15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6MART1992CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR SANAT 13 Aloş'un heykelleri • Kültfir Servisi- Aloş'un heykel sergısi bugün Galen MD'de açılıyor. Sanatçının sergisi 28 marta dek açık kalacak. 1949 yılında Gûzel Sanatlar Akademisi'ne jpren ve Bellıng. Zühtü Müridoğlu ve Hadi Bara atölyelerinde heykel öğrenimi gören Aloş (Ali Teoman Germaner) 1960 yılında Fransız hükümetinden aldığı bursla Fransa'ya gitti ve Rene Col- lomarini ile heykel, W.S.Hayter ile gravürçalıştı. Sanatçı halen Mimar Sinan Üniversıtesi Heykel Bölümü'nde öğretim görevlısi olarak çahşıyor. Sanatçının Galeri MD'de bugün açılacak sergisinde yer yer karikatünze yaratıklardan oluşan, çoğunluğu bronz 15 heykel çalışmasının yanı sıra bu çaüşmalarla bûtünleşen ve Aloş'un kendi çizgisinı devameturen, karmaşık yapıdaki fıgürlenni içeren desenlen yer alıyor. Şiir Okuma Günü • Kültfir Servisi- Bakırköy Baro LokaJi'nde varlık dergisinin düzenlediği kültür ve sanat etkınlıklen yann Şiır Okuma Günü ile sürüyor. Turgay Fişekçı, Sunay Akın, Süha Tuğtepe, Nuh Ömer Çetinay ve Haşım Şahinin kaü'acağı Şiir Okuma Günüsaat 16.00'dabaşlayacak. (Istanbul caddesi, Karya sineması üstü, Bakırköy) 'Çocuk jşçilep' Kültür Servisi- Aclan Uraz'ın "Çocuk Işçiler" başlıklı fotoğraf sergisi Beyoğlu DevletGüzel Sanatlar Galerisi'nde sürüyor. 1987yılındanbuyana çalışmalannı çahşan çocuİclar üzerinde yoğunlaştıran fotoğrafçının aym başlıklı i!k sergisi, 1987 yılının sonunda gerçekleştirildikten sonra, çeşitli yer ve zamanlarda altı kezyinelendi. Çocuk işçiler olgusunu insan veçocuk haklan açısından ele alan fotoğrafçı, fotoğraf dili ile insanlara seslenmeyi ve bu konuda duyarlı bır kamuoyu yaratmayı hedefliyor. Aclan Uraz'ın yaklaşık 35 siyah-beyaz fotoğraftan oluşan "Çocuk İşçiler" sergisi, fotoğrafçının 1987-1992 dönemı çalışmalannı içenrken, ilk sergisinde yer alan dört fotoğrafı da tekrar izleyicilere sunuluyor. Fotoğrafçalışmalanna 1986yılında başlayan ve IFSAK üyesi olan Uraz'ın "Çocukİşçiler"i, sözkonusu süreçte Sovyeüer Birliğı, Almanya, Polonya gibi ülkelerde uluslararası ödüllere konu olurken, pek çok da ulusal ödüle konu olmuş, son olarak da 12 fotoğ- raflık bir portfolio halinde dünyaca ünlü Nationale Biblioteque koleksiyonlanna kabul edihnişti. Almendros öldü •Kültür Servisi- Hollywood setlerine projektör ışığj dışında doğal aydınlanma tekniğıni kazandıran kameraman, Oscar ödüllü Nestor Almendros, Manhattan şemündekı evınde öldü. Kanserden ölen İspanya doğumlu, 61 yaşındakı sinema ustasının ölüm haberini, bir belgeselde ortak yönetmenlik yapan yapıma-yönetmen Jorge Ulla verdi. Almandros, 1979'da Terence Malick'in yöneüminde Richard Gere ve Brook Adams'ın oynadığı "Days of Heaven-MutlulukGünleri"ndeki çalışmasıyla Oscar almış, François Truffaut'nun "Son Metrosu"yla da Fransızlann Oscar'ı Cezar'a sahip olmuştu. Almendros'un çalışüğı ün kazanmış yapımlar arasında "Sophie'nin Secimi" ve "Kramer Kramer'e Karşı" gibi fılmler de bulunuyor. ın yenı sayısı •CUMHURİYET(Bursa)-Bursada basılan ve dağıtılan aybk yazın dergisi "Biçem"in altıncı sayısı çıktı. Sahibi ve sorumlu yönetmenhğıni Nahit Kayabaşı'nın üstlendiği Biçem'in altıncı sayısında Özdemir Asaf, İlyas Tunç, Edgar Allen Poe, S.T Coleridge, Kamil Bayrak, M.Aü İnan, Hüseyin Yurttaş, Ibrâhim Yıldız, İhsan Cren, Zerrin Koç, Mehmet Aydın, Aydoğan Yavaşlı, Hilrni Haşal, Pablo Neruda ve Beatriz Germen del Valle'nin yapıtlan bulunuyor. Bu sayıda aynca AfşarTimuçin'in "Melih Cevdet Anday'ın Şiir Dünyası" başlıklı bir incelemesi de yar ahyor. Üskûdar Sahnesi •Kültür Servisi- Geçen yıldan bu yana çalışmalannı sürdüren Üsküdar Sahnesi Oyunculan, ilk oyıınlan "Derledik Topladık Oynadık" adh müzikali sahnelemeye hazırlanıyor. İkı perdelik güldürü müakalde, günü- mûz Türkiye'sinın geli^me, değişme sûrecinde yaşanan II nlumsal sorunlar ve yaşanan güncel ola>la • ?le alınıyor. Vönetmenliğini Murat Çelik'in üstkndiği oyunda. Ali RJza Nurhan, F£rdinç Oran, Ebru Paker, Erninc Pilabıyık, Funda Çetinkaya. Gülten Cjeoç. Meral Türkyılmaz ve M urat Çelik r--clalacak. Üsküdar Sahnesi Oyunculan, çsçuklar için de bir oyun hazırlığı içınde. SİNEMA 4. Ankara Uluslararası Film Festivali yann sona eriyor Gençlerin kucakladığı bir şenlik ATİLLA DORSAY Uluslararası şenliklerin o artık iyice alıştığımız heyecanı 4. Anka- ra şenliğinde de sürüyor. Oldukça zengin bir program, film seçme zorluklan, yöneticiler açısından kimi zaman gelmeyen fılmler, gel- meyen konuklar, farklı dilde veya altyazıda çıkan fılmlerin yarattığı sorunlar. Örneğin Japon filmi "Tampopo", filmi ithal eden Ül- kü Tamer'in verdiği güvenceye karşın altyazısı, Japonca olarak gelmiş. Bunlara karşın festival artık bu 4. yılında rayına oturmuş, seyircisine (ideal ölçüde değilse de oldukça) ulaşmış, Ankara'nın kültürel yaşamını yakından etkileyen bir olay haline gelmiş gözüküyor. Özellikle gençler filmlere büyük ilgi gösteriyorlar. Kıalırmak sinemasının yöneticisi "Yaşı 30'dan büyük seyirciye hiç rastlamadım" diyor. Eyy, başkentin sanatsever orta ve yaşh kuşağı... Nerelerdesiniz? Kimi ünlü adlann yanı sıra, genç ve deneyci fıhnler, ayn birer yanşma oluşturan kısa fılmler ve belgeseller de seyirci buluyor. Ve işte tuhaf bir olay: Yanşmada yer alan Türk fılmleri, neredeyse yabancı filmlerden daha çok ilgi görüyor, salonlan dolduruyor. Acaba se- yircimizin, örnekleri uzun zamandır dü- zenli biçimde sinemalara gelemeyen kendi filmlerimizi özlediği sonucu çıkanlabilir mi? Eskiyenleı* anılarımızoaki yerleri ve eskimeyenler Biz de kitleye kanşıp birkaç film izleme- ye başhyoruz. François Truffaut'nun "400 Darbe"sinden sonrakı ikinci filmi olan "Pi- yanisti Vurun"u görelı tam 30 yıl olmuş!.. Anılanmızı tazelemek ve gencecik bir Charles Aznavour'un "ezik piyanist" rolü- nün yeniden tadına varmak hoş olmaz mı? Pek olmuyor. Kimilerinin (bu arada Truf- faut'nun) pek önemsedıği stilize polisiye yazan David Goodis'ın romanından uyar- lanmış olan bu film, o dönemin Yeni-Dal- ga filmlerinin tipik özelliklerini taşıyor: Klasik sinemaya boşverme amacıyla, klasik psikolojik incelemeye sırt çevirme, bu yüzden kim olduğu, ne istediği, ne yap- tığı anlaşılamayan kahramanlar, her şeyi yüzeysel, kaygan, üslupçu biçimde anlat- ma özeni. Sonuç: Anılanmızdaki yerine pek layık ohnayan, zaman içinde eskimiş bir film. Allahtan ki tümfihnlereskimıyor. Yok- sa "klasik" kavramı kalmazdı sinemada!... Lindsay Anderson'un 1968 öğrenci olayla- n yıhnın tam ortasında geçen ünlü "Eğer- tf', belleğimizde tuttuğu olumlu ve onurlu yeri koruyan bır fıhn... Tipik bir İngiliz lise- sinde çeşitli yaştan gençlerin aralannda, öğretmenlerle ve tüm bir eğitim sıstemiyle oluşan ilişkiler ve sorunlar, dünya sinema- sında eğitim ve okul yaşamı üzerine yapıl- mış en radikal filmlerden birine yol açan, sinema tarihindeki yeri belki yalnızca Jean Vigo'nun "Hal ve Gidiş Sıfır" fılmiyle kı- yaslanabilecek olan önemli bir yapıt. Lind- say Anderson, bu öncü fihniyle yalnızca özyaşamsal anılanndan da kaynaklanan çok ilginç bir gençlik filmi yapmakla kal- mamış, aynı zamandafikniniçerdiği eğitim sistemi eleştirisıni, tüm bir İngiüz toplumu- nun sınıfsal yapısına yöneltmeyi de başar- mış. Özelhkle fıhnin içinde yer alan kimi düşsel, gerçeküstücü bölümlere koşut tu- tulmuş o ünlü fınal sahnesiyle, bir avuç öğ- rencinin silahlan ahp tüm okulu ve onun dinden orduya en dokunulmaz kurumlan temsil eden saygın konuklan ateşe tuttuk- lan sahneyle, belki de bir tür "anarşist si- nema"nın da başyapıtını ortaya koymuş oluyor. "Eğer", tipik bır 1968filmi.Ve an- cak 1968'in 20. yüzyıhn evrimine vurduğu damga eskidiği oranda eskiyecek... Türk fUmlerinden... Yönetmenliğini Işıl Özgentürk'ün üstleudiği "Seni Seviyorum Rosa"fîlmininbaşrol oyuncusu, ti\ atroculuktan geJen Sumnı Yavrucuk. toplumunda da aynen geçerli değil mi? tr- fan Tözüm. bizlere özenli bir gözlemcilikle yüklü bir film, aynntılanna dikkat edilmiş bir sinema geüriyor. Sabahattin Ali duyar- lıhğını oldukça etkili biçimde sinemaya ta- şıyan bir fıhn bu... Ve birinci sınıf bir o> p un- cu kadrosundan da büyük destek alan... Her 3 öyküde de değişik kişılikleri canlan- dıran tüm kadro. Ülkü Ülker'den Levent Yılmaz"a çok başanlı. Tank Akan da öyle. Ama bu fılmin asıl yıldıza, kuşkusuz Hü- meyra... Baştaki "prolog"la birlikte 4 ayn kadın kişiliğini ustaca canlandıran oyun- cunun başansı öylesıne görkemli ki, Anka- ranın bu başanyı değerlendıreceğıne inanı- yorum. Ve kendi adıma İstanbul'a döner dönmez Şehır Tiyatrosu'nda oynanan "Ödüller Kimin?" oyununa gidip Hümey- ra'nın oyununu bir de sahnede görmek isti- yorum.Festivalın yanşma bölümünde me- rakla beklediğimiz bir diğer film, Ümit El- çi'nin bir Kürt klasiği olan "Mem-Û-Zin" uyarlaması idi. Doğrusu Berlin'de Film Pazarı bölümünde gösterildiğinde hakkın- da pek olumlu şeyler duymadığımız bu filmi. beklediğimiz gibi bulduk. Şöyle kı: Ümit Elçi aslında yetenekli bir yönetmen. "Kurşun Ata Ata Biter" ve "Bir Avuç Gökyüzü" ile bunu kanıtlamıştı. Burada onun ve yapımevi açısından önemli olan, Türkiye'de ilk kez, bilinen bir Kürt klasiği- ni sinemalaştırmak çabası. Bir Kürt Leylâ ve Mecnun'u olan Mem-Û-Zin. genç insan- lann yalnızca aşkı, eviıliğı, birleşmeyi dü- şündüğü bir çağda, daha doğrusu öyle ol- duğu varsayılan bir çağda geçen, tam an- lamıyla bir aşk masalı. Dığer bir deyişle. günümüz için tümüyle eskimiş bir yapıt. Elçi ve ekibi, Kürt vatandaşlanmız için olasılıkla ayn bir önern taşıyan yapıta do- kunmak, ona mesafeli bakmak, onu çağ- daşlaştırmak gibi çabalara haklı olarak gi- rişememişler. Sonunda ortaya hiçbir top- lumsal kaygı, hiçbir dennlemesine psikolo- ji boyutu taşımayan bir aşk masalı çıkmış. Filmin görcce başansı, tertemiz bir sinema diliyle, pınl pınl denecek biçimde görsellcş- tirilmiş olmasında. Yönetmenin temel amaa bu olunca,fihnide bu amaç çerçeve- sinde ele almak gerekiyor. Kültür Ba- kanımız, içinde 2-3 Kürtçe türkü var diye konan yasağı kaldırmakla çok iyi bir iş yaptı. Bu alabildiğine apolitik. zararsız ve gecmişe dönük filmin fasaklanması. trajı- komık bır olay olurdu. Ve sanınm bu do- kunaklı Kürt aşk masalının Kürtçe seslen- dirmeyle asıl alıcısı olan kitleye yani Kürt vatandaşlanmıza uzanması çok doğru olur Bö>lece üzerinde fikır birlığine vanldığını sandığımız 'kültürel kimlık' ko- nusunda ilginç bir örnek venlmiş. insanlar kendi klasik yapıtlannı beyazperdede izle- miş ve özelhkle Güneydoğu yöremızde bel- ki yıllardır belki de hayatında hıç sinemaya gitmemiş vatandaşlanmız bu sayede sine- ma denen sanatın farkına varmış olurlar. Ünlü bir Kürt destanından uyarlanan "Mem C Zin-Memo Qe Zevno" fflminin başrollerinde Meltem Doğanav ile Yalçm Dümer Birkaç Türk fihni de izlemeye çalışıyo- ruz. İlk gördüğümüz fihni trfan Tözüm'ün merak etugimiz son fihni "Devlerin Ölü- mü". Tözüm, bu fıhninde Sabahattin Ali'- nin öykülerinden yola çıkmış ve "İkili Oyunlar"dan sonra bır kez daha yazar Bil- gesu Erenus'la işbirliği yapmış. Tarih- öncesi canavarlar, o "dev yaratıklar" üze- rine uzun bir monologla başlıyor film... Sonra bir fıhn yönetmek üzere olan bir yö- netmen ve ekibiyle tanışıyoruz. Yönetme- nin "doğum sanalan" sorunlanfila'n...Ve birkaç gerçeküstücü dokunuş. Hay Allah, yine bildik numaralan yineleyen ve Ere- nus'un kimi oyunlanndaki toplumcu ger- çeküstücü. kanşım deneyimini yine sine- maya aktarmaya çalışan bir deneme mi? Ama hayır, değil. Birden. Sabahattin Ali'nin öykülerine gerçek anlamda gecişle birlikte ilginç bir şey oluyor, film gerçek havasını, soluğunu buluyor... Çilli, Hanen- de Melek ve Yenidünya'nın ana kahra- manlan bir kadın... Erkeklerden hep kazık yemiş, ezilmiş, sömürülmüş, bedeni kadar duygulan da çiğnenmış bir kadın... 1930'- lann Anadolu taşrasında geçen bu öykü- lerdeki kadın-erkek sorunsalı, günümüz ANKARA FÎLM SHNLÎĞİNDEN NOTLAR • Bu yıl şenliğin yapılabilmesi, başta Kültür Bakanlığı'nın sonra da Çankaya Belediyesi'nin önemli destekleriyle müm- kün olabilmiş. Festival Yünîtme Kurulu Başkanı Mahmut Tali Öngören, bunu her fırsatta behrtiyor. Aynca özel sponsorluk olayı da Ankara'da ilk kez bu şerîlıkte ciddi biçimde yürümüş. Örneğin tüm konukla- nn ağırlandığı Sheraton ote- hnin katkısı gerçekten önemli. Bu yepyeni ve mo- dern otel, konuklara hem odalannı hem de 'açık büfe'- sini açmış bulunuyor. • Yabancı konuklar az. Rus yönetmeni Karen Şah- narazov. bunlann başh- casıydı ve büyük ilgi gördü. Aynca jüride bulunan 'yıldız'lardan Penhan Savaş ve Ahmet Mekin, Savaş'ın eşı Yılmaz Zafer'le birlikte Ankarahlardan büyük ilgi görüyor, toplantılara katılıyor ve imza ve- riyorlar. Bu da bir şenliğin 'halka inmesi' için oyuncu, 'yıldız' olayının gereklılığini kanıthyor. •Ankara şenliğinde verilecek 250 mil- yonluk ödülü kimler kazanacak? Şu ana kadarjüriyi etkileyen filmler arasında "Se- ni Seviyorum Roşa", "Devlerin Ölümü", "Ateş Üstünde Yürümek". "Pi- yano Piyano Bacaksız" başta geliyor. Kimi jün üyeleri "Gizli Yüz"ün neanlattığı konusunda sorular yöneltiyorlar bırbırleri- ne... VeÖıasıl oldukça ilginç bir toplamın katıldığı yanşmadaki ödüller, şu anda tam anlamıyla kapalı kutuda... • Yönetmen Lütfi Ö. Akad'- ın ciddi biçimde rahatsızlandığı ve hastaneye kaldınldığı habe- n. şenhkte birden bır fırtınanın esmesine neden oldu. Telaş içinde Lütfi Hoca'nın evı arandı, sağlığının yennde olduğu öğrenil- di. Genel kanı. Lütfi Akad'ın çağnlı oldu- ğu ödül gecesıne katılmamak için bu has- talık bahanesını ortava saldıâı \önünde! Kültür Bakanı Samsun'da Pornofilme ayn vergi CEMİL CfĞERÎM (Samsun) - Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Türkiye'de 3000'den 258'e dü- şen sinema salonundan 190'- ında porno film oynatıldığını söyleyerek "Yapacağımız yeni düzenleme ile sanat filmi oyna- tanlardan rüsum almayacağız. Ama örneğin bir porno fıhn oynatan sinemadan ise yüzde 60 vergi alacağız" dedi. Samsun Spor Eğitim ve Tanıtma Vakfı (SAM-ŞEV) tarafından düzenle- nen "Samsun İIi ve Kültürel Sorunlan" konulu toplantıya konuşmacı olarak katılan Kültür Bakanı Fikri Saglar, 13 ilde sinema salonu bulunmadığmı bildir- di. Türkiye'de sanatsal ve kültürel etkın- liklerin birkaç büyük kentte yoğun- laştığını söyleyen Bakan Sağlar. "Bu olgu, plansız, sağhkh olmayan kültür politikalannın doğal bir sonucudur. Biz, kültür ve sanat etkinliklerini tüm ülke- mize yayarak ülkenin her yanında yaşa- yan vatandaşlanmızın yararlanmalanna sunmayı amaçhyoruz. Bu amaca ulaşa- bümek ıçın bize en büyük katkıyı sağla- yacak olan da. yıne halkın seçtığı yerel yönetimler olacaktır" dedı. Kültür Bakanı Fikri Sağlar şöyle de- vam etti: "Türkiye'- de sinema sa- lonu sayısı 3000'lerden 258'e düştü 190 sinema salonu porno film oynata- rak para ka- zanıyor. Yani kazancı por- nofilmlerolu- yor. Aileler, gençler sine- maya gjtmi- yor. Sinema salonlannı arttırmak için çalışmalanmız sürüyor. Sinema yasasında denetim kurulunu kaldıracağız. Denetim jerinc fılmleri sınıflandıracağız. Örneğin korku filmi korku sınıfına, sanat filmi sanat sınıfına, porno filmi porno sınıfına, şıddet filmi şiddet sınıfına gjrecek. Sanatfilmioyna- tanlardan rüsum almayacağız. Dığerleri için yüzde 60 vergi alacağız. Porno film- lerine gidenlerin de yaşlan 10-17 arası- nda değişıyor. Kontrolü de imkânsız. Çünkü afişi başka, sinemada oynayan film başka. Ve bu nedenle de ahlaki yoz- laşma başhyor. Getireceğimiz yeni sis- temle, porno oynatan sinemalara 18 ya- şından küçükler gıremeyecekler. Yanı toplumu koruma>a çalışacağız." Kültür Bakanı Fikn Sağlar. toplantı- dan sonra vali, belediye, DYP ve SHP ile üniversiteyi ziyarel etti. 4. Uluslararası IzmirFîlm Festivalî Kültür Servisi - Dokuz Eylül Üni- versitesi Güzel Sanatlar Fakül- tesi tarafından düzenlenen 4. İzmir Uluslararası Film Festi- vali, bu yıl 8-15 Nisan 1992 ta- rihleri arasında gerçekleştirile- cek. Amacı Türkiye'de sinemanın gelişimi- nı desteklemek. Ege'nin en büyük ve en önemli kenti olan İzmır"den Türkıye've ve dünyaya bir kükur penceresi açmak, ülke sınemalannı bu kentte buluştur- mak, sinema sanatının lüm boyutlanyla tanınmasını ve sevilmesıni sağlarnak olan film festivalinin programında şu et- kinlikler yer ahyor. Altın Artemis Ödül Töreru; Türk sine- masına bir katkı olması, sinemaya emek veren sanatçılan onurlandırmak amacı- na yönelik ödül bu vıl da verilecek. (Geç- miş yıllarda Atıf Vıhnaz. Halit Refığ, Türkan Şoray ve Ömer Kavur'a veril- mişti.) Dünya sinemalanndan bölümünde Ahnanya, Fransa, İtalya. Macanstan, Kanada. ABD. Japonya, Hindistan. Belçika bu yılki festivale katılacak. Ustalara saygı bölümünde ise Alman yönetmen Fassbinderin eserlerine yer verilecek. Bu yıl Türki cumhuriyetlerin sinema- lannın da tanıtılacağı festivale Kazakis- tan. Kırgızistan. Özbekistan. Tacikistan. Türkmenistan, Azerbaycan, Nahcivan cumhuriyetlerinin filmleri de dahil edil- di. Festiyalde, 1991 yılı içinde yapılmış henüz İzmir'de gösterihnemiş fihnlerin gösterimine de yer verilecek. Yıhn umut veren yönetmeninin secimi, sinema eğiti- mı yapan öğrencilerce seçilecek ve hazır- lanan plaket kendısine sunulacak. TÜRK KALP VAKFI Sağlık Merkezlerimiz. Yeni Cihazları ve Uzman Kadrosu ile Hizmetinizdedir. Tel: 275 12 44/45 248 58 66-Fax: 266 47 12
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle