15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1MART1992PAZAR HABERLER İHDÖzden'i eleştipdi • İstanbul Haber Servisi -İnsan Haklan Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı Av. Ercan Kanar, Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden'in türban yasağıyla ilgili tutumunu eleştirerek. "Türban yasağı ile ilgili Anayasa Mahkemesi karannı ve Anayasa Mahkemesi başkanının açıklamalannı insan haklan açısından yanlış görmekteyiz" dedi. Kanar, insaniann giyimlerinin zorla dûzenlenmeye çalışılmasınm gülünç olduğuna değinerek şöylededi: "Öteden beri, başta devlet olmak ûzere, kurumlar. hatta bazı gelenekçi örgütlenmeler insaniann giyim kuşamlannı zorla, kendi istekleri gibi düzenlemeye çalışmışlar, belli düşüncelere karşı mücadele etmenin yolunu bu tıp, insan haklanna aykın. gülünç yasaklarda bulmayı çare görmüşlerdir." Demirel'e brifing JAA(Ankara)-MİUİ İstihbarat Teşkilatı'nda, Başbakan Süleyman Demirere brifing verildi. MİT Müsteşarlığı'nda verilen ve yaklaşık 4 saat süren brifingde, Başbakan Demirel'e, son günlerin iç ve dışolaylan hakkmda bilgi verildiği belirtildi. Brifınge, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Erdal İnönüde katıldı. Kosova başbakam •ANKA (Ankara) -Başbakan Süleyman Demirel Türkiye'de bulunan Kosova Başbakam Bayuk Bukoşi'yle Başbakanlık'taki odasında görüştü. Başbakan Süleyman Demirel'in Kosova Başbakam Bukoşi'yle görüşmesinde Kosova Devlet Başkan Yardımcısı Adil Kraşni de hazır bulundu. Demirel daha sonra Özbekistan Başbakan Yardımcısı Muhammed Karabeevi'ı kabul etti. Roketli saldırı • AA (Nusaybin) • Mardin'in Nusaybin ilçesinde polislerin oturduğu bir binaya roketli saldırı düzenlendi. Olayda ölen ya da yaralanan olmadı. Nusaybin'in Kışla Mahallesi'nde polis memurlarımn oturduğu bir binaya saat 19.30 sıralannda roket atıldı ve bina silahla tarandı. Binada maddi hasar meydana gelirken, olay üzerine ilçede operasyonlara ba;'.ndı. 10 tutuklama • AA (Konya) - Konya'da düzenlenen operasyonlar sonucunda, THKP-C Dev Yol örgütü adına çeşitli yerlere molotof kokteyli attıklan, bomba süsü verilmiş pankartlar astıkları ve duvarlara yasadışı sloganlar yazdıklan iddiasıyla gözaitına alınan 21 kişinin 10'u tutuklandı. Konya Valiliği'nden yapılan açıklamada, örgütün liselerde örgütlenme faaliyeti gösterdiği ve özeUikle ailevi problemleri olan, zayıf, başarısız öğrencileri seçtiği öne sürüldü. Gözaitına alınan 21 kişiden 10'u, Konya DGM Bassavcılığı'nca tutuklamrken 5 kişi hakkında da gıyabi tutuklama karan çıkarıldı. Kahvehane tarandı: 1 ölü • AA (Mersin) - Mersin'de bir kahvehane, kimliği belirlenemeyen iki kişi tarafmdan silahla tarandı. Olayda bir kişi öldü. Saat 18.50 sıralannda, Istiklal Caddesi'nde bulunan Paycı Kahvehanesi'ne giren silahlı iki kişi, gelişigüzel ateş açtı. Saldırganlara müdahale etmek isteyen kahvehane sahibi Mehmet Paycı (50), kafasına sıkılan kurşunlar sonucu, kaldınldığı Devlet Hastanesi'nde öldü. Demokratlar Kulûbû • AA(Ankara) -Demokratlar Kulübü'nün olağan genel kurul toplanüsı dün yapıldı. Anadolu Kulübü'ndeki genel kurulun açış konuşmasını yâpan Demokratlar Kulübü Başkanı Prof. Rıfkı Salim Burçak, "Amacımız, demokrasinin istikranna yardıma olmaktır" dedi. Mesut Yılmaz, 100 gün için karanlık bir tablo çizdi Hükümetsadece nuizikten geçtiCUMHURİYET (Ankara) - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, hükümetin 100 günü- nü değerlendirirken karanlık bir tablo çizdi. Yılmaz, muha- lefet olarak hükümete tanıdık- lan avans süresinin bittiğini ve daha sert muhalefet yapacak- larını belirtti. Yılmaz, "100 gün içinde hükümet sa- dece bir dersten geçer not almıştır. O da müzik dersidir" dedi. Yılmaz, 100 gün içinde hükümetin sadece af ve laf üret- tiğini ifade ederek çıkarılan Vergi Affı Yasası ve ithalat düzenlemesi ile hükü- metin bazı cevrelere "örtülü diyet" öde- diğini öne sürdü. ANAP Genel Başkanı Mesut Yümaz'- ın genel merkezde düzenlediği basın top- lantısına eski ve yeni milletvekilleri ile çok sayıda partili de katıldı. Yılmaz, te- rör ve güverdik konusunda çözüm çare- leri üretmediğini, teröre karşı mücade- le konusunda kendi içinde tutarsız ve uyumsuz olduğunu söyledi. Yılmaz, SHP'nin muhalefette iken olağanüstü hal uygulamasına karşı çıktığını hatır- latarak "SHP şimdi iktidar ortaklığı uğ- runa bu tavrını değiştirmiştir" dedi. Es- kişehir Cezaevi'nin kapatılmasımn ar- dından hapishanelerin yol geçen hanına döndüğünü belirten Yılmaz, "Eskişehir Cezaevi'nin tahliyesiyle başlayan reform hareketi, firar ve tünellerle sürmektedir" diye konuştu. Yılmaz, olağanüstü hal uygulaması- nın uzatılması karan TBMM'ye Uk gel- diğinde DYP grubu ile birlikte "evet" oyu kullandıklannı da hatırlatarak hü- kümetin öncelikle bu konuda kendi için- de birlik ve uyum sağlaması gerektiğini söyledi. Hükümetin 100. gününde ortaya çı- kan ekonomik tablonun ürkütücü oldu- ğunu belirten Yılmaz, koalisyonun eko- nomiyi 1980 öncesi yapısına geri götür- me gayretleri içinde olduğunu kaydetti. Yılmaz, bu konuda şöyle konuştu: "Hükümet ekonomi yönetiminde he- defsiz, rotasız, kararsız bir görüntü ver- mektedir. Ekonominin dümenindeki ba- kanlar birbiriyle sürtüşme içinde, bürok- rasiden kopuk çalışmaktadırlar. Bürok- rasinin yılgınlığı geminin dümenini za- ten kilitlemiştir. Kaptan ise laf üretmek- ten, misafir ağırlamaktan, kendi imajı ile uğraşmaktan rota çizmeye zaman ayı- Koalisyon hükümetinin sadece laf ûrettiğini söyleyen Yılmaz, "Çıkanlan vergi affı \e ithalat düzenlemesi ile örtülü divet ödenivor" dedi. ramamaktadır. Çok iddialı bir şekilde açıklanan ekonomik paketin sadece am- balajdan ibaret olduğu, içinin boş oldu- ğu ortaya çıkmışür. Genel ekonomik po- litikanın esaslan belli değildir. Hükümet ciddiyetsizlik ve dağınıklık içinde ince- lemeden bölük pörçük kararlar almak- tadır." Yılmaz, Devlet Bakanı Tansu Çiller'- in, "Doğrulan anyoruz" sözlerini de anımsatarak "Hükümeti kurduktan 100 gün sonra, ekonomik programı açıkla- dıktan 40 gün sonra doğrulan aramak- tadır. Bu, önce ateş edip sonra nişan al- maya benzer" diye konuştu. Yılmaz, hükümetin yıllık ortalama dolar kurunu 6 bin 332 lira olarak açık- ladığım, ancak dolann iki ay içinde 6 bin liraya ulaştığını da belirterek "Sondaj yapmadan yaptığı bina yıkılan bir mü- teahhidin zemin çamurlu gerekçesi ne kadar geçerliyse Sayın Demirel'in eko- nomiyle ilgili benzetmesi de aynı ölçü- de geçerlidir" dedi. Yılmaz, vergi affı ve ithalat rejimi dü- zenlemelerini iyi niyet çerçevesine oturt- mamh mümkün olmadığıru ifade ederek konuşmasını şöyle sürdürdü: "Yıllardan beri açıklıktan, şeffaflık- tan dem vuranlar miiyarlann affedile- ceği vergi affından kimlerin yararlana- cağının açıklanmasına karşı çıkmışlar- dır. İthalat rejiminde değişiklikler yapan Başbakanlık konser salonu gibiCUMHURİYET (Ankara) - ANAF Genel Başkanı Mesut Yllmaz. dün hükümetin yüzüncü gününü değerlendirirken "ana muhalefette yüzüncü gününü doldurmuş" bir lider ola- rak DYP ve SHP'ye yüklendi. Bu, aynı zamanda "aktif mu- halefetin" startı anlamına geliyordu. ANAP Genel Merkezi'nin alt katındaki büyük toplantı sa- lonunda gerçekleştirilen basın toplantısınm "gövde göste- risi"ne dönüşmesi için epey çaba harcanmıştı. Salona önce aralannda çok sayıda kadının da bulunduğu partililer geldi. Sonra da yanında kurmaylanyla Mesut Yılmaz. Kurmaylan arasında eski bakanlardan Oltan Sungurlu, Işın Çelebi, Hüs- nü Doğan, Yusuf Bozkurt Özal ve Safa Giray yer alıyordu. Yılmaz, basın toplantısında 13 sayfalık metni okuduktan sonra gazetecilerin sorulannı yanıtladı. Son derece ciddi bir üslupla kaleme alınmış metne karşılık Yılmaz sorulan yanıt- larken sık sık espriler yaptı. Örneğin, "Hükümetin başanlı olduğu konu yok mu" sorusuna Mesut Yılmaz şu yanıü ver- di: "Bize göre hükümet bütün derslerden kınk not aldı. Tek dersten geçer not... Bu da müzik dersidir. Horanıyla, zeybe- ğiyle, tulumuyla Başbakanlık'ı konser salonuna çevirdiler." ANAP lideri, ilende bir DYP-ANAP koalisyonu ihtimali olup olamayacağma ilişkin bir soruyu da salondakilerin gü- lüşmelerine yol açan cümlelerle yanıtladı: "Sayın Demirel, her sabah "güzel miyim" diye aynaya ba- kan genç kıza benziyor. Hiçbir iş yapmadıklan halde her haf- ta yaptırdığı anketlerle popülaritesini ölçmeye çalışıyor." ANAP Genel Başkaru Mesut Yılmaz'ın basın toplanlısını. yabana basından çok az sayıda gazeteci izledi."Yerli" basın- dan gazeteciler ise sorulanyla Yılmaz'ın kurmaylannın belki unuttuğu, belki de "Her konuya da değinemeyiz" deyip bir kenara bıraktığı konulann üstüne gitti. kararname hükümetin keyfi, kayırma- cı ve haksız tutumuau sergileyen bir ib- ret vesikasıdır. Bu kararnamede binler- ce ithal kalemi arasından 80 civannda mal sanki cımbızla seçilerek belirli kişi ve şirketlere özel imtiyazlar tamnmak- tadır. Böylece bazı kişi ve şirketlerin aşın korumaya ahnarak fahiş kâr yapmalan sağlanırken bunun faturası küçük ve or- ta boy sanayicilere ve özeUikle tüketici- lere çıkartılmaktadır." Yılmaz, petrol ve sigara kaçakçılığı- nın had safhaya ulaştığını, bürokrasi ta- yinlerinin ölçüsüz ve insafsız boyutlara vardığını da öne sürdü. Yılmaz, yolsuz- luklann üzerine gitmenin hükümetin gö- revi ve vaadi olduğunu hatırlatarak "Ancak iddia ve isnatlar şeref ve haysi- yetleri zedeleme ve devlet yönetimini za- afa uğratmaktan öteye gitmeyen bir an- layışın tezahürleri olarak devam ederse bunun müsebbipleri eninde sonunda ça- mur atmanın ve iftira atmanın mukad- der hükmünü giyeceklerdir" şeklinde konuştu. Yılmaz, konuşmasını şöyle sür- dürdü: "Meydanlarda millete verdikleri söz- lere sadık kalmadıklan halde kişilere ve şirketlere verdikleri sözlere tam bir sa- dakat göstermişlerdir. 'Benim çiftçim, benim köylüm, benim işçim, benim esnafun, benim memurum, benim emeklim, benim dulum, benim yetimim' demişler, ilk fireyi yetim nak- kı yiyen bakan yüzünden vermişlerdir. özelleştirmeye karşı çıkmışlar, iptal davası açmışlar, davayı kazanrruşlar, hü- kümet olunca kazandıklan davayı tem- yiz etmişlerdir. Seçimden önce 30'dan fazla yere il sözü vermişler, 'Plakamzı şimdiden takın' demişler, şimdi bu söz- lerini askıya almışlardır. Herkese parasız sağhk hizmeti sağla- yacağını söyledikleri yeşil kart, utancın- dan kırmızı karta dönüşmüştür. Bunla- ra rağmen Sayın Demirel, 'Millete ver- diğimiz sözlerin dörtte üçünü üç ayda yerine getirdik' diyebilmektedir. Çünkü kendisinin siyaset anJayışı, milletin ha- fızası olmadığı varsayımına dayanmak- tadır." Yılmaz, sorulan yanıtlarker. de hükü- metin sadece müzik dersinden geçer not alabileceğini söyledi. Yılmaz, bir soru üzerine Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin'in Ermenilerin önde gelen isimleriyle gö- rüşmesini, "Devleti temsil edenler sade- ce Türkiye'nin dostları ile görüşecekler diye bir şey yok. Bazen düşmanlarla da görüşülebilir, hatta bunda fayda da ola- bilir. önemli olan, bu kişilerin terörle il- gilerinin bulunmamasıdir" dedi. Birlik yemeği öte yandan ANAP, muhalefet atağı- m, şölene dönüştürülecek bir yemekle sürdürecek. Yemeğe kurucu olmasın- dan dolayı Cumhurbaşkanı Turgut özal, MKYK üyesi olmasından dolayı da Semra Özal davet edildi. ANAP'ın yeniden restore edilen lokantasında ve- rüecek yemeğe partinin 17,18 ve 19. dö- nem milletvekUleri ve eşleri davet edil- di. Yemeğe aynca milletvekiU olmayan MKYK üyeleri ile kurucular da çağrıl- dı. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz ve eşi Berna Yılmaz'ın 3 mart gecesi ve- receği yemeğe davet edilenlerin sayısuun 800 olduğu belirtildi. Yemeğe kurucu ol- ması nedenivle Cumhurbaşkanı Özal ile eşi Semra OzaJ da davet edildi. MÇP Genel Başkanı Türkeş: Yunan örgütleri PKK'yı destekliyor CUMHURİYET (Ankara) - MÇP Genel Başkanı Al- parslan Türkeş, Yunanistan'ın PKK konusunda "yangını körükleyici" bir tutum aldığıru söyledi. Türkeş, dün partisinin merkez yürütme kurulun- dan önce düzenlediği basın toplantısında şöyle ko- nuştu: Türkeş, dün düzenlediği basın toplantısında Yunan yanmadasında ve Ege'deki bir adada kunıla- cak iki radyonun PKK'yı destekleyecek \ayinlar yapacağmı öne sürdü. (Fotoğraf: AA) "Eğer Türkiye. Ege'de, Batı Trakya'da, Kıbns'ta ihtilaf kp- nulannı kendi lehine çözebil- mek veya olaylan bu yönde geliştirmek gayesiyle hareket eden ve bu sebeple de iç bünye- mizdeki problemleri körükle- yen bir ülke ile karşı karşıya ise o zaman Kıbns konusu da da- hil bütün hesaplannı gözden geçirmek durumundadır." Teröppapopu Yunanistan'da PKK'yı des- tekleyen legal ve illegal kuruluş- lar olduğunu öne süren Türkeş, bu arada biri Yunan yanmada- sında, diğeri Ege'deki bir adada kurulacak iki radyonun PKK'- yı destekleyen yayınlar yapaca- ğını savundu. Demirel, Hazine arazilerinin satışına karşı ANKA (Ankara) - Başbakan Süleyman Demirel, Hazine arazilerinin tanm amaçh kullanılmak üzere halka satılmasına karşı çıktı. Başbakan Süleyman Demirel. TBMM Başkanlığı'na gönderdiği yazıda. DYP Samsun Milletvekili İrfan Demiralp'ın, Hazine adına kayıtlı ya da Hazine'nin hissedar olduğu tanm arazilerinin tanm amaçlı kullanılmak üzere bu yerleri kullananlara satılmasını öngören yasa önerisinin anayasaya aykın olduğunu bildirdi. Anayasanın 44'üncü maddesine göredevletin toprağın verimli kullanılmasını korumak ve geliştirmek. erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız köylüleıc toprak sağlamak için gerekli önlemleri almakla görevli olduğunu belirten Demirel, yazısında şu görüşlere yer verdi: "Teküfte iseHazine'ye ail tanm arazilerinin larım duiaçlı olarak kullanılmak üzere bu yerlerin peşın veya taksitle rayiç bedel üzerinden. kullanan gerçek kişilere satılması öngörülmekte. ancak bu araziyi satın alacak gerçek kişilerin çiftçilikle uğraşması, topraksız veya yeterli toprağı bulunmaması. satış konusu taşınmazı belli süre kullanması. zilliyet olması şartlan belirtilmemekte ve gerçek kişiye satılacak toprağın miktan açıklanmamaktadır. Teklif. bu haliyle kanunlaştığı takdirde, çiftçilikle uğraşmayan. toprağa ihtiyacı bulunmayan ve bu arazi> i kiralamak veya işgal etmek suretiyle çok kısa müddetle kullanan gerçek kişiye Hazine'ye ait büyük yüzölçümlü tanm arazisinin satılması sonucunu doğuracaktır ki bu husus anayasaya aykındır." Başbakan Demirel, yazısında Hazine arazilerinin rayiç bedelinin belirlenmesinde hangi esaslann ve kıstaslann ölcü olarak alınacağı açıklanmadığı için bedel bclırlenmesınde kcyiılığe neden olacağıru da kaydetti. Başbakan Demirel'in anayasaya aykın olacağı gerekçesiyle karşı çıktığı DYP Samsun Milletvekili İrfan Demiralp'ın yasa önerisi 4 mart çarşamba günü TBMM Adalet Komisyonu'nda ele alınacak. Türkeş. Avnıpa Konseyi'nin son toplantısında PKK terörü- nü haklı çıkarmaya çalışan bir raporun gündeme getirildiğini. Türkiye'nin bu raporun gün- demden çıkartılması için gerek- li girişimleri yapması gerektiği- ni söyledi. MÇP Genel Başkam Türkeş şöyle konuştu: "Türkiye'nin bütün aydınla- n, hariciyecileri ve siyasetcileri olarak ülkemizin her uluslara- rası platformda adeta imtihan edilen bir öğrenci gibi sorgulan- masını ve her seferinde de 'Yine ödevini iyi yapmamışsın. git ça- lış da gel' tarzında birmuamele- ye tabi tutulmasım engellemeye çalışmak, bu duruma karşı hep birlikte isyan etmek zorunda bulunduğumuz inancındayız." 'Diktaanayasasr Öte yandan Alparslan Tür keş, Hak-Iş tarafından düzenle- nen "Anayasa Kurultayı"nın dünkü oturumunda konuşur- ken 1982 Anayasası'mn, "ta- yinle oluşturulmuş Danışma Meclisi'nin haarladığı" bir anayasa olduğunu ve "dikta re- jimi altında yapımış referan- dumla" kabul edildiğini söyle- di. Türkeş. anayasada kişi hak ve hürriyetlerinin kısıtlandığını belirterek şöyle dedi: "Baştan itibaren çelişkilerle doludur. Hür bir ortamda, hür tartışmayla. oluşacak yeni bir anayasanın ortaya çıkması için parlamento. çalışmalanna geç kalmadan başlamalıdır." ÖZGURCE TURKER ALKAN Tebliğler Dergisi Kadar Demokratik Kültür K ültür Bakanı Fikri Sağlar göreve geldiğinden be- ri çok önemli bir şey söyleyip duruyor: "Demok ratik kültürü yerieştirmeliyiz!" Kimse bunun üze- rinde fazla tartışmadı, ama demokratik kültür as- lında demokratik bir anayasadan çok daha önemlidir. Amerika'nııı anayasasını kopya eden birçok ülke hızla dik- tatörlüğe kaymıştır. İngiltere'nin anayasal kurumlarından bazılarını benimseyen Güney Afrika'da o kurumlar saye- sinde faşizm kurulmuştur! Demokrasi sorununu sadece anayasal çerçevede ele almak kadar yanıltıcı bir şey olamaz. Demokrasinin kül- türünü, değerlerini, yaşam biçimini özümsemeden han- gi anayasayı kabul edersek edelim, sonunda kendimizi çıkmaz bir sokakta buluveririz. İyi de nasıl oluşur bu 'demokrasi kültürü?' Aslında bu sorunun bilimsel yanıtı o kadar kolay değil. "Otoriter küf- tür"ün ne olduğu, nasıl geliştiği çok fazla tartışılıp araş- tırıldı, ama demokrasi kültürü konusunda aynı çapta bi- limsel çalışmalar yapılmadı. Ama, gene de elimizde bazı genel doğrular var. örne- ğin, demokrasi kültürünün tartışmaya, sorgulamaya açık bir kafa yapısı gerektirdiğini biliyoruz. Mutlak doğrular ve eğrilerin değil, göreceli yargıların peşinde gittiğini; belir- sizliğe dayanabilecek bir kişiiik yapısını öngördüğünü söy- leyebiliyoruz. Şimdi bir an durup düşünmek gerekmez mi: Üniversi- teye kadar olan eğitim kademelerinde din kültürü dersi- ni zorunlu yapan (hem de bunu anayasaya koyan) 12 Ey- lül zihniyeti ne ölçüde demokrasiyi yerleştirmeyi amaç- lamıştır dersiniz? _ _ ^ _ _ ^ _ ^ ^ _ Din eğitimi, soru sor- B u kafayla gidersek, mayı, tartışmayı, kuşku . . . ' , _t ._ duymayı, karşı çıkmayı DlZim demokratik öğretmez. Dini eğitim- kültürümüz de Tebliğler de iman etmek, bazt n . ., . . . . . . Dergısı'nın çızdığı sınırlar içinde kalacak demektir. Bunu gerçekten hak ettik mi? bilgileri tartışmadan be- nimseyip ezberlemek vardır. öte yandan düşün- meyi, tartışmayı, soru sormayı, karşı çıkmayı, bilginin değişebilirliğini ve göreceliğini öğreten felsefe- nin seçimlik yapılmasını öngören aynı zihniyet, demok- ratik kişiliklerin gelişmesini engellemenin bir başka yo- lunu açmış olmuyor mu? Felsefeyi seçimlik yaptıklan yet- miyormuş gibi, eldeki felsefe ders kitaplarını da dini bil- gilerle doldurdular ve felsefe derslerini imam hatip me- zunu öğretmenlere verdirmeye başladılar. "Düşünmeyin" demek istiyorlar, "bizim düşünen de- ğil, iman eden insanlara ihtiyacımız vardır." Güneydoğu'da görev yapan bir öğretmen anlatıyordu: "Okula Zaman gazetesi dışında gazete sokmak çok zor. Okul yönetimi hemen tavır koyuyor. Zaman gazetesi ise *her sabah çok sayıda getirilip dağrtılıyor. Okul kitaplığı d ni yayınlarla dolu. Öğrenciye dini kitaplar dışında bir ya- yın önermek imkânsız gibi." Felsefe öğretmeni bir okurum yazmış: "Göreve başla- dığımdan bu yana, öğrencilerime okuma alışkanlığı kazan dırmak amacıyla kitaplar veriyorum... Zaman zaman öğ- rencilerime verdiğim Erhan Bener'in, Tank Dursun'un ki- taplanna el konuldu. Gerekçe, kitapların M.E.B. Tebliğle Dergisi'nde belirtilmemiş olması. Bir yerde, yapılan engellemeleri doğal karsılıyordum. Çünkü gerek Metin Emiroğlu, gerekse Avni Akyol 'kitap okumak serbesttir' dedilerse de kitap okumayı engelleyen yöneticilere herhangi bir yaptınmda bulunmamışlardı. Kı- sacası, içten değillerdi. Koalisyon hükümeti kuruldu. Gerek koalisyonu oluştu- ran partilerin liderleri gerek Milli Eğitim Bakanı Köksal Top tan, demokratik bir eğitim öğretm sisteminden söz etti- ler. Hatta sayın bakan, önümüzdeki ders yılında ders ki- taplanna Aziz Nesin'in, Yaşar Kemal'in, Nâzım Hikmet'in gireceğini söyledi. Söylemesine söyledi de, uygulamada değişen bir şey yok. Geçen gün öğrencilerime okumak için getirdiğim Er- doğan Söyümez'in 'Sevda Şiiheri Antolojisi' şiir kitabını okul müdürü öğrencinin elinden almış. Müdüre gerekçesini sorduğumda, Tebliğler Dergisi'nde yayımlanmadığını, hatta Tebliğler Dergisi'nde yayımlanm yan bir matematik kitabının bırakın okotulmasını, okula ge tirilmesinin bile yasak olduğunu söyledi!" Bu kafayla gidersek, bizim demokratik kültürümüz de Tebliğler Dergisi'nin çizdiği sınırlar içinde kalacak demek- tir. Bunu gerçekten hak ettik mi? SHP'de Yenilikçiler'den tepki: Görevdcn almalar zarar veriyor İç Poütika Servisi- İstanbul SHP örgütünde, dört ilçenin görevden alınmasna tepki gösteren 13 eski ve yeni ilçe başkanı, yaptıklan or- tak açıklamada, "'Gerekçe ne olursa olsun, SHP içinde seçimle gelenin seçimle gitmesi ilkesini gölgelemeye hiç kimsenin hakkı olmadığını" ifade ettiler. Şişli, Eminönü, Zeytinburnu ve K.Çekmece ilçe yönetimlerinin İl BaşkanlığYnca görevden alınma- sını eleştiren Yenilikçi gruba men- sup eski ve yeni ilçe başkanlan, açıklamalannda, İl Başkanı Boz- kurt Nuhoglu'nun "İstanbul'daki diğer tüm ilçelerin de görevden alınacağını" söylediğini öne sür- düler. Ortak açıklamayı, kamuoyunu aydmlatma bakıirandan görev saydıklannı belirten başkanlar, şu görüşlere yer verdiler: "SHP'de tepeden ürnağa ör- gütsel yenilenmenin önemi ve ge- reği açiktır. Bu öncelikle üyelikten başlamalıdır. Bu yapümadıkça, çeşitli organlann yapacağı tasar- ruflar, partiye yarar sağlamak ye- rine, iç tartışmalan körükkyeceği için zarar vermektedir." Örgütlerin parti suçu işlemeleri halinde. disiplin kurullanrun işle- tilmesı gereğinin dile getirildiği açıklamada, daha sonra şöyle de- nM: "Zaten görevden alınış gerekçe- si siyasi tasamıf olarak niteten- mektedir. Parti program ve tüzü- ğü dışına çıkJmadıkça, siyasi tercihlerin özgürce belirtilmediği bir yapıran demokratik ohna id- diası buhınamaz. SHP, toplumun demokratik özlemlerini bağnnda toplamaya çalışan bir partidır. Bu tür antidernokratik uygulamalar partimızdc giderek azabnakta ve isüsna durumuna gelmektedir. Parti tüzüğunde yapılacak köklü değişikliklerle parti yaşamından tamamen kazinacaklanna olan inancımızı bir kez daha yinefemek istiyoruz." Görevden almalara karşı tepki göstererek ortak açıklamaya kaü- lan 13 eski ve yeni ilçe başkanlan şunlar Lütfü Gündoğdu (Bakırköy), İrfan Eken (Bayrampaşa), Fikret Şirnşek (Bayrampaşa), Fevzi De- lıömeroğlu (Eyüp), Çetin Kara- dağ (Üsküdar), Zeynel Öztürk (Kağıthane), Mahmut Karakış (Perİdik), Zeki Ökçün (Ümrani- ye), Fikret Şahin (Ümraniye), Ali Yılmaz (Sanyer), İsmail Mutlu (Yalova), Metin Doğan (Zeytin- bumu) ve İbrahim Yiğit (Zeytin- bumu).
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle