Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 KASIM1992 PAZARTESİ
12 DIZIYAZI
4.5 yaşındayken babası öldürülen Yaşar Kemal kekeme olur, sadece türkü söyleyebilir
Okıı Kemalbebe, oku dabüyü
YAŞAR
KEMAL
KENDİNİ
ANLATIYOR
ALAIN BOSQUET
B
u sürgun as,irctin beyı
Mustafa Bey. Luvan
aşiretının beyınin kı-
zıylacvlcnmıs, Musta-
fa Bc>. Türkmcn;
Lu\an aşircıi. Kün.
Mustafa Bev'in küçük kardeşj Halıl
Bcy dc Van ılinın Muradiyc ılçesinin
kaymakamı olmuş O gün bugündür
dc ondan bir habcr çıkmamış. O. yit-
mi^ gıtmış. Babamın ameası aşıret
bcyinı bcn tanıdım. Tanıdığunda çok
>a>lıydi \e Şeyh Saıt ısyanındandolayı
Van"dan Adana'ya sürülmüştü. Ana-
mın babası. karde^lcrı. aılcsınin bütün
crkcklcn cşkıyaydı. Anamırı babası-
nın aşırelinin adı Kızıkan aşiretı>di ve
Türkıyc-İran sınınndaki köylerdc
oıuruyorlardı. Aşiretin köylerinin bir
kısmı Türkiyc'dc. bir kısmı İran'day-
dı. Dayım Doğu Anadolunun. İrun'-
dan KafkasyaVa kadar cn ünlü eşkı-
yası Mahiro'ydu Sanırsam yırmi beş
yasjarında vuruldu Onun üstune çı-
kanlmış çok dcstan dınlcdım Bcnı.
ailcmın yaşamında cn çok etkıleycn.
anamın amcasının macerasıdir. Ro-
manlanmın kımi parçalannda bu ola-
yın cpcyceetkileri \ardır
zV.namın ameası. on bcş çeıesiylc
Süphandağı yamaçlannda dolaşan
ünlü bir çetebaşıdır. Bir gün candar-
malaronu çetcsiyle birlikte yakalamış.
Vdn hapısancsınc almışlar. Hapisane
gölün kıyısına yakın bir ycrdcdir Es-
kıyalar aylarca çalışarak gölün kıyısı-
na gkan bir tünci açmışlar. Bir gcce
şafağa karçı anamın ameası. çetclcriy-
le birlikte bu tünelden kaçma uğraşın-
da. Arkadaşlanna. "Haydiyın arka-
daşlar. beklediğimiz gün gcldi. tüncî
bittı. çıkalım artık" dcmiş Arkadaşla-
n korkmuşlar. aylarca kazılan tünel-
den çıkıp kaçmak istememişler.
Amca. arkadaşlanna kaçmak ıçin çok
dıller dökmüş. onları bir türlü kandı-
ramamış. Edememiş. cn sonunda kcn:
diii tüneiden çıkmış,. gö! kıyısına gcl-
mış. Ama kaçamamış. Arkadaşlarını
bırakıp gıtmeyi ıçı götüımcmiş. Geri-
ye. hapisaneye dönmüş. Gene arka-
daşlanna diller dökmüş. onlan gene
kandıramamış. Böylece gün atıncaya
kadar gölle hapısane arasında mckik
dokumuş. arkadaşlan "Nuh" demiş-
ler de "•peygamber" dememişler. Gun
ı^ırken nöbctçi. amcayı görmüş. onu
v urmuş: yaralı amca. koşarak nöbetçi-
ye ulaşmış, sılahını elinden almış. Kur-
şun seslerine gelen öbür candarmalar-
la öğleyc kadar çarpışmış. sonra da
vurulup ölmüş. Ondan sonra efsanc
başhyor. Subaylar bu adamın yürekli-
lığine şaşırmışİar. "Bu kişi ne kişidir
ki, hapisaneyi deldiğı halde. salt arka-
daşlannı bırakmamak ıçın canını ver-
miş" demişler. göğsünü yarmışlar,
bakmışlar ki. göğsunde dört yürck .
onrasını anam anlatıyor: "Bizim
göçümüz Van şehrinin ıçındcn geçı-
yordu. bız düşmandan kaçarken. Ha-
pısanenin önüne geldik. hapisanenin
büyük kapısında bir ağaca bir adamın
giyıtlen asılıydı. Akrabalan gelip gör-
sünleı de gıyitleri gelsınler alsınlar.
dıye. Babam. amcamı lanıyan herkes
ağaçla asılı gıy itlerin amcamın giy ıllen
olduğunu hemen bılmişlerdi. Yalnız
giyitlere sahıp çıkamadılar. Bunun.
hükümetin bır tuzağı olduğundan
kuşkulandılar vc amcamın giyıtlen
orada. ağaçta asılı kaldı."'
Be
Burhanlı Kö\ü ilkokulunda okuma-va/ma öğrenen \ aşar Kemal'in ilkokul diplomasındaki fotoğrafı. Yıl 1938.
Zordur Türkiye'de romana olmak
Bır \ ahuncı gözıh lc. l cıkkı-
ftnuvla. unkıvışnkı bövlc bir kilabııı
oluşnuıst sızı ıluİM ıvi tanmuunıza ola-
ııak vemor ımı'.' Fran\a'tla tla eıı ıız
Tiirkire'tk'ki kculur taıunıyorsuınız.
Bir Fransızın hir Tıırk vazurımıkğcr-
k'iuiinm'.M, ı orımılanıası. sorgıtlama-
sı. (liilut iok avnııın ı herahcrimkgc-
tiriror ımı'/
KEMAL: Fransa"da gittikçc artan
hatın sayılır bir okuyucum var. Be-
nim için yazanlar. bir Türk yazan ol-
duğumu gözden ırak tutmuyorlarcl-
bet. Ama her yerde eleştirmenler ro-
manı: romana, insanlık gcrçeğıne.
roman yapısma. dile ne getırdı dıye
değerlendirirler. Çoğunlukla eleşlir-
menler benim romanımı bu yönden
değcrlcndirdilcr. Bir psikolojidc yenı
bir ufuğa bakabildım mı? Elbettc
Fransızcleştırmenlerinındeıskaladı-
ğı yerlcr var romanımda. Alain Bos-
quct'nın bir sorusuna. bu kitapta ör-
ncklcrle karşılık \erdim. Binboğalar
Efsancsi romanını clcşlirmcnlernasıl
dcğerlendirdıler. oysa ben neler söy-
lemek istcmıştim'1
Ulusul bır roman dili ya da yazar
kendi roman dılıni yaratmadıkça o
kışı kolay kolay romancı olamaz. Bir
roman dılı yaratılırken bir roman ya-
pısını da yaraimak zorunluluğu \ar.
Sonunda. bu adam Toman sanatına.
insan düşüncesinc ne getirdi? Evren-
sellık dediklcri buradan başka bir
yerden geçmıyor.
Kıtahınbir hölıaminde.''Be-
nim \c vupulanmın haşııuıgcleniya:-
sum yalnız büviik bir kitap olur. Bu-
güıılcnle onun /< iıı Türk ı vc dc scrt hir
ilvnuıkrasi uınıştmı vcrılnoı' clıyor-
sııınız Anlaınuık i\ieıhğinı:ı ba^kcibir
zomana mı hıraktmız'' Bu kııupnı.
ckiluı önce açıklculıçınız noktalar \uı
mı'
KEM\L: Bizım ülkemız zor bır
ülkedır İnsanoğlununyüzüniıkızar-
tacak da\ranıslanmız var. İşkence
hangi ulkede yasal halc gelmişse. o
ülkc bir utançlar ülkcsı olmuştur
Dcmokralik olmayan bır ülkeyi ar-
tık insanlık ınsandan bıle saymıyor.
Hep söyledım. "Demokrasiyle yöne-
tilnıck bir ülkcnin bu çağdd onuru-
dur' dedim. Bızımkiler daha dcmok-
rası yjlanının dolanının içınde yu-
varlanıp duruyorlar. Sankı insanlık,
böylesi bır ılctişım çağında onlann
yalanlannıyutaımışgıbı. Hcrşeyı bı-
len dcmokrat Batılılar ikiyüzlülük
yapıvorlar. dünyanın en korkunç ış-
kencelerinı. soykınmlannı yutar go-
rünüyorlar. Batı halkları da bugün-
lcrdq uyanıyor. Baıı'nın ıkıyuzlülü-
ğünün çok yakında önünc halklar
geçeceklerdır. Hem bız başkalan ıçın
mi demokrası yapıyoruz' Insanlar.
şimdiye kadar en ınsanca düzen ol-
duğu ıçın demokrasiye sanldılar
böylesinc. Beceremeyincc de ya da
demokrası ışlerine gelmcyınce ya-
lana baş\urmaları da bundan. De-
mokrasıden korkuyorlar. işlerine
gelmıyor demokrasi. sonra ınsanla-
ra. insanlann gözlennın ıçıne baka
baka "bız demokratız' dıyorlar utan-
madan sıkılmadan. İnsanlık da onla-
n gerekcn yere koymasını bıliyor.
Demokrasinın bır tek dayandığı te-
mel vardır. o da ınsan haklandır.
Bizlerse yıllarca haklanmızdan yok-
sun kaldık. Ben \e benım gibi yazar-
lara bu ülkede kan kusturdular. Bili-
yor musunuz. Türkıve Cumhuriyetı
dedıklcn demokraıık ulkc. benım İn-
ce Mcmed"in film yapılmasını oluz
yıl yasaklamıştır İnce Memed daha
ülkcmızdc yasaktır. Yani Peter L'stv-
no\ "un yaptığı film Size bır şey daha
söylcyeyim mi: İncc Memed. Cum-
huri\et'te yayımlanırken. Başsa\cı
Hicabı Dınç'ın zoruyla epeyce kcsıl-
miştır Onurlu bir büyük piycs yazan
olan Cevat Fehmı Başkut kan ağ-
layarak romanın birkısmını kesmek
zorunda kalmıştır. Daha mı?.. Açtır-
mayın kutuyu. söyletmeyın köıüyü.
Böyle bir yaşıımı bana. yazar arİca-
daşlanma ve halkımıza layık gören
bu ülkenin yönetımi adına insanlı-
ğımdan utanıyorum. Ve bu utanç ve-
ncı durum daha artıp. eksilmeden
sürüyor. Elbette başımdan geçen bu
insanlık dışı dunımîan yazmak iste-
nm. Bu gayri insaniliğc dayanabilcn
insanın gücüne hayranım da on-
dan... Bu zulümler yazılmalı. insan-
lann gözlennin önüne serilmeli. bu
utanmazlann yaptıklan zulümlcr.
Geçenlerde bır konuşmamda. Cum-
huriyet'te. söyledim ya. 'Zilli Kurt"
romanını inşallah yazabılinm."
Bİ1Tİ
•en dört buçuk yaşındayken. ba-
bam camide namaz kılarken. onu.
Van'dan gclırken ölümden .kurtanp
besleyip büyüttuğü Yusuf adındakı
oğulluğu yüreğınden bıçakladı. Ba-
bam çok uzun boylu bir adamdı Bclkı
bir doksan boyunda. Geniş omuzlu...
Onu böyle anımsıyorum. Çocuklan
daçokse\erdı. Bütün köyünçocukla-
nna şehırden. her bırisine ayn ayn ar-
mağanlar geıınrdı. Ben babamın ca-
mıde. o. namaz kılarken yanmday-
dım. hançcrlcndiğı akşamdan sonra
sabaha kadar yüreğım yanıyor. diye
ağladım. Ardından da kekeme oldum
ve on ikı yaşıma kadar zor konuştum.
Yalnız türkü söylerken kekemelığjm
geçıyordu. Hiç kekclemıyordum. Ki-
tap okurken de. okur yazar olduktan
sonra. hıç kckelemedım. On iki yaşım-
dan sonra kekemelığım geçtı. Nasıl. nc
zaman geçtı hıç anımsamıyorum.
B>abam ölmeden bir yıl önce de.
babam benim için her yıl kurbanlar
kestiriyordu. o yıl da kurbanlar cvın
avlusuna getinlmış. koyunlann ayak-
lan bağlanmıştı. Halamın kocası da
bir koyunu kesmiş. karnını yanyordu
ki bıçak dcriden kaydı. ben karşısında
duruyordum. bıçak benim sağ gözü-
mün üstüne saplandı. o gözüm gör-
mez oldu. Babamın ölümü de benı çok
üzdü. Babamın ölümüne uzun yıllar
inanmadım ve onun mezanna hıç gıt-
medim Uzun yıllar mezarlığın yanın-
dan bile geçmedim. Öldüğünden dola-
yı da ona derinden kınldım. küstüm.
Herkesin babası yaşarken benım ba-
bam neden öldürülmüştü. bunu da bır
türlü anlayamıyordum. Babamdan
çok şey kalmıştı.
SÜRECEK
Osıııaııb Glauer, birdenbire baronoluyor
B(
ursa"dan sonra Glauer yeniden
Almanya'ya döndü Burada Klara
Voss adlı bir kadınla evlcndı. Nedır kı
evliliğı yürumcdı \e ikı yıl sonra bo-
şandı. !9O8'de Almanya"dan aynlıp
Ittihat yeTerakkfnın yönetmeye baş-
ladığı İstanbul'a döndü Glaıier. İs-
tanbulda yeni rejimle sıkı ilişkılerıçın-
de olan İsvıçreli. A\usturyalı vc Al-
man aılelerle yakın ılişkıler kurdu.
Bağdat demiryolu projesi için anlaş-
malar yaptı. Aynı zamanda. Alem-
dağ'dakı Yahudi topluluğuyla bağ
kurdu. burada bir süre onlann hesabf-
na çalıştı.
1910
1969 şubatında, Londra Büyükelçisi Zeki Kuncralp. Glauer'in 1911 Mİında
Osmanlı vatanda^lığına geçtiğini \e başvurusunun kabul edildiğini açıkladı.
"da Glauer Beyoğlu'nda
vaşamava başladı. Çe\ resıne topladısı
Alman ve İsvıçrelılerle ılk kez bu yıl
içinde gizlı bir örgut kurmaya karâr
verdi ve kurdu. Güçlu bir Bolşevızm
duşmanlığı. mistisizm. ariosophy.
simyacılık vc okültizmden oluşan bır
öğretıyle kurulan bu örgüt. daha son-
raki yıDarda Almanya'ya götürüfdü vc
Thulcadıyla tanındı.
Vatandaşlığa geçiş
1911de Glauer bcklcnn^edik bir
davranışta bulunarak Osmanlı valan-
daşlığına geçmck için başvuruda bu-
Iundu. JC Dışışleri Bakanlıeı adına 21
Şubat 1 %9"da Ankara'dan gonderılen
rcsmı cvrakta. Seboltendorfla ilgili
olarak. İngıltere Büyukelçılığı tarafin-
dan yurütülen soruşturmayı yanıtla-
yan Zckı Kuneralp. Glau'cr'ı'n 1911
yılında Osmanlı vatandaşlığına geçtı-
ğını \c başvurusunun kabul edildiğini
açıklamiîtır. Bu vatanddşlık başvuru-
sunun kabulündcn çok kıvı bir süre
Hitler'den
Hitler'den
AytunçALTINDAL
ki yaşamında Baron von Sebottendorf
olarak tanındı.
O
sonra. iigınç bır olay yaşandı. Kcndisı
Amcnkan vatandjşlığına geçmiş olan
Alman asıllı bır baron olan Hcınnch
von Seboltendorf tarafından Glauer.
cvlat ve vans edınıldi Glaucr'ın Os-
manlı vatandaşlığına geçer geçmcz
birdenbire AhnanLırın cn soylıı ailclc-
rinden bırının lek vansi vc temsılasi
yapılmasının sırn. hıçbir zaman çözü-
lemcdi. Gcçmışı 8 yüzyıla kadar ıııen
ve 983 yılında İmparator II Otto'ya
danışmanlık yapan biraılenın 191 \'-
dckı lek lcmsılcısı yapılanclcklrık tck-
nisycnı Rudolf Glauor. bundan sonrd-
smanlı-Alman Baronu von Sc-
botıcndorf. 2. Balkan Savaşfna Os-
manlı ordusunda yüksek rütbcli bır
subay olarak katıldı vc yaralanarak
Almanya'vd göndenldı. Baron 1913*-
te Berlin'eyerleşti. 1915"tcıkıncıcvlıli-
ğini yaptı. Bcrta Anna Iftland adlı.
Bcrlinli çok zengın bir tüccarın dul kı-
zıydı ıkıncı eşı. Iffland aılesının büy ük-
babası. 18. yüzyılda Almunyj'nın cn
ünlü tıyatro oyuncusu vc Krdlıyet Tı-
yatrolan müdüruydü. 1915-19 yıllan
arasında Sebottendorf. bu aıle aracılı-
ğıyla List lopluluğu üyclcriylc. kabba-
listlcric ve okültisllcrlc çaîıştı. İslan-
bul'da kurduğu örgüt. bu yeni tanışiı-
ğı kışılenn gınşımlcriylc Âlmanyada
yeni vc scçkın taraftarlar toplamaya
başladı.
191 S'dc 200 üvesı olan Thule"-
nın bır yıl sonra I5(X) üycsı toplunmış-
tı. Bunlardan 25O"sı Münıh'teydı.
Thulc'nın scmbolü. kabzasında hılal
bulunan bır ortaçağ kılıcıyld onun us-
tünc işlcnmiş olan Gamalı Haç'ıı.
Thule. düşşcl bıradaydı vc İ/landa va-
kınlanndaydı.
Ari-lrk"ın tiim gizli belgelcrı burada
saklanmıştı. Sebottendorf. 1933'ıe
Nazılcrın ıktıdara uclnıesi uzcrıne.
1934"te • Hnler Gelmcden Önce' adıy Lı
bclgescl bir kıtap yayımladı. Monar-
şist kralcı fikirlcn olan Scbotıendorf.
Hitler"in yıkılan krallığa vonclıiıği
cleştırilcri sevmemişlı.
POLİnKAVEOTESI
MEHMED KEMAL
Vur Yabana Onraı...
Bir halk türküsü var, "Aman aman Yaşar / Karakolda
doğru söyler/ Mahkemede şaşar" der.
"Neden karakolda doğru söyler de mahkemede şa-
şar'?"
"Karakolda sopa vardır, dayak vardır. falaka vardır."
Karakollar saydam olsun, sopa, dayak olmasın der-
ler. Ama bır türlü olmaz... Çunkiı bizde sorgunun kayna-
ğı sopadır, dayaktır. Badem bıyıklı komiser, sanığı karşı-
sına alır, başlar söyletmeye:
"Bak, biz her şeyi bıliyoruz. Ama bir de sana söylet-
mek ıstiyoruz. Şimdı doğruyu söyle, buradan kurtul!.."
'Doğru', dayakla söyletıleni bir de sanığa 'ikrar' ettirme-
dir. 'Söyle, kurtul' ilkfesinedayanmaktadır.
Filmlerde. televizyonda, romanlarda görüyoruz,
Amerikan yargılama ilkesı susmaya dayanıyor; Bizde,
bülbül gibi ötmeye ya da öttürmeye...
"Verin bana sanığı, onu karakola alayım, 24 saatte
bülbül gıbı söyletırım."
Gerçekten de badem bıyıklı komiser söyletir, sanığın
da haşatı çıkar. Amerıkalı şoyle der'
"Bak, dikkat et, soyleyeceğin her şey aleyhinde delil
olabılir, delıl olarak kullanılabılır. Konuşmak gıbı, konuş-
mamak hakkın da var Avukatını çağırabilirsin!.."
Sorguda avukatın da bulunduğu bir sistem istiyoruz.
Kimilerı de bu sistemden şeytan görmüşçesine kaçıyor.
"Bizde olmaz! "
"Neden olmaz?"
"Bütün yargı sıstemimizi değiştirmek gerekir."
"Değiştirelim."
"Uzun iş!. "
Geçende gazetede okudum. Kenan Evren, 12 Eylül
dönemınde Gunız sokağındaki evine kapanmış olan De-
mirel'ı gizli gizli dinletırmış. Bu dinletmeden edinilen
bilgilere göre de meydan nutuklarında yanıtlar verirmış.
Tam söylevin ortasında kocakarı lakırdısı gibi bir yanıt:
"Ne oluyor?"
"Evren. Demırelin evinde konuşulanlara yanıt veri-
yor!."
Kocakan lakırdıları meydan nutuklarında cevap alı-
yo.r.
Bu sözler gazetelere yansıyınca Evren yanıtlamak zo-
runda kaldı
"Boyle bir şey yok!."
Var mı diyecek, elbette yok diyecek...
Bunlar bir ülkede faşizmin hortlamasıdır. Bir ülkede
faşızm bır kez hortladı mı, bir daha önüne geçemezsiniz,
geçmek de zordur. Bakın Almanya'da faşizm yeniden
hortladı, yabancılara durmadan saldırıyorlar. Adamları
öldurüyorlar, çoluk çocuğa kıyıyorlar. Bundan en çok
zarar gören de bız oluyoruz, durmadan bize kıyıyorlar.
Gerçi ara yerde birkaç zenciye de saldırıyorlar, ama evi
yakılan, yıkılan, sokakiarda öldürülen, saldırıya uğrayan
bizimkiler oluyor.
Birkaç yıl önce gormüştüm, Berlin'de bir Türk mahal-
lesı var. Bizimkiler oraya sığındılar mı rahata eriyorlar.
Bunun dışında kaldılar mı bela üstüne bela geliyor. Al-
manya'da milyonlarca insanımız üretime katıimışlar,
durmadan her şeyi üretiyorlar, fabrikalarda harıl harıl
çalışıyorlar, bankalarda milyonlarca mark biriktiriyor-
"lar, bunlar faşizmi hortlatanların umurunda bile değil.
Alman sanayicileri de bundan zarar görüyorlar. Sanayi-
ciler ıstemezler, ama Nazıler isterler. Berlın'de şirin bir
caddede Hüseyın'le yürüyorduk. İri kıyım bir Alman bir
omuz aimaz mı? Şaşırdım, bır şey diyemedim, Hüse-
yin'in yüzüne baktım.
"Senın yabancı olduğunu anladı, ondan omuz atıyor"
dedi. Kerli ferli Alman. omuz atacak ben garibi bulmuş-
tu. Almana benzemiyordum. Kılık kıyafetim yabandı.
Yaban mı, vur yabana omzu!..
BULMACA
SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5
1/ Bir film konusu-
nun ortalama on
sayfa uzunluğundaki
yazılı konusu. 2/
Bektaşı dervişi...
Acı, uzüntu. 3/ Tür-
lü bıtkilerden sızan
ve katılaşarak sanm-
tırak bir cisim duru-
ma gelen şekerli oz-
su... Dövülmüş sar-
mısak, yumurta san-
sı ve zeytinyağından
oluşan soğuk sos. 4/
1942'de Çanakkale
Boğazı açıklarında
batan ve 35 kişilik murettebatırun rü-
mü olen Turk denizaltısı... Yabancı.
5/ Büeşiminin buyuk bir bolümü ni-
kel ve demirden oluşan ve bazı ku-
ramlara göre yerkürenin çekirdeğıni
oluşturan ağır madde... Bir renk. 6/
Kemiklerin yuvarlak ucu... Türk mu-
ziğinde kullanılmış neye benzer bir
çaJgı. 7/ Saz ya da kamıştan öriilmüş
büyük sepet. 8/ Bilgiçlik taslavan
kimse... Gösteriş, fıyaka. 9/ Bazen
üzerine un bile serilir... Istek.
YUKARIDAN AŞAGlYA:
1/ Halk arasında arseniğe verüen ad. 2/ İşitme duyusu... Bir
bağlaç. 3/ Yarı, yarım... Kadınlarm giydiği kolsuz üstlük. 4/ ll-
kel bir silah... Yasal. 5/ Bir haber ajansının simgesi... Olduğun-
dan buyuk gösterme. 6/ Gezeger.. 7/ LJluslararası Çalışma ör-
gütü'nun simgesi... İçinde diri uaJık saklanan denizden aynl-
mış havuz. 8/ Yayvan sepet... Uluslararası Futbol Federasyonu1
nun simgesi. 9/ Batı Anadolu'da ünlü bir antik kent... Parola.
3
Yahudi'ye öldürtür
T.C.
MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI
GİRİŞ GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ-
ERENKÖY
Sayı: MLAFIYETLER: 8/182-63010
Konu: ILANEN TEBLİGAT Hk.
Erenkov Ginş Gumruk Mudurluğu'nun Sanlı Ithalat İhracat ve Paz.
AŞ firmasmd aıt T C. BasbakanlıK Devlet Planlama Teşkilatı Mus-
teşarlığı Teşuk bygulama Başkanhğı'nca tanzımli 87/2-1505 sayılı
P 9.1987 tanhlı ıhracatı teşvık belgesi T.C. Başbakanlık Devlet Plan-
lama Teşkilatı Musteşarlığı Teşvik Uygulama Başkanlığı'nın 34170
sayılı 26.9 1988 gımlu yazıları ile iptal edilerek fırmaya Ihracatı ve
DOMZ Kazandırıcı Faaliyetleri Teşvık Teblıği'nin 47. maddesine gö-
re müevyıde uygulanması ıstenmıştır.
İptal edılen mezkur ıhracatı teşvık belgesi ile müdürlüğümüzden
ıthal edılen eşvalara aıt aşağıda sayı ve tarihleri kayıth giriş beyan-
namelerınde Ihracatı ve Doviz Kazandırıcı Faaliyetleri Teşvik Tebîi-
ği'nin 47. maddesine göre tahakkuk eden gumruk vergı ve resimleri
ile Harsa fon bedelleri) firmanın müdurluğumüzde mevcut ve araş-
tırmalanmız sonucu tespıt edılen adreslerine yapılan tebligatlarda fir-
manın bu adreslerde bulunamayışından dolayı Turk Ticaret
Kanunu"nım 317, 319, 321 ve 323. maddelen gerejı fırma ortaklan-
nın ^ahii adreslerine de >apılan tebligaüarda firma ortaklanrun ad-
reslerınde bulunamavışından devlet alacağının tebliği
v apılamamaktadır.
Mudurluğumuzce tescılli aşağıda sayı ve tarihleri kayıth giriş be-
>anaamelenne an tahakkuk eden 38.152.000 TL'nin eşyalann fiili
ıthal tarıhlerınden ıtıbaren faiz ve gecikme zammı tutarlannın saklı
kalmak uzere 7201 sayılı Teblıgat Kanunu'na göre ödeme emri yeri-
ne kaim olmak uzere ılanen tebliğıne karar verildi.
ttRMA \DRLSİ: Millet Cad. Karagul (ş Merkezi No: 2/217 Fın-
dıkzadelST.
BEYANNAME SAM VE TARİHİ: 68933/27.10.1987
|(1 |QŞ7
Basın 45204