Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17MAYIS1992PAZAR
12 DIZI-YAZI
L
İçerde iktidar sorunu, dışarda Ermenistan problemi Azerbaycan'ın başını ağntıyor
Azerbaycan'ıncam yamyor
Türk sermayesi
İpek Yolu'nda
ABDURRAHMAN YILDIRIM
ve
BÜLENT KIZANLIK araştıpdı
—4—
Azerbaycan, Türk cumhuri-
yetleri araanda hem coğrafı
açıdan hem dil bakınundan
Türkiye'ye en yakın olanı. Ilk
lelefon bağlanüsının, ilk büyü-
kelçinin, ilk turist kafilelerinin
gidip geldiği, ilk uçak seferleri-
nin vapıldığı ülke Azerbaycan.
Türkiye Odalar Birüğj'nin bu
cumhuriyetlere düzenlediği 10
günlük geziden sonra 150 işa-
Onerilen başlıca ortak yatırım konuları ve malıyetlerı:
MaMyttl f y —
•Syntez kanchuk şirketi ıle ortak polypropylene
üreten büyükçaplı kompleks inşaatı.
• Aynı şırketle ortak polybutylene üreten bırteşeb-
büsün kurulması
• lyot ve bromıne'in yeniden kazammı için tesis ku-
rulması ve Bakü iyot Fabrikası'nda işleme tesisleri
yapımı
• Şampuan ve diğer tüketim maddeleri üreten or-
tak teşebbüslerin kurulması
• Khlaproa Endüstr i Şirketi'nde sodyum hıdroksit
ve klorin üretim tesisi kurulması
• Akrilıktabakavemermeratıklarındansıhhimal-
zeme (lavabo, küvet) üreten teşebbüs kurulması
• Karadağ Çimento Fabrıkası'nda çimento üreten
ortak teşebbüs
• Şarap ve konyak şışelenmesi ve satışı konusun-
da ortak teşebbüs
•Yılda4-€ bin ton bükülmüş pamuk iplık kapasıtelı
pamuk ıplığı fabrıkası ınşası
• Bakü Klıma Cihazları fabrıkasının yeniden ınşası
• Bakü Buzdolabıfabrikasının yeniden inşası
• Kaspa Orneftegas ile ortak eski petrol yatakları-
nın restorasyonu, tesıslerin bakım onarım ve ınşssı
•Yabancı şirketler, TicaretOdası ve Azerbaycan
Inturıst kuruluşunun ıştirakiyle "ış merkezı" inşaatı
•Yabancı şırketlerin iştiraki ile hoteller kompleksi
inşası
• Halı üretmetesıslerinın modernızasyonu
danu, bürokrat ve gazetecı
arasında yapılan anket de kısa
vadede iş yapma kolayhğı açı-
sından Azerbaycan'ı birinci
sıraya çıkanyor. Atna burada
anket yapılan grubun orta bü-
yüklükte işadanüan olduğunu
belirtelim. Ardından gelen ülke
ise Özbekistan. Büyük serma-
yenin merkezlenmesi açısından
Özbekistan daha elverişli. Orta
Asya'nın göbeğinde sanki.
PORTRE
Azerbaycan ise daha çpk
coğrafı yakınlıktan ve dil ya-
kınhğı bakınundan küçük ve
orta büyüklükteki işadamlan
için cazip. 7 Müyonluk nüfusu
oldukça homojen bir yapıya sa-
hip.
Büyûk çoğunluk Azeri ve
milliyetçilik akımı güçlü. tcerde
iküdar kavgasını, dışanda Er-
meni sorununu aüatabilirse
gelecek yıllarda siyasi istikran-
ru koruma açısından diğer
cumhuriyetlere göre avantajU.
yine Azerbaycan'ın yeralü zen-
ginliklerinden Alüminyum,
bakır, çinko, kurşun, kobalt,
kömür, nitrumyum sülfat gibi
madenleri de bu zenginliklere
eklemek gerekiyor. Tabii bu yer
alü zenginliklerini yer üstüne çı-
karmak ve işlemek gerekiyor.
Petrol sahalannın da rehabilite
sdilmesi gerekiyor. Bunun için
Azerbaycan' ın yabancı yaü-
nmcılara önerdiği toplam 28
ortak yatınm projesinde bu
alanlar ağjrhk taşıyor.
170
100
26
25
-
2.5
-
-
-
30-100
60-70
200
20
60-80
10
Kredi
Kredi
—
—
Malkarşılığı ödeme
-
Bedelini ödeme
Bedelini ödeme
Ham pamuk karşılığı
Kredi veya bedelini
ödeme
Kredi veya bedelini
ödeme
Kredi
Kredi
Ortak teşebbüs
Bedelini ödeme
AZERBAYCAN Ekonominin bel kenüği Petro-kimyasanayi
Yüzölçümü: 86 bin km
2
Nüfusu: 7. l milyon
Başkent: Bakü
Çalışan nüfus: 2.5 milyon
Kişi başına gelin 1.565 ruble
Başlıca ürünleri: Petrol, elekt-
rik, doğalgaz, demir cevheri.
pamuk, üzüm, şarap.
Toplam ithalat: 5.7 milyar
ruble
Toplam ihracat: 6.8 milyon
ruble
Ortalama aylık ücret: 185 rub-
le
Kenüeşme oram: Yüzde 54
Azerbaycan ekonomisinin
belkemiği yüksek kaliteli pet-
rol. Yılhk üreüm 13.3 milyon
ton.
Ama Azeriler, petrol çıkar-
ma kapasıtelerinın çok daha
yüksek ve rezervlerinin çok zen-
gin olduğunu anlatıyorlar. Eski
sistemde Sovyetkr Birüği'ne
kapürmamak için üreumlerini
düşük tuttuklanru belirtiyor-
lar. Ama petrol rezervi konu-
sunda kesin bir veri yok.
Doğalgaz ve demir cevheri
RUSYA
TifiZAR
TU8KIYE
Ülkenin başlıca sanayisi de
petro-kimya sektörüne dayanı-
yor. Enerji santralleri ımalatı,
elektronik ve metal işleme diğer
önemli sanayi dallannı oluştu-
ruyor. Makina inşa, gemi inşa,
lastik, tekstil, halı ve konserve
fabrikalan da bulunan Azer-
baycan'ın bu tesislerinin bazısı
teknolojik açıdan geri veya
hammadde yetersizliğinden do-
layı çalışamaz durumda. Bu
nedenle yabancı yatırımcıları
fabrikalan yeniden üretime ge-
çirmeye davet ediyorlar.
Özel sektörün bu ülkedeki
kayda değer yatınmlan arasın-
da Pet Holding'in Tekstil
Fabrikası, Medsan'm 9 fabri-
kanın yeniden üretime geçiril-
mesi, eski Moskova Oteli'nin
inşası ve işletmesinin ANBA
şirkeünce üstlenilmesi sayılabi-
lir.
Kamu kesimi nden ise Tekel
bir sigara fabrikasını üretime
açtı.
SCRECEK
ANKARA NOTLARI
Sovyeüer Birliği'ne 17yıl b'nce giren işadamı Gültekin Köksal'dan yatınmcıya öneri:
Cumhurbaşkanıyla işbitirmekgerekiyorSovyeüer Birliği'ne, bundan 17 yıl
önce giren ve bu ülkede giriştiği önem-
li yaünmlar nedeniyle 'Kızal milyar-
der' olarak ün yapan Pet Holding
Yönetim Kurulu Başkanı Gültekin
Köksal, Türk cumhuriyetleriyle iş bağ-
lanülannın tepeden yapılması gerekti-
ğini vurguladı. Ulusal petrol kuruluşu
Azneft ile ortak olarak Azerbaycan'da
yabancı sermayeli ilk petrol şirketini
kuran ve iki önemli tekstil yatınmını
hayata geçırmeye haarlanan Gültekin
Köksal, "Buraİarda devlet yok. Cum-
hurbaşkanı 'bu iş yapılsın' derse
oluyor" dedi.
Pet Holding Yönetim Kurulu Baş-
karu Gültekin Köksal, Türk cumhuri-
yetlerinde iş yapmanın zorluklannı
şöyle sıraladı:
"Bu ülkelerde en mühim hadise dev-
letin olmaması. Karayollan yok,
denizyollan, havayollan yok. Bizde
yabancı yatınmcı izin için DPTye
başvurur, oradan HDTM'ye, Sanayi
Bakankğı'na gider. Orada devletin her
nevi müessesesi yok. Muhataplar çok
sık değişiyor. Cumhurbaşkanı, başba-
kan ve bakanlar toplanmış devletçilik
oynuyorlar. Bir iş yapmak için bakan-
lara, cumhurbaşkanına başvurulu-
yor.
Pet Holding'in Peteks şirketi, Azer-
baycan ulusal petrol şirketi ile ortak
olarak kurduğu AzerPetOil adh şir-
ketle, mart ayından bu yana petrol ve
doğalgaz arama, işleme, taşıma, ant-
ma ve bu alandaki her türlü ürünün
ticaretini gerçekleştiriyor. Bu alandaki
yabancı sermayeli ilk şirket olma özel-
liğini taşıyan AzerPetOil'in 10 milyon
dolarhk sermayesinde Pet Holding'in
yüzde 50 payı bulunuyor.
Pet Holding, Azerbaycan Tüketici-
ler Birliği Azerittifak ile ortaklaşa
kurduğu PetAzer adlı şirketle de iki
önemli tekstil yaünmı gerçekleştiri-
yor. Tauz Kasabası'ndaki deri işleme
tesisinde tek vardiyada yılda 300 bin
ham koyun derisı işlenebilecek, bu
deriler de Bakü'deki konfeksiyon fab-
rikasında yüksek kaliteli giyim eşyası-
na dönüştürülecek.
Gültekin Köksal, sermaye, know-
how ve teknolojinin Pet Holding'çe
karşılandığını ve yatınm tutannın 7.5
milyon dolar olduğunu söyledi. Pet
Holding aynca özbekistan'ın ilk 4 yıl-
dızlı otelini de inşa etmeye haarlanı-
yor. Son bulunan petrol ve doğal eazla
birlikte yabancı yatınmcılann Ozbe-
kistan'a ilgjsınin daha da arttığını ve
batılı zengin konuklan ağırlamak için
turistik tesislere ihtiyaç duyulduğunu
ifade eden Gültekin Köksal projenin
gelişmesini şöyle anlattı:
"Sayın Başbakan Demirel'in ziyare-
ti arasında özbek yetkililer, gelip
bizimkileri bulmuş ve bu konuda ta-
leplerini iletmişler. Karşılıklı proto-
koller imzalandı ve niyet mektuplan
verildi. Presedür hızla yürüyor. Ön
tekliflerimizi kendilerine ilettik. Ya-
kında bir heyet Türkiye'ye gelecek ve
bu teklifler üzerinde yeniden görüşece-
ğizA
"
Ozbekistan'da lüks otel bir yana,
kalınacak otel bile bulunmadığmı,
tüm eski Sovyet cumhuriyetlerindeki
yıldızlı otellerin sayısının ise 10'u geç-
mediğini anlatan Gültekin Köksal,
özbekler'in de 5 yıldızlı otel yerine 4
yıldızlı iki oteli tercih ettiğini kaydetü.
iki yıl sonra tamamlanması plaıianan
300 yataklı otel için arsanın ve inşaat
maliyetinin özbekistan'ca karşılan-
masının öngörüldüğünü söyleyen
Köksal, 30-40 milyon dolara ulaşacak
otel maliyetini Özbekler'in pamuk ve
bez gibi mallarla ödeyebileceğini ifade
etti. Bakü'deki Moskova Oteü'ni birTörk şirketi restote ederek işktmeye acacak
UZAK
AKRABALAR
PEMİRTAŞ CEYHUM
Türki cumhuriyetlerincaddeleri doktorve avukattabelasındangeçilmeyecek
OrtaAsyaTabela Cumhuriyetleri
—4—
Sıtma yeniden hortlamış. Verem ye-
niden hortlamış. Ortalık şöyle, biraz
durulur gibi olunca, 1960'lara geldığı-
mizde, bir de ne görsek! Neredeyse
bütün kentlerimizin, irice kasabalan-
mızın belli başlı caddelerine bakan
bütün binalannın yüzlerini avukat ve
doktor tabelalan sanvermiş... Taşra-
da, kısa sürede eşrafın bile yerini alrruş
bu doktor ve avukatlar. Artık, Ana-
dolu halkını, parlamentoda da dok-
torlar ve avukatlar temsil eder olmuş.
Ve ilginçtir, 40 yıldır avukatlar, avu-
kathkla, hukukla bunca içlidışlı
olmamıza karşın, bunca avukatımız
olmasına karşın, artık her ne hikmet-
se. hâlâ kavuşmamışız demokrasiye...
Türkiyelilerin görevi
Burada hemen bir kez daha belirt-
mek isteriz ki. bizTürkijelilerin, Orta
Asya'daki soydaşlanmızla, onlann
bağımsızlığı ve geleceğiyle ilgili son de-
rece önemli özel görev ve sorumluluk-
lanmız bulunduğunu bir an bile
aklımızdan çıkarmaya hakkımız yok-
tur; kesinlikle. Bu nedenle, örneğin bu
soydaş cumhuriyetlerin, salt bir za-
manlar Sov'yetler Birliği üyeleri olma-
lanna ve bu yüzden de halen Bağımsız
De\ letler Topluluğu üyesi bulunmala-
nna bakılarak, öteki Hıristiyan ve
Sla\ cumhuriyetlerle aynı kefeye ko-
nularak değerlendirilmelerine şiddetle
karşı çıkmamız gerektir öncelikle.
Çünkü bu cumhuriyetler, bilindiği gi-
bi, çok farklı toplumsal ve ekonomik
yapılara sahiptirler. Yapı farklılıklan-
nın bir toplumun başına ne gibi sorun-
lar çıkaracağını da, galiba en iyi
bilenlerden bin bızler olsak gerektir.
En önemli fark
Bu Orta Asya cumhuriyetlerini Ba-
ğımsız Devletler Topluluğu'nun öteki
üyelerinden ayıran en önemli fark da
bilindiği gibi, göçebelik ilişkilerinin bu
soydaş toplumlarda hâlâ belirgin ve
belirleyici nitelikte oluşudur. Aynca
unutmayalım ki. bu soydaşlanmız
atalannın, hatta hâlâ kendilerinin gö-
çebe oluşundan. galiba tarihlerinin
hiçbir döneminde bizler gibi bir eziklik
fılan duymamışlardır ve göçebelikleri-
ni saklamaya kalkmamışlardır. Tam
tersine, bu özelliklerini sanki kimlikle-
rinin belirleyici bir öğesiymişçesine
değerlendirerek bir gizli kişilik sorunu
haline getirip, özellikle korumaya ve
hatta tarutmaya çahşmışlardır. Yanı
bu soydaş cumhuriyetlerin göçebeliğı
bizimle de oranlanamayacak denlı
gözler önünde ve belirgindir. Galiba.
hâlâ ada çok etkin ve belirleyicidir.
Bu cumhuriyetlerin sosyo-ekono-
mik yapılannı sağlıklı bir biçimde
tanıyabilmemiz için gözardı edileme-
yecek bir başka özellikleri de bizce.
neredeyse yüz yıldır sürekli Ruslann
yönetiminde olmalandır. Her ne ka-
dar Ekim Devrimi'yle Rus egemenli-
ğinden çıkılrruş gibi görünüyorsa da,
galiba bu kez de cumhuriyetlerin uy-
ruğuna gırmiş Rus azınlıklar araalı-
ğıyla, aynı egemenlik biraz dolaylı bir
biçimde gene sürdürülmüştür. Yani,
en azından son bir yüzyıldır, bu cum-
huriyetler için bağımsızhk, gizli veya
önemli sorunlardan biri olsa gerekür.
18"inci yüzyıl öncesi ise bilindiği gi-
bi, genellikle göçebe bozkır beylikleri,
göçebe devletler ve göçebe imparator-
luklar tarihidir.
Görüldüğü gibi, Ekim Devrimi'ne
dek, her ne kadar son yanm yüzyılı
Rus işgali altında geçirmişlerse de, ge-
nellikle göçebe yaşamlannı sürdürmüş
bu toplumlar, Ekim Devrimi'yle Sov-
yetler Birliği'ne katılıp göreceli de olsa
sosyalist düzene geçmişlerdir. Yani,
bu insanlar ıster Ekim Devrimı öncesi.
ister sonrası olsun. tarihlerinin hiçbir
dönemlerinde. galiba gayri menkul
mülkiyet hakkı kavramıyla bir kez ol-
sun karşılaşmamışlardır, Dolayısıyla
da, bireylerde olsun. loplumda olsun
gayri menkul mülkiyet hakkı kavra-
Türkmenistan'ın başkenti Aşkabad'da Mollanepes Akademik Tiyatrosu.
mının oluşması veya bir bilinçleme,
elbette söz konusu bile değildir.
Hangi model?
İşte. bu yapısal özellikleri nedeniyle,
acaba bu ülkelere. ekonomik kalkın-
malan için nasıl bir model önerilmeli-
dir? Serbest piyasa ekonomisi denilen
modelin. henüz daha gayri menkul
mülkiyet hakkı kavramıyla bile tanış-
mamış bu toplumlara metazori u> gu-
latmaya kalkışılmasının, son 50 yıllık
deneyimlerimizden iyi bildiğimiz gibi.
oralarda hızla bir ekonomik anarşi-
nin, sonra da kaçınılmaz biçimde bir
siyasal anarşinin doğmasına yol açma-
sı. bizce kaçırulmazdır.
Unutmayalım ki, toplumda yalnız-
ca menkul mülkiyet hakkı kavramı
var olduğundan, hemen kendiliğınden
bir gayri menkul yağması başlayacak-
tır. Çünkü ülkede zaten gayri menkul-
lerle ilgili ne bir mülkiyet söz
konusudur ne de hukuku vardır. Sos-
valıst düzende bütün gayri menkullere
sahıp çıkan dev let de artık olmadığına
göre, bu hak, doğalhkla kendiliğınden
herkese dağılmış olsa gerektir.
Hemen şunu da belirtelim ki gerek
yeni partilerin yönetiminde ve iktidar-
da hâlâ eski otoriter parti yöneticileri-
nin bulunuyor olmasından ve gerekse
kapatılmış da olsa, eski otoriter parti-
nin psikolojik etkisinin bilinç altında
sürmesinden doğacak bir çekingenlik
ile belki yağma ilk sıralar kendiliğin-
den bir oranda frenlenecekür.
Ama gene unutulmamalıdır kı kısa
bir süre sonra bu yeni paıtiler de aşi-
retler arasında parsellenecek ve aşiret
reislerinin yönetimine girecektir.
Aşiretlerarası kavga
Bugüne kadarki deneyimlerimizden
çok iyi bildiğimiz gibi de, siyasal parti-
leri aşıretler yönlendirmeye başlayaca-
ğından, artık kavga bir aşıretler arası
kavga görünümüne bürünecek ve gj-
derek bir kan davası haline dönüşe-
cektir, büyük bir olasılıkla. Yağmanın
türlü yöntemlerle körüklenmesi ıle aşi-
retler arasındakı bu sürtüşme ve
kavgalann kolayca bir içsavaş haline
dönüştürülebileceği gerçeği de doğru-
su gözden ırak tutulmamalıdır. Bizce,
kötü niyetli odaklar, hâlâ aşiret yaşa-
mı sürdüren bu toplumlarda, istedik-
leri anda kolayca içsavaşlar çıkarabi-
lecekleri için, bu genç cumhuriyetleri
de istedikleri anda bölme olanaklanna
sahiptirler.
Uzun yıllar sürecek bu gayri menkul
(üretim aracı) yağmasının doğal sonu-
cu ise önce toplumdaki bütün değer
yargılannın tahribidir. Sonra. karga-
şadır, ekonomik anarşidir, enflasyon-
dur. işsizliktir, açlıktır. sefalettir.
gecekondulaşmadır... Üstelik yağma
kavgası. bir süre sonra kendiliğınden
de yasallaşacaktır. İşte o aşamada. bir-
birleriyle yağma kavgasına tutuşmuş
insanlar. sonuçta polise ve adliyeye de
düşeceklerinden, caresiz kendilerine
bir avukat arayacaklardır hemen. İş-
sizlik, açlık ve gecekondulaşma
yüzünden de hastalıklar ardı ardına
hortlayacak ve insanlar doktor doktor
dolaşmaya başlayacaklardır.
Şayet, kendi deneyimlerimize de
bakarak bu insanlara, toplumsal yapı-
lanna uygun ekonomik kalkınma
modellen önermek yerine. Batılı para
babalannın yönergeleri doğrultusun-
da serbest piyasa ekonomisinin uygu-
lanmasına kalkışırsak, hiç kuşkunuz
olmasın ki. tıpkı bizde 30-40 yıl önce
olduğu gibi, kısa bir süre sonra Aşka-
bad'ın da. Alma-Ata'nın da. Taşkent'-
in de, Bişkek'in de. Bakü'nün de
anacaddelerine bakan binalannın
yüzleri bir anda doktor ve avukat ta-
belalan ile pıtrak gibi donanacaktır.
Doktor, avukat göçû
Gene, oraya gidecek tüccar ve sana-
yicilerimiz, belki bir süre sonra. bü>ük
bir olasılıkla kös kös geri dönecekler-
dir de, açıkgöz doktor ve avukatlan-
mızın oralara hemen yerleşeceklerin-
den, galiba kuşku bile duymak
olanaksız olsa gerektir.
BİTTİ
MUSTAFA EKMEKÇİ
İşte Demokrasi!27 Mayıs Devrimi'nin öncülerinden Cemal Madanoğlu,
1960'ta Kıbrıs'a gitmişti. Londra-Zürih anlaşmaları sonu-
cu, Kıbrıs devleti oluşmuştu. Makarios cumhurbaşkanı,
Dr. Fazıl Küçük de cumhurbaşkanı yardımcısıydı. Mada-
noğlu, oradaki izlenimlerini şöyle anlatıyordu:
- Orada, bir hafta on gün kaldım; bir gün konuşurken söz
Makarios'tan açıldı. Raui Denktaş, Makarios'u övdü, dedi
ki: "Yahu, ne olursa olsun, bir Türk kendisine şikayete gel-
di mi, oturur onu dinler; sonra Rum'u çağırır, basar sopa-
yı..
11
Denktaş, örneklerle övüyordu Makarios'u. Sonra, sözü
General Grivas'a getirdi, şöyle dedi:
- Grivas'a gelince, onun her köşe başına bir heykelini
yapmalı! (Elini öne doğru uzattı) Bu yükseklikte olmalı hey-
kei. Köpekler gecerken, ayaklarını kaldınp siğsinler, diye!
Kıbrıs'ta, bir otelde kaldı Madanoğlu, orada onunla gö-
rüşmek isteyen Kıbrıslılar otdu, gelip anlatyorlar, yakını-
yorlardı. Ancak Madanoğlu, Kıbrıs'ın iç işlerine karışmak
istemediğinden, konuşmaları 'omuz arkasından' dinliyor-
du.
1960ın ilk yarısında, Denktaş bir Ankara'ya gelişinde
Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'le görüştü. Denktaş, "Ce-
mal Aga" üzerinde hiç de iyi izlenim bırakmayacaktı. Gür-
sel bir yakınına Dr. Fazıl Küçük ile Rauf Denktaş konusun-
da "ikisi de on para etmez!" diyecekti.
Yazar Şevket Süreyya Aydemir, 1974 Kıbrıs olayından
sonra, yakın arkadaşı Aysel Bayramoğlu'na yazdığı bir
mektupta, "Kıbrıs konusunu Menderes'in Dramı'ndayete-
rince yazdım. Onun dışında, bu konunun uluorta konuşul-
masmdan yana değilim. Dilerim ki bu çıkmaz bir labirent
haline gelmesin..." diyecekti. Şevket Süreyya, özel konuş-
malarında da Denktaş'a güvenmediğini soylüyor, Ecevit'i
de suçlayarak, bu konunun sıcağı sıcağına çözümü gerek-
tiğini belirterek "Geç kalınıyor, bunun başlıca sorumlusu
Ecevit'tir!" biçiminde konuşuyordu. 1974 olayından sonra
Kıbrıs sorunu bir türlü masaya getirilememişti. Şevket Sü-
reyya, "Bu ülke için çok önemliydi, Kıbrıs sorununun ma-
saya gelmesindeki gecikmenin büyük vebalini Ecevit taşı-
yacaktır" demekte haklı değil miydi? İşte, Kıbrıs sorunu,
içinden çıkılmaz bir 'tabirent'e dönüşüyordu. Turan Gü-
neş, bir gün:
- Ekmekçi, keşke Kıbrıs'a çıkmasaydık, dedi.
- Neden?
- Biz orada Ecevit'i kaybettik!
1975te CHP-MSP ortaklığı bozulacak, Demokratik
Parti'yle ortaklık umut edilecek, o da olmayınca erken se-
çim' düşleri kurulacak, o da suya düşerek, ulusun başına
'MC hükümetleri çökecek, kan gövdeyi götürecekti. Araş-
tırmacı Hikmetözdemir, 27 Ağustos 1988günlü Cumhuri-
yet'te Kıbrıs konusunun iç politika aracı yapılmasını sert
biçimde eleştirecekti. Hikmet özdemir, yazısının sonunda
şöyle diyordu:
"Savaşın askerlere bırakılamayacak kadar önemli bir
siyaset aracı olduğu söylenir. Fakat, iç politikadaki müca-
delede komşu ülkelerle olan kimi sorunlardan ve bunalım-
lardan yararlanmayı uman çevreler, her dönemde ve tüm
ülkelerde bulunabiliyorlar. Böylelerine halklar arasındaki
barışın yeminli düşmanları denilmelidir. Bunların Yunanlı
ya daTürk oluşlari, günahlarını azaltmayacaktır."
Türkiye'ye gelip, kısa süre burada görüşmeler yapan
Cumhuriyetçi Türk Partisi Başkanı özker Özgür, Türkiye'-
ye 'izinle' gelip giden, tek Kıbrıslı parti lideri. Bir de Kıbrıslı
ozan var, MehmetYaşin, oda vize'yebağlı! Hani Türkiye'-
de 12 Eylül sona ermiş 'demokratiklesme' başlamışta, ne
oldu? özker özgür, Türkiye'deki konuşmalarında şöyle di-
yordu:
"-Yeni demokratik kurumları oluşturmakkolayolmuyor.
Bugün, KKTC'de, 12Eylül 1980den beri, seçim kaybettiği
halde, zorla başta tutulan Ulusal Birlik Partisi iktidardadır.
Kendini ANAP'ın uzantısı, ANAP'ın ikiz kardeşi olarak ilan
eden Ulusal Birlik Partisi, zorla iktidarda tutulmaktadır.
Bugün iktidarda olan onlardır. O dönem kapandı sayabili-
riz ama, etkisi, olumsuzlukları devam etmektedir. Şunu da
söylemek istiyorum; biz Kıbrtslı Türkler olarak Türkiye'nin
insanına çok şey borçluyuz. Eğer Türkiye olmasaydı, Kıb-
rıs Türkleri çoktan yok olduydu..."
Özker özgür, insan haklarının ve demokratik hakların
Kuzey Kıbrıs'ta uzun yıllar 'ihlal' edildiğini söyledi. özker
özgür, şöyle dedi:
"-... Olmayan demokrasiyi, varmış gibi gostermek para-
doksal bir durum yaratıyor. İşte, KKTC böyle bir ülkedir;
demokrasi yoktur, fakat var gibi gösterilmeye çalışılmak-
tadır. İnsan hakları ihlal edilmektedir, fakat insan hakları-
na harfiyen uyuluyor izlenimi yaratılmak istenmektedir."
özker özgür, 1973 yılında, Türk kesiminde yapılan cum-
hurbaşkanı yardımcılığı seçimlerinden örnekler verdi:
"Doktor Küçük aday, CTP'den Ahmet Mithat Berberoğlu
aday, Denktaş aday. Ferit Melen Türkiye'ye Başbakan, 12
Mart'ın başbakanı. Dr. Küçük Ankara'ya çağnlıyor, gene-
raller oturuyorlar, Dr. Küçük'e, "Sen çekil!" diyorlar. "Sen
yaşlandın, falan... Denktaş bu göreve gelecek!" Dr.
Küçük'ü ikna ediyorlar." özgür, daha sonra Ahmet Mithat
Berberoğlu'nun anılanndan parçalar okudu. TC Büyükel-
çisi Asaf Inhan'ın, adaylığını geri alması için baskı yaptiğı-
nı açıkladı. Berberoğlu'na, "Adaylığını geri çekmezsen,
kaybolabilirsin!" demişlerdi. "Evine dönemeyebilirsin!"
Berberoğlu, anılarında şöyle yazıyor: "Ertesi gün, evimin
etrafını beş polis sardı ve göz hapsine alındım... Adaylığı-
mı geri almasaydım, başına neler geleceğini ancak tann
bilebilir."
Sonunda, tek aday olan Denktaş, cumhurbaşkanı yar-
dımcısı seçilir.
BULMACA
1
2
3
1 2 3 4 5 6
1
7 8
1
J
9
H
SOLDAN SAĞA:
1/ Üzerinden geç-
tiği insanlara mut-
luluk ve zenginlik
getireceğine inanı-
lan mitolojik kuş...
Kınk kemikleri bir
arada tutmak ama-
cıyla kullanılan
tahta gibi düz nes-
ne. 2/ Çocuk... Ya-
rarlı, kazançlı. 3/
Bir fotoğraf, desen
ya da karikatürün
gösterdiği ya da
temsil ettigi şeyi
belirten yazı... Bir
sayı. 4/ Eski dilde kansere verilen
ad... Küçük su kanalı. 5/ Tarlayı sü-
rerek dinlenmeye bırakma. 6/ Yu-
nan rakısı... Banndırma. 7/ Bir no-
ta... Nişasuyı parçalayarak şekere
çeviren bir enzim. 8/ Osmanlılar
döneminde Romanya halkına veri-
len ad... Eğik yerey. 9/ Kar fırtına-
sı... Kültür.
YUKARroAN AŞAĞIYA: 1/ Ge-
leneksel Hawaii dansı... VUmaı Gü-
ney'in önemli bir filmi. 2/ Vaşak denilen hayvanın ufak bir
türü... Kilime benzer, renkli ve motifli uzun yolluk. 3/
1927-1936 yılları arasında Fransa'nın kuzeydoğu sınınna ya-
pılan ünlü savunma hattı... Eski bir siyasal partinin simgesi.
4/ Bir pamuk türü... Fütüvvet şeyhi. 5/ Büyük makamdaki
kimseleri hoş sözlerle, fıkra ve öykülerle eğlendiren kimse. 6/
Güney Amerika'daki dağ sırası... Şık, lüks ve gösterişü giyim
tarzı. 7/ Tantalın simgesi... Başkalannın sırtından gecinen kim-
se. 8/ Zihin ve bedenin enerjik hareketi... Oniki İmam'ın do-
kuzuncusu. 9/ Atın eşkin yürüyüşü... Namaz çağnsı.