15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 Cumhuriyet haberler 6Şubatl992 Prof. Türk'e davet • İç Politika Servisi - Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğreıim ûyesi Prof. Hikmet Sami Türk, genel seçimler konusunda bilgisinden yararlanılmak üzere Pakıstan'a davet edildi.ABD'nin"Dış İlişkiler İçin L'Iusal Demokratik Enstitü"sü tarafından organize edilen ve aralannda Türkive'den Prof. Hikmet Sami t ü r k ü n de bulunduğu 6 kişilik heyet, 8-13 şubat tarihleri arasında İslamabad'da. Pakistan'daki seçira sürecinin güçlendırilmesi konusunda konferanslar verecek. He>et üyeleri bu arada, ıktıdar ve muhalefet partisi hderleriylede görüşecekler. Askerlikyasa tasarısı • AA (Ankara) - Askerliği kısaltan yasa tasarısı bugün TBMM Milli Savunma Komisyonu'nda görüşülecek. Tasanya göre erbaşveerleriçin muvazzaflık hizmeti on sekiz ay olacak. Bu sürenin, banşta önce 15 aya ve daha sonra 12ayakadar indirilmesine Genelkurmay Başkam'nın görüşü ahnarak Bakanlar Kurulu'nca karar verilecek. Özal-Cindopuk göröşmesi • AA (Ankara) - Çumhurbaşkanı Turgut Özal,TBMMBaşkanı Hüsamettin Cindoruk ile aylık olağan görüşmesini yaptı.TBMM Başkanı Cindoruk'un. Çankaya Köşkü'ndesaat 10.30'da başlayan ve 1 saat 15 dakika süren görüşmede, 20-22 şubat tarihleri arasında yapilacak olan, kendisinin de katılacağı Avrupa Parlamenterler Meclisi Başkanlar Toplantısı hakkında Çumhurbaşkanı özal'a bilgi verdiği öğrenildı. Peblivan'dan Göçlö'ye dava • AA (Ankara)- ANAP Bursa Milletvekili Feridun Pehlivan, TBMM'nin öncekı günkü oturumunda kendisine hakaret ettiğı gerekçesiyle DYP Bursa Milletvekili KadirGüçlü aleyhine 200 milyon liralık tazminat davası açtı. Pehlivan, Devlet Bakanı Cavit Çağlar'ın SSK prim ve vergi borçlannın tartışıldığı oturumda, Kadir Güçlü'nün kendisine galiz sözler sarfettiğini söyledi. Pehlivan, Güçlü'nün hakaret içeren sözlerinin tutanakta da saptandığını belirtti. Sözleşmeliye yeni düzen • AA (Ankara) - Kamu tktisadi Teşebbüsleri'ndeki sözleşmeli personel rejimini düzenleyen yasa tasarısı, TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Anayasa Mahkemesi'nce bu konuda daha önce çıkarılan KHK'nın iptai edilmesi nedeniyle hazırlanan ve genel kurulda kabul edilen yasaya göre, KİT'lerde I sayüı cetvelde görünen genel müdür, genel müdür yardımcısı, daire başkanı, müdür, teftiş kurulu başkanı, kurul ve daire başkanlan, müessese, bölge, fabrika, işletme, şube müdürleri, müfettiş ve müfettiş yardımcıları 657 sayılı Devlet Memurları Yasası kapsamına alınacaklar. Cezaevlerine kültüp merkezi • CUMHURİYET (Denizii) - Kültür Bakanı Fikri Sağlar, Aydın Cezaevi'nin küİtür merkezine • dönüştürüleceğini, bir köşesinde ise "insan haklan ve demokrasi müzesi" oluşturulacağını söyledi. Egegezısinin Denizii durağında, 1980"den sonra yapılan cezaevlerinin bir bölümünün fabrikalara ve kültür merkezlerine dönüştürüleceğini açıklayan Sağlar, "Son 10 yıldır çekilen çile ve haksızlıklara karşı devletin iade-i itibarda bulunması lazım. Cezaevlerinin bu anlamda kültür merkezlerine çevrilmesi devletin özürdilemesi olacak"' dedi. İzmir Belediye Başkanı'nın müfettiş raporuna karşı çüap çıkmayacağı merak konusu SHP'de Çakmıır endişesiCUMHURtYET (Ankara) - SHP'de, Genel Başkan ve Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü'nün de is- teğine rağmen, işçi sorununda geri adım atma- makta direnen İzmir Anakent Belediye Başkanı Yüksel Çakmur'a karşı tepki büyüyor. İzmir Belediyesi'nde işten çı- karılan işçilerin Ankara'ya ka- dar yürüdükten sonra hüküme- tin güvence vermesi uzerine lz- mir'e dönmeleri de sorunu sona erdirmeye yetmedi. SHP genel merkez yöneticileri, geçen haf- ta Ankara'da yapılan toplantı- larda, işçileri geri almaya yanaş- mayan Çakmur'un, Çaîışma Ba- kanlığı ve lçişleri Bakanlığı mü- fettişlerince hazırlanacak rapo- ra karşı alacağı tavır merakla bekleniyor. SHP yöneticilerine ve sendi- kacılara göre, müfettişlerin ha- zırlayacağı rapor, belediyenin iş- ten çıkarma uygulamasırun hak- sızlığını saptadığı takdirde, işçi- lerin kıdem tazminatı hakkı ko- runmuş olacak. tsteyen işçiler kıdem tazminatını alabilecek, buna karşılık, işçilerin büyük çoğunluğu, yürüyüş gerekçesine uygun olarak, son aldıklan üc- ret üzerinden ilçe belediyelerine yatay geçiş yapacak. Ancak, işçilerin ikna edilme- sini sağlayan bu formülün işle- yebilmesi için, müfettişlerin ha- arlayacağı raporun, belediye ta- rafırldan da bağlayıa olarak ka- bul edilmesi gerekiyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde işe başlatılmasalar bile, ilçe beledi- yelerine yatay geçiş yapılabilme- si için Çakmur'un onay verme- si gerekiyor. izmir Büyükşehir Belediyesi Başkanı Yüksel Çakmur'un yurtdışında olmasma karşılık, belediye, hükümetin bulduğu çözümü "kabul edilemez" nite- likte bulduğunu açıkladı. Belediye Halkla İlişkiler Da- ire Başkanı İskender Dinsel, POKTRE YÜKSEL ÇAKMUR İşçilerle bası dertteİç Politika Servisi - İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Yüksel Çakmur, 1942 Izmir doğumlu. 50 yılük yaşamöykü- sündeki kilometre taşları: 1971 'de Buca Belediye Başkan- lığı, 1973'te CHP İzmir Millet- vekilliği, 1977'dehemmilletve- killiği hem de CHP Genel Yö- netün Kurulu üyeliği, 1978 - 79'da Gençlik ve Spor Bakan- lığı. Yüksel Çakmur'un siyasi ka- .riyeri, 12 Eylül darbesiyle bir- likte kesintiye uğradı. Çakmur, 198O'li yıllan, gençliğinde aldı- ğı iktisadi ticari bilimler akade- misi diplomasının yanına hu- kuk fakültesi diploması alarak değerlendirdi. Zincirbozan'da gecirdiği günleri ise "En zengin eğitim" diye niteleyerek, ken- disini asıl "Zincirbozan fakültesi" mezunu olarak gör- düğünü söyledi. Üç "diplomaü" Yüksel Çak- mur, 26 Mart 1989 seçimlerin- de de İzmir Büyükşehir Beîedi- ye Başkanı oldu. Bir derginin "delidolu bir başkan" başlığıyla tanıttığı Yüksel Çakmur'u kamuoyu, ilk olarak 1973 seçimleri son- rasında "genç milletvekili" portresiyle tanıdı. Bunda, her zaman iyi diyalog içinde bulun- duğu gazetecüerin payı da bü- yüktü kuşkusuz. O yıllarda CHP Genel Merkezı'nin mer- divenlerini koşarak çıkan, yü- zûnden hiç eksrk- olmayan te- bessümü ile gazetecüerin gön- lünü almayı ihmal etmeyen Çakmur, sonraki yıllarda da basınla diyaloğunu bozmadı. O kadar ki, "zor beğenen" ve "karşı görüşte" biri olarak ga- zeteci Mehmet Barlas bile, be- lediye başkanı seçildikten son- ra konuştuğu Çakmur'u şöyle tammladı: "Yüksel Çakmur, yıllardır tamdığımız Yüksel Çakmur'- dan daha olgun, daha birikim- li... İdeolojik saplantılan yok. Sırasında selefinin başladığı iş- Iere teşekkür eden ve onları ta- mamlayacağını söyleyen bir Çakmur. Bedrettin Dalan'a, parti farkı gözetmeden beğeni- sini seslendiren bir kişi." Yüksel Çakmur, SHP içinde bazı kesimlerin tepkisini çekse bile, gerçekten de Bedrettin Dalan'ı açıkça savundu. "Da- lan'ın yaptığı büyük işler var- dır. Demokrat ve laik kişiliği var" diyen Çakmur, bu açık- lamalarıyla dikkatleri üzerine çekti. Yüksel Çakmur'un dikkatle- ri ve şimşekleri çektiği bir baş- ka konu da, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin TANSAŞ kuru- luşunda tek bir marka deterjan satılmasıyla ilgili uygulaması oldu. Geçen yıl Star l'den ge- niş biçimde yayımlanan "deter- jan tartışması"nda Çakmur, "halkının ucuz deterjan kul- lanmasını sağlamak sucsa, bu suçu kabullendiğini" söyledi. Yüksel Çakmur, kamuoyu- nun gündemine son olarak, İz- mir Büyükşehir Belediyesi'n- den çıkartılan işçiler nedeniyle geldi. SHP'de büyük sıkıntı ya- ratan işçi çıkarma sorununda, devreye partinin yöneticileri de girdi. Ancak Çakmur, işçileri geri almamak tavnnda ısrar et- ti. Tavnnın nedenini açıklamak için gazetelere ilanlar veren Yüksel Çakmur şöyle diyordu: "Siz SHP'ye, Çakmur'a oy ve- rirken, otobüsleri çalıştırma- yın, bizi yolda bırakın, sulan- mızı kesin, parklara-bahçelere bakmaym, mezbahayı, teleferi- ği çahştırmaym, şehri ilaçlama- yın, sinek böcek çoğalsın mı dediniz?" Kendisini yalnızca SHP'niB değil, bütün partililerin başkanı olarak gördüğünü söyleyen Çakmur, SHP içindeki'sıkıntıyı aşabilecek mi? Zincirbozan günlerinden sonra, İhsan Sab- ri Çağlayangil'in deyişiyle "po- litikacı iken devlet adamı olduklarım" düşünen Çak- mur'un tavrını bozmayacağını söylemek mümkün. Cumhuriyet'in sorularmı yanıt- ladı. Dinsel, müfettişlerin vara- cağı sonuç konusunda şimdiden tahminlerde bulunulmasını "anlamü" bulduğunu belirterek, hazırlayacakları rapor ne yönde olursa olsun işçilerin işbaşı yap- masını sağlamayacağını savun- du. lşçilere hafta başmda işe baş- lama ümidi vermenin, "yeniden sokağa dökülmelerine yol aça- cak dayanaksız bir vaat" oldu- ğunu söyleyen Dinsel, hüküme- ti ve sendika yöneticilerini huku- ku çiğneme çabası içinde olmak- la suçladı. Dinsel, bazı işçilerin açtığı davaları kaybettiklerini, bazı işçilerin davalannın ise sür- düğünü belirterek, şunları söy- ledi: "Müfettiş raporu, sadece mahkemenin bu konuda verece- ği karan etkileyecek bir delil ola- rak kullamlabilir, başka bir işe yaramaz. Bizim işçileri geri al- mamıza, yatay geçişi onaylama- mıza, tazminat ytikünü kabul- lenmemize gerekçe oluşturmaz. Mahkeme devam ederken, bu mahkemeyi boşverin, hukuku da boşverin, bunları geriye alın deniyor ki bu, daha sonra bele- diyeyi suçlu duruma düşürür, 'hatta lçişleri Bakanhğı'nın bu konuda bir yazılı emir vermesi- dir. Böyle bir emrin Çalışma Ba- kanlığı'ndan ya da Devlet Ba- kanhğı'ndan gelmesi de sorunu çözmez." Devlet Bakanı Erman Şahin ise, konuyla ilgili olarak Cum- huriyet'e yaptığı açıklamada, olayın başlangıçtan bu yana Yüksel Çakmur'un direnmesi yüzünden bu noktaya vardığını belirterek, Çakmur'u suçladı. Disiplin sorunu Çakmur'un iş müfettişlerinin Başbakanlık'tan aklıklan tali- mat sonucu işçiler lehine karar almasına rağmen direncini sür- dürmesi, SHP ile Çakmur ara- sındaki ilişkileri kopma nokta- sına getirebilecek. Çakmur'un Disiplin Kurulu'na verilrriesi SHP yönetiminin gündeminde bulunmamasına karşın, bu nok- tadan sonraki gelişmelere göre karar verilecek. SHP Genel Sekreteri Cevdet Selvi'nin de kattldığı ve sendika yöneticileri ile İnönU arasında- ki görüşmeler sırasında İnönü'- nün de bir ara sert tepki şöster- diği öğrenildi. Bûtün' önerilere ve isteklere Çakmur'un karşı çıkmasından sonra sinirlenen lnönü, Başbakanlık MUsteşan Necdet Seçkinöz'ü arayarak, "Benim bu işi sona erdirmek için yetkilerim nedir? Talimat vererek çözebilir miyim" diye sorduğu kaydedildi. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda DYP'li Öztürk sordu: TKK'ya kım haraç veriyor?'CUMHURÎYET (Ankara) - TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'n- da dün Başbakanlık'ın bütçesi görüşülürken, terör konusu tartışıldı. DYP Milletvekili Mahmut Öztürk, "Teşvik siste- miyle PKK'ya trilyonların akıtıldığı" iddiasında bulundu. Plan ve Bütçe Komisyonu'nun "gün- dem maddesi" haline gelen terör konu- sunda DYP'li Öztürk, ortaya ilginç id- dialar atarak şunları söyledi: "Terörün arkasında Türkiye Cumhu- riyeti devleti ve kaynakları var. Soyu so- pu belli olmayan, ne idüğü belirsiz in- sanlar devletin en üst kademelerine ka- dar çıktı. 'Ben federe sistemi tartısınm, PKK ile pazarlık yapar, af getirir, terö- rü durdururum' diyorlar. Kim oluyor kendisi, PKK ile pazarlık yapıyor? Teş- vik sistemiyle yıllarca trilyonlar PKK'ya aktı. Hayali ihracatla trilyonlar gitti. Bu- radan ihbar ediyorum. Bayındırlık Ba- kanlığı ihalelerini kim alıyor, kimler PKK'ya haraç veriyor? 'Parası benden, vurması sizden' diyenlerdir? ANAP'a soruyorum. Af kanunu çıkarılırken ak- hnız neredeydi? Akan kanların arkasın- da bunlann vebali var." Komisyonun SHP'li üyesi, Hatay Milletvekili Mehmet Dönen de konuş- masında, isim vermeden Özal'ı eleştire- rek "Başbakanın yakınlanyla evlenen- ler, yakınından geçehler zengin oldu" dedi. Dönen, şeffaflıktan söz ederken ANAP'h Mehmet Budak "Ne şeffaflı- ğı? MİT bütçesine ipotek koydunuz, görüşemiyoruz" diye laf attı. Mehmet Dönen de bunun üzerine, "Korkanlar, kapalı kapılar ardında kaynak aktaran- lardır. MİT'i de sivüleştireceğiz" diye yanıt verdi. ANAP Manisa Milletvekili Ekrem Pakdemirli ise konuşmasmda Özal'ı sa- vunarak "Çankaya şöyle yaptı böyle yaptı diyeceğinize, getirin bir yasa, Çan- kaya'nın yetkilerinin anayasal sınuını belirleyelim" dedi. DYP'ü Öztürk'ün "özal'ın PKK'yı affetme yetkisi var mı" sorusuna da Pakdemirli, "Evet var. Cumhurbaşkanı'nın mahkûmu affetme yetkisi var" dedi. Başbakanlık bütçesinin görüşüldüğü Plan ve Bütce Komisyonu'nda, komis- yon üyesi milletvekilleri "değişik" ko- nulara da değindiler. ANAP'h Mehmet Nedim Budak, il ve ilçelerde meclis ku- ruhnasına ilişkin Başbakanlık genelge- sini eleştirirken "İl ve ilçe meclisleri dev- letin başına iş açacaktır. Devletin, Mark- sist entellerin oyununa gelmemesi lazım" diye konuştu. RP'li Zeki Ergezen ise konuşmasmda, TRT'nin yayımladığı "Yalan Rüzgârlan" gibi Brezilya dizileriyje Türk aile yapısını zehirlediğini söyledi. "Harp hali" TBMM İnsan Haklan Komisyonu da dün terör olayını tartıştı. Kulp ve Lice olaylanna ilişkin alt komisyon raporu- nu görüşmek üzere toplanan komisyon- da, Binbaşı Mustafa Eken, Jandarma Genel KomutanlığVrun görüşlerini açık- lamak üzere bir konuşma yaptı. Halka kötü davranılmadığını, sarkın- tılık edilmediğini söyleyen Binbaşı Eken, alay komutanı ile vali arasındaki ilişki- nin de komisyonu değil, lçişleri Bakan- lığı'nı ilgilendirdiğini kaydettk Eken, da- ha sonra bu sözlerini, komisyon üyeli- rinin uyarısı üzerine geri aldı. ANAP'lı Eyüp Aşık da konuşmasın- da, "Güneydoğu'da adı konmamış, ilan edilmemiş bir harp yaşandığım, bu ne- denle güvenük güçlerinin suçlanama- yacağım" savundu. Aşık, Güneydoğu'- dan seçilen milletvekillerinin, PKK des- teğiyle seçildiğini ima ederek Güneydo- ğu seçmeninin istediği adaya oy vereme- diğini söylemesi üzerine, SHP'ü Sırrı Sa- kık, "Biz seçmenin özgür iradesiyle se- çildik. Dediğiniz gibi olduysa o, devle- tin ayıbı o zaman" diye yarut verdi. Kürt sorunu için aydınlar diyalogıı iç Politika Servisi - Farklı kesimlerden bir grup aydın, İstanbul- da bir araya gelerek Kürt sorununa barışçı ve demokratik bir çö- züm bulmanın yollarım tartışacak. Helsinki Yurttaşlar Meclisi Türkiye Bölümü'nün Milliyetler ve Milliyetçilik Komitesi tarafından 15 Şubat 1992 ta- rihinde Tepebaşı Etap Pullmann Oteli'n- de düzenlenecek olan toplantı için 170'e yakın bilim adamı, politikaa ve aydına çağrı yapıldı. Komite adına Murat Belge imzasıyla yollanan çağn metninde gittikçe tırma- nan ve yaygmlaşma eğilimi gösteren şid- det eylemlerinin "toplumu bir iç savaş ortamına doğru sürüklediği" kaydedi- lerek şöyle denildi: "Şiddet eylemlerine son verebilmek, ancak Kürt sorununa barışçı ve demok- ratik bir çözüm bulmakla mümkündür. Kürt sorunu, hepimizi yakından ilgilen- diren ve diğer sorunlanmızın çözümü de büyük ölçüde buna bağlı olan Türkiye'- nin en önemli yaşamsal sorunudur. Bu nedenle diyalog kurmamız, sorunu ara- mızda tartışmamız ve uzlaşma arayışı- na girmemiz gerekir." Masrafları katılanlar tarafından or- taklaşa kar^uana^aN uı<uı loplantı Mu- rat Belge'nin, demokratik ve barışçı çö- zümün/çözümlerin önündeki engeller üzerine konuşmasıyla başlayacak. Ax- dından anayasa hukukçuları Zafer Üs- kül ve Bülent Tanör, Türkiye'de ve baş- ka ülkelerde ulusal azınlık sorunlarına getirilmiş demokratik anayasal hüküm- ler üstüne konuşacaklar. Öğleden son- ra ise toplantıda bulunan herkesin katı- lacağı bir tartışma gerçekleştirilecek. Toplantıya katılmaları için kendileri- ne çağrı yapılan kişiler şunlar: Fehim Adak, Adalet Ağaoğlu, Tek- taş Ağaoğlu, Ömer Ağın, Meltem Ahıs- ka, Behiç Ak, Asaf Savaş Akat, Hüsnü Aktaş, Veli Aksoy, Taha Akyol, Alev Alatlı, İsak Alaton, Mahmut Alınak, Türker Alkan, Şahin Alpay, Ahmet AJ- tan, Mehmet Altan, Çağatay Anadol, Fahri Aral, Sadun Aren, İhsan Aslan, Mehmet Ali Aslan, Melih Aşık, Yusuf Ziya Ataç, Rona Aybay, Atilla Ayte- mur, Rafet Balb, Jale Baysal, İhsan Be- dirhanoğlu, Murat Belge, Taciser Belge, Zeliha Berksoy, Fatmagül Berktay, Ha- Ul Berktay, İhsan Bilgin, Mehmet Ali Bi- rand, Tanıl Bora, Ayşe Buğra, Ali Bu- laç, Esat Canan, Hasan Cemal, Ergin Cinmen, Güneri Civaoğlu, Ruşen Çakır, Cengiz Çandar, Gülçin Çaylıgil, Süley- man Çelebi, H.İbrahim Çelik, Aysel Çe- likel, Murtaza Çelikel, Murat Çelikkan, Fahrettin Çiloğlu, Mustafa Dağıstanh, Ali Rıza Demircan, Latif Demirci, Ha- tip Dicle, Zülfü Dicleli, Abdurrahman Dilipak, Ferruh Doğan, Mehmet Do- ğan, Yalçın Doğan, Necati Doğru, Ne- şe Düzel, Yiğit Ekmekçi, Tarık Ziya Ekinci, Naci Kemal Ekşi, Şerafettin El- çi, Oktay Ekşi, Nurettin Elhüseyni, M.Salim Ensarioğlu, Üstün Ergüder, Hüseyin Ergün, Yaşar Eryılmaz, Abdu- lillah Fırat, A.Melik Fırat, Ümit Fırat, Andrew Finkel, Semih Gemalmaz, Ni- lüfer Göle, Engin Güler, Fethi Gümüş, Ertuğrul Günay, Aydın Güven Gürkan, Uluç Gürkan, Seyfettin Gürsel, Gencay Gürsoy, Memduh Haaoğlu, Ziya Halis, Hüseyin Hatemi, Ö.Vehbi Hatipoğlu, Nazlı Ilıcak, Talat İnanç, Haluk İnanı- cı, Ahmet İnsel, Hasan Kaçan, Mehmet Kahraman, Jak Kamhi, Sefa Kaplan, Ercan Karakaş, Ahmet Karataş, Murat Karayalçın, Nadir Kartal, Osman Kava- la, Selahattin Kaya, Turgut Kazan, Ya- şar Kemal, Ferhat Kentel, Çağlar Key- der, Mahmut Kılınç, Nazif Kocayusuf- paşaoğlu, Esra Koç, Ali Koçman, Onat Kutlar, Ömer Laçiner, Zülfü Livaneli, Güngör Mengi, Mehmet Metiner, Ha- san Mezarcı, Kemal Nebioğlu, Ahmet Zeki Okçuoğlu, Hüsnü Okçuoğlu, Eş- ref Okumuş, Ahmet Oktay, Cemil Ok- tay, Tan Oral, Zeynep Oral Mahmut Ortakaya, Selim Ölçer, Altan Öymen, Ferhunde Özbay, Coşkun Özdemir, Er- tuğrul Özkök, Güntaç özler, Sarkis Pa- çacı, Mehmet Pamak, Orhan Pamuk, Taha Parla, Sım Sakık, Emil Galip San- dalcı, Medet Serhat, Mehmet Sevigen, Enver Sezgin, Orhan Siliver, Ayşe Siliv- ri, Nükhet Sirmen, Semra Somersan, Mümtaz Soysal, Halûk Şahin, Necdet Şen, Burhan Şenatalar, Altan Tan, Bü- lent Tanör, Şirin Tekeli, Latife Tekin, Erdoğan Teziç, Tınaz Titiz, Fikret Tok- söz, Dağıstan Toprak, Mete Tunçay, Ahmet Türk, Gürel Tüzün, Aydın Uğur, Necdet Uğur, Zafer Üskül, Mehmet Vu- ral, Memduh Yasa, Feridun Yazar, Nur- han Yentürk, Leyla Zana, Bahri Zengin. ÖZGURCE TURKER ALKAN Ahlakın Ekonomik Değeri S osyalist söylemin etkisiyle, "Kapitalizm mi?" de- riz duraksamadan, "tabii ki ahlaksızlıktır. Tanımı gereği ahlaksızlıktır kapitalizm. İnsanları sömür- menin ahlakla bağdaşan yanı var mı?" Olaya nasıl baktığınıza bağlı. Kapitalizmi ahlakla bağ- daştıranlar, hatta belirlj bir ahlak anlayışının doğal so- nucu sayanlar da var. Ünlü sosyolog VVeber'e göre, ka- pitalizm "Protestan ahlakının" bir sonucudur. Yani, çok çalışan, çalışmayı bir ibadet yerine koyan, parasını sa- vurmayan, biriktirip sermaye yapan insanların ekono- mik sistemidir kapitalizm. İstediğiniz kadar kapitalizme karşı olun, bu sistemin işleyebilmesi için belirli bir ahlak anlayışına gereksinim olduğunu ınkâr edebilir misiniz? Ünlü bir düşünür, "Şövalyelik kahramanlığa, kralltk onura, kapitalizm de ahlaka dayanır," diyordu. Sermaye piyasasındaki alışverişin çok büyük bir kıs- mı sözleşmeye bağlıdır. Taraflar, birbirlerinin verdiği sö- ze sadık kalacağını varsayarak iş görürler, bağlantı ku- rarlar, borca girerler, üretim yaparlar. Kapitalizmin bu "sözleşme" boyutu o kadar önemlidir ki, bu topluma "sözleşme toplumu" adını takan sosyologlar bile çık- mıştır. İşletme profesörü Tamer Müftüoğlu ile söyleşiyoruz. "Vergi affı teknik olarak doğru bir karardı," diyor, 'iakat, ekonomi ahlakı açı- Ahlak denince, nedense ufkumuz cinselliğin ötesine gidemiyor. Ekonominin de ahlakı vardır, politikanın da, kamu yönetiminin de, sanatın da, bilimin de.... sından çok yanlıştı. Bizde iktisatçılar işin sadece teknik boyu- tuna bakıyor, ahlaki yanını tümüyle göz- ardı ediyor. Oysa sağlam bir ahlak te- meline dayanma- dan pazar ekonomi- si uzun dönemde iş- leyemez." ^~~~~"~"~"~™^^^"^^"^~ "Affın sonucu ne olur?" "Kısa dönemde bazı olumlu sonuçlar alınabilir. Ama vergi ahlakı yıpranacağı için gelecekte çok daha büyük sorunlar ortaya çıkacaktır. Çıkanlan vergi affı, kendi için- de yeni davranış biçimleh doğuracaktır. 'Vergiyi kaçıra- lım, geciktirelim, nasıl olsa af çıkar, anlayışı yerleşecek- tir." "Fakat buna benzer olaylar ilk kez olmuyor, değil mi?" "Evet, bizde genellikle izlenen bir yol oldu bu. Konu- nun ahlaki boyutu hemen tümüyle unutuluyor. Aslında Özalzamanında izlenen 'kara paranın aklanması', hat- ta 'hayali ihracat' uygulamaları da teknik olarak doğ- ruydu, ama ahlak açısından yanlıştı. Ve toplumumuz- da derin yaralar açtı." Ahlak denince, nedense ufkumuz cinselliğin ötesi- ne gidemiyor. Ekonominin de ahlakı vardır, politikanın da, kamu yönetiminin de, sanatın da, bilimin de.... Bir yazar, gerçekten düşündüğünün dışında şeyler yazıyorsa... Bir politikacı, salt seçlmi kazaıimak için-i mayacak yefleri it yapfrta sözü veriyorsa... Bir bilim adamı, istediği sonucu çıkarmak için arâ$- tırmasının verilerini değiştiriyorsa... Bütün bunlar, bir kadının kocasını aldatmasından da- ha yıkıcı sonuçlar doğurmaz mı? Politik nedenlerle, sınıfta kalan öğrenciden adam öi- düren katile kadar sık sık af çıkardık durduk. Her affın, toplumun ahlak dokusunda bir yara daha açtığını hiç düşünmedik. Düşündüysek de umursamadık. Toplumda tekrar tırmanışa geçen terör olaylarının ar- kasında ciddi bir ahlak bunalımı, değer kaybı (anomi), bireylerin umutsuzca sürdürdükleri bir "kendini arayış" olduğu söylenebilir. Toplumdaki ahlak bunalımı karşısında, devletin kendi rolünü bir kez daha düşünmesi gerekmez mi? Uçok anıldı, laiklik kutlandı AA (Ankara) - Uğradığı bombalı saldında ha- yatını kaybeden Prof. Bahriye Üçok, SHP An- kara İl Kadın Komisyonu'nca düzenlenen "La- iklik Günü"nde, Cebeci Asri Mezarhğı'ndaki kabri başında düzenlenen törenle anıldı. SHP Genel Başkanı, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcı- sı Erdal İnönü, "Laiklik Günü" dolayısıyla yayımladı- ğı mesajda, "İnsan yaşamına, toplum huzuruna yöneliş hare- ketlere karşı devlet bütün ön- lemleri alacaktır" dedi. lnönü, mesajında, inanç öz- gürlüğünun ancak demokratik, laik, hukuka dayalı bir devlet- te var olup gelişebileceğini yü- larca bıkmadan anlatan Üçok'- un terörist bir saldırı sonucu hayatuıı kaybettiğini hatırlata- rak şunları kaydetti: "Bu cinayetin öncesinde ve sonrasında da faüi meçhul baş- ka cinayetler işlendi. Bunlar, vatandaşlarımızın tümü tara- fından tepkiyle karşılandı. Ül- kede bugün yeni bir hükümet var. Bu hükümetin ana hedef- lerinden birisi, demokrasiyi tüm kurum ve kurallanyla yer- leştirmektir. Bunun için somut adımları bir bir atıyor. Işlenen cinayetler ise oluştu- rulmak ve yaşatılmak istenen demokratik ortamı hedef alı- yor. Bizim başından beri sa- vunduğumuz gibi, Türkiye'de her düşüncü özgürce ifade edi- lebümelidir. Bunun için gayret gösteriyoruz. Düşünceler üze- rinde yasaklar olmamalıdır. Ancak hangi düşünce için ya- pılırsa yapılsın, terorizmi, cina- yetleri haklı gösteremezsiniz. Haklılığı yoktur. Anlaşılır ya da kabul edilebilir bir gerekçe- si yoktur ve olamaz da. Bu çok tehükeli bir hastahktır ve teda- visi gerekir. Bu tür hareketlere karşı dev- let, demokrasiyi ve vatandaşla- rını korumak için bütün ön- lemlerini alacaktır. Demokra- tik hukuk devleti sınırlan için- de, bu saldınlara güvenlik güç- leri ile tüm vatandaşlan ile ge- reken yanıü verecektir. Bu ko- nuda kararlı olduğumuzu ifa- de etmek istiyorum." Çumhurbaşkanı Turgut özal da laiklik ilkesinin anayasaya girişinin 55. yıldönflmü dolayı- sıyla dün bir mesaj yayunladı. Çumhurbaşkanı özal'ın mesajı şöyle: "Inkılaplanmız içinde en de- ğerlilerinden biri olan laiklik, Türkiye Cumhuriyeti'nin yeni temeller üzerinde yükselişinin önemli bir dönüm noktasıdır. Bu suretle, ülkemizde din ve vicdan hürriyeti sağhklı bir te- minata kavuşmakla kalmamış, Türkiye'nin muasır medeniyet yolunda çoğulcu, siyasal de- mokrasi ile bütünleşmesi sağ- lanmıştır. Islam âleminde, Türkiye'nin verdiği bu güzel örnek, bütün dünyanın takdir ve saygısına mazhar olmuştur. Büyük Ata- türk'ün uzak görüşü sayesinde başardığınuz bu devrimle, mil- letimiz çağdaş medeniyet ker- vanında layık olduğu mümtaz yerini almıştır. Bu vesileyle azdz Atatürk'ü rahmet ve şükranla anıyorum."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle