Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 HAZfRAN 1992 PAZARTESİ
16 HABERLERIN DEVAMI
BIZBIZE
ERDAL ATABEK
Apış Arasmda Terör...
-Gönderin şunları hastaneye... Kızlıkları sağlam mı de-
ğil mi, anlaşılsın... Gönderin de akılları başlarına gelsin...
Simav'da imam-hatip lisesi öğrencisi dört genç kızı "ba-
kirelik muayenesi'ne gönderen kişi böyle mi söylemişti,
bilmiyorum. Ama bu işlemdeki tutumun özü budur. Genç
kızları "apış aralarıyla" korkutmak, aşağılamak, cezalan-
dirmak... Bunu terör saymamak, bunu işkence saymamak
ya konuyu bilmemektir ya da -daha doğrusu- bilmezden
gelerek bu işe ortak olmaktır...
Haberi okuduğum zaman Almanya'daydım. Bu işleme
uğrayan dört genç kızdan ikisinin özkıyım girişiminde bu-
lunduğu; birinin öidüğü, öbürünün ise komada olduğu
yazılıyordu. içim ctz etmişti. Ondan sonraki konuşmala-
nmda bu konuyu hep anlattım. Herkesi bu konuya ortak
etmek istedim. Ülkemizde cinselliğin kadınlar için nasıi
sürekli bir tehdit konusu yapıldığını tartışalım istedim. Ka-
dınları apış aralarıyla hayat boyu tehdit altında tutmak...
Bu suçtur, suç... Hem de terör suçu, işkence suçudur... In-
sanlık suçudur...
-Gönderin muayeneye, kız mıdır kadın mıdır, anlaşıl-
sın...
-Seni şimdi muayeneye gönderirim, görürsün gününü...
-Gönderin zühreviye...
-Gönderin meni muayenesine...
Yukardan aşağıya süzen bakışlara eşlik eden tehdit edi-
ci parmağm karşısında aşağılanan insanın uğradığı "cin-
sel yaralanma" nasıl onarılır ki? Böylesine haksızlığa
uğrayan insanın belki uzun yıilar sürecek korkularına kim
(ya da kimler) yanıt verebilecek ki?..
Erkekler de cinsel terörün kurbanı olmaktan kurtulama-
mıştır. Erkek cinsel organma elektrik vermek, sonra da
"artık erkekliğin kalmadı" demek, yapılan işkenceyi kalıcı
kılan yeni bir işkence değil mi? Makada sokulan cop, sa-
dece fiziksel bir acı mıdır? Buralarda yaralanan insan ru-
hunu kim, nasıl onarabilir ki?..
Ama kadınlara yönelik "apış arası terörü" sadece ka-
ranlık odalarda yaşamıyor, gündüz aydınlığında da, okul
odalarında da, kız yurtlarında da, sokakta da süreklj yaşa-
yan bir tehdit olarak aramızda geziyor.
-Gönderirim şimdi seni kızlık muayenesine...
Bu tehditle yaşayan "kadın kimliği", yeni evlenen çiftin
yatak odasından kafası kızan yetkilinin makamına kadar
hayatın her alanını bir kadın için cehenneme çeviriyorsa,
orada hepimizin karşı çıkması gereken bir "insan hakları
sorunu" var demektir. Böylesine tehdit altındaki "kadın
kimliği" içinde yaşamak zorunda bırakılan kadın, nasıl
"özgür" olabilir? Bu kadın, cinselliğini nasıl sorunsuz ya-
şayabilir? Bu kadın, korkularını, içe kapanmalarını, toplum
içindeki sarmallarını nasıl aşabilir? Bu kadın, kadınlığıyla
nasıl gurur duyabilir? Düşünmemiz gereken, hem de hep
birlikte düşünmemiz gereken konu budur...
"Apış arası terörü"ne karşı çıkmak, sadece kadın hakla-
nna yandaş olmak değildir, aynı zamanda insan haklarına
sahip çıkmaktır, demokrâsiye sahip çıkmaktır, özgürlükle-
re sahip çıkmaktır. Toplumdaki değer yargılarımızın insa-
nı ezen yanlışlarını görmezden gelerek ne çağdaş olabili-
riz ne de demokrasiye ulaşabiliriz. Toplumdaki "ahlak" ve
"namus" kavramlarının arkasına saklanarak genç kızlara,
kadınlara (fırsat bulunca erkeklere de) uygulanan "apış
arası terörü"nü gün ışığına çıkarmadan, sorgulamadan,
açıkça konuşmadan hiçbir çağdaş doğruyu bulamayız.
Gençlerimize, insanlarımıza bu biçimde -davranmayı
açıkça suç saymalıyız. Böyle bir davranış hiç kimsenin,
hiçbir nedenle yapamayacağı bir işlem sayılmalıdır. Eğer
bir demokratikleşme süreci yaşanıyorsa, bu konunun çö-
zümlendiğini görmek hepimizin hakkı olmalıdır.
Bu ülkenin eğitimcileri, toplumbilimcileri, ruhbilimcileri,
yöneticileri, politikacıları, üniversiteleri, siyasal partileri,
meslek kuruluşları, dernekleri hepinize, hepimize gö-
rev düşüyor.
İnsan olmak görevi hepimizin değil mi?..
60 YIL ÖNCE CumhuriY
e(
Hayat pahalılığı
ıı. î\.2»l. \.
^ I I>W> uUJU**
, JOBH tuâ SMU'Elfc*
H««>» k— »». KL hiat
» . « p... $£» leZlİJMfLi.. Ui
N m m Beym : Kİİ4Z:
«»., ,.„ «ITb KlUıi u
Mtıkür Plâklar revKalaaea...
1 HAZİRAN 1932
Memleketteucuzistihsale
ra
&?în
, bilh
fssa
&0
*maddelennde ucuzluk
olmadığını. vasat derecede ve
daha noksan kazançlı
tabakanın çok sıkıntı
çektiğini takdir eden
Dahiliye Vekili Şükrü Kaya
Bey bütün vilayetlere mühim
bir tamim göndermiştir.
Bunda umumi buhran ve
memleketin vaziyeti mütalea
ediferek istihsal memleketi olmak hususiyetinin verdiği
kolaylık ve nisbi bolluk kaydolunduktan sonra gıda
maddelerinin lüzumu kadar ucuz bulunmadığı tebarüz
ettirilmekte ve idare amirlerine kanuni, iktisadi ve idari
tedbirler geniş bir direktif halinde tebliğ
edilmektedir.Kanuni tedbirler meyanında azami fiat
tesbiti, icabında ihtikâra mani olmak üzere havayici _
zaruriye alım ve satımı, stok tedariki ve saire vardır. İdari
tedbir olarak açık pazar yerlerinin tanzimi, günlerin
çoğaltılması. alıa satıcı arasına mutavassıt girmemesini
temin, iktisadi tedbir olarak da istihlak kooperatifleri
teşkil ve idaresi gösterilmektedir.
Amerika gelmezse...
Teşrii mehafil ile mesai fırkası mehafıli umumiyetle Lozan
konfcransının münakaşa sahasının genişletılmesi
hususunda M. Makdonald tarafından Lossicmouth'da
bulunduğu sıralarda şahsi olarak iltizam edilen noktai
nazann lehine görünmektedir.
Cihan iktisadi vaziyetinin salâhına müsait olacak bütün
mes'elelerin nazari tetkikten geçirilmeden evvel Lozan
konferansının nihayet bulması imkânı olmadığı
söylenmektedir.
Tahmin edildiğine göre tamirat ve harp borçlan mes'eleleri
beynelmilel ticaret ve nakit siyaseti üzerindeki tesirleri
itibarile tetkik edilecektir.
Diğer taraftan M. Makdonald'ın Cemahiri Müttehidenin
konferansa iştiraki ihtimaliniselbedebilecek her türlü
mânilerirefetmeğeuğraştığına da nazari dikkat
celbolunmaktadır.
Memur maaşı eridi
• Baştarafi 1. Sayfada
yınde yüzde 71.1 oranında ger-
çekleşti.
Uygulanan ekonomik politi-
kalar ve yüksek enflasyon so-
nucu, maaş ve ücretli kesimin
ulusal gelirden aldıklan pay da
eiderek azaldı. 1979 yıh 100 ka-
bul edildiğinde. 1988'deendeks
39.2'ye düştü. 1990'da 48.5 dü-
zeyinde gerçekleşti. Yani,
1979'da maaş ve ücretler milli
gelirden yüzde 32,8'lik pay alır-
İcen 1988'de bu oran yüzde 14'e
geriledi.
Üstkademeile alt
kademe uçurumu
Memur maaşlanndaki katsa-
yı artışlan, taban-tavan arasın-
daki ücret açıklığını yükselti-
yor. Katsayı artışlan; alt
kademe maaşlannda daha az.
üst kademe maşalannda ise da-
ha çok artış getiriyor. Bu uçu-
rumun nedeni, üst yönetim
görevliierine, temel ödeme reji-
mi dışında çeşitli ek ödeme tür-
leri geıirilmesi ve bunlann hep-
sinin katsayı ile ilintiiendirilme-
sine bağlanıyor. Katsayı artış-
lannda, bu ödemelerin tümü
birden devreye gjrerek üst dere-
celere daha fazla artış sağlanı-
yor. Örneğin; 1 ocak 1992'de
katsayının 470'den 523'e çıka-
nlması, en yüksek devlet me-
muru aylığında yüzde 57 ora-
nında artış sağlarken en düşük
devlet memuru aylığında yüzde
27,1 oranında yükselmeye ne-
den oldu. 1980'de 3.97 olan bu
açıkhk, 1987'de 5.98, 1990'da
6.8. 1991'de 8.1, 1992'de 11.3
düzeyine ulaştı.
Katsayı yöntemi yeterli ol-
madığmdan temel ücret sistemı
dışındaki ek ödemeler alabildi-
ğine yaygınlaşü. Ayncahklı
gruplar, katsayı artışı ile tüm
devlet memurlannın yararlana-
cağı artışlar yerine, çeşitli taz-
minatlar ve ödeneklerle, kitleyi
bütünüyle kapsamayan artış el-
de etme çabalan içine girdi.
Aylık dışı ek ödemeler aylığı
geçti. Bu ek ödemelere, şu ör-
nekler verilebilir:
"Ek gösterge, ış güçlüğü, iş
riski teminindeki güçlük zam-
mı, özel hizmet tazminatı, ma-
kam tazminatı, taban aylığı.
kıdem aylığı. çeşitli meslek taz-
minatlan (üniversite, hâkimler,
TSK personeli, mülki idare,
eğitim-öğretim) fazla çalışma
tazminatı, tayin bedeli, lojman
tazminatı, aile ve çocuk yardı-
tnı, mahrumiyet yeri ödeneği,
olağanüstü hal tazminatı, prim,
ikramiye."
Üst yönetim kademelennde
aylığa ek olarak saptanan ek
gösterge, yüksek oranlı özel
hizmet tazminatı gibi ödeme
türlerinin hiçbirisi alt kademe
memurlara çoğunlukla uygu-
lanmıyor. Diğer ek ödemelerle
ücret dengesizliği daha belirgin
hale gelebiliyor. Örneğin; bir
bakanhkta müsteşar 7 milyon
333 bin 163 lira maaş alırken en
alt düzeydeki memura 1 milyon
143 bin 344 lira ödeniyor. Böy-
lece, müsteşann maaşı, memu-
run maaşının 6.4 kaü olabili-
yor.
En üst ve en alt düzeydeki
memurlann maaşlannda uçu-
rum yaşanırken sınıflar arasın-
daki denge de bozuldu. Başlan-
gıçta, kamu sektörüne eleman
çekebilmek için teknik ve sağlık
hizmetlen sınıfına ödenen yan
ödemelerde fark yapılmışken
1980'den sonra bu fark özellik-
le emniyet hizmetleri ile din hiz-
metlen sınıfı personeli önemli
ayncalıklar sağladılar.
Aynca, kummlar arasında
aynı işi yapanlar açısından ol-
ması gereken denge de bozuldu.
Örneğin: daktilograf, tüm ku-
rum ve kuruluşlard» aynı tür-
den bir hizmet olmasına karşın
maaşı kurumlara göre farklılık
gösteriyor. Başbakanhk'ta
10-15 yıl hizmeti olan bir dakti-
lograf 2 milyon 2OO bin lira
maaş alırken Devlet Personel
BaşkanlığVndaki 1 milyon 464
bin, Devlet Malzeme Ofisi'nde-
ki 1 milyon 800 bin, Halk Ban-
kası'ndaki 2 milyon 32 bin 32O
lira ile 2 milyon 770 bin lira ara-
sında maaşa sahip oluyor.
Devlet memurlannın maaş
rejimini yakından izleyen uz-
manlar, çeşitli personel gruplan
lıraya ulaşıyor. Profesörün eli-
ne 6 milyon 438 bin lira geçer-
ken 1. sınıf hâkimin maaşı 7
milyon 900 bin lira düzeyinden
ödeniyor.
İŞÇİHmemur avrunı
Uzmanlar, memur ve işçi üc-
retleri arasında farkın da me-
murlan huzursuz edecek bo-
yutlara ulaştığını ifade ediyor-
lar. Konuya ilişkin hazırlanan
raporlarda. özetle şu görüşlere
yer yeriliyor:
"Öncelikle aynı işyerinde ça-
lışan, hatta aynı işi yapan bir
memur ile işçi ücreti arasında
farklılık belirgin hale gelmiştir.
İlkokul mezunu bir büro işçisı-
nin eline (vasıfsız işçi) ikramiye
ve sosyal yardımlar dahil edile-
rek ortalama 5.5-6 milyon net
ücret gecmektedir. Aynı nitelik-
te bir devlet memurunun aldığı
maaş ise 1 milyon 500 bin lira
dolaylanndadır.
Genellikle ilkokul- ortaokul
ve lise dengı okul mezunu oian
işçilerin giydirilmiş ücretleri kı-
demlerine göre 5-11 milyon lira
arasında değişmektedir. Buna
karşın yetki ve sorumluluk üst-
lenmiş. milyarlann sorumlulu-
ğunu üzerine alan ve işçileri
denetleme yetkisine sahip bir
bölge müdürii 4- 4,5 milyon lira
dolayında, teknik personel
3,5-4 milyon arasında, lise ve
ortaokul mezunu personel ise
1.5-2 milyon lira arasmda maaş
almaktadır."
MaliyeveGümrük Bakanlığı
yetkilileri. temmuz ayı başında
uygulanacak olan yeni katsayı
çalışmalanrun henüz başlatıl-
madığını söylemelerine karşın
özellikle Başbakanhk'ta kimi
seçenekli hazırlıklar üzerinde
durulduğu öğrenildi.
Bir taslak hazırlığa göre 523
olan maaş katsayısının 65O'ye
yükseltilmesi öneriliyor. Öneri,
laban aylığı katsayının 2 bin,
yan ödeme katsayısının 220 ol-
masını da içeriyor. Bu durum-
da, 7 milyon 333 bin 163 olan
müsteşar maaşı yüzde 29 bir ar-
tışla 9 milyon 465 bin 960 liraya
jıkarken 15. derecedeki bir me-
murun 1 milyon 143 bin 344 lira-
lık maaşı vüzde 89'luk yüksel-
meyle 2 milyon 171 bin 190'na
ulaşacak.
Bu öneride, memurlar arasında
var olan dengesizliklerin bir öl-
çüde gidenleceği savunuldu.
Öneriye göre giderilcn denge-
sizlikler şöyie sıralanıyor:
•'- Maaş katsayısı yerine ta-
ban aylığı katsayısı yüksek tu-
tularak taban-tavan farkı azal-
ülmış, yelpaze daraltılarak
4,36'ya indirilmiştir.
- Alt kademcdeki memurlara
yüzde 100'e yakın bir artış geti-
rilerek işçi ücretleri seviyesine
yükseltilmiş ve bu düzeyde me-
mur-işçi ücretleri arasındaki
farkın kapanması sağlanmıştır.
-Emekliler ile çalışanlar ara-
sındaki ücret uçurumu da bir
ölçüde kapatılmıştır.
-Bir genel müdürün. sekrete-
rinden daha düşük aylık alması
gibi onaylanamayacak durum
önlenmiştir.
-Tüm memurlar için enflas-
yonun çok üstünde bir artış
sağlanarak köklü düzenleme
yapılıncaya kadar rahatlama
olanağı yaratılmıştır."
Trilyonlıık dosyalar var
• Baştaraft 1. Sayfada
Başbakan Sûkvman Demirel Tiran Havaalanı'nda Arnavut-
luk Cumhurbaşkanı Sali Berisha tarafından karşüandı.
Demîrere "Hoşgeldin
Baba" karşılaması
TİRAN(AA)-Arnavutluk
Cumhurbaşkanı Sali Berisha'-
nın resmi konuğu olarak Ti-
ran'a giden Başbakan Süley-
man Demirel, "Hoşgelidin
Baba" pankartıyla karşılandı.
Müslüman Arnavutlann ken-
disi için kurban kestiği Demi-
rel." Bu ülke ve Arnavut halkı
bizim kardeşimizdir" dedi. İki
ülke arasında dostluk, iyi kom-
şuluk ve işbirliği anlaşması im-
zalanması konusunda görüş-
birliğine vanldı.
Başbakan Süleyman Demirel
2 günlük resmi bir ziyarette bu-
lunmak üzere gittiği Tiran'da
askeri törenle karşılandı. Cum-
hurbaşkanı Berisha ve Başba-
kan Aleksandr Meksi'nin uca-
ğın kapısında karşıladığj
Demirel, daha tören başlama-
dan Arnavutluk Televizyonu*-
nun sorulanyla karşılaştı.
Demirel, Balkanlar'daki duru-
ma ilişkin bir soru üzerine "Bu
ülke ve Arnavutluk halkı bizim
kardeşimizdir. Çok iyi ilişkileri-
miz vardır. Bu ilişkilerimizin
artacağını ümit ediyorum." de-
di.
Başbakan Süleyman Demi-
rel'in Tiran kent merkezine giri-
şi sırasında Müslüman Arna-
vutlar ile Türkiye'den gelen
Amavutlar konvoyu durdur-
dular ve Demirel için kurban
kestiler. Bazı Amavutlar ara-
andan inerek şapkasıyla halkı
selamlayan Demirel'in elini öp-
tüler.
Demirel ikametine tahsis edi-
len devlet konukevinde Başba-
kan Aleksandr Meksi ile yaptı-
ğı görüşmede. kendisini seçimle
nır değışiklikleridir" diye ko-
nuştu.
Iki ülke arasındaki resmi gö-
rüşmeler de dün başladı. Türk
heyetine Başbakan Süleyman
Demirel'in, Arnavutluk heyeti-
ne de Cumhurbaşkanı Sali Be-
risha"nın başkanlık ettiği görüş-
meler sonucu, dostluk, iyi
komşuluk ve işbirliği anlaşma-
sırun bugün imzalanması konu-
sunda görüş birliğ^ne vanldı.
Aynca edinilen bilgiye göre
Türkiye Arnavutluk'a 15,15ve
20 milyon dolarlık dilimler ha-
lınde kredi olanağı sağlayacak.
yanıtlan verdı:
— Kurulun son dönemdeki
çalışmalann hangi aşamada?
GÜVEN -"Kurul doğrudan
Başbakanlığa bağlıdır. Teftiş
Kurulu'nun görevi, bakanlıkla-
nn teftiş kurulian arasında eş-
güdümü sağlamaktır. Birkaç
bakanlığın çalışmasını ilgilendi-
ren konularda. soruşturmaya
gerek varsa, o zaman devreye
girer. Kurul, özellikle son altı
ay içerisinde oldukça geniş kap-
samh ve ıçerikli bir çalışma
dönemi başlatmıştır. Eskiden
devam eden soruşturmalann
yanı sıra bu dönemde intikal
eden soruşturmalar sayısal ola-
rak rekor düzeydedir. Yılın ilk
dört ayında gelen evrak sayısı
498'dir. Bu dosyalann hepsinin
aynı ciddi boyutlarda olduğu-
nu söylemek mümkün değildir.
Biz, bir konu ile ilgili incelemeyi
yapar, gerekli çalışmalan bitir-
dikten sonra Sayın Başbakan'-
dan izin alarak, soruşturmaya
geçeriz. Soruşturmanın biti-
minde, dosyayı, gerek görülür-
se, cumhuriyet savcılıklanna
veririz. Burası mahkeme değil-
dir, biz yalnızca soruşturma
yapanz, yargılamayız. Kurul
gerekli gördüğü durumlarda
Başbakan adına ilgili konulann
uzmanlannı ister ve soruştur-
mayı bu uzmanlarla yürütür.
Örneğin, son olarak hayali ih-
racat soruşturmasında konuyla
ilgili 25'i aşan insanla çalıştık.
Bu soruşturma daha sonra
Meclis'te kurulan bir komisyo-
na devredildi. Dosyalan onlara
teslim ettik.
— Hayali ihracat soruştur-
ması daha önce başlaülmışü. Si-
zin soruşturmanızın o soruştur-
madan farklı bir içeriği mi var?
GU VEN - Evet, farklı bir yö-
nü var. Bu soruştunmada, ha-
yali ihracata neden olan tüm
kamu görevlilerinin araşünl-
ması için Başbakan'dan olur
alındı. Eskisi hayali ihracat üze-
rinde bir inceleme yapılması
amacını taşıyordu. Orida, da-
ha çok konu araştınldı. burada
sorumlular araştınlmıştır. Bu
konuda 1983 yılından başlaya-
rak, Türk Ceza Kanunu'nun
104. maddesindeki ve daha yu-
kandaki maddelerden dolayı
zaman aşımı söz konusu ol-
muştur. Bunlar için dava aç-
mak artık mümkün değil. Bu
dosyalardaki bazı kamu görev-
lileri için soruşturma izni veril-
diği tarihte bile zaman aşımı söz
konusu olmuştu. 1987, 88, 89
yıllanndaki yapılan işlemler
için bunlar söz konusudur. Ma-
liye Bakanlığı Hesap Uzmanla-
n Kurulu tarafından o dosya-
larda vergi mükellefı bazında
işlemler yapılmıştır. Ama, dev-
letin yine 300 milyar liraya ya-
kın kaybı söz konusudur.
Kamu görevlileri olup bu zara-
yunun ilgisi çok fazla. Bunun
yanında devletin zarannın işin
sansasyon yönünden fazla ol-
duğu, gözden kaçıyor. Bunlar,
rutin bir çalışma sonucu ortaya
çıkar, kamuoyu bunlara fazla
ilgi göstermiyor. Böyle çalışma-
lar çok fazladır. ancak bunlara
"bu da varmış" diye bakılıyor.
Devletin zarannın çok az oldu-
ğu, kebapçıdan alıp getirilen
birkaç mil>onluk kebap hesabı-
na daha fazla ilgj var. Kamuo-
yunun ılgisine saygı duyuyo-
rum. Devletin bir kuruşunun
zarara uğraması ile bir trilyonu-
nun zarara uğraması arasında
rakamsal orandan başka bir
fark yoktur. önemli olan kasıt
unsurudur. Miktar, suç vasfını
değiştirmez. Yalnızca cezanın
az ya da çok olmasım etkiler.
Emlak Bankası olayında evle-
rin kimlere verildiğiyle ilgilenil-
di, oysa devlet orada trilyonluk
zarar içinde.
— Iktidar partileri, yolsuz-
luklann soruşturulması savuıı
seçim meydanlarında sık sık yi-
nelediler, şu an iktidardalar.
Halkta bir beklenti doğdu. Siz
bu beklentilere yanıt verildiğini
söyleyebilir misiniz?
GÜVEN - Türkiye'de nerede
bir yolsuzluk iddiası ortaya atıl-
mışsa, gerek Başbakanlık Teftiş
Kurulu, gerekse de bakanlıkla-
nn teftiş kurullan orada derhal
soruşturmaya başlamışlardır.
Ancak, devletin her ünitesinde
ne olduğunu bilebilmek uzun
süre ister. Bir bakanlığın bütün
çalışmasını dilim dilim incele-
mek, çok kısa sürede yapıla-
maz. Bizim burada yaptığımız 6
ay içerisinde ya da daha önce
bildirilen bazı varsayımlan de-
ğerlendirme çalışmasıdır. Bun-
lar da verdiğim sayılara göre az
değildir. Yapılan bir şey hak-
kında bir ihbar, iddia gelmiyor-
sa bunu resen almak mümkün
değil. Türkiye'de bütün iddiala-
nn üzerine gjdilmektedir. Bazı-
lan incelemeye alınmış, geniş
soruşturmalar siirmektedir.
Çevrezirvesi
MBaştarafil. Sayfada | a
.
cak. Konferansta 12-14haziran
tarihleri arasında, devlet ve hü-
kümet başkanlannın katılacağı
bir doruk yapılacak.
174 ülkeden 50 bin delegenin
katılacağı konferansa Türkiye
v
e hükümet başkanlannın ım-
40 kişilik heyetle katılıyor. Çev- zafina sunulacak.
Iklim Değişmesi Sözleşmesi:
Karbondioksit gazının kullan-
Bugüne kadar cumhuriyet sav-
cılıklanna, Danıştay'a dosyalar
gönderilmiştir. Elimizde yüz-
lerce dosya var daha. Örneğin,
Türkiye bütçesinden yüzde 2.5
pay alabilen bir Sağlık Bakan-
hğı'nın tamamının soruşturul-
ması hemen bitmez.
— Kısa sürede bu kadar dos-
yanın gelmesi, bu konulann bu-
güne değin soruşturulmadığı
izlenimini uyandınyor. Bu artı-
şın ve bazı dosyalann soruştur-
malannın bitirilememiş olması-
nın nedeni nedir?
GÜVEN - Konu ile ilgili baş-
vuru yapılmış, hatta yargıya
intikal etmiş dosyalar var. Ke-
sin karar verilmiş durumlar bi-
le, iktidar değişince yeniden
gündeme getirilmektedir. Ör-
neğin, 1953 yıhnda acılmış
olan, ancak 1971 yılında biten
bir dava, açanın tatmin olma-
masından dolayı 1992 yılında
yeniden gündeme getirildi. Ba-
kanhklann teftiş kurullannın
yeterince ilgjlenmediğı durum-
lar da var. Bu, denetime verilen
önemileilgilidir.'
— Sorusturmalann büyük bö-
lumunun tamamlanması ne
kadar sürer?
GÜVEN - Teftiş Kurulu
Başkanı olduğum zaman, ikti-
dar degişiklıkleri sonucu yol-
suzluk soruşturmalannda artış
olmasının normal olduğu görii-
şündeydim. Ama bu bir süre
kesilir. normale döner sanıyor-
dum. Fakat 5 aydan beri azal-
madan. tersine artarak gelen
bir sayıyla karşı karşıya kaldım.
Her geçen gün oldukça yüklü
dosyalar geliyor. Soruştunna-
nın boyutlan önceden kestirile-
miyor. Soruşturma başlayınca
genişliyor. Zaman tahmini yap-
mak güç. Örneğin, bir göçmen
konutlan olayı var. Soruştur-
ma halen sürmektedir, her ge-
çen gün büyümektedir. Her
müfettişin üstünde oldukça faz-
la iş vardır. İşlere yetişmeye ça-
lışıyoruz.
tı sonunda dünya ülkelerinin
uyması gereken sloganlan ka-
biıl edecekler. İnsanlann temel
ihtiyaa, doğal kaynaklan kul-
lanma hakkı, çevre ve kalkınma
entegrasyonu gibi şartlar devlet
re Bakanı Doğancan Akyürek
bas*anhğındaki heyet dün konfe-
ransa kaülmak üzere İstanbul'-
dan Brezilya'nın başkenti Rio'-
ya hareket etti. Atatürk Havaa-
lanı'ndan aynlmadan önce bir
basın toplantısı düzenleyen
Doğancan Akyürek, Türkiye'-
nin "gelişmiş ülke" sıfaüyla
davet edildıği konferansta Ik-
lim Sözleşmesi'ne imza atma-
yacağını söyledi. Iklim Sözleş-
ra sebebiyet verenlerin bir bölü-
m e s
^
n e
J ° « gelişmiş ülkelerin
mü için zaman aşımı var. Bun-
lann bir bölümü için de soruş-
turmalar sürmektedir.
— Açıklanan, soruşturmalan
bitirilmiş, kamuoyunda bilinen
dosyalar var. Örneğin, Emlak
Bankası olayı.
GÜVEN - Sansasyonel gö-
rüntü veren olaylarda kamuo-
Zarar gören yolcuya
• Baştarafi 1. Sayfada
mak istemiyordu. 300 yolcu
var. Mürettebat başma 4 yolcu
düşüyor. Kaldı ki mürettebatın
bir bölümü o durumda bile gö-
revini sürdürmek zorunda. Bü-
tün bunlara rağmen yolcular
kurtanldı.
Filikalar anzalıydı deniyor.
Öyleyse onca yolcu nasıl geçti
öbür gemilere. Filikalann tıpa-
sının çalışmadığı da doğru de-
ğil. Televizyonda izledik kur-
tarma çalışmalannı. Yalnızca
bir filika indirilirken tutukluk
yaptı. Herkesin elinde can ye-
lekleri vardı, ama o anda panik
cıktığı için yolcular şaşkındı.
Şişme botlann patlak olduğu
söyleniyor. Bunun için soruş-
turma yapacağız. Kurtanlan
yolculann olayın etkisi altında
bunlan söylediklerini sanıyo-
rum."
Ulaşlırma Bakanı Topçu,
yangın sırasında yolculann yar-
karşılanıyor. Araçlann dışında
eşyalan zarar gören yolcular
varsa bunlann zararlan da kar-
şılanacak. ama bunun ödene-
bilmesi için eşyanın ve zarannın
ispat edilrnesi gerekir. Gemi şu
anda Tekirdağ'da, güvenlik al-
tında. Gemide hâlâ eşyalan
olanlar varsa buradan alabile-
cekler."
Ulaştırma Bakanı Yaşar
Topçu dün Tekirdağ'a gelerek
limandaki eski iskeleye çekilen
İstanbul Feribotu'ndaki çalış-
malan izledi. Su boşaltma çalış-
malannı bir süre izleyen Ulaş-
tırma Bakanı Vali Şenol Engin.
gemi kaptanı Muammer Bezir-
ci ve diğer ilgililerden bilgi aldı.
Bakan Topçu İstanbul Feri-
botu'ndaki yangınla ilgili ola-
rak basında çıkan bazı eleştiri-
leri de cevaplayarak sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Elimizdeki denizcilik filo-
muz maalesef yaşlıdır. Bu gemi
kirletecek en küçük bir
harekette dahi bulunamayaca-
ğmı, karbondioksit yayma ora-
nını 1990 yıh değerlerine indir-
mesi gerekeceğini belirten
Akyürek. "Bizim irademiz dı-
şında gelişmiş ülkeler listesine
alındık. Gelişmemiş ülkelere bir
sınırlama koymamışlar. Bunu
kabul etmediİc. Bu adaletsiz bir
uygulama. Birçok ülke de bu
sözleşmeyi imzalamayacak.
Sözleşme bir sene imzaya açık
kalacak" dedi.
Doğancan Akyürek, zirvede
alınacak kararlardan sonra
dünyanın çevre konusunda ge-
leceğinin belirleneceğini söyle-
di. Akyürek. zirvede tam anla-
mıyla bir diyaloğun sağlana-
mayacağını da ifade ederek
şunlan söyledi:
"Ülkeler artık tek başına ha-
reket edemeyeceklerinin bilin-
cindedirler. "Burası benim ül-
kem kirletirim" diyemeyecekler.
Artık çevresel sorunlar global
hale gelmiştir. Uluslararası da-
yanışma ve uygulama efektif
olmalı. Alınmış olan kararlann
uygulamaya konulması gereki-
yor. Uygulanamayan kararla-
nn süsten farkı yoktur."
Çevre zirvesinin gündeminde
4 ana konu var. Bu konular
şöyle:
Rio Deklerasyonu: Rio"da
biraraya gelecek ülkeler toplan-
ma oranının artması uzenne
dünya ısınma eğiliminde oldu-
ğu belirlendi. Karbondioksiti
en çok kullanan ülkelerin bu
oranını 1990 yılı seviyesine in-
dinnesini isteyen sözleşmede,
gelişmiş ülkelere çevreyi kirlet-
meleri halinde ağır yaptınmla-
nn uygulanması isteniyor.
Buna rağmen gelişmekte olan
ülkelerden bu şartlan yerine ge-
tirmesi beklenmiyor. Türkiye
bu sözleşmeye imza koymaya-
cak.
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşme-
si: Dünya ekolojik dengesinin
bozulmaması için yapılması ge-
rekenler bir sözleşme haline ge-
ürilerek ülkelerin imzasma
sunulacak. Türkiye bu sözleş-
meye imza atacak.
Gündem 21: Çevrenin ko-
runması için gelişmiş ülkelerin
gelişmemiş ülkelere yardım et-
mesini öngörüyor. Devlet ve
hükümet başkanlannın onayı-
na sunulacak.
Öte yandan. "Dünya Çevre
Günü" bugün başlayacak ve 5
Haziran'a kadar sürecek çeşitli
etkinliklerle kutlanacak. Etkin-
likler çercevesinde ilk tören
bugün saat 11.00'de Anıtka-
bir'de gerçekleştirilecek. 2-3
Haziran tanhlerinde de gönüllü
kuruluşlarca kamuoyunu çevre
konusunda bilinçlendirme top-
lantılan yapılacak. Vakıflar
Bankası Genel Müdürlüğü
Konferans Salonu'nda 4 Hazi-
ran'da bir panel düzenlenecek.
5 Haziran'da ise Türkiye gene-
linde şiir, resim kompozisyon
ve karikatür dallannda yapılan
"Türkiye'de Çevre Korumada
Öncelikler Nelerdir?" konulu
yanşmada dereceye giren öğ-
rencilere para ödülleri verile-
cek.
nıaıııar, vcşıuı personeı grupıan ç^ ç——v"*""~- "••»•«—«•- ~» - jaııgjıı^uasıııuajıuıuuıaııııyar- uıuı UUKUUU ;afmu. uu gkiuı _ # —
arasındaki ücret dengesinin de iküdara gelmış olmasından do- dımına yalnızca bir Romen şile- del9 yıllıktır, ancak bazı yolcu- H İ İ K İ İ m P t i S 1 C H K t C I H l l l l l Z
bozulduğunu savunuyorlar.
Uzmanlar, bir müsteşarla bir
orgeneral ya da 1. derece bir hâ-
kimle bir profesör arasında öz-
lük haklan açısından olması
gereken dengenin bozulduğunu
ve bazı personel gruplannın di-
ğerlerine oranla maddi yönden
daha üstün duruma getirildik-
lerini dile getirdiler. Örneğin,
bakanlık müsteşan 7 milyon
333 bin 163 lira ahrken bir orge-
neralin maaşı 9 milyon 180 bin
layı kutladı. Arnavutluk Baş-
bakanı Meksi'nin "Türkiye
büyük bir devlet, büyük sorum-
luluklan var" demesi üzerine
Demirel,"Türkiye dünyanın
alacağı yeni şekilde söz sahibi-
dir. Bir büyük devlet olarak, iti-
bar edilen bir devlet olarak.
sorumluluklan vardır. Yugos-
lavya'da olanlar Makedonya"-
da olanlar bizi çok yakından
ilgilendirmektedir. Bizim ve
dünyanın hassas olduğu şey sı-
HAVA DURUMU TÜRKİYE'DE OUNYA'DA
Devlet Bakanlığı MetBoro(o(i
Genel Mûtûrtûğtfnden aJınan
bılgıye göre yurdun Kıaey ke-
sımten parç^ı yer ^ f çok bu-
lutlu, ötekj yeher az buiutlu
« açık geçecek. Hava sıcak-
lığı değışmeyecek Rûzgâr,
güney ve batı yönlerden or-
ta kuvvette esecek. Oenızfe-
rimızde rûzgâr, Doğu Akde
nız'de günbatısı ve lodos, Marmara, Ege ve Batı Akdenız'de yıltlız ve karayel,
Karadenız'de yıldız ve poyrazdan 3-5 kuvvetınde saatte 10-21 denız milı hızia
esecek. Van Gölü'nde hava az bulutiu ve açık geçecek. Rûzgâr kuzey ve batı
yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette esecek.
*?k DuluSu yaOmurtu ss» * açık B-tnjlutiu G-gOnes* K-kartı S-stsiı Y-yaömurtu
binin yetiştiği iddialannın da
gerçeği yansıtmadığını belirte-
rek. "Olay yerine en yakın gemi
Romen gemisiydi. O nedenle
ilk imdada yetişen o oldu. ama
Türk gemileri de yardıma yetiş-
ti. Onca yolcunun hepsini Ro-
men gemisi mi kurtardı ki böyle
söyleniyor. Ayıp ediyorlar"-
diye konuştu.
Olayda bir ihmal ya da kasıt
olup olmadığının yapılacak in-
celeme ve soruşturma sonunda
anlaşılacağını belirten Topçu,
"Gemi bakımdan yeni çıkmıştı.
Her türlü kontrolü yapılmıştı
ama yine de durumu inceleye-
ceğiz " dedi. Topçu. feribottaki
araçlardan hiçbirinin yangın-
dan etkilenmediğjnı belirledik-
lerini de bildirerek, araçlann
yalnızca yangın söndürme ça-
lışmalan sırasında ıslandığını
söyledi. Zarar gören araç varsa
bunun tazmin edileceğini de bil-
diren Topçu şunlan söyledi:
"Gemi kulüp sigortası ile si-
gortalıydı. Bir denizcilik sigor-
tası olan bu sigortaya göre, bu
tür kazalarda gemi sahibinin
özel bir kusuru yoksa. gemideki
bütün mal ve eşyanın zaran
lann olayın etkisine kapılarak
yaptığı iddialar çok üzücüdür.
istanbul Ferdibotu tercübe se-
ferini yapmıştır. Filikalannm
çalışmadığı tapalann bulunma-
dığı yolundaki iddialar tama-
men yanlıştır. Mürettabat dahil
370 kişinin burnu kanamadan,
eli parmağı çizilmeden bir ge-
miden diğerine geçirilmesi Al-
lah'm lütfunun yanı sıra özveri-
h bir çalışma ile gerçekleştiril-
miştir. "
Feribotta çıkan yangın sıra-
sında kurtarma çalışmalannı
yönetirken geçirdiği kalp krizi
sonucu ölen güverte lostromo-
su Cevat Şahinkayanın cena-
zesi dün Acıbadem İkbaliye
camiinde kılınan ikindi nama-
zından sonra Karacaahmet
Mezarhğında topraağa verildi.
Cenazeye Cevat Şahinkaya'nın
yakınlan, çalışma arkadaşlan
ve Denizcilik işletmelerinden
yetkililer katıldı.
Cenazede bulunan İstanbul
Feribotunun süvarisi Muam-
mer Bezirci bazı yolculann ga-
zete ve televizyonlara verdikleri
açıklamalann biraz abartılı ol-
duğunu. söyledi.
• Baştarafi 1. Sayfada
ting ve Ankara'ya yürüyüş''
gibi bir dizi etkinlik gerçekleşti-
recekler.
Bu etkinlikler. Memur Plat-
formu'nu oluşturan 9 sendika
tarafından Ankara'da düzenle-
nen "Tüm çalışanlann grevli
toplusözleşmeli sendika hakkı
ve sözleşmeli personel uygula-
malan" konulu panelle başladı.
Sendikalar. yann yapılacak
olan ILO toplantısına "işçi, me-
mur ve sözleşmeli tüm kamu
çaüşanlannın bir çatı alünda
örgütlennıesi, Türkiye'de ge-
çerli olan ve ILO maddeleriyle
çelişen maddelerin (657 sayıh
Devlet Memurlan Kanunu)
kaldınlması, sendikalaşmamn
genel çerçevesinin yasalarla bi-
çimlendirilmesi, ILO'nun 151
ve 87 nolu kamu çalışanlanna
toplusözleşme ve-grev hakkı ta-
nıyan maddelerin uygulanma-
sı" istemlerini ifade eden mek-
tup ve telgraflar gönderecekler.
4 haziranda Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı önünde ba-
sın açıklaması yapacak olan
Eğit-Sen, Tüm-Bel-Sen. Tüm-
Mahye-Sen, Maden-Sen, Tüm-
Haber-Sen, Tanm-Sen, Tüm-
Yargı-Sen ve Tüm-Sosyal-
Sen'den oluşan 9 sendikanın
temsilcileri, ülke capında sendi-
ka üyelerinin katılımıyla İstan-
bul. Izmir, Bursa, Mersin,
Adana, Trabzon ve Kayseri'-
den Ankara'ya yürüyecekler.
Sendikalar genel merkez ve şu-
be yöneticilerinin önderliğinde
gerçekleştirilecek olan yürüyüş,
Ankara'da tüm kamu işkolla-
nnda otunna eylemi yapılarak
desteklenecek. 16 haziran günü
sabah saat 08.00'de Ankara'-
daki memurlar, merkezi otobüs
duraklannda buluşarak işyerle-
rine toplu olarak gidecekler.
Yüksel Caddesı ve Zafer Çar-
şısı'nda da bordro sergisi açıla-
çak. 20 haziranda Ankara ve
İstanbul'da memur miting^ya-
pılacak. Ankara'ya gelen me-
murlar 22 haziran günü Başba-
kanlık ve TBMM'nin önüne
gelerek, maaş katsayısının arttı-
nlması ve hükümetin memur-
larla toplusözleşme masasma
oturmak için zorlanması ama-
cıyla oturma eylemi yapacak.