18 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET/4 HABERLER 8 OCAK 1992 ORTAM ŞAHIN ALPAY Batı'yı Masıl Yargılamalı? Içişleri Bakanı ismetSezgin, Suriye, Irak, Iran ve üç Batı- lı ülkenin "PKK'ya yardım ettikleri"ni söyledi (Bkn. Milli- yet, 4.1.1992). Suriye, Irak ve Iran'ın PKK'ya yardımcı olmalarında şa- şılacak bir şey yok. Bunu hangi yoliardan yaptıkları konu- sunda kamuoyu da aşağı yukan fikir sahibi. Ama sayın bakanın üç Batılı ülkenin de PKK'ya destek olduklarına ilişkin beyanı son derece dikkat çekici. NATO içinde müttefikimiz olan Batı ülkelerinin, Türkiye'yi istik- rarsızlığa sürüklemeye çalışan bir terör örgütüne yardım- cı olmaları, üzerinde önemledurulması gereken vahim bir durum. PKK'ya yardım eden Batı ülkeleri hangileridir? Hangi yoliardan yardım yapmaktadır? Bu konudaki beyanı baka- nın kişısel kanısı mıdır, yoksa hükümetin resmi görüşü mü? Bu, sayın bakanın bir "dil sürçmesi" midir, yoksa bi- lerek isteyerek yapılmış bir açıklama mı? Bu soruların açıklığa kavuşturulması şarttır. Hükümet bu sorulara açık cevaplar veremiyorsa, hür ve bağımsız basının bunları araştırıp, aydınlığa çıkarması gerekir. Tür- kiye'yi karıştırmak isteyen sözde "dost ve müttefikler"in kimlerolduğunu bilmek, kamuoyunun hakkıdır. Gerçek şu ki, Türk basınında bugüne değin birçok Batı ülkesi "Kürt işini kaşımakla," PKK'ya destek olmakla suç- landı. ABD, Iraklı Kürt liderlerle görüştüğü için... Fransa, Kürt Enstitüsü kurulmasına izin verdiği ve Bayan Mitter- rand Iraklı Kürt mültecileri ziyaret ettiği için... Isveç ve başka ülkeler Kürtlere siyasi iltica tanıdığı için.. vesaire. En son suçlamalar da Almanya'ya yöneldi. Bu ithamlar, Ortadoğu petrolünün denetimi için ABD'yle mücadeleye giren Almanların kendilerine bağlı bir Kürtdevleti kurdur- mak istedikleri iddiasına kadar uzandı. Kürtsorununu Batılıların kışkırttıklarına ilişkin yayınlar, aslında Batı'ya bakışımızdaki rahatsızlıkların yalnızca bir yansıması. Batı'da Türkiye'nin eleştirilmesini içeren her- bangi bir toplantı, konuşma, film, kitap vesaire bu ülkelere karşı duyulan hiddet .. PKK'ya yardımeden Batı ûlkeleri tungileHdir? Hangj yollartan yardım yapmaktadır? Bo sorufann açıklığa kavuşturulması şarttıp. Hükümetbusorulara açık cevaplar veremlyorsa, hür ve bağımsız basının bunları araştırıp, aydınlığa çıkarmasıgereklr. ve öfkenin dile getiril- mesine yetiyor. Gün geçmiyor ki Türk ba- sınında Batı bize "oyun oynadı, tuzak kuruyor, kuyumuzu kazıyor, kalleşlik edi- yor" türünden başlık- lar ve yorumlar çık- masın. Kuva-yı Milli- yeci koşe yazarları ve anayasa profesörle- rinden milliyetçi ve dinci parti liderlerine kadar uzanan geniş bircephe Batı'ya karşı öfkede birleşiyor. Birçoklarımız bir yandan Batı'yı (Kuzey Amerika ve Batı Avrupa ülkeleri) özgürlükçü ve demokratik değerleri pay- laşan, bütünleşmek istediğimiz "uygar dünya" olarak ni- teliyor; öte yandan bizi sömürmek, bölmek, parçalamak, en azından zayıf bırakmak isteyen güçler topluluğu olarak görüyor. Batı "emperyalizm" demek mi, yoksa "uygar dünya " mı; esas olarak dost mudur, düşman mı, bir türlü karar veremiyor. Batı'ya yönelik öfkenin derinlerinde, güvensizlik ve kuş- ku var. Bunun temelinde de tarihteki olumsuz deneyimle- rimizin yattığına kuşku yok. Ama tarih, nihayet tarihtir. Bize ne bugün ne de yann için fazla bir şey söylemez. 19. yiizyjl ve 20. yüzyılın ilk yarısındaki Batı, bugünkü Batı de- ğıldir. f ıpkı o zamanların Türkiyesi'nin bugünkü Türkiye olmadığı gibi. Bugünkü Batı'yı yargılarken şu hususları dikkate aJma- mızda sonsuz yarar var: • Batı toplumlarının her birinde devlet ile toplum arasın- daki ayrılık bizde olduğundan çok daha büyük. Batı top- lumları, birbirlerinden çok farklı fikir ve çıkarlarm izleyicisi olan, devletten bağımsız binlerce kuruluştan oluşan ço- ğulcu toplumlar. • Bu toplumlarda düşünce ve örgütlenme özgürlüğü biz- de olanla ölçülemeyecek kadar geniş. Her türlü görüş ve çıkar etrafında örgütlenme olanağı mevcut. Ker fikri savu- nan toplantı, konuşma, film yapmak, kitap yazmak müm- kün. (Elbette ki, Türkiye'de de kolaylıkla yapılabildiği gibi, her dava için para toplamak da.) • Batı'da hükümetler ile parlamentolar arasında da bü- yük fark var. Parlamentolara bütün baskı gruplarının gö- rüşleri yansıyabiliyor. Hiç bir milletvekili görüşlerini dile getirirken yaka paça kürsüden indirilmiyor. Hükümet par- lamentonun baskısını üzerinde hissediyor, ama parla- mentoda dile getirilen her görüş de elbette ki hükümetin görüşünü yansıtmıyor. • Birbirine en yakın Batı ülkeleri arasında bile görüş ve çıkar ayrılıkları görülüyor. Ispanya AT'ye girinceye kadar Fransa, Bask ayrılıkçı terör örgütü ETA'ya karşı işbirliğin- den, ETA'nın kendisini de karıştırabileceği, siyasi iltica tanıma geleneği olduğu gibi gerekçelerle kaçındı. • Başta devletten bağımsız örgütleri ve kamuoyu ile Batı ülkeleri, dünyanın öteki ülkelerinde, bu arada Türkiye'de demokratikleşmenin çok önemli bir desteği olmaya de- vam ediyor. Başka ülkeler gibi Türkiye demokratikleşme- sini de, ekonomik kalkınmasını da Batı'yla bütünleşme içinde daha kolay başarabilir. Bu hususları dikkat almaksızın Batı'yı soğukkanlılıkla yargılayabilmek mümkün değil. Başbakan'a yeni ad • ANKARA (ANKA) — ANAP Genel Başkan Yardımcısı Ersin Taranoğlu bundan sonra Başbakan Süleyman Demirel'e "Güniz Sokak" diye hitap edeceğini söyledi. Ersin Taranoğlu Başbakan Süleyman Demirel'in Cumhurbaşkanı Turgut özal'ın adını ağzına almamak için zoraki çaba gösterdiğini, yumuşama ve diyaloğa ters düşen biçimde Cumhurbaşkanı özal'dan "Çankaya" diye söz ettiğini söyledi. Taranoğlu, "Bundan sonra biz de kendisine Başbakan Süleyman Demirel demeyeceğiz, madem siyaset, sokak ve semt isimleriyle yapılıyor, bundan sonra Demirel'in adı da Güniz Sokak olacak" şeklinde konuştu.. Demokrat toplatıldı • İSTANBUL (ANKA) — Demokrat Muhalefet dergisinin ocak sayısı Ismail Beşikçi'nin "Kürtler Ulusal Meclislerini Toplamalı" başlıklı yazısında "bölücülük propagandası" yapıldığı gerekçesi ile toplatıldı. Derginin Sorumlu Yazı Işleri Müdürü Ümit Erdoğdu yaptığı açıklamada, "Kürt realitesinin tanındığı", Kürt sorununa diyalogla çözüm bulunacağı, ülkenin çağdaş, demokratik ve yasaksız bir hale getirileceğine ilişkin vaatleri hatırlattı. Erdoğdu Kürt sorununun tartışılmasına yeni bir yaklaşım sunan yazı nedeniyle derginin toplatılmasını kınadığını belirtti. K.Maraş'a olağanüstü önlem • ANKARA (ANKA) — İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, TBMM'de gündem dışı söz alıp ilindeki terör ve bölücü hareketlerin önlenmesini isteyen MÇP Kahramanmaraş Milletvekili Ökkeş Şendiller'e, "Kahramanmaraş'ta da olağanüstü hal bölgesinin önlemlerinin alınacağı" sözünü verdi. Sezgin, PKK'nın Kahramanmaraş'a da sızma gösterdiğini belirterek "Olağanüstü hal bölge kapsamına alınmadan da mücavir alan olmadan da Kahramanmaraş'ta gerekli önlemler almacak, o bölgelerde alınan önlemler, Kahramanmaraş'ta da aynen uygulanacaktır" dedi. Sezgin Akın Gönen'in bu konudaki raporunu incelettireceğini bildirdi. Yeni kamrnameyle görevdeki 75 validen ancak beşininyerlerini koruyabileceği öne sürülüyor '• Kızaktakî valilere umut ışıgıÜzerinde çalışılan yeni valiler kararnamesi, ANAP'ın kızağa çektiği 84 merkez valisine yeniden "vilayetli vali" olma umudu verdi. Kararnamede SHP'nin 30 vali ve 30 emjıiyet müdürü atamasında söz sahibi olacağı bildirildi. TURAN YILMAZ ANKARA — Üzerinde çalışılan yeni valiler kararnamesi, ANAP'ın görevden alarak "vila- yetsiz vaJi" yaptığı 84 merkez valisine yeniden "vilayetli vali" olma umudu verdi. Yeni hükü- metin bu merkez valilerinden önemli bir bölü- müne yeniden görev vereceği belirtiliyor. SHP'nin de vali ve emniyet müdürü atamaların- da kontenjan kullanmak istediği, bu amaçla da hazırlık yaptığı öğrenildi. Cumhuriyet'in edindiği bilgilere göre SHP de yeni vali ve emniyet müdürü atamalarında kon- tenjan kullanmak istiyor. Koalisyon ortakları- nın bu konuda prensipte anlaştıkları, buna gö- re SHP'nin 30 vali ve 30 emniyet müdürü atan- masında söz sahibi olacağı bildirildi. Bu konu- da bilgi veren kaynaklar, söz konusu sayının, her iki partinin adj üzerinde anlaşmaya varacağı vali ve emniyet müdürüne göre değişebileceğini de söylediler. SHP'nin bu konudaki çalışmalannı, Başba- kan Yardımcısı Erdal tnöoü'nun damşmanların- dan Atamet Karabilgin'in yürüttüğü de öne sü- rüldü. Karabilgin'in, bir dönem İçişleri Bakan- hğı Mahalli Idareler Genel Müdürlüğü'nde Şu- be Müdürü olarak görev yaptığı, bu nedenle teş- kilatı iyi tanıdığı belirtiliyor. İçişleri BakanlığYnda halen 89 adet merkez va- lisi olduğu, ancak bunlardan 5'inin aktif görev- lerde bulunduğu kaydedildi. Aktif görev yapan merkez valileri şunlar: İçişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcılan Rıza Gür ve Hamdi Ardalı, Lefkoşa Büyükeiçisi Ca- hit Bayar, Mahalli İdareler Genel Müdürü Cen- giz Bulut ve lller Idaresi Genel Müdürü Hasan Pakir. Yeni karamame hazırlıklannın, bunların dı- şındaki 84 merkez valisini, yeniden aktif valilik görevi alma konusunda umutlandırdığı kayde- dildi. Cumhuriyet'in belirlemelerine göre hükü- met, çoğunluğu eski AP ve CHP dönemlerinde valilik yapan, ancak ANAP döneminde görev- lerinden alınan bu valilerin önemli bir bölümü- ne görev vermeyi düşünüyor. Hükümete yakın kaynaklann verdikleri bilgilere göre yeniden vali olabilecekleri ifade edilen merkez valileri şunlar: Rıza Akdemir, Güngör Aydın, Fethi Aytaç, Ahmet Başsoy, Ercan Belen, Aydemir Ceylan, Mustafa Demirel, Nazif Demiröz, Koru Engin, Şiikrii Er, Ertuğrul Ersoy, Namık Günol, Erol Zihni Gürsoy, Vahit Rüştü Heper, M. trfan Ku- rucu, İsmet Metin, Bedri Nazlıoglu, Orhan Pir- ler, Tahsin Soylu, Sami Sörunez, lbrahim Şahin, H. Nevzat Şensoy, Erol Tuncel, Naim L'ral, Al- tay Utkan, Kaya Uyar, Doğan Ünlüsoy, Muzaf- fer Yiice, Muzaffer Yüzgeç, Aydan Demircan, E. BerkJ Koçoğlu, Doğan Pazarcıklı, Yılmaz Türktekin, Kâmil Demircioğlu, Aydın Özakın ve Kadir Uysal. Hükümete yakın kaynaklar, halen görev ya- pan ve çoğu ANAP döneminde bu görevlere ge- tirilen 75 validen çok büyük bir bölümünün gö- revden alınacağını söylediler. Söz konusu kay- naklara göre yerlerini koruyabilecek valiler ara- sında, Istanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, Ha- tay Valisi Utku Acun, Bitlis Valisi Yener Rakı- cıoglu, Giresun Valisi Reşat Akkaya ile Aydın Valisi Liitfü Tuncel bulunuyor. Bu valilerden Rakıcıoğlu'nun daha büyük bir kentte görevlen- dirilebileceği de belirtiliyor. Bu arada, Türk Idareciler Derneği Genel Baş- kanı Cemal Bor, emekli valiler Fikri Gökçeer ve Kemal Nehruzoğlu ile lnönü'nün Danışmanı Ah- met Karabilgin'in adı da yeni vali olabilecekler arasında geçiyor. İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığı'na getirümek is- tenen, ancak kararnamesi henüz Cumhurbaşka- nı'nca onaylanmayan Fahri Öztürk'ün, Bakan İsmet Sezgin ile birlikte kararname hazırlıklan- nı yürüttüğü de savunuluyor. Öztürk, dün ya- pılan Kaymakamlık Kursu'na katıldı ve gelenek- sel olarak bu törenlerde bakanhk müsteşanrun oturduğu koltuğa oturdu. Öztürk, konuya iliş- kin bir soru üzerine gülerek "Ben misafir ola- rak bulunayonım" dedi. Naci Ekşi'nin, ANAP'ın Kürtlere karşı gibigözüktüğü endişesinepartinin genel başkanı da katıldı ülmaz: Kürtler bizi anlamıyorYılmaz "Devlet, otoritesini kurmadan bizim o bölge halkına mesajlarımızı ulaştırmamız, onlann da anlamaları mümkün değildir. Yaşama hakkının olmadığı yerde diğer haklar fantezidir." Ekşi "SHP'nin HEP'le ilgilı politikası özünde . doğrudur, ama maalesef HEP kökenli bazı milletvekilleri bunu yanlış yorumlamışlardır. Hiçbir parti Kürt kimliğini kabul ediyoruz diye bizim önümüze geçmemeli." KeçecUer "Kaçak giren 4.5 trilyonluk akaryakıtın gelirinin üçte biri Saddam'a, üçte biri PKK'ya, üçte biri kaçakçılara gidiyor. Bütün bunlar bizim iktidarımızdan sonra başladı." ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) — ANAP lstanbul Millet- vekili Naci Eksi partisinin Gü- neydoğu poütikasında bazı yan- lışlar yaptığı endisesini taşıdığmı ifade ederek SHP Genel Başka- nı Erdal İnömi'nün Kürt poli- tikasının doğruluğunu savundu. Genel Başkan Mesut Yılmaz ise Guneydoğu poütikasında bazı yanlış anlaşılmalar olduğunu ifade etti- Dün toplanan ANAP gru- bunda Ankara Milletvekili Mehmet Budak Azerbaycan ve Türkistan gezisi ile ilgili bilgi verdi. Daha sonra kürsüye ge- Ien lstanbul Milletvekili Naci Ekşi, ANAP'ın Guneydoğu po- ütikasında bazı yanlışhklar bu- lunduğunu söyledi. Ekşi, Yılmaz'ın Meclis kürsü- sünde, "Size ben ana dilimie hi- tap edecegitn" biçimindeki ko- nuşmasıyla yanlış anlamalara yol açtığmı belirterek "Sanki ANAP, o bölgede yaşayan 8 milyon vatandaşımıza karşı gi- bi gözüküyor. HaJbuki biz on- lan baştacı ediyoruz" dedi. Ekşi, SHP Genel Başkanı Er- dal lnönü'nün Kürt ve HEP po- litikasının özünde doğru oldu- ğunu savunarak "Ama maale- sef, HEP kökenli bazı milletve- killeri bunu yanlış yonımlamışiardır" şeklinde ko- nuştu. TV'de Kürtçe yayın ya- pılabilmesi gerektiğini vurgula- yan Ekşi, "Hiçbir parti, biz Kürt kimliğini kabul ediyoruz diye bizim önümüze geçmeme- li " diye konuştu. ANAP Konya Milletvekili Mehmet Keçeciler de hüküme- tin süratle siyasi bir kadrolaşma içinde olduğunu, atanan 7 müş- teşardan 5'inin partiü oldukla- rını anlattı. Keçeciler, İçişleri Bakanı'nın "Eskiye bulaşma- mıs 74 vali anyonız" biçimin- deki sözlerini de eleştirerek "Bi- zim müsteşar ve vali yaptıklan- mız babamızın oğlu değildi. Ne buiduysak onları degerlendir- dik. Valiler simdi denklerini ha- zırlamış beklcmektedirler" de- di. Keçeciler, son günlerde Türkiye'ye kaçak akaryakıt gi- rişinin başladığmı, buradaki 4.5 trilyonluk gelirin üçte birinin Saddam rejimine, üçte birinin PKK'ya, üçte biriııin de kaçak- çılara gittiğini anlattı. Son olarak kürsüye gelen ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, hükümetin 48 gün için- de hiçbir olumlu icraatı olmadı- ğını söyledi. Yılmaz, hükümetin partizanlık yaptığını, görevden alınanlar arasında ANAP'la si- yasi bağlantısı bulunmayan ehil ve iyi yetişmiş isimler bulundu- ğunu savundu. Yıhnaz yolsuz-^ luk dosyalanna ilişkin de şun- ları söyledi: "Bizim koalisyona girmeme- mizde en büyük etken bu yol- suzluk iddialandır. Seçim kam- panyası sırasında bizim iktidar dönemimizi yolsuzluklar done- mi olarak niteleyenler, şimdi o iddialanna meşruiyet kazandır- mak için baa gayretkr içinde- ler endişesindeyim." Yılmaz, konuşmasının son bölümünde Naci Ekşi'nin Kürt Yılmaz şöyle konuştu: "Ülkemizde, çeşitli etnik kö- kenli insanlar olabilir. Ama bu Meclis, birlik ve berabertigimi- zin sembolüdür. Meclis kürsü- sünde ettiguniz yemine ters dav- ranışlarda bulunaraayız. Bizim tek bayragımız var ve resmi di- limiz de Türkçedir. Meclis'te bu dil kullanılmalıdır. Ekşi'nin bölge insanına kar- poütikası ile ilgili eleştirilerini şıymışız gibi imaj verilmemesi yanıtlarken Kürt kimliğinin ta- endisesini paylaşıyorum. Ama nınması ile bölücü terörle mü- devlet otoritesini kurmadan bi- cadele arasında bir ilişki bulun- zim o bölge halkına mesajlan- madığını ifade ederek "Dış des- mızı ulastırmamız onlann da tek olmasa, teröriin bu boyut- anlamaları mümkün degildir. larda devam etmesi mümkün Yaşama hakkının olmadığı yer- degil" dedi. de, diğer haklar fantezidir." 32. yıldönümü 27 Mayıs'ın 'sivilleri' buluştu ANKARA (Cumhuriyet Bii- rosu) — 1961 Kurucu Mecüs'in çalışmalara başlamasının 32. yıl- dönümü, Ankara ve tstanbul- da kutlandı. Kurucu Meclis üye- leri "27 Mayıs'ın şerefli bir devrim" olduğu görüşünü sa- vundular ve "1961 Anayasası- nı yeterince savunamadıklan" özeleştirisini yaptılar. Ankara'da Anadolu Kulubü 1 nde düzenlenen yemeğin açılış konuşmasını yapan Haydar lunçkanat, Kurucu Meclis üye- lerini bir arada görmekten duy- duğu mutluluğu dile getirdi. Tunçkanat, 1961 Anayasası'run "lüks" olarak nitelendiğini, bunlann sonucu olarak 12 Ey- lül'de yeni bir anayasa yapıldı- ğım belirterek "Ama 1961 Ana- yasası'mn ilkeleri dillerden düş- medi. Bugüne baktıkça son 30 yılın kaybolduğunu görmek bi- zim üzüntümüzü arttınyor" de- di. Yemeği düzenleyen Kurucu Mecüs üyelerinden Mehmet Gö- ker de 27 Mayıs ihtilalini yapan- lann bugün alınlan açık gezdik- lerini vurguladı ve "Bugün 27 Mayisçılar üç beş koruma olma- dan halkın içinde dolaşabiliyor- larsa bu, onlann halkla bütün- leşmiş olduklarını ve serefli bir devrim yapbklannı gösterir" de- di. Suphi Karamanda istanbuP- da düzenlenen yemeğe gönderi- len telgrafı okudu ve yemekleri yılda üç kez yapmak istedikle- rini söyledi. Vahap Dizdaroğlu, 27 Mayıs için "Sahipsiz kalmış büyük bir ibtilal" derken bu yönde bf sın ve televizyon silahı- nın kullanılmasını istedi. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın yeni yıl dolayısıyladüzenlediği resepsiyonaBaşbakanSüleyman Demirel de katıidı. (Fotoğraf: RIZA EZER) * Özal'danyeniyılnesepsiyonuANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — Cum- hurbaşkanı Turgut Özal, yeni yıl dolayısıyla dü- zenlediği resepsiyonlardan ilkini dün akşam ver- di. Cumhurbaşkanı özal ve eşi Semra Özal, re- sepsiyona katılan davetlileri Aynalı Salon'da ka- bul etti. Özal, daha sonra resepsiyona katılan- lar ile Havuzlu Salon'da bir süre sohbet etti. Cumhurbaşkanı Özal'ın yeni yıl dolayısıyla düzenlediği ilk resepsiyona TBMM Başkanı Hüsamettin Cindonık, Başbakan Süleyman Demirel, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardım- cısı Erdal tnönü, Anayasa Mahkemesi Başka- nı Yekta Güngör Özden, Genelkurmay Başka- nı Orgeneral Doğan Güreş, bazı bakanlar ve kuvvet komutanlan, YÖK Başkanı Ihsan Doğ- ramacı, milletvekilleri, general ve amiraller, Batı gazete ve ajans yöneticilerinin yanı sıra eski ba- kanlar ve milletvekilleri de katıldı. Resepsiyona SHP milletvekillerinden HEP kökenli Leyia Zana, Fehmi Işakiar ve Salih Sü- mer de katıldı. Özal, yeni yıl resepsiyonlanndan ikincisini yarın, üçüncüsünü ise 13 ocak günü verecek. Davetlilerin genelükle smokinli olarak katıl- dığı resepsiyona Demirel'in smokinsiz, İnönü'- nün ise smokinli olarak katıldığı görüldü. Re- sepsiyonda Demirel ve lnönü'nün eşlerinin bu- lunmaması Çankaya protestosunun eşler düze- yinde hâlâ sürdüğü yorumlarına yol açtı. DEMIREL GRUFTA KONÜŞTÜ 4 Hamamın namusu bizden sorulur' ANKARA (Cumhuriyet Bü- besaplar sorulmalıdır" dedi. rosu) — Başbakan Süleyman Daha sonra bu konuşmalara Demirel, kararname krizi üzeri- ne siyasi üteratüre kazandırdığı "by-pass" yöntemine, dün DYP Meclis Grubu'nda konuşurken de değinerek "Kimseyi tehdit ediyor değilön, ama by-pass yapılacaktır" dedi. Demirel, ko- nuşmasında güncel sorunlara ilişkin görüşlerini ilginç benzet- melerle anlattı. Siyasi sorumlu- luğun Çankaya'da değil hükü- mette olduğunu belirtmek için "Hamamın namusu bizden sorulur" diyen Demirel, yolsuz- luk dosyaları için de "Üzerine gideceğiz, ama Istiklal Mahke- meleri kuracak değiliz" şeklin- de konuştu. DYP'nin TBMM grup top- lantısında bazı milletvekilleri, hükümetin icraatına ilişkin ola- rak görüşlerini açıklayıp öneri- lerde bulundular. DYP Sakarya Milletvekili Mehmet Gölhan da 20 Ekim seçimleri öncesinde "Hesap soracağız" dediklerini hatırlatarak, "Bir an önce bu yanıt veren DYP lideri Demirel, şunları söyledi: "Meydanlarda, 'yolsuzlukla- rın hesabı sorulacak' dedik. Bu lafı söy lemedikçe, meydanlarda hareket görmedik. 'Acaba fazi- let celladı mı olacaksmız, birta- kım namuslu insanlara çamur atılmasına müsamaha mı edeceksiniz' gibi bir yere gelin- di. Hayır. Bizim maksadımız suclu bubnak değü, suç bulmak-J tır. Devletin elinde teftiş heyet-î lerinden geçmiş dosyalar var."' Elimizdeki dosyalaria bu dosya- lan karşılaştırdık. Ciddi emare- ler olmayanların üzerinde dur- mayız. Ama teftiş heyeti, 'Bu za- tı görevden alın' demiş. Şaşıla-' cak şey, yatnuşlar üzerine. Gö- revden alın diye bir rapor varsa, • bu gibi kişilerin ya görevden alınma safhasında veya ondan. birkaç saat evvel başka yeriere,', Çankaya'ya flan müşavir tayin, edilmeleri de antaşüır şey değil- dir." RfLİKORKUTATA: Kürtler yıllardır zultim görüyor Muhalefet TRT'nin peşinde ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) — İk- tidarı muhalefetiyle bütün siyasi partilerin gözü TRT'de. ANAP Genel Merkezi, ken- dilerine yeterince yer verilmediği gerekçesiy- le TRT Genel Müdürlüğü'ne başvururken RP haftada bir "manevi yayın" için yasa önerisi hazırladı. TBMM Başkanı Hüsa- mettin Cindoruk da kısa süre sonra "TRT tekelinin kalkacağııu" söyledi. Politikacılann TRT'den yakınmaları sü- rerken ANAP döneminde alınan bir kara- rın Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmesi üzerine 800 çalışan "statüsünü" arıyor. • ANAP Genel Merkezi, son iki ay için- de siyasi parti lider ve yöneticilerinin ekran- dan "ne kadar yararlandıklan" konusun- da bir araştırma yaptı. Bu araştırmaya gö- re DYP ekrandan 31 saat, ANAP ise 1 saat yararlanabildi. Bunun üzerine ANAP Ge- nel Başkan Yardımcısı Lütfullah Kayalar, TRT Genel Müdürlüğü'ne bir yazı gönde- rerek yayınlarının "dokümünü" istedi. • Refah Partisi Genel Başkanı Necmet- tin Erbakan, TRT haber bültenlerinde si- yasi partilere eşit oranda yer verilmesi ve bü- tün kanallarda haftada en az bir saat "ma- nevi yayın" yapılması için yasa önerisi ver- di. Erbakan, TRT haberlerinde "parti eşitlğinin" sağlanabilmesi için haber daire- sinde partilerden birer temsilci bulundurul- masını önerdi. Erbakan, AP Ankara Mil- letvekili Melih Gökçek'in hazırladığı yasa önerisini tamtmak amacıyla dün düzenle- diği basın toplanlısında TRT'yi "sirk ayna- sı"na benzeterek "TRT uzunu kısa, şişma- nı zayıf gösteriyor" dedi. • TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, dün Ankara'daki Gazeteciler Cemiyeti'ni zi- yareti sırasında, basının içinde bulunduğu krize değinirken önümüzdeki günlerde TRT tekelini kaldırmak için yasal düzenlemeler yapılacağını ve böylece işsiz kaian basın mensuplanna yeni bir iş olanağı doğacağı- nı söyledi. Cindoruk, dünyada olduğu gibi Türkiye'de de "görsel medyanın yazılı ba- sının kapılannı zoriadığını" belirtti. • ANAP iktidarınca, TRT vericileriyle birlikte PTT'ye "devredilen" 800 TRT per- soneli, konuya ilişkin kararın Anayasa Mahkemesi'nce iptali üzerine ortada kaldı. TRT'ye dönmek için yaptıkları başvurular- dan sonuç alamayan personel, bu kez idari mahkemelerde dava açtı. İdare mahkeme- lerinin 235 çalışan için "TRT'ye dönebilecekleri" yolunda karar almasına rağmen TRT Genel Müdürlüğü bu kez, baş- vuranları "başka illere" tayin etti. Bunun üzerine çalışanlar, son çare olarak hüküme- te başvurdu. Bu amaçla Başbakan Yardım- cısı Erdal tnönü ve Ulaştırma Bakanı Ya- şar Topçu ile görüşen TRT çalışanları, "Bu görüşmelerden de olumlu sonuç alamadıklannı" belirttiler. DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bü- rosu) — Refah Partisi, Milliyetçi Çalışma Partisi ûe yaptığı seçim ittifakı nedeniyle Guneydoğu'da kaybettiği po- tansiyeli yeniden kazanmak ve bölgede yaşanan olaylan araş- tırmak üzere bölgeye bir heyet yolladı. Aralannda RP Bingöl Milletvekili Hüsamettin Korku- tata, Erzurum Milletvekili Ab- dullah Fırat, Bitlis Milletvekiü Zeki Ergezen ve MKYK üyeleri Fehim Adak, Fuat Fırat ve Ke- rem Avşar'm da bulunduğu he- yet Mardin, Batman, Şunak, Si- irt, Bitlis ve Diyarbakır gibi il- lere dağılarak incelemelerine başladı. Heyet üyelerinden Hüsamet- tin Korkutata, yaşanan olayla- nn nedenlerini ve çözüm yolla- nnı araştırmak için bölgeye gel- diklerini belirterek şöyle devam etti: "Müslüman Kürt kardeşle- rimiz dilleri farklı olduğu için zulüm görmemelidirler. Bölge- de büyük bir yangın olduğuna inanıyoruz. Bu yangın bir an önce söndüriilmeBdir. Yıllardır böige halkına yapüan zuram, in- sanlan hayatlanndan bıktınnış- tır. Güvenlik güçlerinin yanlış davranışlan bölge halkını büyük bir uçunımun kenanna itmiş- tir." Korkutata, Kulp ve Lice'de- ki olaylara da değinerek, "Gü- neydogu'da en büyük hareket Kulp ve Lice'de yaşanmıştır. Buralarda güvenlik güçleri ke- sinükle halkın üzerine ateş aç- mış. Bu sırada yaralananlar ka- nn üzerinde saaüerce bekletil- miş. Bu yüzden ölenler bile ol- muş. Güvenlik güçlerinin yan- lış hareketi yöre halkını PKK'nın kucağına itiyor" dedi. Fehim Adak başkanlığındaki 11 kişiük heyetin hazırlayacağı ra- por, TBMM'deki RP grubuna sunulacak. Parti tabarundan bi- ran önce 'Kürt politikası' sap- tanması yolunda baskılara ma- ruz kalan RP üst yönetiminin, hazırlanan rapor üzerine yapı- lacak görüşmelerin ardından Kürt sorununa yönelik çizgisini belirlemesi bekleniyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle