15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21EKİM1992 ÇARŞAMBA HABERLER CMUK'da gözaltı süresi sorun oldııANKARA (ANKA> Ada- let Bakanı Seyfi Oktay, DYP ite Ceza Muhakemeleri Usu- lü Kanunu'nda (CMUK) uz- laşma sağlamak için DGM yasası kapsamının daralüla- cağını bildirdi. , Seyfi Oktay, SHP meclis grup toplantısının kapalı bölümünde CMUK ile ilgili bilgi verdi. SHP'li Abdülke- rim Ziian, Fehmi Işıklar ve Salman Kaya'nın, "CMUK konusunda DYPile nasıl mu- tabakat sağlandı" yolundaki sorulanna yanıt veren Oktay, öncelikle CMUK değişiklik- lerinın TBMM'den ilk çıktığı gibi gerçekJeşmesini savun- duklannı söytedi. Seyfi Ok- tay, DYPülerin "DGM kap- samına giren suçlar CMUK değişiklikleriyle iyileştirmeye tabi tutulmasın" görüşünü savunduklannı belmerek, "Bu bir uzlaşma meselesi, DGM'nin yetki ve görevleri daraltılacak. Baa suçlar DGM yasası dışına çıkartıla- cak. Bunlann arasına grev ve toplu gösteri ve yürüyüşü ile ilgili suçlar gjriyor" dedi. Toplanudan sonra bir açıklama yapan Aydın Gü- ven Gürkan, CMUK konu- sunda DYP ile tam anlaşma sağlanamadığını bildirdi. Gürkan. "Henüz DYP ile tam anlaşma sağlayamadık biz olağanüstü hal bölgesinde geçerli olan 30 gûnlük gözaltı sûresinin 15güneindirilmesi- ni, sonrası içinse hakim ka- ran getirilmesini istedik dedi. Gürkan, 30 günlük sü- renin kendileri için kabul edi- lemez olduğunu belirterek, "Bunu arkadaşlanmıza ka- bul ettiremeyiz" diye konuş- tu. Gürkan, DYP içinde 40-50 kişilik bir grubun sıkıntı yarattığını ifade ede- rek, bu sorunun aşılacağına inandığını söyiedi. Gazeteciden işkence suçlaması ADANA (Cumiuıriyet Gü- ney İOeri Bûrosu)-özgür Gündem Gazetesi'nin 12 Ekim 1992 günü bir PKKmi- litanının cenaze törenini izler- ken, gözaltına alınan muha- biri İhsan Kurt ''Gazeteciyim dedikçe dayağın dozunu artınyorlardı. Adana Emni- yeti'nden şikayetçiyim. So- ruşturma açılmasını istiyo- rum" dedi. Kanlı gömleği ve kınlmıs fotoğraf makinasıyla dün Ozgür Gündem büro- sunhda bir basın toplantısı düzenleyen İhsanKurt, fotoğ- raf çektiği sırada gözaltına alındıgı cenaze törenini veda- ha sonra yaşadıklannı şöyle aktardı: "Bir PKK'Iının cenaze törenini izlerken makinamı filmlerimi zorla aldılar. Bir polis makinayı üzerime firlattı. "Gazeteciyim'deyince o sırada gözaltına aldı- klannın dışında bir arabaya alıp dövmeye başladılar. "Hangi gazetedensin' diye so- rup 'Ozgür Gündem' yanıünı alınca dozu biraz daha artırdılar." Çukobirlik yolsuzhığu bakaıılıkta ADANA (Curahuriyet Gü- ney İtleri Bûrosu) - SHP Ada- na ii yönetımi. 4 dosya halin- de Adana Cumhuriyet SavcılığVnda inceienen Çu- kobirlik'teki yolsuzluk iddia- lannı "tarafsız bir müfettiş" ya da savcının değerlendir- mesi için Adalet Bakanlığı'na başvurmayı kararlaştırdı. SHP Adana 11 Başkanı Sel- man Serttepe. düzenlediği basın toplantısında. öncekı gün Birlik Genel Müdürü Se- dat Doğan'ın dile getirdiği bazı konulara değindi ve "Bir genel müdûr3.5 milyar rüşvet aldı diye yargılandı, hüküm giydi. Serveti bilinmeyen ve Star'da konuşturulan yardımcısının imza yetkisi so- ruşturmayla alındı. Çukobir- lik olayı bütün yönleriyle açı- ğa çıkartılmalı, bunun için çok ciddi soruşturmalara ih- tiyaç var" diye konuştu. İnterstar TV'de "işadamı" ve "gazeteci" olarak konuşturu- lan kişilerin sözJerinin "yalan ve tahrifat" olduğunu öne sü- ren Serttepe, şu andaki Çuko- birlik yönetimini suçlayan Mustafa Özalp adlı kişinin de bir önceki dönemde SHP de- legesi olduğunu belirterek şöyle devam etti: "Bütün kamuoyu ve parti- lerimiz şunu iyi bilmeliler; bu olayın üzerine sonuna dek gi- dilecektir. Bu tür pis oyunlara partimız alet olmayacak." Koalisyon ortaklan SHP veDYParasındaAnayasadeğişikliğiiçin anlaşma sağladı: OzaPıindirmeformülühazırANKARA (Cumfauriyet Bö- rosu) - Anayasa değişikliği ile hazjrlık çalışmalannı sürdüren koalisyon ortağj SHP ve DYP, cumhurbaşkanını seçim yönte- mi konusunda anlaşmaya vardı. îki partinin anlaştığı for- mül, değişikliğin yürürlüğe gir- mesivle Cumhurbaşkaru Tur- gut Ozal'ın Çankaya'dan indi- rilmesini de kapsıyor. DYP Grup Başkanvekili Gûneş Müftüoğlu, anlaşmaya vanlan anayasa değişikliği öne- risini açıklarken tüm siyasi par- tilere, "Cumhurbaşjcanhğı so- rununu çözmek ve Özai'a siya- sete dönüş yolunun açılması" çağnsında bulundu. Müftüoğ- lu, "yeni, çağdaş, demokratik anayasarun Özai'a kımua kart göstereceğini" belirtti. DYP ve SHP grupyöneticile- • DYP ve SHP anayasa değişikliği konusunda uzlaştı. Anlaşhıa Özal'ı Çan- kaya'dan indirme formülünü de içeriyor. Geçici madde ile Özal'ın görev süresi sona erdiriliyor. Cumhurbaşkanı, Meclis'in 3/5 çoğunluğu olan 270 oyla se- çilecek. Seçim 15 gün içinde yapılamazsa genel seçime gidilecek. DYP Grup Başkanvekili Müftüoğlu tüm partilere çağn yaptı: "Gelin Özai'a siyasete dö- nüş yolunu açalım." rinin anlaşmaya vardıklan ana- yasa değişikliği önerisi, cum- hurbaşkanının TBMM tarafı- ndan. 3/5 çoğunlukla seçilmesi- ni öngörüyor. Buna göre cum- hurbaşkanı secimi için Meclis*- te 300 yerine 270 milletvekilinin oj-u gerekiyor. TBMM cum- hurbaşkanı seçimini 15 gün içinde sonuçiandıramazsa ge- nel seçime gidilecek. Güneş Müftüoğlu, dün yaptığı acıklamada, DYP ve SHP grup yöneticilerinin ana- yasarun cumhurbaşkanının se- çimi ile ilgili 102. maddesindeki değişiklik konusunda anlaşma- ya vardıklannı bildirerek, şu görüşleri dile getirdi: "Hergün basma siyasete dö- neceği yolunda özel demeçler veren. iîgi odağı olmak için çaba sarfeden Sayın Özal'ın, si- vasete dönüş yolu kolayca âçılmış olacaktır. DYP ve SHP gruplan olarak, TBMM'de grubu olan, olmayan tüm siyasi partilere çağnda bulunuyoruz. Isterlerse tüm anayasayı ele al- mak suretiyle. isterlerse sadece 102. maddede yapılacak deği- şiklikle, isterlerse 102. ve TRT tekeli ile ilgili 133. maddeleri birlikte ele alarak kamuoyunu yersiz işgal eden, tıkayan bu olayı çözelim. Bu şekilde Saym Özal'ı da kararsızlıktan. bir si- yasal partiyi de huzursuzluktan kurtarmış oluruz." Buca'daki açlık grevi 37. gününegirerken aynı eylemKayseri 'de3. gününde Açlıkgrevleriyayılıyor•Buca Cezaevi'nde58 kişinin J4eylüJden buyana süresizuyguladıklan açlık grevinekatılanlannsayıs, yenieyiemcilerJe biriikte 100'e ulaşn.Yeşüyurt DevletHastanesi'nde bulunangrevciJerden Ali MiuTin sağhkdurumunun sonderecekötü olduğu bfldirikil Haber Merkeri - Cezaevle- rindeki açlık grevleri yayılarak devam ediyor. Buca Cezaevin- de 37. gününe giren açlık grevi daha önce eyleme ara verenle- rin yeniden kaülmasıyla eylem- rilerin sayısı 100'e ulaştı. Kay- seri Cezaevi'nde 26 tutuklu ve hükümlnün başlattığı açlık gre- vi 3. gününe girdi. Buca Cezaevi'nde 58 kişinin 14 eylülden buyana süresiz uy- guladıklan açlık grevine katı- lanlann sayısı, yeni eylemcilerle birlikte 100'e ulaştı. İzmir Ba- rosu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Ahmet Aksüt, Yeşil- yurt Devlet Hastanesi'nde bu- lunan grevcilerden Ali Mitil'in sağlık durumunun son derece kötü olduğunu ve hiçbir tedavi kabuletmediğini söyiedi. Ce- Oktay: 10-12maddekabul edilebilir Müdürlüğü'nde sorguya cekil- Adalet Bakanı Seyfi Oktay, açlık grevi ileilgili soruşturmanındevam ettiini behrterek Buca Cezaevi'nde sounun kış saati uy- gulamasma geaçilmesi dolayısıyla mahkumlann havalandırma saatinin bir saat geriye aJınmasından kaynaklandığını belirtti. Bakan Seyfi Oktay açlık grevinde bulunanlann talepkrinden oluşah 25 maddelık paketı incelediklerini beürterek içlerinden 1 l-12tanesim uygulanabilir bulduklannı ancak Terörle Mücadele yasasına aykın bazı taieplerin yerinegeü'riJroesinin yasalara aykın olduğunu söyiedi. Oktay, konuyla ilgili Bakanlık bünyesinde gö- revlendiriien birekibin çalışmaJannı sürdürdüğünü de sözlerineekledi. zaevi yetkilileri uygulamalann genelgeler doğrultusunda sür- dürüldüğünü ve eylemcilerin is- teklerinin genelgelere uyma- dığından karşılanmasının söz konusu olmayacağını belirtti- ler. Buca Cezaevi'nde açhk grevi- nin yanısıra tedirgin bir bekle- yis sürüyor. Açlık grevine 24. günde ara veren 20 tutuklu ve hükümlünün yeniden eyleme başlaması ve diğer katılımlarla birlikte 100'e ulaşan grevciler 25 maddelik istemlerinin yerine getirilmesini avukatlar araalı- ğıyla bir kez daha istediler. İHD İzmir Şubesi Sekreteri Avukat Kemal Bilgiç,cezaevin- de müvekkilieriyle yaptığı gö- rüsmelerden yöneümin yumu- şamadığını ve koğuşlara tüp- gaz, teyp ve volkman gjbi araç- lann gjrmesine izin verildiğini öğrendiğini belirtti. Tutuklu ve hükümlü yakmlan Adaiet Ba- karu Seyfi Oktay'la görüşe- meyince SHP Genel MerkezT- nde açlık grevi başlattılar. Çoğunlukla Diyarbakır Dev- iet Güvenlik Mahkemesi'nce tutuklanan siyasi suçlulann bu- lunduğu Elazığ E Tipi Cezaevi- ndeki uygulamalara protestova yönelik olarak 2 ekim cuma gü- nü başlayan açJık grevi, dönü- şümlü olarak sürdürülüyor." Cezaevinden alınıp. Emniyet ğ gy meleri, avukatlann müvekkilie- riyle görüşmelerinde zorluk çı- kaıtılmalan, yasak olmayan yayınlar. radyo, TV. teyp ve yi- yeceklerin içeri sokulmaması, ziyaretlerin haftada birdeğil 15 günde bir olması, koğuşlararası ziyaretlere izin verilmemesi, banyoya 15 günde biralınmala- n"gibi uygulamalara karşı baş- latılan açlık grevindeki tutuklu- lar, "Taleplerimize olumlu yanıt verilene kadar eylemimizi sürdürmekte kararlıyız"dedi- ler. Adalet Bakanhğı'nın taüma- tıyla Ceza İşleri Genel Müdür- lüğü'nde oluşturulan heyet, bu hafta Elazığ'a gelerek. açlık grevine yol açan cezaevindeki uygulamalan yerinde inceleye- cek. Kayseri Cezaevi'nde 26 hü- kümlü diğer cezaevlerindeki uygulamalan protestoetmek ve açlık grevindekileri "destekle- mek" amacıyla önceki günden itibaren süresiz olarak açlık grevine başladı. İHD Genel Sekreteri Akın Birdal, Buca ve Elazığ cezaevle- rindeki açlık grevine ilişkin so- runun, Adalet Bakanı Seyfi Oktay*ın gjrîşJeri ile çözülebile- ceğini söyiedi. SHP Genel Başkanı Erdal İnönü partisinin grubunda konuştu: Iııöııü: 1 Kasuııpolitikayı etkilemez ANKARA (Cunhuriyet Bûrosu) • SHP TBMM grubu, dün Genel Başkan Erdal İnönü'nün başkanlığında topiandı. İnönü. grup toplantısında yaptığı konuşmada, 1 kasım seçimlerinin genel politikayı etkile- meyeceğini söyiedi. Genel Sekreter Selvi, CHP'nin 1 kasım secimlerinde ŞHP aleyhi- ne çalıştığını, bu yönde tcşkilatlanndan kendilerine bilgi gefdiğini ifade etti. Grup toplantısının açış konuşmasını ya- pan Genel Başkan Erdal İnönü, 1 kasım seçimlerinin, yörelerin yöneticilerinin seçi- miyle ilgili olduğunu, bunun genel politi- kayı etkileyecek bir biçimde sunulmak is- tenmesinin doğru olmadığmj söyiedi. Willy Brandt'ın cenaze töreninde yaptığı ikili görüşmeler hakkında grubuna bilgi veren ve kendilerine karşı yakın ilginin bu- lunduğunu aktaran İnönü, koalisyon pro- tokolünün ve demokratikleşme hareketi- nin yurt dışından da yakın bir şekilde takip edildiğini belirtti. SHP'nin Türkiye'nin de- mokratikleşmesindeçok önemli birrol oy- nadığını, Türkiye'de söz verilen bütün re- formlann gerçekleştirileceğini kaydeden İnönü, bunun bir süreç meselesi olduğunu. istenilen şeylerin birgündeolmaması duru- munda karamsarlığa kapılmanın, hiç ger- çekleşmeyecekmiş gibi bir havaya girme- nin yanüş olduğunu dile geürdi. Vatandaşın, kendilerindenyıllann birik- tirdiği sorunlann çözümünü beklediğini ve bunu gerçekleştireceklerini anlatan inönü, milletvekiHerinden, Meclis çalışmalanna tam kadro halindedevam etmelerini istedi. Grup çalışmalanna katılan SHP Genel Sekreteri Cevdet Selvi de. CHP'lilerin 1 kasım secimlerinde SHP aleyhine çalış- tıklannı, örgüıten bu yolda çok sayıda şi- kayetin kendilerine ulaştığını söyiedi. Cumhuriyet muhabirinin konuyla ilgili so- rusuna. bütün engellemelere karşm 1 kasım seçimlerinden 7 haziran seçimlerin- deki gibi üstün başanyla çjkma>T bekledik- leri karşılığını veren Selvi, CHP'nin SHP aleyhine çalışmasının sadece SHP've değil, bütün sosyal demokratlara zarar vereceği- ni ifade etti. ANAP'ın 1 kasım secimlerin- de şansının olmadığıru, vatandaşın Mesut Yılmaz veyönetiminden kaçarak bugünkü iktidan seçtiğini dile getiren Cevdet Selvi, "Gençlik ve blucin tartışmalanyla Türki- ye'nin sorunlannı çözmek mümkün değil- dir" diye konuştu. Yeni anayasa taslağında cumhurbaşkanının seçimiyle il- gili uzlaşmaya vanlan madde şöyle: "Madde 102.: Cumhurbaş- kanı, TBMM üye tam sayısının 3/5 çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir. TBMM toplantı halinde değil ise. hemen toplantıya çağnlır. .Cumhurbaşkanının görev sûresinin dolmasından 15 gün önce veya cumhurbaşkanhğı makamının boşalmasmdan 10 gün sonra cumhurbaşkanhğı seçimine başlanır ve seçim, baş- lama tarihinden itibaren 15 gün içinde sonuçlandınlır. Bu süre- nin ilk 5 günü içinde adaylann Meclis Dıvaru'na bildirilmesi ve kalan 10 gün içinde de seçi- min tamamlanması gerekir. Cumhurbaşkanhğı seçimi için 10 gün içinde birergün ara ile yapılacak 5 oylamada aday- lardan hiçbin 3'5 çoğunluğu sağlayamazsa. 10'uncu günün bitiminde TBMM'nin görevi kendilığinden sona erer ve he- men seçime gidilir. Seçilen yeni cumhurbaşkanı göreve başlayıncaya kadar, gö- rev süresi dolan cumhurbaş- kanının görevi devam eder. Partıler öneriyenasıl baJayor? İç Politika Servisi -DYP Grup Başkanvekili Güneş Müftüoğlu Özal'ı indirme for- mülünün Meclis'te siyasal des- teğinin olduğunu söyiedi. DYP'nin 177, SHP'nin 53. CHP'nin 21 oyu bulunduğunu. J3 MÇP'li. 40 RP'li milletveki- linin öneriyi desteklemesiyle sayının 300'ü geçtiğıni, bunun da anayasa değışikliğinin refe- randuma götürülmeden ger- çekleşmesi için yeterli olduğunu kaydeden Müftüoğlu,."özal'ın işi bitti. ANAP içinde Özala ol- mayan mılletvekilleri dedestek- ler, işi rahatlıkla çözeriz" dedi. ANAP Grup Başkanvekili Ülkü Güney ise DYP ve SHF- nin anayasa değişikliği önerisi- ni gayri ciddı bulduğunu belirt- ti. Güney, DYP'nin cumhurba- şakının daha önce halk tarafı- ndan seçilmesini anımsatarak. "Demek ki göriişlerinden vaz- geçmişler. "Meclis'in seçtiği bir cumhurbaşkanını düşürelim' diyorlar. Ciddi bir teklif değil. Suni tartışmalar çıkarmak için ortaya atılmış. Böyle gayri ciddi bir teklifi desteklenumiz müm- kün değil. Bizden destek falan alamazlar" dedi. RP Grup Başkanvekili Oğuzhan Asiltürk ise, DYP ve SHP tarafindan vapılan çağn için, "Önce adayı görelim" de- di. Asiltürk, kendılerinin tüm siyasi partılerin mutabakatı ile cumhurbaşkanı seçmek istedik- lerini söyiedi CHP Grup Başkanvekili Aydın Güven Gürkan ise diğer paıtilerin de olumlu görüs bil- dirmesi halinde 102. maddeyi tek başına gündeme getirebile- ceklerini söyiedi. MÇP Genel Başkan Yardım- cısı Şevket Bülent Yahnici de yaptığı >azılı acıklamada, Cumhurbaşkanı Özal'ı eleştir- di. Yahnici, Özal'ın devletin ve milletin birlik ve bütünlüğüyle ilgili sıkıntılan büyüten, böîü- cülüğü kışkırtan açıklamalannı ısrarla sürdürdüğünü belirtti Tşkeıifeve tıpmesleği 9 sempozyumuIstanbul'da METROPOL 22-24 ekim tarihlerinde İs- tanbul'da yapıîacak olan sem- pozyumu Uluslararası İşkence Kurbanlan Rehabilitasyon Konseyi. Türkiye İnsan Haİcla- n Vakfı, Türk Tabipleri Birliği organizeediyor. Sempozyum, Birleşmiş Mil- letler işkence Kurbanlan Ku- ruluşu. Avrupa Birliği Komis- yonu. Danimarka Demokrasi Kuruluşu tarafindan destekle- niyor. Kültür Bakanlığı'yla İnsan Haklanndan Sorumlu Deviet Bakanlığı da Türkiye'- nin sempozyuma desteğini tem- sil ediyorlar. 22 Ekim günü Atatürk Kül- tür Merkezi'nde çalışmalanna başlayacak olan "İşkence ve Tıp Mesleği" konulu sempoz- yum, bu çalışmalann beşincisi. Ilki 1986 yıhnda Kopenhag'da, ikincisi 1987*de Montevideo'- da, üçüncüsü 1990'da Tromso'- da, dördüncüsü de 1991 yıiında Budapeşte'de yapılan toplanü- lann beşincisi bu yıl ülkemizde yapılıyor. Tarih boyunca insanlığın yüz karası olan "işkence" olgusu hem şiddetle kınamış hem de yeryüzünden kaldınlamamış bir olgu. İşkence görmüş insan- lann acılan sadece işkence gör- dükleri sırada çektikleriyle sı- nırh kalmıyor. İşkence kurban- lanrun sonraki hayatlan da çe- şitli bedensel sakatlıklar ve ruh- sal bozukluklarla karanyor. Yeniden toplum hayatına dö- nebilmek, yaşama isteklerine kayuşmak, çalışma kapasitele- rini kazanmak onlar için son derece güç çabalan gerektiri- Işkenceyeortakolmamakiçin 'Tortur victims" sözcükterini okudu- ğunuz zaman irkibyorsunur "İşkence kurbanlan" demek. Bu iki sözcüğün ar- kasında insan çığlıklan var, zincir sesleri var, inip kalkan sopalann gölgeleri var, elektrik akımının kekremsi tadı var. 'İşkence kurbanlan"... Parmaklan kml- mış, hacaklan sakatlanmış. kafataslan çatlamış, cinsel organlan berelenmiş. bel- kkfcri aalarla, haykınşlark, inlemelerle kan, sopa, zincir, elektrik teli görüntüle- riyk dolu insankr... Birer canlı belge ola- rak yaşıyorlar. îşkence sonucunda öldü- rülenJerin sayısı bugün bile beL'rsiz. Yaşa- yanlann nasıl yaşadığını kim düşünüyor, kim soruyor, kim sorumluluk du>Tiyor? "İşkence kurbanlan" sadece işkence- nın değil. sonrasında onlarla ilgilenrne- yen, onlann aalannj dindirmeyeçalışma- yan kollektif duyarsızhğtn da kurbanlan. İşkence emrini vıererüeri aramayan, bul- mayan, işkence yapanlan cezalandırma- yan yetkililerin de kurbanlan. Bunlan ısrarla istemeyen, peşine düşmeyen, kayıtsızhkla unutmaya çalışan toplum da kurbanlan... Oysa olan biteni en çok unutmak iste- yenkr, gerçekte "işkence kurbanlan"dır. Onlarşjmdi yeniden hayata dönmek isti- yorlar. Elbette kendilerine yapılanton artık hayatlan boyunca unutmayacak- lardır. Işte bu "işkence" sempozyurüu, bütün bunlardan ötürü çok önemli. He- paniz için çok önemli. Bu gerçekleri göz- lerini açarakgörmek isteyenfer, "işkence- ler durmalı" diyenter, '•işkence kurban- fan"na destek verenJer "insanhğın yüz karasına uzanan beyaz eller"in sahipîeri. Yapılan ve yapıiacak her şey İşkence- ye ortak olmamak için'... yor. İşkence kurbanlanna yar- dımcı olmak, hiç değilse sonra- ki hayatlannm acılannı azalt- mak, yeniden hayata dönmele- rine destek olmak çok önemli bir insanlık görevi. Bir yandan onlara yardıma olurken diğer yandan da dünyanın dikkatini "işkence" olgusuna cekmek, iş- kencenin dünyadan kaldınlma- sı konusunda önlemler ahnma- sıru sağlamak herkesin destek- lenmesi gereken büyük bir gö- rev. Dr.İngeGenefke, "Danimar- ka"da 'Kopenhag İşkence Kurbanlan'nın Rehabilitasyo- nu ve Araştırma Merkezi'nin tıp direktörü. Bu konuda sür- dürdüğü çalışmalanyla "Alter- naü'f Nobel Ödülü"nü kazan- mış. Sempozyumun ilk günün- de yapacağı bildirisinin konu- şu: "Günümüz Dünyasında İşkence." Bu konuşmasında bugün dünyanın "işkence" ko- nusunda nerede bulunduğunu anlatacak. Bugün bütün dün- yada insan haklan konusunda- ki duyarlılık sürekli artıyor. Artık uygar olmayı sadece elektrikli gereçler kullanmak ya da elektronik gelişmeyle ölç- mek son derece eksik bir tanım. Artık uygarlığı 'insan haklanna sahip olmak'la, 'kişi başına dü- şen insan haklan birimi'yle, öz- gürlüklere ne ölçüde sahip olunduğuyla, demokrasinin ya- şayıp yaşamamasıyla ölçme eğilimi güç kazanıyor. Buna karşın dünyada savaşlar eksil- miyor. Savaşlar, açık ya da ör- tülü şiddet, işkence gene sûriip gitmekte. İşkence kurbanlan gene dünyanın gündeminde. Ama gene bütün dünyada iş- kenceye, işkencenin sonuçian- na karşı bü>"ük bir kamuoyu oluşuyor. 'İşkence kurbanlan' başlanna gelenierle yapayalnız bırakılmıyor. Dünyanın her yanında "İşkence Kurbanlannın Reha- biütasyonu" önem kazanıyor. 'Rehabilitasyon Merkezleri' açılıyor, birbiriyle bağlantılı bi- limsel çabşmalar dünya ölçe- ğinde yeni bir umut doğuruyor: "İnsanlığın Yüz Karasına Uza- nan Beyaz Eller"... Tıp mesleği görevlileri bu konuy kendi mes- lek ahlaklannın gereğı olarak kabul ediyorlar. Işkenceye karşı çıkmak. işkencenin so- nuçîanru ortadan kaldırmak. işkence sonucunda olmuş be- densel sakatlanmalan. ruhsal bozukluklan düzeltraek büyük bir insanlık görevi. İşte bu 'uluslararası sempoz- yum' bu konuda yapılan çalış- malan yeniden dünyanm gözle- ri önüne sererken. yapılması ge- rekenleri de tartışacak. Sem- pozyumun ülkemizde yapılma- sı hem onur verici bir girişim hem de hepimizi uyancı bir ışık. Sempozyumu duyarlıhkla izle- yeceğiz... ATÎLLA DORSAY GençRadyoların Düşûndürdüklerî ^ Hafif müziğin gençlik için ne denli önemli olduğunu biln rim, ben de bunu yaşadım. Türk musikisinden başlayıp Tûrkçe tangolardan geçerek gelişen müzik zevkim, o yaş- larda beni bugün "pop-müzik" denen popüler müziğin ku- cağına getirip bıraktı. Bu müziğin, o yıllardaki en popüler biçimi ve adıyla "rock-n-roll" denin müziğin, içerdiği ku- rallara isyan yanı, dur-durak bilmez dinamizmi, çarpıcı öz ve biçimiyle gençlik dediğimiz çağa böylesine etki yap- ması anlaşılır bir şeydi. Zaten popüler müziğe olan bu tut- kum, nep sürüyor: TRT'ye yıllardır (1986'dan beri) yapa- geldiğim haftalık bir müzik programmın da gösterdiği gibi... O yıllarda radyonun hafif müziğe bu denli az yer ver- mesinden ne denli yakınırdıkL Gençlik arkadaşlarımdan bir ikisiyle radyo müdürü Faruk Yener'i ve hafif müzik bö- lümü sorumlusu Bülent Vardar'ı görmeye gittiğimizi, yal- var-yakar biraz daha pop müziği çalmalannı istediğimizi anımsıyorum. Radyo gazetesiyle fasıl arasında bu tür mü- ziğe ayrılan çok sayılı dakikaları iple çeker, kayıt cihazları henüz olmadığı için yutarcasına dinler, kırk yılda bir dışar- dan gelen 45'lik plakları veya ilk uzunçalar albümleri paha biçilmez bir hazine gibi görürdük. O açıdan şimdi birbiri ardına açılan genç radyolann özellikle gençler için önemini ve bunların sürekli pop mü- ziği çalmalarındaki mantığı da çok iyi anlıyorum. Ama bu radyolan bir türlü tam bir sevinçle karşılamak, müzik din- Ieme olanaklarımızın böylesine çeşitlenmesine memnun olmak da elimden gelmiyor. Acaba yaşlandım mı? Bunun da etkisi var kuşkusuz... Ama sorun yalnızca be- nim yaşlanmamla ilişkili değil. Olabildiğince yansız biçim- de bu "genç radyo" olayına baktığımda, aksayan öyle çok şey görüyorum ki!.. Öncelikle bu radyolar, hiçbir temel yasal ve teknolojik kurala tabi olmadan kuruluyorlar. lletişim alanı, görsellik- ten sonra işitsellikte de tam anlamıyla yasasız, denetim- siz, kuralsız bir korsanlığa teslim oluyor. Karmakarışık bir frekans kullanımı yüzünden, örneğin benim de onca emekle program yaptığım, sayısız insanın emekle, özve- riyle yıllardır düzeyli programlar ürettiği Radyo-3'ün yayı- nında cızırtıfar, gürültüler, patlamalar meydana geliyor. Buna sevineyim mi? Üstelik bu frekans kargaşasının uçak- ların inmesinden resmi telsiz etkinliklerine kadar çok şeyi de karmakarışık ettiği, giderek tehlike yarattığı söyleniyor. Buna memnun mu olayım? Ayrıca bu radyolarda, benim en az müzik kadar gönül verdiğim, yazarlık yanımla bir anlamda yaşamımı adadığım bir şey katlediliyor: Türkçenin canına okunuyor. O yaniış telaffuzları, o sarsak tonlamalan, o espriden yok- sun sözüm ona şakaları, o kalite fakiri mizah denemelerini günboyu dinleyip fıttırmamak olası mı? Üstelik bu yayınlarla topluma aşılanması gereken kimi moral değerler de altüst oluyor. Alçakgönüllülük, kendini methetmenin çirkin ve yakışıksız olduğu, bizim kuşağımı- za öğretilen şeylerin arasında yer alırdı. Oysa örneğin "Türkiye'nin en büyüğü", "en güçlü biziz", "Ortadoğu ve Balkanlar'ın en çok dinlenen radyosu" gibi dozu gitgide ârtan kendine dönük övgüler, dün akşam arabada gelir- ken dinlediğim şu inciyle artık mizah doruklarına tırmanı- yor:"- Dünya küresinin bu yanındaki en şaşırtıcı olay ...rad- yosu"!.. Dünya küresinin bu yanındaki en şaşırtıcı olayın ne oldu- ğunu, bu satırları okuyanların takdirine bırakıyorum. Ama bana sorarsanız, koca bir devletin kendi kurumlarını böy- lesine yalnız, savunmasız, öksüz ve çaresiz bırakması ve kitle iletişimi gibi sosyalden ekonomiğe, siyasaldan küftü- rele her alanda çok etkili olan bir alanı böylesine korsanlı- ğa terketmesi, dünya küresinin bu yanında da, öbür yanı- nda da en şaşırtıcı olan şey. Bunu böyle yapan hiçbir dev- iet, ülke, toplum ve rejim bilmiyorum, görmedim ben!.. Daha şaşırtıcı şeyleri beklerken, gençliğimin özlemi olan bol bol pop-müziğe dönük bir "genç radyo" anlayışının da böylesine yozlaştığına ve yozlaştırıldığına gerçekten üzgünüm. Cindorukiçtüzük önerisi verdi MeclisBaşkaıu"ııa frak yerinesiyalıtakıın ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu)- TBMM Başkanı Hüsa- rnettin Cindorukun "Eskişe- hir Milletvekili" olarak imza- layıp. TBMM Başkanlığına sunduğu içtüzük önerisi, Baş- kanvekili Yıldınm Ava tara- findan Anayasa Komisyonu'- na gönderildi. Yenj içtüzük önerisinde, devamsız milletve- killerine para cezası sistemi ge- tinlirken "İzinsiz ve özürsüz genel kurul ye komisyon top- lantısına katılmayan milletve- killerinin hazır bulunmadığı her oturum için aylık net öde- neğinin on ikide birinin kesife- rek Hazine'ye devredilmesi" öngörülüyjor. İçtüzükte Cum- hurbaşkanrnm genel kurulda- ki konuşmaJannı başkanlık kürsüsü yerine milletvekili kürsüsünden yapması hükme bağlamyor. Aynca Meclis Başkanı'nın oturumlara frak yerine siyah takım elbise ile başkanlık etmesini geü'riyor. Cindoruk, partilerarası özel komisyonda görüşülen, ancak anlaşmazlık konusu birkaç madde nedeniyle sonuçlandı- nlamayan içtüzük değişikliği- ne ilişkin önerisi üzerindeki çalışmalanru tamamladı. Cindoruk, esas metnin partile- rarası komisyonun haarladığı içtüzük değişikliği önerisi ol- duğunu belirterek, "Anlaşma sağİanamayan bazı maddelerle ilgili partilerin görüşlerini içe- ren tekliflerini dikkate alarak, kısmen de olsa uzlaşmaJar sağlamaya çalışüm" dedi. Onerinin "genel gerekçe" bölümünde, "TBMM'nin top- lantı ve çalışmalannı düzenle- yen ve 1982 Anayasasfna ve onun öngördüğü tek meclis sistemine uygun bir içtüzüğe ihtiyaç bulunduğu" vurgula- nan öneride getirilen yeniBkle- rin bazılan şöyle: TBMM Genel Kurulu'nda birleşimi yöneten başkanlar frak yerine siyah takım elbise giyecekler. TBMM her yıl eylül ayının birinci günü çağnsız toplana- cak. Cumhurbaşkanı gerekli görürse, hatip kürsüsünden yapacağı bir konuşmayla yeni yasama yıhnı açacak. Danışma Kurulu'nun öneri- si üzerine genel kurulda başka bir karar alınmadıkça, TBMM 1 haziranda tatilegire- cek. TBMM'de grup kuramayan partiler de, komisyonlarda temsil edilecekler. Komisyonda 45 gün içinde sonuçlandınlmayan kanun ta- sanlan veya kanun hükmünde kararnameler hükümet tara- findan, kanun teklifleri ise, teklif sahipîeri tarafindan, var- sa sıradaki komisyona havale- si veya doğrudan genel kurul gündemine alınması istenebile- cek. Son komisyon süresi için- de görüşülmeyen karamame- ler. Meclis BaşkanLğınca doğ- rudan genel kurul gündemine alınacak. Olağanüstü hal ve sıkıyönetim süresince çıkar- tılacak kararnameler ise, genel kurulda 30 gün içinde, komis- yonlarda ise 20 gün içinde gö- rüşülüp karara bağlanacak. Genel kurulda söz kesmek, kişiükle uğraşmak, çalışma dü- zenini bozucu hareketlerdebu- lunmak, çirkin ve kaba sözler söylemek yasak olacak. Hatip kürsüsüne, başkan tarafindan söz verilmeyen kimse çıkama- yacak. Hatibi indirmek amacıyla kürsüye çıkan veya konuşmacıya bir cisim atmak suretiyle tecavüzde bulunan milletvekili, üç birleşime kadar genel kurul salonundan çıkar- tılacak. Bir madde üzerinde, tek amacı engelleme olduğu açıkça belirlenen birden çok önerge verilmesi hab'nde, bun- lar işleme konmayacak. İzinsiz ve özürsüz genel ku- rul ve komisyon toplantısına katılmayan üyenin haır bulun- madığı her oturum için, ayhk Tiet ödeneğinin 12'de biri kesi- lerek, Hazine'ye gelir yazıla- cak."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle