Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
30EKİM1992CUMA CUMHURİYET SAYFA
DIZIYAZI 13
2Abdülhamid'in 24Temmuz 1908'de Meşrutiyet'i ilanetmesi Selanik'te 101 pare top atışıyla kutlandı
Ittilıatçılarııı başkeııtiSelaııik
\^umhuriyet döneminde. Batı me-
deniyetinin düzeyine ulaşmak hedef edi-
nilmiş, bu yönde birçok reformlar yapıl-
mıştır. Bunlann başmda, mutlak idare-
nin yıkılıp bir cumhuriyet rejimi kunıl-
ması. hilafetin kaldınlması. laikliğin
kabulü gelır. Bu Batılaşma sürecınde Ba-
tı ü'pi bir hukuk sisteminin kurulmasına,
eğitim ve dil reformlanna önem verilmiş,
Latin alfabesi kabul edilmiştır.
Bütûn bunlann bizi tarihımizden ko-
pardığı söyleniyor ve suçlu gene Mustafa
Kemal oluyor. Oysa, bütün bunlann ta-
rihi evrimin bır sonucu olduğunu, çöken
imparatorluğa bir çare arayan aydınla-
nn Doğu medeniyetinden Islam huku-
kundan kopmak. Batı kültürüne bağlan-
mak meylinde olduklannı bilmek gere-
kir. Türk dılını Arap ve Fars kelimelerin-
den temizlemek akımı bile daha
Tanzımat döneminde başlamışü.
Batıcılık akımı
AliSuavı 1870'teİstanbul'daçıkardığı
Muhbir gazetesinde ve Londra'da çıkar-
dığı haftalık Hüniyet dergjsinde Batıcı-
lık ve Avrupacılık fıkirlerini işlemişti.
Şinasi. Hürriyet dergisinde çıkan bir ya-
zısında şöyle dıyordu:
"Avrupa mucizesi: Akıl, kanun, adalet.
hak ve hükumetıir. İslamıyet nasıl, cahı-
liye devrini kapadıysa. Tanzimat da bir
zulüm ve cehalet devrini kapıyor, akıl ve
adalet devrini açıyor. Reşit Paşa kanunu
bizi, kanun üstü hükümdarlardan, zu-
liimden, kölelıkten kurtardı." (1)
D,aha o dönemde İslam hukuku so-
runu ele alınıyor. yazarlar adalet ve akıl-
|_cılıkla İslam arasında bağlantılar kur-
maya çalışıyorlardı. 1871'de yürürlüğe
İ878'deSultan,meclisi
dağıtıp, 1876Anayasasrnırafa
koyunca, imparatorluğun
önemli bir kültür merkezi olan
Selanik aynı zamanda bir
devrim merkezine
dönüşmüştü. II.
Abdülhamid'in baskılanna
rağmen bu şehirde gjzli faaliyet
yürütmek mümkün olmuş,
1907'de 1876Anayasası'nı geri
getirmek, özgür. insana Batı
lipi bir hukuk düzeni kurmak
için savaşan İttihat ve Terakki
Fırkası merkezini bu şehre
nakletmişti.
konan Mecelle, İslam hukukuna dayanı-
larak yazılmış bir kanun kitabıydı. Bu-
nunla Osmanlı hukukuna yeni bir şekil
verilıyordu: '".\lışveriş. kiralama, kefıl-
lik, rehin, emanet vs. gibi sorunlar açık
seçik kanunlara bağlanıyordu. Batı hu-
kukundan yararlanarak hazırlanmı^
olan bu kanun kitabı bir tip medeni ka-
nun, daha doğrusu onun başlangıcıydı.
Ancak baalanmn yaptığı gibi, 'Medeni
kanun o vakıt de vardı' diyemeyiz. Cum-
huriyet döneminde doğrudan dogruya
Batı tıpi bir hukuk sistemıne geçilmiş, Is-
lamın keyfı hukukundan, şeriattan ta-
mamen kopulmuş, kişiscl hak ve hürri-
yetler yaalı kanunlara bağlanmışü.
'Mecelle' bunun ancak ılk adımıydı.
Aydınlar tartışıyor
Tanzimat döneminde bu gibi sorunlar
İslamcılar. Doğucular ile Batıcılar, te-
rakkiperverler (ilen görüşlüler) arasında
bir larüşma konusuydu. Namık Kemal.
Ziya Paşa gibi Osmanlıcılar, temelde İs-
lamı kabul etmekle birlıkte, müslim veya
gayrimüslim bütün yurttaşlar arasında
eşıtlık ıstiyorlardı. O dönemde, Jean Jac-
ques Rousseau'nun Emile ve Toplum
Sozleşmesi gibi yapıtlan, Voltaire ve
Montesquıeu'nün ilerici fikirlerini. pozi-
tivist felsefeyi yayımjayan yapıtlarTürk-
çeye çevrilıyordu. İnsanahk, Batıcıhk
görüşleri Batı literatürü ile zenginleştiri-
liyordu.
İnsancıUık-Miüiyetçilik
Batıcılık-İslamcılık kavgası sürecinde,
İslamcıhğın imparatorluğu parçalayaca-
ğını ılen sürenler de oluyordu. Bu görüşe
göre din, dil, ırk farkı gözetmeksizin bü-
tün Osmanlı yurttaşlan arasında bırlik
kurmak gerekiyordu. Şinasi,
"Milletin nev-i beşerdir
Vatanım ruy-i zemin" diyordu.
(Milletiminsanhk
Vatanım kainattır)
zVlı Suavi'nin laiklik fıkrini ortaya
atacak kadar ileri gittiğıni görmüştük.
Şerveti Fünunculardan Tevfık Fikret de,-
insancı pozitivist görüşlerinden ötürü
dinsizkkle suçlanmıştı.
Tanzimat döneminde 'Türkçülük' he-
nüz yeni bir fıkirdi. İlk önce Türk dilini
Arapça ve Farsca tenmlerden temizle-
mek fıkn ilen sürülmüştü. Ali Suavi Sü-
leyman Paşa ile beraber. "Türkçeleşmiş
bir Türkçe" tezıni savunmuşlardı. Münif
Paşa, Latın harflerinin kabulü konusun-
da bir münakaşa açmıştı. Polonya asıllı
Mustafa Celaleddin Paşa, 1870lerde,
"Les Anciens Turcs" (Eskı Türkler) adlı
yapıtmda, Türk kavimlerinm Asya kö-
kenlenni araştırmışü. Kazanlı Şerafed-
din Mercani ise İslamcılık Türkçülük
sentezi fıkrini geliştirmişti.
Binnci Meşrutiyet'ten önce olduğu gi-
bi, sonra da Islamcılar bütün bu Batıci-
lık, insancıllık. Türkçülük cereyanlanna
karşıydılar. Onlaragöre imparatorluğun
kurtuluşu için İslam bırliği, İslam huku-
ku, şeriat egemen olmalıydı "Frengıs-
tanda şarap içmek, şapka gıymek İslama
yakışmaz" diyor. Batıcılan bu tip gü-
nahlar işlemekle suçluyorlardı. Oysa
Rumeb'nin gelişmiş şehirlerinde; özellik-
le birer ticaret lımanı olan Selanik. İstan-
bul ve hatta îzmir'de. gelişen ticaret bur-
juvazisı Batı geleneklenyle bir köprü
kurmuş, aydın çevrelerde Batıcılık, Av-
nıpacılık görüşleri epeyi yayılmıştı. Bu
çevrelerde Avrupa kıyafetmı artık he-
men kimse yadırgamıyordu. <2)
Devrini merkezi Selanik
1878'de Sultan. meclisi dağıtıp. 1876
Anayasası'nı rafa koyunca, imparator-
luğun önemli bir kültür merkezi olan
Selanik aynı zamanda bir devrimmerke-
zine dönüşmüştü. II. Abdülhamid'in
baskılanna rağmen bu şehirde gizli faali-
yet yürütmek mümkün olmuş, 1907'de
Rum, Bulgar. Sırp, Hırvat gibi değişık
etnik gruplann da desteğini kazanmıştı.
(3)
Selanik'tekı bu nıspi serbestliğe bak-
mayarak. gızli eylem pek çok kurbanlar
veriyor, pek çok kimse zindanlara atılı-
yor, sürgüne gönderiliyordu. Selanik'e
yerleştirilmiş olan 3. Ordu'da aşağı rüt-
beli subaylar durmadan tevkif edilip.
serbest bırakılıyorlardı. Makedonya'ya
isyanlan bastırmak için gönderilmiş
olan ordu şimdi saraya karşı dönmüştü.
Orduda imparatorluğun kurtuluşu, is-
yanlan bastırmaktan ziyade: din. ırk far-
kı gözetmeksizin yurttaşlar arasında
eşıtlik ve birlikte görülüyordu.
DevTİmin önderieri
Her ne kadar. eylemin başını Ahmet
Rıza. Prens Sabahaddin. Cavit Bey.
Doktor Nazım gibi aydın kişiler çekiyor-
duysalar da, 1908 devrimi arifesinde
devrim fıkn ve hevecanının bütün Ma-
tin geri getirilmesini istemişlerdi.
A. 908 devrimi günlennde Selanik'teki
olaylan ele aldığımız vakıt. hareketin te-
peden inme bir aydın eylemı olmakla
.kalmadığını daha iyi anlayacağız. Örne-
ğin, bu şehirde Bektaşi, Melamı ve Mev-
levi tekkeleri de hilafetin kaldınlmasını,
kadınlara serbestlik tanınmasını, değişik
mezheplerin tek Allah fıkri etrafmda bir-
leşmesini isteyen devrim merkezleri hali-
ne gelmişlerdi.
Heyecanlı günler
1908'de II. Meşrutiyet ilan edildiği sı-
rada Selanik'te cereyan eden olaylara
göz attığımız zaman, bu dev rimin geniş
yığınlar tarafından heyecanla karşılandı-
ğını görüyoruz:
20 temmuz sabahı Selanik şehrinin
meydanlannda, ana caddelerinde duvar-
lara afışler asılmışü. Birçoklannın üs-
tünde, "Yaşasın Vatan, Yaşasın Hürri-
CUMHURİYET'İN
TARİHİ KÖKENLERİ
DoçİYILDIZSERTEL
len hafıyeler korkup sinmışlerdi.
Padişah kabul ediyor
24 temmuzda padişah. Mıthat Paşa
Anayasası'nı kabul edip Meşrutiyet ilan
etti. Olay Selanik'te 101 pare topla kut-
landı. Bunu izleyen günler şehir bir bay-
ram yerine döndü. Çeteciler, komıteciler
dağlardan inip sokaklarda halkla kucak-
laştılar (dağlarda Sırp. Bulgar. Yunan
komiteciler şehri tehdit etmekteydiler).
Yahudıler Fransız millı marşını söyler-
2. Abdülhamid'in meşmtiyeti ilan etmesi için dağa çıkan subaylar arasında. daha sonra İttihat ve Terakki'nin en önemli yöneticisi duruma gelen Enver Paşa da vardı. İttihat
Terakki'nin diğer önemli siması ise başnazırlık görevine getirilen Talat Paşa'jdı (üstte sağda). İstidbad yönetimine karşı çıktığı için "Sanklı İhtilalci" diye anüan Ali Suavi,
Abdülhamid'i tahttan düşürmek amacıvla Çırağan Sarayı'nı basmış, çıkan kavgada 7-8 Hasan Paşa'nın başına vurduğu sopa darbesiyle yaşamını yitirmişti (altta sağda).
1876 Anayasası'nı geri getirmek, özgür.
insancı Batı tipı bır hukuk düzeni kur-
mak için savaşan İttihat ve Terakki Fır-
kası (Partisi) merkezini bu şehre naklet-
mişti. 1908 devriminden sonra Batıcılık,
insançıllık. Türkçülük fikirlerinin en çok
bu şehirde geliştınldiğıni görüyoruz
Makedonya ayaklanıyor
İttihat ve Terakkı Fırkası 1907'de
merkezini Selanik'e naklettikten sonra.
bütün bölgede yoğun bır hürriyet savaşı
başlamışü. Eylem, orduda gizli hücrele-
n. hukuk mektebinde. liselerde öğrenci-
leri. mason localannı ve hatta Bektaşi.
Melami ve Mevlevi tekkelenni kapsıyor-
du. Yahudi, Rum. Bulgar cemaatleri de
hareketin arkasındaydılar. II. Abdülha-
mid'in baskısına bakmayarak. "Hürri-
yet. eşıtlik. insancılık, padişahın keyfı
idaresıne son" fıkirlen Makedonya'nın
ta köylerine kadar yayılıyordu. Sorun
1876 Anayasası'nı geri getirmekti. Meş-
ruti bir hukuk devletı kurmak, insan hak
ve hürriyetlerini sağlamak. sultanın yet-
kilerini İcısıp. bir millet meclisiy ıe ıküdan
halka, ıdare yetkisini hükümete vermek-
ti.
L.mparatorluğun en önemli ticaret
merkezlerinden biri olan Selanik'te genel
olarak Yahudıler ve Türklerin bır bölü-
münden oluşan ticaret burjuvazisi de
hareketin arkasındaydı. Şchirdeki Fran-
sız okullan ve hatta Fransız konsoloslu-
ğu, Fransız devrimının prensiplerini
benimseyen bu eylemi desteklediğı için,
Abdülhamıd'in casuslan yeterince etkin
olamıyorlardı. Tıcareti, okullan, kültürü
ile Batı'ya dönük olan bu şehirdeki hür-
nyel eyleminın bir kolu da Pans'teydi
Orada basılan dergıler, Fransız Konso-
losluğu yoluyla, gizlıce şehre sokuluyor
ve orduda, okullarda ve diğer devnm
merkezlerinde dağıtılıyordu. Etnık oriji-
nine, dinıne bakmayarak bütün yurttaş-
lara eşıtlik getirilmesini isteyen bu hare-
ket, Makeidonya'da ve Balkanlar'da,
kedonya'ya ve hatta bütün Rumeli'ye
yayılmış olduğunu söylemek doğru olur.
Ahmet Rıza'nm Paris'te çıkarmakta
olduğu Meşveret dergisinde Auguste
Compte'un pozitivizm fikirleri işleniyor-
du: Halklann hürriyet yolunda ilerleye-
bilmeleri için. doğanın kanunlannı, ev-
rensel geüşmeyi. yaraülışm bilimsel
ızahıru bilmeleri gerekiyordu. Gene Ah-
met Rıza'nın çıkardığı "Mizan" dergisi
bu fikirlenn İslama aykın olmadığını an-
latıyordu. Diğer bır deyimle, Jön Türk
hareketinin önderieri, Tanzimat döne-
minde ortaya atılmış olan prensipleri
yenihyor. bunlara Batı felsefesini de ka-
tarak yeni bir içerik veriyorlardı. Laiklik
fikri de dolaylı yoldan ortaya atılmış olu-
yordu.
•u fikirlenn orduda da çok yaygın
olduğuna bakarak, Jön Türkler hareke-
tinı sadece asker ve sivıl kadrolara mal
etmek. bu eylemi smırlandırmak olur gi-
bi geliyor bana. Veriler, o kadrolann
öndcrliği altında eylemin halkın değişık
tabakalan arasında yayıldığıru gösteri-
yor; tabiı esas itıbanyla Rumeli'de (yani
Balkanlar. Ege ve Marmara bölgelerin-
de).
Abdülhamid'in son gayreti
Abdülhamid. Selanik'teki orduya gü-
venemediği için, buradaki ordunun baş-
komutanı Esat Paşa ile Ali Rıza Paşa'yı
İstanbul'a çağırmıştı. 20 Temmuz 1908'-
de Manastırlı Müslümanlar. Meşrutiyet
isteğıyle ayaklanınca. padişah bunlann
üzerine 1800 Anadolulu asker gönder-
mışti. Bu tedbir. sultanın yalnız Make-
donya'dan değıl, bütün Rumelı'den
ümıdı kestiği. Anadolu'yu kullanmaya
giriştiği şeklinde tefsir ediliyordu.
Makedonya'nın çe%Tesinde, geniş bir
yörede yalnız şehirlerde değil, köy ve ka-
sabalarda da ısyanlar patlak vermişti.
Kosova vılayetine bağlı Firzoviki'ye, de-
ğişık yörelerden gelen köylüler, kasabalı-
lar büyük bir miting yaparak. meşruüye-
yet" yazılıydı. Birçoğu II. Abdülhamid'i
yeriyordu. O gün ittihat ve Terakki Ce-
miyeti devrim ilan etmışti. Bütün Make-
donya'da insanlar sanki yerden bitmiş
gibi sokağa dökülmüşlerdi. Yalnız şehir-
lerde değil, köy ve kasabalarda da halk
ayaktaydı. 21 temmuzda Selanik'te bü-
tün kahvelerde, meydanlarda, okullarda
Abdülhamit aleyhine nutuklarçekiliyor,
halk isyana çağınlıyordu. Polis kanşmı-
yordu, zıra her afışin yanında her mey-
danda devrimci subaylar duruyor, ko-
nuşmaalann etrafında çemberler çevirip
onlan koruyorlardı.
Selanik ayakta
23 temmuzda artık bütün Selanik
ayaktaydı. Devrimciler telefon merkezi-
ni ele gecirip vilayetlere haberler gönder-
meye başlamış. haberleşmeyi kontrol
altına almışlardı. Meydanlan. caddeleri
dolduran büyük kalabalıklar verilen de-
meçleri heyecanla alkışlıyorlardı. Hürri-
yet Meydanfndan, "Yaşasın Hürriyet!"
sesleri yükseliyordu. Meydana açılan so-
kaklar hıncahmç insan dolu, meydanın
çevresindekı binalara bayraklar asılmış.
balkonlardan salkım gibi insanlar sarkı-
yor. Bu balkonlardan konuşan hatipler,
Türkçe. Ladinoca, Fransızca, Bulgarca,
Yunanca demeçler veriyorlardı:
"Bütün halklar arasında dostluk isti-
yoruz!..
Din, mezhep farkı yok, hepimiz biriz!..
Yaşasın vatan! Yaşasın Hürriyet!
Rum. Yahudi, Bulgar, Türk yok; Os-
manlı var!
M..eydanlan. sokaklan dolduran
büyük kalabalıklar. sadece Selanik'in
yerli halkj değildi. Köy ve kasabalardan
bütün çevre halkı Selanik'e akmıştı. So-
kaklarda Müslüman hocalar, Yahudi
hahamlar, Rum papazlar, Arnavut,
Türk, Bulgar... Herkes birbınyle kucak-
laşıyor. gerçek bir kardeşhk havası esi-
yordu. Gece yansına kadar içildı, düğün
bayram yapıldı. Yıldız Sarayı'ndan ge-
ken. köylerden kasabalardan ınen Müs-
lümanlar davul zurna cahyorlardı. Türk
subaylan, dün vurduklannı bugün ku-
cakhyor; hahamlar, mollalar. dervişler
sokaklarda el ele dolaşıyorlardı. Artık
kıhçlar kılıfına gjrmiş, sanki yeni bir
dünyadoğmuştu.
İmparatorlukta. Selanik'e kurtancı
şehir gözüyle bakılıyordu. Bütün hürri-
yetler kazanılmış. basın 500 yıllık sansür-
den kurtulmuştu. Her şeyı Selanik'teki
İttihaı ve Terakki Komitesi idareediyor-
du. Böylece birkaç ay Selanik. impara-
torluğun merkezi haline geldi. Padişah
genel af ilan etti. İşlerin başına ileri gö-
rüşlü kişiler. İttihat ve Terakki'nin ileri
gelenleri getirilmeye başlandı. Böylece
silahsız bır devrim gerçekleştirilmiş, kale
ıçerden feth edilmişti.
Cemiyet-i Mukaddes
İ.T. Cemiyeti'ne bağlı bütün örgütler,
Selanik'e bağlı kuruluşlardı. Cemıyet,
uzun zaman gizli çalışmış, dağııuk hüc-
relerden oluştuğu için doğrudan doğru-
ya iktidan alacak güçte değildi. Bu ne-
denle. ikıidar Sait Paşa hükümetine
bırakıldı. (4)
D«"evrim günlennde. Selanik'te ve
Makedonya'dakı durum hakkındaki
bütün bu aynntılar. devrimin bu yörede
benimsendığini. değişık sosyal kategori-
lerin, eınik gruplann ve örgütlerin deste-
ğiyle yapıldığını gösterir. Tanzimat hare-
keti İstanbul'da başlamış. buradan
Rumeli'nin ve Anadolu'nun değişik yö-
relerine yayılmıştır. Jön Türk hareketi
İstanbul'da başlamış. Selanık'te geliş-
miş, Avrupa ülkelennde merkezler kur-
muştur. Görülüyor ki Batılılaşma, Batı
tipi bir siyasi düzen, meşruti idare, hürn-
yet gibi ilkeler imparatorluğun batısında
gelişmiştı.
Anadolu'da nüfusun çoğunluğunu
kapsayan geniş köylü yığınlar bu olayla-
nn dışındaydılar.
Devrimden sonra ileria fıkir eylemleri
hızla gelişti. Bunlar esas itibanyla eski,
tutucu geleneklerden kopmak, dini dev-
letten ayırmak ve Türk milliyetçiliği so-
runlan etrafında dönüyordu. Hükümet
İstanbul'da kurulmuş, fakat devrimin fi-
kir merkezi Selanık'te kalmıştı. Yukar-
. dakifikirlerin.bu şehirde çıkan. "Rume-
li", "Genç Kalemler" ve "Yeni Felsefe"
gıbı dergılerde gelıştirildığini görüyoruz:
Yunus Nadfnin çıkardığı. "Rumeli"
dergisinde, kadın sorunu ele alınıyor,
"Kadın köle hayatı yaşıyor. Pece ve çar-
şaf kadını küçültüyor. Toplumsal gele-
nekler ayağımızda bir zincir gıbıdir. Bu
geçmişi yıkmak, halkı geçmişin kötü ge-
leneklennden kurtarmak gerekir" (5)
deniyordu.
"Genç Kalemler" dergisinde Ömer
Seyfeddin, Akagündüz, Ali Canip gibi
günün görkemli yazarlan da eskı gele-
neklerin yıkılması, dilin Türkçeleştiril-
mesı. ekonominin yabancı egemenliğin-
den kurtanlması, bir milli burjuvazi
geliştirilmesi fikirlerini savunuyorlardı.
"Yeni Felsefe" dergisi, İmparatorluğun
yabancı nüfuzundan kurtanlması gerek-
tiğini yazıyor, kapitülasyonlara saldın-
yor, yabancılann elinde bulunan mües-
seselerin millileştirilmesini. yabancılara
tanınan imtıyazlann toptan kaldınlma-
sını iştiyordu. Yeni bir görüş, yeni bir fel-
sefe istiyorlardı. Derginın adı da bura-
dan geüyordu. Günün genç gazetecile-
lmparatorlukta, Selanik'e
kurtana şehirgözüyle
bakılıyordu. Bütün hürriyetler
kazamlmış, basın 500 yılük
sansürden kurtulmuştu. Her
şeyi Selanik'teki İttihat ve
Terakki Komitesi idare
ediyordu. Böylece birkaç ay
Selanik, imparatorluğun
merkezi halinegeldi. Padişah
genel af ilan etti. İşlerin başına
ileri görüşlü kişiler, İttihat ve
Terakki'nin üeri gelenleri
getirilmeyebaşlandı. Böylece
silahsız bir devrim
gerçekleştirilmiş, kale içerden
feth edilmişti.
nnden bin olan M. Zekeriya, budergide
çıkan bir yazıSında. laiklik sorununu da
şöyle koyuyordu:
"Meşrutiyet ilan edildi, parlamentolu
bır rejim kuruldu, fakat dın. devletten
aynlmadı. Yine de meşıhat müessesesi
hükümetin içinde bağdaş kurmuş oturu-
yor ve fetvalar veriyor. Dinle devlet bir-
binnden aynlmalı. şeriat mahkemeleri
kaldınlmah, okullardan din dersleri kal-
dınlmalı. laik devlet kurulmalıdır."
Ziya GökalpMn görüşleri
İttihat ve Terakki örgütünün 1909
kongresine Diyan Bakır delegesi olarak
Selanik'e gelen Ziya Gökalp. bu dergi-
lerde yazmaya başlayınca Türk milliyet-
çiliği konusu ağırlık kazandı. Ziya
Gökalp, dılin Türkçeleştirilmesiyle ye-
ünmıyor. İslam öncesi Turk gelenekleri-
nin araştınlmasmı. cokuluslu impara-
torluk içinde, Türk milletınin kendi
varlığını, benlığini bulmasını iştiyordu.
Türkün kültürel ve sosyal benliği üzerine
yazdığı makaleler, İstanbul'da "Tarun"
gazetesinde de çıkıyordu. Öte yandan,
Tevfık Fikret, Mehmet Emın gibi günün
görkemli yazarlan Osmanh milliyetçiliği
fikrini işliyorlardı. Fikret, insanallık fık-
rine sımsıkı sanlıyor, kendi insanal gö-
rüşleriyle çelişkiye düşen. dar bir milli-
yetçilik görüşüne yanaşmıyordu.
Osmanlı toplumu gjbi cokuluslu bir top-
lumda din, dil farkı gözetmeden. bütün
mılliyetlerin eşitliği \e birliğiydi onun
için önemli olan. Buna bakmayarak.
çökmekte olan imparatorluğun içinde
Türkün kendi varlığını bulması tezi hızla
yayıldı. Ziya Gökalp. günün adamı ol-
du. "Genç Kalemler" dergisinde şöyle
yanyordu:
"Siyasi devnmi yapüktan sonra ikinci
bir ış önunde kaldık. İçtimai devrimi ha-
zırlamak. Siyasi devrim. meşrutiyet me-
kanızmasınm uygulanması olduğu için
pek kolaydır. Fakat içtimai (sosyal) dev-
rim mekanik bir fiil ile değil. organik bir
devrimle elde edileceği için çok güçtür...
Sosyal devrim; yeni hayat yaratmak, ye-
ni iktisat, yeni aile, yeni sanat. yeni ah-
lâk, yeni hukuk, yeni siyasettir." (6)
(Cumhuriyet döneminde bunlann he-
men de hepsi gerçekleşmiştir). Ziya Gö-
kalp, Türk milliyetçiliği görüşüne de bir
yenilik getirmiştir: "Turan". Asya'da
bütün Türk halklannı içine alan büyük
Türk vatanı.
(I) Hılmı Zıja Ülken, Türki\e"de Çağdaş Dü-
şûnce Tanhı. özkent Y 1992'
(2) Risal. "Salonıque. La Vilk Concoıtee."
(3) Nehuma G.. "Salonıque"
(4) Feroz Ahmad. "İttihat ve Terakki" Ist.
Sander Ya>ınlan 1971
(5) Zekeriya Sertel, Haürladıklanm"". Gözlem
Yayınlan, 1977
(6) Hilmı Ziya Ülken. "Türkıye'de Çağdaş Dü-
şünce Tanhı". Clken Y 1992
SCHECEK