23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 MAYIS1992 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Yayıncılar Biriiği Ödülleri • Kültür Servisi - Turkiye Yayıncı Birliği'nce, yayın dünyasına katkıda bulunanlara verilmesı kararlaştırılan ödûller ,20 Mayıs çarşamba günü dûzenlenecek törenle sahiplerine dağıtılacak. The Marmara Oteli'nde dûzenlenecek törende, 1992 yılı ödüllerini alacak kuruluşlar şöyle: Yılın Kitapçısı odulu Semih Kaçar (Nezih Kitabevi),Yıhn Dağıümcısı ödülü:Ahmet Polat (Doğuş Dağıiım). Yayıncılar Biriiği Özel ödülünü de, yayın dünyasına yapüğı katkılardan dolayı Tüyap A.ŞMen Bulent Ünal; Ankara İstanbul ve Anadolu'da sektöre kazandırdığı kitabevleri ve yayınladığı Dünya Kitap dergisi ile Dünya Aktüel A.Ş. adına Nezih Demırkent, Türkiye'de ük kez bilgisayar teknolojisini kullanarak modem ve çağdaş anlayışla kitapcılık mesleğini başanyla sürdürmesı nedeniyle de Dost Kilabevi'nden Erdal Akahn alacaklar. CSO'da yas • Ankara (Cumhuriyet Bürosu)- Cumhurbaşkanhğı Senfonı Orkestrası iki sanalçısını yitirdi.Uzun yıllar CSO'da 2. keman grubu şefliğı yapan Akşit Yücelen karacığer kansennden, orkestranın vıyolonsel grubu üyesi Funda Kalmukoğlu da tiner zehirlenmesi sonucu yaşama göz yumdular.Yücelen'in cenazesı önceki gün CSO konser salonu önünde düzenlenen törenden sonra toprağa verildi. Kalmukoğlu için ise dün yine konser salonunda bir tören düzenlendi. 1937 yıhnda Kütahya'da doğan Akşit Yücelen 1961 yıhnda Ankara Devlet Konservatuan'nı bitirdi. Aynı yıl CSO'ya katılan sanatçı 1%7'de orkestranın ikinci keman grup şefı oldu. Akşit Yücelen CSO solistlerinden Çağıl Yücelen'in babasıydı. CSO'nun genç sanatçılanndan Funda Kalmukoğlu ise 1978 yıhdaİzmir Devlet Konservatuan'na girdi. 1988 yüında CSO'ya geçen Kalmukoğlu Bilkent Müzık ve Sahne Sanatlan Fakültesi'nde öğretim görevhsiydi. Eşi ile birlikte yeni taşınacaklan evın boyanması sırasında tinerden zehirlenen sanatçı solunum yetersizliği nodmyle yaşama gözlerinı yumdu. KayşBahçetor • KükürServİ9-Su Yücel'in'Kayıp Bahçeler'adh sergisi 22 mayıs cuma günü Divan Edebiyatı Müzesi'nde (Galata Mevlevıhanesı) açılıyor. Sanatçı, "İnsan yaşadıkça, özellikle de çocukluğumda, gözlenmin önünden bir sürübahçelergeçiyor Bunlan, bellekte geriye bakarken görüyorsunuz, çok uçuk, çok hayal-meyal izlenimler bırakıyorlar. Kimisi net oluyor.kimisi de dediğim gibi büsbütün hayale kaçmış oluyorbunlann. Benim bu 'Kayıp Bahçeler'adını verdiğim resımlerde şu anda içinde yaşadığım bahçeyle o hayallerarasında birbağlantı kurmayı amaçladım'diyor. 1961'deLondra'da doğan Su Yücel, 1985'teStrasbourg Beaux-Arts'ı bitirdi. Türkıye'de ilk kişisel sergisini 1984'deGaİataSanat Galerisi'ndeaçtı. Sanatçının 'Kayıp Bahçeler'adını verdiği sergisi pazartesi dışında her gün saat 12.00-16.30 arası göriilebilir. Müzecilik forumu • Kültür Servisi- 'Çağdaş Müzecilik Yolunda Türkiye' konulu forum bugün saat 16.00'da Atatürk Kıtaplığı'nda dûzenlenecek. Forumakonuşmacı olarak Sadberk Hanım Müzesı'nden Çetin Anlağan.Basın Müzesi'nden Nurhayat Berker, Askeri Müze'den Nejat Eralp, eleştirmen Burçak Evren, Topkapı Sarayı Müzesi'nden Ahmet Menteş, Dolmabahçe Sarayı'ndan BeUcısMutlu/Türk-Işlam Eserleri Müzesi'nden Nazan Ölçer, Arkeoloji Müzesi'nden Alpay Pasinh, Kütüphanelerve Müzeler Müdürlügü'nden Alpay Pasinli, Kütüphaneler ve Müzeler müdürü Aysel Polatoğlu ve Ayasofya Müzesi Müdürü Erdem Yücel kaülacak. İDOB Öskûp'te • Kültür Servisi- İstanbul Devlet Opera ve Balesı solist sanatçılanndan devlet sanatçısı bariton Mete Uğur,soprano Leyla Demiriş, tenor Ender Anman ve bas Atilla Manizade ile kurumun genel müzik dırektörlüğünü yapan İtalyan orkestra şefı Renato Palumbo her yıl Üsküp'te düzenlenen Mayıs Geceleri Opera Festivali'ne katılmak üzere Üsküp'e gitti. Sanatçılar 23 mayıs cumartesi akşamı Verdi'nin Nabucco operasını sahneleyecekler. Japon sanatında heykel • Kültür Servisi - Öğretim görevlisi Can Kerametli'nin "Japon sanatında heykel" konulu söyteşisi yann saat 14.30'da Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesı Aabadem Kampusu konferans salonunda yer alacak. 4. ULUSLARARASI İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ Shakespeare dîy arında erotizm sirki • Bükreş Komedi Tiyatro- su'nun sahnelediği 'Bir Yaz Gecesi Rüyası", cinselliği Shakespeare'in düşler di- yannın tam ortasına oturtu- yor. Devlet Tiyatrosu'nun yann sunacağı 'Oresteia' ise 3 dalda Avni Dilligil ödülü almıştı. Kültür Servisi- 4. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali, bugün Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon'da Bükreş Komedi Tiyatrosu'nun sahneleyeceği William Sha- kespeare'in 'Bir Yaz Gecesi Rüyası' adlı oyunuyla devam ediyor. Romanyah sa- natçılar aynı oyunu yann da ikinci ve son kez sunacaklar. öte yandan, yann Devlet Tiyatrolan da Yıldız Sarayı Tiyatrosu'nda Eski Yunan yazan Aiskhylos'un 'Oresteia' adh yapıtını sahneleyecek. 'Oresteia' 21, 22, 23 ve 24 mayıs günleri izlenebilecek. Geçen yıl Uluslararası Londra Tiyatro Festivali'ne de 'Bir Yaz Gecesi Rüyası' adb oyunla katılan Bükreş Komedi Tiyatrosu, İngiliz basınından övgü dolu eleştiriler almıştı. Çağdaş bir Shakespeare yorumu ve gör- sel bir şölen sunan Bükreş Komedi Tiyat- rosu'yla ilgili yazılardan bazı alınülar su- nuyoruz: 'Bükreş Komedi Tiyatrosu, cinselliği Shakespeare'in düşler diyannın tam or- tasına oturtuyor... Için için kaynayan, ten- selliği en güzel biçimde işleyen coşkulu bir gösteri...' 'Yönetmen Daıre'nin Peter Brook'la kı- yaslanan yorumu onun kendine özgü bir tiyatro adamı olduğunun kanıtı... Ça- vuşesku'nun düşüşünden hemen sonra sahnelenen oyun, umutsuz bir ülkenin sonu gelmeyen tedirgınliklerini yansıtıyor sanki... Ama bu siyasal mesajın yanı sıra kusursuz bir görsellik de yaşanıyor. İnsan söylenenlerin tek kelimesini anlamasa bile kendini müthiş bir eğlencenin içinde bulu- yor. Bütün gece, elektrikli bir cinsellikle yük- lü geçiyor.' 'Bükreş Komedi Tiyatrosu'ndan izledi- ğimiz 'Bir Yaz Gecesi Rüyası'nda gerçek 'Bir Yaz Gecesi Rüyası'nda gerçek bir sirk keyfı yaşanıyor. bir sirk yaşanıyor. Sevgililer trapezlerden uçuyor. birbirle- rine kenetleniyor, aynlıyor, yıne kenetle- niyor... Bunu öyle ustahklı yapıyorlar ki... Üç buutlu bir kovalamaca bu...' 'Darie sanki sahne üstüne bir sirk getir- miş. Rutubet ve saman kokan bir sirk. İnsan iki buçuk saatin nasıl geçtiğini an- lamıyor...' Devlet Tiyatrosu sanatçılarının yarın- dan başlayarak sahneleyecekleri Aiskhy- los.'un 'Oresteia'sını Mustafa Avkıran sahneyekoydu. İstanbul Devlet Tiyatrosu yapımı olan 'Oresteia' bu yıl en iyi yapım. ışık ve dekor dallannda Avni Dilligil Ödülleri'ne değer görüldü. Çağdaş bir yorumla sunulan 'Oresteia' bu mevsimin ilginç oyunlan arasındaydı. Festivalde 22, 23 ve 24 mayıs günleri de Taksim Sahnesi'nde Ankara Devlet Tiyat- rosu sanatçılanndan 'Deli DumruF adb oyunu izleyeceğiz. Güngör Dilmen'in yazdığı oyunun yönetmenbğını Yücel Er- ten üstlendi. AÇOK topluluğu da Turgut Denizer ile Ümit Denizer'in bırhkte yazıp yönettikleri 'Perdeci' adlı oyunu 23 ve 24 mayıs günleri oynayacaklar. Doğumunun yüzüncü yıhnda ünlü tiyat- ro adamımız Muhsin Ertuğrul'un ya- şamını konu alan"Perdeci\ adını, Muhsin Ertuğrul'un aynı adı kullanarak attığı im- zasından abyor. Türkiye'de ilk kez bir Boğaz vapurunda on ayn iskeleye uğrayarak gerçekleştirile- cek olan 'Perdeci', hem Muhsin Ertuğrul'- un yaşarrunda, hem de Türk tiyatrosunda bir gezinti niteliği taşıyacak. Saat 20.30'da Ortaköy'den hareket ede- cek bir Boğaz vapuruyla Kuzguncuk. Bey- lerbeyi, Çengelköy, Kandilli, Rumehhı- san, Kanbca, İstınye. Yeniköy, Anadolu- kavağı ve RumelikavağYnda oynanacak olan 'Perdeci' toplam dört saat sürecek. Oyunun belkemiğinı vapur seyır halindey- ken sergilenecek Muhsin Ertuğnıl'un ya- şamöyküsü oluşturacak. H S M \ \LI)[ 1H (>l \ Bir Yaz Gecesi Rüyası William Sha- kespeare / Bükreş Komedi Tiyatrosu / Atatürk Kültür Merkezi Büyük salon, 20.30 1 r STI\ \1 1 ) 1 ^ \ R I \ Bir Yaz Gecesi Rüyası IVilliam Sha- kespeare ı Bükreş Komedi Tiyatrosu / Atatürk Kültür Merkezi Büvük salon, 20J0 Oresteia / Aiskhylos , İstanbul Devlet Tiyatrosu Yıldız Sarayı Tiyatrosu, 18-30 İDSO'dan ölümünün 15. yıldönümünde Dmitri Şostakoviç konserleri Müziğiııde hiçbir zaıııaıı yalaıı söylemedi EVtN İLYASOĞLU Son günlerde konser programlanmızda adına sıkça rastlanan Rus besteci Şostako- viç'in kimi senfonilen yakın zamana kadar radyolanmızda yayıru yasak olan yapı- tlardı. Geçen hafta Alexander Schwinck yönetiminde İstanbul Devlet Senfoni Or- kestrası, bestecinin 10. senfonisini yorum- ladı. Topluluk 22-25 mayısdaki son konse- rini ise Howard GrifTıths yönetiminde tü- müyle Şostakoviç'e ayıracak. Piyanist Me- ral Güneyman İkinci Piyano Koncertosu- na sobst olurken, orkestra da "The Gadfly" (Eşekansı) başhkh senfonik yapıtı seslendirecek. Şostakoviç, yırminci yüzyıbn büyük bes- tecisi. İkilemlerin acısıyla İcavrulmuş; gün olmuş uğruna tüm sanatını adadığı Stahn rejimi tarafından baştacı edilmiş. ülkesinin sanat elçisı olarak dış dünyada kabul gör- müş; gün olmuş aynı rejimin yöneticilen onu fazla yenilikçi olmakla, fabrika işçile- rine seslenmemekle suçlamışlar, aşağılayıp cezalandırmışlar. Şair dostu Yevtuşenko'ya bir gün dert yanarken, "Sözcüklerle uğraşmak değil işim. Ben müziğimde hiçbir zaman yalan söylemedim. Hep doğru ve namuslu ol- mayı gözettim" der. "Tanıklık" başhkh kı- tabmın filmi, siyah-beyaz çevrihniş, yalnız "ihtilal"i yansıtan sahnelerde bayraklar ve Keman Konçertosunu çalan kızın giysisi kırmızı renkte sunuhnuştu. Tıpkı beste- cinin baskı altındakı karanhk yaşamı ve yaratıcı iç dünyasının imgelemmdeki denn renklerdi yansıtılan. Arahk 1931 tarihli New York Times'ta yirmi beş yaşındaki Şostakoviç'in bir rö- portajı yer abr. Besteci burada kendini bir devnmci-halkçı olarak nitelerken. içinde ideoloji taşımayan müzik olamayacağını savunur. Müzik kendi başına bir sonuç de- ğildir, oysa savaşta bir silahtır. Bu demeçle Şostakoviç'e, Batı dünyası tarafından "komünist besteci" yaftasını takılmıştır. • İstanbul Dev- let Senfoni Or- kestrası, 22 ve 23 mayıs konserleri- ni 1977'de ölen Rus besteci Şos- takoviç'in ya- pıtlanna ayırdı. Howard Griffiths yönetimindeki IDSO'nun solisti piyanist Meral Güneyman. Yönetmen Ton> Palmer, "Tanıklık" adlı fîlminde Şostakoviç'in (küçük fotoğrafta) anüanndan yola çıknuştı. 8. İstanbul Fifan Festi- vali'nde gösterilenfiundeŞostakoviç'i Ben Kingsley oynamıştı. Şostakoviç, 1926'da Birind Senfonisi de ilk atıhmını yapar. Bu senfoni bir tartış- manın da kaynağı olacaktır: Bu bir poli- tik-kültürel savaştır. Bir yanda duygulannı özgürce anlatmak için yenı yöntemler ara- yan Berg, Stravınsky. Hindemith, Krenek gibi yenilikçi çağdaşlan; öte yanda işçi ve emekçilere seslenmesi gereİcen ve Rus Emekçi Sınıfı Müzikçiler Bırliğı (RAPM) ile sıkı bir işbirhği öngören baskı grubu. Önce büyük beğeni toplayan Birinci senfo- ni, pobtik çevrede burjuva zevkine hizmet etmekle suçlanır. 1928'de sahnelediği "Bu- run" operası ise yeni saldınlann hedefi olur. ikinci senfoni Ekim Devnmine adanmış, üçüncün, 1 Mayıs bayramına, onbirinci 1905 de\rimine. onikinci ise 1917 devrimine. Bunlann dışındaki 5. ve 10. sen- foniler büyük orkestra paletini ustabkla kullandığı Neo-Klasik yapıda başyapı- tlardır. Onbeşinci senfoni ise ölüm şıirle- nnden örühnüş şarkılar demetıdır. Bu yapıtlann başbğı ile bestecinin gös- tennelik bir sistem propagandası ardında kendine özgü sanatını içine doğduğu gibi sergilediği savunubnuştur. Rostropoviç, Vişnerskaya, Barshai, Aşkenazy gibi Baü'- ya yerleşen ünlü müzisyen revizyonistlere göre Şostakoviç komünist rejimin acı bir kurbanı olduğu kadar belki de perde ar- kasındaki anti-komünist müziğin ya- ratıasıdır. Yaşamı boyunca hep sıkı birde- netimde olmuş. devlet otoriteleri ile bitip tükenmeyen sürtüşmelere girmiş, totaliter düzenın bir gerekçesi olarak her verilen gö- revde çahşmış. Geçimini sağlamak için ses- siz fıbnlerde piyano çalmaktan, revü mü- aklen yazmaya, tiyatro kumpanyalanna müzik danışmanhğı yapmaya, müzik okul- lannda ders vermeye kadar pek çok iş yapmış. Şostakoviç, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk yıllannda Ankara'ya gelmış. Davıd Oist- rakh gibi bir grup ünlü Rus müzisyeni ile birlikte Atatürk'ün sofrasına konuk ol- muş. O günler henüz ünlü bir besteci değil, ünlü bir piyanistmiş. Geçen yıllarda İstan- bul Festivali'nde yer alan Moskova Oda Operası'nın yöneticisi Parkovsky, Şosta- koviç'in yakın bir dostu olarak onun in- sancıl yönlerini anlatmışü. IstanbuFaiki özel oda orkestrası Kühür Servisi -Türkiye'de son yülarda yaşanmakta olan özeueştirme akımından müziğimız de etkılendi. Bu yıbn başlan- nda kurulan iki özel oda arkestraayla klasik müzığimiz 'sivilleşme' yolunda ilk adımlannı atrruş oldu. Sanat yaşamınuza ve klasik müziğunizin gebşmesine olumlu katkılarda bulunacağı yadsınamayacak olan bu orkestralar. Mülkiye Oda Müziği Topluluğu ile Akbank Oda Orkestrası. Mülkiyeüler Bınlbğı İstanbul Şubesi'- nce, kültür sanat faabyetlen çerçevesinde kurulan Mülkiye Oda Müağj Topluluğu, şef Saım Akçıl yönetiminde, tamamı konservatuvar öğrenci ve öğretim görevlilerinden oluşan 20 müzisyenden oluşuyor. Acıbş konserini 11 Mart'ta ve- ren topluluk, ikinci konserini 23 Nisan programı dahılinde Adapazan'nda ver- miş. İstanbul'daki ikinci konserini 15 Mayıs'ta Cemal Reşjt Rey'de verdi. Orkestranın koordi- nasyonuyla ilgüenen Mülkıyebler Bırbğı İstanbul Şubesı Ge- nel Sekreteri Erdal Batmaz, orkestranın 'amatörlerden' oluş- turubnasını şöyle açıkhyon "Amaamız genç ye- teneklere, genç sa- natçüara destek ol- mak, onlara bır kapı E«U Bataıaz açmak. Klasik müziğin daha geniş kitk- lerce tanınmasına özellikle gençlere ulaş- masına katkıda bulunmak." Tüm de- mokratik ülkelerde olduğu gibi ülkemizde, de müziğin "sivil kurumlarca" desteklen- mesı gerektiğini vurgulayan Batmaz, böy- le bir oluşumu yaşatmanın, devamını sağ- lamanın zor olduğunu bunu ancak Mül- kıyebler gibi köklü kurumlann başarabı- lecegini de sözlerine ekbyor. Halen İstanbul ve Mimar Sinan Üni- versitesi konservatuarlannda öğretim üyebğinın yanı sıra kendi kurduğu 'Saim Akçıl Gençlik Orkestrası'yla da çalış- malarını surdüren Saim Akçıl ise "Biz öteden beri yaptıklanmıza maiddi-manevi bir destek bulduk" diyor. Mülkiyeüler Birliği'nin toplumun saygın ve dinamik bir kesimi olduğunu ifade ederek,, girişimin. Türk sanat müziği acısından se- vindirici ve övgüye değer olduğunu söy- lüyor.Türkiye'ye döndüğünden bu yana "Türk sanat müzığinin sivilleşmesi" yö- nünde caışmalar yapüğını anlatan Akçıl, konuşmasına şu şekilde sürdürüyor "Bu- gün oda orkestrasıyla başlayan yann sen- foni orkestralanna varabibr. Müziğin si- villeşmesi sanatçının daha özgürce çalışıp, yaratıcıbğını sınırsızca kullanması an- lamına gelir. Biz sanatçılar sehpamıza ko- nanı değil kendi seçimimizk sehpamıza kayduğumuzu cabnak isteriz." Konservatuarlar- da öğrencilerin yetiş- tığıne ve devlet or- kestralannın kadro- lannın dolu olduğu- na dikkat çeken Akçıl, gençlen ucuz kasetler yapmaktan, barlarda ve hafıf mü- zik sanatçılannın arkasında müzik yapmaktan kurtar- mak için bu tür gjri- '5 a *n Akçı şimlerin artmasını dibyor. Her ay bir kon- ser vermesi planlanan topluluğun yurti- çinde çağn aldığı her yere gitmesi ve genç- Kk festivallerine katıbnası planlanıyor. Özelbkle gençlere ulaşması hedeflenen or- kestranın repertuan Barok müzik ağırbklı. Bunun yanı sıra yan klasik eser- lerden Beatles'a ve 'Hicaz Sirto'ya uzanan geniş bır yelpazesı var. Akbank Oda Orkestrası da açılış kon- serini 26 mayıs sab günü Kenter Tiyatro- su'nda verecek. Akbank'ın kültür sanat çabşmalan kapsamında kurulan orkestranın şefliğini Yusuf Güler Aksöz üstleniyor. Toplulu- ğun kadrosu ise senfoni orkestrası sa- natçılanndan oluşturubnuş. Akbank Kültür-Sanat Başdanışmanı Nazmi Akıman'ın verdiği bilgiye göre, or- kestra gelecek yıldan başlayarak. yılda altı konser verecek. İstanbul'un yanısıra diğer büyük şehir- lerimizde ve program dışı özel gün ve ge- celerde de konser verecek olan orkest- ranın repertuan Barok müzik ağırbkb olarak saptanmış. 'Genç Türk bestecileri- ne fırsat sağlamak, müzdğjmizin gelişmesi- ne katkıda bulunmak üzere yanşmalar düzenlemeyı de planbyoruz" şekbnde ko- nuşan Akıman.yenı bestelerin ilk seslendi- rilmesine de fırsat verilmiş olacağıru belir- tıyor. Azerbaycan Tiyatrolan Genel Müdürü Hasan Turablı: Yasaklar kalktı, bir de savaş olmasa ASLI KAYABAL Hasan Turabü: Özgürlüğü korumak, ona sahip ounaktan daha zor. Azerbaycan Tiyatrolan'nın Genel Mü- dürü Hasan Turabb.'Şu sıralar Azerbay- can'da her şair, her ressam, her yazar yalnı- zca Karabağ'ı düşünüyor' diyor. "Bizler şimdi topraklanmızı kurtarmaya çabşıyo- ruz.' Bakü'den 8. Gençbk Günlerine konuk gelen Azerbaycan Mılli Akademik Dram Tiyatrosu sanatçılan, Azeri şair ve dü- şünür Bahtiyar Vahapzade'nin 'Nere>e Gi- diyor Bu DünyaT adb oyununu İstanbullu tiyatroseverlere sundular. Aynı zamanda Dram Tiyatrosu'nun da Genel Sanat Yö- netmeni olan Hasan Turablı, Gorbaçov sonrası dönemde Azerbaycan tiyatrosu- nun durumunu ve son günlerde tırmanan pobtik ola\!ar konusunda neler düşündü- ğünü anlattı. 1987-9lyıllanndaGorba- yönetımi dönemınde Moskova'da Azer- baycan milletvekilliğı görevini de üstlenen Turabb, Azerbaycan'ı kuşatan gergınliğin kökeninın. Perestroyka'nın gündeme gel- diği dönemde temellendiği kanısında: 'Bütün günahlar Gorbaçov'un. Azeri halkına hep şair ve banşçı kal denildi. Biz böyle kahnayı isterdik. Ama bundan sonra bize dövüşen halk denmesi gerekli. Erme- nilerin topraklanmızda kalması olacak şey değil.' Turabb, 32 yıldır tiyatro. 36yıldırda SSCB'nin dağıhnasından sonra bağımsızbğını ilan devletlerden biri olan Azerbaycan'da tıyatronun son durumu nedir? Turabh. bu soruyu yanıtlarken. 'Cumhunyetlenn bağımsız devletlere dö- nüştüğü yeni dönemde halkımız ve tiyatro- muz kendini özgür hissediyor' diyor. "Eski dönemde repertuvan devlet behrliyordu. • 8. Gençlik Günleri'nin konuğu olan Turablı, "Şu sıralar Azerbay- can'da her şair, her ressam yalnızca Karabağ'ı düşünüyor" diyor. sınema uğraşının içınde. Bugüne dek 80 filmde oynamış, 2 de fılm yönetmiş. 5 yıldır da Azerbaycan Tiyatrolan'nın genel mü- dürlüğünü yapıyor. Milb Akademik Dram Tiyatrosu ise 1873'te kurulmuş ve bütün bir Volga bo- yunca tiyatronun yaygınlaşmasında önemli bir işlev yüklenmiş. Dram Tiyatro- su, eski Sovyetler Birliğı'nde Shakespeare'- in yapıtlannı en çok sahneleyen topluluk. Oyunlar üzerinde belh bir denetim me- kanizması vardı. Oynamak istediğimiz bir oyuna Moskova'nın izın vermediğı olu- yordu.Artık bu yasaklar yok. Repertuvan biz saptıyoruz." Turabb'run verdiği bilgiye göre, Azer- baycan'da 30 Devlet Tiyatrosu var. Özel ti- yatrolar da hızla çoğahyor. Devlet, tiyatro- lara yüzde 70 oranında maddi destek sağlı- yor. Yüzde 30'luk oranı ise her tiyatro ken- di bütçesinden katıyor. Son zamanlarda tırmanan siyasal olay- lar yüzünden geçnuş yönetime bir özlem; söz konusu mu? Turabb, 'Hayır' diyor. j 'Bütün cumhuriyetlerin özgür olması çok' güzel bir şey. Karabağ sorunu çözüldükten şpnra özgürlüğü daha güzel yaşayacağız. Özgürlüğü korumak ona sahip olmaktan daha zor. Turablı, ülkesinin savaşta ol- duğunu ve bunu bütün dünyanın bilmesi gerektiğini söylüyor: 'Ermeni lobisi üç başlı ejderha gibi. Ermeni sorunu 30 yıl önce böyle tırmanma göstermemişti, çün- kü Moskova'da yönetimin yakın çevresin- deydi. Ve biz Azeriler o zaman da banştan yanaydık, savaşmak istemiyorduk.' Dram Tiyatrosu'nun İstanbul'da sahne lediği, Vahapzade'nin 'Nereye Gidiyor Bu Dünya?' adh oyunu, Turabh'ya göre Aze- riler acısından önemli bir oyun: Ozümüzü bilmiyoruz. En güzel şeylerimızi yitirmişiz. Nereye gidiyoruz? Köklerimiz nerede?; Bunlan öğrenebilmemiz için dönüp ar- kamıza bakmamız gerek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle