15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26 ŞUBAT1992 ÇARŞAMBA 16 SPOR Trabzon-G.Saray, Beşiktaş- Aydınspor karşı karşıya Çeyrek finalde fire günüSpor servisi - Federasyon Kupası'nda iki yan finalist bugün oyna- nacak Trabzonspor - Galatasaray, Beşiktaş - Aydınspor maçla- rından sonra belli olacak. Bu iki karşılaşmadan galip ayrılan ta- raf kupada ilk 4'e girecek. Kupanın diğer yan fınalistleri ise yannki Kocaelispor - Gençlerbirliği, Altay - Bur- saspor maçları sonrası belirlenecek. Fede- rasyon Kupası çeyrek final maçlannın en önemlisi kuşkusuz ki ligde şampiyonluk mücadelesi veren Trabzonspor ile Galata- saray arasındaki karşılaşma. Kura çekimi sonrası 'erken final' olarak yorumlanan Trabzonspor - Galatasaray maçının biti- minde yarı finalist olan taraf kupaya bir- hayli vaklaşacak. Trabzon Hüseyin Avni Aker Stadı'nda oynanacak ulan karşılaş- ma saat 12.00'de başlayacak ve Starl'den naklen yayımlanacak. FtFA kokartlı ha- kemlerden Oğuz Sarvan'ın yöneteceği ma- ça her iki ekip de yan finale kalmak için çıkacak. 4 martta Avrupa Kupa Galipleri Kupası'nda Bremen ile oynayacak olan Galatasaray, Federasyon Kupası'ndaki bu maça büyük önem veriyor. Geçen yıl ka- zandıklan kupayı bu yıl da müzelerine ta- şımak isteyen San-Kırmızılılar, Trabzon- spor karşılaşması ile ilgili olarak "Raki- bin zayıfı güçlüsü olmaz. Geçen yıl da Trabzon'u eleyip şampiyonluğa ulaştık. Bu yıl da aynı sevinci yaşamak istiyoruz" de- diler. Trabzonsporlular da ligde şampiyon- luk mücadelesi verdiklerini, ancak Gala- tasaray'ı eledikleri takdirde kupaya bir hayli yaklaşacaklannı belirttiler. Beşiktaş-Aydınspor Federasyon Kupası çeyrek finalinin di- ğer maçında Beşiktaş ve Aydınspor, İstan- bul'da karşı karşıya geliyor. Inönu Stadı'n- da oynanması gereken ancak Bakırköyspor - F.Bahçe maçında zeminin bozulması ne- deniyle Bölge Mudürlüğu tarafmdan Ali Sami Yen Stadı'na alınan karşılaşma saat 13.OO'te başlayacak. F1FA kokartlı hakem- lerden Ahmet Çakar'ın yöneteceği maçta Beşiktaş, sakathkları süren Feyyaz, Ulvi ve Recep'ten yoksun kadrosu ile mücadele edecek. Kimleri elediler Federasyon Kupası'nda Galatasaray, Bakırköyspor'u penaltılarla, Trabzon, Es- kişehirspor'u 1-0, Beşiktaş, Samsunspor'u 3-1, Aydınspor da lstanbulspor'u uzatma- da 1-0 yenerek çeyrek finale yükselmişti. Iek maçlı eleminasyon sistemine göre oynanan Federasyon Kupası maclarında tur atlayacak tarafın karşılaşmadan galip ayrılması gerekiyor. Beraberlik halinde uzatmalara ve penaltılara gidilecek. Galatasaray'a büyük ilgi FAİK BAKOĞLU (Rize) - Bugün Fe- derasyon Kupası çeyrek finalinde Trab- zonspor ile karşılaşacak olan Galatasa- ray, bu maçla ilgili son çalışmasını Rize Atatürk Stadı'nda yaptı. Dün saat 15.00'te yapılacağı açıklanan caüşma, Ri- ze'de bulunan Galatasaraylı taraftarlann yoğun ilgisi nedeniyle yanm saat geç baş- ladı. Galatasaraylı futbolcular ve Sarı- Kırmızıh takımın Rizeli Şube Sorumlu- su Yurdaşen Karahasan, Rizeli tafaftar- larca omuzlara alınarak Atatürk Stadı'- na girdiler. Mustafa Denizli'nin sahaya girmesi ile başlayan ve sonra tipi haline dönüşen kar yağışı bile taraftarlann yo- ğun ilgisini engelleyemedi. 45 dakika sü- ren çalışma yoğun ilgi ve taraftarlann futbolculardan imza alma isteği nedeniy- le zaman zaman aksadı. Dün bir basm toplantısı düzenleyen Galatasaray Futbol Şube Sorumlusu Yurdaşen Karahasan, Trabzonspor'u evinde eleyeceklerini ve Rizeli hemşerilerini maça beklediğini söy- ledi. 5000 kadar kişinin izledîği antren- mandan sonra Galatasaray kafilesi Ofa giderek kampa girdi. Denizli: Zor maç Galatasaray Teknik Direktörü Musta- fa Denizli, kötü hava koşullan nedeniy- le iyi bir hazırlık dönemi geçiremedikle- rini belirterek maçla ilgili görüşlerini şöy- le açıkladı: "Galatasaray, Uğur ve Erdalsız Trab- zonspor'un karşısına çıkacak. Bu, bizim için bir dezavantaj. Trabzonspor ise kendi sahasında oynayacağı için avantajlı. Bu karşılaşma, Federasyon Kupası'nın en zorlu maçı olacak. Her iki takım için de büyük önem ta- şıyan bu karşılaşmayı kazanacak taraf kupanın sahibi de olacaktır. Bu maçın so- nucunu önceden kestirmek çok zor. Her iki takım da Avrupa'da başanlı sonuçlar almış ekip, birbirlerine fazla üstün tara- fı yok. Ben futbolcularıma güveniyorum. iyi bir maç olacak, iyi bir sonuç alacağız" Bakanm danışmanı genel müdür oluyor CUMHURİYET (Trabzon) - Bir sü- re önce tayinen istifa eden ve izne ayn- lan Gençlik ve Spor Genel Müdürü Ke- mal Kâmiloğlu'nun yerine, Spordan So- rumlu Devlet Bakanı Mehmet Ali Yıl- maz'ın 3.5 aydır danışmanlığını yapan Ih- san Coşkun getiriliyor. Tesis açıp, incelemelerde bulunmak için Trabzon'a gelen Spordan Sorumlu Dev- let Bakanı ile birlikte Trabzon'da bulunan Ihsan Coşkun'la yaptığımız görüşmede Coşkun, kararnamenin hazırlandığını, görevinin kararname yürurlüğe girdikten sonra başlayacağını belirtti. 1944 Sarıkamış doğumlu olan Ihsan Coşkun, Deniz Harp Okulu Emlak Dai- , resi Başkanlığı'ndan emekli olmuş ve Mehmet Ali Yılmaz'ın sahibi bulunduğu Tekart şirketinde genel koordinatör ve murahhas üye olarak görev yapıyordu. Yıldız Üniversitesi ve ODTÜ mezunu olan Inşaat Yüksek Mühendis Ihsan Coşkun, spor tesisleri yapımında bulundu. Coşkun son olarak Münih'ten sonra Avrupa'nın en iyi ikinci salonu olarak gösterilen Tuz- la'daki Deniz Harp Okulu Spor Salonu ile yüzme havuzunu yaptı. Coşkun, teşkilat ile ilgili olarak soru- muza ise "Şu anda bir şeyler söylemek için erken. Ancak teşkilatta bir reorgani- zasyona gitmemiz gerekecek. 3.5 aydır ge- rekli incelemeleri yapıyorum. Amacımız Türk sporunun ihtiyacı olan tesisleri en iyi şekilde yapıp, sporculann hizmetine sunmak olacak" dedi. Federasyon başkanları ile ilgili olarak da şunlan söyledi: "Halen Güreş Fede- rasyonu Başkanı yok. Öncelikli olarak değiştirmeyi düşündüğümüz federasyon başkanları ise basketbol ile atletizm. An- cak kimin bu göreve getirileceğini henüz açıklayamam:' Yugoslav kaleci Petranoviç'e göre o Avrupa'nın en iyisi Trabzonspor'un 'Baba'sıÜnal HALDUN DOMAÇ (Trabzon) -Basının ve taraftarının eleştirilerine sık sık muhatap olan Trabzonspor'un Yugoslav file bekçisi, ta- kım arkadaşı Unal'ı öve öve bitiremedi. Petranoviç'e göre Ünal, Avrupa'nın en iyi futbolcusu. Yugoslav kaleci ikinci ya- nda iyi bir performans yakaladıklannı, ligi kovalayıp, Federasyon Kupası'nı alacak- larını söyledi. Bordo-Mavüi takımın Yugoslav file bek- çisi bir türlü eleştirilere hedef olmaktan kendini kurtaramadı. Hatalı goller de ye- di, ama çoğu zaman fatura ona kesildi. Pe- ki ama bu konuda Petranoviç ne düşünü- yordu? Trabzon'da bulunduğumuz süre içinde Yugoslav kalecinin Türk futbolu ve futbolcusu hakkındaki düşüncelerini ve bugun oynanacak Galatasaray maçı hak- kında görüşlerini almak için akşam evinin kapısını çaldık. Sıcak bir karşılama ile bu- yur etti bizi evine.. Artık bizden biri ol- muş. Yuoslavya'yı da unutmuş. Yugoslav- ya'daki son olaylar Petranoviç'in yaşamm- da büyük yaralar açılmasına neden olmuş. Söze Yugoslavlann iç savaşı ve Türk fut- bol piyasasından silinme nedeni ile başla- dık. Petranoviç, "Yugoslavya'daki iç ka- Trabzonspor'un Yugoslav kalecisi Petranoviç L nal'ı övdü nşıklık berü çok etkiledi. Geçen yıl abimi vurdular. Annemi gözaltına aldılar. Bunun moral bozukluğu içinde bir türlü futbolu- mu oynayamadtm. Yugoslavlann yerini ise artık Polonyalılar aldı. Bunun nedeni bi- zim Ivan ile Çukiç, iki kötü transfer Tür- kiye'ye Yugoslav futbolcu akışım durdur- du. Ozkan Hoca'yı çok seviyorum. Ancak onun gidişi de bu iki oyuncunun yüzün- den oldu. Bu oyuncular için Yugoslavla- nn adı sahtekâr'a çıktı. Ancak sahtekâr onlardı. Ivan futbolcu değildi, Çukiç de sa- kat. Ben Trabzon'da iki yıl kalan tek ya- bancıyım. Seviliyor ve sayılıyorum" dedi. Kal derierse kalırım Trabzon'da Petranoviç'in ikinci yüıydı.. Peki bundan sonra ne düşünüyordu. Bu konudaki görüşlerini de şöyle açıkladı. "Ben Mehmet Ali Yılmaz'ı çok seviyorum. Çok iyi insan.. Trabzonspor için hiçbir fe- dakârlıktan kaçmadı. Ancak Kadri abiyi de seviyorum. Bana Petra kal derse hemen kalacağım. Çünkü Trabzon'u çok seviyo- rum. Trabzon'da herkes beni çok seviyor. Çarşıya çıkıyorum, fatura, çek, imza alı- yorlar. Türkler dünyanın en iyi insanları. Trabzonluları o denli seviyorum ki Tur- kiye'de başka bir takımdan transfer teklifı bile alsam gitmem, önce ve tek Trabzon- spor.. Menajerim kulüple görüşecek ve an- laşmaya çalışacak. Ben de kalacağım. An- cak menajerim bana Fransa'da iki kulüp buldu. Olmazsa oraya giderim. Bir de Al- man kulübu var." İki yıldır Türk futbolunu tanıyan Pet- ranoviç, Türk futbolcusu, futbolu antre- nöru ve hakemi ile ilgili görüşlerini şöyle açıkhyor. "Bana göre Türkiye'deki en iyi futbolcu Ünal.. Tıpkı başbakan gibi ben de ona baba diyorum. Bana göre Avrupa1 nın da en iyi futbolcusu. Kızılyüdız'dan ar- kadaşlarım Saviçeviç ve Pançev'e de söy- ledim. Bizde bir oyuncu var, hepinizden iyi diye.. Şaşırdılar, adım sordular.. Ünal, dedim. Evet iddia ediyorum.. Unal Kızıl- yıldız'da olsa Avrupa'nın en pahalı trans- feri olarak Milan ya da Real Madrid'e gi- der. Ünal'ın dışında bir beş oyuncu say- sam.. En iyileri Uğur, Tugay, Oğuz, Ha- mi, Feyyaz. Bana göre en iyi forvet oyun- cusu Feyyaz... Türkiye'de bir numara Trabzonspor.. Önümüzdeki yıl aynı kad- ro ile oynayalım, kesinlikle şampiyonuz. Türkiye'de en beğendiğim hakem Ahmet Çakar.. Ondan sonra da Hasan Ceylan. Yerli teknik direktörler içinde ise Özkan Sümer, Ahmet Suat ve Yılmaz Vural'ı be- ğeniyorum. Mustafa Denizli'yi ise>vasat buluyorum!' TED, ligden çekiliyorZİY AIŞIKÜSTÜN (tstanbui)- Dört tenisçisi tedbirli olarak ceza kuru- luna verilen TED Kulübü, federasyonun tutumunu kurallara aykın, şahsi kanıdan doğan, yanlı bir tutum olarak değerlendirdi. Kulüp Başkanı Behbut Cevanşir, "TED'i hedef alan, kaidelere, kurallara uymayan bu davranış karşısında hakkı- mızı sonuna kadar arayacağız, gerekirse ligden çekiliriz" dedi. Bilindiği gibi kısa bir süre önce An- kara'da oynanan kapalı kort turnuva- sından sonra Federasyon Başkanı Güneri Olcay, saha müşahidi raporuna dayanarak TED kulübünden Alaattin Karagöz, Reha Demirdağ, Banş Ergun, Can Uner; Taçspor'dan Yavuz Erkangil ATK'dan Berk Albayrak'ı, centil-ve menliğe aykın davranışlarda bulunduk- lan için tedbirli olarak Merkez Ceza Kurulu'na vermişti. Bu konu ile ilgili olarak TED Kulübü Başkanı Behbut Cevanşir şunlan söyledi: "Hareket, doğrudan doğruya TED kulübünü cezalandırmaya yöneliktir. 1992 lig maçlannın başlamasına kısa bir süre kala dört oyuncumuzun tedbirli olarak ceza heyetine verilmesi nedeniyle takım çıkaramamak durumu ile karşı karşıya bırakıldık. Tenis ligi takımlan- nın beşer kişilik olduğu düşünülürse, alı- nan karann neyi hedefleyeceği ortada- dır. Federasyon başkanının, "cezalan ileri bir tarihteki ferdi turnuvalarda uy- gulanz" şeklindeki kulağımıza gelen sözleri ciddiyetle bağdaşacak gibi değil- dir. Bu bile Federasyon Başkanının ku- rallara ne kadar yabancı olduğunun ömeğidir. Bu, olayın bir yüzü. Esasında federasyonun, daha doğrusu başkanın en büyük Jıatası ceza heyetine verilecek hiçbir kural dayanağı olmadan bu du- rumun yaratılmasıdır. Güneşi Olcay, federasyonu toplamadan 89 maddenin B fıkrasını kullanarak şahsi tasarrufu ile oyunculanmızı ceza heyetine sevk etmiş- tir. Ceza kurallanna göre bu konuda ha- kemler selahiyetlidir. Teniste centilmen- liğe aykın davranışlarda hakem önce ihtar verir. Devamı halinde puan cezası verir. Olay yine devam ediyorsa kule hake- mi ya kendi veya başhakemi davet ede- rek oyuncuyu ihraç eder. Veyahut tenis- çi çok kötü bir davranışta bulunuyorsa ilk iki ceza kademesi uygulanmadan sa- hadan atıhr. Ankara'da bunlann hiçbiri gerçekleş- memiştir. Oyunculara ancak ihtar veril- miş, birinin de puanı silinmiştir. Turnu- va normal sonuçlanmış, ceza heyetine sevkedilenlere normal statü içinde ödül- leri verilmiştir. Sahada bir ihtan aşma- yan cezayı alanlar nasıl olur da tedbirli olarak ceza heyetine verilir. Suçlan bu kadar büyükse en azından sahadan atıl- malan gerekmez miydi? ŞampiyoıüukEnüakbank'agöz kırpıyor YORUM oı ALEV ANAKÖK Voleybolumu- zun sezon ba- şından beri beklentisi olan "final grubu" maçları niha- yet hafta sonu başlayacak. 8 bayan, 8 erkek — — takımı şampi- yonluk ipini göğüslemek veya Avrupa ku- palanndan birine katılabilmek için büyük bir mücadelenin içine girecekler. Sonuçta bazılan sevinecek, bazılan kaçan fırsata üzülecek, bazılan da "Oh nihayet bitti" diyecek. Sonuçta aa tatlı olaylanyla bir se- zon daha geride kalacak. Şimdi tüm voleybolseverler, oyuncular, antrenörler ve yöneticiler kendilerine gö- re sıralamalar yapıyorlar, tahminlerde bu- lunuyorlar. Ben de onlardan biri olaraK değerlendirmeler yapıyorum, sonuçta ekip- lerin izlediğim maçlarındaki görilntüleri- ne göre de bir sıralama oluşturdum. tşte tahminlerim: önce bayanlardan başlayalım; benim kesin favorim Emlakbank. Bu takım her yönüyle diğer ekiplere oranla daha ağır ba- sıyor. Bol yedeği, yerine oturmuş oyuncu- larının teknik kapasitesi, hücum ve blok- taki aktifliğiyle bu yıl da ipi göğüsleyecek. Eczacıbaşı ise Emlakbank'ı zorlayacak tek ekip. Üçüncülük ise Vakıfbank ve Güneş Sigorta'dan birinin olacak. Ancak yedek oyuncu sıkıntısına ve Monika'nm sakatlı- ğının sürmesine karşın Ankara takımının üçüncülüğe daha yakın olduğunu düşünü- yorum. Bir ÇirUi oyuncuyla takviye edilen Yeşilyurt'un sûrpriz bir dereceye uzanması zor, ama olanaksız da değil. Galatasaray'- ın yeri ise zaten belli, çünkü buraya tır- manması bile büyük bir başarı. Erkeklere gelince; gerçekten çok ilginç bir final grubu yaşanacak. Çünkü zirve- nin adaylarının sayısınm fazla olması ekip- lerin iki devreli lig boyunca sürekü inişli- çıkışh bir grafik çizmeleri nedeniyle şampi- yonluğu yakalamak hiç kolay değil. Ka- nımca da zirveye ulaşan takım bile birden fazla yenilgiyle tamşacak. Bu arada hiçbir ekip kusursuz değil. Hepsinin eksiklikleri var. Bunlann başında da bir maçın kaza- nılmasındaki en büyük etki olarak düşün- düğüm "blok" geliyor. tşte şampiyonlu- ğun kilidi bana göre bu 4 kelimelik sihirli sözcük olacak. Gerek blok gerekse manşet sorununu halleden rakiplerinden bir adım öne geçer. Bu da bol yedeği ve oturmuş kadrosuyla Emlakbank'ı şansh kılıyor. Ancak Anka- ra takımının bu üstünlüğü karşısında Halkbank, Sönmez Filament, Galatasa- ray, Eczacıbaşı ve Z.Bankası'nın da hü- cumda farklılığı var. Ama ben yine de Em- lak'ı favori görüyorum. Oyunculan yan- lış yerlerde oynatılmasına karşın rakibi de Halkbank olacaktır. Sönmez Filament, G.Saray, Eczacıbaşı, Ziraat Bankası'nın bu iki ekibin arkasına sıralanacaklannı sa- nıyorum. Sezon başından beri kapasitesi- nin üstünde bir performans çizen Ş.Paşa- bahçe ve genç Arçelik'e gelince hedefleri zirveyi oynayanlara sürpriz çelmeler tak- mak. İşte tahminlerim. Ancak her şeyin oyunculann peTformanslanna bağü oldu- ğunu da unutmamak gerekir. HAFTALIK Minderde olimpiyat kazanı ABDÜLKADİR YÜCELMAN Güreşte kazan yine kaynamaya başladı. Niye? Çürikü bir olimpiyat daha geldi çattı. Şimdi minder fareleri minderin altından gkıp Barcelona'yı kurtarmaya (!) «^hşıyorlar. Halterde başanlı olmuş bir Arif Nusret Say'ı alıp güreşin başına getir- mek kimin akh ise helal olsun, ortalığı kanşürmak için bire bir yöntem. Arif Nusret, Akdeniz Oyunlan'ndaki do- ping olaylan nedeniyle yıpranmışmış. Eee yıpranmişsa alıp binbir kulisin döndüğü güreşin başına getirmek ni- ye? Güreşin dedikodusu zaten kendi- ne yeterken bir de Arif Nusret pole- miğini tam olimpiyat öncesi minderin ortasına atmak neden? Arif Nusret yapamadı, yapamazdı zaten; görev kabul etmedi. Şimdi gü- reşi kimin yönettiği belli değil. Bakan bey bu konuya da el atınca kıyamet koptu. Bakan beyin kafasındaki isim Ta- hir Güler'di. Güler iyi bir işadamı ve SimteFin eski başkanıydı. Zamanm- da güreşe hizmet vermişti. Sonrasın- da ise küstü güreş dünyasına. Bir de televizyona küstü Tahir Güler. Çün- kü onca milyonlar döküp meydana getirdiği Simtel güreş takımının şam- piyon olan güreşçisinin tekinin bile admı söylemeyen TRT'ye karşı sessiz tavır taİcındı. "Beslenspor kulüp de Simtel kulüp değil mi? Simtelli güreş- çiler bu ülkenin çocuklan değil mi?" diye küskünlüğünü belirten Tahir Güler sonunda güreş dünyasından çekildi. Şimdi Bakan M. Ali Yılmaz Tahir Güler'e federasyon başkanlıfcı- nı önerdiğinde Tahir Güler'in doyur- duğu eski güreşçiler ayaklandılar, "Güreşi güreşçiler yönetsin. Güreş- ten şampiyon güreşçiler anlar" diye önce bakana, sonra da onu şikâyet için Demirere kadar uzandılar. Güreşteki bu kavga yıllann kavga- sı. Yıllardır güreşi kernirenler, güreşi çıkar kapısı yapanlar işte bugün ba- kan M. Ali Yılmaz'ı yönetmeye kalkı- yorlar. Zavallı ata sporumuz sen kimlere, kimlerin ellerine kalmışsın? Bana bir tek kendi başına şampiyon olmuş gü- reşçi gösterebüir misiniz? Kimse bu- nu söyleyemez. Çünkü her şampiyo- nun arkasında yönetici ordusu var- dır. O görünmeyen uzman kadro ile sporcu başanya gider. Bu sporda bir kuraldır, yöntemdir. Bugün Boris Becker çıkıp da "Bırakın Alman teni- sini ben yöneteyim" dese, akıl hasta- nesine kaldınrlar. Kendi kendini yönetemeyen insanlar, şampiyon bile olsalar mutlaka bir yanlan, bir tahta- lan eksiktir. Bu böyle bilene. Bindiği dalı kesmek gibi... Pazar sabahı telefonlann biri susu- yor, öteki çahyor. "Fenerbahçe maçı oynanıyor mu?" Sorular aynı, servi- sin yanıtı da aynı: "Efendim bileme- yiz, maçın hakemi bir saat önce karar verecek." Niye bir saat önce? Ve niye maçın hakemi? Sabah evinden çıkacaksın, kimbüir nerede oturuyorsun, ama onu göze alıp geüyorsun, kapılarda bekliyor- sun; neymiş, maçın hakeminin karan için 13.30'da başlaması gereken maç için 12.30'a kadar bekleyecekmişsin. Olacak o şey mi? Bakarsın sabah ha- va kar yağışh, aklın kesiyor mu bu havada maçın oynanacağına? Karar verir, karannı da TV'lere -şimdi bol bol kanal var-, radyolara bildirirsin, anons edilir, millet de eziyete girmez. Biraz çağdaş olahm diyorsak, insan- lan kentin bir yanından alıp öteki yanına taşınma eziyetinden kurtar- mak da çağdaşlıktır. Gelelim işin ekonomik yanına. Pro- fesyonel futbol adı üstünde, üzerinde artık milyarlar dönen bir ekonomik olay. Bir Galatasaray, bir Beşiktaş, bir Fener, hatta bir Bursa, bir Konya neden boş tribünlere oynasın? Onla- nn tribünlerden beklediği gelir açığı sonra nasıl kapanacak? 2 bin, 3 bin kişiye oynanan futbol zaten ne getire- cek ki? Olaya bürokratik açıdan ba- kıp maçlan bir formalite maçı olarak kabul ediyorsak diyeceğimiz yok. Ama eğer futbolu sosyal ve ekonomik bir olay olarak görüyorsak seyirci sa- yısını 5 rakamh bir sayıdan daha aşa- ğılara indirmemenin yollannı arama- lıyız. Buna naklen yayınlar da dahil- dir. Totoyu özendirnıek Bir yanda centilmenliği, fair-playı ödüllendirelim diyoruz, öbür yanda totonun centilmenlik ödüllerini kal- dınyoruz. Bir yanda toto oynayanlann elleri- ne daha fazla ikramiye geçmesini des- tekliyoruz, öbür yanda totonun yö- netmeliğini değiştireceğimize toto müdürünü işten uzaklaştırmaya çalı- şılıyoruz. Çelişkilerle dolu bir toplumuz ves- selam. Toto deyince öteden beri dikkatimi çeken bir konuya değinmek istiyo- rum. Alman totosu bugün çok iyi iş ya- pan bir organizasyon olarak bilini- yor. Hatta bir ara ona benzemek için Avrupa'nın birkaç önemli lig maçını bile kolonlarımıza almak için girişim- de bulunmuştuk. Ama sonunda ama- törler kazandı, isim hakkı alabilmek için politik güçlerle toto kuponuna girmeyi başardılar. Bugün amatör maçları totoya aldığı için toto idaresi amatör kulüplere milyonlar ödüyor. Bir anlaşılmaz olay da bu. Toto fut- bol kulüpleri ile doğdu, onunla büyü- dü, onunla yaşıyor. Yani toto kupo- nuna girmese amatör kulüplere yar- dım yapılmasını engelleyen birdurum mu var? Yoooo. O halde toto oyna- yanlar niçin acaba filanca Köy Hiz- metleri takımı ile falanca DSİ takunı- nın arasındaki maçın tahminini \ yapamadı, çok zor. Nitekim yapıla- madığı için birinci lige ara veriÛnce toto hasılatı da birden tepetaklak dü- şüyor. Bizce Avrupa'nın önemli lig maçlanndan bir ikisi de pekâlâ toto kuponuna girebilir, bizim amatörlere para yardımı da sürebilir. Ikisini bir- den beceremiyorsak bunun suçunu yönetmelikteki birtakım engelleyici saçma sapan maddelerde bulmaya- lım. Doğrular değişmez, ama yönet- melik değişebilir. Evet, biz yine Alman totosuna dö- nelim. Alman totosunda 11 maçın tahmini vardır. Bizde ise 13 maç, bir de artısı. Onun için de bizde totoda 13+ l'i bulanlar hatta 13'ü yakalayanlar çok az. Oysa 11 maçı bilme şansı daha faz- la olduğu için her hafta totoda ll'i bulan sayısı artacak, bu da totoya ka- tıhmı arttıracak, özendiricilik getire- cektir. Demek istediğimiz totodaki maç sayısı 13'ten 1 l'e indirilmelidir. Bir lokantanın gıriş kapısına yaz- mışlar: "Yiyin için, hesabınızı toru- nunuz ödeyecek". Adam girmiş içeri, yemiş içmiş, tam kalkacak önüne bir hayli yüklü hesap koymuşlar. Şaşır- mış, "Hani hesabı torunum ödeye- cekti?" "Efendim" demiş garson, "Si- zin hesabı torununuz ödeyecek. Bu hesap sizin dedenize ait." Fıkrayı dinleyince aklıma geldi. Biz ata sporunda acaba hâlâ kimlerin he- sabım ödüyoruz?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle