Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 KASIM1992 PAZARTESİ
12 DIZIYAZI
1329'da Bizans ordusunu yenince, ilerlemek için Osmanlı Beyliği'nin önünde engel kalmadı
Bayrak OrhanBey'inelinde
O s m a n l ı
İmparatorluğu
T a r i K i
• Jean Lımıs Bacque-Grtımmtmt • Loui\
Bajn^ In ne Beldıceanu• y'ıcoara
BeUkeanu • Paul Dıunonl^ François
Georgeon* Rohvn Manıran • -tndre
Raymond* Jean Paul Roııx > .\icoias
l'atüı^Gilles l'einslein
Çeviren:
ServerTANİLLİ
O
sman. 27 Temmuz
1.302'de, Nikomedeia
(İzmit) yakınlannda
Bapheus'da, Muza-
Ion'u bozguna uğra-
tınca. Germiyan,
Menteşe ve Aydm beyleriyle aynı mer-
tebeye yükselir.
Yeni bir işe başlamaya hazırdır artık!
Muzalon'un yenilgisi, Türk ilerleyişini
engellemek için, başka araçlar arama-
ya götürür Bizanslılan. 1304'te, İmpa-
rator II. Andronikos, Gazan Han'a
bir elçi yollayıp, evlilik yoluyla bir
bağlaşma önerir. Kösedağ'da Selçuk-
lulara karşı kazandıklan zaferden
(1243) ben, Ona ve Doğu Anadolu'-
nun sahibi olan Moğollann, fazla atıl-
gan hale gelmiş sınır beyliklerini çekip
çevırecekleri umudu içindedir.
Malhatun'u kaçırdığmda, İnönü'de.ve
Eskişehir'de Türk beyleri vardı. Öte
yandan, tarihçiler, Germiyan beyi ile
Osman arasmda hüküm süren anlaş-
mazhktan söz ederler birçok kez. Bir
Osmanb tahrir defteri, Sultanöyüyü
yöresinde, Osman'ın ve Orhan'ın iz-
niyle kurulmuş vakıflardan sözettiğine
göre, o dönemde Osmanh devleti ile
Müslüman komşulan arasındaki sınır
değişkendı. Daha sonra, Süleyman
Paşa kadar I. Murat da, Eretni hane-
danının etki alaru olan Ankara doğ-
rultusunda, seferlere gırişirler.
Osman'ın ölfimii
Osman, biiyük bir olasıhkla, 1323
Eylülü ile 1324 Martı arasmda ölür.
Kimi tarihçilerin ve Arap gezgini Bat-
tuta'njn ileri sürdükleri gibi, Bursa'nın
ahruşına (6 Nisan 1326) değin gerçek-
ten yaşadı ise 1324 Martmdan sonra
iktidan hiç kullanmadığı gerçektir. Al-
tı oğlunu -Orhan, Çoban. Melek,
Hamîd, Pazarlu ve Alâeddin- ve bir kı-
zım, Fatma'yi tanıyoruz. Kendisinin
yerine Orhan geçer. Ne var ki, kolay
olmaz; çünkü kardeşi Alâeddin raki-
bidir. Alâeddin tahttan vazgeçer; zorla
mı ya da isteğiyle mi oldu bu bilinmi-
yor.
olan Orhan'ın, 1324 yılında, vasiyet-
name yapacak yaşta üç oğlu vardır.
Böylece, Osmanın mırasını devraldı-
ğında, hiç de genç değildir. Hükûmdar
olarak ilk başansı. Bursa'nın fethi
olur. Yıllardır kuşatılan ve kıtlığa
mahkûm edilen kent 6 Nisan 1326'da
teslim olur. 13 Mayıs 1327'de de Lo-
padion Osmanlı devletine katılır.
1328"de büyûk babasının yerine
tahta geçen III. Andronikos, bu başa-
nlara bakıp. Osmanlı tehdidini saf dışı
etmek amaayla, Mesothenia'ya -aşağı
yukan bugünkü Kocaeli- gidip bızzat
savaşmaya karar verir. 10 Haziran
1329'da, Pelekanon'da bir savaş olur.
Yaralanan imparator, Konstantino-
polis'e doğru, Philokrenes'te gemiye
binmek zorunda kalır; askerleri ise ilk
gûnler yakınlardaki müstahkem yerle-
re sığmırlar ve sonra da yaya Scutaril-
ye (Üsküdar) dönerler. Osmanlılar
açısından, savaş. Orhan'm kardeşi Pa-
zarlu'nun (31) yaşamına malolur.
smanlı devletini adı bilinmez
olmaktan kesin olarak kurtaracak
zaferden sonra, Orhan'm, Bi-
zans ordusundan korkacak bir şeyi
kalmamıştır. 2 Mart 1331'de Nikaia
teslim olur ve Orhan, Nikomedeia'yı
(lzmit) lcuşatjr. Bunun üzerine III.
Andronikos Orhan'la görüşmeleri
başlaUr. 1333 Ağustosunda banş olur
ve imparator. Nikomedeia ile başkent
arasmda kurulu kaleler için 12 bin Bi-
zans altmı ödemeyi üstlenir. Ateşkes
kısa sürebdir. 133Tde Turkler, Niko-
medeiayı ele geçirirler.
Sakarya kıvnnüsının içindeki top-
raklann devlete ekknişi, Bursa ile Ni-
kaia'nın abnışlan arasmda oldu kuş-
kusuz. Osman zamanında, Osmanlı
süvarilerinin, Samsa çavuş rehberli-
ğinde oralara akınlan oluyordu elbet-
te; ne var ki, kaha fetihler değildi
bunlar. Osmanülann eline düşen ilk
ûlke, (yalnız Şahabeddin al-Umari'-
nin zikrettiği) Muradeddin Hamza'-
nın ülkesi olur; başkenti de Kaviya,
bugünkü Geyve idi. Sonra, daha
uzaktakı kentlere gelir sıra: Göynük.
Taraklı Yenicesi ve Mudurnu, Or-
han'ın oğlu Süleyman'a teslim olurlar.
Bütün bu kentler, İbni Battuta 1333-
1334 kışında oralan ziyaret ettiğinde
Osmanlıdırlar.
Daha önce sahipteri kimlerdi? Bi-
zansblann bir bölümüyle Hıristiyan-
laştırdıklan, ancak Kastamonu beyiy-
le işbirliği yapan Türko-Tatarlardı
belki. Herne olursa olsun. XIII. yüzyı-
lm son çeyreğinde Bizans împarator-
luğunun bir bölümü olmaktan çıkmış-
lardı.
Karesi Beyliği'nin fethi
Baüya doğru itiş, Osmanhlan, Ka-
resi Beyliği ile rekabet içine soktu; o
da. Osman'ın beyliği ile hemen hemen
aynı zamanda tarihin karanbgını yır-
tıpçıkmışü ortaya. II. Andronikos'un
oğlu IX. Mikhael'ın, Türkieri geri at-
mak üzere, Marmara ve Ege kıyılann-
da. Katalonyalılarla gıriştiği başansız
sefer (1304), yeni gelenlere istedikleri
gibi davranış olanağını sağladı ve on-
lar da, Bergama'dan Çanakkale'ye
değin bütün bu bölgeyi işgal ettiler. Bi-
zanshlarla Katolonyah paralı askerler
arasında -Türklerin de kaüJdığı- sü-
rekli kavgalar, Çanakkale Boğazı'nın
her iki yakasında durumu ağırlaşür-
maktan başka bir sonuç vermedi.
JVaresi
arada. Türk baskısı artar gitgı-
de. Pakhimeris'in söylediğine göre.
Nikomedeia (İzmit). Nikaia (İznik).
Belekomis. Angelokomis, Anagurdes.
Platanca, Melangeia, Krulla (Gürle)
ve Katoikia (Kite?) gibi -yerleri belir-
gin olmayan- birçok kent bundan acı
çekmektedir. Sguros'un kumandasın-
dakı Bizans ordusu, Katoikia yöresin-
de yenilir; Belokomis ahalisi de savaşa
kaüldığından, kasaba boşalmış olur
ve Osman'ın pençesine düşer (1304).
Bizans tarihçileri, 1304 tarihiyle. on-
dan yirmi iki yıl sonra gerçekleşecek
olan Bursa'nın fethi arasında, Bith-
ynia üstüne kayda değer hiçbir olay-
dan sözetmezler; çünkü, Ege denizi
yönünden gelen, başka şeflerin ku-
mandasındaki ve aralannda Katalon-
yalı parah askerlerin de bulunduğu
Türk saldınlanna çevrilmişür dikkat-
leri. Bununla beraber. Osman ve arka-
daşlan hareketsiz değillerdir; Osmanlı
tarihçilerinin bahsettikleri silahh olay-
lar bunu gösteriyor. Kimi zorla, kimi
teslim olarak bir dizi kasaba ele geçiri-
lir; aralannda Kite. Kestel, Dinboz,
Adranos, Leblebicihisar, Mekece, Ak-
hisar, Geyve. Lefke. Karaçepüş var-
dır. Esefle söyleyelim ki, bu fetihlerin
tarihleri belli değildir ve kimisi. hiç
kuşkusuz Osman'ın ölümünden son-
radır. «
"smanlı yayılışı, yer adlanna bakı-
lırsa, üç yönde gelişti. Osman ve arka-
daşlan, Sakarya'nın sol kı>ısı boyunca
uzandılar önce ve doğu yönünden Ni-
kaia (İznik) kentine girişi kestiler. Baü
yönünden ise Olympos (Uludağ) kitle-
sinin çevresini kuzeyden ve güneyden
dolaşıp. saldınyla aîınamayacak denli
güçlü olan Prusa (Bursa)'yı bir yana
bırakarak, Lopadion (Ulubat) ve Ad-
ranos'a doğru ilerlediler. Güney-
doğuya doğru ilerleyişlerinde Müslü-
man komşulanyla temasa geldiler.
Osman. efsanenin söylediği gibi. gele-
cekte Orhan'ın anası olacak güzel Orhan Bey, Osmanlı topraklannı, zekâsı ve askeri yeteneğiyk genişletmeyi başardı.
;i Beyliği'ni bölen uyuşmaz-
lıklardan da yararlanarak, Orhan,
onu topraklanna katmış olmalı (1334-
1335). Osmanlı tarihçilerinin belirttik-
lerine göre, Aclan Beg'in ölümünden
sonra devletin dizginlerini eline almış
olan hükümdardan hoşnut olmayan
halk. Orhan'm hizmetine girmiş olan
kardeşi Dursun'u yeğledi. Ne var ki,
Batılı, Bizans ya da Arap kaynaklannı
sadece bir bölümüyle doğruluyor bun-
lar. Gerçekten, o yüzynldaki tanıklık-
lara göre, 1333 dolaylannda, beylik
ikiye bölünmüştü.
ya geçiş
Karesi Beyliği'nin fethi, Çanakkale
Boğazı'nın güney kıyısına götürmüştü
Osmanhlan. Oradan Avrupa'ya geç-
mek, bir zaman sorunuydu sadece.
Arada birkaç yüz metrelik bir denız
vardı elbette; ancak politikanın ve ras-
lantının cilvesi. Türklerin Trakya'da
yerleşmelerini hızlandınyordu.
İlk ciddi sızmalar, XIV. yüzyılın se-
herinde oluyor. Anadolu'da başka
Türklerle savaşmak için Katalonyah-
lara kaülmış olan Türk parah akerleri,
Bizans gemileriyle gelip Gelibolu yan-
madasına çıkanlara eşlik ederler. III.
Andronikos'un 1341'de ölümü ve iç
aynşıkhklar. başka yığınla birliğin ge-
lişine yol açar. Tacın mirasçısı V. Io-
annis Palaiologos küçük olduğundan,
İoannis Kantakuzenos naiplik etmek-
tedir; ancak, çok gecmez, onunla V.
İoannisın annesi Savualı Annanın
yandaşlan arasında savaş patlar.
Aoannis Kantakuzenos'a ilk yar-
dımda bulunan Aydın beyi Umur
olur. Birçok kez denizi aşıp Avrupa'ya
ayak basar; birliklen dost ya da düş-
man bir ülkedeler mi, umurlannda
ohnadan yakıp yıksalar da, o yararlı
ve sadık bir dost olarak görünür. Ne
var ki, Umur, 1344 yılında güçlükler
içindedir; Latinler, Smyma (Izmir) li-
manını ve şatosunu ele geçirmişlerdir.
Çok geçmeden de, bir kundakh yayın
attığı karoyla delinmiş olarak, kentin
duvarlannm önünde ölür (1348).
İoannis Kantakuzenos. başka bir
bağlaşık aramak zorunda kalır. En
güçlü, ama aynı zamanda en yakın
bey, Orhan'dır. 1344-1345 kışı boyun-
ca, Orhan, Karadeniz kıyısındaki
kentleri -Şozopolis dışında- ele geçir-
sin diye. İoannis Kantakuzenos, kızı
Theodora'yı evlendirir onunla; evlilik
1346 Haziranında tantanayla kutla-
nır. Ertesi yıl, İoannis Kantakuzenos
Orhan'a. berabennde dört oğluyla
rastlar. O andan başlayarak, Osmanlı
birlikleri Çanakkale Boğazı'nı geçip
dururlar. 1347 ve 1349 yıllannda, Or-
han'ın oğullanndan b'irinin. Süley-
man'ın yönettiği bu birlikler. düşman-
lanna karşı savaşması için. İoannis
Kantakuzenos'a yardım ederler.
Bununla beraber. İoannis Kantaku-
zenos'u Orhan'a bağlayan hısımlık
bağlan. Orhan'ı. kayınpederinin düş-
manlanna yardımda bulunmaktan
alıkoymaz.
StRECEK
Tüııı ıktidar Osmanh ailesiııiııelinde
O
rhan'm döneminde.
iktidan elinde tutan,
devlet başkanı degü,
bütün bir ailedir. ilk
hükümdarlar. yanla-
nnda kardeşleri. oğul-
lan, yeğenleri, öyle çıkarlar sefere.
Tarihçiler, kayıplanna yanarak adla-
nnı açıklarlar bize: Osman'ın yeğeni
Bay Hoca. Aynegöl'dekilerin Türkle-
re kurduklan bir pusuda öldürüldü.
Bay Hoca'nın babası ve Osman'ın
kardeşi Saru Yatı da. Karacahisar sa-
hibinin kardeşi Kalanoz'la bir çatış-
mada öldürüldü. Osman'ın kardeşi
Gündüz'ün oğlu Aydoğdu, Dinboz ile
Koyunhisar arasındaki yolda çıkan
bir caüşmada düşer. Orhan'ın kardeşi
Pazarlu, İoannis Kantakuzenos'un
söylediği gibi. Pelekanon savaşında
ölür.
Fetihler boyunca, yöreler, ailenin
çcşıtlı üyelerine emanet edilir. Orhan
Inönü'yü ve dolaymdaki bölgeyi ba-
bası sağken ondan alır ve Gündüz,
Aşıkpaşazade'ye inanmak gerekirse,
subaşı, yani bu kentin askeri yöneticisi
olarak atanır. Osman, yeğeni Akti-
mur'a, Bursa'nın gözetimi için yapılan
iki istihkâmdan birini bırakır.
Malvarhğıyla ilgih' bir sorun oldu-
ğunda, bütün aile toplanır. Orhan,
Mekece'de bir zaviye kurup. geçimi
için ona topraklar ayırdığında. belge-
yi, Orhan'ın erkek kardeşlerinin yanı
sıra, üç oğlu. bir kızkardeşi ve -bir ola-
sıhkla- bir kız yeğeni de imzalar. Kadı-
nın toplumda oynadığı rolü belirtmiş
olahm. Dört kadın imzalıyor belgeyi.
Daha sonra. kadınlar, güven duyulan
bir erkekçe temsil edilecektir mahke-
mede.
x\.ilenin başı öldüğünde, yerine ai-
lenin en yeteneklı üyesi geçer ve bu-
nun, ölenin oğlu olması zorunlu değil-
dir. Ertuğrul öldüğünde, Osman.
tarihçi NeşrTnin söylediği gibi, amcası
Dündar'la rekabet halindeydi. Seçi-
min nasıl yapıldığını bihniyonız; an-
zayıflar. I. Alâeddin Keykubad'ın
(1220-1237) komşulanna karşı girişti-
ği çeşitli seferleri zikredeüm önce; bu-
nun yanı sıra, ölümünden sonra kan-
şıklıklara neden olan en küçük oğlunu
yeğlemesini. En vahim olav, başlann-
ndır. Moğollar, 1243'te Küçük Asya'-
ya girdiklerinde Selçuk birükleri daya-
namazlar; Sivas-Erzincan yolu üzerin-
de, Kösedağ'da yenilirler. Bu başan-
cak. aile dışında yüksek düzeyde kişi- da Baba İlyas'ın bulunduğu Türkmen
lenn de soyleyeceklen vardı ve büyük kabilelerin 1240 yıbnda ayaklanmala-
oğul hakkı yoktu. Osman öldüğünde, - - -
Alâeddin bir tekkeye çekibr ve kardeşi
Orhan, devletin dizginlerini eline alır.
Böylece ülke, ailenin mahdır. Ailenin
her üyesi, devletin yayılıp büyümesine sızlıgın arkasndan, Selçuk hanedanı,
canla başla katıbr ve kimi zaman pa- Konyada saltanaünı sürdürür; an-
habya öder katkıanı. Ancak XV. yüz- ^k, her tahta çıkışta, yeni sultan bir uu.» ^.«^.a 6C
...?
ıcurcyc
gu.c ucg.-
yı dan başlayarak sultan tahta çıkar yarf^'la. yani Moğol hanınm bir buy- şirler. Terimin modera anlamıyla bir
çıkmaz erkek kardeşlen -memede ol- ruğu ile onaylanmabdır. Çok geçmez, başkentten sözedilemez; çünkü. şefle-
şalar bıle- kasıtb olarak oldurulmuş- sultan, beyüklerle MoğoUann temsil- rin çoğu, mevsımlere ya da yeni fetıh-
terdır; çok sonrakj bir devırde. Os- cisinin eünde bir ovuncak olup çıkar. leregöreoturacaklanyerideğiştirivor-
ğmla beylik çıkıyor ortaya. Bunlann
en tanınmışlan şunlardır: Karaman
(başkenti Ermenek, sonra Larende ve
daha sonra da Konya), Germiyan
(Kütahya), Hamid (Burglu), Eşref
(Gurgurum), Teke, Menteşe (Balat),
Aydın (Birgi). Saruhan (Manisa), İs-
fendiyar (Kastamonu), Karesi (Berga-
ma ve Balıkesir) ve Osman'ın beyfiği
(Bursa, sonra da Nikaia). Bunlann ya-
nısıra, geçici olduklan için az tanınmış
küçük oluşumlarda vardır. Bubeylik-
krin sınırlan oynakur ve düşmanlıkla-
ra ya da bağlaşıklıklara ya da Bizanslı-
lann zaranna genişlemeye göre deği-
il T i i d l l bi
y lk Osmanlılar her türlü kent yaşamına karşı çıkan kişiler değildi. Yeni fethettikleri kentlerde
I Müslüman hükümdarlar gibi bir dizi yapı kurdururlar. Bursa'da olduğu gibi, İznik'te de,
-•- camiler, medreseler, aşhaneler, hamamlar, köprüler ve hanlar boy atar durur.
manlı sultanlan, bu bedence yok
etmeyi pek barbarca gördükleri için,
şehzadeleri. saraym içinde kafes adı
verilen bir bölüme kapatacaklardır.
Siyasal astemle biitûnleşme
Osmanlı tarihçileri, hatta belli bir
noktaya değin Bizans tarihçileri. Os-
manlı devletini, her türlü vesayetten
yakasını çabuk sıyırmış bir siyasal olu-
şum olarak gösterirler. Oysa, birtakım
kaynaklann ortaya koyduklan şu: Os.-
manlılar, XIV. yüzyılın ilk yansında.
bir devlet sistemi benimscmişlerdir ve
Orhan'ın hükümdarlığının sonlanna
doğru sıynlacaklardır bundan. Duru-
mu kavrayabilmek için gerilere gitmek
gerekiyor.
XIII. yüzyılın ilk yansında. birçok
etkenlerin sonucu, Selvuklu Devleti
Son sultan III. Mesud'un, ölüm tarihi
bile bilinmiyor. Hanedanın prensleri,
belli bir süre sınır boylannda yaşamla-
nnı sürdürürler; ancak. içlerinden
-1363'te ölmüş olan- yalnız birinin adı
bize kadar uiaşmışür.
Deevlet iktidannın takatten düş-
mesiyle, merkezdeki iktidara az çok
gevşek bağlarla bağb yığınla siyasal bi-
rim çıkıyor ortaya. Bu birimlerin olu-
şumunu şu olay da desteklıyor: Şel-
çuklu yönetimi. topraklann gelirlerini,
bir ödeme karşılığında, belirsiz bir sü-
re için başkalanna terkediyor. Topra-
ğın değil. mali gelirlerin bu yeni sahip-
len, sözkonusu gelirleri çocuklanna
bırakabiliyorlar ya da bir hayır kuru-
muna vasiyet edebiliyorlar. Böylece,
Selçuklu devletinin kalıntılanndan yı-
lardı.
İlhan Ebû Sa'îd, başkaldırmış Türk-
menlerin bütün Anadolu'yu kanşıklık
içine attıklannı öğrenince, düzeni ve
güvenüği sağlasm diye, Çoban Bey'i
yollar oraya. Hatırlatalım ki, Türkle-
rin saldınlanndan bıkıp usanmış olan
İmparator III. Andronikos, Ebû Sa"-
îd'den öncekilere başvurarak. fazla
başma buyruk beyleri denetlemeye
kışkırtmak istemişti onlan. 1314 yılın-
da. şu birçok şef, bağlıhklannı göster-
mek için Çoban'ın huzuruna çıkarian
Hamid beyliğinden Felekeddin Dün-
dar, Eşrefoğlu ailesinin çocuklan, Af-
yon Karahisar'da oturan Sahib Ata'-
nın torunlan, Germiyan beyleri ve
Kütahya ve dolayındaki kalelerden
Ali Şir'in çocuklan. Osman'ın, o tarih-
te fazla silik olduğu için ya da Kara-
manoğlu gibi gitmeyi reddettiğinden
olacak. adı geçmiyor. Bağklık, açıktır
ki vergi ödeme anlamına geliyor. Sel-
çuklu tarihçisi İbn Bîbî'nin çevirmeni
ve sürdürücüsü Yazıcızade, Pafla-
gonya'nın sahibi hakkında şu noru
düşüyor: "'Türkler. Moğollara bir şey
ödemeye görsünler. efendileri olup çı-
karlar onlann."
Daha sonra, Moğollar. Çoban
Bey'in oğlu Timurtaş'ı Anadolu'ya
yönetici olarak atarlar. Timurtaş,
1321 ve 1322 arasındaki ufak bir ke-
sinü bir yana bırakılırsa. 1317'den
1327'ye değin. ülkeyi İlhan adına yö-
netir. Doğu ve Orta Anadolu. ona
doğrudan doğruya bağımlıdır; geri ka-
lanı, kendisine, bağlılık ve vergi ile
yükümlü Türkmen beylerinin elinde-
dir. Türk ya da Moğol şeflerden olsun,
her türlü muhalefet, ağır biçimde ceza-
landınlır. Timurtaş, 1327'de sefere
çıktığında -hedef, üzerine düşeni öde-
meyi reddeden Aydın beyi idi bir olası-
hkla- kardeşi Dimaşk Hoca'nın öldü-
rüldüğü haberi ve bütün ailenin göz-
den düşmesi, geri dönmeye ve Mısır'a
sığınmaya zorlar onu: bir yıl sonra da
orada idam edilecektir.
muhasebe kitabına kopya
edilmiş, 751 tarihli (11 Mart 1350-27
Şubat 1351) tahrir defterinden bir par-
ça, Orhan'ı, İlhanblara karşı borçlu
şefler arasmda gösteriyor. O tarihte.
tahsildarlann paralan ne ölçüde top-
layabildıklerini bilmiyoruz; ancak,
belgeden şu çıkıyor ki, Ösmanblar. her
türlü etkiden ancak XIV. yüzyıbn
ikincı yansından baslavarak İcurtula-
bildiler.
SCRECEK
POLİTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Gizüde Kalartar_
Sovyetler Birliği'nin çöküşünden sonra solda bütün
değer yargıları değişti, ne komünizm kaldı ne propagan-
dası... Kele komünizm tehlikesinden hiç söz eden yok!
Gizli parti derler; içine adam sızdırırlar, hücre, bildiri di-
ye ortalığı karıştırırlar, kamuoyunu oyalarlardı.
Böyle klasik olmayan ilginç bir dava Izmirde açıldı. Da-
va, Kanberoğlu Ali'nin keçi hırsızlığı ile başlıyordu.
Komünizmin keçi hırsızlığı ile ne ilgisi var, diyeceksiniz.
Savcı böyle bir ilgi ve ilişki bulmuştu. Dava Izmir Ağırce-
za Mahkemesi'nde gorülüyordu. Savcı şöyle konuştu:
"... Sanıklardan Kanberoğlu Ali, sorgusunda çaldığı
bir keçi meselesinden yakalanıp karakola götürülürken,
cebinde bulunan bifdirileri denize atarken yakalanmış,
karakola götürülürken bildiriler cebinde kalmıştır. Bildi-
rilerin geri kalanını da masa altına gizlerken suçüstü
yakalanmıştır."
Keçi hırsızlığı ve bildiri biraz karmaşıktır. Kimi, Kan-
beroğlu'nun, keçiyi yemek için çaldığını, kimi de keçi
carşıda gezerken bildirilerin dağıtılmasını amaçladığını
söyler. Her neyse, olayın içinde keçi de vardır, bildiri
de... Bir keçinin aracılığı iie bildiri dagıtmanın cezası ne~
dir? Bu konuda savcnın istediği:
"Yüksek mahkemeniz, komünist adı alnnda halkı hü-
kümete karşı kıyama. oakanlar kuruluriu düşürmeye
özendırmış olan sanıkların mahkemelerini gördü. Şimdi
iddia makamınm görüşlerini bildireceğim."
Görülüyor ki bir keçi aracılığıyla bildiri dagıtmanın ce-
zası çok ağırdır Halkı kıyama sürüklemeye, hükümeti
devirmeye kadar uzanıyor.
Bildiriler 1929 yılında dağıtılıyor. Bir yıl önce harf dev-
rimi olduğundan yazıların yansı Arap harfleriyle, yarısı
Latin harfleri ileyazılıyor.
Izmir'de bir keçi üstünde yakalanan bildiri dağıtımı bir
süre Izmir'den Istanbul'a sıçrıyor, gizli parti yakalamaya
kadar gidiyor. Tarihte 1929 tutuklaması olarak bilinen
olay yaygınlaşıyor. Gizli parti ortaya çıkınca militanlann
bir kısmı yurtdışına kaçıyor.
Gazeteci Emin Karaca, 1929 tutuklamasının geçtiği
yıllarda çıkan gazeteleri tarıyor. izmir ve istanbul'da ya-
yımlanan gazeteleri inceliyor, gerçeği yakalamaya çalı-
şıyor. Böylece bir kitap yapıyor. Kitabın adı, "Yeraltı,
Dünyadan Başka Bir Yıldız Değildi" dir. Yön Yayınları'-
ndan basılıyor.
Bu bildiri olayına Nazım Hikmetdekanşmıştır. Nazım,
olayı "Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşirn" diye roman-
laştırmıştır. Tutuklamalar başlamıştır. Militanlar kaçışı-
yor, bir yerlere saklanıyor. Anlatıya göre saklananlar-
dan biri de Nazım'dır. Bir kulübede barınırken bir köpek
ısırıyor. Doktora gitmek olası değil. Kopek kuduz mudur,
değil midir bilinemiyor. Uzun bir korku, kuşku ve bekle-
yiş başlıyor. Sonunda militan kurtuluyor. Yaşamanın
güzelliğini bir daha tadıyor.
Emin Karaca, 1929tutuklamalannı anlatırken, sadece
bu olayın sınırlan içinde kalmıyor, gizli partide önde gö-
rünen kimler varsa, onlara ilişkin bilgiler de var. Dahası,
parti içindeki anlaşmazlıklara da değiniyor
Şöyle bir dönüp geriye bakıldığında en eski parti TKP'-
dir. Bakü Kongresi'nde TKPden başka parti yoktur.
Müdafaa-ı Hukuk Cemiyetleri gelişecek ve çok sonra
Cumhuriyet Halk Fırkası adını alacaktır. TKP'nin yaşamı
yeraltında...
Nazım, parti içi anlaşmazlıklan kimi kitaplarında şiir-
leştirmiştir. Benerci Kendini Neden öldürdü, Varan 3
bunlardan sayılır. Yergi olarak kaleme aldığı birçok şii-
rinde de anlaşmazlıklara yer verir. Bu arada Vedat Ne-
dim'e yüklenir: "Baktım ki pencereden / muktesit,
muharrir ve muhbir / Vedat Nedim Bey geçiyor / yüre-
ğimcızzetti."
Gazetelere geçmiş, kitap haline getirilmemiş olaylar-
dır. Meraklılarınca her zaman okunabilir.
BULMACA
SOLDAN SAGA:
1/ Yalnızca ahlak
üzerine kurulu yöne-
tim biçimi. 2/ Yur-
dumuzda bir göl...
Eski dilde taht. 3/
Peygamberağacı re-
çinesinden çıkarılan
ve hekimlikte kulla-
nüan bir sıvı. 4/ Si-
üt'in bir ilçesi... İn-
san gözünün algıla-
dığı ışık şiddeti. 5/
Embriyonun, bütün
organlan belirdikten
sonra aldığı ad... Bi-
rine dokunsun diye
1 2 3
9
şöylenen söz. 6/ Bir gıda maddesi...
İskambillerle oynanan bir tür oyun.
7/ Alıcının kendi kendine monte
edebileceği şekilde satılan parcalann
tümü... özür, kusur. 8/ Hükûmdar...
Bir cetvel türü. 9/ Boccaccio'nun ün-
lü öykû kitabı.
YUKARmAN AŞAĞIYA:
1/ Tahılın taşlannı ayıklamakta kul-
lanılan budaksız ağaçtan yapılmış az
kenarh tepsi. 2/ Uzaklık işareti... Bir
şeyi anımsamak amacıyla parmağa bağlanan iplik. 3/ Çok ve-
rimli olan... Sessiz, uslu. 4/ Son, sonraki... Bir nota. 5/ Iran'da
tarihi bir kent... Büyük makamdaki kimseleri hoş sözlerle, fık-
ra ve öykülerle eğJendiren kimse. 6/ Cennet ile cehennem ara-
sında bulunduğuna inanılan yer... Siyah tüylü ve piliç büyiiklü-
ğünde bir av kuşu. 7/ Çabuk kurumasını sağlamak amacıyla
boyaya katıian madde. 8/ Ortodokslarda tahta pano üzerine ya-
pılan her türlü dinsel resme verilan ad... Yapısına girdiği sözcü-
ğe "kendi kendine" anlamı katan yabancı önek. 9/ Okullarda
tahta, mukavva, kâğıt gibi şeylerle yaptınlan calışmalar... Ge-
nislik.
ILAN
T.C. BEYOĞLU1.
ASLÎYE HUKUK HÂKİlVİLtĞf
1989775
Davacı Hasan Hüseyın Nevruz ile davalılar Yaşar Çetinkaya. Hafi2 Polat
arasında görülmekte olan alacak davası nedeniyle.
Davalı Yaşar Çeünkaya'nın Içerenköy Yeruaçılan yol Beyaz Kavak
no. 7 Bostancı adresinde olduğu bıldirilen davalının tüm aramalara rağ-
men adresımn meçhul olduğundan mahkememizioe ilanen tebligat yapıl-
masına karar verilmiş olup duruşma günü olan 3.12.1992 günü saat 10.
00'da mahkememızde hazır bulunmanız veya bir vckille kendinizi temsil
ettırmenız. aksi lakdırde duruşmanın gıyabınızda }apılacağı hususu Uan
olunur. 1.10.1992
Basın: 12849
tLAN
ANKARA 19. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Dosya No: 1992/354
Davacı TEK Ankara Elektrik Dagıtım Müessesesi vekili tarafından
davalı Tuncay Tütüncüoğlu aleyhine açılan alacak davasının yapılan
duruşmasında;
Davalı TUNCAY TÜTÜNCÜOĞLU'nun adresi meçhul olduğun-
dan ilanen tebligat yapılmasına karar verilmiştir.
Karar gereğince, duruşmanın buakıldığı 23.12.1992 günü saat 9.30'da
duruşmaya bızzat gelmeniz veya bir vekille kendinizi temsil ettirme-
niz, gdmediğiniz veya kendinizi vekille temsil ettirmediğiniz laJcdir-
de HUMKlnun 213 ve 337. maddeleri • gereğince yokluğunuzda
duruşmaya devam olunup hüküm verilecegı hususu tebligat yerine kaim
olmak üzere ilan olunur.