23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30KASIM1992 PAZARTESİ CÜMHURİYET SAYFA HABERLER CUMHUKIYErTEN OKURLARA CZGENACAK İkitelli'de Çiftetelli... 3en Istanbul'u fazla bilmem. Hafta sonunda bir grup yabancı arkadaşın isteği ile onları Ikitelli'ye götürdüm. Basındaki yeni yapılaşmayı görmek istemişlerdi. Bir so- kağa yeni girmiştik ki bir evin penceresinden bir hanım başı uzandı. Komşuya seslendi: • Kız GülL Te be bi bak hele!.. <omşunun alt katındaki pencereden bir başka hanım başı uzandı.. •Sülebeneistersin? - Bizde Meydan Larus var... Sizde ne var? - Sen ne diyon gız? Bizde hem âlâsı var... Bizimki Te- mel Britanika... 3ir ağız dalaşı başladı. Gruptaki yabancılar bu tartış- mayı çevirmemi istediler. Ben çeviriyi yaparken komşu pencere ve kapılardan yeni başlar belirdi. içlerinden biri ilkiki komşuya katıldı. - Ne diyonuz siz be? Sizinkilerde iş yok. Birinden kese- kâğıdı olur, ötekisinden tuvalet kâğtdt... Bende Büyük Rus var. En büyük Rus, başka büyük yok... Hanımlar kapılarının önüne çıktılar... Bir yandan bir- birlerine bağırıyor ve bir yandan da göbek atıp çiftetelli oynuyorlardı. Gruptaki yabancılar fotoğraf makineleri ile video kameralarına sarıldılar. Bu ilginç tartışmayı gorüntülediler. Bir süre sonra biz bir başka sokağa geçerken göbek de, tartışma da sürüyordu: -Yalancı!.. -SahtekârL -DolartdmctL "Babıâli'den, yani 'yücekapı'dan göçen Türk basını- nın yeni yapılaşmasını gözlemek için gittiğimiz ikitelli'de çiftetelli ile karşılaşmak beni ve yabancı arkadaşlanmı şaşırtmıştı. Bir taksi şoförünü durdurup Ikitelli'nin yolunu sordum: - Beyim, dedi... Yanlış gelmişsiniz... Burada basının yeni modern binaları ne gezer? Burası Sulukule... ••• Türk basınında ansiklopedi fırtınası sürüyor. Içeriği, baskı kalitesi ne olursa olsun, Türkiye'deki birkaç mil- yon eve ansiklopedi, en azından kitap girmesi hiç kuşku- suz önemli ve desteklenecek bir olay... Bu fırtına Cumhuriyet'i olumsuz etkilemiş olsa dahi biz daima kitaptan yanayız. Ancak basının ciddiyetine gölge düşüren, okurda basına güveni sarsan davranış ve karşılıklı ağır suçlamalar bizi üzüyor... ••• Geçen hafta bir çağrıda bulunmuş, TV programlarının yeni düzeni hakkında okurlarımızın görüşlerini sormuş- tum. Özellikle çalışan okurlarımız bu yeni uygulamadan memnundular. Ahşkanlıklannı sürdürmek isteyenler ise azınlıktaydı. Uygulamamızın doğru olduğunu "Bugün" gazetesini görünce bir kez daha anladık. "Bugün" gazetesi de, "Amerikan Sistemi" başlığı ile artık bizim yöntemimizi uygulamaya başlayacağını okurlarına duyurdu. Hangi saatte hangi programın daha iyi seçilebileceği- ni sağlayan bu yöntemin bir başka yararı daha var. Bu- gün Türkiyede var olan 12 kanalın programı (dördü de yolda) bu yöntemle kıyaslamah olarak ve anında görüle- biliyor. Oysa sayfaları sınırlı bazı gazeteler yer yoklu- ğundan, TRT-3 gibi ya da yeni yayına giren bazı kanalla- rın programlarını hiç veremiyorlar. Okurlar da bu prog- ramlardan yoksun kalıyor. Bu arada TV sayfası ile ilgili bir başka önemli olguyu da fark ettik. Okurlarımızın TV saytasından başka ve haklı yakınmaları var. Okurlar belirli bir saatte gazetede yayımlanacağı bildirilen programı oandaekrandagöre- miyor ve bu hatanın bizden kaynaklandığını sanıyor. Işin gerçek yüzü şöyle: TV kanallan, programlarını gazetelere haftalık olarak bildiriyorlar. Sayfalanmız bu programlara göre hazırla- nıyor. Yayından 24 saat önce TV kanallan program deği- şikliği yaptıklarında bunu gazetelere fakslıyorlar. Sayfa yöneticileri bu değişiklikleri düzeltiyorlar. Ancak daha sonraki bir saatte ve hatta son dakikada TV kanallarının yaptıkları değişiklikler okura ulaşamadığı için, kabak bi- zim TV sayfasının başında patlıyor. Ne çare ki bu hatayı gidermek elimizden gelmiyor... Buna karşıhkdizgi sırasındayapılan maddi hatalar ise bizden kaynaklanıyor. Bu hatalardan dolayı okurları- mızdan özür diliyoruz. Bunları da düzeltmeye çalışıyo- ruz. ••• Geçen hafta bazı yeni köşe yazarlarımızın adlarını hafta içinde açıklayacağımızı yazmıştım. Bu yazarlarla hafta içinde tanıştınız. Eski köşe yazarlarımıza ek olarak salı günü Melih Cevdet Anday "Gündüz Gözüyle" köşe- sinde yine büyük ilgi uyandırdı. Bilim Teknik Dergimizin yönetmeni Orhan Bursalfnın "Perşembe", ekonomi servisimizin şefi Dinç Tayanç'ın cuma günleri "Mikro" başlıklı köşelerini geçen hafta okudunuz. Ingiltere temsilcimiz Edip Emil öymen de cumartesi günü köşesinde "Avrupa'dan bir pencere açb. Dene- yimli bir diplomat olan emekli büyükelçi Ecmel Barutçu da "Anılar-Kamlar" ile dünyayla Cumhuriyet okurları arasında bugünden itibaren iletişim kurmaya başladı. önümüzdeki haftalarda yeni adlar... yeni uzmanlar... yeni yazarlar da "Cumhuriyet" ailesine katılmış olacak. Sağlıklı ve mutlu günler dileğiyle... İLAN ORHANGAZt ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1992/265 Davacı Zekive Alan vekili tarafından davalı Orhangazi Hürriyet Mah. Tepe Sok'ak No: 2l'de mukim Basn Alan aleyhine mahkeme- mize açtığı boşanma davasında davalının adresinin meçhuJ bulunduğu ve yapılan tebligatlann bila tebliğ iade edildiği ve zabııa marifetiyle yapılan adres tespitinde de tebligata yarar açık adresinin bulunama- dığmdan bu defa dunışma gününün gazete ile ilanına karar verümiş olmakla; Davalı Basri Alan'ın dunışmasının bırakıldığı 2.2.1993 tarihinde mahkememizde hazır bulunması veya kendini bir vekil ile temsil et- tirmesi, aksi takdirde davanın gıyabında görülerek hükme bağlana- cagı işbu ilanın davetiye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 45749 tLAN ASLİYE 4. HUKUK MAHKEMESİ BURSA DOSYA NO: 1992/841 Esas Davacı Ayşe Özalp tarafından davalı Necdet Özalp aleyhine açı- lan boşanma davasına esas olmak uzere verilen ara karan gereğince; Davalı Necdet özalp'ın bildirilen adreslerine dava dilekçesi tebliğ edilememiş, cumhuriyet başsavcılığı kanalı ile de yaptınlan tahkikatta ikamet adresi tespit edilemediğınden, duruşmanın atılı bulunduğu 22.12.1992 salı günü saat 10'da bizzat mahkememizde hazır bulun- ması veya kendisini bir vekil ile temsil ettirmesi, aksi takdirde du- ruşmalara yokluğunda devam edilip yokluğunda karar verileceği hususu davalı Necdet özalp'a dava dilekçesi yerine geçmek üzere ila- nen tebliğ olunur. Basın: 45884 Bırakınçocuğunuzdünyalaryaratsın • Çocuklann hemen hepsi yaratıcıdır. Ancak bunun anahtarı da büyüklerin onlara yeteneklerini ortaya çıkarabilecek özgür bir ortam sağlamasma bağlı.İkiressamişte böyle bir ortamı Ataköy'de yaratmış. H G E N ATALAY ~~ Bütün çocuklar yaratıcıdır... Eğer onlara kendilerini ifade ct- me olanağı sağlarsak. Resim yapan bir çocuğa "bu, ağaca benzememiş" ya da "hiç yeşil saç olur mu?" diye müdahale edilmcycceği özgür bir ortam sunarsak. İki ressam Dilek Demirci ve Ülkü Gezer. çocuklar için Ata- köy'de böyle bir ortam yarat- mış. 3-13 yaşlan arasındaki 30 çocuk, yaşlanna göre 5-6 kişilik gruplar halinde haftada iki saat burada özgürlüğün tadını çıka- nyor. Kil \e resim çalışmalan- nın yapıldığı bu atelyede, her- ÇOCUĞUN YARATICDLIĞINIYOKETMEMEK İÇİN NE YAPILMALI? • Mümkün olduğunca az müdahalede bulunun. Çocuğa sadece ihtiyacı olduğu zaman kanşın. • Hiçbir zaman kopye etmesi için ona bir model sağlamayın. • Çocuğun düzeyini anlayın ve ona saygılı olun. • Çocuklar için en önemli şeyin üründen çok. yapılan i§ olduğunu anlâym. Çocuk için yaşadığı olayın sonucundan çok onu üretirken duyduğu haz önemlidir. • Konuîan kısıtlamaym. Hiç konuyermeyin ya da genel konu başhklan verin. • Farklı, değişik renkli, grenli yüzeylerde kağıt malzemeler kullanmasını sağlaym. • Farklı kahnhklarda fırçalar verin. • Çocuğun yüzeyleri boyamakta (kapatmakta) zorlanmayacağı malzemeleri kullanmasını sağlaym. • Farklı malzemeleri kullanarak kesme-yapıştırma yaptırın. şey serbest. Çocuklar, boyalar, kâğıtlar ve kille baş başa iken ihtiyaçlan olmadıkça müdahale edılmı- yor. konularla sınırlandınlmı- yor. 'boyayı dökme". "üstünü kirletme". "orayı değil. burayı boya" denmiyor. Güzel Sanatlar Akademisi mezunu ressamlar Demirci ve Gezer, çocuğun yaratıcılığını en iyi kullandığı dillerden birinin resim olduğunu belirtiyor ve devam ediyorlar: "Çocuk, boya ve resim çahşmalannda iç dün- yası ile dış dünya arasında kur- duğu bağlantılan kâğıda akta- nr. Resim yapmak, çocuğu duy- gusal yönden rahatlatır, kendi- ni ifade etmesini sağlar. Kâğıdı, boyayı, .kalemı kullanırken is- terse ortaya birşeyler çıkanr. is- terse amaçsız deneyler yapar. Yaratıcılık, birkaç Picasso ya da Rembrandt ile sınırlı degıl- dir. Tersine, yalruzca özel yete- nekli çocuk gruplan oluştur- mak yerine, özgün düşünceler üretme. yaratma eğilimi olan her çocuğa özendirici olabil- mek gerekir. Çocuklann yaratabilmeleri için özgür olmalan ve eldeki araçlan çckinmeden, korkma- dan kullanabilmeleri gerekir. Bu tür olanak ve ortamlar sağ- lanmazsa. çocuklar kendilerine olan güvenlerini yitirirler, yeti- lerini geliştiremezİer. Bunun ye- rine başkalannın yöntemlerini. çizgilerini, düşüncelerini kopye ederler." 7 yaşındaki Nihan, en çok "evine giden çocuklann" resmi- ni yapmasını seviyor. Bizimle konuşurken bir yandan da ta- mamen mora boyadığı elini tu- vale yapıştırarak, mor renkli ""özgün"' bir el resmi ortaya çı- karan Nihan'ın favori rengi as- hnda pembe. Resim yapmaya 4 yaşında başlamış olan Nihan. "büyüyünce ressam olacak". Ersin, resimlerinde daha çok "takımının rengi" olan sanyı kullanıyor. 8 yaşında olan Er- sin, nedense en çok yanardağ resmi yapmasını seviyor. "Otel- cı" olmayı kafasına koyan Er- sin. iş yaşamına atılınca resim yapmaya zamanı kalmayacağı- nı düşündüğünden olsa gerek, "okulum bitene kadar resim yapanm" diyor. Birkaç gün önce 6 yaşına gjr- diğini "gururla" söyleyen Ali, kilden otopark yapıyor. "elleri- nin resmini çıkartıyor" ve en önemlisi renk renk araba resim- leri yapıyor. Onur, "biraz çevreci" olduğu için orman resimleri yapıyor. Onur'un çevreciliği orman res- mi yapmakla sınırlı değil elbet- te. Kendisinin bir çöp arabası var ve bununla çöp topladığını anlatıyor. "Evdeki çöpleri miT' diye sorduğumuzda ise "Olur mu? Tabii ki sokaktaki çöpleri" diyerek. sorumuzun anlamsızh- ğmı yüzümüze vuruyor. 3.5 yaşındaki Melis, çamur- dan yaptığı köfteleri bize ikram edcrken. 8 yaşındaki Serra, renk renk boyalarla denizi. yel- kenlı gemıleri önündeki kâğıda taşıyor. Haftada iki saat özgürce re- sim yapmanın ve kille uğraşma- nın bedeli ayda 400 bin lira. Biktler ku> ruklarda 30 bin liraya tırmandı ama bu sintnıa styircbini geri çeviremedi. (Fotoğraf: H AYRETTİN SAĞANAK) Temel İçgüdü rekora gidiyor. Sinemasever 'çağın en büyük sevişmesine' akıyor Bki güzel insanıncinselliğiİstanbul Haber Servisi - "Ça- ğın en büyük sevişmesi"ni sey- retmek üzere gişe kuyruğun- daydı İstanbullular bu hafta sonu. Catherine (Sharon Sto- ne) adlı güzel. cüreikâr ve d- nayel zanlısı bir kadına büyük bir tutkuyla bağlanan bir poli- sin (Michael Douglas) öyküsü- nü anlatan "Temel İçgüdü- Basic I.ıstınct" kapalı gjşe oynuyor. Biletlerini daha 11 kasımda aymmaya başla- yanlar kuyruklarda bekleme- den içeri girmenin mutluluğunu yaşarlaı ken. uzun süre kuyruk- ta bekledikten sonra bilet alabi- lenler de kendilerini şanslı his- sediyorlardı. îstanbul'da Blue-Jean fuan Gaileria'ya kovboy ve Kızılderili baskım! İstanbul Haber Servisi - Ata- köy. Galleria'yı önceki gece kovboylar ve Kıalderililer basü. Düello ve soygun yapıldı. bırbı- ri ardına silahlar patladı ama bırakın polisi, alt katta alışveriş yaparak, buzpistinde paten ka- yan yüzlerce insanın ruhlan bile duymadı! Promotion House'a bağlı Tasanm Fuarcüık'ın 1992-93 fuar programı çerçeve- sinde 12-20 aralık tarihlerinde Gallena Fierra ' Salonu"nda gerçekleştireceği Blue-Jean Fu- an'nı tanıtmak amaayla dü- zenlediği kovboy gecesi çıljan- lıklarla doluydu...Dekoru Wes- tern Town dizaynıyla yapılan mekânda geceye kovboy kıya- fetleriyle katılan konuklar ve mankenler vahşi batının aünos- ferini canlandırdı. Tahta kaşık- larla kurufasulye yiyip, tekila, vıskı ve bıralannı yudumlayan kovboylar daha sonra kurusıkı doldurulan sılahlanyla düello yaptılar. soygun gerçekleştirdi- ler. Birbıri ardına patlayan si- lah sesleri konuklara heyecanlı dakikalaryaşattı. Kansıyla bir- likte salonun önünde bağdaş kuran Kızıldenlı reısı kabılesı- ne donerken yanında kasaba- mn bannda çalışan revükiz- lanndan birinı de götürdü! Gallena, Fierra Salonu'nda yapılacak blucın fuanndan sonra aynı mekânda "Uzay Üssü". " Okyanus Ortasında Ada" ve "Disneyland" dizaynın- da kadın, kozmefik, yaz tatılı, çocuk. gençlik, kış ve armağan fuarlan ilginç gösteriler eşliğin- de gcrçckleştinlecek. Ne seyretrneyi umuyordu bu kalabalık. Kâmil Aydın 31 ya- şında bir teknisyen. "Hem rek- lamlann etkisinde kaldım. Hem de kaliteli oyuncular. onun için geldım" derken. 50 yaşfannda memur bir çift de reklamlann etkisinde kalarak filmi seyTetmeye geldığıni söy- lüyor. 21 yaşındaki Hande Okay üniversite öğrencisi. Haf- ta sonunda neden Temel İç- güdü'yü tercih ettiği sorumuzu. "Dünyadaki sinemalarla aynı anda gösterime girmesi ilgimi çekti." diye yanıtlıyor. İsimleri- ni vermek istemeyen 40 yaşlann- daki iki bayan öğretmen ise gi- decek başka film bulamadıklan içm bu filme geldiklerini söylü- yor. 45 yaşlannda yine ismini \ennek istemeyen bir subay "Gazetelerde gördüm. Michael Douglas'ın oyunculuğunu sevi- yorum. Cinselliği sorgula- masının etkisi de var tabii" di- yor. Biraz da böyle bır"erotik" filme gelmenin suçunu medya- ya yükleyerek kendılenni temi- ze çıkarmaya çabşıyorlar adcta. Kadınla erkeğin sevişmeleri. kadın kadına sevişmeler. şid- det... "Ten baştan çıkanr. tutku öldürür" sloganıyla cinselb'ğin ve şiddetin satışı. "Temel İçgüdü'"ye medya gü- düsüyle mı kendı güdüleriyle mi geldi bu kalabalık bılemiyoruz ama işletmeciler memnun görü- nüyorlar gişe hasılaundan. "Bu. bir gişe rekoruna gider^ diyor Şişli Site Sineması yöneticısi Hüs- nü Beyazkaş. 11 kasımdan itiba- ren satmaya başladıklan biletler hemen tükenmiş. Beyazkaş bu durumu fılmin starlanna bağlı- yor. "Film gerek Avrupa"da ge- rek Amerika'da hem olumlu hem de olumsuz tepkiler aldı. Türk basını da kendi sanat anlayışı çer- çevesınde olayı yansıttı. Filmin sevimlıliğı iki güzel ve kaliteli oyuncudan kaynaklanıyor. İki güzel insanın cinselliği defilmice- kıci kılıyor" diyor Beyazkaş. "Temel İçgüdü" kuyruğu uzu- yor. 20 bin liradan 30 brne yükse- len bilet fiyatlanna rağmen. Mic- hael Douglas ve Sharon Stone bu paraya değer ne de olsa. PanasonıcPRINTER Dünya'nınen SeSSİZ printer'leri (Şimdi çok özel fiyatlarla...) Sadece 31 Aralık 1992'ye kadar... MODELJLER Nokta vuruşlu printer'ler KX.P118O 9/80, 192 cps. KX.P1695 9/136 330 cps. KX.P1123 24/80 240 cps. KXP1124i 24/80 300 cps. KX.P1624 24/136 192 cps. KX.P1654 24/136 375 cps. KX.P2180 9/80 R 240 cps. KX.P2123 24/80 R 240 cps. KX.P2124 24/80 R 320 cps. KX.P2624 24/136 300 cps. Laser Printer'ler KX.P4410 5 ppm, 300 dpi KX.P4430 5 ppm, 300 dpi s.p. KX.P4451 11 ppm, 300 dpi s.p. Payin Ryatlar 2.245.000.- 4295.000.- 3.175.000.- 4.675.000.- 4.995.000.- 8.395.000.- 2.795.000.- 4.195.000.- 5.595.000.- 6.285.000. 7.995.000.- 9.995.000.- 16.995.000. Vadeli Ryaöı (4Takstt) 645.000.- TL. 1J225.0O0.-TL. 895.000.- TL. 1.325.000.-TL. 1.425.000.-TL. 2.395.000.- TL 795.000.- TL. 1.195.000.-TL. 1.595.000.-TL. 1.785.000.-TL. 2575.000.- TL 2.845.000.- TL. 4.825.000.- TL. Fıyatlarımıza KDV dahil değildir QPT: Dünyanın en sessiz nokta vuruşlu printer teknolojisi (43 decibei) KME satin print: Kyushu Mrtsushita Electric Optimum laser baskı teknolojisi KX-P4430 Communıc«1ıor Systems Patusonk Printtr TûHdyc CcnH Distribûtohi blmumcu, llri Sok. No. 14 Bcjiktaf/İSTANIUL Tri: 272 05 01 - 271 3* 31 • 272 5» 50 Fjuc 2*7 S» M Panasonv Bukı?ma NotO^an: İSTANBUL > AGENA 25* 21 741AKBULUT 231 32 111ALFA 231 22 761BETECA » 4 79 021BILDES 241 74 231CAN 326 47 061HALIO 385 41 371İNFO 275 07 801INTÎRLOC 275 42 8 8 1 ISOMAK 280 17 101PC DİRECT 288 09 531SMART 249 68 10 |TAM 414 36 501UIUKOM 274 12 461VATAN 247 47 021YILOIZ 288 10 051ANKAIA > HAUO 425 83 261METÜÖCOM 434 22 911PROTEK427 47 50|İZMİR > OATA63 29 21 İBUKSA > MINERVA55 1500|AOANA > NORSAN 53 11 15|SAMSUN > VİP32 35 1 7 | KONYA > HAUO 12 21 3 3 1 CAZIANTîr > YILDtZ 30 67 231ANTAIYA > I50MAK 11 52 03 TabiplerBirliği Başkanı Ölçer kararlı: Haksızhğakarşı yürüyeceğiz GÜNDÜZ İMŞİR Türk Tabipler Birlıği hekim- lerin sesinın yetriden yükselme- sini sağlay acak bir mücadele baş- latıyor. Son olarak 1989 yılında ANAP iktidannın hekim haklan- na karşı gösterdiği duyarsız polı- tikayı protesto edip, özlük hak- lan için Ankara"da bir yürüyüş düzenleyen TTB, bu kez de cu- martesi günü 5 bin hekımın katıhmının beklendiği yeni bir yürüyüşe hazırlanıyor. Bütün olumsu/luklara karşın onurlu ve saygın bir hekimlik için yapılacak çok şey olduğunu vur- gulayan, TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr Selim öiçer. hekim- lerin her türlü haksızlığa uğra- masına karşın iktidardan bugüne l^adar sorunlannın çözümü yo- lunda boşuna bir. beklenti içine girdıklerinibelimi. 5. Aralık 1992 günü yaptlacak yürüyüşün bir anlamda hüküme- te mesaj iletme niteliğinde oldu- ğunu belirten Dr. Ölçer, neden yürüdükleri konusunda şu mad- deleri sıral'yor: • Ülkede enflasyon. insan haklan. şıddet nedeniyle sağhk bir türlü gündem olamıyor. İnsan unutuldu. Sağlığı gündem yap- mak için yürüyoruz. • Halkın büyük çoğunluğu sağhk hizmetlerinden adil biçimde yararlanamıyor Geniş gruplar yeterli sağlık hizmetini alamıyor. Sağlıkla ilgili tartışmalan yal- nızca politikaalar ve hekimler yapıyor. Herkesı bu tartışmalara katılmaya ve sorunlara sahipçık- maya davet etmek için yürüyo- ruz. • Daha sağlıkh bir toplum ya- ratmak için. bebek ölüm oranını düşürmek için. ana çoçuk sağlığı- na önem vermek için. sağlığı ko- rumak, geliştirmek ve insanlan hastahklardan korumak için için yürüyoruz. • Hekimler eslek onurlannı koruyamaz hale geldiler. Bunun için yürüyoruz. • Politikacılar. yöneticiler. he- kimlere baskı. sürgün, kötü mua- mele yapmayı gelenek haline ge- tirdiler. Buna karşı çıkmak için yürüyoruz. • Sağlık çalışanlan sanlık, radyasyon, anestezik maddeler, kimyasal maddeler. AIDS gjbi risklerle karşı karşıyadır. Bu risk- ler için gerekli önlernlerin ahn- ması ve bu risklerin karşıhğı olan ücretlerin ödenmesi için yürüyoruz. • Afttidemokratik olan baskıcı hizmet yasası yerine özen- dirici tedbirler içeren bir hekim atamasırun yapılması için yü- rüyoruz. • Meslek onurunu korumak herşeyin üstündedir. Biz halk için vanz. Yalnızca kışısel kazancı için herşeyi yapma hakkını ken- dınde gören, mesleğimizin onu- runu zedeleyen meslektaş- lanmızm kendilerine çeki düzen vermeleri için yürüyoruz. • Bugün hekimler devletten 4-6 milyon lira arasında maaş al- maktadır. Bu maaşla geçine- miyoruz. Onurlu, hak ettiğuniz ucretı almak için yuruyoruz. • Baskıa yönetimleri hak et- mıyoruz. İnsan haklanna saygılı, tüm kurum ve kurallanyla işle- yen. bir demokrasi isteğTiçin yürüyoruz. Kimono Show'damuthdukdansı İstanbul Haber Servisi - Türk-Japon kültür ilişkilerine katkıda bu- lunmak amacıyla düzenlenen "Kimono Shovv" önceki gün The Marmara Oteli Exhibition Center'da gerçekleştirildi. Gösteri önce- sinde birer konuşma yapan Japonya'nın Kawasaki kenti Şehir Mec- lisi üyesi Nakamura ile Kimono Okulu Müdüresi Ozaki geleneksel kıyafetleri Kimono'nun Japon insanmın kültür ve günlük yaşamm- daki önemine değindi. Kimono Show"da daha sonra Japon manken- ler tarafından "Japonya'da 4 Mevsim"", "'20. Yaş Kutlaması", ""Yaz Festivalf, "Mezuniyet Kutlaması". "Japon Şağlık ve Mutluluk Du- ası", "Yaratılış- Cennet ve Dünya". "'Cennetteyiz", "Çocuklanmız" ve "Vişne Bahçesi" temalannın işlendiği gösteriler rengarenk Kimo- no'lar eşliğinde sunuldu. 15 dakikalık Türk Folklor gösterisinden sonra "Gelinin Düğün Kimonosu Giymc Töreni" sergilendi. Davet- liler beğenilcnni alkışlardan çok, ellerindeki Türk ve Japon bayrak- lannı coşkuyla sallayarak ifade etti. Kimono Shovv'un finalinde ise İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Nurettin Sözen adı- na Tanıtım Danışmanı Biltin Toker. Kawasakt Şehir Meclisi üyesi Nakamura'ya İstanbul Şehir Tabağfm verdi. (Fotoğraf: MUHAR- REM AYDIN)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle