19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1MART1992 PAZAR PAZAR KONUĞU Dünün Çekoslovakyası'nda "Prag Bahan"nın miman ve bugünün Çek ve Slovakya Parlamento Başkaru Aleksander Dubçek: Sa\aşı kaybetmedik, askerigüçleezildikHafta içinde TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un konuğu olarak Ankara'ya gelen Aleksander Dubçek, Başbakan Süleyman Demirel ve Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ile de görüştü. Yıllar önce Boğaz Köprüsü'nün temel atma töreninde Süleyman Demirel ile buluşmasının ilginç bir rastlantı olduğunu belirten Dubçek, arkadaşımız Semih Idiz'e '"0 köprü biliyorsunuz, Avrupa ile Asya'yı birleştiriyordu... Gelecekte de bunun gibi köprülere ihtiyacımız olacaktır" diyor. SÖYLEŞİ SEMİH ÎDİZ Aleksander Dubçek, kuşkusuz savaş son- rası Avrupa tarihinin en önemli siyasi şahsi- yetleri arasında yer alıyor. I968 başlannda Çekoslovakya Komünist Partisi Birinci BaşkanlığVna getirilen Dub- çek, işe başladıktan kısa bir süre sonra yürür- lüğe soktuğu reform paketiyle halkı ve ülkesi için özgürlük yönünde önemli adımlar atma- ya çalıştı. Ancak Nikita Kruşçev'in ondan birkaç yıl önce yürürlüğe koymaya çalıştığı sınırlı re- formlan bile hazmedemeyen Sovyetler Birliği ve diğer Doğu bloku ülkelerinin yöneticileri bu gelişmelen büyük hoşnutsuzlukla karşıla- dılar. Çekoslovak>a"daki reform girişimlerine büyük bir sempatiyle bakan Batı ise Dub- çek'in ülkesine getirdiği yeni soluğu kısa sü- rede "Prag Bahan" olarak anmaya başladı. Ancak 20 ağustos gecesi ülkeye giren ve baş- kent üzenne yürüyen Sovyetler Birliği ile müttefiklerine aıt tanklar Prag BaharTna acı- masızca son verdi. Bu gelişmelerin ardından birçok zorluğu göğüsleyen ve kısa bir süre için de olsa sürgün olarak Ankara'ya Büyükelçi gönderilen Dubçek, 22 yıl sonra tekrar Ankara'daydı. Ama bu sefer özgür Çek ve Slovakya Fede- rasyonu'nun özgür Parlamento Başkanı ola- rak. TBMM Başkanı Hüsamettin Cindo- ruk'un konuğu olarak Ankara'ya gelen Dubçek, sorulanmızı yanıtladı. İ^HHİ^H Sivası yasamınızm önemli bir bölü- ınünü sosyalist hareketin içinde veya yakının- da geçirdiniz. Doruğa eriştiğiniz dönemde sosyalizme "insani bir yüz" vermek istediniz ve "tarihi" dive nitelenen rejormlara kalkıştınız. Ancak konjonktür sizin bu yaklaşımınıza uy- gun değildi ve olanlar ariık larıh kitaplarında önemli bir ver ıulu\or. Yapmak islediklerinizı Bazen bana "Savaşı kaybettin" derler. Buna çok kızarım, çünkü kaybetmedim... Biz kaybetmedik; askeri güçle ezildik. Ama işte buradayım ve sizinle oturuyorum. Olanlar da ntalum. Gördüğünüz gibi, kaybetmedik. o dönemde nıçın gerçekleştiremediniz? Dahil olduğunuz blokun diğer üyeleri tarafından ni- çin tepki ile karşılandınız? Öyle bir lepki ki "Prag Bahan "m derhal ezmek islediler ve bu- nu başardılar. O dönemdeki hareketin başansız olduğunu söyleyemeyiz. Askeri güç ile ezilmişti. Başan- sız olmadığının en açık göstergesi de bu hare- ketin yalnız ülkemizde ve böigemizde değil, demokratik ve ilenci dünyada karşılanış biçi- midir. Bu konuya aynntılı bir şekilde girmek içın ne zaman ne de aslında gerek var. Ama gene de bazı gerçeklere işaret etmek istiyorum: O zaman başlatılan hareketin bir "Kozmetik" hareket olmadığının en açık kanıtı, askeri güçle, yanı zorla ezilmesidir. Tarafımızdan önerilen yüzeysel değil, tam aksine, sistemin siyasi, ekonomik. sosyal ve diğer düzeylerde, üstelik çok denn ve kapsamlı bir şekilde de- ğiştirilrnesiydi. Yani, küçük bazı değişiklik- lerle yetinılmeyecektı. Anlayacağınız, biz farklı, ve Sovyetler Bir- liği ile bu gruba dahil diğer ülkelerin seçtikle- rinden farklı bir yolu benimsemiştik. Onlann seçtiği yol halkın en temel gereksinmelerini göze almıyordu. Bu arada, tabii, kendinizi 22 yıl geriye götürüp o günkü siyasi atmosferi de hayal etmenız gerek iyor. ^ • M M / 7 m W etmemizı istediğiniz dünya, aslmda iki kutuplu olun ve nükjeer dehşet den- gesine dayanan "soğuk savaşı" tüm korku un- surlarıyla yaşayan bir dünyaydı. Böyle bir ortamda, kendi ifadenizle "çok derin ve kap- samlı değişiklikler" öneriyordunuz. Hafızamı- zı lazelemek açısından halırlatır mısınız neydi bunlar? ^ Söz konusu programımıza başladığımızda bunun bazı temel unsurlan vardı. Bu temel unsurlarla, içinde bulunduğumuz gruba da- hil diğer ülkelerde o dönemde olanlan karşı- laştınn. O zaman durumu daha iyi görürsü- nüz. Her şeyden önce fıkir özgürlüğünü, basın özgürlüğünü, sansüre son verilmesini, sınır- lann açılmasını, yani isteyenin istediğı yere gitmesine, isteyenin de ülkeye gelmesine izin verilmesini öneriyorduk. Ekonomik alanda ise özel sektöre izin ve- rilmesini, farklı mülkiyet şekillerini, koope- ratiflerin yanı sıra başka türlü işyerjerine de olanak sağlanmasını öneriyorduk. Öte yan- dan Çekoslovakya tarihinde ilk kez bir fede- rasyonun temeli atılıyordu. Bu arada ve belki de en önemlisi, şu veya bu şekilde haksızlığa uğramış olan, haksız yere hüküm giymiş olan 35 bin kişinin itiban iade ediliyordu. Bunlar- dan bir bölümüne tazminat ödenmesi bile öngörülmüştü. Aynı zamanda bu haksızhk- lann tekrannı önleyecek yasalar üzerinde ça- lışmaya başlamıştık. Kapsamlı programımızın bir diğer boyutu PAZAR KONUĞU ALEKSANDER DUBÇEK 27 Kasım 1921 de Slovak ı a nm L hroveı kentııuk' doğan Aleksander Dutyek. //. Dünva Savaşı sırasmda \azı ışgaline karşı»eraltı direnıs hareketinekatıldı. Üyesıbulımduğu Komıinisı Parti içinde savaştan sonra süreklıyükselen Dubçek. 1962 departiprezıdvumu asil üyeliğtnegetiriltlı. Dubçek, Ekim 1967'de Prag'da vapılan bir merkez komilesi toplanlısmdaparti birınt isekreteri Antonın Novotnv 'ı e karsı partmın desteğini topladı. NovotnySOcuk 1968deyermıDubçek'e hırakmak zonaulakuldı Dubçek aynı vılınnısan a\ ında ''Çekoslovakya nm Sosı alızm Yolu'' adıyla kapsamlı bir reformprogrammı vürürlüğe soktu. Bugelişmelen'kusku \eka\gi ile ızleyen Sovyetler Birliği vemütlefıkleri 20 Âğuslos 1968 gecesi Çekoslorakva'vı isgalederek ' Prag Bahan''nason verdıler. ediyordu. Bu arada şunu söylemek isterim: Bazen ba- na, "Savaşı kaybettin", derler. Buna çok kı- zanm, çünkü kaybetmedim. Bunu niçin söylüyorum? Çünkü biz kay- betmedik askeri güçle ezildik. Ama işte bura- dayım ve sizinle oturuyorum. Olanlar da malum. Gördüğünüz gibi, kaybetmedik. W^KKKâKaybetmediğiniz kesin. Kaybettiği- nizi geçmişte söyleyen varsa herhalde artık yandgısmı anlayacak duruma gelmiştir. Ama kısa bir süre önce Moskova'daydım ve gördü- ğüm bir şey vardı. İngilizlerin bir deyimini ha- tırlattı bana. Yani, "Leğendeki banyo suyunu dökerken bebeği de yanlışhkla attı" derler. Kı- sacası şunu demek istiyorum. Sosyalizm için de böyle bir tehlike yok mu? Sosyalizmin teme- linde derin hümanist beklentilerin yattığı unu- tuluyormu?" Sosyalizm niçin bu duruma düştü. Yöneti- ciler ülkelerini yanlış yola soktular ve halk artık bu düzende yaşayamaz hale geldi. Her şey altüst oldu ve büyük idealler sorgulanma- ya başlandı. ^^K^BBPeki sosyalizmin bundan sonra bir geleceği var mı sizce? Size samimı bir yarut vermek istiyorum, Çekoslovakya için yeni bir yol aramaya baş- ladığımda her şeyden önce önümde mevcut olan fıkirlere bakmak zorundaydım. Bunlan kendi deneyimlerimle, aynca Sovyetler Birliğj'nde ülkemde bu yolu şu veya bu şe kilde seçmış diğer ülkelerde gördüklerimle değerlendirmek durumundaydım. Tabii ki Marksizmi her yönüyle inceleme fırsaünı Çek ve Slovakya Federal Parlamento Başkanı Aleksander Dubçek (solda), arkadaşımız Semih İdiz ile birlikte. (Fotoğraf: FARUK ALTTNTAŞ) da demokratik dünya ile ve bu çerçevede tabii ki Batı ile işbirliğimizi arttırmaktı. O sırada grubumuzda olan diğer ülkelerdekinin aksi- ne tümüyle yeni bir yola girmekte olduğumu- zu göstermek için bu noktalara işaret ettim. Ama hareket sahamız dardı. Bu da bir ger- çekti. Diğer beş ülkeden ciddi baskılar vardı. ^BKK^Önerdiğiniz rejormlarda kendilerinı korkutan neydi ki bu baskdarı yaptılar? fstemedıklen bu "enfeksiyonun" kendi ül- kelerine yayılacağmdan ve haklannı elde etmek için halkın ayaklanacağmdan korku- yorlardı. Yani kısa bir süre önce gerek böige- mizde gerek Sovyetler BirliğTnde olanlardan ta o zaman korkuyorlardı. Karşısında da kendileri korku yaratıyorlardı. Düşünebiliyor musunuz, Moskova'daki Kızıl Meydan'da sadece yedi kişi Çekoslo- vakya'ya karşı girişilen askeri müdahaleyi protesto etme cesaretini bulmuştu. Sadece yedi kişi. Saharov ölümünden önce bana bir mektup yazdı. Bir bölümünde şunlan söylüyordu: "Askeri müdahaleden önce Çekoslovakya'- da başlattığın şeyler küllerin altında saklan- mış olan, ancak halen yanan bir kömür par- çası gibiydi." Son dönemde, ne zaman Kızıl Meydan'- daki o kitleleri görsem hep Saharov'un bu yazdıklan aklıma geliyor. Eski Sovyetler Bir- liği'nin yöneticilen, bu gelişmelerin kendi ülkelen üzerindeki etkilerinin bu denli büyük olacağını hayal bile edemezlerdi. ^^^^^Yanılmıyorsam, "güler yüzlü sosya- lizm '' devımini bizzat sız ortaya altmız? O zaman bulabildiğim en iyi ifade buydu. Ama sanıyorum ki zaman içinde yürürlüğe konan u>gulamalar \e meydana gelen olay- lar da bunun gerçekten bir gereksinmeye te- kabül ettiğini gösterdi. Öte yandan, o sırada askeri müdahale ol- masaydı işler nasıl gelişirdi? Bu soruyu bugün yanıtlamak güç. Kanım- ca süreç devam eder ve gelışırdı. Çünkü in- sanlar geri dönmeyı hiçbir şekilde istemezler- di. Belki bazı sorunlar olurdu, ama istikamet ileriye doğru olurdu ve ortaya çıkan, Sovyet- ler Birliği tarafından bize empoze edilen, ama bizım hiçbir zaman ıstemediğimiz sosyalizm- den çok farklı bir şey olurdu. • İ M ^ B ^ / n a ortaya çıkan lemelde halen sos- ı alizm mi olurdu'.' Buna yanıt bulmak güç. Belki olurdu belki de olmazdı. Ama sonuçta isımler o kadar önemli değil. Çünkü "güler yüzlü sosyalizm" deyimı. ıçi boş bir ıfade değildi. Aynntılanyla saptanmış kapsamlı bir program vardı bu- nun arkasında. Tabii bu program, Sovyetler Birliği'nde olup bıtenlerin tam tersini temsil bulmuştum. Aynı zamanda okuduklanmı gerçeklerle karşilaştırma fırsatım da çok ol- muştu. Bu arada Isveç'te Olaf Palme'yi, Avusturya'da Bruno Kreisky'i, Almanya'da da VVilly Brandt'ı inceleme fırsatım da vardı. Bu incelemelerimde gördüğüm oydu ki Av- rupa'daki sosyal demokrat hareket evrimsel bir gelişme içinde ilerliyordu. Bu hareketin başındakiler bazen muhalefetteydiler. Bazen ise iktidarda.. ama sonuçta gelişmeler hep ile- riye doğruydu. 1920'lerde sosyal demokrat- lar, aralanndaki komünistleri partilerinden ayıkladılar ve sosyal demokrat hareket bu şe- kilde gelişmesıni sürdürme fırsatım buldu. Sonuçta komünizm içindeki diktatörlük ve şiddet boyutunun yanlış olduğu da ortaya çıktı ve bunlar terkedildi. Sosyal demokrasi halen gelişmeye devam ediyor. Ben de bu gelişmeyı olumlu olarak ni- telendiriyorum. Batı Avrupa'daki ülkelerin yansından fazlasının sosyal demokrat olan ya bir cumhurbaşkanlan ya bir başbakanlan ya da bir meclis başkanlan var. Bu nedenle sosyal demokrasinin önünde zorluklar gör- müyorum. Sosyal demokratlar kendi ülkele- rindeki siyasi denklemin önemli unsurlan olarak yaşamlannı sürdürüyorlar. • ^ • • • O zaman sosyalizm için bir gelecek var diyorsunuz... Evet. Benim inancım bu yönde. Ama tek- rarlamam gerekiyor. Önceki yöneticiler he- men hemen her şeyi mahvettiler. I Başka bir konuya dönmek istiyo- rum. Güncel ve bence önemli bir komt. Sovyet- ler Birliği'nin çöküşü ve Doğu Avrupa'nın çözülmesiyle ortaya yeni ve olumsuz siyasi ve sosyal bazı dinamikler çıktı. Bunlann arasında din ile milliyetçiliğin sömürüsünden kaynakla- nan negatif sûreçler de var. Deneyimli bir dev- let adamı olarak bugünkü Avrupa'nın karşısın- daki esas tehlikeler nelerdir sizce? Kimi karamsar yorumculara göre bir tür karanlık çağa doğru ilerliyoruz. Hayır, bu doğru değil. Karanlık bir çağda olduğumuzu veya karanlık bir çağa doğru ilerlediğimizi sanmıyorum. Şu anda demokrasiyi keşfetmiş olmanın getirdiği coşku halen canlı bir biçimde yaşa- nıyor. Buna bir tür sarhoşluk da diyebiliriz. Demokrasiyi keşfetmekten gelen bir sarhoş- luk. Ama tabii aynı zamanda tarihin baa ka- lıntılan da var. Bunlar daha önce görünmü- yordu, ama şimdiki ortamda yüzeye çıkıyor- lar. WtKK^kGerek Türkiye gerekse Çek ve Slo- vak Federasyonu'nun AT'ye yönelik emelleri var. Türkiye'nin resmi bir başvurusu var. Sizin ütkeniz de bir gün bu grubun bir üyesi olmak is- tediğini gizlemiyor. Fakat Avrupa'da diğer birçok ülkenin de bu yönde ıstekli olduğu bir dönemde Batı Avrupa'nın kendi içine kapan- maya başladığmı görüyoruz. Bu konudaki gö- rüşünüz nedir? Ben şahsen Batı Avrupa'nın söylediğiniz türden bir içine kapanma sürecine girdiğine inanmıyorum. Batı Avrupa da bazı zorluklar yaşıyor. Öte yandan insanlan ve ülkeleri ya- kınlaştırmayı amaçlayan entegrasyon arayış- lan şu anda sürüyor. Bu entegrasyon süreci geniş anlamda ele alındığında, örneğin Tür- kiye ile benim ülkem arasında köprüler kuru- luyor. Aynı şey başka ülkeler için söz konusu. Dediğim gibi bence kapılar kapanmıyor. Tam aksine, politikalar "açık kapı" ilkesine doğru ilerliyor. Tabii bu dünyada yine de her şey olabilir. Ben şahsen özellikle eski Sovyetler Birliğı'n- deki gelişmelerin ciddi boyutlu sarsıntılara yol açmamasını umuyorum. Burada konuş- "Güleryüzlü Sosyalizm" deyimi, içi boş bir ifade değildir. Ayrıntılarıyla saptanmış kapsamlı bir program vardı bunun arkasında. Tabii bu program, Sovyetler Birliği'nde olup bitenlerin tam tersini temsil ediyordu. tuklanmızın hepsinin gerçekleşmesi için bu çok gerekli. • ^ • • ^ H Biliyorsunuz Türkiye 'nin kendisine fıas bir takım özellileri var. Bir yandan Batılı, diğer yandan Doğulu. Ama aynı zamanda Ku- zeyli ve biraz da Güneyli. Öte yandan halkın çoğu Islam olan bir ülke. ama aynı zamanda laik bir ülke. Çizdiğiniz bu genel ve iyimserliğı ile dikkat çeken tablo içinde Türkiye'nin yerini nerede görüyorsunuz? Ben Türkiye'yi esas olarak Avrupa'ya ve Avrupa Topluluğu'na yönelen bir ülke ola- rak görüyorum. Bu nedenle aynı teknenin içinde yer ahyoruz. Türkiye için başka bir rol de görüyorum. Yani bir bakımdan da Türkiye'yi, Avrupa'da kendi içimize kapanmamamız için bize yar- dımcı olacak bır ülke olarak görüyorum. Türkiye sayesinde dünyanın diğer yörelerini de görme olanağımız bulunuyor. Türkiye, bu anlamda bizimle farklı dünyalar arasında bir köprü rolünü de oynuyor. Burada ilginç bir tesadüften de söz etmek istiyorum. Şimdi aklıma geldi... Yıllar önce sayın Süleyman Demirel ile Boğaz Köprüsü'- nün temel atma töreninde beraber hazır bu- lunmuştuk. O köprü biliyorsunuz, Avrupa ile Asya'yı birleştiriyordu. İçimize kapanma- mak için gelecekte de bunun gibi köprülere ihtiyacımız olacaktır. WKKMKm Sayırı Demirel'den söz ettiniz. Size ev sahipliği yapan TBMM Başkanı Sayın Hü- samettin Cindoruk 'un da ilginç bir siyasi geç- mişi var. Kendisi de sizin gibi bazı sınavlardan geçti... Tabii, biliyorum. Gördüğünüz gibi bu du- rumda da söz konusu olan, askeri şiddet ve güçtü. SAVAŞ ALANINIARATMAYAN OKULLAR, EVLER, MAHALLELER... GEÇEN AY YALNIZ İSTANBUL'DA 351 NUNCHAKU, 274 BUTTERFLY, 430 NİNJA YILDIZI 180 HAVALI TABANCA ŞATILDI... ŞİDDET OYUNCAKLARI, FİLMLERİ, ÖYKÜLERİ... TEK SUÇLU MEDYA Ml? ÇETİN EMEÇ'ÎN GUNLUGU L İŞADAMI İSHAK ALATON ERMENİ • KRİZİNİN PERDE ARKASINI ANLATTI: "DONKİŞOTLUK YAPIYORUM!" •SHP'DE "CEHALET" TARTIŞMASI • ÜSKÜDAR'DA İLK MAHALLE TELEVIZ- YONU KURULDU • ATEŞİNIZHIÇ DÜŞMEYECEK ÇİN'DEN GELEN DERECELER BOZUK •TURİZM'DE ALTIN SEZON • FIKRISAĞLAR BÖLUCULÜKLE SUÇLANIYOR • GÜMRUK DUVARLARININ YÜKSELTILMESİ KIMLERE ÇIKAR SAĞLADI1 ? • AKREPTEN SONRA SAHNELERDE İKİ YENGEÇ BIRBALİNA •"BABA'NIN OĞLU ILNUR ÇEVIK • METIN ERKSAN'LA BEYOĞLU NOSTALJISI UZERİNE • KARABAĞ. KARALAR BAĞLADI • DAYANILMAZ ÇIPLAK MADELEINE STOWE •ALMANYA'DA IHANET DOSYALARI • BARIŞ GUVERCINİ • OLAF PALME'NİN KANI YERDE KALDI •BUSH KÜRT KOZUNU OYNUYOR. IRAK KURTLERI YİNE MODA HÜLYA AVŞAR'LA ÇIRILÇIPLAK GERÇEKLER n©Kta H A B E R C İ L İ K T E S O N N O K T A BAYINIZDE ^MVCADELE ÎJfMUCADELE BİRLEŞEN HALKLAI YENİLMEZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ TÜM HALKLAR KARDEŞTİR Bunu bozacak hiçbir gi- rişime, düşünceye ve tavra ortak olmamalı, sessiz kalmamalıyız. ^-.- --ı ı ^ c?-->~ • Ülkemiz, komşu halkla- ; : ; v - 2 ^ . - ^ ^ rın sömürüsünde bir ^ g > " ğî; :-?. -: 'X'İ A B D köprüsü ve saldır- ^ Ş . ^ iği^f. W ^ i ganhkta suç ortağı yapı- lamaz. İSCEHİSAR ASLİYE HUKÜK MAHKEMESİ Davacı Şahin Yaman, mahkememizin 1991/123 esas sayılı dosyasın- da Emlak Banka» Sakarya Şubesi'nin 15.12.1991 tarih ve 631583 nolu Oktay Tekeoğlu hesabındaki ....duşürdüğü hususu tespitini ve be- delinin kendisine Odenmesini istemiştir: Bu çekle ilgisi olduğunu iddia eden 3. şahıslann dunışma gıinü olan 22.4.1992 günu saat O9.O5'te İscehisar Adliyesi'nde Asliye Hukuk Mahkemesi duruşma salonunda hazır bulunmalan veya dilekçe ile mahkemeraize müracaat etmelen aksi taktirde çekin düşurüldügü- nun tespitine, çek bedelinin davacı Şahın Yaman'a ödenmesıne ka- rar verilecegi 3. şahıslann hak ıddıa edemeyecekleri ilaııen duyunılur. 14.2.1992 Basın: 46040
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle