Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 MAYIS1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Yayıncılar Biriiği
Ödülleri
• Kültür Servisi - Turkiye Yayıncı
Birliği'nce, yayın dünyasına katkıda
bulunanlara verilmesı kararlaştırılan
ödûller ,20 Mayıs çarşamba günü
dûzenlenecek törenle sahiplerine
dağıtılacak. The Marmara Oteli'nde
dûzenlenecek törende, 1992 yılı
ödüllerini alacak kuruluşlar şöyle: Yılın
Kitapçısı odulu Semih Kaçar (Nezih
Kitabevi),Yıhn Dağıümcısı
ödülü:Ahmet Polat (Doğuş Dağıiım).
Yayıncılar Biriiği Özel ödülünü de, yayın
dünyasına yapüğı katkılardan dolayı
Tüyap A.ŞMen Bulent Ünal; Ankara
İstanbul ve Anadolu'da sektöre
kazandırdığı kitabevleri ve yayınladığı
Dünya Kitap dergisi ile Dünya Aktüel
A.Ş. adına Nezih Demırkent, Türkiye'de
ük kez bilgisayar teknolojisini
kullanarak modem ve çağdaş anlayışla
kitapcılık mesleğini başanyla sürdürmesı
nedeniyle de Dost Kilabevi'nden Erdal
Akahn alacaklar.
CSO'da yas
• Ankara (Cumhuriyet Bürosu)-
Cumhurbaşkanhğı Senfonı Orkestrası
iki sanalçısını yitirdi.Uzun yıllar CSO'da
2. keman grubu şefliğı yapan Akşit
Yücelen karacığer kansennden,
orkestranın vıyolonsel grubu üyesi
Funda Kalmukoğlu da tiner
zehirlenmesi sonucu yaşama göz
yumdular.Yücelen'in cenazesı önceki
gün CSO konser salonu önünde
düzenlenen törenden sonra toprağa
verildi. Kalmukoğlu için ise dün yine
konser salonunda bir tören düzenlendi.
1937 yıhnda Kütahya'da doğan Akşit
Yücelen 1961 yıhnda Ankara Devlet
Konservatuan'nı bitirdi. Aynı yıl
CSO'ya katılan sanatçı 1%7'de
orkestranın ikinci keman grup şefı oldu.
Akşit Yücelen CSO solistlerinden Çağıl
Yücelen'in babasıydı. CSO'nun genç
sanatçılanndan Funda Kalmukoğlu ise
1978 yıhdaİzmir Devlet
Konservatuan'na girdi. 1988 yüında
CSO'ya geçen Kalmukoğlu Bilkent
Müzık ve Sahne Sanatlan Fakültesi'nde
öğretim görevhsiydi. Eşi ile birlikte yeni
taşınacaklan evın boyanması sırasında
tinerden zehirlenen sanatçı solunum
yetersizliği nodmyle yaşama gözlerinı
yumdu.
KayşBahçetor
• KükürServİ9-Su Yücel'in'Kayıp
Bahçeler'adh sergisi 22 mayıs cuma
günü Divan Edebiyatı Müzesi'nde
(Galata Mevlevıhanesı) açılıyor.
Sanatçı, "İnsan yaşadıkça, özellikle de
çocukluğumda, gözlenmin önünden bir
sürübahçelergeçiyor Bunlan, bellekte
geriye bakarken görüyorsunuz, çok
uçuk, çok hayal-meyal izlenimler
bırakıyorlar. Kimisi net oluyor.kimisi
de dediğim gibi büsbütün hayale kaçmış
oluyorbunlann. Benim bu 'Kayıp
Bahçeler'adını verdiğim resımlerde şu
anda içinde yaşadığım bahçeyle o
hayallerarasında birbağlantı kurmayı
amaçladım'diyor. 1961'deLondra'da
doğan Su Yücel, 1985'teStrasbourg
Beaux-Arts'ı bitirdi. Türkıye'de ilk
kişisel sergisini 1984'deGaİataSanat
Galerisi'ndeaçtı. Sanatçının 'Kayıp
Bahçeler'adını verdiği sergisi pazartesi
dışında her gün saat 12.00-16.30 arası
göriilebilir.
Müzecilik forumu
• Kültür Servisi- 'Çağdaş Müzecilik
Yolunda Türkiye' konulu forum bugün
saat 16.00'da Atatürk Kıtaplığı'nda
dûzenlenecek. Forumakonuşmacı
olarak Sadberk Hanım Müzesı'nden
Çetin Anlağan.Basın Müzesi'nden
Nurhayat Berker, Askeri Müze'den
Nejat Eralp, eleştirmen Burçak Evren,
Topkapı Sarayı Müzesi'nden Ahmet
Menteş, Dolmabahçe Sarayı'ndan
BeUcısMutlu/Türk-Işlam Eserleri
Müzesi'nden Nazan Ölçer, Arkeoloji
Müzesi'nden Alpay Pasinh,
Kütüphanelerve Müzeler
Müdürlügü'nden Alpay Pasinli,
Kütüphaneler ve Müzeler müdürü Aysel
Polatoğlu ve Ayasofya Müzesi Müdürü
Erdem Yücel kaülacak.
İDOB Öskûp'te
• Kültür Servisi- İstanbul Devlet Opera
ve Balesı solist sanatçılanndan devlet
sanatçısı bariton Mete Uğur,soprano
Leyla Demiriş, tenor Ender Anman ve
bas Atilla Manizade ile kurumun genel
müzik dırektörlüğünü yapan İtalyan
orkestra şefı Renato Palumbo her yıl
Üsküp'te düzenlenen Mayıs Geceleri
Opera Festivali'ne katılmak üzere
Üsküp'e gitti. Sanatçılar 23 mayıs
cumartesi akşamı Verdi'nin Nabucco
operasını sahneleyecekler.
Japon sanatında heykel
• Kültür Servisi - Öğretim görevlisi Can
Kerametli'nin "Japon sanatında heykel"
konulu söyteşisi yann saat 14.30'da
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesı Aabadem Kampusu
konferans salonunda yer alacak.
4. ULUSLARARASI İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ
Shakespeare dîy arında erotizm sirki
• Bükreş Komedi Tiyatro-
su'nun sahnelediği 'Bir Yaz
Gecesi Rüyası", cinselliği
Shakespeare'in düşler di-
yannın tam ortasına oturtu-
yor. Devlet Tiyatrosu'nun
yann sunacağı 'Oresteia' ise
3 dalda Avni Dilligil ödülü
almıştı.
Kültür Servisi- 4. Uluslararası İstanbul
Tiyatro Festivali, bugün Atatürk Kültür
Merkezi Büyük Salon'da Bükreş Komedi
Tiyatrosu'nun sahneleyeceği William Sha-
kespeare'in 'Bir Yaz Gecesi Rüyası' adlı
oyunuyla devam ediyor. Romanyah sa-
natçılar aynı oyunu yann da ikinci ve son
kez sunacaklar.
öte yandan, yann Devlet Tiyatrolan da
Yıldız Sarayı Tiyatrosu'nda Eski Yunan
yazan Aiskhylos'un 'Oresteia' adh yapıtını
sahneleyecek. 'Oresteia' 21, 22, 23 ve 24
mayıs günleri izlenebilecek.
Geçen yıl Uluslararası Londra Tiyatro
Festivali'ne de 'Bir Yaz Gecesi Rüyası' adb
oyunla katılan Bükreş Komedi Tiyatrosu,
İngiliz basınından övgü dolu eleştiriler
almıştı.
Çağdaş bir Shakespeare yorumu ve gör-
sel bir şölen sunan Bükreş Komedi Tiyat-
rosu'yla ilgili yazılardan bazı alınülar su-
nuyoruz:
'Bükreş Komedi Tiyatrosu, cinselliği
Shakespeare'in düşler diyannın tam or-
tasına oturtuyor... Için için kaynayan, ten-
selliği en güzel biçimde işleyen coşkulu bir
gösteri...'
'Yönetmen Daıre'nin Peter Brook'la kı-
yaslanan yorumu onun kendine özgü bir
tiyatro adamı olduğunun kanıtı... Ça-
vuşesku'nun düşüşünden hemen sonra
sahnelenen oyun, umutsuz bir ülkenin
sonu gelmeyen tedirgınliklerini yansıtıyor
sanki... Ama bu siyasal mesajın yanı sıra
kusursuz bir görsellik de yaşanıyor. İnsan
söylenenlerin tek kelimesini anlamasa bile
kendini müthiş bir eğlencenin içinde bulu-
yor.
Bütün gece, elektrikli bir cinsellikle yük-
lü geçiyor.'
'Bükreş Komedi Tiyatrosu'ndan izledi-
ğimiz 'Bir Yaz Gecesi Rüyası'nda gerçek
'Bir Yaz Gecesi Rüyası'nda gerçek bir sirk keyfı yaşanıyor.
bir sirk yaşanıyor.
Sevgililer trapezlerden uçuyor. birbirle-
rine kenetleniyor, aynlıyor, yıne kenetle-
niyor... Bunu öyle ustahklı yapıyorlar ki...
Üç buutlu bir kovalamaca bu...'
'Darie sanki sahne üstüne bir sirk getir-
miş. Rutubet ve saman kokan bir sirk.
İnsan iki buçuk saatin nasıl geçtiğini an-
lamıyor...'
Devlet Tiyatrosu sanatçılarının yarın-
dan başlayarak sahneleyecekleri Aiskhy-
los.'un 'Oresteia'sını Mustafa Avkıran
sahneyekoydu.
İstanbul Devlet Tiyatrosu yapımı olan
'Oresteia' bu yıl en iyi yapım. ışık ve dekor
dallannda Avni Dilligil Ödülleri'ne değer
görüldü. Çağdaş bir yorumla sunulan
'Oresteia' bu mevsimin ilginç oyunlan
arasındaydı.
Festivalde 22, 23 ve 24 mayıs günleri de
Taksim Sahnesi'nde Ankara Devlet Tiyat-
rosu sanatçılanndan 'Deli DumruF adb
oyunu izleyeceğiz. Güngör Dilmen'in
yazdığı oyunun yönetmenbğını Yücel Er-
ten üstlendi.
AÇOK topluluğu da Turgut Denizer ile
Ümit Denizer'in bırhkte yazıp yönettikleri
'Perdeci' adlı oyunu 23 ve 24 mayıs günleri
oynayacaklar.
Doğumunun yüzüncü yıhnda ünlü tiyat-
ro adamımız Muhsin Ertuğrul'un ya-
şamını konu alan"Perdeci\ adını, Muhsin
Ertuğrul'un aynı adı kullanarak attığı im-
zasından abyor.
Türkiye'de ilk kez bir Boğaz vapurunda
on ayn iskeleye uğrayarak gerçekleştirile-
cek olan 'Perdeci', hem Muhsin Ertuğrul'-
un yaşarrunda, hem de Türk tiyatrosunda
bir gezinti niteliği taşıyacak.
Saat 20.30'da Ortaköy'den hareket ede-
cek bir Boğaz vapuruyla Kuzguncuk. Bey-
lerbeyi, Çengelköy, Kandilli, Rumehhı-
san, Kanbca, İstınye. Yeniköy, Anadolu-
kavağı ve RumelikavağYnda oynanacak
olan 'Perdeci' toplam dört saat sürecek.
Oyunun belkemiğinı vapur seyır halindey-
ken sergilenecek Muhsin Ertuğnıl'un ya-
şamöyküsü oluşturacak.
H S M \ \LI)[ 1H (>l \
Bir Yaz Gecesi Rüyası William Sha-
kespeare / Bükreş Komedi Tiyatrosu /
Atatürk Kültür Merkezi Büyük salon,
20.30
1 r STI\ \1 1 ) 1 ^ \ R I \
Bir Yaz Gecesi Rüyası IVilliam Sha-
kespeare ı Bükreş Komedi Tiyatrosu /
Atatürk Kültür Merkezi Büvük salon,
20J0
Oresteia / Aiskhylos , İstanbul Devlet
Tiyatrosu Yıldız Sarayı Tiyatrosu,
18-30
İDSO'dan ölümünün 15. yıldönümünde Dmitri Şostakoviç konserleri
Müziğiııde hiçbir zaıııaıı yalaıı söylemedi
EVtN İLYASOĞLU
Son günlerde konser programlanmızda
adına sıkça rastlanan Rus besteci Şostako-
viç'in kimi senfonilen yakın zamana kadar
radyolanmızda yayıru yasak olan yapı-
tlardı. Geçen hafta Alexander Schwinck
yönetiminde İstanbul Devlet Senfoni Or-
kestrası, bestecinin 10. senfonisini yorum-
ladı. Topluluk 22-25 mayısdaki son konse-
rini ise Howard GrifTıths yönetiminde tü-
müyle Şostakoviç'e ayıracak. Piyanist Me-
ral Güneyman İkinci Piyano Koncertosu-
na sobst olurken, orkestra da "The
Gadfly" (Eşekansı) başhkh senfonik yapıtı
seslendirecek.
Şostakoviç, yırminci yüzyıbn büyük bes-
tecisi. İkilemlerin acısıyla İcavrulmuş; gün
olmuş uğruna tüm sanatını adadığı Stahn
rejimi tarafından baştacı edilmiş. ülkesinin
sanat elçisı olarak dış dünyada kabul gör-
müş; gün olmuş aynı rejimin yöneticilen
onu fazla yenilikçi olmakla, fabrika işçile-
rine seslenmemekle suçlamışlar, aşağılayıp
cezalandırmışlar.
Şair dostu Yevtuşenko'ya bir gün dert
yanarken, "Sözcüklerle uğraşmak değil
işim. Ben müziğimde hiçbir zaman yalan
söylemedim. Hep doğru ve namuslu ol-
mayı gözettim" der. "Tanıklık" başhkh kı-
tabmın filmi, siyah-beyaz çevrihniş, yalnız
"ihtilal"i yansıtan sahnelerde bayraklar ve
Keman Konçertosunu çalan kızın giysisi
kırmızı renkte sunuhnuştu. Tıpkı beste-
cinin baskı altındakı karanhk yaşamı ve
yaratıcı iç dünyasının imgelemmdeki denn
renklerdi yansıtılan.
Arahk 1931 tarihli New York Times'ta
yirmi beş yaşındaki Şostakoviç'in bir rö-
portajı yer abr. Besteci burada kendini bir
devnmci-halkçı olarak nitelerken. içinde
ideoloji taşımayan müzik olamayacağını
savunur. Müzik kendi başına bir sonuç de-
ğildir, oysa savaşta bir silahtır. Bu demeçle
Şostakoviç'e, Batı dünyası tarafından
"komünist besteci" yaftasını takılmıştır.
• İstanbul Dev-
let Senfoni Or-
kestrası, 22 ve 23
mayıs konserleri-
ni 1977'de ölen
Rus besteci Şos-
takoviç'in ya-
pıtlanna ayırdı.
Howard Griffiths
yönetimindeki
IDSO'nun solisti
piyanist Meral
Güneyman.
Yönetmen Ton> Palmer, "Tanıklık" adlı fîlminde Şostakoviç'in
(küçük fotoğrafta) anüanndan yola çıknuştı. 8. İstanbul Fifan Festi-
vali'nde gösterilenfiundeŞostakoviç'i Ben Kingsley oynamıştı.
Şostakoviç, 1926'da Birind Senfonisi de
ilk atıhmını yapar. Bu senfoni bir tartış-
manın da kaynağı olacaktır: Bu bir poli-
tik-kültürel savaştır. Bir yanda duygulannı
özgürce anlatmak için yenı yöntemler ara-
yan Berg, Stravınsky. Hindemith, Krenek
gibi yenilikçi çağdaşlan; öte yanda işçi ve
emekçilere seslenmesi gereİcen ve Rus
Emekçi Sınıfı Müzikçiler Bırliğı (RAPM)
ile sıkı bir işbirhği öngören baskı grubu.
Önce büyük beğeni toplayan Birinci senfo-
ni, pobtik çevrede burjuva zevkine hizmet
etmekle suçlanır. 1928'de sahnelediği "Bu-
run" operası ise yeni saldınlann hedefi
olur. ikinci senfoni Ekim Devnmine
adanmış, üçüncün, 1 Mayıs bayramına,
onbirinci 1905 de\rimine. onikinci ise 1917
devrimine. Bunlann dışındaki 5. ve 10. sen-
foniler büyük orkestra paletini ustabkla
kullandığı Neo-Klasik yapıda başyapı-
tlardır. Onbeşinci senfoni ise ölüm şıirle-
nnden örühnüş şarkılar demetıdır.
Bu yapıtlann başbğı ile bestecinin gös-
tennelik bir sistem propagandası ardında
kendine özgü sanatını içine doğduğu gibi
sergilediği savunubnuştur. Rostropoviç,
Vişnerskaya, Barshai, Aşkenazy gibi Baü'-
ya yerleşen ünlü müzisyen revizyonistlere
göre Şostakoviç komünist rejimin acı bir
kurbanı olduğu kadar belki de perde ar-
kasındaki anti-komünist müziğin ya-
ratıasıdır. Yaşamı boyunca hep sıkı birde-
netimde olmuş. devlet otoriteleri ile bitip
tükenmeyen sürtüşmelere girmiş, totaliter
düzenın bir gerekçesi olarak her verilen gö-
revde çahşmış. Geçimini sağlamak için ses-
siz fıbnlerde piyano çalmaktan, revü mü-
aklen yazmaya, tiyatro kumpanyalanna
müzik danışmanhğı yapmaya, müzik okul-
lannda ders vermeye kadar pek çok iş
yapmış.
Şostakoviç, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk
yıllannda Ankara'ya gelmış. Davıd Oist-
rakh gibi bir grup ünlü Rus müzisyeni ile
birlikte Atatürk'ün sofrasına konuk ol-
muş. O günler henüz ünlü bir besteci değil,
ünlü bir piyanistmiş. Geçen yıllarda İstan-
bul Festivali'nde yer alan Moskova Oda
Operası'nın yöneticisi Parkovsky, Şosta-
koviç'in yakın bir dostu olarak onun in-
sancıl yönlerini anlatmışü.
IstanbuFaiki
özel oda
orkestrası
Kühür Servisi -Türkiye'de son yülarda
yaşanmakta olan özeueştirme akımından
müziğimız de etkılendi. Bu yıbn başlan-
nda kurulan iki özel oda arkestraayla
klasik müzığimiz 'sivilleşme' yolunda ilk
adımlannı atrruş oldu. Sanat yaşamınuza
ve klasik müziğunizin gebşmesine olumlu
katkılarda bulunacağı yadsınamayacak
olan bu orkestralar. Mülkiye Oda Müziği
Topluluğu ile Akbank Oda Orkestrası.
Mülkiyeüler Bınlbğı İstanbul Şubesi'-
nce, kültür sanat faabyetlen çerçevesinde
kurulan Mülkiye Oda Müağj Topluluğu,
şef Saım Akçıl yönetiminde, tamamı
konservatuvar öğrenci ve öğretim
görevlilerinden oluşan 20 müzisyenden
oluşuyor. Acıbş konserini 11 Mart'ta ve-
ren topluluk, ikinci konserini 23 Nisan
programı dahılinde Adapazan'nda ver-
miş. İstanbul'daki ikinci konserini 15
Mayıs'ta Cemal Reşjt Rey'de verdi.
Orkestranın koordi-
nasyonuyla ilgüenen
Mülkıyebler Bırbğı
İstanbul Şubesı Ge-
nel Sekreteri Erdal
Batmaz, orkestranın
'amatörlerden' oluş-
turubnasını şöyle
açıkhyon
"Amaamız genç ye-
teneklere, genç sa-
natçüara destek ol-
mak, onlara bır kapı E«U Bataıaz
açmak. Klasik müziğin daha geniş kitk-
lerce tanınmasına özellikle gençlere ulaş-
masına katkıda bulunmak." Tüm de-
mokratik ülkelerde olduğu gibi ülkemizde,
de müziğin "sivil kurumlarca" desteklen-
mesı gerektiğini vurgulayan Batmaz, böy-
le bir oluşumu yaşatmanın, devamını sağ-
lamanın zor olduğunu bunu ancak Mül-
kıyebler gibi köklü kurumlann başarabı-
lecegini de sözlerine ekbyor.
Halen İstanbul ve Mimar Sinan Üni-
versitesi konservatuarlannda öğretim
üyebğinın yanı sıra kendi kurduğu 'Saim
Akçıl Gençlik Orkestrası'yla da çalış-
malarını surdüren Saim Akçıl ise "Biz
öteden beri yaptıklanmıza maiddi-manevi
bir destek bulduk" diyor. Mülkiyeüler
Birliği'nin toplumun saygın ve dinamik
bir kesimi olduğunu ifade ederek,,
girişimin. Türk sanat müziği acısından se-
vindirici ve övgüye değer olduğunu söy-
lüyor.Türkiye'ye döndüğünden bu yana
"Türk sanat müzığinin sivilleşmesi" yö-
nünde caışmalar yapüğını anlatan Akçıl,
konuşmasına şu şekilde sürdürüyor "Bu-
gün oda orkestrasıyla başlayan yann sen-
foni orkestralanna varabibr. Müziğin si-
villeşmesi sanatçının daha özgürce çalışıp,
yaratıcıbğını sınırsızca kullanması an-
lamına gelir. Biz sanatçılar sehpamıza ko-
nanı değil kendi seçimimizk sehpamıza
kayduğumuzu cabnak isteriz."
Konservatuarlar-
da öğrencilerin yetiş-
tığıne ve devlet or-
kestralannın kadro-
lannın dolu olduğu-
na dikkat çeken
Akçıl, gençlen ucuz
kasetler yapmaktan,
barlarda ve hafıf mü-
zik sanatçılannın
arkasında müzik
yapmaktan kurtar-
mak için bu tür gjri- '5 a
*n
Akçı
şimlerin artmasını dibyor. Her ay bir kon-
ser vermesi planlanan topluluğun yurti-
çinde çağn aldığı her yere gitmesi ve genç-
Kk festivallerine katıbnası planlanıyor.
Özelbkle gençlere ulaşması hedeflenen or-
kestranın repertuan Barok müzik
ağırbklı. Bunun yanı sıra yan klasik eser-
lerden Beatles'a ve 'Hicaz Sirto'ya uzanan
geniş bır yelpazesı var.
Akbank Oda Orkestrası da açılış kon-
serini 26 mayıs sab günü Kenter Tiyatro-
su'nda verecek.
Akbank'ın kültür sanat çabşmalan
kapsamında kurulan orkestranın şefliğini
Yusuf Güler Aksöz üstleniyor. Toplulu-
ğun kadrosu ise senfoni orkestrası sa-
natçılanndan oluşturubnuş.
Akbank Kültür-Sanat Başdanışmanı
Nazmi Akıman'ın verdiği bilgiye göre, or-
kestra gelecek yıldan başlayarak. yılda altı
konser verecek.
İstanbul'un yanısıra diğer büyük şehir-
lerimizde ve program dışı özel gün ve ge-
celerde de konser verecek olan orkest-
ranın repertuan Barok müzik ağırbkb
olarak saptanmış. 'Genç Türk bestecileri-
ne fırsat sağlamak, müzdğjmizin gelişmesi-
ne katkıda bulunmak üzere yanşmalar
düzenlemeyı de planbyoruz" şekbnde ko-
nuşan Akıman.yenı bestelerin ilk seslendi-
rilmesine de fırsat verilmiş olacağıru belir-
tıyor.
Azerbaycan Tiyatrolan Genel Müdürü Hasan Turablı:
Yasaklar kalktı, bir de savaş olmasa
ASLI KAYABAL
Hasan Turabü: Özgürlüğü korumak, ona
sahip ounaktan daha zor.
Azerbaycan Tiyatrolan'nın Genel Mü-
dürü Hasan Turabb.'Şu sıralar Azerbay-
can'da her şair, her ressam, her yazar yalnı-
zca Karabağ'ı düşünüyor' diyor. "Bizler
şimdi topraklanmızı kurtarmaya çabşıyo-
ruz.'
Bakü'den 8. Gençbk Günlerine konuk
gelen Azerbaycan Mılli Akademik Dram
Tiyatrosu sanatçılan, Azeri şair ve dü-
şünür Bahtiyar Vahapzade'nin 'Nere>e Gi-
diyor Bu DünyaT adb oyununu İstanbullu
tiyatroseverlere sundular. Aynı zamanda
Dram Tiyatrosu'nun da Genel Sanat Yö-
netmeni olan Hasan Turablı, Gorbaçov
sonrası dönemde Azerbaycan tiyatrosu-
nun durumunu ve son günlerde tırmanan
pobtik ola\!ar konusunda neler düşündü-
ğünü anlattı. 1987-9lyıllanndaGorba-
yönetımi dönemınde Moskova'da Azer-
baycan milletvekilliğı görevini de üstlenen
Turabb, Azerbaycan'ı kuşatan gergınliğin
kökeninın. Perestroyka'nın gündeme gel-
diği dönemde temellendiği kanısında:
'Bütün günahlar Gorbaçov'un. Azeri
halkına hep şair ve banşçı kal denildi. Biz
böyle kahnayı isterdik. Ama bundan sonra
bize dövüşen halk denmesi gerekli. Erme-
nilerin topraklanmızda kalması olacak şey
değil.' Turabb, 32 yıldır tiyatro. 36yıldırda
SSCB'nin dağıhnasından sonra
bağımsızbğını ilan devletlerden biri olan
Azerbaycan'da tıyatronun son durumu
nedir? Turabh. bu soruyu yanıtlarken.
'Cumhunyetlenn bağımsız devletlere dö-
nüştüğü yeni dönemde halkımız ve tiyatro-
muz kendini özgür hissediyor' diyor. "Eski
dönemde repertuvan devlet behrliyordu.
• 8. Gençlik Günleri'nin konuğu olan Turablı, "Şu sıralar Azerbay-
can'da her şair, her ressam yalnızca Karabağ'ı düşünüyor" diyor.
sınema uğraşının içınde. Bugüne dek 80
filmde oynamış, 2 de fılm yönetmiş. 5 yıldır
da Azerbaycan Tiyatrolan'nın genel mü-
dürlüğünü yapıyor.
Milb Akademik Dram Tiyatrosu ise
1873'te kurulmuş ve bütün bir Volga bo-
yunca tiyatronun yaygınlaşmasında
önemli bir işlev yüklenmiş. Dram Tiyatro-
su, eski Sovyetler Birliğı'nde Shakespeare'-
in yapıtlannı en çok sahneleyen topluluk.
Oyunlar üzerinde belh bir denetim me-
kanizması vardı. Oynamak istediğimiz bir
oyuna Moskova'nın izın vermediğı olu-
yordu.Artık bu yasaklar yok. Repertuvan
biz saptıyoruz."
Turabb'run verdiği bilgiye göre, Azer-
baycan'da 30 Devlet Tiyatrosu var. Özel ti-
yatrolar da hızla çoğahyor. Devlet, tiyatro-
lara yüzde 70 oranında maddi destek sağlı-
yor. Yüzde 30'luk oranı ise her tiyatro ken-
di bütçesinden katıyor.
Son zamanlarda tırmanan siyasal olay-
lar yüzünden geçnuş yönetime bir özlem;
söz konusu mu? Turabb, 'Hayır' diyor. j
'Bütün cumhuriyetlerin özgür olması çok'
güzel bir şey. Karabağ sorunu çözüldükten
şpnra özgürlüğü daha güzel yaşayacağız.
Özgürlüğü korumak ona sahip olmaktan
daha zor. Turablı, ülkesinin savaşta ol-
duğunu ve bunu bütün dünyanın bilmesi
gerektiğini söylüyor: 'Ermeni lobisi üç
başlı ejderha gibi. Ermeni sorunu 30 yıl
önce böyle tırmanma göstermemişti, çün-
kü Moskova'da yönetimin yakın çevresin-
deydi. Ve biz Azeriler o zaman da banştan
yanaydık, savaşmak istemiyorduk.'
Dram Tiyatrosu'nun İstanbul'da sahne
lediği, Vahapzade'nin 'Nereye Gidiyor Bu
Dünya?' adh oyunu, Turabh'ya göre Aze-
riler acısından önemli bir oyun: Ozümüzü
bilmiyoruz. En güzel şeylerimızi yitirmişiz.
Nereye gidiyoruz? Köklerimiz nerede?;
Bunlan öğrenebilmemiz için dönüp ar-
kamıza bakmamız gerek.