Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1MART1992 PAZAR
PAZAR KONUĞU
Dünün Çekoslovakyası'nda "Prag Bahan"nın miman ve bugünün Çek ve Slovakya Parlamento Başkaru Aleksander Dubçek:
Sa\aşı kaybetmedik, askerigüçleezildikHafta içinde TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk'un konuğu olarak
Ankara'ya gelen Aleksander Dubçek, Başbakan Süleyman Demirel ve
Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ile de görüştü. Yıllar önce Boğaz
Köprüsü'nün temel atma töreninde Süleyman Demirel ile buluşmasının ilginç
bir rastlantı olduğunu belirten Dubçek, arkadaşımız Semih Idiz'e '"0 köprü
biliyorsunuz, Avrupa ile Asya'yı birleştiriyordu... Gelecekte de bunun gibi
köprülere ihtiyacımız olacaktır" diyor.
SÖYLEŞİ SEMİH ÎDİZ
Aleksander Dubçek, kuşkusuz savaş son-
rası Avrupa tarihinin en önemli siyasi şahsi-
yetleri arasında yer alıyor.
I968 başlannda Çekoslovakya Komünist
Partisi Birinci BaşkanlığVna getirilen Dub-
çek, işe başladıktan kısa bir süre sonra yürür-
lüğe soktuğu reform paketiyle halkı ve ülkesi
için özgürlük yönünde önemli adımlar atma-
ya çalıştı.
Ancak Nikita Kruşçev'in ondan birkaç yıl
önce yürürlüğe koymaya çalıştığı sınırlı re-
formlan bile hazmedemeyen Sovyetler Birliği
ve diğer Doğu bloku ülkelerinin yöneticileri
bu gelişmelen büyük hoşnutsuzlukla karşıla-
dılar.
Çekoslovak>a"daki reform girişimlerine
büyük bir sempatiyle bakan Batı ise Dub-
çek'in ülkesine getirdiği yeni soluğu kısa sü-
rede "Prag Bahan" olarak anmaya başladı.
Ancak 20 ağustos gecesi ülkeye giren ve baş-
kent üzenne yürüyen Sovyetler Birliği ile
müttefiklerine aıt tanklar Prag BaharTna acı-
masızca son verdi.
Bu gelişmelerin ardından birçok zorluğu
göğüsleyen ve kısa bir süre için de olsa sürgün
olarak Ankara'ya Büyükelçi gönderilen
Dubçek, 22 yıl sonra tekrar Ankara'daydı.
Ama bu sefer özgür Çek ve Slovakya Fede-
rasyonu'nun özgür Parlamento Başkanı ola-
rak. TBMM Başkanı Hüsamettin Cindo-
ruk'un konuğu olarak Ankara'ya gelen
Dubçek, sorulanmızı yanıtladı.
İ^HHİ^H Sivası yasamınızm önemli bir bölü-
ınünü sosyalist hareketin içinde veya yakının-
da geçirdiniz. Doruğa eriştiğiniz dönemde
sosyalizme "insani bir yüz" vermek istediniz ve
"tarihi" dive nitelenen rejormlara kalkıştınız.
Ancak konjonktür sizin bu yaklaşımınıza uy-
gun değildi ve olanlar ariık larıh kitaplarında
önemli bir ver ıulu\or. Yapmak islediklerinizı
Bazen bana "Savaşı kaybettin" derler.
Buna çok kızarım, çünkü
kaybetmedim... Biz kaybetmedik;
askeri güçle ezildik. Ama işte
buradayım ve sizinle oturuyorum.
Olanlar da ntalum. Gördüğünüz gibi,
kaybetmedik.
o dönemde nıçın gerçekleştiremediniz? Dahil
olduğunuz blokun diğer üyeleri tarafından ni-
çin tepki ile karşılandınız? Öyle bir lepki ki
"Prag Bahan "m derhal ezmek islediler ve bu-
nu başardılar.
O dönemdeki hareketin başansız olduğunu
söyleyemeyiz. Askeri güç ile ezilmişti. Başan-
sız olmadığının en açık göstergesi de bu hare-
ketin yalnız ülkemizde ve böigemizde değil,
demokratik ve ilenci dünyada karşılanış biçi-
midir.
Bu konuya aynntılı bir şekilde girmek içın
ne zaman ne de aslında gerek var. Ama gene
de bazı gerçeklere işaret etmek istiyorum: O
zaman başlatılan hareketin bir "Kozmetik"
hareket olmadığının en açık kanıtı, askeri
güçle, yanı zorla ezilmesidir. Tarafımızdan
önerilen yüzeysel değil, tam aksine, sistemin
siyasi, ekonomik. sosyal ve diğer düzeylerde,
üstelik çok denn ve kapsamlı bir şekilde de-
ğiştirilrnesiydi. Yani, küçük bazı değişiklik-
lerle yetinılmeyecektı.
Anlayacağınız, biz farklı, ve Sovyetler Bir-
liği ile bu gruba dahil diğer ülkelerin seçtikle-
rinden farklı bir yolu benimsemiştik. Onlann
seçtiği yol halkın en temel gereksinmelerini
göze almıyordu. Bu arada, tabii, kendinizi 22
yıl geriye götürüp o günkü siyasi atmosferi de
hayal etmenız gerek iyor.
^ • M M / 7 m W etmemizı istediğiniz dünya,
aslmda iki kutuplu olun ve nükjeer dehşet den-
gesine dayanan "soğuk savaşı" tüm korku un-
surlarıyla yaşayan bir dünyaydı. Böyle bir
ortamda, kendi ifadenizle "çok derin ve kap-
samlı değişiklikler" öneriyordunuz. Hafızamı-
zı lazelemek açısından halırlatır mısınız neydi
bunlar? ^
Söz konusu programımıza başladığımızda
bunun bazı temel unsurlan vardı. Bu temel
unsurlarla, içinde bulunduğumuz gruba da-
hil diğer ülkelerde o dönemde olanlan karşı-
laştınn. O zaman durumu daha iyi görürsü-
nüz.
Her şeyden önce fıkir özgürlüğünü, basın
özgürlüğünü, sansüre son verilmesini, sınır-
lann açılmasını, yani isteyenin istediğı yere
gitmesine, isteyenin de ülkeye gelmesine izin
verilmesini öneriyorduk.
Ekonomik alanda ise özel sektöre izin ve-
rilmesini, farklı mülkiyet şekillerini, koope-
ratiflerin yanı sıra başka türlü işyerjerine de
olanak sağlanmasını öneriyorduk. Öte yan-
dan Çekoslovakya tarihinde ilk kez bir fede-
rasyonun temeli atılıyordu. Bu arada ve belki
de en önemlisi, şu veya bu şekilde haksızlığa
uğramış olan, haksız yere hüküm giymiş olan
35 bin kişinin itiban iade ediliyordu. Bunlar-
dan bir bölümüne tazminat ödenmesi bile
öngörülmüştü. Aynı zamanda bu haksızhk-
lann tekrannı önleyecek yasalar üzerinde ça-
lışmaya başlamıştık.
Kapsamlı programımızın bir diğer boyutu
PAZAR KONUĞU
ALEKSANDER DUBÇEK
27 Kasım 1921 de Slovak ı a nm L hroveı kentııuk'
doğan Aleksander Dutyek. //. Dünva Savaşı
sırasmda \azı ışgaline karşı»eraltı direnıs
hareketinekatıldı. Üyesıbulımduğu Komıinisı Parti
içinde savaştan sonra süreklıyükselen Dubçek.
1962 departiprezıdvumu asil üyeliğtnegetiriltlı.
Dubçek, Ekim 1967'de Prag'da vapılan bir merkez
komilesi toplanlısmdaparti birınt isekreteri
Antonın Novotnv 'ı e karsı partmın desteğini
topladı. NovotnySOcuk 1968deyermıDubçek'e
hırakmak zonaulakuldı Dubçek aynı vılınnısan
a\ ında ''Çekoslovakya nm Sosı alızm Yolu'' adıyla
kapsamlı bir reformprogrammı vürürlüğe soktu.
Bugelişmelen'kusku \eka\gi ile ızleyen Sovyetler
Birliği vemütlefıkleri 20 Âğuslos 1968 gecesi
Çekoslorakva'vı isgalederek ' Prag Bahan''nason
verdıler.
ediyordu.
Bu arada şunu söylemek isterim: Bazen ba-
na, "Savaşı kaybettin", derler. Buna çok kı-
zanm, çünkü kaybetmedim.
Bunu niçin söylüyorum? Çünkü biz kay-
betmedik askeri güçle ezildik. Ama işte bura-
dayım ve sizinle oturuyorum. Olanlar da
malum. Gördüğünüz gibi, kaybetmedik.
W^KKKâKaybetmediğiniz kesin. Kaybettiği-
nizi geçmişte söyleyen varsa herhalde artık
yandgısmı anlayacak duruma gelmiştir. Ama
kısa bir süre önce Moskova'daydım ve gördü-
ğüm bir şey vardı. İngilizlerin bir deyimini ha-
tırlattı bana. Yani, "Leğendeki banyo suyunu
dökerken bebeği de yanlışhkla attı" derler. Kı-
sacası şunu demek istiyorum. Sosyalizm için
de böyle bir tehlike yok mu? Sosyalizmin teme-
linde derin hümanist beklentilerin yattığı unu-
tuluyormu?"
Sosyalizm niçin bu duruma düştü. Yöneti-
ciler ülkelerini yanlış yola soktular ve halk
artık bu düzende yaşayamaz hale geldi. Her
şey altüst oldu ve büyük idealler sorgulanma-
ya başlandı.
^^K^BBPeki sosyalizmin bundan sonra bir
geleceği var mı sizce?
Size samimı bir yarut vermek istiyorum,
Çekoslovakya için yeni bir yol aramaya baş-
ladığımda her şeyden önce önümde mevcut
olan fıkirlere bakmak zorundaydım. Bunlan
kendi deneyimlerimle, aynca Sovyetler
Birliğj'nde ülkemde bu yolu şu veya bu şe
kilde seçmış diğer ülkelerde gördüklerimle
değerlendirmek durumundaydım. Tabii ki
Marksizmi her yönüyle inceleme fırsaünı
Çek ve Slovakya Federal Parlamento Başkanı Aleksander Dubçek (solda), arkadaşımız Semih İdiz ile birlikte. (Fotoğraf: FARUK ALTTNTAŞ)
da demokratik dünya ile ve bu çerçevede tabii
ki Batı ile işbirliğimizi arttırmaktı. O sırada
grubumuzda olan diğer ülkelerdekinin aksi-
ne tümüyle yeni bir yola girmekte olduğumu-
zu göstermek için bu noktalara işaret ettim.
Ama hareket sahamız dardı. Bu da bir ger-
çekti. Diğer beş ülkeden ciddi baskılar vardı.
^BKK^Önerdiğiniz rejormlarda kendilerinı
korkutan neydi ki bu baskdarı yaptılar?
fstemedıklen bu "enfeksiyonun" kendi ül-
kelerine yayılacağmdan ve haklannı elde
etmek için halkın ayaklanacağmdan korku-
yorlardı. Yani kısa bir süre önce gerek böige-
mizde gerek Sovyetler BirliğTnde olanlardan
ta o zaman korkuyorlardı. Karşısında da
kendileri korku yaratıyorlardı.
Düşünebiliyor musunuz, Moskova'daki
Kızıl Meydan'da sadece yedi kişi Çekoslo-
vakya'ya karşı girişilen askeri müdahaleyi
protesto etme cesaretini bulmuştu. Sadece
yedi kişi.
Saharov ölümünden önce bana bir mektup
yazdı. Bir bölümünde şunlan söylüyordu:
"Askeri müdahaleden önce Çekoslovakya'-
da başlattığın şeyler küllerin altında saklan-
mış olan, ancak halen yanan bir kömür par-
çası gibiydi."
Son dönemde, ne zaman Kızıl Meydan'-
daki o kitleleri görsem hep Saharov'un bu
yazdıklan aklıma geliyor. Eski Sovyetler Bir-
liği'nin yöneticilen, bu gelişmelerin kendi
ülkelen üzerindeki etkilerinin bu denli büyük
olacağını hayal bile edemezlerdi.
^^^^^Yanılmıyorsam, "güler yüzlü sosya-
lizm '' devımini bizzat sız ortaya altmız?
O zaman bulabildiğim en iyi ifade buydu.
Ama sanıyorum ki zaman içinde yürürlüğe
konan u>gulamalar \e meydana gelen olay-
lar da bunun gerçekten bir gereksinmeye te-
kabül ettiğini gösterdi.
Öte yandan, o sırada askeri müdahale ol-
masaydı işler nasıl gelişirdi?
Bu soruyu bugün yanıtlamak güç. Kanım-
ca süreç devam eder ve gelışırdı. Çünkü in-
sanlar geri dönmeyı hiçbir şekilde istemezler-
di. Belki bazı sorunlar olurdu, ama istikamet
ileriye doğru olurdu ve ortaya çıkan, Sovyet-
ler Birliği tarafından bize empoze edilen, ama
bizım hiçbir zaman ıstemediğimiz sosyalizm-
den çok farklı bir şey olurdu.
• İ M ^ B ^ / n a ortaya çıkan lemelde halen sos-
ı alizm mi olurdu'.'
Buna yanıt bulmak güç. Belki olurdu belki
de olmazdı. Ama sonuçta isımler o kadar
önemli değil. Çünkü "güler yüzlü sosyalizm"
deyimı. ıçi boş bir ıfade değildi. Aynntılanyla
saptanmış kapsamlı bir program vardı bu-
nun arkasında. Tabii bu program, Sovyetler
Birliği'nde olup bıtenlerin tam tersini temsil
bulmuştum. Aynı zamanda okuduklanmı
gerçeklerle karşilaştırma fırsatım da çok ol-
muştu. Bu arada Isveç'te Olaf Palme'yi,
Avusturya'da Bruno Kreisky'i, Almanya'da
da VVilly Brandt'ı inceleme fırsatım da vardı.
Bu incelemelerimde gördüğüm oydu ki Av-
rupa'daki sosyal demokrat hareket evrimsel
bir gelişme içinde ilerliyordu. Bu hareketin
başındakiler bazen muhalefetteydiler. Bazen
ise iktidarda.. ama sonuçta gelişmeler hep ile-
riye doğruydu. 1920'lerde sosyal demokrat-
lar, aralanndaki komünistleri partilerinden
ayıkladılar ve sosyal demokrat hareket bu şe-
kilde gelişmesıni sürdürme fırsatım buldu.
Sonuçta komünizm içindeki diktatörlük ve
şiddet boyutunun yanlış olduğu da ortaya
çıktı ve bunlar terkedildi.
Sosyal demokrasi halen gelişmeye devam
ediyor. Ben de bu gelişmeyı olumlu olarak ni-
telendiriyorum. Batı Avrupa'daki ülkelerin
yansından fazlasının sosyal demokrat olan
ya bir cumhurbaşkanlan ya bir başbakanlan
ya da bir meclis başkanlan var. Bu nedenle
sosyal demokrasinin önünde zorluklar gör-
müyorum. Sosyal demokratlar kendi ülkele-
rindeki siyasi denklemin önemli unsurlan
olarak yaşamlannı sürdürüyorlar.
• ^ • • • O zaman sosyalizm için bir gelecek
var diyorsunuz...
Evet. Benim inancım bu yönde. Ama tek-
rarlamam gerekiyor. Önceki yöneticiler he-
men hemen her şeyi mahvettiler.
I Başka bir konuya dönmek istiyo-
rum. Güncel ve bence önemli bir komt. Sovyet-
ler Birliği'nin çöküşü ve Doğu Avrupa'nın
çözülmesiyle ortaya yeni ve olumsuz siyasi ve
sosyal bazı dinamikler çıktı. Bunlann arasında
din ile milliyetçiliğin sömürüsünden kaynakla-
nan negatif sûreçler de var. Deneyimli bir dev-
let adamı olarak bugünkü Avrupa'nın karşısın-
daki esas tehlikeler nelerdir sizce? Kimi
karamsar yorumculara göre bir tür karanlık
çağa doğru ilerliyoruz.
Hayır, bu doğru değil. Karanlık bir çağda
olduğumuzu veya karanlık bir çağa doğru
ilerlediğimizi sanmıyorum.
Şu anda demokrasiyi keşfetmiş olmanın
getirdiği coşku halen canlı bir biçimde yaşa-
nıyor. Buna bir tür sarhoşluk da diyebiliriz.
Demokrasiyi keşfetmekten gelen bir sarhoş-
luk. Ama tabii aynı zamanda tarihin baa ka-
lıntılan da var. Bunlar daha önce görünmü-
yordu, ama şimdiki ortamda yüzeye çıkıyor-
lar.
WtKK^kGerek Türkiye gerekse Çek ve Slo-
vak Federasyonu'nun AT'ye yönelik emelleri
var. Türkiye'nin resmi bir başvurusu var. Sizin
ütkeniz de bir gün bu grubun bir üyesi olmak is-
tediğini gizlemiyor. Fakat Avrupa'da diğer
birçok ülkenin de bu yönde ıstekli olduğu bir
dönemde Batı Avrupa'nın kendi içine kapan-
maya başladığmı görüyoruz. Bu konudaki gö-
rüşünüz nedir?
Ben şahsen Batı Avrupa'nın söylediğiniz
türden bir içine kapanma sürecine girdiğine
inanmıyorum. Batı Avrupa da bazı zorluklar
yaşıyor. Öte yandan insanlan ve ülkeleri ya-
kınlaştırmayı amaçlayan entegrasyon arayış-
lan şu anda sürüyor. Bu entegrasyon süreci
geniş anlamda ele alındığında, örneğin Tür-
kiye ile benim ülkem arasında köprüler kuru-
luyor. Aynı şey başka ülkeler için söz konusu.
Dediğim gibi bence kapılar kapanmıyor.
Tam aksine, politikalar "açık kapı" ilkesine
doğru ilerliyor.
Tabii bu dünyada yine de her şey olabilir.
Ben şahsen özellikle eski Sovyetler Birliğı'n-
deki gelişmelerin ciddi boyutlu sarsıntılara
yol açmamasını umuyorum. Burada konuş-
"Güleryüzlü Sosyalizm" deyimi, içi
boş bir ifade değildir. Ayrıntılarıyla
saptanmış kapsamlı bir program vardı
bunun arkasında. Tabii bu program,
Sovyetler Birliği'nde olup bitenlerin
tam tersini temsil ediyordu.
tuklanmızın hepsinin gerçekleşmesi için bu
çok gerekli.
• ^ • • ^ H Biliyorsunuz Türkiye 'nin kendisine
fıas bir takım özellileri var. Bir yandan Batılı,
diğer yandan Doğulu. Ama aynı zamanda Ku-
zeyli ve biraz da Güneyli. Öte yandan halkın
çoğu Islam olan bir ülke. ama aynı zamanda
laik bir ülke. Çizdiğiniz bu genel ve iyimserliğı
ile dikkat çeken tablo içinde Türkiye'nin yerini
nerede görüyorsunuz?
Ben Türkiye'yi esas olarak Avrupa'ya ve
Avrupa Topluluğu'na yönelen bir ülke ola-
rak görüyorum. Bu nedenle aynı teknenin
içinde yer ahyoruz.
Türkiye için başka bir rol de görüyorum.
Yani bir bakımdan da Türkiye'yi, Avrupa'da
kendi içimize kapanmamamız için bize yar-
dımcı olacak bır ülke olarak görüyorum.
Türkiye sayesinde dünyanın diğer yörelerini
de görme olanağımız bulunuyor. Türkiye, bu
anlamda bizimle farklı dünyalar arasında bir
köprü rolünü de oynuyor.
Burada ilginç bir tesadüften de söz etmek
istiyorum. Şimdi aklıma geldi... Yıllar önce
sayın Süleyman Demirel ile Boğaz Köprüsü'-
nün temel atma töreninde beraber hazır bu-
lunmuştuk. O köprü biliyorsunuz, Avrupa ile
Asya'yı birleştiriyordu. İçimize kapanma-
mak için gelecekte de bunun gibi köprülere
ihtiyacımız olacaktır.
WKKMKm Sayırı Demirel'den söz ettiniz. Size
ev sahipliği yapan TBMM Başkanı Sayın Hü-
samettin Cindoruk 'un da ilginç bir siyasi geç-
mişi var. Kendisi de sizin gibi bazı sınavlardan
geçti...
Tabii, biliyorum. Gördüğünüz gibi bu du-
rumda da söz konusu olan, askeri şiddet ve
güçtü.
SAVAŞ ALANINIARATMAYAN OKULLAR, EVLER, MAHALLELER...
GEÇEN AY YALNIZ İSTANBUL'DA 351 NUNCHAKU,
274 BUTTERFLY, 430 NİNJA YILDIZI 180 HAVALI
TABANCA ŞATILDI... ŞİDDET OYUNCAKLARI,
FİLMLERİ, ÖYKÜLERİ... TEK SUÇLU MEDYA Ml?
ÇETİN EMEÇ'ÎN
GUNLUGU
L İŞADAMI İSHAK ALATON ERMENİ
• KRİZİNİN PERDE ARKASINI ANLATTI:
"DONKİŞOTLUK YAPIYORUM!"
•SHP'DE "CEHALET"
TARTIŞMASI
• ÜSKÜDAR'DA
İLK MAHALLE TELEVIZ-
YONU KURULDU
• ATEŞİNIZHIÇ
DÜŞMEYECEK ÇİN'DEN
GELEN DERECELER
BOZUK
•TURİZM'DE ALTIN
SEZON
• FIKRISAĞLAR
BÖLUCULÜKLE
SUÇLANIYOR
• GÜMRUK
DUVARLARININ
YÜKSELTILMESİ
KIMLERE ÇIKAR
SAĞLADI1
?
• AKREPTEN SONRA
SAHNELERDE İKİ
YENGEÇ BIRBALİNA
•"BABA'NIN OĞLU
ILNUR ÇEVIK
• METIN ERKSAN'LA
BEYOĞLU NOSTALJISI
UZERİNE
• KARABAĞ. KARALAR
BAĞLADI
• DAYANILMAZ ÇIPLAK
MADELEINE STOWE
•ALMANYA'DA
IHANET DOSYALARI
• BARIŞ GUVERCINİ •
OLAF PALME'NİN KANI
YERDE KALDI
•BUSH KÜRT KOZUNU
OYNUYOR. IRAK
KURTLERI YİNE MODA
HÜLYA AVŞAR'LA
ÇIRILÇIPLAK GERÇEKLER
n©Kta
H A B E R C İ L İ K T E S O N N O K T A
BAYINIZDE
^MVCADELE
ÎJfMUCADELE
BİRLEŞEN HALKLAI
YENİLMEZ
HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ
TÜM HALKLAR
KARDEŞTİR
Bunu bozacak hiçbir gi-
rişime, düşünceye ve
tavra ortak olmamalı,
sessiz kalmamalıyız.
^-.- --ı ı ^ c?-->~ • Ülkemiz, komşu halkla-
; :
; v - 2 ^ . - ^ ^ rın sömürüsünde bir
^ g > " ğî;
:-?. -:
'X'İ A B D
köprüsü ve saldır-
^ Ş . ^ iği^f. W ^ i ganhkta suç ortağı yapı-
lamaz.
İSCEHİSAR ASLİYE HUKÜK MAHKEMESİ
Davacı Şahin Yaman, mahkememizin 1991/123 esas sayılı dosyasın-
da Emlak Banka» Sakarya Şubesi'nin 15.12.1991 tarih ve 631583 nolu
Oktay Tekeoğlu hesabındaki ....duşürdüğü hususu tespitini ve be-
delinin kendisine Odenmesini istemiştir:
Bu çekle ilgisi olduğunu iddia eden 3. şahıslann dunışma gıinü olan
22.4.1992 günu saat O9.O5'te İscehisar Adliyesi'nde Asliye Hukuk
Mahkemesi duruşma salonunda hazır bulunmalan veya dilekçe ile
mahkemeraize müracaat etmelen aksi taktirde çekin düşurüldügü-
nun tespitine, çek bedelinin davacı Şahın Yaman'a ödenmesıne ka-
rar verilecegi 3. şahıslann hak ıddıa edemeyecekleri ilaııen duyunılur.
14.2.1992 Basın: 46040