03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Maîbaacılık ve Gazetecilik TUrk Anonim Şirketi adına Befin Nıdl • Genel Yayın Yönetmeni: özgen Acar • Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Çetinktya • Yaa tşleri Müdürlcri: Füsun özMlgen (Sonımlu), Cd«l Başlugrç • Yazı tşleri Mûdür Yardımcısı: Satim Aipulan • Sayfa Dûzeni Yönetmeni: Ali Acar • Adana Temsılcisı: Çtûn Ylgeno£lu tç Politika: Mrhmet Ikzltın, tstanbul Haberleri: Şcmy Kalkan, Dış Haberler: Ergan Bakı, Kultür: Mnrşit B«lab«nlılar, Makaleler: Suni Karaorca, Spor: AMülkadir Yücelman, Düzeltme: Abdullah Yaacı • Koordınatör: Ahmet Koraban • Mali Işler: Erol Erkut • Muhasebe: Bulcnt Yener • Bütçe-Planlama: Sevgi Osnunbeşcogla • Idare: Hüsejin Gürer • Işletme: Önder Çelik • Bilgı-lşlem: NaU Inal • Personel: Sevgi BosUncıoglu B*ısan ve Yayan. Cumhun)Vt Matbaacıiık w Gazetcçıhk T-A Ş. TurtcocağJ Cad 39/41 Cagaloğlu İ4Î34 Is< PK 246 [stanbul. Tel 512 0' 05 (20 hall. Teloı 22246. Fax (11 526 6G 72 • Barolar \nk»™: Zıva Gokalp BK Inkılap S No 19, 4, Td 433 II 41-47. Tdcx 42344. Fax (4) 433 05 65 • izair: H Zıya Blv 1352 S. 1 3. Td. 13 12 30. Teleı 52359. Fsx. (51) 19 53 60 • /Ufu: InOnu Cad !19 S So 1 Kal 1. Tel 19 37 52 (4 hal), Tcle» 62155. Fax (71) 19 25 78 TAKVIM 20MAYIS1992 Imsak 3 46 Gune> 5 Öele 13 05 Ikındı. 17 02 Akşam: 20.26 Yatsı 22.07 Show TV'de Apo progpamına reklam yağdı • TVSenisi ShovvTV'nın pazartesi akşamı yayımladığı 32. Gün Türkiye programına reklam yağdı. Çarşamba akşamı üç kuşakta toplam 30 reklam alındı. Bu. siyasi ıçerikli bir yayına alınmış en fazla reklam. Mehmet Ah Birand'ın Apo ile yaptığı röportajlann iki farklı zamanda gerçekleştiği öğrenıIdi.Bekaa'dakil989 yıhnda gerçekleşen ilk görüşmenin ardından Şam'da yapılan ikinci görüşmenin çekimleri montajlanarak ve bir bölümü çıkanlarak ekrana geldi. Nişan hediyesi • ANKARA (IBA)-Nişan atılınca hediyesininde atılmasi gerektığıne karar veren Yargıtay Üçüncü Hukuk Daıresi bu konuda kusuraranmayacajını bildirdi. Yargıtay Uçüncü Hukuk Dairesi'nin karara bağladığj dava nişanı bozan tarafın nışan hediyelerini geri istemesi ûzerine açıldı. Yerel mahkeme nişanı bozan tarafın kusurlu olduğunu belirterek hediyelerin geri verilmesi istemmi reddetü. Deniz kiPliliği • ANKARA (UBA) - Deniz kirliliğinin ûzerine kararîılıkla gidileceğini belirten denizcilikten sorumlu Devlet Bakanı İbrahim Tez, Türkiye'nin doğal konumu itibanyla denizci bir ülke olduğunu, ama deniz taşımacılık sektöründe Yunanistan ile Kıbns Rum kesiminin Türkiye"den önde olduklanru söyledi. Tez bu konuda zaman geçirilmeden gereklı onlemlenn alınacağını belirtti. Ayak mantarı • ADANA (AA)-Islak kalan ayaklann mantara davetiyeçıkardığı belirtılerek hastaiıktan korunmak için ayaklann kuru tutulması gerektiğı bildirildi. Çukurova Üniversıtesı Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Oalı Başkanı Prof. Dr. Hamdi Rıfat Memişoğlu AA muhabirine yaptığı açıklamada. özellikle nemli ve sıcak bölgelerde ayak mantarlannaçok sık raslandığını söyledi. Yoksul çocuklar • ANKARA (UBA)- Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından yapılan bir araştırmada, korunmay a muhtaç gençlerin büyük çoğunluğunun gelir düzeyi düşük, yoksul ailelenn çocuklan olduğu ortaya çıktı. Araştırmada. kimsesiz ve korunmaya muhtaç çocuklann çoğunlukla kırsal kökenli olduğu da belirlendi. Tûrkiyer de60 AIDS'li •STOCKHOLM (AA) - Sağlık Bakanı Yıldınm Aktuna, Türkiye'de resmi kayıtlara göre 60 AIDS'li bulunduğunu bildirdi. Aktuna, IsveçSağlık Bakanı Bo Könberg'in dayetlisi olarak bulunduğu İsveç'ın başkenti Stockholm'de, AA muhabirinin sorulannı cevaplandırdı. Türkiye'de 60 AIDS'lininyanısıra 104 kişinin AIDS virüsü taşıyıcısı olduğunu, 30 kişinin de bu hastaiıktan öldüğiinü belirten Aktuna. Batı ülkelerine göre bu rakamın düşük olduğunu kaydetti. Aktuna. "Ama gerçek rakam bu mudur? Virüs taşıdığı halde farkında olmayan. bilmeyen insanlar var" dedi. Uç Hürrem Sultan tablosu ortaya çıkü• Hürrem Sultan'a ait üç yağlı boya tablonun ortaya çıkması sanat dünyasında ilgi uyandırdı. Tablolardan biri ABD'de Sarasota İcentinde, ikincisi İstanbul'da, üçüncüsü ise Paris'te bulundu. Haber Merkezi - Kanuni Sü- leyman'ın eşi Hürrem Sultan'a ait üç değişik yağbboya tablo bulundu. Tablolardan biri ABD'nin Sarasota kenünde bir müzede, ikincisi tstanbul'da bir özel ko- leksiyonda ve üçüncüsü ise Pa- ris'teki bir sanat galerisinde bu- lunuyor. "Antik ve Dekor" dergisinde yer alan ve gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni özgen Acar'ın bir araşürma yazısında Sarasoia'daki tablonun İtal- yan-Venedik Rönesansı'nın en değerli ressamlanndan Tiziano Vecollo (1487-1576) tarafından yapıldığı açıklanıyor. Asıl adı Akxandre Ijsovska iken Osmanlı Hanedanı'nda "Haseki Sultan" diye anılan ve "Neşe Saçan" kişilığinden do- layı da •"Hürrem" denilen Ka- nuni Süleyman'm eşine yabancı- lar "Roxelana, Rosa, Roza, Rozanne, Rusiak ve Rosa" di- yorlardı. Sanat dünyasında ilgi uyan- dırması beklenen yazıda Hür- rem'in yaşadığı 16. yüzyıldan günumüze kalan Sarasota'daki bu tek Hürrem Sultan tablosu- na Tiziano'nun kıanın model- lik yaptığı bildiriliyor. Tarih kitaplannda kullanılan ve Topkapı Sarayı'nda bulu- nan Hürrem Sultan tablosunun 18. yüzyılda yapılmış bir kopya eser olduğu biüniyor. Üzerinde "Roza Solyamannı Uxor" yazıh ve İstanbul'da bu- lunan ikinci Hürrem tablosu ise yine 18. yüzyılda, Venedik okulundan ve bilinmeyen bir ressamca yapılmış. Jack ve Lolita Amram çiftine ait bu tablonun piyasaya 1988 yıhnda Güney Fransa'daki Aix kentine yakın bir şatodan geldi- ği bildiribyor. Yazıda Üçüncü Hürrem Sul- tan tablosunun değişik bir üs- lupla Güney Almanya Okulu- na ail bir adsız ressam tarafın- dan yapıldığı açıklanıyor. Paris'te bir sanat galeri sahibi olan E. Gnınberg'in elindeki bu üçüncü tablo da "Hürrem" Melcnior Lorich'ın gravürün- deki çizgileri anımsatır biçimde boyanmış. Acar yazısında aynca, Rahmi Koç'un özel koleksiyonunda gördüğü ve Hürrem Sultan diye bilinen bir başka tablonun ger- çekte 18. yüzyılda yapılmış, an- cak Hürrem yerine kızı Mıh- rimah Sultan'a ait bir tablo ol- duğunu öne sürüyor. 1- Sarasota'daki tek Hürrem Sultan tablosuna Tiziano'nun kızuun modellik yapoğı büiniyor. 2- Jack ve Lolita Amram çiftine ait bu tablonun piyasaya Güney Fransa'daki Aix kentine yakın bir şatodan geldiği bildiriliyor. 3- E. Gnınberg'in elindeki "Hürrem" Lorich'ın gravürûndeki çizgileri ammsatryor. 4-Rahmi Koç'un özel koleksiyonundaki Hürrem Sultan diye bilinen tablonun aslında krzı Mihrimah Sultan'a ait olduğu öne sürûlüyor. Cannes'da bu kez "klasik^ kazandı ATİLLÂ DORSAY büdiriyor CANNES - Film festıvallen- nın gerçek rolü \e yeri nedir 1 ? Bir akşam yemeğınde bir masa- da biraraya geldiğimız. belli bir vaşın üstündeki şık giyimli kan- koca. bir Fransız senatörü ve eşi. bana Cannes'da örneğin "Temel İçgüdü", "Casanova"- nın Dönüşü" veya "Oyuncu" gibı "sevdıklen" ve de ""fılm gi- bi fılm" olan yapımlann yanısı- ra nasıl olup da Victor Erice'nin "Işığın Düşü" gibi hareketsiz. ağır, deneysel, bir resmin oluş temposunu yakalamayaçalışan bir filmın ycr alabildiğmı sor- dular. Film seçme komitesin- den olmadığım için kolay yanıt- layamadım. Ama çok uzman- laşmış olmayan. sıradan seyirci dcnebilecek masa komşulan- mın bana sorduklan soru, tüm şenlıkler için de geçerliydi: Ne- yi. nasıl bir sinemayı destekle- mek' 1 "Film gibi film" denen ve kitle ılgisıne baştan açık fılmleri scçerek şenliği "halka açmak" mı? Ya da, çok daha zor, norm- lann dışında. ama kimi zaman sinema denen sanatı gerçek an- lamda ileri götürebilecek. ona yenıkapılar. >enı ufuklaraçabı- îecek fılmlen mi ön plana çıkar- mak? Aslında belki ikisini de yap- mak gerekir. 2 tavnn da açıkla- yıcı nedenleri. savunulacak noktalan olabilir. Hem kalan seyirciyi de ürkütüp kaçırma- dan. üstelik \enı kitleleri de se- yirci yapmak hem de her sana- tın gereksinmesi olan deneyım- ci. gözüpek. standartlann ve normlann dışındaki çabalan onaylayıp yürüklendirmek. İyi. güzel. Ama bu 2 temelde farklı çabanın a\nı bölüm için- de aynı yanşmanın kulvarian- na salınması doğru muydu? Temel kurallan. değerlen ve öl- çütleri özellikle Hollywood ta- rafından nerdeyse >üzyıla ya- kın süren bir çaba sonucu iyice belirlenmış olan sinemada. bu kurallara birden \e genış bir cephede karşı çıkan fılmleri. te- melde bu kurallara sıkı sıkı sa- nlmış, fılmlerle birlikte yanştır- mak akla sığar mıydı? Öz nıte- likleri ne olursa olsun. sonuç olarak bilinen anlatım bıçimle- rini yineleven "Temel İçgüdü"'- den "Hovvard's hnd "e, "Caşa- nova'nın Dönüşü"nden "İyi Nıyetler"e, "İçimızdeki Ya- bancı"dan "İkız Tepeler"e bır- çok filmi. sözgelimi "Bağımsız Bir Yaşam". "Iştğın Düşü", "Nöbetçı" veya "Leolo" gibi fılmlerle aynı jüri önüne getır- menin anlamı olabilir miydi? Tüm bu fılmler ve başkalan. bizlere beklenen. pek sürpru ıçermeyen. tadı bir hamburger veya haar çorba gibı behrlen- miş nesneler olarak geliyordu. kadannı anımsarsak. bu tür fılmler de az değildi. Victor En- ce. "Işığın Düşü" filmiyle bun- lann başını çekiyor. durağan filmi bız dahil çok kimseyi sa- londan kaçınrken. fılm Can- nesdan çok önemli 2 ödülle dönüyordu. Acaba yanılan biz mıydık' 1 Bıraz dahd sabırlı olup Erice'nin filminı de değerlendir- meye çalışmamız mı gerekiyor- du' 5 Cannes jürisi ise bu çeşitlilik karşısında şaşkınlığa düşmüş düşle gerçeğın sürekli iç içe ol- duğu. kabuslann gerçekle ka- rıştığı korkulu bir atmosfer içinde cekmıştı. Sanatçıyı ılgı- lendiren çevre. bir kez daha "derin Amerika"nın küçük. ka- yıp kasabalan, temalar ise yine suç. günah. tutkular \e tüm bunlardan doğan kanlı e>lem- lerdi. Baskın bir müziğin insa- nın sınirleriyle oynama işlemini tamamladığı, kuşkusuz derin bir sinema sezgisinin baştan so- na egemen olduğu, ama çoğu Lvnch fılminde olduğu gibı bir 4ft* } • \« M >.. •- -•/ Danimarkalı yönetmen Bille August. \ltın Palmi>esi'ni eşiyle kutluyor. ladı gu\enceıı. oıuşumu sag- lıklı. zararlı bir şev ıçermeyen. ama sonuç olarak surpirzden de yoksun fılmler. O\sa kimi baş- ka NÖnetmenler, gerçek ten de verileri zorluyor, kalıplan silke- livor, şemalan sarsıyor. yerleşık değer ölçütlenne boş ven\or- lardı. Ve karşımıza farklı şeyler geliyordu. Bazılan kolay hazmedilemez şeylerdi bunlann... Cannes'da bu \ıl izlediğimiz 50"\e yakın fılmin \ alnızca y anşan 20 küsur gibiydi. En azından sonuçlar bunu gösterdi. Şenlıkte büyük laruşmalar açan 2 fılmı. Da\ıd Lynch'in "İkız Tepeler-Ateşle Yürümek" \e de Fransız fılmı "Nöbetçi-Ld Sentinelle". jün tarafından tümüyle unutuldu. Lvnch'ın filmi. "İkiz Tepeler" adlı TV dizisinin başladığı nok- tanın gerısıne. \ani Laura Pal- mer'ın ha\atta olduğu günlere gıdıvor ve genç kadının öldü- rülmeden önceki son günlennı anlatıvordu. Lvnch. filminı kez daha insanı sağlıksızhğıyla sanki boğan bir karabasan. ka- ranhk ve urkunç bir fılmdi bu... Ilk uzun filmini yapan Arna- ud Desplechin'ın "Nöbetçi"si ise yine benzer bir "sağlıksız". hastahklı atmosfere, dünyanın en karamsar biçimiyle algılan- masma dayanıyordu. Çağdaş Avrupa'nın ekonomık ve poli- tik sorunlannın da yer yer yan- kılar bıçimınde tartışıldığı bu fılmin ana teması. genç bir ada- mın kanşık bir entrika sonunda bavuluna giren bir "kesik baş"- la olan ilişkilerinin öyküsüydü. Son derece yoğun ve karmaşık bir senaryonun hep. gerçekle aralannda bir zaman larkı var- mış gibı duran kahramanlarla oluşturduğu bu fılm de tek söz- cükle rahatsız ediciydi. Çünkü sinemasal, ahlakı ve estetik normlanmızı altüst ediyordu. Ancak Cannes'da gerçek bir fırtına estirdi ve özelhkle Fran- sız eleştirmenierirun önemli bir bölümünü. Cannes'dan ciddi bir ödül bekler hale getirdi. Ne var kı mucize gerçekleşmedı ve bu fılm de elı boş döndü. Demek ki özel ödüllerini ve- rirken "Işığın Düşü" veya "Ba- ğımsız Bir Yaşam" gibı başkal- dıncı. yenileyıcı fılmleri dıkkate alan bir jüri, asıl büyük ödülleri verirken. bunu yapamadı. Ve Bille Augusfun "Fatih Pelle"- nin hemen tüm niteliklerini bir kez daha, hem de daha yetersiz biçimde yineleyen filmi "İyi Ni- yetler" büvük ödülün sahibi oldu. Ingmar Bergman'ın özya- şamsal bir scnaryosuna daya- nan bu film. ilk yansının görcce olarak ilginçliğine karşın tem- posunu sonuna dck koruyama- yan. geçen yüzyıldan kalma bir edebiyat anlayışını -örneğin Charles Dickens'i- çağnştıran. ver yer de büyük aile öyküleri anlatan çok iyi bildiğimiz TV dizileri havasında bir fılmdi. Hatta basında birden çok ka- lem. filmi eğer Bergman'ın ken- disi v önetebilseydi sonucun ne denli farklı olacağı üzerinde fı- kir yürütıüler. Ama jüri öyle düşünmedi. Ve August, bir kez daha Altın Palmiye'yi aldı. Şimdi gerçekten düşünmek gerekiyor: Eğer Bille August gı- bı henüz yönetmenliğinin düze- yi bile tartışmalı bir sanatçı. Cannes gibi dünyanın en önem- li sinema şenliğinde. 2-3 yıl farkla büyük ödül alabiliyorsa, sinemanın gerçek değer ölçütle- ri nerede? Oscarlann nesi \ ar o zaman? Doğrusu Cannes'da son 2-3 vıldır ödül kazanacak fılmleri, çoğu sinema yazan gibi ben de kestıremıyorum. Aslın- da başka şenliklerde de böyle oluyor. Onun için şenliklerin büyüsüne. parlaklığına kapıl- mamak. jürilerin kararlannın yanıltıcı, en azından görece ol- duğunu hep akılda tutmak ve filmlere sonuç olarak kendı. ki- sisel beğenilerimizle vaklaşmak gerekiyor. En akılhca yol bu... Dikkat! Çevre elden gidiyor CELAL ÖZCAN NIÜNİH - Gerçekten bu- gün vanlan noktada yeryüzü- nü kurtarmak mümkün mü? Yoksa büyük bir hızla tahrip edılen dünyanın sonu kaçınıl- maz mı? Veya üzerinde ya- şadığımız gezegen bizi terk et- meden biz yaşamın inümkün olduğu bir başka gezegen keşfedebilecek miyiz? Hazi- ran ayı başında Rio de Janei- ro'da bir araya gelecek olan uluslararası çevre zirve top- lantısı için hazırlanan UNO raporu bu konuda karanlık bir tablo çiziyor. Bugün 1 mil- yar insan ta- mamen kirlen- miş havayı te- neffüs ediyor. bitki Haziran ayında Rio de Janeiro'da cilt kanseri ise düzenlenecekUlus- nu^He'/ gün lararası Çevre Zir- ıoo hayvan ve vesi için hazırlanan türünün rapordaki tablo ol- dukça karanlık. Dünyada 1 milyar insan kirlenmiş ha- va teneffüs ediyor. 250 bin balinadan sadece 500'ü yaşı- yor. bugün sadece 500'ü yaşıyor. Çevredeki bu bağışıklık sis- temi zayıflıyor ve vücut ko- layca hastalıklara yenik düşü- yor. United Nations Enviro- ment Programme'in (UNEP) raporuna göre geçen 20 yıl içinde dünyamızın ekolojik tahribatı korkunç boyutta artmış bulunmakta. Sulann korunması ve havanın temiz tutulması konusunda elde edilen bazı başanlar ise bu tahribaü dengelemekten ta- mamıyla uzak. Çevrenin bu derece kötü güdümünden ise en büyük payı çocuklar ab- yor. Geri kalmış ülkelerde sağlık koşullannın yetersizliği veya açlık yüzünden her yıl 13.5 milyon çocuk, havasını henüz teneffüs etmeye baş- ladığı dünyayı terk ediyor. Buna rağmen dünya nüfusu son yirmi yıl içinde 5.4'ten 7.1 milyara yükselmiş. Dünyaya yeni gelenlerin % 90'ı ise 1.1 milyar yoksulun yaşadığı 3. Dünya'da büyüyor. Yine rapora göre zehırli kim- yasal üretim ve tehlikeü maddelerin nakli de çok tehli- keli boyutlar almakta. Her yıl, dünya çapında önlenmesi mümkün olmayan ya da tam önlenemeyen 338 ton tehlikeü artık yığılıyor. Kımyasal atık- ların bertarafı sorununda ise tehlikeçanlan çahyor. özellik- le Avrupa'da "arük mafya- lan" türemiş bulunuyor. Basel Konvansiyonu'na göre sağlı- ğa zararlı artıklann 3. Dünya ülkelerine ihracı smırlandınl- mış olmasına rağmen, "artık mafyası kuruluşlan" bu tehü- keli maddeleri 3. Dünya ülke- _ ^ . ^ _ - lerine illegal yollar- dan ihraç ediyor. Bu alanda özellikle Polonya illegal transit yol duru- munda. Washington'da bulunan çevre ör- gütü Conservation Internaüonal Baş- kanı "son 20 yıl içinde çok kötü olaylar yaşanması- na rağmen durumu değişürebilecek gücte olduklannı" belirtiyor. Ancak etkili ve çabuk ön- lemler alınmadığı takdirde yüzyıbn orta enlemde ozon % 5-10 azala- cilt kanserini sonunda tabakasının cağmı, bunun yaygınlaşüracağinı ve bağışıklık sistemini zayıfla- tacağını uyanyor. İklim deği- şikliğinin 50-100 yıl arasında tanm alarunda etkısi zor gide- rilebilecek tahribatlara neden olacağıru, buzullann erimesi- nin de sahil bölgelerinde yaşa- yan 3 milyar insanı tehdit ede- ceği üzerinde duruyor. Yerkürenin tahribinin dur- durulması. çevrenin sorum- suzca istismannın engellenme- si için Rio de Janeiro'da ya- pılacak toplanü en başta zen- gin sanayi ülkelerinden büyük özveriler bekliyor. 3. Dünya ülkelerinın aktif önlemler al- mak için gerekli bu maddi yükü üstlenmesi mümkün de- ğil. Bunun dışında çok yavaş bir tempoda da olsa insanlar- daki çevre bilincinin gelişme- siyle şimdi de tekstil dalında çevre moda olmaya başlıyor. PASWÇ VE jN ertisi ALTINPA. ürîî DURUMU _ Efes gece turizmine açıhyor • Efes Antik Kentigece konuklanna açıyor. Turist- ler gece serinliğinde müzik eşliğinde antik kenti ge- zecekler. Düzenleme geçmiş günleri yeniden yaşata- cak panolar ve mizansenlerle gerçekleştirilecek. NÜVİT TOKDEMtR İZMİR - Efes Antik Kenti'- nin ışıklandınbp ses düzeru ku- nılmasıyla gece gezmelerine açılması için Kültür Bakanlığı''- na öneride bulunuldu. Selçuk Belediye Başkanı Kamil Suba- şı, konuya ilişkin olarak kendi- sinden bir rapor istendiğini ve en kısa sürede hazırlayıp ba- kanlığa vereceğini açıkladı. Efes Antik Kenti'nın ışıklan- dınlmasıyla gece gezmelerine açılmasırun son derece önemli bir konu olduğunu vurgulayan Selçuk Belediye Başkanı Kamil Subaşı, "Alün yumurtlayan ta- vuk dediğjmiz bu yöre yapıla- cak yatınmlarla zümrüt yu- murtlayacak hale dönüştürüle- bilir karusındayrm" dedi. DYP- SHP koalisyonu öncesindekı hükümetlerde görev li kültür bakanlanna konuyu iki kez öneri olarak götürdüğünü vur- gulayan Subaşı. şunlan söyledi: "Işıklandırma ve ses düzeni için çıkardığjmız fıyat geçen yı- lın rakamlanna göre l milyar li- raydı. Biz Efes Antik Kentı'nin gea gelirlerinden yüzde 40 pay alıyoruz. Bu da temizlik ve te- lörgü bakımı gibi işler için. Bundan vazgeçeb'm, hangi şir- ket ışıklandırma ve ses düzenini üstlenecekse birlikte yapahm dedik. Şimdi Kültür Bakanlığı müsteş^arlığı konuyla ilgili bir rapor istedi ve bunu hazırlıyo- ruz." Efes Antik Kenti'nin ışıklan- dmlması ve ses düzeni kurul- masıyla daha da ilgi çekeceğini vurgulayan Kamil Subaşı, gec- mişteki günleri yeniden yaşata- cak panolar ve mizansenlerle olayin daha da geliştirilebilece- ğini söyledi. Bugün için ziyaret- çilerden 15 bin lira alındığını, düzenlemenin gerçekleşmesiyle gece gezilerinden 50 bin lira alı- nabileceğini sözlerine ekleyen Subaşı, "Ben gece gezilerine ya- pılacak masrafın kısa sürede geriye döneceğine inaruyorum. Kesinükle gece gezilerinin ya- pılmasını istediğimden raporu bir an önce hazırlayıp Kültür Bakanhğı'na vereceğim" diye konuştu. Kültür BakanlığTrun tüm bı- rimlerini Efes Antik Kenti'ne göndereceğini arumsatan Sel- çuk Belediye Başkanı Subaşı, daha sonra şunlan dedi: "Böylesine önemli bir antik yörenin ışıklandınlmasını ve ses düzeni kurulmasını düşüne- biliyor musunuz? Bir yanda çe- şitü konserlerin dinlenebileceği ortam. diğer yanda ise tarihin zengın görüntüleri. Yazın bu- nalüa sıcağından insanlan kur- tanp gece serinliğinde müzik eş- liğinde Efes Antik Kenti'ni gez- melerini sağlamak bizim için büyük bir mutluluk olacak." Belediye Başkanı Subaşı'nın açıklamasına göre Kültür Ba- kanlığı bu yıl 31 mayıs - 30 eylül tarihleri arasında kendisine bağU tüm birimleri konser ve ti- yatro gösterileri için Efes Antik Kenti'ne gönderecek. 1900 900 501 Cinsel yollo bulaşan hastalıklar 9 0 0 9 0 0 5 0 4 Gebelikte cinsel ilişki 900 900 5İ2 Kadınlarda cinsel soğukluk 900 900 513 Cinsel saplontılar 900 900 514 Sertiesme sorunları 900 900 517 Erkek cinsel anaiomisi 900 900 518 Kadın cinsel anatomisi 900 900 526 Erken boşalma 900 900 527 İlk gece 900 900 536 Masturbasyon D0KT0R Turkiye'mn her yerınden servı^lerımızm 1 dakıkası S833 TLdır Onalamo servis suresı 3 dokıkodtr. PK.l 6Torobya/lst.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle