02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 MAYIS1992 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA 17 Çapa'da yangın paııığı İstanbul Haber Servisi - Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde dün akşam çıkan yangın heye- can yarattı Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği'nin çaü katında dün saat 17.45 sırala- nnda yangın çıktı. Ortopedi ve Travmatoloji Kliniği'nin, ame- liyathane inşaatırun sürdüğü 4. katında başlayan yangın, kısa sürede gelişince görevliler ve hastalar büyük heyecana kapıl- dılar. Beyoğlu ve Bakırköy it- faiye ekipleri yangını söndür- meye çalışırlarken, toplam 150 hastanın tedavi gördüğü orta- pedi servisinde, yürüyebilen hastalar binayı boşalttılar, ya- taklanndan kalkamayanlar ise korku içinde yangının söndü- rülmesini beklediler. D Duce'nin şatosu 40 mîlyara alıcı beklîyor İtalyan diktatör Benito Mussolini'nin 2. Dünya Savaşı sırasında oturduğu Feltrinelli şatosu sattşa çıkarıldı. KnzeydeU Ganta Gölü kıyısındaki görkemli binanınfiyatı,dünkü döviz kurlanna göre 40 miJyar TL. Garg- nano kasabasındaki şatoya benüz aİıcı çıkmadı. (Fotoğraf: REUTER) Bürokrasi ter dökecek ANKARA (AA)- Kamu per- soneljnin yabancı dil bilgisi se- viye *tespıt sınavı, 10 mayıs pazar günü Ankara'da yapıla- cak. 24 bin 459 adayın başvurdu- ğu sınav; Almanca. Arapça, Bulgarca, Çince, Danimarkaca, Farsça, Fransızca, Hollanda- ca, Ingilizce. Ispanyolca, İtal- yanca, Lehçe. Macarca, Ru- mence, Rusça, Sırpça ve Yunancadan yapılacak. Özel hizmet tazminatının art- tınlmasını isteyen teknik perso- ne! ise sınava yalnızca Alman- ca. Fransızca ve İngilizce dille- rinden girebilecek. Çetinkava Mağazası'na düzenlenen, 12 ki- y ş i ı i n ölümü 17 kişinin _v aralanmasıyla so- nuclanan yangınla ilgili davaya dün İstanbul DGM'de de\am etlildi. istanbul 2 numaralı Devlet Güvenlik Mahke- mesi'nde 6 sanığın sorgusu yapıldı. Duruşmada, sanık avu- katlarından Mehmet Arslan Argun. mahkeme başkanının kendiliğinden davadan çekilmesi talebinde bulundu, ancak duruşmaya ara veren mahkeme beyeti bu talebi kabul et- medi. Alaattin Kırşan ve Ankara Mamak Beiediyesi'nde harita mühendisi olarak çalısan Lütfîi Yavuz tahliye edildi. Emekli yamyam Endonezya'nın Irian Jaya böl- gesindeki bu Dani yamyamı, siz- ieri aldatmasın. O artık keçi sote yiyor, çorba içiyor. 1950lerde bötgeye göç olana kadar, yam- yamlık vakayı adiveden sayn lıyordu. An- cak, 40 yılı aşkın bu siire içinde Daniler eski ahşkanlık- lannı bir yana bıraktılar. Ar- tık adam yemi- yorlar, ama bayramdan bayrama böyle beslenme saati giysilerine bü- rünmekten de i geri kalmıyor- j lar. (REUTER) i HABERLERIN DEVAMI Karaba£ Z1T 1AHRAN (AA) - Azerbay- can Cumhurbaşkanı Vekili Ya- kup Memedov ile Ermenistan Cumhurbaşkanı Levoa Ter Pet- rosyan Karabağ sorunu ile ilgili olarak Iran Devlet Başkanı Ha- şimi Rafsancani ile birlikte ya- pacaklan üçlü zirveye katılmak ûzere dün Tahran'a gittiler. Mehrabad Havaalam'nda Haşimi Rafsancani tarafından karşılanan Memedov, yaptığı açıklamada, zirvenin yararlı so- nuçlar vermesi umudunu taşıdı- ğmı söyledi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı Vekili, tran'ın arabuluculuk ça- baJanndan duyduğu memnuni- yeti de dile getirerek, üç tarafın atması gereken ilk adımın, sava- şan iki tarafça ateşkesin ihlal edilmeyeceğini garanti eden bir belge imzalanması oldugunu kaydetti. Memedov, tran'dan da ateşke- sin gelişimini izlemesini istedi. Yakup Memedov, çarpışmalar sırasında esir alınanlann değişi- mi, Karabağ'da yaşayanlann bölgeye geri dönmeleri, bolgede- ki askeri güçlerin geri cekilmesi ve yollann tekrar açılmasının, banşın sağlanmasının ön şartla- n oldugunu vurguladı. Memedov, "Azerbaycan ve Ermenistan halklan komşudur- lar, er veya geç aralanndaki so- runu çözmek zorundadırlar. So- run, ne kadar erken cözülürse, iki ülke ve iki millet için o ka- dar iyi olur" dedi. Rafsancani de ülkesinin ara- buluculuk çabalarının verimlili- ğine işaret ederek, içinde bulu- nulan koşullann, düşmanlıkla- nn sona erdirilmesine elverişli oldugunu kaydetti. • Baştarafi I. Safyada nı j etkili, Nahcıvan'daki Erme- ni saldmlannın nedeninin iyi araştınlması gerektiğini, bu ko- nuda bazı belirsizlikler oldugu- nu da vurguladı. Bakerdevrede Başbakan Süleyman Demi- rel. dün sabah Türkiye ile Bul- garistan arasında yapılan he- yetler arası görüşmeye katılma- dan önce gazetecilerin sorulan üzerine. Nahcıvan Cumhur- başkanı Haydar Aliyev'in Tür- kiye'den askeri müdahale iste- mediğini açıkladı. Demirel, bir gazetecinin "Aliyev'in deme- cinden öyle anlaşılıyor" demesi üzerine, "Sen bana sordun, ben cevap verdim. Yorumu sen yap" karşılığını verdi. Dışişleri Bakanı Çetin. Stras- burg'a giderken havaalanında düzenlediği basın toplantısın- da, Nahcıvan konusunda Tür- kiye'nin duyduğu kaygılan ABD Dışişleri Bakanı Baker'a ıletıiğini söyledi. Baker'ın bu kaygılan paylaştığını kendisine bildirdigini İcaydeden Çetin. bu konuda gırişimler yapılması ge- rekliliği üzerine göriiş birliğine vardıklannı da anlattı. Yetkililerin verdiği bilgiye göre. Türkiye. Nahcıvan konusun- daki girişimlerini üç aşamada planlıyor: 1. Bu konuda Nahcıvan yö- netimi ile temasın sürdürülerek gelişmelerin sürekli izlenmesi ve saldınlann durdurulması için Ermenistan ile üst düzey temas kurularak uyanda bulunulma- sı. Bu çerçevede. Ermenistan Dışişleri Bakanı Hovanisyan'ın kendisini iki kez telefonla ara- masına karşın. toplantıda oldu- ğu için görüşmeyen Hikmet Çetin, Strasburg'dan Erivan'ı aramaya çalışacak. 2. Gerek Nahcıvan, gerek Azerbaycan. gerekse Türkiye'- tıin Ermenistan'a yaptığı uyan- lara rağmen. Ermeni çetecilerin saldınlannın sürmesi. Ankara'- da konunun uluslararası plat- forma getirilmesi eğilimini güç- lendirdi. Baker ile Çetin arasın- daki görüşmelere ek olarak. Başbakan Demirel'in de ABD Başkanı George Bush ile ko- nuşması gündeme gelebilecek. 3. Siyasi yetkililer, Türkiye"- nin "Nahcıvan"ın sıkıntılanna kayıtsız kalamayacağını" ısrar- la ifade ederken, son olasıiık olarak "askeri yaptınm" üze- rinde duruyorlar. Dışişleri yet- kilileri, Türkiye'nin anlaşma- lardan kaynaklanan hiçbir askeri müdahale zemini olma- dığını, ancak bütün diplomatik yollann tükeülmesı ve duru- mun vehameünin artması ha- linde, bu yola başvurulabilece- ğini ve karann siyasi otoriteye ait olacağını vurguluyorlar. Saldırıların nedenleri? Ankara'da aynca, Nahcı- van'da durumun 1 mayıstan iti- baren gerginleşmesi ve silahlı saldınlar düzenlenmesinin ne- denleri de tartışılıyor. Dışişleri BakalığYnın üst düzey biryetki- lisi, bu konuda çok nel bilgile- rin bulunmadığını kaydederek. şu olasılıklar üzerinde durdu: - Nahcıvan'daki smırlı sayı- daki Ermeninin Nahcıvan'ın Azerbaycan'a bağlılık statüsü- nü değiştirmek amacıyla örgüt- lü bir hareketegirmesi ve Erme- nistan'ın desteğini alması. Bu olasılık Ankara açısından "en olumsuz" seçenek olarak de- ğerlendiriliyor. Köye saldın 1 milyar dolarlık kredi bilmecesi Cumhuriyet'e neden HıdreUez ateşi yürek yakü • Baştarafi I. Safyada şölenlerinin biraz değişiği kal- mış... Müslüman inanışının efsane- lik iki varlığı Hıdır ile İlyas'm halk arasında bitişik söylenme- siyle 'Hıdrellez'e vanldığı da söylenir. Bir başka söylenceye göre Hıdır ile İlyas kardeştirler. En çok tutulanı da Hıdır ve El- lez diye iki sevgili... Bu nedenle de Hıdrellez sanki genç kızla- nn. kadınlann şöleniymiş gibi kutlanırçoğu yörede. İzmir'in her yanını gençler sanki esir almıştı. Bulunan küçük bir toprak parçası. hiç olmadı kaldınmlar. hatta yol ortasmda bile ateşlerini yakıp dans eden. şarkı söyleyen, bağ- nşan gençler... El ele tutuşup ateşin üzerinden atlayan genç sevgilileri gördüğümüzde, bun- lann niyet yazıp da beklemele- rine gerek olmadığmı anlayabi- liyordunuz. Karşıyaka'da eski alışkanhklanndan ödün verme- yenler sabaha karşı deniz kıyı- sında buluştular. Kimi yerlerde meyhaneler sokaklara taşmdı. Ama "Hıdır'"larla, "EUez"ler ateş başından başka yerde yok- tular. Narlıdere'de yine bahçe- ierden çiçekler çalındı... Büyükler balkonlardan bak- tılar. Önce gençlere uzak dur- dular. İlerleyen saatlerde onlar da balkonlarda göbek havasına başladılar. Sokaklara taşınan müzik setleri sabaha dek yanş- tı. Gençler hepsini bastırdılar. ateş üzerinde 'rock' yaptılar. Emre. "Bizi çeker misin?" de- di. Havalarda uçtuğu acaba El- lez miydi? Okan, tahta, gazete taşımaktan dans etmeye fırsat bulatnadığmdan yakınıyordu. Seyran. bir sonraki gün sınavı olduğundan yakındı. Scrpil. "Sen uzayda mı yaşıyorsun ar- tık sınıfta kalmak mı kaldı?" diyerek arkadaşım rahatlattı. Sabaha karşı herkes yorgun- du. Sokaklar. caddeler yavaş yavaş dinginleşiyordu. Erken işbaşı yapanlar yola koyulmuş- lardı bile. Yaşlı bir kan-koca sahilde geziniyordu. Onlar ren- gi kırmızıya dönüşmüş körfez- den hâlâ "medet" umanlardı. Niyetlerini denize attılar. Hıdır ile Ellez'in sevinçlerin- den öldüğü yalandı. Onlar ön- ceki akşam Kordon'da ateş üzerinde el ele görünüyorlardı. L'FfK GÜLDEMÎR VVASHJNGTON - Amen- kan yönetimi ve ABD başken- lindcki finans çe\releri. VVas- hıngıon'da vaptığı görüşmeler- de bazı koşullara bağlı olarak ılen sürdüğü ekonomik vaatleri kesinleşmiş gibi kamuoyuna avikladığı gerekçesiyle Devlet Bakanı Tansu Çiller'e kırgınlık duyuvor. Çilİer. IMF ve Dünya Ban- kusi'nın en üst düzeyi ile ilk kez acçen hafta görüşme ve tanış- ma olanaği buldu. Bu temaslar- dctn sonra IMF ve Dünya Bankası koridorlannda. herye- ni politikaa için âdet olduğu üzere, "koridor notu" dolaş- maya başladı. Resmi bir niteliği olmayan, kişisel izlenimlere da- yanan bu not. politikacının iş- başında bulunduğu sürece hiç yakasını bırakmıyor. Çiller'in koridor notu şu: "Çok sempa- tik birinsan." Tabii nabzı ekonomiyle atan bır kurumda verilen koridor notunun ekonomik içerikli ol- maması hemen dikkat çekiyor. Bunun nedenleri araştınldığın- da da bazı somut olaylar sırala- nıyor. Birincisi şu: Dünya Bankası 1988 yılmdan bu yana Türk hükümetlerine şunlan söylüyordu: "Siz öyle bir seviyeye geldiniz ki, size artık büyük reform kre- dileri \erebiliriz. Ama artık bir bütçe disiplini gerekiyor. Önü- nüzdeki son engel bu. Öyle bir vergi kanunu çıkarmalısıruz ve Merkez Bankası çerçevesi kur- mahsınız ki, hem para istikran sağlansın, hem de hükümetle- rin vurdumduymazlığı engel- lensin. Bunun da iki yolu var: Hazine'nin birliği ve Merkez Bankasfnın daha bağımsız hale geürilmesi, biraz da enflasyon bu paranın önü açıhr dedik. Hatta eğer onlan yaparsanız, bir milyar dolann da üstünde para alırsınız dedik. Bunu da dört yıldır söylüyoruz" diyor- lar. Peki Çiller bunu neden nüan- sını vererek yansıtmadı? Dünya Bankası üst yönetiminde, "Çil- ler'in eski dosyalan okumaya henüz vakit bulamamış olabile- ceği" yönünde bir inanç var. Aynı hava Amerikan yöneti- minde de görülüyor. Çiller'in daha VVashington'da iken yap- üğı "ABD ile ikili ekonomik anlaşma imzalanacak" açıkla- maşı, seçim arifesinde olan yö- netimi ürkütmüş durumda. Öyle ürkütmüş ki. bunu yalan- larken nezaket göstermek gere- ği duymuyor. Kategorik bir şekilde "saçma" diyorlar. Eko- nomik işbirliği yapılabilir ama ikili anlaşma ayn bir şey" diye konuşuyorlar. Bunlann nedenleri üç nokta- da özetleniyon 1) Washington uluslararası poütikanın ve ekonomik politi- kalann belirlendiği bir forum. Türkiye do artık günJük kredi peşinde dolaşan bir ülke değil. Finansman kombinezonlan yapan bir ülke. Yani buraya bu vizyonla gelmek gerek tiği vur- gulanıyor. Bir Türk bakanın artık uluslararası finans dünya- sının gündemindeki konular üzerinde söz söylemesi. ikili iliş- kilerin nüanslannı bilmesi bek- leniyor. Öte yandan Azerbaycan Sa- vunma Bakanhğı önceki gece Ermeni militanların, Nahcıvan özerk Cumhuriyeti'ndeki Gün- nük köyünü ele geçirdiklerini, ancak daha sonra Azeri güçle- rin köyü geri aldıklarını bildir- di. Assa-lrade Ajansı da Ermeni militanların, dün Türkiye sının- na yakın Sederek kasabası ve Havuş köyünü ateşe tuttuklan- nı ve yedi kişinin yaralandığını kaydetti. Ermeni militanların, Nahcı- van'ın Türkiye sınınndaki köy- lerine son günlerde düzenlediic- leri saldınlarda yaklaşık 10 kişi ölmüştü. Polise saldırı: 3 ölü ARADABIR • Baştarafi 2. Sayfada da Turuska)'lar, Çin kaynaklarında M.Ö. I. bin yıllan içinde etkinliklerine rastlanan Tik (ya da Dik)'lerin, Batı Anadolu halkı Troia (ya da Truva)'lıların, hatta Trak (ya da Tharak)'- ların Türk adını taşıyan kavimler oldukları sanılmıştır. Ay- nca islam kaynaklarında aynntılı bir biçimde yer alan İran kökenli Zend-Avesta söylentileri ile, İsrail kökenli Tevrat söylentilerinde de Türk adı aranmış, Nuh'un torunu Yasef- in oğlu Türk de, İran hükümdarı Feridun (Thraetaona)'un oğlu Tûrac ya da Tûr (Turan, buradan geliyor) da Türk adı- nı taşıyan ilk kavimler olarak gösterilmek istenmiştir. Ama yapılan son bifimsel araştırmalar, bunların söylentiden başka bir anlam taşımadıklarını ortaya koymuştur. M.S. 420 tarihli bir Pers (iran) metninde Türk sözcüğü Altaylı (Seyhun ötesi) kavimleri anlatmak için kullanılmış- tır. M.S. 515 tarihini taşıyan bir başka Pers metninde de Türk sözcüğü 'güçlü-kudretli' anlamında geçmiştir. Orta- çağ başlarında Bizanslı tarihçiler Türk kavimleri üzerinde geniş ve aynntılı bir biçimde durmuşlar, bu kavimlerin özelliklerine ve niteliklerine kitaplarında büyük yer ver- mişlerdir. Ayrıca yine bu çağın başlarında Türkler, Arap. İran ve Hint kaynaklarında da geniş bir biçimde yer almış, 'güçlü, kuvvetli-hareketli' nitelikleri önemie belirtilmiştir. Türk sözcüğünün bir kavmi, bir topluluğu ve devleti be- lirtmek amacıyla ilk kullanılışı, dağınık, göçebe Türk boyla- rı rın Gök-Türk (ya da Kök-Türk) siyasal birliğinin çevresin- de toplanmasıyla başlamıştır. Gök-Türk Devleti'nin kurul- rnasından sonra da Türk sözcüğü Orta Asya topraklarında y^ayan kavimlerin büyük çoğunluğunu belirten bir ad olarak geçmiştir. • Baitarafi 1. Safyada dar Selmanipak Caddesi Horhor otobüs durağında beklemeye başladılar. Saat 08.05 sıralann- da polis memurlan ile birlikte durakta beklemekte olan kimli- ğı belirsiz iki kişı, aniden silah- lannı çıkararak ateş etmeye başladılar. Çeşitli yerlerinden aldıklan kurşunlarla ağır yara- lanan polisler Haydarpaşa Numune Hastanesi'ne Kaldınl- mak istenirken yolda yaşamıru yıtirdi. Saldırganlar ise yaya olarak kaçtılar. Vatandaşlardan gelen ihbar- Jaragöresaldırganlann l.60cm boylannda düz saçh. siyah deri montlu ve diğerinin ise 1.70 boylannda kıvırcık saçlı. gri ce- ketli. kahverengi montlu ve şal- var pantolonlu olduğu şeklinde eşgal belirleyen polislerin. bu yönde >aptığı aramalar sonu- cunda eşkâle uygun bir kişi ya- kalanıp gözaltına alındı. Olay vennde bulunan 9 boş kovan. balistik inceleme için Kriminal Laboratuvara gön- derildi. Kan gölüne dönen olay yeri yıkanarak temizlendi. Olavda yaşamını yitiren polis memurlan Mehmet Damar'ın evli ve biri kız üç çocuk babası, Celal Sönmez'in de evii iki kız çocuk babası olduğu belirtildi. Damar. 23. Sönmez ise 7 yıllık polis memuruydu. Bölgede geniş çaplı bir ope- ras>on başlatan polis. çok sayı- da şüpheliyi gözaltına aldı. Saldınyı. Kızıl Ordu ile Dev rimcı Sol üstlendi. Bakırköy Bahçelievler'- deki olay ise saat 20.00 sırala- nnda meydana geldi. Çamlık Caddesi Çam Sokak üzerin- deki Gaziantep Oğuz Kebap- çısfnda >emek yiyen Çevik 2) Çiller'in kendi bürokrasisı ile arasınm pek iyi olmadığı id- diası onun dış performansını gölgeliyor. Hazine'den sorum- lu olmasına karşın Hazine'ye hiç uğramadığı. birçok Hazine- ci ile ilk kez geçenlerde geldiği Washington'da oturup doğru konusunda ciddi olmanız gere- dürüst konuştuğu, Merkez kiyor. Yani genel olarak iyi Bankası'nı hâlâ ziyaret etmedi- ği \Vashington finans çevrele- rinde konuşulan şeyler. Belki bunlar doğru değil, ama imaj böyle. "Gerçekten parlak bir şahsiyet. İyi bir aileden geliyor. iyi bir eğitim almış, eğer bürok- de ettiği gibi bir hava doğdu. rasiyi iyi tutsaydı bürokrasi İşte şimdi Dünya Bankası buna onu bakan yapardı" cümlesi kaşlannı kaldırmış durumda. buraya kadar ulaşmış. Aynca Çiller'in yetkisi dahilindeki bü- tün ekonomik kararlan Ekrem Ceyhun'un. bütün tayinleri Ca- vit Çağlar, Ekrem Ceybıın ve Tunç Bilget'in görmesi, Was- hington'daki ekonomi çevrele- rinin kendisini "Lame Duck" (geri planda) diye nitelemesine durumdasınız. Son engelleri aş- tığınızda 1 milyarlık refonn kredileri bile alabilirsiniz." Çiller'e de aynen bu yinelen- di. Ama sanki son temaslan sonucunda bir milyar dolar el- "Biz bir milyar vereceğiz deme- dik. Şunlan şunian yaparsanız Kuvvet'de görevli polis me- muru Alaattin Çaycı(26), hemşensi olan lokanta sahibı Fevzi Ok> ay dışırdan gelen iki kişinin silahlı saldınsına uğra- dılar. Saldırganiar olay yerin- den arabayla kaçtılar. Saldın sonucu ağır yarala- nan polis memuru Çaycı ve Okyay hastaneye kaldınlır- ken yolda öldüler.Olaydan sonra çevrede operasyonlar başlatan polisler çok kişiyi gö- zaltına aldı. Olaydan sonra gazetemizı arayan bir kişi saldınyı Dev- rimci Sol Silahlı Devrim Birlik- leri adına üstlenirken. "İstan- bul, Adana ve Ankara'daki katliamlara misilleme olarak, bir sivil polisi ve polis işbirükçi- si lokantacıyı cezalandırdık. "dedi. Bingöl'ün Adaklı ve Karho- va ilçeleri dağhk kesiminde gü- venlik güçleriyle çatışmaya gi- ren bir grup PKK. militanıyla çıkan catışmalarda iki PKK'lı mılitan ölü olarak ele geçirildi. Sabah gazetesinin İkitelli'deki tesislerine önceki akşam silahlı kişilerce gerçek- leştirilen saldınd.^n sonra diğer basın kuruluşlannın çevresin- deki güvenlik önlemleri de art- tınldı. Sabah gazetesine karşı yapı- lan saldınya tepkiler de sürii- yor. Gazeteciler Cemiyeti. Ba- sın Konseyi. Çağdaş Gazeteci- ler Derneği ile Türkiye Gazete Sahipleri Sendikası dün yaptık- lan açıklamalarda saldınnın Türk basınana yönelik olduğu- na dikkat çekerek, olayı şiddet- le kmadıklannı bildirdiler. yol açıyor. 3) Bir başka neden de şu: "Türkiye'nin ekonomik duru- mu çok mesafe aldı, büyüdü, ama her şeyden önce Türklerin bunu anlaması, ona göre dav- ranması gerekiyor" diyorlar ve "Tansu ÇiUer VVashington'da geçmiş hükümetleri toptan kö- tüleyeceğine. iyi kararlan üv- seydi, daha ciddi bir izlenim bırakmış olurdu" diye ekliyor- lar. Tüm bunlar doğal olarak Dünya Bankası, IMF koridor- lannda Güneş Taner, Tansu Çiller karşılaştınlması da baş- latmış durumda. Bir yetkiliye hangisinin ağır bastığmı sordu- ğumuzda, "Ben bir şey söyle- miş olmayayım, belkı daha uzun yıllar Tansu Çiller ile ça- lışmak zorunda olabiliriz" di- yor. CUMHURİYET YOLUNDA YonusNadi 10.000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 39-41 Cağaloğlu-fstanbul ÖdcmeU göndcritaez. KLASİK • İtalyan YatakOdası • 193Ö'laryapımı,çok temiz. orijinal 3212962 TY Servisi - Gazetemizde günlük yazılanna bugün yeni- den başlayan yazanmız Uğur Mumcu. gazeıeci Yavuz Donaf- ın sunduğu TVl'de bugün 18. 10'da ekrana gelecek "Kamuo- yu" programına konuk olacak. Mumcu, programda "Cumhu- riyet olayı"nın iç yüzünü anla- tacak. Yazanmız, programm söyleşi bölümünden sonra veri- len telefon numarasını arayan izleyicilerin sorulan yamtlaya- cak. Mumcu, Sohbet bölümünde 1964 yılında Süleyman Detni- rel'i Hukuk Fakültesi'ne davet ettiklerini bu söyleşinin radyo- da yayımlandığını Demirel'in ilk defa bu söyleşi ile kamuo- yunda göründüğünü • anlata- cak. Mumcu Cumhuriyet gaze- tesinden aynlış nedenlerini dile geü'recek. Sorular bölümünde Uğur Mumcu'ya Cumhuriyet yazarlannın neden yer değiştir- dikleri sorulacak. Mumcu'nun Hukuk Fakültesi'ni bitirmesine rağmen neden gazeteciliği seçti- ği de izleyicilerden gelen sorular arasında yer alacak. Programı hazırlayan gazeteci Yavuz Do- nat programın önemini şu söz- lerle açıkladı:" TRT'nin kanal- lan yani sıra özel TV'lerin hiç birinde Cumhuriyet ile ilgili program yer almadı. Her yönü ile ilgi çeken bu konuyu ilk defa ekranda gündeme getirdik. Sanınm izleyiciler tatmin ola- caklar" dedi. Zirvedeip • Başturajı I. Safyada bir konu, koalisyon hükümetine mal edilmek isten- mektedir. Türkiye'de uygula- nan tazminatlann batı ülkele- rinden yüksek olduğu gerçeğı düşünülürse. hükümet progra- mına bu konunun alınmayış nedeni ortaya çıkar." Taslakta. öngörülen yargı denetiminin iş hakimlerince ya- pılacağını belirten Baydur. ha- kimlerin işletme yönetimi ko- nusunda deneyimsiz oldugunu \e sistemin işleyemeyeceğini ile- ri sürdü. Baydur. mahkemele- rin bugün bile dava yüklerini taşıyamadığını. yeni yükler ge- tirildiğinde yargıda ciddi tıkan- malar olacağını kaydetti. Baydur. konuşmasını şöyle tamamladı: "Amacı. iş bulmuş işcileri iş- letmede tutmak, istihdam es- ncklığını alabildığincc kısıtla- mak ve işletmeleri giderek küçühmek ve kapanmalanna sebep olacak kadar işlem ve formalite altında tutmak olan bu taslak. yalnız Türk sanayi ve iş çevrelerine değil. en küçük es- nafından en büyük işyerine kadar ekonominin bütününü zarar verecek niyet ve içeriğe sa- hiptir. Unutulmamalıdır ki. bu çeşit tasarrufiann faturası dai- ma Türk toplumuna çıkacak- tır. Verimli işletmeler. adeta KİT'leşecek. verimsiz duruma düşccektir." Türk-İş Genel Başkanı Yıl- maz da. tasannın yasalaşması çalışmalanna tam destek vere- ceklerini bildirdi. TİSK'in bu- güne kadarki tüm görüşmeler- dc aynı şeyleri söylediğini ve uzlaşmaz bir tavır aldığını kay- dcden Yılmaz. "'Dediğim de- dik. çaldığım düdük anlayışıyla hareket edilmez" dedi. Yılmaz, "İş güvencesi yasası, kurallara uvan. doğru-dürüst çalışan iş- %ercnleri rahatlatacak, bizim şikayet ettığimiz işverenleri de sıkacaklır" diye konuştu. TİSK'in. "yargı sistemı tıkanır. çalışamaz" itirazlannı anımsa- tan Yılmaz. "Yargıda tıkanma olursa devlet açar. Devletin gö- rcvidir bu. Böyle bir gerekçe anlamsız" dedi. Türk-İş Genel Başkanı Şev- ket Yılmaz. dün akşam Başba- kan Süleyman Demirel ile yaptı- ğı görüşmeden sonra gazeteci- lerin sorulannı yanıtladı. Yılmaz, taslağın yasalaşmama- sı için işveren kesiminin yoğun baskısı olduğunun anımsatıl- ması üzerine. "Kaç kilo iseler o kadar olur. Kaç kilo iseler. onu ortaya koyarlar" dedi. GOZLEM UĞUR MUMCU MBaştarafı l. Safyada Ermenilere bağlanmış, Karabağ'ın Azerilere bırakılması Ermenilerin serttepkileriyle karşılanmıştı. 2 Aralık 1920 günü imzalanan Gümrü Anlaşması ile Nahcıvan, gecici olarak Türkiye'ye bırakılmıştı. Lenin ön- derliğindeki Komünist Partisi Merkez Komitesi de 5 Temmuz 1921 günü aldığı kararla Karabağ'ın Azerbay- can sımrları içinde özerkliğini kabul etmişti. "Nahcıvan" 16 Mart 1921 tarihli Moskova Anlaşması ile Azerbaycan'a bırakılmış, anlaşmanın 3. maddesiyle de Nahcıvan'ın özerkliği güvence afüna alınmışn. Anlaşmanın 3.maddesi şöyleydi: - Taraflar... Nahcıvan kesiminin koruyuculuk hakkını üçüncü bir devlete bırakmamak koşulu ile Azerbaycan koruyuculuğunda bir özerk bölge oluşturulması konu- sunda anlaşmışlardır. Bu anlaşma, Türkiye, Ermenistan ve Gürcistan arasın- da 13Ekim 1921 tarihinde imzalanan Kars Anlaşması'run 5. maddesiyle de onaylanmıştı. Karabağ, 1923 yılında Stalin tarafından özerkliğinin korunması koşulu ile Azer- baycan'a verildi. 1922 yılında Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan arasında "Transkafkasya Sovyet Federe Devleti" kurul- du. Bu devlet de uzun ömürlü olmadı. 1936 yılında Azer- baycan, Gürcistan ve Ermenistan birer Sovyet cumhuri- yetine dönüştüler. 1989 yılında Karabağ'ın özerklik statüsünden ayrılarak Azerbaycan'a bağlanması üzerine olaylar yeniden baş- ladı. Ermeni-Azeri çatışmaları Karabağ dan sonra Nah- cıvan'a da sıçramaya başladı. Olaylarm gelişimi özetle böyle. Bu olayları yeterince değerlendirmek için de Azerbay- can - Türkiye ilişkilerine de yine kuşbakışı bakmak gere- kir. Azerbaycan'ın da içinde bulunduğu topraklar, Ittihat ve Terrakki döneminde "Turan Imparatorluğu" düşleri gören Enver Paşa ve arkadaşlarınca ele geçirilmek is- tenmiş, Enver Paşa'nm kardeşi Nuri Paşa, "İslam Ordu- ları Komutanı" olarak Azerbaycan'a girmiş, Talat Paşa da 23 Eylül 1918 günü Almanya ile imzaladığı anlaşma ile "Azerbaycan bağımsızlığının tanınması" koşulu ile Os- manlı Ordusu'nun Azerbaycan'ı terk etmesine karar ver- mişti. Türkiye ile Azerbaycan arasında Kurtuluş Savaşı günlerinde de sıcak ilişkiler kurulmamıştı. Mustafa Kemal, 5 Şubat 1920 günü kolordulara gön- derdiği gjzli yazılarla Azerbaycan konusunu üzerinde "durum muhakemesi" yapmış, Doğu Cephesi Komutanı Kâzım Karabekir'e 1920yılı mayıs ayında gönderdiği ya- zıyla da "Azerbaycan hükümetini Bolşevik devlet zü'mre- sine katmamayı taahhüt" etmiştir. Azerbaycan'ın "BoL şevikleştirilmesi" Ankara ve Moskova hükümetlerinin anlaşma ve dayanışmaları sonucu gerçekleşmiştir. Bugün dünyada yeni dengeler oluşuyor. Avrupa tek bir pazara dönüşürken, eski Sovyetler Birliği ve Yugos- lavya'da etnik çatışmalar başlıyor, aynı günlerde, bir yandan Türkiye'de Türk-Kürt çatışmaları körüklenirken bir yandan da Türkiye, "Azeri-Ermeni" çatışmalarının içine sürükleniyor. Türkiye, uluslararası diplomaside bir "mayın tarlası"- nın içinden geçiyor!... Polis gazeteciyi rehin aldı İstanbul Haber Servisi- Gün- dem gazetesi muhabiri İrfan Uçar, haber için görüşmeye git- tiği bir avukatın bürosunda gözaltına alındı. Gündem Ga- zetesi Haber Müdürü Semra Somersan. polisin. Avukat Fa- zıl Ahmet Tamer'i aradığını ve Taner'e ulaşabilmek için İrfan Uçar'ı gözaitına aldığını söyle- di. Bir süre önce Milliyet gazete- sinden aynlarak yeni çıkacak olan Gündem gazetesinde çalış- maya başlayan İrfan Uçar'ın önceki gün akşam üzeri. bir ha- berle ilgili olarak Avukat Fazıl Ahmet Tamer'in Kadıköy'deki bürosuna gittiği belirtildi. Avu- kat Tamer'i arayan ve Kadıköy Güven İşhanı'ndaki büroda bekleyen güvenlik görevlileri- nin. gazeteci İrfan Uçar'ı bura- da gözaltına aldıklan öğrenildi. Dün de Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nden iki görevli. İr- fan Uçar'ı Gündem gazetesine getirdi. Gündem Gazetesi Ha- ber Müdürü Semra Somersan. polislerle aralannda geçen ko- nuşmayı şöyle özetledi: " Polis- ler bana. aslında Avukat Fazıl Ahmet Tamer'i aradıklannı ve onu bulabilmek için çalışma yaptıklannı söylediler. İrfan Uçar'ı neden gözaltına aldıkla- nnı sorduğumda şu yanıtı ver- diler: 'Irfan'mhiçbirsuçuyok, biliyoruz. Ancak bizim, Avu- kat Fazıl Ahmet Tamer'i bul- mamız gerekiyor. Bu yüzden arkadaşınızı şimdilik Terörle Mücadele Şubcsi'nde gözaltın- da tutacağız." Buna bir anlam veremiyorum. Gündem Gazetesi Koordi- natörü Murat Öztemir ise şun- lan sövlcdi: "Yeıkililcrle görüşmeye çalı- şıvoı u/. ama açıklavıcı bir bilgi vcrılmışor Öğrendiğimiz ka- danvla Avukat Fa/ıl Ahmet Tamcr. gazctcvc ıclcfon açu- rak, bürosunun bulunduğu iş- hanında çok sayıda işyerinin soyulduğunu söylemiş ve bu- nun haber yapılıp yapılmaya- çağını sormuş.Bunun üzerine. İrfan Uçar. avukatla görüşmek ve soyguna ilişkin bilgıler al- mak için dün akşam üzeri büro- ya gitmiş . Ancak Avukat Tamer'i arayan ve büroya ka- rakol kuran güvenlik görevlileri arkadaşımızı gözaltına almış- lar." Başyaziirmıızı • Bastarafi 18. Sayfada hapse mahkûm oldu. Temyiz hakkı yoktu. Karar kesinleşti. Fakat tam hapse girmeden iki gün önce Milli Savunma Bakanı'nın son anda temyiz hakkını kullanmasıyla (ki bu hak yalnız sıkıyönetim komutanı ve bakana aitti) Yargıtay, karan bozdu ve aklanmasına karar verdi. Nadir Nadi, güzel Türkçemizi kullanmada usta bir yazar olduğu gibi özleşen dilimizin gelişmesine. anlatım gücünün yeni olanakiar kazanmasına önemli katkılarda bulunmuştur. Hoşgörü ve özgür düşünce içinde toplumcu görüşten yanaydı. Ulusal uygarhklann evrensel ve insancılığa yönelik gelişmesi görüşünde olan Nadir Nadi'nin yayımlanmış yapıtlan şunlardır: Sokakta Gürültü Var, Uyarüar, Perde Aralığından, 27 Mayıs'tan 12 Mart'a, Sil Baştan, İki Sovyet Rusya - İki Polony a, Olur Şey Değil. Ben Atatürkçü Değilim ve Dostum Mozart. Babasının ısran ile küçük yaştan beri müzıkleyakından ilgilenen Nadir Nadi amatör olarak keman da çalmaktaydı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle