiricile-
rj dahi sanırım kabul edeceklerdir ki bu dönem ondan
önceki yıllarda hayal dahi edilemeyecek çok köklü yapısal
değişikliklerle Türkiye'nin içinde yaşadığı çağa uyum sağ-
lamak için büyük mesafeler aldığı bir dönemdir.
Ancak bu uygulama Türkiye'de ciddi rahatsızlıklar da
doğurmakta idi. Sanayi kesimi uygulamalarla ilgili şikâ-
yetlerini çok şiddetle dile getirmekle birlikte modelin ken-
disini eleştirmekten itina ile kaçınıyorlardı. Ege Bölgesi
Sanayi Odası'nın odönemdeki yöneticilerinden biri, hisle-
rini, "Model çok güzel, ama kardeşim heykeltıraşlar hey-
keli rezil ediyorlar!" sözleri ile ifade ediyordu.
Modelin kendisi ile ilgili eleştirileri Türkiye'de ağırlıklı
olarak işçi sımfının, sabit gelirlerinin ve tarım kesiminin
temsilcileri dile getiriyorlardı. Bu da yadırganmamalıydı;
çünkü 80'li yıllarda gelir dağılımı, faiz, rant ve kâr sahiple-
rinin lehine büyük oranda bozuluyor, kaybedenler ise ta-
rım ve ücret gelirlileri oluyordu.
"Yeni laissez faire'cilikle ilgili eleştiriler Batı dunyasın-
da, ancak Körfez savaşının öncesinde başlayıp savaşla
şiddetlenen ekonomik durgunlukla birlikte duyulur hale
gelmeye başladı. Ortaya konulan eleştirileri bilimsel bir
temele en etkili ve inandırıcı bir biçimde kanımca Ame-
rika'nın en önde gelen iktisatçılarından biri olan John
Kenneth Galbraith 1992 yılında yayımianan "Doygunluk
Kültürü" (The Culture Of Contentment) adlı eseri ile oturt-
tu.
80'li yılların ekonomi politikalarına damgasını vuran Fri-
edmancı uygulamayı ve düşünce sistemini Galbraith ile
birlikte eleştirenlerin görüşleri şöyle:
Ekonomik ve sosyal programların piyasa güçlerine terk
edilmesi birçok sosyal hizmetin alt gelir grupianna ulaş-
masını engelledı Eğitim, sağlık gibi hizmetler devleteli ile
verilirken tercihlerini demokratik sistem içinde "bir kişi =
bir oy" prensibi ile belirten bireyler, hizmetler özel kesim
ve piyasa ekonomisi yolu ile sağlanırken tercihlerini "bir
lira = biroy" prensibi ile belirtebilmektedirler. Bu prensip
hizmetin harcama gücü yüksek gelir gruplan lehine sunul-
fnası sonucunu doğurmaktadır. Yani ekonomide doygun
olmayanların tercihleri "bir oy" ile temsil edilirken harca-
ma gücü yüksek "doygunlar"ın tercihleri birden fazla oyla
sisteme girmektedir. Böyle bir sistemde ihtiyaçiarını para-
ları ile piyasadan sağlayan "doygunlar" devletin sağlaya-
cağı sosyal programların zayıflamasına etken olabilmek-
tedirler. Sonuç gelir gruplan ve etnik gruplar arasında
ciddi uçurumların doğması olmaktadır. Nitekim ABD'de
80'li yıllarda fakirlik düzeyinin altında kalan ailelerin nüfu-
sa oranı ciddi biçimde artarak %15 civannda bir orana
ulaşmıştır. Los Angeles'ta başlayan olayların böylesine
büyük ve yaygın bir şiddet dalgası halinde tüm büyük şe-
hirlere ulaşması sadece bir yargı haksızlığına doğan infia-
lın çok ötesindedir. 80'li yıllarm popüler ekonomi politikası
olan bu "neo-laissez faire'cilik bir "doygunlar politikası"-
na dönüşmüştür. Bu politika tekrar gözden geçirilmelidir.
"Yeni laissez fairez'ciliğin Batı'daki eleştirileri böyle.
Kanımca önemli olan artık bu eleştirilerin literatür sınırla-
rının dışına taşıp ABD politik arenasında tartışılıyor olma-
sıdır. Özellikle Bush yönetiminin sosyal ve ekonomik poli-
tikalarını yukarıdan aşağıya yeniden irdelemek üzere en
üst seviyede çalışma gruplan oluşturmuş olması "yeni la-
issez faire"ciliğin Batı'dabelkide terk edilmek üzere oldu-
ğunun bir işareti olarak kabul edilmektedir.
Konuya Türkiye açısından bakarak birtakım acele so-
nuçlar çıkartılmamalıdır. Türkiye'nin ekonomisini libere
etmede ve özelleştirmede alacağı daha önemli mesafeler
vardır. Ancak bu mesafeler alınırken henüz tüm kurumları
ile işler hale gelmiş olmayan piyasalarımızın özellikle
sosyal içerikli sorunlarımıza çözümler bulabileceğini bek-
lemek de çok yanlış olur. Batı'nın "doygunlar ülkeleri"nde
dahi ciddi aksamalar, sıkmtılar ve huzursuzluklarlasonuç-
lanan bu "doygunlar politikası" ülkemizde uygulanırken
en azından sosyal içeriği bakımından çok ciddi bir biçimde
yeniden şekillendirilmelidir.
21'inci yüzyılın yazgılarını en iyi okuyabilen devlet
adamları hiç şüphe yok ki"yeni laissez faire "cilikteki bu
köklü değişiklikleri fark edebilenler olacaktır.
TUSIAD kimlik
arayışmda ım?
Ekonomi Servisi - TL'SİAD'ın
konfederasyonlaşma düjüncesi.
işveren cephesinde "TUSÎAD
venı bir kimlik mi anyor?" tartış-
masına yol açtı.Anadolulu işa-
damlan derneklerinden TÜ-
SİAD'ın konfederasyonlaşma
düşüncesine destek geîirken. fs-
tanbullu kimi işadamlan TÜ-
SİAD'm bu türden birgçnışleme
düşüncesine sıcak bakmadıklan-
nı belirttiler.
Kısa adı TÜSİAD>olan Türk
Sanavici ve İşadamlan DerneğT-
nın bugun vapacağı Yüksek İsti-
şarc Kurulu Toplantısı'nda kon-
federasvonlaşabilmek icin tüzük
değışıklıği konusunda karar ala-
aıeını acıklamasının ardından ı^
dünyasında TÜSİAD'ın bu gin-
şimi ile ilgili yoğun tartışmalar
yaşanıyor. Ege. Adana, Bursa
Kocaeli. Antarya. Mersin ve
Konya Sanayici ve İşadamlan
Dernekleri TÜSİADın bir çatı
kuruluş olarak konfederasyon-
laşmaya taraftar olduklannı ve
bu nedenlc tünik değışıkliğıni
desteklediklerini açıkladılar
Anadolulu işadamlan demekk--
nnin başkanlan ve temsılcilen
"TÜSİAD ile dığer sıınayia ve
işadamlan demeklennın ortak
çalışmalannın ülke ekonomisi
olnıavı kolav-
laşüracağıru" vurguluyorlar.
Ülke ekonomisiyle ilgüi kararlar-
da sadece TÜSİAD'ın yaklaşım-
lannın ve çabalannın yeterli
olmadığını belirten Anadolulu
işadamlan.konfederasyonlaş-
ma>la ekonomiyi Ugilendiren
kararlarda daha etkin roller üst-
lenilebileceğinı kaydettıler.
Öte vandan. isimlerinin yayın-
lanmasını ıstemeyen baa işa-
damlan ise TÜSİAD"ın konfe-
derasyonlaşma yönündeki
düşüncesının bu örgütün bekle-
nıldıği gibi etkinliğini arürmaya-
cağını savundular. Bu işadamlan
konfederasyonlaşmayla TÜ-
SİAD'ın geleneksel yapısırun
değişeceğini ifade etü'ler.
İşdünvasının.önde gelen
ısimlcnnden hn de TÜSİAD"ın
bir "/.engınler klübü" olduğunu
behnerek. "TÜSİAD acaba
kimlik arayışında mı'?Gelencksel
yapısıyla birzenginler klübü iken
halk klübü olma peşinde mi?
Zcngııılığın a>ıp sayıldığı bir dö-
ncmde zengınler klübü olmaktan
vazgccmemiş hr TÜSİAD. her-
kesın senmayeye kapılannı ardı-
na kadar actığı bir dönemdc
neden biıvle bir değişiklığe gerek
duvduğunu ankımak gerçekten
/oı'dalı.