Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Sahibi: Cumhuriyrt Matbaacıhk ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına
Bcria Nadi • Genel Yayın Yönetmenı: Özgea Acar • Genel Yayın
Koordınalörü Hikmel Çttinkıya • Yazı Işlerı Mıldürleri: Füsun OzbUgn
(Sorumlu), Cdal Başlangıç • Yazı tşleri Müdür Yardıması: Sattm Alpaslın
• Sayfa OUzenı Yönetmenı: Ali Aear • Adana Temsılcısı:
lç Politika: Mebme» Tezkan. tstanbul Haberleri: Şenay Kalkan, Dış Haberler Ergun Balcı,
Kültür: Mörşit Balabanblar, MakaJeler: Sami Karaören, Spor: Abdölkadir Yücelman, Düzeltme:
Abdullah Yancı • Koordınatör: Ahmet Koralsan • Malı lşler: Erol Erkul • Muhasebe:
Bölcat Yener • Bütçe-Planlama: Sevgi Osmanbeşeoglu • Idare: Huscyin Güfcr • Işletme:
Önder Çclik • Bilgi-lşlem: Nail lnal • Personel: Sevgi Bostaneıoglu
Bıcam vr Yaym: Cumhuriyd Mubuobk vt Gazctecilık TA-Ş. TUrkoojı Cad. J9/41 Cıfalojlu
34334 Isc PK- 246 Isunbul. T<± 312 03 03 (20 lul). Tda: 22246, Fu: (I) 526 60 72 • Barotar
Alkın: Zıy» GSkalp Blv lnblap S No. 19/4,TO:433 11 41-47, TOOL: 42344, Fu: (4) 133 03 65
• Umlr. H Zıy> Blv. 1332 & 2/3. Tei; 13 12 3u, Tcta: 52339, Fu: (51) 19 53 60 • M « E
InönO Cad 119 S. No- 1 Kıt 1, Td 19 37 52 (4 hM), TMou 62155, Fu: (71) 19 25 7»
TAKVİM: 1 HAZİRAN1992 îmsak:3.32 Güneş: 5.27 öğle: 13.06 İkindi: 17.05 Akşam: 20.35 Yatsı: 22.22
Adamo
İstanbul'da
• Istanbul Haber Servis -
Galatasaray Lisesı'nin
düzenledığı "Adamo
İstanbul'da" konseri önceki
gece Hilton Göstcri
Merkezi'nde gerçekleşti.
Galatasaray Lisesi'nin
Ortaköy bölümünûn
onanmı için gereken parayı
sağlamak amacıyla
düzenlenen konser büyük ilgi
gördü. Adamo'nun,
nakaratlanru Türkçe
seslendirdiği "Karlar Dûşer"
Ue tamamını Türkçe
söylediği "Her Yerde Kar
Var" en çok alkış alan
şarkılar oldu. Kültür Bakanı
Fikri Sağların da kauldığı
gecenin fınalinde, Adamo,
"Her Yerde Kar Var" adİJ
şarkısını Ajda Pekkan, Sezen
Cumhur Onal, Akrep Nalan
ve Banş Manço'yla birlikte
seslendırdı. 26 yıl sonra
yenıden İstanbul'a gelen
Adamo, sahnede kaldığı iki
saat boyunca geceye
katılanlara nostaljik saatler
yaşattı.{Fotoğraf:
MUHARREMAYDIN)
Tupizm güzeli
Amerikalı Love
• ANTALYA (AA) - Side'de
yapılan Uluslararası Turizm
Güzellik Yanşması'nda
birinciliği ABD'li güzel
Renee Love kazandı.
Dünyarun çeşitli ülkelerinde
23 yıldır düzenlenen ve bu yıl
Türkiye'de ilk kez yapılan
Uluslararası Turizm
Gûzellik Yanşması'nda
ikincilik kazanan
Finlandiyah Petra Von
Hellens, aynı zamanda 'yılın
güzeh" olurken üçüncü olan
Ftalya güzeli Rafaella
Esposito da bunun yanı sıra
'mankenlermankeni' seçildi.
108.yıl
• tstanbul Haber Servisi -
İstanbul Erkek Lisesi'nin
108. kuruluş.yılı, eski ve yeni
mezunlann katıldığı •
geleneksel" Aşure Günü" ile
kutlandı. İstanbul Lisesi
olarak adı değiştirilen
İstanbul Erkek Lisesi'nin
kuruluş yılı kutlamalannda,
okulun 1954-55 öğretim yıh
mezunlanndan İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı
Nurettin Sözen bir konuşma
yapü. İ LHOTun ve yabancı
halkoyunlan ekiplerinin
gösterileri, Kent
Orkestrası'nın konserinin
ardından "Yağmalanan
Anadolu Uygarhklan"
fotoğraf sergisı veTürk Halk
Giysılen sergisi açıldı.
İstanbul Lisesi'nin 108.
kuruluş yılı etkinlikleri 5
hazirana dek sürecek.
İstanbul'da 144
AIDS'li vap
•İSTANBUL (AA)-
Istanbul'da bu yılbaşına
kadar belirlenen AIDS'li
hasta sayısının 144 olduğu
bildirildi.ÇapaTıp
Fakültesi'nde, eliza testi
uygulanan 17 bin 415 kişjden
144 tanesinde A1DS virüsü
bulunduğu, bunlardan bir
kısmının geçen zaman içinde
öldüğü, yaşayan hastalann
büyük bir bölümünün de
kontrol altında tutulduğu
öğrenildi.
Mimar Sinan'a yaraşır amt-kitapKültür Servisi - Fotoğraf sa-
natçısı Ara Güler'in "Mimar
Sinan" adlı kitabı Arthaud Ya-
yınevi'nden Fransa'da yayım-
landı. Kitapta Ara Güler'in
çektiğı Mimar Sinan'ın çeşitli
yapıtlannın fotoğraflan, John
Freely'nin yazdığı metin ve
Agusto Romano Burelli'nin çi-
zimleriyle yer alıyor.
Ara Güler, yıllardır Mimar
Sinan'ın yapıüannı çektiğini
ama kitap haline dönüştürmeyi
düşünmediğini, bu kitap için de
4 yıl çalışarak, on bine yakın dia
çektiğini söylüyor. Mimar Si-
nan kitabı dolayısıyla Kültür
Bakanı Fikri Sağlar ve bakan-
lık yetkililerinin isteği üzerine,
büyük boyutlarda bastınlan fo-
toğraflarla İspanya'nın Sevilla
kentinde gerçekleştirilen Expo
92 Fuan'nda bir sergi açıldı.
Amacının bir gösteri nitelı-
ğinde sergi açmak olduğunu
belirten Ara Güler, tasarladığı
gibi bir sergi açmak için öneri
getireceğine değinip projesini
şöyle açıkbyor
"Ben, asıl gösteri niteliginde
bir sergi açmak istiyorum. öne-
ri getireceğim, yaparlarsa çok
güzel olur. Çünkü Mimar Si-
nan'ı bir yere toplayıp da sıkış-
tıramazsın. Mimar Sinan kendi
espasının içinde olmahdır. Ta-
biatın içinde varolan bir şeydir
mimari. Sergının adı 'Sinan Si-
nan İçinde' olmalı. Yalnız, her
fotoğraf 5m x 8m olmak kay-
dıyla bir sergi hazırlayacaksın.
Bunu Sinan'ın içinde, Süleyma-
rüye'nin içinde açacaksın. Bir
de o devrin müziğıni yazan bir
kompozıtör bunun fon müziği-
ni yapacak. Aydınlatması da
özel olmalı. İnsanlar hangi tab-
lonun önüne gelirse, o tablo
aydınlanacak, sen hep karanb-
ğın içinde gezeceksin. öyle olur
sergi. Ben bir Renoir seyretmek
istersem, bir tek Renoir seyret-
mek isterim. Onu görmem için
de yüz metre yürümem gerek
karanlıkta. Bir atmosferin için-
de olmabdır sergi. Bir anlam
taşımah. Dört tane çerçeveye
fotoğraf koyup asınca sergi ol-
maz. Zavallı zavallı galeriler
açıbyor; bu tür galeriler 1900'-
lerin sonunda bitti. Benim ser-
gim öyle sergi obnaz. Bu yüz-
den hiç fotoğraf sergisi açma-
Ara Güler, ustanın aşkınagökkuşağındangeçti
Ara Gûler. Dünya, Sinan'ı bu
kitapla tanıyacak
dım. Hep başkalan benim
sergimı açtı. Sergi, bir dünya
yaratmak ışidir; onun için sergj
salonlan değişmelidir Türkiye'-
de."
"Bu kitapla dünya Mimar Si-
nan'ı tanıyacak" diyen Ara
Güler, "Şimdi, kitlelere böyle-
ükle vanbr" görüşüyle ekbyor:
"Bir cami, bir ev, bir tramvay
yapılıyorsa, halk için yapılır.
Halkın bunu bibnesi gerek.
Halk o kitabın farkına varma-
mışsa, mühim olmaz, dağıtımı
gerçekleşmez. Bu kitabın şansı
ondan ileri geüyor. Büyük bir
vayınevi, beş dilde basacak.
Once Fransızca, bir ay sonra da
Ingiltere'de lngilizce. Ingilizce
basılması ABD, Ingiltere, Ja-
ponya, Hindistan, Yeni Zelan-
da, Avustralya; o kadar yere
dağıbr demek. Şimdi biz bir ki-
tap basarsak, 20 kişi bakıyor,
birbirimize gösteriyoruz. Hiç-
bir şey olmuyor. Halbuki, kitle-
lere inmeb. Türkiye bundan
dolayı tanınmamıştır. Kitap ol-
sun, şarkı olsun, fîlm olsun
uluslararası üslûbu obnayınca
kitlelere erişemez."
ABtDtNDİNO
PARİS - Az mı çekildi Süley-
maniye'nin içten, dıştan fotoğ-
raflan!
Bir zamanlar (1939'larda ol-
malı), İlhan Arakon'la birlikte
o sevdaya kapıldık, uğraşıp
durduk. Gel gör ki, koca cami,
gününe, saatine, saniyesine gö-
re baştan aşağı kılık değiştiri-
yor, hele kimi gün alcaktan
geçen bulutlann hızı ile başını
alıp gidiyordu başka taraflara...
Işık sorunu.
Ara Güler'in nasıl fotoğraf
çektiğini bibr misiniz? Kendin-
den geçer, anlaşıhnaz birtakım
sözcükler homurdanır, yerin-
den fırlar, koşar, derken dona-
kalır, tüm dikkat kesilir, cami-
nin kubbesinde iki üç saniyelik
bir pınltıyı kaçırmamak için sa-
atlarce -belki günlerce- kamera
elde nöbet tutar.
Aslında, her büyük fotoğraf-
çı bir avadır. düşlediği imgeyi
yakalamak uğnına pusu kurup
tetikte bekler.
Koskoca güzebm Süleyma-
niye'yı küçücük bir kutuya sığ-
dırmaya kalkışmak, fotoğraf
kâğıdına yatırmak olacak şey
mi? Değil, ama Ara Güler'in Si-
nan kitabı bunun imkânsız
olmadığını kanıtbyor.
Ara Güler'in hüneri, -bana
kalırsa- Sinan'ın taş ürünlerini
canlı yaraüklar olarak görmesi
ve yansıtması. Sevgi ve saygı ile
dolu bir bakış. Kitabın koca
sayfalannı çevirdikçe, gizli ka-
pılardan geçip birdenbire bilin-
medik bir Sinan'la karşı karşıya
kalıyoruz, bambaşka bir Si-
nan'la. Fotoğraftan fotoğrafa
Ara Güler'in aradığı şey, saru-
nm taş duvarlann, kemerlerin,
kubbelerin ötesinde, Sinan de-
nen mucizenin özünü bulmak.
Bu konuda az mı yazıldı cızil-
di? Sonu gebnez bir araştırma
ve tarüşma konusudur bu. Ba-
na kalırsa, Sinan, Balkanlar'-
dan Arabistan'a, Karadeniz'-
den Akdeniz'e yayılan Osmanb
Ortak Pazan'nın seferber ettiği
güçlerle birlikte, yeni mimari
çözümlere, yeni yapısal kav-
ramlara erişen bir deha.
mesi. Bambaşka duygu ve
düşüncelerle yüklü yapılar...
Siyasal yayıbşın gereği obna-
b, korkusuzca dışa açıbşla bir-
likte artık cesur ve yabn bir
olgunluğa erişmişti Türk mi-
marisi.
Ta Bursa'da başlayan bir
arayış, Sinan tarafından tekrar
tekrar ele abnmış, çeşitli dene-
melerle sonuçlandınhruş, hele
Sebmiye Camii'nde eşsiz bir ol-
gunluğa eriştirilmişti. İlk Os-
manb kubbecıklerinden Selimi-
ye kubbesine kadar -yoklaya
yoklaya, düşüne düşüne- bulu-
nan kubbe, yanm kubbe, vb.
çözümleri, hani nerdeyse biyo-
lojik hücrelerin basitten karma-
şıklığa ulaşması gibi bir şey...
Kuşaktan kuşağa bir arayış, bir
bilmecenin çözümü.
Bu konuda Doğan Kuban'-
ın, Metin Sözen'in kitaplan çok
ilgınç düşünceler taşıyor, Si-
nan'ı anlamada önemli adımlar
atıbyor son yıllarda.
Sinan kitabına döneoek olur-
sak, Ara Güler'in fotoğraflan-
na eşbk eden iki yaaya değın-
mek isü'yorum kısaca: John
w
_i
__ ^ ^ m ^ ^ m m m m ^ ^ ^ ^ — ^ — m m — ^ m . ^ Freely'nin önsöz niteliğinde,
Hbette ki tek başına başarmamıştı bunu Sinan. İmecesine taş ustalan başta, ber kokian hüner
d e r b t
°
pl
}L
y
l
az
f
l]
^
a
^
b e n c e
,
b i
-
~* _ ^ r _-* "~* -*—' iın e n
dogrularla bıbnen yanbş-
lan ıçeriyor. Kitabın son bölü-
münde ise İtalyan araştırmaası
Augusto Romano Burelb'nin
çok ilgjnç düşünceleri ve plan-
lan yer alıyor. Belb kı, Burelb,
Sinan'ı gerçekten anlama ve yo-
rumlama coşkusu içinde, Os-
manb mimarisinın teknik öz-
günlüğünü, farklılığmı kavra-
mış bir kişi. Bununla beraber,
paylaştığım ve paylaşmadığım
varsayımlara başka bir yazıda
değınmek isterim fırsat düşer-
se...
Ara Güler, renkli fotoğraf
çekmeyi hiç sevmez. Sinan uğ-
runa renge girmeye razı oldu bu
sefer ve böylece, sözcüklerin
ötesinde bir güçle Sinan'ı can-
landırmış bulundu bu kitapta.
Ara, renk ustasıyrruş meğer.
Başta Ara'yı, aynı zamanda
yayıncı Didier Millet ile Art-
haud'yu kutlamak lazım, Si-
nan'a yaraşır koca bir arut-
kitap veriyorlar bize...
sahipleri katıbnıştı. Bu seferberliğe girişenlerin kimliği, Sinan'ınkinden farksız.
Savaşla banşın karmaşası
içinde -fırsat bu fırsat- Anadolu
insanının, ustalannın ışığa ve
yeni dengelere hasretini somut-
laştınyordu Sinan. Umut dün-
yası! Elbette ki, tek başına ba-
Şarmamıştı bunu. Sinan'ın
imecesine taş ustalan başta, her
koldan hüner sahiplen katıl-
mıştı. Bu seferberbğe ginşenle-
nn kimliği, Sinan'ın kimlığın-
den farksız: İstanbul'da ya da
Edirne'de doruğa erişen teknik
bulgulann kökeni Anadolu
halkında, imparatorluğun çe-
şitli bölgelerinden gelme usta-
larda. Şu zavalb 20. yüzyılda
bile, öyle köylü evleri gördüm
kı Orta Anadolu'da, Venedik
saraylan kadar şaşırücı incebk-
lerle donatılmış.
Nasıl olmasın ki! Bu bölge,
yüzyıllardan beri taş sanatıru
sürdürenlerin yatağı. Taş şairle-
ri. 1940'larda, Ağırnas köyün-
de, (Nıyazi Ağırnasb ile) geçir-
diğim birkaç gün, unutulmaz
bir ders obnuştur benim ıçın.
Mimar Sinan'ın köyünde anla-
dım ki, ekmekçi ustasına ha-
mur neyse, taşçı ustasına taş,
öylesine uysal bir nesne!
Sinan'ı yetiştiren Ağırnas kö-
yünde tanıdığım insanlar, (bu
arada Sinan'ın ailesmden ol-
duklannı söyleyenler), ufak te-
fek işlerle uğraşıp gecinıyorlar-
dı. Oysa, 16. yüzyılda bambaş-
ka rüzgarlatesmişti Ağırnasta,
Kayseri'de, tüm memlekette. O
devrin gaddariıklannı, bitmez
tükenmez savaşlannı, reayaya
çekürilen eziyeti göz ardı etmi-
yorum, ama imparatorluğun
sınıfsal devingenliği içinde sa-
natçı ile çağ arasında verimli ve
anlamlı bir bağ kurulabilmişti.
Sorulması gerek: Kanuni mi
Sinan'dan faydalanmış, haşme-
tine hızmet ettırmışti, yoksa
Sinan mı padişahın haşmetin-
den faydalanıp düşlediği ışığı
getirmişti yapı sanatına? Aslın-
da, ikisi birden mi?
Amaçla sonuç arasında çebş-
kiler, şaşırtmacalar bunca bol
ki sanat tarihinde! Evet, Süley-
maniye'nin yamacına kendi
mezannı kondumıakla. eserine
imzasını atmış bulundu Sinan.
Olacak şey değil ya, Süleyma-
niye"ye Sinanıye adını veımek
yersiz olmazdı aslında!
Hem Sinan'a: "Ser mimaranı
cihan ve mühendisaru devran"
unvanını yakıştırmak, padişa-
hın iznı olmadan düşünülebilir
mi?
Sinan'ın getirdiği yenilik ne?
Her şeyden önce Selçuk ve Bi-
zans estetiğinden kopup yeni
bir çağ yaratması, Ortaçağ'ı
tam olarak aşması, kendi içine
dönük kapalı bir mimariden
dünyaya açık bir mimariye geç-
Avrupa
9
da afet boyutunda kurakhk
• Batı Avrupa görülme-
miş bir kuraklık geçiri-
yor. Ingiltere'de 1745'ten
bu yana bu kadar şiddet-
li kuraklık yaşanmamış.
Fransa'da su tasarrufu
çağnsı yapılıyor.
EDİPEMtLÖYMEN
LONDRA - Veüaht Prens
Charles tam "Susuzluk, meteo-
rolojik faktörler kadar insan-
lann mevcut su kaynaklannı
gelişi güzel kullanmasından da
kaynaklanmaktadır" derken
gök gürledi ve yağmur yağma-
ya başladı. Konuşmasını açı-
khavada büyük bir çadırda ya-
pan Prens Charles'ın yüzün-
den, "Şu işe bak" gibilerden bir
tebessüm geçti. Konuşmasına
devam etti: "Çevre-insan ilişki-
sinin iyi kurulması ve işlemesı.
doğal kaynaklann israf ediune-
mesıne bağlıdır" derken bir gök
gürlemesi daha... Prens Char
les, gözlerini şöyle bir yukan
kaldınp, her zamanki esprisi ile
"Bu yağmurda da kurakbktan
söz etmek bayağı tuhaf' diye
söylendi.
Batı Avrupa'nın baü kuşağı,
görülmemiş bir kuraklık geçiri-
yor. Kurakhğa ek olarak, bir de
su kaynaklannın dibinin gö-
rünmesi de ayn bir korku nede-
ni. Meteorologlara göre bu gi-
dişle, kuraklığın sonbahara ka-
dar "afet" boyutuna ulaşması
kaçınılmaz. Ingiltere'nin gü-
neydoğu bölgeleri, Fransa'nın
Sualtı turizmi
foklan korkutuyor
HAKANKARA
Ingiltere Veliaht Prensi Charles, nehirierden aşuı su kullanıklığını, suyun har vurup harman savrulduğunu söyledi. (Independent)
kuzeybaü, merkez ve Akdeniz
kıyılan, İspanya'nın hemen he-
men her tarafı, ama en çok da
merkezdeki yayla bölgeleri ku-
rakhk bölgeleri. İngiltere'de
meteoroloji kayıtlannın tutul-
maya başlandığı 1745'ten bu
yana bu kadar şiddette ku-
rakhk yaşanmamış. Konu,
basının abartmaşına gerek ol-
maksızın ciddi. İngiltere Veli-
ahtı Prens Charles bile bu ko-
nuda görüş belirtmek gereğini
duydu. Çevre koruma ve doğa-
insan dengesinin gözetibnemesi
nedeniyle, nehirierden aşın su
kullanıldığını, suyun har vu-
rulup harman savnılduğunu
şöyledi Prens Charles. önerisi,
İsrail'in Necev Çölü'nü yeşer-
tirken başvurduğu, "damla su-
lama" ile suyun idareh' harcan-
ması. Bu sistemde su, uzun bir
su borusundan belb aralıklarla
açılan deliklerden, ayarlanabi-
lir hız ve miktarda toprağa
sızıyor.
îngiltere'de kuraklığın en çok
etkılediği bölgeler, nüfus yo-
ğunluğunun en yüksek olduğu
yöreler aynı zamanda. Nüfusu
seyrek Iskoçya yöresinde su-
suzluk çekilmezken, Avrupa'-
nın nüfus yoğunluğu en fazla
yörelerinden lngiltere'nin gü-
neydoğu ve güney bölgelerinde
25 milyon kişi etkileniyor.
Fransa'da kuraklık daha şid-
detb. Ancak nüfus yoğunluğu
az kırsal kesimde etkili. Dört
yıldır yetersiz yağış alan Fran-
sa'da "Ljbraüon" gazetesi, "Su
tasarrufu yapın" başbkb 66
şayfabk bir ek yayımladı.
İspanya'da durum daha da
kötü. Hükümet, bahçe sula-
mayı ve hortumla araba yıka-
mayıyasakladı.
İZMİR - "Akdeniz foku"-
nun korunması için Dünya Do-
ğayı Koruma Vakfı'ndan
(WWF) destek geldi. Foklann
korunması için pilot bölge ilan
edilen Foça'da gerçekleştirile-
cek çabşmalara WWF yılda
350 milyon hra yardım yapa-
cak.
Ancak çevreciler, Foça'da
sağlanan olumlu geüşmelere
karşın Türkiye genebnde "pa-
rasal kaynaklann yetersizliği
nedeniyle" foklann korunması
için somut gelişmeler kaydedi-
lemediğini vurguluyorlar. Yeni
turizm sezonunda foklar için en
büyük tehlike "sualtı turizmi."
ODTÜ Sualü Topluluğu, fok
mağaralanna dalış yapılmama-
sı için harekete geçti.
Türkiye'de Akdeniz fokunun
korunması konusunda 1990 yı-
lında yoğunlaşan ginşımler gü-
nümüzde sürüypr. İstanbul
Üniversitesi Su Ürünleri Yük-
sek Okulu tarafından Türkiye
kıyılannda Akdeniz fokunun
yaşam alanlan konusunda bi-
limsel bir araşürma gerçekleşti-
ribrken, pilot bölge ilan edilen
Foça'da foklann korunması
konusunda sıkı önlemler abn-
maya başlandı. Yerel ve Ulusal
Fok Komitesi'nin girişimiyle,
Foça'da uzatma ağlan dışında
her tür araçla bahk avcıüğı ya-
saklandı. Aynca foklann yaşa-
dıklan mağaralara dabş yap-
mak da yasak.
Foklann korunması için bu-
güne dek yoğun çaba harcadık-
lannı bebrten Foça Belediye
Başkanı Nihat Dirim, "Bizim
temel amacımız, burada babk-
çıyla foku banşürmakü. Bunda
bellı ölçüde başan da sağladık,
ancak ne yazık ki bakanlıklar-
dan gereklı desteği alamıyoruz.
WWF parası da, proje sorum-
lusu bulunamadığı için henüz
yöreye aktanlamadı" dedi.
Dokuz Eylül Üniversitesi
Deniz Bibmleri ve Teknolojisi
Enstitüsü'nden Doç. Dr. Şük-
ran Cirik de, Foça'da deniz di-
binin troüerden korunabilmesi
için tek başına yasaklamalann
etkib' olmayacağına dikkat çek-
ti. Cirik, yörede "resif' uygula-
ması başlatılabileceğini açıkla-
dı. Japonya'da "resif konu-
sunda başanlı uygulamalar ger-
çekleştirildiğine dikkat çeken
Cirik, "Japonlarresifmalzeme-
si olarak beton kullanıyorlar.
Belb biçimdeki beton bloklann
deniz dibine bırakılmasıyla bu
yörede deniz dibinin korun-
ması sağlanabibr. Bu, orada
balık varbğının korunması an-
lamına da gelir. Asıl sorun fok-
lann yaşam alanlannı koru-
maktır. Yani denizi." görüşünü
dile getirdi.
Akdeniz fokunun korunması
için yoğun çaba harcayan OD-
TÜ Sualtı Topluluğu üyeleri ise
yeni turizm sezonu başlarken
mağara dabşlan konusunda
mutlaka önlem abnması gerek-
tiğini vurguluyorlar.
Şiddeti aşmak için kampanya
FİGEN ATALAY
"Şiddet vardır...Savunulacak yanı yok-
tur", "Şiddete karşı obnak şiddetin neden-
lerini ortadan kaldırmaya yönebnektir",
"Kızını döven, yalnız ölür", "Şiddetle
kalkan, bir daha zor oturur", "Öğretme-
nin vurduğu yerde insanlık biter."
Bu sloganlar, gençbği ve geleceği Tür-
kiye'nin gündemine getirmek amacıyla
çabşmalar yapan bir gençlik oluşumunun,
Demokrasi için Gençbk Platformu (Dİ-
GEP) üyelerinin başlattıklan "Şiddeti Aş-
mak İçin" adb kampanyada kullanıhyor.
Amaçlanndan biri, gençleri "potansiyel
suçlu" imajından kurtarmak olan Digep
üyeleri, şiddet için şöyle diyor:
"Biz, Digep'liler, şiddeti yöntem olarak
benimsemiyoruz. Bu kadarla da kalmı-
yor, şiddet ortamının gelişimimize engel
olduğunu düşünüyoruz. Evde, okulda, so-
kakta, işyerinde, ülkede, insanlann oldu-
ğu her yerde karşılaştığımız açık ya da gizli
şiddetin varlığından kurtubnak için ne-
denleri üzerine yoğunlaşmak istiyoruz."
Digep üyeleri, "şiddetin nedenleri üzeri-
ne yoğunlaşmak" amacıyla açık hava et-
kinlikleri düzenleyerek, bu konuda söyle-
şiler yapıyorlar.
Gençüği ilgilendiren sorunlar karşısın-
da demokratik koaüsyonlar oluşturmak,
çeyrelerine ve yaşadıklan sorunlara genç-
bği ilgilendiren yönkriyle bakabilmek,
yani "genç bakış"ı yakalayabilmek gibi
hedefleri olan Digep'in başlattığı tek kam-
panya, "Şiddeti Aşmak İçin" değil.
Birkaç ay önce kurulan Digep'in Boğa-
ziçi Üniversitesi'ndekı üyeleri, kısa süre
önce üniversitedeki kütüphanenin saat 23.
OO'e kadar açık kalması ve yeni kitap alı-
nmasına yönebk olarak başlattıklan kam-
panyada başanlı olmuşlar.
50 aktif üyesi, Mimar Sinan Üniversite-
si dışındaki tüm üniversitelerde de grupla-
n ve sempatizanlan bulunan Digep'in va-
roluş nedeni, gelecekte daha cağdaş ve de-
mokratik bir Türkiye'de yaşamak istiyor
obnak.
Haziran ayı sonunda demek statüsü ka-
zanmak için başvuracak olan Digep'in
Beşiktaş, Darphane'deki merkezinde her
cumartesi, değişik konularda söyleşiler
düzenleniyor ve bu toplantılar, üniversite
öğrencisi olsun obnasm tüm gençlere açık.
Digep'in yürütme kurulu üyeleri, Boğa-
ziçi Üniversitesi öğrencileri Serin Erengez-
gin ve Ayhan Çitil, kısa ve uzun vadede
hedeflerini şöyle anlatıyorlar:
"Öncebkle gençliğin platformu olmak,
sorunlara çözüm üretmek, baskı grubu
oluşturabilmek, bir sorunu gençüği ilgi-
lendiren yönüyle ele almak, gençlen po-
tansiyel suçlu durumundan kurtarmak,
gençbk gruplan arasında koordinasyonu
sağlamak, iletişim kurmak, sorunlar kar-
şısında demokrasiyi yaşayarak oluştur-
mak, bulunduğumuz ortamlarda, bizimle
ilgili konularda "bizim de sözümüz var' di-
yebilmek, üniversitelerde yönetime kaül-
mak, uzun vadede Gençlik Parlamentosu
oluşturmak. "
Artık telefonda da
heyecanlı, solu
kesen oyunlar
oynayabilirsiniz!
900 900 671
YILDIZ SAVAŞÇISI
TRON'A
YARDİMG OLUN
900 900 672
VAMPİR AVCISI
SEVGİÜNİZ KONT
DRAKULANIN
EÜNDE...
Türkiye'nin her yerinden servislerimizın
1 dakikosı 5833 TL'dır. Ortalama servb süresi
3-4 dakikodır. Alo Bilgi P.K. 16 îorabya/lst.