Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1MART1992PAZAR
HABERLER
Ankara telefonları 4'le
• AA (Ankara) - Ankara'da l'le
aşlayan telefon numaralan, dünden
baren artık sadece 4'le
anabilecek. Bir süredir hetn l'le
m de 4'le aranabilen bu numaralar,
ntrallardaki yeni düzenlemenin
jnamlanmasıyla yalnızca 4'le
janabilir hale getirildi. YetkiliJer,
Ankara'da Çankaya, Kızılay, Dikmen,
Gaziosmanpaşa gibi semtlerdeki
aboneler l'le arandığında araya giren
bant yayını ile aramanın 4'le
yapılması gerektiğinin ikaz edildiğini
bildirdiler.
Dersaadet hamallan
• ANKA (Ankara) - Danıştay, İstanbul
Ticaret Odası'nın (ITO) "merakı"
Ü2erine yaptığı incelemede. 1909 yıhnda
çıkanlan dersaadet hamallanna mahsus
talimatın yıllar önce yürürlükten
kalktığı sonucuna vardı. İTO,
Başbakanük Mevzuatı Geliştirme ve
Yayın Genel Müdürlüğü'ne başvurarak
23Ağustos 1325tarihli(Milaai 1909) ye
146 sayıb Dersaadet Hamallanna
Mahsus Talimat'ın •"yürürlükte olup
olmadığiru ve yürürlükten kaldınlmış ise
kaldınldığı tarihin bildirilmesini" istedi.
Mevzuatı Geliştirme Yayın Müdürlüğü
ise konuyu Danıştay'a götürdü.
Danıştay, uygulayıcı bakanlık olarak
tçişleri Bakanlığı'nın görüşünü sordu.
İçişleri Bakanlığı, Danıştay'a verdiği
yanıtta talimatın yürürlükten kalkmış
olabfleceğini bildirdi. İçişleri
Bakanhğı'nın yazısında " Ancak
Danıştay 6'ncı Dairesi'nin 12Ocak 1960
tarihinde verdiği bir kararında talimatın
1580 sayılı kanunla belediyelere verilen
görev ve yetkilerin dışında kalan
hükümlerinin yürürlükte olduğu
izlenimi edinilmektedır" denilerek, kesin
bir görüş ortaya konulamadı. Konuyu
inceleyen Danıştay Birinci Dairesi ise
talimaün 23 Eylül 1293 yılında(Miladi
1877) çıkanlan Dersaadet ve Vilayet
Belediyeler Kanunu'nun 1580 sayılı
Belediyeler Kanunu ile yürürlükten
kaldınldığını. söz konusu talimatın da
bu kanunla birlikte yürürlükten kalkmış
olabileceğini bildirdi.
İslaıtfda sakatın yeri
• AA (Kocaeli) - Türkiye Sakatlar
Konfederasyonu Başkanı Doç. Dr.
Turgut Göksoy, Türkiye nüfusunun
yüzde 12'sini oluşturan sakatlar için
çalışma yapılmamasının üzücü
olduğunu söyledi. Konfederasyonun,
îzmit Halk Eğitim Merkezi
Salonu'nda düzenlediği "tslamda
Sakatın Yeri ve önemi" konulu
panelde konuşan Doç. Dr. Turgut
Göksoy, Islam dininde özürlülere ait
öneriler ve hatta yaptınmlar
bulunmasına rağmen, günümüzde
konuya sıcak bakılmadığını söyledi.
Göksoy, Ulkede 5 milyonu aşkın
özürlünün bulunduğunu ifade ederek,
"Nüfusumuzun yüzde 12'sini
oluşturan sakatlar için çalışma
yapılmayışı Uzücüdür.
Bu duyarsızlık,
bir an önce terk edilmeli ve sakatlar
toplumdaki gerçek yerini almahdır"
dedi. Kocaeli Milletvekili Ismail
Kalkandelen, Kocaeli Valisi Kemal
Nehrozoğlu ve Îzmit Ticaret Odası
Başkanı Yüksel Başer'in de katıldığı
panelde, daha sonra söz alan Prof.
Dr. Hamdi Tbrgut, sakatların
sorunlanna sahip çıkılması gerektiğini
kaydetti. Kocaeli Müftüsü Fahri
Kayadibi ise Islam dininde egoizme
yer olmadığını, özürlüleri diğer insan
vücutlannın bir parçası olarak
görmek gerektiğini anlattı.
Yılın ilk turistleri
• AA (Antalya) - Yılın ilk turist
kafılesini taşıyan uçak, Antalya
- Havaalanı'na geldi. Zürih'ten kalkan
THY uçaği i'e Antalya'ya gelen 105
kişilik turist kafılesinin, bu yıl "ilk
gelenler" olduğunu belirten yetkililer,
önümuzdeki günlerde yöreye gelen
turist sayısının daha da artacağını
söylediler.
BBC'ye ve ABD'ye ret
• AA (Ankara) - İngilız yayın kuruluşu
BBC'nin Kars'ın Posof ilçesinde Orta
Asya'daki bağımsız Türk *
cumhuriyetlerinin radyo yayınlannı
dinlemek amacıyla bir merkez kurma
başvurusuyla ABD hükümetinin
İzmir'de kapalı devre yayın yapacak
radyo istasyonu kurma isteği reddedildi.
TRT, Radyo Televizyon Yüksek
Kurulu. PTT ve Telsiz Genel
Müdürlüğü yetkililerinin aldığı ret
kararlannın gerekçesinde.
başvurulardaki isteklerin anayasanın
133. maddesine aykın olduğu görüşüne
yer verildi. Anayasanın 133.
maddesinde, radyo ve televizyon
istasyonlannın ancak devlet eliyle
kurulabileceğine yer verildiği ve daha
öncearalanndaJaponya'nında
bulunduğu çeşitli ülkelerden gelen radyo
ve televizyon kurma teklifierinin
reddedildiği kaydedildi.
Hilaii gözetleme
• Haber Merkezi - Avrupa Milli
Görüş Teşküatlan (AMGT) Yüksek
Din Kurulu, ramazan hilalini uçakla
gözetleyecek. AMGT Basın
Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre
Avnıpa'da yaşayan Müslümanların
ramazanın başlangıç günü olarak
farklı tarihlere göre hareket etmeleri
nedeniyle alınan uçakla gözetleme
kararı, çeşitli cemaat temsilcisi İslam
ulemasımn katılacağı "Rüyet-i F.ılal
1992" girişimi 4 Nisan İ992
Çarşamba akşarnı uygulamaya
konulacak. Ulemanın bindiği uçak
Mönchengladbach'a dönecek. Gözlem
u^uşu 3000 metre irtifada
gerçekleştirilecek.
S
abah sabah sevimli bir gülümseme... Tutulan bit kapı...
Yol veren bir otomobil... Hafifçe çekilen bir sandalye..
Usulca itilen bir kültablası... Bir şey alıp verirken edilen
abartısız bir teşekkür... Bunların dünvanın her yanında ta-
şıdıkları anlam aynı. Âma tam tersi durumlarla ne kadar çok kar-
şılaşıyoruz. Yalnız gündelik yaşamda değil siyaset sahnesi ve iş
ilişkileri de 'terbiye' denilen davranış bütününün uzağında örnek-
lerle dolu. Terbiye sözcüğünün Latincesi 'polis' yani kent ile bağ-
lantı kuran bir sözcük. Yabani insana karşı uygar insanın davra-
nışları terbiyeyi ortaya çıkarıyor. Balzac 'Vadideki Zambak' ro-
manında terbiyeyi 'kendi kendini unutmak' diye tanımlıyor. Scho-
penhauer'e göre, 'Egoizm öyle dehşet uyandırıcı bir şey ki, onu
gizlemek için terbiyeyi icat ettik.'
Egoizm ve bireyciliğin bu kadar teşvik edildiği bir dönemde ter-
biyeyi insan ilişkilerine egemen kılmak oldukça zor. Terbiye man-
tığının bütününde başka insanların bizden hoşnut olması, bizi be-
ğenmesi, sevmesi gibi kaygılar ya da duyarlıklar bulunuyor. Oy-
sa başka insanların bizim hakkımızdaki görüşünü umursamayan
uygarlık dışı bir ruh halindeysek terbiyeli olmanın ne gereği var.
Başkasına, başkasının da zekâsma önem veren bir dikkat içinde
olan insanla yalnızca kendi küçük aynasında kendi yüzünü gö-
ren insanın ilişki kurabilmesi de çok güç. Uygarlık, hakların bölü-
şülmesi diye de özetleniyor. Oysa yalnız kendi haklarını gören
bir insan isterse en şık giysiler içinde dolaşsın, isterse ciltlerle
kitap yazmış olsun, ne önemi olabilir. Cilt cilt kitap yazmış, yaşı-
nı başını almış, 'aydın' sıfatmı göğsüne takmış bir kişinin yalnız
kendine çıkar sağlamak için yaptığı bir hareketi görürseniz, on-
ca mürekkebin ve yaşam deneyinin anlamı ne olabilir.
• * *
Ege Cansen birkaç yıl önce Hürriyet'teki köşesinde 'Ayının Andı'
UZAK^AKIN
OKAY GÖNENSlN
. .Terbiye Hakkında.
başlıklı bir yazı yayımlamıştı. Terbiyesiz, egoist ve kendinden baş-
kasını düşünmeyen insan türüyle alay eden bu yazı konumuzu
tamamlıyor:
"Ben, bir ayıyım. Ayı doğdum, ayı kalacağım.
Bir armut yemek için ağacını kıracağım.
Üst geçitlerin altından, alt geçitlerin üstünden geçeceğim.
Beni ikaz edene pençemi geçireceğim.
Sabahları yüzümü yıkamayacak ve tıraş olmayacağım.
Çevreme nahoş koku salıp etrafımı boşaltacağım.
Şoför olacağım. Bir gaza, bir frene, bir kornaya basacağım.
Sürekli şerıt değiştirip trafiğin canına okuyacağım.
Pazarları kırlara açılacağım.
Radyomu sonuna kadar açıp keyif çatacağım.
Pisimi, çöpümü sağa sola saçıp rahatıma bakacağım.
Zengin olacağım. Etrafımdakilere 'paran kadar konuş' diye...
Meydan okuyacağım.
Benden daha zengin olanlara düşman olup saygı duyacağım.
Fakirlere acıyıp tepeden bakacağım.
Mal sahibi olacağıro. Çatı katlarını tama iblağ edeceğim.
Bodrumları kiraya verecek balkonları kapatacağım.
Ağaçları kesip her yeri betonlayacağım.
Beni şikâyet edenin evini başına yıkacağım.
Yollarda ayı kardeşlerimle kol kola yürüyeceğim.
Otuz saniyede bir yere tükürüp
Pantolonumu karıştıracağım.
Yaşlılara çarpacak, çocukların ensesine şaplak atacağım.
Kuyrukların önüne gireceğim. Kafa ütüleyenlere haddini bildi-
receğım.
Önce ben deyip herkesi itekleyeceğim.
Hakkımı yiyenin hakkını yıyeceğım.
Kendi işimi.kendim göreceğim.
Hosfes olacağım. Yolcuları hıyar,
Kendimi bahçıvan göreceğim,
Hizmet edeceğime, kıntacak;
Gûlümseyeceğime, sırıtacağım.
Benden bir şey istenirse bozulup somurtacağım.
Memur olacağım. Her müracaatçıya 'hayır' demek için.
Ne mümkünse yapacağım.
Arkadaşlarımla sohbet edip işimi sallayacağım.
Vatandaşı 'kul', direneni 'kıl' göreceğim. Saat beşten önce ma-
samı kapatıp kapıya seğirteceğim.
Siyasete atılıp iktidar olacağım.
Göğsümü yumruklayıp naralar atacağım.
Eşimi, dostumu kollayarak kesemi dolduracağım.
Napıyorsun, diyenin ağzını parçalayacağım.
Ben bir ayıyım. Ayı doğdum, ayı kalacağım.
Bana 'ayı' diyenin canına okuyacağım.
Son söz: Her ayı biraz insan, her insan biraz ayıdır."
FARUK BtLDtRld (Ankara) - Kadın sorunlan, aile ve çocuktan sorum-
lu Devlet Bakanı ve YÖK üyesi Prof. Dr. Türkân Akyol, 12 Eylül
döneminde YÖK'ün kurulmaması için girişimlerde bulunmuş, ba-
şansız kalınca da AÜ Rektörlüğü'nden istifa etmişti.
Yıllar yılı Prof. Dr. lhsan DoğramacT-
nın uygulamalannı dikkatle izledi. Politi-
ka alanında da YÖK'e karşı başanlı
olamayınca tekrar üniversiteye dönmeye
karar verdi. Uzun direnmelerden sonra
Cumhurbaşkanı Turgut ÖzaFın. YÖK
üyeliğine ilişkin kararnameyi imzalaması
Akyol'un SHP Merkez Yürütme Kurulu
(MYK) üyeliğinden aynlmasına neden ol-
du. Türkân Akyol ile devlet bakanlığına
atanmadan önce, YÖK üyeliği ve üniver-
site konusunda neler yapmak istediğini
konuştuk.
- Yıllarca YÖK'e karşı mücadele etmiş
bir kişi olarak, YÖK üyeliğine atanmak
nasıl bir duygu?
AKYOL - Doğrusu bu soruyla çok kar-
şılaştım. Ben YÖK mücadelesinin içinde
oldum. Üniversite Rektörü ve Üniversite-
lerarası Kurul Başkanı iken verdiğimiz bu
mücadeleyi yitirdik. Askeri dönem esna-
sında Sayın Doğramacı kendi yasasıyla ga-
lip geldi.
Bu mücadeleyi demokratik bir ortam
olan poh'tikada yapabilirim varsaydım.
Ama en ufacık bir mesafe alamadık. Şimdi
değişik bir ortam var. Birisi benim partim
olmak üzere iki partinin oluşturduğu bir
koaüsyon hUkümeti var. Bu hükümet
YÖK'ü değiştirmeyi hedefliyor.
İki nedenle YÖK'ü tercih ettim. Birin-
cisi, gerçekleri anlayabilmenin tek yolunun
bu olduğuna inanıyorum. 37 yıllık üniver-
site hocasıyım. Benim için gerçekler önem-
lidir. Belki eleştirilerimizin bir kısmında
yanılıyoruz. Belki varsaydığundan daha iyi
noktalar olabilir. Ama kuşkum o ki ger-
çekler, Türkiye kamuoyundan ve üniver-
sitelerden saklanıyor. Bunu öğrenebilme-
nin tek yolu içine girebilmek.
lkincisi ve asıl neden, bundan sonra mü-
cadelemi üniversite ile birlikte yapmaya
karar verdim. Dilerim, özerk, özgür üni-
versite gelir ve siyaset yapma yasağı kal-
karsa yine aktif üyesi olarak partime dö-
nerim. Ama şu anda başka seçeneğim yok-
tu. Zaten, YÖK üyeliğindeki etkinliğim
çok sınırb kalacak.
- Bu tavnnız siyasette bir düş kınklığı
yaşadığımz anlamına mı geliyor?
AKYOL - öyle söylememeliyim. Siya-
seti çok fazla tanımadığım, geç yaşta si-
yasete girdiğim anlamına geliyor demek
daha doğru. Düş kınklığı değil, ama par-
timin konumu nedeniyle muhalefette kal-
mış olmak ve bir demokrasiye geçiş süre-
cine rastlamış olmak bir talihsizliğimdir.
Bütün gayretimize rağmen pek fazla bir
şeyler yapabilmiş olduğumuz söylenemez.
Şimdi bir umut beliriyor. Bu umuda da
ben partime dışardan destek olarak hizmet
etmeyi tercih ediyorum.
YÖK'te neler olacak?
- Şimdi YÖK'te neler olacak, neyi he-
defliyoTsunuz?
AKYOL - Evet. O bir yanlış anlaşıhna-
ya neden olacak biçimde sunuldu. "YÖK
kalkacak" dendi. Ne kalkacak? YÖK, bir
Yükseköğretim Kanunu'nu ve bir de yük-
seköğretim kurumunu içeriyor. Asıl tep-
kiler bence kanundan daha çok bu kuru-
mun uygulamalanna yönelik.
- Yani asıl tepki çeken Doğramacı'nın
uygulamalan mı?
AKYOL - Doğru. Şimdi YÖK'ün baş-
kanı lhsan Doğramacı. Bu başkanlık ken-
disine olağanüstü yetkiler verdiği bir dö-
neme rastlayıp, kendi inançlan ve kişiliği
ile birleştirildiği zaman Türkiye'nin yük-
seköğretim tarihinin en kadersiz n,edenini
oluşturdu. Hem yasanın getirdiği hem de
yetkileri kullanan kişinin özel yapısı, ni-
teliği birleşince, bu on yılda üniversiteler-
de olağanüstü tahribat ortaya çıktı.
Şimdi üniversite sıfırdan itibaren ye-
niden düzenlenecek. Bu düzenlemede te-
mel ilke, üniversitenin iç demokrasisinin
sağlanmasıdır. Üniversiteler her aşamada
kendi seçtikleri kurullann aracıhğıyla yö-
netilecek. Arü, bu kurullann seçimine tüm
üniversite kadrolarının katılımı sağlana-
cak. YÖK'ün temel işlevi de istihdam po-
litikasıyla planlama yapmak, üniversitele-
rarası eşgüdümü sağlamak olacak.
- YÖK'ün kaldınlması yerine, dönüşü-
münü sağlamak yeterU olacak mı?
AKYOL - YÖK kaldınlacak, kanun kal-
dırılacak deniyor. Hayır, kaldmlmaz, de-
ğişrtrilir. Şimdikinin yerine yeni bir kurul
oluşturulur.
- Anayasa sorunu nasıl çözümlenecek?
AKYOL - Anayasa sorunu Cumhurbaş-
kanı'nın yetkileri açısından bağbyor. Cum-
hurbaşkanı YÖK Başkanı'nı seciyor. Ama
YÖK'ün kompozisyonunu değiştirirseniz,
dörtte üçü seçimle gelen öğretim üyelerin-
den oluşursa ve birden fazla aday sunulur-
sa, Cumhurbaşkam hangisini seçerse seç-
sin, yine demokratik kanallarla gelen ki-
şilerden biri atanmış olur. Kısacası geçiş
döneminde daha fazla beklemeden Cum-
hurbaşkanı'mn yetkilerini düzenlemek
mümkün.
Aynca anayasa değişmeden de üniver-
site yasası yeni baştan düzenlenebilir. Aza-
mi ölçüde bir demokratikleşme sağlanabi-
lir. Yeni kanunun asıl işlevi de on yılda açı-
lan yaralan onarmak olur.
- Bu kadar farklı dilleri konuştuğunuz
bir kişi ile aynı kurulda nasıl çalışacaksı-
nız?
AKYOL - Anlaşmak değil, ögrenmek
için orada olacağım. Aynı kurulun içinde
benim dışımda 24 kişi olacak. Ama emi-
nim ki orada benimle birlikte çalışacak çok
değerli arkadaşlanm olacak. Yükseköğre-
timde yeni bir düzenlemeye zemin hazır-
lamak bizim görevimiz.
Doğramacı sorunu
- Prof. Doğramacı'nın size geçmişe iliş-
kin istediğiniz belge ve bilgjleri vereceği-
ne inanıyor musunuz? Bütün dosyalan
açar mı dersiniz?
AKYOL - Doğramaa açmasa da üniver-
sitelerden ögrenmek mümkün. Sadece ge-
çenlerde televizyonda katıldığım açıkotu-
rum içüı bile üniversitelerden büyük des-
tek aldım.
- Anlaşılan, YÖK'te çahşırken iki des-
teğiniz olacak. Birisi SHP, diğeri üniver-
sitedeki arkadaşlanmz...
AKYOL - Evet. Bugün üniversiteyi seç-
memin bir ölçüde şans, bir ölçüde özveri
olduğuna inanıyorum. Şimdi size anlat-
makta zorlandığım bir tercih nedenini her-
kese duyurma şansına sahip değüim. Yan-
lış anlaşıhnası çok olası. Ama temel ama-
cım ortada. Hedefimi biliyonım. 'Niye bu- T
mm
^^
m
"'' " ^ « ^ ^ — ı — ^ — ^ ^ — •
nu yapıyorsunuz', derseniz. Galiba benim Universitnin sıfırdan itibaren yeniden düzenleneeeğini söyleyen Akyol, bu konudaki
bu ülkeye herkesten fazla borcum var. temel illenin iç demokrasinin sağlanması olduğunu vurguluyor. (RIZA E2ER)
Açık mavi gömlekli,
gözlüksüz, askılı genç adam
- Yani, hesabımdaki paradan
fazlasını kullanabiliyorum.
Diyelim hesabımda
500 bin liram var,
ama 1 milyon lira
kullanabiliyorum... Öyle mi?
Beyaz gömlekli,
gözlüklü, askısız genç adam
- Aynen öyle!
Bu hesabın özelliği bu!
Kömür satamadığı için zor durumda
Yeni Çeltek İşletmesi
ameliyat masasında
CEMİL CİĞERİM (Samsun) - Göçük ve grizu patlamalan nedeniyle can
almaya devam eden Yeni Çeltek Linyit İşletmeleri, kömür satama-
dığı için zor durumda. Önceki günkü göçük nedeniyle bir işçinin
öldûğü işletmede üretilen kömür için yeni pazarlar aranıyor.
Uıetilen kömürlerin satılamaması üze-
rine zor durumda kalan Yeni Çeltek Lin-
yit Ifletmesi'nin yeni pazarlar bulmaması
halinde kapanabileceği Sanayi ve Ticaret
Bakanı Tahir Köse'ye bildirildi. Bakan
KÖSE ise başta Şeker Şirketi olmak üzere
bazı kuruluşlara kömürlerini Yeni Çeltek'-
ten almaları konusunda talimat verdi, an-
cak bugüne kadar olumlu bir gelişme kay-
dedilmedi.
Genel Müdürlüğü Ankara'da bulunan
Yeni Çeltek Kömür ve Madencüik AŞ'nin
bir üst düzey yetküisi "Merzifon'daki Yeni
Çeltek Linyit Işletmesine Amasya Şeker
Fabrikası da yüzde 20 hisse ile ortaktır.
Ama kömürünü Gediz'den ahnaktadır. İn-
san, kendi ortağı olduğu bir işletmenin bat-
raasını ister mi?" dedi.
Sanayi ve Ticaret Bakanı Tahir Köse'-
nin talimatlarının yerine ulaştığını, ancak
somut bir gelişmenin olmadığını söyleyen
aynı yetkili, "488 kişinin çalıştığı işletme-
nin İcapatılması sosyal patlamalara yol
açar" diye konuştu. Kömürlerin satılma-
ması nedeniyle şirketin her geçen gün ba-
tağa doğru gittiğini bildiren Ankara'daki
üst düzey yetkili şu açıklamayı yaptı.:
"Merzifon'daki işletmemiz Yeni Çel-
tek'te kömürler satılmıyor. İşçiler çalışı-
yor.
Çalışan işçinin parası venlemezse ne
olur?. Işçi çalışmaz. Pazarda tıkanıklık
var. Pazar yok. Pazarın açıknası temmuz
ayından sonra ancak clabilecek. Biz Sana-
yi ve Ticaret Bakanı Tıhir Köse'ye konu-
yu ilettik. 'Burası kapanır, 500 kadar işçi
açıkta kalır. Aileleri mağdur olur. Onun
için bu işletmenin üretüği kömürlerin sa-
tışına yardımcı olun' dedik. Kömürlerin
Şeker Sanayii'ne pazarlanması lazım. Bu-
güne kadar bu fabrikalara gitti, satüdı kö-
mürler. Bakan Tahir Köse Şeker Şirketi'-
ne talimatlar verdi. Fakat bugüne kadar
bir kilo kömür alan bile olmadı. Yani ta-
limatlar sonuçsuz kaldı. Sonuç abnamadı.
Bu gidişle bu işletme yaşatılamaz. Zarar
eden bir işletmenin yükünü, bu koşullar al-
tmda şirket çekemez. Oluşan zararın bir
kaynaktan finanse edilmesi lazım. Böyle
bir kaynak da yok. Şirketin kaynaği ohna-
yınca işletmenin de bir an evvel kapatılma-
sı lazım. Fakat-bu da sosyal sorun yarata-
caktır. Ancak gidiş kapanmaya doSru."
Yılda yaklaşık 100 bin tonun üzerinde
kömür üretimi yapılan ve bu üretimin 80
bin tonunun Şeker Fabrikaları'na verildi-
ği Yeni Çeltek Linyit İşletmesi'nin, kapa-
tılması halinde işçilerin kıdem taznünatla-
rının da işletmenin yüzde 20'sine sahip
olan Şeker Fabrikası iflasına yol açabile-
ceği kaydedildi.
••î-0
•• y ı
•lid
•!İH
•A
-9
• • • •
Aynı gün hem devlet bakanlığına hem de YOK üyeliğine atanan Türkân Akyol: YOK'e karşı mücadelede başansız kalındı
Üniversiteiçiniçerdenmücadele