Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
JMART1992CUMA * • • * CUMHURİYET
HABERLER
SAYFA
19
Feministleri
kızdıran
fotoğraf
Time-Life grubuna
bağlıTheSports
Illustrated dergisinin
kapak fotoğrafı
feministleri kızdırdı.
Kathy Ireland'ın
biçimli\ücudunu
gözler önüne seren
fotoğrafı protesto için
önceki gün feministler
bir gösteri
düzenlediler. Ireland'ın
ma\olu fotoğrafını
seyretmenin spor
savılamavacağını öne
süren feministler, daha
sonra sessizce dağıldı.
(Fotoğraf: AP)
- r m •:
£
Pekin'de lamalarm sessizliği
Budist rahipler, yani Lamalar, az
önce lapınakta yapuklan tören
sırasında kentin üzerinde dolaşan
kötü ruhlan kovmuşlar, huzur
içinde tapınaklanndan dışan
çıkıyorlar. Pekin'dek Lama
Tapınağı'nda önceki gün
gerçekleştirilen bu tören, belki de
binlerce yıldır >ineleniyorve bu
sayede Pekin kentinin
kötülükJerden uzak kaldığına
inanıhyor. (Fotoğraf: AP)
Avköpeği
sahibini vurdu
AA (Moskova) - Rusya'nın
Novgorod kentı yakmlannda
meydana gelen 'ınanılması güç'
olayda bir av köpeğinin sahibi-
ni "yanlışlıkla' vurarak. öldür-
düğü bildirildi.
Ölay yerine gelenler. Gen-
nady Danilov'un çiftesinin
kabzası hâlâ sol elinde, mide-
sinden bir kurşun yarası almış
olarak öldüğünü ve cesedin he-
men yanında da arka ayağı bir
tuzağa takılmış ikinci bir av kö-
peğinin bulunduğunu gördüler.
Daha sonra bölgeye gönderi-
len savcıhk ekibi, Danilov'un,
ayağı tuzağa takılmış olan ikin-
ci köpeğini kurtarmaya çalışır-
ken. köpeğin tuzağın verdiği aa
yüzünden attığı ön pençe dar-
beleriyletüfeğin emniyetini açıp
tetiğini çektiği sonucuna vardı.
Şilili 'adalet' için yürüdü
Şili'nin başkenti Santiago'da önceki
gün düzenlenen bir gösteride
General Augusto Pinochet
döneminde insan haklannın ihlal
edilmesi kınandı. AP'nin haberine
göre gösteri Pinochet döneminde
adil olmayan uygulamalarla ilgili
geniş kapsamh bir raporun
yayımlanışının birinci yıldönümü
nedeniyle gerçekleştirildi. Maskeli
göstericiler "adalet" yazılı pankartlar
taşıdılar.(Fotoğraf:AP)
OLAYLARIN 147 işçinin üstüne toprak
ARDENDAKI
ÖRÜ
GERÇEK
• (Baştarafi 1. Sayfada)
kapatma önerisinigetirenlere
"mezar soygunculan" deme-
si işçüerin içindeki bu korku
ve öfkeyi yansıtıyor.
Yetkilüerin bu sorunu her-
halde sosyal devlet ükelerini
yaşama geçirerek çözüm bul-
maları gerekiyor.
Ama bugün bütün bunların
ötesinde yapılması gereken
acil bir iş var. Sonfaciada bir
ihmal varsa, bunun sorumlu-
larının saptanması. Gazete-
mizin dünkü sayısında yer
alan haberde bilgisayar veri-
lerinin grizu tehlikesini 2.5
dakika önce lıaber verdiği,
ancak gereken önlemlerin
aiınmadtğı belirtiliyordu. Bv-
rtun üzerine TTK yetkilileri
dün Zonguldak'ta yapuklan
açıklamalarda patlama saa-
tini 20 dakika geri çektiler.
tlk gün "Patlama 20.03"te ol-
du '' diyen yetkililer dün ' 'Ha-
yır 19.45'te oldu" diye ağız
değiştirdiler. Aradaki 20 da-
kikalık fark. ocakları boşalt-
maya ve faciayı önlemeye
yetecek bir süredir. Eğer bir
ihmal varsa ve değişik açıkla-
malarla bu örtülmek isteni-
yorsa, bilinmeli ki Türkiye
kamuoyu böyle bir aldatma-
caya olanak vermeyecek ka-
dar donanımlıdır.
•*-•
Ermeniler
• (Baştarafi 1. Sayfada)
>ana tavır almasından kor-
kuyorlar.
Şuşa kenti aralıklı olarak Er-
meniler tarafından top ateşine
tutulurken. Dağlık Karabağ'ın
kuze\ kesimlerindekı küçük
yerleşim merkezlerinde de ça-
tışmalar mevdana gelivor. Aze-
rilerin >aşadığı Sıhavand kö-
yünde dün Ermenılenn zırhlı
araçlar desteğinde gerçekleştir-
dikleri saldınnın üzerine çıkan
çatışmada 25 Azerinin öldüğü,
bırçoğunun da yaralandığı bil-
diriliyor. Fransız AFP Ajansı-
nın haberine göre. çatışmanın
sonunda köyün bir bölümü Er-
menilerın eline geçıi. ancak
Azeriler mevzilerini terketme-
yerek köyü savunmayı sürdü-
rüyorlar.
Ermenisıan Savunma Ba-
kanlığı'nın açıklamasına göre.
Azerilerin önceki gece ve dün
bir Ermeni köyüne yaptıkları
saldın sırasında ise 32kişiöldü.
Muttalibov'a protesto
AA'nın bildirdiğine göre Ba-
kü'de Yüksek Meclis önünde,
Devlet Başkanı Ayaz Muttali-
bov'u istifaya çağırmak amacıy-
la düzenlenen gösteri sürüyor.
Havanın kararmasından sonra
da sayıları gittikçe artan göste-
riciler, "Istifa, istifa" diye bağı-
nrken, Yüksek Meclis'in toplan-
tısı da sürüyor. Göstericiler,
Yüksek Meclis binasının bütün
kapılannı tutmuş ve camlara da-
yanmış durumda, meclis toplan-
tısının sonucunu bekliyorlar.
Atılan sloganlarda Muttalibov,
istifa etmeden gösterinin sona
erdirUmeyeceği ve Muttalibov-
un meclisten çıkartılmayacağı
bildiriliyor.
• (Baştarafi 1. Sayfada)
yoruz" dediler. TTK Genel Mü-
dür Yardımcısı Vahit Çelikel,
ocaklann barajlarla kapatılması
karannın, TTK Genel Müdürlü-
ğü, Maden Mühendisleri Odası
ve Genel Maden-lş Sendikası
yetkilileri arasında görüş birliği-
ne varüarak alındığını söyledi.
Ocaklann "ikinci bir patla-
ma tehlikesıne karşı kapatıldı-
ğı" yolundaki açıklamalar.
Kozlu'da yurttaşlar arasında
endışe yaraıtı. Evlerin de boşal-
tılacağı \olundaki söylentiler.
\alilik tarafından yaîanlandı.
Genel Maden İş Sendikası Baş-
kanı Şemsı Denizer de muhte-
mel bir patlamanın yerüstünde
hissedilmesinin söz kon,usu ol-
madığını belirterek. endişeedil-
mcmesini istedi.
Bu arada grizu faciasında
ölenlerin vakınlan için Zongul-
dak Ticaret \e Sanayi Odası
tarafından da bir kampanya
başlatıldı. Kampanya için İş
Bankası Zonguldak şubesinde
165-267 numaralı hesapaçıldı.
Kurtarma calışmalan sırasın-
da cesedi cıkanlan işçilerin ce-
nazeleri doğum yerlerinde top-
rağa verilmeye başlandı. Kozlu
ve çevresindeki yerleşim birim-
lerinde, camilerdeki musalla taş-
lan yetersiz kalınca Türk bayra-
ğına sanlı tabutlar masalann ve
uzun sıralann üzerine yerleştiril-
di.
Zonguldak'taki heyetler
ANAP Genel Başkanı Mesut
Yılmaz, genel başkan yardımcı-
lanndan Ersin Taranoğlu, Cem
Kozlu, eski içişleri bakanlann-
dan Mustafa Kalemli ve bazı
milletvekilleriyle birlikte dün
Zonguldak'a gitti. Yılmaz ve
beraberindekiler, facia bölgesin-
de incelemelerde bulundular.
DSP Genel Başkanı Bülent
Ecevit de eşi Rahşan Ecevit ve
baa milletvekillerinin eşliğinde,
Zonguldak SSK Hastanesi'nde-
ki yaralıları ziyaret ederek geç-
miş olsun dileğinde bulundu.
Ecevit, yaşamını yitiren işçilerin
aileleriyle de bir süre görüşerek
"Acımız büvüktür, temennimiz
bu tür olayların bir daha
yaşanmaması" dedi.
Yeraltında GÖRÜŞLER
kalan isçiler
Ermenistan sınırına iki
• (Baştarafi 1. Sayfada)
larından kaynaklanıyor" dedi.
Sezgin, "Bu karann Karabağ ile
bir ilgisi var mı" sorusuna ise
yanıt vermedi.
Bakanlar Kurulu aynca, te-
röre karşı idari önlemler çerçe-
vesinde, Istanbul'da 6, Izmir'de
3 yenı ilçe kurulmasını da kabul
etti. Grizu faciasında yaşamını
yitiren maden işçileri için emek-
lilik gibi yasal haklann yanı sıra
"ek maddi yardım" sağlanma-
sını kararlaşüran hükümet,
Karabağ sorununun banşçı
yollardan çözümü için "aktif
diplomatik temaslann" sürdü-
rülmesini benimsedi. İnsan
Haklan Bakanhğı kurulmasına
ilişkin yasa tasansı bakanlann
imzasına açıldı.
Bakanlar Kurulu, Başbakan
Süleyman Demirel başkanlı-
ğında yaklaşık üç saat süren bir
toplanü yaptı. Toplantıya Gü-
ler İleri'nin istifasıyla boşalan
Devlet Bakanhğı'na atanan
Prof. Dr. Türkân Akyol da ka-
tıldı. Devlet Bakani ve Hükü-
met Sözcüsü Akın Gönen, top-
lantıdan sonra yaptığı açıkla-
mada, BakanJar Kurulu'nda
grizu faciası, Karabağ olaylan,
Türkiye'nin idari taksimatında
yeni düzenlemeler ile olağanüs-
tü hal uygulaması ve terör olay
lanrun ele alındığını bildirdi.
KULIS
• (Baştarafi l. Sayfada)
imzalardan biri SHP Genel Saymanı Ziya Halis'e, dîğeri
de SHP Genel Sekreter Yardımcısı Ercan Karakaş'a aitti.
Üstelik Karakaş'm Güler Ueri'den boşalan Devlet
Bakanhğı'na atanması bekleniyordu. Inönü'ye yakın
çevreler birkaç gün önce Karakaş'm kulağına înönü'nün
tercihinin kendisinden yana olduğunu fısüdamışlardı. Ama
imza olayı bir anda Înönü'nün karar değiştirmesine yol
açtı.
öyle ya înönü, Bakanlar Kunılu'nun oluşturulması
sırasında, "dar grupçuluk" yaptığı eleştirüerine, "O
arkadaşlar, bir takım halinde davranıyor. Neden o
takımdan kimseyi alarak sorun çıkarayım" yanıtını
vermişti. "O takım" anlayışına karşı, "bu takım"
anlayışı... Karakaş da böyle bir metne imzasıuı atarak, "bu
takım" anlayışına uyum göstermeyeceğini kanıtlamıştı...
înönü, deklarasyonun açıklamasmdan sonra Merkez
Yürütme Kurulu'nu topladı. Toplantı başlar başlamaz
tnönü. ateşkes cağrısını masanın üzerine koydu:
— Bir açıklama yapdmış, aramızdan baa arkadaşlar da
imzalamış. Bunu konuşalım...
Bunun üzerine söz alan Ziya Halis, uzun uzun neden
metni imzaladığını anlattı... SHP'nin savunduğu ilkeleri,
tavnnm bu ilkelerle çelişmediğini saydı döktü. Înönü
sakince dinledi, ardından olağanüstü halin uzatılmasına
karşı öbür Uyeler de konuşmaya başlayacaktı ki Înönü
konuşmayı bağladı:
— Hakhsınız, ama bir de hükümet olmanm sorumluluğu
var. Bu sorumluluk içerisinde davranmamız lazım.
MYK üyelerinin yanıtlamasına toat bırakmadan da, "bir
randevusu" olduğunu belirterek salondan ayrıldı.
Şimdi SHP'de olağanüstü halin TBMM'de görüşüleceği 12
Mart tarihi bekleniyor. Bir yandan da SHP milletvekilleri
birbirlerine soruyor:
— Genel Başkanımız hükümette olağanüstü hal
konusunda itiraz edip, yeni model bulunmasım istemiş.
Acaba Milli Güvenh'k Kurulu toplannsında tavrı ne oldu?
CUMHURİYET (Zongui-
dak) - TTK Kozlu Işletmesi'ne
bağlı Ihsaniye ve Incirharmanı
tşletme müdürlüklerine ait
ocaklarda önceki gece meydana
gelen grizu faciasından sonra
henüz kurtanlamayan ve yeral-
tında mahsur kalan işilerin isim-
leri belirlendi.
Halen yer altında bulunan iş-
çilerin adlan şöyle^
"Uzun Mehmet Bölümü Nak-
liyat Servisi: Feramuz Kılıçoğ-
lu, Mehmet Ali Kalaycı, Mus-
tafa Keser, lhsan Karapınar.
Ihsaniye Işletmesi: Ismail
Çaltepe, Şakir Karaçam, Meh-
met Gökyar, Muhammet Kara-
çam, Yaşar Karaçam, Satılmış
Karahan, Firuzan Aktepe, Ab-
dullah Gökbaş, Hakkı Gökka-
ya, Arif Kocaman, Recep Ku-
laç, Mustafa Bıyıldı, Sait Yüdız,
Aü Rıza Arslan, Cemal Yılmaz,
lshak Karayarık, Satılmış Al-
canlı, Recep Tellioğlu, Halit
Topal, Sefer Köse, Ramazan
Mumcu, Burhan Çırak, Ahmet
Bayram, Hüseyin Taşçı, Meh-
met Yanık, Mehmet Köse, Mu-
hammet Eliiyi, Yusuf Derin,
Şaban Akkurt, Ibrahim Demir-
han, Remzi Derin, Hüseyin To-
pal, Ekrem Kayık, Metin Demi-
roğlu, Cemali Tetik, Mehmet
Bozkurt, Kemal Kayaoğlu, Sa-
tılmış Uslubaş, Kadir Çam, Sa-
mi Aynagöz, Kadir Kalaycı, ts-
mail Taşkın, Ali Rıza Kılav, La-
tif Kankal, Kadir Aydm, Mu-
hammet Bükrü, Satılmış Enniş,
Orhan Topal, Berat Şen, HOse-
yin Kelez.
Incirharmanı Işletmesi: Şera-
fettin Erdoğan, Hilmi Ayan,
Osman Çatalçam, Kadir Yağba-
san, Şaban Yavuz, Bilal Özka-
ya, Durdu Altay, ldris Aydoğ-
muş, Ahmet Bakırak, Vedat
Inal, Cevat Kazan, Şevket Kö-
roğlu, Salih Burak, Sabahattin
Göktaş, Hüseyin Çelebi, Ham-
za Yılmaz, Nizamettin Turgut,
Ali Durak, Mustafa Şahin, Ah-
met Çayh, Hilmi Ayan, Erdal
Kahveci, Mehmet Incebacak,
Yaşar Kuzören, Metin Çanak-
çı, Celal Gümüşbaş, Isa Ayan,
Necip Çanakçı, Nizamettin
Kahveci, Satılmış Çanakçı,
Mustafa Çanakçı, Mustafa
Çayh, Şahin Çayh, Şenol Kah-
veci, Osman Karakök, Osman
Demirci, Hüsnü Ayan, Cemal
ören, Metin Kahveci, Muhte-
rem Doğancı, Tacettin Erdo-
ğan, Ramazan Yılmaz, Yusuf
Alagöz, Mustafa Erdoğan,
Mevlüt Erdoğan, Kasım Tayte-
kin, Recep Pekmezci, Mevlüt
Yıldızhan, Ali Karakuş, Kemal
Türkmen, Hurşit Pekmezci, Ze-
ki Gemici, Nevzat Güney, Yük-
sel Karagöz, Necati Erdoğan,
Kadir Yıldızhan, Sefer Orhan,
Recep Yanaz, Bayram Aydın,
Ramazan Pekmezci, Rıfat Ge-
mici, Hayrettin Karahan, Meh-
met Öztürk, Kasım Aydemir,
Mustafa Yavuz, Durmuş Ala-
göz, Muharrem Karagöz, Hüse-
yin Taytekin, Kadir Karakuş,
Satılmış Türkmen, Ismail Ay-
dın, Hüseyin Çakmak, Kenan
özsoy, Cemali Demirci, Ziyafet
öztaş, Halil Inam, llyas Inam,
Memiş Özdemir, Ahmet Kork-
maz, Niyazi Yar, Mehmet Te-
kin, Mehmet Temel, tmdat Kas-
katı, Yakup Karaaslan, Fehmi
Kayacan, Cemal ören, Bekir
Aldırmaz, Yılmaz Karahan, ts-
mail Kızütoprak, Kemal Köse-
oğlu, Refik Kiremitçi, Irfan
Ören ve Aziz Ören."
Ermenistan Karsısında Gaflete Son
Yeraltı yanıyor, yerüstü yanık kokuyor
• ( Btştarafi 1. Sayfada)
az kaa olan kartiye Incirharmam ibaresi
göze çupıyor. Incirharmanı'nda sanki za-
max curmuş.
• • •
Toflantı salonunun bulunduğu katm
koridırlannda herkes bir tarafa koşturu-
yor. Ivrak ve raporlar elden ele, Devlet
BaJkan ömer Banıtçu'ya ulaştınlıyor. Bir
telss 'ar. İhmal iddialanndan, güvenlik
önJknlerinden söz edih'yor.
Salan Barutçu, kısa aralarla iki ayn ba-
sın. toılantısı düzenlemek zorunda kalıyor.
BMC pn önce, ilgililerden aldığı bilgiler
dt> Jritusunda yaptığı açıklamalarla dün
sö^leıikleri birbiriyle çeÛşiyor. Daha ön-
ce 36 kayıp diye verdiği rakam, bu kez,
çılcanan cesetlerin ve yeraltında kalanla-
nıa tolam sayısıyla 277 olarak değisivor.
Ok-aya üzerinden üç gün geçmesine karşın
bu sayı da "tahmini" olarak ifade edih'-
yor. Barutçu'nun daha önce 20.03 diye
açıkladıgı infilak saati de dün, 19.45 diye
raporlara geçiyor. Gazetecilerin ısrarh so-
rulan karşısında, Bakan Barutçu, "yaml-
tıldığım" beürtiyor ve basın toplantısına
ara verip ilgililerle bir araya geliyor.
Barutçu, ilgili kişilerin "sorulan yanıt-
layacağını" belirtiyor ve hiçbir şeyin gizli
kalmayacağmı vurguluyor. Bakan Barut-
çu, bir anlamda yeniden yamltılmamak
için önlem alıyor.
TTK Kozlu Müessese Müdürlüğü'nde-
ki bürokrat kesim ar»s\nda sürtüşme ol-
duğu gözleniyor. Bu hükümet döneminde
genel mudürluge getirilen Özer Ölyer,
"ikinci sözcü" olarak bir gün öncesine ka-
dar Bakan Barutçu'nun yanında yer alır-
ken dünkü açıklamalan Genel Müdür Yar-
dımcısı Vahit Çelikel yapıyor; o da soru-
ların yazıh olarak yöneltihnesi koşuluyla.
Bu arada, bazı yetkililer, gazetecilerin fa-
cia ile ilgili güvenlik önlemlerini içeren ıs-
rarh sorularını onaylar biçimde destek ve-
rirken hafiften gülümsüyor.
• • •
Yukarıda bu tartışmalar sürerken Zon-
guldaklı, "yaralanm sarmaya" uğraşıyor.
Faciada hayatım kaybeden madenciler,
hastanelerdeki tespitlerden sonra tabutla-
myor ve ailelerine teslim edilerek süratle
köylerine gönderiliyor. Sanki bir "protes-
to" ya da "tepki" endişesi var. Nitekim,
dün, Kozlu'da toprağa verilen Ahmet Naz-
man, Hüseyin Sönmez ve Erol Öztürk'ün
kılman toplu cenaze namazına oldukça ka-
labahk bir insan grubu katıhyor. Yakalar-
da ölenlerin fotoğraflan, kortej halinde
bayrağa sarılı tabutlan omuzlarda taşıyan
insanlar "sessiz yürüyüş'Me 1.5 kilometre
ötedeki mezarlığa kadar götürüyorlar...
Baştarafi 14- Sayfada
linir. Gerçekten Türkiye'nin, Ermenis-
tan'ı devlet olarak tanımayı bazı şartla-
ra bağlayabilecekken bu yola gitmeyişi,
bu ülke karşısında pek çekingen bir
tutumu yeğlediği taranda yorumlan-
maya pek yatkın bir davranış olup, bü-
tün dünyada olduğu gibi Erivan'da da
böyle algılanmıştır. Türkiye'nin böylesi-
neaşın bircömertlik içinegirişi, banşpe-
rest ütopyalar açısından pek faziletli bir
tutum olabilirdi. Ama asıl mesele, Eri-
van'ın bu cömertüği nasıl yorumlaya-
cağıydı.
Şartlapımız ne olmalı?
Türkıye'nın Ermenistan'dan hiçbir
toprak talebi olmadığı ve bu komşusuy-
la en geniş bir işbirliğine girişmeyi red-
detmeyeceği muhakkaktır. Ama dost-
luk karşılıksız olamaz. Ermenistan'ın
dostluğundan emin olabilmek için ise
Türkiye'nin elbette bazı şartlan ol-
malıdır. Bu şartlar nelerdir?
1. Ermenistan, komşulanyla (yani bu
arada Türkiye ve Azerbaycan'la)
sınırlannın değişmezliğini açikça kabul-
lenmelidir.
2. Ermenistan. soykınm iddialanm
milletlerarası forumlara getirmeyeceği-
ni; bu konuyu milletlerarası ilişkilerinde
istismar etmeyeceğini ve ist'smar çaba-
lanna destek vermeyeceğini vaat etmeli-
dir.
3. Ermenistan. tedhişciliğin herçeşidi-
ni açıkhkla kötülemelidir.
Bu şartlar makuldür ve ne Batı âlemi
ne de Rusya bu şartlann isabetliliğini
inkâr edebilirler. İşte, Türkiye, Ermenis-
tan'ı tanırken bu şartlan ileri sürmeyi ih-
mal etmiştir. Bu kadanyla da kalrnamış;
Türkiye, bu ülkeyi, Karadeniz İşbirh'ği
Projesi adlı milletlerarası kuruluşa ken-
di elcağızıyla kabullenivermiştir. Hükü-
met sözcüsünün ağzından. bazı şart-
lanmızın bu ülkeyle karşüıkh diploma-
tik ilişki kurmak amaayla yapılacak gö-
rüşmeler sırasında tarafımızdan öne sü-
rüleceği ifade edilmişse de bu konudaki
ilk temas sırasında Türk tarafının yeteri
açıklıkta istemlerde bulunmadığı an-
laşılıyor. Yine anlaşılıyor ki Ermenis-
tan, birinci istemimizi İcabule yanaşma-
yacaktır.
Ermenistan'a göre AGİK'e girmekle
zaten smırlann değişmezliği ilkesini be-
nimsemiştir. Oysa Helsinki Sonuç Se-
nedi'nde yer alan kural, milletlerarası
hukuk ilkesi niteliğini taşımadıktan baş-
ka, sadece smırlann zor yoluyla değiş-
tirilemeyeceğine ilişkindir. Kaldı ki şu
anda Azerbaycan'a karşı giriştiği
saldınlar, Ennenistan'ın AGİK belgele-
rinden doğan yükümlülüklerine dahi
saygı göstermek niyetinde olmadığını
kannlıyor. Bırakahm bu önemu konu-
yu. Ermenistan'la diplomatik ilişki ku-
rulması konusunda ciddi görüşmelere
girişmeden ve üstelik Dağlık Karabağ'-
da yüzlerce Azeri Türkü katledilmek-
teyken. Türk-Ermeni sınınndaki kapı-
lan açmaya niyetlenebilen resmi ma-
kamlanmız çıkabilmiştir. Halbuki Tür-
kiye'ye düşen, bu kadar gecikmeden
sonra da olsa. Ermenistan'ı çok gerçekçi
bir dille uyarmaktı. Bu yapılmak şöyle
dursun, Eımenistan'a silah götürdü-
ğünden kuşkulanılan uçaklann hava sa-
hamızı kullanmalanna bile müsamaha
edilmiş ve bu arada, üstüne görev olma-
yan işlere en yüksek seviyede kanşmaya
pek hevesli bir ışadamının Ermenistan'a
yanlış mesaj vermekten başka hiçbir so-
nucu olmayan acayip girişimleri itibar
görebilmiştir.
Resmi Cumhurbaşkanı'nın başlattığı
bu politika, Yunanistan karşısında ıflas
eden Davos yaklaşımını tekrarlıyor. Bu
yaklaşıma göre aralannda ciddi siyasi
anlaşmazlıklar bulunan devletler, diğer
alanlarda işbirliğini geliştirirlerse, bu
anlaşmazlıklann yarattığı gerginlik aza-
lacak ve boylece bunlann çözülmesi ko-
laylaşacaktır. Oysa, bu yaklaşım teme-
linden hatalıdır. Zira, ciddi siyasi anlaş-
mazlıklara taraf olan devletlerde
karşılıklı güvensizlik duygusu yaratma-
\a bu anlaşmazlıklar zaten yeterlidir.
Bu anlaşmazlıklar gündeme gelmeden
önce bu devletler arasında dostluk ve iş-
birlıği mevcut olmuş bulunsaydı bile iş-
birliğinin sürdürülemeyişi. bunlar yü-
zündendi. İşbirliğini tekrar kurmaya
kalkışmak, güvensizliğin esas sebebini
ortadan kaldırmayacak; aksine, böyle
bir işbirliği sürekli olamayacak ve hatta
hiç başlatılamayacaktır. Davos'tan son-
ra da bö\le olmuştur. Şimdi ise Türk ve
Yunan başbakanlan, yakınlaşma süre-
cine temel siyasi anlaşmazhklardan baş-
lamak suretiyle tek doğru yöntemi seç-
mişlerdir. Bu yöntemle de uzlaşmaya
ulaşılamayabilinir. Fakat. hiç değilse
başansızlık. bu yöntemin yapısında yer-
leşik degildır.
Turh milleti ne ister?
Bu Davos yaklaşımı saçmalığının
konumuzdaki en vahim sonucu, Türk
diplomasisini, sanki Ermenistan ile
Azerbaycan arasında eşit mesafe tuttur-
maya çalışıyormuş gibi bir tutumun içi-
ne sokma eğilimini yapısında taşıyışıdır.
Oysa Türk milleti, kendi devletinin Er-
menistan ile Azerbaycan arasında eşit
mesafe aramasını. hiç kuşkusuz, redde-
decektir.
Türkiye'de demokrasi vardır ve ikti-
dar sahipleri eninde sonunda dış siyaset-
te milletin temel eğilimlerinin dışına çı-
kamazlar. Nitekim, Yılmaz ve Demirel
hükümetleri, Çankaya'dan Kıbns ko-
nusunda estirilmiş olan gayri milli
rüzgârlan Washington'a ulaşmışken bile
başanyla geri çevirebilmişlerdir. Türki-
ye'nin Ermenistan ile Azerbaycan arasın-
da eşit mesafe tutturma çabasına giriş-
mesi, KıV>ns'ta Türk ve Rum toplumlan
arasında eşit mesafe tutmaya çabala-
ması kadar sacmadır.
Çünkü, Azerbaycan Türktür; özü-
müzden aynlamaz. Nitekim, diplomasi-
mizin bir şaşkın zümre tarafından sü-
rüklendiği basiretsizlik sonucunda
Dağlık Karabağ'da Azeri kasabalan te-
ker teker düşmeye başlayıncadır ki "kü-
çücük" Ermenistan'ın "koskaca" Türk
komşulanna hiçbir zarar veremeyeceği-
ni hayal eden gafiller*ne yapacaklannı
şaşırmışlardır.
Türk âlemlaln güvenl sarstlmamalı
Şunu unutmamak gerekir ki eğer
Türkiye, Ermenistan karşısındaki bu
uyuşukluk politikasından derhal vaz-
Türkiye söz ve kâğıt
diplomasisiyle
yetinmeyeceğiııi gösterirse,
Baü âleminin bize karşı büyük
bir tepki göstermesi
beklenemez. Çünkü,
Türkiye'ninhaklılığı
ortadadır ve AGİK
tarafından da kabul
edilmiştir.
geçrnezse, sadece Azerbaycan'da değil,
eski SSCB'nin bütün Türk cumhuriyet-
lerinde silinmesi çok zor olacak bir gü-
ven bunalımının hedefı olacaktır.
Herkesin şunu da çok iyi anlaması ge-
rekir ki Türkiye nasıl Kıbns'ta iki top-
lum arasında arabuluculuk yapamazsa.
Ermenistan'la Azerbaycan arasında da
yapamaz. Azerbaycan'ın Ermenistan'-
dan hiçbir toprak istemi yoktur. O, sırf
kendi ülke bütünlüğünü korumak için
mücadele veriyor. Bakü, Erivan'la
karşılıklı bir azınlıklan koruma antlaş-
ması akdetmeye de hazırdır. Eğer
Dağlık Karabağ gibi ceplerin etnik ana-
vatanlanna bağlanması bir doktrin ola-
rak Kafkasya'da uygulanacaksa, Batı
Trakya'mn, Rodoplar'ın, Deliorman'ın
ve Usküp'ün de Türkiye'ye bağlanması
isteklerinin uzun sürede Türk milletinin
siyasi hedefleri haline gelmesini kimse
önleyemeyecektir. Arabuluculuk. an-
laşmazlıktaki iki tarafm da istemlerinin
bazılanndan vazgecmesinin talep edil-
mesini gerektirir. Oysa. Türkiye'nin
Azerbaycan'dan mevcut hiçbir tezinden
vazgeçmesini isteyebilmesi düşünüle-
mez.
Şimdi ne yapmalıyız?
Şimdi Türkiye, Ermenistan'ı dur-
durabilmek için başlıca devletler nez-
dinde diplomatik temaslar yürütüyor.
Türkiye, AGİK'ten de uygun bir karar
çıkarmayı başarmıştır. Fakat, bir buçuk
>ıllık pısınklık siyasetinin sonuçlannı
şimdi sırf diplomatik temaslarla çözmek
mümkün değildir. Yapmamız gereken,
gerçekçi tedbirler almaktır.
İlk yapmamız gereken, doğu bölge-
mizdeki geleneksel bir askeri tatbikatı.
üstelik çapını küçülterek tekrar-
layışımızı bile Ermenistan'ı ve destekçi-
lerini yatıştırma çabalanmızın konusu
haline getirmek değildir. Yunanistan'ın
bütün şamatasına rağmen Ege'de milli
tatbikatlanndan vazgeçmeyen Türki-
ye'nin, Ermenistan'a bitişik bölgemiz
söz konusu oldukta böylesine bir
pısınkhğa düşmesini anlamak mümkün
değildir. İlk yapmamız gereken, Erme-
nistan'ın resmi olmayan Ermeni milisle-
re hâkim olamadığı yolundaki sahtekârca
iddialanna asla inanmadığımızı ilan
ederek Türk-Ermeni sınınna hemen bir-
lik yığmaya başlamamız ve aynca Ba-
kü'nün muvafakatini alarak Nahcivan-
Ermenistan sınınnda birliklerimizi mev-
zilendirmemizdir Aynı anda Türkiye,
AGlK'in, Ermenistan'i Azerbaycan'la
sınırlanna saygı göstermesi gerektiğini
hatırlatan son karanna ve Birleşmiş
Milletler Sözleşmesi'nde yer alan ortak
meşru savunma ilkesine dayanarak,
eğer Ermenistan derhal ateşkes anlaş-
ması yapmayı kabullenip muntazam
olan veya olmayan bütün kuvvetlerini
kısa bir süre içerisinde Azeri ülkesinden
geri çekmezse. Ermenistan'ı bunu kabu-
le zorlayacak ölçüde gerekli askeri ted-
birleri alacağını açıklamalıdır. Bağımsız
Devletler Topluluğu'na bağlı birliklerin
bu bölgeden çekilme emri almalan da
Türkiye'nin gecikmeden bu yola girme-
si için yeterli sebeptir.
Türkiye söz ve kâğıt diplomasisiyle ye-
tinmeyeceğini böylece gösterirse, Batı
âleminin bize karşı büyük bir tepki gös-
termesi beklenemez. Çünkü, Türkiye'-
nin haklılığı ortadadır ve AGİK tarafı-
ndan da kabul edilmiştir. Batı'nın ve en
başta Amerika'nın, bugün sadece
BDT'de mevcut belirsizlikler karşısında
değil. aynı zamanda Balkanlar'da, Or-
tadoğu'da ve Kafkasya ileOrta Asya'da
temel dengeleri koruyabilmek için de-
mokratik ve laik bir Türkiye'ye ihtiyacı
her dönemdekinden daha fazladır.
Saym Süleyman Demirel'in Amerika zi-
yareti bu gerçeği bir defa daha gözler
önüne sermıştir. Türkiye, saldırgan Er-
menistan'ı durdurmak amacıyla kendi-
sine düşeni yapma azmini açıklarsa,
olası bir Türk askeri müdahalesini önle-
mek için Ermenistan'ı milletlerarası hu-
kuka saygılı bir tutuma sokmak
amacıyla elindeki ımkânlan kullanmak,
başta Amerika olmak üzere Batı'ya ve
Rusya'ya düşecektir.
Bundan başka Türkiye, Ermenistan
milletlerarası hukuka uygun bir tutumu
benimseyip uygulamadıkça bu devletle
hiçbir alanda işbirliği yapmayacağını ve
bu ülkeye her çeşit mal ve hizmet
akımını durduracağını da açıklamalıdır.
Bunun tek istisnası, karşılıkjı nüfus
miktarlanna göre Azerbaycan'a gönde-
rilenle orantılı olmak kaydıyla, deneti-
mimizden geçecek insani yardımlardan
ibaret kalmalıdır. Aynca. hava sa-
hamızı kullanarak Ermenistan'a giden
veya gitmesi olasılığı bulunan bütün
uçaklar, bir havaalanımıza inmeye mec-
bur tutulmalı ve orada denetimden geç-
tikten sonra bu ülkeye gidebilmelidir.
Ermenistan'dan kalkıp hava sahamıza
giren uçaklar da aynı kurala tabi tutul-
malıdır. BH hayati konudaki yersiz mü-
samahamızın Ermenistan'ın askeri
planda güç kazanmasına yaradığı artık
iyice meydana çıkmıştır.
Ermenistan'ın nüfusu Azerbaycan'-
ınkinden çok azdır. Fakat Ermenistan,
bugün savaş helikopterleri edinebilmiş
olarak Azerbaycan'a -üstelik başanyla-
saldırabilmektedir. Bu hazin sonuca
ulaşılmasının sorumlulan, "küçücük"
Ennenistan'ın "koskoca" Türk komşu-
lanna zaran dokunmayacağını sanma
hayaline kapılan bir avuç sözde diplo-
masi oyr
unculanmızdır. Oysa Sayın Baş-
bakan, Batı'yı, Ermenistan'a ayncalıklı
muameleetmemesi için uyanrken gerçe-
ği görmüştü. Kendisinin artık bu konu-
\ a bizzat eğilmesi zamanı gelmiştir.
Eğer Hitler Almanyası, 1936 martının
başında Ren bölgesinin askersiz statü-
sünü ihlal ederken Fransa ve İngiltere
buna karşı çıkarak Ren'i aşmaya başla-
salardı, Hitler'in bu takdirde uygulan-
mak üzere çekilme emrini önceden bir-
liklerine vermiş olduğunu Alman belge-
leri kanıtlamıştır. Demek ki Fransa ve
İngiltere'nin bu kadarcık azim ve irade
göstermeleri, İkinci Dünya Savaşı'nı
büyük olasılıkla önlemiş olacaktı. Ba-
rışperestlik, gereksiz acıma, müsamaha
ve ihmal, tarih boyunca çoğu zaman sa-
\aşı getirmekten başka sonuç doğur-
mamıştır. Şimdi deTürk diplomasisinin
bir avuç tecrübesiz gafil tarafından içine
atıldığı körlük. devletimizı'böylesine ha-
reketsizliğe düşürmeseydi, Ermenistan
bugün yarattığı bunalımı çıkaramaya-
ıcaktı. Bunalımın Türkiye'nin de katıl-
mak zorunda kalacağı bir silahlı çatış-
maya dönüşmemesi ümidi hâlâ besle-
nebilir. Ama. bunun içiu başlıca şart,
Türkiye'nin. hiç vakıt kaybetmeden,
Azerbaycan'ın parçalanmasına asla göz
yummayacağını \e bu amaçla gerekirse
askeri harekâttan kaçınmayacağını
gösteren >eterince inandıncı fıili tedbir-
len almasıdır. Herhalde, Atatürk'ten
beri "Türklük'e sadece zafer ka-
zandınnış olan milli cumhuriyetimizin
asla yeğleyemeyeceği seçenek, Türk-
lük'ün "küçücük" Ermenistan karşısı-
nda yenilgiye uğramasına seyirci kalma
haysiyetsizliğine katlanmasıdır.
Sılkınelım ve kendimize gelelim.