Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15KASIM1932PAZAR CUMHURtYET SAYFA
KULTUR 11
TÜYAP'tasongün
Kûltflr Senisi- 11. TÜ YAP
İstanbul Kitap Fuan
kapsamında bugün saat
14.00-15.30 arasında, B katı
konferans salonunda. Mavi
Bulut Yayınlan'run Kırmızı
Fare Dergisi öykü yanşması
ödül töreni yapılacak.
15.30-17.30 arasında da, A
katı konferans salonunda.
Türkiye Ekonomik ve
Toplumsal Tarih Vakfı'nın
düzenlediği İstanbul
Panelleri'nin sonuncusu var.
SönmezTaner. Nevra
Necipoğlu. Edhem Eldem ve
Jale Baysal'ın katıldığı
panelin
konusu. "İstanburda
Kütüphaneler-Hayal ve
Hakikat".
Kitap Fuarı'nda
imzalar
Kûltfir Senisi- Kitap fuannın
son günü olan bugün TYS
satndında, I4.OO:18.OO
arasında. Asım Öztürk,
Atılla Dorsay. Dinçer
Sezgın, Doğu Pennçek,
Fürüzan Toprak, Güngör
Gençay, Hasan Devrim,
Hasan Hüseyin Yalvaç.
İsmet Kemal Karadayı,
Mahmut Alptekin, Mehrizat
Poyraz. Ömer Nida, Recai
Atalay ve Sami Göktürk
kitaplannı ımzalayacaklar.
Çocuk Vakfı standında ise
Hüseyin Emin Öztürk
okurlanyla olacak. Cemşid
Bender, Kaynak Yayınlan
itandında. İ3.00'te
kitaplannı. Arif Damar Yeni
Dünya Plak standında,
14.00'teşiırkaseüni
imzalayacak.
Yaşlıçam'a
uluslararası
ödül
ADANA(AA)-Kültür
Bakanlığj Çukurova Devlet
Senfoni Orkestrası (ÇDSO)
şefi ve sanat yönetmeni Emin
Güven Yaşlıçam'a, İtalya'da
düzenlenen, "Uluslararası
Piyano Yanşması"nda, onur
ödülü verildı. ÇDSO'dan
yapılan açıkrlamaya göre
28-31 ekim tarihleri arasında
piyanist Dino Ciani ardına.
Itarya'nın Verbania kentinde
düzenlenen yanşmada, ilk
kez bır Türk şef ödül aldı.
Türk-Alman
Dayamşma Vakfı
Kültür Servisi- Türk-Alman
Dayanışma ve Eğitim Vakfı
(TADEV)kuruldu.llk
toplantısıru bugün. The
Mamıara'da, saat 19.00'da
yapılacak kokteylden sonra
yapacak olan vakfın amacı,
"Yüksek öğretim ve
eğitimini Almanya'da yapan
meslek sahıpleri ve
işadamlannın bilgı. deneyim
ve iş yetenekleri ile y urtdışı
ilişkilerinden yararlanarak
ülkemizın kültürel- bilimsel.
teknolojik-sosyal ve
ekonomik gelişmelerine
katkıda bulunmak, bu
konularda Türkiye ile
Alamnya arasında işbirliği
olanaklan varatarak
ilişkilerin gebşmesine
yardımcı olmak; Türkiye'nin
yurtdışında daha ıyi
tanıtılması ve yararlannı
koruyacak ortamın
hazırlanması için gerekli
girişimlerde bulunmak"
olarak açıklandı. TADEV'in
ilk toplantısmın konuşmacısı
Altan Öymen. konusu ise
"Türk-Âlman İlişkileri".
(2757610)
Asya-Pasifik
Yayıncılar
BirliğiKültür Servisi- Asya-Pasifık
Yayıncılar Birliği, (APPA)
Türkiye'nin de aralannda
bulunduğu 11 Asya ülkesinin
yayıncılar birliğinin
kaülımıyla kuruldu. Birliğin
kuruluşuyla ilgili sözleşme.
31 ekim-4 kasım arasında
yapılan UluslaransTokyo
Kitap Fuan'nda düzenlenen
bır forumda imzalandı.
Sözleşmeye Türkiye adına
Yayınalar Birliğı Başkanı
Aygören Dirim imza koydu.
Türkiye'den başka Japonya,
Çin, Hindıstan, Singapur,
Endonezya, Vietnam,
Srilanka.Tayland. Malezya
ve Kore'nin katıldığı birliğin
amaçlan arasında Asya
Pasifık ülkeleri arasında
kültürel alışverişin
geliştirilmesi.
yayıncılık alanında çalışan
kurumlarda personel
değişimi veeğitimi gıbi
konularbulunuyor.
Akbaş'ın dia
gösterisî
Kültür Servisi- Fotoğraf
sanatçısı Faruk Akbaş'ın
"Onlar kı' başlıklı dia
gösterisi.yannsaat 19.00'da
IFSAK'tâizlenebilir.
Sanatçınm gösterisınde yar
alan yapıtlar. Türk
msanlannı sımgeleyen
portrelerden oluşuyor. (243
140))
Kemal Gökhan, Yugoslav kökenli ünlü çizgi romancı Enki Bilal ve senarist- gazeted Pierre Christin ile görüştü
Çizgiroıııaıı da politikmücadeleyekatılıııah
KEMAL GÖKHAN GÜRSES
Jehtro Tull'ın Türkiye'ye gelecegini duy-
duğumda 'işte' demistim 'bir gençlik düşüm
gerçeğe dönüşüyor...' Ve konser tepeden tır-
nağa dilediğim gibı, beklediğjm gibi gerçek-
leşmişti de bir derin nefes almışüm düş
kınklığına uğramadım diye...
İlk maaşımla hiç de duygusal olmayan bir
iş yapmışüm. Ama ikincisinı alır almaz Sa-
haflar'a koştum. Paramın yettiğince Pilote
dergisi ve albüm aldım. Çizgi-roman albüm-
leri... İşte Enki Bilal'in çizgilerini e\ireçevire
ve gözlerime inanamaz bir halde defalarca
ve defalarca incelemeye başladığım günler o
günler...
Ve elbette hayıflanarak; "Nasd çizilir böy-
le" diye.
Hayranlığım geçer sanmıştım yıllar geç-
tikce. Aksi oldu. Ulaşılmazlığı daha da arttı
benim için. İsmail Gülgeç tele-
fonda 'Bilal geliyor" dedıginde
de yıllar öncesine uzanan bir
düş gerçekleşiyor dedim kendı
kendime.
Ve buluşma günü gelip çattı
İstanbul Fransız Kültür Mer-
kezi'nde. Enki Bilal'in sergisı ve
canh olarak da bizzat kendisı
oradaydı işte. İlk hayal kınklı-
ğım karşımdaki insanın son de-
rece genç oluşuydu. Ya da
kıskançlık mı demeli?
1951 Belgrad doğumlu Bilal.
Bir Sırp. İlk çizgi romanı
'Le Bol Maudıt'den (Lanet-
lenmiş Çanak 1971) bu yana
yalnızca çizgi-roman çizmekle
kalmamış, 1980de Alan Res-
nais'nin Amerikalı Amcam
(Mon.Oncle d'Amerique) filmi-
nin afışini yine Resnai'nin Ha-
yat Bir Romandır (La Vieestun
Roman) filminin dekor ve kos-
tümlerini, Jean-Jacques An-
noud'nun "Gülün Adı" fılmımn
'story-board'unu, Herzog'un
'Yeşil Kanncalann Düş Gör-
düğü Yer' filminin afişini yap-
mış ve daha birçok dekor, afiş
ve benzen çalışmalara imzasını
koymuş.
Serginin hemen ardından Bi-
lal'in senaryosunu 1986
yılından bu yana albümlerinin
tümünün senaristliğini üstlen-
miş olan Fransız gazeteci ve se-
narist Pierre Christin ile birlikte gerçekleştir-
diğı ve kendi yönettiği 'Bunker Palace Hotel'
adlı filmi izleyecektik. Sergide oldukça az
sayıda orijinal çalışma olması hafıf bır düş
kınklıgı yaratmıştı doğrusu. Biz çizgiye bu-
laşmışlar için onjinal son derece önemlıdir.
Baskının göstermediği aynntı (gerçı bu biraz
Türkiye'ye özgü bir durumdur ya) orijinalin
kenarlannda pıslikler var mı yok mu. guvaş-
la neler örtülmüş, üst üste kullanılan malze-
menin keşfi gibi bir dizi çizere keyıf verecek
hususu atlamak zorunda kaldık.
Ertesi gün Beyoğlu'nda. İstiklal Caddesi'-
nde yağmurlu, puslu ve de akşam Boğaz'a
çıkuğımda "Büal'e İstanbul kıyağı. şu yatay
ışığa bak. bütün beyazlar çıkhrmışçasına
ben burdayım diyor" diyeceğim günün sa-
bahında Enki Bilal ve Pıerre Christin'le bu-
luşuyorum.
-Üzgünüm ama Bay Christin ülkemizde
Enki BilaTi tanıyoriar. Oysa birçok albümü
birükte gerçeldeştirdimz ve biliyoruz ki Av
Partisi (Partie de Chasse) ile başlayan bera-
berliğünz politik çizgi-romana imzasını ko-
yan bir çahşmavdı. Bu çalışmanın >aratüması
sürecini başlatan da sizdiniz. Bu bizim ülke-
mizde böyledir. Bir çizgi-romanı kimin
yazdtğına değil, kimin çizdiğine bakılır. Fran-
sa'da durum nasıl. yani bu saptamam sizin ül-
keniz için de geçerii mi?
CHRİSTİN -Evet. Fransa'da da durum
Türkiye'deki gıbi. Bu zaten normal bir şey.
mantıklı da... Çünkü dünyanın en güzel öy-
küsü. en güzel senaryosu sonuçta bir kağıt
parçasıdır. Dünyamn en güzel senaryosunu
Gaîiba .
roman diîh-
yasında siyase-
ti ilk konu edi-
nen ikili olduk.
kötü bir çizere teslim ederseniz bundan çok
kötü bir sonuç abrsımz. Birisi bir kitapçıda
bir çizgi-roman albümü kanşurdığı zaman
ilk önce resimdir dikkatıni çeken ya da albü-
mü elinden bırakmasına neden olan. Senar-
çatlamasım öngörüyordu bu albüm. Çizer
olarak, çizgi olarak ben bir Doğu Bloku
ülkesinden gelmiş olduğum için, bu dün-
yanın tüm kültürünü de biliyorum tabii. Söz
konusu Doğu ülkesi her ne kadar bıldiğımiz
blokun dışında yer alan bır ülke olsa da...
Sonra birdizı temayadeğinmıştik...
Berlın Duvan, siyası ıktıdar. siyasetin in-
sana. bireye yönelik baskısı gibi konular. Bu
konular hem benim kişisel girişımlerimde
hem dc ortak çalışmalanmızda sık sık gün-
deme geldi. Biz aynca, galiba çızgi-roman
dünyasında siyaseti ilk konu edinen ikili ol-
duk.
-Enki Bilal'in zttıinlere yerieşmiş bir atmos-
feri var. Bu atmosfcr sanki zamandan. reel za-
mandan koparümış gibi. Dramatik bağlanü-
lar neredeyse >ok denecek kadar az. Her bir
kare kendi içbide bütünlüğü olan bir resmi, bir
tabloyu andırı>or. Bu saptamalar daha say-
falarca uzayıp gidebilir. Türkiyeli bir çizer
Pilott'da yayımlanırdı bir çaltşmanız, sonra
da bir albümde toplanırdı...
BtLAL-Hayır artık böyle yapılmıyor...
Eskiden albümlerimiz haftahk, onbeş gün-
lük ve aylık süreli yayımlarda, dergilerde yer
-fcSnki. sembo-
üzmyapmıyor.
Fantazmalan-
gerçekgibi be-
timîiyor
alırdı. Dizı olarak çıkıyordu ve sonra albüm-
lerde toplanıyordu. Ama artık doğrudan al-
büm yapıp yayımlamak için çalışıyoruz. Sü-
reli yayırnlardan geçmeden doğrudan albüm
olarak yayımlanıyor. Pilote'la ilişkimiz kesi-
yo bir sonraki aşamada olası okurun günde-
mine gelir. Bu nedenle de çızerlerin daha çok
tanınmış olması doğaldır. Senaristler okur-
lann kafasının ıçini irdelemeye, deşmeye
calışırlar.
-Ortak albümlerinizin çoğunda bugün
yıkıbnış bulunan Doğu Bloku'nun ve genel
olarak da kapalı sistemlerin açık bir eleştirisi-
1 ürkiye artık
bence, Avrupa
çizgi - roman
dünyası içinde
yer alıyor.
ni yaptığuuzı görüyoruz. Bugün duvarlann
vıkıldığını düşünürsek sizin çalışmalanntz
için bir öngörüydü diyebilir miyiz?
BİLAL-Daha önce uzun çabşmalar
yaptık birlıkte. Ve bir albüm doğdu. Bir tür
denek taşı olmuştu "Av Partisi' bizim için.
Hatta bu albüm, Fransa'da üniversitede
araştırma yapan kişıler için ya da siyasetçiler
için referans nitehği bile kazanmıştı. Olduk-
ça erken bir dönemde hem Perestroika'yı
hem de komünist dünyamn bölünmesini,
olarak hep bu tür saptamalan yapacak insan
sıkıntısını dile getirmişinidir. Bunun, yeni bir
eleştirmen ihtivacmın Fransa'da karşıİandığı-
nı sannorum \e kendi alışkanlığımızla soru-
yorum size, bize biraz çizginizin atmosferin-
den bahseder misiniz?
BİLAL-Bu soruya benim yanıt verme-
mem gerekır Çünkü benim çizgjlerimin,
çalışmamın atmosferinı tahlil etmek bana
düşmez. Bu atmosfer konusunda benim bir
fıkrim var. Beni bu atmosfere sürükleyen
unsurlan az çok biliyorum, ama yine de tah-
lil etmek istemıyorum. Bu bana ne ilginç ge-
lıyor ne de yararlı görunüyor. Bu atmosferi
sözcüklerle ifade etmek de istediğim bir şey
değil. Ama ortak bir çalışma yürütülürken
örneğin Av Partisi'nde, kan izleri kann üze-
nnde görüldüğünde, kırmızı renk öyle. bir-
denbire gelmişti. Daha önce de yazılmamıştı
bu sahne. Böyle gelişiyor. Bir his. Bunun da
açıklaması olmaz bana göre.
CHRİSTİN-Enki scmbolizm yapmıyor.
O gerçekçi bır çizer. Fantazmalan gerçekte
olduğu gibi temsil ettiriyor. Beümlıyor. Bel-
ki de işte onu cazdp kılan bu olabilir. Bazen
birbiri ile iç içe yaşayan evrenler var. Tek tek
resimler içinde zaman var
-Albümler gerçekleşirken daha önce bir sü-
reli \ayında parçalar halinde yayımlanırdı
sanırnn. Şu aıida durum nasıl? Yani örneğin.
leli on yıl oluyor.
-İsterseniz yine yıkıbnış duvar, sonrasında
hortlayan milliyetçilik ve Yugosla>ya diyelim.
Siz bir Yugosla>sınız Ba> Bilal. Yugoslavya
halen kanamakta olan, hatta oluk oluk kan
akan bir yara. \'e bir de, acaba tezgahta Yu-
goslavya üzerine bir çalışma var mı?
BİLAL-Yugoslaya meselesınden söz et-
>yizgi-roman
vemızahınızda
teknik olarak-
şahane bir ge-
îişme var.
mek çok zor ve çok karmaşık. Yalnızca mil-
liyetçilik değil, dıncilik ve katı dincilikten de
söz etmek gerekir. Ama Pierre'le zaten milli-
yetçilik ve totolitarizm konusuna değinen
pek çok çalışma yapük. Çok uzun zaman-
dan beri zaten bu konulara derin bir kaygıy-
la eğıliyoruz. Ne yaak ki, bizim daha önce
çizdiklerimizi de maalesef doğrulamış olu-
yor bu son olaylar.
CHRİSTİN-Daha önceki çalışmalan-
mda, örneğin Fransa'da aşuı sağın temsilcısı
Le Pen'e yönelik bir öykü yazdım. Bu bir
mücadele meselesi ve çizgi-romanın bu mü-
cadeleye katılması gerektiğini düşünüyo-
nım...
-Çizgi çizmeye gönde ne kadar zaman
ayırıyorsunuz?
BfLAL-Genellikle çizmeye beş saatten
fazla zaman ayırmam. Benim ortalama ka-
pasitem bu. Bir renkli sayfayı onbeş saatte
yani yaklaşık üç günde tamamlıyorum. Bu
aralar çızgı-roman öyküsü ya da film senar-
yosu yazarken bazen bir iki cümle için 2-3
saat verdiğim oluyor. Yazı yazarken değişik
süreler söz konusu. ama çizerken bu beş saat
neredeyse değışmez bir kural benim için.
-Peki Bay Christin, senarv olarmızı ktsa bir
özet olarak mı, yoksa kare kare bütün diya-
loglan beürlenmiş bir yapıda mı hazniıyorsu-
nuz?
CHRİSTtN-önemli bir nokta. Değişik,
birden çok çizerle çalıştığım için birden çok
yöntemle çalışıyorum. Enki için
bir şey yazacaksam, ona göre
hazırlıyor ve yazıyorum. Bir
başkası için de onun özellikleri-
ni dıkkate alarak haarhyorum.
Bir senaryoyu, bir çizerden bir
diğerine göre değiştirmiyorum.
Bu çok tayin edici bır çalışma
tara. Aynca, çizerle uzun tek-
nik hazırlık tartışmalanmız
olur. O ne istiyor, ne düşünü-
yor. nasıl düşünüyor, ortaklaşa
tartışınz. Sonra da samimiyet ve
profesyonellik derecesine göre,
ki ben yaklaşık 15-20 senedir
çahşıyorum, artık birçok çizeri
çok iyi tanıyorum ve bu nedenle
pek sinopsis hazırlamıyorum.
Ama genç bir çizere, yani mesle-
ki olarak genç bir çizere aynnülı
bır senaryo hazırlanm. Böylece
o kendini daha güvencede his-
sedebilir.
-Fransa'da bundan bir süre
önce Katoliklerin >e muhafaza-
kar kanadın pornoya ve politik
mizaha v a da çizgi-romana karşı
başlattıklan bir kampanya oldu-
ğunu duymuştuk. Neydi bu mese-
leierin aslı?
BİLAL-Evet, bir yayınevi
vardı. Onu Katolikler satın aldı.
Genei olarak eski değerlere dö-
nüş var. Aile. kilise fılan yeniden
önemli hale geldi. Ama bu d'-
Argaud Yayınevi meselesi biraz
özel bir durumda galiba. Basın
da yazar ve çizerlen destekledi bu konuda.
Asbnda bir kadın çizerleydi dertleri. Ya da
öyle olmalıydı demek daha doğru... Çocuk-
lara yönelik şeyler çiziyordu ve son derece
anti-Katolik mesajlar veriyordu. Ama yayı-
nevini satın alan bu adamlar, o derece ser-
semlerdi ki, çizgileri çok sevimli olduğu için
ne yaptığını anlayamadılar. Böyle bir sistem
Fransa'da bir daha işleyemez...
-Satışlan etkikdi rai bu gelişmeler, kam-
panvalar?
BILAL-Hayır aksine. Bu durum bizim al-
bümlerin satışını arttırdı bilediyebilirim size.
-Son olarak, bu kısa ziyaretiniz sırasında
Türkiye'deki çizgi-roman ve mizah dergileri-
nin ve çizerierin yapıtlanyla ilgfli bir izlenimi-
niz oldu mu?
CHRİSTİN-Bu sabah bir dergi gördüm.
Ama ben aşağı yukan yirmibeş yıl önce Tür-
kiye'ye gelmiştim. Benim görebildiğim şaha-
ne bir gelişme var. Teknik olarak özelikle.
Gazeteler de teknik olarak çok ilerlemiş du-
rumda.
BİLAL-Ben Türkiye'yi yeni yeni tanıyo-
rum. İki yıldır falan. Profesyonel düzey ol-
dukça iyı. Baskı kalitesi, çizgi kaütesı de
öyle. İtalya'da, İspanva'da çizgj romamn ilk
çıktığı dönemdekı kauteyı haürlatıyor bana.
Türkiye artık bence, Avrupa çizgj-roman
dünyası içinde yer alıyor.
Çizer ve yönetmen olarak Enki Bilal çağımızın özgün sanatçılan arasında yer alıyor
Bilal'in fantastico- grafık dünyası• Enki Bilal bizlere, top-
lumların gidişini ve gele-
cegini bir çocuğun gözle-
ri ama çok yaşamış ve
çok görüp geçirmiş bir
adamm karamsarlığı
ile birleştiren kişisel ve
özgün bir dünya sunu-
yordu.
ATtLLA DORSAY
Enki Bilal, Fransa'da gençle-
ri (her yaştan gençleri) öylesine
çeken ve eski- yeni sayılan Qu-
artier Latin bulvadanndaki
açıkhava sergilerinde sürekli
tükeüme sunulan çizgi- roman-
alann başta gelenlerinden...
Yıllardır ülkesinde ve dünya-
da çizgjleriyle sayısız okuru pe-
şinden sürüklemiş olan Yugos-
lav kökenli bu ilginç sanatçıyı.
kitaplannı 'yazan' Pierre Cliris-
tın'le birlikte İstanbul'da ağırla-
mak ve birlikte yapüklan ilk ve
şimdilik tek film olan "Bunker
Palace HoteP'i izlemek, ilginç
bir deneyim oldu.
Bilal'in kimilerince "fantas-
tik gerçekçilik" diye adlandın-
lan ve dünyamızın, çağımızın
siyasal oluşumlarını fantastik
bir dünyamn kişileri, öğeleri ve
aynntılanyla bezeyen sanatı.
bizce kağıttan fılme başanlı bir
geçiş yapmışu.
Bir ayaklanmayla ve onu iz-
leyen gerilla savaşıyla sarsılan
bir ülkede, alabildiğine stilize
bir "bunker-hotel"e inen yük-
sek bürokrat. kafası kazmmış
Holm (şaşırtıcı bir Jean- Louis
Trintignant), burada hükume-
tin diğer yüksek üyelenyle bu-
luşur ve robot- hizmetkarlarla
Bilal'in ilk ve şimdilik tekfilmi*
i:jle>en b'r sems altında bırkaç
gün gecınrken. kaçak olarak
ıçeriye gıren isyancılardan (ve
özellikle ^üzel Clara'dan- Ca-
Bunker Palace Hotel" de şaşırtıcı bir Jean- Louis Trintignant.
role Bouquet)oluşan birküçük etmektense. ona mekanızma-
grubun tehdıdı altında kalıyor- nin ınceliklenni anlatmayı seçi-
du. Kafası kazmmış Holm, ki- yordu Bu ganp serüven sırası-
şiliğini saptadığı Oara'yı yok nda. herkes kapalı kapılarardı-
nda bir odada yaşayan ve bir
türlü görülmeyen bir cumhur-
başkamnından söz ediyordu.
Ama bu baskıcı. zalim ve kıyıcı
yönetimin ortadan kalkması
için Clara ve arkadaşlannın
çok çaba harcaması gerekme-
yecekti. Çünkü onlar, garip bir
"kendi- kendini- yoketme" me-
kanizması ile birer birer orta-
dap silinmeye başlayacaklardı.
İlk kez sinemayı deneyen. ço-
cuk bakışlı ve olasılıkla biraz
çocuk ruhiu Enki Bilal, bizlere
dünyayı. siyaseti. toplumlann
gidişini ve gelecegini gerçekten
de birçocuğun gözleri. ama çok
yaşamış ve çok görüp geçirmiş
bir adamın karamsarlığı ile bir-
leştiren kişisel ve özgün bir dün-
ya sunuyordu.
Amerikan çizgi-romanlann-
dan kaynaklanan Amerikan
üstün-yapımlannın parlaklığı-
na. albenisine, cilasına sahip ol-
mayan. grafik zenginliğinin
yanısıra. büyük bir düşgücüne
ve ince aynntılarda beÛren bir
estetiğe sahip bir anlatım, bize
elbette klasik anlamda işlenmiş
bir psikolojileri olmayan ama
yine de insanı çeken, kendine
bağlayan, ilgilendiren kahra-
manlar sunmayı başanyordu.
Aralannda Maria Schneider,
Jean- Pierre Leaud, Roger Du-
mas gibi adlar da bulunan il-
ginç bir kadro, yazar Christin-
çizer Bilal ikilisınin düşsel kah-
ramanlanna fıziklerini veriyor-
lar ve bu soyut, gerçek- üstü se-
rüveni, nedereyse yaşanmış bir
karabasana dönüştürebiliyor-
lardı.
Çizer ve yönetmen olarak.
Enki Bilal, kuşkusu? daha ıyı
tanımamız gereken, çağımızın
özgün sanatçılan arasında yer
alan bir addı.
YıldızSarayı
Tiyatrosu
kapaülıyor mu ?
Kültür Servisi-Devlet Tiyatrolan'nın beş yıldan bu yana haf-
tada üç gün oyun sahneledıği Yıldız Sarayı Tiyatrosu'nun Kül-
tür Bakanlığı tarafından verilen' kapatılması' karanna tiyatro
sanatçılan tepki göstererek, bu karann düzelülmesi ve tiyatro-
nun iade edılmesini istediler.
Yıldız Sarayı Tiyatrosu'nda sahnelenen "Sersem Kocanın
Kurnaz Kansı" oyununda rol alan sanatçılar yapüklan basın
toplanüsında oyunun yönetmeni Semih Sergen. "Yıldız Sarayı
müze müdürünün ısran. Müzeler Genel Müdürlüğü'nün tavsi-
yesı. Kültür Bakanı'nın oluruyla, Devlet Tiyatrolan Genel
Müdürlüğü'ne yapılan tahsisın iptal edilmesi İcararlaşünlmış-
tır. Müze Müdürü'nün tiyatroyu kapatma isteği, güvenlik ge-
rekçesine dayanmaktadır. Madem öyle yine kendi emirleriyle
sarayda balo, defile. sadabat gecelen. helva sohbetleri düzenle-
nen bölümlerin de kapatılmasını istiyoruz. Kültür Bakanhğı'-
ndan ahnan bu karann düzeltilmesini istiyor, basından ve tüm
sanatçılardan destek bekliyoruz"dedi.
Kültür Bakanhğı'mn 13.10.1992 tarihli yazısmda ise. 20.7.
1990 gün ve 2812 sayılı onayı ile Devlet Tiyatrolan'na tahsis
edilen Yıldız Sahnesi'nın 'müze' olarak kullanacağı, ancak
Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nden alınacak Lan doğ-
rultusunda zaman zaman oyun sahnelebileceği belirtiliyor.
Bu arada Yıldız Sarayı Tiyatrosu'nun kapatılmaması için
seyircilerin katıldığı imza kampanyasını düzenleyen Sahne
Amiri Ediz Baysal, İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürü Raik
Almaçık tarafından görevinden abndı. Baysal, 500'den fazla
imzayı ıçeren dilekçenin Kültür Bakanhğı'na gönderileceğmi
belinti.
Kültür Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada. Yıldız Sa-
rayı'nın güvenliğini ciddi bir şekilde tehdit eden Yıldız Sahne-
si'nin kapatılmadığı. bakım ve onanm yapıldıktan sonra hiz-
mete sokulacağı bildirildi.
Olayın gerçek boyutlanndan uzaklaştınldığı belirtilerek,
açıklamada şu görüşlere yer verildi:
"Devlet Tiyatrolan Beşıktaş Yıldız Sahnesi. çok önemli bir
tarihi ve kültürel rr.iras olan YıldızSarayı kompleksı içersınde
bulunmaktadır. Yıldız Sarayı Müdürlüğü. tiyatro oyunlannın
dekorlannın hazırlanması ve sergienmesi sırasında, güvenlik
açısından cıddi sorunlar bulunduğunu belirterek, konuyu Anı-
tlar Müzeler Genel Müdürlğü aracılığıyla bakanlığjmıza ılet-
miştır. Daha önce ilan edilen kasım ayı programırun tamam-
lanmasından sonra bınanın bakım ve onanmı vapılacak \o en
kısa zamanda öngöruldü£ü biçımde hizmete sokulacaktır."