Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2C ŞUBAT1992 ÇABŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTURSANAT 13
'Yörenizde Vaşam'
• AA(Trabzon)-Trabzon Belediyesi
tarafindanKültür\eSanatGünleri
çerçevesınde düzenlenen " Yörenizde
Vaşam" konulu 2. Çocuk Resimleri
Vanşmasısonuçlandı. İIk\eortaokuI
öğrencılerinı kapsayan üçkategoride
yapılan yanşmaya 400 resım katıldı. Bu
rcsimlerden 110'u sergilenmeye değer
bulunurken, 10'udereçealdı.Dereceye
gi ren öğrenciler şöyle: İlkokul 1.2 ve 3.
sımf kategonsinde: Dumlupmar İl-
kokulu'ndan Seda Gümrükçü, Özel
Candan İlkokulu'ndan AhmetZeki
Gültepe veÖzel Neşem İlkokulu'ndan
ÇağatayHacısalihoğlu. İlkokul 4. ve 5.
sınıf kategorisinde: Ticaret
İlkokulundan Ayşegül Altınışık. Özel
Candan İlkokulu'ndan UtkuÖzdemir,
özel Neşem İlkokulundan Büşra
Zorer. Ortaokul 1.2 ve 3. sınıf
kategorisinde Anadolu Lisesi'nden
Neslihan Keskin. Cumhuriyet
Ortaokulu"ndan CaferTravaci ve
Funda Kâmiloğlu. Aynça özel
Candan İlkokulu'ndan Sinem Koç'un
resmi de mansıyona değer bulundu.
'Karıncalar Seni Yemesin'
• AA(Antalya)- Antalyalı sanatçı
Kubilay Köİctürk Suvarlı. kendi
yazdığı "Kanncalar Seni Yemesin"
adlı oyunu sahneiemeye hazırlanıyor.
Suvarlı. tek kişilik oyunda kendisinin
oynayacağını belirterek
" Yaşadıklarımı yazdığım bu oyunu,
kendim oynamayı uygun gördüm"
dedi. Oyunda sevgi ve ölümü ışlediğini
anlatan Suvarlı, şöyle konuştu:
"tnsanlarbirgün.sevgisızhiçbirşeyin
anlamının olmadığını öğrenecekler.
Sevgiyi bilmiyorlar, sevgı üretilmiyor.
Oyunda bunlara yer veriyorum.'
Kanncalar Seni Vemesin'de sevgi ve
ölüm iç içe, son dört ayı kalmış bir
hastanın, yaşamının son kesitinin
öyküsünü anlatıyorum."
Barut'un resimleri
• KüftürSemsi- K.Mükremin
Barut'un resim sergisi 4 martta Yonca
Modern Sanat Galerisi'nde açılacak.
Sergi, 25 mart tarihine kadar sürecek.
1954 dpğumlu Barut, 1982yıhnda
ODTÜ Mimarlık Fakültesi'nden
mezunoldu. 1975-78 yılları arasında
kendi atölyesinde sengrafı baskı, afiş ve
grafîk tasanm işleri yapan Mükremin
Barut, öğrencilik yıllarında Jale Erzen,
Mükremin Mungan ve heykeltıraş Rolf
Westphal'dan resim dersleri aldı.
Mükremin Barut, 1981 yılındaÖğrenci
Şenliği Afiş Yanşmaşı'ndaÇağdaş
Gazeteciler Derneği Özel Ödülünü
aldı.
Tuncay'ın sergisi
• Kiiltür Servisi- Turgut Tuncay'ın
resim sergisi 2-13 mart tarihleri
arasında Akbank Levent Sanat
Galerisi'nde izlenebilecek. 1922 yılında
İstanbul'da dogan Turgut Tuncay,
1947 yılında Mimar Sinan Üniversitesi
Mimarlık Bölümü'nden mezun oldu.
Resme ortaöğrenim yıllarında
başlayan Tuncay, devlet hizmetindeki
idari görevlerinden emekli olduktan
sonra resim çalışmalanna ağırlık verdi.
Bugüne dek iki kişisel sergi açan
ressam, çeşitli karma sergilere de
katıldı.
TELEFON DEĞİSİKLİĞİ
252 38 62
252 3882
Jf^ Cumhuriyet Kitap
Kulübü
Geçen yıl çıkan 'arabesk opera' tartışmalannın ardından'Ali Baba ve Kırk Haramiler' yeniden başlıyor
Kırk yerine on dokuz haraıni
EVIN
İLYASOĞLU
"Ali Baba ve Kırk Haramiler"
geçen yılki "arabesk opera"
tartışmaları ardından
Ankara'da yeniden gösterime
giriyor. Besteci Selman Ada'nın
baştan sona modal yapıda,
hareketli bir oyuna gösterdiği
özen, metin yazarı Tank
Günersel'in librettosundaki
inceliklerle tamamlanıyor.
Konu yalnızca masalda kalmıyor. Gü-
nümüze, teknolojik ilerlemelere. UFO'-
lara, öte yanda "arabesk" yaşamın gör-
güsüzlüğüne; Shakespeare'in tiradına
kadar dallanıp budaklanıyor: "Olmak
veya toz olmak; işte sorun bu!" Ve hara-
mÜer Kasım'ı enseler; "Kırk katır mı kırk
satır mı?" "Kırk satır diyebilirim, fakat
bilmem lazım yazan kim?"
Selman Ada ile bu yıl yinelenen oyun
üstüne söyleştik:
- Nereden çıktı geçen yıl bu oyunun
"arabesk" tartışması?
- Hâlâ bılmıyorum. Amagündemdekal-
masına yaradı.
- Arabesk müzikle ılgisini açıklar mısı-
nız?
- Bir göz kırpma! Görgüsüz bir kadını
tanımlarken geçmişi arabesk tarzı bir ya-
şantı olduğunu duyurmak istedim. Ke-
manlar on saniye kadar kaydırma yapı-
yor, tıpkı bir kameranın zum yapması
gibi. Aslıfıda bu bir karalama idi. prog-
ramdan kaldınlması ıçın birçaba ıdi. Sa-
natçılar kenetlenip arabesk olmadığını
ve oyunu sürdüreceklerinı belirttiler.
- Neden opera?
- Türk opera kurumları İtalyan hege-
monyasında. Türk bestecisinin opera
yazması lazım. Bu dağarcığa katkıda bu-
İunmak istedim. Aslında bir taşla çok kuş
vurmaktı amacım. Hem Türk dilinin
zengınlığyıı kullanmak (ki librettoyu ya-
zan Tank Günersel ile ortak çalışmamız-
da söz ve müziğin akıcılığı birlikte doğ-
du); dans. hareket ve müzik olarak da bi-
zim birikimimizin bir özetini sergilemek.
- "Opera" türü dediğinizde bir çelişki
çıkmıyor mu ortaya? Hem halkın her ke-
siminin anlayacağı bir içerikten hem de
yüzyıllar boyu Batı'nın kalıbı olmuş. for-
mal bir türden bir arada söz edıyorsunuz.
- İçeriğindeki bizden, Anadolu'daki
çok eski uygarlıklann birikimi olan, Or-
tadoğu ve Yakındoğu renklerini kullan-
dım. Bir dolmuş şoförü bu kaseti rahat-
lıkla dinleyebilmeh. Öte yandan dünyaya
ait olan bir fbrm içınde sunmakla, evren-
sel kalıpların ıçıne oturtmuş oldum. So-
nuçta yine opera binasında oynanacâktı.
Ali Baba'nın önemli bir işlevi de opera
binasına gidip sıkılmadan bir şey seyret-
tırebılmek halka. Bir yerde bir Türkeri'.
Ama onsekizınci yüzyıl Batı bestecisinin
hayal ettiği Türk müziği, Türk tipi değil
de bir Türkün, gerçek oryantal tarzda
yazdığı Türkeri. Sakın beni hep bu tarz
yazacağım sanmayın, bundan sonra en
fazla bir tane daha opera veya bale çıkar
buna benzeyen.
-Buyılkisahnelemededeğişikliklerhâlâ
sürüyor. Bu operayı ben Utanbul'un dö-
ner sahnesine göre. AKM'nin
imkânlarına göre yazmıştım. Sınematog-
rafık bir tempo gözettim. Temposu, hızı,
oyuncu sayısı hep İstanbul içın düşünüi-
dü. Saniye ile sahnenın dönmesi hesap-
landı. Şimdi Ankara'nın sahnesi küçük
geliyor, tempoda aksamalar oluyor.
Kırk harami indi on dokuza.
- Neden İstanbul'da oynanmadı?
- Yöneticilereserin alaturka mizaçh ol-
duğunu, operanın basılabileceğinden
korktuklannı söylediler. Oysa Ankara'-
da ilk günden kapalı gişe oynayan ilk
Türk operası oldu. Düşünün, ülkemizde
hâlâ hiçTürk operası oy namamışveonun-
cu yılını tamamlayan bir İzmirsahnemiz
var! Opera evrenimizi montaj sanayiin-
den kurtarmak için bütün Türk bestecıle-
ri bu türde eserler yazmalıdır, bence.
Ali Baba ve Kırk Haramiler, Ankara
Devlet Operasf nda 26 şubat, 30 mart ve
25 nisan tarihlerinde sahnelenecek. Ope-
ranın bestecisi ve orkestra şefı Selman
Ada. rejisörü Murat Göksu. Librettoyu
Tarık Günerse! yazmış.
Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda barok ustalann yapıtlan seslendirilecek
Klavsene her zaman rastlaınazsınızBu hafta Cemal Reşit Rey
Salonu'nda müzik tarihinin de-
rinliklerinden sesler geliyor:
Moskova eski Müzik Akademi-
si şef ve solistleri Tatiana Grin-
denko ile barok çağdan ve kla-
sik çağdan; New York Viol Top-
luluğu barok çağdan örnekler
verecek.
Klavsencimiz Ayşe Nil Menteş, bu
haftaya erken barok ve olgun barok
ustalannın yapıtlarıyla katılıyor. Klavse-
nin en görkemli çağından onyedinci ve
onsekizinci yüzyıldan seçmiş prog-
ramını.
Klavsen, her zaman rastladığımız bir
resital çalgısı değil. Dinleyiciyi alıp tarihin
derinliklerine götürüyor. Çalan da za-
man tünelinden çıkıp gelmiş bir elçi gibi.
Ayşe Nil Menteş, halen İDSO'da orkest-
ra içinde klavsen, çelesta ve piyano çalan
üye. Klavseni gerektiren barok yapıtlar-
da o da kendini ikiyüzyıl öncesinden bir
elçi gibi görüyor. Bir yanda klavseni ile
böylesı değişık bir çalgıyı çalmak mutlu-
luğunu duyarken öte yandan yakınıyor:
'Genelde klavsene yıllarötesinden, devri-
ni lamamlamış. müzelık bir saz gibi bak-
malan çok yanlış. 19. yüzyılda pıyano-
nun moda olmasıyla bir kenara ıtılmiş.
Klavsen gelişip de piyanoya dönüşmemış
ki. ayn bir yapı. Neyse ki yirmincı yüzyıl-
da önemı yine ortaya çıkmış. Dört yüz-
yıllık yelpazeyi kapsayan, yaşayan bir
saz klavsen."
Ayşe Nil Menteş, piyanodan yola
çıkmış. İstanbul Devlet Konservatuvarı
ve Brüksel Konservatuvarı'nda eğitım
görmüş.
Leyla Pınar Ue başladığı klavsen çalış-
malannı Brüksel'de Robert Kohnen,
New York'ta Bagger ile sürdürmüş. Ha-
len orkestra içinde piyanistlik yapmasına
karşm klavsen solısti olmayı yeğ tutuyor.
"Bir yerde piyanodan yola çıkmak,
teknik zorlukları yenmek açısından ya-
rarlı. Hangi eser hangi tip saz üstüne
yazılmışsa onunla çalmak önemli. Piya-
noda klavsen renkleri aramak yanlış ben-
ce.
Bir de daha tiüz bakışla, zamana ve ül-
keye göre değişen stilleri gözetmek gerek.
Notayı dümdüz okuyamazsınız. O döne-
min tarihinı, kendine özgü stilini bilerek
notaya siz can katarsınız. Klavseni solo
çalgım olarak seçmemin nedeni ruhumu
okşaması... Kendi karakterimeyakın bu-
luyorum."
tstanbul Devlet konsenatuarı ve Bnih-, M )-,.r\atuarında eğıtim goren \\şe Nil Menteş, Leyla Pınar ile başladığı
klavsen çalışmalarını Brüksel'de Robert Kohnen, New York'ta Bagger ile sürdürmüş.
Bu arada Cemal Reşit Rey Salonu'n- kizinci yüzyıllarda bugünkü gibi büyük nolojik imkânlarla klavsenin sesini de
daki klavsene bir mikrofon eklenmesini konser salonlan yokmuş. Malikânelerde daha genış dinleyici kitlesine hitap eder
ö l kl Z d b l l l l k h l i b l i B l bi ikşöyle açıklıyor: "•Zamanında bu çalgı
ufak salonların akustiği düşünülerek
S küük O d i i
yş
veya sarayların salonlarında çalınmak
üzere yeterliymiş sesi. Bugün salonlar ve
h l büüdü ö li
fon
g ş y p
getirebılirız. Bas seslere bir mikro-
ekleyerek salonda herkesin duy-ğ ş y y ş g
yapılmış. Sesı küçük. Onyedinci veonse- sahneler büyüdüğüne göre, gelişen tek- masını sağlıyoruz sanırım."
Berlin'de AltınAyı kim vurduya gîtti
ATİLLÂ DORSAY (Berlin) - 42. Berlin Şenliği'nin ödülleri, sinema
dünyasında ve festivali izleyenler arasında gerçek bir şaşkınhk
yarattı. Evet, her jüri kendi ödüllerini verir. Ancak sinema sanatı-
nın ölçütlerinin bunca farklı, giderek çelişkili olması doğal mı?
Sonuçlann. şenliğin gerçekten önemli
filmlerini dışladığı kanısındayız. Altın
Ayı'yı alan Lavvrence Kasdan'ın
"Grand Canyon"u. yönetmenin kendi
deyişiyle "çağdaş ABD'deki umut ve
umutsuzluk arasındaki gerilimi anla-
tan". yakında bizde de gösterildiğinde
üzerinde daha çok duracağımız bir fılm.
Şenliğe katılan gösterişli, şiddet dolu
Amerıkan filmlerinıneniyısi. Ama Altın
A>ı'yı daha çok hak eden filmler yok
muydu? İstvan Szabo. çok daha iyi film-
ler yapmış bir yönetmen. "Tatlı Emma,
Sevgili Böbe"sinin Gümüş Ayı almasına
gerek var mıydı? Yine unutulmaz filmle-
rin yönetmeni Jan Troell'un "11 Capita-
no" gibi sıradan bir filmfe en iyi yönet-
men ödülünü aötürmesının anlamı ne?
Üstelik Başkanı Fransız (Annie Girar-
dot) olan bir jürinin, Fransız sineması-
nın bu >ılki parlak çıkışını tümüyle
görmezden gelmesine ve bu sinemaya
tek bir ödül bıle vermemesıne ne demeli?
Berlin ödül açısından zengin bir şen-
lik. Uluslararası veya ulusal çeşitli kuru-
luşlar çeşitli ödüller dağıtıyorlar bura-
da... Örneğin Katolık kiliseler birliğinin
ağırlığı olan ödülleri. bu yıl. adı gibi ger-
çekten de bitmeyen uzunlukta bir Rus
filmi olan "Infinıtas"a gitti. İstvan
Şzabo'nun filmi ve Eric Rohmer'in "Kış
Öyküsü" özel bırer mansiyon aldılar.
Galeri • Atölye 232 64 26B 23O 21 87
TEM SANAT GALERÎSÎ
HAKKI ANLI
Resim Sergisi
4-29S«baf 1992
Özdemir Altan
Resim Sergisi
18 Şubat-5 Mart 1992
Y A P I K R E D I
KÂZIM TAŞKENT
SANAT GALERİSI
Istıklâl Caddesı-Beyoğlu
AKA GUNDUZ TEMUR
Desen Sergisi 27 Şubat-15 Mart
RAMKO
SANAT MERKEZİ
Alıye Sok Yuva Apt No 8/2 Teşvıkıye Tel.236 15 38
Destek Reasürans
Sanat Galerisi
NURTAÇ ÖZLER
Yaglıboya Resım Sergisi
11 Şubat -7 Mart 92
I1J0 laooıraııçıkl»
Abdl ipekçı Cad No 75
Maçka Tel 231 21 32
METE
ÖZGENCİL
Resim Sergisi
21 Şubat- 11 Mart'92
GALERİ • *
IPBALOEM
ValAonağ' Caö Akkavak Sok
No 22 3 8O20O N.sanlaş;
İSTANBUL Tel (1)232 40 81
Destek Reasürans
Sanat Galerisi
DENÎZ
KARAKAYA
Suluboya Resım Sergisi
11 Şubat - 7 Mart'92
CHcrı l> Bımltn
IIMI&OOırBitçıklır
Abl* ip*k(i CML NO- 75
Hactı Tel 231 28 32
NURCAN
ÇAĞLAR
Yansımalar 2
25 Şubat-12 Mart
Basın Müzesi
Dıvanyolu Cad N'o-84
Çemberillaş Tel 513 84 58
EIR KESIT
Resim Sergisi 14-28 Şubat
SON 3 6ÛN
ATATÜRK KİİLTÜR MERKEZİ
tu so, H 0 I H M Santl C<WK MACAI «ffOÂMKK Saıal W > biırt%! U hnıimuitt
Ttl: 524 35 92
Yine ağırlığı olan Uluslararası Sinema
Yazarlan Bırliğı (FIPRESCİ) ödülleri,
yanşma filmleri arasından yine "Kış
Öyküsü"ne, Forum bölümünde ise siz-
lere sözünü ettiğimiz ik fılme. Derk Jar-
man'ın "Edvvard 3" ve Aki Kauris-
maki'nin "Bohem Hayatı" filmlerine
verildi.
Ödüller bu kadarla da kalmıyor. Al-
man Sanatı Sinema-Tiyatro Birliği Ödü-
lü, George Sluizer'in "Utz" fılmine ve-
rildi. Berliner Morgenpost gazetesi
ödülü yine "Utz"a, aynı gazetenin halk
ödülü ise "Dead Again" ve "Grand
Canyon" adlı Amerikan filmlerine veril-
di.
Bu ödül bolluğu karşısında, ben de
kendi ödüllerimi vermeye karar verdim.
izninizle... Bu yıl ben jüri olsaydım, Ber-
lin ödüllerini şöyle verirdim: Büyük
Ödül Altın Ayı: Alain Corneau'nun ba-
rok müziğe adadığı inceliklerle dolu fil-
mi. Csar ödüllennin de galibi olan
"Dünyanın Tüm Sabahlan-Tous Les
Matıns du Monde". Gümüş Ayı (jüri
özel) ödülü: Davıd Cronenberg'in fan-
tastik sinemayı yenileyicı filmi "Çıplak
Öğleyemeği-Naked Lunch." En İyi Yö-
netmen: Yıllardır kendine özgü bir in-
sancıl ılişkiler sinemasını oya gibi işleyen
Erıc Rohmer. En iyi kadın oyuncu:
"Ruan Ling Yu" ile Hong Konglu
oyuncu Maggie Cheung(Jüriyle uyuştu-
ğumuz tek dal). En iyi erkek oyuncu:
"Dünyanın Tüm Sabahlan" ile Jean-
Pierre Marielle. Gümüş Ayı Ödülü:
Stanley Kıvan'ın "Ruan Line Yu"su.
Ve emin olunuz ki. bu ödüîlerin üzeri-
ne. 42. Berlin jürisinden çok daha vicdan
rahatlığıyla uyuyabilirdim.
Koral
Çalgan'dan
müzik
fıkraları
"Bu kitabı. fıkra tadından yola çıka-
rak müzik evrenini daha yaİcından ta-
nıtmak amacıyla hazırladık...
Böylece çok sayıda müzikçinin
adını, yaşam biçimini. dünya görüşü-
nü, kişisel özelliklerinı ve çok sayıda
müzik terimınin özünü birer ipucu ola-
rak fıkra kimliğinde sergiledik" diyor
Prof. Çalgan. İngiliz karikatürcü
HofTnung'un çalgılar ve orkestra şefi-
nin ıfadeleri üstüne çizgileri ile do-
nanmış kitap.
Gerek bu çizgiler, gerekse her fıkra-
da adı geçen müzisyen. müzik terimi
veya çalgı için az ama öz bir açıklama
dipnotu. kitabı eğlendirici olduğu ka-
dar eğitici kılıyor.
Fıkralann konusunda bir başka
özellik deyalnız Batı sanatımn ünlüİeri
değil karakterler: Bizim müzisyenleri-
miz. bizim tiplerimız de kanşmış ara-
ya. Örneğin Ferruh Verdi'yi İtalyan
besteci G.Verdi'nin torunu sanışlan:
Dört Lazın kurduğu Modern Laz Ku-
artetigibi.
Doğrudan müzikle ilgili fıkralar
yanında. müzisyenin de sıradan insan
gibi başına gelenler gülmeceye çevril-
miş. Bugünlerde müzik sever bir dos-
tunuza veya meraklı öğrencilere alına-
cak en güzel armağan bu kitap.
Müzik Ansiklopedisi Yayınlan, İl-
kadım Sok. 21 5 G.O.Paşa-Ankara
EVİN tLYASOĞLU
Müzik
dünyamızdan
haberler
Piyanist İdil Biret'in Naxos fırmasınca
basılan Chopin plakları övgü aldı.
Classic CD'nin yazarlarından Tully
Potter. Şubat 1992 sayısında Biret'i
dünvanın önde gelen piyanistleriyle
karşılaştınyor ve Chopin konçertolan-
nı en güzel yorumlayanlardan biri ol-
duğunu söylüyor: "Biret'in yorumun-
da özel olan nedir? Rubato'lara geniş
zaman ayırması; Chopin'in güzclim
melodilerinı başdöndürürcesine ama
hiççizgiyi aşmadan sunabilmesi.
Lirik ve spontane özelliği olan yoru-
munda pıyanonun tonunu gerçekçi bir
şekilde yakalamış." Ayrıca Naxos
plaklarının kolay satın alınabilir fiyatı-
na da dıkkati çeİciyor.
ÖZÜR: Geçen hafta bu sütunlarda
yer alan piyanist Hüseyin Sermet ile il-
gili yazımızda. sanatçının babasının
adı yanlışlıkla Emin Sermet olarak
geçmiştir. Cüneyt Sermet olarak düzel-
tır. özür dileriz.
İDSO'yasolist
yağmuru
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası bol
solistli konserler sezonuna girdi. Bu
hafta Avustralyalı kemancı Roswitha
Randacher'i ve piyanist Cana Gür-
men'i aynı konserin solistleri olarak
dinledik. Bundan sonraki bir dizi kon-
serde, (27-28 mart Pekineller'e kadar)
iki veya daha çok solistli konserler din-
leyeceğiz. Bu durumun bir nedeni çok
fazla solist başvurusu olması, diğeri de
orkestranın nisan ayı içinde yapacağı
Amerika turnesi olabilir.
Geçen hafta İDSO, şef Erol Erdinç yö-
netiminde çaldı. Program biraz ters dü-
zenlenmıştı.
Haçaturyan Keman Konçertosu, Pro-
kofierin Birinci Piyano Konçertosu ve
en sonunda Haydn'ın 92. Senfonisi.
Gerek müzik tarihinin silsilesi, gerekse
konserden çıkan dinleyicinin kulağında
kalacak alımlı ezgiler gözetilince Haydn
ile başlayıp Haçaturyan ile biten bir
program daha yerinde olmaz mıydı de-
dik? Bir şey daha var:
Böylesi uzun, çift solistli bir konserde
giderek dinleyici de yorumçular da yor-
gun düşüp canlılıklannı yitirmeye başlı-
yorlar.
Haydn Senfoni'nin gereği kadar coş-
kulu, canlı çalındığı ya da solistlerden
sonra salondan aynlan bazı dinleyicile-
rin ardından aynı coşkuyla dinlendiği
söylenemez.
Oysa başlangıçtaki Haçaturyan Ke-
man Konçertosu'nun solisti veorkestrası
bir başka türlü yaşıyordu müziği.
Roswitha Randacher, Viyana, Mos-
kova ve Paris gibi önemli müzik merkez-
lennde eğitim görmüş; aynca Nathan
Milstein ve Henryk Szeryng gibi
çağımızın ünlü kemancılanyla çalışmış.
Bütün bu birikime kendine özgü du-
yarlılığı ve şef Erol Erdinç ile işbirüği de
eklenince, gerçekten zevkle dinlenen bir
Haçaturyan Keman Konçertosu çıkü or-
taya. Dunı, abartısız, kıvrak ve coşkulu.
Piyanist Cana Gürmen, İstanbul ve
Ankara konservatuarlannda; Salzburg
Mozarteum Müzik Akademisi'nde eği-
tim görmüş.
Halen İstanbul Üniversitesi Devlet
Konservatuvan öğretim üyelerinden.
Prokofiefin yirmibir yaşında bestelediği,
1917 Devrimi'ne gebe günlerin ürünü
olan Birinci Piyano Konçertosu'nu çaldı.
Bestecinin ilk iki piyano konçertosu he-
nüz Amerika'ya gitmeden, ülkesini terk
etmeden yazılan oldukça deneysel ve pi-
yanistik arayışlar içindeki yapıtlandır.
Sanki Cana Gürmen'in bu konçertonun
yer yer lirik, yer yer çağdaş havasıyla
kendi kişiliği uyum sağlamıştı.