05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA- CUMHURİYET 1NİSAN1992 ÇARŞAMBA 16 SPOR Fenerbahçe'nin yıldız futbolcusu sahalara döneceği günün heyecanını yaşıyor Rıdvan.Futbol delisiyimGÜLENGÜL ALTINSAY (İstanbul) - Rıdvan, Türk futbolunun son yıllarda çı- kardığı en büyük yetenek. Fenerbahçeli olsun veya olmasın, futboldan anlasın ve- ya anlamasın herkesin birleştiği bir nokta var; "'Rıdvan Türk futbolu için bir şans- Ur." Ama ne yaak ki Rıdvan son yıllarda adından. daha çok futboluyla değil sakat- lıklanyla \e topladığı tepkilerle sözettirdi. Sakatlıklanrtın uzun süreli olması herkesi çok üzdü. Üzüntü giderek birçok kişide kızgınlığa dönüştü. Bazılan için Rıdvan artık bir sahtekârdı. Hakkında herkes bir şey söyledi. Yazdı, çizdi. Bu arada kulübüyle arası bozuldu. Kadro dışı kaldı. Affedildi. İdmanlara başladı. Onca sakatlık. fıziki aa, moral çökün- tûsü... Hakkında çıkan doğru. yanlış ha- berler... Sansasyon malzemesi arayışlan... Rıdvan"ın bazen sivri çıkışlan... Bütün bu kargaşadan sonra Rıdvan bir kez daha de- niyor. Işte bu koşullarda, kimseyle konuşmak istemediği bir sırada, leybi işaret ederek "Ilk defa konuşuyorum" dedi SakatUMarartardageMl Rıdvan'a göre sakatlanması tamamen şanssızlık. "Şanssızhğı yaratan ben deği- lim. Hem iç, hem dış bağlardan ameliyat olmuştum. Çapraz bağlanm da iyi değildi. Buna rağmen üç ay sonra sahaya çıktım. Oysa ki lam iyı olmamıştım. Nüksetti. Sonra da alışkanlık haline getirdi. Antren- mansızhk diğer adalelerimi zayıflatü. Sa- katlıklar art arda geldi. Yakamı bırakma- dı. 15 yıldır futbol oynuyorum. Defalarca yere düştüm. Fakat omzumdan sakat- lanmama yol açan düşme o kadar şiddet- liydi ki o düşme hangı sporcunun başına gelse, sağlam kalkması mümkün olmazdı. Üç ay sonra aynı omzumdan yeniden ameliyat olmak zorunda kaldım. Çünkü tam iyileşmeden İzlanda milli maçına çık- tım. Uzun süre oynamamıştım. Kendimi zorladım. Yeniden tekrarladı. tzlanda milli maçında oynamamalıydım. Bunlar benim acı birer tecrübem oldu." Peki, hazır olmadığını bile bile Rıdvan neden bu maçlara çıktı? "Hayır" diyemiyopum "Benim durumumda çevresel faktörler çok önemliydi. Herkes ne zaman oynaya- caksın diye soruyordu. "Hadi oyna, hadi oyna' baskısı vardı. seyirciden, i'dareciler- den gelen. Zaten ben de "Hayır" diyemeyen bir insanım. Tam bir profesyonel değilim. Bakın Erdal ne iyi yaptı. Bir menüsküs ameliyatı geçirdi. Beş ay oynamadı. Çün- kü o Avrupada yetişmiş bir sporcu. Bas- kılardan etkilenmedi. Ne gerekiyorsa onu yaptı. Ben zaten futbol manyağıyım. Çok sevi}onım futbolu. Ölünceye kadar top oynamak istiyorum. Futbolu çok sevdi- ğim için sabır gösteremiyorum." Deneme-yanılma metodunun bırakıl- masının üzerinden çok yıl geçti. ama hâlâ pek çdğumuzun hav at felsefesi olmaya de- vame ediyor. Belli kı Rıdvan da yaşayarak öğrenenlerden. "Anladım ki içimdeki iste- ğe. çevreden gelen isteğe karşı sabırlı ol- malıymışım. Geçmişte yaptığım haıalar aa birer ders oldu. Şu anda kendimi hazır hissetmivorum \e ovnamıvorum. Çünkü tam iyileşmeden oynamamın kimseye fay- dası yok." Basını meşgul eden en önemli konularr dan bin de Rıdvan'ı hangi doktorlann tedavi etmesi gerektiği idı. Doktorlar da şaşırttı Yerh mı olsun, yabancı mı? Amerika rru olsun. Almanya mı, İsviçre mi? Rıdvan doktorlann da kendine tam yardımcı ola- madıklannı söylüyor. "Çelişkili şeyler söylediler hep. 'Oynayabilirsin' diyen de- oldu. 'oynamamalısın' diyen de. Oyna de- yıp sonra da 'Ben ona oynama demiştim' diyen de." Başta bir kısım basının kendisini san- sasyon malzemesi yapma çabalannın bunda etkili olduğu kanısında. "Benim gece hayatım yoktur. Her gün akşam se- kizde evimdeyim. Buna rağmen, 'Rıd- yan'm gece hayatı var' diye yazıp çizdiler. İstanbul'da fotoğraflayıp, kanıtlayama- yacaklannı bildikleri için İzmit'te pavyon kapattı' biledediler." Rıdvan yazmamı is- temedi, ama baa eski futbolcu spor yazar- lannın eleştirilerinde biraz aamasız oldu- ğundan yakındı. Bütün bunlann yönetici- lerle arasında doğan sorunlara neden olduğunu düşünüyor. Ama esas sorumlu- luğu kendisinde görüyor. Asıl sorun yete- nnce profesyonel olmaması. Rıdvan'a göre insanın kendisi, kendinin doktoru olmalı. "Doktor teşhisi koyuyor, tedavi öneriyor. Sonra her şey sporcunun kendisine bağlı. Kendi kendinin doktoru oluyorsun." Sahtekâr durumuna düştüm Rıdvan ınisiyatifın elınde olmamasın- dan şikâyetçi. "Koşullar beni buraya itti. Hiç de böyle olmasını istemezdim. Birçok kışinin gözünde sahtekâr durumuna düş- tüm. Israrlara dayanamayıp çıktım oyna- dım. Heykelimin dikilmesini beklerken, lanetlendim." Düşünüyoruz da Rıdvan, Türkiye'de değil de Avrupa'da yetişmiş, Avrupa'da ovnayan bir futbolcu olsaydı. Profesyonel olsaydı. Yöneücilerde bilinçli, basın da bi- linçli olsaydı... Durum ne kadar farklı olurdu. "Eğer Avrupa'da yetişmek ve oy- namak fırsatım olsaydı. tabii ki her şey çok farklı olurdu. İnanıyorum ki en önde gelen birkaç futbolcudan biri olurdum. Çünkü kültürüm farklı olurdu, yaklaşım- lanm farklı olurdu. Geçmişe bakıyorum da Türkiye'de yetişmiş bir futbolcu ola- rak, o koşullarda daha farklı davrana- mazdım. Bu anlamda kendimi hatah gör- müvorum." Artık her şey geçmişte kaldı. Rıdvan'ın dediği gibi. "Dün yok. bugün ve yann var." F.Bahçeli futbolcu Trabzonspor maçında yaşadığı olaylan anlattı Gerson: İlk kez korktum Milne: Beşiktaş kötü değil Spor Senisi - Beşiktaş teknik direktörü Gordon Milne "Bize yapılan eleştiriler, yersiz ve haksız " dedi. Milne, son gün- lerde Beşiktaş'ın spor karhuoyu tarafin- dan haksızca eleştirildığini belirterek " Ligjn dörtte üçlük bölümünü yenilgisiz bitirdik. Bize oşnayan her takım bu un- vanımızı elimizden almak için ekstra bir güç harcadı. Oynadığımız her maç da bu nedenle zorlaştı. Ancak Beşiktaş takımı bu eleştirileri hak etmiyor" dedi. Bu arada Ankaragücü maçında sol ayağından sakatlanan Feyyaz'ın Kon- yaspor maçında takımındaki yerini ala- mayacağı kesinlik kazandı. Sol ayağı bandaja alınan Feyyaz, dün Fulya tesis- lerine gelerek masör Necati Yücel'in kontrolünden geçti. Golcü futbolcu da "Bu halimle Konyaspor maçında oyna- mam çok zor. Ancak Fenerbahçe maçı- na hazır olacağım" dedi. Öte yandan lider Beşiktaş haftanın ilk çalışmasını dün Belgrad ormanlannda yaptı. Bu arada Beşiktaş'ta yeni yönetim ilk toplanüsım yaptı. Yeni yönetimin ilk ka- ran da Konya'ya özel uçakla gidilmesi oldu. Buna göre Siyah-Beyazhlar cu- martesi günü özel uçakla Konya'ya gide- cek ve pazar günü maç sonrası aynı uçakla dönecek. Voleybolda bugün 6 maç var Spor Servisi- Türkiye Voleybol Ligi Final Grubu maçlanna bugün 3 şehirde oynanacak olan 6 karşılaşma ile devam edilecek. Günün en önemli karşılaşması ise Bursa'da Sönmez Filament ile lider Halkbank arasında oynanacak. Geçen hafta sonu İstanbul'da oynadığı iki ma- çını da yitiren Sönmez Filament. bu kar- şılaşmayı kazanarak yaralannı sarmaya çalışırken üst sıralardan da kopmamaya çalışacak. Bu zorlu mücadele Bursa Atatürk Spor Salonu'nda saat 14.00L te başlayacak. Günün diğer maçlannın programı ise şöyle: ANKARA (Selim Sırn): 13.00 Gazi Üniv.-G.Saray (B). 14.30 Emlakbank- Ziraat Bankası (E) İSTANBUL (B.Felek): 13.00 Yeşil- yurt-Eczacıbaşı (B), 14.30 Ş.Paşabahçe- Arçelik (E), 16.00 G.Saray-Eczacıbaşı (E) HALDUN DOMAÇ (İstanbul)- Gele- neksel olarak yapılan "Şeref Kürsüsü' ya- nşmasının konuklan Fenerbahçeli Ger- son ile yeni seçilen federasyon başkanla- nndan Güreş Federasyonu Başkanı Sadettin Tantan, Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel ve Atletizm Fe- derasyonu Başkanı Hüseyin Manioğlu'- ydu. Fenerbahçe'nin başanlı ve sempatik si- yahi oyuncusu,jüri üyelerinin olaylı maçla ilgili sorulan üzerine "Türkiye'ye geldiğim günden bu yana en çok Trabzon'da kork- tum" dedi. Gerson, bu konuda şöyle ko- nuştu: "4 büyüklerin maçlanndaki seyirci- yehayranım. Trabzon maçında ise sahada yenildik. Maçtan sonraki olaylara ise ge- rek yoktu. Özellikle saha dışı olaylan çok yanlıştı." Gerson, transferi veTürk futbo- lu hakkındaki görüşlerini ise şöyle açık- ladı:"Şu ana kadar elimden geldiğince Fenerbahçe'ye faydalı olmaya çalışıyo- rum. Şampiyonluk konusundaki düşün- cem, şampiyonluğu önce kafada yaşa- maktır. Beşiktaş Bursa"ya karşı puan kaybetti. Biz Trabzon'a yenildik. O halde ligde daha çok şey değişebilir. İtalya'da oynarken Gullit, Van Basten ve Baresi gi- bi oyunculan beğeniyordum. Türkiye'de de kaliteii futbolcular var. Beşiktaş'ta Rı- za ve Mehmet, Galatasaray'da Kosecki ve Tugay, Trabzonspor'da Unal, Hami ve Orhan, Bursa'da Ali Nail, Bakırköy'de Novak ve Araskievvicz beğendiğim oyun- cular. Tecrübelerimle Türk futbolculan- Şeref kürsüsü toplantema federasyon başkanlan fle F.BahçeB Gerson oğhıyla katüdı. nın İtalya'da oynayacağını söyleyebilirim. Ünal, Rıdvan ve Aykut gibi. Ancak başta Ünal olmak üzere bu futbolculan İtalya'- da bu denli rahat oynatmazlar. Transfer- de ilk tercihim Fenerbahçe olur. Ancak bu, Fenerbahçe ile Bari arasındaki bir olay. Onlar anlaşırsa ben Fenerbahçeli- yim." Yanşmaya konuk jüri üyesi olarak katı- lan Güreş Federasyonu Başkanı Sadettin Tantan. güreş liglerini devlete gereksiz bir yük getirdiği için kaldırdıklannı söyledi. Tantan şöyle konuştu: "Güreşte önemli olan altyapıdır. Lige katılan kulüplerin ÇOğu tabela kulübü. Takım doldurmak için aşcı bile güreştiriyorlar. Böyle bir uy- gulama ile güreşimiz ılerleyemez" ded|. 'Basketbol Federasyonu Başkanı Tur- gay Demirel de pek çok konuda kamuoyu yaratacaklannı belirterek "Kulüplerimiz 8 + 2 istivor. Biz de bu düşüncedeyiz. Ay- nca uzun yıllar aynı doğrultuda giden bas- ketbola yeni bir yön verecegiz. Atletizm Federasyonu Başkanı Hüse- >ın Manioğlu ise şunlan söyledi: "Atletiz- min en büyük sorunu tesis. İstanbul ve Ankara dışında son derece yetersiz. Atle- tızme ilgiyi arttırmak için sponsorluk müessesesine gereken önemi verecegiz." "Şeref Kürsüsü' yanşmasında konukla- nnda katılımı ile yapılan oylama sonunda Avnıpa Cmitler karate şampiyonu Ilgar Abat. 37.puanla birinci oldu. İkinciliği 30 puanla Vakıfbank voleybol takımı, üçün- cülüğü 22 puanla aüa Sevinç Tüfekçi ka- zandı. Ulusal takım Sepp Piontek'ledevam FUTBOL METİN TÜKENMEZ Piontek'in 16. maçında yengi ile tanış- masına sevin- mek mi gerekir yoksa üzülmek mi? Eğer bu yengi Piontek- in görevine de- vamını sağla- yacaksa sevinebiliriz. Böyle bir yargıdan Piontek'i savunduğumuz anlamı çıkartıl- mamalı. Çünkü kişisel kanım bizim ülke- nin koşullarının henüz ne yabancı teknik adam ne de yabancı futbolcu transferine yatkın olmadığıdır. Ama bugünkü yasalar eğer yabancı teknik adam ve yabancı fut- bolcu transferine izin veriyorsa ve biz on- ları ülkemize getiriyorsak onlardan yaraF- lanmanın yollarını aramalıyız. Piontek kendi düşünceleri doğrultusun- da ulusal takıma çağırdığı futbolcuların oyunlannda değişiklik yaratmıştır. Sonuç- lar çok iç açıcı olmasa bile bunu önceki ln- giltere maçlannda ve son Lüksemburg ma- çında gözledik. Dikkat edilecek olursa Piontek futbol- culardan ısrarla koşmalarını, mücadele et- melerini ve basit oynamalarını istiyor. Yar- dunlaşmayan, hareketli olmayan ve agre- sivitesi eksik oyuncuya tahammülü yok Pi- ontek'in. Işte kimilerince çok beğenilen adeta futbolun ustası olarak gösterilen Oğuz, Piontek tarafından fazla tutulmu- yor. Zaten bugünün futbolunda da hani "kora kor mücadele" dediğimiz savaşımın içerisine girmeyen orta alan futbolcusunun uluslararası alanda başanlı olması olanak dışıdır. Işte Piontek'in inancı da bu doğ- rultuda olduğu için Oğuz'u oyundan aldı. Lüksemburg maçında iyi oynamadık. Ama attığımız gollerin üçü de bilgi, bece- ri ve yardımlaşmanm en güzel örneğiydi. Ulusal takımımızdan bu denli kolektif gol- ler görmek bizi çok sevinclirdi. Ama yedi- ğimiz gollerde de her zamanki umursamaz- hk ve konsantrasyon yetersizliği etkindi. Düşünebiliyor musunuz, Bülent, Oğuz, Gökhan, Ogün ve Engin gibi uzun boylu oyunculann arasından, onlardan en az 15 santim daha kısa boylu bir rakip ikinci 'go- !ü attı. İlk yediğimiz gol ise son derece ba- sit, ulusal takım düzeyinde hiçbir futbol- cunun yapmaması gereken kademe hata- sından golü yedik. Öbür yandan Piontek değer yargılanmı- zı zorladığı için onu pek sevemedik. Örne- ğin TV'de maçı anlatan spiker oyuna çok iyi başladığımızı söylüyordu. Oysa o daki- kada Ogün çok kolay bir pozisyonda gol atması gerekirken topu dışarı attı. Bu du- rum oyuna iyi başlamak değildir. İyi olma- sı için Ogun'ün pozisyonu gol yapması ge- rekirdi. Yine TV'deki yorumcu Oğuz'un çok iyi bir futbolcu olduğunu ve maçta da çok iyi oynadığını söylediği anlarda Pion- tek Oğuz'u oyundan aldı. Zaten Ulusal ta- kımın orta alanında Oğuz ve Mehmet'in birlikte oynaması sakıncalıdır. Bir futbol takımı bu tür futbolculann ancak birine katlanabilir. Özetle Piontek futbolcuları- mızın düşüncesinde değişiklik yaratmaya çalışıyor. Bu düşünce uzun ve engelli bir yoldan geçmeyi gerektiriyor. Piontek Tür- kiye'de işte bunun sıkıntısını çekiyor. Star-1 ekranlarında sunucu ve şovmen Sayın Cenk Koray'ı futbol yorumcusu ola- rak görünce, futbolun her türlü eğitimin- den geçmiş bir futbol adamı olarak olduk- ça alındım. Bir spor yazarı ağabeyimiz bir panelde insanlann demokratik ülkelerde is- tediği şekilde konuşacağını, eğer konuşma hakkı elinden alınırsa sonucun kötü ola- cağını söylemişti. Kanımca demokratik ül- kelerde insanlar her konuda konuşmazlar. Sadece bilgi ve ilgili olduklan alanlarda ko- nuşurlar. Sayın Cenk Koray'a eğer fıkri alınmak üzere mikrofon uzatıhrsa konu- şabilir. Ama futbola kafasını ve bedenini vermiş insanlann var olduğu bir ülkede yo- rumculuğa soyunmak başkalannın alanı- na tecavüzdür. Demokrasi insanlann bir- birine ve mesleklerine saygı rejimidir. HAFT\LIK \feter artık yeter!.. ABDÜLKADİR YÜCELMAN Yıl 1988. İngütere Başbakanı Margaret Thatcher bir grup taşkın futbol fanatiği hooliganlann vurdulu kırdılı saldırgan ha- reketleri karşısında parlamentoda yapüğı bir konuşmada şunlan söylemişti: "Futbol seyretmesini bilmeyenlerin futbol seyreüne- ye hakkı olmamalıdır." Ve bu konuşmaan- dan sonra da İngiliz takımlannın Avrupa kupalanna girmesine izin veraıemiş ve boy- kot 4 yıl sürmüştü. Trabzon'daki taşkınlıklar sadece Fener- bahçe maçında olmamış, daha doğrusu bir grup kendini bilmez Trabzsonspor'un he- men hemen her maçında sahaya girmiş, konuk takımın futbolcu ve yöneticilerine saldırmış. otobüsleri taşlamıştır. Ancak bu kez olayın boyuüan biraz daha genişkmiş- tir. Üstelik üzerinde dikkatle durulması ge- reken bir önemli konu da Fenerbahçelı futbolculan taşıyan otobüse evlerden saka- lar atılmaadır. Demek ki olay sadece bir grubun saldınsından çıkmış ve daha geniş boyutlara sıçramışür. Kanımca en önemlisi de budur. Çünkü o bir grup kendini bilmez elbette devletin güvenlik güçleri tarafın- dan etV.siz halc getirilebilir. ama artık konuklara e\lerden saksılaratılıyorsa bu olaya evdekilerin de katılması korkunç bir tablo yaratmakta ve Trabzon adına alarm yermektedir. Şimdi Trabzonspor'u bir ceza beklemek- tedir. Ve bu olayda en suçsuz olan olay çık- maması için büyük gayret gösteren Semıh'i koruma alüna alıp stattan kaçıran Trab- zonsporlu futbolcular büyük yara alacak- ür. Hiçbir şekilde suçlan olmayan bu fut- bolcular ne yazık ki bir grup fanatik saldır- ganın cezasını çekmel*edir. Peki olaylarda kimler suçludur? Bizce Trabzon Valisi suçlulann başında gelmek- tedir. Trabzon'un en büyük mülkı amiri eğer bır statta 16 futbolcuyu koruyamıyor- sa orada ne işi vardır? Günlerdır maçın elektrikli bir hava içinde olacağından söz eden gerek sozlü gerekse yaalı basının uya- nlan acaba vali beyi hiç mi önlem almayı düşündürmemiştir'.' ikinci suçlu emniyet müdürüdür. Emni- yet müdürünün bir başka yere tayininden söz ediliyor, o halde onun yardımcısı var- dır. O acaba cumartesi günü Trabzonspor- Fenerbahçe map oynanırken nerededir? Eğer statta ise neden güvenlik güçlerini gö- reve davet etmemiştir? Bu noktada bizi te- dirgjn eden, ülkenin güvenüği açısından önemli bir olay vardır. Bir polis görevlisinin "Bundan önceki olaylı Beşiktaş maçında saldırganlara müdahale ederken çekilen bir fotoğraf yüzünden üç gün ifade verdim" şeklindeki yakınışı bundan .böyle deplas- mana gidecek takımlann ve İçişleri Bakanı Sayın Ismet Sezgin'in üzerinde dıkkatlç ve önernle durması gereken bir konudur. Üçüncü suçlu da Trabzonspor maçında görevli olan saha komiserleridır. Bu görev- liler öteden beri yazdığımız gibi tamamen taraflı kişilerdir. Taraflı kişiler olduklan için de sahaya gjren ve futbolculara saldı- ranlara göz yummuşlardır. Saha komiser- leri ile ilgili en azından 10 kez bu köşeden seslendik, bu deplasman uygulamas» ile fe- derasyon tarafından belirlenmesini öner- dik. Dinleyen olmadı.Olmadı, çünkü böyle bir uygulamaya hiçbir Anadolu kulübü ya- naşmadı. Eğer stat olaylannın bitmesi iste- niyorsa hakemler ve gözlemciler statüsü neyse saha komiserleri de aynı statü içinde görev yapmalıdırlar. Trabzon'daki olaylann son suçlusu stat- taki Trabzonsporlu taraftarlanndır. 30 bin kişi ısteseydi o saldırganlan tükürükleri ile boğabilirlerdi. Ama isteselerdi. Hadi diye- lim polis ifade vermekten korktuğu, jan- darma başka yere tayin edileceği için çekin- diğı için saldırganlara dokunmadı; peki ama 30 bin futbol seyircisinin neden kılı bile kıpırdamadı? O seyirci ki büyük maçı gayet cenu'lmence seyretmiş, güzel hareketleri al- kışlamıştı. Ama eğer o seyirci güzel hareket- leri alkışladığı gibi kötü davranışlan da engelleyemiyor, saldırganlara dur diyerni- yorsa. yani futbol seyretmesini bilmiyorsa İngiltere Başbakanı'nın dediği gibi futbol seyretmeye de hakkı olmamalıdır. İşte UEFA'nın da, FIFA'nın da kuralı budur. O nedenle suçsuz gibi gözüken taraftar suç- lu varsayılır ve maçlar ya seyircisiz yapılir ya da başka kente alınır. Bugün Trabzons- por'u bekleyen de budur. Trabzonspor ordu gibi geliyor Televizyonda Trabzonspor'un gelecekte- ki üyelerini izledim, nasıl mutlu, nasıl umut- lu oldum bilemezsiniz. Trabzonspor Baş- kanı Sadri Şener'in yanaklannı öperek üye adaylığı belgesini verdiği çocuğun mutlulu- ğu benden de, sizden de, ondan da fazlaydı, onu fark ettiniz mi? Trabzonspor'un şimdiki çocuk üyeleri geleceğin asü üyeleri olarak daha şımdiden kunılan Trabzonspor ordusunun birer ne- feri sanki. İşte onlar geleceğin Trabzons- poru'nu yönkndirecekkr. Ve işte bugün oııiann aday üye olduklan gün stattaki olaylar ve onun arkasından gelecek cezalar kuşkusuz minik kafalannda büyük yer ede- cek. belleklerindeki bu olayı asla ve asla unutmayacaklar ve saldırganlığın ne oldu- ğunu, statta bir futbol maçı izlemenin neyi gerektirdiğini şimdi ilk deneyimlerr ile bel- leklerine yerleştirecekler. Ve geleceğin Trabzonspor kuşaklannda önemli görevler aldıklannda çağdaş bir Trabzonspor yarat- manın gurunınu haklı olarak duyacaklar. Tebrikler Trabzonsporve Başkan Sadri Şe- ner. Çok iyi yoldasmız. kutluyoruz. Alp Yalman ve beyaz oylar Galatasaray bir kongre geçirdi. Alp Yal- man'ın tek liste ve tek kişi olarak girdiği kongreye 622 Galatasarayh üye katıldı. 57 üye başkan olmadığı halde Atilla Oymak'a oy verdı. Çünkü kongreye kaülan kirni üye- ler tek başkan adayı Alp Yalman'a cephe almışlardı. Galatasaray ülkemizin en ciddi kurumla- nndan birisidir. Ve başkanhk demokratik yollarla belirlenir. Alp Yalman'a bu kez ra- kip çıkmamıştır. Tek başkan adayına rakip olmaması Galatasaray camiasında konu- şulan, ancak konumüzun dışında bambaş- ka bir olaydır. Gerçek şu kj Alp^alrnan bir liste yapmış ve bu listeyi de genel kurulun oylanna sunmuştur. Alp Yalman'ı isteme- yenlerin genel kurulda ona oy vermemesi gayet olağandır. Ancak Galatasaray genel kuruluna yakışmayan, oy pusulanna konu ile ilgisi olmayan isımlerin yazılmasıdır. Cİemokrasiye inanan insanlar demokra- sinin gereklerine de uymak zorundadırlar. Alp Yalman'ı istemeyenler, Alp Yalman'ı isteyen çoğunluğun karanna saygı göster- melidirler. Açıkça Avrupa'ya açüan pence- reden böylesine gayri ciddı görüntüler ve tepkiler beklemiyorduk. Üzüldük.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle