Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 MAYIS1992 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Çapa'da
yangın
paııığı
İstanbul Haber Servisi - Çapa
Tıp Fakültesi Hastanesi'nde
dün akşam çıkan yangın heye-
can yarattı Ortopedi ve
Travmatoloji Kliniği'nin çaü
katında dün saat 17.45 sırala-
nnda yangın çıktı. Ortopedi ve
Travmatoloji Kliniği'nin, ame-
liyathane inşaatırun sürdüğü 4.
katında başlayan yangın, kısa
sürede gelişince görevliler ve
hastalar büyük heyecana kapıl-
dılar. Beyoğlu ve Bakırköy it-
faiye ekipleri yangını söndür-
meye çalışırlarken, toplam 150
hastanın tedavi gördüğü orta-
pedi servisinde, yürüyebilen
hastalar binayı boşalttılar, ya-
taklanndan kalkamayanlar ise
korku içinde yangının söndü-
rülmesini beklediler.
D Duce'nin şatosu 40 mîlyara alıcı beklîyor
İtalyan diktatör Benito Mussolini'nin 2. Dünya Savaşı sırasında oturduğu Feltrinelli şatosu sattşa çıkarıldı.
KnzeydeU Ganta Gölü kıyısındaki görkemli binanınfiyatı,dünkü döviz kurlanna göre 40 miJyar TL. Garg-
nano kasabasındaki şatoya benüz aİıcı çıkmadı. (Fotoğraf: REUTER)
Bürokrasi
ter dökecek
ANKARA (AA)- Kamu per-
soneljnin yabancı dil bilgisi se-
viye *tespıt sınavı, 10 mayıs
pazar günü Ankara'da yapıla-
cak.
24 bin 459 adayın başvurdu-
ğu sınav; Almanca. Arapça,
Bulgarca, Çince, Danimarkaca,
Farsça, Fransızca, Hollanda-
ca, Ingilizce. Ispanyolca, İtal-
yanca, Lehçe. Macarca, Ru-
mence, Rusça, Sırpça ve
Yunancadan yapılacak.
Özel hizmet tazminatının art-
tınlmasını isteyen teknik perso-
ne! ise sınava yalnızca Alman-
ca. Fransızca ve İngilizce dille-
rinden girebilecek.
Çetinkava Mağazası'na düzenlenen, 12 ki-
y ş i ı i n ölümü 17 kişinin _v aralanmasıyla so-
nuclanan yangınla ilgili davaya dün İstanbul DGM'de
de\am etlildi. istanbul 2 numaralı Devlet Güvenlik Mahke-
mesi'nde 6 sanığın sorgusu yapıldı. Duruşmada, sanık avu-
katlarından Mehmet Arslan Argun. mahkeme başkanının
kendiliğinden davadan çekilmesi talebinde bulundu, ancak
duruşmaya ara veren mahkeme beyeti bu talebi kabul et-
medi. Alaattin Kırşan ve Ankara Mamak Beiediyesi'nde
harita mühendisi olarak çalısan Lütfîi Yavuz tahliye edildi.
Emekli
yamyam
Endonezya'nın Irian Jaya böl-
gesindeki bu Dani yamyamı, siz-
ieri aldatmasın. O artık keçi sote
yiyor, çorba içiyor. 1950lerde
bötgeye göç olana kadar, yam-
yamlık vakayı
adiveden sayn
lıyordu. An-
cak, 40 yılı
aşkın bu siire
içinde Daniler
eski ahşkanlık-
lannı bir yana
bıraktılar. Ar-
tık adam yemi-
yorlar, ama
bayramdan
bayrama böyle
beslenme saati
giysilerine bü-
rünmekten de i
geri kalmıyor- j
lar. (REUTER) i
HABERLERIN DEVAMI
Karaba£
Z1T
1AHRAN (AA) - Azerbay-
can Cumhurbaşkanı Vekili Ya-
kup Memedov ile Ermenistan
Cumhurbaşkanı Levoa Ter Pet-
rosyan Karabağ sorunu ile ilgili
olarak Iran Devlet Başkanı Ha-
şimi Rafsancani ile birlikte ya-
pacaklan üçlü zirveye katılmak
ûzere dün Tahran'a gittiler.
Mehrabad Havaalam'nda
Haşimi Rafsancani tarafından
karşılanan Memedov, yaptığı
açıklamada, zirvenin yararlı so-
nuçlar vermesi umudunu taşıdı-
ğmı söyledi.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı
Vekili, tran'ın arabuluculuk ça-
baJanndan duyduğu memnuni-
yeti de dile getirerek, üç tarafın
atması gereken ilk adımın, sava-
şan iki tarafça ateşkesin ihlal
edilmeyeceğini garanti eden bir
belge imzalanması oldugunu
kaydetti.
Memedov, tran'dan da ateşke-
sin gelişimini izlemesini istedi.
Yakup Memedov, çarpışmalar
sırasında esir alınanlann değişi-
mi, Karabağ'da yaşayanlann
bölgeye geri dönmeleri, bolgede-
ki askeri güçlerin geri cekilmesi
ve yollann tekrar açılmasının,
banşın sağlanmasının ön şartla-
n oldugunu vurguladı.
Memedov, "Azerbaycan ve
Ermenistan halklan komşudur-
lar, er veya geç aralanndaki so-
runu çözmek zorundadırlar. So-
run, ne kadar erken cözülürse,
iki ülke ve iki millet için o ka-
dar iyi olur" dedi.
Rafsancani de ülkesinin ara-
buluculuk çabalarının verimlili-
ğine işaret ederek, içinde bulu-
nulan koşullann, düşmanlıkla-
nn sona erdirilmesine elverişli
oldugunu kaydetti.
• Baştarafi I. Safyada
nı j etkili, Nahcıvan'daki Erme-
ni saldmlannın nedeninin iyi
araştınlması gerektiğini, bu ko-
nuda bazı belirsizlikler oldugu-
nu da vurguladı.
Bakerdevrede
Başbakan Süleyman Demi-
rel. dün sabah Türkiye ile Bul-
garistan arasında yapılan he-
yetler arası görüşmeye katılma-
dan önce gazetecilerin sorulan
üzerine. Nahcıvan Cumhur-
başkanı Haydar Aliyev'in Tür-
kiye'den askeri müdahale iste-
mediğini açıkladı. Demirel, bir
gazetecinin "Aliyev'in deme-
cinden öyle anlaşılıyor" demesi
üzerine, "Sen bana sordun, ben
cevap verdim. Yorumu sen
yap" karşılığını verdi.
Dışişleri Bakanı Çetin. Stras-
burg'a giderken havaalanında
düzenlediği basın toplantısın-
da, Nahcıvan konusunda Tür-
kiye'nin duyduğu kaygılan
ABD Dışişleri Bakanı Baker'a
ıletıiğini söyledi. Baker'ın bu
kaygılan paylaştığını kendisine
bildirdigini İcaydeden Çetin. bu
konuda gırişimler yapılması ge-
rekliliği üzerine göriiş birliğine
vardıklannı da anlattı.
Yetkililerin verdiği bilgiye göre.
Türkiye. Nahcıvan konusun-
daki girişimlerini üç aşamada
planlıyor:
1. Bu konuda Nahcıvan yö-
netimi ile temasın sürdürülerek
gelişmelerin sürekli izlenmesi ve
saldınlann durdurulması için
Ermenistan ile üst düzey temas
kurularak uyanda bulunulma-
sı. Bu çerçevede. Ermenistan
Dışişleri Bakanı Hovanisyan'ın
kendisini iki kez telefonla ara-
masına karşın. toplantıda oldu-
ğu için görüşmeyen Hikmet
Çetin, Strasburg'dan Erivan'ı
aramaya çalışacak.
2. Gerek Nahcıvan, gerek
Azerbaycan. gerekse Türkiye'-
tıin Ermenistan'a yaptığı uyan-
lara rağmen. Ermeni çetecilerin
saldınlannın sürmesi. Ankara'-
da konunun uluslararası plat-
forma getirilmesi eğilimini güç-
lendirdi. Baker ile Çetin arasın-
daki görüşmelere ek olarak.
Başbakan Demirel'in de ABD
Başkanı George Bush ile ko-
nuşması gündeme gelebilecek.
3. Siyasi yetkililer, Türkiye"-
nin "Nahcıvan"ın sıkıntılanna
kayıtsız kalamayacağını" ısrar-
la ifade ederken, son olasıiık
olarak "askeri yaptınm" üze-
rinde duruyorlar. Dışişleri yet-
kilileri, Türkiye'nin anlaşma-
lardan kaynaklanan hiçbir
askeri müdahale zemini olma-
dığını, ancak bütün diplomatik
yollann tükeülmesı ve duru-
mun vehameünin artması ha-
linde, bu yola başvurulabilece-
ğini ve karann siyasi otoriteye
ait olacağını vurguluyorlar.
Saldırıların nedenleri?
Ankara'da aynca, Nahcı-
van'da durumun 1 mayıstan iti-
baren gerginleşmesi ve silahlı
saldınlar düzenlenmesinin ne-
denleri de tartışılıyor. Dışişleri
BakalığYnın üst düzey biryetki-
lisi, bu konuda çok nel bilgile-
rin bulunmadığını kaydederek.
şu olasılıklar üzerinde durdu:
- Nahcıvan'daki smırlı sayı-
daki Ermeninin Nahcıvan'ın
Azerbaycan'a bağlılık statüsü-
nü değiştirmek amacıyla örgüt-
lü bir hareketegirmesi ve Erme-
nistan'ın desteğini alması. Bu
olasılık Ankara açısından "en
olumsuz" seçenek olarak de-
ğerlendiriliyor.
Köye saldın
1 milyar dolarlık
kredi bilmecesi
Cumhuriyet'e
neden
HıdreUez ateşi yürek yakü
• Baştarafi I. Safyada
şölenlerinin biraz değişiği kal-
mış...
Müslüman inanışının efsane-
lik iki varlığı Hıdır ile İlyas'm
halk arasında bitişik söylenme-
siyle 'Hıdrellez'e vanldığı da
söylenir. Bir başka söylenceye
göre Hıdır ile İlyas kardeştirler.
En çok tutulanı da Hıdır ve El-
lez diye iki sevgili... Bu nedenle
de Hıdrellez sanki genç kızla-
nn. kadınlann şöleniymiş gibi
kutlanırçoğu yörede.
İzmir'in her yanını gençler
sanki esir almıştı. Bulunan
küçük bir toprak parçası. hiç
olmadı kaldınmlar. hatta yol
ortasmda bile ateşlerini yakıp
dans eden. şarkı söyleyen, bağ-
nşan gençler... El ele tutuşup
ateşin üzerinden atlayan genç
sevgilileri gördüğümüzde, bun-
lann niyet yazıp da beklemele-
rine gerek olmadığmı anlayabi-
liyordunuz. Karşıyaka'da eski
alışkanhklanndan ödün verme-
yenler sabaha karşı deniz kıyı-
sında buluştular. Kimi yerlerde
meyhaneler sokaklara taşmdı.
Ama "Hıdır'"larla, "EUez"ler
ateş başından başka yerde yok-
tular. Narlıdere'de yine bahçe-
ierden çiçekler çalındı...
Büyükler balkonlardan bak-
tılar. Önce gençlere uzak dur-
dular. İlerleyen saatlerde onlar
da balkonlarda göbek havasına
başladılar. Sokaklara taşınan
müzik setleri sabaha dek yanş-
tı. Gençler hepsini bastırdılar.
ateş üzerinde 'rock' yaptılar.
Emre. "Bizi çeker misin?" de-
di. Havalarda uçtuğu acaba El-
lez miydi? Okan, tahta, gazete
taşımaktan dans etmeye fırsat
bulatnadığmdan yakınıyordu.
Seyran. bir sonraki gün sınavı
olduğundan yakındı. Scrpil.
"Sen uzayda mı yaşıyorsun ar-
tık sınıfta kalmak mı kaldı?"
diyerek arkadaşım rahatlattı.
Sabaha karşı herkes yorgun-
du. Sokaklar. caddeler yavaş
yavaş dinginleşiyordu. Erken
işbaşı yapanlar yola koyulmuş-
lardı bile. Yaşlı bir kan-koca
sahilde geziniyordu. Onlar ren-
gi kırmızıya dönüşmüş körfez-
den hâlâ "medet" umanlardı.
Niyetlerini denize attılar.
Hıdır ile Ellez'in sevinçlerin-
den öldüğü yalandı. Onlar ön-
ceki akşam Kordon'da ateş
üzerinde el ele görünüyorlardı.
L'FfK GÜLDEMÎR
VVASHJNGTON - Amen-
kan yönetimi ve ABD başken-
lindcki finans çe\releri. VVas-
hıngıon'da vaptığı görüşmeler-
de bazı koşullara bağlı olarak
ılen sürdüğü ekonomik vaatleri
kesinleşmiş gibi kamuoyuna
avikladığı gerekçesiyle Devlet
Bakanı Tansu Çiller'e kırgınlık
duyuvor.
Çilİer. IMF ve Dünya Ban-
kusi'nın en üst düzeyi ile ilk kez
acçen hafta görüşme ve tanış-
ma olanaği buldu. Bu temaslar-
dctn sonra IMF ve Dünya
Bankası koridorlannda. herye-
ni politikaa için âdet olduğu
üzere, "koridor notu" dolaş-
maya başladı. Resmi bir niteliği
olmayan, kişisel izlenimlere da-
yanan bu not. politikacının iş-
başında bulunduğu sürece hiç
yakasını bırakmıyor. Çiller'in
koridor notu şu: "Çok sempa-
tik birinsan."
Tabii nabzı ekonomiyle atan
bır kurumda verilen koridor
notunun ekonomik içerikli ol-
maması hemen dikkat çekiyor.
Bunun nedenleri araştınldığın-
da da bazı somut olaylar sırala-
nıyor. Birincisi şu: Dünya
Bankası 1988 yılmdan bu yana
Türk hükümetlerine şunlan
söylüyordu:
"Siz öyle bir seviyeye geldiniz
ki, size artık büyük reform kre-
dileri \erebiliriz. Ama artık bir
bütçe disiplini gerekiyor. Önü-
nüzdeki son engel bu. Öyle bir
vergi kanunu çıkarmalısıruz ve
Merkez Bankası çerçevesi kur-
mahsınız ki, hem para istikran
sağlansın, hem de hükümetle-
rin vurdumduymazlığı engel-
lensin. Bunun da iki yolu var:
Hazine'nin birliği ve Merkez
Bankasfnın daha bağımsız hale
geürilmesi, biraz da enflasyon
bu paranın önü açıhr dedik.
Hatta eğer onlan yaparsanız,
bir milyar dolann da üstünde
para alırsınız dedik. Bunu da
dört yıldır söylüyoruz" diyor-
lar.
Peki Çiller bunu neden nüan-
sını vererek yansıtmadı? Dünya
Bankası üst yönetiminde, "Çil-
ler'in eski dosyalan okumaya
henüz vakit bulamamış olabile-
ceği" yönünde bir inanç var.
Aynı hava Amerikan yöneti-
minde de görülüyor. Çiller'in
daha VVashington'da iken yap-
üğı "ABD ile ikili ekonomik
anlaşma imzalanacak" açıkla-
maşı, seçim arifesinde olan yö-
netimi ürkütmüş durumda.
Öyle ürkütmüş ki. bunu yalan-
larken nezaket göstermek gere-
ği duymuyor. Kategorik bir
şekilde "saçma" diyorlar. Eko-
nomik işbirliği yapılabilir ama
ikili anlaşma ayn bir şey" diye
konuşuyorlar.
Bunlann nedenleri üç nokta-
da özetleniyon
1) Washington uluslararası
poütikanın ve ekonomik politi-
kalann belirlendiği bir forum.
Türkiye do artık günJük kredi
peşinde dolaşan bir ülke değil.
Finansman kombinezonlan
yapan bir ülke. Yani buraya bu
vizyonla gelmek gerek tiği vur-
gulanıyor. Bir Türk bakanın
artık uluslararası finans dünya-
sının gündemindeki konular
üzerinde söz söylemesi. ikili iliş-
kilerin nüanslannı bilmesi bek-
leniyor.
Öte yandan Azerbaycan Sa-
vunma Bakanhğı önceki gece
Ermeni militanların, Nahcıvan
özerk Cumhuriyeti'ndeki Gün-
nük köyünü ele geçirdiklerini,
ancak daha sonra Azeri güçle-
rin köyü geri aldıklarını bildir-
di.
Assa-lrade Ajansı da Ermeni
militanların, dün Türkiye sının-
na yakın Sederek kasabası ve
Havuş köyünü ateşe tuttuklan-
nı ve yedi kişinin yaralandığını
kaydetti.
Ermeni militanların, Nahcı-
van'ın Türkiye sınınndaki köy-
lerine son günlerde düzenlediic-
leri saldınlarda yaklaşık 10 kişi
ölmüştü.
Polise saldırı: 3 ölü
ARADABIR
• Baştarafi 2. Sayfada
da Turuska)'lar, Çin kaynaklarında M.Ö. I. bin yıllan içinde
etkinliklerine rastlanan Tik (ya da Dik)'lerin, Batı Anadolu
halkı Troia (ya da Truva)'lıların, hatta Trak (ya da Tharak)'-
ların Türk adını taşıyan kavimler oldukları sanılmıştır. Ay-
nca islam kaynaklarında aynntılı bir biçimde yer alan İran
kökenli Zend-Avesta söylentileri ile, İsrail kökenli Tevrat
söylentilerinde de Türk adı aranmış, Nuh'un torunu Yasef-
in oğlu Türk de, İran hükümdarı Feridun (Thraetaona)'un
oğlu Tûrac ya da Tûr (Turan, buradan geliyor) da Türk adı-
nı taşıyan ilk kavimler olarak gösterilmek istenmiştir. Ama
yapılan son bifimsel araştırmalar, bunların söylentiden
başka bir anlam taşımadıklarını ortaya koymuştur.
M.S. 420 tarihli bir Pers (iran) metninde Türk sözcüğü
Altaylı (Seyhun ötesi) kavimleri anlatmak için kullanılmış-
tır. M.S. 515 tarihini taşıyan bir başka Pers metninde de
Türk sözcüğü 'güçlü-kudretli' anlamında geçmiştir. Orta-
çağ başlarında Bizanslı tarihçiler Türk kavimleri üzerinde
geniş ve aynntılı bir biçimde durmuşlar, bu kavimlerin
özelliklerine ve niteliklerine kitaplarında büyük yer ver-
mişlerdir. Ayrıca yine bu çağın başlarında Türkler, Arap.
İran ve Hint kaynaklarında da geniş bir biçimde yer almış,
'güçlü, kuvvetli-hareketli' nitelikleri önemie belirtilmiştir.
Türk sözcüğünün bir kavmi, bir topluluğu ve devleti be-
lirtmek amacıyla ilk kullanılışı, dağınık, göçebe Türk boyla-
rı rın Gök-Türk (ya da Kök-Türk) siyasal birliğinin çevresin-
de toplanmasıyla başlamıştır. Gök-Türk Devleti'nin kurul-
rnasından sonra da Türk sözcüğü Orta Asya topraklarında
y^ayan kavimlerin büyük çoğunluğunu belirten bir ad
olarak geçmiştir.
• Baitarafi 1. Safyada
dar Selmanipak Caddesi Horhor
otobüs durağında beklemeye
başladılar. Saat 08.05 sıralann-
da polis memurlan ile birlikte
durakta beklemekte olan kimli-
ğı belirsiz iki kişı, aniden silah-
lannı çıkararak ateş etmeye
başladılar. Çeşitli yerlerinden
aldıklan kurşunlarla ağır yara-
lanan polisler Haydarpaşa
Numune Hastanesi'ne Kaldınl-
mak istenirken yolda yaşamıru
yıtirdi. Saldırganlar ise yaya
olarak kaçtılar.
Vatandaşlardan gelen ihbar-
Jaragöresaldırganlann l.60cm
boylannda düz saçh. siyah deri
montlu ve diğerinin ise 1.70
boylannda kıvırcık saçlı. gri ce-
ketli. kahverengi montlu ve şal-
var pantolonlu olduğu şeklinde
eşgal belirleyen polislerin. bu
yönde >aptığı aramalar sonu-
cunda eşkâle uygun bir kişi ya-
kalanıp gözaltına alındı.
Olay vennde bulunan 9 boş
kovan. balistik inceleme için
Kriminal Laboratuvara gön-
derildi. Kan gölüne dönen olay
yeri yıkanarak temizlendi.
Olavda yaşamını yitiren polis
memurlan Mehmet Damar'ın
evli ve biri kız üç çocuk babası,
Celal Sönmez'in de evii iki kız
çocuk babası olduğu belirtildi.
Damar. 23. Sönmez ise 7 yıllık
polis memuruydu.
Bölgede geniş çaplı bir ope-
ras>on başlatan polis. çok sayı-
da şüpheliyi gözaltına aldı.
Saldınyı. Kızıl Ordu ile Dev
rimcı Sol üstlendi.
Bakırköy Bahçelievler'-
deki olay ise saat 20.00 sırala-
nnda meydana geldi. Çamlık
Caddesi Çam Sokak üzerin-
deki Gaziantep Oğuz Kebap-
çısfnda >emek yiyen Çevik
2) Çiller'in kendi bürokrasisı
ile arasınm pek iyi olmadığı id-
diası onun dış performansını
gölgeliyor. Hazine'den sorum-
lu olmasına karşın Hazine'ye
hiç uğramadığı. birçok Hazine-
ci ile ilk kez geçenlerde geldiği
Washington'da oturup doğru
konusunda ciddi olmanız gere- dürüst konuştuğu, Merkez
kiyor. Yani genel olarak iyi Bankası'nı hâlâ ziyaret etmedi-
ği \Vashington finans çevrele-
rinde konuşulan şeyler. Belki
bunlar doğru değil, ama imaj
böyle. "Gerçekten parlak bir
şahsiyet. İyi bir aileden geliyor.
iyi bir eğitim almış, eğer bürok-
de ettiği gibi bir hava doğdu. rasiyi iyi tutsaydı bürokrasi
İşte şimdi Dünya Bankası buna onu bakan yapardı" cümlesi
kaşlannı kaldırmış durumda. buraya kadar ulaşmış. Aynca
Çiller'in yetkisi dahilindeki bü-
tün ekonomik kararlan Ekrem
Ceyhun'un. bütün tayinleri Ca-
vit Çağlar, Ekrem Ceybıın ve
Tunç Bilget'in görmesi, Was-
hington'daki ekonomi çevrele-
rinin kendisini "Lame Duck"
(geri planda) diye nitelemesine
durumdasınız. Son engelleri aş-
tığınızda 1 milyarlık refonn
kredileri bile alabilirsiniz."
Çiller'e de aynen bu yinelen-
di. Ama sanki son temaslan
sonucunda bir milyar dolar el-
"Biz bir milyar vereceğiz deme-
dik. Şunlan şunian yaparsanız
Kuvvet'de görevli polis me-
muru Alaattin Çaycı(26),
hemşensi olan lokanta sahibı
Fevzi Ok> ay dışırdan gelen iki
kişinin silahlı saldınsına uğra-
dılar. Saldırganiar olay yerin-
den arabayla kaçtılar.
Saldın sonucu ağır yarala-
nan polis memuru Çaycı ve
Okyay hastaneye kaldınlır-
ken yolda öldüler.Olaydan
sonra çevrede operasyonlar
başlatan polisler çok kişiyi gö-
zaltına aldı.
Olaydan sonra gazetemizı
arayan bir kişi saldınyı Dev-
rimci Sol Silahlı Devrim Birlik-
leri adına üstlenirken. "İstan-
bul, Adana ve Ankara'daki
katliamlara misilleme olarak,
bir sivil polisi ve polis işbirükçi-
si lokantacıyı cezalandırdık.
"dedi.
Bingöl'ün Adaklı ve Karho-
va ilçeleri dağhk kesiminde gü-
venlik güçleriyle çatışmaya gi-
ren bir grup PKK. militanıyla
çıkan catışmalarda iki PKK'lı
mılitan ölü olarak ele geçirildi.
Sabah gazetesinin
İkitelli'deki tesislerine önceki
akşam silahlı kişilerce gerçek-
leştirilen saldınd.^n sonra diğer
basın kuruluşlannın çevresin-
deki güvenlik önlemleri de art-
tınldı.
Sabah gazetesine karşı yapı-
lan saldınya tepkiler de sürii-
yor. Gazeteciler Cemiyeti. Ba-
sın Konseyi. Çağdaş Gazeteci-
ler Derneği ile Türkiye Gazete
Sahipleri Sendikası dün yaptık-
lan açıklamalarda saldınnın
Türk basınana yönelik olduğu-
na dikkat çekerek, olayı şiddet-
le kmadıklannı bildirdiler.
yol açıyor.
3) Bir başka neden de şu:
"Türkiye'nin ekonomik duru-
mu çok mesafe aldı, büyüdü,
ama her şeyden önce Türklerin
bunu anlaması, ona göre dav-
ranması gerekiyor" diyorlar ve
"Tansu ÇiUer VVashington'da
geçmiş hükümetleri toptan kö-
tüleyeceğine. iyi kararlan üv-
seydi, daha ciddi bir izlenim
bırakmış olurdu" diye ekliyor-
lar.
Tüm bunlar doğal olarak
Dünya Bankası, IMF koridor-
lannda Güneş Taner, Tansu
Çiller karşılaştınlması da baş-
latmış durumda. Bir yetkiliye
hangisinin ağır bastığmı sordu-
ğumuzda, "Ben bir şey söyle-
miş olmayayım, belkı daha
uzun yıllar Tansu Çiller ile ça-
lışmak zorunda olabiliriz" di-
yor.
CUMHURİYET
YOLUNDA
YonusNadi
10.000 lira (KDV içinde)
Çağdaş Yayınlan Türkocağı
Cad. 39-41 Cağaloğlu-fstanbul
ÖdcmeU göndcritaez.
KLASİK
• İtalyan YatakOdası
• 193Ö'laryapımı,çok
temiz. orijinal
3212962
TY Servisi - Gazetemizde
günlük yazılanna bugün yeni-
den başlayan yazanmız Uğur
Mumcu. gazeıeci Yavuz Donaf-
ın sunduğu TVl'de bugün 18.
10'da ekrana gelecek "Kamuo-
yu" programına konuk olacak.
Mumcu, programda "Cumhu-
riyet olayı"nın iç yüzünü anla-
tacak. Yazanmız, programm
söyleşi bölümünden sonra veri-
len telefon numarasını arayan
izleyicilerin sorulan yamtlaya-
cak.
Mumcu, Sohbet bölümünde
1964 yılında Süleyman Detni-
rel'i Hukuk Fakültesi'ne davet
ettiklerini bu söyleşinin radyo-
da yayımlandığını Demirel'in
ilk defa bu söyleşi ile kamuo-
yunda göründüğünü • anlata-
cak. Mumcu Cumhuriyet gaze-
tesinden aynlış nedenlerini dile
geü'recek. Sorular bölümünde
Uğur Mumcu'ya Cumhuriyet
yazarlannın neden yer değiştir-
dikleri sorulacak. Mumcu'nun
Hukuk Fakültesi'ni bitirmesine
rağmen neden gazeteciliği seçti-
ği de izleyicilerden gelen sorular
arasında yer alacak. Programı
hazırlayan gazeteci Yavuz Do-
nat programın önemini şu söz-
lerle açıkladı:" TRT'nin kanal-
lan yani sıra özel TV'lerin hiç
birinde Cumhuriyet ile ilgili
program yer almadı. Her yönü
ile ilgi çeken bu konuyu ilk defa
ekranda gündeme getirdik.
Sanınm izleyiciler tatmin ola-
caklar" dedi.
Zirvedeip
• Başturajı I. Safyada
bir konu, koalisyon
hükümetine mal edilmek isten-
mektedir. Türkiye'de uygula-
nan tazminatlann batı ülkele-
rinden yüksek olduğu gerçeğı
düşünülürse. hükümet progra-
mına bu konunun alınmayış
nedeni ortaya çıkar."
Taslakta. öngörülen yargı
denetiminin iş hakimlerince ya-
pılacağını belirten Baydur. ha-
kimlerin işletme yönetimi ko-
nusunda deneyimsiz oldugunu
\e sistemin işleyemeyeceğini ile-
ri sürdü. Baydur. mahkemele-
rin bugün bile dava yüklerini
taşıyamadığını. yeni yükler ge-
tirildiğinde yargıda ciddi tıkan-
malar olacağını kaydetti.
Baydur. konuşmasını şöyle
tamamladı:
"Amacı. iş bulmuş işcileri iş-
letmede tutmak, istihdam es-
ncklığını alabildığincc kısıtla-
mak ve işletmeleri giderek
küçühmek ve kapanmalanna
sebep olacak kadar işlem ve
formalite altında tutmak olan
bu taslak. yalnız Türk sanayi ve
iş çevrelerine değil. en küçük es-
nafından en büyük işyerine
kadar ekonominin bütününü
zarar verecek niyet ve içeriğe sa-
hiptir. Unutulmamalıdır ki. bu
çeşit tasarrufiann faturası dai-
ma Türk toplumuna çıkacak-
tır. Verimli işletmeler. adeta
KİT'leşecek. verimsiz duruma
düşccektir."
Türk-İş Genel Başkanı Yıl-
maz da. tasannın yasalaşması
çalışmalanna tam destek vere-
ceklerini bildirdi. TİSK'in bu-
güne kadarki tüm görüşmeler-
dc aynı şeyleri söylediğini ve
uzlaşmaz bir tavır aldığını kay-
dcden Yılmaz. "'Dediğim de-
dik. çaldığım düdük anlayışıyla
hareket edilmez" dedi. Yılmaz,
"İş güvencesi yasası, kurallara
uvan. doğru-dürüst çalışan iş-
%ercnleri rahatlatacak, bizim
şikayet ettığimiz işverenleri de
sıkacaklır" diye konuştu.
TİSK'in. "yargı sistemı tıkanır.
çalışamaz" itirazlannı anımsa-
tan Yılmaz. "Yargıda tıkanma
olursa devlet açar. Devletin gö-
rcvidir bu. Böyle bir gerekçe
anlamsız" dedi.
Türk-İş Genel Başkanı Şev-
ket Yılmaz. dün akşam Başba-
kan Süleyman Demirel ile yaptı-
ğı görüşmeden sonra gazeteci-
lerin sorulannı yanıtladı.
Yılmaz, taslağın yasalaşmama-
sı için işveren kesiminin yoğun
baskısı olduğunun anımsatıl-
ması üzerine. "Kaç kilo iseler o
kadar olur. Kaç kilo iseler. onu
ortaya koyarlar" dedi.
GOZLEM
UĞUR MUMCU
MBaştarafı l. Safyada
Ermenilere bağlanmış, Karabağ'ın Azerilere bırakılması
Ermenilerin serttepkileriyle karşılanmıştı.
2 Aralık 1920 günü imzalanan Gümrü Anlaşması ile
Nahcıvan, gecici olarak Türkiye'ye bırakılmıştı. Lenin ön-
derliğindeki Komünist Partisi Merkez Komitesi de 5
Temmuz 1921 günü aldığı kararla Karabağ'ın Azerbay-
can sımrları içinde özerkliğini kabul etmişti.
"Nahcıvan" 16 Mart 1921 tarihli Moskova Anlaşması
ile Azerbaycan'a bırakılmış, anlaşmanın 3. maddesiyle
de Nahcıvan'ın özerkliği güvence afüna alınmışn.
Anlaşmanın 3.maddesi şöyleydi:
- Taraflar... Nahcıvan kesiminin koruyuculuk hakkını
üçüncü bir devlete bırakmamak koşulu ile Azerbaycan
koruyuculuğunda bir özerk bölge oluşturulması konu-
sunda anlaşmışlardır.
Bu anlaşma, Türkiye, Ermenistan ve Gürcistan arasın-
da 13Ekim 1921 tarihinde imzalanan Kars Anlaşması'run
5. maddesiyle de onaylanmıştı. Karabağ, 1923 yılında
Stalin tarafından özerkliğinin korunması koşulu ile Azer-
baycan'a verildi.
1922 yılında Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan
arasında "Transkafkasya Sovyet Federe Devleti" kurul-
du. Bu devlet de uzun ömürlü olmadı. 1936 yılında Azer-
baycan, Gürcistan ve Ermenistan birer Sovyet cumhuri-
yetine dönüştüler.
1989 yılında Karabağ'ın özerklik statüsünden ayrılarak
Azerbaycan'a bağlanması üzerine olaylar yeniden baş-
ladı. Ermeni-Azeri çatışmaları Karabağ dan sonra Nah-
cıvan'a da sıçramaya başladı.
Olaylarm gelişimi özetle böyle.
Bu olayları yeterince değerlendirmek için de Azerbay-
can - Türkiye ilişkilerine de yine kuşbakışı bakmak gere-
kir. Azerbaycan'ın da içinde bulunduğu topraklar, Ittihat
ve Terrakki döneminde "Turan Imparatorluğu" düşleri
gören Enver Paşa ve arkadaşlarınca ele geçirilmek is-
tenmiş, Enver Paşa'nm kardeşi Nuri Paşa, "İslam Ordu-
ları Komutanı" olarak Azerbaycan'a girmiş, Talat Paşa
da 23 Eylül 1918 günü Almanya ile imzaladığı anlaşma ile
"Azerbaycan bağımsızlığının tanınması" koşulu ile Os-
manlı Ordusu'nun Azerbaycan'ı terk etmesine karar ver-
mişti. Türkiye ile Azerbaycan arasında Kurtuluş Savaşı
günlerinde de sıcak ilişkiler kurulmamıştı.
Mustafa Kemal, 5 Şubat 1920 günü kolordulara gön-
derdiği gjzli yazılarla Azerbaycan konusunu üzerinde
"durum muhakemesi" yapmış, Doğu Cephesi Komutanı
Kâzım Karabekir'e 1920yılı mayıs ayında gönderdiği ya-
zıyla da "Azerbaycan hükümetini Bolşevik devlet zü'mre-
sine katmamayı taahhüt" etmiştir. Azerbaycan'ın "BoL
şevikleştirilmesi" Ankara ve Moskova hükümetlerinin
anlaşma ve dayanışmaları sonucu gerçekleşmiştir.
Bugün dünyada yeni dengeler oluşuyor. Avrupa tek bir
pazara dönüşürken, eski Sovyetler Birliği ve Yugos-
lavya'da etnik çatışmalar başlıyor, aynı günlerde, bir
yandan Türkiye'de Türk-Kürt çatışmaları körüklenirken
bir yandan da Türkiye, "Azeri-Ermeni" çatışmalarının
içine sürükleniyor.
Türkiye, uluslararası diplomaside bir "mayın tarlası"-
nın içinden geçiyor!...
Polis gazeteciyi rehin aldı
İstanbul Haber Servisi- Gün-
dem gazetesi muhabiri İrfan
Uçar, haber için görüşmeye git-
tiği bir avukatın bürosunda
gözaltına alındı. Gündem Ga-
zetesi Haber Müdürü Semra
Somersan. polisin. Avukat Fa-
zıl Ahmet Tamer'i aradığını ve
Taner'e ulaşabilmek için İrfan
Uçar'ı gözaitına aldığını söyle-
di.
Bir süre önce Milliyet gazete-
sinden aynlarak yeni çıkacak
olan Gündem gazetesinde çalış-
maya başlayan İrfan Uçar'ın
önceki gün akşam üzeri. bir ha-
berle ilgili olarak Avukat Fazıl
Ahmet Tamer'in Kadıköy'deki
bürosuna gittiği belirtildi. Avu-
kat Tamer'i arayan ve Kadıköy
Güven İşhanı'ndaki büroda
bekleyen güvenlik görevlileri-
nin. gazeteci İrfan Uçar'ı bura-
da gözaltına aldıklan öğrenildi.
Dün de Terörle Mücadele Şube
Müdürlüğü'nden iki görevli. İr-
fan Uçar'ı Gündem gazetesine
getirdi. Gündem Gazetesi Ha-
ber Müdürü Semra Somersan.
polislerle aralannda geçen ko-
nuşmayı şöyle özetledi: " Polis-
ler bana. aslında Avukat Fazıl
Ahmet Tamer'i aradıklannı ve
onu bulabilmek için çalışma
yaptıklannı söylediler. İrfan
Uçar'ı neden gözaltına aldıkla-
nnı sorduğumda şu yanıtı ver-
diler: 'Irfan'mhiçbirsuçuyok,
biliyoruz. Ancak bizim, Avu-
kat Fazıl Ahmet Tamer'i bul-
mamız gerekiyor. Bu yüzden
arkadaşınızı şimdilik Terörle
Mücadele Şubcsi'nde gözaltın-
da tutacağız." Buna bir anlam
veremiyorum.
Gündem Gazetesi Koordi-
natörü Murat Öztemir ise şun-
lan sövlcdi:
"Yeıkililcrle görüşmeye çalı-
şıvoı u/. ama açıklavıcı bir bilgi
vcrılmışor Öğrendiğimiz ka-
danvla Avukat Fa/ıl Ahmet
Tamcr. gazctcvc ıclcfon açu-
rak, bürosunun bulunduğu iş-
hanında çok sayıda işyerinin
soyulduğunu söylemiş ve bu-
nun haber yapılıp yapılmaya-
çağını sormuş.Bunun üzerine.
İrfan Uçar. avukatla görüşmek
ve soyguna ilişkin bilgıler al-
mak için dün akşam üzeri büro-
ya gitmiş . Ancak Avukat
Tamer'i arayan ve büroya ka-
rakol kuran güvenlik görevlileri
arkadaşımızı gözaltına almış-
lar."
Başyaziirmıızı
• Bastarafi 18. Sayfada
hapse mahkûm oldu. Temyiz
hakkı yoktu. Karar kesinleşti.
Fakat tam hapse girmeden iki
gün önce Milli Savunma
Bakanı'nın son anda temyiz
hakkını kullanmasıyla (ki bu
hak yalnız sıkıyönetim
komutanı ve bakana aitti)
Yargıtay, karan bozdu ve
aklanmasına karar verdi.
Nadir Nadi, güzel Türkçemizi
kullanmada usta bir yazar
olduğu gibi özleşen dilimizin
gelişmesine. anlatım gücünün
yeni olanakiar kazanmasına
önemli katkılarda
bulunmuştur.
Hoşgörü ve özgür düşünce
içinde toplumcu görüşten
yanaydı. Ulusal uygarhklann
evrensel ve insancılığa yönelik
gelişmesi görüşünde olan Nadir
Nadi'nin yayımlanmış yapıtlan
şunlardır: Sokakta Gürültü
Var, Uyarüar, Perde
Aralığından, 27 Mayıs'tan 12
Mart'a, Sil Baştan, İki Sovyet
Rusya - İki Polony a, Olur Şey
Değil. Ben Atatürkçü Değilim
ve Dostum Mozart. Babasının
ısran ile küçük yaştan beri
müzıkleyakından ilgilenen
Nadir Nadi amatör olarak
keman da çalmaktaydı.