Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA- CUMHURİYET 1NİSAN1992 ÇARŞAMBA
16 SPOR
Fenerbahçe'nin yıldız futbolcusu sahalara döneceği günün heyecanını yaşıyor
Rıdvan.Futbol delisiyimGÜLENGÜL ALTINSAY (İstanbul) -
Rıdvan, Türk futbolunun son yıllarda çı-
kardığı en büyük yetenek. Fenerbahçeli
olsun veya olmasın, futboldan anlasın ve-
ya anlamasın herkesin birleştiği bir nokta
var; "'Rıdvan Türk futbolu için bir şans-
Ur." Ama ne yaak ki Rıdvan son yıllarda
adından. daha çok futboluyla değil sakat-
lıklanyla \e topladığı tepkilerle sözettirdi.
Sakatlıklanrtın uzun süreli olması herkesi
çok üzdü. Üzüntü giderek birçok kişide
kızgınlığa dönüştü. Bazılan için Rıdvan
artık bir sahtekârdı.
Hakkında herkes bir şey söyledi. Yazdı,
çizdi. Bu arada kulübüyle arası bozuldu.
Kadro dışı kaldı. Affedildi. İdmanlara
başladı.
Onca sakatlık. fıziki aa, moral çökün-
tûsü... Hakkında çıkan doğru. yanlış ha-
berler... Sansasyon malzemesi arayışlan...
Rıdvan"ın bazen sivri çıkışlan... Bütün bu
kargaşadan sonra Rıdvan bir kez daha de-
niyor.
Işte bu koşullarda, kimseyle konuşmak
istemediği bir sırada, leybi işaret ederek
"Ilk defa konuşuyorum" dedi
SakatUMarartardageMl
Rıdvan'a göre sakatlanması tamamen
şanssızlık. "Şanssızhğı yaratan ben deği-
lim. Hem iç, hem dış bağlardan ameliyat
olmuştum. Çapraz bağlanm da iyi değildi.
Buna rağmen üç ay sonra sahaya çıktım.
Oysa ki lam iyı olmamıştım. Nüksetti.
Sonra da alışkanlık haline getirdi. Antren-
mansızhk diğer adalelerimi zayıflatü. Sa-
katlıklar art arda geldi. Yakamı bırakma-
dı. 15 yıldır futbol oynuyorum. Defalarca
yere düştüm. Fakat omzumdan sakat-
lanmama yol açan düşme o kadar şiddet-
liydi ki o düşme hangı sporcunun başına
gelse, sağlam kalkması mümkün olmazdı.
Üç ay sonra aynı omzumdan yeniden
ameliyat olmak zorunda kaldım. Çünkü
tam iyileşmeden İzlanda milli maçına çık-
tım. Uzun süre oynamamıştım. Kendimi
zorladım. Yeniden tekrarladı. tzlanda
milli maçında oynamamalıydım. Bunlar
benim acı birer tecrübem oldu."
Peki, hazır olmadığını bile bile Rıdvan
neden bu maçlara çıktı?
"Hayır" diyemiyopum
"Benim durumumda çevresel faktörler
çok önemliydi. Herkes ne zaman oynaya-
caksın diye soruyordu. "Hadi oyna, hadi
oyna' baskısı vardı. seyirciden, i'dareciler-
den gelen. Zaten ben de "Hayır" diyemeyen
bir insanım. Tam bir profesyonel değilim.
Bakın Erdal ne iyi yaptı. Bir menüsküs
ameliyatı geçirdi. Beş ay oynamadı. Çün-
kü o Avrupada yetişmiş bir sporcu. Bas-
kılardan etkilenmedi. Ne gerekiyorsa onu
yaptı. Ben zaten futbol manyağıyım. Çok
sevi}onım futbolu. Ölünceye kadar top
oynamak istiyorum. Futbolu çok sevdi-
ğim için sabır gösteremiyorum."
Deneme-yanılma metodunun bırakıl-
masının üzerinden çok yıl geçti. ama hâlâ
pek çdğumuzun hav at felsefesi olmaya de-
vame ediyor. Belli kı Rıdvan da yaşayarak
öğrenenlerden. "Anladım ki içimdeki iste-
ğe. çevreden gelen isteğe karşı sabırlı ol-
malıymışım. Geçmişte yaptığım haıalar
aa birer ders oldu. Şu anda kendimi hazır
hissetmivorum \e ovnamıvorum. Çünkü
tam iyileşmeden oynamamın kimseye fay-
dası yok."
Basını meşgul eden en önemli konularr
dan bin de Rıdvan'ı hangi doktorlann
tedavi etmesi gerektiği idı.
Doktorlar da şaşırttı
Yerh mı olsun, yabancı mı? Amerika rru
olsun. Almanya mı, İsviçre mi? Rıdvan
doktorlann da kendine tam yardımcı ola-
madıklannı söylüyor. "Çelişkili şeyler
söylediler hep. 'Oynayabilirsin' diyen de-
oldu. 'oynamamalısın' diyen de. Oyna de-
yıp sonra da 'Ben ona oynama demiştim'
diyen de."
Başta bir kısım basının kendisini san-
sasyon malzemesi yapma çabalannın
bunda etkili olduğu kanısında. "Benim
gece hayatım yoktur. Her gün akşam se-
kizde evimdeyim. Buna rağmen, 'Rıd-
yan'm gece hayatı var' diye yazıp çizdiler.
İstanbul'da fotoğraflayıp, kanıtlayama-
yacaklannı bildikleri için İzmit'te pavyon
kapattı' biledediler." Rıdvan yazmamı is-
temedi, ama baa eski futbolcu spor yazar-
lannın eleştirilerinde biraz aamasız oldu-
ğundan yakındı. Bütün bunlann yönetici-
lerle arasında doğan sorunlara neden
olduğunu düşünüyor. Ama esas sorumlu-
luğu kendisinde görüyor. Asıl sorun yete-
nnce profesyonel olmaması.
Rıdvan'a göre insanın kendisi, kendinin
doktoru olmalı. "Doktor teşhisi koyuyor,
tedavi öneriyor. Sonra her şey sporcunun
kendisine bağlı. Kendi kendinin doktoru
oluyorsun."
Sahtekâr durumuna düştüm
Rıdvan ınisiyatifın elınde olmamasın-
dan şikâyetçi. "Koşullar beni buraya itti.
Hiç de böyle olmasını istemezdim. Birçok
kışinin gözünde sahtekâr durumuna düş-
tüm. Israrlara dayanamayıp çıktım oyna-
dım. Heykelimin dikilmesini beklerken,
lanetlendim."
Düşünüyoruz da Rıdvan, Türkiye'de
değil de Avrupa'da yetişmiş, Avrupa'da
ovnayan bir futbolcu olsaydı. Profesyonel
olsaydı. Yöneücilerde bilinçli, basın da bi-
linçli olsaydı... Durum ne kadar farklı
olurdu. "Eğer Avrupa'da yetişmek ve oy-
namak fırsatım olsaydı. tabii ki her şey
çok farklı olurdu. İnanıyorum ki en önde
gelen birkaç futbolcudan biri olurdum.
Çünkü kültürüm farklı olurdu, yaklaşım-
lanm farklı olurdu. Geçmişe bakıyorum
da Türkiye'de yetişmiş bir futbolcu ola-
rak, o koşullarda daha farklı davrana-
mazdım. Bu anlamda kendimi hatah gör-
müvorum."
Artık her şey geçmişte kaldı. Rıdvan'ın
dediği gibi. "Dün yok. bugün ve yann
var."
F.Bahçeli futbolcu Trabzonspor maçında yaşadığı olaylan anlattı
Gerson: İlk kez korktum
Milne: Beşiktaş
kötü değil
Spor Senisi - Beşiktaş teknik direktörü
Gordon Milne "Bize yapılan eleştiriler,
yersiz ve haksız " dedi. Milne, son gün-
lerde Beşiktaş'ın spor karhuoyu tarafin-
dan haksızca eleştirildığini belirterek "
Ligjn dörtte üçlük bölümünü yenilgisiz
bitirdik. Bize oşnayan her takım bu un-
vanımızı elimizden almak için ekstra bir
güç harcadı. Oynadığımız her maç da bu
nedenle zorlaştı. Ancak Beşiktaş takımı
bu eleştirileri hak etmiyor" dedi.
Bu arada Ankaragücü maçında sol
ayağından sakatlanan Feyyaz'ın Kon-
yaspor maçında takımındaki yerini ala-
mayacağı kesinlik kazandı. Sol ayağı
bandaja alınan Feyyaz, dün Fulya tesis-
lerine gelerek masör Necati Yücel'in
kontrolünden geçti. Golcü futbolcu da
"Bu halimle Konyaspor maçında oyna-
mam çok zor. Ancak Fenerbahçe maçı-
na hazır olacağım" dedi. Öte yandan
lider Beşiktaş haftanın ilk çalışmasını
dün Belgrad ormanlannda yaptı.
Bu arada Beşiktaş'ta yeni yönetim ilk
toplanüsım yaptı. Yeni yönetimin ilk ka-
ran da Konya'ya özel uçakla gidilmesi
oldu. Buna göre Siyah-Beyazhlar cu-
martesi günü özel uçakla Konya'ya gide-
cek ve pazar günü maç sonrası aynı
uçakla dönecek.
Voleybolda
bugün 6 maç var
Spor Servisi- Türkiye Voleybol Ligi
Final Grubu maçlanna bugün 3 şehirde
oynanacak olan 6 karşılaşma ile devam
edilecek.
Günün en önemli karşılaşması ise
Bursa'da Sönmez Filament ile lider
Halkbank arasında oynanacak. Geçen
hafta sonu İstanbul'da oynadığı iki ma-
çını da yitiren Sönmez Filament. bu kar-
şılaşmayı kazanarak yaralannı sarmaya
çalışırken üst sıralardan da kopmamaya
çalışacak. Bu zorlu mücadele Bursa
Atatürk Spor Salonu'nda saat 14.00L
te başlayacak.
Günün diğer maçlannın programı ise
şöyle:
ANKARA (Selim Sırn): 13.00 Gazi
Üniv.-G.Saray (B). 14.30 Emlakbank-
Ziraat Bankası (E)
İSTANBUL (B.Felek): 13.00 Yeşil-
yurt-Eczacıbaşı (B), 14.30 Ş.Paşabahçe-
Arçelik (E), 16.00 G.Saray-Eczacıbaşı
(E)
HALDUN DOMAÇ (İstanbul)- Gele-
neksel olarak yapılan "Şeref Kürsüsü' ya-
nşmasının konuklan Fenerbahçeli Ger-
son ile yeni seçilen federasyon başkanla-
nndan Güreş Federasyonu Başkanı
Sadettin Tantan, Basketbol Federasyonu
Başkanı Turgay Demirel ve Atletizm Fe-
derasyonu Başkanı Hüseyin Manioğlu'-
ydu.
Fenerbahçe'nin başanlı ve sempatik si-
yahi oyuncusu,jüri üyelerinin olaylı maçla
ilgili sorulan üzerine "Türkiye'ye geldiğim
günden bu yana en çok Trabzon'da kork-
tum" dedi. Gerson, bu konuda şöyle ko-
nuştu: "4 büyüklerin maçlanndaki seyirci-
yehayranım. Trabzon maçında ise sahada
yenildik. Maçtan sonraki olaylara ise ge-
rek yoktu. Özellikle saha dışı olaylan çok
yanlıştı." Gerson, transferi veTürk futbo-
lu hakkındaki görüşlerini ise şöyle açık-
ladı:"Şu ana kadar elimden geldiğince
Fenerbahçe'ye faydalı olmaya çalışıyo-
rum. Şampiyonluk konusundaki düşün-
cem, şampiyonluğu önce kafada yaşa-
maktır. Beşiktaş Bursa"ya karşı puan
kaybetti. Biz Trabzon'a yenildik. O halde
ligde daha çok şey değişebilir. İtalya'da
oynarken Gullit, Van Basten ve Baresi gi-
bi oyunculan beğeniyordum. Türkiye'de
de kaliteii futbolcular var. Beşiktaş'ta Rı-
za ve Mehmet, Galatasaray'da Kosecki ve
Tugay, Trabzonspor'da Unal, Hami ve
Orhan, Bursa'da Ali Nail, Bakırköy'de
Novak ve Araskievvicz beğendiğim oyun-
cular. Tecrübelerimle Türk futbolculan-
Şeref kürsüsü toplantema federasyon başkanlan fle F.BahçeB Gerson oğhıyla katüdı.
nın İtalya'da oynayacağını söyleyebilirim.
Ünal, Rıdvan ve Aykut gibi. Ancak başta
Ünal olmak üzere bu futbolculan İtalya'-
da bu denli rahat oynatmazlar. Transfer-
de ilk tercihim Fenerbahçe olur. Ancak
bu, Fenerbahçe ile Bari arasındaki bir
olay. Onlar anlaşırsa ben Fenerbahçeli-
yim."
Yanşmaya konuk jüri üyesi olarak katı-
lan Güreş Federasyonu Başkanı Sadettin
Tantan. güreş liglerini devlete gereksiz bir
yük getirdiği için kaldırdıklannı söyledi.
Tantan şöyle konuştu: "Güreşte önemli
olan altyapıdır. Lige katılan kulüplerin
ÇOğu tabela kulübü. Takım doldurmak
için aşcı bile güreştiriyorlar. Böyle bir uy-
gulama ile güreşimiz ılerleyemez" ded|.
'Basketbol Federasyonu Başkanı Tur-
gay Demirel de pek çok konuda kamuoyu
yaratacaklannı belirterek "Kulüplerimiz
8 + 2 istivor. Biz de bu düşüncedeyiz. Ay-
nca uzun yıllar aynı doğrultuda giden bas-
ketbola yeni bir yön verecegiz.
Atletizm Federasyonu Başkanı Hüse-
>ın Manioğlu ise şunlan söyledi: "Atletiz-
min en büyük sorunu tesis. İstanbul ve
Ankara dışında son derece yetersiz. Atle-
tızme ilgiyi arttırmak için sponsorluk
müessesesine gereken önemi verecegiz."
"Şeref Kürsüsü' yanşmasında konukla-
nnda katılımı ile yapılan oylama sonunda
Avnıpa Cmitler karate şampiyonu Ilgar
Abat. 37.puanla birinci oldu. İkinciliği 30
puanla Vakıfbank voleybol takımı, üçün-
cülüğü 22 puanla aüa Sevinç Tüfekçi ka-
zandı.
Ulusal takım Sepp Piontek'ledevam
FUTBOL
METİN
TÜKENMEZ
Piontek'in
16. maçında
yengi ile tanış-
masına sevin-
mek mi gerekir
yoksa üzülmek
mi? Eğer bu
yengi Piontek-
in görevine de-
vamını sağla-
yacaksa sevinebiliriz. Böyle bir yargıdan
Piontek'i savunduğumuz anlamı çıkartıl-
mamalı. Çünkü kişisel kanım bizim ülke-
nin koşullarının henüz ne yabancı teknik
adam ne de yabancı futbolcu transferine
yatkın olmadığıdır. Ama bugünkü yasalar
eğer yabancı teknik adam ve yabancı fut-
bolcu transferine izin veriyorsa ve biz on-
ları ülkemize getiriyorsak onlardan yaraF-
lanmanın yollarını aramalıyız.
Piontek kendi düşünceleri doğrultusun-
da ulusal takıma çağırdığı futbolcuların
oyunlannda değişiklik yaratmıştır. Sonuç-
lar çok iç açıcı olmasa bile bunu önceki ln-
giltere maçlannda ve son Lüksemburg ma-
çında gözledik.
Dikkat edilecek olursa Piontek futbol-
culardan ısrarla koşmalarını, mücadele et-
melerini ve basit oynamalarını istiyor. Yar-
dunlaşmayan, hareketli olmayan ve agre-
sivitesi eksik oyuncuya tahammülü yok Pi-
ontek'in. Işte kimilerince çok beğenilen
adeta futbolun ustası olarak gösterilen
Oğuz, Piontek tarafından fazla tutulmu-
yor. Zaten bugünün futbolunda da hani
"kora kor mücadele" dediğimiz savaşımın
içerisine girmeyen orta alan futbolcusunun
uluslararası alanda başanlı olması olanak
dışıdır. Işte Piontek'in inancı da bu doğ-
rultuda olduğu için Oğuz'u oyundan aldı.
Lüksemburg maçında iyi oynamadık.
Ama attığımız gollerin üçü de bilgi, bece-
ri ve yardımlaşmanm en güzel örneğiydi.
Ulusal takımımızdan bu denli kolektif gol-
ler görmek bizi çok sevinclirdi. Ama yedi-
ğimiz gollerde de her zamanki umursamaz-
hk ve konsantrasyon yetersizliği etkindi.
Düşünebiliyor musunuz, Bülent, Oğuz,
Gökhan, Ogün ve Engin gibi uzun boylu
oyunculann arasından, onlardan en az 15
santim daha kısa boylu bir rakip ikinci 'go-
!ü attı. İlk yediğimiz gol ise son derece ba-
sit, ulusal takım düzeyinde hiçbir futbol-
cunun yapmaması gereken kademe hata-
sından golü yedik.
Öbür yandan Piontek değer yargılanmı-
zı zorladığı için onu pek sevemedik. Örne-
ğin TV'de maçı anlatan spiker oyuna çok
iyi başladığımızı söylüyordu. Oysa o daki-
kada Ogün çok kolay bir pozisyonda gol
atması gerekirken topu dışarı attı. Bu du-
rum oyuna iyi başlamak değildir. İyi olma-
sı için Ogun'ün pozisyonu gol yapması ge-
rekirdi. Yine TV'deki yorumcu Oğuz'un
çok iyi bir futbolcu olduğunu ve maçta da
çok iyi oynadığını söylediği anlarda Pion-
tek Oğuz'u oyundan aldı. Zaten Ulusal ta-
kımın orta alanında Oğuz ve Mehmet'in
birlikte oynaması sakıncalıdır. Bir futbol
takımı bu tür futbolculann ancak birine
katlanabilir. Özetle Piontek futbolcuları-
mızın düşüncesinde değişiklik yaratmaya
çalışıyor. Bu düşünce uzun ve engelli bir
yoldan geçmeyi gerektiriyor. Piontek Tür-
kiye'de işte bunun sıkıntısını çekiyor.
Star-1 ekranlarında sunucu ve şovmen
Sayın Cenk Koray'ı futbol yorumcusu ola-
rak görünce, futbolun her türlü eğitimin-
den geçmiş bir futbol adamı olarak olduk-
ça alındım. Bir spor yazarı ağabeyimiz bir
panelde insanlann demokratik ülkelerde is-
tediği şekilde konuşacağını, eğer konuşma
hakkı elinden alınırsa sonucun kötü ola-
cağını söylemişti. Kanımca demokratik ül-
kelerde insanlar her konuda konuşmazlar.
Sadece bilgi ve ilgili olduklan alanlarda ko-
nuşurlar. Sayın Cenk Koray'a eğer fıkri
alınmak üzere mikrofon uzatıhrsa konu-
şabilir. Ama futbola kafasını ve bedenini
vermiş insanlann var olduğu bir ülkede yo-
rumculuğa soyunmak başkalannın alanı-
na tecavüzdür. Demokrasi insanlann bir-
birine ve mesleklerine saygı rejimidir.
HAFT\LIK
\feter artık yeter!..
ABDÜLKADİR
YÜCELMAN
Yıl 1988. İngütere Başbakanı Margaret
Thatcher bir grup taşkın futbol fanatiği
hooliganlann vurdulu kırdılı saldırgan ha-
reketleri karşısında parlamentoda yapüğı
bir konuşmada şunlan söylemişti: "Futbol
seyretmesini bilmeyenlerin futbol seyreüne-
ye hakkı olmamalıdır." Ve bu konuşmaan-
dan sonra da İngiliz takımlannın Avrupa
kupalanna girmesine izin veraıemiş ve boy-
kot 4 yıl sürmüştü.
Trabzon'daki taşkınlıklar sadece Fener-
bahçe maçında olmamış, daha doğrusu bir
grup kendini bilmez Trabzsonspor'un he-
men hemen her maçında sahaya girmiş,
konuk takımın futbolcu ve yöneticilerine
saldırmış. otobüsleri taşlamıştır. Ancak bu
kez olayın boyuüan biraz daha genişkmiş-
tir. Üstelik üzerinde dikkatle durulması ge-
reken bir önemli konu da Fenerbahçelı
futbolculan taşıyan otobüse evlerden saka-
lar atılmaadır. Demek ki olay sadece bir
grubun saldınsından çıkmış ve daha geniş
boyutlara sıçramışür. Kanımca en önemlisi
de budur. Çünkü o bir grup kendini bilmez
elbette devletin güvenlik güçleri tarafın-
dan etV.siz halc getirilebilir. ama artık
konuklara e\lerden saksılaratılıyorsa bu
olaya evdekilerin de katılması korkunç
bir tablo yaratmakta ve Trabzon adına
alarm yermektedir.
Şimdi Trabzonspor'u bir ceza beklemek-
tedir. Ve bu olayda en suçsuz olan olay çık-
maması için büyük gayret gösteren Semıh'i
koruma alüna alıp stattan kaçıran Trab-
zonsporlu futbolcular büyük yara alacak-
ür. Hiçbir şekilde suçlan olmayan bu fut-
bolcular ne yazık ki bir grup fanatik saldır-
ganın cezasını çekmel*edir.
Peki olaylarda kimler suçludur? Bizce
Trabzon Valisi suçlulann başında gelmek-
tedir. Trabzon'un en büyük mülkı amiri
eğer bır statta 16 futbolcuyu koruyamıyor-
sa orada ne işi vardır? Günlerdır maçın
elektrikli bir hava içinde olacağından söz
eden gerek sozlü gerekse yaalı basının uya-
nlan acaba vali beyi hiç mi önlem almayı
düşündürmemiştir'.'
ikinci suçlu emniyet müdürüdür. Emni-
yet müdürünün bir başka yere tayininden
söz ediliyor, o halde onun yardımcısı var-
dır. O acaba cumartesi günü Trabzonspor-
Fenerbahçe map oynanırken nerededir?
Eğer statta ise neden güvenlik güçlerini gö-
reve davet etmemiştir? Bu noktada bizi te-
dirgjn eden, ülkenin güvenüği açısından
önemli bir olay vardır. Bir polis görevlisinin
"Bundan önceki olaylı Beşiktaş maçında
saldırganlara müdahale ederken çekilen bir
fotoğraf yüzünden üç gün ifade verdim"
şeklindeki yakınışı bundan .böyle deplas-
mana gidecek takımlann ve İçişleri Bakanı
Sayın Ismet Sezgin'in üzerinde dıkkatlç ve
önernle durması gereken bir konudur.
Üçüncü suçlu da Trabzonspor maçında
görevli olan saha komiserleridır. Bu görev-
liler öteden beri yazdığımız gibi tamamen
taraflı kişilerdir. Taraflı kişiler olduklan
için de sahaya gjren ve futbolculara saldı-
ranlara göz yummuşlardır. Saha komiser-
leri ile ilgili en azından 10 kez bu köşeden
seslendik, bu deplasman uygulamas» ile fe-
derasyon tarafından belirlenmesini öner-
dik. Dinleyen olmadı.Olmadı, çünkü böyle
bir uygulamaya hiçbir Anadolu kulübü ya-
naşmadı. Eğer stat olaylannın bitmesi iste-
niyorsa hakemler ve gözlemciler statüsü
neyse saha komiserleri de aynı statü içinde
görev yapmalıdırlar.
Trabzon'daki olaylann son suçlusu stat-
taki Trabzonsporlu taraftarlanndır. 30 bin
kişi ısteseydi o saldırganlan tükürükleri ile
boğabilirlerdi. Ama isteselerdi. Hadi diye-
lim polis ifade vermekten korktuğu, jan-
darma başka yere tayin edileceği için çekin-
diğı için saldırganlara dokunmadı; peki
ama 30 bin futbol seyircisinin neden kılı bile
kıpırdamadı? O seyirci ki büyük maçı gayet
cenu'lmence seyretmiş, güzel hareketleri al-
kışlamıştı. Ama eğer o seyirci güzel hareket-
leri alkışladığı gibi kötü davranışlan da
engelleyemiyor, saldırganlara dur diyerni-
yorsa. yani futbol seyretmesini bilmiyorsa
İngiltere Başbakanı'nın dediği gibi futbol
seyretmeye de hakkı olmamalıdır. İşte
UEFA'nın da, FIFA'nın da kuralı budur.
O nedenle suçsuz gibi gözüken taraftar suç-
lu varsayılır ve maçlar ya seyircisiz yapılir
ya da başka kente alınır. Bugün Trabzons-
por'u bekleyen de budur.
Trabzonspor ordu gibi geliyor
Televizyonda Trabzonspor'un gelecekte-
ki üyelerini izledim, nasıl mutlu, nasıl umut-
lu oldum bilemezsiniz. Trabzonspor Baş-
kanı Sadri Şener'in yanaklannı öperek üye
adaylığı belgesini verdiği çocuğun mutlulu-
ğu benden de, sizden de, ondan da fazlaydı,
onu fark ettiniz mi?
Trabzonspor'un şimdiki çocuk üyeleri
geleceğin asü üyeleri olarak daha şımdiden
kunılan Trabzonspor ordusunun birer ne-
feri sanki. İşte onlar geleceğin Trabzons-
poru'nu yönkndirecekkr. Ve işte bugün
oııiann aday üye olduklan gün stattaki
olaylar ve onun arkasından gelecek cezalar
kuşkusuz minik kafalannda büyük yer ede-
cek. belleklerindeki bu olayı asla ve asla
unutmayacaklar ve saldırganlığın ne oldu-
ğunu, statta bir futbol maçı izlemenin neyi
gerektirdiğini şimdi ilk deneyimlerr ile bel-
leklerine yerleştirecekler. Ve geleceğin
Trabzonspor kuşaklannda önemli görevler
aldıklannda çağdaş bir Trabzonspor yarat-
manın gurunınu haklı olarak duyacaklar.
Tebrikler Trabzonsporve Başkan Sadri Şe-
ner. Çok iyi yoldasmız. kutluyoruz.
Alp Yalman ve beyaz oylar
Galatasaray bir kongre geçirdi. Alp Yal-
man'ın tek liste ve tek kişi olarak girdiği
kongreye 622 Galatasarayh üye katıldı. 57
üye başkan olmadığı halde Atilla Oymak'a
oy verdı. Çünkü kongreye kaülan kirni üye-
ler tek başkan adayı Alp Yalman'a cephe
almışlardı.
Galatasaray ülkemizin en ciddi kurumla-
nndan birisidir. Ve başkanhk demokratik
yollarla belirlenir. Alp Yalman'a bu kez ra-
kip çıkmamıştır. Tek başkan adayına rakip
olmaması Galatasaray camiasında konu-
şulan, ancak konumüzun dışında bambaş-
ka bir olaydır. Gerçek şu kj Alp^alrnan bir
liste yapmış ve bu listeyi de genel kurulun
oylanna sunmuştur. Alp Yalman'ı isteme-
yenlerin genel kurulda ona oy vermemesi
gayet olağandır. Ancak Galatasaray genel
kuruluna yakışmayan, oy pusulanna konu
ile ilgisi olmayan isımlerin yazılmasıdır.
Cİemokrasiye inanan insanlar demokra-
sinin gereklerine de uymak zorundadırlar.
Alp Yalman'ı istemeyenler, Alp Yalman'ı
isteyen çoğunluğun karanna saygı göster-
melidirler. Açıkça Avrupa'ya açüan pence-
reden böylesine gayri ciddı görüntüler ve
tepkiler beklemiyorduk. Üzüldük.