Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21EKİM1992 ÇARŞAMBA
HABERLER
CMUK'da
gözaltı
süresi
sorun oldııANKARA (ANKA> Ada-
let Bakanı Seyfi Oktay, DYP
ite Ceza Muhakemeleri Usu-
lü Kanunu'nda (CMUK) uz-
laşma sağlamak için DGM
yasası kapsamının daralüla-
cağını bildirdi.
, Seyfi Oktay, SHP meclis
grup toplantısının kapalı
bölümünde CMUK ile ilgili
bilgi verdi. SHP'li Abdülke-
rim Ziian, Fehmi Işıklar ve
Salman Kaya'nın, "CMUK
konusunda DYPile nasıl mu-
tabakat sağlandı" yolundaki
sorulanna yanıt veren Oktay,
öncelikle CMUK değişiklik-
lerinın TBMM'den ilk çıktığı
gibi gerçekJeşmesini savun-
duklannı söytedi. Seyfi Ok-
tay, DYPülerin "DGM kap-
samına giren suçlar CMUK
değişiklikleriyle iyileştirmeye
tabi tutulmasın" görüşünü
savunduklannı belmerek,
"Bu bir uzlaşma meselesi,
DGM'nin yetki ve görevleri
daraltılacak. Baa suçlar
DGM yasası dışına çıkartıla-
cak. Bunlann arasına grev ve
toplu gösteri ve yürüyüşü ile
ilgili suçlar gjriyor" dedi.
Toplanudan sonra bir
açıklama yapan Aydın Gü-
ven Gürkan, CMUK konu-
sunda DYP ile tam anlaşma
sağlanamadığını bildirdi.
Gürkan. "Henüz DYP ile
tam anlaşma sağlayamadık
biz olağanüstü hal bölgesinde
geçerli olan 30 gûnlük gözaltı
sûresinin 15güneindirilmesi-
ni, sonrası içinse hakim ka-
ran getirilmesini istedik
dedi. Gürkan, 30 günlük sü-
renin kendileri için kabul edi-
lemez olduğunu belirterek,
"Bunu arkadaşlanmıza ka-
bul ettiremeyiz" diye konuş-
tu. Gürkan, DYP içinde
40-50 kişilik bir grubun
sıkıntı yarattığını ifade ede-
rek, bu sorunun aşılacağına
inandığını söyiedi.
Gazeteciden
işkence
suçlaması
ADANA (Cumiuıriyet Gü-
ney İOeri Bûrosu)-özgür
Gündem Gazetesi'nin 12
Ekim 1992 günü bir PKKmi-
litanının cenaze törenini izler-
ken, gözaltına alınan muha-
biri İhsan Kurt ''Gazeteciyim
dedikçe dayağın dozunu
artınyorlardı. Adana Emni-
yeti'nden şikayetçiyim. So-
ruşturma açılmasını istiyo-
rum" dedi. Kanlı gömleği ve
kınlmıs fotoğraf makinasıyla
dün Ozgür Gündem büro-
sunhda bir basın toplantısı
düzenleyen İhsanKurt, fotoğ-
raf çektiği sırada gözaltına
alındıgı cenaze törenini veda-
ha sonra yaşadıklannı şöyle
aktardı:
"Bir PKK'Iının cenaze
törenini izlerken makinamı
filmlerimi zorla aldılar. Bir
polis makinayı üzerime
firlattı. "Gazeteciyim'deyince
o sırada gözaltına aldı-
klannın dışında bir arabaya
alıp dövmeye başladılar.
"Hangi gazetedensin' diye so-
rup 'Ozgür Gündem' yanıünı
alınca dozu biraz daha
artırdılar."
Çukobirlik
yolsuzhığu
bakaıılıkta
ADANA (Curahuriyet Gü-
ney İtleri Bûrosu) - SHP Ada-
na ii yönetımi. 4 dosya halin-
de Adana Cumhuriyet
SavcılığVnda inceienen Çu-
kobirlik'teki yolsuzluk iddia-
lannı "tarafsız bir müfettiş"
ya da savcının değerlendir-
mesi için Adalet Bakanlığı'na
başvurmayı kararlaştırdı.
SHP Adana 11 Başkanı Sel-
man Serttepe. düzenlediği
basın toplantısında. öncekı
gün Birlik Genel Müdürü Se-
dat Doğan'ın dile getirdiği
bazı konulara değindi ve "Bir
genel müdûr3.5 milyar rüşvet
aldı diye yargılandı, hüküm
giydi. Serveti bilinmeyen ve
Star'da konuşturulan
yardımcısının imza yetkisi so-
ruşturmayla alındı. Çukobir-
lik olayı bütün yönleriyle açı-
ğa çıkartılmalı, bunun için
çok ciddi soruşturmalara ih-
tiyaç var" diye konuştu.
İnterstar TV'de "işadamı" ve
"gazeteci" olarak konuşturu-
lan kişilerin sözJerinin "yalan
ve tahrifat" olduğunu öne sü-
ren Serttepe, şu andaki Çuko-
birlik yönetimini suçlayan
Mustafa Özalp adlı kişinin de
bir önceki dönemde SHP de-
legesi olduğunu belirterek
şöyle devam etti:
"Bütün kamuoyu ve parti-
lerimiz şunu iyi bilmeliler; bu
olayın üzerine sonuna dek gi-
dilecektir. Bu tür pis oyunlara
partimız alet olmayacak."
Koalisyon ortaklan SHP veDYParasındaAnayasadeğişikliğiiçin anlaşma sağladı:
OzaPıindirmeformülühazırANKARA (Cumfauriyet Bö-
rosu) - Anayasa değişikliği ile
hazjrlık çalışmalannı sürdüren
koalisyon ortağj SHP ve DYP,
cumhurbaşkanını seçim yönte-
mi konusunda anlaşmaya
vardı. îki partinin anlaştığı for-
mül, değişikliğin yürürlüğe gir-
mesivle Cumhurbaşkaru Tur-
gut Ozal'ın Çankaya'dan indi-
rilmesini de kapsıyor.
DYP Grup Başkanvekili
Gûneş Müftüoğlu, anlaşmaya
vanlan anayasa değişikliği öne-
risini açıklarken tüm siyasi par-
tilere, "Cumhurbaşjcanhğı so-
rununu çözmek ve Özai'a siya-
sete dönüş yolunun açılması"
çağnsında bulundu. Müftüoğ-
lu, "yeni, çağdaş, demokratik
anayasarun Özai'a kımua kart
göstereceğini" belirtti.
DYP ve SHP grupyöneticile-
• DYP ve SHP anayasa değişikliği konusunda uzlaştı. Anlaşhıa Özal'ı Çan-
kaya'dan indirme formülünü de içeriyor. Geçici madde ile Özal'ın görev süresi
sona erdiriliyor. Cumhurbaşkanı, Meclis'in 3/5 çoğunluğu olan 270 oyla se-
çilecek. Seçim 15 gün içinde yapılamazsa genel seçime gidilecek. DYP Grup
Başkanvekili Müftüoğlu tüm partilere çağn yaptı: "Gelin Özai'a siyasete dö-
nüş yolunu açalım."
rinin anlaşmaya vardıklan ana-
yasa değişikliği önerisi, cum-
hurbaşkanının TBMM tarafı-
ndan. 3/5 çoğunlukla seçilmesi-
ni öngörüyor. Buna göre cum-
hurbaşkanı secimi için Meclis*-
te 300 yerine 270 milletvekilinin
oj-u gerekiyor. TBMM cum-
hurbaşkanı seçimini 15 gün
içinde sonuçiandıramazsa ge-
nel seçime gidilecek.
Güneş Müftüoğlu, dün
yaptığı acıklamada, DYP ve
SHP grup yöneticilerinin ana-
yasarun cumhurbaşkanının se-
çimi ile ilgili 102. maddesindeki
değişiklik konusunda anlaşma-
ya vardıklannı bildirerek, şu
görüşleri dile getirdi:
"Hergün basma siyasete dö-
neceği yolunda özel demeçler
veren. iîgi odağı olmak için
çaba sarfeden Sayın Özal'ın, si-
vasete dönüş yolu kolayca
âçılmış olacaktır. DYP ve SHP
gruplan olarak, TBMM'de
grubu olan, olmayan tüm siyasi
partilere çağnda bulunuyoruz.
Isterlerse tüm anayasayı ele al-
mak suretiyle. isterlerse sadece
102. maddede yapılacak deği-
şiklikle, isterlerse 102. ve TRT
tekeli ile ilgili 133. maddeleri
birlikte ele alarak kamuoyunu
yersiz işgal eden, tıkayan bu
olayı çözelim. Bu şekilde Saym
Özal'ı da kararsızlıktan. bir si-
yasal partiyi de huzursuzluktan
kurtarmış oluruz."
Buca'daki açlık grevi 37. gününegirerken aynı eylemKayseri 'de3. gününde
Açlıkgrevleriyayılıyor•Buca Cezaevi'nde58
kişinin J4eylüJden buyana
süresizuyguladıklan açlık
grevinekatılanlannsayıs,
yenieyiemcilerJe biriikte
100'e ulaşn.Yeşüyurt
DevletHastanesi'nde
bulunangrevciJerden Ali
MiuTin sağhkdurumunun
sonderecekötü olduğu
bfldirikil
Haber Merkeri - Cezaevle-
rindeki açlık grevleri yayılarak
devam ediyor. Buca Cezaevin-
de 37. gününe giren açlık grevi
daha önce eyleme ara verenle-
rin yeniden kaülmasıyla eylem-
rilerin sayısı 100'e ulaştı. Kay-
seri Cezaevi'nde 26 tutuklu ve
hükümlnün başlattığı açlık gre-
vi 3. gününe girdi.
Buca Cezaevi'nde 58 kişinin
14 eylülden buyana süresiz uy-
guladıklan açlık grevine katı-
lanlann sayısı, yeni eylemcilerle
birlikte 100'e ulaştı. İzmir Ba-
rosu Yönetim Kurulu Üyesi
Avukat Ahmet Aksüt, Yeşil-
yurt Devlet Hastanesi'nde bu-
lunan grevcilerden Ali Mitil'in
sağlık durumunun son derece
kötü olduğunu ve hiçbir tedavi
kabuletmediğini söyiedi. Ce-
Oktay: 10-12maddekabul edilebilir
Müdürlüğü'nde sorguya cekil-
Adalet Bakanı Seyfi
Oktay, açlık grevi ileilgili
soruşturmanındevam ettiini
behrterek Buca Cezaevi'nde
sounun kış saati uy-
gulamasma geaçilmesi
dolayısıyla mahkumlann
havalandırma saatinin bir
saat geriye aJınmasından
kaynaklandığını belirtti.
Bakan Seyfi Oktay açlık
grevinde bulunanlann
talepkrinden oluşah 25
maddelık paketı
incelediklerini beürterek
içlerinden 1 l-12tanesim
uygulanabilir bulduklannı
ancak Terörle Mücadele
yasasına aykın bazı taieplerin
yerinegeü'riJroesinin yasalara
aykın olduğunu söyiedi.
Oktay, konuyla ilgili
Bakanlık bünyesinde gö-
revlendiriien birekibin
çalışmaJannı sürdürdüğünü
de sözlerineekledi.
zaevi yetkilileri uygulamalann
genelgeler doğrultusunda sür-
dürüldüğünü ve eylemcilerin is-
teklerinin genelgelere uyma-
dığından karşılanmasının söz
konusu olmayacağını belirtti-
ler.
Buca Cezaevi'nde açhk grevi-
nin yanısıra tedirgin bir bekle-
yis sürüyor. Açlık grevine 24.
günde ara veren 20 tutuklu ve
hükümlünün yeniden eyleme
başlaması ve diğer katılımlarla
birlikte 100'e ulaşan grevciler
25 maddelik istemlerinin yerine
getirilmesini avukatlar araalı-
ğıyla bir kez daha istediler.
İHD İzmir Şubesi Sekreteri
Avukat Kemal Bilgiç,cezaevin-
de müvekkilieriyle yaptığı gö-
rüsmelerden yöneümin yumu-
şamadığını ve koğuşlara tüp-
gaz, teyp ve volkman gjbi araç-
lann gjrmesine izin verildiğini
öğrendiğini belirtti. Tutuklu ve
hükümlü yakmlan Adaiet Ba-
karu Seyfi Oktay'la görüşe-
meyince SHP Genel MerkezT-
nde açlık grevi başlattılar.
Çoğunlukla Diyarbakır Dev-
iet Güvenlik Mahkemesi'nce
tutuklanan siyasi suçlulann bu-
lunduğu Elazığ E Tipi Cezaevi-
ndeki uygulamalara protestova
yönelik olarak 2 ekim cuma gü-
nü başlayan açJık grevi, dönü-
şümlü olarak sürdürülüyor."
Cezaevinden alınıp. Emniyet
ğ gy
meleri, avukatlann müvekkilie-
riyle görüşmelerinde zorluk çı-
kaıtılmalan, yasak olmayan
yayınlar. radyo, TV. teyp ve yi-
yeceklerin içeri sokulmaması,
ziyaretlerin haftada birdeğil 15
günde bir olması, koğuşlararası
ziyaretlere izin verilmemesi,
banyoya 15 günde biralınmala-
n"gibi uygulamalara karşı baş-
latılan açlık grevindeki tutuklu-
lar, "Taleplerimize olumlu
yanıt verilene kadar eylemimizi
sürdürmekte kararlıyız"dedi-
ler.
Adalet Bakanhğı'nın taüma-
tıyla Ceza İşleri Genel Müdür-
lüğü'nde oluşturulan heyet, bu
hafta Elazığ'a gelerek. açlık
grevine yol açan cezaevindeki
uygulamalan yerinde inceleye-
cek.
Kayseri Cezaevi'nde 26 hü-
kümlü diğer cezaevlerindeki
uygulamalan protestoetmek ve
açlık grevindekileri "destekle-
mek" amacıyla önceki günden
itibaren süresiz olarak açlık
grevine başladı.
İHD Genel Sekreteri Akın
Birdal, Buca ve Elazığ cezaevle-
rindeki açlık grevine ilişkin so-
runun, Adalet Bakanı Seyfi
Oktay*ın gjrîşJeri ile çözülebile-
ceğini söyiedi.
SHP Genel Başkanı Erdal İnönü partisinin grubunda konuştu:
Iııöııü: 1 Kasuııpolitikayı etkilemez
ANKARA (Cunhuriyet Bûrosu) • SHP
TBMM grubu, dün Genel Başkan Erdal
İnönü'nün başkanlığında topiandı. İnönü.
grup toplantısında yaptığı konuşmada, 1
kasım seçimlerinin genel politikayı etkile-
meyeceğini söyiedi. Genel Sekreter Selvi,
CHP'nin 1 kasım secimlerinde ŞHP aleyhi-
ne çalıştığını, bu yönde tcşkilatlanndan
kendilerine bilgi gefdiğini ifade etti.
Grup toplantısının açış konuşmasını ya-
pan Genel Başkan Erdal İnönü, 1 kasım
seçimlerinin, yörelerin yöneticilerinin seçi-
miyle ilgili olduğunu, bunun genel politi-
kayı etkileyecek bir biçimde sunulmak is-
tenmesinin doğru olmadığmj söyiedi.
Willy Brandt'ın cenaze töreninde yaptığı
ikili görüşmeler hakkında grubuna bilgi
veren ve kendilerine karşı yakın ilginin bu-
lunduğunu aktaran İnönü, koalisyon pro-
tokolünün ve demokratikleşme hareketi-
nin yurt dışından da yakın bir şekilde takip
edildiğini belirtti. SHP'nin Türkiye'nin de-
mokratikleşmesindeçok önemli birrol oy-
nadığını, Türkiye'de söz verilen bütün re-
formlann gerçekleştirileceğini kaydeden
İnönü, bunun bir süreç meselesi olduğunu.
istenilen şeylerin birgündeolmaması duru-
munda karamsarlığa kapılmanın, hiç ger-
çekleşmeyecekmiş gibi bir havaya girme-
nin yanüş olduğunu dile geürdi.
Vatandaşın, kendilerindenyıllann birik-
tirdiği sorunlann çözümünü beklediğini ve
bunu gerçekleştireceklerini anlatan inönü,
milletvekiHerinden, Meclis çalışmalanna
tam kadro halindedevam etmelerini istedi.
Grup çalışmalanna katılan SHP Genel
Sekreteri Cevdet Selvi de. CHP'lilerin 1
kasım secimlerinde SHP aleyhine çalış-
tıklannı, örgüıten bu yolda çok sayıda şi-
kayetin kendilerine ulaştığını söyiedi.
Cumhuriyet muhabirinin konuyla ilgili so-
rusuna. bütün engellemelere karşm 1
kasım seçimlerinden 7 haziran seçimlerin-
deki gibi üstün başanyla çjkma>T bekledik-
leri karşılığını veren Selvi, CHP'nin SHP
aleyhine çalışmasının sadece SHP've değil,
bütün sosyal demokratlara zarar vereceği-
ni ifade etti. ANAP'ın 1 kasım secimlerin-
de şansının olmadığıru, vatandaşın Mesut
Yılmaz veyönetiminden kaçarak bugünkü
iktidan seçtiğini dile getiren Cevdet Selvi,
"Gençlik ve blucin tartışmalanyla Türki-
ye'nin sorunlannı çözmek mümkün değil-
dir" diye konuştu.
Yeni anayasa taslağında
cumhurbaşkanının seçimiyle il-
gili uzlaşmaya vanlan madde
şöyle:
"Madde 102.: Cumhurbaş-
kanı, TBMM üye tam sayısının
3/5 çoğunluğu ile ve gizli oyla
seçilir. TBMM toplantı halinde
değil ise. hemen toplantıya
çağnlır.
.Cumhurbaşkanının görev
sûresinin dolmasından 15 gün
önce veya cumhurbaşkanhğı
makamının boşalmasmdan 10
gün sonra cumhurbaşkanhğı
seçimine başlanır ve seçim, baş-
lama tarihinden itibaren 15 gün
içinde sonuçlandınlır. Bu süre-
nin ilk 5 günü içinde adaylann
Meclis Dıvaru'na bildirilmesi
ve kalan 10 gün içinde de seçi-
min tamamlanması gerekir.
Cumhurbaşkanhğı seçimi
için 10 gün içinde birergün ara
ile yapılacak 5 oylamada aday-
lardan hiçbin 3'5 çoğunluğu
sağlayamazsa. 10'uncu günün
bitiminde TBMM'nin görevi
kendilığinden sona erer ve he-
men seçime gidilir.
Seçilen yeni cumhurbaşkanı
göreve başlayıncaya kadar, gö-
rev süresi dolan cumhurbaş-
kanının görevi devam eder.
Partıler
öneriyenasıl
baJayor?
İç Politika Servisi -DYP
Grup Başkanvekili Güneş
Müftüoğlu Özal'ı indirme for-
mülünün Meclis'te siyasal des-
teğinin olduğunu söyiedi.
DYP'nin 177, SHP'nin 53.
CHP'nin 21 oyu bulunduğunu.
J3 MÇP'li. 40 RP'li milletveki-
linin öneriyi desteklemesiyle
sayının 300'ü geçtiğıni, bunun
da anayasa değışikliğinin refe-
randuma götürülmeden ger-
çekleşmesi için yeterli olduğunu
kaydeden Müftüoğlu,."özal'ın
işi bitti. ANAP içinde Özala ol-
mayan mılletvekilleri dedestek-
ler, işi rahatlıkla çözeriz" dedi.
ANAP Grup Başkanvekili
Ülkü Güney ise DYP ve SHF-
nin anayasa değişikliği önerisi-
ni gayri ciddı bulduğunu belirt-
ti. Güney, DYP'nin cumhurba-
şakının daha önce halk tarafı-
ndan seçilmesini anımsatarak.
"Demek ki göriişlerinden vaz-
geçmişler. "Meclis'in seçtiği bir
cumhurbaşkanını düşürelim'
diyorlar. Ciddi bir teklif değil.
Suni tartışmalar çıkarmak için
ortaya atılmış. Böyle gayri ciddi
bir teklifi desteklenumiz müm-
kün değil. Bizden destek falan
alamazlar" dedi.
RP Grup Başkanvekili
Oğuzhan Asiltürk ise, DYP ve
SHP tarafindan vapılan çağn
için, "Önce adayı görelim" de-
di. Asiltürk, kendılerinin tüm
siyasi partılerin mutabakatı ile
cumhurbaşkanı seçmek istedik-
lerini söyiedi
CHP Grup Başkanvekili
Aydın Güven Gürkan ise diğer
paıtilerin de olumlu görüs bil-
dirmesi halinde 102. maddeyi
tek başına gündeme getirebile-
ceklerini söyiedi.
MÇP Genel Başkan Yardım-
cısı Şevket Bülent Yahnici de
yaptığı >azılı acıklamada,
Cumhurbaşkanı Özal'ı eleştir-
di. Yahnici, Özal'ın devletin ve
milletin birlik ve bütünlüğüyle
ilgili sıkıntılan büyüten, böîü-
cülüğü kışkırtan açıklamalannı
ısrarla sürdürdüğünü belirtti
Tşkeıifeve tıpmesleği
9
sempozyumuIstanbul'da
METROPOL
22-24 ekim tarihlerinde İs-
tanbul'da yapıîacak olan sem-
pozyumu Uluslararası İşkence
Kurbanlan Rehabilitasyon
Konseyi. Türkiye İnsan Haİcla-
n Vakfı, Türk Tabipleri Birliği
organizeediyor.
Sempozyum, Birleşmiş Mil-
letler işkence Kurbanlan Ku-
ruluşu. Avrupa Birliği Komis-
yonu. Danimarka Demokrasi
Kuruluşu tarafindan destekle-
niyor. Kültür Bakanlığı'yla
İnsan Haklanndan Sorumlu
Deviet Bakanlığı da Türkiye'-
nin sempozyuma desteğini tem-
sil ediyorlar.
22 Ekim günü Atatürk Kül-
tür Merkezi'nde çalışmalanna
başlayacak olan "İşkence ve
Tıp Mesleği" konulu sempoz-
yum, bu çalışmalann beşincisi.
Ilki 1986 yıhnda Kopenhag'da,
ikincisi 1987*de Montevideo'-
da, üçüncüsü 1990'da Tromso'-
da, dördüncüsü de 1991 yıiında
Budapeşte'de yapılan toplanü-
lann beşincisi bu yıl ülkemizde
yapılıyor.
Tarih boyunca insanlığın yüz
karası olan "işkence" olgusu
hem şiddetle kınamış hem de
yeryüzünden kaldınlamamış
bir olgu. İşkence görmüş insan-
lann acılan sadece işkence gör-
dükleri sırada çektikleriyle sı-
nırh kalmıyor. İşkence kurban-
lanrun sonraki hayatlan da çe-
şitli bedensel sakatlıklar ve ruh-
sal bozukluklarla karanyor.
Yeniden toplum hayatına dö-
nebilmek, yaşama isteklerine
kayuşmak, çalışma kapasitele-
rini kazanmak onlar için son
derece güç çabalan gerektiri-
Işkenceyeortakolmamakiçin
'Tortur victims" sözcükterini okudu-
ğunuz zaman irkibyorsunur "İşkence
kurbanlan" demek. Bu iki sözcüğün ar-
kasında insan çığlıklan var, zincir sesleri
var, inip kalkan sopalann gölgeleri var,
elektrik akımının kekremsi tadı var.
'İşkence kurbanlan"... Parmaklan kml-
mış, hacaklan sakatlanmış. kafataslan
çatlamış, cinsel organlan berelenmiş. bel-
kkfcri aalarla, haykınşlark, inlemelerle
kan, sopa, zincir, elektrik teli görüntüle-
riyk dolu insankr... Birer canlı belge ola-
rak yaşıyorlar. îşkence sonucunda öldü-
rülenJerin sayısı bugün bile beL'rsiz. Yaşa-
yanlann nasıl yaşadığını kim düşünüyor,
kim soruyor, kim sorumluluk du>Tiyor?
"İşkence kurbanlan" sadece işkence-
nın değil. sonrasında onlarla ilgilenrne-
yen, onlann aalannj dindirmeyeçalışma-
yan kollektif duyarsızhğtn da kurbanlan.
İşkence emrini vıererüeri aramayan, bul-
mayan, işkence yapanlan cezalandırma-
yan yetkililerin de kurbanlan. Bunlan
ısrarla istemeyen, peşine düşmeyen,
kayıtsızhkla unutmaya çalışan toplum
da kurbanlan...
Oysa olan biteni en çok unutmak iste-
yenkr, gerçekte "işkence kurbanlan"dır.
Onlarşjmdi yeniden hayata dönmek isti-
yorlar. Elbette kendilerine yapılanton
artık hayatlan boyunca unutmayacak-
lardır. Işte bu "işkence" sempozyurüu,
bütün bunlardan ötürü çok önemli. He-
paniz için çok önemli. Bu gerçekleri göz-
lerini açarakgörmek isteyenfer, "işkence-
ler durmalı" diyenter, '•işkence kurban-
fan"na destek verenJer "insanhğın yüz
karasına uzanan beyaz eller"in sahipîeri.
Yapılan ve yapıiacak her şey İşkence-
ye ortak olmamak için'...
yor. İşkence kurbanlanna yar-
dımcı olmak, hiç değilse sonra-
ki hayatlannm acılannı azalt-
mak, yeniden hayata dönmele-
rine destek olmak çok önemli
bir insanlık görevi. Bir yandan
onlara yardıma olurken diğer
yandan da dünyanın dikkatini
"işkence" olgusuna cekmek, iş-
kencenin dünyadan kaldınlma-
sı konusunda önlemler ahnma-
sıru sağlamak herkesin destek-
lenmesi gereken büyük bir gö-
rev.
Dr.İngeGenefke, "Danimar-
ka"da 'Kopenhag İşkence
Kurbanlan'nın Rehabilitasyo-
nu ve Araştırma Merkezi'nin
tıp direktörü. Bu konuda sür-
dürdüğü çalışmalanyla "Alter-
naü'f Nobel Ödülü"nü kazan-
mış. Sempozyumun ilk günün-
de yapacağı bildirisinin konu-
şu: "Günümüz Dünyasında
İşkence." Bu konuşmasında
bugün dünyanın "işkence" ko-
nusunda nerede bulunduğunu
anlatacak. Bugün bütün dün-
yada insan haklan konusunda-
ki duyarlılık sürekli artıyor.
Artık uygar olmayı sadece
elektrikli gereçler kullanmak ya
da elektronik gelişmeyle ölç-
mek son derece eksik bir tanım.
Artık uygarlığı 'insan haklanna
sahip olmak'la, 'kişi başına dü-
şen insan haklan birimi'yle, öz-
gürlüklere ne ölçüde sahip
olunduğuyla, demokrasinin ya-
şayıp yaşamamasıyla ölçme
eğilimi güç kazanıyor. Buna
karşın dünyada savaşlar eksil-
miyor. Savaşlar, açık ya da ör-
tülü şiddet, işkence gene sûriip
gitmekte. İşkence kurbanlan
gene dünyanın gündeminde.
Ama gene bütün dünyada iş-
kenceye, işkencenin sonuçian-
na karşı bü>"ük bir kamuoyu
oluşuyor. 'İşkence kurbanlan'
başlanna gelenierle yapayalnız
bırakılmıyor.
Dünyanın her yanında
"İşkence Kurbanlannın Reha-
biütasyonu" önem kazanıyor.
'Rehabilitasyon Merkezleri'
açılıyor, birbiriyle bağlantılı bi-
limsel çabşmalar dünya ölçe-
ğinde yeni bir umut doğuruyor:
"İnsanlığın Yüz Karasına Uza-
nan Beyaz Eller"... Tıp mesleği
görevlileri bu konuy kendi mes-
lek ahlaklannın gereğı olarak
kabul ediyorlar. Işkenceye
karşı çıkmak. işkencenin so-
nuçîanru ortadan kaldırmak.
işkence sonucunda olmuş be-
densel sakatlanmalan. ruhsal
bozukluklan düzeltraek büyük
bir insanlık görevi.
İşte bu 'uluslararası sempoz-
yum' bu konuda yapılan çalış-
malan yeniden dünyanm gözle-
ri önüne sererken. yapılması ge-
rekenleri de tartışacak. Sem-
pozyumun ülkemizde yapılma-
sı hem onur verici bir girişim
hem de hepimizi uyancı bir ışık.
Sempozyumu duyarlıhkla izle-
yeceğiz...
ATÎLLA DORSAY
GençRadyoların
Düşûndürdüklerî ^
Hafif müziğin gençlik için ne denli önemli olduğunu biln
rim, ben de bunu yaşadım. Türk musikisinden başlayıp
Tûrkçe tangolardan geçerek gelişen müzik zevkim, o yaş-
larda beni bugün "pop-müzik" denen popüler müziğin ku-
cağına getirip bıraktı. Bu müziğin, o yıllardaki en popüler
biçimi ve adıyla "rock-n-roll" denin müziğin, içerdiği ku-
rallara isyan yanı, dur-durak bilmez dinamizmi, çarpıcı öz
ve biçimiyle gençlik dediğimiz çağa böylesine etki yap-
ması anlaşılır bir şeydi. Zaten popüler müziğe olan bu tut-
kum, nep sürüyor: TRT'ye yıllardır (1986'dan beri) yapa-
geldiğim haftalık bir müzik programmın da gösterdiği
gibi...
O yıllarda radyonun hafif müziğe bu denli az yer ver-
mesinden ne denli yakınırdıkL Gençlik arkadaşlarımdan
bir ikisiyle radyo müdürü Faruk Yener'i ve hafif müzik bö-
lümü sorumlusu Bülent Vardar'ı görmeye gittiğimizi, yal-
var-yakar biraz daha pop müziği çalmalannı istediğimizi
anımsıyorum. Radyo gazetesiyle fasıl arasında bu tür mü-
ziğe ayrılan çok sayılı dakikaları iple çeker, kayıt cihazları
henüz olmadığı için yutarcasına dinler, kırk yılda bir dışar-
dan gelen 45'lik plakları veya ilk uzunçalar albümleri paha
biçilmez bir hazine gibi görürdük.
O açıdan şimdi birbiri ardına açılan genç radyolann
özellikle gençler için önemini ve bunların sürekli pop mü-
ziği çalmalarındaki mantığı da çok iyi anlıyorum. Ama bu
radyolan bir türlü tam bir sevinçle karşılamak, müzik din-
Ieme olanaklarımızın böylesine çeşitlenmesine memnun
olmak da elimden gelmiyor. Acaba yaşlandım mı?
Bunun da etkisi var kuşkusuz... Ama sorun yalnızca be-
nim yaşlanmamla ilişkili değil. Olabildiğince yansız biçim-
de bu "genç radyo" olayına baktığımda, aksayan öyle çok
şey görüyorum ki!..
Öncelikle bu radyolar, hiçbir temel yasal ve teknolojik
kurala tabi olmadan kuruluyorlar. lletişim alanı, görsellik-
ten sonra işitsellikte de tam anlamıyla yasasız, denetim-
siz, kuralsız bir korsanlığa teslim oluyor. Karmakarışık bir
frekans kullanımı yüzünden, örneğin benim de onca
emekle program yaptığım, sayısız insanın emekle, özve-
riyle yıllardır düzeyli programlar ürettiği Radyo-3'ün yayı-
nında cızırtıfar, gürültüler, patlamalar meydana geliyor.
Buna sevineyim mi? Üstelik bu frekans kargaşasının uçak-
ların inmesinden resmi telsiz etkinliklerine kadar çok şeyi
de karmakarışık ettiği, giderek tehlike yarattığı söyleniyor.
Buna memnun mu olayım?
Ayrıca bu radyolarda, benim en az müzik kadar gönül
verdiğim, yazarlık yanımla bir anlamda yaşamımı
adadığım bir şey katlediliyor: Türkçenin canına okunuyor.
O yaniış telaffuzları, o sarsak tonlamalan, o espriden yok-
sun sözüm ona şakaları, o kalite fakiri mizah denemelerini
günboyu dinleyip fıttırmamak olası mı?
Üstelik bu yayınlarla topluma aşılanması gereken kimi
moral değerler de altüst oluyor. Alçakgönüllülük, kendini
methetmenin çirkin ve yakışıksız olduğu, bizim kuşağımı-
za öğretilen şeylerin arasında yer alırdı. Oysa örneğin
"Türkiye'nin en büyüğü", "en güçlü biziz", "Ortadoğu ve
Balkanlar'ın en çok dinlenen radyosu" gibi dozu gitgide
ârtan kendine dönük övgüler, dün akşam arabada gelir-
ken dinlediğim şu inciyle artık mizah doruklarına tırmanı-
yor:"- Dünya küresinin bu yanındaki en şaşırtıcı olay ...rad-
yosu"!..
Dünya küresinin bu yanındaki en şaşırtıcı olayın ne oldu-
ğunu, bu satırları okuyanların takdirine bırakıyorum. Ama
bana sorarsanız, koca bir devletin kendi kurumlarını böy-
lesine yalnız, savunmasız, öksüz ve çaresiz bırakması ve
kitle iletişimi gibi sosyalden ekonomiğe, siyasaldan küftü-
rele her alanda çok etkili olan bir alanı böylesine korsanlı-
ğa terketmesi, dünya küresinin bu yanında da, öbür yanı-
nda da en şaşırtıcı olan şey. Bunu böyle yapan hiçbir dev-
iet, ülke, toplum ve rejim bilmiyorum, görmedim ben!..
Daha şaşırtıcı şeyleri beklerken, gençliğimin özlemi olan
bol bol pop-müziğe dönük bir "genç radyo" anlayışının da
böylesine yozlaştığına ve yozlaştırıldığına gerçekten
üzgünüm.
Cindorukiçtüzük önerisi verdi
MeclisBaşkaıu"ııa
frak yerinesiyalıtakıın
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu)- TBMM Başkanı Hüsa-
rnettin Cindorukun "Eskişe-
hir Milletvekili" olarak imza-
layıp. TBMM Başkanlığına
sunduğu içtüzük önerisi, Baş-
kanvekili Yıldınm Ava tara-
findan Anayasa Komisyonu'-
na gönderildi. Yenj içtüzük
önerisinde, devamsız milletve-
killerine para cezası sistemi ge-
tinlirken "İzinsiz ve özürsüz
genel kurul ye komisyon top-
lantısına katılmayan milletve-
killerinin hazır bulunmadığı
her oturum için aylık net öde-
neğinin on ikide birinin kesife-
rek Hazine'ye devredilmesi"
öngörülüyjor. İçtüzükte Cum-
hurbaşkanrnm genel kurulda-
ki konuşmaJannı başkanlık
kürsüsü yerine milletvekili
kürsüsünden yapması hükme
bağlamyor. Aynca Meclis
Başkanı'nın oturumlara frak
yerine siyah takım elbise ile
başkanlık etmesini geü'riyor.
Cindoruk, partilerarası özel
komisyonda görüşülen, ancak
anlaşmazlık konusu birkaç
madde nedeniyle sonuçlandı-
nlamayan içtüzük değişikliği-
ne ilişkin önerisi üzerindeki
çalışmalanru tamamladı.
Cindoruk, esas metnin partile-
rarası komisyonun haarladığı
içtüzük değişikliği önerisi ol-
duğunu belirterek, "Anlaşma
sağİanamayan bazı maddelerle
ilgili partilerin görüşlerini içe-
ren tekliflerini dikkate alarak,
kısmen de olsa uzlaşmaJar
sağlamaya çalışüm" dedi.
Onerinin "genel gerekçe"
bölümünde, "TBMM'nin top-
lantı ve çalışmalannı düzenle-
yen ve 1982 Anayasasfna ve
onun öngördüğü tek meclis
sistemine uygun bir içtüzüğe
ihtiyaç bulunduğu" vurgula-
nan öneride getirilen yeniBkle-
rin bazılan şöyle:
TBMM Genel Kurulu'nda
birleşimi yöneten başkanlar
frak yerine siyah takım elbise
giyecekler.
TBMM her yıl eylül ayının
birinci günü çağnsız toplana-
cak. Cumhurbaşkanı gerekli
görürse, hatip kürsüsünden
yapacağı bir konuşmayla yeni
yasama yıhnı açacak.
Danışma Kurulu'nun öneri-
si üzerine genel kurulda başka
bir karar alınmadıkça,
TBMM 1 haziranda tatilegire-
cek.
TBMM'de grup kuramayan
partiler de, komisyonlarda
temsil edilecekler.
Komisyonda 45 gün içinde
sonuçlandınlmayan kanun ta-
sanlan veya kanun hükmünde
kararnameler hükümet tara-
findan, kanun teklifleri ise,
teklif sahipîeri tarafindan, var-
sa sıradaki komisyona havale-
si veya doğrudan genel kurul
gündemine alınması istenebile-
cek. Son komisyon süresi için-
de görüşülmeyen karamame-
ler. Meclis BaşkanLğınca doğ-
rudan genel kurul gündemine
alınacak. Olağanüstü hal ve
sıkıyönetim süresince çıkar-
tılacak kararnameler ise, genel
kurulda 30 gün içinde, komis-
yonlarda ise 20 gün içinde gö-
rüşülüp karara bağlanacak.
Genel kurulda söz kesmek,
kişiükle uğraşmak, çalışma dü-
zenini bozucu hareketlerdebu-
lunmak, çirkin ve kaba sözler
söylemek yasak olacak. Hatip
kürsüsüne, başkan tarafindan
söz verilmeyen kimse çıkama-
yacak. Hatibi indirmek
amacıyla kürsüye çıkan veya
konuşmacıya bir cisim atmak
suretiyle tecavüzde bulunan
milletvekili, üç birleşime kadar
genel kurul salonundan çıkar-
tılacak. Bir madde üzerinde,
tek amacı engelleme olduğu
açıkça belirlenen birden çok
önerge verilmesi hab'nde, bun-
lar işleme konmayacak.
İzinsiz ve özürsüz genel ku-
rul ve komisyon toplantısına
katılmayan üyenin haır bulun-
madığı her oturum için, ayhk
Tiet ödeneğinin 12'de biri kesi-
lerek, Hazine'ye gelir yazıla-
cak."