Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
lmtiyaz sahibi: Berin Nadi • Genel Yayın Yönetmeni: Özgen Acar •
Genel Yayın Koordinatörü: Hilunet Çetinkaya • Yazı İşleri Müdunl:
Ccial BoflugK • Görsel Yönetmen: Ail Acmr • Düzenleme: MnsUf»
Saglımer • Ankara Temsilcisi: Cüneyl Arcayürek Haber Müdürlcri:
MusUfa Balbay, Işık Kansn Izmir Temsılci V.: Serdar Kızık Adana
Temsilcisi: Çctia Yiğenoilıı
tstanbul Haberleri: Şeaay Kalkaa Dı$ Haberler: Ergıın B«lcı tş-Ekonomi: Şökrao Ketcad
Yurt Haberleri: Metamet Sane Kültür: CeW Üsler Makaleler: Sami Karaören Spor:
AMülkadir Yiicetman Düzeltme: AMullıh Yaocı • Muessese Mudür V: Erol Erkol
• Koordinatör: Ahmrt Konlsan • Muhasebe: Bilent Yener • tdare: Hnseyin Giırer •
îşletme: Öoder Çdik • BUgi-lşlem: N»ll lnal • Bilgısayar Sistem: Munıvet ÇUer
• Reklam: Reha lşıtman
Bastm: Cumhuriyet Matbaacıhk ve Gazetecilik T.A.Ş. • Yayımlayarv Yeni Gün Haber
Ajansı Basın ve Yayıncıhk A.Ş. Türkocağı Cad. 39/41 Cajalo&lu 34334 tst. PK: 246
tstanbul. Tel: 512 05 OS (20 hat). Telex: 22246, Fax: (l) 526 60 72 • Bürolar A ı k n ı
Z Gökalp Blv. lnkllap S. No: 19/4, Tel: 433 11 41-47, Teiex: 42344, Fax: (4) 433 05 65 •
tzmir H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3 Tel: 83 12 30, leteı. 52359, Fax: (51) 89 53 60 • Arfoue
lnönO Cad. 119 S. No: 1 Kat: 1, Tel: 59 37 52 (4 hat), Tekn: 62155, Fax: (71) » 2Î 78
Takvim:15KASIMI992 tmsak:5.16 Güneş: 6.44 Öğle: 11.53 tkindi: 14.29 Akşam: 16.53 Yata: 18.16
Güzelimiz
İngiltere'ye gitti
• İSTANBUL(AA)-
Türkiye güzeli Ozlem
Kaymaz 12 aralıkta Güney
Afrika'da yapılacak 1992
dünya güzellik yanşmasına
katılmak ûzere dün sabah
uçakla Türkiyeden aynldı.
Hareketinden önce Atatürk
Havalimanı'nda yaptığı
açıklamada 6 aydır
haarlandığı yanşmada
Türkiye'yi en iyi şekilde
temsil
etmek için elinden gelen
çabayı göstereceğini belirten
Kaymaz, amaanın dereceye
girmek olduğunu söyledi.
ÖzÜPİülepin
eğitimine destek
• İSTANBUL(AA)-
Zihinsel özürlü çocuklann
eğitim göreceği okullara
ihtiyacın giderek arttığı
İstanbul"da bu tür okullann
yapımına destek sağlamak
amacıyla 24 kasım
öğretmenler Günü
etkinliklen çerçevesinde bir
defile düzenlenecek.
Araştırmalara göre
Türkiye'de 4-18 yaş
grubunda yer alan 30 milyon
kişiden yüzde 10'unun özürlü
olmasına karşın eğitim
çağmdaki özürlü
çocuklardan sadece yüzde
2.5'i özel eğitim okullanndan
yararlanabilivor.
Dolmabahçe sırtlannda tarihi Taşkışla'nın önünde yükselen gökdelen
Bu kez 'Gökkafes' gelîyor
'Gençlik'
tartışıldı
lİSTANBUL(AA)-
Aydınlar Ocağı tarafından
düzenlenen açıkotuı umda,
'Günümüzde gençlik ve
meseleleri' konusu tartışıldı.
Fırat Kültür MerkezTndeki
açıkoturumun başkanlığını
yapan İstanbul Üniversitesi
Iktisat Fakültesi öğretim
üyesi Prof. Dr. Mtıstafa
Erkal, ülkemizde genel
nüfusun yüzde 20.4'ünü
gençlerin oluşturduğunu
söyledi.
50 yıllık
mezunlar
• İSTANBUL (AA)-
İştanbul Teknik
Üniversitesi'ni 50 yıl önce
bitiren 26 mezuna, "şeref
belgesTverildi.İTÜ
Mezunlan Derneğı
tarafından Conrad Otelde
düzenlenen törende konuşan
tTÜ rektörü Prof. Dr. Reşat
Baykal,50yılönceki
mezunlan bir arada
bulmaktan mutluluk
duyduklannı söyledi.
OKTAYEKİNCİ
Gökdelenler "çağın görüntü-
leri" mi, yoksa ünlü ABD'li mi-
mar Wright'ın dedıği gibi "yü-
zeydeki toprağı olabildiğince
çoğaltarak satmak için keşfe-
dilmiş mekanik bir hile" mi?..
Kuşkusuz her iki tanımlama
da kentine ve yöresine göre an-
cak geçerli olabilir.
Örneğin, bir Venedik'te ya da
Dubrovnik'te. hatta Viyana'-
nın, Budapeşte'nin, Prag'ın. Pe-
tersburg'un ve öbür birçok ta-
rihsel metropollerde titizlikle
korunan eski kent dokusunun
içensinden göğe doğru yüksele-
cek bir "modem" yapı için,
kımse "çağın görüntüsü" diye-
mez. Diyemeyeceği için de o uy-
gar kentlerde, böylesi bir ilkel-
fîk, hiçbir zaman düşünüle-
mez....
Ama aynı yüksek yapılann
oluşturduğu bir New York silü-
leti için veya Şikago'daki o gö-
ğü ürmalayan çelik mimarinin
etkileyici görüntüleri için "çağ-
daş" deyişini kullanmak pek
yadırganmayabilir. Çünkü ne
oralarda binlerce yıllık bir
"kent uygarhğı" vardır ne de
aynı ayna bir "kent bezeme" sa-
natı oİan mimarlığın kökJü bir
geleneği ve "yerleşik" kültürü...
Benzer şekilde, her gökdelen
de salt "toprağı çoğaltarak sa- •
tabılmenın" hilesi sayılmayabi-
lir.
Yüzlerce ve binlerce kişinin
"aynı binada" bulunmasıyla
rasyonelliğin sağlanabileceği
kullanımlar, alçak ve yaygın
yapılaşma yerine, yüksek ve
"mono-blok" tasanmlar elbet-
tedayatabilir.
Ne var ki tüm bu değerlendir-
meler, dünyanın hemen her uy-
gar ülkesinde. şehircilik ilkeleri-
nin süzgecinden geçerek uygu-
lanma şansını yakalamışken.
• İstanbul'da olan bitenler için hiçbir bilimsel açıklama yapılamıyor; ne mi-
marlık sanatı ve kent bilimi ne de imar hukuku ve kent kültürü açısından "anla-
şılabilir" gerekçeler bulunamıyor. Eğer yatırımcıların istediği olur, belediyenin
ve Turizm BakanlığYnın 1987'de "müştereken" onayladıklan proje uygulana-
cak olursa, 44 kat ve 165 m. yükselecek olan 'Gökkafes', İstanbuTun bu köşe-
sine "çağın görüntüsünü"mü kazandıracak, yoksa çağdışılığın lekesini mi?..
Dohnabahçe'deki Gökkafes, sanki bir kente karşı işlenen suç projesi gibi yûkseliyor.
İstanbul'da olan bitenler için
hiçbir bilimsel açıklama ya-
pılamıyor; ne mimarlık sanatı
ve kent bilimi ne de imar huku-
ku ve kent kültürü açısından
"anlaşılabilir" gerekçeler bulu-
namıyor.
Örneğin, şu günlerde inşaatı-
na yeniden başlandığı görülen
Taşkışla'nın önündeki "Gök-
kafes" adb gökdelen projesi,
acaba hangi türden bir kentleş-
me manüğının ürünü sayüabi-
lir?
Eğer yatınmalann istediği
olur, belediyenin ve Turizm Ba-
kanlığı'nın 1987'de "müştere-
ken" onayladıklan proje uygu-
lanacak olursa, 44 kat ve 165
m. yükselecek olan bu dev yapı,
İstanbul'un bu eşsiz köşesine
"çağın görüntüsünü"mü ka-
zandıracak, yoksa çağdışılığın
lekesini mi?..
Bu sorunun yanıtını, binanın
maketiyle, aynı bölgenin bu-
günkü görüntüsünü eş ölçekler-
de üst üste gösteren resim, gali-
ba yeterince verebiliyor.
Gökkafes'in inşa edildiğı
alan. 1980'lere dek İstanbul
imar planlannda "yeşil alan"
olarak belirlenmişti. Hatta böl-
genin Boğaziçi'ne verdiği öz-
gün kent silüeti ve çevresindeki
doğal ve tarihsel doku nedeniy-
le, 1979'da Anıtlar Yüksek Ku-
rulu'nca "SİT' alanı olarak tes-
cil de edilmişti.
1982'de bu araziyi Süzerler
Holding satın alınca, sanki bir-
denbire SİT özelliği de kalkı-
verdi ve dahası, İstanbul'un ye-
şil alan gereksinmeleri de sanki
yok oldu. Ertesi yü (1983), bu-
raya bir otel yapıhnası için
"yeni sahiplerine" izinler veril-
dı.
1984'te ise Bakanlar Kurulu,
arsayı "turizm merkezi" ilan et-
ti ve ayncalıkh yapılaşma hak-
lan bu kez "hükümet eliyle"
güvenceye bağlanmış oldu.
Böylece, ilk aşamada 8 katla ye-
tinilen otel orojesi, Turizm Ba-
kanlığı ve istanbul Belediyesi'-
nin sağladıklan "ek imar ola-
naklan" ile birlikte, 1987'de 44
kata kadar yükseltildi.
Şimdi, Gökkafes'in bu yük-
selişini durdurabilmek için tek
şans olarak yeni bir Bakanlar
Kurulu karanyla, özel imar ko-
şullan sağlayan turizm merkezi
karannın iptali gerekiyor.
Park Otel için deniliyor ki,
"Yapı yükseldikten sonra karşı
çıkmak ne işe yarar. Proje aşa-
masında böyle bir binanın yan-
lış olacağı belü değil miydi?"
Evet öyleydi ve gerçekten
dramatik bir süreç yaşanmış ol-
du.
Ama şimdi Gökkafes için
aynı yanhşı yapmamanın yeter-
li koşullan hala var. Bitmiş ha-
linin resmi, henüz subasman
düzeyınde olan inşaatı durdu-
rabilmek için bakalım yetkililer
üzerinde "uyana" olabilecek
mi?
İstanbul. 1993'ü- "İstanbul
Yılı" ilan eden bir hükümetin
Bakanlar Kurulu"ndan, inşaat
daha fazla yükselmeden duyarlı
bir tutum bekliyor. Bu görün-
tülere göz yumarak "İstanbul
Yılı" nasıl kutlanabilir ki?..
Marion 4 aylık hamile
Bitkisel hayattaki kadının öldürülmesi için 7 bin imza
BONN (AA) - Almanya'nın Erlangen
Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde bitkisel
hayata giren dört ayhk hamile Manon'-
un yaşamına son verilmesi için imza
kampanyası başlaüldı.
Bebeği dogana dek yapay akciğer ve
böbrek makinelerine bağlı olarak ya-
şatılması planlanan Marion ve bebeği-
nin 'kobay olarak kullanılmasına' karşı
çıkanlar tarafından 7 bin imza toplandı.
Bonn'da Federal Aile Bakanı Angela
Merkel ve Adalet Bakanı Sabine Leut-
heusser-Schnarrenberger'e şunulan im-
zab listelerde, "Erlangen Üniversitesi'-
ndeki deneye son verilsin ve bu tür tıbbi
deneyler bir daha yinelenmesin" isteğin-
de bulunuldu.
Yeşiller Partisi öncülüğünde yürütü-
len imza kampanyasında, bir trafik ka-
zası sonucu bitkisel hayata giren 18 yaşı-
ndaki anne adayının. bebeğin doğması
için sunı yollardan yaşatılmasırun "in-
sanlık dışı'olduğu öne sürüldü ve beyin
fonksiyonlan duran bir kadının ölmesi-
ne izin verilmediği, aksine 'kuluçka ma-
kinesi olarak kaUanıldığı' iddia edildi
Öte yandan bebeğin sağlık durumu-
nun çpk iyi olduğunu açıklayan Erlan-
gen Ünversitesi doktorlan, bebeği ya-
şatmaya çahştıklannı bildirirken, Al-
man Ceza Hukuku uzmanı Herbert
Tröndle, 'bu çocuğun da yaşamaya
hakkı var' diyerek, doktorlann bu girişi-
minin yasal olduğunu belirtti.
Tröndle. doktorlann, bebeği yaşatma
karan aldıktan sonra, geriye dönüşün
mümkün olmadığını, bebeğin sağbk
durumunda bir bozukluk olsa da yaşa-
tılması gerektiğini kaydetti ve 'Anayasa
bu bebeğe yaşama hakkı venyor. bebek
bitkisel hayattaki annesinin karnında,
erken doğup küvezde büyüyen bebek-
lerden daha iyi koşullarda gelişiyor'-
dedi.
Ünlü bilim adamından açıklamalar:
Başka dünyalar
bizi bekliyor
SERAPDİKMEN
İZMİR -"... Güneş_in 5 mil-
yar yıllık ömrü kaldı. Insanlığı
kurtarmak için yine de bir çö-
züm yolu var. Bizim galaksi-
mizden daha genç, başka ga-
laksi güneşlerinin gezegenleri-
ne yerleşebiliriz. Ya da dün-
yayı yörüngesinden çıkanp
başka güneşin yörüngesine
oturtabilıriz..."
Ünlü Fransız bilim adamı
Yves Coppens, Fransız Kül-
tür Merkezi'nde bunlan söy-
lerken dinleyicileri sarsıyor,
onlan -yerlerinden kıpırdatı-
yordu. "Başka bir güneş..."
Gerçekleştirdiği fosil çalış-
malanyla insanlığın son 10
milyon yılhk
tarihine ışık
tutan Cop-
pens'in,
dünya ölçe-
ğinde birçok
insanın il-
ginç buldu-
ğu düşünce-
leri var.
Fransa Bi-
limsel
Araştırma-
lar Merke-
zi'nde
araştırmacı,
Tabiat Tari-
hi Müzesi
Müdürü, Bi-
limler
Akademisi
ve Ulusal
Tıp Akademisi üyesi, uluslara-
rası çapta 15 büyük ödülün sa-
hibi Yves Coppens'in konuş-
ması büyük bir ilgi gördü.
Coppens konuşmasına şu söz-
lerle başladı:
"5 milyar yaşındaki yer-
küremizde 4 milyardan beri
yaşam bulunması. yaşamın
maddeden geldiğini kanıth-
yor. 8 milyon yıl önce Afrika'-
da meydana gelefı çatlama ve
bölünme ile burada yaşayan
maymunlann kaderi değişti.
Çatlağın Hint Okyanusu bö-
lümünde kalanlar iklim degi-
şikliğiyle karşılaşarak gelişime
uğradı ve insanın ilk atalannı
oluşturdu. Batıda kalanlar ise
normal hayatlanna devam
ederek şempanzeleri oluşturu-
yorlar."
Bu 8 milyon yıllık gecmişi.
insandan önceki ve insanın
ortaya çıkışından sonraki ol-
mak üzere iki döneme ayıran
Coppens, 1974'teEtiyopya'da
•Ünlü Fransız bilim
adamı Yves Coppens,
"Çok yakın bir gele-
cekte güneş sisteminin
gezegenlerine göç ede-
ceğiz. Ama şunu unut-
mamak gerek, güneşin
5 milyar yıllık ömrü
kaldı. Insanlığı bundan
kurtarmak için bir ço-
züm yoiu var. Bizrni
galaksiden daha genç
galaksi güneşîerinin ge-
zegenlerine yerleşebili-
riz" diyor.
bulunan iskelet hakkında şun-
lan söyledi:
"İnsandan önceki döneme
ait olan bu iskelet maymun is-
keletinden büyük farkhhklar
taşırken insanınki ile büyük
benzerlikler taşıyor. Bu iske-
let, gerçek insandan hemen
önce yer alan, iki ayak üstün-
de durup yürüyen, ağaca tır-
manabilen bir varlığa ait. 3
milyon yıl önce bu bölgede
meydana gelen kuraklık sonu-
cu çevreye uyum göstermeye
çabşan atalanmız arasında
yeni bir şekil ortaya çıkıyor.
Bu da bildiğimiz insan..."
Yontma taş devriyle birlikte
ilk kültürel ortamın oluştuğu-
nu söyleyen Coppens, kültürel
ortamın insa-
na özgürlük
ve sörumlu-
luk gibi duy-
gulan sağla-
dığını, bu
aynlmaz iki
olgunun in-
san onurunu
oluşturduğu-
nu belirtti.
Coppens,
"İnsan, hay-
van yönün-
den tamamen
kurtulmuş
durumda.
însanın gele-
ceği ise kültü-
rel sorunlara
sıkı sıkıya
bağb"dedi.
Coppens, geleceğimizle ilgili
düşüncelerini ise şöyle dile ge-
tirdi: "Çok yakın bir gelecekte
güneş sisteminin gezegenlerine
göç edeceğiz. Ama şunu unut-
mamak gerek, güneşin 5 mil-
yar yıllık ömrü kaldı.
İnsanlığı bundan kurtar-
mak için bir çözüm yolu var.
Bizim galaksiden daha genç
galaksi güneşlerinin gezegen-
lerine yerleşebiliriz. Ya da
dünyayı yörüngeden çıkanp
başka güneşin yörüngesine
oturtabiliriz."
İnsanın hayvan kökenli olu-
şunun aşağılayıa görülemeye-
ceğini söylüyor Coppens.
Dünyanın. evrenin bir parçası
olduğunu, başlangıçtaki "bü-
yük patlama"dan önce de baş-
ka dünyalann varhğının altını
çiziyor Fransız bilim adamı.
Sorun, zaman boyutunda ona
göre. Çünkü laboratuvarlarda
zaman boyutu incelene-
miyor... .
INSAKLAR
7 ^
Kravat, iki yakayı bir araya getirmeye devam ediyor
£ i « • I I " 1
- ' 1 • • • • • • • • w
hızı sıkbogaz eden günunuzun ortağı
ŞULE ALPASLAN
Kos-
tüm sa-
vaşı,
kravat-
lan da
sardı.
Erkek-
lerin
okul yıl-
lannda
lacivert
bir zorunluluk olarak
taktıklan bojıın baği,
yaşamın diğer alanlann-
da da onlann peşlerini bı-
rakmadı. Bu zorunluluk-
tan memurlar da pay-
lannı aldı ve her sabah
evlerde bir küçük savaş
yaşanır oldu. Eğer,"tut-
kulannızın yönlendirdi-
ği" bir kravat bağımlısı
değilseniz, güne başlar-
ken sizi de bir savaş bek-
ler. İşe giderken, boynu-
nuza sanh bir şekilde bü-
tün gününüzün ortağı
plur ve sizi sıkbogaz eder.
İş çıkışı çapkmlıklannıza
katlanır. Kımi zaman bir
gecelik aksesuar, kimi za-
man bir protokol ele-
manı, klasik-jakarh,
baskı desenli, yazlık ve
kışlık renk ve motiflerde
Kravat, iki yakayı bir ara-
ya getirmeye devam eder.
Kraliyet kravatlıları
Kravat,
askerlerin
ilkin Romalı
boyunlannı
soğuktan koruyan bir fu- Kravat son yülarda kadınlann gardrobunda da yerini aldı.
lar olarak dünya sahne-
sinde görüldü. 17'nci yüzyılda geldi. Cumhuriyet döneminde. ajanlannca yönlendirilen bu pi-
' istanbul dışındaki kent ve ka-Fransa krallannın parab süva-
rileri olan Hırvat askerleri,
XIV. Louis'nin bir davetine
rengarenk ipek fularlar takarak
gitti ve ardından "Kraliyet
Kravatlılan" taburu kuruldu.
Osmanblar'da ilk kravat takan
padişah Abdülmecit'ti.
Tanzimat döneminde,
Batıhlaşma yanlısı aydınlar
arasında yaygınlaşan kravat,
giderek yüksek dereceli memur
ve devlet yöneticileri arasında
yaygınlaşü.
Birinci Dünya Savaşı son-
rasında, devlet memurlannın
çoğunluğu kravat kullanır hale
sabalardada yaygınlaşü. 1980'-
den sonra yayımlanan bir ge-
nelge ile, devlet memurlannın
kravat takmalan zonınluluk
halinegetırildi.
Daha düne kadar erkek
takım elbisesinin vazgeçilmez
bir elemanı olarak kabul gören
kravat, sorr yıllarda kadınlann
gardroplannda da yerini aldı.
Bugün ise modacılann bağım-
sızlaştırdıklan bir aksesuar ola-
rak, şimdilerde tekstil piyasa-
sında kendi yerini belirleme yo-
lunda.
Türkiye'de îtalyan moda
yasada, Vakko Kravat Butik ve
Cotton Bar oldukça iddiah. Bir
süre önce Bebek'te açılan Vak-
ko Kravat Butik'te yûzlerce
renk ve desende 900 çeşit kravat
ve papyon satışa sunuldu. Bu
koleksiyon içerisinde Kütahya,
Bursa ve İznik çini desenleri ile.
modernize edilmiş Osmanlı dö-
nemı motiflen de bulunuyor.
Yüzde 9O'ı ipekten yapılmış bu
kravatlann fiyatlan ise 300 bin
ile 500 bin lira arasında değişi-
yor.
Vakko Kravat Butik yetki-
lileri, "Kravat kravatçıdan alı-
nır" sloganıyla kravat tutkun-
lannı bu renk ve desen
cümbüşüne davet ediyor.
İstanbul'un Bakırİcöy,
Ataköy, Beyoğlu gibi
semtlennde bulunan
Cotton Bar ise, kravat ve
papyonu gömlekle birlik-
te, erkek giysisinin ta-
mamlayıcı bir aksesuar
olarak öne çıkarmayı vt
genç kuşaği renklendir-
meyi hedefliyor. Yüzde
100 ipekten yapılan Cot-
ton Bar koleksiyonunda,
yaz ve kış desenleri bir-
birierinden çok farklı.
Yaz desenleri arasında
gemiler, palyaçolar, ku-
palar bulunurken, kış de-
senlerini de otomobiller,
şemsiyeler ve düğmeler
oluşturuyor.
Kalitesi ipinden belli
Bu arada, "kalite" bir
kravaün, arkadaki ipin-
den kendini belli edeceği-
ne dikkat çekiliyor. Kra-
vatın bükülüp, tahrip ol-
masını önlemek için, arka
kanatlan birleştiren "Slip
I Stitch" ipini dikkate al-
* mak gerekiyor. Boyu or-
talama 1.5 metre olan
kravaün bağlantı
kısmının da, bu uzunlu-
ğun üçte birinde gerçek-
leşmesi kravaün ideal
ölçüleri. Martino mağa-
zası sahibi Yusuf Zengin,
bir kravat ve papyon tut-
kunu.
Zengin," Herkes kendi
kravaünı kendi bağla-
malıdır ve bu işlem bo-
yunda yapılmalıdır" diyor. Ar
cak, papyon bağlamak farklı
bir beceri gerektirdiğinden eski-
den Beyoğlu'ndaki mağaza sa-
hiplerinin. kravat ve papyon-
lannı bağlaması için müşterile-
rini kendisine gönderdiklerini
anlaüyor.
Günümüzde artık kullanıa-
lann papyonlannı bağlaünak
için bu tür özel yetenek sahibi
kışilere başvurması gerekmi-
yor, çünkü papyonlar uzun za-
mandan bu yana bojmna ilişti-
rilecek biçimde üreüİıyor. Kra-
vat bağlama konusunda zor-
luklar hala süreceğe benziyor.