15 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
n fcMNI CUMHUR1YET :AYFA KULTUR 11 JethroTull • ANKARA (ANKA)- İngi- lızRockTopluluğu Jeıhro Tuil'un, Ankara'nında için- debulunduğu yedi Avnıpa başkentinde yerdiğı konser- krdenderlediğj "A Litüe Lıght Music" adlı albümü İngiltere'de yayımlandı. Ni- sanayında Ankara'da verdi- ğikonserde seskndirikn par- ça "Too Oldto Rock and Rollto Young to Dıe" adU Tullklasiğı de albümdeyer aldı. 'Tan'akorsanlık •KûitûrSenisi-Yol Yaymlan sahibi İlhan Güngören, kendisinin çevirip yayımladığı "Taocu Seyişme veSeks' adlıkitabın, bilgisi veiznidışında "korsan yayın' olarak yayımlandığını öne sürdü. Güngören. "Taocu Sevışmeve Seks' adh kitabı "korsan olarak' yayımlayan 'SüperTan' gazetesi hakkında İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na başyurduğunu belirlü. Güngören. SüperTan* gazetesinin kitabmyazannın veçevirmeninin adlanru kullandığını. ama kıiabın adını "Taocu Aşk ve Seks' olarak değiştirdiğmi, meünde ban ekleme ve çıkarmalar yaparak tamamı 247sayfaolan kitabm 157 sayfasını dizi olarak yayımladığını ileri sürdü. Yayırun durdurulması için her türlüyasal işleme başvuracağını vurgulayan İlhanGüngören. uğradığı maddive manevi zarar için aynca tazminat davası açacağıntbelirtü. Mozaikresim • Kfiltür Servis- Hülya Vurnal'ın Ayasofya Müzesi AliSami Boyer Galerisi'nde acılan Mozaik Resim Sergisi 29ekim gününe kadar görülebilecek. Marmara Cniversitesi GüzelSanatlar Fakültesi'nin atölyelerinde genişboyutlanyla mozaik sanatının malzeme farklılıklannın araştınkhğıru belirten Prof. Mustafa Pilevneli,'Resim sanaürun böylebirtekniklebiten zor \ollannda kısa zamanda başanlı işlenne tanık olduğum Hülya Vumarın bu ilk sergisinden sonra mimarideyıllarca kalacak eserlervermesini bekliyorum' dedi. Marmara Üniversitesi GüzelSanatlar Fakültesi'nibiüren Hülya Vurnal. Duvar Resmi Uygulamalı Atölyesi'nde Prof. Pilevneli ileçalışıyor. EnginÇizgen Koleksiyomı •KültürServisi-Fotoğraf tanhi araşurmacısı Engin Çizgen'in kendi koleksiyonundan derlediği On Dokuzuncu Yüzyıl Kent Görüntüleri' fotoğraf sergisi. 2 Kasım günü İstanbul Nişantaşı'ndaki AyşeTakı Galerisi"nde açılacak. Bonfıls, Zangaki. L. Fiorillo. Abdullah Freres(Kardeşter), SebahveJoaillier, Kargopoulos. P. Sebah. Ali Sami Bey ve Dumas gibi birçok ünlü fotoğrafçının eserlerinden oluşan aergj. on dokuzuncu ikinciyansında İstanbul. Bursa. Beyrut, İskenderiye veTrabzon gibi kentlerdeki ve Filistin"deki görüntülerdenderlenerek hazırlandı.Yaklaşık40 fotoğrafın yer alacağı sergı 14 Kaam gününekadar açık kalacak. Oyuncak Jtyılar Galerisi •KûhürSenisi- Britanya'nın ilk ve tek 'Oyuncak Ayılar" galerisi İskoçya'da açıldı. Inguiz Turizm Örgütü BTA yetkiltlerinden alman bilgiye göre. Edinburgh yakınlanndaki Melrose kasabasında açılan galeri, 1900"tüyıllann başlangıcından günümüze kadar yapılançeşitli boyutlarda 250 oyuncak ayıyı banndınyor. Yaklaşık 3milyar 200milyonTl değenndeki koleksiyonun sahibi. Felix Sear adh bir işadamı. SERGİSİ Ksun ARIKAH 17-31 Ekim 1992, Saat 10.00-17.30 arası Saint Josephliler Demeği La Cave, Saint Joseph Lisesi Dr. Esat Işık Cad. No: 80 Kadıköy Sotheby's fıraıasımn Londra'da düzenlediği Osmanlıve Islameserlerimüzayedesi 3 gün sürecek 'SafiyeSultan'bu kezkiıııinolacak? • Baba-oğul iki padi- şah üzerinde çok etltili olan Venedikli cariye- nin, yani Safıye Sul- tan'ın tablosu, müza- yedenin en ilgjnç par- çası. Adı bilinmeyen bir İtalyanın elınden çıkma Safıye Sultan tablosunun tahmini değeri 100-145 milyon lira arasında. EDtPEMtLÖYMEN LONDRA - Yabancılar ge- çen yüzyılda bizi nasıl görüyor- lardı? Nasıl resmediyorlardı? Neleri anlıyorlar, neleri anlamı- yorlar, neleri gerçekten çizip ne- leri uyduruyorlardı? Bu sorulann yanıüan. Sot- heby's müzayede fırmasının bu sabah başlayıp üç gün sürecek Osmanlı-İslam Eserleri saüşın- da açık arttırmaya koyduğu tablolarda. Her tablo müzayedesinde ol- duğu gibi bu kez de listede bol bol İstanbul var. Ne de olsa, İs- tanbul bugün olduğu gjbi o za- man da yabancılann Türkiye- ye ilk adımlannı attıklan yer. Istanbul'u fotograf çeker gibi resmeden Kont Preziosi'den Müzavedede bugün: Tu> a) üzerine >ağhboya bir İstanbul görünümü. Müzayede kaıaloğunda da adı böyle geçiyor zalen. Osmanlı tarihinin düzenbaz devşirmele- rinden. Venedik"m Baffo hane- danından. Babası, Korfu Va- Müzavedede yann: On altıncı yüzyü İznik duvar çinisi. larudık resımlerden tutun da. Alman ressam Anıon Melling'- den bildik gravürlere kadar bir- çok İstanbul... Çoğu mütevazı fıyatlara... Ne de olsa, balçık gibi birekonomik durgunluğun tam ortasında düzenlenmiş bir müzayede bu... Tablolar arasında en drama- ti^ ye pahalısı. adı sanı belirsiz bir İtalyanın elinden çıkma bir Safıye Sultan tablosu. Müzaye- de kataloğunda 97 numarada satışa sunulacak Safıye Sultan (1550-1603). ince dudaklan. kararlı bakışlan. muhalefet dinlemez dikbaşlılığı ile Durak- lama Devri Osmanlı yönelimini yaklaşık kırk y\l çekip çevirmiş bir Venedikli. Safıye Sultan'ı Avrupalüar Agripinna Baffo diye tanırlar. lisi'ymiş. Babasıyla Korfu'ya giderken Türk korsanlanna esir düşüyor. Kader kısmei, Haremde buluyor kendini. 111. Murat'a cariye veriliyor. He- nüz on üç yaşında. Adı oluyor Safıye. Ama duraklayan Os- manlfrun kafasından ileride Venedikli kız. Kadın düşkünü, sarah padişahm gözdesi olup bir de veliaht veriyor... Murat-Safıye aşku Safıye'ye iküdar anahtan anlamına... Veliaht 1574 yılında III. Meh- met diye tahta çıkınca. ipler an- nesi Safıye Sultan"ın elinde artık. Mehmet, zayıf karakterli. safdil, etki altında kalan biriy- miş. Celaü isyanlan ve İran sa- vaşlan sırasvnda devlette ege- menlik Safıye Sultan"da. Bu iküdar sekiz yıl sürüyor. Mehmet, on altı yaşındaki oğlu Mahmut'u boğdurup kahnn- dan ölünce, Safıye Sultan da bir gece uykusunda boğduruluyor. Osmanlı tarihinin karanlık ve durgun dönemlerini hatırlatan tablo, ekonomik durgunluk da dikkate ahnarak 100-145 mil- yon lira arasında ahcı bekleye- cek. Satışa sunulan tablolar ara- sında bir de İzmir-Aydın de- miryolu yapımmı gösteren bir tanesi var ki, fotograf gibi. Hem de ibretlik. Demiryolunu Abdülaziz'e inş> eden, lngüiz. Ressam da öyle. Tablo 1860 ta- rihli. Kapitülasyonlardan en iyi yararlanan tüccar millct İngiliz- ler, bereketli İzmir yöresinde iş- lerini İzmir'de yürütüp Bor- nova'da oturuyorlardı. tngiliz- çesi Bournabat idi kasabanın. Öyle bir İngiliz kolonisi oluşlu ki Bornovada. 1857 yılında In- gjlizkiüsesi de yapüdı. Cebeliu- nk Piskoposu gelip kutsadı. İngilizlerin bayıldır 4 or- nova'da vilb 1 - Uagun de du- ruyor. Bu «ırada, Izmir-Aydın ve İzmir-Turgutlu demiryolla- nnı da İngiUzler döşedi. Kendi ücari kolayhklan için... Tanrru verimü topraklara doğru... İngiliz mühendis Thomas Crampton'ın demiryolu inşaa- ünı resmeden David McKe- vvan'ın tablosu. tam yüz kırk yıl sonra 35-60 milyon liraya alıa bekliyor. Sotheby's tarafından düzen- lenen açık arturmanın ikinci gününde daha çok İslam sanat eserieri. üçüncü gününde ise yazmalar, Kuran'lar ve rrünya- türler satılacak. istanbul Devlet Senfoni Orkestrası konserikardeşleri bir araya getirdi Ağabeybesteledi, kardeşiyönetti • Ender Sakpmar'm yönettiği İstanbul DevletSenfoni Orkest- rası, Mete Sakpınar'ın "Odak" adlıyapıtını seslendirdi. • Ankara'dan sonra Paris ve New York'ta öğrenim gören Mete Sakpınar, bir yıldır İstan- bul'da Konservatuvar'da kom- poâsyon öğretmenliği yapıyor. •Viyolacı Ersin Pamukçu ise HaendeVden sonra hocası Ek- rem Zeki Ün'ün yapıtmı yo- rumladı. Ün'ün 'Yudumluk'- lanm seslendiren Pamukçu din- leyicileri alabildi^ne duygu- landırdı. EVtN tLYASOĞLt İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nı geçen hafta sonu Ender Sakpınar (1956) yönetti. Konser, şef Sakpınar'm besteci kardeşi Mete Sakpınar'm (1954) 'Odak' adh yapıüyla başladı. Mete Sakpınar'ı, geçen yıl dinlediği- miz "Transfusion" adlı yapıüyla tanımışük. 'Odak' büyük orkeslra için yazılmış. Yer yer bakır nefesülerin doru- ğunda caz müziği. yer yer sololarla sür- düriilen bir Doğu gizemi! Coşkulu ak- sakritmler,yinelenen, %ekil değişürip yi- nelenen. şekil değiştirmeden yinelenen moüfler. Ankara Devlet Konservatuvan'nda. Paris'te Ecole Normale de Musique'te ve Nevv York'ta Juilliard Müzik Okulu'- nda öğrenim gören Mete Sakpınar. "Ev- rende belli bir yörünge üstünde değjş- mez gibi görünen öğeler asbnda belli şeylerin yinelenmesiyle değişikliğe uğ- rar" diyor. "Güneş sisteminde hep aynı olaylar yineleniyor, ama bu arada güneş yavaş, yavaş uzaklaşıyor başka sistem- lerden ya da yaklaşıyor. Bu düşünceyle, belli motifleri parçanın başından sonu- na unutturmadan belli bir yörünge çiz- mek istedim. Formun özü, odak nok- Pivanist Ann Karamürsel, Mozart'ın 24 Nolu Konçertosunu sundu. tası. Dinleyene en alımh gelen cazibe noktası, aynı zamanda bestecinin çıkış noktasıdır. Değişken evrensel düzende, her birimize göre değişen gerçekler var. Her birimız bir odakçık olarak devinip gidiyoruz..." "Odak'ta Türk-Fransız-Amerikan kültürlerinin izlerine rastlayabiliyorsu- nuz. Dokuz dakikalık yapıt. sanki daha büyük çaph bir senfoniye gelişürilebilir gibi. "Geçen yıl çalınan Transİusion'un bir devamı olarak yazdım OdakV diyor Mete Sakpınar. "Gelecek yıl birüçüncü- süyle tamamlayacağım. Taslak kafam- da haar...'" Mete Sakpınar. şanslı bir genç besteci. Elinin altında yazdığını çaMırabilecek bir orkestra şefı var. New York'tan dö- ner dönmez konservatuvarda kompo- zisyon öğretmenliği bulabümiş. Bir yıldır yaşadığı İstanbuVda müzik ortamı bulamasa da süa özlemini giderdıği için şimdilik mutlu. İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası hafta sonu konserlerinin ilk solisti piya- nist Ann Karamürsel, Mozart'ın 24 Nu- marah Do Minör Piyano Konçertosu'- nu çaîdı. Tettemiz bir seslendirmeydi gerçi, ama yine de Ann Karamürserden Rahmaninov ya da Liszt gibi bir roman- ük konçerto dinlemeyi yeğ tutardık. Ka- ramürsel, tamperamaru yüksek bir kon- çertoda piyanonun olanaklannı daha güzel kullanıyor, bestecisiyle daha bir bütünleşiyor. Konserin ikinci bölümünde, Ender Sakpınar, viyolaa Ersin Pamukçu'ya Haendel'in Si Minör Konçertosu'nda eşlik etti. İlk kez 250 yıl önce, 1742'de seslendirilmiş olan bu yaprt, zamaruna uygun olarak küçük bir salonda seçkin bir dinleyicî kitlesine sunuluyormuşçası- na yorumlandı. Gerek solist. gerek or- kestra, büyük bir senfoni sahnesinde, kocaman bir salona çalmakta olduk- lanru bir yana bırakabildiler ve ses hac- mini ölçebildiler. Erein Pamukçu'nun bis parçası ise Haendel yorumundan çok daha doku- naklıydı. Pamukçu, hocası Ekrem Zeki Ün'ün (1910-1987) solo viyola için 'Yu- dumluk lannı çaldı. Keşke Ekrem Zeki Bey hayatta olsaydı da, böylesine doku- naklı bir yorumla dinkyicinin de nasıl duygulandığmı görseydi. Ekrem Zeki Bey, son kez konuştuğumuzda, "Ne mutlu bana" dvyordu. "Her orkestrada benden birileri var. Onlar beni yannlara taşıyıp tanftacaklar..." Georges Bizetnin L'Arlesienne(Ar'U Kız) başlıkh ikinci süiti programın son yapıtıydı. Gerek $ef. gerek orkestra üyeleri yapılı coşkuyla seslendirdiler. Özellikle fİütçü Günay Yetiz ve arpçı Uğurtan Aksel'in duygulu sololan yapı- la bir başka renk kattı. Gülden Artun'un resimsergisiay sonunakadar KareSanatGalerisi'nde 'Resimsüreklidoğar, ölür, doğar' GÜNER YÜREKLİK Gülden Artun, 15 yıldır Ber- linde yaşıyor. 1953 Ankara do- ğumlu. 1971-75 yıllannda An- kara Hacettepe Üniversitesi'- nde Alman dili ve edebiyatı öğ- renimi yaprruş. Fakat daha o yülarda ressam olmayı düşün- müş. Öğrenimi sırasında res- sam Adnan Turani ile çalışmış. Üniversiteyi bitirdikten sonra da 'ressam olmak için' Berlin'e gelmiş. Sınavlan kazandıktan sonra 1977-1983 yıllan arasında Ber- lin'de, "Hochschule der Küns- te'de Prof. Marvvan'ın yarunda resim öğrenimi gören Gülden Artun, bugüne dek Almanya'- da çeş^itli karma sergilere katıldı. Ikisi Berlin'de. biri Mü- nih'te üç de kişisel sergi açtı. 1 ekimde İstanbul Kare Sa- nat Galerisi'nde açılan sergisi sanalçırun Türkiye'deki ilk ser- gisi oluyor. Kare Sanat Galeri- si'nde Gülden Artun'un son iki yıl içınd'* yaptığı 20 kadar resmi sergileniyor. Tuval ve kağıt üze- rine yağlıboya resimler bunlar. Gülden Artun'un resimleri. 1 5 yıldır Berlin'- de yaşayan res- sam Gülden Ar- tun, Türkiye'deki ilksergisini Kare SanatGalerisi'- ndeaçtı.Artun 1 - unsergisinde,son ikiyıldır gerçek- leştirdiğiyirmi kadar yapıtyer alıyor. Gükkn Artun: Tepkikerin resimlerini yapıyor. resim yaparken çıkıyor ortaya. Önceden bir tasavvur oluyor kafasında. Bu tasavvurla başlı- yor resmc. Ama bu hemen kay- boluvor ve bnmbaşka bir resim çıkıyor ortaya. Bu bir ıkılcmdir Gülden Artun için. Bir tür ya- şamla, ölüm gıbı. "Resim sü- rekli doğar. ölür. doğar. ölür vc sonunda-ortaya bir şey çıkar ya dacıkmaz." Sanatçının İstanbul'da scrgi- lenecek resimlerinde öyle bir konu bütünlüğü fîlan yok "Bu ı- lar. bırtakım durumlann resim- leri. Bu durumlar. çok karşuh, vani çelişkili." Ancak resimler- de bazı form benzerlikleri var. Örneğin. bir "İp Mcrdıven' for- mu. Ya da bir 'ev" formu. Bü- tün bunlar zamanla ortaya çıkan bazı şekiller. Eskiden sa- natçı ne yapsa, bir "gidişın". btr 'volculuğun" resmi oluyormuş. Tren gibi, otobüs gibi. Ne yap- sa. hangi resme başlasa. aklı- nda başka bir şey de olsa, bu konu çıkıyormuş ortaya. Bir süre sonra bir 'ev' formu belirmiş ve çok uzun müddet kendisini meşgul etmiş. Daha sonra ise "ip merdivenler" belir- miş tuvallerinde ve halen bun- larla uğraşıyormuş. Olaylar Gülden Artun'u doğrudan etkilemiyor. "Ama dolaylı olarak aslında her şey eıkiler beni. Fakat bu hangi re- sirnde nasıl olur, bunu söyleye- mem. Çünkü illüstratif resimler değildtr benim resimlerim. Şu problemin resmini yapıyorum, deyip resim yapmıyorum ben. Bu resimler doğrudan boya- dan. resmin kendi olanaklann- dan ve benim kendi içimden çıkma resimlcrdir" diyor sanat- Örneğin, Bosna-Hersek olaylanndan ctkilenerek yaptı- ğı Saravbosna' adlı resminin en önemli tarafı. bu resmin "bir karşı gcliş' ile ilgili olması. Sa- natçının olaylara karşı tepkisı- ni. "bunuifadc etme isteği ve bu tsteğin her şeydcn önce resme dönüşmüş olması" bciirliyor. 'Gcmıli", Kurban". 'Ev', ızo- lasyon' vcdiğcrlcri... Zıthklann ortaya çıkardığı tcpkilerin re- simleri hepsi de. Tiyatro Ayna,' Amerika Nerde Misin' adlı oyunla sezonu açıyor Irkçılıkvevabşet KültûrServisi-Dilek Türker- Tiyatro Ayna, lsrael Horovitz'- in "Amerika Nerde Misın" adlı oyununu bu akşamdan başlaya- rak her çarşamba Karaca Tiyatrosu'nda sahneleyecek. Dilek Türker'in vönettiği oyunda, Mürsel Yaylah, Yaşar Kurtve Ay- doğan Temel oynuyorlar. Irkçılığı, vahşetivedışlanmışlığı vurgulayan biroyun "Ameri- ka Nerde Misin". Dekor ve kostümlerini Naz Erayda'nın ger- çekleştirdiği oyunda Horovitz, "gerçekk gerçeküstünü içiçe" işüyor. t)ilek Türker, oyunda "sevgjsizliğin, ilgjsizliğin, özellikle gençlerin kendi toplumlannda sahipsiz bırakılmalanrun, ırkçılıkta kimlik bulduğu"nu söylüyor. lsrael Horovitz in çok güçlü bir oyun yazan olduğunu vurgulayan Türker,iki-üçyıldır yazann Türkiye'de taruülması gerektiğini ve Türk seyircisiyle buluşturmayı düşündüğünü belirtiyor. Oyunculann gerçekten çok yetenekli, çahşkan ve pınl pml insanlar olduğunu ifade eden Dilek Türker, "Amerika Nerde Misin" için şunlan söylüvor: "İrkçılığın, iletişimsizliğin, yabanalaşmanın ve bunlara bağh gelışen tüm olumsuz olaylann ürkücütü anlamsızlığının bir kere daha hep birlikte farkına varabilirsek, bu yeterli bir işlevdir diye düşünüyomm ve sevircinin tanıklık etmesi gerekenbirçalı- şma olduğuna inanıyorum." Bu akşam Karaca Tivatrosu'nda saat 21.15'te sahnelenecek oyun. her çarşamba izlenebilir. 'DonGiovanni' bugecebaşkentte Kühür Servisi - Wolfgang Amadeus Mozart'm ünlü ope- ralanndan "Don Giovanni'nin Ankara Devlet Opera ve Balesi'- ndeki prömiyeri bu akşam 20.00'de. Müziğiyle bir başyapu olarak nitelendirilen Mozart'm 'Don Giovanni' operasırunrejisi,tiyatro alanında değişik sahneleme- leriyle unman Yücel Erten'e ait. Kısa bir süre önce Devlet Ti- yatrolan Genel Müdürlüğüne getirilen Erten, operaya uzanan çizgjde. daha önce de Keşanlı Ali Destanf ve "Üç Kuruşluk Opera' gibi bazı müzikal >apıtlann yanı sıra 'Amadeus' ve 'Deli DumruV gibi uzanan oyunlar da sahnelemişti. Ankara Devlet Opera ve Balesi'nin 1992-93 sezonundaki ilk yeni yapımı olan 'Don Giovanni" operasında dönüşümlü ola- rak Eralp Kıyıcı, Tuncer Tercan, Bülent Ateşoğlu, Sabri Kara- budak, Nilgün Akkerman. Şule Durham. Feryal Türkoğlu, Sema Ozer.Omer Yılmaz. HaserTek. Funda Ateşoğlu ve Selva Erdener rol alacaklar. Orkestrayı Naci Özgüç'ün yöneteceği v Don Giovanni'de koro şefı Yelena Puşkova. 'Don Giovanni'- nin dekor ve kostümlerini Savaş Camgöz. koreograusini ise Al- tan Tekin gerçekleşlirdi ArVadaşımız Mustafa Atasever'in kızı İLKNUR ATASEVER ile MUSTAFA YILD1Z evlendiler. Mutluluklar dileriz. Şişli 21.10.1992 ÇUKOBİRLÎK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1- Birliğimize bağlı basma fabrikamızın ihtiyacını karşıiamak üzere 1.200 kg. metalprint ve 300 kg. yaldız boya, ihaie yolu ile şartname uyannca satın alınacaktır. 2- İhale 30.10.1992 günü saat 14.00'te Adana Mersin Karayolu üzerinde ve Adapa'ya 19. km. me- safede bulunan genel müdüriüğümüzde yapılacak- tır. 3- Şartname mesai saatleri dahilinde İkmal Mü- dûrlüğü'nden veya İstanbul Necatibey Cad. Koza- cıoğlu Han'daki şubernizden temin edilebilir. 4- Birliğimiz ihaie kanununa tabi olmayıp, ihaleyi yapıp yapmamakta, kısmen veya tamamen diledi- ğine vermekte serbesttir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle