27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 MAYIS1992 PAZARTESİ CUMHUBİYET SAYFA HABERLER CUMHURIYETTEN OKURLARA ÖZGKVACAR Yinetîazete'Satacağız Adım Özgen Acar. 53 yaşmdayım. Evlıyim 6 yaşın- dabıroğlum var Gazetecıliğe fiılen 13 kasım ve yasal olarak 1 Aralık 1960tarıhinde "Cumhuriyet "Xe başladım. Siyasal Bilgıler Fakültesinden 1962 yılında mezun oldum Teori olarak "anayasa hukukunu" Prof. Bahri Savcı'dan, "demokrasi dersleri"ni Prof. Yavuz Aba- dan'dan, pratiğıni ise 1961 Anayasası'nı görüşen Kurucu Meclis'ten öğrendim. Ne var ki 27 Mayıs, 13 Kasım. 22 Şubat, 21 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül olayla- rını bu öğretilerin ışığında ızledim, göruntüledim. Devlet Planlama Teşkilatı'nın 5 yıllık planları ile "Cumhuriyet'in ekonomi sayfalarında boy göster- dim. ilk yazdığım haberlerden birı Kıbrıs'tı. 32 yıl sonra bugün yine "Kıbrıs'ı yazıyorum. Kıbrıs olayları ile "ulusalcılığı" öğrendim. Şoven olmadığım için Yuna- nistan'da da "Abdi ipekçı Barış Ödulu'nü aldım. Türkıye dışında 28 ülkede çeşıtli olayları izledim. Yunanistan ve ABD'de dörder yıl süreyle çalışmam uluslararası meslek deneyimime katkı sağladı. Türkiye'nin "tarihsel ve kulturel mirasıyla doğa varlıklan" na "hobi" olarak sahip çıkmam bana çeşit- li ödüller getirdi. Bunlar Amerıkan dergılerıne de kapak oldu. Mesleki tüm ödüllerim yalnızca "araştır- ma'dalı ilesınırlı kaldı. 1971 "Cumhuriyet" olaylarında görevlerine son ve- rilen 11 meslektaşımı destekleme amacıyla Ankara Bürosu'ndan "tekbaşıma uzülerek"ayrıldım. Uluslararası Reuter' Ajansı'nın Ankara, "Milli- yef'in Atina ve New York temsilciliği ile Ankara Bürosu IstihbaratŞafliği'nı yaptım. Ankara'daki "hava, siyasal, kokteyl ve trafik kirlen- mesı'nden bıkarak Bodrum'a yerleştim. Bir tatil site- sinin kuruluşundan işletmesine kadar 7 yıl sorumlu- lukyüklendim. Şu anda yuklencJiğim sorumluluk bambaşka bir şey... Anlatılır gibı değil... Yakınlarımın çok iyi bildiği gibi çalışma yaşamım boyunca boyle bir görev, benim ıçın daima "Allah yazdıysa bozsun" olmuştu... Çünkü ben, elim-ayağım tuttuğu, gozüm gordüğü, kulağım duyduğu sürece "muhabır" kalmalıydım. Ne var ki "yuvaya donüş" başlayınca irademın dışında, oybirlığıne yakın bir destekle bu göreve geldim Şu anda aylıklarını ne zaman alacaklarını dahi bile- meyen genç meslektaşlarımın büyük özveri ve coş- kuları karşısında ben de 32 yıllık ilkemi bir yana bırakr mak zorundaydım. Şimdi benim için yapılacak tek şey var. O da çalışma arkadaşlarımın ve sız okurlanmızın güvenine layık olmaktır. Gece-gündüz demeden, fazla mesaisini, ikramiye- sini aramadan ve hatta ailesini dahı düşünmeden okurlara "Cumhuriyet"} yetiştirmeye, daha iyisini yapmaya çalışan, özveri gösteren tüm arkadaşlarımı önümüzdeki günlerde sizlere tanıtmaya başlayaca- ğım. "Yuvaya dönüş" süreci sürüyor... Şu anda bazı bağlantıları nedeniyle aramıza katılamayan arkadaş- larım, hiç kuşkusuz bırkaç gün içinde masalarına yeniden oturmaya başlayacaklar. Adlarını yarından itibaren açıklamayı sürdüreceğiz. Olayları birlikte yaşadığımız için bunları sizlere ye- niden anlatacak değilim. Gazetenin "gerçek sahibi"- nin siz okurlar olduğu bir kez daha kanıtlandı. Bildiği- niz gibi, bu olayda 80 meslektaşım istifa etmişti. Bunlardan sadece biri kovulmuştu. O da bu satırların yazarıydı. Yaşamında ilk kez kovuluyordu. Şimdi o mektup, büromda "pusulam " olacak. Yuvaya dönüş başlayınca. 'gazete'nin net satışı 40 binlerin altından birdenbire 60 binlerin üstüne çıktı. 70 bin tavanı zorlandı... Maddi olanaklarımız yeterli olmadığı için bu dönüşü TV ekranlarından duyurama- dık. Kendiliğinden ortaya çıkan bu artış, sadık okurun gazetesine gösterdiği desteğin ilk kanıtı olmuştur. "Cumhuriyet'"\n içinde bulunduğu ekonomik dar- boğazdan. bunalımdan öte bir anlam taşıyan "kon- kordato" olgusu, okurun verdiği bu moral desteği ile atlatılacaktır "Gazete'nin ekonomik "bitkisel ya- şamdan"yakındaçıkacağına inanıyoruz. Önümüzde hiç kuşkusuz çok önemli güçlükler bulu- nuyor. Bu güçlüklerin yarattığı önemli hatalarımız var. Bu geçiş ya da nekahat dönemindeki hatalarımız için sizlerden sabır diliyor, hoşgörünüze sığınıyoruz. Lütfen eleştirilerinizi, önerilerinizi bana şu adrese her zaman yazınız: ÖZGEN ACAR Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Türkocaği Caddesi 39 34334 Cağaloğlu/tslanbul Benden başka "Genel Yayın Koordinatorü" ve yıllar- dır kader arkadaşım Hikmet Çetinkaya, yanılmıyor- sam "Türkiye'nin ilk sorumlu kadın Yazıişleri Müdü- rü" Füsun Özbilgen ve genç Yazıişleri Müdürü Celal Başlangıç ile birlikte bunları değerlendireceğiz. Bu kadro için "Cumhuriyet'te "5 kasımda kalanlar, sonradan girenler, yuvaya dönenler" diye bir ayrım olmayacaktır. Bizim kimseye kırgınlığımız yok. Bizler için önemli olan okurun aylardır özlediği "Cumhuri- yet Ailesi"r\\n bütünlüğüdür. Her şeye rağmen, yine de aramızdan ayrılan eski arkadaşlara gazeteye geç- mişteki katkılarından dolayı teşekkür eder, bundan sonra özel ve mesleki yaşamlarında başarılar dileriz. Bu olaylar hakkında çok yazıldı, çok konuşuldu. Gü- nün birinde kitaplar yazılacak, belki belgesel filmler bile yapılacak... Ancak ne var ki bir işadamımızın bu olaylardan çok sonra dediği gibi: "Biz yanılmışız, sonradan gördük ki biz meğerse 'Cumhuriyet' ile hj3İkın nabzını tutu- yormuşuz. Bu 'gazete' yaşamalıymış, desteklenme- liymiş." Evet, "CumAjur/yef'yaşayacak... "Cumhuriyet" yine gazete satacak... Kültür Bakanlığı'nın düzenlediği 'Sürekli Dil Kurultayı' bugün başlıyor Türkdili ortak sesini anvor• Dil Kurultayı'nm koordinatorü Prof. Dr. Mustafa Canpolat: "Tüm Türk • Ortak alfabe, yazın ve yazı dili yaratmak amacıyla Azer5aycan, KKTC, Kır- lehçelerinde ses farklılığı 3-4'ü geçmiyor, cümleler yapı bakımından aynı, gızistan, Özbekistan, Kazakistan ve Türkmenistan'dan üst düzey yetkılıler amacımız Latin alfabesinin esas alınması." ve Türkologlar, dilbilim uzmanları katılacak. AYŞESAV1N ANKARA - "Yaşar Kemal'in 'Ince Memed'i 20 milyon bastı." "Cengiz Aytmatov'un "Gülsan'sı İOmilyonun- cu baskısına ulaştı..." Bunlar şimdilik ütopik haber baş- lıklan. Ancak 150 milyonluk Türk dünyasının ortak bir dili konuşması halinde uzak bir rüya değil. Kültür Bakanlığı'nın düzenlediği ve bugün başlayacak "Sürekli Dil Kurultayf- nda konu bir kez daha gündeme gele- cek. Türki Cumhuriyetler ve Türk topluluklannda ortak alfabe, yazım ve yazı dili yaratabilmek amacıyla topla- nacak Kurultay, bu ortaklığın başla- tılması için de bir "ilk çalışma" niteliğı taşıyor. Sürekli Dil Kurultayı, sadece ortak aifabe, yazı ve yazım kurallan- nın oluşturulması gibi daha özele inen bir konuyu gündeme alması nedeniy- le, 1990'da yine Kültür Bakanlığı'nın düzenlediği, "Dil Kurultayı"ndan farkhlık gösteriyor. Kurultay'a Azerbaycan, KKTC, Kırgızistan, Özbekistan, Kazakistan ve Türkmenistan'dan, üst düzey dev- let yetkilileri ile Türkolog ve dilbilim uzmanlan katılacak. Kurultay'ın koordinatörlüğünü üstlenen Ankara Üniversitesi,Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Canpolat, Türkiye açısından Kurultay amaanın, "öncelikle yazım birliğinin oluşturul- ması ve Latin alfabesine geçiş sürecini kısaltmak" olduğunu söyledi. Şu anda Türki cumhuriyetlerinde Kiril alfabesi kullanıldığına dikkat çeken Canpolat. "Ancak aynı alfabe olmasına karşın, niyle okuma ve yazma sorunuyla karşı karşıya bulunulduğunu söyledi. Türki Cumhuriyetlerinden, Latin alfabesine geçiş talebini ileteceklerini anlatan Kutîu, onlann da buna zaten sıcak baklığını ifade etti. Ortak yazı dili Türkiye'nin Latin alfabesini önerme- sine karşın, bazı cumhuriyetler, alfabe değiştiğinde daha önce basılan eserle- „ __,... ..„..,..., rin ne olacağı kaygısını taşıyor. 1990'- aynı sesler başka harflerle ıfade edili- da yapılan Dil Kurultayı'nda Ozbek yor. Öncelikle, her sese denk gelen or- tarafı bunu, "Türk alfabesini almamız gerekmektedir, ancak eski alfabe iletak harflerin kabul edilmesi sağlana- cak" dedi. Canpolat, Türkiye Türkçe- si dahil, bütün Türki cumhuriyetleri ile Türk asıllı topluluklarda ses farkı- nın 3-4'ü geçmediğini, tüm Türk top- luluklannda, kullanılan harflerin 38 harflik bir alfabe oluşturabileceğini söyledi. Kültür Bakanlığı Yayımlar Dairesi başkanı Ayla Kutlu, Türkiye Türkçesi ile diğer cumhuriyetler arasında bü- yük konuşma problemi olmadığmı ancak, alfabenin değişik olması nede- yaalmış yüzlerce eser vardır, onlan ne yapacağız? Bu konuda düşüniiyoruz. tereddüt ediyoruz" diye ifade etti. Bu kurultay sonucu, Latin harfıne geçıl- mesi genel kabul görürken, Türkiye bu cumhuriyetlere Türkiye'nin yaptığı gibi harf devrimi yapılmasını önerdi. Laun alfabesinin kullanılması genel kabul görmesine karşın, yan dili ola- rak Istanbul Türkçesinin kullanılma- sına da karşı çıkıldı. Güney Azerbay- can Türkoloğu Prof. Dr. Cevat Heyet bu konudakı kaygılannı şöyle dile ge- tıriyordu: "Ortak yazı dili için bütün Türkle- rin bir dilde birbirlerine yaklaşması lazımdır. Bu şekilde doğacak bir dil ortak dildir. Bu konuda İstanbul Türkçesi ancak bir hareket noktası olabilır. Çünkü bugünkü İstanbul Türkçesini diğer Türk gruplan pek an- lamıyorlar. İstanbul Türkçesine en yakın Azeri Türkçesidir. Azeriler da- hi, burada tahsil görmediyse bu dili pek anlamıyorlar. Neden, çünkü Tür- kiye Türkçesi 15. asırdan sonra edebi- leşmek için Türkçeden uzaklaşmış, 300-400 yıl sonra tekrar sadeleşmeye başlamış. O devirde o kadar Farsça, Arapça kelimeler kullanmış ki halktan uzaklaşmış. Şimdi de sadeleşmede o kadar yeni sözler söylenmiş ki. bunlar Anadolu halkına biraz yabancı gel- mektedir. Bence orta yolu seçmek la- zım, ortak Türkçeyi yaratmak için ortak sözler kullanmak lazım." Ortak bir yazı dili oluşturulması dü- şüncesine karşın, Türkiye ve diğer Türk cumhuriyetlerinde kaç tane or- tak sözcük kullanıldığını belirleyen bir kaynak bulunmuyor. Türkçe üzerine ilk kaynakbk yapan Divan-ı Lügati't Türk'de 10 bin dolayında Türkçe söz- cük olduğu biliniyor. Bu eserden yak- laşık 900 yıl sonra basılan Kamûs-i Türkî'de ise bu rakam 8 bine düşüyor. Kamusi Türki'de 32 bin sözcük bulu- nuyor. Bunlann yalnızca yüzde 49'u öztürkçe ve 7 bin 800'ü de anlamdaş sözcüklerden oluşuyor. Türkiye Türkçesinde geçen zaman- la Arapça, Farsça, daha sonra da Fransızca ve Ingilizcenin, Türki cumhuriyetlerinde Rusçanın etkisi görülüyor. Yapılan araştırmalara gö- re, temel fıiller. nesne adlan birbirinin ses değişiklikleri olmasına karşın he- men hemen aynı. Türk alfabesinde, kalın h, k, g ve kapalı e, genizden söy- lenen n gibi harfler bulunmuyor. Oz- bekçe, Azerice, Türkmence, Kırgızca ve Tatarca'da bu harfler küçük ses de- ğişiklikleriyle birlikte kullanılıyor. Ancak cümle yapılan tüm lehçelerde aynı. Türkiye Türkçesinde zaman içinde kullanımdan düşen ya da 4 ğ'ile yer değiştiren' g' harfı diğer Türk cum- huriyetlerinde yerini koruyor. Öğrenci babası TEV 25 yaşında • Bugüne kadar yurtiçinde 45 bin 331, yurtdışın- da ise 355 öğrenciye yardımda bulunan Vakıf, ba- • ğışlan için çağdaş bir huzurevi kurma çabşmalannı da sürdürüyor. Günlerden pazar, dostlar bir arada geçmişin esintisi. Abdülhamit'ten kalma vagorüarla Sapanca'ya uzanan bir "Nostaljik Gezi' Kara tren gelirm'ola BEHZATŞAHİN 1926 Alman Krupp yapı- mı. TCDD 46018 numaralı buharlı lokomotif. önce şöyle bir sarsılıyor. Tekerleklei" ya- vaş yavaş harekete geçerek peşindeki dört vagonla birlik- te Haydarpaşa Gan'ndan elektrikli, dizel motorlu tren- lerin arasından sıynlarak ay- nlıyor. Giderek hızlanan tren, o bildik ritmik sesi yaka- lıyor, "tak trak tak..." Apartmanlar trcnin iki ya- nından hızla geçi>or. İnce. ıs- lığa benzer. buharla çalışan düdük azun uzun öterken >e- ni yetme trenlere çalım satı- yorsanki. Üçü Abdülhamit'ten kal- ma. yeşil boyalı. biri yemek vagonundan oluşan trenin çeşitli yaştaki yolculannın amaa sılaya varmak ya da gurbete çıkmak değil. Amaç. trenin kendisi. Fest Seyahat Acentesi'nin düzenlediği "Nostaljik Tren Gezisi"nin rotası, Sapanca'ya gidiş- dönüş. Yolcular arasında ya- zın dünyasının ünlüleri de var. Her hafta değişen bu ün- lüler. yolculuk boyunca alan- lanyla ilgili sohbetlere katılı- II. Abdülhamit dönemi kondüktör giysikri. yorlar. Bu haftaki konuklar; şair Refik Durbaş, sinema eleştirmeni Atilla Dorsav. ya- zar Tank Dursun K. ile iki kitap >azan ve pop müziğin yerinde duramayan sanatçısı Füsun Önal. Trende canlı mü- zik de var. Bazen bir gitar, bazen de akordeon. Apartmanlar bitti. Yerini. bacalanndan pis dumanlann sahndığı sana\i tesisleri alı- yor. Tren Izmit'e girmek üze- re. Tünelden çıkıp tünele giri- yor. Vagon ışıklan tünele girdikten bı'rkaç saniye sonra \anıyor. Bir yolcu sö\leni>or. "Böyle şev olur mu. ışıklann hemen yanması gerek. Ka- ranlıktakahvoruz." İzmit geçildi. Bir yanda otoyol. Otoyolda >eni >etme otomobiller. oiobüsler. Bu- harlı düdük uzun uzun çalı- yor. Otobüslerdekı. otomo- billerdeki \olcular ilgişle izli>or eski lokomotifı. Su \ü- züne çıkan anıiarı mı var? Trenin iki >anında artık ye- şil var. Bahçelerde çalışan in- sanlar ellerindekı çapalara >aslanıp treni izliyorlar. Ço- cuklar el sallıyor. Yeşi! larla- larda ta\lan\la koşan allar İki dana zıpla>arak o\un o\- nuyor. Bir ko\un sürüsü. Ağaçlar arasında tek katlı e\- ler. Yaklaşık 2.5 saat süren yolculuktan sonra Sapanca. Göl kenannda \emek ve gezı. ormanda yürüvüş gibi etkin- liklerden sonra dönüş başlı- yor. Haydarpaşa Gan'na aynı çahmla ginyor I'CDD 46018 numaralı. 66 yaşındaki loko- motif. Artık her gün sefere çıkmasa da hâlâ "Ben de va- nm" divor. Eğer. tren tünele girdiğinde kompartıman ışık- lannın hemen vanmasını iste- mek gibi lükslerinız yoksa. bir hafta sonu nostaljik tren gezısine ne dersiniz? İstanbul Haber Servisi - Kuru- luşundan bu yana 45 binden çok gencin yurtıçi vc yurtdışı öğrenimine katkıda bulunan Türk Eğitim Vakfı. bugün 25. yılını kutluyor. "Maddı dcsteğe ihtiyacı olan başarılı öğrenciIere burs sağla- mak. öğrenci yurtlan. merkez- lcri ve benzen kurumları mey- dana getirmek. kurulmuş mücsseselerin vcnmlilığini art- tırmak üzere tahsıslerdc bulun- mak. öğrencilenn çalışmalannı teşvik için ödüller ihdas etmck ve eğitim konulannda rnfimsel # 1967 aKiştırmalar; . iilının mayıs avındu Lisans ve Doktora Burslan" veriyor. Okul ve öğrenci yurdu yapı- mını da eğitim alanında önemli bir hizmet olarak benimseyen Vakıf. yedi ilkokul. Bursa Ulu- dağ Üniversitcsi öğrenci yurdu. İzmir Urla'da öğrenci vurdu, vaptırmış, İzmırde 50. Yıl, Anadolu Lisesi yapımına 50; nıilvon lıra katkıda bulunmuş,; İitanbul. Bakırköy'de Yahya 1 Kemal Beyatlı Lisesine 30 öğ-. rencilik yabancı dil laboratuva- n armağan etmiş. Vakıf, sürekli olarak pkuljaraaracgereç ve Î S â | cuşu. Müteveililer Heyctr'-vc Yönetim Kurulu Başkanı. Veh- bi Koç. 25 yılda 45.33! öğrencinin yurtiçinde. 355 öğrencinin de yurtdışında öğrenim görmesine katkıda bulunan Türk Eğıtim Vakfı. üniversite. yüksekokul ve meslek yüksekokulu öğren- cilcnne "Yükseköğretım Burs- lan". meslek liselerinde oku- yan öğrencilere "Meslek Lise- si Burslan". yüksek lisans ve doktora programlanna devam eden öğrencilere de "Yüksek ,-yap.yo^ ."Türk Eğjiuj! V^tVlâj bütün bu çahşmatannfn yarii'sra, ge- leceğe yönelik önemfi bîr proje- si de huzur evi kurulması. TEV. "Yalnızlığm giderilmesinin dost çevre ve iletişimle sağlana- bıleceği. böyle birçevrede bakı- mın da oluşacağı inancıyla" bağışçılan için çağdaş bir huzu- rcvi kurma çalışmalannı sürdü- rüy or. Türk Eğitim Vakfı'nın 25. kuruluş yıldönümü. bugün Di- van Oteli'nde düzenlenecek tö- renle kutlanacak. Danıştay'ın Aliağa karan: Ekoloji, ulıısal çıkarların ömitıde ANKARA (AA) - Danıştay"- ın. (zmir'ın Aliağa ilçesınin Gencelh mevkiinin "serbest bölge" olarak ilanına ilişkin Bakanlar Kurulu karannın "iptali""ne yönelik karanna ge- rekçe olarak "ekolojık denge- nin" korunması gösterildi. AA muhabirinin yetkililer- den aldığı bilgıye göre yazım çalışmalan süren karara gerek- çe olarak. bölgede yeteri kadar sanayi tesisi bulunduğu ve bun- dan kaynaklanan "çesre kirlili- ğınin had safhada" olduğu gösterildi. Teımik santral kurulmasına yönelik Bakanlar Kurulu kara- nyla başlayan ve Danıştay'ın bu konuda "yürütmeyi durdur- ma" karan vermesi ile birlikte yörenin "serbest bölge"ye dö- Savaş yoksa ucuz tatil de yok • Haksız rekabeti önlemek amacıyla centilmenlik anlaşması imzalayan 10 turizm acentesinin tem- silcileri, "Geçen sezon, Körfez savaşı hepimizi etkiledi. Haksız fıyat indirimleri yapıldı. Bu nedenle bir dostluk bağı kurmayı amaçladık" dediler. Airtour temsilcisi Doğan Çe- tınsayan ise Kürt sorunu nede- niyle iptalin söz konusu olma- dığını söyleyerek "Ancak Türkiye'ye gelecek olan turist- ler olayların yatışması için bir süre dondurdular seyahat ta- rihlenni. Bu turistler yine gele- cekler. Çünkü İspanya'daolım- piyatlar nedeniyle yataklar dolacak. Yugoslavya'da üzücü birdurum yaşanıyor. İtalya ise her zaman Almanlar için pahalı bir ülke. Bu nedenle tercih yine Türkiye olacak" diye konuştu. ANTALYA (Cumburiyet Bü- rosu) - Antalya'daki Almanya ağırlıklı çalışan 10 tunzm acen- tesi arasında centilmenlik an- laşması imzalandı. Acenteler bu yolla aralanndaki haksız re- kabeti ortadan kaldırmayı amaçladıklannı belirttiler. Tu- rizmin mayıs ayında düşüşe geçtiğini belirten acente temsil- cileri. önümüzdeki aylarda Türkiye'ye yeniden turist gel- meye başlayacağını söylediler. Ağırlıklı olarak Alman piya- sasına çalışan Airtour. Camel Tour. Diana Turizm, National Turizm. Mandalın Turizm. Pamfilya Turizm, Tantur, ATT Turizm. Ulusoy ve Meditur tu- rizm acentelerinin temsilcıleri bir araya gelerek centilmenlik anlaşması imzaladılar.f Bölgede düzenlenen tur fiyatlarinı belir- lediler. Türk turizminin henüz emekleme dönemini yaşadığını ve birlik. kuvvet dengesinin ku- rulmadığını belirten turizm acenteleri temsilcileri. Al- manya"daki Türk tur operatör- lerinin Türkiye temsilcileri ola- rak kayıplan en aza indirmek için centilmenlik anlaşması im- zaladıklannı belirttiler. Acente temsilcileri "Geçen yılki Körfez knzinden hepimizetkilendik. O dönemde çok anormal çalışan turizm acentelen gördük. Hak- sız fıyat indirimleri yapıldı. Bu nedenle biz de aramızda bir dostluk bağı kurmayı amaçla- dık." dediler. Önceki gün Club 29'da bir öğle yemeğinde buluşan acente temsilcileri turizmin içinde bu- lunduğu sorulan da tartıştıiar. Tantur Genel Müdürü Nuri Kavur. Almanya'da bölgeler- deki okul tatillerinin birbirin- den farklı olması ve paskalya- nın nisan ayına rastlaması nedeniyle mayıs ay ının Türk tu- rizmi açısından durgun geçtiği- ni söyledi. Kürt sorununun turizmı düşük oranda etkiledi- ğini de söyleyen Kavur. önü- müzdeki aylarda tunzmın yeni- den canlanacağını söyledi. Mandalın tunzm yetkılisi Ni- zamettın Şen de yurtdışında yapılann yeterli olmadığım vurgulayarak Turizm Bakan- lığı'nırî bu konuya gerekli öne- mi göstermesini. daha etkin tanıtıma yönelinmesini istedi. Kaçak rehber konusunda da goruş bıldiren acente temsilcile- ri. kaçak rehber diye yakalanan birçok kişinin tur acentelerinin hosteileri olduğunu anlattı Çifte rezervasyon konusun- da görüş bildiren Diana turizm yetkilisi Mustafa Egemen. acentelerin çifte rezervasyon yapmasının olanaksızhğına de- ğinerek otelcilerin fazla yatak satma'sının bu sorunu doğurdu- ğunu söyledi. Aralannda centilmenlik an- laşması imzalayan 10 acente temsilcisi Pamukkale. Kapa- dokya. Manavgaı. Perge. As- pendos. Side. Myra. Kekova'- ya yapılan turlann taban fıyatı- nı belirlediler. nüştürülmesiyle süren davada, ana tartışmayı "çevre kirliliği" oluşturuyordu. Danıştay 6 ve 10. dairelei üyelerinden oluşan 9 kışilik he- yetin önünde geçen hafta yapı- lan duruşmada. davalı Başba- kanlık temsilcileri. "serbest bölge"de kurulacak sanayi te- sislerinin alıhacak önlemlerie kirlilik yaratmayacağını savu- nurlarken. davacı eski İzmir Milletvekili Kemal Anadol ile Aliağa Belediye Başkanı Hakkı Ülkü, aksi görüşü savundular. Yetkililer. Danıştay'ın iptal karannın direkt olarak "termik santral" kurulmasına yönelik olmadığım. daha genel bir kap- samla. serbest bölge içinde ku-' rulabilecek her türlü sanayi te- sisinın kurulmasının sakıncah' olacağını hükme bağladıgını< bildirdiler. Yetkılıler, "Termik 1 santral da dahil, bölgede kuru-! lacak her tesisin had safhada; olan çevre kirliliğini arttıracağı' ve ekolojik dengeyi bozacağı; görüşüyle karar oluşturuidu"' dediler' I Yetkililer. Danıştay'ın verdi-! ği karann, bir anlamda, "eko-l lojik dengenin korunmasmın",; "ulusal çıkar"ın önünde oldu-; ğu şeklinde yorumlanabileceği-; ni belirttiler. ; Geçen hafta yapılan duruş-l mada söz alan Başbakanhk ve Enerjı ve Tabii Kaynaklar Ba-; kanlığı temsilcilerinin, "serbest bölge"nin sağlayacağı ekono- mik çıkar ile kurulabilecek ter-, mik santralın. gelecekte doğa- bilecek enerjı açığına sağlaya- cağı yararlan anlattıklannı hatırlatan yetkililer, "Danıştay karannda. ekolojik dengenin korunması ağır bastı. Bir an- lamda. ekolojik denge ulusal, çıkann önüne geçti" dediler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle