15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12NİSAN1992PAZAR PAZAR KONUGU 'Legion d'Honneur' sahibi emekli Büyükelçi İsmail Soysal Türk-Fransızilişkilerini değerlendirdi: Türki\e'nin çağdaşlaşması Fraıısızlaruı etkisinde'Fransa'yla dostluk ilişkilerinin dönem dönem sarsıldığını belirten İsmail Soysal, zaman zaman ortaya çıkan gerginliklerin geçici olduğuna inanıyor ve Türkiye'nin çağdaşlaşma sürecinin hiçbir devletinkiyle mukayese edilemeyecek kadar Fransızlann etkisinde kaldığını belirtiyor. SÖ YLEŞİ LEYLA TA VŞANOĞLU ^RBBtTürkiye'yle Fransa arasmdaki gelenek- sel dostluğun kuynağı nedir? SOYSAL-Türkiye'nin büyük devletler arasın- da ilk siyasi ilişkiyi kurduğu devlet Fransa"dır. Ünlü olaydır. 1525'te Kral I. François Müsiü- man dünyanın lideri sayılan Kanuni'den yardım istcr. Bu yardım ertesi sene yapılır. Mohaç mey- dan muharebesi olur. Avusturya Kralı 5. Şarl mağlupcdilir. Fransa biryüktcn kurtulur. Böyle başlar. Sonra 1536'da resmen siyasi ilişkiler ku- rulur. Birdenbire, hiç beklenmedik bir şekiide, bir ncvi yazılı olmayan bir ittıfak biçiminde baş- lar. Çok önemli bir hadisedir. Kanunı bunu ga- yct iyi anlamış. Odönem daha Haçlı seferi zihniyeti hâkim. Bu Haçlı sefenni yapanlann en mühimleri yardım is- tiyor. Bunda büyük menfaat var. Napolyon'un I798'de Mısır'ı istila etmesine kadar 275 sene Türkiye'yle Fransa arasında dostluk dcvam cder. Bu dostluklan onlarda, bizde yararlanınz. Onlar özelliklc ticari bakımdan yararlanırlar. Ortadoğu ticaretinde ön plana çıkarlar. Bız de Batı dünyasında bir dost devlet kazanınz. Nite- kim 275 sene hiç savaş olmaz. Hatta imparator- luk zayıflarhaya doğru gittıği zaman Fransa'nın bizc politik yardımian olmuştur. Ta ki Napoi- yon'a kadar. Hatta 3. Selim inanmak istemez. "Bir kadim dost bize nasıl hücum eder" der. Fransa'yı çok severçünkü. Fransa'ya karşı o za- man hcrkes de aynı duygulan besler. Ama çok gcçmedcn anlaşıldı ki o da bir istilacı Batı devleti- dir. O zaman emperyalizm tabiri yok tabii. Na- polyon'un bu hareketinden sonra Fransa da diğer Avrupa ülkelcri gibi aynı yargı hükümleriy- "Kürt işinde sürekli bir gerginlik olacağuıı zannetmiyorum. İnsan hakları demokrasi meselesidir. Orada aniavış gostermeleri lazım. Biz de kabul edeüm bazı insan hakları ihlalleri oluyor. Devlet adamları da bunları kabul ediyor. Ama onların anlayış göstermemeleri bizleri rencide ediyor. Bazı şeyier zamanla değişecektir." le karşıluştı. O da öbürlerine benziyor, gibi. Nite- kim aynı Fransa çok geçmeden Cezayir'i alır, arkasından Tunus'u, daha sonra Suriye'yi. Lüb- nan'ı alır. Demek ki kadım dost Fransa Türkiye'- den birçok arazileralır. Ama şöylededüşünebili- riz: Fransa bize dost olarak kalsaydı. Ingiltere bırakır mıydı? Arkadan İtalya geldi, Almanya geldı. Yani bu ımparatorluğun çöküş devresinde önünc geçilmez bir durumdu. O da hissesini al- maktan geri durmazdı. Fakat öyle gariptir ki Osmanlı Imparatorluğu'nunson 130yıllık çöküş döneminde Fransa bir yandan bunlan yaparken yeri geldiğinde de bizı müdafaa ederdi. I853'te Kınm seferi oldu. Osırada Fransa bizim müttefi- kimızdi. Vaktiyle nasıl Avusturya'nın karşısına bizimle birlikte çıktıysa o zaman da Rusya'nın karşısına çıktı. Yani "geleneksel dostluk' sözü hiç de abartılmış bir söz değil. Tarihe baktığımız zaman bir kere, o da 1798*de savaş haline gireriz. İkincisi de Birinci Dünya Savaşı'nda ayn bircep- he seçmişizdir Almanya'yla birlikte, o zaman da savaş ıçine gireriz. Bu bir kader değil. Ama iki sa- vaş 500 yıla yakın bir dönemde çok fazla değildir. Kaldı ki her iki halde de, yani Mısır'ın işgalinin sonrasında da. Birinci Dünya Savaşı'nın sonra- sında da derhal banş yapılır. Son derece dost olu- ruz. Napolyon'un büyük generallerinden biri 1806'da büyükelçi olarak buraya gelir. Onlarla o kadar dosl oluruz ki bugün Fransızlann Yazlık Köşkü olarak bilinen Tarabya'daki binayı (Mi- hail Efendi Köşkü olarak bilinir) 3. Selim Fran- sızlara hediye eder. Fermanı da bugün Fransız Sefaretindcdır. Geleneksel dostluğun birtakım nişaneleri daıma olmuştur. Birinci Dünya Sa- vaşı'ndan sonra ise Fransa, İngiltere'yi yüzüstü bıraktı. François Bouillon diye önemli bir siyaset adamı vardı. I92l'de geldi. Atatürk'le Ankara Antlaşması'nıyaptılar. I92l'de Fransa'run Batı'- dan aynlıp bizimle anlaşma yapması bize büyük nefes aldırdı. Yani görülüyor ki bazen husumet de olsa kısa zamanda dostluğa dönüş vardır. Bundan dolayı Türk-Fransız ilişkilerinin, ufak tefek gerginlikler, çekişmeler olsa da bir gelenek- sel dostluk karakteri vardır denebilir. Yillarda Fransa'dan vine husumeı olarak nitelenebilecek Türkiye'ye yönelik ba:ı davranışlar oldu. SOYSAL-Gcnel olarak budoslluk geleneği ta- bii sarsıntılar geçirdi. Mesela 1973 ile 1983 ara- sında 10 yıllık Ermeni krizi oldu. Arkasından 1980 askeri darbesinden sonra insan haklan ve demokrasi ön plana geçirildi. Derken Kürt mese- lesi çıktı. Bayan Mitterrand'ın buraya gelip Kürt meselesiyle ilgili görüş be>an etmesinin Fransız hükümetiyle bağlantılı olduğunu pek sanmıyo- rum. Kendi inisiyatifiyle geldi. Fransa'da bir Kürt Enstitüsü vardır. Ona yardımcı oldu. Bumı abartmıyorum. Yani büyük bir perspektif içinde bakarsak Kürt işinde. AT işinde. Yunanistan'la ilişkilerimizde hep onlan tutar gıbı görünmesi bir gerçek. Ama bunlann geçici olanlan var. Nite- kim Ermeni işinde öyle oldu. Kürt işinde de sü- rekli bir gerginlik olacağını zannetmiyorum. İnsan haklan demokrasi meselesi. Orada anla- yış gostermeleri laam. Biz de kabul edelim. Bazı insan haklan ihlallen oluyor. Ama devlet adam- lan da bunlan kabul ediyor. Ama onlann anlayış göstermemeleri bızi rencide ediyor. Ama bunlar zamanla hafıfleyecektir. Nitekim hafifliyor. Nitekrm Mitterrand'm gelmek üzere olduğu şu sırada hava bıraz değişik. Almanya'nın tutumu- na kıyasla şu sırada çok daha anlayış içinde görii- nüyor. Bunlar değişebilır unsurlardır. Geleneksel dostluk menfaatlere dayandığı için vardır. Çün- kü tarihte de öyle. Türkiye Akdeniz'in doğusun- da, Fransa Akdeniz'in batısında. Fransa, müs- temlekelerini İngıltere'ye kaptınnca döndüğü yer Akdeniz olmuştur ve Türkiye'yle mecburen ya- kınlaşmıştır. Fransa'nın geleneksel dostluk içinde Türkiye'- ye şöyle bir rolü olmuştur: O da kültür rolüdür. 19. yüzyıl sonlanna doğru Türkiye'ye baa uz- PAZARKONUĞL İSMAİL SOYSAL Emekli Büyükelçi İsmail Soysal 1947-1950 vıllurımia ilk dışgörevini Paris Büyükelçiliği kâtiplerinden biri olarak yaptı. O zamandan hch Türk-Fransız ilişkileri üzerinde Türkçe ve Fransızca kitaplar. elütler, makaleler yazdı. Emekli olduktan sonra 1987-1989yıllarmda İsnmhul'da Türk-Fransız Kültür Derneği Baskanlığı yaptı. Buarada ilişkilerin gelisthilmesiiçin Paris'tekonferanslar verdi ve Fransız Devrimi 'nin 200. yıldönümünün Türkive de de kutlanmasında aktif rolaldı. Soysal. Legion d'Honneur nisanma da sahip. gelmesiyle gerçekleşiyor. Bana olumlu birtakım mesajlar var gibi geliyor. Belki çok büyük şeyier değil ama herhalde müspet bir gelişme var. Bakın, gariptir. İki dünya savaşı arasında bir tek Fransız buraya gelmemiştir. Birinci Dünya Savaşf ndan sonra imparatorluğun tasfıyesi var- dı. 1936'da da Hatay meselesi çıktı. Gerginlikler oldu. Ama 1939'da son derece dost oiduk. Bir nokta daha var. 1963'te Ortak Pazar'la or- taklık anlaşması yapıldığında Fransızlar Tür- kiye'yi desteklediler. Ama daha sonra konjonk- tür değişti. Ermeni meselesi gibi sorunlar patlak verdi. 1973'te Ermenilerin Marsilya'da bir kilise bahçesine anıt dikmek istemesi, buna bizimkile- rin muhalcfetı bir gerginlik başlattı. Bu gerginlik giderek arttı. O sırada Fransa'da yaşayan 250 bin kadar Ermeni'nin oylanna sahip çıkmak isteyen bazı bakanlar vardı. Bunlann kışkırtmalan da önemli oldu tabıi. Ve sonunda 1983'te Orly hadi- sesi patlak verince Fransa'nın nevri döndü. Çün- kü kendileri de ölmeye başladı. O zamana kadar gerçekten. özellikle de Giscard D'Estaing zama- nında destek bulmuşlardı. Bizde kamuoyu en azından o kadar rencide oldu ki Fransızlara karşı büyük bir kırgınlık ve düş kınklığı oldu. Mitterrand 1981"de cumhurbaşkanı oldu. ilk zamanlar tutumu eskinin devamı gibiydi. Ama çok geçmeden Orly hadfsesi olunca Mitterrand işin boyle gitmeyeceğini anladı ve eski büyükelçi- lerden Etienne M'Anach'ı buraya yolladı. Etien- ne M'Anach ilk sondajlannı yaptı ve Mitterrand anladı ki Türkiye'yi kaybedecekler. İş yumuşadı veyeniden tabiri caizse normaüzasyon dönemine girildi. Ama çok geçmeden Yunanlılar ATye alındı. biz alınmadık. 1980'deki askeri darbenin Batı'da yarattığı bir soğukluk oldu. Onun da et- kisi var tabii. Almanya'daki Türk işçileri sorun oldu. Türkiye büyük bir yük olabilir kanısı doğ- du. Çeşitli nedenleri var... I ••••A'ü/7 sorununda Fransa'nın lutumuna ne diyorsunuz? SOYSAL-Bu çok zahiri bir şeydir gibi gelir ba- na. Fransa bir kere üniter bir devlettir. Korsika İlk dış görevini Paris'te yapan emekli Büyükelçi İsmail Soysal, Levla Tavşanoğlu'nun sorularını yanıtladı. manlar. asken uzmanlar da olnıak üzere gelmiş- tir. Başka bir devlet söz konusu değildir. Bunlar Fransa'dan gelmiştir. Baa okullar ve yüksek okullar kurulmuştur. Asıl önemlisi Tanzımat'tan itibaren çağdaşlaşma süreci başlamıştır. Bu 3. Se- lim döneminden başlar. Tanzimat'ın sonlann- dan itibaren her alanda birden Batı'dan gelen ses. kültür etkili olmuştur. Devlet teşkilatı olarak böyle olmuştur. hukuk sistemi olarak böyle ol- muştur. diplomasi usulleri bakımından böyle olmuştur; ve Türkler'in ilk öğrendikleri yabana dil de Fransızca olmuştur. Bütün kavramlar Fransızcadan tercüme edilerek dılimızegirmiştir. Yani bizim çağdaşlaşma süreci, ki bugün de devam ediyor. en azından 2. Dünya Savaşfna kadar geniş ölçüde, hiçbir devletinkiyle mukaye- se edilemeyecek kadar Fransızlannetkisinie kal- mıştır Ve biz bunu kendimiz istemişizdir. Fran- sa, kendi sömürgelerinde kültürünü empoze etmiştir. Bu bir gerçek. Ama Türkiye'de bunu is- teyen biz olmuşuzdur. O kadar ki mesela 184O'lı yıllardan sonra imparatorluğun sonuna kadar Dışişlcri Bakanlığı daha kolay olur diye kendi muhaberesini Fransızca yapmıştır. Ve biz bugünkü laikliğimizi onlardan öğren- mışizdir. Demokrasinin prensıplerini onlardan öğrenmişizdir. Atatürk yalnızca Fransızca bilir- di. Kendi kitaplannda da Fransızcayı altını çize- rek okurdu. Fransızlann edebiyatta da büyük etkileri ol- muştur. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Anglo- Sakson etkısi ilerledi. Buna hiç şüphe yok. Ama yıne de Fransız kültürü Türkiye'de etkılidir. Bu- nu unutmamak lazım. ^^B^KkTürkiye yle Fransa arasında hangi tarih- lerde devlet başkanları düzevinde ziyaretler. ne vesilelerle vapıldı? SOYSAL-İlk defa Sultan Abdülaziz 1867 yı- lında Paris'te açılan uluslararası bir fuar nedeniy- le Fransa'ya gitmiştir. Fransızlar bu ziyareti iade etmediler. Bunun karşılığı çok sonra. 1968'de o zaman Fransa Cumhurbaşkanı olan de Gaulle'- ün buraya gelmesiyle verildi. Çok büyük bir ziya- ret oldu. General de Gaulle bu ziyaret sırasında çok iyi mesajlar getirmiştir. Hatta Kıbns mesele- sinde "Bunun tek çaresi taksimdir" demiştir. On- dan sonra bizden ziyaretler oldu. Fransa'dan yirmi dört yı) sonra ikinci ziyaret Mitterrand'm hariç... Osmanlı devletinde bu istenmedi. Zaten Müslüman olan onun entegral bir üyesi oluyor- du. Ama yeni dünya düzeni oluşup her üyesi self- determinasyon peşinde koşunca bizim Kürtlerle olan meselemiz dışandan da tahrik olunca Batı'- da "Kürtler ayn bir etnidir. O halde onlara da self-determinasyon hakkı tanınmalıdır' havası esmeye başladı. Fransa'nın bunda ön planda ol- ması beklenemezdi. Fransa kendi üniter bir dev- let. Kürt olayı Madam Mitterrand'ın şahsi bir ha- reketi diyelim. Türkiye bunu büyük bir olgun- lukla karşıladı. Yani Kürt aynhkçı hareketi Fransa'ya ters düşen bir kavramdır. Ama AT içinde farklı fıkırler var. Örneğin Almanya. Ama Fransa Almanya'yı tasvip etmedi. Zaten bu bek- lenirdi. Ama açıkça da PKK bir tedhiş örgütüdür diyerek bızım davamızı da savunmak istemiyor- lar. Çünkü başka dengeler var AT içinde. ^^••B Konjonktürün Türkive lehmde değişme- sinin nedenleri sizce nedir? SOYSAL-1991 Körfez savaşı bizi yan yana ge- tirdi. Biliyorsunuz Körfez savaşına ABD'yle bir- likte aktif olarak İngiltere ve Fransa başla olmak üzere birçok devlet katıldı. Ve Türkiye'nin son derece önemli bir yer işgal ettiği ve aldığı karar- larla Batı'nın önayak olduğu bir davada Batı'nın yanında yer alması çok önemli etki yapmıştır. İkincisi fundamentalısm, yani köktendincilik... İran'ın hareketi demeye kalmadı. Cezayir'de bir sempati oldu. Köktendinciliğe karşı duran, onun tam tersi bir devlet, laik bir devlet olan Türkiye'y- di. Hiçbir Islam Ulkesinde tam olarak demokra- si yok. En azından Ortadoğu'dakilerde yok. Entegral manada laikliği kabul eden tek devlet, antipatik olma pahasına savunan bir devlet Or- tadoğu'da tek biziz. Bunu biliyorlardı. ama pek göze batmıyordu. Köktendincilik nazarlan bize çeyirdi. Üçüncü bir nokta. SSCB çöktü. Kafkasya'da Azerbaycan, daha ötesinde Türki cumhuriyetler kuruldu. Bunlar SSCB döneminde laiklik deme- yeceğim ama köktendincilikten uzak kalmış ül- keler. Dünyada, bunlar kanabilirler. korkusu vardı. Türkiye'nin laikliği benimsemiş olması Batılılann işine geldi. Aksi halde köktendincilik nedeniyle Doğu'yla Batı arasında bu soğukluk artacaktı Bunun sonucu olarak yeni bir dünya düzeni değil yeni bir dünya düzensizliği olacak korkusu içine girdiler. Bir laik kültür döneminden geçmeden demok- rasi olamıyor. Bizim örnegimizden belli. 1924 nerede, 1946 nerede? Türkiye'de demokrasi reel olarak yerleşti. Son seçimler artık Türkiye'de büsbütün demokrasi yerleşiyor, dedirtti. 1980 unutuldu. Bütün bu gelişmelerden sonra Türkiye'nin de- ğeri arttı. İngilizşair Rudyard Kipling 1930'Iarda bir şiir yazmıştır: Doğu doğudur, Batı da batı, bunlar hiçbir zaman bir arada olamazlar. 'Yani ayn kültürler ve ayn dinlere sahip olan Doğu'yla Batı arasında hiçbir zaman yakınlaşma olmamış- tır. Her iki tarafın da kaderi denebilecek bir du- rumda Türkiye pozitif bir rol oynayabilir. Fakat onlar inanmak istemiyorlar, fakat şimdi inanıyor gibi görünüyorlar. Yani Doğu'yla Batı'yı birleş- "Bugünkü Türk-Fransız ilişkilerine ister istemez Batılılann yaklaşunına uygun olan gerçekçi politika egemendir. Oysa biz dostluk ilişkilerinde biraz duygusalız. Son Fransa Büyükelçisi, dostum Eric Rouleau bu tutumumuzu dile getirdiğinde haksız eleştirilere uğramıştı. Aslında doğru söylemişti, ama biz alışık değildik." tirici bir unsur olarak Türkiye cıddi, poatıf bir rol oynayabilir. Bu da Fransa'yla ilişkileri etkile- yecek zannediyorum. • • • i A T çerçevesinde Türkiye ile Yunanistan arasında sorunlar sö: konusu olunca neden Yuna- nistan destekleniyor? SOYSAL-Yalnız Fransa değil. bir ara bütün AT üyelen. Kıbrıs meselesi AT dışındadır, görü- şünü savunmuştu. Ama Kıbns meselesi oldu. Bunun üzerine Türkiye Kıbns'taki askerlerini çe- kerse AT'yle ilişkileri düzelecektir görûşü hâkim olmaya başladı. AT'nin böyle bir tavn kabul et- mesi kendi sözlerini maalesef inkâr anlamına ge- lir. Yunanistan'la meselemiz sadece Kıbns değil ki. Ege sorunlan da var. Bir misali kııa sahanlığı. Bu konuda AT'den hiç ses yok. Çünkü haksız Yunanlılar. İngiltere'yle Fransa arasında bir kıta sahanlığı anlaşması yapılmıştı. Bu anlaşma bizim tezimizin tıpkısıdır. Yann Yunanistan AT'de herhangi bir şey yapmaya kalksa ortada İngil- tere'yle Fransa arasındaki anlaşma vardır. WKK^MTürk-Fransı: ilişkilerinin bugün içinde bulunduğu durumu değerlendirir misiniz? SOYSAL-Bugün Türk-Fransız ihşkilerine is- ter istemez Batılılann yaklaşımına uygun olan gerçekçı politika. Almanca deyimiyle "real poli- tik' egemendir. Bu. zaman zaman insafsız da olu- yor. Oysa biz dostluk ilişkilerinde biraz duygusa- lız. Son Fransa büyükelçisi dostum Eric Rouleau bu tuiumumuzu dile getirdiğinde, Türk basının- da haksız eleştirilere uğramıştı. Aslında doğru söylemişti. Sözleri dostçaydı, ama biz alışık değil- dik. Fransızlardan 19. yüzyıldan beri öğrendiği- miz birdeyim var: "Cartesien'. Mantıklı düşünce anlamına gelen bu kavrama hâlâ alışma döne- mindeyiz. Ama dış ilişkilerde arasıra duygulara da yer vermekte yarar vardır. Sayın Mitterrand'- ın Türkiye'ye resmi ziyareti arifesinde tarihsel dostluk esintilerinin Türk-Fransız ilişkilerine jlumlu etkisi elbette olacaktır. Neden olmasın? tLAN BEYOĞLU1. SULH HUKUK HAKİMLİĞİ*NDEN Sayı: 1991/795 Davaa Ali Hasan Camcı tarafından davalılar Satı Kaya, Vlehmet Kaya, Hüseyin Kaya, Ahmet Mithat Kaya, Vahap Kaya, SıJtan Medine Kaya ve Elif Açıkkaya aleyhine açılan verasetin iptali davasında: Davalılardan Satı Kaya, Ahmet Mithat Kaya, Sultan Medine Kaya ve Hüseyin Kaya'nın Tozkoparan, Tozkoparan Mahallesi, A. 10 Blok, A Kapısı Kat 3 Daire 17 adreslenne çıkartılan tebligatlar bila iade gehnış obnakla, Adı geçen davalılann duruşma günü olan 21.4.1992 saat 10.00'da mah- kemede hanr bulunmalan veva kendüennı bir vekil marifetiyle temsıl et- drmelen, aksi taktırde gıyaplannda duruşmaya devam olunacağı ve dava dilekçesine kain olmak üzere iş bu ilan davalılar Saü Kaya, Ahmet Mithat Kaya, Sultan Medine Kaya ve Hüseyin Kaya'ya ilanen tebliğ olunur. 5.3.1992 Basm:4l57 İLAN ÇORLU ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1984/154 Davacı Enver Elibol tarafından davalılar Mehmet Arda mirasçı- ları Emel Arda vs. aleyhine açılmıs bulunan tapu iptal tescil davasında: Davacı Çorlu ilçesi Misinli köyü parsel: 363-1403-1054-1940'ta ka- yıtlı bulunan taşmmazlarda davaülarla birlikte miistereken malik bu- lunduğunu, ancak bu taşınmazların yapılan harici taksim sonucun- da bu yerlerin kendisine kaldığını, bu sebeple tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılardan Mehmet Arda mirasçısı Emel Arda'nın tebligata ya- rar açık adresi tespit edilemediğinden kendisine ilanen tebliğ yapıl- masına karar veilmiş olduğundan duruşmanın atılı olduğu 2.6.1992 günü saat 10.05'teki dunışmaya gelmesi veya kendisini bir vekille tem- sil ettirmesi, aksi takdirde yargılamaya yokluğunda devam edileceği ve karar verileceği hususu dava dilekçesi ve davetiye yerine kaim ol- mak uzere ilanen tebliğ olunur. Hâkim: 23876 GEBZE ASLİYE 2. HUKUK MAHKEMESİ EsasNo:991 49 Karar No: 991 720 Davacı Ismet Taşpınar tarafından davab Songül Akbulak (Osmanyıl- maz Mah. Nann Sokak No: 13-Gebze) adresmde mukım davabnın aleyhine açılan nafakanın kaldınlması davasının yapılan yargılaması sonucunda: Davacı ile davalı Songül Akbulak'ın gayri meşru yaşamalan sonu- cunda Hüseyin Taşpınar. Hasan Taşpınar ve Veysel Taşpınar isımli müşterek çocuklan olduğu. bu çocuklann velayetiennın anneye venl- diğı \e nafaka olarak her çocuk için 15.000 TL : den toplam 45,000 TL nafaka takdir edildiğı. daha sonra davaa Ismet Taşpınar bu çocuklan- nın velayetlennin nez'ı için dava açtığı ve çocuklann mahkemc karan ile kendisine velayetlerinin venldıği, bu nedenle nafakanın kaldınlma- sını talep ettiği mahkememizce yapılan yargılama sonunda: nafakanın kaldınlmasına. velayetın nezı dosyasmda venlen ıhtıyatı tedbinn tanhi olan 11.11.1988 tarihınden itibaren yatınlan nafakala- nn Ismet Taşpınar'a iadesine. 34.500 TL yargılama giderinın davalı- dan tahsiline ve davaa vekilı için 100 000 TL ücretı vekaletin davalı Songül Akbulak'tan almmasına karar verilmış olup. davalı birçok aramalara rağmen bulunamadığı ve adresi de meçhul olduğundan ış bu karar ılanı. teblıgat yerine kaım olmak üzere ilan olunur. 1.4.1992 ILAN EDİRNE 1. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 1990/209 Hüseyin Kartâl vs. vekilleri tarafından Ruhi Karıal. Fitnat Karıal vs aleyhlerine açılan i. şuyu davasında; Dava konusu Edirne Değirmenyeni koyu 1706, IM4. ıııl4. %2 par- sel sayılı gavrimenkullerin hıssedarlarından ve davıh t uııaı Karıal - ın adresine tebligat yapılamadığından, ilanın ıcbhgıiK- kaıar verılmiitir. Adı geçen davalının 30.4.1992 gunu saat 9 20 Jc duruşmaya ael- mediği takdirde duruşmaya gıyabında devam edileceği ve HUMK. 409 ve 410. maddesi gereğınce işlem yapılaca;J i'L^tısu davetiye yeri- ne geçerli olmak u/ere usulen ılan olunur Basın: 46916 KÜÇÜKÇEKMECE 2. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ MENKUL MALIN AÇIK ARTTIRMA İLANI 991 427Talimat. Bir borçtan dolayı hacızlı olup ve aşağıda cıns, mıktar ve kıyroeılen yanlı mallar satışa çıkanlrnıştır. Bınnci arttırma 29 4 1992 günü saat 10 30 ve 10.40"dâ Beşyol. numara 93. Sanc.ıkıul Sanayı A.Ş. Scfaköy • İST. adresınde yapılacak ve o gun muham- men kıymetın O o75'ıne ıstek.h bulunmadığı takdirde 30 4 1992 günü aynı yer ve saatte 2. arttırmaa yapılacağı. muhamraen kıyıneün %40'tndan fazla fıyat verene ıhale olunacağı ve satış şartnamesının ıcra dosyasmda görülebüeceğı. fazia bilgı almak ısıeyenlerin yukanda yazıh dosya numarası ile icra memuriu- ğuna muracaat etmelen. KDV. dellalıye ve ıhale damga resmımn alıcıya aıt olduğu ılan olunur NOT: İşbu saüş ılanı borçluya ve ilgililere tebliğ yerine kaım olmak üzere ilanen leblığ olunur. Muhammen Kıymeü Lira Kr. Adedi 570 000 000 19 Cınsi Mahiveti vc önemli mtdüderi Berbner maschınenbav ıplık raa- kınalan, 1972-1973-5580 tipı (8233.8232.8331,8230,8215. 8216.8217,8218.8219.8220, 8221.8222.8223,8224.8225. 8226,8227,8228 ve 8229 sen nolu makınalar. ANTALYA 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 1991 '63ı Karar No: 1992 70 Karar Tarıhı: 23.1.I9V2 Davacı Köy Hizmetleri Genel Md. vekilı larahndan davalı /nlkuf Pervan aleyhine açılan alacak davasının yapılan v.ngılamatı ~>ı>ı :\la: Dava konusu 622 674 TL alacağın davalıdaıı alınıp da\a«-. a ve- rilmesine dair karar davalının adresi tespit edilemediğinden ilanen tfb- liğe karar verilmis olmakla karar gere5inı.e m:ıhkı ıııenıizın 23.! 1992 tarıhlı ve 1991/631-1992 70 sayılı 622.674 II tnr. davalıdoiı alı- nıp davacıya verilmesine daır karar davalı u .:• Jaıı kanunı Mir.-M içındı. innyiz edilmedıği takdirde kararın keMiıloeccğı davalı /ııl- kuf Peıvan'a ilanen tebliğ yerine kairıı olmak ı/ere ilan olııpıır 23.3.1992 Basın. 46920 GENEL KURUL İLANI Türkiye Gazeteciler Sendikası lstanbul Şubesı Olajan Genel Kurulu 2 Ma- yıs 1992 günü 10.00-17.00 saatlerı arasında tstanbul, Eminonu, Cagaloglu, Turkocağı Caddesı No. 1 Basın Sarayı Kat. 2'deki Gazeteciler Cemiyeti Bur- han Felek Konferans Salonu'nda aşağıdaki gundemi görüşmek üzere 2821 sa- yıh Sendikalar Yasası'nın 10. maddesi geregı delege usulu ile yapılacaktır. Gerekli yasal çoğunluk sağlanamadığı (akdirde ikinci loplantı 9 Mayıs 1992 gunu aynı saat ve aynı yerde yapılacaktır. İlgililere ve delcgelere ilanen duyurulur. TURKIYE GAZETECİLER SENDİKASI İSTANBUL ŞUBESI YÖNETtM KURULU GÜNDEM: 1. Açılı; ve yoklama, 2. Baskanlık Divanının oluşumu, 3. Saygı duruşu, 4. Yonetim ve Denetleme Kurulları raporlarının okunup göruşülmesi, 5. Yönetım ve Denetleme Kurullarının ibrası, 6. Dilekler, 7. Şube Yönetim, Denetleme ve Disiplin Kurulları ile Sendıka Genel Kunıl delegelerınin seçimi, 8. Kapanış T.C. BANDIRMA SULH HUKUK MAHKEMESİ Sayı: 1991/1190 Davacı Kamil Takım vekili A. Adnan Şuruh tarafından davalı Nev- zat Altın aleyhine açılan ortaklığın giderihnesi davasında: Davalı Nevzat Altın'ın tebligata yarayışlı adresi bulunamadığın- dan adına dava dilekçesinin ilanen tebliğine karar verildiğinden: Ban- dırma ilçesinin 17 Eylül Mahallesi, Sanayi Bölgesi mevkiindeki 690 ada, 42 parseldeki 261 metrekare miktanndaki arsanın satışı talep edilmektedir. Davalının duruşma gunu olan 5/5/1992 günü saat 9.00'da'Bandırma Sulh Hukuk Mahkemesi'nde hazır bulunması ve- ya vekille temsil ettırmesi, duruşmaya gelmediği ve vekille de temsil ettirmedıği takdirde duruşmanın yokluğunda yapılarak karar verile- ceği. davalı Nevzat Altın'a dava dilekçesinin tebliği yerine geçerli ol- mak uzere ilanen tebliğ olunur. 19/3/1992 Basın: 46878
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle